[]

dostlar, küçük bir çeviri. lütfen yardım( gönül işi)

i really needed you help yesterday evening but instead of give me some warm words that i am the only one for you, you started that neverfinish discussion how much i trust you, do i stil like you. it is my problem that i can't trust people, not yours. and i really need some help with but not a fights.

but if you want to fight or want to find out how much i like you please wait until i handle all my problems here.


 
dün gerçekten desteğine, yardımına ihtiyacım vardı. bana sıcak sözler söylemek yerine, senin için tek doğru insanın ben olduğunu söylemek yerine; sana ne kadar güvendiğimle, senden hala hoşlanıp hoşlanmadığımla uğraşmayı bunu tartışmayı bırakamadın. benim kişisel bir problemim bu; ben insanlara güvenemiyorum. bu benimle alakalı seninle değil. gerçekten biraz desteğe ihtiyacım var kavgalara değil.

ama eğer kavga istiyorsan ya da senden ne kadar hoşlanıp hoşlanmadığımı anlamaya çalışıyorsan; kendi problemlerimi çözene kadar bekle.
  • kirazıseviyorum  (24.09.13 12:26:16 ~ 12:28:48) 
kız baya seviyor abi, yanında ol kızın üzüldüm bak hala kavga istiyorsan defon degıl de problemlerımı cozmemı bekle dıyor.

cevam : @seviyorumsukirazı +1
  • cokponcik  (24.09.13 13:09:41) 
[]

wiki çeviri

en.wikipedia.org
bunun çevirisini yapabilecek olan var mı ?



 
Love's Labour's Won, w. shakespeare tarafindan 1598 yilindan once yazilmis bir oyundur. Oyun 1603 yilinakadar basilmis gibi gorunuyor, ama bilinen gunumuze gelmis bir kopyasi yok. Bir teoriye gore bu bi "kayip calisma", love's labour's lost'un devami.

Teoriler ve kanit

Oyunun ilk bahsi duzine kadar Shakespeare oyununu listeleyen Francis Mere'nin Palladis Tamia, Wits Treasury(1598)'sinde geciyor ve soyle diyor:

"komedi icin gentlemen of verona, errors, love's labour's lost, love's labour's wonne, midsummers night dream, ve merchant of venice " ini gorun."

Sha. uzmanlarinin birkac teorisi var oyunla ilgili. Biri, L.L.W.'un L.L.L.'un kayip devami oldugu ve LLL'un sonunda evlikleri geciken Navarre, Longaville ve Dumain kralinin hikayesinin devamini anlattigi. LLL'un son dakikalarinda adet oldugu uzere Sh. oyunlarinin sonladiran evliliklerin hikayeyle pek alakasi olmamasina ragmen bertaraf edildigi, ve devam oyununa sebep oldugu.

Bir diger teori de LLW'un Mere'nin listesinde eksik olan ve birkac yil once yazilmis olan The Taming of The Strew'e alternatif bir isim oldugu.

Ancak 1953'te Saloman Pottesman adli sahaf ve kolektor 1603'te kirtasiyeci Christopher Hunt tarafindan yapilmis olan bir liste ele gecirdi:

""marchant of vennis, taming of a shrew, ... loves labor lost, loves labor won."
Bu bulgu, oyunun taming of a shrewden farkli bir oyun oldugunu ispatlar nitelikteydi.

Belki de LLW 1598de yazildigi bilinen Much Ado About Nothing'e alternatif bir isimdi.Henry Woudhuysen'in Arden edition kitabi bu iki oyun arasinda cok benzerlikten bahsetmektedir. Much ado nothing ayni zamanda bendick ve beatrice'e alternatif isimler arasinda siralanagelmistir.

Leslie Hotson LLW'un Troilus and Cressidanin eski ismi olabilecegini, Tand Cressidanin Palladis Tamiada listelenmedigine dikkat cekerek, tahmin etmektedir. Oyun 1602'de yazildigi tahmin edilmektedir.
  • el desaparecido  (24.09.13 09:55:51) 
[]

metod,metot nasıl kullanacağız bunu ?

şöyle örnek 2 cümle vereyim:

Console sınıfının Write & WriteLine metodları içerisindeki karakterler.......

Console sınıfının Write & WriteLine metotları içerisindeki karakterler.......

sevgili dil bilgisi geniş arkadaşlarım top sizde.

 
tdk sitesinde yazım kılavuzu var. ayrıca, şu anda kullandığım chrome'da da yazım düzeltme fasilitesi var ve metod yazdığımda hata veriyor, metot olarak öneriyor. :)


  • nereye bu gidis  (23.09.13 13:18:59) 
ek almışsa "d" ile tek başına "t" ile. Benim çözümüm bu. Tüm "d" ve "b" ile biten kelimelerde böyle yapıyorum.


  • demirag orucusu  (23.09.13 13:26:28) 
yapim metotlari bunlardir...
metodunu bilirsen sen de yaparsin..

  • nax  (23.09.13 14:09:16) 
[]

almanca çeviri

şu paragrafı birebir olmasa da anlatmak istediği kadarıyla çevirebilir misiniz?

"Die türkische Lehramtsausbildung für den gesamten Bereich der Sekundarstufe (aufsteigende Klassen 6-11 bzw.12) findet im Rahmen eines Lisans-Studienganges statt (vgl. dort). Entweder wird während des 4jährigen Fachstudiums eines Faches ein pädagogisches Begleitstudium absolviert, oder es wird im Anschluss an ein reines Fachstudium eine (kurze) zusätzliche Lehrerqualifikation erworben (Ögretmenlik Sertifikasi, Ögretmenlik Formasyonu). Damit ist der akademische Teil der Ausbildung abgeschlossen. Für den Erwerb der vollen Lehrbefähigung nach türkischem Recht ist außerdem das erfolgreiche Absolvieren der Probezeit für ein türkisches Lehramt nachzuweisen, das i.d.R. 1 Jahr umfasst und durch einen entsprechenden Auszug aus dem türkischen Dienstregister nachgewiesen wird."

teşekkürler

 
türkiyede tüm ikinci kademede öğretmenlik yapma hakkı elde etmek için ya pedogojik (yani eğitim fak. kastediyor) 4 sene okursun ya da başka bölüm okuyup kısa süren bir formasyon sertifikası alırsın böylece akademik eğitimin tamamlamış olursun. sonra da 1 yıl stajer öğretmen olarak çalışman gerekir.
diyor kısaca.

  • niye ama  (23.09.13 00:21:15) 
[]

YDS için kitap önerisi

Arkadaşlar kız arkadaşım YDS'ye hazırlanacak şu anda intermediate sayılabilecek bir ingilizcesi var. Bu yollardan geçmiş sayın yazarlara sormaktayım, hangi kitabı kullanmalı sizce? Ayrıca elinde olan varsa da satın almaya açığız.




 
ya çıkmış soruları çözsün kardeşim. grammer çalışacaksa els iyi ama gereksiz bence. yani otursun proficiency testleri çözsün. bunların dışında sana önerim duyuruda yds ile ilgili bir çok kez soru sorulmuştur önce onlara bak sonra sor. hadi kolay gele.


  • blueprints and cigarettes  (22.09.13 14:15:57) 
[]

dil öğrenirken dinlenebilecek grup/sanatçı önerisi

selamlar,

kız arkadaşım üniversitede akedemisyen olarak kalmak istiyor geleceğe dönük plan için, e tabi bunun için de çok sağlam bir ingilizceye ihtiyaç var. ilk etapta yapılabilecekler olarak dil kursuna yazıldı, dizi takip etmek vs. haricinde bir de benim aklıma gelen müzik oldu haliyle.
ilk olarak aklıma the beatles falan geliyor dinleyebileceği ve anlamaya çalışabileceği temiz bir ingilizce kullanan, varsa önerileri alabilirsem çok mutlu olucam.

 
müzik dinleyecegı vakıtlerı de film izlemeye ayırsın. bence muzıgın gozle gorulur bır etkısı olmaz. sen demet akalın dınleyerek turkce ogrenebılır mısın? :(


  • cokponcik  (22.09.13 12:50:26) 
cokponcik'e katılmıyorum.
müzik dinleyerek öğrenme yöntemi daha iyi. çünkü melodisi olduğu için akılda kalıcı oluyor ve sözlerini tekrarlıyorsun.

scorpions'un sözleri temiz ve anlaşılır. anathema da öyle. pop değil de, hafif romantik ve yavaş parçalar bana ingilizce ve fransızcayı öğretmişti.
  • dahinnotha  (22.09.13 13:09:06) 
şarkı ve filmle uğraşmak yerine audio book diyorum ben.
film ve şarkılar ingilizceyi geliştirmeye yarar ama kız arkadaşın akademik kullanım için ingilizceyi geliştirmek istiyorsa müzik dinlemekle olacak iş değil o.

  • goldentitan  (22.09.13 13:25:55) 
ben de ciddi planlar için ingilizce'nin müzik ya da filmle olmayacağını düşünenlerdenim. dil kursu güzel ama maddi olanak varsa en acısızı ingilizce konuşulan bir ülkede dil kursu. başka türlü gerçek anlamda öğrenilmiyor.


  • blackbasat  (22.09.13 13:48:16) 
bence de muzikle ogrenemezsin, birincisi, cogu muzikte bir hikaye anlatilmiyor, devamlilik yok. bebekte uc bes tur atarim olmadi sinema yaparim gordugun gibi cok unutkanim ya da tell me what you want what you really really want if you wanna be my lover you gotta stop(?) diye dil ogrenilmez ki, arada hee bu bu demek herhalde diyecek baglantilar yok. telaffuz iyi olsa bile ogrenilmez. ha ingilizce gramer, yazis vs falan superdir de telaffuz hatasi vardir, eh evet, o zaman temiz ingilizceli muzik aranabilir.
seviyesine gore dizi arayisina girmek daha iyi olur, bence tabii. nick jr cizgi filminden edebi eserlerin filmlerine kadar genis bir yelpaze var ve konusulan ingilizcenin bir kismini anlayabiliyorsa kendi kendine ha bu da su demekmis diyebilecegi bir ortam o.

  • beriberi  (22.09.13 14:12:58) 
[]

Tek cümle. tam olarak ne diyor?

"they use force to make you do what the deciders have decided you must do."




 
karar vericiler senin ne yapman gerektiğine karar verdilerse onu yapman için gücü kullanırlar.

edit: star warstaki force mantığıyla çevirdim. saçma oldu galiba. zorlamak da olabilir o force. bilemiyorum.

edit 2: burdaki deciderstan kasıt sanırsam ki politikacılar.
  • loser blueser  (21.09.13 22:11:20 ~ 22:13:28) 
bir şeylere karar mı ver diyor karar verici mi varmış. töbe estf. ne diyor? sen ne işlere karıştın yahu.


  • ykyt  (21.09.13 22:11:39) 
yapman karar verilene seni zorlamak için güç kullanırlar deyeyim ben de çeşit olsun


  • panthera onca  (21.09.13 22:12:09) 
başkalarının seçtiği hayatları yaşıyoruz işte kısacası.


  • tescillimarka  (21.09.13 22:13:58) 
karar-vericilerin yapmana karar verdigi seyi sana yaptirmak icin onlar (they, karar-vericiler degil) guc kullanirlar.


  • sendelemeden  (21.09.13 22:16:46) 
seni düşünmeye yönlendiren kişiler, kendi isteklerini sana yapman gereken şeylermiş gibi düşünmen için güç kullanıyor.

cümle olarak bakınca kabus gibi ama özü şu. diyelim biriyle diyalogdasın öyle bir manipule ediyor ki seni sanki sen kendin yapmaya karar vermişsin sanıyorsun. ama özünde onlar/o sana yaptırıyor.
  • kirazıseviyorum  (21.09.13 22:42:01) 
ne güzel çevirmiş yahu kiraz evet yerine göre


  • panthera onca  (21.09.13 22:47:33) 
[]

Doğru mu çevirmişim?

Their presence lends further support to the concept that in ovarian agenesis the gonad develops along normal lines until just before the expected appearance of early oocytes.

Bu hücrelerin varlığı ovaryan agenezide gonadların normal çizgide gelişiminin, erken oositlerin ortaya çıkmasından hemen önce olabileceğini destekler.

their dediği bu hücreler.

 
Bu hücrelerin varlığı ovaryan agenezide gonadın beklenen erken oositlerin ortaya çıkmasından hemen öncesine kadar normal şekilde geliştiği düşüncesinin bir diğer destekçisidir.
not: lines'tan kasıt ne tam emin olamadım makalenin önünü ardını bilmeidğimden :) böyle çevirdim.

  • niye ama  (21.09.13 19:25:02 ~ 19:35:25) 
[]

Çeviri yardım

"Throw the Borgia Captain into the scaffold to kill him" benim anladığım; Borgia yüzbaşısını öldürmek için iskeleye atın. Ancak ortada iskele yok. Dedim acaba ben düz düşündümde, farklı anlama mı geliyor.




 
o iskele dediği darağacı iskelesi
veya kafa kesmek için de oluyomuş

  • kediebesi  (21.09.13 18:46:00) 
scaffold darağacı anlamına da geliyor. ama anladığım kadarıyla sen bir oyunda karşılaştın bu görev ile. (assassin's creed?) Açıklamasını şöyle yapmışlar:

A scaffold is a wooden structure that's close to the captain. Hold R1 and press circle to grab him then aim him at the scaffold and throw him there.
  • qiuyue  (21.09.13 18:46:57) 
Aynen öyle assassin's creed :) memory synchronization %100 değildi bende onu tamamlıyorum.


  • iorveth  (21.09.13 18:59:14) 
[]

10 puan değerinde Türkçe sorusu

"zanaat" kelimesinden sonra "de" bağlacını kullanmak istersek, de mi yazarız yoksa "da" mı? :)

yardımcı olabilecek bilgi: mesela okunuşa göre farklı ek alan kelimeler var. mesela usul. "usulü" oluyor l ince okunduğu için. o yüzden sanki de alacak gibi ama emin olamadım.


 
a. (zana:at) 1. İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat: “Hiçbir vatandaşa benim zanaatı tavsiye etmem.” -N. Hikmet.

Nazım hikmet "zanaatı" demiş. Yani kalın ses kullanmış. Şu halde "zanaatta" olacaktır. "zanaatte" değil. Bu arada Google Chrome'a göre "zanaatte" doğru yazım, diğer kelime hata veriyor; ama Nazım'ı daha fazla ciddiye alıyorum.
  • g man  (21.09.13 17:41:41) 
Kulağa -de daha güzel geliyor...
Zanaat da... Kaba geliyor böyle olunca. Kuralını bilmiyorum yalnızca kulak...

  • mukrime  (21.09.13 17:41:45) 
@g man bağlaç diyor, sen ek olan de'den bahsediyorsun.


  • mukrime  (21.09.13 17:42:39) 
Ya pardon, editleyemiyorum da, şimdi düşününce ve içimden defalarca zanaat da zanaat da deyince, -da daha iyi olur gibi gelmeye başladı :-D


  • mukrime  (21.09.13 17:44:11) 
da diyorum. zanaat yazıldığı gibi de okunabiliyor, ille inceltmeye gerek yok.


  • devilred  (21.09.13 17:44:50) 
@mukrime şimdi ben de "zanaat da zanaat" diye tekrarladım bir sürü, bana da "da" gibi gelmeye başladı :)


  • kül  (21.09.13 17:48:34) 
zanaat'in ikinci a'sına şapka var. zanaæt gibi okunuyor.


  • alperz  (21.09.13 17:51:23) 
Bu arada mukrime düzeltmiş; ama yine de fark etmiyor. "Zanaat da" olacak bağlaç olursa. Kulağa hoş gelmesi ne yazık ki dil kuralları için bir kriter değil. Gidiyom da kulağa hoş geliyor; fakat öyle yazmıyoruz.

Ayrıca ikinci a'da şapka yok. Sözlük tanımı ve yazımı ortada dururken kafa karıştırmayalım.
  • g man  (21.09.13 17:53:17) 
ha bir de tdk'nın verdiği örnekler doğru kabul ettiği şekillerdir zaten. tdk "zanaatı" demişse zanaat kelimesi, kalın sesli devam edecek demektir.


  • devilred  (21.09.13 18:00:08) 
80 yıl önce farklı olabilir ama bugün "zanaatında" demek garip geliyor ama kimseyi de zan altında bırakmıyalım. kanaatimce zanaatinde olur. sende farklı bir zanaat de varsa kabul. en iyisi kullanmayalım böyle şöylör, ne biçim saçmaladım.


  • k4l3m  (21.09.13 18:03:40) 
zanaat de.
"saat" gibi "vaat" gibi işte.

  • midesiz  (21.09.13 18:09:22) 
durum belirten ek mi, " dahi " anlamında mı ?
değişir.

durum belirten ekse " zanaatta " olur, " dahi " anlamındaysa " zanaat da " olur.

" dahi " anlamındaki yumuşamaz. " da " " de " olur, o kadar.
  • charlesbukowskiineksi  (21.09.13 18:13:48 ~ 18:14:27) 
:) de'cilerimiz ve da'cılarımız var. bana başta "de" gibi gelmişti, ama sonra (tdk sitesine bir türlü girememekle beraber) yazım kılavuzunda "zanaatçı" diye bir kelimeyle karşılaştım ve sonunda da olduğuna karar verdim :)

kafa patlatan herkese teşekkürlerimi sunuyorum efenim.
  • kül  (21.09.13 18:16:09) 
Yukarıda bir yerde kanaat geçiyor, ilk harfleri hariç aynı yazılıma sahipler. Fikir verebilir...


  • crostata  (21.09.13 20:58:11) 
[]

ispanyolca bilen

Vive la vida a tu manera

bu sözün türkçesi nedir?


 
hayatı istediğin gibi yaşa gibi bir anlamı var.

edit: "istediğin gibi" dedim ama, "bildiğin gibi, kendince" anlamında..
  • vercingetorix  (21.09.13 16:02:02 ~ 16:18:45) 
hayatı kendince yaşa manasına geliyor.


  • joe dalton  (27.09.13 19:15:19) 
[]

" Keine Zweck - WG " ne demek?

almanya da wohngemeinshaft ilanlarinda surekli goruyorum ama hala cozemedim bu soz obegini.. " keine zweck-wg " ne demek allah askina? her gittigim yerde karsima cikiyor..




 
bir ortak noktası olmayan kişilerin sadece evi paylaşmaları anlamına gelir. yemek giderleri, vb paylaşılmaz.
Yani WG ile aynı dairede yaşayadığın kişiyle kira, faturalar vs dışında bir ortak noktan olmuyor. arkadaşlık ilişkisi olmayacak demenin kibarcası sanırım. (bkz: personal space)

  • lilypad  (21.09.13 14:31:07) 
[]

bir cümle var gardaşlar el atın

"it has been noted that streaks are by no means confined to patients with Turner’s original tetrad of infantilism, webbing of the neck, cubitus valgus, and retardation of growth but may be present in girls with sexual infantilism only."

turner sendromundan bahsediyor. streak dediği çizgi şeklindeki yumurtalık. streak olarak kalacak, ona kafa yormayın. tetraddaki terimleri de ellemeyin. genel olarak ne demek istiyor onu anlamadım ben.


 
oooh..... cumleyı görünce 5 senelik çevirmenlik tecrubemı çöpe attım birden.


  • anonymice  (20.09.13 21:52:17) 
deni gonadal disgenezdir. Turner Sendromu en sık primer amenore nedeni olan gonadal yetmezlik sendromudur. Pek çok kromozomal bozukluklar gonadal agenez ya da disgenez ile karekterizedir. En sık gonadal disgeneze yol açan kromozomal bozukluk 45X0 yapıya sahip Turner Sendromudur. 1/5000 canlı doğumda görülür. Turner sendromu aynı zamanda en sık primer amenore sebebidir (%40). Saf Turner olguları nadirdir, genellikle mozaik formlar görülür ve bunlarda belirgin stigmatalar görülmeyebilir. Saf olgular klinik olarak; kısa boy, yele boyun, kalkan göğüs, yüksek arklı damak, düşük saç çizgisi, seksüel infantilizm ve streak gonadlar ile tanınırlar. Turner sendromunda kardiyak , renal ve otoimmun hastalık insidansı artmıştır. FSH değerleri >40 mIU/L üzerindedir. Turner mozaikleri ise puberte dönemine girseler de menarş çoğunda görülmez ya da menarşın görüldüğü olgular kısa zamanda sekonder amenoreik duruma girerler.

Kaynak: www.turkpediatriarsivi.com

belki yardımcı olur. Bu overle ilgili bozukukluklardan Turner sendromuymuş, webbing of neck Yele Boyun deniyormuş , ilginç
  • Ruprect  (20.09.13 21:58:39) 
[]

webbing of the neck

turner sendromu bulguları arasındaki bu ibare ne anlama geliyor acep? sözlüklerden baktım ama anlamlı bir şey çıkmadı.




 
omuz üstü katlantılar?


  • la noix  (20.09.13 21:08:35) 
kısa ve kalın boyun diye bir ibare buldum bi yerde. katlantı da aynı mekanizmayla oluşuyor zaten, o da doğru sanırım.


  • the kene  (20.09.13 21:13:08) 
[]

arapça

burdan ne yazıyor bilen var mı?




 
herif şuymuş.
ar.wikipedia.org

orada da diyor ki:

demedim mi
ufak tefek tatlı şeylerim
ve sen benim tatlı şeyimsin
ve demedim mi kalan 3 şeyimi
sen benim hüzünlerim gibisin
ve sen benim gecemsin


gibi bir şeyler denmiş.
  • aynshinqaf  (21.09.13 17:46:55) 
[]

ingilizcesi sizce de saçma değil mi?

Bir damla gözyaşın yeter.
Sen üzülme gülüm,
gamzende güllerin biter.
Yollarıma taş koysalar döneceğim,
gözlerinden yaşlarını sileceğim.


Don't cry my rose
Your roses grow on your dimple
On my paths,
Even they put stone (on my paths), I'll return
From your eyes,
I'll efface your tears...

bu çeviride sizce de sorun yok mu? şarkı sözleri motamot mu yoksa verdiği anlam çevrilen dile uyarlanarak mı tercüme edilir?

Even they put stone (on my paths)???

lyricstranslate.com

 
uhauhuha. bildiğim ingilizceyi unutacaktım, neyse son anda kurtardım.


  • baldur  (20.09.13 20:24:53) 
chicken translate olmuş bu.
valla aynı duyguyla şiir tercümesi "yapılmaz" denecek kadar imkansıza yakındır.
they put stone ne ya :)
  • saatgeceninonikisi  (20.09.13 20:34:59) 
şiir çevirmek gereksiz ve çok zor zaten
şiir orjinalinde zaten bi derinlik ihtiva etmediği için çeviriyi kısıtlıyor. bir de hedef dilde düşünebilmek gerek ki yukarda bunun olmadığı aşikar. bu şiir ne kadar çevrilse de hedef dilde kulak tırmalayacaktır.

ayrıca put stone gibi olmayan zorlama bi kalıp yerine esnek olunup They can try,
but they can't take you away from me gibisinden bir şey denebilir.

ha en önemlisi kültür meselesi azizim. karşı kültürde birisi zaten bu ne la it does not make any sense for me diyecektir.
  • fagus orientalis  (20.09.13 20:51:24) 
[]

fransızca b1-b2 seviyesi

nasıl gelebilirim?
elimde birkaç kitap ve fluenz software var. Fluenz A2 seviyesine getirdiğini iddia ediyor.
birkaç saat özel ders alsam filan kurtarır mı? kursa gidemem işim gereği sık sık şehir dışına çıkıyorum.

ankarada özel ders veren birini nereden bulurum?

 
özel dersle rahat gelinir haftada 1-2. özel ders bence kurstan daha hızlı olur hatta.


  • kirazıseviyorum  (20.09.13 18:46:23) 
ankara'da fransız konsolosluğu yani fransız kültür'ün kursuna yazılıp güzel şekilde geliştirirsiniz. kursları da kendiniz ayarlayabilirsiniz hafta içi 2 ya da 3, ve hafta sonu oluyor genellikle 2 defa.

detaylar:

www.ifturquie.org
  • yariturkyarifransizadam  (21.09.13 04:16:07) 
[]

almanca- türkçe çeviri

staatl. anerkanter gigolo (a harflerinden bazıları ä olabilir, emin değilim)

bir kartvizitte gördüm. ne demek ola?


 
google translate "devlet tarafından tanınan jigolo" olduğunu söylüyor ve "staatl. anerkannter gigolo" şeklinde düzeltiyor.


  • yarin bos musun  (20.09.13 14:36:06) 
güzel meslek


  • yarin bos musun  (20.09.13 14:36:25) 
Kartvizit bastırmış ya la! Vay vay vay alman neler yapıyor üstadım


  • Sskywalkeremre  (20.09.13 15:00:35) 
alman değil, türk. gurbetçi.


  • kibritsuyu  (20.09.13 15:45:33) 
[]

yabancı şarkı sözü çeviri sitesi

birkaç siteye baktımda sanki google translate'ten çevirmişler gibi, saçma sapan cümleler gördüm. şöyle sağlam, aklı başında bir site bilen var mı?




 
ceviri alternatifim güzeldi sanki


  • fallopian  (20.09.13 00:33:10) 
[]

Kısa İngilizce çeviri

fbcdn-sphotos-f-a.akamaihd.net

?


 
"dali, rüyalarındaki sürreal imgeleri yakalayıp resme aktarabilmek için uykuya dalar dalmaz kendini uyandırırdı" diyor da, bir insan uykuya daldığı an uyanmayı nasıl becerir orasına kafam basmadı.


  • kül  (19.09.13 20:06:14) 
sandalyeye oturup, yanlara kollarını yerleştirirmiş. parmaklarından birine ip bağlarmış, yere kadar sarkan. ucunda da bir anahtar. parmakları anahtarı yere değdirmeyecek bir pozisyonda tutarmış. uykuya daldığı anda da, eli gevşeyeceği için yere vuran anahtar sesi uyandırırmış. yani bu aslında tam olarak uykuya dalmak değil. ama hani o kayıp gittiğin zaman vardır ya, işte tam o sırada hızlı imajlar görürüz, dali bunu bi şekilde sürekli yapmaya çalışmış.


  • awareim  (19.09.13 21:14:00) 
[]

5 ayda almanca

merhabalar. şubata kadar almanca'da ilerleyebildiğim kadar çok ilerlemem lazım. lise almancamdan aklımda kalan 3-5 şey var, ama temel gramer kurallarına baktıkça öğrendiklerimi hatırlıyorum.

goethe'ye gitmeyi düşündüm de pahalı geldi. son çare derseniz ona gideceğim ama şöyle en azından a1 düzeyini kendim tekrar etsem diyorum?

busuu, livemocha gibi sitelerden premium üyelik almayı da düşünmedim değil; ama benim sağlam gramere ihtiyacım var ve bu siteler o bakımdan zayıf sanırım. yoksa değil mi?

hafta içi her gün okulu ve işi olan biri ne yapsın, ne etsin? hedefim gelecek dönem okulda ger201 veya ger202 (bunlarlower intermediate ve intermediate diye geçiyor, a'sını b'sini tam olarak bilemiyorum) alacak düzeye gelebilmek. aşağı yukarı 5 ayım var yani.

her türlü önerilerinize açığım.

 
Kurs en iyisi olur bence,biliyorsunuzdur Almanca emek isteyen zor bir dil.Onun dışında tell me more'un setini tavsiye ederim.Fono yayınlarının kitapları da çok iyi grammer açısından.


  • jpsartre  (19.09.13 13:24:00) 
duolingo.com


  • bir yudum  (19.09.13 13:36:18) 
işin çok zor :( basit bile olsa bir kursa gitmezsen yapamazsın.


  • Absinthe75c  (19.09.13 13:41:40) 
[]

sonu rate ile biten ingilizce kelimeler

bunlar reyt diye mi okunuyor?
yoksa rıt diye mi okunuyor?
kelimeden kelimeye değişiyorsa eğer, bunu ayırabilmenin bir yolu, yöntemi var mı?


 
hangi kelimeler? rate kökünün korunduğu kelimeler (overrate, underrate...) reyt okunur. irate, cooperate falan geliyor aklıma, onlar da reyt okunur. balka ne var? bu arada aklınıza gelen kelimeler nasıl okunuyor howjsay.com adresinden gerçek insan seslerine okutabilirsiniz.


  • dehri  (18.09.13 22:32:05) 
www.scrabblefinder.com

desperate var rıt okunan mesela.
  • Sarix  (18.09.13 22:34:04) 
kelimeden kelimeye değişir. ama bunun kolay bir anlatım yolu var mı bilmiyorum. oturup pronaounce çalışmak gerekir. uzun iş. daha çok dilin yatkınlığıyla ve görüp dinlemekle alakalı.


  • iorveth  (18.09.13 22:34:30) 
bitrate


  • leni 09  (18.09.13 22:39:21) 
www.scrabblefinder.com

fonetik bilen birini bulursan mantığını anlatır. aradığın cevap, ses bilgisinde bence.
  • lejant  (18.09.13 22:47:37) 
iterate -eyt
desperate -rıt

  • groovettyn  (18.09.13 22:51:05) 
yöntemini bilmiom ganga öyle tekrarlaya tekrarlaya öğrenmişiz


  • groovettyn  (18.09.13 22:51:58) 
ayırmanın yolu yok. ekseriyetle -reyt diye okunur. bu sebeple sen bilmediğin hepsini -reyt diye oku. doğru telaffuzunu duyduktan sonra düzeltirsin. korkma anadili ingilizce olanlar yemez seni. yemeye kalkan olursa da bil ki ya türk ya da ingilizce öğretmenidir. eğer ikisi birden ise... neyse uçtum ben yine. konuya dönersek dediğim gibi sen alayını reyt diye oku. duydukça düzeltirsin.


  • aynshinqaf  (19.09.13 01:01:33) 
[]

x is as x does

bu kalıbın anlamı nedir? thx..




 
forrest gump'dan mi gonderttiler?

x yaptigin kadar x'sin. yani x'ligini yaptigin x davranisi belirler, dIs gorunumun degil.

Stupid is as stupid does-aptallik yaptigin kadar aptalsin.
Handsome is as handsome does -Yakisikli davrandigin kadar yakisiklisin.
  • el desaparecido  (18.09.13 21:43:12) 
[]

İçerisinde "H" sesi geçen İngilizce kelime

Bunlardan arıyorum ama aklıma HİÇ gelmiyor. Kelimenin başında olmayacak, yani mesela "handle" olmaz. Kelimenin içinde olması lazım. Ama dikkat; harf değil, ses olacak. Yani "mother" olmaz mesela, çünkü "th"nin sesi "h" değil, "d(ı)". Bileşik kelime de olmamalı, öylesi kolay, mesela "right-hand-side" gibi.

Yok galiba, değil mi? Varsa aklınıza gelen yazın.

Edit: Varmış :)

Ama yine de verilen örnekler çoğunlukla "ön ek" almış kelimeler. "head"den "ahead" olmuş mesela.

 
childhood olmaz mı birleşik kelime galiba.


  • Sarix  (18.09.13 16:46:24) 
Ahead var mesela.


  • cakabo  (18.09.13 16:47:55) 
buradan çokça bulunabilir diye düşünüyorum.
www.scrabblefinder.com

  • volkatina  (18.09.13 16:50:52) 
en klasik örneği "manhattan"


  • nereye bu gidis  (18.09.13 16:51:56) 
inhale


  • orijinal nick bulamadim  (18.09.13 16:53:20) 
Who - whose da eklenebilir.


  • cakabo  (18.09.13 16:57:38) 
mahogany


  • king lizard  (18.09.13 16:58:46) 
Bir tane de benden gelsin: "Mayhem". Esas böyle şeyler arıyorum.

@cakabo: H harfi arada ama ses olarak en başta olduğundan saymıyorum onu.

Daha da ilerisini isteyeyim o zaman: Hecenin sonunda olsun H sesi? Mesela "mahcup"taki gibi.
  • long live rock n roll  (18.09.13 17:05:32) 
sonda: huh


  • nereye bu gidis  (18.09.13 17:06:50) 
euphoria, cohort


  • spankenstein  (18.09.13 22:31:24 ~ 19.09.13 01:33:26) 
[]

Çeviri // acil // Lütfen!!!!

pınar batum'lar, doktor jivago'lar.. çok acil size ihtiyacım var.

rica etsem;

" X'in bize talimatı üzerine sipariş verilmiştir."
ya da daha güzeli;
" x ile yapılan .... Tarihli order letter’a istinaden, x'in bize talimatı üzerine sipariş verilmiştir."

cümlelerini öncelikle güzel bir hukuk ingilizcesi ile, olmazsa da bir şekilde cevirmeniz münkün müdür?

tüm $ukela'lar sizin olsun.

 
The order with the date ..., which is instructed by x, has been submitted.


  • long live rock n roll  (18.09.13 14:28:45) 
"The order in regard to the order letter of x, dated _____ is placed due to x's instructions."

olabilir sanki hocam. order letter'ın tam olarak ne olduğunu bilmiyorum; ancak siparişin hem x'in order letter'ına istinaden verildiğini, hem de x'in talimatı üzerine verildiğini söylemek sanki aynı şeyi iki kez söylemek gibi geldi bana.
  • starborn  (18.09.13 14:32:28 ~ 14:33:44) 
@starborn yazınca bana da bir acayip gözüktü cümle.

"x'in imzaladığı/gönerdiği x tarihli order letter'a istinaden sipariş verilmiştir" şeklinde değiştirilebilir mi cümle? işiniz kolaylaşmış olur hem.
  • kül  (18.09.13 14:35:11) 
@kül. evet, değiştirilebilir.


  • Raul1903  (18.09.13 14:38:35) 
The order is now complete according to the order letter which has been sent on 24th of June 2013 (attım) by x.

gibi yazdım ya ama ne biliyim bi düşüklük var gibi hala.
  • eofor  (18.09.13 14:40:15) 
o vakit

"The order is placed due to the order letter of x with the date _____"

şeklinde düzeltip&basitleştireyim az önceki çeviri önerimi.
  • starborn  (18.09.13 14:41:43) 
o zaman "order has been placed upon request of x, submitted by order letter dated x" falan olabilir mi ki?


  • kül  (18.09.13 14:43:09) 
"has been" daha doğru bir kullanım, evet.


  • starborn  (18.09.13 15:26:14) 
[]

"Going Dutch" gibi deyimleri native olmayanlar anlar mı?

Mesela Türkiye'de veya İngilizce konuşulmayan bölgelerde insanlarla sohbet ediyorum, hesabı alman usulü ödeyelim diyeceğim, "Let's go Dutch" desem bu insanların çoğu anlar mı?

Eğer çoğunluk anlamazsa bunun yerine başka basit ve yaygın kullanım var mıdır?

Yoksa olayı bir cümle kurup anlatmak zorunda kalırım, kalırız.

 
ingilizce konusulmayan bolgeden birinin o deyimi anlamasi icin ya ing. konusulan bir yerde yasamis olmali ya da hayatini dizi film izleyerek geciriyor olmali.
bazi ulkelerde "amerikanlar gibi odeyelim" diyorlarmis dutch yerine cunku. italyanlar ayni durumu romalilar gibi diyerek ifade ediyormus. misirlilar ingiliz tarzi diyormus. biz alman diyoruz.

anlamazlar yani bence. akademik bir ortamdaysaniz herkes doktorasini amerika'da yapmissa bilmem.
  • babamasoliimbananickaldirsin  (18.09.13 04:55:22 ~ 04:56:08) 
avrupa için,
kuzey ülkelerinden olanlar anlar. onların ingilizcesi ingilizlerden bile iyi:)
misal; almanya, isveç, norveç vs.
daha güneydekiler (ve doğudakiler) daha ortaya karışık konuşuyor.
misal; italya, ispanya, slovenya vs. (italyanların ingilizce bildiğinden bile emin değilim.)

güney amerika,
bir kısmı çok amerikan takıldıkları için ingilizceleri iyi ve sokak dilini biliyor. (ama hepsi değildir muhtemelen.)

uzak doğu;
önce normal ingilizceyi bir anlasınlar.
  • goldentitan  (18.09.13 06:32:23) 
Babamasoyl.... haklı, aynı durum phrasal verb'ler ve deyişler için de geçerli. Anlaşılmıyor genelde. Herkes kendi hesabını ödesin de anlamazlarsa ne olacak.


  • roket adam  (18.09.13 08:52:47) 
Hacı iskandinavlar anlar, hollandalılar anlar, bir ihtimal almanlar olabilir. Geri kalanının çoğuna I PAY, YOU PAY falan diye anlatınca anca anlıyolar. Seri ingilizce konuşunca bön bön bakıyolar yüzüne.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (18.09.13 09:43:41) 
go dutch falan diye kasmayıp, "let's split the check / bill " diye geçiştirin. anlamıyorsa aborijindir, zaten parası falan da yoktur. siz ödeyin, sevinsin fakir.


  • stimpak  (18.09.13 09:45:23) 
Hocam 10 senedir amarigada yaşıyom, Let's go Dutch lâfını şimdi sizden öğrendim. Tamam, belki benim hıyarlığım ama, siz gene de en iyisi, let's split diyin. Ben bile annarım. Let's spliti annamıyosa, fakir ya da aborijin olması gerekmez, bilmiyodur, I pay mine, you pay yours diyin. Yemek ısmallamayın la, Törkiş hospitality filan ayaana. Soğna yekûn tutuyo olm. Gendinize harcayın o baraları...


  • compadrito  (18.09.13 10:53:25) 
[]

Antalya'da IELTS kursu?

Bir arkadaşım sınavdan önce kursa gitmek istiyor. Ücret sınırlamasının olmadığını söyledi. Var mıdır gittiğiniz, duyduğunuz, önerebileceğiniz bir kurs? Merkezde olacak bir de. Teşekkürleeer




 
ielts kursuna gitmesin, ielts'in kursuna gidilmez.özel ders alsın. sözlükte ve burada yazanları okudu mu?
ielts-simon.com 'dan haberi var mı?
sadece cambridge testleri+simon ve özel ders kafi.
  • jimjim  (18.09.13 03:19:52) 
[]

Peder

peder ben bi günah işledim tarzı hollywood filmlerinin değişmez repliği nasıl deniyor ingilizcede? father, i have sinned... şeklinde mi




 
I have a confession to make falan da olur.


  • repentance  (17.09.13 18:42:18 ~ 18:42:30) 
father i'm a sinner


  • zombie0  (17.09.13 18:48:48) 
forgive me father for i have sinned dir esasen.


  • kediebesi  (17.09.13 19:02:48) 
"Bless me Father, for I have sinned. It has been [time period] since my last confession."

kaynak: en.wikipedia.org(religion)

ek olarak, affeden Tanrı olduğundan forgive değil bless kullanılır. zira yetkili kişi Tanrı adına kişiyi kutsar, affetmez.
  • kedili madam  (17.09.13 19:03:39 ~ 19:05:07) 
kedili madam bahsettiğin durum ingiltere ve avustralyaya hasmış, amerikan kullanımı genelde forgive me şeklinde başlıyor.
o yüzden forgive me father for i have sinned diye bir kalıp var sık kullanılan. kimse de bunu diyene yok anacım demiyor :D
kaynaklandığı şiir nedeniyle buradaki father da zaten tanrı olüyür peder değil.
  • kediebesi  (17.09.13 19:27:32) 
kedili madam ve kediebesi kültür patlaması yaşattınız. teşekkürler :D


  • pek vokal  (17.09.13 19:50:12) 
@kediebesi britanya'nın köpeeeyim de ben :) amerikalılar hep bi taklit hep bi hafife alma zaten :)

şaka bir tarafa kişisel tercih yapabiliyorsak ben bless me'yi her zaman tercih ederim. inanç açısından bana daha uygun geliyor.
  • kedili madam  (17.09.13 20:20:53) 
[]

hangi dil?

japonca veya korece dillerinden birini öğrenmek istiyorum boğaziçi üniversitesi'ndeyim bu dönem aldığım dili mezun olana kadar devam ettireceğim, hangisini tavsiye edersiniz?




 
Japonca


  • matimati18  (17.09.13 18:24:46) 
japonca


  • uzunuzunilgi  (17.09.13 18:25:04) 
japonca


  • seyduna6687  (17.09.13 18:26:58) 
boğaziçi'nde japonca aldım. çok iyi öğretir mariko hoca. ama cidden kendinizi adamanız lazım. başta kolay gelir ama 201'den sonra zorlar. ödevlerinizi de zamanında yapmalısınız. "japon usülü" ister her şeyi mariko sensei.


  • honeybunny  (17.09.13 18:27:23) 
Japonca.
Mariko Sensei dışarıdan öğrenci kabul etmiyor bildiğim kadarıyla.
Türk - Japon Kadınları Kültür ve Dayanışma Derneğinin kursuna bakabilirsiniz. Japon Kültürden daha uygun fiyatlı.
  • darthcat  (17.09.13 18:36:17 ~ 18:37:37) 
korece. yazı sistemi daha basittir ve grameri türkçeye japoncadan daha yakındır.


  • aynshinqaf  (17.09.13 20:01:45) 
korece, guney kore buyuk pazar ve buyumeye devam da ediyor. lg samsung hyundai ssan yong kia hankook bunlar hep guney koreli ise yarayabilir egitim amacli da kullanilabilir burslar var dil biliyorsaniz.


  • nekodunlangafana  (17.09.13 20:47:16) 
Japonca.
Mariko sensei hk; yukarida soylenen noktalara cidden dikkat edin. Boun disinda alacaksaniz Turk Japon Kadinlari (Yuriko sensei - dersler itu'de) dernegi ya da Galatasaray Universitesi (Rie sensei) var secenek olarak.

  • daemonville  (17.09.13 21:00:27) 
[]

acil çeviri

Cr levels in liver of rats increased in parallel to the time course of running supporting the exercise training effect on the action of insulin

bunu türkçeye çevirebilir misiniz. virgül mü eksik nedir anlamı oturtamıyorum.


 
Fare karaciğerindeki krom seviyesinin yapılan egzersizin süresiyle paralellik göstermesi insülinin egzersiz üzerine olan etkisini destekleyici niteliktedir.
doğru mudur? :/

  • irsh92  (16.09.13 20:53:42) 
running'den sonra virgül gerekli


  • fallopian  (16.09.13 20:55:55) 
[]

bir cümle ingilizce çeviri

"arkadaşlıkta da yemek yapmakta olduğu kadar iyi" as...as kalıbıyla nasıl diyoruz yahu?




 
he is as good at being a friend (friendship de diyebilirsin) as he is at cooking.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (16.09.13 20:36:57) 
he is good at being/making a friend/friend as good as he is with cooking.


  • yakuza123  (16.09.13 20:37:15) 
[]

scissors

pair of scissors ne demek? sadece scissors kullansak ne farkı var?




 
onun kalıbı öyle.


  • mea maxima culpa  (16.09.13 18:36:09) 
Pair of trousers da ayni sekilde. Iki kismi var o yuzden zannedersem


  • march or die  (16.09.13 18:36:56) 
[]

Fight clup basit bi çeviri

ancak her şeyi kaybettikten sonra her şeyi yapmak için özgür olabiliriz...
bunu inglizceye tam olarak nasıl cevirebiliriz ?



 
ıt's only after you've lost everything that you're free to do anything.


  • kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili  (16.09.13 02:40:02) 
only when we lost everything we are for to do anything.


  • tepedeki psychedelic adam  (16.09.13 02:44:25 ~ 02:45:03) 
You're free to do anything only when you've lost all you have.


  • der meister  (16.09.13 02:46:54) 
www.fightclubquotes.net

"It's only after we've lost everything that we are free to do anything."
  • juvee  (16.09.13 04:12:24) 
[]

İspanyolca doğumgünü mesajı

Bir iş adamından diğerine, yarı formal bir kutlama için şu mesaj doğu mudur, bi bakıverseniz?

Querido Julio, ¡Feliz cumpleaños! Te deseo toda la felicidad que este día pueda traer. ¡Qué la pases bien! Además, muchas gracias por vuestra hospitalidad en Buenos Aires. Mis amigos y yo disfrutamos de nuestra tiempo juntos. Qué tengas un excelente cumpleaños! Saludos, Mert

teşekürler şimdiden

 
İspanya gezi broşürü gibi olmuş. Biraz daha az heyecanlı yazsan sanırım daha iyi olur.


  • iorveth  (15.09.13 13:47:45) 
siz yerine sen ile konuşuyorsan olur bence.
que lo pases bien demelisin günden bahsediyorsan, el dia :)
mis amigos y yo hemos disfrutado olmalı nitekim geçmiş zaman anladığım kadarıyla.
son que de e üzerinde aksan olmamalı, soru değil çünkü :)
nacizane benim yorumum budur, bunun dışında doğrusu tanıdığım kadarıyla yarı formal olur bu yazı bence.. :))
  • exael  (15.09.13 13:48:21) 
[]

ne diyor bu cümle, anlayan var mı

The underlying risk of amniocentesis when performed at 15 weeks of gestation and beyond is increased risk of miscarriage.




 
"15 hafta ve daha uzun süreli gebeliklerde uygulanan (bkz: amniyosentez) düşük riskini artırır." gibi bir şey. underlying'i tam çeviremedim, fark edilmeyen filan olsa gerek.
oald8.oxfordlearnersdictionaries.com

  • cuentista  (15.09.13 11:31:10 ~ 11:33:17) 
15 hafta ve üzerindeki gebeliklerde amniyosentezin gözden kaçan riski artan düşük yapma olasılığıdır.
cuentista +1 olmuş evet

  • panthera onca  (15.09.13 11:35:34 ~ 11:35:51) 
underlying=altında yatan

cuentista +1
  • aguilas negras  (15.09.13 13:02:48) 
[]

İngilizce çeviri

Selamlar.

Oynadığım bir online oyun ile ilgili sorun yaşıyorum ve destek için ticket oluşturacağım. Aşağıda yazdığım metni İngilizceye çevirirseniz minnettar olurum.


Merhabalar

abc sunucusundaki xyz adlı çarım ile oyuna giriş yapamıyorum. Dün akşam bir raide girmeye çalıştım, giriş sırasında bağlantım kesildi. Tekrar login olmaya çalıştım fakat başarılı olamadım. "You have been disconnected form the server" hatası alıyorum. Sorunum bugün de devam ediyor. Aynı sunucu aynı guildeki alt çarıma girebiliyorum.

Bu arada farklı bir sebepten bilgisayarımı yeniden yükledim. Dolayısıyla oyunu da yeniden yükledim. Şu an hiçbir eklenti yüklü değil. Firewall ve anti virüs programı kapalı.

Teşekkürler

 
Hello,

I am currently unable to connect to abc server with my character, xyz. I tried to join a raid yesterday night but I was disconnected during log in. I tried to login again, but it did not work. I am receiving "You have been disconnected form the server" error. The problem continues today. I am able to connect to the same server with another character that is in the same guild.

As an additional note, I have formatted my computer for another reason recently. And as such, I reinstalled the game again. I don't have any expansions installed at the moment. My firewall and antivirus are shut off.

Thank you.
  • beriberi  (15.09.13 12:36:50 ~ 12:37:45) 
[]

Simultane çeviriyi bilgisayarın yapması mümkün mü?

Bir iddia geldi bana: "Seminere katıldık, yabancı konuşmacı geldi, kulaklıkları taktık ve bilgisayar bize çevirdi."

İnanmadım böyle bir şeye. Çünkü dilbilgisi kurallarına uygun metinleri dahi hatasız çeviremezken doğaçlama konuşmayı çevirecek teknoloji bilmiyorum.

Lütfen iddiayı kanıtlarla destekleyiniz veya çürütünüz.

 
Konuşmacının metni önceden girilmiştir.

edit: İkinci cümlede doğaçlama konuşma demişsiniz, ona dikkat etmedim. Yani yapılan konuşma dışında, mesela soru cevap kısmını falan da çat diye çevirdiyse bişi diyemeyeceğim ama belli bir konuşmaysa önceden girilmiştir diye düşünüyorum. Ayrıca kulaklıklardan alınan ses bilgisayar konuşma sesi miymiş? Simultane tercüman sesi değil yani?
  • whoosie  (14.09.13 12:59:49 ~ 13:07:28) 
Bundan 4 sene kadar once, eric schmidti televizyonda konusurken izlemistim. Amerikali bir insanin, Cin'deki Ingilizce bilmeyen bir insanla telefonla konusabilecegini, bir taraf Ingilizce konusurken, diger tarafin Cince duyacagini, diger taraf Cince konusurken de, Amerikalinin Ingilzce duyacagini, o tarih itibariyle Google'in bu teknolojiye sahip oldugunu ama piyasaya surmedigini anlatmis ve eklemisti: "To me, this is science fiction!"


  • compadrito  (14.09.13 13:01:04) 
imkansız. gramere uygun olsa belki bir nevi çevirilebilir ama herkesin üslubu ve konuşma tarzı kendine uygundur. yani bunları manalandırmak ancak insan beyninin yapabileceği bir şey. hiçbir makine daha bu kadar gelişmedi.

bazı seminerlerde konuşmacılar konuşmalarını önceden çevirmenlere teslim eder, hazır çevrilir ya da terimler incelenir. öyle bir olaydır. biliniyordur metin.
  • kirazıseviyorum  (14.09.13 13:08:40) 
imkansız falan değil. geçen 50 yılda imkansız denilen her şey bir bir yapılıyor. ingilizcede 33 farklı ses, 700.000 kelime var. bunların kombinasyonu doğru bir şekilde oluşturulursa simultane çeviri gayet güzel yapılabilir.


  • bigl0rd  (17.09.13 00:44:36 ~ 02:15:53) 
[]

be sure to vs surely

aşağıdaki kuralın sebebi nedir ?

• If you work hard you are sure to succeed (NOT you will surely succeed).


 
If you work hard you are sure to succeed = cok calisirsan/didinirsen, basaracagina emin olursun

(NOT you will surely succeed) = (kesinlikle kazanacaksin anlamina gelmez)

surely (adverb): kesinlikle*
am/is/are sure(adjective): emin olmak
  • tomcat  (14.09.13 07:42:48) 
[]

Latinde gramer kitabı arıyorum.

Çok ilgili olduğumdan değil üniversitede zorunlu olarak latince dersi koymuşlar. Rusyada okuduğum için doğal olarak Rusça anlatıyorlar ve benim için iki kat zorluk oluyor. Acaba latince ile tanışmış kimse var mı? Temel olarak gramerini şöyle bir kapabileceğim bir kitap istiyorum. Pdf kabulümdür yoksa yazar eser ismi de olur. Teşekkürler.




 
ingilizce biliyorsaniz, cambridge latin


  • dnznc  (14.09.13 00:22:24) 
wheelocks latin . hatta workbooku ile birlikte mumkunse


  • kediebesi  (14.09.13 00:33:05) 
valla 2 dk sürmedi gramer kitabı bulmam. pdf İngilizce. msj atıyorum linki.
djvu imiş pdf değil :(

  • fempusay  (14.09.13 00:35:17 ~ 00:38:42) 
[]

Sadece pratik üzerine ingilizce kurs

var mı bildiğiniz?




 
dialouge bakirköy


  • Mügüs  (13.09.13 13:08:01) 
[]

şu herifin derdini anlamadım, bi el atsanız ?

yesterday I was an meeting with a potential client who wants to export to Turkey, by air, either Izmir or Istanbul. The goods are: ALUMINUM STRUCTURE, and barcode equipment.The structure is made in Spain, but the bar code has been imported from China. and a value of about 1000 euros But the problem, or question, is that the buyer of the goods, DO NOT WANT TO BE THE IMPORTER, for he says that the supplier sells it installed and therefore you should not make any custom operation.
In confidence, my client will install the goods in the company XxXx, do you know her?
I tried to tell him that that was not correct and that the recipient is the importer of the goods, but all expenses to pay the provider the Spanish (including tax), import should be made payable to the buyer. Right?, Or its rules / regulations can be another way to do what you have mentioned.
I have explained?
Another item; Arrival costs you gave me for the import, I look very expensive. Is there a mistake? By accounts are more expensive arrival expenses, that freight and terminal expenses in Spain

 
dun havayoluyla tr'ye ihrac yapmak isteyen potensiyel bir musteriyle gorustum. urun: aluminyum yapI ve barkod malz. yapI ispanya, barkod cin mali. mallar yaklasik 1000 euro, ama mallari alan, ithalatci gorunmek istemiyor, "satici kurulu halde satiyor, bu sebepten kisiye ozel islem yok" diyor.
musterim xx sirketinde malin montajini yapacak, onu taniyor musun?
anlatmaya calistim, "ithalat yapiyorsan odeyeceksin vergileri" diye. degil mi?

nasil olucak bu isler sence?

diger olay: bana verdigin ithalat maliyeti cok fazla. yanlislik mi var? variS maliyeti, terminal ve tasima masraflari cok yukek.
  • el desaparecido  (13.09.13 10:48:37) 
benim anladığım alıcı satılan şeyler kurulu gönderildiği ve üzerlerinde işlem yapamayacağı için kendisi getirtmek istemiyor. bir de sizin ona verdiğiniz geliş ücreti çok pahalı gelmiş arkadaşa. ispanyadaki gümrük işlemlerinden falan daha pahalı demeye çalışmış olsa gerek.


  • shadowience  (13.09.13 10:53:44) 
[]

İngilizce Nasıl Deriz?

Elinize sağlık. Güzel iş oldu. Bize göre iş tamamdır.




 
good job

well done
  • exlibris  (12.09.13 17:49:31 ~ 17:49:45) 
nicely done
hell of a good job(formal degil)

  • esrefpasa  (13.09.13 06:02:19) 
[]

almanca video

almanca seslendirilmiş hikayelere ihtiyacım var mp3 e atıcam. bir de almanca basit videolar izlemek istiyorum mesela çizgi film gibi önerisi olan var mı acaba?
bir de evde d smart var aradım taradım almanca yayın yapan bir kanal bulamadım. mesela RTL yi ücret ödeyip açtırabiliyo muyum d smarttan?



 
dil öğrenmek açısından dinlemek istiyorsan mp3 olarak pimsleur'u önerebilirim. torrent sitelerinde bulunabiliyor, mp3 şeklinde yabancı dil dersleri.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (12.09.13 15:17:12) 
[]

İşten ayrılma İngilizcesi

İşten ayrılmak istediğinizle ilgili nazikçe yazdığınız e-mail'in konusunu nasıl yazmalı? Kaba olmasın istiyorum.

Teşekkürler.


 
quit the job


  • yilki ati  (12.09.13 00:31:37) 
E-mail'i yazdım da nazik bir subject bulamıyorum açıkçası..


  • pass  (12.09.13 00:33:55) 
about leaving the job...


  • firez  (12.09.13 00:43:14) 
Farewell: blah blah blah


  • conta  (12.09.13 13:57:17) 
[]

Lecturer / Misafir Öğretim Görevlisi

Ben 2 yıl İstanbul üniversitesinde misafir hoca olarak marketing dersi verdim. bunu cv ye eklemek istiyorum ancak "lecturer in..." dediğimde sanki direk o okulda o dersin doçentiymişim gibi oluyor.
bu misafir öğretim görevlisinin ingilizcesi yok mudur yahu? en iyi kullanım ne olur?



 
lecturer gayet uygun sizinle aynı durumda olan bir arkadaşımın da linkedin hesabında öyle yazıyor kontrol ettim.


  • cagkan  (11.09.13 14:59:47) 
adjunct instructor da diyebilirsin bence.


  • sendelemeden  (11.09.13 15:25:33) 
guest lecturer da gayet fazla kullanılan bir tabir


  • birak bu isleri  (11.09.13 15:27:40) 
Part-time lecturer diyebilirsin.

Instructor daha çok, bir makineyi veya aracı nasıl kullanmak gerektiğine dair eğitim veren kişiler için kullanılıyor. Uçuş dersi, CNC tezgahı kullanma eğitimi vb. için instructor uygun iken, üniversitede verilen bir ders için lecturer daha uygun.
  • anamuhalefet  (11.09.13 16:06:17) 
Ek olarak: Lecturer dediğinde "dersin doçenti" gibi olmazsın (2 yıl üniversitede ders veren birinin "dersin doçenti" gibi bir kavramı kullanmasına şaşırmadım değil bu arada). Olsa olsa, o okulun kadrolu öğretim görevlisi gibi olursun. Bir nevi okutman dediğimiz sınıftan yani... O nedenle "part-time lecturer" demekte nice faydalar vardır diye düşünüyorum.


  • anamuhalefet  (11.09.13 16:07:54 ~ 16:08:04) 
[]

-casına vs -çasına

Yapıyormuşcasına mı yoksa yapıyormuşçasına mı?
Gidiyorumşcasına mı yoksa gidiyormuşçasına mı?
...


 
  • tepedeki psychedelic adam  (11.09.13 11:31:00 ~ 11:31:41) 
Fıstıkçışahapçasına


  • han20  (11.09.13 11:32:14) 
[]

Bilgisayar mühendisliği son sınıfta

Mehmet bilgisayar mühendisliği son sınıfta nasıl söylenir.

Mehmet is senior college student, studying computer engineering?


 
Mehmet is a computer engineering student, standing senior. Ben böyle derdim.


  • pofudukayi  (11.09.13 11:32:05) 
senior student of computer engineering.

senior computer engineering studen.

Bana kalırsa cümle şöyle olmalı.

I am a senior student of X University, Computer Engineering Department.
  • saygilarefendim  (11.09.13 12:01:12) 
Mehmet is a senior class student and studying Computer Engineering.

Mehmet is a senior class student who studying Computer Engineering.

@malayani, senin yazdığın cümlede doğru bence. motomot çeviri düşünmeyin, Türkçe düşünmeyin çevirirken :)
  • bilgisayar muhendisi adayi  (11.09.13 12:25:11) 
[]

arapça vs farsça

selam.
ingilizce ve fransızcam var. dillere ve kökenlerine, kelimelerin etimolojilerine büyük bir ilgim var. latin dillerindeki arap etkisi ve arap kültürü de ilgimi çekiyor ve türkçedeki etkisini baz alırsak arapça çok karlı benim için. edebiyat üzerine bir bölüm okuyorum. türkoloji okumayı ve osmanlı türkçesi de öğrenmeyi planlıyorum. bu durumda arapça ideal bir tercih sanırım.

peki ya farsçanın olanakları, bana katacakları neler?

not: dil öğrenmeyi hayata karşı yeni bir bakış açısı olarak görüyorum. araplarla tonla iş yapıyoruz, çok para kazandırıyor gibi kriterler fazla ilgimi çekmiyor.

edit: bi de osmanlıca alabiliyorum. onu daha ileride almayı planlıyordum.

 
farsça ile birrrr sürü güzel metine erişimin olur. bir de bence latince alsan çok iyi olur aslında.
arapçada zaten zorlanacağını sanmıyorum.

  • kediebesi  (11.09.13 10:43:21) 
eğer osmanlı türkçesine hakimsen farsça ve arapçanın büyük bir kısmı cepte oluyor. kastım kelime haznesi. farsçanın grameri türkçeye çok yakındır. iki farklı dil ailesinde olmaları yanıltmasın seni. cümle yapısı, kelime çekimleri, genel düşünce mantığı çok yakın. ezber pek gerektirmiyor. bir tek mazi ve muzari fiillerin mastarları birbirinden tamamen alakasız. o ezberlenir en fazla. şiir ile ilgileniyorsan farsça daha karlı.

arapça ise türkçe ile taban tabana zıt. kelimelerin çoğu ortak lakin kastım zıtlıktan düşünce sistemi ve cümle yapısı. istisnası bol ve bolca ezber gerektiriyor. şiir harici her türlü metinde arapça farsçanın fersah fersah ilerisinde.

yani önce osmanlıca, sonra farsça ve en son da arapça öğren. bu sırayı takip edersen eğer normal bir zekaya sahipsen 1.5 yıl sonra farsçan gayet akıcı olur ama arapçan "anlıyorum ama konuşamıyorum" seviyesinde olur. akıcı arapça için en ez 5 yıl.
  • aynshinqaf  (12.09.13 17:44:57) 
[]

İngilizce Mülakat Soruları

Merhaba arkadaşlar, uluslararası bir şirketle mülakatların 4. aşamasındayım (yılan hikayesi). Yazılı sınavı geçtim, üstüne 2 mülakat yaptılar şimdi de ing. mülakat istediler. Sizler de ingilizce mülakatlara girdiyseniz "Tell me about yourself" haricinde nasıl sorularla karşılaştınız? Birkaç faydalı örnek verirseniz çok sevinirim. Not: Sorular teknik terimli sorular olmayacak sadece karşılıklı iletişim kabiliyeti ölçecekler. Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler :)




 
sohbet ediyorlar genelde. buraya ne ile geldin? trafik nasıldı? tarzı havadan sudan sohbet ediyorlar. rahatlığını dili ne kadar doğal kullandığına bakıyorlar. en azından ben bunlarla karşılaştım.


  • kakao  (10.09.13 23:00:07) 
Bir dönem görüşme için bunlara bakmıştım. İrlanda şirketiydi. Sormuşlardı bazılarını, uluslarası standart sanırım her yerde aynı sorular
jobsearch.about.com

  • maymuncuq  (10.09.13 23:12:10) 
what is your motivation? ya da what motivates you the most?
can you please tell us about your educational background?
why do you want to work in this sector?
which position fits you the most?
what kind of managers would you like to work with?
are you a team player?

bi alman firmasından böyle sorular almıştım. cevapları aynı zamanda örnekler ile de desteklemeniz bekleniyor.

ek: bir de dünya markasıyım diye geçinip karşınıza ingilizce bilmeyen ik uzmanı oturtan firmalar var. onların sorduğu iki soru da şuydu;
what do you know about this company?
what are your hobbies?
  • japon askeri  (10.09.13 23:19:09 ~ 23:20:34) 
Please describe a time when you had to overcome differences and resistances to bring groups of people together to achieve a common purpose. What did you do?

Please tell us briefly about 2 times in your life when you have had to stretch yourself to meet a new situation or higher standards? What did you do ? How did you do?

Please describe a time when you saw an opportunity to really make a difference for the future of a group, an activity or yourself. What did you do ?

Tell us about a demanding assignment or activity that you have had to plan and put into action? What did you do and what was the outcome?

Bir de yukarda sorulmuş "are you a team player?" diye. Bunun gibi birkaç soru daha soruyorlar işte "duygusal mısın? çalışkan mısın? dakik misin? paylaşımcı mısın? kulak verir misin? ikazcı mısın? tatlı dilli misin?" falan filan gibi de sorum why diyorlar her birine üst üste.
  • barkopasa  (11.09.13 00:15:03) 
[]

let go of you vs. let you go

nedir bu ikisi arasındaki fark?




 
hemen hemen aynı şey. "let go of" biraz daha fiziksel bi mana canlandırıyor. hani kolundan tutmuşsun da, "bırak" der gibi. bilmem anlatabildim mi.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (09.09.13 14:31:15) 
anlam olarak aynı ama let you go biraz daha günlük english.


  • iron nick  (09.09.13 15:10:16) 
www.usingenglish.com
burda ufak capta tartismislar..
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu hakli yani.
ama let someone go ikisi yerine de kullanilabilir linke tiklamaya usenirseniz ozeti bu
  • babamasoliimbananickaldirsin  (09.09.13 15:12:06) 
1 ... • ... • 119 • ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.