[]

İngilizce'de "o senin neyin oluyor?" Nasıl sorarız?

James'i görüyorsun yanında da emma var. Kardeşi mi arkadaşı mı karısı mı anlamıyorsun. İngilizce olarak bunu nasıl sorarız? Chicken translation değil de, bunu güzel olarak nasıl sorarız?

"Emma senin neyin oluyor?" Bu anlamı nasıl veririz?

Edit: relation with her... doğal ve gerçek anlamı verecek mi? Tam emin olamadım.

 
What's your relation with her.


  • baldur2  (29.07.17 04:34:38) 
Pardon, relationship to her.


  • baldur2  (29.07.17 04:35:25) 
what about emma


  • eksimeksi  (29.07.17 07:58:29) 
sormazsın. öyle bir kültür yok gevurlarda. sorarsan da abes olur. en fazla zarf atarsın işte "is she your friend or?" gibisinden.


  • alperz  (29.07.17 10:14:41) 
How is s/he related to you?


  • 507  (29.07.17 11:22:39) 
"so, how do you know each other anyways?"


  • iz  (29.07.17 16:22:05) 
alperz + 1, iz + 1

Genelde bu tarz şeylerin sorulması, James ile ölümüne kanka değilseniz veya yeni tanıştıysanız kişisel alana taciz olarak algılanır ve sorulmaz. Normalde, James'in 'Bu benim kaynımın eltisi Emma' diye tanıştırması beklenir ve böyle bir açıklama yapmazsa da 'Anlatmıyorsa bir nedeni vardır, belki de metresidir' diye sorulmaz genelde ama soracaksanız da patadanak 'Şimdi bu senin neyin oluyor' diye değil de; dolaylı olarak alperz'in dediği gibi 'Is she a friend or a relative or ..?' diye sulandırarak ya da daha iyisi, iz'in dediği gibi 'So, how do you know each other' diyerek dolaylı olarak sorulması daha uygun kaçar. Sevgili misiniz ya da 'Aranızda bir şey var mı? Yoksa ben yürüyeceğim de' kısmı da genelde 'Are you two of an item' diye sorulması uygun olur.
  • aychovsky  (29.07.17 18:21:43 ~ 18:22:18) 
who the fuck is Emma?


  • secrex  (29.07.17 18:24:08) 
[]

minik bir çeviri"

And we're gonna get even
further in a minute.There's another way to
state this first law.

konu: hoca doğru bilinen ama yanlışlanan birşey anlattı. ama nasıl yanlışladığını ve doğrusunun ne olduğunu henuz söylemedi.

 
Ve bir dakika içinde daha da ileri gideceğiz. Bu kanunu açıklamanın bir başka yolu daha var.


  • senolll  (29.07.17 03:32:56) 
first law dediğine göre orada denmek istenen kanun değil de, kuraldır.


  • fengari  (29.07.17 03:36:56) 
[]

Almanca gramer sorusu 3

Kısaca perfekt ile prateritum arasında anlam yönünden bir fark var mıdır? Bir de internette prateritum genelde masalsı anlatımda (mış muştan bahsetmiyor, romanlarda kullanılan üslüptan bahsediyor) perfekt ise genelde günlük dilde kullanılır demiş bir vatandaş, doğru mudur?




 
prateritum yazı dilinde perfekt konuşma dilinde kullanılır. alman gazetelerinden bakıp görebilirsiniz.


  • amugochi  (29.07.17 00:50:12) 
mana olarak farklari yok diye biliyorum, sadece günlük ve formel kullanimlari fakli. gün icinde cok yaygin kullanilan präteritum fiiller var, örn: war, hatte, gab, kam, saß, sah, ging, meinte, wusste, dachte, wurde vs. vs.


  • lemuria  (29.07.17 02:31:31 ~ 02:31:52) 
Kullanımla ilgili birkaç istisnadan bahsetmek mümkün.
Öncelikle, “haben”, “sein” ve “werden” fillerinin tek başına cümlenin ana fiili olması durumunda, ince bir istisna söz konusu. Hem kolay anlaşılması için hem de gramer karmaşası yaratmaması için, (bu üç temel fiilin tek başına cümlenin ana fiili olması durumunda,) Perfekt yerine Präteritum kullanılır. Aynı kural, “Modalverben” denilen 6 tane yardımcı fiil için de geçerli.

Örneğin, “Dün Berlin’deydim. Bu sabah İstanbul’a geldim.” cümlesine bakalım.
“Gestern war ich in Berlin. Heute Morgen bin ich in Istanbul angekommen.”
Konuşma dilinde Perfekt kullanılıyor diyerek “Gestern bin ich in Berlin gewesen,” deseydim tuhaf olurdu bence.

Örneğin, “Gestern haben wir ein Picknick gemacht. Wir hatten tolles Wetter.” cümlesinde “Wir haben tolles Wetter gehabt.” deseydim yine tuhaf olurdu.

Örneğin, “Hava çabucak karardı.” cümlesini “Es wurde schnell dunkel.” diye söylemek, “Es ist schnell dunkel geworden.” demekten daha doğru bence.

Bu arada “Modalverben” denilen 6 tane temel yardımcı fiil şunlar: “dürfen, können, mögen, müssen, sollen, wollen.”. Bu fiillerden herhangi biri tek başına cümlenin ana fiili durumundaysa, konuşma dili bile olsa, “Perfekt” yerine “Präteritum” kullanmak daha çok tercih ediliyor.
Yani “können” örneği için, “Ich habe gekonnt” yerine “Ich konnte” demek daha doğru geliyor bana. “Wollen” örneği için, “Das habe ich nicht gewollt.” demek yerine “Das wollte ich nicht.” daha doğru bence.
  • aynadakileke  (29.07.17 15:33:51 ~ 20:21:22) 
[]

Peki burda ne diyorlar bana?

Ekran görüntüsüne bakabilir misiniz? Alışveriş ödeme sayfasında çıkan uyarıda ne deniyor bana? Teşekkürler..




 
ekran görüntüsü?


  • nickfury  (28.07.17 00:33:38) 
seçtiğin teslimat seçeneği mümkün değilmiş.

ağırlık tutmuyor yazıyo .. limiti 1,8 kilodan fazla mı aldıgın urunun ?
  • kennym  (28.07.17 01:10:00 ~ 01:11:16) 
Sepete 1600 gramlık ürün attım ama heralde ambalajıyla 1800'ü geçiyor.


  • ilkinci  (28.07.17 01:13:53) 
[]

Şu kadının NDGT'ye sorduğu soru...

www.youtube.com

matematik fenle alakalı mı diye soruyormuş. ingilizcem yok. çok dalga geçildi soruyla. hani "matematik bilim değildir." diyen çok bilim adamı var bildiğiniz gibi. kadın da aslında o minvalde sormak istiyor olabilir mi?


 
Şu kadın dediğin Katy Perry değil mi yaf? Şarkıcılar anlamaz öyle şeylerden. Is math related to science? dediyse bence çok absürt bir soru değil. Science genelde fen bilimleri için kullanılıyor ama kriminoloji diye de bir bilim var şimdi. Bu adamların uğraştığı şeyler matematikle o kadar da ilişkili değil.


  • dissendium  (27.07.17 22:13:51) 
Sorunun saçması olmaz. Katy Perry muhtemelen hiç fen dersi almamış. Fizikte matematik yaygın kullanılıyor. Kimyada da kullanılıyor. Hatta biyolojide bile kullanılıyor. Bunları birbiriyle ilişkilendirmeyi başaramamış. Matematik olmasa bilimi bu kadar nesnel ve anlaşılır bir şekilde ifade edemezdik.


  • Lim5  (27.07.17 22:22:05) 
Hristiyan okullarında okumuş, ilahi falan söylüyormuş. Sonra da müzik okuluna gitmiş. Bilmiyor kadın yani.


  • Lim5  (27.07.17 22:28:41) 
[]

Bi cümle çeviri

balatalar yandı, yardım pls;

"burada her gün şu kadar kişiye yemek pişirilirdi."

teşekkürler.

 
"Here, meals have been cooked everyday for X people."

mesai sonu, benimkinin de çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. bir yerde kullanacaksan, ikinci bir onay gelene kadar benimkini kullanma.
  • i drive the hearse  (27.07.17 17:56:45) 
こちらで毎日それだけの方に料理を出していました。


  • anonim yazar  (27.07.17 17:57:59) 
Mutlaka edilgen yapi kullanmana gerek yok ki
X people would/used to have their meals here every day de basit ve is gorur ceviri

  • nickfury  (27.07.17 18:01:11) 
x people were served meals here everyday


  • sir gawain  (27.07.17 18:04:11) 
The meals used to be cooked here everyday for people up to X.

demek istiyorum. Yanlışsa sorumluluk kabul etmem. :)
  • dissendium  (27.07.17 18:06:49) 
ben de şöyle yaptım:
"In this complex, meals used to be cooked for four to five thousand people everyday." olsa da postaladım, olmasa da :D

meal aklıma gelmemişti, sıkıntı oradan çıkmış. aslında @sir gawain'inki kulağa en hoş geleni bence ama yemekler burada piştikten sonra başka binalara dağıtılıyor, dolayısıyla 'serve'den emin olamadım.
  • manuel mandalina  (27.07.17 18:42:14) 
ceviri bazinda, verdigin Turkce cumleye en yakin su an kendi yazdigin. anlam butunlugu cok onemliyse, yemeklerin pisirilmesi eylemini cevirmen gerekir dagitildigini degil.


  • i drive the hearse  (27.07.17 18:46:46) 
[]

Bir Dil Kursunun 1 Kuru

İngilizce olarak nasıl tarif edilir?

"Program gideceğim dil kursunun 1 kurunu karşılayacağını taahhüt etmekte, fakat biriminizden kurun kaç ay süreceğine dair resmi yazı gönderilmesi gerekmekte." cümlesinin içinde kullanılacak.


 
hangi dil?


  • qazaqwsx  (27.07.17 16:18:56) 
Özür dilerim, maili yazarken açmıştım duyuruyu, unutmuşum. İngilizce.


  • sevgikusunkanadinda  (27.07.17 16:20:24) 
Dil kursunun bir kuru için “module” sözcüğü uygun olabilir bence. Örneğin “The course consists of x modules” şeklinde kullanıldığını duymuştum.
Böylece sizin cümlenin tamamı aşağı yukarı şöyle olabilir:

The programme undertakes to cover the costs of one module of the language course which I will be attending. It is, however, required that your office should provide me an official statement indicating how many months it takes to complete a module within the entire course.
  • aynadakileke  (27.07.17 19:42:06) 
the programme commits to take over the costs of one module of language learning course which i am going to attend, yet it is required that your unit needs to send an official statement which shows how many months the module is going to take to complete.

@aynadakileke'nin dediği gibi kur yerine module kullanılıyor.

önemli not: yanlışım olabilir.
  • secrex  (27.07.17 20:02:41 ~ 20:03:36) 
[]

Ny studio vs british side

Daha iyi önerilere de açığım. Şimdiden teşekkürler :)




 
British Side ve ITI, Istanbul'daki en iyi dil kurslarindan. Besiktas Amerikan Kultur de iyi gidiyor diye biliyorum. International House da iyi ama Istanbul'da kurslari var mi bilmiyorum.


  • Traveller  (27.07.17 16:21:39) 
[]

Fransızca cümle

C'est un film qui touche un peux trop. Je n'espere pas que ça touche autent pour toi.

ne demek?


 
Anladığım kadarıyla.

Bu dokunaklı bir film. Seni etkileyeceğini zannetmiyorum.
  • canbonomobenseno  (27.07.17 11:17:18) 
canbonomobenseno anlami özetlemis. Anlasilmasi kolay degil zira cümle düsük. Yazim hatasi bir yana (autant olacak, autent degil), 'je n'espère pas' denmez, j'espère que denir ve devami olumsuz çekimle devam edilir, "j'espère qu'il ne te touchera pas autant" daha dogru olurdu.


  • pinocchio  (27.07.17 11:51:07) 
pinocchio daha doğru olan haliyle yazmış cümleyi tekrar ama canbonomobenseno'nun çevirisi tam karşılamıyor.

"Biraz fazla dokunaklı bir film, umarım seni de beni etkilediği kadar etkilemez." olmalı.
  • lolita  (27.07.17 12:00:49) 
lolita haklı. cümleyi düzeltecegim derken çevirmeyi ihmal etmisim. :-)


  • pinocchio  (27.07.17 12:26:31 ~ 12:27:08) 
[]

Territories vs region

aralarında ne fark var? ikiside bölge diye geçiyor




 
territory daha spesifik bir alanı temsil eder, muhtemelen kesin çizili sınırları vardır; türkçe'ye daha yakını alandır diyebiliriz.

region biraz daha soyut bir alanı temsil eder. fiziki olarak ayrılmış değil de daha çok o alanı oluşturan ortak şeylerin(kültür, dil, coğrafi özellikler vs.) bir arada tasvir edilmesi için kullanılır. türkçe'ye daha yakını bölgedir diyebiliriz.

bir ince nüans da şöyledir diyebiliriz; bir territory'yi insan belirler, sınırlarını insan çizer. ama region doğal olarak oluşmuştur, ortak paydaları olan o alanı genelleştirmek için kullanırız.
  • Bruce  (25.07.17 15:52:24 ~ 15:54:32) 
daha çok sipariş üzerine gidilen bir çeviri bu. o yüzden region bölge, territories mahalle diye yaptım. yanlış mı?


  • kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili  (25.07.17 15:57:23) 
region bölge olur ancak territories'e mahalle demek çok doğru değil.

geçtiği yere göre uygunsa "toprakları" denebilir.
  • eindaclub  (25.07.17 16:16:51) 
Bruce'un da dediği gibi territory bir sahiplik göstergesidir. Duruma göre mıntıka, toprak, alan falan olabilir. Territory olan bir yere ya sahipsindir ya bu alandan sorunlusundur. Örneğin, "jandarma mıntıkası" bir territory'dir, çünkü sınırları belli ve jandarma o alandan sorumludur. Evinin bahöesi bir territory'dir, çünkü sahibisindir. Ya da devlete bağlı bir roptak parçası, o devletin aorumluluğunda olduğundan o devletin territory'sidir.

Her tereitory bir region'dır denilebilir, ama her region territory değildir. İçeriğe bağlı ama mahalle büyük olasılıkla uygun kaçmayabilir.

Sevgiliyi fazla sahiplenirsen "Ben senin territory'n değilim" derler mesela ya da Shakira şarkısında sevgilisine "Here is the man I chose, here is my territory" der. "Ben fethettim, bu vücut yekpare benimdir. Bütünlüğü benden sorulur" anlamında.

Mahalle yerine kelime uygunsa mıntıka daha uygun olabilir.
  • aychovsky  (25.07.17 16:38:30 ~ 16:42:45) 
english.stackexchange.com

senin sordugun alana dayali cevaplar burada.
  • baldur2  (25.07.17 17:05:14) 
[]

kelime anlamı

işçilerin bulunduğu bir tablo var. işte adı soyadı, numarası, adresi, bölgesi falan. bu tabloda title ve Title Of Courtesy bi de Extension diye üç satır var. tam olarak nasıl çevrilir o zaman bu?




 
extension: dahili


  • eindaclub  (25.07.17 14:14:29) 
[]

Bulgarca bilenler??

Şurada ne yazıyor biri çevirebilir mi? alfabeye hakim olmayınca direkt google translate e yazmak imkansız oluyor. Dedemden hatıra bir fotoğraf, büyük sevaba girersiniz.




 
Büyük yazılan yazı 'anma' (anı manasında). Rusçayla okunuşu aynıysa 'gpomen' diye okunuyor.
Ben de az buçuk kiril bildiğim için çevirdim. El yazısını anlamak biraz zorluyor fakat google translate ve şu ( gizliilimler.tr.gg) alfabe kopyala yapıştırı ile halledebilirsin cevap gelmezse.

  • filipis  (25.07.17 04:43:45) 
Bunu işi el yazısı okumak biri olana göster bence. Yazı her şeye benziyor. Başı yugi gibi geldi. Yuguslavya olabilir diyeceğim devamının alakası yok gibi ama var gibi de...


  • alperz  (25.07.17 09:39:55) 
alfabe kopyala yapistir yapmayi denedim ama harfleri tanimak cok zor.
cok tesekkur ederim.

  • labarba  (25.07.17 13:16:36) 
Bulgarca olduğuna emin misin? Eski Rusça gibi bu.

"gpomen için.
Bu öğrenci 1938 yılının 3.ayında yaşamıştır"

gibisinden bir şey yazıyor. Bir iki yeri tam çıkaramadım
  • lesmiserables  (25.07.17 13:18:50) 
emin değilim. belki de eski rusçadır. başka resimlere ve yazılara da bakıyorum da, şüphelenmeye başladım.


  • labarba  (25.07.17 13:52:20) 
[]

Bir cümlelik çeviri

The workers rush home when the day's work is over
bu cümledeki "day's work" ne anlama geliyor?



 
İşçiler günlük işleri bittiği zaman eve koşarlar.

Edit: Gün içinde yapılması gereken işler olarak anladım. Yanlış da olabilir.
  • dissendium  (24.07.17 21:18:31 ~ 21:20:34) 
legal olarak belirlenen günlük iş saati. misal memur için 8 saat. 8 saat dolunca koştura koştura eve giderler vb.


  • secrex  (24.07.17 21:26:17) 
mesai anlamına geliyor


  • eindaclub  (25.07.17 11:58:13) 
[]

Çok kolay bir italyanca cümlenin anlamına yardım istiyorum.

Tırnakla belirteceğim kısmın tam olarak net çevirisini bilmek istiyorum.
Quando io sarò vecchia, verrò 'ad abitare a casa tua così tu' e tua moglie 'vi prenderete cura di me' e vivremo tutti insieme.

Ben şöyle çevirdim: yaşlandığımda senin evinde yaşamaya geleceğim böylece sen ve karın bana bakacaksınız ve hep birlikte yaşayacağız.

Doğru mudur? vi prenderete cura kısmı özellikle gıcık etti.

 
Evet orda bitmeliymiş, bir virgül bile koymamışlar o yüzden ilk an zorlanmıştım.
Kalıbı da ayrıca belirttiğiniz için çok teşekkür ederim.

  • mslny  (23.07.17 23:37:50) 
[]

2 cümlelik çeviricik

arkadaslar ingilizcem fena değil ama grammer hatası yapmamak ıcın genelde ciddi bir görüşme yaparken hep buradan yardım alıyorum affınıza sagınarak su cumleyı bır cevırebılırsenız ;

şu anda Londrada bir prodüksyon şirketinde video editör olarak çalışmaktayım , Ayrıca freelance olarak video çekim işleri ile ugrasmaktayım .Buradaki insanları müşteri değil sektörden iş arkadaslarım olarak görüp en uygun düzgün şekilde hizmet vermek istiyorum .


 
I am currently a video editor in a production company in London. I do some freelance video shooting, as well. I consider people here not customers but friends from industry and I would like to provide the best service for them.

gibi kabaca bir çeviri yaptım. mesaj yoluyla üstünde çalışabiliriz istersen.
  • Nefe  (24.07.17 01:20:24) 
[]

Fransızca bir soru

Selamlar,fotoğrafta yazan cümlenin anlamı nedir? translate çok saçma çevirdi.




 
Alex, seni sevmedim. Gerçekten sevmedim (Gerçek sevgi değildi). Beni unut.
:(

  • aychovsky  (23.07.17 20:21:40 ~ 20:22:43) 
"Pas vraiment", "gerçekten sevmedim"den çok "pek o kadar da sevmedim" anlamında.


  • pinocchio  (26.07.17 15:28:40) 
[]

daughter ve son yerine girl ve boy kullanımı

şimdi denk geldim, your girls and boys dedi spiker karşısındakine. kamera küçük çocuklar gösterdi. yani kızları ve oğulları olduğunu sanıyorum.
kullanabilir miyiz böyle istediğimiz gibi?



 
kullanırız tabii be bizden değerli mi köpeğimiz olsun girlzler boyzlar.

cidden kullanılır gayet normal.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (23.07.17 02:40:51 ~ 02:41:00) 
Evet. Kullanabilirsin.


  • baldur2  (23.07.17 02:48:53) 
[]

cince mi japonca mi

hobi kultur keyif turizm maksatli ogrenmek icin hangisi daha iyi?
(kariyer icin degerlendirmeyin)



 
caponca


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (22.07.17 17:42:19) 
japonca


  • basond  (22.07.17 17:44:32) 
keyif maksatli ogreniyorsan bize niye soruyorsun, hangi kulturden ve cografyadan keyif aldigini nereden bilelim? neye dayanarak cevap vermemizi bekliyorsun? ikisi de cok zor ve yillarca emek isteyen diller. keyif icin oturup da bunlari ogrenebilen biri gormedim ama illa ogrenecek olsaydim cince ogrenmeyi tercih ederdim.

su sapik japonlarin neyini seviyorlar hic anlamiyorum. disardan bakinca iyiler de o igrenc baskici, zenofobik, kasinti, ikiyuzlu toplumun bir parcasi olmayi asla istemezdim. mna kodumun konicivalari.
  • der meister  (22.07.17 17:58:43) 
Anime kültürün varsa Japonca öğren.

Edit: Japonların zenofobi ile alakaları yok bu arada. Karate eğitimi için Türkiye'ye gelmiş bir Japon ile birkaç kez antrenman yapma fırsatım oldu. Adam bizimle beraber yerlerde yuvarlandı. Soyunma odasında bile önümde eğilip selam verdi adam. Aynı muameleyi sana kapı komşun olan Yunanlılar, Suriyeliler yapmaz.
  • dissendium  (22.07.17 18:09:24 ~ 18:21:26) 
Japonca


  • all girls dream  (22.07.17 18:48:01) 
Kesinlikle Japonca, en azindan adamlarin alfabesi var, ogrenilmesi ve eglenilmesi daha kolay. Cince de karakter ve tonlama kasmaktan bir sure sonra keyif degil izdirap duyarsiniz.


  • cossecant  (22.07.17 19:38:15) 
[]

ingilizce bir kelime arıyorum - outsmart gibi ama zeka yerine hız

outsmart baya bilinen bir kelime ama bunun hızla alakalı olanı var mıdır biliyor musunuz?




 
quick-witted?


  • common of demons  (22.07.17 14:14:06) 
Spesifik olarak hız ile ilgili değil ama outperform kullanabilirsiniz belki.


  • fotrsapka  (22.07.17 14:31:47) 
outpace?


  • sporty  (22.07.17 14:49:42) 
[]

Japonce bilenler

Burada ne yazıyor?
i.hizliresim.com



 
kogun funtou şeklinde okunuyor. tek başına mücadele etmek anlamına geliyor.


  • theseachange  (21.07.17 12:55:10 ~ 12:55:55) 
Google amca lone survivor dedi.


  • duptıs  (21.07.17 12:56:52) 
[]

BULATS'a giren var mi aranizda?

Sinav hangi sirayla gidiyor?

Listening-Reading, Speaking, Writing mi?

Kac dogru yapmak gerekiyor? Puan sistemi nedir biliyor musunuz?

Hangi kaynaklardan calistiniz?

 
Bulatsta speaking ve writing yok,önce reading sonra listening.


  • archery  (20.07.17 19:41:23) 
BULATS'ta belli bir soru sayısı yok, sistem sizin seviyenize göre sorular gönderiyor ve seviyenizden emin olunca sınavı bitiriyor.
Dolayısıyla ingilizceniz çok kötü veya çok iyiyse sınav çabuk bitebiliyor, yoksa daha uzun sürüyor.
0-100 bandında puanınız ve onun karşılığı olan seviyeniz çıkıyor sonuç olarak da.

Önce reading sonra listening geliyor readingte sıkılıp listening'te kopabilirsiniz, ona dikkat etmek lazım.

kaynak önerim yok ama deneme sınavları bulup nasıl olduğunu görseniz yeterli olur bence
  • yaraticinick  (20.07.17 20:58:51) 
[]

İngilizce "yuel" ya da ona benzer okunan kelime hangi rakam olabilir?

Teleffuz edilen rakamlardan birini anlamadım, yuel gibi bişey dedi, 0-9 arası rakamlardan birisi olmalı, hangisi olabilir?




 
null bence, 0.


  • der meister  (18.07.17 16:55:51) 
hiçbirinin okunuşu buna benzemiyor ama ben tahminimi 9 dan yana kullanıyorum.
aksanlı söylendiyse öyle anlamış olabilirsiniz. normalde nayn diye okunur ama aksanlı söylenirse noin a kadar yolu var.

yine de kesin bişey söyleyemiyorum

edit: evet null u düşünemedim.
  • interview with the vampire  (18.07.17 16:56:55 ~ 16:57:18) 
Evet null'muş, yeni bi rakam icat ettiler sandım bi an.


  • mikro patlama  (18.07.17 17:04:41) 
evet null. fifa'daki spikerden öğrendim ben de:)


  • nothing in my way  (18.07.17 17:44:20) 
[]

ingilizce şurada ne diyor?

youtu.be

hakem ne diyor?


 
time violation warning, mr nadal.


  • koruklu  (18.07.17 16:14:31) 
[]

ingilizce gramer sorusu

ingilizce çalışıyorum, bir yandan da ingilizce yazılar okuyorum. şu cümleyi çözemedim ya, baktım baktım, karışık geldi. bir açıklayabilecek olan var mıdır acaba?

nba analiz yazısı:

"The Dubs were always going to easily oust the Spurs, though it’s a shame they had to do so without Kawhi Leonard having much of a say in the matter."

 
gramer olarak neyi soruyorsun anlamadim?

cevireyim o zaman, dubs spurs'u her zamanki gibi kolaylikla alasagi edecekti ama bunu kawhi leonard'a soyleyecek cok soz birakmadan yapmak zorunda kalmalari bir utancti.
  • baldur2  (18.07.17 16:14:55 ~ 16:15:13) 
Daha dogrusu su aslinda bir kisminin, kawhi leonard'in konu hakkinda cok da soyleyecegi olmadan yapmak zorunda kalmalari.


  • baldur2  (18.07.17 16:24:22) 
"though" kafamı karıştırdı ya, oradan başlayan cümle karışık geldi.


  • ahm1  (18.07.17 16:44:13) 
though, gerci demek burada, cumle sonu yerine basa konmus sadece.


  • baldur2  (18.07.17 17:18:32) 
[]

ingilizce'de diziler nasıl denir?

series'i diziler, serie'yi dizi diye biliyordum, değilmiş.

şu tür dizileri severim, izlediğim diziler içinde en iyisi bu falan nasıl diyoruz?


 
Tv series Turkcede diziye karsilik geliyor. Hem tekil hem cogul kullaniliyor. Yani hem dizi hem de diziler derken tv series diyoruz.


  • my lost lenore  (18.07.17 01:28:06) 
serie değilmiş. tv series'i de bilmiyordum ayrıca. sadece series sanıyordum.


  • diffarentiationation  (18.07.17 01:30:33) 
Breaking Bad is one of the best TV shows I've ever watched.

diyebilirsin ikinci cümlen için. Breaking Bad yerine istediğin diziyi koyabilirsin.

Ya da direkt şu olabilir.

Breaking Bad is the best television series I have seen.
  • dissendium  (18.07.17 01:39:20 ~ 01:47:57) 
Series cogul olarak kullanilir. kelime anlami olarak dizi demek ama bir seyin dizisi anlaminda. A series of events: olaylar dizisi mesela. Televizyon dizileri icin tv series ya da tv show/shows tv program/programs kullaniliyor.


  • my lost lenore  (18.07.17 01:49:58) 
Series = dizi.

benzer örnek: news = haber.

Benzer bir örnek mi bilmiyorum ama peoples kelimesini düşünün, halklar demek.
  • Adramelekhh  (18.07.17 02:56:58 ~ 02:59:04) 
Cliff-hanger olur mu?


  • ykyt  (18.07.17 09:10:32) 
ya series de ya tv shows de ikisi de olur. cliffhanger ne alaka lan?


  • argent dawn  (18.07.17 12:28:31 ~ 12:32:19) 
[]

This watch is limited to 200 pieces.

Bunun turkcesi bu saatten 200 adet olarak limitli üretilmiş demek mi? Swatchin sitesinde gördum bi saat 2010 yılında mi ne üretilmiş. Şimdi bu saati bulamaz miyiz nedir mevzu




 
evet öyle demek. ebay'e bak bi yoksa yoktur, bulamazsın.


  • ekaterina  (17.07.17 21:41:25) 
Evet sınırlı üretilmiş, 200 adet. 2010 yılında üretilip satışa çıkan hiçbir saati sıfır bulamazsın sanıyorum, ikinci elini kovalayacaksın.


  • fengari  (17.07.17 21:41:45) 
10 bin euroymus fiyati ztn


  • all girls dream  (17.07.17 21:43:25) 
[]

Advanced grammar in use vs english grammar in use

Şimdi dostlar, ingilizce konusunda kendimi Çok yeterli hissetmiyorum. Belli bi seviyenin üzerindeyim. İki kursun sınavına girdim intermediate-upper intermediate arası biyerlerdeyim. Dedim bir tane gramer kitabı bitireyim faydası illaki olur. En çok bu serinin önerildiğini gördüm. İçindekiler kısımlarına baktım ve fark göremedim aynı. demek ki içerik farkı var. Şimdi önce english g.i.u. bitirip sonra advanced olanı mı bitirmek iyidir? Yoksa direkt advanced e geçeyim mi?




 
Hemen inceliyorum hocam


  • oculi electrica  (18.07.17 00:27:17) 
Betty azar kesinlikle +1 grammer in use bende de var ama azar daha kapsamlı iyi.

Advanceden başlama bence. Intermediate ile tekrar edip advance e geçmen iyi olur daha iyi oturur gibi.
  • jazzabel  (18.07.17 00:35:18) 
advanced üçüncü kitap. üç kitap var. tek tek hepsini bitirebilirsin sırasıyla.


  • e a p  (18.07.17 00:39:06) 
Eğer betty azar daha faydalı olur diyorsanız direkt ona başlayayım Hiç in use serisine girmeyeyim?


  • oculi electrica  (18.07.17 00:53:23) 
[]

almanca gramer

akkusative, dative vb gibi durumlara yönelik kelimelerin başlarındaki eklerin değişmesini iyi bir kaynaktan oturup öğrenmek istiyorum.

dili yıllardır iyi konuşanlar zamanla öğrenirsin, ben bile hepsini bilmiyorum vs diyor.
kurs da aynı modda.

sabırsız olduğum için bekleyemiyorum.

mümkünse daha iyi anlaşılır diye iyi bir türkçe kaynak önerebilir misiniz?

youtube tan güvenilir video bulamadım.

pdf kaynak önerirseniz almanya'daki download sorunundan dolayı sadece ekranda açabiliyorum.

 
“kelimelerin başlarındaki ekler” dediğin şeylerin adı artikel. Değişmelerinin sebebi de dilbilgisinde “ismin halleri” ya da “isimlerin çekimleri” denilen konu.
Google’da “almanca artikel kullanımı” ya da “almanca isim çekimleri” diye aratırsan, bol miktarda Türkçe açıklamalı bilgi bulabilirsin. Yine de en temel şeyleri kısaca özetleyeyim:

Türkçede isimlerin beş hali olduğunu biliyorsundur: ismin yalın hali, –i hali, -e hali, -de hali ve -den hali. Örneğin okul, okul-u, okul-a, okul-da ve okul-dan.gibi.
Bu halleri Türkçede sözcüğe son ek ekleyerek yaparız (okul-da), Almancada ise artikeller değişir (die schule --> in der schule) = okul --> okulda = yalın hal --> -de hali))

Almancada dört tane hal var: Nominativ: yalın hal. Akkusativ: -i hali. Dativ: -e hali. Genitiv: -in Hali (Türkçeden farklı olarak, sahiplik belirten bir hal bu, “kime ait?” sorununu cevaplar.)

Fazla uzatmadan iki temel tavsiye daha vererek bitireyim:
Almancanın şöyle bir güzelliği var: kuracağın cümle “nereye, hangi yöne?” sorusuna cevap verecekse, artikeli akkusativ kullanırsın. (okula gidiyorum: ich gehe in die schule). Çünkü hareketin yönünü belirtiyorsun, nereye sorusunu cevaplıyorsun.
Eğer cümle “nerede?” sorusuna cevap verecekse, yani sabit konum belirtecekse, artikeli dativ kullanırsın (okuldayım: ich bin in der schule).
Almanca’daki preposition’ları da mutlaka görmüşsündür, für, über, mit, vor, ... öğrenmen gereken ilk kural şu: bazı prepositionlar daima akkusativ artikelle kullanılır, bazıları da daima dativ artikelle kullanılır. Örneğin für, über daima akkusativ olur (ismin –i hali); mit, vor daima dativ olur (ismin –de hali).

Almanca öğrenme maceranda bol şans ve kolaylıklar dilerim.
  • aynadakileke  (16.07.17 11:01:01) 
  • kombucho  (16.07.17 13:34:58) 
[]

dizi - ingilizce

günde 4 -5 saat ingilizce dublaj ing altyazı dizi veya film izleyen birinin ingilizcesi gelişir mi , ne kadar gelişir, veya ne yaparsa gelişir.




 
Günlük hayatta işine yarayabilecek kadar belki öğrenebilirsin ama okuma, yazma, konuşma konusunda pek faydası olmaz. Bence dizi ve filmden İngilizce öğrenmek İngilizce eğitimi aldıktan sonra dili pekiştirmek için yapılacak bir iş. Gramer ve yeterince kelime bilmeyen adam kendini diziyle geliştiremez kolay kolay. En azından B1 seviyesi olmalı.


  • dissendium  (15.07.17 02:25:55) 
duyarak öğrenme diye birşey yok mu ?
bebeklere gramer mi öğretiyorlar ?

  • docrivers  (15.07.17 02:27:52) 
Bebeklerin dil öğrenme mekanizması farklı. Onlar daha anne karnında sesleri algılamaya başlıyorlar. Zekaları çok daha berrak iken dilin mantığını kapıyorlar. Yaş ilerledikçe bu mekanizma kayboluyor. Duyarak öğrenme diye bir şey var ama bunun için bazı şeyleri sürekli duyman ve o şeyleri hep anlamaya çalışman lazım.


  • dissendium  (15.07.17 02:32:13) 
güzel kıvırdın


  • docrivers  (15.07.17 02:43:56) 
kiviracak bir sey yok. gercekten de bebeklerin dil ogrenisi ile yetiskinlerin dil ogrenmesi farkli. Hatta "critical period" denilen bir sey var, bir cocuk 3-4 yasina kadar ilk dilini ogrenmezse (ornegin ormanda buyurse ki ornekleri var, veya manyak anne babalar tarafindan kapali odalarda iletisimsiz yetistirilirse ki bunun da literature malesef ornekleri var) bir daha omru boyunca dil ogrenemiyor. anadili olmuyor, cevresiyle iletisim kuramiyor. bebekken olan bu durum bir tren, bu tren kalkmadan dili ogrendin ogrendin yoksa ogrenemiyorsun. Gelse biri sana her gun ayik oldugun her saniye dil dersi verse bile ogrenemiyorsun, denendi, olmuyor. Dogduktan sonra dil ogrenme insanin beynin gelisiminin temel bir parcasi. Bu treni bir kere kacirdiktan sonra beynin gelisimini geri sarip dili ogrenemiyorsun.

bebekler - cocuklar belli bir yasa kadar dili sadece cevrelerini gozlemleyerek ogrenebiliyorlar anadilleri seviyesinde (ki anadilleri oluyor bu zaten). Beynin plastisitesi yetiskinlerde ayni degil o yuzden ayni numara 20 yasindaki birinde islemiyor.
  • robokot  (15.07.17 02:49:28 ~ 02:57:00) 
günlük konuşmanı geliştirebilirsin ama bu kesinlikle akademik olmaz. bir haftadır oturmuş yds çalışıyorum ve inanmıyorum bu kadar kompleks olduğuna senaryoların. biraz kelime bilgin olsa bile adamın ne demek istediğini anlıyorsun ki genelde replikler bile simple present, simple past ya da simple future. bunun diğer altları falan hiç değil.

ben belki fazla abartıyor olabilirim ama eminim ki akademik anlamda geliştirmez.
  • blue eyes white dragon  (15.07.17 02:51:20) 
@docrivers, he aynen kıvırdım. 20 bilmem kaç yaşından sonra günde 15 saat dizi de izlesen hiçbir şey öğrenemeyebilirsin. Bu işler böyle.


  • dissendium  (15.07.17 03:25:57) 
düz izlemek fayda etmeyebilir ancak bilmediginiz kelimeleri not alip daha sonra uzerine calisirsaniz, uzun cumleleri not alip gramer yapisi daha sonra incelerseniz ve bol bol da sarki cevirileri yapip oradaki cumleleri hazmederseniz gelisir. cekirdek yerken izlerseniz gelismeyebilir.


  • icim urperiyor  (15.07.17 09:13:16) 
[]

bisküvi çocuğu - süt çocuğu ingilizceye nasıl çevirilir?

merhaba arkadaşlar bi' çeviride size ihtiyacım var

1. bisküvi çocuğu - süt çocuğu ingilizceye nasıl çevirilir?
2. Kara lastik ayakkabının ingilizcesi var mı? ya da aynı anlama gelecek bir obje vs.?

 
1- mama's boy


  • nickimin hakkini veremedim  (15.07.17 02:17:59) 
1. tenderfoot


  • battal gemalmaz  (15.07.17 11:08:47) 
[]

fabrikadan çıkmış gibi - çok

her yerde görülen bişey için kullanılacak. hani "kızılay dağıtmış" filan denilen şeyler var ya, herkeste olur filan. ne denir onlara ingilicce?




 
widespread kullanabilirsin belki yaygın manasında.


  • tepedeki psychedelic adam  (14.07.17 16:35:57) 
fabrikadan çıkmış,endüstriyel tiplerden bahsedecek bir cümlede kelime..


  • neynep  (14.07.17 17:07:51) 
Bence aradığınız deyim “cookie-cutter”. Tam olarak “birbirinin aynı, tek kalıptan çıkmış, aynısından her yerde bulunan” demek.
Sıfat olarak bir ismin önünde kullanılmalı, örn.. “cookie-cutter design”
Tureng: tureng.com
Urban Dict.: www.urbandictionary.com
Deyim olarak değil de literally kullanırsanız, kurabiye kalıbı demek zaten.
  • aynadakileke  (14.07.17 19:30:55) 
[]

ing "damak tadı"

Merhabalar,

İngilizce olarak "bu benim damak tadıma uymuyor" şeklinde bir cümleyi nasıl kurabilirim. Ya da "bu tarz şeyler yemeye alışkın değilim" şeklinde cümleler.

Teşekkürler

 
to suit sb's taste


  • alperz  (13.07.17 23:42:24) 
meet sb's taste


  • iddaaci  (13.07.17 23:50:17) 
"It doesn't awaken my palate" diye kullanıldığını duyuyorum come dine with me gibi yemek programlarında :)


  • postneo  (13.07.17 23:50:50) 
It doesn't suit my taste.


  • dissendium  (13.07.17 23:50:58) 
not my type of food da olur.


  • Bruce  (13.07.17 23:53:46) 
not my cup of tea diyorum ben çok sıkışınca


  • aşksız prens  (14.07.17 00:38:50) 
[]

kendi kendine ingilizce öğrenen var mı?

yurt dışına çıkmadan ve de kursa gitmeden. internet, video dersler vb yollarla Intermediate veya Upper-Intermediate seviyesine gelmeyi başaran var mı? varsa nasıl bir çalışmayla ne seviyeye geldiniz? aydınlatınız.




 
Seviye nasıl ölçülüyor bilmiyorum, seviyemi de bilmiyorum. Sadece Yds puanım 87,5.
Çalışma falan yapmadım, sevdiğim oyunları oynadım, dizi filmleri izledim, haberleri okudum, videoları izledim. Çalışsaydım muhtemelen eziyet çekerdim ve bu kadar ilerleyemezdim.

  • diffarentiationation  (13.07.17 22:56:57) 
odtünün master'ında ingilizce sınavını geçen var ama bu hangi seviye onu bilmiyorum.

Çalışma şekli de şöyleymiş;

önce dili nasıl öğrenebilir onun üzerine kitaplar okumuş
sonra kelime çalışmış devamında grammar ve kelimeyi birlikte çalışmış ve bu esnada da ingilizce öğreten basit çizgi filmler varmış onun döneminde onları izleyip bol bol kitap okumuş. ve halletmiş işte.

bunun dışında başka bi' arkadaşım ise kendi kendine ingilizce çalışırken longman'in sarı sözlüğünü ezberlemiş. ben duyduğumda çok şaşırmıştım. yine aynı kişi, ses kaydı yapıp bi' kelimeyi önce türkçe söylüyormuş sonra bekleyip ingilizcesini söylüyormuş.

ardından bunu da yollarda dinleyerek o bekleme anında kendisi söyleyip doğru mu değil mi diye de kontrol edebiliyormuş.


not: 2'si de 30+ yaşında. Yani o dönem kaynakları çok daha kısıtlıyken yapmışlar bunları. şimdi irade ve çalışma azmi olsa çok daha kolay gelinebilir o seviyelere diye düşünüyorum.
  • mete kudur  (13.07.17 23:01:48) 
devlet okulundaki egitimin disinda hic ekstra bir egitim almadim. kendimi gelistirmemde en cok yabanci diziler ve merak ettigim seyler hakkinda turkce kaynak olmamasi yardimci oldu.


  • icim urperiyor  (13.07.17 23:12:29) 
Kismen bu gruba dahil oldugumu soyleyebilirim. Sarki cevirileri yapmaya, bilgisayar oyunlarini oynarken sozluk karistirmaya, bos zamanlarimda gramer kurallarını okumaya, turkce-ingilizce altyazili dizi/film izlemeye gayret ettim.

Ilkokuldan beri yabanci dilim ingilizce degildi. 2006'da fransizca dil okulu icin fransa'ya gittigimde, okuldaki herkes amerikali, kanadali, ganali ya da senegalliydi. Fransizca dil okulu icin gittigim yerde ingilizcem gelismisti.

Sonra calisma kampi vesilesiyle 3 farkli sefer yurtdisima ciktim. Bunlarin da pratigime inanilmaz yararli olmustu.

En nihayetinde yabanci bir sevgilim vardi, ingilizcem onunla zirve yapmisti. Sonra da uzerine yurtdisinda master derken hatri sayilir bir yerlere geldim diyebilirim. Ama temeli kendi cabamla kurdum.
  • finsidigi  (13.07.17 23:57:16) 
[]

Almanca birkaç cümle çeviri

Aşağıdaki 3 cümleyi nasıl çevirebiliriz.Davranış kelimesi aşağıdaki anlamlarda kullanıldığında almancada karşılığı nedir? verhalten? handlungen?

Bu tarz davranışlar toplum tarafından kabul edilmez.

Dün kü davranışın/hareketlerin hiç hoş değildi.( Es war nicht so gut, was du gestern gemacht hast, -Böyle tam olarak anlamı karşılıyor mu?)

Bu tarz hareketlerden uzak durmalısın.

 
1) Diese Art von Verhalten wird von der Gesellschaft nicht akzeptiert.
2) Dein gestriges Benehmen/Verhalten war nicht schön/nett. (yazdiginiz cümle de dogru, gündelik konusma dili)
3) Du solltest diese Art von Verhalten unterlassen.
  • mamu  (14.07.17 12:00:54 ~ 12:01:03) 
[]

Almanca çeviri yardımı

Bir arkadaşımın sağlıkla ilgili bir konuda Almanca bir ceviriye ihtiyacı var. Sağlık durumu ciddi bir yakınının alman eşine yazmaya çalışıyor ama Google translate pek yardımcı olamadı. Yardımcı olabilecek arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim. Metin aşağıdadır:

"heidi Bizi yazarak sürekli bilgilendirirsen sevinirim Biz çok merek ediyoruz Selami için çok endişeleniyoruz ve korkuyoruz. Ben gelmeye çalışıyorum almanyaya
Vizem çıkınca hemen gelip bir gün de olsa görmek istiyorum
Ve lütfen her ne olursa kötü bişeyde bile bizimle paylaş lütfen"

 
İngilizceden Almancaya Google çeviri yaptım, bilen biri daha iyisi yapar ama bu da işinizi görür umarım:

Heidi, Wir machen uns Sorgen um Selami, bitte halten uns auf dem Laufenden. Ich versuche, nach Deutschland zu kommen, und ich werde versuchen, dort zu kommen, auch nur für einen Tag, sobald ich das Visum erhalte. Bitte teilen Sie uns alle Neuigkeiten mit, wenn sie schlecht sind.
  • fengari  (12.07.17 22:30:26) 
Heidi wir bitten dich uns ständig auf dem Laufenden zu halten. Wir sind sehr in Sorge und haben Angst um Selami. Ich versuche nach Deutschland zu kommen. Sobald ich mein Visa erhalte werde ich nach Deutschland kommen, um ihn zu sehen, auch wenn es nur ein Tag ist. Bitte informiere uns, auch über schlechte Nachrichten.


  • mamu  (13.07.17 00:17:35) 
[]

Bir cümle ingilizce çeviri

Yıkanacak tüm giysilerin ceplerinin boş olduğundan emin olun.
• Metal para, çivi, civata, vida ya da taş gibi nesneler çamaşır makinasına büyük zararlar verebilir.

Bu cümleyi ingilizceye çevirebilir miyiz?

 
Please ensure that the pockets of the clothes are empty prior to washing.

Coins, screws and alike may do so much damage to the washing machine.
  • baldur2  (12.07.17 15:24:06) 
Ya da may damage the washing machine significantly

Ikisi de olur.
  • baldur2  (12.07.17 15:28:46) 
[]

[ingilizce] videodaki su saniyeyi anlayamadim.

www.youtube.com ( saniye 3:10)

kizin "hell yeah" diye yanit verdigi, cocugun sordugu soru nedir?

are you on pills mi ya da do you run hills gibi bir sey diyor, cikartamadim.

tesekkurler.

 
cok zor cikarmasi da do you wear heels diyo gibi geldi de bana ama ondan sonra soyledigi, muhtemelen bu yuzden bakiresin sozuyle topuklu giymenin bir baglantisini kuramadigimdan emin olamadim.


  • baldur2  (12.07.17 14:06:54 ~ 14:07:04) 
Born in Hills? gibi geldi bana da. Iowa'da Hills diye bir yer var, onu kastediyor sanırım. Oradakiler daha tutucu olduğundan, bakirelikle bir bağlantı kurmuş olabilir.


  • agluna  (12.07.17 14:57:11 ~ 14:57:44) 
Agluna arti bir hills dedigi buyuk ihtimalle bir yerlesim yeri.


  • baldur2  (12.07.17 15:25:03) 
born in the hills? diye soruyor. bahsettigi yer hollywood hills'de olabilir ama orda dogsa kiz bu kadar lowlife olmazdi


  • bollocks44  (12.07.17 15:27:25) 
[]

"Applicant’s Full Name (Print):" deki print sözcüğünden kasıt ne olabilir?

Formda mesela adres bölümü de var ama orada "print" yazmıyor. Neden isim kısmında print yazmışlar? Formun yazıcıda isim bilgisi doldurulmuş olarak bastırılmasını ve diğer yerlerin elle doldurulmasını istiyorlar diyecem ama çok da mantıklı gelmedi. Çünkü form pdf ve editleyip doldurup yeniden basmamı bekleyemezler.

-teşekkürler-


 
Büyük harflerle ve okunur bir şekilde yazılmasının istendiği durumlarda PRINT ifadesi kullanılır formlarda.

Ek: İsim yazılırken insanlar imza atar gibi de yazabiliyor isimlerini, o yüzden sadece isim kısmına print ifadesini koyuyorlar.

-rica ederim- :)
  • fengari  (12.07.17 01:54:12 ~ 02:31:17) 
İlkokulda öğrendiğimiz el yazısıyla yazmayın, daktilo harfleri kullanın anlamına da gelir.


  • cakabo  (12.07.17 10:52:42) 
[]

üniversite başvurusu için gerekli

bir madde. ne diyor, çevirebilecek var mı?

Certificate of the Bachelor’s degree with a proof of the average grade and explanation of the grading scale together with evidence of the minimum pass-grade required as well as the maximum possible grade in the subject concerned.(Please note that we have to reject applications without a proof of average grade certified by your examination office!)


 
Ortalamanın ve notlandırma sistemi açıklamasının olduğu bir mezuniyet belgesi olacakmış. Bununla birlikte minimum geçer notu ve alınabilecek maksimum notu da gösteren bir belge olacakmış.

Haberin olsunmuş, ortalamayı gösteren onaylı bir belgenin olmadığı başvuruları direkt reddetmek zorundalarmış.
  • cay koy geliyorum  (11.07.17 21:55:27) 
[]

""İngilizce"" hakkında sorum var???? (Erasmus içerir)

Selamlar!

Eylül sonunda erasmus'a gidiyorum. İngilizce seviyem B1 falan.
Önümdeki 2 aylık süreyi en iyi şekilde değerlendirmek ve konuşma-anlama becerimi bir-iki tık yukarı taşımak istiyorum.

2 farklı kurs ile görüştüm.

-Birincisi b1-b2 yoğunlaştırılmış kursuna gelebileceğimi söyledi.
Süre: 2ay
Ders saati: haftada 4 gün, 4'er saat. Yani haftada 16, ayda 64 saat.
Ücret: 2700

-ikinci kursta da birebir eğitim önerdiler. 1 saati 60 lira. Haftada 2 gün, 2'şer saatten toplam 4 saat. Yani ayda 1000 lira falan.

Bir de sizin görüşlerinizi almak istedim. Önümdeki 2 aylık süreçte bu kurslardan biriyle mi yoluma bakmalıyım, veya kendi çabamla ingilizce seviyeme uygun kitap okuyarak, internet kaynaklarından yararlanarak mı kastırmalıyım? Siz olsanız ne yapardınız?

 
bence internet + erasmusta sosyal ortam. hiç kursa falan gitme, ingilizceni geliştirebileceğin bir ortama gidiyor olacaksın zaten. gir insanların arasına konuş, soru sor, türklerden uzak dur, bir süre sonra konuşma seviyenin arttığını kendin de fark edeceksin. kursa vereceğin parayı da biraya ve seyahate yatır.

ben kendi erasmus deneyimimi böyle geçirdim, sonucunu gayet efektif olarak gördüm.

iyi eğlenceler.
  • barabas  (11.07.17 17:22:01) 
barabas +1, genç bir üniversite öğrencisinin, hele ki erasmus'a gidecekken, ingilizce gibi bir dil için kursa 2700 lira vermesi benim canımı yakar. "sana noluyo amk" diyebilirsin ama yanar işte. ingilizce öğrenmek kolaydır demiyorum ama ingilizce öğrenmesi en kolay yabancı dil bence. halihazırda b1 seviyesindesin, öyle şuursuz ve ne yapacağını bilmeyen biri de değilsin. erasmus'ta zaten yardıracaksın. boşuna para verme abi ona. kendi çabanla git. reddit'te takıl, quora'da takıl, podcast dinle, interpals'tan arkadaş bul skype'tan görüş konuşma pratiği istiyorsan vesaire. seçenek bol.

bak fince öğreniyorum çünkü seneye finlandiya'ya yerleşeceğim, rovaniemi valisi olacağım deseydin derdim ki gerekiyorsa 10 bin lira ver, git dili hakkıyla ustasından, hiçbir şeyi kaçırmadan öğren. ama ingilizce? b1 seviyesindeyken, erasmus'a gidecekken, üniversiteliyken? tövbe biss. hayır. ulu önder kenan komutan'ın da ifade ettiği gibi: olamaz, olamaz, kesinlikle olamaz!
  • der meister  (11.07.17 17:53:20) 
Kursa gitme


  • powerpufgirl  (11.07.17 17:53:57) 
Kursa git veya gitme bir sey fark etmez her turlu tarzanca konusacaksin insanlarla iletisim sikintilari yasayacaksin her turlu kurs care degil.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (11.07.17 18:16:46) 
[]

Almanya'da üniversitede hocalara nasıl hitap ediliyor?

Merhaba
Almanyada üniversitede stajyerim. Bugün başlıyorum. Hocalara nasıl hitap etmeliyim? İngilizce konuşacağız.
Esas olarak 2 hocayla sürekli iletişimde olacağım. Birisi prof. bana kabul belgemi o verdi fakat ben asistanıyla çalışacağım. Asistanı post-doc ismi Katja ama ilk mailde O'na Kay diyebileceğimi söylemişti ve maillerde hep Kay diyerek hitap ettim. Özellikle bu ikisine nasıl hitap etmeliyim?
Şimdiden teşekkürler

 
Profesöre Professor, Katja'ja Kay.


  • cinsi kisi  (10.07.17 13:36:26) 
Professor X diye de çağırabilirisiniz.
Michael Schumacher olsun mesela adı, Professor Schumacher gibi.
O belki gelip sana, bana Michael diyebilirsin der, o zaman senli benli takılırsın.

Katja, "bana Kay" de, dediyse zaten o Kay'dır o zaman.
  • burfak  (10.07.17 13:40:25) 
[]

iki tane birer saniyelik ingilizce listening

1. youtu.be

"as it bites and snarles ..... the woman with"

arada ne diyor?

ve

2. youtu.be

"until ... arrives"

buralarda ne diyor?

 
2. until the good samaritan arrives (bkz: good samaritan)


  • manuel mandalina  (10.07.17 13:13:36 ~ 13:15:33) 
"with savage roars" dedi sanırım.

"until the good samaritan arrives".

Burada good samaritan arrives kısmı deyim büyük ihtimalle.
  • Adramelekhh  (10.07.17 13:14:42 ~ 13:15:02) 
1-"with savage force"
2-"the good samaritan"

  • cinsi kisi  (10.07.17 13:22:49) 
[]

İngilizce hakkında bir soru

X filminin kötü oyuncusu ali
X's movies bad character ali
Bad character ali of x movies
Bad character Ali from x movie
Hangisi doğru?

 
Oyuncu mu kötü, karakter mi?


  • fengari  (08.07.17 17:45:40) 
Ali, the evil character from the movie X

eğer karakterse
  • passion rules the game  (08.07.17 17:47:00) 
Oyuncu kötü


  • sidd79  (08.07.17 17:49:14) 
Ali, the untalented actor of X Movie.


  • agluna  (08.07.17 19:17:49) 
[]

almanca bilenler, ne diyor burada.

Ein heller und ein Batzen,

die waren beide mein,

der heller ward zu Wasser,
der Batzen ward zu Wein!

 
Heller ve Batzen zamanın demir paraları, Heller bakır, Batzen gümüş.

Ikisi de benimdi,
Bakır para su oldu
gümüş para şarap oldu diyor.

Ward demişsiniz ama ben wird olduğunu düşünüyorum o kelimenin, başka bir açıklama gelmedi aklıma.
  • mainstream bitch  (08.07.17 17:23:14) 
Heller (penny'nin çeyreği bir eski alman parası) Batzen (penny)

Bir heller ve bir batze
İkisi de benim, evet benim
Heller suya gitti
Batze de şaraba
  • herp  (08.07.17 17:30:12) 
bu arada baktım da "ward" wurde ile aynı görevi görüyormuş. eski metinlerde ward olarak geçtiği oluyormuş.


  • soso  (08.07.17 17:31:42) 
[]

İngilizcede popülizm ve halkçılık

Aslında dil sorusu değil sosyal bilimler sorusu.

Bizde halkçılık ve popülizm net bir şekilde birbirinden ayrılmış, anlamları arasında çok fazla ortaklık olmayan iki kavram. Fakat İngilizcede böyle bir ayrım yok sanırım. Halkçılığın çevirisi popülizm (populism) zâten. Meselâ Narodniklerle Trump'ı aynı başlık (populism) altında görebiliyoruz. Ama Türkçede biz Narodniklere halkçı, Trump'a popülist diyoruz. Benim bilmediğim bir kavram yok değil mi İngilizcede, populism'in farklı anlamlarını öne çıkarmak için üretilmiş?


 
right populism vs. left populism ayrımı var sadece. Olumsuz bir popülizm olarak demagogie kavramı kullanılabiliyor ama.


  • protector  (08.07.17 00:02:16) 
[]

Bir dil ne kadar sürede orta seviyede ogrenilir?

Sb




 
Dile göre, kişiye göre, orta seviyeden kastına göre, kullandığın metoda göre, dili kullanma amacına göre.............değişir.


  • hümanist tabutçu  (06.07.17 22:18:27) 
3 ay da olabilir 30 sene de, sana bağlı.


  • soso  (06.07.17 22:31:52) 
Ornegin o ulkede yasiyorsan ve Turklerle hic takilmayip orada dil dersi aliyorsan 3 - 4 ayda ilk seviyeyi bitirirsin. Deneyimliyim bu konuda. Tabi istek ve calisma da gerekli.


  • Traveller  (06.07.17 22:37:18) 
fransizca ogreniyorum 6 aydir ulkedeyim, 3 aydir kursa gidiyorum giris seviyesindeyim su anda. ortalama 6 ayda orta seviyeye gelebilirsin.


  • England  (06.07.17 23:47:55) 
Kişiye bağlı.ek olarak herkesin bilmiyorumu farklıdır. İlber ortaylının bilmiyorumu milletin uzmanlık dediğin yer mesela.


  • kurnaz  (07.07.17 02:26:58) 
[]

"It is art that is directed to the humble"

Soru başlıkta. Çevirisi hakkındaki görüşlerinizi merak editorum.




 
"mütevazılığa yönlendiren sanattır"

ya da "kişiyi mütevazılığa/alçakgönüllülüğe yönelten sanattır"
  • rahip janick  (06.07.17 14:00:28) 
"mütevazi/alçak gönüllü olanlara yönelik sanattır"

it is art that leads to humbleness olsa yukarıdaki cevap geçerli olacaktı.
  • cay koy geliyorum  (06.07.17 14:25:51) 
alçakgönüllülüğe yönlendirilen sanattır.
yalnız burada 'sanat' kelimesine vurgu var yani aslında 'asıl sanat alçakgönüllülüğe yönlendirilmiştir' gibi karşı argümana benzer bir cümle. context i de yazarsanız daha düzgün bir çeviri yapabilirim

  • morrov  (06.07.17 14:32:31) 
"sanat alçakgönüllüye yönelmiştir" diye anlıyorum ben.


  • bohr atom modeli  (06.07.17 14:34:56) 
[]

Geçmiş-Şimdi İngilizce

Uzun bir metin yazdım geçmişi anlatan.

Ancak bir noktadan sonra geçmiş günümüze ulaşıyor ve karakterle beraber gidiyor hikaye. Yani şimdiki zaman kullanmam gerek. Ancak çok garip geliyor The night is dark demek. Otomatikmen was'a kayıyorum. Örnek vereyim aşağıya daha anlaşılır olur.

She left the city. I have been looking for her for three years. Bu noktadan sonra günümüzden bahsedeceğim fakat The night is quiet. I walk through the ship. Vesaire vesaire. Hiç şimdiki zamana girmeyip geçmişten mi deva etsem?
Tam anlatamadım ama fikir verirseniz sevinirim

 
Chapter'ların başında tarih vererek sorunu çözebilirsiniz bence.

Hepsi komple past uygundur.
  • cinsi kisi  (05.07.17 12:43:06 ~ 12:51:14) 
romanlarda boyle durumlar yeni bi bolumde anlatilarak gecis yapilmis oluyor. siz de dan diye gecis yapin. ilkin "hoh?" tepkisi olsa da sonra insan gunumuze geldigimizi anliyor, sorun olmaz bence.


  • pide  (05.07.17 12:45:20) 
Peki kullanımım past olarak mı devam etmeli? Çünkü grameri present kullanırken çok garipsiyorum


  • bloodymoon  (05.07.17 12:46:51) 
metinin uzunlugu nedir? roman gibiyse present'e gecerek simdiyi anlatmaniz dogal. birkac sayfalik hikayeyse yine normal yav simdi dusundum de. sonucta simdiyi anlatiyorsunuz. iciniz rahat etmediyse kurgusal bi degisiklik olabilir belki. gecmis gelecek birlikte anlatilabilir. simdiden baslayip flashbackli olabilir. ya da gecmisle bugunun arasindaki farki verecek bi tasvir olabilir. mesela en son gecmis anlattiginizda bahar mevsimidir, bunu bi sekilde hissettirmissinizdir. simdiki zamana gecerken the night is dark yerine kar, soguk vs gibi kis tasviri yapabilirsiniz. boylece aradan aylar gectigini anlamis oluruz. present da siritmaz.


  • pide  (05.07.17 12:52:38) 
Ya alakasız olacak ama I have been looking for her for three years cümlesinde de günümüzden bahsemiyor musunuz aslında?


  • dusunemedim  (05.07.17 13:03:09) 
Tamamdır ben şimdiki zaman kullanayım. Present çok sırıtır gibi duruyor canımı sıkan oydu açıkçası ama deneyeyim


  • bloodymoon  (05.07.17 13:21:13) 
@dusunemedim

Evet günümüzden bahsediyorum ama present fazlaca sırıtırsa o cümleyi değiştireceğim
  • bloodymoon  (05.07.17 13:21:47) 
[]

ingilizcesi iyi olanlar yardimci olabilir mi?

miş li cümle kurmak isteyince default olarak aklıma
had+v3 (i had played) getiriyorum. bunu bu şekilde formüle etmem yanlış mı?

bide bu sekilde cok daha kolay ogreniyorum. acaba turkce'de boyle seylerin ingilizcedeki karsiliklarini ezberleyecegim baska neler var? tek tek de yazabilirsiniz link falan da paylasabilirsiniz(orn: ordaydim/have been)

 
Evet dogru degil. Had been iki gecmis eylemden ilk olan icin kullanilir. When John came home I had already had dinner. John eve geldiginde ben aksam yemegi yenlmistim. -mis kullanmak istiyorsan someone said ile baslayan reported speech cumleleri kullan.


  • Traveller  (05.07.17 12:06:53) 
direk türkçedeki kuralları ingilizceye aktararak aklında forumüle etmen uzun vadede ingilizce kullanımında/öğreniminde sıkıntı yaratabilir demeye geldim. Bazen aynı ifade özgürlüğü olmuyor.


  • qazaqwsx  (05.07.17 12:10:40) 
[]

bu metinleri okudukça anlar mıyım?

ingilizce yazılmış gazete, dergi ve kitapların çoğunu anlamıyorum. yine de okumalı mıyım? okudukça anlar mıyım? ne yapmalıyım?




 
anlamazsın. önce izleyip dinleyerek anlaman gerekiyor.


  • fragile lady  (05.07.17 11:33:13) 
internet versiyonlarını okuyarak google translate veya tarayıcınıza ekleyebileceğiniz çeviri uygulamalarını deneyebilirsiniz. gayet işe yarar hale geldi.


  • me gusta  (05.07.17 11:33:21) 
okumaya başla bilmediğin her kelimenin üstüne anlamını yaz bir daha karşına çıkarsa yine yaz. 6-7 sayfa boyunca hep yazabilirsin 10-15. sayfalarda azaldığını göreceksin 100. sayfada artık yazmaya gerek kalmayacak


  • dedim dedim de kime dedim  (05.07.17 11:36:54) 
Okuyarak değil de çevirerek bayağı geliştirebilirsin. Yazarak çevirmenin ingilizceye çok katkısı oluyor kendimden biliyorum.


  • curukturpkokusu  (05.07.17 11:38:17) 
voa learning english telefon aplikasyonunu tavsiye ederim. bu amaçla yazılmış haberler var ve altında o haberde kullanılan kelimelerin açıklamaları var. üstelik sesli de okuyor. ücretsiz bu arada.


  • simten  (05.07.17 11:58:07) 
belli bir seviyeye geldikten sonra ilk başlarda anlamasan da sonra üzerine giderek tekrar tekrar okuyarak cümleler bütünleşmeye paragraflar anlmanlanmaya başlar yalnız hali hazırda gramer kurlları ne biliyim seviyenin bilmen gereken kelimelerini bilmiyorsan direk anlamazsın.

Püf nokta yılmamak. Bir kelime karşına çıktı bilmiyorsun sözlükten baktın baştan okudun. Bir daha okudun unutmuşsun bir daha sözlüğe baktın yine okudun. Ertesi gün kelime karşına yine çıktı yine unutmuşsun yine baktın okudun. Bir daha karşına çıkınca hatırlayacaksın. Böyle böyle..

Hali hazırda gramer vs oturt sonra seviyenin 1 tık üstü okumalarla kendine challange yapabilirsin.
  • qazaqwsx  (05.07.17 12:08:16) 
Anlamadigin yerde sozluge bakarak zamanla anlarsin. Inatla okumani tavsiye edrim.


  • stavro  (05.07.17 12:59:23) 
Bunu bi çalışma olarak görmedikçe ne kadar zaman da geçse anlamazsın. Çalışma olarak görmek de bir sözlük bir boş defter ve bir kalem demek.


  • foreignsilhouette  (05.07.17 13:13:05) 
1 ... •464748495051525354• ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.