Ekşi Duyuru

Central do brasil (1998)

due date çok iyiydi ya geçen gün izledik gül gül öldük

Baby Driver

Rose adası

si puo fare

Mean girls yaa

top secret!

Djam

Little miss sunshine

Planes, Trains & Automobiles

ne hint filmi severim, ne güreş severim...ama dangal'dan çok keyif almıştım, hele bir de gerçek öykü olduğu düşünüldüğünde.

İçinde 'amerikan başkanı', 'uzaylilar', 'kacirilmak' geçen cümlenin en olağan kısmına vurgu yapması komik geliyor. Ben ona gülüyorum.

belki tamamen yanlış yorumluyorumdur ama "zira nedir?" gibi kültürel yanı olan bir espri olduğunu düşünüyorum. epistemic_regress de kısmen değinmiş zaten buna.

arif uzaylılar tarafından kaçırıldığını söyleyip amerikan başkanı dahil herkesin devreye sokulmasını istiyor ama arkadaşı muhtemelen "tarafından" kelimesine takılıyor. muhtemelen onun gözünde fazla resmi veya haber dilinde kullanılan bir kelime. arkadaşını uzaylı kaçırmışken takıldığı şey o kelime oluyor, sorabileceği onca şey varken "tarafından mı?" diye soruyor.

öyle zaten kahkaha atılacak bir espri değil bence ama çok absürt ve farklı olduğu için güldürüyor.

türk halkının bir kısmında, sorulan bir soruya yarısından kesilerek tekrar sorulması saçmalığı üzerinden espri yapıyor.
uzaylılar tarafından kaçırıldım?
..... orda sahneyi göstermiyor ama karşıdaki kişi muhtemelen tarafından mı? diye soruyor ve
evet tarafından diyor.

-uzaylilar tarafindan kacirildim!
-nee uzaylilar tarafindan mi?
-evet uzaylilar (demek yerine) evet tarafindan diye cevap veriyor.

Epistemic+1

Telefonun diğer ucunda "sora ara sora ara" diyen, göbeğini kaşıyan, umursamaz bir Muhittin var onu atlıyosunuz. Adam "nee, uzaylılar tarafından mı kaçırdın?" demiyor. Epistemic ve Der Meister'ın dediği gibi cümlede o kadar olağan dışı şey varken "tarafından" kelimesine takılıyor.

@hlot Epistemic'in yazdığı şeyden nasıl oldu da uzaylıların kaçırmasının normal olduğu anlamını çıkarabildin acaba? Tebrik ediyorum.

Ben anladığım halde gülmüyorum, öyle komik

Uzaylılara kişi, kurum muamelesi yapması komik olan şey o “tarafından” vurgusunda. Yani denir ya, cumhurbaşkanı tarafından onaylandı, dışişleri bakanlığı tarafından resmi bir açıklama gelmedi henüz. Gibi gibi. Komikliği absürtlüğünden.

juninho77 +1
bence de olay bu. uzaylılar kaçırdı demiyor, uzaylılar tarafından kaçırıldım diyerek kaçıran tarafa somut bir varlık, hatta bir statü, hatta ve hatta bir resmiyet katıyor. bunu da vurgulamak için muhittinin takıldığı noktayı bu detaya bağlıyor.

bi türlü izleyememiştim ama bu olduğunu tahmin ediyorum. konusunu da bilmiyorum yani aslında :)

www.imdb.com

@tepedeki psychedelic adam bu değil maalesef. Adamın saçları uzundu diye aklımda kalmış bir de yüzü yaralanmadan önceki hali fragmanda görünüyordu.

Edit: tamam buymus ya. Fragmana ortasından atlayinca birden taniyamadim. Çok cok teşekkürler.

In Bruges Var ama aksiyon
Evde tek başına var

the holiday tarzı istemişsiniz bence nuri bilge ceylan'a girmeyin :)
yani tabii izleyin onu da ama, holiday tarzı için şu anda mesela netflix'te bir kategori var, "tatil romantizmi" diye. hatta zaten içinde the holiday de var :) netflix'iniz varsa o listeye bakabilirsiniz. bir sürü saçma noel filmi ama manzara ihtiyacını baya karşılar.

Serendipity

izleme o zaman?

izleme +1

friends'i yarım bıraktım. himym'in de son iki üç sezonunu izlemedim. himym neyse de friends artık çağın mizahının gerisinde kalmış bir dizi. şu yılda başlayınca güldürmüyor. 2020 yılında kahkaha efektli sit-com konsepti başlı başına demode zaten.

içerik olarak ikisi de eskidi ısınamaman doğal

bazı diziler vardır, doğru zamanda izlemek gerekir. dediklerinde biraz öyle diziler. benim stresli, yoğun olduğum zamanlarda izlemem mümkün değil. ama sakin huzurlu kaygısız olduğumda çok keyifle izliyorum

@sir gawain o efekt değil.

Yani? Izlemeyebilirsiniz herkesin kendi zevki. Ben de bayiliyorum mesela, oha nasil izlenmez bu demiyorum ama.
Ayrica avatar +1. Friends’i bir kere denedim hiic sevmedim, yillarca izlemeyip beklettim, sonra asigi oldum. Her seyin bir zamani var. bazen ileride, bazen hic.

friends taaa 1994'te başlamış bir dizi. dönem eski, kıyafetler, eşyalar, çekimler, espriler her şey gözünüze demode görünebilir, çünkü onlar o zamanın modasıydı. az da olsa bazı şeylere gülebilmek için dönemin amerikan geyiklerine de hakim olmak gerekebiliyor. 80'lerde doğmadıysanız ve 90ları çocuk/genç yaşlarda deneyimlemediyseniz tüm bunlar çok sıkıcı gelebilir. friends benim en sevdiğim, neredeyse ezbere bildiğim, onlarca kez tekrar izlediğim bir dizi, ama bazı insanlar tarafından da sevilemeyebileceğini anlaşılır buluyorum.

günümüzde dizilerde gördüğümüz birçok espri ve hatta senaryo parçaları bu diziden alınma (bunun da bir öncülü seinfeld sanırım). hala da alıyorlar, alakasız türk dizilerinde bile buradan alınma fikirler görüyorum. tüm bunları zaten başka dizilerde belki görmüşsünüzdür ve size eski ve bayık geliyordur, olabilir.

yani çok zorlamayın tabii ki hoşunuza gitmeyebilir. espri tarzını da sevmeyebilirsiniz, herkes her şeyi sevecek diye bir şey yok. ben de himym seyredemedim misal. seinfeld'i de izleyemiyorum ki onun da apayrı bir efsane olduğunu bilmeme rağmen. belki zamanı gelebilir, belki gelmez.

bu arada owaki+1 onlar efekt değil, gerçek seyirci. bölümler tiyatro model çekilmiş, izleyicilerin tepkilerine göre değiştirilmiş espriler bile olmuş. yüzde yüzü böyle mi dizinin bilmiyorum ama büyük bir çoğunluğunda stüdyo seyircisi var, kahlahalar onların.

yaşınız 28 altı ise hoşunuza gitmeyebilir.

friends ve himym dizilerine ikişer sezondan fazla şans tanıdım. olmadı, gitmedi. karakterlere ısınamadım. hal böyle olunca o karakterin başına gelen bir olay beni güldürmüyorken başkası "abi inanamıyorum ross'a bak n'aptı" diye kahkahalar atabiliyor. misal ben de seinfeld'a danalar gibi gülerken o an yanımda olan birisi "ne gülüyorsun hacı bunun nesi komik?" diyor.

yine curb your enthusiasm dizisi. hata seneler önce başlık açmıştım "yahu bunu neden pek fazla kişi izlemiyor, neden o kadar popüler değil" diye sormuştum burda. çünkü kişesel tarihimin en komik dizisi curb your enthusiasm. nasıl gülmüyorlar, nasıl beğenmiyorlar aklım almıyor.

izleme, boşver.

@owaki

seni hayal kırıklığına uğratmak istemem ama o kahkahalar efektli ve hepsi montajlanıp kırpılmış gülüşler. friends'in canlı izleyici önünde oynandığı doğru ama bunu gerçek kahkahaları almaktan ziyade seyirci tepkisine göre kurguyu ve diyalogları editlemek için yapıyorlar. reaksiyon almayan yerleri değiştiriyorlar vs. zaten tek bir bölüm izleyen izleyici bile aynı kahkahaların birçok yerde kullanıldığını, kahkahaların her seferinde en doğru yerde başlayıp en doğru yerde bittiğini ve gerçek bir seyirci topluluğunun 6 saniye arayla üç espriye aynı tonda ve şiddetle gülemeyeceğini anlar.

izleme

himym izledim ama bir süre sonra baydı, friends herkesin ağzında olduğu ve karakterler itici olduğu için hiç başlamadım, bundan sonra başlayacağımı sanmıyorum.

Normal People. Dizi.

Normal People dizi

bi hoca bunun anneleri küçük kardeşlerine hamileyken onun karnını tekmelemiş ve kardeşi o yüzden hasta doğmuş. o da ablasına işte kardeşimize bunu yapmalarına rağmen hala ekmeklerine yağ sürüyosun gibi bir şey diyordu.

Konunun özeti “kürt sorunu” bence. Kürtlere yıllarca yapılan işkenceler. Aynı zihniyetin hala var olması.

yanlış hatırlamıyorsam bir hoca hamileyken annesinin karnını tekmelemiş ama abla hâlâ bunu yapan insanlara dini bir başlık altında para veriyor veya bir şekilde irtibat halinde.
bana ablada bir tarikat durumları gibi bir şey var gibi gelmişti.

psikolog olan kadın da bir ilaç denemiş engelli kardeşlerinin üzerinde.
abla da dine uygun olmayan şeyler yapıyor diye kızıyor psikolog kardeşine.
psikolog kadın da "işe yaradığını okudum, denedim, bilimsel bir şey yaptım" diye savunuyor kendini.

edit:
abla günah olan bir şeyi kardeşlerine verdiği için psikolog kızı suçluyor, kız da ablayı zamanında kardeşinin serebral palsiyle doğmasına neden olan insanlarla hâlâ irtibatta olduğu için suçluyor işte.
kız "makalede okudum, tıbbi olarak işe yarayabilir diye denedim" diyor, abla da "günah" diyor falan.
anlaşamadıkları konu bu yani genel olarak.

@blatta ilaç iyi gelmiyor ama. o yüzden de ablası suçluyor niye bu ilacı verdin daha kötü oldu diyor. o da nerden bilebilirdim falan diyor. ilacı da tuvaletteyken telefondan araştırıyor hatta.

İlaç değil cannabis veriyordu. Ablası da dine uygun değil haram falan diye kızıyordu.

kürt sorunu, türbanlı ablanın şu an yandaş olması, eşi müteahhit falan.

ama tartışmayı ateşleyen psikolog ablanın engelli kardeş için ilaç alternatifi bir yasaklı madde kullanması.

Kürt sorunuydu. Hatta psikolog o sinir krizine girip ağladığı anda söylediği cümlelerden birinde tam kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama "35 sene önce o tekmeyi atanlara, kimliği, ismini değiştirenlere.." gibisinden bir şeyler de söylemişti.

Forbrydelsen

Forbrydelsen (+1)

Ófærð (Trapped) - Bu da İzlanda polisiye dizisi

Riget var bide deli işi

Forbrydelsen +1 bron hastası birisi olarak bu diziyi de sevdim.

Forbrydelsen
Deadwind
Midnight sun

Sırf Saga Noren'in 911'i ve insansız sokakları için bile izlenir.

Bulabilirseniz Dag'ı tavsiye ederim.

Bir de, yaklaşık iki yıllık yaşam tecrübeme göre bence asıl baş etmesi zor olan güneşin 15:30'da batması değil yazın 22:30'da batmaması :)

valla kafa çok güzelse aç climax'i izle derim. yalnız hardcore haberin olsun.

Big Lebowski:)

the holy mountain
zardoz
paprika (anime)

Korkunç bir film serisi

fear and loathing in las vegas

tüm tavsiye edilen filmleri unut ve hardcore henry'i izle

interstate 60

Requem for a dream - netflix
Kafa iyiyse akar gider. Kafa iyi değilse izlerken iyi oluyo zaten müzikler, görüntüler konu falan derken.

www.sinemalar.com

uk için mike leigh ve ken loach.
us için gelmedi aklıma. gelirse editlerim.

izlemediyseniz "biutiful" var javier bardem'in oynadığı. ispanya'da geçiyor.

aslında "los lunes al sol" dediğinize daha yakın sanırım. bunda da javier bardem var.

Bu filmlerin babaları i daniel blank ve los lunes al sol'dur

Hissettireceği ilk ve en güçlü duygu çaresizlik olmasa da: Trainspotting

sorry we missed you

abd için 8 mil.

Polat mafyayı çökertiyor. Sonra polat'ın devlet için çalıştığı ortaya çıkıyor. mahkemeye çıkıyorlar. Ben ne yaptıysam vatan için yaptım falan derken salıyorlar bunları. Sonra mafya bitince ne kaldı? iş adamları kaldı. İş adamlarının arasına girip onları da eh işte bitiriyorlar gibi olurken, işin içine devletin yozlaşmış adamları giriyor. Devletten kovulmuş, devleti ele geçirmek isteyen adamlar falan. En meşhuru iskender büyük <3 bu iskender büyük ölüyor, bir başka yine devlet içinde devlet adamları geliyor. bunlar bir bir ölüyorlar. 4-5 tane var böyle gelen.

ennn sonra işin içine üzerimize oyun oynayan yabancı devletler giriyor. polat ve yeniden canlandırdığı kamu güvenli teşkilatı örgütüyle bunlara dur diyor. Ama uzun sürüyor bu muhabbetler. öyle hemen bitmiyorlar. O sıra ihtiyarlar denilen gizli bir türk oluşumu var. Polat'a görev falan veriyorlardı. O oluşumun liderine ak sakallı diyorlar. Polat, ilerleyen bölümlerde ak sakallı oluyor. Yani oluşumun başına geçiyor. Ama saklanıyor bir süre, çoğu kişi bilmiyor bunu. Akif denilen bir başkası da kgb'nin başına geçiyor.

işte amerikalılarla çatışma cart curt derken. Gizemli bir asa varmış. illuminati için önemli bir asa. O asayı bulmak için, illuminati gölge isimli bir paralı asker liderini tutuyorlar. Adamın amacı asayı bulup, illuminatiye girmek. Asa da kgb'nin üssünde saklanıyor. Gölge ve ekibi kgb üssünü basıp, herkesi öldürüyor. bir polat ve kazma cahit kalıyorlar. kazma cahit ve polat bir süre uğraştıktan sonra gölge ve diğer üst düzey illuminaticileri öldürüyor, sonra kgb üyelerinin gömüldüğü mezarlığa gidip dua okuyorlar. böyle bitiyor.

@eazy devamı olan "pusu"yu da anlatmış, ama KV mahkeme sahneleri ile bitiyor. Vaktin yoksa mahkeme sahneleri izle youtubedan.

en sevdiğim mafya dizisidir kendileri. filmi berbattı. son sezonda öyle (spoiler sayılmaz) ama arada özellikle ilk iki sezonu açar izlerim. uzun uzun yazamıyorum şu an ama dizinin geçtiği bölgeyi biraz araştırırsan pek çok sorunun cevabı var aslında. ayrıca elbette kurgu bir dizi ama ağırlıkla gerçek olaylar ve kişiler var. zaten bu yüzden dizinin senaristi falan mafya tehdidi alıyor.

internette de araştıramıyorum spoiler yiyeceğim diye. mesela bir karakterin ilk sezonda ölmediğini yanlışlıkla gördüm araştırırken ilk bölümlerde. ölmesini bekliyordum istiyordum
bir genç kadını öldürme olayı gerçekmiş. öldürülmüş mesela
ispanyaya kaçan boss da gerçekmiş.

sopranos, godfather, scarface, untouchales gibi kült filmler diziler gibi değil. o yüzden garipsiyorum

Hocam bütün sezonları bitir üzerine konuşalım istersen. İzleyen doğru düzgün kimse yok. Bu dizi hakkında kimseyle konuşamadığım için çıldırıyorum :) benzer ekolden suburra var. hem dizi hem film olarak.
not: ciro reis'e dikkat.

En son tenet var, izleyince de anlaşılmıyor

la tormenta

Knife out.

La grande bouffe

Predestination

Thirteen days
To live and die in LA
Thief
Gandhi
Under siege
House of games
Fugitive
Dersu uzala
Three days of condor
Road to perdition
Point break
Arlington road
Salton sea
Shooter
Intouchables
Finding forrester
Reign of fire
In the line of fire
Ford v Ferrari
Short term 12
Awakenings
A Bronx Tale

better call saul

izlemediyseniz better caul saul'u izleyin beğenirsiniz

The night manager. True detective, fargo . Terror güzel diziler.

ozark var tam breaking bad ayarında

better call saul

mindhunter biraz

O dönem ben de bi gazla 3D TV aldırmıştım bizimkilere. Sonra bilgisayara da 3D monitör aldım oyunları 3D oynarım diye. İlk heves bi 3D film açtım. Ondan sonra ne tek bir 3D film ne de 3D oyun açmadım.

animasyon filmler iyi oluyor. Pixar animasyonu vs. izlerseniz tavsiye ederim.

Normal olarak (yine karma ama), Alita Battle Angel'ı tavsiye edebilirim.

artık 3d tvler satılmıyor bile. boş bir özellik.

saygı

masum güzeldi ama netflixte de vardı en son. sadece onun için almaya değmez. benzer değil ama sıfır biri sevmiştim.

yarım kalan aşklar var, en güzeli ama almaya değer mi bilmem arap sitelerinde bulabilirsiniz dizileri.

Yarim kalan asklar+1
Exit
7yuz

Bunlar eli yuzu duzgun diziler

Valla 1 senedir düzenli üyesiyim, içindeki festival filmleri filan da hiç fena değil blunun.

bence 1 ay alıp bakıp sarmazsa bırakın, kaçak siteden izlerken kalite&kesinti vs. derdi çok.

(bkz: django unchained)
www.youtube.com

kadeh kaldırdığı da great gatsby'den.

Kadeh kaldirdigi wolf of wall street olmasi lazim

Peep show
Lilyhammer
The terror

twin peaks sezon 1
twin peaks sezon 2
twin peaks fire walk with me
twin peaks sezon 3

bir sürü yok aslında inheritance'ın yazdığı kadar, çekim sıraları da böyle zaten.

çok oldu ama aklımda kalan şu
o ikizlerin hayatı bu aslında tek büyük numaraları var ve ikiz oldukları bilinirse numaraları kalmayacak. onlarda hayat boyu saklamışlar tek karakteri sıra ile yaşıyorlar.

ama wolverin abimiz ikiz değil ve nasıl yaptığını çözemiyorlar bu yüzden deliriyorlaar.

toparlayayım bale abimiz doğuştan beri ikiz ama hep saklamışlar. ışınlanma numarası hilesi bu ve kimse bilmiyor(hatta birinin parmağı kopunca diğeride kesiyor parmağı)

wolverin abi ışınlanmaya sahip ama bunlar ışınlanma olmadan bu numarayı nasıl yapıyor diye kafayı yiyor

malum filmde hep rekabet ve sabotaj halindeler

Kafanı biraz daha karıştırayım.

Alfred'in zaten ikizi var. Onda olağanüstü bir durum yok. Tesla'yı kağıda sadece Angier'ı yanlış yönlendirmek ve parasını gerçek dışı bir şeye harcatmak için yazıyor.

Kafanı karıştıracak bölüme gelirsek; Tesla aslında klonlama makinesi falan yapmıyor. Bizler seyirci olarak öyle olmasını istiyoruz. Yani Cutter'ın söylemiyle "You don't really want to know. You want to be fooled."

Bu anlattığım teoriyle ilgili şu entry'yi okumanı öneririm: #24722889

Alfred(c. Bale) ikizi vardı hep. o sebeple zaten filmin başında benim numaralarımı kimse yapamaz diyor ve o sevdiği kızın evine girme sahnesi var mesela. orada ikizi giriyor işte.

neden kağıda tesla yazdı?
Angier'ı boşu boşuna uğraştırmak için. bir de ona inanacağı bir açıklama yapması gerekiyordu. adamın tesla'nın böyle bir makine yapabileceği inancına sahip olduğunu biliyordu. kendisi sadece show amacı ile tesla'dan makine almış.

Alfred tesla'nın böyle bir makine yapacağını bilmiyordu. salladı yani. ama tuttu. tesla makineyi yaptı. zaten filmde de angier sen hiç bir zaman böyle bir makine yapmadın beni kandırdın dediğinde tesla ben yaptığımı söylemedim yapabileceğimi söyledim diyor.

Alfred makinenin öyle bir gücü olduğunu bilmiyor o sebeple normal yollar ile Angier'in o kadar mesafeyi nasıl gittiğini çözmeye çalışıyor ama çözemiyor hatta sonra pes edip bırakalım yapsın showunu vs diyor.

@himmet
hacı abi sen şimdi diyorsun ki angier son show'u için 100 tane dublor buldu hepsini sıra ile öldürdü? bunu mu diyorsun?

yani ilk numarasındaki gibi bardan falan 100 adam toplayıp kendine benzetip öldürttü mü diyorsun?

Gençler tamam da soru o değil. borden (veya ikizi) angier'a oyunun sırrı diye bi kağıda tesla yazıp veriyor, o ne alaka? Arkadaş diyor ki acep borden çok daha önceleri tesla'nın aletiyle kendini kopyalamış da ikizi öyle mi oluşmuş acaba?

Bu ikizlerin doğuştan olduğuna dair bi bilgi yok. Borden da angier'a tesla yazıp veriyor. Yani borden da ikiz değil klon olabilir. Ama öyle olsa angier'ın numarasını hemen anlamalıydı.

Gerçi belki de anladı ama her oyundan sonra klonu akvaryumda boğuyor olabileceğine ihtimal vermemiş, ulan her sefer klonlanıyorsa nerde bu klonlar diye düşünüp onu anlamaya çalışmış olabilir.

@kibrit

adamın amacı hedef şaşırtmak ve adamı londra'dan göndermek. zaten tesla'nın fuarında gördüğü için ona tesla'dan makine aldım yalanını attım dediğinde adam zokayı yutuyor ama tesla cidden makineyi yapıyor.

ayrıca ikizlerin doğuştan olduğuna dair en büyük kanıt sevdiği kızın evine girme sahnesi.

@duyurukullanıcısı

ben demiyorum. bu bir teori ve bana mantıklı geldi. doğruluğunu teyit edemem, aksini de ispatlayamam. Christopher Nolan'ın olayı bu zaten.

Inception'ın finalinde Dom'un rüyada mı gerçek hayatta mı olduğunu bilemeyeceğimiz gibi...

@himmet

abi koca bir şapka sahnesi var. ayrıca sanırım kedi de klonlandı. yine filmin sonunda adam makineyi ilk kez denediğinde eğer çalışmazsa intihar edeceğim diye silahını hazırlamışken karşısında bir anda klonunu görüp şaşırıp klonunu vuruyor.

ayrıca filmin en vurucu sahnesi;

hiç bir zaman bilemezsin prestijdeki adam mı olacaksın yoksa su da boğulan mı? senin teorin doğru olsaydı zaten kendini hep prestijde göstereceği için bu sözü söylemezdi.

nolan'ın seyirciye attığı en büyük kazık makinenin nasıl çalıştığını söylememesinir. inception'da da söylemedi, interstellar'da da söylemedi.

adam bizi böyle böyle yiyor işte.

@duyurukullanıcısı

dostum o şapka, kedi kopyalama olayları falan hepsi aslında Angier'ın hilesi. Yani asıl hile kopyalanması değil, Borden'ı kopyalandığına ve makinenin çalıştığına ikna etmek için günlüğüne yazdığı yalanlardan ibaret. Filmde nasıl seyirciye kandırıyorlarsa filmin bütünü de filmin seyircisini, yani bizi kandırmak üzere kurgulanmış.

Konuyla ilgili daha detaylı bir yazı şurada var: www.reddit.com

@himmet

detaylı yazı dediğin 2 upvote almış hocam. hadi post 10k upvote falan alır. hadi reddit standartlarında belki derim doğruluk payı vardır. post ilgi bile çekmemiş.

yani çekmeye çalıştığın teori her noktasından çöküyor. adam filmin ortasında bir dublorü idare edemişken bir tanesine bile kendine benzetmeye 2-3 ay harcamışken. 100 tane bulmuş hepsini kendine benzetmiş sonra hepsini sıra ile öldürmüş diyorsun.
çok saçma yani.

ben filmi ilk izlediğim de dedim nolan kesin şuradan yürüdü,

eksisozluk.com

arkadaşlar nolan molan tamam da o kadar da şeyapmayın yani.

borden angier'ı yanıltıp para harcatmak için kağıda tesla yazmış olabilir, orasını anlamamışım kabul.

lakin tesla aslında makineyi yapmadı, bize öyle zannettirdi, kendi 100 benzerini bulup hepsini öldürdü falan buna inanıyor musunuz gerçekten? adam tek bir benzerini bile zar zor bulup idare etti, 100 benzerini nereden bulsun? ha bunu iddia ediyorsanız şunlara cevap alayım.

1. angier makineyi ilk denediğinde karşısında yeni bir angier oluştu, o ne?
2. angier akvaryumda boğulduktan sonra cutter angier'ı morgda teşhis etti. cutter da mı anlamadı onun benzerlerden biri olduğunu?

tesla basbayağı klon makinesini yapmış. filmin sonunda ormanda bin tane şapkayı, kediyi falan gördüğümüz sahneden de bunu anlıyoruz. yok film bize zannettirdi, filmin asıl olayı o falan, o kadar da zorlamanın alemi yok.

filmin asıl olayı şu. angier her seferinde oluşan klonu değil, kendini öldürüp hayatına klon ile devam ediyordu. yani klonlayıp klonlayıp öldürse hafif kalacaktı belki ama ölen her sefer kendisiydi. o bahsettiğiniz bütün aforizmalar her sefer kendini öldürdüğü için. ayrıca öldürme yolunun karısının ölüm şekliyle aynı olması da karısının ölümüne bir öykünme.

@duyurukullanıcısı


dostum sözlükteki entry'yi ben yazmadım. o yüzden 100 kişiyi öldürmüş falan demiyuorum. angier'ın tesla'ya gidişinden itibaren yaşananların tamamı aslında angier'ın günlüğüne yazdığı bir numaradan ibaret diyorum. daha doğrusu bu da bir teori. benim hoşuma gittiği için ben böyle olduğunu varsayıyorum. sen öteki türlü düşünebilirsin. sonuç olarak bu bir film ve aslında ne olduğunun net bir cevabı yok. nolan'ın tarzı bu. o yüzden sen istediğine inan ben istediğime inanayım. reddit'te 2 upvote alması bir gösterge değil. çünkü benim anlattığım da nihai bir sonuç değil. birkaç teoriden biri. burada teoriyi çökertmeye ya da doğrulamaya çalışmıyoruz. bilimsel bir teori değil neticede.

@kibritsuyu

bir yukarıdaki cevabıma bakabilirsin. biz burada kimi teorisi daha uzağa işeyebiliyor tartışması yapmıyoruz ki.

"100 dublör bulup öldürdü" kısmı gerçek değil. angier'ın günlüğünde bahsettiği 'yalanın' bir parçası. daha doğrusu her akşam üzeri örtülü bir kabin çıkarılıyor tiyatronun arkasından. borden onu ölen klon sansın diye.

cutter kısmı daha karışık. cutter'ın teşhis ettiği kişi gerçekten angier ise lord caldlow kim? borden ve ikizi sırrını bilen cutter lord caldlow'un aslında angier olduğunu bilmiyor mu? eğer biliyorsa onun klon olup olmadığını bilmiyor mu? klon olduğunu biliyorsa bütün numarayı biliyor demektir. böylece her akşam bir angier'ın öldüğünü biliyor ise son akşam ölen kişinin diğer günler gibi öldüğünün farkında ama borden'ın idam edilmesine sessiz mi kalıyor. bu soruların cevaplarını film içinde kesin olarak bulamayacağımız gibi bu teorinin ya da bir başka teorinin 'doğru' olduğunu bulamayız.

dediğim gibi biz burada bir gerçeği aramıyoruz. bu bir teori. tıpkı inception finalindeki sürekli dönen ama son anda yalpalayan totem gibi bir durum. totem duracak mı durmayacak mı bilmiyoruz ve Dom'un rüyada mı ya da gerçek hayatta mı olduğu yargısına varamayız.

@himmet

abi sen tüm filmleri böyle izliyorsan. matrix'te ne anladın çok merak ettim.

''cutter'ın teşhis ettiği kişi gerçekten angier ise lord caldlow kim?''

angier alfred'in mutlaka gösterisine geleceğini biliyordu. o sebeple sadece 100 gösteri diye reklam yaptı. eğer gitmez ise sırrı öğrenemeyecekti. o sebeple geleceğini kesin biliyordu. o geleceği günü bekliyordu angier. o sebeple alfred'in sahne arkasına girdiği gün. prestije çıkmadı. adamı hapse mahkum etti ve kendi (yani klonu) lord caldlow oldu.

adamın amacı aldred'i öldürüp intikam almak!

cutter'a bilerek hiç birşey söylemedi çünkü mahkemede inanarak alfred'in suçlu olduğunu söylemesi gerekiyordu. ve cutter aynen angier'ın planladığı gibi alfred'e karşı tanıklık etti ve adamı astırdı. sonra pişman oluyor hatta angier'ın ölmesine bile göz yumuyor final sahnesinde.

'' borden ve ikizi sırrını bilen cutter lord caldlow'un aslında angier olduğunu bilmiyor mu? eğer biliyorsa onun klon olup olmadığını bilmiyor mu? ''

cutter'ın bi boktan haberi yok alfred'in dublor kullandığını sanıyordu hatta. angier lord olarak karşısına çıktığında tüm numarayı anlıyor.

'' böylece her akşam bir angier'ın öldüğünü biliyor ise son akşam ölen kişinin diğer günler gibi öldüğünün farkında ama borden'ın idam edilmesine sessiz mi kalıyor. ''

bilmiyor hacı bilmiyor. zaten angier adamı sahne arkasına hiç sokmadı. numarayı bilmiyor zaten bir sihirbaz diğerine numarasını söylemez prensibi olduğu için üstelemiyorda.

kimse bilmesin diye zaten kör adamlar kullanıyor.

daha fazla cevap yazmayacağım. bu filmin bu kadar açıklamaya ihtiyacı yok.

vay aq.

himmet hocam, yönetmen nolan diye bu kadar teori kasıp zorlamaya gerek yok ki ya, tamam adamın tarzı bu dai, işte insepşının sonundaki gibi yalpalayan topaç gösterip sonunu seyirciye bırakır da bu da bi insan. niye kimsenin hiçbir halt anlamayacağı film yapsın ki. yani yazdıkların aşırı zorlama. teoriye falan gerek kalmadan anlaşılan şeyler için "hmm nolan yaptığına göre bu böyle dümdüz olamaz, kesin şöyle böyle bambaşka bir şey kast etmiştir" demeye ne gerek var?

----
"100 dublör bulup öldürdü" kısmı gerçek değil. angier'ın günlüğünde bahsettiği 'yalanın' bir parçası. daha doğrusu her akşam üzeri örtülü bir kabin çıkarılıyor tiyatronun arkasından. borden onu ölen klon sansın diye.
----
velev ki öyle sansın diye yaptı, boş akvaryumlar çıkardı. e filmin sonunda tiyatro yanarken gördük biz o akvaryumları, hepsinin içinde ayrı birer ölü angier var. hem madem akvaryumlar boş, hepsi borden'ı yemlemek için, her gün bin tane seyircinin önünde kaybolan angier nereye gitti?

----
cutter kısmı daha karışık. cutter'ın teşhis ettiği kişi gerçekten angier ise lord caldlow kim?
----
e son kalan klon işte. kendi akvarumda öldü, cutter da teşhis etti. klon da borden'ın sahne altına girip fark ettiğini gördü, ölümünü borden'a kitlediği için prestijde ortaya çıkmayıp defoldu gitti. film boyunca bin ayrı kılığa giriyorlar zaten. bu da gitmiş bi şekilde lordluk ayarlamış kendine. artık önceden öyle bir geçmişi var mıydı, sonra mı oldu, çok da önemli değil. yani lord olmuş, kont olmuş fark etmez. başka bir kimlikle saklanmış işte. cutter dahil herkes kendini öldü sansın diye, daha doğrusu cesetle ve kilitli akvaryumla yakalanan borden öldürdü sansın diye. makinesini istemek için cutter'ı ayağına çağırdığında ciddiye alınsın diye köylü möylü olmamış, lord olmuş.

----
borden ve ikizi sırrını bilen cutter lord caldlow'un aslında angier olduğunu bilmiyor mu?
----
cutter, borden'ın ikizi olduğunu da bilmiyor ki. sadece yer değiştiren adam numarasını çözmeye çalışırken "kesin dublör kullanıyor" diye tahmin yürütüyor, angier da "hayır o kadar basit olamaz, ikisinin de parmağı yok, aynı kişi" diyor. cutter'ın bi boktan haberi yok.

lord'un da aslında angier olduğunu görene kadar bilmiyor, görünce de aşırı şaşırıyor zaten.

----
eğer biliyorsa onun klon olup olmadığını bilmiyor mu?
----
ikizi olduğunu bilmiyor.

----
klon olduğunu biliyorsa bütün numarayı biliyor demektir.
----
klon olduğunu da, numarayı da bilmiyor. angier cutter'ı sahne arkasına hiç sokmuyor.

----
böylece her akşam bir angier'ın öldüğünü biliyor ise son akşam ölen kişinin diğer günler gibi öldüğünün farkında ama borden'ın idam edilmesine sessiz mi kalıyor.
----
bilmiyor. hiçbir şeyin farkında değil. lord'un sıfatını görene kadar da anlamıyor. gördüğünde anlıyor, borden'ın çocuğunu da görüyor yanında. idama engel olmak için "senin yüzünden bu çocuk yetim kalacak" diyor, lord ipnesi hayır diyor, makineyi de tiyatroma teslim et diyor.

----
bu soruların cevaplarını film içinde kesin olarak bulamayacağımız gibi bu teorinin ya da bir başka teorinin 'doğru' olduğunu bulamayız.
----
bu soruların cevabı film içinde kesin olarak var. zaten o yüzden boşa teori kasıyorsun diyorum. dümdüz açıklanıyor bunlar yahu.

Ne olduğunu sanırım anlayan biri yok. Oyuncular da bir röportajda biz de ne olduğunu anlayamadık demişlerdi:)

eh spoiler diyelim de

zamanlardan farklı evrenlere geçildi ya ikinci sezonun sonunda, işte iki farklı winden evreninde ademle havva gibi "adam'la eve" varmış meğer, jonas'ı biliyorduk zaten o adam'dı, eve de martha'nın yaşlılığıymış. bunlar sürekli kendi gençliklerini manipüle ede ede döngüyü tamamlatmaya mı çalışıyorlardı neydi orasını ben de unuttum şimdi.

ama meğersem o ikisinin de çabaları beyhudeymiş de aslında üçüncü bir evren varmış. orası esas yer, orada olan bir şeyden ötürü bu ikiye ayrılmış farklı winden evrenleri var. olay meğer o ana evrende olan şeyi bulmakmış, yani o winden'de bir şey oluyor, bu iki diğer tuhaf winden evrenleri oluşuyor jonas ve martha'nın, oralarda da olay bir türlü düzelmiyor. çünkü o windenler bölünerek oluşmuş, ana winden oralar değil.

bu iki sezon izlemiş olduğumuz bozuk winden'i ve onun paralelini yaratan da tannhaus'muş. tannhaus'un ergen irisi bi oğlu var, oğlunun karısı var kızı var falan. tannhaus da işte böyle biraz sevgisini gösteremeyen kütük bilim adamı baba. baba oğul bunlar tartışıyolar yağmurlu bi günde, çocuk da hanıma diyor ki topla pılını pırtını bu gece yola çıkıyoruz gidiyoruz. sonra bunlar giderken bi kaza yapıyolar ölüyolar. tannhaus bunalımlardan bunalımlara koşarken zaman bükücü (işte zaman makinası mıdır nedir) bişi yapmaya çalışıyor, bükerken de bu iki bozuk winden'i yaratıyor.

bunları kim öğreniyor peki, claudia. nasıl öğreniyor, işte bulmuş bir gün orayı çok sorgulayamıyoruz. genç martha'yla Jonas'a diyor ki siz o ana evrene gidiyosunuz canım, orada bu işi hallediverin. neyse bunlar bir şekil o ana evrene gidiyorlar, yolun ortasında duruyolar bi yerde, tannhausgilin oğlan geliyo tabi bunlar görünce acı bir frenle duruyor, iniyor siz manyak mısınız olm diyor (sinirli zaten). martha'yla jonas da creepy creepy konuşuyolar işte, ilerideki yol kapalı gitmeyin falan diyolar, babasının bi lafını söylüyolar falan. adam da böyle babacığım o kadar da kötü bi insan değil, hava da kötü, biz eve dönek, sonra hava daha iyi olduğunda yola çıkarız diye düşünüyorlar. böylece kazayı yapmadan eve dönüyolar. ölmedikleri için tannhaus makineyi yapmıyor. makineyi yapmayınca da o diğer windenler oluşmuyor. böylece kahramanlarımız geleceğe dönüşteki marty'nin fotoğraftan silinmesi gibi dünyamızdan pixellerine ayrılarak yokoluyorlar. arkada da what a wonderful world çalıyor.

sanırım tam bu sondan önce şu oluyordu, marthayla jonas interstellardaki gibi bişi yaşıyolar böyle bi boyuta geçmişler. o boyutta birbirlerini ararken kapı gibi bir şeyler görüyorlar ikisi de ayrı ayrı. martha'nın gördüğü kapıdan bi erkek çocuğu, jonas'ın gördüğü kapıdan da bi kız çocuğu bakıyor, meğer işte çok küçük çocukken kendi dolaplarında böyle bişi görmüşler. sonra işte rüyaydı heralde falan diye düşünmüşler, meğer çocukken kendilerini görmüşler falan. onu fark ediyolar. sonra birbirlerini bulup o gördüğüm senmişsin yapıyolar öyle de işte yok oluyolar. o diğer windenlar da böyle yavaş yavaş yok oluyor müzik eşliğinde.

en en sonunda da, diğer windenlar artık yok olmuş. ana winden'da katharina, regina, hannah, wöller kardeşler, ve peter doppler var. diğer tüm kahramanlar o diğer windenlarda var olabilmişti çünkü, bunda yoklar. işte hannah hamile, hep gözü bantlı gördüğümüz wöller'den. diğer wöller (peter'ın karavanına gittiği wöller) ve peter sevgililer. regina kanser değil. katharina da normal duruyo öyle. en son hannah'ya çocuğun ismini ne düşündünüz diyolar, ürkünçlü bir ortam oluyor "jonas güzel isim aslında" diyor hannah, elektrik kesiliyo geliyo bişiler oluyor kadeh kaldırıyorlar bitiyor.

çok sikkoydu bence son sezon, ben de baya bok gibi anlattım şu an :D ağzımı da bozdum kusura bakmayın :D

Şimdi o Noah'lı, düzgün çalışmayan zaman makineli mevzu şöyle bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam. Noah'nın Elisabeth'le bebeği oluyor (charlotte), bunlar ormanda yaşamaya başlıyorlar - bu olurken hangi zaman dilimindelerdi unuttum. Sonra bir gün bebekleri çalınıyor. Bebeği "apocalypse sonrası Elisabeth" gelip alıyor döngü devam etsin diye, ama Noah ve o zamanki Elisabeth bunu bilmiyorlar. Acılı baba Noah da bebeğini bulabilmek için zamanda yolculuk yapmak istiyor. Makineyi çalıştırabilmek için de o deneyleri yapıyor. Böyle bir şey oluyordu sanırım kabaca. O çocuğun özel bir olayı yok yani aslında, deneklerden biri öyle :)

Sword of the stranger

Kenshinin live action filmleri de izlenebilir

8. sezonda hapishanede geçen bölüm var. O iyiydi.

ilk 6 sezonu izlediysen izle bitir derim.
spoiler filan vermeyim durduk yere sonuna kadar izle :)

7. Sezonu hatirlamiyorum niyeyse ama 4. Sezondan sonra benim en sevdigim 8. Sezondur. House sanki bi ekstra gamsiz, ekstra bi eglenceli tip oluyor :d tekrar tekrar acar izlerim.

dizinin en güzel yerlerine gelmişsiniz esasen :)

"la grande bouffe" olabilir mi içinde bu tarz milyon tane saçmalık vardı. hatırımda tek kalan kısmı absürt iğrençliği, gözüm yemedi sahnelerine tekrar bakmaya.

The East?

www.imdb.com

çok film yok ama şöyle bi liste oluşturmuştum zamanında. hepsini de izlemedim bu arada istediğin gibi mi bilmiyorum ama bakarsın işte.

mubi.com

- Sergei Eisenstein'ın Ivan the Terrible serisi (www.imdb.com) (www.imdb.com) (www.imdb.com) ve Alexander Nevsky (www.imdb.com)

- Marketa Lazarova (www.imdb.com)

- Becket (www.imdb.com)

- Valley of the Bees (www.imdb.com)

- The Return of Martin Guerre (www.imdb.com)

- The Hour of the Pig (www.imdb.com)

ran (ve birçok başka kurosawa filmi)
jean d'arc
andrei rublev
Det sjunde inseglet
Matka Joanna od Aniołów
monthy python & the holy grail (komedi)

Funda Güray

üçüncü sezon güzel başladı ama bence kötü bitti. ben tekrar izlemem. 1 ve 2'yi izlerim. 2'ye niye kötü diyorlar bilmiyorum, 2'de çok fazla ve güzel karakterler var.

ben beğendim şahsen.
belki 1. kadar kült değil; ama kesinlikle kötü bir dizi de değil.

2 muhtesem. Final bölümü bence dizi tarihinin en etkileyici bölümlerinden biri .

ben 2’yi 1’den daha çok seviyorum ancak 3. sezon leş adeta insanın zihniyle dalga geçen bi sezon kesinlikle izleme.

Birinci ve ikinci sezonu çok seven biri olarak ben izleyemedim.

Olmamis 3. Sezon maalesef.

2, kisim kisim aklima dustukce hala tuylerimi diken diken eder. 3'un anasiyla bacisiyla oynanmistir.

Yani 2’yi mi izleyelim? Üç biraz sıktı zaten

1 de iyidir. 1-2'yi göm, zirvede birak.

ha afedersin, 1'i sey yapmissiniz zaten. 2 yeterli evet.

Seven samurai var ama baya eski niye eski istemiyorsun ki

Eskileri buyuk ihtimal izlemisimdir o yuzden.

Hirokazu Koreeda filmleri var izlemediyseniz. Shoplifters, After the Storm

Masaki KOBAYASHİ- Harakiri
Hiroshi TESHİGAHARA- Women İn The Dunes
Akira KUROSAWA- İkuru
Kenzi MIZOGUCHİ- Ugetsu
Yasujiro OZU- Late Spring
Chan Wook PARK- The Handmaiden (yarı Kore yarı Japon sayılır.)
Toshio MATSUMOTO- Funeral Parade of Roses
Anh Hung TRAN- Norwegian Wood

Çoğu eski ama belki izlemediğin vardır diye yazmak istedim.

Seven Samurai önermiyorum. Bence overrated bir film. O kadar baydı ki 3 saat boyunca...

Ne tesadüf ben de şimdi Shoplifters'i (2018) açtım izlemek için. Dram filmi ve bol ödüllü bir film. Henüz izlemediğim için oneremiyorum ama bı bakın isterseniz.

Tesekkurler. Burada yazan cogu filmi izledim. Aradigimi bulamadim.

Nasi anlatilir boyle ic daraltan aile sorunlari iceikli,.japon kulturu yogunluklu filmler.

Cok begendigim bir kac tane var lakin neydi derseniz isimlerini bilmiyorum. Arasam da bulamam.



Japon filmerini internetten arayamiyorum istedigim sekilde.

moe no suzaku
hadaka no shima
nobi

sonuncusu savaş filmi ama yazmadan edemedim.

belki hana-bi ve kiyarüstemi'den like someone in love da dâhil olabilir. ikisi de yeni sayılır ve bir yanıyla aile draması.

izlemis olabilirsiniz ama yine de yazayim. survive style 5+ ve bullet ballet

www.inceeleyen.com

Tam dediğiniz tarzda film TRT 2 de ailecek izlemiştik ben ve annem ağladık. Çok sevdim filmi. İsmi bitmeyen yürüyüş

Anime oluyorsa ;
Ateş böceklerinin mezarı.

www.imdb.com

El Secreto de Sus Ojos
el cuerpo,
Celda 211
Los lunes al sol
Contratiempo
Relatos salvajes
nueve reinas

hepsi saglam filmlerdir. cunku ben ispanyol filmlerinin hastasıyım.

@Koela +1

Hogar
La Cara Oculta

Mientras duermes 2011 (Tosar reis)
Summer 1993 (2017)
The Invisible Guest (2017)
Relatos salvajes(arjantin -ispanya )
Even the Rain (2010) (ispanya- meksika)
Agora 2009( ispanya- ingiltere)

21. yy demişsin ama iki tane çok kaliteli 99 yapımı var:
Todo sobre mi madre
Garage Olimpo

Güney Amerika dediğin için de Uruguay yapımı şunu önereyim:
LA NOCHE DE 12 ANOS

Gerildiğim ve etkilendiğim bir filmdi. Belki istediğiniz tür değildir ama İspanyol sinemasını sevenler beğenebilir.

Mientras duermes

tambien la lluvia

lucia y el sexo

Tam cevap değil ama şöyle bir ek bilgi vereyim, bu hafta sonu boyunca blu tv ücretsiz olacak.

forgetting sarah marshall olabilir belki. hawaii'de bir otelde geçiyordu yanılmıyorsam.

Dizi olarak sayılır mı bilmem ama Sex Education'ın geçtiği kasabaya hayranım. Galler'de çekiliyordu sanırım, manzaralar falan harika.

50 first dates
When harry met sally
Before sunrise

et tabii ya. sonra neler neler oluyor.

Belki de o olay tesadüf değildir. Belki de sadece tesadüftür.

aynı bölümlerde ben de bırakmak istemiştim, o kadar izledikten sonra neyse bırakmayım dedim. önceki bölümler kadar tat vermedi ama insan sonlarını merak ediyor tabi.

özet, bırakma, devam et, dizinin sonu güzel.

Devam et tabi, ama zaten bu bahsettiğin çok saçma değil ki. Suçu işlediğin ve yargılandığın bölge aynıysa zaten farklı bir hapishaneye düşmen çok zor. Aynı hapishanede aynı koğuşlara denk gelmek de biraz güce ve çevreye bakar.

ben x1,5 hızla izlemiştim. bu da bir fikir. :)

Adamı Samuel Vanunu kendisi tuttu. Garip gelecek ama baron olmak için bunu kullandı.

Vanunu'nun kendi oyunu.

baron olmak için kullanmadı, laz ziya'yı konseyden ihraç ettirmek için kullandı.

kirve laz ziya'ya "samuel'in karısıyla sevgilisini sevişirken kaydedip şantaj yapalım, samuel adaylıktan çekilirse sen baron olursun" diye gaz verdi. oysa kirve samuel ile birlikte iş yapıyordu. adamı da samuel kendi tutup karısıyla birlikte olmasını sağladı. laz ziya (belki de kirve) sevişme görüntülerini kaydettiler, laz ziya samuel'e şantaj yaptı baron adaylığından çekil diye ama samuel de bu şantaj konuşmasını kaydetti. ertesi gün konseyde samuel dedi ki karımın sevgilisi varmış, bunu kaydettiler ve bana şantaj yaptılar, bu yüzden adaylıktan çekiliyorum. ama bunu yapan da laz ziya'dır, aha ses kaydı. öyle olunca laz ziya'yı konseyden attılar.

adam eksik olunca yeni üye lazım geldi, polat'ı konseye aldılar ve üzerinde ittifak sağlandı ve baron oldu.

aslında hepsini polat'ın baron olması için nizamettin, daha doğrusu tapınakçılar organize etti.

Kibrit suyu +1 oyunu tapınakçılar organize etti.
Polat baron olduktan sonra samuel çantasındakileri takdim etmişti ve şöyle bitirmişti, “bu çantadakiler babamdan bana, babam babasından, babamın babası da onun babasından beri bizde ve bu daha devam eder geriye doğru” minvalinde bir şeyler demişti. Polat sen neden çocuk yapmıyorsun diyince, samuel bundan sonra benim çantayı bırakmama gerek olmayacak şekline konuşmuştu. Yani samuelin ne eşe ne de çocuğa ihtiyacı vardı. Bu oyunu tapınakçılar yapmıştı ama Samuel’de bunu biliyordu, bir şekilde önüne çıkacağı anı beklemişti bence.

Evet gençlik dizisi hatta ergen dizisi

lise dizisi. çerezlik iyi gidiyor. çok sıradan değil, muadillerine göre başarılı.

Anladığım kadarıyla özellikle özgün olan kısımları şöyle:
-İlk çıktığında hiç reklamı yapılmamış, gençlerin kendi kendine keşfetmesi ve yetişkinlerin haberi olmaması amaçlanmış
-Gerçek zamanda yayınlamış: yani hafta içinde bir olay ne zaman gerçekleşiyorsa o zaman 3-5 dakikalık klip yayınlanmış. Bu da bir heyecan yaratıyor tabi ne zaman klip düşecek diye
-Hikaye sadece dizi olarak değil ek olarak sosyal medyada da ilerlemiş: Karakterlerin mesajlaşmaları, Instagramları falan hep hikayeye dahil ve olay örgüsünü zenginleştirici
-Oyuncular da karakterlerle aynı yaşta ve oyunculuklar çok doğal. Sanırım o aşamada kimse profesyonel oyuncu değil hatta Even'i oynayan çocuk dizi yayınlanırken hala kafede çalışıyormuş mesela.

Ben kendim sadece Skam'ın Alman versiyonu olan Druck'ı izledim o nedenle Skam özelinde konuşamam ama diziyi bu şekilde gerçek zamanda takip etmek gerçekten keyifliydi benim açımdan.

güzel bir gençlik dizisi bence tavsiye ederim. ergenlerin ergen gibi davranmadığı bir dizi. yani ergen aktivitelerini yerine getiriyorlar bolca ama ergen zihniyetli değiller çok acayip gelmişti bana o yüzden.

Sybil 1976
www.imdb.com

Kimse yazmadan: conjuring 1-2

repulsion

Fractured izledik yakın zamanda. Fena değildi.

The Wailing

A dark song

It follows

tabiki
conjuring

A perfect murder
The tane
Diaboliqiue
What lies beneath
Countdown
Hepsi muhteşemdir

The game olacaktı

Under the shadow(2016) izlemiştik beğenmiştik.

jacob's ladder

Mientras duermes
La cara oculta
Contratiempo
El cuerpo

Ve daha fazlası, ıspanyol gerilim sineması diye aratirsan bulabilirsin.

Annabelle serisi Conjuring ile bağlanıyordu sanırım, Insidious serisi, film değil ama inanılmaz korkutucu bir dizi olarak Marianne.

The others
Hide and seek

merhaba,
filmdeki halini sonraki fotoğraflarında benzetememiş olabilirsiniz, ancak bahsettiğiniz aktris Dorothée Blanck'tir.
php88.free.fr

Netflix'e bakarım. Yoksa stermio'ya bakarım. Yoksa zamunda'ya bakarım. Yoksa başka filme bakarım.

turkcealtyazi.org

Edit:telefondayım. Burada altyazı var. Bulursan bi yerde denersin.

mubi'de varmış. ya da torrentten indirip altyazı senkronu ile izleyebilirsin. abone olmak istemiyorsan sanırım 7 gün ücretsiz deneme özelliği var

torrent denerim

gördüğüm kadarıyla stremio'da var. bir bakın derim. ücretsiz uygulama. pc'nize kurup her şeyi izleyebiliyorsunuz

@ykyt teşekkür ediyorum altyazıyı ve filmi indirdim. Bakalım uyumlu olacaklar mı

Filmi nereden buldun? Ben de izlemek isterim.

Bu konuda mütevazı olmayacağım. Bulamadığım film/dizi/müzik/belgesel/kitap vb. materyal yoktur.

Edit: i.ibb.co
İçinde senkron ingilizce altyazı var. Türkçesine bakman lazım.

@lancelot du lac filmi Youtube'dan indirip, altyazı ekleyip izledim

1. Lost
2. Diğerleri

1 lost
2 breaking bad
3 narcos
4 oz
5 got

Lost hariç diğerlerinin yerleri değişebilir, yerine diğer diziler yazılabilir.

• got(5. sezon sonuna kadar)
• true detective(1. sezon)
• better cal saul
• mandalorian(orijinal star wars filmlerinden daha çok seviyorum)
• shingeki no kyojin

1. OZ
2. The wire
3. friends
4. Lost
5. Prison break

Friends
Six feet under
Dexter
Er
Himym

1.The Sopranos
2.House M.D
3.Hannibal
4.Himym
5.Seinfeld

Eyşan ezele aşık olmuştu zaten. Ali’yi de bahar sana kalır kumarhanenin de başına geçersin diye kandırdı

Bir de tam o vakitler Cengiz, Eyşan'a havaalanında iki tokat indirmişti ve Eyşan kinlenmişti.

Ali de kumarhane sahibi olmuştu ve götü kalkmıştı.

2 broke girls

seinfeld
curb your enthusiasm
veep
black books
it crowd
spaced

the it crowd
peep show
the inbetweeners

flight of the conchords

24

Keep up kardashians izliyorum acayip sardı.

Office’in tarzını sevdiyseniz parks and rec.’dan devam edebilirsiniz.

Community
Brooklyn nine nine
Modern family

teşekkürler arkadaşlar "parks and recreation" a başladım, brooklyn nine-nine'ı izlemiştim listeye yazmayı unutmuşum. sonra it crowd var aklımda

tam abi kardeş değil ama şunu hatırlattı
en.wikipedia.org

Ay evet böyle bir şeye benziyordu ama değil:(

hangisi mesela?

websitelerinde veya youtube'da bulman daha olası (restore edip şirketleri koyuyor)

Emule peer to peer uygulaması, birileri upload edecek ki alabileceksin. Çok zor.(torrent o işin kralı şu anda)

Yok. Zamanında bunun için girmediğim delik, üye olmadığım site kalmadı. Bazı filmleri bulmak mümkün değil.

Eskiden zevkopat.com diye bir site vardı, en bulamadığım filmleri orada bulabilmiştim ama kapandı. Şimdi olabilecek filmlerin hemen hepsi youtube'da var. Belki biraz daha az bulunan filmler için daha detaylı bir google aramasıyla başka sitelerden falan da bir şeyler çıkarabilirsin ama öyle çok ender filmleri bulma ihtimalin sıfır diyebilirim. Torrentten vs iş çıkmaz.

Çok meraklısıysan vhslerini arayabilirsin ikinci el sitelerinden, bazen çok nadir filmlerin kasetleri çıkabiliyor.

Ender filmleri torrent ile bulmam mümkün mü?

yok öyle bir program.

tek şansın youtube, film siteleri ve torrent.
bir ihtimal eski türk filmi meraklılarının face grubu vardır.
birbirlerine film paslıyor olabilirler.

ender filmden kastın nedir?

şöyle özetlemeye çalışayım: yeşilçam'ın yüzde 99.9'unu torrent'te bulamazsın. batı ve japon sinemasına geldiğinde şansın artar.

türk sinemasında bugünün çok iyi yönetmenlerinin filmlerini bile torrent'te bulamazsın mesela. ancak vizyon, festival filan takip edeceksin.

Uğur Film sitesi, DVD'ler, TRT Arşiv

Moneyball

izledim hocam bunu.

Beni motive etmişti. Referans filmi olarak kabul ederim.

The Big Kahuna.

yeraltı

Kesinlikle yeraltı +1

Kor da fena değil

yazgı

Opensubtitle'da İsveççe ve İngilizce var sadece. Subscene'de de sadece İngilizce var maalesef.

www.imdb.com bunu izledin mi?

bu filmi kesinlikle öneririm: www.imdb.com

barry lyndon

www.imdb.com

letterboxd.com

marlon brandonun burn! filmini tavsiye ederim.

Orlando
www.imdb.com

evet hocam
mesajımı sildiler ama

İnside no:9 un ilk bolumu. Her bolum farkli

Benim bildiğim kadarıyla her sene ya da bikaç senede bir çizgi roman evrenleri yenileniyor. O yüzden çizgi romanının da tek versiyonu yok. Ben the new 52 serisindekileri okumuştum öbür karakterlerinkiyle birlikte beğenmiştim. D&R'da bulunur mu bilmem. Beyoğlu'nda GON'dan alıyordum. Kadıköy'de tansaş otoparkının orda bir comic shop var orada oluyor, aynı şekilde moda'ya doğru giderken gerekli şeylerde de bulunabilir. Ya da beşiktaş çarşı'nın içinde bir yer vardı. Tabi eğer istanbul'daysan, bir de bunlar benim 7-8 sene önceki tecrübelerim saydığım 3 yer de kapanmış olabilir.