[]

3 numara tıraş (ingilizce)

İngilizce nasıl denir. Wikipedia'da baktım da en yakın Butch cut geldi bana. en.wikipedia.org

bir de şunların türkçe karşılığı nedir?

bu asker tıraşı herhal? buzz cut: en.wikipedia.org

crew cut: en.wikipedia.org

 
3 numaraya bayagi number 3 diyorlar.


  • el desaparecido  (12.06.13 15:08:15) 
ben norveçte army style dediğimde kesiyolardı


  • GibsonRules  (12.06.13 15:11:33) 
amerikada sık kullanılanı buzz cut'dır.


  • leper messiah  (12.06.13 15:16:23) 
number 3.


  • lorenzen  (12.06.13 15:28:22) 
geyik olsun diye number 3 yazacaktım, harbiden de öyleymiş :D


  • baldur  (12.06.13 16:25:52) 
[]

Birkaç çeviri

Arkadaşlar boynumuzda duran maskeyi ağzımıza getirme olayını nasıl söyleriz? Covering mouth with mask, using the mask gibi şeyler düşündüm ama bir türlü tatmin olamadım.

Millet anlamına gelen halkı (yani vatandaşlar) nasıl söyleriz çok da formal olmayan bir cümlede? People deyip ilk harfi büyük yazarak mı? Öylesi geldi aklıma çünkü. Citizen pek olmuyor.


 
wear

the people
  • el desaparecido  (12.06.13 13:22:17) 
wear your mask dersen kambocyali bile anlar

public de kullanilir halk anlaminda
  • exlibris  (12.06.13 13:39:13) 
the people olma mı?


  • aysiku  (12.06.13 13:44:15) 
The people yetmedi gibi gelmedi ondan The People dedim. Neyse, çok teşekkürler. Wearing the mask hiç aklıma gelmediydi :)


  • adoramer3ku  (12.06.13 13:49:28) 
Peki gaz etkisiyle ağız burun yandı diyelim. Arkadaş "yanmaya başladık" gibi bir şey söylemiş. Burn kullanmak yanlış olmuyor sanırım ama anlamı en iyi karşılayacak şekilde nasıl çeviririm?


  • adoramer3ku  (12.06.13 13:54:48) 
burn iyidir.


  • el desaparecido  (12.06.13 13:57:58) 
[]

the show is over

nedir bu geyik? "oxford vardı da biz mi okumadık" düşüncesindeki bir adama anlatır gibi lütfen.




 
basbakanin basdanismani Ibrahim kalin cnninternational da konusurken; daha dogrusu garip gurup aciklamalar yaparken cunku en son abd konsolosluguna saldirildi..alkol yasagindan buraya geldi boyle konusurken cristian annapour adli bacimiz saat 11:01 I gosteriyorken ''we have to stop'' bitirmeliyiz dedi..
Ibrahim kalinda izin veriyen bitireyim dedi o sirada annapour show is over dedi
yeter amk yaptigin sov bitti gibisinden
daha dogrusu ne dion amk gibisinden
cunku konusma boyunca kadin mantikli sorular sordu adam sorudan baska her sey anlatti...
mesala sunu sordu gostericilere mudehale olmayaxak denildi ama polisin mudhalesi var bundan sonar vatandas devletine guvenebilecek mi? adam baska bir hikaye anlatiyordu.
  • pisuvardandumancikartanadam  (12.06.13 03:12:10) 
"ooo manyak laf" zihniyetindeki arkadaşlar kapak falan sanıyor olayı. adam en son ilkokulda ingilizce görmüş, "show demiş aha gösteri bitti diyor" diye atladı olaya.

dhkpc amerikan konsolosluğuna saldırınca terörist, taksimde halk mı oluyor dedi.
beyaz saray'a molotoflarla yürütür müydünüz dedi. çok da güzel konuştu adam.

sonra kadın da yayını sonlandırmak zorundayım kusura bakmayın sonra devam edeceğiz falan dedi. www.dailymotion.com ingilizce bilmiyorsan bile aç bak kadının ses tonuna mimiklerine. "şov bitti siktir git" mi demiş yoksa ne demiş.
  • tescillimarka  (12.06.13 07:45:44 ~ 07:47:13) 
abd tv'larinda, bizdeki $ansallar gibi falan saatlerce geyik yapip uykusu gelince programi bitirme durumu yok. saniyesinde basliyor, saniyesinde reklam giriyor, saniyesinde show bitiyor. kadin "vakit doldu" dedi, programi bitirdi. olay bu.

tabii kapak olarak gormek isteyenler, show is over tayyib, evett falan diye de anlam yukleyebilir.
  • el desaparecido  (12.06.13 08:00:27) 
yurtdışında türkiye ile bir haber yapıldığında sevincinden çıldıran ergenlerin show is over deyince kendinden geçmesi olayı. zannetmiyorum ki hiçbiri ibrahim kalın ne dedi diye bir dinlesin.
geçtiğimiz günlerde g8 zirvesinde ingiltere de polisler göstericileri tartakladı ama cnn bunu haber yapmadı, niye acaba diye sormazlar, herkes cnn fanatiği oldu arkadaş 2 günde. ikiyüzlülük sıralamasında zirveye oynarız milletçe.

  • kafkef  (12.06.13 10:05:11) 
spikerin başta programından bahsettiğini düşündüm ancak reklam arasından sonra program devam edince lafı ibrahim kalın'a soktuğu fikri daha baskın geldi.

bu arada amerikada yaşayanlar hükümet yanlısı olmasa da cnn international'ın gezi parkı yanlısı yayın yaptığını ve tarafsız davranmadığını düşünüyor.
  • 9kuyruklukedi  (12.06.13 11:59:46) 
[]

kısa bir yazı çevirme

arkadaşlarım, biliyorum bu olaylar sırasında hiç de yeri ve zamanı değil ama. yapmak zorundayım. :( aşağıdaki linkteki yazıyı kısaca bana özet geçecek biri var mı şu an aramızda? teşekkürler.

adage.com


 
  • hamsiii  (11.06.13 17:10:13) 
[]

holding public office?

ne demek?




 
tam cümleyi yazabilir misin?


  • loveinaflipbook  (11.06.13 16:08:17) 
If you hold an elected or appointed public office while employed at private company..


  • sonsuzluk  (11.06.13 16:09:37) 
"kamu kurumunda çalışmak, devlet memuru olmak" demek.


  • [silinmiş]  (11.06.13 16:12:59) 
douchebag+1

ben de uzun cümleden öyle bir anlam çıkardım. seçimlerle de alakalı bir ofis de olabilir ama.
  • loveinaflipbook  (11.06.13 16:15:22) 
kamu/özel bir konuma secilmek, atanmak, elde tutmak.


  • dokuzeylul  (11.06.13 16:39:11) 
tam çeviri, özel bir şirkette çalışırken,kamu kurumuna atanır veya seçilirseniz


  • emesbin  (13.06.13 01:16:32) 
[]

Kürtçe veya Farsça çeviri (Sanırım, emin değilim)

Merhaba,

"To ki mader-e ehl-e hodfuruşkari dari. Hem maderet heyli saf bud ki hakikathayu ne kerdi ayan be to ey peser-e pinhanem."

Bu kelimenin tam karşığı nedir acaba bilen var mı? Kürtçe ya da FArsça sanırım.

 
İçinde Kürtçe kelimeler var ama Farsça bu.

ilk cümleden Anladığım kadarıyla çevireyim:

Sen kendini satan bir annesin.
  • zaxurani  (11.06.13 13:40:46) 
Teşekkürler. Kalanı da küfür galiba?


  • taking fire need assistance  (11.06.13 13:59:08 ~ 13:59:18) 
"peser-i pinhanem", "gizli, saklı oğulum" anlamında. osmanlıca ile anca bu kadar anladım. ayrıca metin kürtçe değil farsça. sözcükler kürtçede de olabilir ama gramer farsça. ikinci cümlenin de olumsuz olduğunu söylemeliyim. kerden'in başında olumsuzluk (ne) var.

umarım biri doğru düzgün çevirir.
  • nevruz atesinin ustunden atlayan bakan  (11.06.13 14:27:25 ~ 14:36:50) 
Metin tamamen farsça.

Sen ki, kendini satan bir anneye sahipsin. Ve Annen öyle saftı ki gerçekleri sana açıklayamadı ey gizli oğlum.

Şiir gibi bir dil şu farsça. Günümüz türkçesiyle karşılığı: orospu çocuğu, baban benim ama belli ki anan sana söylememiş.

elçiye ve mütercime zeval olmaz. hakkını helal et. :)
  • slavophilia  (11.06.13 23:41:56) 
[]

Well-sublimated ne anlama gelebilir?

Motomot çevirirsek "iyi süblimleşmiş" oluyor ama mantıksız tabi.
Geçtiği paragraf şu:

They came to the conclusion that it represented a well-sublimated oedipus complex.

bir sonuca varanlar psikanalistler, ve roman hakkında konuşuyorlar.

 
anladığım kadarıyla burada süblimleşmeden ziyade oedipus kompleksinin kişiliğe ne derece yedirildiği/oturtulduğu söz konusu.


  • gonion  (10.06.13 22:49:54) 
psikoloji konusunda cahilim ama sublimate kelimesinin anlamı şöyle veriliyor: doğal dürtüleri toplumca kabul edilebilir etkinliklere dönüştürmek

bu tanımdan yola çıkarak benim anladığım ise; bahsettikleri roman esasında oedipus kompleksine bir örnek teşkil ediyor olsa da, yazar bunu bir şekilde arka planda tutup ebeveyne duyulan hayranlığı normal bir hismiş gibi okuyucuya vermiş/vermeye çalışmış.

not:tamemen sallıyor da olabilirim tabi
  • qiuyue  (10.06.13 23:08:03) 
@qiuyue romanı da göz önüne alınca çok mantıklı görünüyor, teşekkür ederim :)


  • king lizard  (11.06.13 00:00:17) 
[]

osmanlıcadan transkripsiyonlu çeviri ücreti

şöyle bir metin için nasıl bir ücretlendirme uygundur?
metin transkripsiyonlu olarak çevirilecek.



 
profesyonel çeviri ise (resmi evrak vs) 200 tl civarı alırlar bürolarda bu çeviriden.

yok freelance yapılacak derseniz 30-40 gibi birşey tutar kanımca. çok küçük bir metin ama osmanlıca gayet az bilinen bir dil.
  • lesmiserables  (10.06.13 18:27:36) 
arapça değil, türkçe bir metin bu. hatta harekesi kolaylık sağlıyor :)
yalnızca bu işin standardını öğrenmek istiyorum.

  • hicazkar  (14.06.13 00:10:12) 
[]

çok kısa ingilizce çeviri / yardımınıza ihtiyacım var

yardımınıza ihtiyacım var. google çeviri bir yere kadar işime yarıyordu ama bundan sonrasına yetmiyor. aşağıda bir parça var. ingilizce'ye çevirmem gerekiyor. parçayı şimdi yazdım. mümkün olduğunca kısa tuttum. çeviri sonrası ne isterseniz isteyin benden...

"Jamal 1985 yılında Amerika'nın Los Angeles şehrinde doğdu. Çocukluk yıllarının büyük bölümünü sokaktaki yaşıtlarıyla geçirdi. Uyuşturucu ve kötü alışkanlıkların etkili olduğu bir çevrede yaşıyordu. Anne ve babası onun iyi bir birey olması için çalıştı ama sokaktaki kavga ve çekişmeler ona daha cazip geliyordu.

2005 yılının Haziran ayında üzerinde büyük miktarda uyuşturucu ile yakalanarak tutuklandı. 5 sene hapis cezasına çarptırıldı. Hapiste geçirdiği yıllar sürekli kendini sorgulamasını sağlıyordu. İçeride Silas isimli bir tamirciyle tanıştı. Gün geçtikçe birbirlerine destek veren iki arkadaş oldular. Artık daha iyi bir hayat için nedenleri vardı. Hapisten çıktıktan sonra batı yakasında bir garaj kiraladılar. Tamir işlerinin yanı sıra araç boyama ve modifiye ile uğraşıyorlardı. Onlar beladan kurtulmak isteseler de bela onların peşini bırakacak mı göreceğiz."

 
Jamal was born in Los Angeles/Usa,1985.He passed on his childhood with his peers.He have lived in place which is affected by drugs and nasty habits.His family have tried to make him a good person but he has chosen the street life rahter than being good person.

He was arrested due to stocking large amount of drugs in in June of 2005.He had 5 years prison term.The years he passed in the prison provided him to ask himself.He met a repair-man in the prison called as Silas.Day by day,Silas and Jamel made themselves a pal of good friends.They had a better reasons to live because of their friendship.After the prison times,they rented a garage in west side.They were doing service thing,car painting and tunning(?).Despite they want be safe we will see trouble will be with them or not.
  • jpsartre  (10.06.13 03:34:08) 
jamal was born in los angeles in 1985.he passed most of his childhood years with his peers.He was living in a neigbourhood where the drugs and the bad habits were effective on him.His parents strived to make him be a good person but all the querrels and the fights in streets more appelling to him.He was arrested in 2005 with a great many drugs on him.He was condemned to five years in prison.The years which he passed in prison let him question himself.He met a man, named Silas,in jail.They become supportive friends to each other as days pass.At the end,they had a reason to have a better life.After having come out of jail,they rented a garage on the west coast.Besides the repair works, they gave car paint service and modify service.Despite their desiring to avoid trouble,will the trouble stop following them? we will see.


  • emesbin  (10.06.13 14:58:29) 
become fiili became olacak yanlış yazmışım :P


  • emesbin  (10.06.13 15:03:14) 
[]

Kısa çeviri

Şunu çevirebilir miyiz?
In case of direct payment by the insurer to the hospital, the eventual deductible (own share for the patient)
or excluded items on the invoice, are recoverable from the patient.


 
Sigorta sirketinin hastaneye dogrudan odeme yapmasi halinde, hastanin kendi cebinden karsilamasi gereken miktar veya faturada dahil edilmeyen kalemler (yani sigorta sirketinin odemeyi kabul etmedigi masraflar) hasta tarafindan odenmek zorundadir.

cevirenin notu: kelime kelime tercume degil ama anlatilmak istenen sey tam olarak bu. cunku saglik sigortalarinda, bir kismi da hasta kendi cebinden karsilar.
  • compadrito  (09.06.13 18:32:35 ~ 18:34:38) 
excluded items on the invoice'u "faturada belirtilmeyen" olarak anlamadim.

cunku "on the invoice" diyo. yani bu kalemler fatura uzerinde haric birakilmis. muhtemelen, "bize ne! biz buna karismayiz" denmis bu kalemlere...
  • compadrito  (09.06.13 18:36:39 ~ 18:37:03) 
[]

şunu ingilizceye çevirebilir misiniz?

Kişi yaşamı boyu,
bir yerde takılıp kalıp,
yolda olduğunu sanabiliyor;
ya da, ters taraftan,
sürekli yürüdüğü halde,
bir yerde durduğunu…

öyleyse önemli olan,
bir yerde bulunmak değil,
bulunduğu yerin bilincinde olmaktır;
aynı şekilde, yolda olmak değil,
yürüdüğün yolun bilincinde olmak…

yer de, yön de, yol da,
bilinçlidir.

 
Kişi yaşamı boyu,
bir yerde takılıp kalıp,
yolda olduğunu sanabiliyor;
ya da, ters taraftan,
sürekli yürüdüğü halde,
bir yerde durduğunu…

öyleyse önemli olan,
bir yerde bulunmak değil,
bulunduğu yerin bilincinde olmaktır;
aynı şekilde, yolda olmak değil,
yürüdüğün yolun bilincinde olmak…

yer de, yön de, yol da,
bilinçlidir.

not: dil belirtilmedigi icin turkce'den turkce'ye cevirdim. :)
  • she was my baby  (09.06.13 00:55:39) 
One may pause at some point during the course of the life but still may think oneself is on the way and ongoing

or on the contrary, may think oneself stopping somewhere even though having been proceeding

Then, what matters is not being at somewhere, some point but being aware of where you are; Similarly, not being on the go, but being aware of what road you have been proceeding

The place, the direction and the road taken, all are chosen on purpose.

(Son cümle tam istediğim gibi olmadı ama idare edin artık)
  • compadrito  (09.06.13 01:26:21) 
[]

ingilizceden türkçeye çeviri

The desirable results of war have not received the attention they deserve.

War breeds disrespect for human life.

ölçek uyarlıyorum yalnız şu iki cümle için anlaşılır bir ifade bulmaktaa zorlanıyorum. ingilizcesi iyi olanlar yardımcı olabilirse sevinirim.

 
savaşın arzu edilen sonuçları hak ettikleri ilgiyi görmedi./görmüş değil.
savaş insan hayatına saygısızlığı doğurur/saygısızlığa neden olur.

  • goldentitan  (05.06.13 23:14:29 ~ 23:14:54) 
teşekkürler


  • nevrotik  (05.06.13 23:21:57) 
[]

---- acil ing çeviri ----

You've got an open support ticket and it's been awhile since we've heard from you. Hopefully this means your issue has been resolved; we're closing this ticket in hopes that it's true. If it's not, please respond to this email to reopen the ticket and confirm that the issue is not yet resolved.

The latest comment to your ticket was:


şunu tam anlamıyla bi çevirin be. twitter hesabı askıda, en son mail bunu attılar. ne yapmam lazım?

 
Uzun zamandir senden haber almadiklari icin sorununun cozuldugunu dusunuyorlarmis. Eger sorunun devam ediyorsa bu email'e cevap vermeliymissin.


  • compumaster  (05.06.13 08:26:05) 
bir süredir yazmamışsın o yüzden sorunun çözüldüğünü varsayıp sorunla ilgili kaydı kapatmışlar. çözülmediyse bu mail'i cevaplayıp sorun kaydını tekrar açtırabilirsin diyor.


  • galadnikov  (05.06.13 08:26:28) 
arkadaşlar şimdi bunu ing ye çevirmeniz lazım. buna da bi el atsanız çok iyi olur.
----------
Öncelikle hızlı cevabınız için teşekkürler.

Hayır sorunum çözülmedi. Hesabımı tekrar açmanızı, bana bir şans daha vermenizi rica ediyorum. Bundan sonra daha dikkatli bir kullanıcı olacağıma söz verebilirim. Dediğim gibi hesap benim için çok önemli. Sizden sadece biraz daha anlayış ve hoşgörü bekliyorum. Kuralları ihlal ettiğim için çok üzgünüm. Sizden sadece hesabımın tekrar açılmasını rica ediyorum.
  • laptop  (05.06.13 08:32:46) 
First of all , thank you for your quick answer.

No , my problem is not solved yet . I want you to unblock my account and give me another chance . I promise that i'll be a more careful user next time . Like i've said before , this account is so important for me. I just want some kind of understanding and tolerance from you . I'm sorry for breaking rules. I just want you to /re-open unblock my acccount again .

Heralde yeterli olur sana .
  • TehPoli  (08.06.13 01:30:03) 
[]

İngilizce tek cümle: BurgerKing turned away injured protesters in Turkey

BurgerKing turned away injured protesters in Turkey in favour of giving free meals to the POLICE

ne demek?


 
Burger King yarali protestoculari iceri almaktansa, polise bedava yemek vermeyi tercih etti.


  • common of demons  (05.06.13 01:50:02) 
burger king yaralı protestocuları geri çevirip polise bedava yemek dağıtmayı tercih etti.


  • tepedeki psychedelic adam  (05.06.13 01:50:27) 
türkiyede,burgerking polise bedava yemek vermek adına yaralı eylemcileri geriçevirdi


  • emesbin  (10.06.13 15:11:49) 
[]

dante-cennet orjinal

immoraltales.tumblr.com

bu kısımın orjinalde nasıl yer aldığını bilen var mı?
ya da edebi olarak nasıl cevrilebilir?(ingilizce)

 
I was within the heaven that receives
more of His light; and I saw things that he
who from that height descends, forgets or can
not speak; for nearing its desired end
our intellect sinks into an abyss
so deep that memory fails to follow it

www.worldofdante.org
  • irbat  (04.06.13 21:03:48) 
[]

3.58 de en sağdaki yorumcu ne diyor?

www.youtube.com




 
oh sorry,
worse

sonra 04:24 te devam ediyor

you know, just what to say, the politics of turkey are so different than the politics here. I mean what, They put them all in main square right? taksim square. That's what you say

-yes ....
  • slavophilia  (03.06.13 22:07:25) 
those are worse
gibi bir şey duydum.

  • irbat  (03.06.13 22:34:19) 
[]

ingilizce çeviri (bir yerde takıldım)

Dernek amacına uygun faaliyetlerle ilgili olarak; gayrimenkul tasarruf eder. Gayrimenkuller üzerinde dernek leh ve aleyhine her nevi irtifak, kira, şufa, ipotek gibi haklar iktisap eder veya verir, terkin ve fek edebilir. Bu muameleler yönetim kurul kararı ile yapılır.

Bayaa kafam durdu gazdan herhalde, toparlayamadım şu üsttekini. Yardım edebilecek biri varsa sevinirim.


 
Association, disposes real estates related to subject of the company, collects and receives all kind of servitude, rent, preemptive, lien and similar rights, may cancel or release. All these transactions will be made by board decision.

Buyur, 200 karakter. yarın bir arkadaşına çay ısmarla ödeşelim :)
  • slavophilia  (03.06.13 22:28:59) 
[]

üç adet ingilizce kelime soruyorum

dernek tüzüğü çevirisi yapacağım da hata yapmamak adına hangi kelime kullanımı doğru olur onu soruyorum.

1-) tüzük
2-) madde (tüzük maddeleri teker teker sıralanmış vaziyette)
3-) dernek

sevgiler.

 
tüzük: by-law
madde: article
dernek: association
  • ermanen  (02.06.13 20:41:14) 
dernek tüzüğü : charter. google charter association falan dersen amerikan dernek tüzüklerini görebilir doğala daha yakın bir dil kullanabilirsin :) near native dememek için ne kastım ben de :)

diğer ikisi ermanen kardeşin dediği gibi article ve association
  • slavophilia  (03.06.13 22:33:22) 
[]

dan brown'ın inferno kitabı ve ingilizce gelişimi

arkadaşlar benim ingilizcem o kadar iyi sayılmaz. ama "are you sex ?" seviyesinin 2 kademe üstü diyebilirim. şimdi ben bu kitabı alsam ingilizce okusam sözlüklene, çeviriylene ingilizcemi ne kadar geliştirmiş olurum.
yani aslında sorum bu kitap farklı kelimeler açısından zengin midir ?
bitirdiğimde kelime haznemi geliştirmeme ne kadar yardımcı olur ?

saygılar, sevgiler, en nadide, en güzel, muunis, dadlu sevgi pıtırcıklarının sizinle olması dileğiyle.

 
daha kolay hikaye kitaplarından başlayın derim


  • female demon  (02.06.13 14:49:09) 
kegums ne de güzel söylemiş pek te güzel söylemiş. ilk başta o tür native kitaplar gözünü korkutur, hevesini kaçırır. dilden soğutur seni. stageli levelli kitaplar senin seviyende çok daha iyi. gaz verir.


  • slavophilia  (03.06.13 22:38:38) 
kegums bokum gibi söylemiş afedersin. hemen alıyorum onun tickini geriye(ver ulan tickimi) gittim kitapçıya stage 6 kitapları inceledim şakır şakır okuyorum. I am shikering ulan ! bir de kalkmış stage 2 veya 3 diyorsunuz ya. ayrıca yabancı bir sitede test ettim ingilizcemi; "seviyeniz c1" dedi :o ne iş ?

gaz verirmiş, bilmem ne ! su ve elektrik de veriyor mu yanında sayın uzman svalobilmem ne ! veriyorsa yani gidip abonelik açtıralım. Allah Allah ya...

kegums doğru söylemişmiş, ne güzel söylemişmiş. pis yalaka seni kaybol burdan !
  • yeopgijeogin geunyeo  (09.06.13 19:18:24) 
arkadaşım sen de stage 6 okuyorsun c1 diyorsun are you sex'in 2 tık üstü diyorsun. ne desin arkadaşlar, are you sex'in 1-2 tık üstü dan brown'ı telaffuz bile edemez.


  • zazazaraeta  (09.06.13 19:41:46) 
höst höst fakir seni ! sen ki bir garip daha ekşi yazarı olamamış keloğlan, ben ki 18 köyün muhtarı, ekşi sözlük yazarı, toprak ağası, para babası şakir. senin neyine ulan benim arkadaşım olmak höst.

şimdi iyi oku, izle, öğren babalık gör ulan:

seviye 1 : ......
seyiye 2 : hay
seviye 3 : are you sex ?
seviye 4 : can we make out ?
seviye 5 : if I was living around of you, would you like to have a wild sex with me ?
  • yeopgijeogin geunyeo  (09.06.13 20:44:50) 
senin "tık" anlayışın çok güzelmiş.


  • zazazaraeta  (09.06.13 21:04:40) 
yauv kes kes, fukara sümüğü gibi yapıştın. yapı kredi reklamı mı çekiyoruz burada ? tık tıkmış. seni tutarım o sivri dilinden de camdan atarım, köpek yavrusu gibi tepiklerim ulan ! kaybol buradan.

evet, şimdi yeni önerilerinizi bekliyorum arkadaşlar :)
  • yeopgijeogin geunyeo  (10.06.13 05:49:11) 
ingilizce öğretmeniyim eger bir sayfada 10dan fazla bilmediğinz kelime çıkıyorsa o kitapdan 1 seviye daha düşük kitap okumanızı tavsiye ederim ayrıca direkt olarak romandan başlmayın seviye seviye ilerleyin çünkü ingilizcede reading skills kolayca gelişen bir yetenek değildir ne kadar çok okursanız o kadar çok native speaker seviyesine ulaşırsınız ama bu yıllar alabilir


  • emesbin  (10.06.13 15:17:40) 
[]

günün anlam ve önemine ilişkin bir çeviri isteği

ingilizceye çevirisi istenen;
"Hayatın pahasına savunduğun bu düzen sana ne verdi gerizekalı"



 
What the system that you defence at the risk of your life gave you, you moron.

fazla zorlama oldu kanaatimce, daha rahat söylenişli bir versiyonunu illa ki biri yazar :)
  • slavophilia  (03.06.13 22:43:45) 
The system you defend at the risk of your life gave you what , idiot .


  • TehPoli  (08.06.13 01:33:29) 
What has given you the system you defend at the cost of your life, you fuckin' idiot!


  • vercingetorix  (08.06.13 01:39:07) 
What has the system that you defend at the cost of your life given to you, idiot?


  • acemmi  (08.06.13 01:54:18) 
çekilin english teacher geldi, arkadaşlar krılmasın ama yapılan çeviriler hem dilbilgisel olarak hem de anlamsal olarak yanlış , What did the sytstem;which you support at the cost of your life, give you? Idiot!! emin ol en doğrusu bu çünkü adverbial clause burada object posizyonunda o sebebten noktalama işaretleriyle belirtilmesi lazım ki anlam kargaşası olmasın ...


  • emesbin  (10.06.13 22:42:24) 
What did the system you defend at the cost of your life gave you, you idiot aq çocuğu?!


  • der meister  (10.06.13 22:44:46) 
[]

en hızlısından rusça.

arkadaşlar marmariste otelde çalışacağım, geçen senelerden deneyimim var. derdimi anlatacak kadar basit tabirleri biliyorum ama biraz daha derdimi anlatabilmek istiyorum. kiril okuyup yazabiliyorum ama dilim tarzancadan hallice.

türkçeden veya ingilizceden rusçayı basitçe en azından sorun çözecek kadar öğrenebileceğim bir kaynak var mı? online ya da yazılı fark etmez. teşekkür ettim şimdiden.


 
yani öyle dil hemen 10 gün içinde konuşayım şeklinde olmaz ama "50 derste rusça" isimli kitap gramer konularını genel itibariyle anlatıyor, aynı zamanda önemli kelime bilgileri de sağlıyor. hergün bir-iki saatini ayırıp 2 gibi bir sürede o kitabı bitirebilirsin. rusçaya giriş için tavsiye ederim.

daha ileri seviye birşey istiyorsan ayşe pamir dietrich'in "rusça gramer" isimli kitabı var. ona da bakabilirsin.
  • lesmiserables  (31.05.13 02:52:38 ~ 02:53:27) 
dota 2 oyna


  • aşksız prens  (31.05.13 09:13:23) 
online olarak görsel ve işitsel materyal kullanılan bir web sitesi hizmete giren dildir. web sitesi yeni açılmış olup her gün en az 1 ders görsel ve işitsel içerik sağlanarak güncellenmeye devam edecektir. kiril alfabesinden başlayarak kelime, dil bilgisi, testler, işitsel telafuz örnekleri, işitsel ve görsel diyaloglarla devam ederek rusçaya dair en geniş konu anlatımlı bir web site olmayı amaç edinerek tarafımca yapılmıştır :)

girin, kullanın, kullandırın :) eleştirilerinizi yeşillendirerek bana iletebilirsiniz. şimdiden teşekkürler :)
  • ironiden anlamayan dunyasiz  (02.10.14 14:08:08) 
[]

aradaki farkı bana, tam bir mala anlatır gibi anlatır mısınız? (ingilizce)

present perfect tense ile present perfect continuous arasında ne fark var. ne zaman hangisi kullanılır ya da ne zaman bunun yerine bu kullanılmaz kesinlikle bunu kullanman lazım dersiniz..
bi de past perfect var tabi...



 
www.dersimizingilizce.com
bak burda güzel anlatmış, şimdi ben anlatmaya kalksam kafanı daha karıştırırım.

  • innerbliss  (30.05.13 15:21:21) 
biri geçmişte olmuş bitmiş bir şeyi anlatır, biri geçmişten beri yapmakta olduğun bir şeyi. nasıl karıştırıyorsun ki bunları birbirine?


  • nxtrls  (30.05.13 15:29:29) 
@nxtrls present perfect continuous tense her zaman devam etmekte olan bir şeyi anlatmaz. örnek vereyim,
arkadaşın eve gelir, ağzı alkol kokuyordur "have you been drinking" dersin. yani bu cümle continuous olmasına rağmen içme işlemi bitmiştir, arkadaşı içerken görmezsin. sadece etkisi devam ettiği vurgulanır. Ama continuous kullanırsın cümlede. Veya o da "I've been drinking" derse içki içme eylemini hala yapmakta olduğu anlamına GELMEZ.

  • innerbliss  (30.05.13 15:42:40) 
ppt'de olayın yapılışının zamanı odak noktası, asıl anlatılmak istenen.

ppct de ise asıl odak noktası o olayın yapılışı, zamanı değil.
  • yemrem  (30.05.13 15:43:20) 
@innerbliss doğru söylüyorsun ama her durum için ayrı ayrı hangi tense üzerinden cümle kurmasının daha doğru olacağını anlatmaya kalkarsan bunun sonu gelmez. sonuç olarak sen atıyorum içki içme eylemi için türkçe'de de ingilizce'de de benzer cümle yapısını kullanırsın ama bir başka eylem için türkçe'deki cümle yapısı değişmezken ingilizce'deki değişir. bunu ''hangi tense ne işe yarar'' diye okuyarak öğrenmek mümkün değil.

sen soruyu ''have you been drinking'' diye sorarsan ''yes i've been drinking'' diye cevap alırsın ama ''have you drunk alcohol'' diye sorarsan ''yes i've drunk some alcohol'' diyebilir karşındaki. hatta ''have you drank'', ''i have drank'' falan da denebiliyor. weak-strong verb durumları falan bir dünya farklı kullanım var bunlarda. tabi bu arada ben dilci falan değilim, gördüğüm bildiğim üzerinden konuşuyorum :)
  • nxtrls  (30.05.13 16:06:47 ~ 16:08:23) 
tense isimlerinden gidecek olursak:

adında "perfect" geçen tenseler her zaman geçmişte tamamlanmış eylemleri belirtir. eylem cümlenin kurulduğu anda artık tamamen bitmiştir (etkisini sürdürebilir, bu ayrı bir konu).

adında "continuous" geçen tenseler ise eylemdeki sürecin bir anda olup bitmediğini, zamana yayıldığını, sürekliliği olduğunu (tekrar eden ile karışmasın) belirtir.

yani mesela innerbliss'in verdiği örnekteki "drinking" bir anda olup biten anlık bir eylem olmadığı için continuous olarak kullanılır. yani zaman çizelgesini mantar panoya benzetecek olursak, bu panoya bir raptiyeyle tutturabildiğin anlık eylemler (patlama, düşme vb.) için de continuous kullanmak yanlıştır.
  • loveinaflipbook  (30.05.13 16:50:15) 
Şu iki cümleyi karşılaştır, anlarsın.

I have worked at XXX for 7 years.
7 sene XXX'te çalıştım. (çalışmışlığım var, bu tecrübeye sahibim)

I have been working at XXX for 7 years.
7 yıldır XXX'te çalışmaktayım. (7 yıl önce başladım ve hala devam ediyorum çalışmaya)
  • sigaraicilmeyenevdekimahzunkultablasi  (30.05.13 17:55:55) 
[]

bir paragraflık türkçe'den ingilizce'ye çeviri

Medyanın sunduğu yapay dünya ve seyircinin buradaki tutsaklığı (Frankfurt Okulu açısından bakıldığında) ister istemez Alman felsefeci Herbert Marcuse’nin kapitalist sistemi totaliter rejimlerin devamı olarak açıklayan görüşlerini hatırlatıyor. Sistemin devamını sağlayan araçlardan biri olarak medya, seyirciyi ekran başında tutuyor, onları istediği gibi şekillendirmeye, aynı şeyi düşünmeye ve sergilediği ürünleri satın almaya sevkediyor. Böylece bir anlamda medya gerçekliği yeniden belirliyor ve yönetenin yönetmesini kolaylaştırıyor.


mümkün olduğunca az değişiklik yaparak çevirebilen biri çıkar mı acaba?
merci d'avance!

 
the synthetic world that media presents and the viewer's captivity in this world (from the viewpoint of Frankfurt School) unavoidably reminds one of German philosopher Herbert Marcuse's views which explain the capitalist systems as the follow-up of totalitarian regimes. As a tool that keeps the system running, media keeps the viewers in front of the tv, directs them in the way it wants, guides them to think the same way and makes them buy the things it shows. so that in one sense, media redetermines the reality and makes it easy for the ones in charge to govern.

biraz kastı ama oldu gibi.
  • cinsi kisi  (29.05.13 23:05:50 ~ 23:09:10) 
synthetic yerine artificial desen daha güzel olurdu cinsi kisi +1


  • inanmazsan inanma  (29.05.13 23:16:22) 
[]

Itrî - Nevâ Kâr

Arkadaş ben bunun sözlerini hiç anlamıyorum. Koskoca internette bi çevirisi bile yok sanırım? Bilen biri neden insanlığa katkıda bulunmuyor?




 
bu mu kastedilen?
sarkilarnotalar.blogspot.com

  • hicazkar  (29.05.13 11:50:31) 
[]

ielts sınav sonucu mutlaka saat 4'ten sonra mı açıklanır

yoksa önceden açıklandığı da olur mu?

Sınav sonucum bugün açıklanacak. Sınav tarihi bölümüne sınava girdiğim gün eklenmiş ama sınav bilgilerimi girdiğimde sonuç gösterilmiyor. Bir yardım ediverin lütfen :)

Cevaplar için şimdiden teşekkürler.

 
4 ten önce açıklanabiliyor. benim de aynı şekilde olmuştu girdiğim tarih gorunuyordu, ben de sabredemedim ve surekli yeniledim sayfayı. sabah 10 gibi fln açıklandı. ama tabi sırayla giriyor olabilirler.


  • eksielma  (29.05.13 11:24:49) 
Daha önce açıklanma durumu bana da denk gelmişti. Dur bir deneyeyim derken saat 4 olmasına bir saat kala açıktı sonuçlar.


  • hadji  (08.06.13 12:58:08) 
[]

bir kavramın görsel karşılığı demek istiyorum (ing)

nasıl dicem ya, "çağdaş türk mimarlığının sloganlarının görsel karşılığı" demek istedim, çok mu istedim?




 
"visual counterparts of the slogans of contemporary turkish architecture"

counterpart yerine equivalent slogan yerine catch-phrase ya da motto kullanabilirsin. context i bilmek lazim.
  • atmacaged  (29.05.13 03:15:59) 
"karşılık" için "counterpart" ya da "equivalent" yerine "reflection" (yansıma) bence daha uygun. diğer iki kelime daha çok birşeyin başka bir sahadaki muadili veya mukabili gibi kullanılıyor.


  • sigaraicilmeyenevdekimahzunkultablasi  (29.05.13 04:22:29) 
[]

ingilizce bir kalıp (olsa gerek)

bir dizide duymuştum, ne anlama geldiğini unuttum.

"i bited my tongue and tasting blood"

ne demek sizce ? "ben sana dememiş miydim" olabilir mi anlamı ?

 
kendim ettim kendim buldumsu gibi geldi bana.

not: yorum katıp kıçımdan uydurdum.
  • armatür  (29.05.13 01:49:03) 
bite your tongue ağzından yel alsın gibi bi şey ama kalan kısmını da katıp yorumlayamadım


  • onewayticketholder  (29.05.13 01:51:16) 
Bile bile lades


  • luminous  (29.05.13 01:58:17) 
Ben bu konuda deneyimliyim, bunu daha once yaptim ve kotu bittigini biliyorum, olmasi gerek


  • march or die  (29.05.13 02:08:50) 
Ve tasted blood olmasi gerek


  • march or die  (29.05.13 02:09:18) 
"Sütten ağzım yandı, yoğurdu üfleyerek yerim" gibi olabilir. Ama tabii saksıya fesleğen gibi oturturum gibi bi anlam çıkmaz.


  • sigaraicilmeyenevdekimahzunkultablasi  (29.05.13 02:27:02) 
ilk bakışta "bile bile lades" gibi geldi bana. ama ısırılan yer dil olunca "kötü şeyler oluyor ve ben susmayı tercih ediyorum" da olabilir.


  • devilred  (29.05.13 04:11:27) 
bile bile lades değil, "bir olaydan ders çıkarmak" "kendim ettim kendim buldum" anlamı var.


  • fadik  (29.05.13 09:05:19) 
[]

küçük bir çeviri

"x elimizde kalmadı y var" ingilizce nasıl söyleyebilirim?




 
x is non left but y is available

there is no x, but y is ok
  • exlibris  (28.05.13 22:44:21) 
we are out of x, we only have y
we are out of x, but we have y instead.

  • innerbliss  (28.05.13 22:49:07 ~ 22:49:16) 
[]

Ne diyor tıkandım bir yerde

Campus: Edinburgh I acknowledge receipt of your application to study at Heriot-Watt University and I am pleased to confirm that your details have now been passed on to the relevant programme selector in the appropriate School for a decision. You should expect to receive an update on your application directly from the School. You can see a summary and the status of your application by logging in to your application account at myhwu.hw.ac.uk using the username ectercan and pin ... If you have any enquiries regarding your application please contact the Postgraduate Taught admissions office in the appropriate School. Contact details can be found online at www.hw.ac.uk Please remember to quote your Application Reference Number . -.-.-. in all correspondence. Yourssincerely




 
"başvurunu aldık, gerekli yere ilettik, başvuru durumunu online takip edebilirsin. soruların varsa başvurduğun fakültedeki Postgraduate Taught admissions office'e sor çekinme, ama sorarken de application reference numaranı söylemeyi unutma"


  • patricia kitten  (28.05.13 21:17:48 ~ 21:18:53) 
karar verilmesi için gerekli merciye gitmiş başvurun. her mesajında referans numaranı kullan diyor bide.


  • anonymice  (28.05.13 21:18:26) 
[]

yabancı dil öğrenmek için busuu.com?

Merhaba, yabancı dil öğrenmek için (ispanyolca veya fransızca, veya ikisi bir arada :)) busuu.com nasıl bir sitedir sizce? Bir dönem bu siteden çalışıp ilerletmişliğim var fakat insan kendisi öğrenmeye çalışınca çabuk unutuluyor. Ayrıca can alıcı üniteleri de premium pakete de koydular tam oldu. Diyeceğim o ki, premium paket alayım mı, değer mi? yıllık 96 tl.ye gelicek sanırım...




 
premium alacaksan fırsat sitelerinde tell me more'un üyeliği satılıyor, busuu ve türevlerinden katkat iyidir.


  • ayn-i cemin bülbülü  (28.05.13 13:35:24) 
fransizcayi o sekilde ogrenemezsin :) ispanyolca da pek kolay bir dil degil ancak italyanca ogrenirsin baslangic seviyesinde o tarz sitelerden


  • jeanne hebuterne  (28.05.13 13:53:10) 
şu başlığı oku: (bkz: duolingo)


  • rotten head  (28.05.13 14:47:07) 
[]

mini bir çevirimsi sorusu

''dizide rol almak'' ''dizide oynamak'' ifadesini İngilizcede nasıl kullanabilirim?Çeviriler bir kaç örnek gösterdi fakat bunları Google'a yazdığımda direkt kullanımlarını göremedim.


Şimdiden teşekkürler.

 
take role var, perform, appear, başrolse star in
bir de X portrays Y diye bişey var, severim ben. X oyuncunun adı Y oynadığı roldeki kişinin adı.

  • niye ama  (26.05.13 15:18:34) 
amerikalılar act'ı kullanıyor . mesela kimi oynayacağını sorarken who do you act diye sorarlar.


  • giderbey  (26.05.13 15:43:34) 
[]

Yabancı diziler alt yazılı mı alt yazısız mı izlenmeli?

Alt yazıdan kastım ingilizce alt yazı. Okuyarak dinlemek mi daha faydalı olur yoksa yazıyı görmeden anlamaya çalışmak mı?




 
Ben hep türkçe altyazıyla izledim. eğer ki altyazısı yoksa veya kötüyse çeviri altyazısız izliyorum. ingilizce altyazı daha anlaşılmaz geliyor bana. hem hareketler mimikler hem de konuşmalar senkronize takip edilirse anlamak çok daha kolay. ing altyazı dikkat dağıtıyor.


  • buzbebek  (26.05.13 02:38:19) 
ingilizce seviyesi iyi degilse altyazisiz cok sey kacirmaniz mumkun. zira okulda ogretilmeyen milyonlarcaaa kalip-kelime var.. bir sure ing. altyaziyla izleyin..
bence kesinlikle turkce altyaziyla izlemeyin cunku turkce bambaska seyler yaziyor dizide olanlardan :) ben iyi ceviriye pek denk gelmedim acikcasi.

"you're welcome"i hosgeldin diye ceviren cevirmenler oldukca bu dunya'da, ben turkce altyaziya karsi duracagim orta seviye ingilizce bilen bireyler icin.

ing. altyazinin faydasi hangi kelimenin nasil okundugunu cok iyi ogreniyorsunuz. neyin yutuldugunu duyuyor neyin soylendigini goruyorsunuz. tahmin edersiniz ki bu ingilizce gibi alakasiz okunuslar bulunduran bir dilde cok onemli
  • babamasoliimbananickaldirsin  (26.05.13 02:45:40 ~ 02:46:55) 
ingilizceyi takip edebiliyorsan, ne dedi yahu demiyorsan altyazısız izle.
ama şu dediklerinin yazılı halini de göreyim, hem yazılışı hem telaffuzu aynı anda kafama kazınsın diyorsan ingilizce altyazılı izle.
iki türlü de yeterince anlayamıyorsan türkçe altyazılı.

mesela bazı dizilerde çok hızlı konuşuyorlar, ya da teknik/tıbbi terim var, onları ing. altyazılı izleyebilirsin. bazı dizilerde ise çok akıcı bir ingilizce kullanıyorlar, dhaa güzel vurguyla konuşuyorlar, onları altyazısız izlemek daha kolay oluyor.
  • goldentitan  (26.05.13 03:22:25) 
ben abartıp hem ingilizce hem türkçe altyazılı izliyordum. bs player'da multi subtitle özelliği var. ingilizceyi filmin altına, türkçeyi üstüne koyuyordum. ingilizce altyazılı izleyip, takıldığım yerde pause yapıp türkçesine bakıyordum.


  • youshookmeallnightlong  (29.05.13 00:20:51) 
dublajlı :D


  • secilmis uye  (29.05.13 00:23:11) 
[]

Tek Dişi Kalmış Canavar

Tek dişi kalmış canavar, İngilizce olarak nasıl söyleyebiliriz?




 
the monster who remain one teeth


  • Wolfware  (26.05.13 00:55:47) 
[]

ingilizce speaking alıştırması

internet üzerinden böyle bir alıştırma yapmak mümkün mü? yurtdışına gitmeden nasıl yapılır bu iş




 
Live mocha


  • sen git ben geliyorum  (25.05.13 22:55:11) 
pratik yapanların bir araya geldiği siteler var. arasan bulursun.

ayrıca telefonda ingilizce pratik hizmeti veren şirketler var. hergün belli bi saatte seni arayıp, hal hatır soruyolar.
  • sigaraicilmeyenevdekimahzunkultablasi  (25.05.13 22:55:27) 
omegle'nin video kısmını deneyin.

random olarak aratırsanız aşağı yukarı iki tıklamanızdan birinde penislere denk geleceksiniz ama keyword'ler yardımıyla hiç penis görmeden omegle'de yabancılarla sohbet etmek mümkün. en azından ben başardım diyeyim.
  • Niddleman  (25.05.13 22:57:40) 
internetten degil ama couchsurfing le misafir kabul ederseniz hem yeni insan tanimis olursunuz hem de ingilizce konusmak durumunda kalip zamanla ilerletebilirsiniz


  • babamasoliimbananickaldirsin  (25.05.13 23:20:06) 
[]

İngilizce-Türkçe çeviri, yardım.

Bu güzel akşamda şu garibana bir yardım ediverin zira beyni patladı patlayacak.

"Our understanding of how simple patterns combine to yield the complexity needed to increase channel capacity for continuous information streams is still primitive."

neyin ne için gerekli olduğunu, kimin birleştiğini çözemedim, şaka gibi cümleler kurmaya başladım. Yardım. :(

 
basit duzenlerin birleserek, nasil devamli bilgi akisini saglayan kanallarin kapasitesini arttiracak karmasikliga ulastiklari hakkinda bilgimiz hala ilkel.(daha yolun basindayiz ra ri ra ra)


  • el desaparecido  (25.05.13 21:59:42 ~ 22:01:46) 
[]

bir cümle çeviri (ing)

"although success journals and manuals may be translated into
different languages, this english manual supercedes any other
version."


buradaki "supercedes" ne anlamı katıyor?

"başarı günceleri ve kılavuzlar farklı dillere çevrilebilmesine/çevriliyor olmasına rağmen, bu ingilizce kılavuz diğer versiyonların yerine geçer."

gibi çeviriyorum, ama anlamında sorun yaşıyorum. yani kelime olarak "yerine geçme" demek "supercede". fekat, saçma oluyor sanki, yani başta "günlükler ve kılavuzlar çevrilebiliyor olmasına rağmen" diye cümleye başlayınca ardından gelen cümle, zıt bir şey belirtmeli. ne bileyim, ".... bu ingilizce olarak kalmalıdır." falan gibi bir şey istiyor sanki.

 
supercedes, agir basiyor, ondan oncekileri hukumsuz kiliyor demek
referans olarak ingilizcesi alinmali gibi

  • el desaparecido  (25.05.13 20:39:45 ~ 20:41:25) 
@el desaparecido,

o zaman şöyle bir anlam mı çıkıyor;

"çevirmeyin demiyoruz, hobi olarak yine çevirin; ama çevrildiğinde herhangi bir anlam kayması yüzünden bir sorun olursa bizi ilgilendirmez. bu varken diğerleri hükümsüzdür. Aslolan bu ingilişce versiyondur."

?
  • xenderoth  (25.05.13 20:55:09) 
evet, baska cevirilerden dogan hatalar garanti kapsami disi


  • el desaparecido  (25.05.13 21:12:35) 
[]

kent dokusu ingilizce nasıl söylenir?

kent dokusu ingilizce nasıl söylenir?




 
urban texture


  • kediebesi  (25.05.13 19:07:41) 
ikisi de oluyor sanırım. ingilizce sitelerde ikisi de var.


  • edgenabby  (25.05.13 19:58:24) 
Cityscape?


  • i ve been mistreated  (25.05.13 20:23:00) 
[]

sew-in weave? (saç muhabbeti)

tam olarak ne oluyor? ve türkçe karşılığı var mıdır bire bir? örgü değil diye düşünüyorum ama, rastalı gibi ince ince örgü falan mı, şu siyahi kardeşlerin yaptığı gibi?




 
iyyk zenciler sac diktiriyo kafasina, o.


  • el desaparecido  (25.05.13 18:53:14) 
oha bambaşka bir şeymiş galiba.. saça takılan uzatma zımbırtılarıyla alakalıymış herhalde. çıt çıt mıdır nedir işte onlardan.

öyle mi ki?

edit: ehehe tamamdır o zaman =)
  • vercingetorix  (25.05.13 18:53:44 ~ 18:54:24) 
direkt deriye takiliyo bi de bildigim kadariyla. neyle, bilmiyorum.


  • el desaparecido  (25.05.13 18:58:31) 
[]

Doğru mu çevirdim? Bir yanlışlık var sanki :S

12. yüzyılda Amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, bugün Hollanda'nın kişi sayısı bakımından en büyük, kültürel ve parasal yönden de en önemli kentidir.

Amsterdam, which was founded on the banks on the Amstel river as a fishing village in the 12th century, now is the biggest in terms of the number of the people and the most important city of Holland in the cultural or financial aspects.


 
the biggest'tan sonra da city kullanmalı mıyım diye kararsız kaldım. orada bir boşluk oldu gibi geldi bana.


  • reptillia  (25.05.13 18:38:33) 
i said city, yes dedim.
eved daha iyi olur.

  • el desaparecido  (25.05.13 18:52:25) 
Founded on the banks... as a ... in 12..., Amsterdam is now the biggest city in terms of population and most important centre of culture and finance in the Neth.

daha güzel bir ingilizce olur, sadece bir öneri.
  • kediebesi  (25.05.13 19:10:17 ~ 19:10:36) 
[]

Fransızca bilenlerden yardım istiyorum.

Nasıl yazıldığını bilmiyorum ama "Jön pöti gö" ne demek?=)




 
gö değildir o, daha uzun bir kelimedir.
bir de bana "ön pöti pö" yü çağrıştırdı, duyduğun buysa birazcık demek.

  • tiny penny  (25.05.13 15:55:20) 
genç,küçük minik gö ne bilemedim :P


  • emesbin  (25.05.13 16:36:12) 
je ne peux dire que


  • para ve seks için yaşarlar  (25.05.13 16:41:20) 
j'ai en petit gö'lü bir şey de olabilir.

yazılışını bilmeden tahmin etmek çok güç, çünkü çok farklı yazılan şeyler çok aynı gelebiliyor kulağa. öyle mal bir dil:)
  • goldentitan  (25.05.13 16:50:44) 
[]

ufak bır cevırı

I certify that the information given in this application is correct and complete. I understand that the personal data provided on this form will be held and processed on institutional machinery, including WWW tools and other Internet software according to the Data Protection Principles and for the sole purpose of possible admission to the University. If I am admitted to the University, I undertake to observe the University's regulations and to ensure payment of fees and other liabilities.

burada Kabul aldıktan sonra baska bır okul secmem bı sorun olmaz yanı herhangı bır baglayıcılık yok degıl mı?


 
Eğer kabul edilirsem, üniversitenin kurallarına uyacağıma ve ücretlerin ve diğer yükümlülüklerin ödeneceğini teyit ederim gibi bir şey var son cümlede aşağı yukarı.

kabul sürecini öğrenmek gerekebilir. kayıt olmadan gerçi böyle bir şey isteyeceklerini sanmasam da.
  • passion rules the game  (24.05.13 21:01:58 ~ 21:05:18) 
yani ben de ondan tereddut ettım cok sacma bır cumle olmus.
oyle bı sey ısteyemezler ya bence benden bır gerı donus almaları lazım mutlaka.
sonucta bana gıcık olan bır egıtım danısmanı hayatımı bıtırebılır 100 okula basvurup dimi?
  • cokponcik  (24.05.13 21:08:09) 
[]

die hard filmlerindeki meşhur bu cümlenin türkçeye tam çevirisi nasıl

die hard filmlerindeki meşhur bu cümlenin türkçeye tam çevirisi nasıl

yippee ki-yay mother fucker


 
"yippee ki-yay"ın tam bir anlamı veya çevirisi yok. kovbayların kullandığı eski bir sevinç ünlemi imiş.

"yihuu" gibi bişey yani

"motherfucker" da tam çevirisi olmayan, orjinal anlamını yitirmiş, her yere gelebilen bir küfür. bizdeki "amına koyim" gibi...
  • ermanen  (24.05.13 04:54:41) 
tam çevirisi yok, "işte şimdi siktim belanı" denebilir.


  • yakuza123  (24.05.13 05:14:44) 
[]

hesaba para yatmamak nasıl denir ?

arkadaşlar ingilizce hesabima para yatmadi nasıl denir




 
no payment has been made
money has not been transferred to my account
transaction has been done yet
  • sttc  (23.05.13 23:15:56) 
Money hasn't been deposited into my account.

burada da zorlama bir tabir olmadığını gösteren google arama sonucu
www.google.com.tr
  • slavophilia  (24.05.13 01:27:17) 
[]

kısa bir Çeviri

Şunu ingilizceye çevirir misiniz
Herkes bi cümle Çevirse yeter.
Teşekkür ederim

 Makro faktörlerin temelini oluşturan mikro faktörler araştırıldı. Mikro faktörlerin nicel ve nitel durumları belirlendi.    Mikro faktörlerin makro faktörlere olan etkisi kamuoyu anketi ile belirlendi. Etki miktarlarının oranı toplamda 1 olacak şekilde mikro faktörlere dağıtıldı.   Mikro nitel faktörlerin, diğer faktörlerle olan etkisi, kamuoyu araştırması ile belirlendi. Niteller, nicel değerlerin puanına göre düzeyi belirlenecek şekilde oranlaştırıldı.  Tüm bu makro ve mikro faktörlerin etkisi, seçmenin tercihleri gözetilerek oluşturuldu. Stella ara yüzüne girilecek olan güncel veriler, seçmen gözünde ki puanlaması kamuoyu araştırması ile belirlendi. Mikro faktör, sayısal artışa bağlı olarak seçmendeki pozitif ve negatif etkisine göre ikiye ayrıldı. Sayısal artışı seçmeni pozitif yönde etkileyenler; nicel pozitif faktörler, negatif yönde etkileyenler; nicel negatif faktörler şeklinde adlandırıldı. Son 5 yıl içerisindeki mikro faktörde ki değişimler, fiks nokta olarak belirlenip, maksimum ve minimum noktalarının arasındaki o anki seviyesine göre puanlandırıldı.  Son 5 yıl içerisinde ki gördüğü mikro faktörlerin etkisini, o ana göre yorumlamasını gösterir formül inşa edildi. Maksimum değer 1 minimum değer 0 girilerek, mikro faktörün güncel değerinin oranı bu sayısal değerlerle belirlendi. 1 tam puan, 0 başarısız olarak nitelendirilmekle birlikte; 5 yıl içerisindeki artış ve azalma durumunun seçmene olan etkisi de faktörlere dahil edildi. 5 yıl öteden pozitif ivme ile gelişen mikro faktörün düşüşe geçmesi; seçmende daha etkili belirleyicilik oluşturacaktır.  Yine 5 yıl öteden negatif ivme ile gelişen mikro faktörde ki pozitif gelişme mikro normalden daha fazla seçmeni etkileyecektir.  Şekil1.A  Nicel pozitif mikro faktörün pozitif ve negatif gelişime göre etkileşimi şekil1a da gösterilmiştir.  Şekil 1.B   Nicel negatif mikro faktörün pozitif ve negatif gelişime göre etkileşimi şekil 1.B de gösterilmiştir.  Maksimum güncel mikro faktörün arasında ki zaman dilimi hesaba dahil edilmiştir. Zaman aralığı arttıkça, seçmene olan etkisi azalmakta, zaman dilimi kısaldıkça, güncel mikro değerin seçmen üzerinde ki etkisi artmaktadır.     Tüm bu nicel mikro faktörler aşağıda belirtilen formülde kullanılmıştır.   Doğrusal artan pozitif mikro faktörler için;       Doğrusal azalan pozitif mikro faktörler için;       Doğrusal artan negatif mikro faktörler için;       Doğrusal azalan negatif mikro faktörler için;   ft = fmax değerinden fn değerine geçen yıl (süre) fn = mikro faktörün güncel değeri fmax = mikro faktörün son 5 yıl içerisinde ki maksimum değeri fmin = mikro faktörün son 5 yıl içerisindeki minimum değeri   Rasyonel değer, oran ile çarpıldıktan sonra makro faktöre etkisi bulunmuştur.  Tüm bu makro faktörlerin toplamından sonra, oylamaya katılmayan seçmenlerin oy sürecine etkisi gözlemlenmiştir. Oy kullanmayan seçmenlerin hükümet partisine olan yakınlığı hükümet partisinin başarısına göre formülize edilmiştir.        %50 nin üzerine doğru çıktıkça, oy kullanmayanların hükümet partisinden olmama ihtimalinin yükseldiği, %50 nin altına indikçe ( 0 a yaklaştıkça) oy kullanmayanların, hükümet partisine yakın olduğu gözlemlenmiştir. %50 de oy kullanmayanların oylama sürecine etkisi yok sayılmıştır. Bu halde;   İle oylamaya katılmayanların etkisi hesaplanmıştır.    2002- 2007 yılları arasındaki tavan ve taban değerler çeşitli resmi kurumlardan temin edildi( TÜİK, TC Merkez Bankası, Bakanlık Verileri, vb).     Ekonomi makro faktörünün oy yüzdelerine etkisi aşağıda hesaplanmıştır.      Stella ara yüzünde tüm nicel mikro faktör için ayrılan slide bar ile güncel değerler girilir. Girilen değerler bu model ile çalıştırılarak sonuçlar gözlemlenir.                

 
Micro factors that underlying macro factors has analyzed.


  • oradabossandalyevarmi  (23.05.13 18:33:21) 
Bence herkes 1 lira versin tercümana verelim.


  • godless frog  (23.05.13 18:34:46) 
@godless frog +1


  • numenorian asilli dol amroth vatandasi  (23.05.13 18:49:24) 
metinden bişi anlamadığım gibi herkesin 1 cümle çevirdiği metini kimse anlıyamaz.


  • joepiscopo  (23.05.13 20:20:33) 
merkez bankası diyo, central bank. benden bu kadar.


  • sigaraicilmeyenevdekimahzunkultablasi  (24.05.13 07:05:02) 
[]

ingilizce otel rezervasyon

şunu ingilizceye çevirebilir misiniz.

sayın yetkili 24 mayıs-26 mayıs tarihlerinde çift kişilik rezervasyon yaptırmak istiyorum


 
dear madam/sir,
i would like to book a room for two, from 24 to 26 of may (2 nights 3 days falan yaz iste)

çift kisilik yatak istiyorsan french bed diye belirt iki ayri yataksa istedigin 2 single bed diyebilirsin
  • exlibris  (23.05.13 16:16:43 ~ 16:21:22) 
[]

kelime...

First the student and my suggestion for improving each paper were "coded" into summarized points.
cümlesinde ki coded ne anlama geliyor. araştırma yapınca diyorsun ya hani kafamda bişi cagrıstıramıyorum öyle dank gibi bakınıyorum ama kategorizeleşme gibi bişi olsa gerek ama türkçe karşılıgı tam olarak ne oluyor ya da anlamamı kolaylaştıran bi expression olsa iyi olur



 
tavsiyeleri, kucuk maddelere "indirgemis", "ozet gecmis", "kodlamis".


  • el desaparecido  (23.05.13 07:29:55 ~ 07:33:14) 
peki bahsettigin kücük maddelere geçirilmiş olan bu kodlama eylemi yapılan tavsiyelerin 'kendi fikrince özetlediğin hali mi, öyleyse örneklendirebilir miyiz? ya da microsoft office'in numaralandırma özelliği şeklinde bişi mi?


  • legolas_21  (23.05.13 07:38:54 ~ 07:44:08) 
ozetlenmis, ana fikrine indirgenip kisaltilmis gibi.


  • el desaparecido  (23.05.13 07:46:30) 
özür dilerim ama halen bişi çıkaramadım, sanki cümlenin çevirisini yapıyorsun gibi geliyor.


  • legolas_21  (23.05.13 08:33:07 ~ 08:33:18) 
[]

latince

ciddi manada işe yarar kaynaklar var mı? youtube'da elemanın birinin videoları var lakin gramer odaklı gitmiyor ve telaffuzları pek bi' ingiliz.

malum eleman: www.youtube.com


 
youtıb için link? bkabilir miyim?


  • legolas_21  (23.05.13 07:23:21) 
wheelock's latin


  • zamanin otesinden gelen edit  (23.05.13 07:36:55) 
[]

fransızca öğrenmek

fransızca kursuna başlamayı düşünüyorum. etraftan gelen yorumlarsa kafamı karıştırdı, bazıları fransızcanın kural dili olduğunu ve kurallar öğrenildikten sonra sorun olmayacağını söylerken bazıları da düzensizliğin had safhada olduğunu söyleyip 'aman hiç bulaşma' falan diyorlar. bilenler ya da öğrenmekte olanlar bir yardımcı olsunlar nasıl bir dildir bu, öğrenmesi zor mudur, konuşurken keyif alınır mı yoksa 'nereden bulaştım lan ben buna' mı diyorsunuz?
ayrıca bir diğer sorum da ispanyolca bilmemin fransızca öğrenme aşamasında yararı olup olmayacağı(iki dil de latince kökenli olduğu için soruyorum)



 
çok kuralı olduğu gibi istisnaları da var. bu istisnalar can sıkıcı düzeye gelmiyor ama. alışıyorsunuz bir yerden sonra. 'aman hiç bulaşma' dediğim insanlar oldu çünkü düzenli çalışmayacaklarını biliyordum. sürekli pratik gerektiren bir dil. kolay unutuluyor.
onun haricinde konuşurken ben çok zevk alıyorum. beni dinleyenler de zevk alıyor. ben çalışırken 'sesli çalış da dinleyelim' diyen oldu. demek ki eğlenceli. 'nereden bulaştım!' dediğim zamanlar , science politique (siyaset bilimi) droit constitutionnel (anayasa hukuku) ile ilgi yazılar okurkenki ruh halim ile sınırlı.

ispanyolca bilmenizin fransızcaya kelime bilgisi açısından yararı olacaktır.
bir örnek vereyim vivir = vivre gibi.
ama okunuşları konusunda uzaktan yakından alakası yok. fransızca telaffuzu oldukça zor bir dil.
  • kırmızıkaşekaban  (23.05.13 00:04:55) 
Hiç bulaşma.


  • para ve seks için yaşarlar  (23.05.13 00:14:40) 
ne için öğreneceğine bağlı. biraz öğreneyim bırakayım diyorsan hiç başlama. fransızca öyle 1-2 senede öğrenebileceğin bir dil değil. çok çalışman çok tekrar etmen devamlı okuman dinlemen hatta mümkünse belçikaya fransaya gidip biraz yaşaman gerekiyor. yoksa olacak iş değil. istisnası kuralı fasa fiso, adam gibi çalışan adam böyle kıytırık şeyleri kafaya takmaz. bunlar 1 hafta gidip sıkılan maymun iştahlıların dert edeceği şeyler. konuşurken keyif alırsın da konuşacak birilerini bulabilirsen. fransızlar öyle herkesle konuşmazlar :)

ispanyolca bilmen işe yarar da ne derece isp biliyosun bilmiyorum. iyi seviyedeysen yarar işe evet de fazla karıştırmamaya bak sen.
  • i ve been mistreated  (23.05.13 00:30:12) 
i ve been mistreated +1.

Fransizca icin sunu soyleyebilirim gramer icin once kurallarini ogrenmeniz gerekiyor dogru ama sadece bu yeterli olmuyor.Kesinlikle ve kesinlikle pratiginizin olmasi gerekiyor zira fransizcanin yazim diliyle konusma dili birbirinden farkli.Zaten bunu fransizca ogretmenimiz de surekli soylerdi bize.Bu yuzden fransizca ogrenecegim diyorsaniz mutlaka hem okumali,hem yazmali,hem bol bol konusmali,dinlemeli ve gramerini kavramaya calismalisiniz.

Ispanyolca bilmeniz ilk asamada avantaj olabilir.Fransizcayi ilk ogrenmeye basladigimda sinifimda ispanyol,portekizli arkadaslarim vardi;ogrenme surecini biraz daha kolay atlatmislardi.Benzeyen kelimeler oldugu gibi gramerleri de birbirine yakin galiba,latin kokenli diller sonucta.
  • fraise  (23.05.13 00:42:35) 
Hoşuna giden bir dil ise daha düşünecek bir şey yok bence. Ben fransızca bildiğim için İspanyolcayı rahat anlıyorum, sadece üç dört ay kadar ders almıştım. Lisan kurslarına inanmıyorum yalnız, onu da belirteyim. Ben orta okuldayken iki yıl rusça kursuna gittim, hiç bir şey öğrenemedim ve hatırlamıyorum. Ayrıca acayip pahalılar, ben o parayı özel öğretmene vermeyi tercih ettim, daha hızlı ilerleniyor bence.


  • tiny penny  (23.05.13 00:55:49) 
fransızca öğretmenliğini 3.sınıfta bırakmış ve fransada 1 yıl kalmış biri olarak hiç bulaşma derim çünkü hiçbir zman tam anlamıyla öğrenemeyecegin bir dil 20 yıl fransada yasasan bile ki bu cümleyi 10 yasında parise gitmiş 34 yasında hala orada yasayan biri söylemişti o yüzden kasma git ispanyolca öğren daha kolay


  • emesbin  (25.05.13 17:12:56) 
[]

küçük bir tr-eng çeviri ricası (biraz acil)

Ebay'den bir ürün almak istiyorum ama Amerika'dan onu bana getirecek kişi haftaya Cuma yola çıkıyor. Satıcı Kanada'da bulunuyor ve seçtiği kargo yöntemi ürünün o süre içerisinde arkadaşın eline geçmesini riskli hale getiriyor. Kısaca satıcıya Cuma günü Amerika'dan ayrılacağım için daha hızlı bir kargo yöntemi kullanma imkanı olabilir mi diye sormak istiyorum. Bununla ilgili uygun bir cümle yazabilirseniz çok sevinirim. Türkçe anlamı da olursa daha da güzel olur.




 
Hi, the person whos bringing me the item from the US is leaving on Friday, so he needs to get it by Friday. Is it possible for you to ship it with a faster method?

(Getirecek kisi abdden cuman ayriliyor, cumaya eline gecmesi lazim. daha hizli bi sekilde gonderebilir misiniz?)
  • el desaparecido  (22.05.13 23:08:17) 
[]

yabancı dil eğitimi

evet arkadaşlar üst seviye olmayan ingilizcemin yanına japonca eklemek istiyorum neden japonca bilmiyorum ama nerden öğrenebilirim bana yol gösterin hiçbi fikrim yok




 
dil kursu dışında mı soruyorsun? öncelikli olarak bir dil kursuna yazılabilir ya da malum sitelerden rosetta stone veya benzeri bir program indirerek bir temel atmaya başlayabilirsin. kolay gelsin.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (22.05.13 22:46:05) 
Japoncaya kulağının alışması için dizi ve film izlemeni, eğer bulabilirsen Pimsleur Japanese derslerini dinlemeni öneririm. Özellikle Pimsleur yolda vakit geçirmek için güzel oluyor.

Bunun disinda eger Istanbul'daysan Taksimdeki Japon kultur'un kutuphanesinden calisabilecegin kitap fotokopileri alabilirsin.

Katakana ve Hiragana elinin alismasi icin herseyi onlarla yazmaya calis. Japonca olmasina gerek yok. Sonucta sadece harfleri ogrenmeye calisiyorsun. Kanji icin benimde bir cozumum yok henuz. Hala zorlaniyorum ogrenmekte.

Ben bir ara 'www.learnjapanese.com sitesini takip ediyordum. Ama su an benimde calisacak vaktim olmadigindan sadece konusma uzerine yogunlastim.

Birde sana Engin Yayınlarından Japonca Dilbilgisi kitabını tavsiye ederim.
  • darthcat  (30.05.13 22:34:15) 
1 ... • ... • 126 • ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.