[]

Bu dünyaya ne için geldiniz?

'Ben bu dünyaya ...... için gelmişim', diyecek olsanız, boşluğu nasıl doldurursunuz?

Örneğin;
Ben bu dünyaya çocuk bakmak için gelmişim.
Ben bu dünyaya temizlik yapmak için gelmişim.
Ben bu dünyaya spor yapmak için gelmişim.
Vs.

 
Anam babamin istegi


  • floydian  (27.06.22 17:42:46) 
Dert çekmeye gelmişim.


  • die so slowly  (27.06.22 17:44:58) 
Yemek yemek için.


  • Bruce  (27.06.22 17:50:17) 
mutlu etmek. herkesi mutlu etmeye çalışıyorum kendimce


  • roket adam  (27.06.22 18:01:11) 
mac izlemek. kendi sectigim ve sevdigim bir sey oldugu icin. yoksa herhangi bir sebep veya amac ugruna dunyaya geldigimi, evrende benden yana veya bana karsi bir tutum oldugunu vs. dusunmuyorum.


  • der meister  (27.06.22 18:11:55) 
Herkes gibi sınava tabi tutulmak için.


  • etna  (27.06.22 18:18:03) 
Öylesine takılıyorum.


  • Amaranta ursula  (27.06.22 18:47:25) 
cogu insanlar baskalarinin hayatini yasamak icin geliyor. yani kendi olamadan gocup gidiyorlar. cogunlak cocugu baskalari icin dogurur, cogunluk temizligi kendisi icin yapmaz baskasi icin, sporu kendi icin yapmaz baskalarina guzel gozukmek icin yapar..

ornek verdiklerinin hicbiri bu dunya ya da evren icin hicbir sey ifade etmez.
  • ubi dubium ibi libertas  (27.06.22 19:06:08) 
az once mamudo kurban dinliyordum ibrahim tatlises'ten simdi bu soruyu okudum. kurbanim ben. ankarada dayim olmasi da benim kurbanligimi degistirmez. ben kendi kendimi kurban ilan ettim bile hadi gecmis olsun


  • ala09  (27.06.22 21:15:26) 
Gezmek için.. hareket halinde oliim de yeter ki, nereye gittiğim önemli diil B-)


  • abuzer  (27.06.22 21:51:16) 
Her şeyi derinden hissetmek için gelmişim gibi.


  • jjimyl  (27.06.22 23:22:27) 
dünyaya gelmek terimini kabul etmediğimi belirtmek istiyorum. bu terim daha çok dini kaynaklardan türetilmiş. ben dinlere ve dinlerin söylediklerine inanmıyorum. dolayısıyla dinin beyinlere kodladığı terimleri de kabul etmiyorum.

dünyaya gelmedim. dünyanın bir parçasıyım. vaktim gelince öleceğim. ben öldükten sonra hayat devam edecek. insanlık sürekli olarak bu ölümler sayesinde tazelenecek. tıpkı sonbaharda yaprak döküp baharda tekrar yeşillenen ağaç gibi.

yaşıyorum. bunu düşünsel bir kalıba sokma ihtiyacı hissetmiyorum.
  • Leonardo~Da~Vinci  (27.06.22 23:26:11) 
insan olmaya geldim,
bu kadar oldu.
olmuş mu?
olmamış.

www.youtube.com
www.youtube.com
  • ananiyimioguz  (27.06.22 23:46:43) 
ibretlik hikaye olmaya...


  • guitarissimo  (03.07.22 23:45:08) 
[]

Dinlenebiliyor musunuz

İşten gelince ne kadar dinlenebiliyorsunuz? Yatana kadar neler yapıyorsunuz?

Hafta sonu gezmekle geçiyor. Hafta sonu da tam dinlenmiş olmuyorum. Tam dinlenenler nasıl dinleniyor? 8'de uyuyan var mı?

Soru silinebilir. Cevap verenlere teşekkür ederim.

 
Valla turkiyede insani sartlarda xalisan pek yok o yuzden evet dinlenilmiyor.


  • floydian  (26.06.22 20:26:47) 
Haftada 2 gün evden çalışıyoruz. O günlerde sabah 8.30’da kalkıyorum. Bir önceki gece 10.00-11.00 de yatarsam dinleniyorum. Diğer günlerin yorgunluğunu da atıyorum. Atamazsam hafta sonu bir gün geç kalkarım.

Hafta içi gün aşırı spor yapıyorum. Sonrasında pek bir şey yapmaya vakit kalmıyor. Spor yoksa arkadaşlarımla ya da kız arkadaşımla bir şeyler yaparak geçiriyorum.
  • gabe h coud  (26.06.22 20:35:38) 
Haftaiçi için, karantina zamanlarından alıştık, eğer dışarı çıkmayacaksak discorddan bağlanıp bir bölüm dizi izliyoruz erkek arkadaşımla. Özellikle halsizken güzel geçiyor vakit. Sonra hop uyku.

Dışarda da genelde cafe oturması yapıyoruz, bir tatlı ve en fazla 1,5 saat oturma.

Bir haftasonu evde bir haftasonu dışarda oluyorum. Evde olduğum günler misafirli ya da misafirsiz olabiliyor.

Dinlenebiliyorum ben. Hayatımdan çok da memnun değilim ama dinlenebiliyorum. Uykum altın değerinde, asla aksatmam. Meteor da düşse saat 22:30 yatak. Sabah da alarma ihtiyacım olmadan kalkarım. Bence dinlenme konusunda en önemli şey uyku. Uykunuzu aksatmayın, uyumadan 3 saat önce yemek yemeyin bir de öyle bakın.
  • akhenaten  (26.06.22 21:50:02) 
İstanbul'da sabah 8de evden çıkıp 6.30 da paydos diyip 7.30 da ancak evdeyim. sofra kur yemeği ye topla derken saat 9.30 oluyor. o saatten sonra başka birşey yapmaya halimiz kalmıyor. çoğu zaman televizyon karşısında 11 gibi uyuyakalıyorum. Dinlenebiliyor muyum, hafta içi hayır. hafta sonu bir gün evde yatarsam belki.


  • wendyangelamoiradarling  (27.06.22 10:06:54) 
Cumartesi geziyorum, genelde pazarları sabah sporu sonrası dinleniyorum.


  • kumandanim  (27.06.22 10:36:41) 
[]

Sevgilinin evinden kovması

Bir tartışma konusu esnasında sevgiliniz birden yükselip sizi evinden kovsa ve sonraki gün pişmanlığını dile getirmiş olsa, o ilişkiyi her türlü bitirir misiniz, duruma göre değişir mi dersiniz?




 
Niye kovmus, aldatirken falan yakaladiysa geri donebilirim.
Laf olsun diye kovduysa daha da girmem o eve.

  • divit  (26.06.22 01:45:29) 
Duruma göre degisir. Karsidaki insanin hangi duygu/psikoloji icerisinde olduguna bakmak lazim. Saglikli düsünemeyen bir insanda sagliksiz tepkiler gelebilir. Insanlarin basina gelenlerden ders cikarabiliyorsa neden olmasin, tabi bunu cok iyi ifade etmesin lazim bu hatayi yapamanin.


  • ubi dubium ibi libertas  (26.06.22 01:48:24) 
ilk seferde affederim, ikinci sefer olursa biter.


  • rakicandir  (26.06.22 01:58:47) 
rakicandir+1


  • Barki  (26.06.22 04:04:29) 
Benim icin sevgilinin en onemli ozelligi beni idare etmesi. Onu yapmayacaksa niye sevgiliyiz zaten. Bugun kolayca hararetlenip evden kovan sevgili zaten cok bir heves duymuyordur, yarin daha kotusunu yapabilir diye dusunurum.


  • hot potato  (26.06.22 04:47:21) 
Evden kovmanin evden kovma oldugunda hemfikir miyiz? Misal, "Defol git, gozum gormesin seni' demek ile "ben simdi cok ofkeliyim, konusmak istemiyorum. Sen en iyisi kendi evine git bugun." demek arasinda cok ciddi fark var.

Ikinci kriterim de hak edip etmedigim olurdu. Neden tartisiyorduk yani ve o beni kovmadan once ben ne yaptim.

Ucuncu kriterim de genel durum olurdu. Bu tarz davranislari ondan bekler miyim yoksa bu hakikaten beni de sasirtan uc bir ornek mi? Aciklanabilecek bir sebebi var mi, baska bir stres vs.

Yani ilk defa olduysa bu kriterleri bir tartar ona gore karar verirdim.
  • sopiro  (26.06.22 08:42:53) 
sinir aniyla kavga sirasinda olabiliyor boyle seyler. hatasini anladigi icin affederdim ama bir daha olursa bitiririm


  • Kittie  (26.06.22 12:08:42) 
sevgili değil baba evden kovsa artık aradaki iletişim biter.


  • Departure  (26.06.22 12:30:29) 
Sevgili tarafından değildi ama yakın zamanda başıma geldiği için taze duygularımla cevap vereyim; ilkinde haklı olmama rağmen affettim, ikincide önümü dahi göremeyecek kadar sarhoşken bunu yapınca ne kadar acımasız olduğunu fark edip iletişimi kopardım.

Affetmek hala masadaki seçeneklerden biriyse eğer belki o kadar büyütecek bir şey değildir. Öyle bir seçenek de bırakmadıysa ilişki zaten doğal olarak bitiyor.
  • IncredibleMau  (26.06.22 12:37:09) 
ortama, tartışmaya, tartışmanın konusuna bağlı bence.

çok gergin bir ortamsa zaten aynı evde kalmamak ilişkinin sağlığı için de o an daha iyi olduğu için belki duruma göre hoş görülebilir.

diğer yandan, ben kadın olarak düşünüyorum, sabahın dördünde böyle bir şey sonucunda "sokakta kalsam" muhtemelen o eve dönmezdim bir daha.
ama öğle vakti atışıp çantamı alıp çıktıysam o daha farklı olabilir.

yani şartlar da önemli ama yine de sanki bir erkeğin bir kadını evden "kovması" biraz daha az kabul edilebilir.
bu konularda cinsiyet ayrımı yapıyorum ve "kavga da etmiş olsan dönüşte kadını evine bırakırsın" kafasındakilerdenim, evet.

bir de zaten tartışma, kavga, ayrılık, boşanma vb. durumlarında genelde evden (gönüllü olarak da) giden erkek olduğu için o biraz daha makul geliyor.
  • blatta hiberna  (26.06.22 14:34:09 ~ 14:35:31) 
Biter ilişki. Görüşmem, cevap vermem.


  • gabe h coud  (26.06.22 15:27:32) 
[]

Günde 2 saat çalışıp 50 bin lira kazansaydınız ne yapardınız?

Her gün sadece 2 saat çalışıyorsunuz 8-10 ya da 10-12 arası karşılığında aylık 50 bin lira kazanıyorsunuz. Gününüzün geri kalanını nasıl geçirirsiniz gün içinde neler yapardınız?

(50 bin lira kimisi için küçük kimisi için büyük gelebilir buna takılmayın lütfen)


 
Belli bir yaşa gelip de aklı başında olan her insan boş vakitlerini nasıl geçireceğini bilir bana göre. "Ben çalışmadan yapamam, sıkılırım." muhabbeti oldu bitti bana saçma gelmiştir. Beni rahat yaşatacak bir gelirim olsun, çalışmadan gayet güzel yaşarım vallahi. Boş vakti dolduracak şey çok. Kitap oku, dizi izle, film izle, Ekşi'de boş yap, Twitter gündemini takip et, bilgisayar oyunu oyna, YouTube kanalları keşfet, yürüyüş yap, kursa git vs. vs. Uzar gider liste. Bence boş vaktin fazla olması kimse için problem değildir. Fazla boş vakti olduğundan yakınan insan samimiyetsizdir. Özellikle bu teknoloji devrinde kimsenin bu durumda olacağını düşünmüyorum.


  • h1a9t6a7y  (26.06.22 01:29:44) 
50binlik bir is daha bulurum bununla yazlik alirim.
Gun icinde bisiklet falan takilir, geceleri de gezerim.

  • divit  (26.06.22 01:30:12) 
Gelirim iyi. Artırmak için çalışıyorum.

Zor günler gelebilir diyerek çoğunu biriktiriyorum.
  • hayirsiz  (26.06.22 01:34:05 ~ 01:34:35) 
Biriktiririm sonra gidip bi kafe falan acarim.


  • floydian  (26.06.22 02:11:46) 
1- hobi kasarim. degisik seyler denerim. ekstrem sporlar olabilir, koleksiyonculuk olabilir, yeni bir dil, yeni bir muzik aleti.
2- haftada tam gun ya da yarim gun gonullu olarak bir yerde calisirdim. hep almaktansa biraz da vermek de iyidir, daha iyi hissettirir, dogru olandir.
3- birikmis veya sermaye de varsa, veya kredi cekerim diyorsan, kucuk bir cafe, organik tarim, mantar yetistiriciligi falan gibi isler denerdim.
4- dunyayi gezebildigim kadar gezerdim eger gunde 2 saat calistigin yere gitmek zorunda degilsen, isyerine yani.
5- gercekten fakir olan birine burs verirdim. veya fakir bir aileye yilda 2 defa yardimda bulunurdum.

aslinda biraz da bu kadar parayla ne yaparsiniz sorusunun da cevabi gibi olmus yazdiklarim ama idare et :)
  • baldur2  (26.06.22 08:22:12 ~ 08:23:13) 
Gönüllü bir çalışmaya katılabilirim.
Bir hobi bulup günlük kursuna gidebilirim.
Bana zevk veren bir yetkinliğim varsa özel ders vs veririm.
  • zimbirik  (26.06.22 08:48:32) 
Eger gunde iki saat calisarak iyi bir para kazaniyorsam, oncelikle daha cok calisma ile daha cok para kazanmam arasinda direkt bir oranti var mi onu bilmek isterim.
Gunde iki saat calisarak elli bin lira kazanmam, gunde dort saat calisarak 100 bin lira kazanmam anlamina geliyorsa yakin gelecekte oyle yapmayi tercih ederim. (is/maas durumu degilse bu yani, kendi isimi yapiyorsam veya proje bazli calisiyorsam, calisma saatimi arttirmam gelirime daha cok etki eder mi...) Cunku gunde dort saat calismak da gayet uygun bir sistem ve beni erken emeklilik hayalime daha kolay yaklastirir.

Ardindan bu durumu chunk'layabilirmiyim onu bilmek isterdim. Yani gunde iki saat calisacagima bir hafta normal calisip uc hafta calismayacak bir duzen kurmam mumkun mu? Zira ben bos zamanlarimi her gune yayilmis olarak degil de, uzun sureli almayi tercih ederim. Boylece baska projelere, tatile, seyahate vs daha kafam rahat vakit ayirabilirim.

Ama gercekci cevap vermek gerekirse su an yaz tatili olmasi sebebiyle gunde hic calismayarak maasimi aliyorum. Kitap yaziyorum, spora gidiyorum, dizi izliyorum, kitap okuyorum, ispanyolca ogreniyorum. Bunlari hergun yapiyorum yani, calisirken oldugu gibi firsat buldukca yapmiyorum. Eger fiziksel olarak mumkun olsaydi tatile giderdim ama cesitli sebeplerden degil. Buyuk konusmayayim ama hicbir guc beni yukarida yazildigi gibi bir konuda ozel ders falan vermeye ikna edemez su an.

Gununuzu nasil gecirirdiniz dediniz diye boyle yazdim. Bu geliri nasil degerlendirirdiniz sorusu baska zira.
  • sopiro  (26.06.22 10:01:34) 
gezerim, her gün yeni bir yer denerim, istediğim sporu yaparım, bir müzik aleti çalmayı öğrenir, resim yaparım, sanat öğrenirim,istediğim kokteyli içerim, istediğim an film izler, kitap okur, ortalama yerlerde fiyata bakmadan alışveriş yaparım, özellikle İstanbul da yapacak şey bitmez


  • take stay  (26.06.22 10:57:22) 
şu an buna benzer bir durumdayım, küçük bir şehirde yaşıyorum. Her gün bir film izliyorum, bol bol okuyorum. Sporu hala aksatıyorum haftada 2 gün anca yapıyorum. Yeni bir dil öğrenmeye başlıyorum şimdi, almanca. Sosyal medya/ekşi bağımlılığınız varsa kuş oluyor o vakit, disiplini elden bırakmamak gerek


  • tejeve  (26.06.22 11:05:01) 
[]

Hiç harika bir komşunuz yok mu?

Burda hep sorun yaşanan, bıkılan, şikayet edilen komşular anlatılıyor. Hiç harika bir komşunuz yok mu? Harikadan kastım nazik, ince düşünceli, sessiz sakin, anlayışlı, kültürel birikimi yüksek, hoşsohbet, güleryüzlü ve egosuz olması; komşudan kastım müstakil evde oturuyorsanız size bitişik olan parsellerdeki insanlar, apartmanda oturuyorsanız aynı binadaki insanlar. Sitenin başka bloğu veya 2 ileriki bina komşu sayılmaz bence.




 
Var da hocam harika komşumuz var ne yapalım diye duyuru açmak anlamsız olur o yüzden söylemiyoruz.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (25.06.22 22:38:58) 
@kaleci +1

Abi derdimiz sorunumuz yoksa neden eksi duyuruya yazalim:(
  • ismim ibrahim  (25.06.22 22:44:17) 
Benim de var çok şükür. <3


  • invictae  (25.06.22 23:38:52) 
Karşı komşum da yan komşum da süper. Hele şimdi yaz geldi ikide bir çay içmeye bahçelerine damlıyorum.


  • plutongezegendegilmi  (26.06.22 00:00:18) 
Benim var ya. Onların orda olduğunu bilmek bile güven veriyor. Sorun olsa hemen onlara koşarım, geri çevirmezler.


  • anarsika  (26.06.22 00:03:03) 
Alt kattaki teyze ölü olabilir hic gormedim hic sesini duymadim.
Dunyanin en iyi komsusu cunku ortada yok.

  • divit  (26.06.22 01:28:21) 
lojmanda yasiyorum, haliyle komsularimin hepsi cok egitimli, kulturlu, saygili, dogru duzgun insanlar. Benimle cok az konusuyorlar, karsilasinca merhaba deyip gidiyorlar sohbet etmeye calismiyorlar. O yuzden iyi.


  • sopiro  (26.06.22 08:46:47) 
Ben komşumla evlendim. Baya iyi bir komşum oldu diyebilirim galiba.


  • kullanıcıadımbuolsun  (27.06.22 00:42:44) 
[]

Mesleki tatminsizlik ve hayatta radikal kararlar almak hk.

Birkaç yıldır hayatımda bir amaç yok gibi hissediyorum, ne bulunduğum çevreden ne de işimden memnunum. Hiçbir zaman idealist biri olmadım. Basit zevklerim vardı; dizi/film izlemek, müzik dinlemek, kitap okumak, teknoloji ile ilgilenmek gibi. Bunlarla yetinmeye çalışıyordum. Ancak şu son birkaç yıldır içimde hep, fark yaratan saygı duyulan biri olmamanın burukluğu var. Yaptığım işten memnun değilim, sosyal çevrem yok hemen hemen hiç olmadı. Zamanında bana göre olmayan bir bölümü seçmiştim, hoş 18 yaşında ne kadar bilinçli olunabilir ki? Eczacılık yazacakken yazılımlı bir bölüm seçtim. Dedim zaten asosyalim, bilgisayar başında olmayı da seviyorum, böyle bölümüme karar verdim.

Şu an bir şirkette mid level developer olarak çalışıyorum, 27 yaşındayım. İşimde kötü değilim ama çok iyi de değilim. Bunun okulunu okudum ama mühendislik mezunu değilim. Matematik ve akademik altyapı yetersiz olunca bilimsel alanlara kaymak pek de mümkün olmuyor. İyi bir üniversitede okudum aynı kalibredeki üniversitelerin bilgisayar mühendisliği master programlarına başvurdum fakat hep reddedildim. Hal böyle olunca machine learning, AI gibi ilgi duyduğum alanlara kayamayacağımı, profesyonel olarak bundan ekmek yiyemeyeceğimi iş dünyasına girince anladım. Açıkcası yurtdışına gitme gibi bir hayalim de olmadı. İstesem muhtemelen gidebilirdim fakat sorun bu değil. Ailemle yaşıyorum, fena para da kazanmıyorum. Yani sıkıntım maddiyat değil.

Ben de şunu düşündüm; ömür boyu mutsuz olacağıma işi bırakıp üniversite sınavına tekrar hazırlayım, türkiye'de düzgün bir üniversitede düzgün bir bölüm okuyup daha sonrasına duruma göre yurt dışında master ve doktoraya devam edeyim
diye düşündüm. Daha önce çok çalışmadan ilk senemde 30 bininci olmuştum. Kendimde potansiyel görüyorum belki ilk 100 olmaz ama 3-5 bine girebilirim diye sanıyorum. Alana da karar vermedim. Tıp, bilgisayar mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, havacılık ve uzay mühendisliği, fizik, matematik gibi bir şey olabilir. 28 yaşında her şeye sıfırdan başlayıp bu alanlarda başarılı olma ihtimalim var mı acaba?

Kapitalist dünyada teknik eleman olmak, ileride de kapitalist dünyanın orta halli bir yöneticisi olma fikri bile beni rahatsız ediyor. Bir ev ve bir araba için ömür boyu hoşlanmadığımız şeyleri yapmak hoş gelmiyor. Saygı duyulan, bilim dünyasında kendine yer edinmiş, katma değeri yüksek, kendini bir şeylere adamış biri olmak istiyorum. Artık dizi/film gibi basit zevkler beni tatmin etmiyor.

Çevremdeki birkaç akademik açıdan başarılı doktor, mühendis, yazılımcı arkadaşıma bahsettim, hepsi şu tarz şeyler dedi; düşüncemin saçma olduğunu bu yaştan sonra tıp mı okuyacaksın, okusan da aziz sancar mı olacaksın, realist davran, hayalperest olma, iyi bir işin var çok istiyorsan yurt dışına git dedi. plastik cerrahi asistanı arkadaşım da, doktorların düşük maaşlarla çok çalıştığını, 28 yaşında başlarsam kendimden küçük kişilerle okuyup kendimden küçük kişilerden emir alacağımı, karın tokluğuna yaşayacağımı, tıp okumanın tamamen mantıksız olduğunu söyledi. Ama benim derdimin para olmadığını bir türlü anlamak istemediler. Mesleki tatminsizlik yaşıyorum, kendimi önemli biri olarak görmüyorum. İlla tıp olacak diye bir şey yok başka alanlar da olabilir. Bu açıdan kendimi tam keşfedemedim. Computer science alt dalları (AI, ML gibi) da ilgimi çekiyor.

Siz ne düşünüyorsunuz?

 
Tıp çok yorucu olabilir gerçekten de. Ancak başka bir alan seçip ordan da lisans sonrası masterla devam edip akademik çalışmalar yapabilirsin. Başka bi yol da şu anki lisansın üzerine sizi kabul edecek bi üniversitede istediğiniz alanda yüksek lisansa girip sonra daha iyi bir okula yatay geçiş yapmak olabilir


  • photo85  (25.06.22 10:32:41) 
realist davran derim ben de. işi hayatına para sağlayacak bir uğraş olarak görmek lazım. güzel para kazanıyorum diyorsun. devam et. kariyerinde daha güzel paralar kazanmaya ve tatmin duymaya bak. belki farklı bir şirkette, sektörde daha mutlu olursun. insanlarla iletişim içinde olacağın bir işyeri ya da online eğitimler verebilirsin, başka projeler yapabilirsin. ne olursa olsun, olay kazandığın para. işin bitince şarteli indirip özel hayatına devam et. anlamlı ne oluyorsa, orada oluyor ve olacak.


  • gabe h coud  (25.06.22 10:48:16) 
@gabe h coud: Sorun da burada işte, insan ilişkilerim çok kötü, sırf insan iletişimim daha az olsun diye bu bölümü seçmiştim. Aşırı asosyalim öyle böyle değil. Bu yaşıma kadar kız arkadaşım bile olmadı. Sebebi kötü dış görünüş ve ağzın laf yapmaması. Bir aile kurabileceğimi de düşünmüyorum. Özel hayatım bilgisayar oyunları, diziler ve sinemadan ibaret. Hal böyle olunca yukarıda anlatmak istediğim şeyi düşünmeye başladım. Kendimi bir şeylere adamak, önemli biri olmak istiyorum. Yoksa ben de uzun yıllar mesleği sadece para kazanabileceğim bir araç olarak gördüm. Devlette uzman doktor olsam bile muhtemelen şu an kazandığım parayı kazanamacağımı da biliyorum. Aman bilmiyorum ya bu hayat beni çok yordu.

@photo85: Dediğiniz 2. yolu denedim. Mezun olduğum üniversite ile aynı kalibredeki üniversitelerin bilgisayar mühendisliği programlarından reddedildim. Belli başlı elit üniversiteler dışında arge ve bilim namına bir şey yapılmıyor.
  • Departure  (25.06.22 10:53:27 ~ 11:12:06) 
Bir süre akademide bulundum, ilk 10 diyebileceğin bir üniversitede. Senin istediğim Ml alanında çalıştım. Türkiye’de akademi, ağırlıklı olarak hali hazırda yazılan makaleleri alıp, birkaç parametreyi değiştirip yazı yazmak üzerine kurulu. Hayal ettiğin bilim, üretim ortamı yok.

Okulun verdiği üç kuruş ödenek bitince cebinden para verip konferanslara katılmaya çalışıyorsun. Hocalarla paylaşıp gönderebiliyorduk.

Bu alanlara geçmek istiyorsan kodluyoruz gibi sitelerde data science bootcampleri çıkıyor. Trendyol özellikle çok sık bu tip etkinlikler düzenliyor. Bunlara katılıp, tamamlayıp iş teklifi alabiliyorsun. İşin akademik kısmına girmeden, hem güzel para kazanıp hem de profesyonel olarak bu alanlarda çalışabilirsin. Akademinin saçmalıklarıyla uğraşmazsın, önün açık olur.

Para önemli değil demişsin. Önemli arkadaşım. Paran olmadığında hiçbir şey yapacak gücün de, motivasyonun da olmuyor. Burada birçok benzer başlık görüyorum, parasızlık, seçeneksizlik insanları bunalıma sürüklüyor. Hangi sektörü seçersen seç, paraya da en az iş tatmini kadar önem ver.
  • sarahkerrigan  (25.06.22 12:37:25) 
Bence sorunun temelini görmekten kaçınıyorsunuz. Anahtar cümleler; insan ilişkilerim çok kötü, aşırı asosyalim. Önce bu konuları daha dengeli bir noktaya çekmeden ister tıp kazanın ister alanınızda yüksek lisans kabulü alın o yapmak istediğiniz yeni başlangıcı gerçek anlamda yapamaz, mesleki tatmin vb yaşayamazsınız. Naçizane tavsiyem önce bu konuları bir uzmanla çalışıp daha sağlam bir zemine çekmek sonra gerçekten ne istediğime odaklanmak olurdu. İnsan sosyal bir varlık, insanlardan sonsuza kadar uzak durup hayatla ilgili mutlu olmanız imkansız. İçe dönük olmak başka, sizin bu tarif ettiğiniz kişilik yapısı bambaşka. Sanki bu gerçek sorunları görmezden gelmek için bu mesleki tatminsizlik vb konulara sığınıyor gibisiniz. İç dünyanızda genel bir denge yoksa hiç bir durum derin tatminler sağlamaz.


  • Phoebe  (25.06.22 13:01:20) 
insan ilişkilerimde iyi değilim, mesleki tatmin olayım, önemli bir kişi olayım diyorsun ama gerçekten çok yanlış tarafa gidersin böyle. işinde bir sorun olsa bu sefer kendini çok değersiz hissedersin. denge kurmak çok daha fazla tatmin eder seni.


  • gabe h coud  (25.06.22 13:31:20) 
Tıp sevebileceğin en kötü seçenek olur sakin bulaşma derim. Maddi anlamda durumun da iyiyse kendine yeni bir uğraş için zaman yaratabilirsin


  • korhaydut  (25.06.22 15:57:26) 
bak ben de senin tam tersinim. çok idealist biri olarak herkesin "ayy ne güzel, ne heyecanlıı" dediği bir bölümü okudum ancak şu an açım :)

bizim ülkemizde genel olarak böyle. güzel para kazandıran işler sıkıcıdır, zevkli işler ise para kazandırmaz. istisnalar var elbette ama kaideyi bozmuyor.

aslında çevrenizdekiler doğru söylemişler. 28 geç bir yaş değil ancak ufak da değilsiniz. mis gibi mesleğiniz, güzel de kazancınız var. aşırı macera aramaya gerek yok. alanınızda kendinizi geliştirmek en mantıklısı bence. ister yurt dışına gidin, ister değişik kurslardan sertifikalar alın. zaten bir şeye sıfırdan başlayıp da saygı duyulacak seviyeye gelmek zor şu an sizin için.

mesela bilgisayar mühendisliği okusanız ne olacak? yine benzer bir alan, o kadar emeğe değer mi? tıp okusanız zaten uzmanlık olmazsa pratisyen olarak 10-15 bin civarı kazanacaksınız. en az 11 sene okumak falan...

bu arada mesleğiniz gayet de güzel, sizin yerinizde olmak isteyen milyonlarca kişi var. bence sorunu iş dışında bir şeylerle uğraşarak çözmelisiniz. belki bir hobi, belki bir eğitim, belki bir kurs, belki gönüllü faaliyetler, belki bir yerlerde yazarlık...
  • candide  (25.06.22 15:58:58) 
1- Para kazanıyor musun?
2- Kazandığın para tatmin ediyor mu?

Bunlar evetse macera arama. Bu saatten sonra üniversite eğitiminin zaten bir anlamı kalmadı. Başta yazdığım 2 şeye odaklan. İş para için yapılır. Zamanında ben zevk alacağım işi yapacağım diyenler şimdi deli gibi arayışta.
  • OrangeYellow  (25.06.22 16:02:23) 
Yorumlar için teşekkürler. Etraflı düşününce ben de mantıksız olduğuna karar verdim. Keşke bazı şeyleri daha önce idrak edebilseydim.


  • Departure  (26.06.22 10:21:52) 
idealist olmak, arkanda isim bırakmak; muhtemelen, bu iktisadi düzende insanları daha çok çalışmaya kırbaçlamak için şişirilmiş terkipler.

zannederim serdar kuzuloğluydu; benim babam sıradan bir meslek yapıyor ve sıradan bir hayat yaşadı hiç öyle idealler peşinde koşan birisi olmadı ve tatminsizlik yaşamadı, demişti.

cahit arf de tıpkı senin gibi isim yapmak, alkış almak istiyor, alıyor da. fakat sonra bunun anlamsız bir heves olup geçtiğini itiraf ediyor. tarihçei hayat'ı internette, okuyabilirsin.

akademi sandığın gibi bir yer olmayabilir, kendini brükselde solvay konferansında bulmayacaksın.
upload.wikimedia.org

biz(hepimiz) kendimize, eşe, dosta daha çok boş vakit yaratmak için çalışıyoruz, sen niye çalışmaya güdülendin.

-ai, ml ve sair meraklarını da, dışarıdan -self taught- öğrenip isim dahi yapabilirsin, piyasa böyle adamlarla dolu.

-28 yaşında sıfırdan başlayabilirsin tavsiyesini burada hep iflas etmiş kimselere verdiler, sen onlardan biri değilsin.

-saygı duyulan, isim sahibi olacağın iş de burada ve avrupada olmaz, olsa da çok zor, amerika bunun membaı. oraya gitmelisin.

işinde daha iyi ol ve daha çok akçe kazan
  • comp  (26.06.22 13:28:28 ~ 13:38:33) 
[]

İndirimlerden bir şeyler aldınız mı

Neler aldınız, kaça aldınız




 
Zara indiriminden çok giydiğim bi ceketin aynısını 500e aldım, bendeki eskimişti, ama sanırım iade edicem. İndirimli hali bile pahalı. Değer mi bilmiyorum.
Bi de morhipodan 840a kar botu aldım. Eskisi bu kışı geçirir seneyi görmez. Alıp kenara atarım, seneye giyerim. Normal çizme yerine günlük kullanıyorum ama yine de pahalı be ya.

  • photo85  (24.06.22 23:21:00) 
Kedi maması :) Normalde her yerde "indirimli" hali 880tlye denk geliyodu 6kgsu ben 600e kapttım :) Bi de kedi taragı, normalde min 28tl ama 14tlye buldum :) İşte kendim için degil benim sıpa için bakıyorum :))


  • e mice  (24.06.22 23:36:23) 
canta, sapka, kupe, cuzdan, canta, cuzdan... kendime ihtiyacimin olmadigi anda baskasina almaya calisiyorum. eet bagimliyiz hic de indirim kovalamam genelde sevdigim seyler indirime girmiyo inditex son alisverislerim snrm.

kedi mamasi bir dahaki alisverise ins
  • ala09  (25.06.22 00:44:09) 
[]

En büyük maddi kaybınız ne?

Hayatınız boyunca bitcoin, döviz, borsa, ticaret, kazıklanma, dolandırılma, hırsızlık, iş kurma hevesiyle risk alma veya başka bir sebepten ötürü ne kadar para kaybettiniz? Eski tarihli bir olaysa o paranın günümüzde neye denk geldiğini de söylerseniz daha verimli bir anket olur. :)




 
Feneryolunda 30 yıllık eski evlerin 250bin olduğu dönemde bir hissede 100bin kardayken aç gözlülük edip satmadım, sonra 50bin zararla satmıştım. 100bin güzel paraydı iş görür bi araba alabilirdi.


  • mg3929  (23.06.22 21:03:01) 
bitcoin 2017'de girdim önce 100k kadar kar sonrasında 2021 mart ayında 80k yatırdım şu an 30k kaldı.

2016'dan beri aralıklarla dolar, euro ve altın aldım sanırım 50k ordan kar vardır ama geçen sene 18'den 11'e düşünce 30k kaybettim.

geçen sene borsaya girdim ufak rakamlarla 1k kar'la çıktım.

spor salonu üyeliğim devam ederken spor salonu kapandı. 4 ayım içerde kaldı, ordan bi dolandırıldım.

bahisten 40k zarar var.

kiracı evden çıkmıyor 4k veriyor ama çıksa 12k en az kiralayacam ordan biraz dolandırılıyoruz.

türkiye'de yaşıyoruz saolsun ülkemiz hergün içimizden geçiyor her konuda.ordan da vuruluyoruz.
  • ayseee  (23.06.22 21:06:18 ~ 21:07:29) 
sadece norveç'te 4 yılda 2 kere dolandırıldım masraflar ve gelirler hariç 50keuro alacağım var
norveçten sonra
italya
fransa
ingiltere var
tabiki türkiye var. türkiye'de sanıyorum bir kere dünya devi firma tarafından tufaya düştüm sonra olmadı.
toplasan 100keuro falandır, masraf ve potansiyel getiriler hariç.
  • duyurukullanıcısı  (23.06.22 21:07:42) 
Erken ve ucuz fiyata satılan ve şimdilerde değerleri 700-800 bin dolar değerine yakın araziler.
Tl de bırakılan para yüzünden 200-300 bin tl zarar.

  • Unde bach canim  (23.06.22 21:09:18) 
geçen sene bir günde 30 bin lira kaybettim.


  • candide  (23.06.22 21:40:44) 
Çeşitli zamanlarda freelance işlerden paramı ve çalıştığım yerden maaşımı alamadığım oldu. Toplasan bugünün parasıyla 300k-400k vardır toplam zarar.


  • plutongezegendegilmi  (23.06.22 22:06:41) 
Borsadan 5bin dolari bulmustur toplamda. Dolar yerine girdigim fonlardan da 5bin dolar desek toplam 10bin dolar.

Borc alip vermeyen, tam altin taktiktan sonra beni engelleyenleri saysak oradan da 1000 dolar vardir.

Kovuldugum sirketin halt yemesi yuzunden devlet bana vergi kesti 10bin kusur de oyle gitti.

Kacan firsatlari saymak sacma geliyor, ama sayayim.
2 sene icinde, 150bine almadigim ev su an 2 milyon. 600bine almadigim ev 5 milyon oldu :)
Kaybettigim paralardan daha cok koydu bunlar.
  • divit  (23.06.22 22:26:24 ~ 22:30:56) 
ev alınca kiracı çıksın diye 1.5 kira bedeli kadar rüşvet verdim kendisine (3000 tl), sonra emlakçı komisyonundan bu parayı düştüğüm için sayılmaz tabii.
500 liralık coin almıştım, hala 500 tl ahshsh
çalıştığım bi şirket prime çöktü, o zamanın parasıyla bi 8 bin dolar falan içeride kaldı.

kaçan fırsatlara bakarsak,
2022 şubatta 800 binlik bir ev niyetine girmiştim, armudun sapı üzümün çöpü derken biraz geç kaldım daha şu anda o evler 1.3m oldu, o konu kapandı
bir de 2018 aralık'ta daha nisanda aldığım aracı satıp, yerine 60 bin fark vererek sıfır a4 veya a3 cabrio alabiliyordum. zaten arabam yeni gerek yok diye almadım, şimdi bu araçlar mevcut arabamın 2 - 2.5 katı kadar ediyor.
  • roket adam  (23.06.22 22:32:27) 
10 bin lira kardemir var.

Onun dışında fırsat maliyeti çoktur.
  • gabe h coud  (23.06.22 22:34:51) 
Maasimin 30 kati civarı bir para kaybetmiştim. Ortaklik kurmayin.


  • stavro  (23.06.22 23:07:07) 
100bin dolara aldığım konutu 7 yıl sonra 50 bin dolara satmıştım. böyle garanti bi yatırımda bu şekilde zarar edip itiraf eden az bulursun :)

daha da komiği o ev muadilleri şu an yine 100bin dolar civarı :)
  • nuisance  (24.06.22 00:00:05 ~ 00:01:13) 
1.2m dolar. 100 bitcoin. btc 100 usd iken almıştım. eridi gitti, hiç kıymetini görmedim benim mallığım.

bir iş kurup bir yıllık maaşı batırmıştım, bu da benim mallığım. genel olarak malım :D
  • selam  (24.06.22 10:32:28 ~ 10:34:06) 
okudukça benimki de çok azmış dedim

coinde 5000dolar kaybettim, 5k bile yazamıyorum
maaşlı çalışan olunca böyle oluyor sanırım
  • sameidiot solo  (24.06.22 10:50:53) 
ben de okuyunca benimki azmış dedim.

kriptoda 2k dolar zararım var.

daha önceden yaptıgım altın ve dolar yatırımı onu absorbe ediyor neyse ki öyle avutuyorum kendimi.
  • ayin yazari  (27.06.22 15:05:02) 
Benimkide azmış.

Yasadığım şehirden farklı şehirde bi tamirciye bozuk ve onarılmayacak ps3 ü sattım . parasını göndermedi.
Amirim olacak haysiyetsiz, 300 tl borc aldı . vermedi . Toplam 800 lira zarardayım.
  • ataman  (27.06.22 15:12:05) 
[]

amerikada yaşayacak olsaydınız

nerede yaşamak isterdiniz neden?
ya da hangi eyalette yaşamak istemezdiniz neden?



 
Kaliforniya sanırım. San diego tarafları olabilir. Havası güzel, new york gibi keşmekeş yok pek vs.

Yaşamak istemeyeceğim eyaleti de yok galiba. En kötü yeri bile yaşadığım yerden iyi olduğu için...
  • rose parks  (21.06.22 20:26:24) 
Çomarın harman olduğu orta eyaletlerde bir kasabada yaşamak isterdim ama orada doğmuş olarak, böyle garip bir fantezim var.


  • pofudukayi  (21.06.22 20:36:58) 
Henüz 2 hafta oldu SAN francisco’ya 15 dk uzaklıkta bir yerde kalıyorum. Harika, tabi bu nerede yaşama fikri beklentinize göre değiştir. Mesela arkadaşım Miami’de yaşamaya karar verdi. Oranın tatil beldesi olması ve sürekli canlı oluşu onun için bir kriter. Bende ilk etapta küçük bir yerde yaşamayı tercih ediyorum.


  • Markk  (21.06.22 20:52:32) 
Boston, manhattan :)))


  • ala09  (21.06.22 20:58:18) 
kuzeyde yaşamak isterdim. kültürel olarak avrupa'ya en yakın tarafı orası diye biliyorum. minnesota, wisconsin filan. oduncu gömleği giyip dağda bayırda gezerdim.


  • der meister  (21.06.22 21:00:01 ~ 21:00:20) 
brooklyn ya da boston derim. the town filminde boston şehrini görüp çok beğenmiştim. hem avrupai hem de amerikan görünüyor.


  • nothing in my way  (21.06.22 21:39:24) 
Favorim Şikago. Ama kışın aşırı soğuk oluyor. O yüzden cevabım Los Angeles.


  • himmet dayi  (21.06.22 23:03:37) 
En büyük hayalim miaminin sıcak sularında kendimi kaybetmek.


  • Hallegadola  (21.06.22 23:13:49) 
Güney hep yakın geliyor bana. Bu yüzden Texas isterdim. Diğer ikisi de New York ve California. Florida istemem. Sabah uyanınca bahçemde timsah görmek için hazır değilim. Gerçi New York da kıyamet filmlerinde ilk etkileniyor. En iyisi Texas.


  • dissendium  (21.06.22 23:44:58) 
Manhattan, 2 sene eglenmelik.
Malibu/Santa Monica, surekli.
Boston, surekli.
New Orleans, Mardi Gras donemi eglenmelik.
Miami, sikildikca tatillik.
San Diego/Seattle, yukarıdakiler olmazsa. Surekli.
Austin/Denver, cok iyi maas (400k+) fln olacaksa belki 3-5 yillik.
  • taurina  (22.06.22 04:13:42) 
Sanırım hayatımı Boston'da geçirebilirdim iş bulsaydım. Gerçi kışını görmedim, muhtemelen kemiklerim donardı. Yine de hayal kursam Boston derdim. Hangi eyalette yaşamak istemezdim. Hepsini görmedim nihayetinde bilmiyorum o kadarını ama Georgia'da yaşadım, almayayım.


  • SiyamkedisiZorro  (22.06.22 12:31:54) 
Seattle veya Chicago. İkisi de tam kriterlerimi karşılıyor. Kışın karlı yazın serin. 1-2 saatlik mesafedeki kayak merkezleri, plajları, ormanları, ulusal parkları, doğal güzellikleri cezbedici. Her türlü sosyal ve sportif aktiviteyi bulabileceğim, envai çeşit eğlence ve yemek kültürü olan canlı şehirler.


  • iwasbornonamountainside  (22.06.22 14:02:50) 
Portland, Oregon. Doğa, doğa, doğa...


  • silverleaf  (23.06.22 11:05:58) 
texas, colorado, kaliforniyanin cok guneyi haricinde butun bati yakasi.
tuzum biraz daha kuru olursa new england, vermont, rhode island tarafi.

  • bay b  (23.06.22 12:24:13 ~ 12:25:01) 
Dinci oraninin yuksek oldugu yerleri tercih etmem. Buradakilerden kurtulup, oradakilarin sacmaligi ile ugrasmanin alemi yok.

Para varsa California, yoksa kuzeydoguda sehre cok uzak olmayan ama cok da pahali olmayan bir yer.

Washington (Eyalet) de oldukca guzel gozukuyor.
  • cleric  (23.06.22 12:31:31 ~ 12:32:10) 
Seattle ya da San Francisco


  • muslugubozukhayrat  (24.06.22 22:52:57) 
atlantik kiyisi le$ bence, pasifik kiyisi o yuzden. California ve civari.


  • cooperr  (25.06.22 00:29:34) 
Hawaii tabii ki. Amerika'ya bağlı ama özerk diğer adalar da olabilir. Guam, Amerikan Samoası, Porto Riko, Virjin Adaları...


  • d max  (30.06.22 10:45:05) 
bir yazılımcı olarak san francisco


  • Departure  (30.06.22 10:57:25) 
[]

Kendimi nasıl teselli edeyim?

İzmir'de 10 yildir kamuda çalışıyorum. Her yıl Muğla'ya memlekete tayin istiyorum, çıkmıyor. Canim çok sıkkın, moralim bozuk.




 
Kimin hangi isteği oluyor ki benimki olsun diye düşün, misal Prens Charles da 300 yıldır Kral olmayı bekliyor ama annesi immortal olduğu için olamıyor, Prens de olsan olmayınca olmuyor işte.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (21.06.22 19:18:38) 
Özel sektöre bakıp haline şükredebilirsin.


  • geçerkenugradım  (21.06.22 19:22:43) 
Siirt te de olabilirdin.


  • halk  (22.06.22 05:46:51) 
bence de sadece özel sektöre bakıp haline şükret.


  • alt4y  (22.06.22 08:03:19) 
araya mv sokman gerekir
hiç tanımıyorsan önce bi mv bul
kamuda memur musun işçi mi, işçiysen tayin daha zor olabilir tabi
  • comp  (22.06.22 09:45:54) 
Comp memurum ancak o taraklarda bezim yok. Bulsam da bizim bakanlık vekil falan tanımaz. Yukarılardan bürokrat olması lazım.


  • fikox  (22.06.22 13:18:21) 
kiralar Muğla'da daha pahalıdır belki? bi kontrol et. öyleyse teselli pointler cepte.

hayat beklentiler değil, başına gelenlerdir. üzülecek bambaşka şeyler varken, buna hiç sıra gelmemesi lazım aslında.
  • gabe h coud  (22.06.22 13:31:31) 
[]

her gun takip ettiğiniz şeyler??

site, gazete, radyo, app, portal vs... olur. neler var herkes dökülsün:)




 
Ekşi,
Döviz,
Bundle
  • esinikaybetmiscorap  (21.06.22 11:31:18) 
ekşi ve duyuru
reddit
tradingview (piyasalar)
twitter
  • lazpalle  (21.06.22 11:55:36) 
reddit - kgbtr - turkey vs.
habertürk
ekşi
borsa için siteler
e-devlet
işle ilgili siteler
quora
instagram
  • gabe h coud  (21.06.22 13:29:36) 
Dünya Gazetesi
Hisse.net forum
Ekşi
Twitter
İnstagram
Face
  • Mistyimage  (21.06.22 13:37:01) 
Radyo Eksen
Twitter

  • lüzumsuz adam  (21.06.22 15:20:41) 
[]

Tinder'da Hiç Düşünmeden Telefon Numaranızı Veriyor Musunuz?

Tinder veya benzeri yerlerde konuştuğunuz kişilere numaranızı veriyor musunuz? Bugüne kadar o kadar kişiye verdim, aralardan sadece 2 tanesi ile arada sırada da olsa 1 yılı geçti ve hala mesajlaşıyoruz, diğerleri çöp.

O yüzden yeni birinin telefonunu alırken 'Acaba isteyeyim mi' diye üşeniyorum hep ve bazılarından da çekiniyorum çünkü ya çok çok az konuşuyorlar ya dolandırıcı çıkıyorlar vs. Ne bileyim ya. Bazıları ben istemeden birkaç muhabbetten sonra kendi veriyor. Bende hep 'İnşallah dolandırıcı çıkmaz' gibi düşünceler oluşuyor. Belki de çok normal onlar için(Yabancılar) Bilemiyorum artık.


 
Tinder'dan dolandırılacak kadar süzme olan biri tinder olmadığı zaman da dolandırılır. Sadece telefon vermenin dolandırılma ile ilgisi yok ki.

Buluşmak için telefona gerek yok bence, zaten muhabbeti öyle uzun uzun tutmaya da gerek yok. Bu tarz platformlardan tanışıp telefonunu aldığım durumlar işin uzun vadeliye döndüğü durumlar oldu hep.
  • Bruce  (19.06.22 23:40:31) 
Evet, iyi bir iletişim yakaladığımız kişilerle numaramı paylaşıyorum.

Ayrıca 2005'ten beridir bu tarz siteleri/uygulamaları kullanırım, o zamanlar Whatsapp değil Msn Messenger vardı; daha bir kez "dolandırıcı" birine denk gelmedim. Karşınızdaki kişinin iletişim dili, profili falan kayda değer düzeylerde fikir veriyor olmalı. Escort tarzı profillere hiç bulaşmam.
  • jonas  (20.06.22 00:07:01) 
Evet benim için sorun değil. Dolandırıcılara karşı da doğal bir bağışıklığım var sanırım, daha ağızlarını açıp bir cümle kurunca anlayabiliyorum olayı, gerçi tinder'da böyle bir şeyle karşılaşmadım hiç.

Bir keresinde bir kişi numarasını vermek istememişti. Buluşacağımız zaman çok sıkıntılı olmuştu, telefonu olsa 2-3 saniye sürecek "tam nerdesin şimdi" gibi sorular uzadıkça uzamıştı. Ne gerek var diye düşünmüştüm.
  • akhenaten  (20.06.22 07:05:54) 
Hetero erkeksen ve kacak is yapmiyorsan telefon vermenin riski oldukca dusuk. Ben sahsen karsi tarafi rahatlatmak icin veriyorum.

Kadinsan zaten dunyanin riskleri konusunda cocukluktan baslayarak hizlica deneyim elde ediyorsun. Herkes kendi pozisyonuna gore risk aliyor.
  • cleric  (20.06.22 10:11:42) 
Biliyorum geç bir cevap oldu ama telefonu verdikten sonra bu kişi dolandırıcı ise elden ele dağıtır numarayı veya yapabilir mi bilmiyorum ama belki bir virüsle telefonu ele geçirir ya da ne bileyim sim kartı kopyalar vs Bu ve buna benzer şeyler..

Çok boş konuşmuş olabilirim. Öyle olduysa kusura bakmayın.
  • panda yuva yapmis sogut dalina  (16.07.22 17:50:09) 
[]

Birini engellemek / çağrılarını mesajlarını görüp dönmemek

Böyle bir durum içinde değilim meraktan sorasım geldi

Artık iletişimde bulunmak istemediğimiz bir kişiyi engellemek ergence bulunurken bunun çağrıyı görüp açmamak ya da mesajları görüp dönmemekten farkı nedir, engellemek aktif ve niyeti açıkça belli eden bir eylem, görmezden gelmek de aynısının pasif agresif olanı, aralarındaki nüansı ve engellemeye olan tepkinin nedenini merak ediyorum :)


 
Ortada bir hınç ve belki de "yazarsa cevap vermek zorunda kalırım, engelliyim ki yazma imkanı olmasın" noktasında bir ciddiye alma seviyesi var. Uç bir tepkiyi işaret ettiği için olgunluk dışı görünüyor.


  • Bruce  (19.06.22 02:08:08) 
her zaman bir kişiye verilecek en büyük tepkinin tepkisizlik olduğunu düşünürüm. birinden nefret etmek / birine gıcık olmak için o kişiye karşı daha çok duygu beslenir. sorduğunuz soruda bu kadar büyük bir duygu durumu yok sanırım ama varsa da engellemektense tepkisiz kalmak daha etkili.
engellemek daha agresif bir tepki, görüp de dönmemek kibarca(!) reddetme gibi geliyor bana.

  • chanandler bong  (19.06.22 02:16:47) 
Engelleme sistemi bir araç aynı aracı kullanan farklı insanların farklı motivasyonları var tek bir sebep söylenemez ki buna.

Kimi insan kendine hakim olamayıp yürümeyeceğini bildiği bir iletişimi sürdüreceğine inandığı için kişileri engelliyor, kimi insan prensip olarak iletişimi kopardığı herkesi engelliyor, kimisi karşısındakine söz hakkı vermemek ya da dediklerini duymamak için bir duygu patlamasıyla engelliyor, kimisi bir ders verme düşüncesiyle engelliyor. Kimisi karşısındaki kişinin takıntılı olduğunu ve durmayacağını bildiği için engelliyor. Çok fazla nedeni olabilir bunun. Birini engellemenin ifade ettiği evrensel bir anlam olamaz.

Aynı şey cevap vermeme konusu için de geçerli. Kimi gerçekten önemsemiyor, kimi engellemeyi yanlış buluyor vs.

Şartlar hangisini gerektiriyorsa o yapılır. Engellemek ya da cevap vermemenin anlamı olayla ve bu işi yapan kişinin karakteriyle birlikte değerlendirildiğinde bir anlam ifade eder ancak
  • akhenaten  (19.06.22 06:39:54) 
Görüp dönmemek olayını sadece bir kişiye yaptım. Çok sık arıyordu. Aynı ortamlarda da karşılaşıyordur. Cevap vermezsem, kendiliğinden bıkar sandım. Engellemedim.

Engelleyince karşı taraf anlıyor, aynı ortamda kaşılaşma imkanı varsa, açıklama yapman gerekebilir.
  • geçerkenugradım  (19.06.22 11:23:01) 
Engellenmeyi "ergence" bulanların çok fazla engellenmiş kişiler olduğunu tahmin ediyorum.

Yeri gelince engeli basmakta hiçbir sıkıntı görmüyorum. Mesela bir kişiyle iletişim noktasında limitlerim tamamen doluyor, artık hiçbir koşulda konuşmak istemiyorum, göndereceği bir mesajı görmek dahi istemiyorum ve ileride bana yine mesaj gönderip de yeniden sinirlerimi zıplatmasını istemiyorum; engeli basar kafamı rahatlatırım. Mis gibi, tertemiz.
  • Berck  (19.06.22 14:10:04) 
berck +1

engellemek bir daha görüşmek istemediğin birine çekeceğin iyi bir settir. bazen fazla ergen düşünüp duygusal kararlar verebiliyoruz. ama birini silmek, birinin bize ulaşmasına mani olmak şık bir hareket.
  • sanzelize canavari  (20.06.22 09:11:21) 
[]

kaynanam

ben 12 senelik evliyim üc cocugum oldu kaynanamin ücüncü cocukta adimi koyun diye tutturdu neyse iki isimm koyalim dedik bende kendi koydugumu kullaniyorum buarada yurtdisinda kaliyorum kaynanam türkiyede türkiyeye gittigimizde sürekli birini görünce ismiyle cagiriyor cocugumu millete hava atiyor anliycaginiz ben kendi koydugum isimle cagiramiyorum huylaniyor diye ama bu sene cagircam artik huylanirsa huylansin diyorum sizce onu nasi susturabilirim




 
iki ismini de ogrensin diye biz birini kullanalim siz oburunu kullanin diyebilirsiniz.

veya tam tersi, kafasi karismasin diye ilk ismini kullaniyoruz hep diyebilirsiniz.
  • icim urperiyor  (19.06.22 21:21:03) 
İkisini birden kullanmak moda aslında bu aralar.


  • d max  (21.06.22 17:46:00) 
[]

Sevdiğiniz bisküviler hangileri?

Merhaba. Çayın yanında veya çaysız hangi bisküvileri götürüyorsunuz sevgili duyurucular?

Benim favoriler Probis ve Negro (şimdinin Nero'su).


 
Petibör bu işin kralı. Kilo alma kaygım olmasa çaya bana bana her gün üç kilo yerim en az.

"Daha rafine zevklerim var, üç beş parça yemek bana yeter." derseniz Annas Zencefilli:
www.migros.com.tr
  • jack of hearts  (16.06.22 19:42:27) 
Biskrem extra


  • mg3929  (16.06.22 19:48:45) 
Tutku ama ilk çıktığı zamanki gibi değil. Biskrem Extra. Çikolatalı Saklıköy'ü askerde çok yedim. O da fena değil. Bebe bisküvisi de severim. Muzlu olanı da güzel.

Negro tıkıyor biraz. Probis de bayıyor bir süre sonra.
  • dissendium  (16.06.22 20:01:28) 
biskrem'i ilk denediğim anı hatırlıyorum. çocuktum. arabanın içinde bir pakette kalan 3 tanesini yemiş ve büyülenmiştim. bence biskremin üstüne yoktur.

şimdikinin tadı mı farklı, yoksa benim tat algım mı değişti bilmiyorum ama eskisi kadar sevmiyorum hiçbirini.

2.bp.blogspot.com

böyleyken hastasıydım.
  • bohr atom modeli  (16.06.22 20:06:52 ~ 20:08:49) 
Finger bisküvi


  • freebird5406_2  (16.06.22 20:22:02) 
Biskrem'in askerleriyiz.


  • rakicandir  (16.06.22 20:34:27) 
eti negro tabii ki


  • hot potato  (16.06.22 20:52:24) 
Şimdilerde eti burçak zeytinli


  • photo85  (16.06.22 21:33:19) 
eti burçak sütlü çikolatalı


  • dedim ben sana  (16.06.22 21:44:40) 
Tutku
Beyaz kremalı bisküvi
Klasik Eti Burçak
  • pro9it9is9  (16.06.22 22:26:09) 
biskrem, tutku, eti kakaolu


  • mysticriver  (16.06.22 22:29:05) 
biskrem dünyada en sevdiğim bisküvi olabilir. bence rakibi yok.


  • roket adam  (16.06.22 22:51:26) 
peynir dolgulu cizi
fistik ezmesi dolgulu oreo
fistik ezmesi dolgulu burcak
sutlu cikolatali burcak
burcak kurabi
tahil patlakli kakaolu burcak
negro

bir de artik yok sanirim ama elmali biskrem :,( bu cok iyiydi, benden baska seveni yok diye kaldirdilar piyasadan ahah :)
  • in vino veritas  (16.06.22 22:53:28) 
Eti cici bebe, mcvities'in sütlü çikolatalı ince digestive bisküvisi, lotus biscoff, annas zencefilli+1

Edit: bir de bim'de satılan, fig newton çakması incirli bisküvi.
  • kobuzchu kiz  (16.06.22 22:53:35 ~ 22:55:07) 
hanımeller
haylayf -uzun zamandır yemedim ama mazimiz var-

  • bass solo take one  (16.06.22 23:43:22) 
probis, hanımeller damla çikolatalı, biskrem vişneli, torku ruşeymli orman meyveli...


  • rose parks  (17.06.22 00:01:48) 
Peynir kremalı Çizi'den kilolarca yiyebilirim. Ama yemiyorum :)

Hanımeller karışık da uzun yıllar kendini bozmamış tatlardan.

Taç kraker de çok iyiydi eskinden lise yıllarında doymalık yerdik şimdi nasıl bilmiyorum.
  • msb  (17.06.22 00:13:19) 
Cicibebe +1
Lotus +1
Probis +1
  • Bruce  (17.06.22 00:37:28) 
Lotus karamelli
Asolo Dolce Cantuccini
Krumiri Classici
  • gabe h coud  (17.06.22 00:46:25) 
cicibebe.çaya bandırıp yiyorum. frenlemezsem 1 paket temiz gömerim.


  • drako  (17.06.22 16:31:25) 
Başıma bir iş gelmeyecekse ben Oreo'cuyum. Klasik Oreo.
Bir de Probis +1
Biskrem de iyidir ama fazlası bayıyor.
  • himmet dayi  (17.06.22 18:58:32) 
Eti burçak, üstü çikolata kaplamalı olan.
Onun dışında fusion diye yine çikolata kaplı bir bisküvi vardı. Onu çok severim ^_^

  • chihirovekohaku  (17.06.22 19:30:22) 
Caya batirmalik digestive olsun tastan olsun marka, cesit onemli degil.


  • neverletyougodown  (17.06.22 20:12:27) 
[]

Anlatma sabrınız tükeniyor mu?

Hani bir twit vardı ya, görmüşsünüzdür: kişi otobüste ineceği durağa gelmeye yakın düğmeye basar. Daha sonra bir teyze gelir, düğmeye basar mısın der ve kişi tekrar basar. Teyze ben de inicem basmıştım zaten vs demez, twiti de şöyle bitirmişti: bazı şeyleri anlatmaya gücüm yok anlıyor musunuz? Gibisinden bir olaydı.

Tabii bu üç bir örnek, şakalı, komikli sosyal medya şeysi de… özünde bunun gibi şeyler yaşamaya başladınız mı? Birine bir şeyi 2 seferden fazla anlatmaya tahammülüm kalmadı sanki benim. Çoğu zaman OK diyip, he he diyip geçiyorum. İçimden ya buna laf anlatmakla mı uğraşacağım falan diyorum. Çok hayati bi durum değilse de okey aynen öyle gibi geçiştiriyorum.

Eskiden böyle değildi, son zamanlarda olmaya başladı. Size de oluyor mu böyle şeyler?

 
öyle olmak lazım zaten bırak dışardaki insanları ben akrabalara bile he he diyorum. laf anlatacağın insanda algılamak için gerekli reseptörler açık olacak yoksa imkansız.


  • duyurukullanıcısı  (16.06.22 00:45:14) 
Uzun zamandır böyle hissediyorum ve böyle yaşıyorum. Ama bence bu 'vaka' ya da 'sorun' denilebilecek bir şey değil. Hayatın akışında, hayatın getirdiği gayet normal ve sıradan bir şey gözüyle bakıyorum. Bir noktadan sonra bu tarz bir yorgunluk hissetmek, hele de böyle bir ülkede gayet normal.


  • anatomik  (16.06.22 00:46:58) 
Valla bende bu durum konuya ve muhatabıma göre değişiyor. Bahsettiğiniz örnekler bana görece önemsiz geldiği için ben de ruh halime göre üzerine düşmeden geçiştirebilirim (Durak örneğinde ben de ineceğim zaten derdim:D). Ama karşımda söylediklerimi dinleyecek, algıları açık bir muhatap varsa konuya göre de değişmek üzere sabaha kadar da konuşabilirim.


  • Amaranta ursula  (16.06.22 00:58:33) 
Tükenmiyor. Ben genelde iyi olmaya çalışan biriyim. Karşımdaki de iyi niyetliyse anlatırım. Bir de bence insanların zekâsına güvenmek lazım. Bunu Cem Yılmaz gösterilerinde hep diyor. Seyircilerin zekâsına güveniyorum diye. O espriyi yapıyor. Karşıdaki kişilerin anlayacağına inanıyor. Ben de biraz böyleyim. Sabırlı, tahammül seviyesi yüksek bir insan olmak daha güzel bence. Bu karakteri de geliştiriyor.


  • dissendium  (16.06.22 01:00:27) 
Tükendi, önceden böyle değildim.

Askerlikte ve işe başladıktan sonra karşılaştığım insanlar çok şeyi değiştirdi bende.

@mor bembombom güzel özetlemiş. profesyonel hayat dışında kalan siyasi, etik, günlük konular için de aynısı geçerli.

İnsanlar zaten çoğu zaman öğrenmek ya da ciddi anlamda tartışmak niyetiyle değil, kendisi gibi düşünen insanlarla dertleşmek için sohbete başlıyor. Siz bir konuda bir araba laf anlatsanız da o sırada sizi dinlemeyip kendi konuşmasına nasıl devam edeceğini düşünüp siz bitirdikten sonra sanki hiçbir şey söylememişsiniz gibi en baştan başlıyor.

Sizin örnek verdiğiniz otobüste düğmeye basmak gibi küçük şeyler de bu süreçte edindiğim bu ruh halinin bir yansıması artık.
  • akhenaten  (16.06.22 10:44:50) 
evet artik oyle yapiyorum. coooook yoruldum insanlara laf anlatmaktan ve karsindakinin anlamamasindan. kesinlikle algi seviyesi giderek dusuyor.
hayir anlayacagini bilsem ben 5 kere de anlatirim normalde. ama anlamiyorlar. o yuzden saf, bilgisiz numarasi yapiyorum ya da kibarlik yapiyormus gibi hi hi evet haklisin falan diye bi seyler soyluyorum gecistiriyorum.

otobus dugmesi karikaturunu gormemistim. cok mantikli buldum anlatilani :)
  • Kittie  (16.06.22 12:00:37) 
[]

Bunlar bi isaret mi?

Merhaba, bir bisiklet turuna cikmaya karar verdim ama aksiliklerin ardi kesilmiyor.
Yarin basliyorum, bugune kadar olanlari sayiyim, siz de isaret mi degil mi onu soyleyin :(

1. Ilk defa bir airbnb hostum cevap vermedi super host olmasina ragmen, bu aksam kaldigi yeri apar topar dun ayarlamak zorunda kaldim
2. Cumartesi gunu bacagimi kopek isirdi. Cok kalin pantolon giydigim icin disler tam gecmedi ama yara var, her gun pansuman yapip doktorun verdigi antibiyotigi aliyorum.
3. Trenime 40 dk kala evden ciktim, bi baktim sorunsuz lastik gitmis, icinde hicbir hava kalmamis bir lastik gelmis. 25 dk suruyor normalde istasyona. Lastigi yaptrdim trene de 2 dk kala yetistim. (Nasil yetistim hala bilmiyorum, mucize olmus olmali, tek olumlu kisim)
4. Trende farkettim ki “aa lastik patlamis, eyvah treni kaciricam!!” paniklemesi yaparken bisiklet kilidimi arka bahcede unutmusum. 40€ girdi bana durup dururken yeni kilit almak zorunda kaldigim icin.
5. Bogazim agrimaya basladi
6. Yolda giderken itfaiyenin kaza gecirmis bir aractan insanlari kurtarmasini gordum. Kapiyi kaynak gibi bir seyle kesip iceriden yarali ve baygin insanlari cikarmasi filan.

Yani icimden bir ses “kuehles zorlama iste” diyor, en cok da bogaz agrisi sebepli. (Aksamlari cok serindi ve ben hazirliksiz yakalanmistim) diger ses ise “kuehles bu turu ne zamandir yapmak istiyorsun, vazgecme!” diyor.

Siz ne diyorsunuz?

 
endişesiz ve moral açısından yenik olmanız oldukça doğal, ancak başınıza gelecekler neşeniz gayet yerindeyken olabilecek şeylerle aynı. hata yapacağınıza inanırsanız, inanınca yapacağınız her şey gibi, yaparsınız. temkinli olun, km hedefinizi düşürün mesela?


  • Etanglement  (15.06.22 00:48:58) 
Bundan yeni bir Son Durak filmi çıkar. Daha ne olsun. Zorlama bence. Zaten bu şekilde zevk almazsın.


  • dissendium  (15.06.22 00:54:32) 
devam et. cok da anlam yukleme.


  • helenart  (15.06.22 01:25:10) 
belki de mesaj "weiter weiter ins verderben"dir, arkana bakma.


  • der meister  (15.06.22 01:39:12) 
Senin canın gitmek istemiyor derdim bi arkadaşım anlatsaydı bunları. Git tabii ki ne mesajı. :)


  • naksidil  (15.06.22 06:47:09) 
Evren yaşayacağın güzellikler öncesi gözünü korkutuyor.
Durma, devam.

  • neymis  (15.06.22 08:39:54) 
Evet, yapmak istediğiniz şeyden vazgeçmemeniz için bir işret.

İnsanın hayatına öyle ya da böyle bir yön vermesi zor bir iş, illa bir şeyler çıkıyor. Bazen çok, bazen az.

Aklınıza koyduğunuz şeyi yapın, aksi halde hiçbir şey yapamıyor insan. Her türlü bir aksilik çıkıyor. Sonra bir bkıyorsunuz yıllar geçmiş bütün heveslerinizi ertelemişsiniz.
  • akhenaten  (15.06.22 09:22:01) 
ohooo. gerçek bir tur mazoşisti olduğunda bunlar sadece tuzu biberi.

* ben motorla tura çıkmadan önceki gece çantaları sağlam bağladım mı diye görmek için küçük bi teste çıktığımda, dur bakalım şu viraja fazla yatayım çanta dengeyi bozacak mı dedim. bozdu, highside olup düşerek dirseğim çıktı. 6 hafta sonra daha yerine kaynamadan yine tura çıktım. dirsek ağrıdıkça sallayıp rahatlatıyodum. yolun ortasında arabalardan bakıyolar bu niye electro buggie yapıyo diye: youtu.be

* yine bi motor turunda bi yanık yağ kokusu geliyor, bi baktım yağ en az 1 litre eksilmiş. boxer'ın yağ yakma karakterini turda öğrendim. yağ ekledim bu sefer krank sensörü kaynaklı motor durunca stop etmeye başladı. gidip gelene kadar hiç durmamaya çalıştım. motor stop ederse bi daha çalışmayabilir diye. kamil koç otobüs şoförü gibi kırmızı yanınca 1 km kala yavaşlayıp yeşil yanınca durmadan devam ede ede gittim geldim.

* bi uzun yolda motorda pederi de götüreyim dedim. dönüşte arka çanta plakası kırıldı, çanta düştü düşecek, adamcağız 500 km eliyle arkadan çantayı tutarak geldi.

* Sonsuz Rota kanalını izliyorum bazen. yeni evli çift iran turuna çıktı. kız evlendikten sonra değişen soyadını ruhsata işletmemiş, motorun da muayenesi yapılmamış. bunu iran sınır kapısında öğreniyorlar. iran'a giriyorlar airbnbde kaldıkları evde pasaporta mühür vurdurmadıklarını farkediyorlar, kadın motosiklet sürücüsüne şeytan gözüyle bakılan bi ülkede kaçak olarak gözüktükleri için gece gece gümrüğe geri koşturuyorlar hehe. şu bölümde: youtu.be

* ride2world kanalı var. karda kışta Nordkapp yapıp döndüler. lastiğe takacaklaır vidalı çivileri yol üstünde uğrayacakları bir ülkeye kargoyla söylüyorlar, rahatlığa bak. buzda milyor kere düşmüşlerdir. en mutlu oldukları an düşmelerden birinde ön camın kırılması sonucu yapı marketten aldıkları temizlik kovasını kesip ön camın yerine bantla yapıştıracak olmaları.


oluyor yani bişeyler illa ki.
  • onemoremile  (15.06.22 09:44:07) 
kötü şansları tükettim diye düşünürdüm.
edirne'ye gideceğim sabah yok yere ayak baş parmağımda ağrı oldu. o kadar hazırlanmışken vazgeçmek işime gelmedi. bisiklete binince ağrıyı falan unutmuştum. sonrasında da geçmişti.

  • lazpalle  (15.06.22 13:58:41 ~ 14:26:22) 
işaret değil


  • ala09  (15.06.22 21:50:46) 
İşaretlere inanmam ben ama bu kadar keyif kaçıran şey sonrasında kendimi şımartacak şeyler yapardım zahmet olacak şeyler değil.


  • jazzabel  (16.06.22 00:24:10) 
Kisa bir guncelleme: cevaplar icin tesekkurler herkese.
Tura ciktim.
Tur sabahi antibiyotik yan etki yapti, o yuzden gec basladim. Aslinda son ana kadar vazgececek gibiydim ama trendeki konduktor o kadar iyiydi ki fikrimi o degistirdi gibi oldu.
Harika manzaralar esliginde super bir tur yaptim.

Bu sabah kalktigimda bir gozum sisik durumdaydi, hala da oyle. Sebebini bilmiyorum. Bu da bir sonraki isaret olsa gerek :///
  • kuehles blondes  (16.06.22 09:49:55) 
[]

Eşime ayıp olur mu?

Öncelikle merhaba. Bu ay başında 3.5 senelik sevgilimle evlendik ve evimize geçtik. Bu evlilik süresince yaklaşık son 2 senemiz hazirlikla geçti ve özellikle ben baya bir yıprandım. Kimse yardım etmeyince sürekli kenara para at sürekli kredi öde borç ode vs vs baya yoruldum

Geçtiğimiz sene askerden gelince çok ufakliktan Beri hayal ettiğim bir oyun bilgisayarı topladım kendime. 8-9 bin TL civarı. Baya oyun falan oynuyordum kafa dagitiyordum. 4-5 ay sonra takı vs ayağına satmak zorunda kaldım ve hevesimi alamadım.

Küçük yaştan beri bilgisayar oyunlarına vs tutkum olduğu için hazır evlendim borçlarımı sıfırladım falan diye kendime bir oyun konsolu almak istiyorum borca harca girmeden evimin rizkindan kismadan. Fakat bu seferde eşime ayıp olur mu diye dusunmeden edemiyorum. Evleneli 1 ay olmamış hemen konsol falan alıp ona sarmak kendisine karşı saygısızlık, ayıp olur mu diye düşünüyorum. Sizin fikirlerinizi almak isterim

 
Baya düşüncelisiniz, bunu düşündüğünüzü hissetirirseniz sorun olmaz bence. Herkesin kendine ayrı vakit ayırması lazım


  • okumakserbestbegenmeksart  (17.06.22 14:54:29) 
Herkesin kendi rahatlama alanı ve zamanı olmalı. Ama tabii tüm gün onla oynayıp eşinize ev arkadaşı gibi davranmaya başlarsanız hoş olmaz. Konsolu alın ama kendinizi çok kaptırmayın:)


  • asteriks  (17.06.22 15:00:47) 
Sarmak dediğinize göre başından kalkmayacaksınız. Öyleyse ayıp olur. 1 saat falansa hiç ayıp olmaz.


  • dissendium  (17.06.22 15:09:06) 
bunu ayni sekilde esine sor bence. muhtemelen tabii neden olmasin falan diyecek, sen de alacaksin, ama cok abartma. zaten birkac seneye cocugunuz olacak, o zaman birbirinize özel zaman ayiramayacaksiniz. ilk birkac seneyi olabildigince birlikte baş başa gecirin.


  • tadellesever  (18.06.22 02:12:17) 
daha yeni evliyken alın, yenge de sizin huyunuza suyunuza şimdiden alışsın. saatlerce gömülüp evinizi yuvanızı ihmal etmeyin yeter.

bu kadar da ince düşünmeyin. kadınlar bu kadar ince düşünen erkekleri ezerler. 16 yıllık evliyim. incelikten düşüncelilikten yemediğim yiyemediğim her halt döndü bir tarafıma girdi.

şimdi siz ince düşüncelilikten ayıp olur diye almazsınız, 3-5 sene sonra heves edip almaya kalktığınızda onun adı "sen artık benden sıkıldın, benimle vakit geçirmek yerine oyun aldın" olur. alamazsınız, alsanız hevesle oynayamazsınız, kursağınızda kalır.

alın.
  • kibritsuyu  (18.06.22 08:02:10 ~ 08:02:33) 
[]

Hayattaki gayeniz nedir?

Hayattaki en temel gayenizi belirleyebildiniz mi? Yani genel olarak hayattaki amaciniz, niyetiniz nedir? Onu birkac kelimeyle tanimlayabilir misiniz? Gayenize uygun olarak yasayabiliyor musunuz? Onu nasil belirlediniz?

*Hayatin anlami ya da gayesini sormuyorum, sizin hayattaki misyonunuzu merak ediyorum.


 
Gaye demeyelim de, yaşlandığım zaman kendimi modern family tarzında bir ailenin ortasında görmek istiyorum.

Herhangi bir noktada tercih yapmam gerektiği yerde buna yönelik akıyor bütün işlerim. Olursa olur, olmazsa da kahrolmam. Zorla olacak bir şey değil neticede.
  • akhenaten  (14.06.22 12:38:12) 
nasip olursa annecagizima yasliliginda biraz huzur ve imkan saglayabilmek istiyorum. hem eski esi olan rahmetli babamdan hem de evlatlarindan o kadar bir sey goremedi ki bana en buyuk hayalinin arabam oldugunda birlikte bir yerlere gitmemiz, gezmemiz oldugunu soyluyor. kadinin hayattan tek beklentisi sevdikleriyle sapanca'ya, herhangi bir sehre filan gidip birkac gun gecirebilmek. gercek anlamda biz yasayabilelim diye kendisi yasayamadi... bosna'ya goturmek istiyorum mesela onu, cok sevdi bu fikri. hem mutaassip birisi olarak yabancilik cekmeyecegi bir cografya hem de mostar'i kendisi de merak ediyor hep, onun acisindan ideal yurtdisi destinasyonu olur diye dusunuyorum. annem 50'sinden sonra huzur bulur, maddi ve manevi olarak rahatlar, beni iyi anarsa cok mutlu olurum. kendi adima pek beklentim yok, bu ulkede anlamli bir yasam surmeyi beklemiyorum acikcasi.

aslinda cok degisik hayalleri ve fikirleri olan, ufkunu genis tutmaya calisan biriydim ama yas ilerledikce hem tirt/siradan biri oldugumu fark ettim hem de ulke kosullari cok kotulesti. o yuzden aklima gelen en cilgin fikir araba sahibi olup annemle bir yerlere gitmek artik.

ha ideal bir durumda da pek hayalim veya hedefim yok acikcasi, onumu goremiyorum su an, 2-3 sene sonra belki bir seyler isterim. genel olarak son derece standart, "aman sagligim, isim gucum olsun, kimsenin eline kalmayayim" kafasindayim su an. cok klasik olacak ama hayat gercekten kisa ve bos, ben de kirmizi sortli'deki dayinin deyisiyle "o kadar macerali" biri degilim. sadece kafa rahatligi ve sevdigim, beni seven birkac insanla saglikli yasayabilmek istiyorum. hayat anlamli olmak zorunda degil.
  • der meister  (14.06.22 13:02:08 ~ 13:06:41) 
aile. bir aile nasıl kurulmaz, nasıl çocuk yetiştirilmez çok iyi biliyorum. mutlu, güven dolu, huzurlu bir aile kurmak istiyorum. bunun için para lazım. parayla mutlu olunur demiyorum. parasız daha kolay mutsuz olunur. para konusunu hallettim. aile kurma aktiviteleri de yavaştan ilerliyor. her şey yerli yerine oturuyor son zamanlarda.


  • gabe h coud  (14.06.22 13:27:39) 
ruhumu doyuran her sey icin gerekli cabayi gosteriyorsam amacima ulasmisimdir. kendimi kendime ikna etmem lazim konu ne olursa olsun


  • ala09  (14.06.22 13:35:38) 
60 küsür yaşına kadar çalışmak zorunda kalmadan emekli olup kendime zaman ayırmak.


  • yürümeyin  (14.06.22 17:46:07) 
hayatta kalmak icin calismak zorunda olma seviyesini terkedip, zevkine calisma mertebesine erismek.


  • cooperr  (14.06.22 18:52:58) 
Mutlu olmak, sadece bu.


  • hayirsiz  (16.06.22 22:44:38 ~ 22:45:15) 
bircok hobiyi ilgi alanini denemek, gezebildigim kadar gezmek, yeni yeni insanlar tanimak, kendimi ve sevdigim insanlari mutlu etmek,


  • baldur2  (17.06.22 00:06:58) 
[]

Mesajlarınızda emoji kullanıyor musunuz?

Bu aralar etrafımda dikkatimi çeken bir şey bu genelde emoji kullanmıyorlar. asdsdas şeklinde random harfler yazıyorlar

Siz ne yapıyorsunuz?


 
Salt haberleşme amacı olmayan kişisel mesajlaşmalarda kullanıyorum, yüz ifadeleri ve ses tonu olmayınca emojiler bir nebze kurtarıyor.

Random gülüş (ahsjsj) yeni bir şey değil aslında, hatta yerini emojilere bırakmıştı. Tekrar yayılıyor olabilir, bilemedim. Ama 2000'lerin ortalarından 10'lu yılların ortalarına kadar çok sık kullanılıyordu, artık o kadar görmüyorum.
  • akhenaten  (13.06.22 17:36:47) 
Kullanırım. Ama herkese değil. MSN kalıntısı :D :d gibi ifadeleri kullanıyorum. Bir gün torunum olursa dede ":D" ne diyebilir.


  • dissendium  (13.06.22 17:43:28) 
Ben de sarı top kafalar yerine :) :p emojilerini kullanıyorum, geçen orta 3 e giden kuzenime yazdığım cümle sonuna bunu koydum ^^ ne olduğunu anlamadı


  • freebird5406_2  (13.06.22 17:52:08) 
yakın arkadaşlarımca o şekilde random tepki veririz, ortamımızda smile kullanmak dergahtan atılmaya neden olabilir. Öyle .d :) :D falan zaten itici geliyor ama bazen yerinde gidiyor diye çok nadir başvuruyoruz. biraz daha eski nesil sadece yuvarlak smile lerden anlıyor gibi geliyor. kız arkadaşım ile de ikisinin arası bir kullanımız var. illa noktalama işareti gibiler bir şey kullanılacaksa ben de ^^ tercih ederim genelde.

Ama nedense toplum içinde artık sdfjsgh kullanmak daha genç işi gibi gelmeye başladı. Mesela bizim lise zamanlarımızda xD vardı. Zaaa falan derdik. Onları da harcadık bıraktık. Randomdan da yaş ilerledikçe uzaklaşıyor gibiyim ama yakın arkadaşlar arasında eski iletişim üzerinden haberleşme olayı hep sağlanabildiği için oralarda hep kalabilir.
  • ananiyimioguz  (13.06.22 17:59:16 ~ 18:03:46) 
Cok yogun emoji kullaniyorum, is mesajlari da dahil.


  • hot potato  (13.06.22 18:28:17) 
Kullanıyorum ve çok seviyorum.


  • naksidil  (13.06.22 19:01:39) 
Random da noktalama işareti de emoji de kullanıyorum.


  • Amaranta ursula  (13.06.22 20:51:40 ~ 20:53:07) 
Kisi ile iletisimime o sirada muhabbetin havasina bagli olarak atiyorum.

Klasik :) :D ;) :'( tarzi seyleri kullaniyorum, daha farkli seyleri sadece yakin arkadaslarimla kullaniyorum mesela sticker ve gifler.
  • cleric  (14.06.22 13:45:39) 
[]

Birini stalklamaktan nasıl vazgeçebilirim ?

Instgramda sürekli birinin (karışı cins) profiline, çevrimiçi olup olmadığına bakıyorum. Neredeyse sürekli çevimiçi. Eski mesajlarımızı filan okuyorum. Mesaj atınca mutlu oluyorum, mesajıma görüldü atınca berbat hissediyorum. (Görüldü atmak cevap vermemek anlamında değil, mesela bir konuşma oldu ve konuşma sonlandı. Son mesajı ben atarsam görüldü yemiş oluyorum)

Kötü bir alışkanlık hatta bağımlılık gibi oldu bu.

Ben bundan nasıl kurtulabilirim. Daha önce buna benzer bişey yaşadım ve komple uygulamayı sildim ama bu sefer böyle yapmak istemiyorum.

 
Gün say hocam. 7 gündür temizim diye not alırsın. Bi süre sonra 20 gündür bakmamışım, emeklerim ziyan olmasın, bakmamaya devam dersin. Bi süre sonra da en son ne zaman baktığını bile hatırlamazsın, hatırlamadığını bile hatırlamazsın.


  • onemoremile  (13.06.22 14:55:29) 
amac ne yani ben bunu anlamadim? hoslaniyorsan bulusma teklif et.


  • baldur2  (13.06.22 15:29:05) 
[]

Çiçek tavsiyelerinize ihtiyacım var

Flört aşamasından sevgiliye dönüşmek üzere olduğum hanımefendiye bir çiçek göndermek istiyorum ama ne göndereceğimi bir türlü seçemedim. Hatırladığım kadarıyla papatyaları sevdiğini söylemişti. Çiçek sepetinden göndereceğim. Tavsiye verir misiniz?




 
Papatya demeye gelmiştim, seviyormuş da zaten. Gönderin gitsin.

Gül flört aşaması için artık çok demode ve ağır geliyor bana. Genç birinin üstünde babaanne parfümü koktuğu zaman da aynı şeyi hissediyorum. Ayrıca güle yüklenen anlam da çok büyük, bu açıdan da ağır olabilir.

İçerisinde 2'den fazla çiçek olan bir demet de göndermeyin bence, onlar da şirketlerden falan gelen tebriklere benziyor. Doğumgünlerinde falan kullanılabilir belki.

Bence flört döneminde jest için en güzeli papatya. Hem ferah, baharı çağrıştırıyor hem şirin, hem de abartısız.
  • akhenaten  (13.06.22 08:07:03) 
Ciceksepeti artik cok ozel hissettiren bi yer degil, oyle oldu memnuniyetsizlik de diyebilirsiniz tabii ama ciceksepetinden gelince bi goz devriliyo gozlemimce

Onun yerine kosedeki cicekciden gidip buket yaptırabilirsiniz
www.sosyopix.com soyle bi uygulama var buradan mevsim cicekleri icin fikir de alabilirsiniz

Nergis zamani bitti mi? Bitmediyse cok guzeldir. Aslinda tam gul zamani beyaz pembe falan. Kasimpati da olur
  • will  (13.06.22 22:44:03) 
[]

cok bunalinca ve yalniz hissedince ne yapiyorsunuz?

ne yapmali boyle durumlarda?




 
Aksiyon alıyorum bir an önce o ruh halinden çıkmak için. Atıyorum kendimi dışarı, ya bir arkadaşa uğruyorum ya bir etkinliğe gidiyorum/dahil oluyorum. Ha bunlar nihai bir çözüm değil; ancak o halde uzun süre kalmak hiç değil. Başlarda kaçmak değil mi bu diye sorguluyordum, şimdi çok daha iyi hissediyorum.


  • lüzumsuz adam  (12.06.22 14:53:25) 
İki bira icip sakinlesirdim eski zamanlarda simdi mal mal oturup krizin gecmesini bekliyorum


  • deepfear  (12.06.22 15:10:52) 
Moduma göre değişiyor. Müzik açıyor, yemek filan yapıyorum, tek takılıyorum. Ya da arkadaşlarima sarıyorum falan.


  • Amaranta ursula  (12.06.22 15:16:01) 
Yemek meze vb yapip rakilamaca eger o kadar bile enerjim yoksa biralamaca.


  • kuzey li  (12.06.22 15:46:02) 
öğrenmem gereken şeylere odaklanıyorum. artık ne etkinlik, ne arkadaş ne de dışarı çıkılacak bir durum kaldı. herkes aşırı yorgun ve gergin.
zaman zaman ekşi'deki dertleşecek yazarlar kısmına yazıyorum, oradan birileri çıkarsa konuşuyoruz fakat orada da durum benzer.

  • rakicandir  (12.06.22 16:35:33) 
Alkole sarılıyorum. iyi geliyor.


  • msb  (12.06.22 19:44:52) 
yalnızlığın diğer her şey gibi normal bir şey olduğunu hatırlatmaya çalışıyorum kendime. gibi dizisinde dediği gibi : "sağlıklı insanın biraz da sevilmemesi gerekiyor kardeşim çünkü sevilmediği zamanlar insanın adeta antrenman zamanlarıdır. kendini tanıma egzersizi gibi düşün."

bunalınca yürüyüş + papatya çayı
  • elvan abeyiylegezse  (13.06.22 20:30:26) 
müzik dinleyerek park, bahçe dolaşıyorum.


  • galiba  (25.06.22 16:00:25) 
[]

İş arkadaşı düğün hediyesi ve cimrilik

açık ofiste çalışan bir ekibiz, pandemiyle birlikte başladık, herkes aynı anda başladı ve aynı maaşı alıyor.
ekipten biri evlendi, hatta düğün meselesi 1 yıldır konuşuluyor, ha evlendi ha evlenecek, kimler düğüne gidecek gitmeyecek, kızlar ne giyecek vs.

ben grupla hiç takılmayan hatta aynı ofis ortamında bile pek bulunmayan biriy(d)im, dışarıda buluşmalara falan hiç katılmam. ama bunun dışında normal bi diyaloğum var. diğer herkes ise baya arkadaşlar işte, hatta başka şehirdeki düğüne birinin arabasıyla gideceklerdi vs. o arkadaş sağlık sebebiyle uzun bi süredir ofise gelemiyor o nedenle araba işi yalan oldu ama bu konudan bağımsız olarak (muhtemelen zamlar falan) düğüne de kimse gitmedi.

ben her ne olursa olsun aramızda para toplayıp küçük de olsa bi düğün hediyesi almaktan yanayım en az 3-4 defa da farklı kişilere bakın aranızda bişey alacaksanız beni de dahil edin, mutlaka haberim olsun falan dedim. bu arada bu evlenen arkadaş ortamda en ılıman, herkesle iyi diyalogda, yardım sever uyumlu biri yani. bi de dangoz amirimiz bir kere üçümüz aynı odadayken bana "ee naptınız, bakın mutfakla ilgili küçük eşyalar falan çok lazım oluyor, alacaksanız öyle bişeyler alın" dedi arkadaş tabi hepsi var, aman ne gerek var demişti; ben "e biz de ayarlıyoruz bişeyler, nereden biliyorsunuz :))" diye karşılık verdim.

özetle; en son bu ayın 5inde tekrar hatırlattım ekipten birine, valla konuştuk ama öyle kaldı dedi. ev kirasının arttığından falan bahsetti. yani kimse katılmıyor baya ölü taklidi yaptılar :D

yani ekonomik krizi falan anlıyorum ama neblim 100 lira bile versek 7-8 kişiyiz, küçük bişey alırdık, en kötü yükselmeden önce 1 gram falan alırdık. ben şahsen insiyatif alıp 300-400liraya bi hediye almaktan yanayım ama ne alınır o fiyata? :/
öte yandan bunun bu cimri arkadaşları kılını bile kıpırdatmazken, ben keriz miyim diyorum.

 
Ben açıkcası kerizlik olarak düşünmem. İçinizden geliyorsa alın.

www.hepsiburada.com

Bu tarz kokteyl bardakları alınabilir bence. Hem kullanışlı hem de maksat onu düşündüğünüzü göstermek.
  • ceketimi alip cikcam  (12.06.22 14:18:46) 
sanane abi, bi sal milleti istemiyorlar iste.
Bizde de var ayni muhabbetler pandemide basladik herifi gormemisim is degistirince de temasim kesilecek ne diye bir sey alayim.

Zaten ceyrek ucuzken en az 10 tane ceyrek takmisimdir 1 tanesiyle bile gorusmuyorum.
isyerinde hediye isine dusmanim artik.
  • divit  (12.06.22 14:48:56) 
@divit
abi milleti darlamak için sormadım, grubun dışında olduğum için belki atlarlar, unuturlar, birlikte güzel bişey almak varken borcama kalırım diye sordum. ben kendi kendime derdine düşüyorum, alamadım veya almalı mıyım diye.

ama öte yandan bunlar bu kadar gamsızken bana ne yani, ben de aynen sizin gibiydim. üstelik bu şirketten de yakın zamanda ayrılacağım bir daha nerede göreceğim.
  • rewlack  (12.06.22 14:53:14) 
disarida muhabbetim yoksa ve topluca bi sey alinmiyorsa ben almam tek basima bir sey o kisiye istedigi kadar iyi insan olsun.
sormussunuz etrafa bi ses cikmamis. dediginiz gibi 100 lira nedir yani. onu bile vermiyorsa sozde yakin arkadaslari. siz de bosverin.

  • Kittie  (12.06.22 22:18:14) 
Kendiniz bir şey alın, medeniyet işyerinde başlar. Katılmak istemeyenleri zorlamamak lazım. Kahve fincanı takımı olabilir örneğin, vardır evlerinde ama bir süre sonra kırılıyor, yedekte bulunması iyi oluyor.

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

... gibi. Fiyat yüksek geliyorsa da daha uygun fiyatlı bir züccaciye ürünü olur, vazo bile çok işe yarar.

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
  • firez  (18.06.22 23:04:56) 
[]

çoğu işin rast gitmemesi

Hayatıma dönüp baktığımda hep kritik noktalarda bir şeylerin ters gittiğini görüyorum. Şimdi de psikolojik olarak aşırı bunaldım. Tam çıkmaya çalışıyorum, adım atmaya çalışıyorum, başka bir engel çıkıveriyor. O yüzden de yine bir olumsuzlukla karşılacağım diye adım atasım bile gelmiyor. Yıldızım mı düşük, bütün bunlar neden kaynaklanıyor gerçekten bilmiyorum. Üzerimde büyü olduğunu bile düşünmeye başladım. Negatif enerji sarmalında mıyım da böyle oluyor bilmiyorum, inanın çok yıldım. Yine bir engel çıkacak diye çabalamak bile istemiyorum. Böyle zamanlarınız oldu mu, bu düşük titreşim vs artık neyse bunlara inanıyor musunuz? Bu durumda ne yapmak gerek?




 
Bunlara inanıyorum. İnançlı iseniz suya ihlas felak nas fatiha okuyup içebilirsiniz


  • photo85  (11.06.22 15:38:32) 
Ben de inanıyorum. Eğer aklına yatarsa benim de bir çözümüm var, yumurtayı kiriyosun 2 tane, sürmuyosun bile.. geciyo


  • abuzer  (11.06.22 17:35:12) 
kendi kendini sabote edip duruyorsun.
ozguvenin dusukmus, simdi hic kalmamis.
artik umudun da tukenmis.

tek cikis yolun basarisizliklari takmayip surekli onune bakmak,
hatalarindan ders cikarmak,
eksiklerini tamamlamak,
dusunceli olmayi birakmadan asiri kisimlarini torpulemek...

hayatta dogru yapilan her is uzun ve yorucudur. ustalik ve bilgelik, emek, zaman ve enerji ister. bu eziyet derecesinde olmak zorunda degil. her gun elinden geldigi kadar ilerlersen uzun vadede geriye baktiginda yol aldigini da gorebilirsin. fakat hedefi Ay'a koyup nasilsa gidemem diye vazgecersen hicbir sekilde yol alamazsin.

geri kalan her sey bahaneler, safsatalar, batil inanclar... insanin kendini avutmasindan ya da aciklayamadigi seyleri akla uydurmasindan baska bir ise yaramaz.

karar senin. "az secilen yol"u secip her gun kendini motive edip bir yerlere gelmek icin de cabalayabilirsin ya da toplumun genelinin dustugu cukurlardan birine girip akil hastasi gibi bocalayip olene kadar hayatta da kalabilirsin.

en cok saygi goren insanlara bakip isin arka tarafinda ne kadar emek verdiklerini goremiyorsan buyuk bir yanilgidasin.
  • idexo  (12.06.22 10:43:02 ~ 10:44:18) 
İnaçlı iseniz photo85 +1 veya muska da takabilirsiniz ancak gülsuyu ve safran mürekkebi ile yazılmış olabilir. Ancak; büyü var diyede bazı kişilere para kaptırmayın.

Bakış açınızıda değiştirin ya da geçmişte ben nerede hata yaptım diye de kendine sor.

idexo +1
  • komando kani var bende  (12.06.22 12:29:07) 
[]

var mı aşamadığınız bir pişmanlığınız?

sizi son aylarda veya yıllarda çok mutsuz eden, aşamadığınız, her gün geçmişe dönmek istemenize neden olan bir pişmanlık? Basit veya büyük hiç fark etmez. Ve en önemlisi nasıl başa çıkıyorsunuz/veya çıkabiliyor musunuz?

Ben bu geçmiş mevzusuna hep çok takıldım mesela, irili ufaklı çok pişmanlığım oldu ve hep anı, bugünü yaşayamama sebep oldu bu durum.

30'uma ramak kaldı, aşabilmiş ve değişebilmiş değilim. Terapiye başladım en sonunda baş edemeyince.

Şu sıralar en büyük pişmanlığımdan bahsedeyim kısaca:
Geçen yıldan umudum vardı mesela, yeni bir şehir, yeni bir hayat, yeni bir iş ortamı beni iyi edecek diyordum. Çok umut bağlamışım ki duvara tosladım.

İstanbul'a atanarak orada yaşayabilme ihtimalim vardı. Galiba pek sağlıklı düşünenedim ve tercihlerde İstanbul'dan çok seçenek varken hayat pahalılığından çekinip üst sıralara yazmadım. Sıcak iklimde asla yaşayamam derken kendimi sıcak bir şehirde yaşarken buldum, iş ortamım sevimsiz ve stresli çıktı. Bu da pişmanlığımı artırdı. İyice yalnızlaştım. Sabahları hep sıkıntıyla uyanır oldum.

Şimdi son 9 aydır düşünüyorum mesela, iç sesim şöyle hep:
İstanbul'da olsam festival festival gezerdim belki, bunaldığımda sahile iner bir kahve içer, yürüyüş yapardım, iyi gelirdi. Kültürel aktivitelere doyardım. Evet kiralar yüksek ama şu an Türkiye'de ucuz şehir mi kaldı zaten? Belki iyice araştırsaydım illaki kiraların da uygun olduğu bir semt/ilçe bulurdum İstanbul'da. Bir fırsatı tepmiş oldum, daha mutlu bir ihtimal olabilirdi ve ben kaçırdım
falan filan bu şekilde işte. Evet saçma belki ama insan yenemiyor işte o pişmanlık duygusunu. Garip. Ve en kötüsü, kafada büyüdükçe bu pişmanlık daha çok anlam yüklüyor insan. Her şeyi o pişmanlığa, o hatalı karara bağlıyor.

Son olarak hep aklıma düşen şu kitap önerisini not düşeyim: Adam Philips- Kaçırdıklarımız: Yaşanmamış hayata övgü.

 
Aşamadığım çok pişmanlığım var. Zamanında terapi de aldım ama değişen bir şey yok. Bence yalnızlıktan oluyor. İnsan yalnız olmamalı. Kafası sürekli meşgul olmalı. En azından iki tane çok yakın arkadaşı olmalı. Uğraştığı bir hobisi olmalı. Bunlar olunca eskiyi düşünmek ortadan kalkar sanırım.


  • bayc  (10.06.22 23:28:59) 
Valla ben hep rasyonel hareket etmeye çalışan biri olduğum için yok pek. Arada mf'ci olduğum için zamanında tm yerine mf'den tercih verseydim daha mı iyi olurdu diye yokluyor. Akabinde şu aklıma geliyor, başkalarının etkisinde kalmadan verdiğimiz kararlar genelde o koşullar içinde en mantıklı seçenek zaten.

Sırf teselli olsun diye yazmıyorum ama bence İstanbul'da olmayışınız cidden iyi. Kaldı ki bir şeyi komple kaçırmış olmadığınız gibi İstanbul'da mutlu olabileceğinizin de garantisi yok.
Yakın zamanda bir arkadaşım gelir uzman yardımcısı olarak İstanbul'u tercih edip atandı daha atanmadan pişman olmuştu bile. Şimdilerde kaçmak için planlar yapıyor.
  • Amaranta ursula  (10.06.22 23:40:20 ~ 23:41:05) 
Emin ol İstanbul'da olsan yine bunları yapamayacaktın. Hangi memurluk kadrosundasın bilmiyorum ama İstanbul'da en önemli şey para.

Diğer bir önemli şey de istanbul'un neresinde olacağın. Hiç istanbul'da yaşamamış kişiler istanbul'u boğaz yakını semtlerden ibaret sanıyor. Bu bölgelere yakın bir yere atansan başını sokacak ev bulamazdın.

Diğer şehirlerden farklı olarak istanbul'da paranla bile istediğin gibi ev bulman zor. Ev ve iş arası uzaksa yaşam gerçekten çok zor oluyor.

Sabah erken saatlerde toplu taşıma çok kalabalık. Metro-otobüs-metrobüs tıklım tıklım oluyor. İlk başlarda bu keşmekeş güzel olsa da sonraları isyan ediyorsun.

Bunlara ek olarak insan ilişkileri de sahte. Kim kimden ne koparabilirim buna bakıyor. Kısacası istanbul yine yanlış bir seçim olacaktı. Şu an neredesin bilmiyorum ama gerçekten huzurla yaşanabilir birçok yer var
  • nvidia  (11.06.22 00:00:17 ~ 00:03:34) 
Pişmanlıklar elbet var. Ama balık hafızalı olmam bunların üzerine eğilemememe (ne biçim oldu bu kelime) sebep oluyor. Ya da psikolojik bir şey bu, beyin kendini korumak icin sünger çekiyor üstlerine, adını ben koyamıyorum artık. İstanbul'a gelince, sözümona ucuz kira diyebileceğim bir yerdey(d)im -burası da ucuz değil artık evden çıktığım an s*ctım-, her yere uzağım. Araç evet var altımda, benzin pahalı, trafik sürekli var, park yeri sıkıntısı ile mi uğraşayım derken, doğru düzgün çıkmıyorum bile artık. Maaş 10k, tüm ödemeleri yapınca(kira, faturalar,kyk, kredi kartı, kredi) ve kenara da 2k koyunca hesabımda bu ay 2k kaldı. Bununla gezeyim mi, benzin mi alayım, market mi yapayım, kıyafet mi alayım derken evden çıkmamak daha cazip geliyor işte. Kenara koymayıp harcasak güvenecek hiçbir şeyim yok. Yarın ne olacak meçhul. Öyle işte. Memur maaşı ile kira ödeyecek biri için çok farklı olmazdı sanki senaryo.


  • huzurlarinizda huzursuzluk  (11.06.22 01:41:28) 
istanbul çok yorucu, pahalı ve her yerden insan akınına uğramış bir şehir. eskiden turistik gittiğimde mutlu olurdum, artık o bile içimden gelmiyor.
biraz elde etmediğinize karşı tutkunuz var gibi. iş ortamı her yerde sevimsiz. bulunduğunuz yerde de festivaller, konserler, tiyatro etkinlikleri illaki vardır. adapte olun, anın, yaşadığınız yerin keyfine varın. diğer türlüsü kendinizi üzmekten, yaşlandırmaktan başla işr yaramaz.

  • adivar  (11.06.22 08:45:19) 
@adivar; evet sanki öyle denebilir. her seçim durumunda aklım hep seçmediğimde, diğer ihtimalde kalıyor. bunu aşmak için konuyla ilgili kitaplar da okudum, kendimi aydınlatmaya da çalıştım, olmayınca olmuyor maalesef. ve dedğiniz doğru maalesef, hayat zaten kısa bir de böyle zehir edince yaşayamadan geçip gidiyor günler

@nvidia; evet işin komiği, bunu tercih yaparken de düşünmüş olmam. insanın aklına sonradan ''acaba nasıl olurdu, acaba denese miydim?'' gibi düşünceler giriyor
  • bir fincan kahve ile film izlemek  (11.06.22 10:31:36 ~ 10:31:47) 
Çok var ama çaresi yok.


  • geçerkenugradım  (11.06.22 10:44:15) 
eski ilişkilerimle ilgili bazı pişmanlıklarım var arada aklıma geliyor.
maddi ve kariyer olarak hiç bir pişmanlık yok.

  • roket adam  (11.06.22 12:26:56) 
Hayatım pişmanlıklarla dolu olmakla birlikte en sonuncusunu yazayım. İstanbul'dayim bu arada ben de. Imkanım vardi gezmeye tozmaya ama parayı kriptoda kaybettim şimdi zorunlu olarak evde takılıyorum.


  • sanguine  (11.06.22 13:36:09) 
2018 rusya dünya kupası'na gönüllülük için başvurmuş ve kabul edilmiştim. nijni novgorod'da medya takımına seçmişlerdi beni. iş nasıl olurdu bilemiyorum ama gönderdikleri kağıtlarda hep "çok ünlü göreceksiniz, orada görevli olduğunuzu unutmayın, iş sırasında fotoğraf sorma ya da heyecanlanma gibi tuhaf tuhaf hareketler yapmayın" gibisinden şeyler yazıyordu. arjantin grup maçlarının bir kısmını orada oynayacaktı, yani kısacası hem yazı rusya'da geçirme hem de messi'ye "lionel abi hadi allahını seversen sen şu sağ tarafa geç ya kaç kere dedim ortaya teknik direktör oturacak diye" şeklinde posta koyma şansım vardı teoride dfjdfk.

dünya kupası bitirme sınavlarımla (hazırlık senesi, rusça) aynı zamana denk geliyordu... okula zaten 23-24 yaşında başladığım için korktum. sene kaybına tahammülüm yoktu ve hazırlıktaki bir hocamın beni hiç sevmediğini, dolayısıyla telafi sınavında beni geçirmeyeceğini düşünüyordum. o yüzden gitmedim rusya'ya, sınavlarımı verip sene kaybetmemeye öncelik verdim...

sonuç: takip eden yıllarda iki sene kaybettim okulda. "ya geçemezsem?" diye korktuğum, hazırlığı geçme sınavından 2-3 ay sonra düzenlenen sınav gayet kolay çıktı. kısacası gitmeme kararı almama neden olan her şey fazlasıyla başıma geldi... ben o deneyimi kaçırdığımla kalmış oldum. rus dili ve edebiyatı öğrencisi, yıllardır ucundan kıyısından medya sektöründe çalışmış birisi olarak KOSKOCA FIFA DÜNYA KUPASINDA, RUSYA'DA MEDYA TAKIMINDA YER ALACAKTIM VE BU ŞANSI TEPTİM.

yazarken bile ağlayasım geldi. ben öyle çok pişman olan birisi değilimdir, geçmişteki şeyler için "aman neyse ne" diyorum genelde veya zaten çoğunlukla istediğim şeyi yapabiliyorum ama bu öyle böyle yakmıyor canımı. gerçekten çok üzülüyorum bu aklıma geldikçe.
  • der meister  (11.06.22 13:52:01) 
Der meister yazinca aklima geldi, turkiyede gerceklesen genclik olimpiyati gibi bir seye cagrilmistim. Para vermiyorlar diye gitmedim.

Erasmusa ustedigim kadar sinavsiz gitme hakkim vardi, okul uzar diye gitmedim.

Eski mudurumu dovmedigime cok pismanim, en fazla denetimli serbestlik alirdim. Kariyerim daha iyi giderdi.
  • divit  (11.06.22 16:16:36) 
Tam olarak pişmanlık denemez ama benim de aklıma gelen birkaç şey var.

Lisede bilgisayar mühendisliği tercih etmeyi 5 saniye falan düşünmüşümdür. O seviyede bir seçenek değildi benim için. Sonra başka bir mühendislik okudum. Bilgisayar mühendisliğini hiç düşünmediğim için biraz pişmanım.

Sonra yine üniversitede uzun dönem staj yapabilirdim. Ama hiç haberim yoktu. Turist gibi gidip gelmişim okula.

Çalışmak istemediğim bir alanın derslerini seçmiştim son sınıfta. Bitirme çalışmam da yine çalışmak istemediğim bir konudaydı. He AA getirip ortalamamı yükselttim ama bugüne kadar hiçbir iş görüşmesinde ortalamamı sormadılar bile.

Keşke daha fazla çalışsaymışım diyorum. Bizim ülkede gençler hiç yönlendirilmiyor. Ne bileyim, iş nasıl aranır, yabancı dil nasıl öğrenilir gibi çok önemli şeylerden kimse bahsetmiyor.
  • dissendium  (11.06.22 23:06:53) 
[]

doğum gününüz kutlanmayınca

kötü hissediyor musunuz? kutlamadan kastım parti anlamında değil. bildikleri halde doğum günün kutlu olsun diye mesaj atılmaması falan. ben önemsemediğimi düşünürdüm hep ama bu sene kimse de beni önemsemeyince biraz moralim bozuldu açıkçası.yani düğün olur çağırırlar hemen, benim muhitimde bir yere gezmeye geleceklerse yalnız kalmamak için çağırırlar hemen ama ufak bir mutlu yıllar yazısını yazmadı dost bildiklerim:) garip geldi.işsiz bir dönemimdeyim. bu sefer şey hissi oluştu. paran varsa, benzer yaşantılara sahipsen, sosyal ve popülersen, aynı ortamı paylaşıyorsan değerlisin. evde oturup kpss kasıyorsam değersizim baskalarının gözünde.gerçi beni sevdiğine emin olduğum insanlar iş yerinde personel ihtiyacı olunca da "gel bak boşluk oluştu haberin olsun" bile dememişlerdi. şaşırmamalıyım sanırım insan ilişkilerine.




 
Ben biraz misantropistim o yüzden kutlanmayınca çok mutlu oluyorum böylece ben de yalandan da olsa onların doğum günlerini kutlamayınca kendimi suçlu gibi hissetmiyorum ama her şeye rağmen doğum günümü neredeyse aksatmadan kutlayan birkaç kişi var ki ben de onların doğum günlerini zorla kutluyormuşum gibi hissetmiyorum. Bence çok da doğum gününüzü kutlayıp kutlamamalarına takmayın size olan genel tavırlarında size siz olmanızdan dolayı saygı duymuyorlarsa belki siz de o kadar onları önemsememelisiniz yine de bu bir yatırım tavsiyesi değildir.


  • bartholomew87  (10.06.22 13:11:33) 
Güvendiğim birkaç arkadaşım var. Onlar hiç unutmaz. Ama işi düştüğünde arayanlar bilmez bile, benim için de artık önemsiz doğum günü şeysi. Bahsettiklerin o kişilerin öylesine arkadaşlık yaptığını hatırlattı.


  • geçerkenugradım  (10.06.22 13:14:45) 
Kötü hissettiğim oldu. Bence yapabileceğin en güzel şey kendine o gün jest yapman. Tek başına çıkıp gezebilirsin. Sevdiğin bir yemeği yiyebilirsin. Ben cips kola ile film, dizi izlemeyi çok severim. Günü hiçbir şey yapmadan böyle geçirebilirim. Kendinle mutlu olabilen birisi olunca hiç sorun olmuyor aslında. Kendi doğum gününü kendin kutlamış oluyorsun. Doğum günün kutlu olsun.


  • dissendium  (10.06.22 13:53:20) 
O gune ozel kayda deger guzellikte bir seyler (etkinlik, acayip bi hediye vs) yapilmadigi surece kuru kuru kutlanmis kutlanmamis umrumda bile degil. Aksine, ozenilmis somut bi sey yapilmadigi takdirde bir iki cumle ile kutlanmasi sinirimi bile bozabilir, samimiyetsiz gelir. Iyi ki dogmusum, aman ne de guzel olmus, yeni yasim super seyler getirsin ama tek yapilan mesaj yazmak... Hicbir sey yazmasinlar daha iyi :) Hic bozulmam.


  • jen  (10.06.22 14:11:45) 
Doğum günümün kutlanmasından hoşlanmıyorum.

Normalde kutlamayan biri, birden bire hatırlayıp kutladıysa işkilleniyorum hangi dağda kurt öldü diye.
  • kaptankedi  (10.06.22 14:16:53) 
bu sene 35ime girdim. hep 35 yolun yarısı, çok güzel kutlamak istiyorum o yaşımı derdim. doğumgünüm de bayramın son günüydü, hem eşim, hem ailem evde hep birlikte bir şeyler yaparız güzel bir anı olur diye umuyordum.

doğumgünüm geldiğinde evimde yapayalnız ağlayarak saç bakımı yapıyordum asdjgfkl :))

ben bunca senedir kendim dahil herkesin doğumgünü için koşturarak, pastasını, süsünü, püsünü dahil kendim yaparak hazırlandım. çünkü çok severim sevdiklerim için bir şeyler pişirmeyi, organizasyon yapmayı.

ilk defa bu sene herkes evde ve bir aradayken meyvesini yerim diye düşünürken kimsenin aklına gelmedim. annemler kardeşimin nişanlısının ailesiyle piknikteydi, eşim kızımı alarak yeğenleriyle birlikte çocuk günü planı yapmış, eşim ve abileri çocukları alıp gezmeye götürdüler.

normalde evde yalnız kalmam büyük lükstür, kendince erken anneler günü hediyesi vermek istemiş kendime zaman ayırmamı sağlayarak. ama ne annemler, ne eşim o günün doğumgünüm olduğunun farkında değildi.

işyerinden çok samimi olmayan arkadaşlarım bile teker teker arayıp kutlarken en yakınlarımın hatırlamaması başta çok koydu. bayağı salya sümük ağladım. bu mu yani dedim insanların hayatında kapladığım yer, bana verilen değer bu kadar mıdır? hadi herkes bir yana annem nasıl doğurduğu günü hatırlamaz, zaten 2 tane çocuğu var ötekinin 19 mayıs unutulacak gibi değil. bu kadar bile mi aklına gelmiyorum.

sonra babam hatırlamış o aradı, telafi edeceğiz falan dedi daha çok ağlamaya başladım. annem arkadan kızdı çocuk musun kaç yaşında kadının doğumgünü diye ağlaması normal mi vs diye fırça yedim üstüne. telefonu kapatınca daha çok ağladım.

sonra baktım ağlamaktan yüzüm leğen kadar oldu, kızardı vs dedim ya bi dakka. normalde bütün günü kendimle başbaşa geçirmek için sol kolumu feda ederim, dedim kendi kendime salak mısın ağlayıp zırlayacağına tadını çıkarsan ya.

kızım varken yiyemediğim ne kadar abur cubur varsa sipariş ettim, açtım güzel film dizi bir şeyler izledim, kitap okudum, uzun uzun banyo yaptım, kafa dinledim vs. sinir krizi geçirmeli ağlayarak başladı ama en güzel doğumgünüme dönüştü.

sonra zaten eşim de eşekliğini farketmiş pasta masta alıp gelmişler kızımla, telafisini yaptılar. ama annemin tavrına hala kırgınım, 50 yaşıma da girsem ben senin çocuğunum hatırlamadın bari küçümseme ne bu doğumgünü diye ağlamalar falan diye söylenmesi üzdü beni.

ama genel olarak beni çok mutlu eden bir gün geçirdiysem "bugün benim doğumgünümmüş meğersem" kafasında oluyorum. çünkü hiçbir doğumgünümde istediğim gibi pohpohlanmadım, ilgiyi üstümde toplayamadım. aman sen de iyi ki doğmuşsun işte muck falan yapılıp geçiştiriliyor. ama bazen spontane gelişen harika günler oluyor, ben yılın o gününü kafama doğumgünümmüş gibi kodlayıp güzel hatırlayarak mutlu olmayı seçiyorum.

ben de böyle böyle delirdim işte.

iyi ki doğdun @pikap. kimse hatırlamasa da biz en başta kendimiz için kıymetliyiz, önemliyiz. en çok kendimizi sevmeliyiz. her zaman en büyük darbeleri sevdiklerimizden alacağız bu bir gerçek ama kendimizi yeterince sever ve önemsersek üçüncü kişilerin bizi mutsuz edip yıkmalarına izin vermemiş oluruz. bu yaşımızın en güzel hediyesi de aldığımız bu dersler olsun. nice mutlu yaşlar dilerim...
  • kakamelsokoban  (10.06.22 14:28:11) 
birkaç kişi dışında umrumda olmaz.


  • roket adam  (10.06.22 14:38:40) 
Aksine, aylarca konuşmadığım, haberleşmediğim, samimi olmadığım insanlar kutlarsa samimiyetsiz geliyor, gıcık oluyorum. O yüzden sosyal medyada doğum günüm gizlidir hep. En yakın arkadaşım doğum günümü yıllardır unuttuğu için yıl içinde 3-5 kere kutlar, eğleniriz. En azından doğru haftada "bu aralar senin doğum günün di mi lan?" diye arıyor. En sevdiğim şey doğum günümde eşimle evde vakit geçirmek, güzel yemek yemek. Onun dışında yakın aile, sevdiğim kuzenler ve arkadaşlar kutluyor, yetiyor. Ben de çoğu insanın doğum gününü hatırlamam, özellikle unutmamak istediklerim takvimde kayıtlı, bildirim geliyor.

Siz sanki işsizlik ve kpss stresiyle biraz alınganlaşmışsınız, son 4-5 cümlemizden öyle anladım. Doğum gününüz kutlu olsun, bir sonraki doğum günü daha keyifli geçer umarım. :)
  • kobuzchu kiz  (10.06.22 14:47:36) 
Doğum günüm kutlanmayinca hiçbir şey hissetmiyorum. Kutlanmaması daha iyi.


  • Amaranta ursula  (10.06.22 14:48:54) 
Son doğum günüme kadar Doğum günü vs özel günleri hiç sevmem (sanırdım) kutlamayı da kutlanmasını da.
yeni evliydik evliyken ilk doğum günümdü eşimin güzel bir sürpriz yapacağından emindim. o gğn akşam eve gittiğimde eşim annesiyle kardeşinin yemeğe geleceğini söyledi. biraz bozuldum sinirlendim ama sesimi de çıkarmadım.
Neyse eşim yemekten sonra bugün doğum günün istersen pasta alıp gelelim de beraber kutlayalım dedi. İste orda nasıl sinirlenmişsem patladım, kendime inanamadım doğum günümün kutlanmaması değil adet yerini bulsun diye hadi pasta alalım da kutlayalım demesi çok sinirimi bozdu. Ya git başımda istemiyorum kutlama falan git ananla kardeşinin yanına rahat bırak beni dedim geçtim.
soruya gelirsek evet kötü hissediyormuşum ama başkaları kutlamadı diye değil de sadece eşim kutlamadı diye sinirlenirim kötü hissederim.
bu olaydan sonra da ne doğum gününü kutlarım ne kendi doğum günümü kutlatırım.
  • metos  (10.06.22 15:22:47) 
Bugün benim doğum günüm ve ailem dışında sadece iki kişi kutladı şu saate kadar.

Şimdiye kadar doğum günüm pek kutlanmadı ben de aramadım açıkçası hiç. Hatta yapılan bir kaç kırık kutlamada da hep bir eğretilik vardı, hem içimde hem organizasyonda. benim üzerimde durmuyor. :) Ben insanların doğum günlerini hatırlamadığım için onlar da benimkini hatırlamayınca hiç de yadırgamıyorum, hatta sevgilisinin doğum tarihini takvime not alan biri olarak bir sürü kişinin doğum tarihini hafızasında tutan insanlara hayret ediyorum.
  • rahip janick  (10.06.22 15:31:23) 
ben de kutlamayı ve kutlanılmasını sevmem. çünkü biri benimkini kutlayınca çiçek vs gönderince benim de kutlamam gerekecek. :) kutlanılmaması en güzeli. kafan rahat oluyor.


  • naksidil  (10.06.22 15:55:36) 
[]

Mutluluğun ne kadarı dış koşullara bağlı?

Bir fırsat eşitliği içinde doğmuyoruz. Kimimiz engelli, kimimiz fakir, kimimiz yaşlı kimsesiz, kimimiz kronik aile problemleri içine doğuyoruz.

Elbette bu durumlar ruhsal olarak bu durumdaki insanları dezavantajlı kılıyordur.

Benim merak ettiğim çok dezavantajlı şartlarda yaşasa da, bir insan pratikte mutlu olabilir mi? Bu konuda hakkında ne düşünüyorsunuz?

 
Hayat güzeldir diye bi film var. Tam istedigin cevap o filmde.


  • halk  (10.06.22 10:55:38) 
hepsi dış koşullara bağlı.


  • geçerkenugradım  (10.06.22 11:53:52) 
benim icin dis kosullara bagli.

ama biri var haberlerde gormustum ilk olarak. cok buyuk bi talihsizlik yasamis bir kiz. kiz da eskiden okulun populer kizi gibi biri. cheerleader falan. amerikali. 3 uzuv kaybetmisti galiba. ya da belki hepsiydi tam hatirlayamadim.

tanriya yaklastim vs diyor ve eski hayatimdan bu sekilde kurtuldum falan diyordu. instadan bakiyordum bi ara duzenli. hayretler icerisinde birakiyor beni bu insanlar. yani demek ki bu icten gelen bir sey. belki de bi yetenek. o kiz cok mutlu.
  • Kittie  (10.06.22 12:32:14) 
%49 u

Bugunki asgari ücretli bile, öncenin krallarindan daha fazla imkana sahip

O yüzden her şey içimizde
  • abuzer  (10.06.22 12:45:43) 
Duygularımız düşüncelerinize bağlı, düşüncelerimiz duygularımıza değil. Burada esas olan düşünce. Düşünce kalıpları olumsuz ise mutsuz oluyorsunuz. Önemli olan bunu kontrol etmek. Herhangi bir durum hakkında bir mutlu bir de mutsuz olduğun olmuştur. Olan şey aynı ama duyguların farklı. Neden? Çünkü o konuya dair yorumun değişiyor, düşüncen değişiyor. Bu da duyguyu değiştiriyor. Tabii bence bir noktaya kadar dış etkenler önemli ama büyük oranda bizim yorumunuz önemli duygularda.


  • black mamba  (10.06.22 14:07:16) 
Basligi okunca firsat esitligi olarak algilamamistim ama %40 ic, %60 dis etkenler diyebilirim.

Ulke ornegi vereyim. Ben Danimarka' da da, Suudi Arabistan' da da yasadim bi sure. 1. sinde cok mutsuz olup 2. sinde gayet mutlu ve neseli oldugum zamanlar oldu.

Sener Sen' in milyarder filminin sonunda Munir Ozkul' un Sener Sen' e sordugu cok guzel bir soru vardir: "diyelim ki uzaklara gittin, ikiyuzlu dostlarindan, arkadaslarindan kurtuldun ama kendinden de kurtulabilecek misin"

Su an cook uzaklarda bu sozun onemini daha iyi anliyorum. negatif dusuncelere sahipseniz isterseniz dunyanin obur ucuna gidin, yine de mutlu olamazsiniz.
  • trixi  (10.06.22 15:20:25) 
Bununla ilgili coook arastirma ve kitap var. cogunun soyledigi sey temel ihtiyaclarinizin karsilandigi durumlarda yani fiziksel, ruhsal vs bir tehdit altinda degilseniz cesitli sebeplerden, mutlu olma becerisinin bir karakter ozelligi oldugu. Oyle doguyorsunuz yani, hatta sanirim Oliver Burkeman idi yazar, kitabinda sey diyordu, “mutlu olmak mumkun mu diye sormak uzun boylu olmak mumkun mu diye sormak gibi”. Bazi kisiler icin mumkun, bazi kisiler icin degil, bazi gelismeler yapmak mumkun, oyleymis gibi yapmak mumkun vs ama sonradan uzun boylu olamazsiniz.


  • sopiro  (12.06.22 04:53:40) 
[]

Kimileriyle muhabbet akarken kimisinde konuşurken sessizlik olması?

Neden kaynaklanıyor bu arkadaşlar?

Bazı karşı cinsle sohbet ederken "ne konuşacağız?" diye düşünmeden yağ gibi akıyor muhabbet.

Ama bazı kişilerle 1-2 dakika sonrası sessizlik oluyor ve "ne konuşacağım" stresine giriyorum, konuşacak bir şey bulamıyorum. Yani günün nasıl geçtiden, akşam ne yemeği yedinden öteye geçemiyorum. :)

Bu bizim yanlış kişiyle konuştuğumuzu mu gösterir yoksa iki taraftan birinin sıkıcı olduğunu mu?

 
Senin o kişiye daha değer verdiğini ve karşısında heycanlandığını/umursadığını gösterir. Yanlış insanla alakası yok.


  • karayel  (09.06.22 11:41:50) 
Frekans azizim.
Değee veriyor, seviyor olabilirsin ama frekansınız tutmuyorsa o muhabbet akmaz. Frekansı sağlayan şey ortak bakış açıları, ortak zevklerdir.
Frekansı tutan biriyle market kasası kuyruğunda tanışsan uzunca muhabbete girebilirsin fakat frekansının tutmadığı biriyle tüm gün aynı odayı paylaşıyor olsan bile nasılsın, iyiyim, kolay gelsin, görüşürüz’den öteye gidemezsin.
  • megalomaniac  (09.06.22 13:53:46) 
Karşı tarafın da konuşma isteği varsa muhabbet uzuyor. Diğer türlü kısırlaşıyor.


  • jelly bear  (10.06.22 15:02:24) 
bence cevap şu kelimelerde saklı;

peki, tamam, oldu o zaman :)
  • naksidil  (10.06.22 15:58:48) 
[]

Annemin, gelinini evden kovması. Benim her şeye sırtımı dönmem.

Biraz uzun olacak kusura bakmayın. Genel olarak içimi de dökeceğim. Olay 3 ay önce falan yaşandı. İnsanlar detay bilmeden annedir, haklıdır, bir şey görmüştür falan diyor ama detay bilince de öyle denilecek mi yoksa ben mi yanlış düşünüyorum merak ediyorum.

Şimdi öncelikle annemdeki sıkıntının temeline inmem ve ondan biraz bahsetmem gerekiyor. Kendisi öğretmen. 5 kız kardeşler. Hepsi okumuş. Babaları, yani dedem de sınıf öğretmeniymiş. Anneanne hemşire. Yani baktığınız zaman okumuş bir aile denilebilir.

Fakat dedemin yaşantısı, anneannemde nasıl bir rahatsızlık uyandırdıysa, bu bütün kızlarına farklı boyutlarda, farklı şekillerde yansımış durumda. Ve bu yaşantı, anadoluda çok da farklı bir erkek yaşantısı değil.

Nedir bu, dedem insanlara ziyafet vermeyi, yardım etmeyi, ağırlamayı, yemeyi içirmeyi seven bir insanmış. Yaşadıkları ilçede az da olsa tanınır, sevilirlermiş. Fakat dedem 5 kız büyütse de, o döneme göre eve de bir şekilde baksa da.. paraları bir şekilde yemiş etmiş, ihtiyaç olduğunda da anneannemin paraları da istemiş, onda da para bırakmamış. Vefat ettiği ana kadar dönüp baktığımızda, gayet zevkli bir hayat yaşadığını söyleyebilirim.

Babaannem de hep yakınır, bu dedeniz/babanız herkese yardım etti, herkese para dağıttı. Hocam acız diyene verdi, sefiliz diyene verdi, o verilenler geri gelmedi. Borç alanlar da gittiler kendilerine ev araba aldılar. Biz sonra parasızlığımızla kaldık vs. diye. Daha detaylar var da işte genel itibari ile durum böyle. Ve şuanki durumu da öyle çok kötü değil. Sadece içerisinde hep yaşayamadıklarının, olmadıklarının acısı var.

Şimdi bu dedemin bonkörlüğü mü denir iyi niyeti mi saflığımı artık ne ise.. Ders niteliğinde evde anlatıldığı için, "insanlar hep kötüdür, insanlar hep kullanırlar, aman paralarınızı dağıtmayın, aman paralarınızı harcamayın, aman şöyle biriktirin, kendinizi kullandırtmayın, ben tutamadım aman siz tutun" tarzı söylemler ilmek ilmek çocuklara işlemiş. Şimdi bu belli bir boyutta güzel bir farkındalık. Fakat nasıl tesir etti ise kendi aralarında dahi para mevzusu olduğunda kimse kimseye kolay kolay bonkör davranamıyor. Versem mi vermesem mi diye düşünüyor. Ne vericem o bana şöyle şöyle yapmıştı, versem ne olacak eşine yarayacak vs. gibi fitne fücur öz kardeşler içerisinde bile olabiliyor. Birbirlerinin mallarına karşı çekememezlikleri de zaman zaman olabiliyor. Birbirlerine gelip gitmeleri bile benim X im var o yüzden bana geliyorlar tarzında bile olabiliyor. Ama sorsan muhabbet ortamında herkes çok iyi niyetli, herkes birbirinin iyi niyetini ister falan fıstık.

Fakat bu huyların en fazlası da annemde vuku bulmuş. Yani tüm hayatını etkileyecek kadar. Babamla annem ben 2 yaşındayken, 2-3 yıllık evlilerken falan anlaşarak ayrılmışlar. Ben 27 senedir annemle yaşıyorum. İkisini de görüyorum, ikisi de birbiri hakkında pek kötü bir şey söylemese de, bu tarz olaylar olduğunda babama sorduğumda şey dedi, biz evliyken teyzen ziyarete gelmişti başka bir şehirden. Ben de otobüs biletini almıştım. Annen 2 gün ağladı sen niye alıyorsun onun parası mı yok, yok gibi gösteriyorlar sen de kanıyorsun vs. diye. Bu sadece bir tanesi gerisi sen düşün dedi. Ben de şaşırdım ama tahmin edebiliyorum dedim. Veya mesela evi birlikte borçlanarak almışlar, ev annemim üzerineymiş. Babam zaten ben onun hiç bir şeyini istemezdim istemedim de zaten ama annen gitmiş evi annesinin mi ne üstüne yapmış ayrılmadan önce dedi.

Benim gördüğüm de mesela annem evde pahalı bir yiyecek falan varsa annesi babası kardeşi veya normal misafir fark etmez, saklama huyu da var. O yüzden şöyle biraz geniş baktığımda, bu durum aile içinde biraz normal karşılansa da durum çok ciddi.

Tek sevdiğim yani, bir tek oğlu var, benden pek bir şey esirgemediği. Sağ olsun okuttu, ihtiyaçlarımı karşıladı, yurt dışı gördüm, kendi başına evini arabasını aldı falan. Kendi mesela gezmez. Para gidecek diye. Arabaya binmez, eskiyecek veya benzin alınacak diye. Arkadaşlarına gitmez, onlar da bana gelecek bir de bişeyler mi hazırlıycam diye. (Küçükken aile evinde köle gibi çalıştırılmış, o yüzden sevmiyormuş ev işlerini) Bunlar yüzünden yalnız ölecekmiş gibi geliyor 3-5 mal varlıkları içerisinde.

Ben 18 yaşındayken falan evlenmeye karar verdi. şuan 27 yaşındayım. Babam öğretmendi fakat annem kendi halinde, iyi niyetli lise mezunu bile olmayan, öyle durumu da çok iyi olmayan bir adam buldu evlendi. Hiç karışmadım. Annem güçlü, dominant bir kadındır. Daha önce görüştükleri de oldu eğitimli veya maddi durumu çok iyi olanlar fakat bana şey dedi, karışmasındansa, küfretmesindense, şiddet uygulamasındansa böylesi daha iyidir. Yani demek ki sözünü geçireceği birini arıyor.

Fakat zaman sonra gördüm ki annemde ne aşk var ne bir şey. Adamı sadece evin ihtiyaçlarını görsün, motoruyla sağa sola getirsin götürsün, ben bir yandan kendi yatırımımı yapayım, maaşıma hiç dokundurtmayım, oğluma harcayım veya işte evde ses olsun diye seçmiş. Ki sesinden de rahatsız gerçi de neyse. Biraz pısırık da bir adam. Annem parmağında oynatıyor. Ayrı yatıyorlar falan nerdeyse ezelden beri. Adam bu tarz durumlardan, baskılardan, annemin onu arkadaşlarından uzaklaştırmasından falan şikayetçi fakat ben aşık oldum da evlendim diyor. Neyse ki önceden biraz kötü bir evde kirada otururken şimdi daha güzel yerlerde oturuyor falan.. bunların annemin cümleleri daha ne istiyor diyor. O yüzden idare ediyor sanırım. Ben olsam 5dk durmam içeride ve dışarıda o kadar ezildiğim bir yerde ama artık aşk mı var çıkar mı bilmiyorum.

Şimdi böyle bir ortamda, anneme kendi annesi ve kardeşleri diyor ki oğluna bu kadar harcama, kendine tut, kendin gez, kendin harca fakat ama annem imkanı yok öyle bir şey yapamaz. Ben olmasam da yapamaz. Yine de söylenip duruyorlardı. Kafasını nasıl yedilerse, ben bu son olayda al her şeyin senin olsun dediğimde "bak gördün mü demekki sen de para var diye benim yanımdaymışsın, olmayınca gidiyorsun" diyerek, paranoyaklığını bana kadar düşürmüş, beni iyice hayretler içinde bırakmıştır.

Çok az da annemle ilişkime değineceğim; annem hem annelik hem babalık yapmıştır benim büyüme sürecimde ve arkadaş gibiyizdir. Öyle mıç mıç bir ilişkimiz yoktur yani kendisi de çocukken öyle sevilmediği için beni da nasıl seveceğini bilememiş ve öyle bir iletişim dili kuramamışızdır. Ama yine de sevildiğimizi, değer verdiğimizi biliriz. Ve ben anneme ilişkilerim dahil her şeyi anlatmışımdır. Daha doğrusu kendisi fazla burnunu sokmuştur küçüklüğümden beri. Biraz ayıp olacak ama mahalledeki dedikoducu teyzeler gibi kurcalamıştır. Kimle buluştunuz, ne yaptınız, nereye gittiniz, ne dedi, ne yediniz, kim ödedi, arabayla mı gittiniz, uzağa mı gittiniz, bak arkadaşlarını iyi tanı, sen onlara tatlı götürmüştün, onlar sana getire getire bir meyve suyu mu getirmiş tarzında artık kafayı yiyeceğiniz düzeyde bir burnunu sokma durumu oldu. Halbuki illa öyle gelen giden arası bir denge kurmaya çalışılsa bile başka türlü başka zaman zaten faydaları dokunuyor arkadaşlarımın. Ama işte bu sınırları ben koyamadım, suç bende de var fakat çevremde hiç erkek figürü olmadığı için sınırlarımı çizeceğim bir fırsat olmadı. Yani 4 teyze içerisinde büyüdüğüm, dayı olmadığı, amcama da uzak olduğum ve hiç kardeşim olmadığı için bu tarz durumlarda bir "erkek" gibi davranamadığımı, durumları iyi yönetemediğimi düşünüyorum. Fakat burada annemde de suç buluyorum, çünkü bu kadar detay onu ilgilendirmemeli. Yani annem bile olsan sana ne yani ben bir bireyim. Ben sana karışıyor muyum bu kadar da sen beni bu kadar yönlendiriyorsun.

Şimdi derdi ve niyeti kötü değil tabii ki. İnsanlar tarafından kullanılayım istemiyor iyi niyetli gördüğü ve küçükken kandırıp elinden şekerinin çok rahat alınabileceği bir çocuk olduğum için. Ama yöntemi yanlış. Benim de ayarlarımı bozar oldu. Kuruş hesaplar, arkadaşlarıma, kız arkadaşlarıma her şeyi bölüştürür hale geldim. Zaman zaman adım cimriye çıktı. Fakat çok içli, sessiz bir dönemim oldu büyürken. ve insanları iyi gözlemleyebildiğimi düşünüyorum. Yani kullanılma ihtimalim yüksek saf ve iyi niyetli bir çocukluk yaşadım fakat o an bir şey yapamasam bile sonra uzaklaşabilecek bir iradeye sahibim. Fakat annem hiç bir zaman beni öyle farkındalığı yüksek, bilinçli birisi olarak görmedi.

Üniversiteden beri annemin üzerimde bıraktığı bu travmalarla savaştım. Annem gibi yapsam, hiç arkadaşım kalmayacaktı. Hala daha ufak tefek etkilerini yaşıyorum. Sadece kulağıma küpe ederek, ama daha normal davranarak yaşıyorum.

Bir de şöyle bir şey var; dedim ya tüm ilişkilerimde sorar ne yaptınız falan diye. 17 yaşımdan beri hep ilişkilerim vardı. 1 yıllık, 6 yıllık, 1 yıllık 2 yıllık şeklinde.. Ve son ilişkilerimde şöyle kafayı yedirtecek bir durumla karşılaştım.

Mesela diyor ki kız sana hesap ödetiyor mu, elini cebine atıyor mu.. Genelde ben ödüyorum anne işte o 1 ödüyorsa ben 2 veya 3 ödüyorum diyorum. Diyor ki bu kız seni kullanıyor. Bak şimdi :)
Sonra başka bir ilişkim oluyor, yine soruyor. Diyorum ki o konuda çok iyi her zaman elini cebine atıyor, teklif ediyor, o ödemeye çalışıyor, ya o fazla ödüyor ya da eşit ödüyoruz falan diyorum. Bu sefer de diyor ki "e zeki kız tabi seni kafalamaya çalışıyor, elde edinceye kadar elinden geleni yapacak". Arkadaşlar kafayı yersiniz. Herkes mi kötü, herkes mi bizi kullanmaya çalışıyor? Benim seçtiğim insan, benim sevdiğim insan, beni düşünemez mi? böyle bir ihtimal yok mu? Anneme göre yok.

Kendileri erkeklere para harcatırken annelerine sormuş mu? Kendileri erkeklere para harcatırken erkekleri düşünmüşler mi? Bu noktada artık kimse kusura bakmasın, kişi kendinden bilir işi diyorum. Oraya gelicem tekrar.

Şimdi son ve ciddi ilişkime gelelim. Yazlık almıştık tatil beldesinde kendi halinde, kendi başına okumuş, kendi başına çalışmış, kendi ayakları üzerinde durabilen bir diş hekimi ile tanıştım. Flört döneminden sonra ciddiye bindi iş ve gelip gidiyor derken onda yaşamaya başladım.

İş ciddiye binince kendi kendime dedim ki, yahu hiç aklımda yoktu 30umda falan evlenirim diyorum ama ben artık ilişkilerimi öyle yıllarca uzatamam, kadınlar da beklemezler. O yüzden seneye kesin evlenirim, bi bizimkilere sorayım bakalım biz böyle istemeydi, düğündü falan öyle şeyleri halledebilecek miyiz ne durumdayız?

Babama sordum ilk, oğlum ben emekliyim ek işim de yok ki 30k kriptoya yatırmıştık, düştü işte çıkmasını bekliyoruz (niye yatırdınız derseniz biz daha önce zamanında annemle 200k yatırıp para 500k olup da yazlık alınca gaza geldi) bir 20-30k falan da kenarda var başka yok, bununla da anca takı bir iki takı alınır, annene sorsana dedi.

Annem de durup durup patlamış gibi birden dedi ki bu güne kadar baktım hala para mı istiyorsun. Yine doldular mı ne oldu anlamadım. Gayet normal bir soru sordum çünkü beni everin hadi işiniz ne.. demedim ya. Ne istedim anne dedim burslu okudum zaten, kyk mı aldım paşalar gibi ödiycem, geriye kalan şeyler bir çocuğun yetişirkenki harcanabilecek şeyler dedim. O da dedi ki para mı var en son yazlık aldık işte dedi. Ki evet hesaplarını falan bilirim pek parası yok. Fakat tek çocuğum, ne annem ne de babam gördüm ki kenara bi altın maltın koyalım çocuğu daha evlendirmedik daha dememişler. Demeleri gerekmiyor (!). Fakat kimse bana kendin hallet de demedi, ona göre yaşardım, para biriktirirdim. Ve bu arada annem baya sinirli ve disiplinlidir öyle şımarık bir çocuk olamadım yani. Sadece sordum, anne, baba öbür yaz böyle bir şey olsa, altından kalka bilir miyiz ne diyorsunuz? diye. Çünkü çevremde görüyorum yani durumu çok iyi olmayan aileler bile bu tarz kültürel şeyler için bir şeyler ayırıyorlar. Sormaz olaydım. Geceleri başka işte çalışıp para biriktireydim de sormaz olaydım. Kredi falan çekeydim hiç ailemden destek istemeseydim keşke de sormaz olaydım. Bunları yine yapıcam mecbur tabi öyle yan gelip yatayım ailem baksın derdinde değilim zaten yazılım mühendisi olarak çalışıyorum fakat düğünmüş takıymış evlilik hazırlığıymış gibi şeyler konusunda bir hazırlığımın olmamasının gerçeği gün gibi yüzüme vurdu. Neyse dedim biraz zaman kazanayım, kendimi anlatayım. Kız arkadaşım da ailesi de anlayışla karşılar herhalde.

Annem tutturdu dur daha kızı tanımadık, kız seni kafalamış belli ki, sen düğün düşünmezdin, o mu araştırtıyor düğün istiyor, nerede yaşayacağız falan diyor. Bu soruları sen sormuyorsun o sordurtuyor, Bu kız seni paran için kullanıyor vs vs.. Para? Hangi para? Evim yok. Var zannediyordum, bana kadar varmış. Evlenince "el" gelir diye benim değilmiş. Arabamız vardı geçen sene sattık ama.. bana veriyorlar zannediyordum. O kadar karışıyordu ki.. o da bana kadar varmış. Başkasıyla takılınca rahat edemiyormuş evde sonradan anlıyorum. Kızın evi de var arabası da. Maaşı desen beni katlıyor zaten. Bu kız mı beni param için kullanıyor?

Kız arkadaşıma da annemlere bu soruyu yöneltmeden önce dedim ki, sizin adetler neler? O da yakın çevresinden örnekler verdi. Şu öyle yaptı, buna böyle yapıldı, yapılabiliyorsa ben de isterim tabii ki ama olabilecek neyse o olur dedi. Fakat BEN DE BUNLARI İSTERİM BANA DA BUNLARI YAPIN DEMEDİ. Ben de bizimkilere o örneklerle gidince ve hatta duyuruya da sormuştum, anlaşıldı ki kız sanki bunları bunları istiyor. Vay bee biz bedavaya gitmişiz falan diyenler oldu. Çok fena yanlış anlaşıldı bu konuşulanlar. Annem de kıza demediğini bırakmadı. Ki siz de bırakmadınız. Ama yüzüne demedi tabii ki. Kız arkadaşımdan yüzde yüz emin olamasam da ben iyi niyetine ve samimiyetine güveniyorum. Aslına ben ne sorduysam onları anlattı. Ha baştan anlatmayıp diyebilirdi ki ya hayatım ne önemi var yaparız bir şeyler işte.. fakat ben sürekli detay sorduğum için anlattı yani. E bir de Antepliler bir miktar heveslenmiş ve istemiş olabilir klasik şeyleri. Olması gerekenen şeyler bellidir aşağı yukarı yani uçup kaçmadı ki. Annem de diyor ki şu zamanda düğün mü yapılır, ev mi ayarlanılır. Yahu insan der ki siz anlaşın yeter ki bakarız bir hal çaresine.. yok. Şeytan kesildi bir anda.

Dedi ki kız kendisi ev bakıyordu yatırımlık, üstüne biraz koy işte orada oturun dedi. Anne dedim kıza öyle denir mi? Ne var bunda sor dedi. Sordum, bu sefer sanki biz onun malına konmaya çalışıyormuşuz gibi oldu. Çünkü o 5 koysa ben 1-2 koyabilirdim en fazla.

Neyse annem bu düğün ve yapılabilecekler araştırması, kalacak yer araştırması olaylarından bilendiği için ön yargılı idi. İstanbula gitme planı yaptık yine de annemi görmeye gidelim diye. Şans o ki diğer doktorlar doğum iznine falan çıktı, kendisi tek kaldı, izin alamadı, istanbul planı iptal oldu. Sonra neyse zaman geçti annem yazlığa gelecekti biz de öncesinde Antep + babamın yanına memlekete geçeriz diye 1 haftalık izin aldı plan yaptık. Ordan da tekrar yazlığın oraya dönecektik annem de yarı yıl tatilinde geleceği için herkesi görmüş olacaktık plan buydu. Fakat biz Antep'e gidince yollar kapandı, doğal gaz boruları patladı o tarafta derken kaos ortamı, biz orta karadeniz taraflarına doğru çıkamadık. Yani babamın yanına gidemedik. Sahil tarafından aracıyla geri döndük. Yazlıkta ben ve üvey babam kalıyorduk, annem işi gereği istanbuldaydı fakat ben kız arkadaşımla tanıştıktan sonra onun kiralık olarak kaldığı yere yerleşmiş kadar olmuştum. Annem dedi ki bu kız öyle bir fena ki ne seni istanbula getirdi ne babanın yanına götürdü sadece kendi ailesiyle tanıştırdı. Allahım kafayı yiyeceğim. Anne dedim tüm planlar yapılırken ben de vardım, aksilikler yaşanırken ben de vardım. Denk geldi sadece desem de dinletemedim. Bu arada annem dışarıdan çok iyi niyetli, arkadaş canlısı bir insandır arkadaşlarım çok sever. Arka planını ben biliyorum sadece.

Neyse kız arkadaşımı annemle tanıştırdım yine de. Annem pek konuşmadı. Varlıklı gibi gözüküyoruz ama aslında pek bir şeyimiz yok mimvalinde hikayeler anlattı durdu ne alakaysa şimdi durduk yere? Başka da bir şey sormadı hal hatır falan. Sonra kız arkadaşım gitti, annem diyor ki kız da pek suratsız hiç konuşmadı. Burnu havada falan diyor bana. YAHU SEN HİÇ SOHBET ETMEDİN Kİ HAL HATIR SORMADIN Kİ. Ha otoriter bir duruşu var kabul, ama ben öyle seviyorum kime ne? Alıştı tabi pısırık sessiz kızlara. Böyle görünce bi çatışma yaşandı auralar arasında herhalde. Bir de yani annem dışında kız arkadaşımı kimle tanıştırdıysam, herkes çok sevdi. Yakın zamanda babamla tanıştırdım. O da çok sevdi. Ki önceki kız aradaşlarımı sevmediği olmuştu babamın. O yüzden korkuyordum. Kız aradaşım genelde güleçtir yani tatlı bir yüzü var aslında, annem sevmedi sadece. Sinirli bir yanı da var bazen yüzünden anlaşılıyor belki annem ona takılmıştır ben daha efendi sessiz sakinim ezer bu seni falan diye ama.. Annem önceki kız arkadaşlarıma karşı nötrdü. Bi öncekini sevmişti aslında çünkü hep saçını paralıyordu. Fazla iyi niyetliydi. Ama anlaşma seviyesi veya kafa olarak ben zaman sonra yeterli görememiştim. O yüzden ben hiç evlilik dile getirmediğim için, annemin tepkilerini objektif ölçemiyorum.

Neyse tüm bu gerilim ortamında annem bir yandan, teyzelerim bir yandan beni soğutmaya çalıştılar. Bedelli askerliğim çıktı, ortamı iyice gerdiler. Askere bile beni hiç yolcu eden olmadı o günün öncesinde annemle tartıştığım için. Dedim ki Anna bi babam beğenmiyor bi sen beğenmiyorsun ben ikinizin de sevebileceği bir insan bulamam hayat benim hayatım size ne ya size uymak zorunda değil benim seçimlerim diye ağlayarak ufak bir sinir krizi geçirmiştim. Ayrıca yahu bi gideyim geleyim sonra anlatın ne derdiniz varsa ben de açıklayayım. Ben böyle sinirlenince bağırıp çağırında falan annem ben askere gitmeden önce de dedi ki kızın taktiği gördün mü bak bizim aramızı bozdu, aileni aradan çıkarttı ki ben tek başıma rahat rahat seninle yaşabileyim diye.. falan dedi. Neyse ben o üzüntülü ve kafayı yiyecek halde askere gittim. Kız arkadaşım da üzüntümü görünce bi şansımı tekrar deneyeyim diye bizim yazlığa gidip ziyaret etmiş annemleri. Demiş ki kulağıma beni çok üzen suçlamalar geldi, büyük ihtimalle çok da azını duydum fakat beni çok yanlış anladınız isterseniz ben kendimi daha net ifade edeyim falan. Kız arkadaşımın askerde bana dediğine göre uğramış ve çok durmamış annem pek dinlememiş. Fakat ben üzülmeyeyim diye detay vermermiş, meğerse annem kovmuş kendisini. Oğlumun her şeyi benim, evi de benim, arabası da benim(araba yok da işte bir miktar parası duruyor), maaşı da benim. Bunlar olmasa kim ne yapsın onu falan demiş beni de soğutmaya çalışmış. İkinizi de görmek istemiyorum çık dışarı falan demiş.

Sonra ben döndüm askerden işte annemle uzaktan yazışarak ve ses kayıtları ile tekrar tartıştık. Bu olay ve dedikleri için de ayrı kızdım. Dedim ki bu zamana kadar evet baktın sağ olasın fakat bir şeyleri sağlaman, kontrolü de sağlaman gerektiği anlamına gelmiyor. Neyi nasıl kullanacağım, araç ile ne yapacağım, evime kimlerin gidip geldiği, nereye gittiğim, kimlerle görüştüğüm, maaşımı nasıl harcayacağım gibi konularda bir kukla gibi yönlendirebileceğin anlamına gelmiyor. Ben bu şartlar altında bir ev varmış, iyi kötü bir araba varmış gibi hissetmiyorum ki dedim. Özgür oladıktan sonra ben ne yapayım bunları dedim.

Dedi ki hep sana çabaladım hayatımı yaşayamadım bu mu bana reva gördüğün. Yahu kızmayın ama öyle ailemi sömüren bir insan değilim. Annemin yaşayası olsa yaşardı. Para harcamayı sevmiyor ki. Bahanesi oldu. Dedi ki bana hayatı sen yaşatmadım yemedim yedirdim içmedim içirdim.

Ben de dedim ki ben neymişim ya, alın her şeyiniz sizin olsun, üstümdeki mal varlıklarını da alın, borsadaki paraları da alın, hiç birinizi hiç bir şeyinizi istemiyorum, bana güvenmeyecekseniz, benim seçimlerime saygı duymayacaksanız ne yapayım bunları alın hepsi sizin olsun dedim. Evden ne var ne yok bütün eşyalarımı aldım çıktım. Aradan 3 ay geçti annem yarı yarıya kilo vermiş. Ben zaten genel olarak huzursuz ve sinirliyim onlara karşı.

Kız arkadaşım da dedi ki sıkma canın zamanla anlarlar belki, ben de ne yapacağımı nasıl yapacağımı bilmiyorum belki ben de hatalar yapmışımdır ama büyük olan onlar, bizi hiç idare etmeye çalışmadılar, hiç anlamaya çalışmadılar dedi. Ben önceki ilişkilerimde evlilik istemiyorum dedim, laf geldi. İstiyorum dedim, laf geldi. Para mühim değil dedim kullanıldım, biraz şımartılmak istiyorum bari öyle deneyim dedim, yine laf geldi. Ben de bu toplumda nasıl davranacağımı bilmiyorum her hareketim izleniyormuş gibi geliyor dedi. Bekleyelim, anlamazlarsa da biz bize yeteriz dedi. Denilenlere de alınmış olacak ki.. sonra kendisi gitti kredi çekti, ailesinden borç falan aldı tek başına ev aldı. İçine eşya da aldı. Ben kimseye muhtaç değilim çok şükür dedi. (Annem sana güvenerek ev alıyor yardım edersin yükünü hafifletirsin diye demişti) Orada otururuz diyor. Zaten benden 2-3 kat kazanıyor çoğu zaman. Annem neden oğlumun parası için birliktesin dedi.. artık yorumu size bırakıyorum.

Neyse şimdi istemeydi, evlilikti falan hazırlıkları yapıyoruz baba tarafım ile. İnsanlar detay bilmediği için annenle barış diyorlar. Arkadaşlar barışsam da annem evlenince dirlik vermez ki? Eve sen mi bakıyorsun der, seni kullanıyorlar der. Oo kaynanan mı size gelmiş, ona da yedir oh oh falan der. Der yani biliyorum ben. Kendisi öyle yapıyor çünkü. Kişi kendinden bilir işi dediğim kısım o aslında.

Ne yapmalıyım sizce? Şimdi de ben kötü hissediyorum. Ben hep güçlü olunca evlenirim, evim olur, arabam olur, güzel bir düğün yaparım kesin hayali ile yaşarken, şu an her şeye sırtımı döndüm ne evim arabam var ne de düğün yapabiliyorum. Bunu kız arkadaşım çok sorun etmese de ben ediyorum ve kesin o taraflardan laf gelecek bu konuda yani. Bekleyeyim desem, ailesi iş uzasın istemiyor. Ciddilerse gelsinler artık diye bekliyorlar. Ne diyeyim 2-3 sene bekleyin mi diyeyim? Veya başta beklemeye mi alsaydım ilişkiyi evlenilebilecek bir insan bulduğumda ben hazır değili sonra mı görüşelim deseydim olmuyor ki öyle.

Sonuç olarak kız arkadaşım iftiraların aksine bunları sorun etmiyor ama şimdi de ben onun evinde kalmış, onun aracını kullanıyor olacağım. Bir erkek olarak bu biraz gururumu incitiyor. Sırf şu yüzden sığ düşünceli anadolu insanı gibi gelecek planlarını bırakıp kredi çekip araç alasım var. Yoksa şey gibi hissediyorum, bu sefer de bana diyecekler kızı kullanıyor diye. Ne durumlardan ne durumlara düştüm ne yapacağımı bilmiyorum.

Annemlerle geçenlerde kuzenin nişanında denk geldik. Çok muhabbet olmadı ama bir şey olmamış gibi davranıyorlar. Mesajla bişeyler atıyorlar soruyorlar eski zamanlardaki gibi. Sanki söylenenler hiç söylenmemiş gibi. İftiralar hiç atılmamış gibi. Daha ağır şeyler de dedi de şimdi onları söylemeyeyim. Kız arkadaşım ben askerde kaç gün şu anki ev sahibi yaşlı çift var onlarda kalmış günlerce ağlamış ne evlilik meraklısıymışım, ne kötü insanmışım, ne para meraklısıyımışım.. neler neler dendi diye. O yüzden hiç bir şeyin ikimizin için de eskisi gibi olacağını zannetmiyorum anne tarafıma karşı. Nişan düğün falan olursa onları çağırmayı düşünmüyorum. Çünkü tekrar sıkı sıpı olmaya çalışırlarsa yine burunlarını sokacaklar. Akılları başlarına gelmiş midir? Pişmanlar mıdır? Aklıma ölüm kalım falan geliyor. Böyle göçüp gitmesini falan istemem ama ne yapayım elimden de pek bir şey gelmiyor.

Baba tarafımla hayatıma devam edebilirim. O tarafın aile bağlarını daha sıkı pıkı buluyorum. Herkes herkese yardım eder falan. Zaten kız arkadaşım da babamı daha çok sevdi. Daha insancıl daha kültürlü dedi. Daha sıcak davrandı dedi. Babam melek gibi insandır o da herkese yardım eder. Maddi manevi pek düşünmez. Ben biraz ona çekmişim ama annemle yaşaya yaşaya ayarlarım bozuldu işte biraz. Neyse, durumlar böyle. Belki okunmaz bile ama içimi dökmek istedim.

 
Merhaba, hepsini okuyamadım ama annenizde anane durumu travma kalmış gibi, bilişsel birleşmeleri var annesinden muhtemelen. “Paramın olduğunu söylersem alırlar elimden, kaynana eve gelirse evdeki paraları hiç eder gibi.” Bu yüzden ekstrem davranıyor olabilir.

Dedeniz iyilik etmiş epeyce, insanlar paraları geri vermemişler ama belki de o iyiliklerinin yüzü suyu hürmetine anane daha iyi şartlarda yaşamış sonrasında. Neyse, bu başka konu. Yalnız demek istediğim, anane dedeyi nasıl görüyorsa, çocuklar da öyle algılıyor dünyayı biraz, ne yazık ki. Dedeye anane “kocam iyilik yapıyor” deseydi, muhtemelen anne tarafının dünyaya bakışı farklı olacaktı.

Üzüldüm, anneninizin işlevselliğini ve insani ilişkilerini azaltıyor bu durum gördüğüm kadarıyla. Yaşı epey ileridir, terapiye gitsin desem, bilemedim.

Bence anneye şefkatli yaklaşmak ve düşündüğünü anlamak önemli, o zaman yumuşar. Fakat bu sizin için de zor, çünkü direkt hayatınızı etkiliyor.
  • damba  (08.06.22 20:11:25) 
Hepsini okudum akıcı yazmışsınız.

Bence ülkemizde aile bağları çok abartılıyor. Arkadaşlarımıza beş birim müsamaha gösteriyorsak aileye elli birim gösterelim eyvallah. Ama sizinki gibi (benimkiler de zaman zaman öyleydi) aileler sonsuz müsamaha istiyor. Yemedim yedirdim vs acındırmalarına pabuç bırakmayın. Ev araba sattırıp yurtdışı gezisine giden arkadaşlarım oldu ünide. O asgari hayat şartlarınızı sağlamış siz de düzgün bir evlat olmuşsunuz.

Bu yaşananlardan sonra hala ilişkiye bağlanan kız da bence çok zor bulunur. Kendinizi acındırmadan zayıf göstermeden iradeli bir duruş sergileyerek kız arkadaşınıza hissettiklerinizi planlarınızı çok net anlatın. Annenizle görüşmeyi minimumda tutun. Hayırlı olsun. (Mobil olduğum için dan dan yazıyorum ğslup için kbakmayın)
  • selimcigimisik  (08.06.22 20:32:28) 
bana annen hakli gibi geldi, direkt onun agzindan yazinca ben bile manipule oldum sanirim.

Dugun senin sorumlulugun aile yardim etmek zorunda degil.
Insanlarin karakteri de degismez, para harcamayan birine para harcatamazsin tersi de gecerli.

Kiz iyiyse evlen ama bence acele ediyorsun
  • divit  (08.06.22 21:09:29) 
Hepsini okudum. Eğer 20li yaşlarınızın başında, kendi işi, geliri olmayan biri olsanız bu yazdıklarınızı normal karşılardım. Ama 27 yaşına gelmişsiniz, kensi işiniz ama hala ailenizle ilişkilerinizdeki sınırları belirleyemişsiniz. Annenizin nasıl yetiştiği, kocasıyla arasındaki ilişki sizin anne-evlat ilişkinizi alakadar etmiyor. Büyük ihtimal içinizde annenize karşı bir kızgınlık var ama bu kızgınlığı sürdürmenin bir anlamı yok. Sürdürdükçe kendinize ve kendi hayatınızdaki insanlara zarar verirsiniz.

Annenizin sizin düğün masrafınızı karşılamamak istememesi çok ama çok normal. Sizin de, kız arkadaşınızın da geliri var. Öyle başkalarının ailesi yapıyor diye beklentiye girmişsiniz ama bana çok anlamsız geldi bu tavrınız. Birde siz annenizin huyusunu suyunu biliyorsunuz ne diye kız arkadaşınızla ilgili bu kadar şeyi ona bahsediyorsunuz, ben yerinizde olsam bu konuda annemin huyunu bildiğim için daha mesafeli davranırdım, daha az şey anlatırdım. Evlilik sürecinde böyle kavgalar çok yaşanıyor. Bu yüzden en doğrusu aileleri işin işine karıştırmadan bu süreci tamamlamaktır.

Bu burunlarını sokma olayına siz engel olacaksınız, bir denge kurmak, aranızdaki ilişkiye bir mesafe koymak zorundasınız.
  • GoodMorningTeacher  (08.06.22 22:11:17) 
Bizim suan 10. ayımız. Bazı şeyler kız arkadaşım tarafından dillendirilmeden önce bile onun aramızda bir gelişim süreci var. Onu bilince yanlış anlaşılmıyor ama bilmeden söylendiğinde yanlış anlaşılmaya açık oluyor. Ama ısrarla neden şeytan gibi görülüyor anlamiyorum. Biz o sıra adetleri falan konustuk sadece. Suan misafirlikteyiz mesela. Kiz arkadasim diyor ki benim ailem kendi diyecek belki gerek yok kizim hic birseye şu hayat pahaliligini gormuyor musunuz diye.. Herkes farkinda diyor.

Kaldi ki kendisi bile suan hic bir sey beklemiyor ki? Birlikte borçlanma konulari acilmisti, onlar da yanlis anlasilmisti fakat suan oyle bir durumda yok her seyi kendim yaparim gerekirse senin yapman gerekenleri de yaparim kimsenin agzina laf vermem bundan sonra agzim yandi dedi.

Mesela şu durumda, kendisini ne ile suclayabiliriz bilmiyorum. Ev araba elimin tersi ile ittim, yok. Bi maasim var. Onu da zaten her ay ya 2 ye ya 10a katliyor kendisi. Benden ne beklentisi olabilir? Evlilik meraklisi olsa.. zaten bu yasina kadar zaten evlenirdi ki ailesi tanidik civarda olmasi konusunda cok israrciymis o zaten kacmis gelmis o kültürden.. benim ve baba tarafimda bir kuşku yok suan annem haric.
  • ananiyimioguz  (08.06.22 22:15:54) 
hepsini okudum. kardeşim diyeceğim şu ki artık yetişkin bir erkeksin. bu her şeyi anneye teyzeye sorma işini bir kenara koy. onlardan bir şey de bekleme, kendi yağında kavrul yuvanı öyle kur. belli ki sizinkiler 3 kuruş verirlerse o evlilikte senden daha çok söz hakkına sahip olurlar. ailenle o çizgiyi çekemezsen sağlıklı bir evlilik yürütmen imkansız. anneni kızın iyi olduğuna falan inandırmak ikna ermek zorunda değilsin. sen ikna olduysan ortalığı fazla bulandırmadan kendi düzenini kur, aileden de kurtul. bayramda seyranda gidersin tabii ama her şeyin de içine sokma. küsme yani iletişimini kesme ama her şeyi de paylaşmak zorunda değilsin bunu da bil. bence kıza da fazla yansıtma bunları, bir noktada pes ettirecek sebepler bunlar. aile ile dengeyi kuramayan erkek en temel boşanma sebeplerinden biri çünkü.

sen istersen kız arkadaşına tüm servetini bile yedirirsin nokta. kime ne. neden bunu açıklamak zorunda hissediyorsun. verilecek tek cevap sana ne yani. ha dediğim gibi aileden para beklemen de yanlış. verirlerse süper ama vermezlerse sal gitsin.
  • roket adam  (09.06.22 00:21:13 ~ 00:30:27) 
okudum, ne kadar içli yazmışsınız, umarım içinize sinen bir şekilde çözümlenir durumlar.

bence iki mesele birbirine çok karışmış, belli ki üzülmesin etmesin diye (belki doğdunuz buyudunuz süre zarfında ondan duyageldiklerinizin de etkisiyle) annenize üzerinizde sizin algıladığınizdan ya da olabileceğinden daha fazla kontrolü olduğu hissini vermişsiniz.

Müstakbel eşiniz alttan almış, bence bu sizin için de bir fırsat çünkü ya annem ya o gibi bir pozisyona mecbur kalmamissiniz. Ama annenizin tavrı da biraz ya o ya beni içeriyor gibi.

İlişkiyi koparıp atmak sizi de üzer mutsuz eder gibi tahmin ediyorum olayları anlatımınizdan. Ondan ziyade biraz sinir çizmek gerek gibi zamana yayılan bir şekilde. Evlendikten sonra da bu anlattığıniz biçimlerde karışmaya kalktığında hop orada dur tarzı ilerlemeniz gerekir herhalde
  • encokbenisevinnolur  (09.06.22 00:36:28) 
Yazının tamamını okudum. Kendi ayaklarının üzerine bastığında, annen ile aramda olan bağı biraz ayırıp, seni rahatsız eden durumları minimuma indirebilirsin ve otomatik olarak bu süreci daha az hasarla atlatabilirdin.

Öncelikle olarak karar vermen gereken durum şu; kuracağın aileni başkasının gözünden mü yaşayacaksın yoksa müstakbel eşin ile mi yaşayacaksın? Bu 1.si. Yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için annen tarafı ile görüşmeyi komple kes gibi bir söylemi aklımdan geçirmedim bunda anlaşalım. Lakin annende; senin de özetlediğin gibi, temelden gelen ve iyilik görme tarafına yönlenmeyen bir dürtü olduğu için, anne-aile-eş arasındaki seviye ve çizgiyi koruyamayacaksan; aile temelin kurulmadan darmaduman olur. Benden söylemesi.

Bu kızcağız ile mutlu olacağına inandıysan şayet, annen ve eşin arasına çizgiyi çekip anneni annen eşini de eşin bilip sınırlarını çizip, sadece ve sadece aile birliğine güvenip yoluna devam etmeni öneririm. Maddi manevi olarak bu saat sonrasında aile tabanını oluşturacağın için, iyisi ile kötüsü ile bu yükü kaldıracağına inanıyorsan,düştüğünde eşinin de kolundan tutacağına inanıyorsan bu hedefe ulaşmak için gerekeni yapmanı öneririm. Eş adayın ile oturup olayın tamamını etraflıca ve açıkça, dürüstlük çerçevesinde konuşman ve yola bunun ışığında çıkman senin menfaatine olacaktır. İşin zor, sonu mutlu olsun.
  • oligomer  (09.06.22 02:07:00) 
Ya ben okudum ve dusundum ki, burdaki hataniz annenizin huyunu suyunu bildiginiz halde onun bu spesifik durumda farkli davranacagini dusunmeniz olmus sanki.
Yani bir insan a vakasinda x davranis gosteriyorsa, b vakasinda x davranis gosteriyorsa, c d e vs her seyde x davranisi gosteriyorsa, neden baska bir durumda baska davranacagini dusundunuz ki? "Gelecek performansin en iyi belirteci gecmis performanstir' diyor Adam Grant. Anneniz de nasil bir insan oldugunu (bunu elestirmek icin demiyorum) onlarca yildir gostermis, annenizde bir gariplik yok - istikrarli davraniyor. Dogru, yanlis demiyorum ama davranislari onceki fikir ve tutumlariyla tutarli.

Dugun sizin sorumlulugunuz kismina katiliyorum. Evet bazi aileler cocuklarinin evlenmesi icin para ayiriyor, ev aliyor vs ama bunlar 2022 tutumlari degil. Siz yetiskin bir insansiniz, isiniz gucunuz vardir. 50 birim butceniz varsa o kadarlik evlenirsiniz, 300birim butceniz varsa o kadarlik evlenirsiniz. Aileden destek gelirse ne guzel, gelmezse de zorunlu degiller.

Sizin yapmaniz gereken partnerinizle yapabileceklerinizi net bir sekilde konusmak, butce yapmak, yapmaya razi oldugunuz masraflari belirlemek. Erkeklik gururu falan nedir yani... Annenizin kadin/erkek masraf odeme konusundaki dusunce seklini eski moda bulup, konu size gelince erkeklik gururu da diyemeyiz neticede. Acik fikirlilik oyle secmece olabilecek bir sey degil.

Annenizle de no contact olur, merhaba-merhaba olur, iletisiminizi mumkun oldugunca sinirlamaniz gerekli. Ancak evliliginiz, rutininiz vs bir duzene oturunca, annenizin soylemleriyle sarsilmayacak hale gelip zaman gecince yavas yavas tekrar hayatiniza kendi sinirlariniz cercevesinde sokabilirsiniz.

Aile baglari cok abartiliyor +1
  • sopiro  (09.06.22 07:17:44) 
duyurunun tamamını okudum ama cevaplara sadece şöyle bir bakabildim, o yüzden tekrara girmem umarım.

olaya psikolojik düzlemden yaklaşmaya çalışacağım.

anneniz ailesinden aldığı düşünce kalıplarının çok etkisinde kalmış ve aşırı manipülatif biri.
narsist ebeveyn denen şey aşağı yukarı bu zaten.
kendisi de kendi ailesinin kurbanı olmuş ama bu tamamen onun sorumluluğunda olan bir şey, yani bu farkındalığa sahip olmadan o yolu seçmiş olması ona anlayış göstermeniz gerektiği anlamına gelmiyor.

diğer yandan, bazı insanlar paraya güç kaynağı olarak bakarlar, yani paraya tutunur ve ondan güç alır.
anneniz bu kategoriye giriyor çünkü ailede sevgi ve para kavramları birbirine karışmış durumda.

"benden bir şeyini esirgemez" dediğiniz satırları okurken olaylar tam tahmin ettiğim şekilde gelişti zaten çünkü bu çok tipik bir şema.
maalesef bu yapıdaki insanlar sizin birey olduğunuzu düşünmez, siz onunsunuzdur.
dolayısıyla onun olmamaya karar verdiğiniz anda düşman olursunuz.
ilişkide sınırları aşırı ihlâl edip bunu size sevgi ve ilgi olarak yansıttığı için siz de maalesef bağımlı olmuşsunuz, ki bu da zaten genel olarak beklenen bir durum.

yani annenizle sağlıklı sınırlarınız yok ve annenizden ayrışamamışsınız.
ayrışmak demek küsmek, ayrı eve çıkmak vb. değildir, psikolojik ayrışmadan bahsediyorum.
"e görüşmüyoruz zaten" deseniz de, bilinçaltında işler öyle yürümüyor.

size tavsiyem bu konuda terapi almanız ve evlenmek için biraz beklemeniz.
terapiye gidemeseniz de en azından düzgün bir aile dizimi yapan uzmana gidin.

insanların sinir sistemleri ve bilinçaltları birbirleriyle konuşur.
kız arkadaşınıza karşı pasif duruma düşmeniz, aslında annenizle olan ilişkinin tekrarının yansıması, yani evlendikten sonra "ben annemle evlenmişim" gibi bir dengeye gelmemeniz açısından önce kendi sorununuzu çözün.
babasından dayak yiyen kadının, evlendikten sonra kocasından dayak yemesi gibi bir pattern bahsetmek istediğim şey.
bunun aileden gelenlerle birlikte bilinçaltındaki sevgi kavramlarındaki karışıklıkla ilgisi de var.
buradaki sorun paradan çok daha fazlası çünkü.

annenizi asla düzeltemezsiniz ve düzeltmeye de çalışmamalısınız.
evet, kendi sınırlarınız dahilinde, kendi yağınızda kavrulmanız en doğrusu ama bunu derinlemesine yapabilmeniz lazım ki, sağlıklı olsun.
bu arada annenizle içinizdeki sorunları çözüp yine de görüşmemeyi tercih de edebilirsiniz, yani illa anneyle sağlıklı bir sınır çizilip illa görüşülmeli diye bir şey yok.
ama sınırlar sadece görünür olmamalı, o yüzden işin derinine inmeniz şart çünkü bilinçdışınız sürekli bildiği sinyalleri alıp vermeye devam edecek ve realiteniz de ona göre şekil değiştirecek.

aileden evlenmek konusunda destek almak için konuşmak çok anormal bir şey değil.
illa düğün, dernek, nikah yapılırken masraflar karşılanmamalı ama ben 37 yaşındayım ve bugün evlensem babamdan bana düğün yapmasını istemem, kendi imkanlarımla evlenirim.
ama ben evlenince babam adam gibi bir düğün hediyesi falan bir şey verir mesela.

yani bu bir şekilde aile tarafından onaylandığınızın işareti, para meselesi değil.
sizin yaşadığınız şey, bir illüzyon içinde olduğunuzu fark etmek ve manipülasyona şahit olmak.
aslında sizin değil, kendisinin düşünüldüğünü fark etmeniz ve bunun yarattığı değersizlik duygusu.
dolayısıyla psikolojik olarak bunun boşluğuna düşmüş durumdasınız şu anda.
bu çok grift ama bir o kadar da bilindik bir konu, o yüzden dediğim gibi önce kendi iç dünyanızı çözmek için destek alın ki, evliliğiniz de doğru dinamiklerle yürüsün.

şu anda aslında bir anlamda travmatize olmuş durumdasınız.
arkanızda ve size destek olduğunu sandığınız ebeveyninizin aslında sizi hiç düşünmediği gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz.

o yüzden annenizin de bir insan olduğunu, onun da travmalarının olduğunu, onun da birileri tarafından manipüle edilmiş olduğunu iç rahatlığı ve anlayışla kabul etmeden, kendi hayatında yaptıklarını samimi şekilde yargılamadan ve onu kendinizden tamamen ayırıp ayrı bir parçaymış gibi görmeye başlamadan evlenmemenizi öneririm.
zaten siz bu sorunları çözmek için harekete geçtiğinizde bunların yansımaları kız arkadaşınızla ilişkinizde de görülecek.
önce bunların çözülmesine biraz izin verin, ne olduğuna bakın derim.
  • blatta hiberna  (09.06.22 09:23:13 ~ 09:27:11) 
Hepsini okudum. Bir önceki duyurularınızı da hatırlıyorum,, kız arkadaşım ne kadar maaş kazanıyor ve sonrasında evlenildiğinde beklentilerini vs. sadece bunlara bağlı kalarak bile sizin annenizi yargılandığınız noktada olduğunuz aşikar. Yani sizde ilişkinin temelinde parayı endekslemişsiniz. Kız arkadaşınızla yapmış olduğunuz konuşmaları annenize direk aktarmanız hata. ‘Kişi kendinden bilir işi dediğim kısım o aslında. ‘ henüz tanımadığı birinin beklentilerini duyunca tepki vermesi gayet normal… Annenizi yok sayarak mutlu olabileceğinizi düşünmüyorum. Bence annenize karşı bir adım atmalısınız, müstakbel eş adayınız ile anneniz arasındaki köprüyü tekrar siz inşaa edebilirsiniz. Tabii iki tarafa da detay anlatmayacaksan:) en güzel mesafe bu bence ;) umarım sorunlarınız bir an önce çözülür, mutluluklar dilerim.


  • Markk  (09.06.22 10:18:26) 
ben senin tepki aldım dediğin duyurunu hatırladım. hatta en çok tepki verenlerden biri bendim. çünkü o duyuruda da bu duyuruda da 'benim anlı şanlı düğünüm olmalı ve bunu annemle babam yapmalı' diyordun. hatta o duyuruda da babanın parası yoktu, şimdi de yok. annenin de yazlığı satmasını vs bekliyordun. kız arkadaşın da 'benim kuzenimin düğünü böyle böyle oldu, ben de isterim.' kafasındaydı.

herkes de sana ortada yanlış olan durumu anlatıyordu ama sen inatla anlamıyordun. aradan o kadar zaman geçmiş ama hala anlamamışsın.

hala diyorsun ki ben güçlü olunca evlenirim, evim olur, arabam olur, güzel düğün yaparım hayali ile yaşarken... sebep? yani çalışıyorsun, kenarda paran yok, e babanın zaten hiç olmamış, annen zaten cimriymiş... sen niye evde oturup bu kadar yokluğun için düğün dernek ev araba hayali kurdun ki? neye güvendin yani, annenin yazlığına mı? gerçekten düşünüyorum ve anlam veremiyorum. annenle aranızdaki ilişki vs konuyla tamamen bağımsız şeyler senin derdin hala para para ve para. zaten ortada para pul yokken ve kimse de sana bi vaat vermemişken sen şimdi kalkıp bi yerden bulun buluşturun bana düğün yapın, araba alın vs diye bekliyorsun. ay yazdıkça sinir oluyorum hala.

ben neredeyse 3 senedir evliyim ve evim yok.
www.youtube.com
hala kredisini ödediğimiz bir arabamız var. inanmayacaksın ama düğün de yapmadık. yani altında donu olmayan insan düğün yapıyor diye biz de yapmak zorunda mıyız? sen de zorunda değilsin.

yani şu devirde kimsenin ailesi senin beklentilerini karşılayacak kadar zengin değil, ama insanlar bi şekilde yola koyup evleniyorlar. senin gibi boş hayal peşinde koşmuyorlar.

kız arkadaşın senden zenginse, evi arabası varsa, sen de durumu kendine yediremiyorsan toparlayana kadar evlenmezsin olur biter. senin beklentin anne baba sana yağdırsın sen de artık ezik olma. e oldu işte vermiyorlar, paraları yok, vereceğiz de dememişler zaten. her şey ortada net. doğru veya yanlış tartışılabilir ama net. sen net olan bu durum karşısında farklı beklentilere girdiğin için üzülüyorsun boşa.

yani kadın cimri mimri seni okutmuş bir şekilde. kendin diyorsun bunu. ama derdin hala e ben ileride evlenecektim, neden buna da yatırım yapmamış... mantıklı mı sence? kadın kendine ev araba alıp kanara koymak istemiş, senin belirsiz eşine bilezik hazırlamak istememiş. bu gayet normal bi davranış gibi geldi bana. yemeyip içmeyip altın biriktiren de var ama senin annen zaten başkasına karşı cimriymiş işte. of konuşup konuşup aynı yere geliyorum ama sen balıktan kavağa çıkmasını bekliyorsun.

evleneceksen evlen. evlenmeyeceksen evlenme. ama bu seninle sevgilin arasında bir durum. annenle babanla alakası yok ki olayın.
  • elorelia  (09.06.22 10:20:16 ~ 10:21:46) 
atlaya atlaya okudum.

siz şu an evlenmemelisiniz zira kendi çekirdek ailenizi kuracak mental, maddi, manevi olgunluğa ve yeterliliğe sahip değilsiniz.

bir uzmandan destek alıp annenizle olan bağlanma şemanızı da çalışmanızı öneririm. uzman değilim ama naçizane görüşüm kız arkadaşınızı tarif ediş şeklinizden kendinize yeni bir anne profili bulmuş gibisiniz.
  • Phoebe  (09.06.22 10:31:37 ~ 10:53:53) 
@elorelia, biraz abartılı hatırlıyorsunuz ama istanbuldaki veya buradaki evi ayarlama şansımız var mı diye sormuştum evet. Eleştirilerdeki gibi henüz tamamiyle ayaklarım üstünde duracak, bir aile kuracak, rahatlıkla evimi alacak bir konuma henüz gelmemiştim. Haliyle sormam gerekiyordu, yoksa da kirada yaşar giderdik ne var yani. Aileyi zorunda tutma gibi bir durum yoktu. Ama beklenti vardı. Kız arakdaşımın da hale ailesinden beklentisi var. O da desteğin normal olabileceğini düşünüyor. Hiç bir destek göremeyince o da şaşırdı bi tabii ki. Çünkü kendileri de abisini evlendirmiş, çevresinde de evlenenler var. Bu tarz bir durum tecrübesi olmamış. Fakat demedi ki aa olmuyorsa güle güle o zaman.. Ben de işten çıkabilirim, sen de işinden olabilirsin. Biz birlikte yaşamak istiyor muyuz istemiyor muyuz dedi? Çok ilkel bir temelden kurmaya, düşünmeye çalıştık tekrardan.


  • ananiyimioguz  (09.06.22 10:53:45 ~ 11:18:30) 
elorelia + 1 milyon

bu arada bunlar olurken kızın alttan alması, melek gibi görünmesi falan çok normal. sular durulunca gerçek tavrını görürsünüz ki önceki duyurularınızdan hatırladığım kadarıyla sevgilinizin maddi gücü yerinde olmayan biriyle çok da vakit geçirmeyeceği hissini aldım. kolay yönetiliyorsunuz gibi duruyor. aslında kız sizinle evlenecekmiş gibi gelmiyor ama yine de siz de evlenmek için acele etmeyin derim. zaten 10 ay nedir yani çok erken. kaldı ki siz daha da erkenden bu muhabbetlere girmiştiniz. annenizin kişiliğini de düşününce bu kadar erkenden, üstelik kız arkadaşınızı sizin gibi de tanımadan etmeden, böyle bi sürece sokmanız zaten pek de hayırlı şeylere gebe değilmiş.
  • jen  (09.06.22 10:53:50) 
Merhaba, önceki sorularınızı hatırlıyorum. ben de sert cevap verenlerdendim.

şimdi şöyle diyeceğim ben de nişanlıyım. nişanlım ne beni annesiyle böyle yüz göz etti, ne de aramızdaki sorunları annesine aktardı.

biraz acı olacak ama dicem, düzgün bir aile düzenine aşina olmadığınız için annenin dominant karakterine çok fazla maruz kalmışsınız. anne figürünün dominantlığından eş kişisinin dominantlığına giriyorsunuz farkında olmadan. sevgiliniz de baskın bir karakter.

cinsiyetçilik yapmış olacağım belki ama ağırlığınızı koymayı öğrenmelisiniz. annenizle aranıza baştan mesafe koymalıydınız. sevgilinize karşı da baskın olun çünkü manipülasyona çok açıksınız.

o zaman da demiştim kimse sizin düğününüzü yapmak, eşyalarınızı almak zorunda değil. ben ve nişanlım her şeyi kendimiz yaptık yapıyoruz. böyle olunca zaten kimsenin konuşma hakkı olmuyor.

gözlerinizi açın, manipülasyonlara kanmayın.
  • Hallegadola  (09.06.22 10:58:02) 
@jen, onu ben de ara ara düşünüyor ve çıkarımlar yapıyordum ilişkinin başlarında. Fakat beni tanıdıkça, üstüne bir de bu kadar olay yaşadıktan sonra, öyle bir gayesi olmuş olsa neden bir şeyleri sürdürmek istesin ki gayet nasıl bir eş adayı istiyor ise o tarz bulabilir ben uymuyor isem. Yani bunu başta da diyebilirdi, hadi demedi alttan alttı diyelim. Bu kadar şeyden sonra neden diretsin ki?


  • ananiyimioguz  (09.06.22 11:01:02) 
Hallegadola+1

biz de nişanlımla her şeyi kendimiz yaptık. Hiç aklıma bile gelmedi aileler yapsın demek.

Herkes söylemiş ama tekrar edeyim, manipülasyona uğramaya çok yatkinsiniz iki taraf için de. Hem anneniz hem sevgiliniz için konusuyorum. Belki evlilik olaylarına girmeden önce düşünce şemalarınızı daha sağlıklı hale getirmek için terapi alabilirsiniz.
  • kaptan maydanoz  (09.06.22 11:02:00) 
@Phoebe, bana gelen eleştirileri çoğu zaman ben de düşünüyorum. Fakat insan zor bir durum ile karşılaşmadan, sıkıntılar yaşamadan, veya aileden uzakta yaşamadan, bir rol model görmeden veya o yönde bir nasihat, eğitim verilmeden bazı skillerini geliştiremiyor.

Nedir bunlar, tek başına hızlı yükselme, iş kurma, ticarete atılma, aileyi yönetme, yuva kurma, çizgilerini topluma ve aile karşı keskin belirleyebilme..

Annemim ben büyürken ki güzel gelen desteği, şu an gelinen durumda daha çok zararı dokunmuş gibi duruyor. Çünkü onun desteği denildiği gibi bir şeyleri sürekli vererek beni bağlamaya çalışma gibi duruyor.

Mesela işle ilgili bir sıkıntım var küçültmeye gidebilirler, benim departmanım kapanabilir, yeni iş bakıcam. HİÇ BİR ŞEY OLMAZ DERT ETME BEN VARIM GEÇİNİR GİDERİZ gibi söylemler çok ama çok yanlış. Yahu ben onu mu diyorum şu alana da çalışmam lazım, farklı firmalarla görüşmem lazım, ben zaten kendi ayakları üzerimde durabilirim şimdi desteğini bunların önüne koymanın ne alakası var, ne yeri var? Neyse ki kötü bir şey olmadı da güzel bir zam ile devam ediyorum.

Söylenen eksikliklerin ben de farkındayım ama bu farkındalıkların çoğu da yolda belli olduğu için şu saatten sonra ya kusura bakmayın ben önce bi kendi ayalarım üzerinde durayım sonra biz tekrar görüşürüz mi diyeyim insanlara? Şu andan itibaren bir şekilde evrilmeli.

Fakat şu an gelinen durum öylesi kompleksleşti ki, benim gelecek planları kurmam, ilişkimi yönetmem, yuva kurmam bir yanda, aile ile bağları ne durumda tutacağım, orta yol bulunmalı mı, bulunsa dert bulunmasa dert gibi konular diğer yana bir de şöyle bir durum var. Benim anne ile gelin arasındaki dengeyi kuramamamdan ötürü ikisi de duymaması gereken, bilmemesi gereken şeylere maruz kaldıkları için belki de bıraksam ikisi de birbirine sövecek durumdalar. Fakat annemle konuşsam o benim seçimim olduğu için alttan alacak, kız arkadaşıma desem annemi bir şeylere dahil etmemiz gerekebilir diye, o annendir sen bilirsin diyecek fakat fikirleri ile zikirleri birbirini tutmayacak.

Benim yanlışlarım var, ailemin yanlışları var, kız arkadaşımın da var fakat bu kadar fazla değişkeni ve olayı bir denklemde eşitlemeye çalışmak erkeğin omuzlarında olduğu için bunun stresi bile beni inanılmaz yıpratıyor.

Geçenlerde bir aile dostumuz şey dedi olan biteni dinleyince. "aah aah işte kocaların saçları bu anne ile gelin arasındaki dengeyi kurmaya çalışmaktan beyazlıyor".

Herkese nasip değil hatasız bir kaynana, hatasız bir gelin veya her yiğidin harcı değil çok önceden bu durumları dengeleyebilme durumunda olmak.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 11:18:39 ~ 11:53:11) 
Annen kız arkadaşını evinden kovmuş. Sen hâlâ anne ile gelin arasındaki denge diyorsun. Annen kız arkadaşını gelin olarak görmüyor. Kovmak çok büyük bir saygısızlık. Sen artık bir yola girmişsin. Bundan sonra yapabileceğin en net şey kendi başına evlenmek olur. Zaten seni askere giderken yolcu etmemişler bile. Sen hâlâ ailenden bir şeyler bekliyorsun.


  • dissendium  (09.06.22 12:55:19) 
@dissendium, yo hayır bir şey beklemiyorum, aksine ne kadar bir şey yapmazlarsa o kadar huzurlu hissedeceğim şu durumda. Fakat üzerimde tüm aile ve arkadaş çevresi olarak şöyle bir baskı var "her şeye rağmen elinden geldiğince yıllarca bir şeyler yapmaya çalışmış bir anneye, konuşmuyor bile olsanız hayatının en önemli bir anına davet edilmeme, hiç konuşmama, tamamen silip atma gibi tavırlar sergilemek ne kadar doğru?"

Babam biz istemeye gideriz annen gelmese de olur demişti. Halam ben isterim demişti. Fakat aradan zaman geçince halam diyor ki oğlum ben anneni ezip geçip istersem ne kadar doğru olur kafamı kurcalıyor bu durum. Önce bir annenle mi konuşsan veya ben konuşayım bi rızasını alalım?.. yahu annemle ne konuşayım? Diyor ki bana bu zamana kadar yoktun da şimdi sahip mi çıktınız derse ne diyeceğim?

En güzeli aslında ne anne tarafım gelsin ne baba tarafım ben gideyim çiçeğimle çikolatamla, aramızda nişan yaparız. Ufak da bir eğlence yeri ayarlarım ben. Sonra birlikte yaşar gideriz.

Fakat bu durum da kız tarafı için sıkıntı çıkartabilir olduğu için sürekli anne ile o durumda kalınır mı sözleri dolanıyor arkamda. Yoksa baktığınız zaman kendisi o durumu tercih etti zaten ön yargıları ile. Belki kendisi gelmek bile istemeyecek. Veya hiç bir şey olmamış gibi yüzüne gülecek kız arkadaşımın. Bilemiyoruz ki.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 13:10:28 ~ 13:13:34) 
Farkında değilsiniz ama anneniz eşiyle ne amaçla evlendiyse sevgiliniz de sizle bu amaçla evleniyor. Anlattığınız profil birebir örtüşüyor. Maddi olarak daha güçlü olma, daha baskın olma gibi. Neden daha iyisini bulabilecekken ayrılmasın demişsiniz, anneniz neden ayrılmıyorsa bu yüzden, kolay yönetebileceği birini aradığı için. Siz de bunun için ideal bir aday gibi görünüyorsunuz. Annenizi kötülerken tam olarak anneniz gibi biriyle evleniyorsunuz. Birbirlerini de sevmeme sebepleri bu zaten, ikisinin de karakteri ve amacı benzer, çıkarları çatışıyor. Annenizi seçemiyorsunuz ama sevgilinizi seçen sizsiniz… Evlilik sonrası duyurularınızı şimdiden görebiliyorum.


  • chanandler bong  (09.06.22 13:12:41) 
@chanandler bong, düşünmekten korktuğum ve kaçındığım bir noktaya değindiniz. Aslında kendisi hep daha iyisini isteyen, çok paralar kazanmayı, çok harcamayı ve şımartılmayı seven, kendisi için de harcansın diye isteyen birisi. Fakat kendisi de çok iyi biliyor ki bunları sırf bir erkek sağlarsa ise, onları sağlayan erkek karakteri benim kadar elde avuçta tutulacak cinsten veya her ne yaptığını, ne işle meşgul olduğu, ne düşündüğü belli olacak cinsten olmayabilir. Belki romantik olmayabilir, belki evcimen olmayabilir, yönetemeyebilir.. Çünkü önceki ilişki tecrübeleri genelde erkeğin onu baskılaması, karışması, kıskanması yönünde. Bunlar düşünüldüğünde iki durum arasında bir karar verip seçim yapmış olması da gayet olası. Bu da biraz annemin tecrübelerindeki ve kararlarındaki çizdiği yol ile benzerlik gösteriyor. Ben bunları düşünemeyecek yetersizlikte değilim. Fakat kendi öz benliğimi ne kadar değiştirebilirim ki?

Bu arada ben ciddi ve mantıklı modumu açınca aradaki aşk, uyum, anlaşma, kafa yapıları gibi daha duygusal uyumları kenarda tutarak konuşuyorum kusuruma bakmayın zira onlar da var tabii ki.

Bir de böyle farklı farklı yaklaşıyoruz da olaylara.. Eleştirmek kolay. Günümüzdeki çoğu ilişki zaten duygusal ve mantıksal çıkarlar bütünü değil mi? İnsanlar bir şekilde dengeleri sağladıktan sonra bunun şöyle yada böyle olmuş olmasının taraflar halinden memnun ise kimseye bir zararı olmayabilir.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 13:22:15 ~ 13:30:20) 
merhaba,

öncelikle -bu kötü birşey değil- anneniz çocukluktan, aileden ve çevreden gelen sebeplerden dolayı hasta. keşke ikna olup uzun bir terapi sürecine başlasa.

size gelirsek ister farkında olun ister olmayın sizde de ciddi rahatsızlıklar var. uzmanlar daha iyi yönlendirir tabi ama şema terapi sizde daha çok işe yarayabilir.
yetişkin bir insan bu kadar yıldır, her bir şeyini -ödediği hesaba, kız arkdaşıyla arasında geçenelere kadar- annesine anlatmaz. aileden birine de anlatmaz, anlatmamalı. olay sadece sizin duygusal ve cinsel yaşamınız da değil. herhangi bir arkadaşınızla paylaştığınız bir anı bile aktarmak gerekesiz illa olacaksa da tüm detayıyla değil belli bir mesafeyle aktarmak uygun olur.

ömrünüzün belki yarısı geçmiş ama hala annenizden onay, takdir vs bekliyorsunuz. onsuz ne yaparım kimsesiz parasız savunmasız vs diye telaştasınız. benzer bir sığınak olarak kız arkadaşınızı da böyle bir konuma koyuyor olabilirsiniz ancak bu seçeneklerin hepsi çok sağlıksız.

en iyi çözümünüz bile "baba tarafıyla devam etmek". tamam ne kastettiğinizi anlıyorum ama çözüm olarak artık bi zahmet bağımsız olma ihtimalini düşünmeliydiniz. bu bile bir işaret.

annenizin hayatınıza bu kadar müdahil olması tamam hastalığına bağlıyorum ama yine de sağlam bi cüret. yazık.


" Ben hep güçlü olunca evlenirim, evim olur, arabam olur, güzel bir düğün yaparım kesin hayali ile yaşarken, şu an her şeye sırtımı döndüm ne evim arabam var ne de düğün yapabiliyorum" bunlar falan çok ciddi izler. bakın, biz normal hayatta :D biz insanlar yani. bunlarsız yaşıyoruz. hayat böyle bişey.
elbette korkmak, endişe etmek de normal, hayatın bir parçası ancak sizin uzun soluklu, sabırla geçecek sizin de sevip anlaşacağınız bir psikoterapissten tedavi almanız gerek.


bi de lütfen yazdığınız bu güzel iç döküşü silmeyin, bir uzmanla görüşürseniz bunlar kalsın, ikinize de yardımcı olur.



anneyi manneyi de boşverin yaa, bu hayat sizin. sizin birey olma çabanız onu sevmediğiniz, ona vefasızlık ettiğiniz anlamına gelmez. siz yine sever değer verirsiniz bu başka bişey. çocuğunu öldüren anneler de var, napalım yani anne diye yargılamayacak mıyız?

mutlu günler.
sevgiler.
  • rewlack  (09.06.22 13:41:29) 
Bahsedilen durumu kabul edip, benim özbenliğim bu değişemem diyorsanız madem neden kız arkadaşınız gibi olan annenize bu kadar karşısınız? Anneniz bu kadar şeytanken kız arkadaşınız nasıl melek olabiliyor?


  • chanandler bong  (09.06.22 14:13:51) 
@chanandler bong, hepimiz şeytanız, bu kavga ne diye? dağlar oy oy oy

Ben annemin davranışlarını yanlış bulabilirim fakat hayat onun hayatı diyordum hep. Kimsenin annesi babası mükemmel değil. Ama işte ne zaman ki annemin bu davranışları ile benim de hayatıma etki etmeye başladı, benim öfkem, karşı duruşum da orada başlıyor.

Erkeklerin anneleri gibi, kadınların da babaları gibi bir erkek tercih ettiği söylenir. Şimdi farz edelim ki bire bir annem gibi bir kadın seçmiş olabilirim. Anne arıyor olabilirim. Ağzımda emzikli bir erkek bebis olabilirim. Kız arkadaşım da peluş bir ayıcık arıyor olabilir. Kukla arıyor olabilir. Ben aradığımı karşılıyorum, o da aradığını karşılıyor ise burada bir match var bu konuyu geçebiliriz.

Benim derdim anne tarafını komple silip atıp ilerlemek ile biraz orta yolu bulmaya çalışmak arasındaki seçim ile ilgili.

Yoksa biz dünyanın en yanlış seçimini yapmış olabiliriz, dünyanın en kötü insanları olabiliriz, 2 sene sonra ayrılabiliriz.. bunlar olmayan şeyler mi annem babam ayrılmış bir kere. Sonsuza kadar böyle geçinip gide de biliriz. Benim korkum ayrılıktan veya bizim ilişkimizden yana değil de sadece böyle durumlar sıvanacak hale geldikten veya getirdigimden sonraki alınacak pozisyon ile ilgili benimle aynı toplumda yaşayan insanlardan fikir almak sadece.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 15:45:16 ~ 15:45:47) 
Yanlış anlamayın ama evlenmek için yeterli olgunlukta veya hazır değil gibisiniz.
Karşı taraf ya da ailesi beni beklemez, onun için evlenmem lazım düşüncesiyle evlenilmez. Önce sizin istemeniz önemli. Hatta istemeniz yeterli değil, neden evlenmek istediğinizi sorgulamanız da önemli. Kendi düşüncemiz ve isteğimiz sandığımız şeyler toplum tarafından dayatılmış fikirler olabiliyor. Kimi insanlar bu sorgulamaya ancak evlendikten sonra girdiğinde hem geç hem de üzücü ve yıpratıcı olabiliyor.

Bugüne kadar evlilik ve ev kurmayı düşünmediğiniz için hiçbir hazırlığınız olmamış. Ev ve arabanız var zannetmişsiniz. Bunlar daha önce hiç konuşulmadı mı? Yarın öbür gün evlenirsem ne olacak diye hiç sorgulamadınız mı? Ya da annenizi tanıyorsunuz artık, böyle tepkiler vermesi tamamen sürpriz miydi sizin için?

Elini üstünüzden çekmesiyle hissettiğiniz haksızlık duygusunu anlıyorum. Ama herkesin evlenirken ailesi yardımcı olmuyor, olamıyor biliyorsunuz. Evliliği düşünen bir insanın her şeyi kendi yapabilecek şekilde hesaplayarak ailesinin karşısına çıkması gerekir. İmkansız mı bu, değil. Düğün değil nikah yapılır, önceki duyurunuzu bilmiyorum altınla mı ilgiliydi ama, bu tarz beklentiler düşürülür eğer maksat bir arada olmak, bir aile kurmaksa.

Annenizle fazla yüz göz olup gerekenden fazlasını anlatmanız da, onay beklemeniz de maalesef hata. Annenizi yıllardır tanıyorsunuz. Ne kadar açık olur ve onay beklerseniz o kadar kendinde size karışma hakkını görecektir. Bu benim hayatım diye ağlamak çözüm değil. Belli bir yaştan sonra bireyler evliliğe karar vermişse ona göre yön çizer, ailelerine de bildirirler. Aile de saygı duyar, elinden geldiği kadar destek olur. Duymazsa da iki yetişkin kendi ailesini kurmaya karar verdikten sonra önünde engel olamaz. Siz annenizden onay bekledikçe (ikna etmeye çalışmak da dahil buna) ona bağımlı oluyorsunuz maalesef.

Son olarak annenize sınır çizmeniz son derece doğru ve bu sınırı korumanız gerekiyor. Ama 2-3 sene daha mı beklesem demeniz hala kararsızlığınızı gösteriyor. Evlenirken maddiyat önemli, ama anladığım kadarıyla ikinizin de maaşı var, kendinizi geçindirebilecek seviyedesiniz. O zaman geriye beklentileri azaltmak, ayağını yorganına göre uzatmak, ama en temelde, en başta dediğim gibi evliliğe hazır olmak kalıyor. Kararınızda net olsanız evi, arabayı, annenizi bu kadar sorgulamazsınız. Ev ve arabaya ihtiyacınız yok, sizin önce netliğe ihtiyacınız var. Net olduğunuzda ben evleniyorum anne, bu da davetiyem, gelirsen mutlu olurum demeniz yeterli.
  • reptillia  (09.06.22 18:27:17) 
@reptillia, orası en kötü öyle yapılır da.. aile tanışmaları ve isteme kısmını atladınız. Şu durumda orası nasıl yapılabilir orada tıkandım. Halam ben gelirim diyorken şimdi anneden onay almak lazıma getirdi. Yahu diyelim ki vermedi dedim, gelmeyecek misin? E yok da oğlum bi soralım bu yaşa kadar getirmiş ezip geçmek olmaz diyor.

O yüzden cidden en temizi bizim kendi başımıza bir şeyler yapmamız fakat bu sefer de kız tarafında yeni sorunlar doğurtabilir bu durum. Aa cocugun ailesi yokmuş diye.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 18:39:43 ~ 18:41:58) 
İstemeye herhangi bir kadın gelmek zorunda değil. Baban isterse ve kız arkadaşının ailesi annenle babanın ayrı olduğunu biliyorsa anlayışla karşılanabilir. Madem bu kadar acele ediyorsun, düğün seçeneğini ele. Bu şekilde zaten iyi bir düğün olmaz. Nikahla yarın bile evlenebilirsin amaç evlenmekse. Aslında çok karmaşık bir durum değil.

Yine de annenle konuşup kız arkadaşına ayıp ettiğini ve özür dilemesini isteyebilirsin son kez. Bunu da reddederse zaten halanı karıştırmadan sadece babanla çözebilirsin.
  • dissendium  (09.06.22 18:55:00) 
@ananiyimioguz Farkında mısınız hep karşı tarafı düşünüyorsunuz. Bugüne kadar annenizi onaylamasanız da hep onun onayını arayıp ona hesapları ödediğiniz, karşı tarafın ödediği detayına kadar anlatmışsınız. Kız arkadaşınızın iyi bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışmışsınız. Hala onay arıyorsunuz çünkü kendinizden emin değilsiniz. Karşı taraf ailesi yok mu diye düşünür diyorsunuz. Kök aileleri ikna etmek için bunca çabaya, düşünceye gerek yok aslında, iki yetişkin insan karar alıp ailesinin karşısına çıktığında aile mecbur saygı duymak zorunda. Aile onay vermiyorsa da yapacak bir şey yok, iki yetişkin gidip evlenebiliyor, nikah masasında kabul ediyor musunuz diye ailelere sorulmuyor.

Lütfen bu akıntıya kapılıp gitmek yerine bir durun, sakinleşin ve olaya dışardan bakın. Diğer yorumları sonradan okudum. Daha 10 aydır birlikteymişsiniz zaten. Evlilik kaçmıyor, maddi, manevi, psikolojik olarak hazır olduğunuzda evlenilir. Ve bunun için bir terapistle görüşmenizi ben de naçizane öneririm.
  • reptillia  (09.06.22 22:38:14) 
Burda bu kadar kişi dil döktük ama nafile, asla anlamıyorsunuz. Bence psikolojik desteğe ihtiyacınız var. Evlenmek için acele etmeyin çok gençsiniz. Eş adayınız ananızla aynı. Bir boyunduruktan başka bir boyundurluğa giriyorsunuz. Uyanın artık. Manipülasyonsuz yaşayamayacak hale gelmişsiniz.


  • Hallegadola  (09.06.22 23:13:18) 
@chanandler bong +1

bilinçdışımızda hepimiz annemize/babamıza benzeyen profiller arayıp bulmak isteriz. siz de istemsizce annenize benzeyen birini bulup evlenmek istiyorsunuz. ne kadar kabullenmek istemeseniz de durum böyle.

ben de kadınım, çoğu kadın statü olarak kendine denk ya da daha yüksek birisini ister. anladığım kadarıyla kadın öyle çok modern, çok eğitimli bir aileden gelmiyor. antepli, okumuş etmiş koskoca diş hekimi olmuş. güzel de maaş kazanıyormuş. e sizinle niye evlenmek istesin? aşk maşk demeyin, artık günümüzde. her şey mantık evliliğine dönmüş durumda. kimse aşkından ölüp bittiği ile evlenmiyor. anlaşıyoruz birbirimizle, uyuşuyoruz tamamdır evlenelim kafasında neredeyse herkes.

sizi de asla küçümsemiyorum tabii, siz de koskoca yazılım mühendisisiniz. maaşınız iyidir diye tahmin ediyorum, unvan da güzel. ama sonuç olarak bu kız sizden bilmem kaç kat fazla kazanıyor. tıpkı anneniz gibi parası pulu olmamasına rağmen parmağında oynatabileceği birisini arıyor gibi geldi. ve siz bu profile çok uygunsunuz yaşamınızdan ötürü. hatta o kadar uygunsunuz ki bu duyuruyu açtınız :)

benim de tavsiyem terapi. öncelikli olarak anneye, teyzeye vs. bu kadar bağımlı olma durumundan kurtulmanız lazım. birey olma, kendi ayaklarınız üzerinde durma vs.

zaten tedaviden sonra "aileden bir şey istememe gerek yok" düşüncesi oluşacaktır diye tahmin ediyorum. çok da bir şey beklemeden evlenebilirsiniz. ayrıca 10 ay da birisi ile evlenme düşüncesine girme için çook erken.

bir de hata şu; evlilik bahsi geçince en başta demeniz lazımdı. bak babamın parası pek yok. annem de biraz eli sıkı bir tiptir, pek bize para harcamaz. senle ben ne yapabiliyorsak yaparız bütçemize uygun. he bana uymaz, ben şöyle böyle isterim dersen de yolun açık olsun. erkek olsaydım tam olarak böyle söylerdim.

edit: bu arada başlığı "annemin gelinini kovması" olarak açmışsınız :) bu şahıs nişanlınız bile değil, sadece sevgilisiniz. gelin adayı deseniz neyse. sırf başlıktan bile manipülasyona uğradığınız açıkça belli oluyor.
  • rose parks  (09.06.22 23:21:39 ~ 23:26:38) 
Hayatın çoğu alanında bir onaylanma isteği aradığımı kabul edebiliyorum. Veya anneye benzer karakter seçmiş olmamı. Aslında önceki ilişkilerimde gayet otoriter, ağır başlı dominant bir karakter olmama rağmen şu anne oğul ilişkisindeki dengelerden ötürü bir türlü öyle tamamen kendi ayakları üzerinde durma fırsatı yakalayamadım. Zaten son 2 senedir en yakın arkadaşım ile şu konu konuşuldu "senin ayrı bir şehirde, tek başına, hayat geçindirme, çalışma, ilişki yaşama.. gibi konularda tek başına mücadele edebildiğini göstermen lazım aksi takdirde seni sürekli savunmasız görüp sürekli müdehale etmeye veya güvenmemeye devam edecekler". Bu benim ayrı bir gündemim, ayrı bir savaşım, ayrı bir derdim. Zaten son senelerde anneyi uzak tutmaya çalışmaya başlamıştım. Bu tutmuş halin mi diyebilirsiniz, evet maalesef zaten ondan da bilendi bu çocuk pek bir şey anlatmıyor kesin kız bişeyler yapıyor diye :) Yani bunu ben bu çizgi çekme olayını ilişkiden bağımsız yapacaktım zaten. Çünkü mesela yurt dışına gidip 1 ay tek takıldım, ama bizim oğlan nasıl yapacak orada modunlardı. Mühendislik kazanıyorum, aman bizim oğlan nasıl bitirecek. Gayet başarı ile mezun oluyorum, aman bizim oğlan nasıl iş bulacak. Ee oldu işte sıfır zaman kaybı ile işe de başladım yapıyorum işte hepsini ama dediğiniz gibi bende ayrı sıkıntılar eksilikler var, ailede ayrı.

Çok güzel bir yorum gördüm "hatta o kadar uygunsunuz ki buraya soruyorsunuz". Evet. Keşke yönetme işlerini daha takır tukur yapabilsem. Yine de, beni ve önceki ilişkilerimi bilmediğiniz için şu çizdiğim profil, yine kendimi tecrübesiz gösterdi. Halbuki asıl manipülatör benim ilişkilerde. O da neden oldu, onlar dominant bir karakterde değillerdi. Yani ben hep öyle seçimler yapmıyorum. Fakat ben bir kadının, bir annenin her zaman baskın karakterde olmasını istemişimdir. Neden? Bunun altında psikolojik şeyler de yatıyor olabilir yani sen öyle değilsin ondan diyen olabilir, işte annen gibi birini arıyorsun diyen olabilir bilemem.. ama ben çocuk yetiştirecek, veya çocuk hiç yapmadık diyelim, hayatı yaşayacağım bir kadının; pasif, kocasının ağzının içine bakarak, kırılgan, maddi manevi yetersiz hisseden birisi olmasını istemiyorum. Bu benim tercihim. Erkek de öyle olmamalı. Yakın olmalı her şey. Tabii ki bir kadın kırılganlığı duygusallığına karşın erkek soğuk kanlılığı ve kriz yönetimi becerisinin sağladığı denge gibi teraziler olabiliyor. Ama buna da tamamlanma diyoruz zaten.

Dile kolay toplam 9 yıllık bir ilişki geçmişim var. Bu süreler de ot gibi geçirilmiş, kendine bir şey katılmamış süreler değil. Evlilik kararı alma konusu 10 ay değil aslında 9 yıl + 10 ay diyebiliriz şu ressam - kral hikayesindeki gibi. Ama bir insanı tanımaya 10 ay yeterli mi? Olmayabilir. 5 yıl da olmayabilir. Teyzem ben 15. yılda tanıdım dedi de boşandı misal yani. Herkes mükemmel tercihi yapacak tam 12den vuracak diye bir şey yok. Kaldı ki bu 10 aylık süreyi neredeyse hep bir evde yaşadık zaten. Huylar konuşuldu, karakterler konuşuldu, ev geçindirildi, geziler düzenlendi yemekler yapıldı, sen manipülatörsün, hayır asıl sen manipülatörsün, konuşma sus sen abdülhamidi savundun dendi, kavgalar edildi ve ilişki son aylara doğru rayına oturdu. Artık dedik ki bizim evli olmakla olmamak arasındaki tek fark bir imza olacak.

Ama bizim ülkemizde öyle olmuyor işte aileler işin içine girince yuvalar bile yıkılabiliyor. Şimdi onu yönetme ile ilgili tecrübelenmeye çalışıyorum.
  • ananiyimioguz  (10.06.22 10:24:50 ~ 10:43:47) 
Duyuruyu okudum, yorumlari okudum, bahsedilen eski duyuruyu hayal meyal hatirliyorum ona yorum yapamayacagim. Bence su duyuruyu okuyan herkese bi 100 kagit psikolog parasi atman lazim :p

Sakayi kenara birakalim.

Dominant anneye ve onun gudumundeki pisirik babaya sinir (hatta bazen siktir) cekebilmis, anne ile kavgali ve annenin yerine gecmeye calisan narsist sevgili kaynakli iliski siddetinde pismis, hayati boyunca sevgiyi sadece onaylanarak alabilmis ve bunlari yillardir terapide tamir etmeye calisan bir erkek olarak soyluyorum.

Kac!

Yapabiliyorsan aileden de sevgiliden de kac ve kendi basina bir hayat kur. Yalnizligi deneyimle, kendi ayaginin ustune dur. Hatta bir sure hicbir iliskinin ciddilesmesine izin verme. Bol bol arkadas edin ve insan tani. Yine maddi durum elverirse mutlaka terapi al.
  • cleric  (10.06.22 14:14:17 ~ 14:17:07) 
Bakın bu kadar insan size terapi almanızı önermiş, hiçbirinde de bu görüşü kabul etmemişsiniz. Demek ki kendinizi çok iyi çözdüğünüzü düşünüyorsunuz ancak terapi önerenler daha önce sizin gibi sorunlarını göremeyen, aldıkları destekle uzun süren zamanlardan sonra farkındalığa kavuşan kişiler.

En önemli çözüm önerisini görmezden geldiğiniz sürece sorun bugün kız isteme adı altında anneniz ve kız arkadaşınızla ilgili olur, yarın başka bir kisve altında yine aynı konularla ilgili olur. Girdiğiniz döngüden çıkmanızın yolu terapi almak, bunu desteksiz yapabilen çok az insan var ve siz bu açtığınız konudan belli olduğu üzere onlardan biri değilsiniz.
  • montreal  (14.06.22 16:57:54 ~ 16:58:49) 
@montreal, teşekkür ederim fakat olaydan sonra 2 terapi aldım bile ^^

Aslında çok güçsüz bir insan değilim en travmatik bir olayı bile absorbe edebilirim ama birden fazla şey tek bir dönemde gelince diz çökmeme sebep oldu, işin içinden çıkamadım. Kariyer + Aile + İlişki üçgenindeki sorunlar aynı anda patlak verince yani.

Sorunlardan kaçan biri de değilim. Aksine farkındalığı yüksek olmak hep üstüne düştüğüm bir konu. Bazı durumlarda evet ego oluşturacak kadar yeteneğim ve kabiliyetim olduğunu da düşünüyorum fakat elbette hayatımda ve kendimde geliştiremediğim yanlarım var. Aynı anda insan her yönünü geliştiremiyor. Mesela kız arkadaşım kariyer ve aile konularını çok güzel inşa etmiş fakat onun da insan ilişkileri ve aşk ilişkileri konularında çok fazla eksiklikleri var. Her kafayı bir alana yoğunlaştırmış insan gibi (doktor mühendis sanatçı fark etmez) onun da kafa olarak kırıklıkları var. Eksikliklerin üstüne gider onları da halledip daha güçlü devam ederiz sorun değil. Bir şeylerin bitmesi gerekiyorsa da biter. Uyum yok ise, tutunacak şeyler yok ise biter. Önemsediğim şeyler fazla ise de mücadele ederim.

Şu an hem ilişkiyi hem de benim aile bağlarımı ayrı ayrı değerlendiriyoruz terapide. İlişkideki sıkıntılar benim aşırı kafa bayacak şekilde uzun konuşmalar ve tartışmalarım ile kız arkadaşımla konuşarak, yeri gelip onu sıkıştırarak, yeri gelip onun beni ikna etmesine kalmadan sonraki davranışlarına bakarak çözülüyor. Ve en sevdiğim yani, tabii ki komple yok olmayacağını biliyor ama hatalarının farkında. O bu kadar uzun ilişki yaşamamış ki o da öğrenip tecrübeleniyor.

Diğer aile konusunda da şu farkındalık içimi rahatlattı, normalde çoğu insanın 20'li yaşlarının başında ailesine karşı çektiği çizgileri, o geçtiği süreçleri, ben 4-5 sene geç kalmış halde yapmam gerekiyor. Bu da üstüne bir de ilişki içinde olduğum ve işe güce karıştığım ana denk geldiği için hem kendimi aciz hissettim, hem de durumları batırdım.

Bundan sonra şu olaylar bana hem kız arkadaşıma, hem aile hem de iş ilişkilerimde sınırlarımı daha iyi belirlemek yolunda mecburi bir ön ayak oldular, onu inşa ederek ilerleyeceğim. Sonrasına bakacağız artık. Büyüyoruz sürekli. No pain no gain.
  • ananiyimioguz  (15.06.22 12:44:54 ~ 12:59:32) 
@hacirotti,

evet sıkıntıları çok güzel yazmışsınız, bazılarının hep farkındaydım ama rahatımı bozmadım, çünkü bir şeyler sağlanıyordu zaten veya idare edebiliyordum. Bazılarını da yeni yeni fark ediyorum.

Şimdi durumlar yazdığınız gibi.. yaş 27. ne yapmalı? ben tam olmamışım ve yapamıyorum diye ağlayarak çekip gitmeli mi? intihar mı etmeli? ben tam olamamışım deyip ilişki yaşamamalı, aileden uzak durmalı, toplumdan soyutlamalı mı kendini?

Hayır, geç fark ettim, geç giriştim. Bu sıkıntıları 18 yaşında görüp olgunlaşan var, 30 yaşında görüp olgunlaşan var. Ben ise şimdi başlıyorum düzeltmeye. Siz zannediyor musunuz ki kendiniz dahil buraya yorum yazanların hiç birisinin bir eksikliği, bir tecrübesizliği yok? E hayatlarını sürdürebiliyorlar. Bir şekilde işlerini, evliliklerini, hayatlarını sürdürebiliyorlar. Şimdi kendimi övmeyeyim ama 27 sene de bom boş geçmedi, insanlar sevebilecek, paylaşabilecek, konuşabilecek bir şeyler buluyor veya iyi hissediyorlar yanımda demek ki değil mi? Artılar cepte zaten, eksiler de onarılacak başka çare yok.

Çünkü (işini kurmuş, aile ve arkadaş ilişkilerinde sınırlarını iyi belirlemiş yatırımlarını yapmış bir insan) = (iyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir insan veya iyi bir ebeveyn) değil ki.
  • ananiyimioguz  (27.06.22 10:18:20) 
[]

İşyerindeki Toksik İnsanlara Karşı Nasıl Davranılır?

Merhaba. Konu insan ilişkileri üzerine olduğu için konuyu gönül işleri olarak açtım ama mevzu karşı cinsle değil, kişisel bir olayla alakalı.

Bugün işyerinde başıma gelen olayı çok kafama taktım ve canım sıkıldı. Sizlerle paylaşıp fikrinizi almak istiyorum. Bugün ofisteki ikinci günümdü. Şirkettekilerden ortalama 10 yaş kadar küçük stajyer bir erkek öğrenciyim. Stajyer olduğum için angarya iş verdiler, dolapları düzenle dediler. O gün sabahtan gelmemiş olan elemanın kenarındaki masayı toplarken kağıdımı kalemimi de onun masasına bırakmıştım. (ofis oda oda değil, herkes açık düzen çalışıyor). Masa sahibi öğleden sonra gelip de masasında benim kağıt kalemimi görünce "Bunlar senin mi, bak bi daha olmasın" dedi. Ben de haklısınız, kusura bakmayın dedim ve gülümsedim. Daha sonra masasına bir şey koymamaya dikkat ettim lakin masanın kenarında dolaplarda düzenlediğim bir torba kalmış. Bu sefer masa sahibi, "bak eşyalarını koyma dedim sana, bu iki oldu üçüncüde ayağını kaydırırım senin" dedi. Ben de tekrar gülümseyerek kusura bakmayın benim hatam dedim.

Masa sahibi beni uyarmakta haklı, kabul. Ama bana olan tavrı haddinden fazla agresif ve saygısızcaydı. Ben de daha genç ve staja yeni başlamış olmanın özgüvensizliğiyle gülümsedim ve bana olan tavrını alttan aldım. Yani masasında bi eşya unuttuk diye niye bana "senin ayağını kaydırırım" diyebiliyor? Adama cevap veremedim, durumu kendime de yediremedim. Stresi içimde kaldı.

Siz böyle bir durumda nasıl tepki verirdiniz?

 
Ne stajyerisiniz ki size dolap düzenletiyorlar?
Başka birileri var mıydı etrafta?
Ayrıca eşya senin değilmiş neden demedin benim değil diye?
  • sevilen progressive türkücü  (07.06.22 21:05:59) 
Bir şirketin kalitesi stajyere verdiği değerden belli olur. Sizinki iyi bir şirket değilmiş. Şirketler maalesef iletişim bilmeyen insanlarla dolu. Hiç kafanıza takmayın. Buna tepki ciddi bir yüz ifadesiyle olabilir. Bir şey demeye gerek yok. Ayağını kaydırma ifadesi iş hayatında kullanılıyor. Gülerek deniliyorsa "bizimle iyi geçin" anlamı çıkıyor.


  • dissendium  (07.06.22 21:07:23 ~ 21:08:58) 
@sevilen, pazarlama departmanındayım ama masa ve laptop henüz ayarlanamadığı için angarya iş verdiler ikinci günden. Etrafta başkaları da vardı. Eşya benim değil, ortak dolabın eşyasıydı. onu düzenlerken orda kalmış. Eşya benim değil ama ben koymuştum. Kibarca dikkatli olmamı söylese ben zaten dikkatli olurum. Benim gücüme giden şey kibarlık yapıp gülümsemem ve kibarlık yapıldığı zaman karşıdaki insanın daha da ezmeye çalışması oldu.

@dissendium, hayır gülerek demedi gayet agresifti.
  • onkiloversemtamamım  (07.06.22 21:13:48 ~ 21:14:41) 
karsidaki tam bir kazma fakat sen de kendini ezdirmissin malesef. daha once hicbir yerde calismadin mi? garsonluk vs?

kusura bakmayin + gulumseme ve bunu iki defa yapmak.. cok buyuk sikinti

el cevab: ucuncu kez masasina bir sey koy, yine ters yapacak. sen de hayirdir birader derdin ne senin diyeceksin. saka degil cidden bunu yapmalisin yoksa o kazma seni ezmeye devam edecek
  • nibba  (07.06.22 21:21:09) 
@nibba biliyorum, kendimi ezdirdiğimin de farkındayım. Daha önce hiç çalışmadım. Mizaç olarak da kibar ve güleryüzlü birisiyim. Böyle olunca da işyeri için ezilmeye çok müsait olunuyor, onun da farkındayım.

Bir yandan da ilk günden tartışma yaratmak istemedim. Birdahakine alttan almam diye düşünüyorum.
  • onkiloversemtamamım  (07.06.22 21:27:29) 
Staj defteri yazacaksanız şirketi tanımaya çalışın. Diğer çalışanlara sorular sorun, varsa normal birileri onlarla iyi olmaya çalışın. Yanlarında oturun ne yaptıklarını öğrenmeye çalışın.
Nasıl bir yer bilmiyorum ama stajlardan sorumlu kişi varsa bu şekilde daha verimli olacağınızı söyleyebilirsiniz.
Olayın şokuyla bir şey diyememiş olabilirsiniz. Staj süreniz fazla değilse bu kişiyle yüz göz olmamaya bakın. Stajınız uzun süreli değilse tabi.
  • sevilen progressive türkücü  (07.06.22 21:28:30 ~ 21:52:20) 
bu muydu yani? ben de cok buyuk mesele var sandim. Stajyersin alt tarafi ne olabilir ki? Isi gucu yok stajyere sardi diye dalgaya bile alinir is yerinde o kisi. Bir stajyere soylenen ayagini kaydiririm lafi da ciddi soylenebilecek bir laf gibi durmuyor bu arada. Deadpan humour dedikleri espri anlayisli biri olmasin o.


  • speedy  (07.06.22 21:29:52 ~ 21:30:51) 
@speedy espri degil, dominasyon kurmaya calisan bir insandi.

Ayrica espri de olsa beni rahatsiz edecek bir espriye katlanmak zorunda degilim ki. Ki benim sorunum, şu an bana üstünlük kuran bir insanı anlatıp onun üzerinden görüşlerinizi almak istiyorum sadece. Çünkü biliyorum ki iş hayatımda daha bir çok buna benzer olayla karşılaşıcam ve tekrar başıma geldiğinde içine sinmiş bir karakter olmak istemiyorum.
  • onkiloversemtamamım  (07.06.22 21:33:33) 
beyaz yakalı değilim o dinamikleri çok bilmiyorum ama şunu derdim;

"rahatsız olduysan daha düzgün bir üslupla söyleyebilirdin (o noktadan sonra siz falan demem) bunun nazik, medeni hali "masada kalemini bırakmışsın, bir daha dikkat edersen sevinirim"

daha da üstüme gelirse hiç alttan almazdım. belki işten çıkarılırdım tabii onu da göze alırdım.

bunları hayat tecrübesi olarak gör. biliyorum rahatsız edici. haksızlığa uğramı hissediyorsun ama böyle böyle öğreniyorsun. geri bildirim yapma durumu varsa üst yöneticiye falan bahsedebilirsin. "yaptığım şey hata olabilir (ki büyük bir şey değil) bu şekilde bir iş yerinde birini tehdit etmesi, kabadayı gibi konuşması rahatsız etti. işyeri olduğu için huzur bozulmasın diye alttan aldım, nazik bir şekilde karşıladım ama üslubu gerçekten rahatsız ediciydi" vs. diyebilirsin. böylelikle hem şikayet etmiş olursun hem de kendi nazik tavrınla puan toplayıp lehine çevirirsin belki. aslında olanı direkt söylemiş olacaksın.
  • black mamba  (07.06.22 21:49:37) 
@onkiloversemtamamım daha once hic calismadigini duyurudan anladim zaten. :))) ulkemizde part time is kulturu yok dogru duzgun. eger daha once calismis olsaydin o kazmaya agzinin payini verirdin eminim. senin karakterinde bir sikinti yok. evet, kibar ve guleryuzlu insanlar cogunlukla ezilir fakat bu isyerinde olmamali. sen bu olayi comezligine ver. gercek hayati yeni ogreniyorsun gibi dusun. ama lutfen ucuncu sefer fiziksel siddet kullanmadan ustesinden gel o kazmanin. yani benim gibi hayirdir birader degil de, derdin ne senin kacinci kez bunu yapiyorsun tarzi konus. sonucta her speech her karaktere uymuyor. :))) merak etme bu olayi unutacagin bir gun gelecek hatirlayinca da gulup gececeksin


  • nibba  (07.06.22 22:03:05) 
Sizi uzen adamin okuzlugu degil, sizin silik davranmis olmaniz. Siz gene de dusunun ama bunu hazir henuz sicakken tepkinizi gosterin. Ozsayginizi yitirmemek icin. Ya hemen yarin ne soylemek istiyorsaniz iyice dusunup ama sakin kurgulamadan gidip bam bam bam soyleyin ya da olcuyi tutturamayacginizi dusunuyorsaniz direk amirine/bagli oldugu bi ust pozisyondaki kisiye duydugunuz rahatsizligi iletin. Hatta sikayet olarak degil de sanki ne yapmaniz gerektigine dair fikir soruyormus gibi iletin.

Bu arada bu sefer dogru olani yapamadim ama bu bana ders olsun bir sonraki sefere ayni yanlisa dusmem dusuncesi yanlis. Geregini yapmadan asla dogrusunu yapmayi ogrenemezsin.
  • Kirmizibavul  (07.06.22 22:08:52) 
Alttan alirsan cok ezerler. Benim hatam falan deme bi daha. Belli ki manyagin tekine denk gelmişsin. Yav he de geç.


  • instant crush  (07.06.22 22:33:12) 
Okurken vucut isim 2-3 derece artti valla..

Ben de mulayim biriyim, ama malesef bazilari sert seviyor. Ise yeni baslaman, ya$in, deneyimin falan onemli degil, sana birisi tekrar tekrar boyle davranirsa ne olacagini dusunmeden hemen tavir koymani tavsiye ederim. Yoksa seni daha cok uzerler. Baktin devamli ters davraniyor, cek kenara sen ne ayaksin birader neyin pesindesin diye bir sor bakalim ne diyecek, %99 geri adim atacaktir ve noktada sen de ciddi bir deneyim kazanacaksin.
  • cooperr  (07.06.22 23:26:26) 
silik olmayın elbette ama pasif agresif veya agresifte olmayın kendinizi dolduruşa getirip. iş hayatında diplomasi nedir, nasıl uygulanmalıdır, iş hayatında stres yönetimi, iş hayatında etkili ve şiddetsiz iletişim vb. konuların peşine düşün. enerjinizi bana bunu diyemez ulayn, bir dahaki sefere gününü gösteririm/göstermeliyim yerine bu tarz konuları araştırmaya ve uygulamaya harcayın. daha yolun başındasınız, bu tür kavramları içselleştirebilirseniz normal sosyal hayatınıza da çok ciddi olumlu katkıları olur.


  • Phoebe  (08.06.22 10:56:49) 
Şöyle bir şey var, insanlar mobbinge suyu yavaş yavaş ısıtarak başlıyor. Sizin alttan aldığınız her davranış daha sonra buna karşı çıkma ihtiyacı hissederseniz vermeniz gereken tepkiyi artırıyor.

Örneğin sizin örneğinizde ikinci durumda özür dilerim dikkat ederim derken aynı anda gülümsemeyip "bu ne kaba bir tavır" anlamı verecek şekilde kaşınızı çatmış olsanız belki de ilermeyecek bir durum daha sonra artık kaş çatmayla değil "benimle böyle konuşamazsınız" evresine ilerleyebiliyor.

Yılanın başını küçükken, aynı dozda kuvvetle ezmek gerek.

Hoşlanmadığınız bir durumda kesinlikle hiçbir sorun yokmuş gibi yapmayın, dozunda tepkinizi gösterin. Karşınızdaki kişi bunun farkında olmasa bile davranışlarına bir sınır çekmeye başlayacaktır.

Bonus olarak

İş hayatında en rahat kişi rahatça ve ciddi şekilde "ben şaka sevmem, şakadan da anlamam" diyebilen kişi oluyor sanırım.
  • akhenaten  (08.06.22 14:55:54) 
Bu tür bir şey hiç yaşamadım ama gözümde şu canlandı ben olsam napardim diye düşününce: önce çok anormal bir şeyle karsilastigimi belli edecek bir yüz ifadesi takinir, kaşlarımı hayretle kaldırırdim. Sonra da kocaman bir kahkaha atardım, o eşyayı da oradan alırdım ki kafası karışsın :)

Niye böyle bir tarif yaptım, yani söylenebilecek başka şeyler de olabilir ama bu tür bir konuşmayı yapmayı kendine hak gören tiplerle sözlü iletişim kurmaya çabalamak beyhude oluyor. Ancak alaycıliktan ve görmezden gelerek had hudud bildirebiliyorsun diye düşünüyorum ben.

Neden canınızın sıktığını tahmin edebiliyorum, ama olur da böyle şeyler insan gafil avlanır dalgın olur. Ama sizi bence biraz kilitleyen kendinizi tanimlayisinizla olayı ortusturmeniz.

Daha açık ve anlaşılır olsun diye abartılı bir örnek vereyim, eğer o kişiye o anda "masani yedik mi la (küfürler küfürler)" deyip boğazına sarılmış olsanız bile bu sizi kibar olmayan/kaba biri yapmaz. O anki duruma aşırı tepki veren biri yapar sadece.

Demek istediğim, kibarlikla/kaba olmakla karsinizdakine haddini aştığını belirtmek/hatırlatmak birbirinden apayrı şeyler.
  • encokbenisevinnolur  (08.06.22 17:26:16) 
Aslında senin kaybedeceğin hiçbir şey yok. Şikayet et, arıza çıkar. Neyden korkuyorsun anlamadım


  • nvidia  (08.06.22 17:58:48) 
Valla 10+ senedir beyaz yakalıyım bi dünya saçma tiple çalıştım ama bu örnekteki kadar "pis insan" görmedim. Eğer bir kez daha yaparsa, duymazdan gel asla ne olumlu ne olumsuz cevap verip kendisine pay çıkarmasını bekleme. Burada laf söyle vs diyenler karşındaki adamın bu lafı yiyince susup oturacağını mı düşünüyor? ayrıca "stajyerin attitude problemi nedeniyle gönderilmesi gerek" diye üstüne ispiyonlamasına da malzeme olur.

O nedenle tekrar ederse git önce müdürü yoksa İK'ya söyle mevzuyu. İlgilensinler. Böyle ego bombaları egolarının ezilmesinden anlar ve onu stajyer halinle yapamazsın.
  • lcha  (08.06.22 18:04:55) 
[]

Konuşmalı mıyım yoksa sessiz mi kalmalıyım

Dün bir arkadaşımla aramızda bir olay oldu. Arkadaşım bir etkinlikte benimle yapması gereken bir şeyi başkasıyla yaptı. Bu etkinlikte ve orada ki insanlarla kaynaşmasında sürekli yardımcı olduğum biriydi. İlk zamanlar onunla aramız çok iyiydi bana samimi davranıyordu zaten tek yakın arkadaşı bendim(biraz soğuk biri) Ama sonrasında ben onu diğer insanlarla kaynaştırdıkça benden uzaklaşmaya başladığını hissettim. Ona bunu sorduğumda öyle olmadığını söyledi.

Ama bu son olay beni aşırı üzdü ve kırdı.

Daha sonra yanıma gelip beni göremediğini o yüzden böyle olduğunu söyledi ama bu yalan çünkü birbirimizi uzaktan gördük. (olay size karışık gelebilir ama lütfen anlamaya çalışın)

Bende çok kırıldığımı bunu yapmaması gerektiğini söyledim. Sonra işte kusura bakma filan sana bişeyler ısmarlayayım filan dedi. Bende bakarız deyip geliştirdim ve yanımdan gönderdim.

Sonrasında da etkinlik sırasında morali bozulmasın diye karşı karşıya geldiğimizde gülümsedim filan. Etkinlik sonrası da sinirli olduğum için çekip gittim görüşmedik zaten.

Şu an çok kötü hissediyorum dünden beri hiç uyuyamadım ve bişey yiyemedim ve sinirim çok bozuk. Onunla konuşmak istiyorum ama bunu yapmalı mıyım yoksa sessiz kalıp konuyu kapatmalı mıyım bilemiyorum. Konuşursam da ne diyeceğimi bilemiyorum ama en azından içim soğur gibi geliyor

Ne yapmalıyım?

 
Konuşun tabii ki, iletişim her koşulda iyidir. Ama arkadaşınız da böyle biri demek ki, sizin onunla kurduğunuz yakınlığı o sizinle kurmamış olabilir, başkaları daha cazip gelmiştir ya da bu ortamda, olabilir bunlar. Önce sakinleşin, sonra da sakince konuşun, duygularınızı ve nasıl hissettirdiğini konuşursanız zaten konuyu ve canınızın neye sıkıldığını anlatmış olursunuz, ondan sonrası ona kalmış, düzeltmek isterse ona göre davranır, istemezse de salın.


  • veritaslibertas  (07.06.22 09:37:24) 
bana lisede ve üniversitedeki iki arkadaşımı hatırlattınız. onlar da ben kendilerinden başkalarıyla vakit geçirince trip atarlardı sanki sevgiliymişiz gibi. bu tavırlarından bunalıp ikisini de tarihin tozlu sayfalarının arasına gömdüm sonunda. olacağı buydu zaten, arkadaş sahiplenilmez, arkadaşa en fazla eşlik edilir. sizin arkadaşınız da yeni ortamlara da girebilir, başkalarıyla sizden fazla da vakit geçirebilir, belki sizden daha çok sevip başkalarıyla daha yakın arkadaş da olabilir. bunlara kırılmak bozulmak falan anaokulunda belki normal karşılanabilir de koca insanlar arasında tuhaf bence. sessiz kalıp konuyu kapatıp bu konularda biraz rahat olun derim.


  • jen  (07.06.22 09:52:19) 
Anlattığınız şeyleri pek özümseyemedim ve bozulacak bir şey göremedim ama bence kesinlikle sessiz kalmayın, iletişim ile her şey çözülemez belki ama iletişim olmadan hiç bi şey çözülemez bence.


  •   (07.06.22 11:02:52) 
bence asıl arkadaşı olmayıp ona ihtiyacı olan sizsiniz gibi geldi bu kadar kafaya taktığınıza göre. bir de böyle düşünün bence!!


  • mışeşir  (07.06.22 11:17:27) 
Bence tekrar konuşmanın anlamı yok. Zaten net olarak 2 defa bu konuyu açmışsınız. 1- benden uzaklaşıyorsun demişsiniz. 2- aktivite mevzusundan sonra konuşmuşsunuz. Bu durumda ısrar etmenin anlamı yok. Yol verin, yakın arkadaş yerine tanıdıklarınızdan biri olsun artık. Sonuçta bu durum sizi çok üzüyorsa aksiyon almakta özgürsünüz.


  • twelfth  (07.06.22 11:34:16) 
seninle yapmasi gereken seyi baskasiyla mi yapti? ne tur bir gereklilik anlamadim. etkinligi bis verelim bir arkadasim benle sozlesip beni ekip baska arkadasiyla bulustuysa diyelim, oha yani hani benle buluscaktin derim gayet sovebilirim arkadasimsa.

diger turlu senle ne yapmasi gerektigini bilmedigimiz icin biraz kendinizi sorgulayabilkrsiniz. hic arkadasi olmayan birine "yuce gonulluluk yapip ortamlara katmissiniz" sonra da o baskalariyla arkadas mi olmus!!!?!???
  • ala09  (07.06.22 13:01:33) 
[]

çalışmayacaksınız fakat alım gücünüz sabit kalacak, ne yapmalı

merhabalar, buyrun sohbete!

bir gün bile çalışmak zorunda olmasanız fakat şu an kazandığınız gelir banka hesabınıza her ayın birinde ölene dek alım gücü sabit kalacak şekilde yatacak olsa 24 saatinizi, 7 gününüzü, bir ayınızı, bir yılınızı ve hayatınızı nasıl değerlendirirdiniz?

neler yapardınız?

hadi kira vermekte olanlar kira da vermesin, o para da cebe kalsın, eviniz sizin

 
Oyun yaparım herhalde. Sonrasını sıkılınca düşünürüm.


  • plutongezegendegilmi  (05.06.22 18:26:59) 
Alım gücünün sabit kalması ve dolar cinsinden sabit ödeme almak farklı şeyler olsa da ana fikir alım gücünün sabit kalması diye düşünerek;

İlk akla gelenin aksine dünyadan elimi eteğimi çekerdim gibi geliyor. Bir şeyler öğrenmek benim hobim, game of thrones perspektifinden bakarsak boynumdaki zincire bir bir yeni halkalar eklemeye başlarım heralde (ama spor da yaparım, got'daki maester'ların formu malum, pek iç açıcı değil)

Para kazanma kaygım olmasa insanlarla falan hiç işim olmazdı. Çocukluğumdaki gibi bakardım sanırım dünyaya.
  • akhenaten  (05.06.22 18:36:34 ~ 18:37:53) 
kimsesizlere, evsizlere yardım ederdim. eğitim olsun, direkt bakım olsun. anadolu kırsalında okulların hali felaket. onlara da yardım ederdim. tek başıma değil de dernek, vakıf kurardım.


  • gabe h coud  (05.06.22 20:50:31) 
şu anda o durumdayım ve hiçbir şey yapmıyorum :/


  • sta  (06.06.22 13:58:36) 
[]

Kaç yaşında evlendiniz?

sb.

Cinsiyet belirtirseniz daha iyi olur.


 
E -30


  • ankarakecisi  (05.06.22 11:06:49) 
E 29


  • kaiserr76  (05.06.22 11:24:28) 
E 29


  • chicha_v2  (05.06.22 11:27:09) 
E 28


  • temasettin  (05.06.22 11:31:28) 
E 24, erken olduğu için pişmanım.


  • neymis  (05.06.22 11:35:44) 
K 28


  • fotrsapka  (05.06.22 11:43:14) 
E 26


  • but that was just a dream  (05.06.22 12:34:23) 
K-27


  • physcos physcos  (05.06.22 12:41:35) 
E 31


  • Topalordek  (05.06.22 13:06:47) 
K-27


  • gmzo  (05.06.22 13:13:53) 
e 39 olacak


  • gabe h coud  (05.06.22 13:25:06) 
k 27


  • pide  (05.06.22 14:39:00) 
23, k


  • deartheodosia  (05.06.22 15:15:32) 
K 31


  • ofelia  (05.06.22 15:42:30) 
E 29


  • baal  (05.06.22 17:46:28) 
E 32


  • essoist  (05.06.22 18:42:20) 
E 29


  • zgrydn  (05.06.22 20:59:50) 
K29 olacak


  • Hallegadola  (06.06.22 21:41:35) 
E-31


  • cooperr  (06.06.22 21:45:23) 
[]

Instagram kullanmayanlar; bu tür tavırlarla siz de karşılaşıyor musunuz?

Merhabalar, fikirlerinizi merak ettiğim bir konu var. Mesela bir dating app'te bir kadınla sohbet ediyorum, iletişim gayet güzel gidiyor, bir noktada karşı taraf konuyu Instagram'a getiriyor. Ben Instagram kullanmadığımı söyleyince ise birden tavırlar değişiyor. "Hmm demek öyle, niye kullanmıyorsun peki?" ile şüpheler, sorguya çekmeler ile klasik açılış yapılıyor...

Devamında açık açık "Instagram'ım yok diyenlere güvenmiyorum, bir şeyler sakladıklarını düşünüyorum, bugüne kadar hiç de yanılmadım" demişliği olan da var. Sırf bu sebepten direkt sevgilisi olan veya evli olan ama bunu saklayan erkek muamelesi yiyorum.

Bir de "Instagram'da insanların hayatı ne şekilde yaşadığını görüyorsun, çok daha kolay tanıma imkanı sağlıyor" diyenler var. Çağımızda her şey hızlı hızlı olduğu için, tanıma evresini de stalklayarak çok daha hızlandırmak isteyen ayrı bir kitle de var.

Bunlar çok sık karşılaştığım durumlar olmaya başladı. Resmen istemeye istemeye, kullanma hevesi taşımaya taşımaya bir Instagram hesabı açacağım sonunda, bu sefer de aktif kullanmadığım için güvenilmez bulunurum gerçi. Sizin de başınıza böyle şeyler geliyor mu? Bu derece müthiş önyargılar çok saçma değil mi ama ya?

 
floydian +1
Dating app kimliğini gizlemeye, ilişkisini gizlemeye, başka biri gibi davranmaya çok müsait bir ortam. Aktif instagram hesabını (ya da başka bir sosyal medya ortamını) referans olarak kullanmak istemeleri gayet mantıklı.

  • kobuzchu kiz  (03.06.22 19:44:42) 
Kadınım, kullanmıyorum. Kullanmayan erkeklerin bir şeyler sakladığını düşünüyorum evet:)


  • geçerkenugradım  (03.06.22 19:46:03) 
Sevgilisi olduktan sonra instagrm hesabini kapayan cok erkek biliyorum. Bu kadar cevap


  • gunes123  (03.06.22 20:00:33) 
evet. hatta benim hesabim var ama hic postum yok, sadece baska hesaplari takip ediyorum diye inanmayip ikinci bir hesap acik mi degil mi diye bakmak isteyen flortum olmustu zamaninda. insanlar kesinlikle normal karsilamiyorlar.


  • aferin cok iyi dusunmussun  (03.06.22 20:12:08) 
Valla ben dating app'lerin hiçbirini kullanmadım ama sanalda tanıştığım insanlarla mevzu buraya geldiğinde "hımm demek çirkinsin" yaftasi yiyorum:D
Birkaç kişi de sizin karşılaştığınıza benzer tepki verdi. Sosyal medyadaki paylaşımlarin daha iyi tanımaya yaradığını söyledi. Bu genellemeye katılmıyorum. Saçma buluyorum evet.

  • Amaranta ursula  (03.06.22 20:43:16) 
kadınım, kullanmıyorum. birkaç flörtüm tam olarak başlayamadan bu nedenle sona erdi. öyle ergen falan da değiliz, 40+.

kimden saklanıyorsun, ne gizliyorsun vb. saçma sapan sorular soruluyor. en yakın arkadaşlarımdan erkek olanlardan 1 tanesi de kullanmıyor. aynı muameleyi o da görüyor. oysa gayet net, dürüst, boşanmış, her şeyi ortada katakulli sevmeyen bir adam.

ben böyle şeyleri anlamaya çalışmayı bıraktım. zaten böyle ön kabulleri ve ön yargıları olan bir tiple ne işim olur benim deyip geçiyorum.

edit: normal hayatımda da aynı tepkileri alıyorum, dating apple ilgisi yok bence.
  • Phoebe  (03.06.22 22:14:52 ~ 23:54:51) 
dating app farklı tabii, orada şüpheyle yaklaşılması biraz normal. karşındaki kişi de böyle hikayeler duyduysa "1-2 buluştum, adam evli çıktı" vs. şeklinde, ekstra şüphelenmesi normal. bilmiyorum nasıl ikna edilebilir karşıdaki.

gerçek hayatta ise böyle tepkiler göreceğini sanmıyorum. benim de instagram'ım yok, hiç açmadım, açmayacağım. saçma bir yer bence.
  • ahm1  (03.06.22 22:31:40) 
Bence olmamasi sorun degil. Ben Instagram ya da sosyal medya kullanmayan bir insani sorgulamazdim acaba ne sakliyor diye.
Ama sosyal medya hesabini nasil kullandigi kisi hakkinda bir seyler soyluyor bence. Mesela biri 'su hobileri yapiyorum, su kitabi okuyorum, bu tarz bir hayat yasiyorum' diyorsa bunu gormek o kisinin durustlugune dair bir inanci pekistirebilir. Ya da bazi seyleri soylememistir, ama sosyal medya hesabina bakinca yazdigi seylerden espri anlayisini, hangi sosyal olaylari onemsedigini, hangi davranislarinin antipatik gelebilecegini falan cozebilirsiniz. Yani, sohbet ettiginiz kisinin Instagramina girince herhangi bir postunun "gidenler gider ama biz de cok can yakariz, hesabimizi biliriz" falan gibi (bunu ben uydurdum tabii, boyle bir atarli giderli laf yok) bir sey olmasi karakteri hakkinda onemli bir detay. Belki sohbet sirasinda bunu gormek denk gelmedi. Belki profili surekli kaslarini veya poposunu gosterdigi fotograflarla dolu veya butun profil sanki bir futbol takiminin resmi sayfasi gibi-ben boyle bir insanla ortak yonumuz olmadigini dusunurdum. Bunun gibi bir suru ornek cikabilir.

Birkac yil once tanisip flortlestigim bir kisinin cocuk sahibi ve hala evli oldugunu Instagram sayesinde ogrendim ben. Fotograflarda cocuk vardi fakat esi yoktu.

Neyin oldugundan ziyade, neyin nasil oldugu ve olmadigi (?) kisi hakkinda ipucu veriyor evet.
  • sopiro  (04.06.22 01:56:12 ~ 01:56:44) 
bir şeyleri takip etmek için var olan bir hesabım var, tek paylaşımım olmadı.
tuhaf karşılayanlar oluyor.

ama ben instagram'ı olmayan erkekleri daha normal karşılıyorum diyebilirim.
kimsenin bir şey sakladığını falan da düşünmüyorum, aklıma bile gelmez.
aksine, sürekli instagram paylaşımı yapan erkek bana başka şeyler düşündürüyor.
elinde telefonla fıt fıt fıt uğraşan erkek benlik değil.
işi gücü olan adamın bunlara pek zamanı da olmuyor.
dolayısıyla zaten bunu tuhaf bulacak olan insanlarla da pek kesişim kümem olmuyor.

diğer yandan, instagram'da insanların hayatlarını nasıl yaşadıklarını gördüğünü düşünmek instagram dünyasında yaşayan insanların varsayımı olmakla birlikte biraz saf bir bakış açısı bence.
ilişkilere ancak "kim kimle nereye gitmiş? beni aldattı mı? hangi kıza alev emojisi attı?" takibi olarak bakan insanlar için bir veri olabilir.

aksine, orası insanların kendilerini olmadıkları, olmak istedikleri gibi yansıttıkları tamamen sanal bir profilden ibaret.
üstelik "kendini iyi/güzel/yakışıklı/başarılı/varlıklı/sosyal vb. göstermeye çalışan bir profil bende antipati yaratır.
yani kim olduğunu değil ama nasıl biri olduğuna dair olumsuz anlamda çok ipucu verebilir ancak.

edit:
dating app kullanıp instagram kullanmama konusunda John Bloor +1
  • blatta hiberna  (04.06.22 09:53:30 ~ 13:58:42) 
Karşı tarafa tamamen haksız diyemeyiz, zamanımızda bahsettikleri ve düşündükleri şey maalesef %99 gerçek.

Bir insan tamamen zamanımızın sosyal medyasına, internet alışkanlıklarına karşı olabilir ve kullanmayabilir. Buna saygı duyar ve hak veririm.

Ama hem zamanın teknolojik her nimetinden faydalanıp, hem "dating app" kullanıp hem de "instagram kullanmıyorum" demek inandırıcı değil maalesef.

Eğer dating app kullanacaksanız, yanında bonus olarak da instagram hesabınız olmalı. Sizi ve yaşam tarzınızı, hobilerinizi, sevdiklerinizi vs anlatan bir kaç fotolu az kullanılan bir hesabınızın olması işinize yarar.
  • John Bloor  (04.06.22 11:05:49) 
[]

Patlayacak Gibi Olduğunuz Anlar Oluyor Mu?

Aslında genel olarak baktığınızda aman aman dert edecek bir şeyim yokmuş gibi duruyor ama bunalıyorum bazen gerçekten. Departmanım değişti 1.5 ay önce(Diğeri çok rahattı) ve işe odaklanmaya çalışıyorum. Anlamadığım o kadar çok şey var ki. 2 ayda kimse mucize beklemiyor benden ama örneğin beni yurt dışına eğitime gönderecekler. Gidene kadar iyice öğren dediler ama benim için bu süre cidden az. Strese giriyorum düşününce(Pasaport işini de geciktirdim. O da ayrı dert. Müdür ariyor, soruyor sürekli haklı olarak)

1-2 hafta içinde burada tek halledeceğim işleri(şu anda birinin yanındayım) Daha tecrübelenmeden bu kadar 'üstüme gelmeleri' beni geriyor. İşleyiş böyle olmamalı bana göre. İşi bileyim doğru düzgün, gerekirse tek mola yapmam ama tam olarak bilmeden etmeden ne yaparım diye düşünüyorum(Tabii ki gerektiği yerde arayıp yardım alacağım ama sürekli ara nereye kadar)

Patlayacak gibi değilim ama garip hissediyorum. Sizin de çok bunaldiginiz anlar oluyor mu, neler yapıyorsunuz?

 
Genel olarak böyle durumları herkes yaşıyor tabii ben de yaşıyorum, salona gidip deadlift pr'ı alarak bu stresten kurtuluyorum.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (03.06.22 18:03:49) 
Delirip üstümü başımı yırtasım geliyor bazen
Mekan değişiyorum yoksa geçmez

  • photo85  (03.06.22 20:49:41) 
[]

Çivi çiviyi söküyor mu, yoksa daha beter mi hissettiriyor?

Ayrıldığınız birine dair duygularınız tamamen yok olmamışken başka birileriyle tanışmak, flört etmek, yakınlaşıp beraber olmak size iyi geliyor mu? Bunları yaptıktan sonra saçma bir şekilde içinizdeki kalan duygulara ihanet etmişsiniz gibi bir şeyler hissettiğiniz oldu mu?

Yoksa öncelikle içinizde o kişiye duygu kırıntıları bile kalmayana dek beklemeyi, tam anlamıyla yenilenmeyi mi tercih ediyorsunuz?


 
Bana iyi gelmiyor, zaten yeni biriyle flört etmeye zaman ayırmaya enerjim olmuyor yani ayrılığı atlatma süremi kısaltmıyor

Kişisine göre değişir belki başkaları da böyle enerji topluyor süreyi kısaltıyorlardır kişisel durumlar bunlar
  • freebird5406_2  (02.06.22 14:25:39) 
İyi geliyor, ama zorla değil. İlk başta bir süre hiçbir şey içimden gelmiyor zaten, o süreyi kendi halimde geçiriyorum. Sonra sinirli bir dönem geliyor, o zaman gayet iyi geliyor ve atlatma sürecimi kesinlikle hızlandırıyor.


  • akhenaten  (02.06.22 14:46:36) 
Ayrılıktan ayrılığa, kişiden kişiye değişir. Duygulara ihanet ettiğim gibi bir düşünceye hiç düşmedim ama çivi çiviyi söker yöntemi bende işe yaramamıştı.

Çünkü karşındakini bir insan bir flört gibi değil de, çivi olarak görüyorsun. Bunun da farkındasın. Karşındaki insan konuşuyor, sana bir şeyler anlatıyor. Hatta belki kendini beğendirmeye çalışıyor. Sen o anda eski sevgilini düşünüyorsun. Keşke şimdi karşımda konuşan o olsaydı diyorsun. Ben niye buradayım, şu birkaç saat bitse de ağlama nöbetlerime dönsem diyorsun.

O yüzden zamana bırakmak en güzeli. Karşına çıkan insanların zamanına da yazık etmemiş olursun.
  • chihirovekohaku  (02.06.22 16:42:13) 
daha kötü olur mevzu çözülmediyse
eski sorunlar yeni kişiye yansıtılır

  • bir soru sorcam  (02.06.22 21:38:40) 
Gelmez mi?

Tek sıkıntı kırıntılar. Onları aşmak kolay tabi karşınızdaki hassassa yıllar demek.
  • baldan kaymak  (03.06.22 01:41:43) 
bence bu biraz mizaç ve karakter meselesi. karaktersizlik anlamında demiyorum. her insanın baş etme yöntemi farklı. ben mesela "çivi çiviyi söker" diye ayrılıktan bir ay sonra başkasıyla yakınlaşsam kendimi çok daha kötü ve aptal hissediyorum, biriyle yakınlaşmak eski sevgilimle flört dönemimi hatırlattığı için hem moralim bozuluyor hem de karşımdaki kişiye büyük saygısızlık yaptığımı düşünüyorum. hayatıma biri girmemişse ben üç sene sonra bile eski sevgilimi özlerim çünkü en son o vardı. acısı tabii ki azalıyor hatta tamamen geçiyor ama konu ilişki, sevmek, sevilmek vs. olunca en taze anılar canlanıyor doğal olarak.

ben severken dehlendiğim bir ilişki sonrasında genelde ilk bir sene kimseye dönüp bakmam bile. sağlıklı bir şey yaşama ihtimalim düşük çünkü, aklımda başkası var hala. sonrasında karşıma birisi çıkarsa neden olmasın?

kısacası benim için çivi çiviyi sökmüyor, daha fazla dert ve üzüntü yaratıyor. kendi adıma yıkıcı bir ayrılığı mental anlamda işlemeyi, acısını çekmeyi, bir süre yalnız kalmayı daha doğru ve verimli buluyorum. başka birisi için bu daha zararlı olabilir, ona bir şey diyemem ama ben biriyle ayrıldıktan üç ay sonra başkasına karşı bir şeyler hissetmişsem saçmaladığımı varsayarım.
  • der meister  (03.06.22 01:57:09) 
İyi geliyor, yalnız kalmak kötü hissettiriyor.


  • jelly bear  (03.06.22 11:02:53) 
Çivi çiviyi hemen sökmez. Eskisine olan duygularınız, ayrılma şekliniz vs.. bağlayıcıdır. Böyle bir durumda çivi çiviyi söker diye önünüze gelene atlarsanız sonuç daha beter olur. Ayrıca içinizdeki duygudan çok karşınızdaki kişiye ayıp edersiniz zira kimse kimsenin yara bandı değil


  • olimpia  (03.06.22 16:40:10) 
Sana iyi geliyor. Ona şüphe yok gerçekten. Özellikle yaşadığın ilişki sayısı fazla değilse yeni birisi "ondaki bunda da varmış" dedirtebilir :) Ama başkasına olan hislerin tamamen gitmeden yeni biriyle birlikte olunca, o yeni kişiye âşık olamıyorsun. Sevemiyorsun. "Yara bandı" diye boşuna demiyorlar.

Yani sana iyi geliyor ama karşındaki kişiye iyi gelmeyebilir. Üzülebilir.
  • hitokiri kenshin  (04.06.22 22:37:38) 
O kirintiyi check edecek enerjiyi baska kisilere vermek daha saglikli bence.

Bi' de öyle hastalikmis gibi bahsetmemek gerek iliskiden. Biriyle flört ediyorsanız zaten artik yeni biriyle sosyallesme ihtiyaci icerisindesiniz ve cift olmaktan cikmissiniz demek.
  • buf-e kür  (04.06.22 22:53:05 ~ 22:53:39) 
[]

mortal kombat vs street fighter

hangisini daha çok seviyorsunuz? ve nedeni nedir?
teşekkürler



 
Mk. Daha vahset dolu ve daha doga ustu ogeler var.


  • floydian  (01.06.22 18:54:25) 
street fighter. daha iyi görseller. hareketler daha mantıklı, oynaması daha rahat, zevkli.


  • gabe h coud  (01.06.22 19:51:25) 
sf.

Eger atari salonlarindan bahsediyorsak mk hicbir zaman sf populeritesine ulasamadi. Zamanina gore grafikleri (ohaa abi gercek goruntulu) ve fatality olayi haric sf'nin onune gecemedi. sf'de karakterler ve karakterlere ozel hareketler, mekanlar, oynanabilirlik vb daha iyiydi.
  • msb  (01.06.22 20:00:47) 
Street Fighter, çünkü daha doğal, daha gerçekci, daha oynanabilir.

MK çok vahşet içeriyor, görüntü kalitesi zamanına göre çok iyiydi eyvallah ama kalbini söktüğün, ciğerine mızrak soktuğun adam ile 2. round tekrar dövüşmen gerçeklik hissine aykırı.

Benim için Art of Fighting hepsinden de önemlidir, özellikle AOF 2
  • John Bloor  (02.06.22 11:12:16) 
mortal kombat çünkü konsepti (karakterler, özellikler vb.) ve kendi evreni bana daha güzel geliyor.
daha çok vahşet olması da artı.

  • blatta hiberna  (02.06.22 14:32:34) 
bi kere en güzel oyun king of fihgters (karakter de iori yagami reis. hep onu alırdım)
sonrasında da tekken
ücüncüsü ise double dragon.
bunu bi kere kabul edelim :)

street mi mortal mı sorusuna gelirsek orada da mortal bence daha iyi. en sevdiğim karakter de subzero reis. goro moro gelse de tokatlasak.
  • turbo sadık  (02.06.22 14:43:30) 
mortal kombat


  • tantunisultansuleyman  (02.06.22 17:25:45) 
[]

gece gece arayan numara

312'li sabit hatlı bir numara aramış beni 4 kez, ben korkarım öyle şeylerden. Ankara'yla da hiç alakam yok. Derdi olan bu saatte mesaj atar ne araması. Açmayayım dimi tekrar ararsa? Çok geriliyorum böyle olaylarda.




 
Aç aç. Ne olduğunu yaz, gerilecek bir şey değildir


  • kisa  (30.05.22 23:22:19) 
Devlet destekli internettir ya ne olacak :)

Dolandırıcı ise engelle geç. Açmadan bilemezsin ama korkacak bi şey yok.
  • chicha_v2  (30.05.22 23:28:38) 
Google a falan yazsana belki bir ipucu çıkar


  • primetime  (30.05.22 23:33:18) 
numarayı ver arayıp soralım kimmiş


  • neira  (30.05.22 23:46:34) 
O kadar çok aradıysa aç bari. Beni geçen 232’li numaradan aradılar internet satış şeyi çıktı :)


  • nhk ni youkosu  (30.05.22 23:54:04) 
@Herkese teşekkürler ama tekrar aramadı, arasa youtube'dan "bu numarayı rahatsız etme ulan" sesi bile hazır etmiştim halbuki :D neyse çok sağ olun. Bir aksiyon olursa güncellerim


  • bloodymoon  (30.05.22 23:55:26 ~ 23:55:35) 
Covid testi falan vermedin di mi? Filyasyon ekibi 312li numara üzerinden arıyor. Ben filyasyon yaparken bazı hastalar bilinmeyen numaraları açmıyorum dediği için ulaşamıyoduk. Bi tanesi için 155'e haber vermek zorunda kalmıştık hatta dhdhdhd


  • nundu  (31.05.22 00:12:54) 
@nundu Yok valla covid vermedim, tek yaşıyorum zaten. Ama dediğin mantıklı geldi. Bakalım, belki sabah ararlarsa açarım o zaman.


  • bloodymoon  (31.05.22 00:33:10) 
Resmi kurumdur, dolandiricilar cepten ariyor.

Google'dan aratsana, sonuclarda baslangicini tuttursan hangi mahallede oldugunu anlarsin.
Ilk 5 rakami ver ben de aratayim.
  • divit  (31.05.22 01:19:25) 
açın, belki biri ulaşmaya çalışıyordur ya da saçma sapan internet reklamı falandır.
zaten internet reklamı falansa numarayı google'da bulursunuz +1
bu kadar korkulacak ne olduğunu anlamadım.
  • blatta hiberna  (31.05.22 06:36:37) 
Beni arayan böyle numaraları önce google aratıyorum, %99 pazarlama veya dolandırıcı olduğuna dair bilgi çıkıyor.

Gece gece olduğuna göre resmi bir kurum değildir.
  • John Bloor  (31.05.22 15:36:01) 
[]

Sağ yüzük parmağında alyans olan kız nişanlıdır diyebilir miyiz?

Tektaş değil, bildiğimiz dümdüz alyans. Yani bir kız normal şartlarda süs olarak bu şekilde takmaz herhalde değil mi?

edit: 29 yaşında bu arada


 
cidden sormak lazım, asla bilemezsin. %100 ihtimale götüren 3 ihtimal: nişanlıdır ya da ciddi ilişkisi vardır ya da musallat olunmasın diye takmıştır.


  • lcha  (30.05.22 14:50:36) 
buyuk ihtimal nisanli. ama bilemezsin +1
bi arkadasim ortamini hic begenmedigi bir ise mecburiyetten girmisti ve tek kizdi. bijutericiden alyans benzeri bi sey almisti kendine soranlara nisanliyim diyordu

  • Kittie  (30.05.22 14:55:37) 
Ben onlardan lisede unide 3-5 kiza takmisimdir, sag eldeki genelde ciddiye alinmaz.


  • divit  (30.05.22 15:04:34) 
nişanlı, üzgünüm.


  • Hallegadola  (30.05.22 15:14:49) 
benim arada bir kullandığım, bir elimin yüzük ve başparmağına, diğer elimin orta parmağına taktığım üç tane çok ince alyans benzeri yüzüğüm var.
ama hepsi birbirinin aynısı.

ellerinde o tarz başka yüzükler varsa süs olarak takmış olabilir.
bunun dışında büyük ihtimalle nişanlıdır ama musallat olunmasın diye takan da oluyor, emin olamazsın +1
  • blatta hiberna  (30.05.22 15:25:25) 
evli bile olabilir ben nisanlanmistim sag sol olayini bilmiyordum surekli degistirirdim :)


  • ala09  (30.05.22 15:36:21) 
nişanlı, evet.


  • gabe h coud  (30.05.22 17:19:12) 
icha +1


  • cooperr  (30.05.22 18:45:45) 
evli erkeğim ve yüzüğü hep sağ elime takarım. sola takınca rahatsız ediyor.


  • slymene  (01.06.22 14:53:57) 
[]

Dating app'ten konuştuğunuz birini hiç direkt eve davet ettiniz mi?

Ekşi Sözlük'teki türlü dating app'lerin başlıklarında denk geliyorum bu eve çağırma mevzusuna. Kadınların bu kadar hızlı olunmasından şikayet ettiği entryler görüyorum.

Hemcinsim olan erkeklere sorum şu. Dating app'ten konuştuğu birini hiç direkt evine davet etmişliği olan var mı aramızda? (Öncesinde dışarıda hiçbir şekilde görüşme olmadan) Varsa teklifinize ne tür bir cevap aldınız?

Veya direkt sizi evine çağıran oldu mu? Olduysa ne cevap verdiniz?

Teşekkürler.

 
Çağıran oldu, gittim. Fakat kimseyi tanımadan evime çağırmadım. Bugünkü aklım olsaydı kesinlikle böyle bir şey yapmazdım. Ters bir şey olmadı, fakat yaptığım salakça ve tehlikeliydi.


  • anneterligi  (27.05.22 15:05:47) 
Sözlük'ten evet. Dating app'ten hayır. Sözlük'te yazdıklarından biraz fikrin oluyor.

App'ten beni direkt evine çağıran oldu, no dedim, dışarıda kahveye veya yürüyüşe davet ettim.
  • gabe h coud  (27.05.22 15:07:32) 
beni doğrudan evine çağıran kadınlar oldu ve gittim
ama öncesinde bir süre mesajlaştık ettik tabi

  • dafuq  (28.05.22 14:17:10) 
birçok kez eve de gittim, eve de çağırdım. burada mesele birkaç diyalog bile olsa sanalda bir etkileşim yakalayabilmek ve doğru yaklaşımda bulunabilmek. bu iki faktör mevcutsa, davetler yabancı gelmiyor. elbette tr standartları başta aksini söylüyor ama yaklaşım ve etkileşim daha belirleyici bir etken.


  • the man with no name  (28.05.22 15:20:12) 
Çağıran kadın oldu ve gittim, ben de çağırdım. App'den bunun dışında bir şey çıkma ihtimali düşük zaten. Diğer türlüsü için gerçek yaşamda alternatif daha çok.


  • nvidia  (28.05.22 17:14:26) 
Evime gelen de oldu, benim evine gittiğim de oldu.

Öncesinde yürütülen güzel bir iletişim sürecinin üzerine bu olayın heyecanı aşırı güzel bir şey. O kapıdan ilk girişteki tatlı heyecanlar, ilk karşılaşma anı ve günün devamı... Severim :)
  • norules  (29.05.22 01:14:25) 
Dating app ve sonrasında diğer mecralar üzerinde ne kadar ve nasıl bir muhabbet döndüğü ile alakalı.

gece tanıştığım kişiyi 2 saat sonra eve davet ettim 5 aydır beraberiz.

davet eden taraf, davet ettiği kişiyi yeterince heyecanlandırırsa davet edilen kişi bundan şikayet etmez aksine heyecanlanır.

şikayet edenlerde sorun yok, ben davet ederim gelmez, sen davet edersin işini gücünü hasta yatağını bırakır gelir.
  • selam  (30.05.22 11:52:35) 
Çağırmadım. Bir sefer sözlükten davet edildim, gittim ama zaten ortak arkadaşlarımıza bilinen biriydi. Flört olası olmadığını gördük, yıllardır arkadaşız.

Diğer dating uygulamalarında olmadım zaten.
  • kaptankedi  (02.06.22 16:40:13) 
[]

Arkadaşlarınıza karşı tutumlarınız hk.

İş yerinde veya okulda ya da özel hayatınızda. Arkadaş gruplarındaki bireylerin size karşı hatalı olduğunu düşündüğünüz davranışlarına karşı genelde nasıl bir tutum sergiliyorsunuz?

Okb'li olduğum için bu duyuruyu açma gereksinimi hissettim. Bunun normali nedir? Ben bu normalden ne kadar uzaktayım onu görmek istiyorum.

Örneğin beni ilgilendiren bir hususta büyük bir zarar doğurmasa bile yalanını yakaladığım kişilerle olan arkadaşlığımı pasifize ediyorum hemen.

Ya da gündemle ilgili sürekli karamsar konuşan, herhangi bir hobisi olmayan , sürekli herkesin arkasından konuşan insanlara selam dahi veresim gelmiyor. Böyle olmayan bir iki arkadaşım var hayatta. Onlarla bu hayatı eskitiyorum.

Ben de arada sırada yalan söyleyen bir insanım ama arkadaşım dediklerim söz konusu olduğunda sınırlara ve kurallara çok dikkat ediyorum.

Siz arkadaşlarınıza kusurlarıyla katlanabiliyor musunuz? Nasıl katlanıyorsunuz?

 
Umursamiyorum. Is arkadaşıymis okul arkadaşıymis hiç ama hiç dinlemiyorum. Size de arkadaşlarınızın dediğini kafaya takacak kadar değer vermemeyi tavsiye ederim naçizane.


  • allah yazdiysa bozsun  (27.05.22 14:04:55) 
okb+1 ama terapi goruyorum. benim de sinirlarim cok kolay kesiliyordu ama kavga gibi degil kafada bitiriyirdum. is arkadaslarima olabildigine saygi gostererek paylasimlardan geri durmuyorum. cunku saatlerce ayni ortamdayiz ve onlara olumsuz hisler besledikce kendimi daha cok yipratmis oluyorum bu beni isten, hayattan her seyden sogutabiliyor.

iyi ve kotu insanlar var ve mudahale edemeyecegimiz yerde durmayi bilmemiz gerektigini dusunuyorum. sevebilecegim yonlerini goz onunde bulundurup selami kesmiyirum. ornegin feministim ama karsi goruste bana gore "kotu" biri var. ama bir ikram getirir dagitir yerim reddetmem. cunku onunla beraberim ve kavgayla kuslukle bir seyi degistiremem. eger bana zarar verecek duzeyde hissedersem uzaklasirim ama "bana zarar verme çitasi" cok yerlerde olmamali. dogrudan zarar gormedigim surece umursamaz oluyorum. hatta laf sokup sakalasiyoruz vs. bu sekilde :)

okb bugun is arkadasina, yarin baska bir seye donusebilir. benim eskiden temizlikti, sonra baska dusmanlar edindim kendimce. temizlik takintim gecince okb bitti sandim ama degildi.

tedaviye hazir hissettim ve oyle yola ciktim. iyi olmaya cabaliyorum ve kalben daha iyi hissediyorum, daha adapteyin, daha esnek ve "insanlar hata yapar veya yanlis dusunebilir, eger gercekten arkadasimsa tartisabiliriz, zorunlu arkadasliksa is yerindeki, selam, merhaba, nasilsin, tesekkurler"
  • ala09  (27.05.22 15:29:29) 
sallamıyorum +1

bir ortamdaysam sohbet ederim. özellikle buluşup görüşmem. ama bunlar zaten tanıdıklarım.

gerçek arkadaşlarıma da takılmam. onlar da bana takılmaz. kırılmayız yani birbirimize. varsayalım kırıldık, kırılsak da uzatmaz arayı soğutmayız.
  • naksidil  (27.05.22 15:39:09) 
Yakınlık durumuna göre değişiyor, böyle bir prensibim yok.

Yani atıyorum yakın bir arkadaşım ben bir yere çağırdığımda hastayım falan deyip başka biriyle çıkarsa bir açıklama beklerim ama tanıdıklar ya da uzak arkadaşlıklarda istesem de önemseyemiyorum, bir tepki koymaya kalksam yapay durur, çünkü cidden dert edineyorum bunu. Tek etkisi bu kişilerle daha fazla yakınlaşmamak olur sanırım benim için. O anki durum sabit kalır.
  • akhenaten  (27.05.22 16:19:51) 
[]

Birtakım erkek davranışları için yorum

Kadın tarafı kendisine ilgi gösterdiğinde kadına flörtöz karşılıklar veren, konuşurken de ufak ufak kadınla flört eden ama kadın aralarındaki enerjiyi/çekimi açıkça dile getirince veya ona duyduğu ilgiyi açıkça belli edince ''Nasıl yani??? Anlamadım.'' gibi tepkiler veren erkek... Ne yapmak, nereye varmak istemekte?

Erkek kişisinin hayatında bir kadın yok, bu kesin bilgi. Kadınla sadece takılmak istiyor desek kadın takılmak istediğini belirtince neden ''E tamam o zaman, sonra görüşürüz, haydi iyi akşamlar.'' benzeri şeyler diyerek ortadan kayboluyor? Ekstra bir bilgi de vereyim, kendisi 49 yaşında.

Eklemeyi unutmuşum, bir önemi var mı bilmiyorum ama 2 yıl önce 13 yıllık eşinden boşanmış.

 
bazi insanlarin genel tavri flortoz oluyor. karakteri yani. kadin bu yuzden arkadaslik iliskisini yanlis yorumlamis olabilir.


  • Kittie  (25.05.22 00:02:39) 
Kendine güveni sıfır ya da “emotional baggage” var sırtında. 49 yaşında adam, en az 30 yıllık hikaye. Kim bilir neler yaşadı garibim.


  • gabe h coud  (25.05.22 00:04:59) 
O nereye varmak istemektedir bilemem de onla bir yere varılmaz. Boşuna enerjinizi harcamayın.


  • asteriks  (25.05.22 00:33:29) 
Bu benim. Direkt ilk elden cevap vereyim. Flortoz takilma huyum oldugu için senle de boyle takılıyorumdur ama senle iliskim olsun da istemiyorumdur. Bilhassa da surekli aynı ortamda bulunuyorsak, yani ayni isyerinde falansak. Sadece lafini yaparim ama senle bir sey yasamaya yanasmam. Gecistiririm kaçarım muhsbbet o noktsya geldiğinde.


  • stavro  (25.05.22 01:01:44) 
Genelleme ama çevremde gördüğüm erkeklerde hiç sekmeyen genellemedir: Genelde uzun evlilikten çıkan erkekler baskın kadınları bulup onlarla hızlıca manita oldu ya da evlendi. O nedenle bu grup erkeklere normal flörtle değil net olarak " ben istiyorum biz olduk" diye yaklaşılmazsa kaçıp baskın birini bulana kadar kovalıyorlar.


  • lcha  (25.05.22 08:40:28) 
30'larının başında evlenmiş. Muhtemelen öncesinde de uzun bir flört ve birliktelik dönemi var abimizin. Şimdi boşandıktan sonra hala kendisine ilgi duyulup duyulmadığını test ediyor. Özgüven tazelemek için muhtemelen sadece size değil, etrafındaki pek çok kadına flörtöz davranıyor. Amaç karşısındakini değil, onun ilgisini elde etmek. Sizin de ona ilgi duyduğunuzu anlaması onun için yeterli. Özgüveni okşanmış oluyor. Hâlâ kadınlar tarafından beğenildiğinin sağlamasını yapıyor. Yoksa niyeti sizinle ya da karşısındaki kişiyle takılmak falan değil. Ondan daha derin bir ihtiyacı tatmin etme peşinde; yılların altında ezilmiş özgüveninin.


  • thracia  (25.05.22 09:21:39) 
[]

Bu hareketler hayra alamet mi

Bir x kişisi var, erkek. Bakışlarını ara ara üzerimde yakalıyorum, periferik görüş sağ olsun baktığını anlayıp ben de ona bakınca aniden gözlerini kaçırıyor. Beni dinlerken bazen gözleri dudaklara kayıyor. Arkadaş ortamında çok rahat davranırken sadece ikimizin kaldığı ortamlarda çok geriliyor ve sesi inceliyor çok olmasa da. Espri yapınca direkt bakıyor ben gülüyor muyum diye falan. Böyle bir durumda hoşlanma ihtimali nedir? Her insan birbirinden farklı yani şu şu hareketler varsa kesin hoşlanıyordur diyemiyorum. Örneğin ben de karşımdaki konuşurken istemsizce dudaklarına bakıyorum bazen.

Siz böyle bir durumda sizden hoşlandığını düşünür müydünüz?

Buyrun sohbete

 
hocam sizinle ilgilenen biri var.
hoşlanma demezdim ben, tanımaya çalışmak lazım siz de ilgileniyorsanız

  • gatherer  (23.05.22 22:29:56) 
Hoslaniyor diyemeyiz ama sen bi adim atsan "noluyo la" da demez hani.


  • brkylmz  (23.05.22 23:56:01) 
hiç hayra alamet hareketler değil.


  • gabe h coud  (24.05.22 00:48:42) 
Ya hoşlanıyor ya da senin adına çeşme yaptıracak.
İkincisi değilse birincisi.

  • kisa  (24.05.22 02:33:25) 
[]

Iliski baslangici sorusu

Hoslandigim kisiyle tanisikligimin ilk evrelerinde aramizda sonradan bazi uyusmazliklar cikabilecegini farkettigimde...

a) neden yürümeyecegini söylerim ve devam etmem, en bastan tam uyum hissetmezsem olmaz.
b) kafama takilan seyi (hemen degisemeyecegini bilsem de) acik sekilde söylerim, ona göre bakarim.
c) ilk bir kac ay sesimi cikarmam, zamana birakirim, iliskinin dogal seyrini bozmam.

Hangi secenek size en yakin?

Not: Bahsettigim uyusmazliklar kesinlikle red flag olarak tanimlanan seyler degil, daha masumane seyler:

- Para harcama aliskanliklarinizdaki veya genel olarak gelirleriniz arasi fark.
- Yasam tarzlari arasi farklar (mesela biriniz sehir yasamini severken, digeriniz sehirden kacmaya can atiyor)
- Yetistirilme tarzi olarak cok farkli bir kültürden gelmesi
- Iki tarafin da anadillerinden farkli bir dilde konusmasi, pek fazla ortak hikayeye sahip olmamak.
- Karsi tarafin ailesiyle olan iliskisinde (aileden kaynakli) bazi derin problemler olmasi (sizin kendi ailenize cok bagli bir insan oldugunuz varsayimiyla).

Bunlarin haricinde dürüstlügüne, kisiligine güvendiginiz bir insan oldugunu varsayin.

 
c


  • serbest gezen koala  (23.05.22 21:26:40) 
b


  • gabe h coud  (23.05.22 21:58:08) 
Valla duruma göre a da b de c de oluyor:/


  • Amaranta ursula  (23.05.22 22:07:53) 
a


  • ala09  (23.05.22 23:59:05) 
Öncelikle tam uyum diye bir şey yok, uymayan şeylerin seni ne kadar etkilediği diye bir şey var.
Red flag yoksa c. Ama masumane görünen şeyler sayıca çoksa a'ya dönüşebilir. Önemli olan o insanla vakit geçirirken o masumane sorunların o vakti ne kadar çok etkilediği. Sayıca çoksa totalde negatif etkisi de çok olur ve geçirilen vakitten zevk alınmaz.

Bu arada ses çıkarmam, söylerim ama hemen değişmese de olur yaklaşımında problem olduğunu düşünüyorum. İnsanların kişiliğini oluşturan şeyler hakkında bu tarz söz hakkımız olmadığını düşünüyorum. Ses çıkartmak, değiştirmeye çalışmak manipülatif ve ilişkinin daha kötüleşmesini sağlayacak şeyler. İnsanları değiştirmeye değil, oldukları gibi kabul etmeye odaklanmak lazım. Üstün dökmen gibi konuştum ama anlaşıldı sanırım ne demek istediğim.
  • Bruce  (24.05.22 00:59:32) 
Bu bahsettiginiz orneklerde biriyle neden iliskiye baslamakta israrciyim bunu sorgulardim ben daha cok. Yani cok farkli yetistirilmissek, kendimizi cok iyi ifade edebildigimiz ortak bir dilimiz yoksa, ailesiyle hayatimizi etkileyecek ciddi sorunlari varsa niye bu kisiyle illa birlikte olmaya calisiyorum ki. Demek ki bir iliski duzleminde 'compatible' degiliz.
Vakit gecirilebilir, sevisilebilir, date edilebilir belki bir sure, arkadas olunabilir, aralarda sohbet edilebilir, seyahate gidilebilir vs. Bir insanla romantik bir cift olmanin disinda da kontak kurmak mumkun sonucta.

  • sopiro  (25.05.22 12:32:26) 
Eskiden c sonra b.


  • cleric  (25.05.22 16:22:45) 
[]

kira vermeyenler maaslariyla napiyor?

kendi eviniz olur, ailenizle yasiyor olursunuz.. bir sekilde kira vermeyenlere sorum. kira ucuk bir masraf kalemi oldu malumunuz. boyle bir kalemi olmayanlar maasini napiyor?

hayir, kiralar kadar olmasa da her seyin fiyati uctu ya kenara koysan da bi degeri olmaz o yuzden merak ettim.
ortalama bir maasla para biriktirsen bile bos demek istiyorum. ne ev taksidine giriliyor, ne araba. tatil icin ya da atiyorum parfum icin ya da ayda birkac disari cikmak icin mi ayriliyor bu paralar? e onlar kira verilirken de yapiliyor, peki gerisi?

birikim yapmanin manasiz oldugu bir donemdeyiz gibime geliyor.
ailemin yanina tasinsam bana bi artisi olmaz bu durumun diye dusunur oldum.
o kenara attigim kira parasi ne isime yarar ki?
para paradir kenarda dursun degil olayim. umarim anlatabilmisimdir.

 
ben kira veriyorum oncelikle.

genel olarak her seyden arttirip biriktiriyorum. harcamalarim planli. yani sadece gercekten istedigim seylerin bir listesini yapip onlar icin harciyorum. buradaki olay bence az veya cok kazanmak degil, her adimda bir amac dogrultusunda hareket etmek (tabii ki az kazanmak diye bir sey var ama ben orta sinif icin konusuyorum diyelim)

yoksa benim net iki katim kadar kazanip yetmiyor diyen ve gerceken kazandiginin tamamini harcayan insanlar var etrafimda. kendilerine sorsan savurgan falan degiller. ama takip edip biriktirmeyince bu sacma dongu kacinilmaz.
  • hot potato  (23.05.22 01:28:37) 
Niye degeri olmasin ki, enflasyon cilginca artiyor diye cilginca para harcayacak degilim.

Dun siradan bir restorana oturdum 150 liraydi kebaplar.
150 lirama gider 10 dolar alirim dedim kalktim masadan.
10 dolar seneye de 10 dolar.
  • divit  (23.05.22 01:33:32) 
rakam uzerinden gidince bana degmez gibi geliyor. 5k×12 60k
ki kiram 5k bile degil. her ay 5k beni cok az daha rahat yasatir su anki halime gore tabii ki. ama sonunda bana uzun vadede bi sey getirmez. elle tutulur bir seyim olmaz kenarda. 150 tl kebap yerine 10 dolar alirim... sonra?!

aylik 5k ile araba taksidine mi gireyim mesela, gunumuzde yetmez ki. yani kenarda toplu param olsun cok guzel bir sey ama sadece biriken bir nakitten ibaret. acil bir harcama cikar tak cikarir verirsin oyle bir durumda evet ama yatirimin manasi yok gibi. somut bir sey yok. sadece kenarda atil bi paran var.
kiran yok, gir bi ev kredisine olayi yok yani artik kalmadi. istedigim evlerin kredisi 10kdan basliyor.

ailemin yanina gitmek istiyorum bu arada. gitmemek icin bahane aramiyorum
  • Kittie  (23.05.22 07:32:33) 
herkes fiyatları enflasyona göre değil, beklentiye göre ayarlıyor. örneğin, enflasyon %50 ise, önümüzdeki 6 ayın enflasyonu da %30 diye düşünüp %80 zam yapıyor. ev kiraları daha da saçma bir yere geldi. dolar bazında artış var. böyle gitmez, düşer kiralar ve ev fiyatları. ya da uzun süre yükselemez, %100'e yakın enflasyon olduğu yerde 1 sene fiyatlar aynı kalsa, kiralar yarıya düşmüş olur.

maaşlara enflasyonun üzerinde zam talep edin. zaten çok iyiydi maaşım, şimdi avrupadaki benzer seviye pozisyonların üzerinde alıyorum. harcamalarımı artırdım.
  • gabe h coud  (23.05.22 10:09:31 ~ 10:09:53) 
ben tadilat yaptırdım 2 sene önce, 100.000 liraya yakın bir tutar tuttu. Ardından uzun süreli kapanma ve evden çalışma sağolsun hızla krediyi kapattım.

yaşadığım bölgede 2-3 yıllık kiracı benim yaşadığım eve genelde 3500 civarı veriyor. Çok eski kiracı ise 3000 civarı.

artık yerli marka iyi bir klima 16-20.000 lira.

Kiralar manyak arttı da bu ülkede sadece kiralar çok uçmuş gibi konuşuluyor. Dediğim gibi 24.000 btu klima 20.000 lira.

Arabaya binemiyorum, düzgün bir elektrikli scooter alsan, 10.000 lira. Mutfak robotu gibi basit bir şey 1000 lira...

Basit bir elektronikte 10.000'ler havada uçuşuyor artık.
  • anneterligi  (23.05.22 17:24:36 ~ 17:27:47) 
birikim yapmak hicbir zaman manasiz degildir, dogru araclara yonlendirirseniz zaman icinde hem ciddi bir getiri hem de hatri sayilir bir nakit akisi saglayacaktir. girtlaga kadar KK, kmh borcunda yasamayip bu tarz birikime sahip olan birinin kimseye eyvallahi olmaz is hayatinda.


  • bay b  (23.05.22 17:38:39) 
kira vermiyorum ama elimde para kalmıyor açıkçası.

araç kredisi ödüyorum, market-faturalar-araba masrafları standart.
etkinliklere-yemeğe para gömüyorum. pek bi şey kalmıyor.
  • jelly bear  (24.05.22 13:12:15) 
Hocam kırılım aslında ev alacak parayı biriktirmek değil, eve peşinat olacak kadar para biriktirmek. Ben bu şekilde kredi ile ev aldım 2018'de. Aylık kredi ödemem 3.300 TL idi. Maaşım da 10.000 TL idi sanırım o sırada. Peşinatı ise BES ile biriktirmiştim akıllı yatırımlar ve şirket desteği ile.

Şimdi kentsel dönüşüm kapsamında evi müteahhide verdik, krediyi kapattık. Kira eve çıktım. Kira 7.000 TL ve maaşım 26.000 TL. Özetle, birikim mantıksız değil, ama akıllı birikim mantıklı.
  • twelfth  (26.05.22 09:24:18) 
İlk evlendiğimizde kiradaydık. Tesadüf ilk çocuğumuzun olduğu sene ev aldık, 10 sene mortgage ödedik. Tam ikinci çocuğun okula başlayacağı sene evin borcu bitti şimdi özel okul taksidi ödüyoruz. İkimiz de ortalama üstü kazandığımız halde azıcık artıyor, tatil için, sıkıntılı dönemler için biriktiriyoruz. Mal/mülk alacak bir tutar birikemiyor yani. Ama o birikim lazım.
Bu arada evi o zaman almasaydık aradan geçen onca senenin tecrübe ve kıdemine rağmen şimdi oturduğum evi satın almamın matematiksel olarak imkanı yok. Yani biriktirebilirseniz illa ki ev alın oturmalık.

  • SiyamkedisiZorro  (26.05.22 13:10:41) 
[]

Çok cahilim keşke ölsem

Böyle düşününeniz var mı?

Ben çoğu zaman düşünüyorum ve bu konuda ne yapacağımı bilmiyorum

Ne önerirsiniz?

 
Çok cahilim keşke ölsem demiyorum çok cahilim öğrenecek ne kadar güzel şeyler var diye heyecanlanıyorum :)


  • freebird5406_2  (20.05.22 23:18:15) 
Niye ölesin yahu, keyifle, aşkla, şevkle, şaşırarak, daha fazlasını merak edilecek pek çok pek çok şeyler var. Oturur öğrenirsiniz. Okursunuz, araştırırsınız, seyredersiniz, gider ziyaret edersiniz.

Kimse anasının karnında bilerek doğmadı. Siz de öğrenirsiniz.
  • kaptankedi  (20.05.22 23:20:55) 
10 sene önce böyle derdim. Öğrendikce geçti şimdi pratiğe döküyorum.
Öneri demişsiniz de yolu belli ilginiz olan şeylere ufaktan dalacaksiniz.

  • Amaranta ursula  (20.05.22 23:36:21) 
Bilmen gereken ve her daim lazım olacak bilgileri öğrenememekten dolayı kendine kızabilirsin.

Tavsiyem ise hemen öğrenmeye başlaman.
  • Erva  (20.05.22 23:50:28) 
O kadar gomme kendini. Eger boyle dusunuyorsan tr ortalamasinin hayli hayli ustundesin demektir. Ben de mesela cahil oldugumun bir suru konuda farkindayim ama cahillige goreceli olarak da bakmak lazim bence, iste o zaman da vay be hic de fena degilim ha diyorsun.


  • floydian  (21.05.22 02:02:09) 
[]

bumble eslesme

cok yakin ve cok mukemmel ozelliklere sahip bir erkek arkadasim istedigi halde bir iliski bulamiyor. ornegin, bumble indirdi ve premium uyelik aldi. herkesi saga kaydiriyor ve sonuna kadar geliyor, yani daha fazla kiz kalmiyor. buna ragmen cok cok az kizla eslesiyor, onlar da ya konusup bulusmuyor, ya da biraz konusup unmatch yapiyor. en iyi fotograflarini koyduk. tanidigim en zeki insan. akademik olarak da cok basarili. neden boyle oluyor? ne yapmak gerek? tesekkurler!




 
Demek ki fotolar yeterince iyi degil. Zeka akademi gibi konularin ilgisini anlayamadim.


  • floydian  (20.05.22 00:54:50) 
gerçekten ilişki isteyen biri yakın çevresinden ya da günlük hayattan zaten rahat bulabilir.


  • nvidia  (20.05.22 01:00:31) 
bumbleda bir iki hafta takilmistim. herkes basketci trekkingci, dalisci vs hobi olarak. asil meslegi de babasinin bilmem ne sirketinde bilmem neci. londrada okumus sonra trde babasinin sirketi icin donmus, luks semtlerde evler ve yalan da degil tanistim cunku. oyle guclu profiller vardi ki, fiziksel olarak da, nitelik olarak da turkiyede miyiz diye dusundum. gorgusuz de degiller.
ps:kadinim

  • ala09  (20.05.22 01:26:41 ~ 01:35:03) 
Saçma salak işler. Bumble ve Tinder dan toplasanız 10 kere match almışımdır. Tinder da gold almıştım üstelik elimin altında dursun diye. Andro bot ayarlayıp gün boyu like attırıyordum bir ara.

tabudeviren +1000 diyorum. Sadece 1 kız la sohbet ettim o da beşiktaş ta evim var sen gelsene muhabbetine çevirdi. Unlike edip, sildim.

Hipergaminin de ötesinde olan psikolojisi 2 otobus durağının ötesini kaldırmayacak insanlar kullanıyor bunları. İyiler de vardır elbet ama böyle tekdüze yerlerde zor iş.

Ortamda sözünü ettiğiniz arkadaşınızın işi çok kolay zaten. Buralarda heyecan aramasına gerek yok. Speech özellikli uygulamada kendini daha çok gösterebilir mesela.

Son 12 ayda 12 nin üzerinde güzel kız tanıdım. Face to face de böyleyken oradaki gerçek dışı şişirmeliklerle olacak iş değil anlayacağınız. Herkes model, herkes zengin mercedes sahibi. Aynen piyasada sokakta olanlar da o uygulamarda değil zaten.

+1 de Ala09 a da katılıyorum bu arada. Aralarında iyiler de var ama o kadar. Zaten arkadaşınız iyi birine gelse de direkten dönebilir yada tam tersi. Ama demek istediğim şansını live denesin.
  • baldan kaymak  (20.05.22 02:11:04) 
dating app'ler türkiye'de efektif çalışmıyor. gerçek hayata odaklanın.


  • zgrydn  (20.05.22 02:22:45) 
Sosyal statü ve maddi durum maalesef. Bunlar daha öncelikli.


  • gabe h coud  (20.05.22 09:00:38) 
dating app'lerde kadının seni sağa kaydırabilmesi için hayatını özetleyen fotoğraflar lazım, ne yapmayı seviyorsa onu yaparken ki fotoğraflar.

tabii dating app'lerin algoritması da etkili, herkesi sağa kaydırıp hiç eşleşme durumu olmazsa puanını düşürüyor falan ancak tüm bunlar öz güvenle, bilinçli yapılırsa aşılır. hatta kullanmaya gerek kalmaz.


Zeki insanların en büyük iki sorunu var, kendilerini yeterince değerli görmüyorlar, kadınları ise çok değerli görüyorlar.

Bu iki sorun öz güven eksikliğine ve flört etmeyi unutan birine dönüştürüyor.

flört etmenin birinci kuralı eğlenebilmektir, kendisiyle, karşısındakiyle, kediyle, ne olursa. böyle olduğunda etrafındaki insanları da eğlendirecektir.

komedyenleri düşünün, röportajlarında hep biz sahnede çok eğleniyoruz derler. onlar eğlendiği onlar güldüğü için sende gülüyorsun, eğleniyorsun, sitcom dizilerindeki yapay kahkaha bile gülümsetiyor insanı, iyi bir konserde sahnedekiler eğlenmeli ki izleyiciyi de eğlendirsin. müzikleri ne kadar güzel olursa olsun sahnede sığır gibilerse pek bişi olmuyor o gruptan, kaybolup gidiyorlar.

tip, para, kariyer bunlar kadınları etkilemenin yerine göre ikinci veya birinci nedeni olabiliyor, bu biraz kadının gerçektende "o andaki" haline bağlı, bir an için yakışıklı diye adamın dibine düşerken ertesi gün çok daha yakışıklı biri ilgisini çekmiyor. ancak ilgisini çektikten sonra nasıl konuştuğu, ne ifade ettiği ve nasıl ifade ettiği işte kadınları asıl ilgilendiren bu. diğerleri yok olup gidebilir, zenginlik gider, ev araba para pul, kariyer her şey kaybolur gider, bunlar kaybolursa erkeğin nasıl biri olabileceği (kaba saba birine mi dönüşecek, akıl sağlığını mı yitirecek, yıkılacak mı vs.) flört aşamasında anlaşılır. aynı şeyler elbette kadın içinde geçerlidir. erkekte kadının etkileyiciliğinin dışındaki niteliklerine dikkat eder.

Flört aslında tavla oyununa benzer, şans ve doğru hamleler ile oynanır ve oyun her zaman devam eder.

kısacası, arkadaşınız nasıl flört edileceğini unutmuş. Eğer şu an içinde bulunduğu durumu çözülmesi gereken bir konu olarak görüyor ise nasıl flört edileceğine dair eğitimler veren kişiler var, kitaplar var, filmler var, youtube videoları var, suç değil, utanılacak bir şey değil.

çözülmesi gereken bir mesele değil ise yapılacak bir şey yok. böyle devam. hayat elbet bir gün aynı şeyleri yaşamaktan bıkmadın mı sorusunu sorduracaktır.
  • selam  (20.05.22 09:38:05 ~ 09:43:08) 
dating app'lerinden bir çıkarım yapmak yanlış olur. aşırı yakışıklı bi herif bile olsa fotoğrafları vs yanlışsa zaten match olmaz, çok normal yani.

ama genel olarak istediği halde bir ilişki bulamıyorsa demek ki çok mükemmel özelliklere sahip biri değilmiş, bunu kabul edip hata aramakla başlaması lazım. birinin çok zeki, akademik olarak başarılı olması falan sence yeterli mi?
  • roket adam  (20.05.22 10:18:50) 
bumble dinamikleri çok farklı, yıllardır okcupid'de süper insanlarla tanışma ve hikayeler yaşamışken bumble'a üye olduğumda neredeyse hiçkimseden dönüş alamadım. @selam'ın söylediği gibi fotoğrafların çok havalı, dövmeli filan olması lazım. bir de orada hetero ilişkilerden çok diğer alternatifler de çok tercih ediliyor, neredeyse herkes biseksüel.


  • the man with no name  (20.05.22 11:04:25) 
Benim gördüğüm kadarıyla bir şeyler ısmarlansın, yeyip içeyim arayışı var. Sevgili falan arayışı yok. Yüksek bir zamanına denk gelirsen +seks olabilir. Onun dışında odak noktası cüzdanı sağlam adam arayışı. Böyle böyle günü geçirmeye çalışıyolar. Bizim gibi ülkelerde bundan ötesi olmaz. İstisnalar dışında tabi.


  • Cruyff  (20.05.22 17:45:30) 
Ben bu olayı sosyalleşmek için kullanmadım. Çok fazla seçenek olduğundan insanları birbirini ciddiye almıyor. Ben maddi durumunu gösterenleri hiç seçmedim. Doğal fotoğraf koysun:))benim gibi avarage bir tip istiyorsa.


  • geçerkenugradım  (20.05.22 18:40:53) 
cunku sumo gurescisini kickbox turnuvasina yazdirmanin bir mantigi yok.

hatun bulmak icin zekasini ve akademik gecmisini one surebilecegi bir kitap kulubune falan girsin, yanlis yerde ava cikmis.
  • cooperr  (20.05.22 18:58:09) 
öncelikle herkesi sağa atan adam mükemmel falan değildir, o kadar mükemmel olsaydı seçici olurdu, önüne geleni beğenmezdi. mükemmel olmamayı geçtim, belki ancak sadece "çok da vasat değil"dir. o kısmı bi geçelim. zaten yine aynı mükemmellikteki biri app'e de ihtiyaç duymaz. gerçek hayatta yalnız bırakmazlar onu. bu hayal dünyasından çıkması gerek. siz de çıkmalısınız, zira belli ki boş hayallerle dolduruyorsunuz arkadaşınızı. akademik başarıyla dating app'te başarı arasında bi neden sonuç ilişkisi olmadığını da görmüşsünüz. vitrin gibi bi yerde kim ne yapsın adamın doktorasını, masterını, 3.7 gpa'ni. saçma. buradan demek ki aslında sandığınız kadar zeki biri olmadığı sonucunu da çıkarabiliriz. konuşup siliyorlarsa da muhtemelen epey bayağı bi sohbeti var. azıcık renklendirebilir konuştuğu şeyleri. nasıl renklendireceğini de akademik yetenekleriyle araştırabilir. vaktiyle bu appleri deneyimlemiş biri olarak önerim bu kadar kasmaması. çünkü bu kadar kasanlar kendilerini çok belli ediyor. ben profili deli gibi dolu olanları direkt sola atıyordum. niye? çünkü kimse o kadar yıkık, muhtaç olmamalı. öyle bi yıkıklık ki dating app'teki profiline acayip özeniyor adam, cv doldurur gibi dolduruyor. binbir çeşit foto koyuyor. dağdan atlarken, at binerken, yelkenliyle açılırken, şarap içerken, arabayla, spor salonunda vs vs. bu kadar dolu bi hayat yaşayan birinin app'te işi yok. illüzyon yaratmaya çalışmayın yani. yıkık ve komik duruyor. sahip olduğu şeyleri göze sokmaya çalışan değil de cool rahat eğlenceli biri gibi olduğu 2 maks 3 tane fotoğraf koysun. esprili orta uzunlukta bi bio yazsın (espri laf sokmak demek değil), birazcık soru cevaplasın. herkesi sağa atmasın. bence en azından şu andan daha iyi sonuçlar elde eder. etmeyebilir de gerçi. bilemeyiz ama her topal satıcının bi kör alıcısı vardır. bu çirkin atasözünün da uyduğu tek yer bu appler. neyse, sonuç olarak, daha az muhtaç davrandığı an işlerin daha iyi gideceğini düşünüyorum.


  • jen  (20.05.22 19:15:12) 
Benim aklima gelen tek sey muhtemelen sohbetinin cok iyi olmamasi. Benzer bir arkadasim var, cok yakisikli, fit, bayagi komik bir adam. Doktora yapmis, cok kitap okur vs. ama herhangi bir rahatsizligi falan olmamasina ragmen cok yavas konusuyor. Ne kadar ilginc bir sey anlatirsa anlatsin dinleme degil de tahammul etmeye donusuyor durum. Yeni tanisiyor olsaydim kendisiyle ve video chat falan yapsaydik muhtemelen ben de kendisiyle sohbeti ilerletmekten veya vakit gecirmekten cekinirdim.

Yine benzer ozelliklerde bir arkadasim var daha genc. O da yakisikli, iyi kariyeri olan falan bir adam. Ama berbat sohbeti var, anlatamam. Bir olay anlatip fikrini sorsaniz “hmm gercekten hic bilmiyorum” diyor. Her seye “hmm, tabii, olabilir, kötüymüş, değişik” falan gibi yorumlar. Bgun ne yapmak istersin deseniz fark etmez diyor. Coook iyi bir insan ama yine, arkadası değil de flörtü olarak tanısmıs olsaydım muhtemelen hiç sarmazdı.

Tabii en iyi fotoğraflarını koymanız da o fotoğrafların iyi olduğu anlamına gelmiyor. Kendisinin en iyisi olabilir de… kıyafetleri falan gariptir belki. Yani Sydney Opera House onunde motorsikletiyle fotoğraf çekilmiştir de terliğinin içine uzun beyaz çorap giymiştir, gören kişi bunu önemsiyordur falan filan.
  • sopiro  (21.05.22 09:35:09) 
[]

Sorum evlilere

Evlenirken birbirini çok seven imajı çizenlerle daha çok mantık ağırlıklı evlenenler evlilik hayatlarının ileriki yıllarında aynı çizgi de buluşuyorlar mı sizce ? Yoksa çok severek mi evlenmek lazım sorumun özü bu.
Bu soruyu niye sorduğumu da açıklayayım daha net olması açısından.
30 yaşındayım. Yakın çevreden bir kızla tanıştım yaklaşık 2 yıl önce. ilk önce pek olmaz gözüyle baktım. Sonradan mantıklı gelmeye başladı ısındım kıza. O zaten ben senin tamam demene bakıyorum mesajı veriyordu. Gel zaman git zaman ben başkalarıyla birlikte oldum onunla da konuştum bir yandan. Sonradan baktım ki o kız dışında herkesle takılma kafasındayım. E o zaman bu kızla evleneyim kafasına geldim. Bunu da açıkladım kıza o zaten dediğim gibi hazırdı. Kız çok uyumlu ben de esasen uyumlu biriyim. Kıza görsel olarak çok yanıp bitmiyorum genel olarak beğenim var.
Niye bu kız peki hani net olması bakımından onu da söyleyeyim
1- Kızla aynı ilin aynı ilçesindeyiz. Benim ailem köyde yaşıyor o öyle köye filan ziyarete gidemem diyecek tarzda bi kız değil o açıdan içime siniyor.
2-Kız da ben de öğretmeniz aynı meslekten olması da benim içime siniyor.
3- Ailenin tek kızı ve zenginlik göreceli gerçi ama bence zengin 15 milyonluk sırf gayrimenkulleri var yani tabi kızın değil ailesinin. Babası düğün hediyesi olarak bi dükkan hediye edecekmiş mesela akmasa da damlıyor :)
4-Babam yeni vefat etti sayılır. Annem de beni evlendirmek istiyor onu mutlu etmek istiyorum. Abim var o evlendi. Bizim aile de maddi açıdan fena sayılmaz annem öyle dünürlerini de kendi gibi durumu iyi olsun istiyor. Abimde gerçekleşmedi o durum. Ben de gerçekleşecek gibi o yüzden destekliyor. Annemi mutlu görmek bi de babamı kaybettikten sonra beni de mutlu ediyor şimdilik
Olumsuz yönleri de açıklayayım netlik olsun
Kız kapalı ben çok dikkat etmiyorum açıkçası ama toplumsal açıdan akpli olarak görülmek istemiyorum. Sanki kapalı biriyle evlenince akpli gözükücem öyle etiketlenicem diye çekiniyorum. Kıza söyledim pek dindar olmadığımı ve akp zihniyetindeyse birlikte olamayacağımızı yok dedi. Dini kalıpları yok yani. Zaten Ege’nin baya turistik rahat bi yerinde yaşıyoruz. Onun da etkisi vardır illa ki.
Sözün özü olaya ben biraz mantıksal bakıyorum. 30 yaşıma geldim pek aşık da olamadım açıkçası belki de yapım bu. Sevip sevdiğim tarafından sevilmeyi çok istedim. Ama olmadı bu yaşıma kadar. Sevdiğimi sandığım kişiyle sevgili olduktan sonra bu değilmiş ya hissine de çok kapıldım. Velhasıl öyle hissi olarak sevdiğim kişi tarafından çok sevilip de ne olursa olsun ben evleniyorum gibi bi kafa yaşayamadım. Bundan sonra da pek yaşayacağımı düşünmüyorum. Çünkü benim kafa yapım öyle bir aşka gelmiyor gibi. Onun için aşkı aramaktan ziyade düzenimi kurayım kafasındayım.
Evliler evlilik tecrübesini uzunca yaşamış olanlar acaba bu anlattıklarımı nasıl değerlendirirler.
Merak ettiğim soruyu aslında en başta sordum. Bazı çiftler birbirini çok severek evleniyor. Bazı çiftler benim gibi biraz da mantıksal tarafı ağır basarak evleniyor. Bu iki tarz evlilik ileri de aynı hikayeye bağlanıyor mu ? Şu da bir gerçek bence insanlar birbirini ne kadar severse sevsin bir süre sonra artık o sevgi alışkanlığa dönüp ilerliyor. Evliliğin ilk yıllarında sürekli birbimizi çok seviyoruz içerikli hikaye atanlar artık birkaç yıl içinde beraber hikaye atmaz hale gelebiliyor. Olay sanki sonradan artık biraz daha mantıksala dönüyor gibi. Ben de sevmiyor değilim tabi bu arada sadece mantığım sevgimden daha yoğun.. Samimi cevaplara ihtiyacım var. Şimdiden teşekkür ederim..

 
Kız köyde değil benim ailem köyde yaşıyor. Kız yüksek lisansını yapmış bir öğretmen ben de öğretmen ve avukatım.Kız köylü ve eğitimsiz gibi birşey üzerinden cevap yazmışsınız.Öyle birşey yok.


  • ramazanali  (20.05.22 01:22:34) 
- bu isin formulu yok, formul arayarak hata ediyorsun.
- yazdiklarindan kendini evlilige zorluyorsun hissine kapildim, herkes evlenmek zorunda degil.
- erkekler biyolojik olarak avantajli. Bence senin bu avantaji kullanip biraz daha bekleyip once bu isi kafanda bir oturtman lazim. Hazir degilsen zorlama.
  • cooperr  (20.05.22 01:51:29) 
8 yillik evliyim.

sizinki evlilik degil de araba aliyormus gibi degerlendirme olmus. Hocam hayatinizin 50 yilini gecireceginiz kisiyi seciyorsunuz, kendinizi de arti yonlerini gormeye calisarak evlilige zorluyorsunuz gibi. Ben hemen karar vermeyin zaman gecirin biraz derim.

En basitinden kapali dediniz, sizin alakaniz yokmus. Egedesiniz, tatile bile gidip beraber yuzemeyeceksiniz. Bira iciyorsaniz ya icmeyeceksiniz ya da eski arkadas ortaminizla takilamayacaksiniz.

ben kesinlikle acele etmeyin derim, kizi da uzmeyin ilerde, siz de uzulmeyin.
  • oscar  (20.05.22 06:08:56) 
yazıda kıza ısınmak dışında bir duygu ifadesi geçmiyor
muhabbet, ortak paydalar varsa olabilir

  • bir soru sorcam  (20.05.22 08:49:24) 
Dostum evlilik zaten ne kadın ne erkek için mantıklı bir şey olmadığı için mantık evliliği diye bir şey de bence saçma ve çekilmez oluyor. Evlilik için duygusallık oluşmayınca sağlıksız bir ilişki oluyor diye düşünüyorum.


  • roket adam  (20.05.22 09:23:34) 
size hayırlı olsun, bu iş bitmiş. olumlu anlamda yani :)


  • nuisance  (20.05.22 09:33:09) 
En başında sorduğun soruyla ilgili olarak, bu soruyu cevaplayabilecek insanlar evli olmaktan çok iki defa evlilik yapmış ve birinde aşkı diğerinde mantığı seçmiş insanlar olmalı.

Ben kendi adıma konuşursam; iş sevgi ile başladı ve geçen zamanla birlikte mantığa oturdu ve sonrasında evlenmeye karar verdim. Eşim ise önce mantık ile başladı, sonradan işin içine sevgisi dahil oldu ve evlenmeye karar verdi ancak bu iki durumda da ilişkisine başlayıp sonunda mutsuz olan ve ilişkileri bitmiş olan bir çok çift de oldu çevremde.

Çok mantıksal hesaplar yapıyorsunuz ve bir bakıma doğru ama mantığı yanlış yerlerde kurmayın derim. Birilerini mutlu etmek için ya da birilerinin mal varlığı göz önünde bulundurularak evlenmek sonunda pişmanlık getirebilir çünkü eşiniz dışında üçüncü kişilere karşı tavizler doğurabilir. Her şey kafanızda net olsa ve evlenmeye kararlı olup o haldeyken "hem evlenirsem x'de mutlu olur" ya da "hem varlıklar için de plan yapılır" gibi düşünseniz bambaşka.

Bir de hayat tarzı konusunda oscar'a katılıyorum. Yani evlendikten sonra aynı evdeyken eşinizin sadece dua ritueli bile belli bir zaman sonra sizin için itici olabilir. bunu salt din olarak düşünmeyin, size uymayan şey sizi mutlu etmez sonuçta, onun gibi düşünün ve durumları içinizde çeşitleyin.

Evlilik demek temelinde karşılıklı verilen tavizler üzerine kuruluyor ya siz ona uyum sağlıyorsunuz ya o size uyum sağlıyor ya da %100 mantık evliliği ise orta yol kendiliğinden bulunuyor. Bunu başaramayanarın ilişkileri de sürmüyor ve sonu hüsran oluyor. Uyum sağlarken severek uyum sağlamk var bir de küfrederek aşağılamak var. Karşilıklı anlayış ve saygı çok önemli. Bunları kafanızda oturtmadan karar vermeyin ve kendinizden emin olmadan da evlenme işine girmeyin derim.
  • foolrules  (20.05.22 10:22:32 ~ 10:30:21) 
Parası için birisiyle evlenmek aşırı itici ve mutlu olacağınızı da sanmıyorum. Bence evlenmeyin.


  • kaptan maydanoz  (20.05.22 10:30:23) 
1, 2 ve 3. avantajlar mantıklı, hatta 3. çok mantıklı :)

Kapalılık ve akp'lilik ne alaka dostum? her kapalı kadın ve ailesi akp seçmeni mi? sokak röpörtajlarını izlemiyor musun? Açık olup da hükümeti savunduğu gibi başörtülü olup da hükümeti eleştiren çok insan var. Bu konuda gereksiz bir çıkarım yapmışsın sanki.

Neyse, ben çok daha farklı bir noktaya getireceğim lafı;

Hani "evlilik aşkı bitiriyor" diye bir söz var ya, haklı ya da haksız bir söz bilemem. Ama evlilik kesinlikle seksi bitiriyor, haberiniz olsun tüm gençler ve evlenmeyi düşünenler.

Dünya güzeli/yakışıklısı, seksi, çekici, gerçekten sevdiğiniz ve aşık olduğunuz, mükemmel bir eş ve mükemmel bir insan da olsa evlilikte seks çok kısa süre içinde rutine bağlıyor.

Heyecan bitiyor, arzu ve ihtiras azalıyor, kısa bir süre içinde de seks sayısı azalıyor ve sonuç hüsran.

Ha seks olmadan da, az seksle de evlilik yürüyor ama eksik oluyor bir şeyler.

Niye anlattım bunu? Şundan dolayı;

"Gel zaman git zaman ben başkalarıyla birlikte oldum onunla da konuştum bir yandan. Sonradan baktım ki o kız dışında herkesle takılma kafasındayım. E o zaman bu kızla evleneyim kafasına geldim."

Biraz hovarda, biraz çapkın, sosyal ilişkileri başarılı bir erkeksen çok ciddi radikal bir değişiklik olacak evlenince hayatında, haberin olsun.
  • John Bloor  (20.05.22 10:57:07 ~ 12:52:33) 
evliliğin sırrı, saygı, kim sana daha çok saygı duyuyor, kim senin için bir şey yapıyor, bunlar da önemli.


  • selam  (22.05.22 08:49:09) 
Dostum “kızla aynı ilin aynı ilçesindeyiz” diye bir evlenme sebebi olabilir mi ya? :D saydığın sebeplerin hepsi geçersiz bence mutsuz olursun, mutsuz edersin, sonra gider başkasına aşık oldum diye duyuru açarsın birkaç sene sonra. Kızı daha çok tanıyıp sevmeye ya da sevmediğine emin olmaya çalışsan? Belki öyle bir kimya olacak ki aşık olacaksın, belki de kesin ve net olarak bizden birbirimize yar olmaz kararı vereceksin gönül rahatlığıyla.


  • pandispanya  (22.05.22 10:51:03) 
[]

bugün ne yapılır?

Bugün ne yapacaksınız?




 
Sahilde yürüyüş, kahvaltı, balkonda oturmaca, ders çalışmaca.


  • gabe h coud  (19.05.22 09:13:53) 
Samsun'a çıkılır.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (19.05.22 12:56:38) 
sabahtan beri çalışıyorum, bana tatil değil.
mutfağa girip yemek falan yapacağım.
akşam da online dersim var.
arada sinemaya gidebilirim saatine yetişirsem.
  • blatta hiberna  (19.05.22 13:43:05) 
Motosiklet süreceğim, kıtalararası.

Tarih diyarı Samsun'a selamlar.
  • baldan kaymak  (20.05.22 02:18:19) 
1 ... •212223242526272829• ... 166   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.