[]

fransızca bilenler

okuduğum kitapta çevrilmemiş rene char epigrafı var, anlamını merak ettim. çevirebilir misiniz?

i.hizliresim.com


 
fotoğrafını çekip resmini buraya koyarsan bilen herkes yardımcı olabilir.


  • i ve been mistreated  (16.11.15 21:57:31 ~ 21:57:44) 
fotoğrafı yükledim, umarım bilen birileri çıkar. :) teşekkürler şimdiden.


  • veronica supertramp  (16.11.15 22:45:11) 
edebi olmasın yahu en azından içeriği hakkında fikir edinsem yeter :)


  • veronica supertramp  (16.11.15 22:54:54) 
Yangın söylemek tereddüt söyleyerek
Güneş hava charter cesaret,
ve tüm diyerek ölmek


goggle translate
  • prezarlatif  (16.11.15 22:58:25) 
Google translate yapsana


  • burya  (16.11.15 22:58:52) 
Ateşin söylemeye cekindigi şeyi söyle,
Havanın güneşini, cesaretin berrakligini,
Ve hepimiz için söylemiş olan ölüleri.
İlkokuldan kalma fransizcamla bu kadar. Dalga geçmeyin lutfen
  • alice practice  (16.11.15 23:02:39) 
söyle ateşin söylemeye tereddüt ettiğini
havadaki güneşi, cüretli parlaklığı
ve öl, bunu herkese söylediğinden.

edit:
"ve öl, bunu herkes adına söylediğinden" de olabilir. biraz çevirmene kalmış gibi. pour orada iki anlama da gelebilir gibime geldi. gelmeyebilir de.

alice'inki biraz hatalı bence :)
  • i ve been mistreated  (16.11.15 23:04:38 ~ 23:09:35) 
[]

Bu ne demek?

Its way too small to make I need it to be as large or larger than the attached. or we can do the attached.




 
boyu fazla küçük, onu yapabilmem için en az ekli olan kadar büyük olması lazım. ya da ekli olanı yapabiliriz.


  • alice practice  (16.11.15 21:51:15) 
"yapılamayacak kadar küçük. ektekinden daha büyük olsun ki yapabilelim. ya da en azından ekteki kadar olsun yani..."


  • ula  (16.11.15 21:51:41) 
Bu yapmak için fazla küçük. Ekteki kadar ya da ondan daha büyüğüne ihtiyacım var. Olmazsa ektekini yapabiliriz.


  • whimsical  (16.11.15 21:53:02) 
Bu yapmak icin cok kucuk. Ya attachment'taki kadar buyuk olmasi lazim ya da ondan da buyuk olmasi lazim. Ya da ektekini yapabilirim.

edit: oha lan biraz yavas
  • cilgin fantezilerin adami  (16.11.15 22:58:34 ~ 22:58:48) 
[]

kelime çevirisi

merhaba. iki kelime sorum var.

ilki "faaliyetler için öngörülen" ingilizce nasıl derim?
diğeri "otoritenin öngöreceği" ingilizce karşılığı nedir?

 
x that foreseen/anticipated for activities
x that authority will foresee/anticipate

x= öngörülen, öngörülecek şey.
  • cokponcik  (16.11.15 21:16:41 ~ 21:17:33) 
[]

why would you do that? ile

why did you do that? arasındaki fark nedir? yardımcı olabilecek olan var mı? bu would /could başıma bela oldu:(




 
Why would you do that -> "Neden öyle yapasın, manyak mısın sen?" anlamı taşıyor biraz.


  • arnold schwarzeneger  (16.11.15 09:19:48) 
why would you do that, genel olarak neden bunu yaparsın ki ? anlamı taşır why did you do that, neden bunu yaptın anlamı taşır. kesinlik belirtir.


  • mgser  (16.11.15 17:19:35) 
why would you do that? > hemen şimdi yapılmış bir olay için tepki cümlesi
why did you do that? > geçmiş zamanda yapılmış bir olay için sorulmuş bir soru

  • sttc  (17.11.15 04:34:04) 
[]

Sunu cevirir misiniz?

"Which presumes that most die in an accident, when, in fact, the statistics show that is not the case."




 
..ki istatistikler öyle olmadığını söylese de, çoğu kişinin kazada öldüğünü farzeder.


  • no christ requires  (15.11.15 00:35:49) 
Aslında istatistikler bunun doğru olmadığını gösterse de çoğunun bir kazada hayatını kaybettiğini muhtemel görürler. (cümlenin başı, özne falan kopyalamadığın için yok. yoksa which ile başlayan bağlam yeni mi çıktı?)


  • i ve been mistreated  (15.11.15 00:37:47) 
[]

çeviri yardımı - uzun gibi

Notice how Laura didn't respond to John's question by saying, "No, I don't want to go out to the show tonight." What she actually said — her locutionary act — was "I'm feeling ill."

An illocutionary act is what a person does in saying something else. Locution is speech. In-locution (in speaking) becomes il-locution through phonetic assimilation. In saying that she feels ill, Laura was telling John that she doesn't want go out.

Beyond communicating the state of her health and the answer to John's question, Laura accomplished one more thing through saying "I'm feeling ill." She got John to make her some soup. A perlocutionary act (per-locutionary, through speaking) is focused on the response others have to a speech act.

 
"Hayır bu akşamki gösteriye gitmek istemiyorum" diyerek Laure'nın John'un sorusunu nasıl cevaplamadığına dikkat et. Laura'nın aslında söylediği -düzsöz eylemi- "kırgın hisediyorum" idi.


  • tescillimarka  (14.11.15 18:25:12) 
[]

Almanca camasir makinasi secenekleri

30-40 derece pamuklular icin hangisini secmem lazim, yarim program gibi bir secenek de var mi yani makina tam dolu degil yarisi dolu camasirla.
imgur.com
imgur.com


 
Blitzprogramm kısa program.
Sağ taraf koch und bunt wasche pamuklular için
Vorwasche on yıkama, extra kurz da yıkama süresini kısaltıyor olmalı.
  • purptakal  (14.11.15 14:19:39 ~ 14:21:05) 
pflegeleicht 40 secebilirsin, narin camasirlar icin.

yesil olan e 40 muhtemelen kisa programdir. ayrica "extra kurz" secmene gerek yok.
  • ben de  (14.11.15 16:51:40) 
[]

5 gün oldu ama hala cevap vermedin?

ingilizceye nasil çeviririm bunu




 
its been 5 days but you haven't answered.


  • eindaclub  (13.11.15 08:04:58 ~ 08:05:46) 
y u no answer?!


  • loveinaflipbook  (13.11.15 08:38:22) 
Eger resmi bir ceviri falan istemiyorsan, konusma, chat, arkadas/sevgili falansa misal su sekilde kullan:

(It's been) five days and still no answer from you.
  • whoami  (13.11.15 08:40:39 ~ 09:31:52) 
eger sert olsun dersen,
It's been FUCKING five days, and where is the FUCKING answer??!11one!!1

  • jedilance  (13.11.15 15:16:57) 
"fucking five" degil de "five fucking" dersen daha güzel bir vurgulama olur tabi.

hatta iyice sertleştirip rocco çekeceksen

it's been five fucking days, where the fuck is my fucking answer? fuck!

dersin, olur biter

www.youtube.com
  • whoami  (13.11.15 23:57:17 ~ 23:58:14) 
[]

Ingilizce lafı ağıza sokmak

Hangi sıfatla benimle böyle konuşuyorsunuz beyefendi siz? Bu cümleyi nasıl ceviricez ingilizceye?




 
how you dare you talk to me like that filan diyebilirsin.


  • bu nick tam yirmi alti karakter  (12.11.15 19:45:59) 
Who are you to talk to me like that (google önerisi teyitlidir)


  • i ve been mistreated  (12.11.15 19:52:55) 
"who do you think you are" kim olduğunu sanıyorsun demek, oradan ölç biç bişeyler işte.


  • baba jo  (12.11.15 19:58:10) 
"I dare you, i double dare you motherfucker, talk to me like that one more goddamn time!" falan da diyebilirsin


  • i ve been mistreated  (12.11.15 19:59:35) 
[]

Let whatever happens happen ne demektir_?

S.b. Ben ne olacaksa olmasına izin ver diye çevirmeyi düşündüm ama.?




 
bırak/bırakın ne olursa olsun


  • cokponcik  (12.11.15 17:53:19 ~ 18:33:20) 
hadi oradan


  • hebanon  (12.11.15 18:09:15) 
Bırak ne olursa olsun


  • feel the blanks  (12.11.15 18:26:44) 
yazar burada sal gitsin sıkma canını diyor


  • pirenses  (12.11.15 19:41:38) 
[]

almanca yeterlilikte hangi sınav daha kral?

soru bu.
ps. almanyada akademik eğitim için.



 
testdaf? telc?


  • uzay receli  (12.11.15 00:21:02) 
Testdaf


  • xin zhao  (12.11.15 00:27:30) 
[]

İstanbul içi japonca öğrenebilinecek kurs

Selamlar,

Japonca öğrenmek istiyorum. Türkiye'de sadece ankara ve kayseri'de japon dili ve edebiyatı bölümü varmış (ki zaten yaş 27 olduğu için bu yaştan sonra 4 yıl okumayı gözüm yemiyor) o yüzden istanbul içinde japonca'yı doğru düzgün öğrenebileceğim bir kurs var mı acaba? Yardımcı olursanız sevinirim.

Teşekkürler.

 
hmm japon kultur var. gerci benim universitedeki hocam hic tavsiye etmiyor nedense.

ben tekrar olsun diye gecen sene ismek kursuna gitmistim, ama sanirim kayitlar bitmistir bu donem icin.
  • mushtopus  (12.11.15 00:09:42) 
japon kültüre ben gittim taksimdeki pek başarılı değil. kadıköyde bir yer var bazı arkadaşlarım gidiyor, oldukça memnunlar ama biraz pahalı bir yer galiba. adını da bilmiyorum hala olup olmadığını da, ama duruyorsa biraz araştırmayla bulabilirsiniz.


  • hipogrif  (12.11.15 05:34:30) 
[]

tank someone's bid

ingilizce'de böyle bir kalıp var mı? sözlüklere filan baktım ama bulamadım. böyle bir kalıp yoksa bile şu cümle ne anlama geliyor olabilir:

"I didn't tank your bid for the directorship, Saul."

homeland yeni sezonun ilk bölümünü izliyordum da orada geçiyor bu cümle daha önce rastlamadığım bir kullanım olduğu için merak ettim.

türkçe altyazısına baktım ama çoğu zaman olduğu gibi yanlış çevrilmiş orası. tank'ı teşekkür etmek olarak çevirmiş çeviren kişi ki alakası yok.

ben "direktörlük isteğini baltalamak/engellemek istemedim" gibi bir şey anladım bu cümleden. doğru mu anlamışım?

 
bid daha cok teklif olarak kullaniliyor benim bildigim. yani engellemek mantiksiz olurdu. bu durumda thank da olabilir. yani saul, senin direktorluk teklifine tesekkur etmedim falan gibi.


  • bohr atom modeli  (11.11.15 21:52:40 ~ 21:53:48) 
Tank acaba tanklamak gibi mi. Desteklemek kol kanat gerip korumak gibi yani.


  • floydian  (11.11.15 22:03:36) 
Oyunlarda kullanilan bir tabir baya ama belki gunluk hayatta da kullaniliyordur dedim.


  • floydian  (11.11.15 22:04:11) 
ay ben cok merak ettim gittim izlemedigim dizinin altyazisini indirdimsatir satir aradim ctrl f im calismadi. valla tank yaziyor, google yaptim yunanca ve fransizcada iki forumda sorulmus. valla oturup diziyi izlicem. ben de teklif olarak biliyorum, pokerde falan bid i artirirsin,
simdi yine okudum cumleleri. yanlis anlamadiysam soyle:
x:you re still mad at me
y: if i were mad at you you would't have...
x: ...your security clearance
y: ...wouldn't have a job
x: i didn't tank your bid for the directorship, Saul.
y: yeah you did.

hakkaten resmen yardimi icin tesekkur ediyor. sana kizgin olsaydim isin olmazdi diyor, digeri de yonetimdeki katkina sagol diyor.

senin dedigin turlu kalibi duymadim aradim bulamadim da.
  • purptakal  (11.11.15 22:06:55) 
v. To persevere through a bad situation that would normally depress or discourage anyone else.
tank.urbanup.com

verb: meaning to fail
tank.urbanup.com

tank.urbanup.com
  • masa penisi  (11.11.15 22:11:21) 
tanking diye bir şey var mesela nbade nhlde falan. draftte yüksek sıra almak için kasten yeniliyorlar falan.

bu yüzden bana da baltalamak gibi geldi.
  • ron dennis  (11.11.15 22:13:07) 
direktörlüğü almak için senin teklifinin başarısız olmasını sağlamadım (yani direktörlük için senin teklifini feda etmedim) -- gibi bir manası olabilir.


  • horuseth  (11.11.15 22:47:59) 
disfori ve horuseth +1

tank yerine "collapse" yerleştirin netleşir. tanking fiilinin hiçbir pozitif anlamı yok, tamamen negatif. "(su vb.) tankın dibini boylamak" anlamında kullanılıyor; kaybetmek, yenilmek.
  • 507  (12.11.15 10:04:50 ~ 10:07:12) 
[]

blind audition lafının Türkçe'si nedir?

nasıl türkçeleştirilebilinir? Dıkandım dostlar ya,ne denir ki şimdi buna? Hiçbişey bulamadım.
Kör seçim olmaz, ne öyle kör talih gibi.



 
aslında bilimsel çalışmalarda da kullanılıyor. ne kadar garip gelse de kulağa kör seçim/deneme/görüşme mantıklı. blind için alternatif olarak "tarafsız veya gizli" kelimeleri de kullanılabilir bence.


  • horuseth  (11.11.15 22:52:11) 
[]

"Üst Akıl" tabirinin İngilizcesi?

...nedir arkadaşlar? Mastermind filan mı? Yoksa tamamen yerli üretim bir tabir mi?

Teşekkürler.


 
Mastermind karşılıyor.


  • 6 yasimdan beri metal dinliyorum  (10.11.15 09:43:03) 
superior mind


  • holy diver  (10.11.15 09:48:20) 
Mastermind veya superior mind demeye gelmistim ben de ama ikisi de denmis. Bunlar kadar bence guzel karsilamasa da bir de mentor var.


  • floydian  (10.11.15 09:49:12) 
@floydian, evet medyada "filan pis işlerin arkasındaki karanlık güç" anlamında kullanılanın karşılığı için "mentor" yerine diğer ikisi daha iyi oluyor sanırım.


  • boshi  (10.11.15 09:55:06) 
[]

don't crack under pressure ne demek ki

crack deyince dosya creklemek geliyor aklıma.




 
baskıya dayanamamak patlamak


  • klakie  (09.11.15 16:59:27) 
tag heure saatlerinin sloganı bu arada


  • all girls dream  (09.11.15 17:02:13) 
Slogandaki gibi, baskılar sizi yıldırmasın diyor.


  • nawar  (09.11.15 17:04:23) 
baskı altında catlamaz da diyebilir o zaman


  • all girls dream  (09.11.15 17:05:36) 
Baskı altında kendini bırakma" gibi. Örneğin, çok yoğun sınav dönemi olan bir öğrenci bu yoğunluğa dayanamayıp sinir krizimsi şeyler geçirirse "crack under pressure" yapmış olur. Ya da bilgi almak için işkence yapılan biri, bilgiyi itiraf ederse "crack under pressure" olmuş olur.


  • aychovsky  (09.11.15 17:06:58) 
"crack" burada "çözülmek" anlamında kullanılıyor.


  • whimsical  (09.11.15 17:35:14) 
baskıya dayanamamak


  • 386 dx  (09.11.15 18:23:22) 
bence bu iş ilanı "baskıya dayanabilir/baskı altında çalışabilir" demek istiyor


  • theconqueror  (09.11.15 21:51:19) 
[]

gramer kitabı

önerebileceğiniz türkçe konu anlatımlı bir gramer kitabı var mıdır?

teşekkürler


 
(Türkçe anlatımlı İngilice gramer kitabı sorduğunuzu varsayarak) "Proficiency Star" diye bir kitap almıştım ben vakti zamanında, testleri falan da gayet iyiydi. onu bi araştırabilirsiniz.


  • things will never be the same  (10.11.15 11:34:10) 
[]

İngilizce bir cümle?

Bana bugün gelmem söylenmişti. İngilizceye nasıl çevirilir?




 
i'm told to come today

oldu gibi
  • liriamer  (08.11.15 19:37:32) 
i have been told to come today


  • cokponcik  (08.11.15 19:39:23) 
i was told to come today

doğrusu bu. 'söylenmişti' anlamını bu tense (zaman) verir.
  • green green curly fries  (09.11.15 15:00:14) 
[]

Doğru çevirmiş miyim? (1 cümle - İngilizce)

Birebir çeviri olması gerekmiyor. Cümlenin aslı şu:

Birinci bölümde daha önce sosyal sermaye kavramını duyup duymadığı, daha önce sosyal sermayenin ölçümü ile ilgili bir çalışmaya katılıp katılmadığı soruları sorulmuştur.

Benim cümlem:

The questions in the first part were on whether or not he/ or she has heard of the concept of social capital and has participated in a study on the evaluation of social capital before.

Teşekkürler.

 
whether'dan sonra or not'a gerek yok, doğru.


  • i was made for you  (08.11.15 15:37:53) 
[]

Bu kelime dizisi nasıl çevrilir?

Tıp fakültesinde asistan olan bir abimin tez çevirisinde şu ifade geçiyor. "uzmanlık tezi" bunu nasıl ingilzceye çevirebilirim=? Teşekkürler.




 
Dissertation.


  • i was made for you  (08.11.15 09:04:19) 
[]

referee'nin refree'den gelme ihtimali olabilir mi?

sb..




 
refree ne demek sorması ayıptır? referden geliyor

referee
1620s, "person who examines patent applications" (see refer). Sporting use recorded by 1820 (specifically of baseball from 1856).

refer (v.)
late 14c., "to trace back (to a first cause), attribute, assign," from Old French referer (14c.) and directly from Latin referre "to relate, refer," literally "to carry back," from re- "back" (see re-) + ferre "carry" (see infer). Meaning "to commit to some authority for a decision" is from mid-15c.; sense of "to direct (someone) to a book, etc." is from c. 1600. Related: Referred; referring.
  • cokponcik  (08.11.15 00:58:44 ~ 01:05:19) 
refer kelimesinden geliyor muhtemelen


  • benim adim kerim hepinizi severim  (08.11.15 01:01:04) 
referee bildiğiniz gibi hakem. re-play gibi re-free olmuşmudur diye merak ettim.


  • qavqaw  (08.11.15 01:03:09) 
@benim adım... evet şimdi baktım. büyük ihtimal öyle.


  • qavqaw  (08.11.15 01:04:04) 
Middle English, from Old French past participle of referer ‎(“to relate, to refer”), from Latin referre ‎(“to carry back, to report, to notify”); as if refer +‎ -ee, that is, the person to whom something is referred for consideration.

en.wiktionary.org
  • hot potato  (08.11.15 01:05:22) 
[]

Ingilizce "bi bitmediniz"

ya da "bi bitmediniz ha (amk)"

ayni etkiyi verecek sekilde nasil soyleriz Ingilizcede? tabii ayni konsept mot-a-mot sekilde olmuyor.

sozluk'te baslik acmislar ama ordakiler icime sinmedi:
bi bitmediniz ha amına koyayım'ın ingilizcesi
- enough fuck you
- are you retard

"get lost already" geldi bi de aklima ama bi de size sorim dedim.

 
enough with your fucking problem diyorum ben, anlıyorlar.


  • ripolip  (07.11.15 18:05:59) 
i've had enough of your bullshit.


  • timmie  (07.11.15 18:19:06) 
@ripolip ve timmie

onlar daha cok "yeter be" gibi...
  • ermanen  (07.11.15 18:36:28) 
fuck sake derim ben o tur durumlarda, bana gore benzer ikisi.
yanina bir adet de gtfo koyarsan tam olur akjshdkja

  • chaotic good  (07.11.15 18:52:34 ~ 18:53:17) 
Enough (with you) already. Go get fucked.


  • whoami  (08.11.15 14:58:03 ~ 15:18:09) 
enough bullshit
cut the crap

  • masa penisi  (08.11.15 15:01:03 ~ 15:01:13) 
[]

Düzgün cümle şüphesi

"Aslında ikimizin de pakette ne olduğu ve babamın onu neden teslim etmediği hakkında bir fikri yoktu."


Bu cümlede "ikimizin de...fikri yoktu." deyince doğru oluyor mu?
Yoksa "hiçbirimizin... fikri yoktu." gibi mi kullanılır, pozitif/ negatiflik açısından. Ama "hiçbirimizin" olmaz buraya. Ne olur?

Ya bi de belli ki bu konuda bende eksik var. Şu bağlantılı cümlelerde özne, nesne yüklem uyumu konusunda bir kural var mı? Varsa ne diye aranır bu nane? Şu cümleyi öğelerine ayıramadım ki ben ayrıca, o yüzden kuralı aramak için ne yazacağımı bilemedim.
O kadar liseye gittik zamanında :/

 
hiç birimiz olunca 2'den fazla kişi oluyor bence. ayrıca hiç biri olumsuzluk manası katıyor cümleye, fiil de olumsuz olduğu için kulağı tırmalıyor gibi. herhangi birimizin fikri yoktu bu mantıkla doğru olabilir ama o da 2'den fazlayı temsil ediyor. ikimizin de fikri yoktu bence doğru.


  • baba jo  (07.11.15 14:41:12 ~ 14:44:55) 
Ben olsam Şöyle yazardım.

Aslında İkimiz de paketin içinde ne OLDUĞUNU bilmiyorduk. Babamın bu paketi neden teslim etmediği hakkında da en ufak bir fikrimiz yoktu.
  • ablakadam  (07.11.15 15:16:10) 
@ablakadam, dediğin şekilde daha iyi oluyor, evet, burada öyle yazayım. Teşekkürler.

Ama ayrıca, yukarıda sormaya çalıştığım soru devam ediyor: Peki ayıramayacağımız durumda nasıl söylenmeli? cümlenin öğeleri kısmısı, bir de bu durumlarda genel bir uygulama, kural var mı?
  • neynep  (07.11.15 15:20:24) 
"Aslında ikimizin de pakette ne olduğu ve onu babamın neden teslim etmediği hakkında bir fikri yoktu."


  • ablakadam  (07.11.15 19:42:08) 
[]

ingilizce

mr. fafu the ostrich türkçe'ye nasıl çevrilir? kafam karıştı.




 
devekuşu bay fafu.


  • baba jo  (06.11.15 15:41:50) 
[]

çeviri

Merhaba. Şu aşağıdkai paragrafı çevirebilecek olan var mı?
Elektronikle ilgili teknik terimler içeriyor.
Şimdiden çok teşekkür ederim.

“Spraying - Aerosol When applying HPA in aerosol form care must be taken to ensure the can is not shaken before use. Shaking the can will introduce excessive air bubbles and will give a poor coating finish. The can should be held at 45°, and 200mm from the substrate to be coated. The valve should then be depressed when the can is pointing slightly off target and moved at about 100mm/s across the target. To ensure the best coating results are achieved try to use a smooth sweeping motion with small overlap for successive rows. Page 4 To ensure penetration of the coating beneath the components and in confined spaces, spray the assembly from all directions to give an even coating. After spraying, the boards should be placed in an air-circulating drying cabinet and left to dry”

 
Aerosol formunda HPA uygulamasında, uygulamaya geçmeden önce kutunun sallanmadığından emin olunmalıdır. Çalkalanmış-sallanmış- kutu içerisinde normalden çok fazla havakabarcığı oluşur ve buda kalitesiz-dandik- kaplamaya neden olur. Kutu kaplanacak alt tabakaya 45 derece açıda ve 20cm uzaklıkta tutulmalıdır. Hedefe tarayacak şekilde ve yaklaşık 100mm/saniye hızla hareket edilecek şekilde spreye basılır. iyi sonuçlar almak için spreyleme her defasında üzerine bindirerek ardaşık şekilde ve süpürme hareketi yaparak uygulanmalıdır. parçaların altı ve kör noktalara spreylemenin
gerçekleştiğinden emin olmak ve düzenli bir şekilde kaplamak için montaj parçasını tüm yönlerden spreylenmelidir. spreyleme ardından kartlar hava dolaşımı olan bir yere bırakılmalı ve kuruması için beklenmelidir.

yani git adam gibi spreyle, kaplama güzel olsun diyor.

edit: elektronikle ilgili hiçbir terim içermiyor. anladığım kadarıyla baskı-devre kaplaması için bir kimyasal.
  • allahinadiylaoku  (07.11.15 02:16:40 ~ 02:18:47) 
[]

may-might / can-could / will-would

Aralarındaki farkları temel olarak biliyorum. Ama mesela örnek vermek gerekirse türkçede geniş zamana çevrilen bir cümlede might kullanıldığını görüyorum. keza aynı şey could ve would için geçerli. Kullanılan belli bir kaç kalıbı biliyorum mesela bir şey isterken could lu sorulması gibi. Ama biri bana aptala anlatır gibi anlatabilir mi? BUnları ne zaman nasıl kullanıcaz? yardımlar için şimdiden teşekkürler.




 
may - might soru sorarken, kibarlik katar, request yani. ricada bulunursun.
onun haricinde ikisi de olasilik, ihtimal belirtir.

it may be sunny tomorrow. yarin gunesli olabilir.
it might be sunny tomorrow. bu da ayn.
might onun haricinde gecmisi refere eder.
you might have called me before, but you didnt. beni onceden arayabilirdin ama aramadin.

can could da ayni mantik. can i get 2 cheeseburgers?
ya da could i get 2 cheeseburgers? could daha kibarcasi. can siradan bir alabilir miyim ifadesi iken, couldu rica etsem alabilir miyim olarak cevirebiliriz..

ayni sekilde yapabilme olarak can ve could ayni sekilde kullabilir. you could play basketball, you can play basketball. fark yok. bir de culd gecmisi refere ediyor might orneginde oldugu gibi.
i could join you but you didnt let met know. size katilabilirdim ama bana haber vermediniz. elinde olan bir sey.

will would ise biraz degisik ustekkilerden. will gelecek zamandir. i will go to bulgaria next summer. gelecek yaz bulgaristana gitme fikri kafasinda ama kesinlesmemis.
would ise yapardim, ederdim anlaminda. i would immigrate to the usa, if had enough money. param olsaydi, abdye goc ederdim. burada yapardim herhalde gibi bir anlam var. i would never yell at my children, if i were a mother, eger bir anne olsaydim, cocuklarima asla bagirmazdim. bir annelik durumu yok ama olsaydi diyor. will sadece gelecegi kastederken, would dedigin gibi cok genis bir zamani kastediyor. aslinda belli olmayan bir zamani. iste parasi olacagi zaman veya annesi olacagi zaman.

would you live with me?
will you live with me?

would derken eger sana teklif etsem, benimle yasar miydin
ama will derken sanki onceden konusmuslar bu konuyu ve bu da artik soruyor, benimle yasamaya karar verdin mi gibilerinden.

cut the crap, will you?
pass me the newspaper, would you?

ilkinde zirvayi kes, olur mu? anlami var. neden will, cunku zirvayi kesmesi gelecekte olabilecek bir durum. adam soruyor, kesmezse devam edecek cunku, adam da ileriyi refere ederek will you seklinde tamam mi onayi almak istiyor.
would you ise burada rica anlami katiyor, gazeteyi uzatir miydin gibilerinden.

umarim anlatabilmisimdir :)
  • baldur2  (09.11.15 01:46:59) 
[]

İngilizce'den Türkçe'ye 1 cümle

Calculating the impact of events and actions on one side of the world on the security of the other is extremely difficult, making exaggeration of the threat at least as likely as complacency about it.


muhtemelen anlaşılmasın diye yazılmış olan bu cümleyi çevirecek bir ustamız var mı acaba?

 
edit: cok yanlis cevirmisim. theconqueror daha iyi seyapmis.


  • bohr atom modeli  (06.11.15 00:18:26 ~ 01:00:40) 
Dünyanın bir ucundaki olayların ve eylemlerin, dünyanın öbür ucundaki ülkelerin güvenliği üzerindeki etkisini hesaplamak oldukça zordur, tehdidi abartmak ondan hoşnut olmak ile en azından benzerdir.


  • theconqueror  (06.11.15 00:21:52) 
[]

Çok kısa bir soru

Ödeme açıkalama olmadığından iade edilmiştir. Lüften "Bay David Davidson un borcuna mahsuben gönderilmiştir." şeklinde açıklama belirtiniz

bu nu ingilizce olarak nasıl söyleriz.

şimdiden çok teşekkürler

 
Payment has been returned due to absence of statement. Please specify a description such as "It was sent off on the account of (Mr. Davidson's)/(David Davidson's) debt"

diyorum.
  • cokponcik  (05.11.15 20:18:29 ~ 20:35:36) 
[]

hocam bu ne demek istiyo

I bite off each word to keep from spitting them at her.

Nasıl çevirilir?


 
Yuzune vurmamak icin diyecegim her seyi yuttum-icime attim.


  • floydian  (05.11.15 12:38:02) 
Ya aslında içine atmıyor, söylüyor, ama hani kabızca çevirirsek "tükürür gibi" söylememek için "bite off".
Bite off'u da bulamadım, öbürünün dengini de :/

  • neynep  (05.11.15 12:43:53) 
Hocam konuşuyor, söyleyeceğini söylüyor ama hani şey gibi, ona tükürükler saçarak haykırmak isterken, sakin bi şekilde söylemek için kasıyor.

Bunu ifade edecek doğru kelimeleri bulamadım ama.
  • neynep  (05.11.15 12:55:13) 
illa kelime istiyorsun yani sen.

dişini sıkarak konuşmak?
  • cokponcik  (05.11.15 13:00:27) 
Dişini sıkmak daha iyi oldu evet, spitting kısmını tam kelime olarak söylemesem de bununla birlikte toparlayabilirim.

Teşekkür ederim yardımsever canlar.
  • neynep  (05.11.15 13:05:45) 
split değil, sipit yani spit :) Ama öyle olsaydı da güzel bir yorum olmuş. Sağolunuz.


  • neynep  (05.11.15 13:12:28) 
Disini sikmak sabretmek demek. Bence daha iyi olmadi. Daha iyisi nedir ben de bulamadim ama.


  • mukrime  (05.11.15 13:15:13) 
bence oldu ya. söyleyeceğinin azını söylemek için kendini zorlamak da bir nevi sabretmektir sonuçta:)

daha iyi bir fikri olan varsa öne çıksın!!!!!!
  • cokponcik  (05.11.15 13:17:32 ~ 13:19:00) 
vurur yüze ifadesi ona söyleyeceklerimi içime attım bitanesi.


  • eindaclub  (05.11.15 13:38:39) 
[]

Buradaki Arapça yazının anlamını bilen?!

Tam burada;
goo.gl



 
ya malik-el mülk

ey mülk sahibi
  • theconqueror  (04.11.15 20:01:05) 
[]

en işe yarar 2. yabancı dil arapça

diye düşünüp aldım ama zor ya baya hoca da sıkıcı işliyor kitapta hiç resim falan yok arap kültürü de ilgimi çekmiyor açıkçası ama ülkemizde arapçadan geçme kelimeler falan var en azından onları falan doğru kullanırım diye avutuyorum kendimi. tavsiyeniz nedir devam edeyim mi sevmeye sevmeye. herkes ispanyolca çok zevkli diyor da nerde kullanacam bu dili yani zevkli olsa bile. almanca var da o da ingilizcenin aynısı gibi geliyor alfabesi latin olsa hiç durmadan rusça ilk seviye alırdım bi dal ama şansıma arapçaya devam etmek veya 2. yabancı dil öğrenmemek dışında yol yok gibi.




 
Kirili iki saatte öğrenmiştim telaffuz da zaten zamanla oluyor bence rusça al en azından eğlenceli


  • yahveyire  (04.11.15 18:07:46) 
Kim inandiriyor sizi su arapca cok faydali yalanina ya.


  • floydian  (04.11.15 18:23:59) 
yerlileri gibi konuşabilirsen, biraz ayakkabı boyasıyla suriyelilerin faydalandığı imkanlardan faydalanabilirsin. onun dışında yapabileceğin en kral iş, ya tercümanlık ya da otelde resepsiyonistlik.


  • cetoxim  (04.11.15 18:31:47) 
mesleğinle alakalı değilse (otel çalışanı, mühendis, mimar vs) hiç gerek yok. durduk yere kasma.

onun yerine başka dillere yönelebilirsin.
  • air  (04.11.15 18:46:11) 
anlamadim, almancanin ingilizceye benzemesi ogrenmemek icin bir sebep mi? kaldi ki benzemedigi pek cok nokta da var. ben almanca ya da ispanyolcaya oynardim.


  • hopeless  (04.11.15 18:56:52) 
almanca arapçadan kat kat daha zor, en temizi burdakileri dinleme. hele ki ingilizcen varsa buna güvenip sakın sakın almancaya yanaşma. bir dile merakın yoksa o dili öğrenmen 2-3 kat zorlaşır o yüzden işime yarar diye değil ben bunu severek öğrenebilir miyim diye düşün.


  • masa penisi  (04.11.15 19:05:22 ~ 19:10:30) 
bm'nin bir araştırmasını okumuştum yıllar önce notos'ta. ispanyolcaya son bir yılda çevrilen kitap sayısı arapçaya son bin yılda (yüz değil bin!) kitap sayısından daha fazlaymış. e islam dünyasında da en fazla telif eser üreten ülke türkiye imiş. yani adamlar ne üretiyorlar ne de üretilmişleri çeviriyorlar. dil öğrenirken bu tür verilere de dikkat edin. üretkenlik konusunda mesela ispanyolca çok zengin. diyelim yabancı bir dilden bir kitabı ispanyolca konuşulan bir memleket çevirmiyorsa bir başkası çeviriyor. ayrıca ispanyolca dünyada ingilizceden sonra en yaygın dildir.


  • microfiction  (04.11.15 23:47:19) 
dili sevmedigin surece ogrenemiyorsun, arapca kulagina hos gelmiyorsa hic bulasma. arapca ogrenmek icin sarki dinleyeyim, kitap okuyayim dersen bulamazsin. pratik yapacak adam bulamazsin her seyden ote, sana modern standard arabic ogretecekler ama her arap kendi arapcasini konusuyor olacak.

ruscayi seviyorsan gercekten rusca al, kirili iki gunde ogrenir, uc haftada normal hizda okursun.
  • katir cobani  (05.11.15 17:37:52) 
[]

ingilizce öğrenmek

üniversite öğrenimim 2 senelik, ve 2 sene sonunda işim hazır gibi ama tek şart iyi bir ingilizcee varsa yanına 2. dil , benim ingilizcem kötü arkadaş ilk senemdeyim vee haftaya kursa yazılmayı düşünüyorum , 2 sene sonra mezun olduğumda ben nasıl ingilizceyi iyi konuşan yazan anlayan biri olabilirim, mükemmel demiyorum bakın sadece çünkü işe girdikten sonra zaten ingilizce ile yaşayacağım o işte ki yurtdışına yollayacaklar zaten belli bir süre sonra , bu yüzden yeterli bir seviyeye gelmek istiyorum, kafaya koydum bu işi sadece burada tecrübeli arkadaşlardan bilgi almak istiyorum, ne yapabilirim , tavsiye istemiyorum adeta yalvarıyorum, haftaya bir dil kursuna yazılacağım kadıköyde , isim öneriside alabilirim aklınızda varsa




 
Sömestr'da Malta'ya falan gidebilirsin dil okuluna. Türkiye'de de erasmuslu arkadaşlar edin erasmus partilerine git, eğer kendi evinde yaşıyorsan couchsurfing ile yabancıları evine misafir et. Bayağı yarar sağlayacaktır.


  • Wilhelm  (04.11.15 15:29:52) 
Öncelikle şuradan her türlü materyale ulaşabilirsiniz: forum.donanimhaber.com

Gramer için Grammar in Use iyidir. Gramerde çok sıkılan benim gibilerdenseniz bu pek sıkmaz.

Bunun dışında bol bol sözlük kullanmalısınız. Özellikle de ingilizce-ingilizce sözlük kullanmak mühim.

Bol bol okuyun. Stage kitapları var. İlk sevite Stage 1. Aşırı basit olur. 6'ya kadar seviyeler var. 1'den başlayıp ilerleyin.

Kitap, gazete, dizi, haber... Elinizden geldiğince pratik yapın.

Başlangıç seviyesinde iseniz en başta Duolingo'dan çalışıp bitirirseniz epey aşinalık kazanırsınız.

Özetle ingilizce öğrenmenin temeli pratik yapmaktır. Özellikle okumak.
  • perferil  (04.11.15 15:36:36) 
Yabancılarla online oyun oynamaya çalışın. Ben İngilizcemi yes mi no mu dan bu noktaya WoW ile geliştirdim diyebilirim. Teamspeak sohbetleri, yazışmalar vs.

İkincisi, izlediğiniz dizileri filmleri sadece İngilizce altyazı ile izleyin.

Şu iki yöntem sizi coşturur zaten (adam akıllı emek verilirse tabi. 2 filmden sonra eah denedim olmuyor demek pleblik). Konuşma için yurtdışına çıkma şansınız yoksa gidin konuşma gruplarına takılın. Ücretsiz olanları bile var İstanbul' da.

Şu devirde İngilizce öğrenemk kolay, zira heryerde illaki İngilizce bir materyal insanın karşısına çıkıyor. O yüzden bir değeri kalmadı dilin, ben sizin yerinizde olsam İngilizce nin yanına başka bir dil de koyarım. İkisini birden götürürüm. Örneğin Almanca gibi.
  • liriamer  (04.11.15 16:02:11 ~ 16:03:10) 
[]

"hesaplaşma" ingilizceye nasıl çevrilir?

bu kelimeyi sohbet içerisinde değil, bir yerde özel bir isim olarak kullanacağım için çevirisini geçiştiremedim.

'hesaplaşma' dan kastım ; bir nevi intikam almak... hesap sormak ... gibi.

paycheck ya da payback gibi çevirileri denedim ama olmuyor. direk somut olarak maddi amaçlı anlamına geliyor bu kelımeler.

 
pay off old scores derdim ben


  • cokponcik  (04.11.15 09:27:28) 
"get even with" olabilir..


  • holy diver  (04.11.15 09:28:10) 
revenge


  • [silinmiş]  (04.11.15 09:28:46) 
Payback diye Mel Gibson filmi var ve hiçte parasal bir payback değil :) Sanki kullanabilirsin gibi geldi.


  • Nocturne  (04.11.15 09:30:58) 
pay i görünce geri adım atmıştım ama filmi izlemedim. dediğin gibiyse olabilir tabi.

pay off old scores bir kalıpsa bilemem ama pek oturmadı gibi
get even with daha uygun sanki
revenge de olabilir, intikam almak gibi...
  • kupigometa  (04.11.15 09:33:19) 
reckoning


  • the silent enigma  (04.11.15 09:44:28) 
kalıp.

hesaplaşma ve intikam farklı şeyler. kastettiğin intikamsa buraya 500 kelime yazılabilir.
  • cokponcik  (04.11.15 09:46:42 ~ 09:47:34) 
to settle the score.


  • fiorentina  (04.11.15 09:50:37) 
reckoning haci.
1 kisi haric kimsenin yazmamasi da ilginc.

  • baldur2  (04.11.15 10:00:08) 
payback +1


  • solskjaer  (04.11.15 13:28:04) 
payback +1


  • suwat  (04.11.15 14:58:48) 
  • peggy  (04.11.15 15:00:51) 
reckoning derdim ben olsam.
burada her iki tarafin da yuzlesmesi var daha cok. hesaplasma yani bu.
kisi "intikam" alacaksa revenge olur.
  • chaotic good  (05.11.15 02:44:21 ~ 02:49:14) 
bana da revenge gibi geldi.


  • yorke  (05.11.15 02:47:05) 
[]

Burada anlatilmak istenen

Nedir? Fransizca kelime..

Moderasyon turkcesi de soruyorum hemen cevirdin yabanci dile..


 
paille?


  • monsieur turti  (03.11.15 22:35:49) 
[]

Şu ne demek?

"Pay during order checkout with credit, debit or pre-paid MC, VISA and AmEx. If you can wait a few extra days, mail us a Money Order and receive a 15% discount."

Türkçesi nedir?


 
checkout esnasında kredi kartı, banka kartı (debit özellikli), ön ödemeli kredi kartı, VISA ya da Amex ile ödeme yapın.
Eğer ekstra birkaç gün bekleyebilirseniz, bize mail order (böyle bir sipariş türü var) yapın ve %15 indirim kazanın.

  • himmet dayi  (03.11.15 22:23:44) 
sipariş verme sırasında ödeme yaparken kredi kartı debit kart veya önceden ödemeli MC, VİSA ve AmEx kullanabilirsiniz. Eğer birkaç gün bekleyebilirseniz de bize "money order" yapıp yüzde 15 indirim elde edebilirsiniz.

mail order bir sipariş türü
  • cokponcik  (03.11.15 22:24:31 ~ 22:25:11) 
mail order ne ki ola, havale mi?


  • bigl0rd  (03.11.15 22:27:06) 
posta havalesi kısaca

eksisozluk.com
  • cokponcik  (03.11.15 22:28:02 ~ 22:28:48) 
[]

hocam bu ne demek

His lip curls around the words as they fall like stones between us.

(gerilimli bir ortam var, "he" dediği adam zorba kral)


 
Onun dudakları aramıza kayalar gibi düşen kelimelerin çevresinde kıvrılıyordu

lip curl bir idiom, karşısındakine saygı duymaksızın gibi bir anlam katıyor cümleye.
  • cokponcik  (03.11.15 18:35:02 ~ 18:39:20) 
heh, o saygısızlık gibi olunca oluyor,evet.
Bi de falling stones da bir idiom sanırım ama karşılığını bulamadım.

  • neynep  (03.11.15 18:59:37) 
falling stones düşen kayalar işte idiom değil. etkili, ağır sözler gibi betimlemiş.


  • cokponcik  (03.11.15 19:00:15 ~ 19:00:39) 
kral söver gibi konuşmuş 1-1 çeviri istemiyorsanız.


  • o kadar da degil aga  (03.11.15 19:02:45) 
[]

İngilizcede püf noktası

İngilizcede çözemediğim bir durum var.

The subscriptions and the average price for notification.

diyelim.

Bu cümleye bildirim için abonelikler ve ortalama fiyat mı diyeceğiz
yoksa abonelikler ve bildirim için ortalama fiyat mı diyeceğiz?

cümle sadece bir örnek, bu tür cümlelerde önce gelen ifadelerden hangisinin "for + noun" ile bağlantılı olduğunu nasıl anlayacağız?

 
and'den önce ve sonra gelenleri iki ayrı cümle gibi düşüneceksin.

abonelikler. VE bildirim için ortalama fiyat.

(abonelikler ve bildirimler) için ortalama fiyatın ingilizcesi:
the average price for (subscriptions and notification). olurdu
  • kedislike  (02.11.15 14:07:21 ~ 14:10:38) 
ikincisi.


  • [silinmiş]  (02.11.15 14:44:17) 
[]

Almanca Öğrenmeceler-Ankara

Hacılar sertifika vs lazım değil. Ankarada f/p si en iy kurum kuruluş neresidir. aynı zamanda fiyatın düşüklüğü tercih sebebidir.
internetten denedim olmuyor olm lan :( bi yere kadar.



 
evet ben de istiyorum :(


  • meyve parcacikli kadin  (31.10.15 03:04:18) 
[]

Bir cümlelik cevirisi

Ne demek? Az cok bir fikrim var ama anlamli bir sekilde cümle olusturamadim kafamda.

Sie dient der rechtzeitigen, zweckgerichteten Materialbereitstellung, durch die sich Lager- Fertigungs- sowie Transportkosten infolge mangelhafter Ausnutzung der Kapazitäten vermeiden lassen.


 
malzemenin zamaninda ve amacina yönelik hazir edilmesine hizmet eder ve böylelikle kapasiteden yeterince verimli faydalanama sonucu ortaya cikan depo, imalat ve nakliye masraflarini önlemis olur.


  • shi aila  (30.10.15 19:19:15) 
[]

Fransızca kitap

Aranızda kullanmadığı fransızca gramer kitapları olup bu garip arkadaşınızla paylaşabilecek olan var mı?




 
Pdf mi?


  • i ve been mistreated  (30.10.15 14:51:30) 
Pdf te olur basılı da. Hepsi kabulüm


  • nymphe  (30.10.15 15:28:35) 
Ne tür şeyler lazım? Tüm isteklerini net olarak aynı mesajda belirtebilen insanlara bayılırım.


  • i ve been mistreated  (30.10.15 15:30:04) 
SAT Subject testleri var. Bunlara hazırlık için ileri derecede fransızca gramer de yardımcı olacak kitap arıyorum. Benim için değil kardeşim için tam ne istiyor adı sanı nedir. Bi öğrenirim.


  • nymphe  (30.10.15 22:11:32) 
bi 15 sene kadar önce fono'nun basılı fransızca gramer kitabını almıştım kasediyle birlikte :) çok az kullanıldı, çiziği bile olmayabilir, izmirdeyim, ilgilenirsen haber beklerim.


  • kül  (31.10.15 00:11:30) 
[]

can i have or can i take

günlük dilde konuşurken bir şey istendiğinde neden "can i have..." yerine "can i take..." demezler ?

ya da take de kullanılır ama nadiren mi görülür?

ya da "kalıp bunlar, takma o kadar." mı?

 
Daha çok kalıp gibi, her dilde kendi karşılığını bulan bir şey. Bakkala gidip "Ekmeğe sahip olabilir miyim" demekle aynı şey "Can I take some bread" demek. Örneğin, biz fotoğraf çekerken, İngilizcede fotoğraf alınıyor, İspanyolcada fotoğraf alınabiliyor, yapılabiliyor veya çıkarılabiliyor. Ortaya çıkarken bir mantıkla söylenmiştir mutlaka ama o mantığı bilmiyorum.


  • aychovsky  (29.10.15 10:21:48 ~ 10:22:35) 
teşekkürler sanırım would like ile want da aynı mantıkta...


  • kupigometa  (29.10.15 10:25:13) 
Want biraz daha kullanılabilir bir şey, kullanınca aşırı aşırı garip gelmez; ama would like biraz daha kibar olanı. "I'd like a cup of coffee" deyince, gerçekten karşıdakine "Bir kahve olsa çok hoşuma giderdi" diyorsun ama bu da zaman içinde cümle anlamı kaymış ve ne olduğu düşünülmemeye başlanmış, kalıp olarak kullanılmaya başlanmış bir şey. Bunun yerine want dersen, derdin anlaşılır. Bir "Ekmeğe sahip olabilir miyim" olmaz ama aşırı kaba olduğunu düşünürler, "Niye ilk cümlesinde kızdı ki" derler. Diyelim, sen kahve istedin, yarım saat geçti ve o yarım saatte üç beş kere kahveyi hatırlatmana rağmen gelmedi. O zamana garsona "I want my coffee" diye kızabilirsin, o saatten sonra "would like"ın anlamı yok. Ek olarak bir fast food kasasında hamburger, kola alacaksan sakin sakin "I want a hamburger" da kullanırsan, kimse ne oldu demez. Kullanılır da o durumda ama daha çok "Can I have" kullanılır. Öyle yerlerde pek kimse "would like" kullanmaz. "would like" garsonlu yerler için daha uygun.


  • aychovsky  (29.10.15 10:31:19 ~ 10:37:56) 
:))) güzelmiş örneklerin. akılda kalıcı, unutmam zaten. ufak detaylar ama çok önemliymiş aslında. sağ ol ;))


  • kupigometa  (29.10.15 10:35:59) 
may I have'i öneririm.


  • puc  (29.10.15 11:13:19) 
puc+1 may I kalibi daha kibar ve klas oldugu icin ben de tercih ediyorum.


  • mavicorap  (29.10.15 13:06:48) 
bir kahve olsa cok hosuma giderdi ne ya :D turkcede boyle bir kullanim mi var ki boyle ceviriyorsun?
i would like to, daha rica minnet, kibar olani.
garsonluk yapiyorum. can i take hic duymadim. can i have ya da can i get dersin mcdonaldstan bir sey alirken.
may da nadir kullanilir, could da nadir kullanilir, acik ara en cok can kullanilir. veya i ll get ya da i ll have de kullaniliyor. sunu alacagim gibilerinden,
  • baldur2  (29.10.15 13:14:26) 
"may" demisler, herseyden once gramer olarak "may" dogru, "can" beceri/kabiliyet ile alakali. "may" ise rica icin kullanilir.

gel gor ki, daha cok kullanilan "can"dir. samimi olunan insanlara snob'luk edecek olan yakinlari adice cevaplar verir, ama onun disinda kimse de size bir laf etmez. "may" de, "can" de gayet de kullanilir.

"take", fiziksel olarak almak demek oldugu icin birinden bir sey isterken kullanilmaz. ama birine ait oldugunu bildigin bir seyi alip goturmek istiyorsan kullanirsin tabi.

ayrica daha informal olarak "grab" kelimesini tercih edebilirsin. "can i please grab a cup of earl grey tea?" mesela.
  • whoami  (30.10.15 12:24:30 ~ 12:25:52) 
[]

ingilizce birseyleri anlamadim:

videoda bir grup seksist sakalar yaparak sarki söylüyor.

my japs eye she got kismi ile, lady train kisimlarini anlamadim.

www.youtube.com

 
  • archmage mahmut  (29.10.15 02:24:32) 
[]

ing-tr 4 cümle çeviri doğrulaması

şunları birebir çevirebilecek biri var mı?

Football clubs across the globe are realizing that the use of social media is the future in terms of improving and expanding
their business, whether this be for marketing purposes or as a medium for directly communicating with their fans.

(Dünya çapında futbol kulüpleri sosyal medya kullanımının pazarlama amaçlı ya da doğrudan kendi taraftarlarıyla iletişime geçme amaçlı olarak, gelişen ve genişleyen önemli bir araç olduğunun farkına varıyorlar.) sanki biraz farklı oldu gibi?

Although this study found that the majority of European teams researched have a social network presence, there was a
difference in how effectively social media was used between the various leagues.

(Bu çalışmada araştırılmış Avrupa'nın büyük futbol kulüpleri sosyal medyayı kullanmalarına rağmen, bulundukları liglere göre ne kadar etkili kullandıkları değişmektedir.)

This study demonstrates that most
football clubs have some social media presence, such as the number of Facebook likes, Twitter tweets and YouTube
videos.

(Bu çalışma çoğu futbol kulübünün Facebook beğenileri, Twitter tweetleri ya da Youtube vidyolarının olduğunu göstermektedir.)

However, the findings indicate that well-known world-wide clubs don’t always use this commercial potential as
effectively as they might and that teams with lesser prominence sometimes use social media in a more effective way in
order to market effectively to their fan base.

(Ancak, bulgular dünyaca tanınmış büyük kulüplerin her zaman bu pazarlama potansiyelini etkili bir şekilde kullanamadığını ve daha az bilinen kulüplerin onlara göre pazarlama ve taraftarla iletişim anlamında daha etkili kullanabildiğini de göstermektedir.)

bütün cümlelerde biraz anlam farklılıkları oldu sanırım, uzun cümlelerde zorlanıyorum. yanlışları düzeltebilir misiniz?

 
Football clubs across the globe are realizing that the use of social media is the future in terms of improving and expanding
their business, whether this be for marketing purposes or as a medium for directly communicating with their fans.

(daha doğrudan: Dünya çapında futbol kulüpleri sosyal medya kullanımının pazarlama amaçlı ya da doğrudan kendi taraftarlarıyla iletişime geçme amaçlı olarak, gelişme ve genişleme anlamında gelecek olduğunun farkına varıyorlar.)

ya da daha hoşuma giden;

(Dünya çapında futbol kulüpleri pazarlama amaçlı ya da doğrudan kendi taraftarlarıyla iletişime geçme amaçlı olarak, gelişme ve genişleme anlamında geleceğin sosyal medya kullanımında yattığının farkına varıyorlar.)
  • sanat guresi  (28.10.15 23:36:14) 
Although this study found that the majority of European teams researched have a social network presence, there was a
difference in how effectively social media was used between the various leagues.

(Bu çalışmada, araştırılmış Avrupa kulüplerinin çoğunluğunun sosyal medyada varlık gösterdikleri bulunmuş olmasına rağmen, bulundukları liglere göre ne kadar etkili kullandıkları değişmektedir.)
  • sanat guresi  (28.10.15 23:38:05) 
This study demonstrates that most
football clubs have some social media presence, such as the number of Facebook likes, Twitter tweets and YouTube
videos.

(yanlış diyememe de kendi yorumum: Bu çalışma, çoğu futbol kulübünün Facebook beğenileri, Twitter tweetleri ya da Youtube videoları gibi, sosyal medyada varlık gösterdiğini ortaya koymaktadır.)
  • sanat guresi  (28.10.15 23:39:19) 
However, the findings indicate that well-known world-wide clubs don’t always use this commercial potential as effectively as they might and that teams with lesser prominence sometimes use social media in a more effective way in
order to market effectively to their fan base.

(Ancak, bulgular dünyaca tanınmış büyük kulüplerin her zaman bu pazarlama potansiyelini en etkili şekilde kullanmadığını ve daha az bilinen kulüplerin taraftar kitlelerine yönelik olarak etkin şekilde pazarlama faaliyetlerinde bulunmak amacıyla sosyal medyayı daha etkin bir şekilde kullandıklarını göstermektedir.)
  • sanat guresi  (28.10.15 23:41:43) 
[]

İngilizce Çeviri (1 cümle)

"Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplumda hak ettiği yeri alması ve öngördüğü AB perspektifi bu çabalarla bütünleşmektedir."

şimdi bu cümleyi nasıl bir kurgu en iyi çevirir?


 
Taking part of Cyprus Turkish People in international community as they deserve and their foresight of EU perspective become integrated with those efforts

Taking part of Cyprus Turkish People that they deserve in international community and their foresight of EU perspective become integrated with those efforts

diye çevirdim ben. Ama emin değilim, ilki daha doğru gibi.
  • cokponcik  (28.10.15 15:12:02 ~ 15:16:00) 
[]

ceviri metni değil de

Dostlar, bi hikaye çevirisi geldi bana, ağdalı bi dil ve eski zamanlarda geçiyor.

Çevirmeye başladığımda farkettim ki hep geçmiş zaman olarak yazıyorum, yani aslında geniş zamanla anlatılıyor metin. Dialoglarda "says" diyor mesela, ben bunu geçmiş zaman olarak çeviriyrum. Yanlış mı yapiyrum?

"I use the wooden step box to climb into the wagon that waits for us, and reach a hand back to help Oliver hoist himself up as well."
For a moment, I want to burrow in. Soak up the comfort he offers and pretend he can make it better. Instead, I sit up, back straight, just the way Dad taught me."
Bunları, işte "çıktım... istedim" gibi yapmak lazım gibi anlıyorum.

“It’s probably my job to tell you life isn’t fair, but I figure you already know that.” His voice is steady, but his eyes look sad.

...görünüyor. denmez heralde dimi?

Daha önce hep past yazılanı mı çevirdiim nedir, şimdiki zaman Türkçe de okumamışım herhalde . Ne yapacağımı şaşırdım.

 
yoo yanlis degil. turkcede onlar genis zamanda ancak fikralarda falan kullaniliyor. bir de alintilarda. burada olay akisi var. yanlis olurdu sanirim.

misal: nasreddin hoca "gole maya caliyorum" der ve devam eder...

ya da: freud totem ve tabu adli kitabinda soyle der "..."

ama "ahmet kitabini masaya koyar ve devam eder. sonra annesine evde ne yemek vardi diye sorar" diye bir anlatis tarzi yok.
  • bohr atom modeli  (27.10.15 21:57:37 ~ 21:59:59) 
Kitap yayıncılığında da genelde geniş zaman geçmiş zaman olarak çeviriliyor. Zira bizde geniş zaman kullanımının alanlarıyla İngilizcedeki bir değil.


  • inawen  (27.10.15 22:07:00) 
COK ZAMAN(!!!) kafasindan gecen seyleri soylerken genis zaman, tanikmiscasina olan seyleri anlattigi yerde (gerek kahramanin, gerek yazarin) gecmis zaman. zaten kafasindan gecen seyler diyalogla ayni mantik olur.

misal soyle bir sey uydurayim.

"Oh my, he takes his gun out. What will I do now?" - "Eyvah, silahini cikariyor. Simdi ne yapacagim?"
vs.
He takes his gun out and yells: "Stop!" - Silahini cikardi ve "Durun!" diye bagirdi.

Ama tabi yerine gore genis zaman da kullanilabilir, narrative'ine bakman lazim. Her zaman gecerli bir kural yok yani.
  • whoami  (28.10.15 01:26:57) 
Çok teşekkürler ya valla, çok makbule geçti. Bi de örnekler vermişsiniz, çok sağolun güzel insanlar.


  • neynep  (28.10.15 13:49:12) 
[]

hatamı telafi etmek istiyorum'un ingilizcesi ne

sb
teşekkürler



 
I want to make it up for my error/mistake.


  • cakabo  (26.10.15 22:18:57) 
I want to fix my fault??


  • mesudiyeli mesut  (26.10.15 22:19:56) 
i want to make it up to you.


  • timmie  (26.10.15 22:20:25) 
fix daha yaygın


  • neferkitty  (26.10.15 22:20:57) 
"make amend" de denebilir fiil olarak.


  • ron dennis  (26.10.15 22:21:39) 
rectify
make it up for mistake
amend
  • harzem  (26.10.15 22:22:52) 
www.nasildenir.com

örneklerden anladığım

make (something) up
clean up
  • antepaunovic  (27.10.15 00:00:52) 
I'd like to make it up for my mistake.

I'd like to fix this.
  • eindaclub  (27.10.15 08:29:00) 
[]

Cümle çevirmece yardımı

YDS'ye hazırlanırken karşıma çıkan cümlelerden çeviremediklerim mevcut. Özellikle Clauses konusunu tam halledebilmiş değilim. Aşağıdaki cümleleri çevirmede yardıma ihtiyacım var. Anlamadığım ya da bağlayamadığım kısımları bkz olarak gösterdim.

As she was bright and ambitious, she became manager in no time.

We like to say that opposites attract and then they attack. And it's not that you have to be similar on everything. It is only those things that are most important to you.

I wanted them to know the vocabulary, the language of text structures, so when they go back into the classroom and work with their peers, they can do this successfully in the classroom.

The Scarecrow and the Tin Woodman stood up in a corner and kept quiet all night, although of course they could not sleep.

 
And it's not that=Ve bu şu demek değildir ki
It's only those things="Those things dediği önceki cümlelerde refer ettiği şeyler" Yani <Bunlar senin için önemli olan yegane şeyler değildir>
I wanted them to know=Onları bilmelerini isterim ki bla bla.
So when=Bunu so when olarak değilde so, "when bla bla" diye düşünmen lazım.
  • 6 yasimdan beri metal dinliyorum  (26.10.15 22:04:57) 
Şöyle çevirdim:

Zeki ve hırslı olduğundan hemen müdür oldu.
Zıt kutupların birbirini çektiğini, sonrasındaysa birbirlerine saldırdıklarını söylemeyi severiz. Ayrıca, her şeyde benzeşmeniz gerekmez. Sadece sizin için en önemli olan şeylerde benzeşmeniz gerekir.
Sınıfa gidip, arkadaşlarıyla birlikte çalışmaya başladıklarında başarılı olabilmeleri için onların kelime dağarcığı ve metin yapılarının dilini bilmelerini istedim.
Korkuluk ve Teneke Adam uyuyamamalarına karşın bütün gece bir köşede sessizce durdular.
  • auroraaurora  (26.10.15 22:26:21) 
[]

"eşsözcü"nün İngilizcesi

Soru yukarıda, hemencecik bir cevap alabilsem ne güzel olur :)




 
"co-spokesman"


  • ertalpius  (26.10.15 12:47:57) 
[]

İngilizce eğitim kaynak

Ukla akademi kursuna gidiyorum. Birinci aşama eğitimden başladım.
www.abaenglish.com adresinden eş zamanlı olarak öğrenmeye çalışıyorum.
Fakat kurslarda ve bu sitede ingilizce olarak eğitim veriliyor tamam güzel.

Sizin bildiğiniz farklı kaynaklardan da yararlanmak istiyorum.
İlginiz için teşekkürler.

 
  • kaset  (26.10.15 12:15:48) 
[]

Bir çeviri ricası -Türkçe-İngilizce-

selamlar. ingilizce çeviriye ihtiyacım var. müsait olan bir arkadaştan rica ediyorum:

"önce bir hesap açtım. bu hesabımın kullanıcı adı şu:

bu hesabımla hiçbir ürün satın almadım. içinde bedava edindiğim tek bir ürün var. onu da hiç kullanmadım. daha sonra bu hesabımın olduğunu unuttum. yeni bir hesap açtım. ürünleri de bu hesabımla satın aldım. daha sonra aklıma daha önce bir hesabım olduğu aklıma geldi.

bu durum yasak mıdır? daha sonra herhangi bir sorun çıkarır mı?

rica etsem ilk açtığım ve sonradan varlığını unuttuğum hesabımı iptal edebilir misiniz?"

evet, gördüğünüz gibi ingilizce yazamadığım gibi türkçe ifade yeteneğim de yok.

saçma-gereksiz görürseniz pas geçebilirsiniz.

çok teşekkür ederim şimdiden.

 
Biraz düzenleyerek şöyle çevirdim:


"I had an account in the system with the user name: ....

I didn't make any purchase with this account. There is only one product which I got free of charge but never used it. Later on, I forgot about this account and created another one. I made purchases with the last account I opened. I remembered my former account only after having the latter.

Is it permittable? Does that create any problem?

Could you please cancel my former account?"
  • lesmiserables  (25.10.15 18:05:13 ~ 18:41:15) 
lesmis guzel yazmis,o yuzden kendime gore duzenlemeye falan girmeyecegim. yalniz iki sey var. birincisi, permittable o formda kullanilmayan bir kelime, comperative-superlative olarak dogru bir sekilde kullanilabilir, fakat onu bile hayatimda gormedim. permitted (izin verilir mi) ya da prohibited (yasak mi) kullanabilirsin.

ikincisi de, ufak ama
There is only one product which I got free of charge, but I never used it.
There is only one product which I got free of charge but never used.
bu ikisinden biri olacak.

ama tabi ilk halinde bir yerlere gonderdiysen de sorun cikmayacaktir. gayet guzel ifade etmis senin demek istediklerini.
  • whoami  (25.10.15 23:00:32) 
@whoami doğru söylüyor. permittable değil, permissable veya permitted olacak. o an ne düşünüyorsam karıştırmışım.


  • lesmiserables  (25.10.15 23:09:24 ~ 23:09:51) 
1 ... •676869707172737475• ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.