[]

ing. birine fazla deger vermek

anlamina gelen bi kelime yok mu?

overcare gibi bise geldi aklima ama oyle bisey yokmus:)


 
overrate


  • poyzn  (02.10.13 18:20:13) 
guzel bir deyim var, "placing on pedestal."

i.e. "I placed her on a pedestal in our relationship...i was wrong."

bu negatif anlamdadir tabii yazdiginizdan "gereginden fazla deger vermek" gibi anladim. daha cok uyari olarak kullanilir "stop placing x on pedestal" gibi.
  • kuja  (02.10.13 18:24:26 ~ 18:40:10) 
hehe türkçe'de de yokmuş ki bak.

aynen böyle yazdığın gibi, to care someone too much kullansana.
  • matchgrip  (02.10.13 18:31:05) 
overestimate


  • nereye bu gidis  (02.10.13 18:34:11) 
To value someone too much


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (02.10.13 18:37:17) 
[]

telaffuzu zor veya çok zor olan ingilizce kelimeler

desem aklınıza hangi kelimeler gelir?




 
law

doğru söyleyen insan azdır
  • la noix  (02.10.13 16:39:25) 
congratulations açık ara önde. insanlıktan çıkıyorum söylüycem diye. Ha oluyo ama lezzetli olmuyo.


  • sforza  (02.10.13 16:40:04) 
@sforza +1

bu arada ne topçuydu sforza ya. eskiden çok severdim.
  • godsparticle  (02.10.13 16:41:42) 
cucumber ve sforza+1 vi de advertisement var.


  • purusha  (02.10.13 16:41:48) 
"doğru telaffuzu zor olan" derseniz there derim. hiçbir zaman amerikalılar gibi telaffuz edemiyorum. diyer gibi bir şey söylüyorlar.


  • nereye bu gidis  (02.10.13 16:41:53) 
Supercalifragilisticexpialidocious

ayrıca en.wikipedia.org
  • cakabo  (02.10.13 16:42:46) 
masaşusets (yazımı da zor yahu)


  • vejeteryanvampir  (02.10.13 16:46:51) 
thought.. herkes taught gibi okur. aslinda o kadar zor degil dili disler arasinda sikistirip soylemek gerekiyor


  • babamasoliimbananickaldirsin  (02.10.13 16:47:47) 
zorluğundan değil de bi amerigalılar gibi carolina diyemedim.


  • lazpalle  (02.10.13 16:49:06) 
congratulations +1 ingilizce kursunda herkese tek tek doğru telaffuz edene kadar söyletiyorlar. :)


  • kakao  (02.10.13 16:53:42) 
sew


  • ermanen  (02.10.13 16:54:42) 
susceptibility


  • baldur  (02.10.13 16:55:00) 
thorught


  • cilekli krep  (02.10.13 17:07:31) 
refrigerator
handkerchief/s

  • strawberry first  (02.10.13 17:09:54) 
entrepreneurship varken gerisi hikaye.


  • tescillimarka  (02.10.13 17:34:47) 
Miscellaneous der susarım.


  • kibritsuyu  (02.10.13 19:07:19) 
Library

ak göt kara göt bu kelimeyi söylerken ortaya çıkar
  • compadrito  (02.10.13 19:13:04) 
Haa, bi de Türkler için, V ile başlayan bütün kelimeler ve advanced gibi içinde V geçen kelimeler...


  • compadrito  (02.10.13 19:14:31) 
zor değil ama bilinmez pek, colonel körnıl okunur. bi de amk yıllardır soo diye okudugumuz "saw"u at bilmemneleri sor diye okuyo ya. ay sor it diyo piç.


  • innocentbystander  (03.10.13 22:43:10) 
congratulations+1500

adeta bir şemsipasapajaşı
  • su olsam ates olsam  (03.10.13 22:54:46) 
Water


  • congratulationsyouwon  (07.10.13 08:08:58) 
[]

İngilizce golf terimi soracağım, anlayan çıkar mı acep

şimdi efenim bu golf siporunda "fast and firm" şeklinde tanımlanan zemin koşulları mevcut. ben bu iki kelimeyi normal bir şekilde çevirebilirim tabii ama çamurlu/cıvık ve sıkı/sert gibi anlamlar çıkıyor, bu iki özellik aynı zeminde nasıl bir arada bulunacak ki, bir yerde farklı bir anlam olması lazım. gugıla fast firm golf yazınca bir sürü makale çıkıyor ama şimdiye kadar okuduklarım pek yardımcı olmadı. bilen var mı?




 
pek bilgim yok ama fast and firm zaten hızlı ve sıkı,uygun anlamına gelmiyor mu? yani iki tip zeminin bir arada olması durumundan bahsedilmiyor orada. bir zeminin iki ayrı özelliği.


  • SPQR  (02.10.13 00:13:03) 
ikisi aynı zemini nitelendirmek için kullanılıyor ama ben fast'ı yanlış yorumlamışım sanırım. gerçekten basit şekliyle "hızlı" anlamında kullanılmış olması mantıklı, zemin sertse top da saplanıp kalmaz ve hızlı gider gibi. teşekkürler!


  • kül  (02.10.13 00:21:36) 
[]

Kısa Bir Çeviri

One type device is an integrating sphere, which consists of an entrance
port into which the emitting end of a curing light is placed,
and within which light reflects multiple times off of a highly
reflective, diffusing film.

 
toplama küresi, içerisinde ışığı birçok defa dışarı yansıtan yüksek geçirgen, yayıcı filme sahip bir dolgu ışığının çıkışına yerleştirilmiş giriş soketi bulunan bir çeşit cihazdır.

not: integrating sphere = toplama küresi = ulbricht küresi
  • hiko seijuro  (01.10.13 22:58:33) 
[]

ingilizce çeviri?

O sene X seçmeli dersi açılmadığından ben de alamadım?

bunu ingilizceye nasıl çevirebilirim?


 
İ couldnt registered on x course that year because x course's registration hasnt been available


  • bebek terlik  (01.10.13 21:29:17) 
this elective course was not available at that year thus I could not take it.


  • sttc  (01.10.13 21:29:34 ~ 21:30:18) 
çok teşekkürler bir soru daha sorayım.açığı kapamak deyimini ingilizcede nasıl kullanabilirim yani şu tarz

Eğer çok çalışırsan açıklarını kapatabilirsin
  • allstar  (01.10.13 21:34:40) 
Ingilizce miydi secmeli ders? Zhehehe :)

Kendi agzima kurekle vurasim geldi.

I couldn't take x course that year because it wasn't opened as an elective course.
  • yarin bos musun  (01.10.13 21:36:40) 
if you work hard, you can catch up


  • sttc  (01.10.13 21:46:19) 
Açığı kapatma deyimi için ''closing the gap'' i kullanabilirsin. Catch up daha uygun ama sanırım.


  • tanjantgibisonsuzagitmekisteyenkotanjant  (01.10.13 21:49:50 ~ 21:51:40) 
I couldn't take the elective course X since it was not available that year.

You make up your differences if you work hard.
  • hiko seijuro  (01.10.13 22:47:34) 
Catch up en doğrusu


  • compadrito  (02.10.13 03:54:01) 
[]

ingilizce makale için havalı mimari terimler

ingilizce dersi için hazırlanacak bir research paperdaki tez cümlesinde kullanılacak olan üç mimari terim için havalı alternatifler aranıyor (tek kelime olmak zorunda değil, kelime öbekleri kabulümüz, hatta daha çok iş görür).

- light (genellikle güneş ışığı üzerinde durulacağı için lightening ne kadar olur bilemedik.)
- material (yapıda kullanılan materyallerin hem insan sağlığı üzerine, hem de dokunma hissi ile psikoloji üzerine etkilerinden bahsedilecek.)
- form (yapılardaki alanların, dolu ve boş hacimlerin durumu, bunun yanı sıra mobilya gibi taşınabilir elemanların da biçimleri vs irdelenecek.)

 
benim aklıma gelenler;
-sunlight, direct sunlight, solar light
-theme, substance, interactive material*(dotumden element uydurma mode on)
-layout, accomodation, harmony
  • kaptan memo  (01.10.13 16:30:53) 
[]

have kullanımı

Simply,
"I have started" ile "I started" arasında ne fark var? Hangisi ne zaman kullanılır?



 
I started > past simple, geçmişte başladım, bu kadar.
I have started > past perfect, henüz yeni başladım veya başladığım şeyin etkisi hala devam ediyor. Başlama süreci yani. Benim yorumum bu.

  • hadi ya la  (01.10.13 13:30:01) 
Geçmiş zamanda olmuş bir eylemde, belirli bir zaman belirtiyorsan I started kullanırsın.

Örnek: I started at 08:30 (olur, saat verdin, belirli bir zaman verdin)
I have started at 08:30 (olmaz, zaman verdin)
I have started yesterday (olmaz, zaman verdin)
I have started last month (olmaz, zaman verdin)
I have already started (olur, zaman vermedin ama already gibi muallak bir tabir belirttin).

Çok taze olmuş eylemler için have started kullanılır.

Örnek: Anakin'in Mace Windu'nun kolunu kestiğinde "what have i done" demesini aklına getir. Kolu daha yeni kesti, sonra "ne yaptım lan ben şimdi" dedi. "What have i just done" yani "şimdi ben ne yaptım lan böyle" de diyebilirdi. Just ile bu versiyon iyi gider.

Not: Yukarıda present perfect tense vs simple past tense ele alınmıştır. Yani yapılmakta olagelen, süregelen bir eylem için düşünülerek yanıt verilmedi.

I have started doing kalıbı ise, geçmişte yaptığın ve hâlen daha yapmakta olduğun (taze bitmiş de olabilir) eylemler için kullanılır.

Örnek: I have started working since 08:00 am (olur: sabah 8'den beri çalışıyorum)
I have started working for 6 hours (6 saattir çalışıyorum)
I have started working since 2009 (2009'dan beri çalışıyorum)
I started in 2009 (2009'da başladım diyorsun. ama neye başladığını söylemiyorsun. çalışmaya mı başladın? ayrıca başlanılan şey her ne ise, o şeyin hâlâ devam edip etmediği veya ne kadar sürdüğü de belli değil)
I started working in 2009 (2009'da çalışmaya başladım diyorsun. ama çalışmaya hâlâ devam ediyor mu veya ne zaman bırakmış belli değil).
  • hiko seijuro  (01.10.13 13:46:04 ~ 14:14:49) 
kısacası

eger ne zaman basladıgını soyleyeceksen belirteceksen I started yeterlidir. (I started yesterday.)

ama gecmistekı herhang bır dılımde gerceklesmısse ve zamanını vermeyeceksen I have started kullanırsın. (I have started)

kafanı karıştırma geçmişte başlayıp su an da etkisi devam eden şeylerle ilgisi yok bana kalırsa. şöyle ki;
I started working yesterday. ilerde senin icin ne zaman basladıgının onemı yoksa I have started working olur. ıkısının de sana etkısı aynıdır.

I started working for 6 hours bana garıp geldı. bana kalırsa etkısı devam edıyorsa I have been working for 6 hours derim. ki bu been+v3 kalıbı da adı ustunde 'past perfect continues'dur yanı hala etkısı devam eden kalıp. karıstırma yanı bence.
  • cokponcik  (01.10.13 14:47:16 ~ 14:52:30) 
[]

parantez içinde (read: hede) ne demek?

cümle şu:
"Unfortunately, the administration (read: civilians) was a constant irritant to his ways of thinking."

Bakınız manasında olsa (see: civilians) demesi gerekir diye düşündüm. ne demek ki bu?

 
bakınız (see: ) şeklinde kullanılıyo zaten sözlüklerde. (look: ) olarak görmedim hiç. Ama (read: ) de görmemiştim ve çevirmem gerekiyor.


  • elcolerico  (01.10.13 10:58:10) 
read genelde hafif kinaye içerir, ozellikle son zamanlarda boyle kullanilmaya baslanmistir. amaci "oku ve hakkinda bilgi al"dan ziyade "bu terimi bununla degistir" seklinde.

misal.

unfortunately, the government officials (read: idiots too busy eating donuts) were too late to recognize the issue.

veya..

bir official statement yapildi, burada da politically correct bir sey soylendi. bunu elestiren biri yazi yazarsan o politically correct seyin aslinda ne demek istedigini "read" ile aciklayabilirsin.

"the local police stated that people with criminal intent (read: blacks) were responsible for the mess."

yani read (see:) gibi resmi bir "oku ve bilgi al" anlamina gelmez genelde. kinayeyi belirtir. kinaye ile de kisitlamayalim aslinda, "bununla degistir" seklinde.

bir ornek daha

"The girl i was interested has told me that I am a very nice guy (read: friendzoned)"

bir tane daha..

"there were demonstrations against pro-life supporters by democratic youth (read: hipsters) in times square."
  • kuja  (01.10.13 11:24:20 ~ 11:30:58) 
(... da denebilir) şeklinde çevirsem olur heralde. Çünkü öyle esprili bir kinaye içeren bir metin değil. sanırım benim verdiğim örnekte "yönetim (siviller de denebilir) " şeklinde 'interchangable' kullanılıyor demek istemiş.


  • elcolerico  (01.10.13 11:41:07) 
"(... demek istiyor)" gibi.


  • 386 dx  (01.10.13 14:35:59 ~ 14:36:21) 
[]

çeviri: ne kadar ödemem gerekiyor - kibar bir şekilde (ingilizce)

Selamlar,

how much I need to pay diyesim var. başka nasıl türlü sorabilirim? nazikçe sormak istiyorum.

Teşekkürler.

 
How much do I owe you?

genelde nazikçe böyle sorulur.
  • metalik  (01.10.13 09:34:49) 
Evet, böyle sorulur.


  • compadrito  (01.10.13 14:11:42) 
how fuckin much should i pay, you basterd?


  • the last soul in a fish bowl  (01.10.13 15:05:57) 
[]

aww nasıl söylenir?

selamlar, ingilizcede aww kelimesi nasıl telaffuz edilir acaba? internette o kadar aramama rağmen bulamadım. belki bir dizide falan geçiyordur bilen ve link verebilecek olan var mı?




 
eğer ingiliz aksanıyla soruyorsan;

öww wad e lövley sendwaç!!!
  • GibsonRules  (30.09.13 23:41:10) 
bildiğin offff


  • kargn  (30.09.13 23:46:35) 
  • kül  (01.10.13 00:02:54) 
w harfi çift u gibi söylenir
Auuuu ! Köpek uluması gibi değilde daha bir nağmeli söylenir.

  • alikandemir  (01.10.13 00:05:25) 
a-o-u-w harfleri arasında geçişerek, sırasıyla.


  • dafaiss  (01.10.13 00:10:35) 
iuvv, ingiliz aksanı.

youtu.be

attenboro style
  • kargn  (07.11.13 19:19:19) 
[]

So ile So that arasındaki fark?

So ile so that arasındaki fark nedir?




 
en basitinden so that amacı belirtir, so sonucu. mesela;

it's raining so i'll take the umbrella. yağmur yağıyor bu yüzden şemsiyeyi alacağım.
i'll take the umbrella so that i won't get wet. ıslanmayayım diye şemsiyeyi alacağım.
  • cuentista  (30.09.13 22:30:35 ~ 22:30:51) 
so that - boylece
so - bu yuzden
diyebiliriz kabaca
  • rentts  (30.09.13 23:01:58) 
[]

minik ingilizce çeviri ihtiyacı

merhaba arkadaşlar aşağıdaki paragrafları çevirirseniz çok makbule geçer.

"bu sayf dadan türkçe yada ingilizce logosuna dokunarak programram dilini değiştirebilirsiniz,dilinizi seçtikten sonra giriş butonuna dokunup menü sayfasına gidebilirsiniz"

"manuel sayfasından makine üzerinde bulunan tüm motorları ve valfleri ayrı ayrı olarak çalıştırabilirsiniz.eğer bölümlerin pistonlarını çalıştırmak istiyorsanız sağ üst köşede bulunan 2 butonuna basmanız gerekmektedir"

çok sağolun.

 
"you can change the language of the program by touching either english or turkish logo in this page, and after choosing your language you can go back to menu by touching entry button." (entry yerine home yazmamak için çok çaba harcadım, daha tanıdık geliyor)

"in the manual page you can activate separately all the engines and the valves existing in the machine. if you want to run the pistols of the parts, you must press 2 in the top-right corner."(parts biraz havada kaldı gibi burda da, components filan da olabilir)
  • cuentista  (30.09.13 22:27:26 ~ 01.10.13 17:03:02) 
[]

çeviri yardımı

The term naricssism comes form the Greek myth of Naricissus, a handsome Greek youth who rejected the desperate advances of the nymph Echo.

cümlesindeki desperate advances bölümü ne anlama geliyor arkadaşlar bilen var mı? şimdiden teşekkürler.


 
umutsuz yanaşmalar


  • lanc  (30.09.13 20:38:18) 
galiba ümitsizce aşıkmış da yaklaşmaya çalışmış.


  • kül  (30.09.13 20:38:33) 
echo'yu bacısı olarak görüyormuş naricissus.


  • der meister  (30.09.13 20:39:41) 
peki, çok teşekkür ettim


  • dullahan  (30.09.13 20:39:57) 
[]

much more

its much more clear gibi bir kullanım olur mu ?

much more beraber kullanımı olarak


 
kullanılır.

forum.wordreference.com
  • sen git ben geliyorum  (30.09.13 17:35:56) 
it's olması şartıyla evet


  • celeron 300a  (30.09.13 18:08:51) 
güzel olur, oluru vardır, olmuştur. ben kullanıyorum


  • Bysb  (30.09.13 18:48:06) 
[]

İtalyanca olmuş mu?

Ciao sono Pleasure dalla Gallego e voglio chiederti come posso attivare il roaming sul mio numero Wind. O se lo puoi farlo tu ,ti sarei grata. Grazie mille!
Aktif edemedim, ordan sen etsen ya demeye çalışıyorum.



 
"Ciao, sono ....., non ho potuto attivare il roaming sul mio Wind-numero, se potresti farlo per me, sarò grato." diyebilirsin. İlk cümle çok sıkıntılı değil ama "...o se lo..." ile olan çok Google Translate duruyor. :)


  • faith no more  (30.09.13 16:28:06) 
Ne dediğini de anlar muteşem italyanca konuşmadığını da anlar..
Ayrıca nickini de çevirmişsin galba ilginç olmuş

  • deneme2  (30.09.13 17:11:26) 
çeviri programı kullanmadım, pleasure yerine "şuradan bilmem kim" yazdım cunku ben Roma'da kalırken bu islerimi yapan kişi, kendimi hatırlatmak için yani, sagolun.


  • The Pleasure of Pain  (30.09.13 17:43:24) 
[]

Gölge etme başka ihsan istemem sözünün orijinali

sanırım grekçe. sözlükte başlığına baktım ingilizce çevirisi var. ama orijinal haline ulaşamadım. bilen var mıdır?




 
diyojen'in sözü olması lazım. diyojen de bu günkü karadeniz bölgesinde yaşamıştı sanırım. onun yaşadığı yıllarda oralarda kimler varsa onların dilindedir muhtemelen.


  • icim urperiyor  (30.09.13 00:38:44) 
bu sözün orjinal metni lazım bana


  • dierache  (30.09.13 00:40:41) 
Yes, stand a little out of my sunshine.

ingilizcesi boyle olmasi lazim. sinoplu diyojen. o zamanlarda da yunanca olsa gerek.
  • entrapmen  (30.09.13 00:42:27) 
tamamen yuzeysel ve bilgisel coplukte yaptigim arastirmaya gore:

"Αποσκότισόν με" olabilir ama olmayabilir de. olmama ihtimali daha yuksek.
  • entrapmen  (30.09.13 00:48:43) 
""Stand a little less between me and the sun."" ingilizce çevirisi böyle.
o zaman yunancası lazım bana abi.
yetişin komşular.
  • dierache  (30.09.13 00:49:12) 
o yazdığın aleksander demek bence abi ahsdfhdfhdfh


  • dierache  (30.09.13 00:51:04) 
olabilir. 2 dk goz ucuyla yunanca sayfanin birisinden cektigim kisim buydu.

ayrica ceviri olarak seninki degil benimki geciyor wiki sayfasinda. simdi tekrardan baktim. ya bizimkisi biraz daha rahat bir ceviri olmus ya da ingilizceye cok boktan cevrilmis.
  • entrapmen  (30.09.13 00:54:40) 
e olayı nakledenlere göre birkaç farklı çevirisi var tabii. stand out of my sun, stand out my light, ya da sunlight diye de gidiyor. neyse ben plutarkhos'un aktardığı versiyonun orijinali buldum.

stand a little out of my sun çevirisi tercih edilmiş.
orijinali ise; ἀπὸ τοῦ ἡλίου μετάστηθι veya romanizasyonuyla "apò toû hēlíou metástēthi".

en.wikipedia.org
  • sanat guresi  (30.09.13 01:11:59 ~ 01:12:28) 
[]

Rosetta Stone Almanca

Arkadaslar merhaba,

Malum ortamlardan bu seti nasil edinebilirim? Yol gösterebilecek var mi? Varsa cok büyük dua alacak.


 
  • herp  (30.09.13 00:40:09 ~ 00:40:34) 
[]

İngilizcemi geliştirmek için okuma parçaları vs. ve British Culture

İşte başlıkta belirttiğim üzere beynimde kaybolmaya yüz tutan vocabulary kısmını, cümle yapılarını falan geliştirmem için okuma parçaları, belki kitap tavsiyeleri istiyorum.
Seviyemi tam bilmiyorum gerçekten ama şunu gördüm eksiduyu.ru ve kısmen anladım.
Bi' başka konu da British Culture'da açılan conversation club konusu. Katılıp faydasını göreniniz var mı ?


 
lbc radyo dinle, her konudan konuşuyorlar.


  • theunforguven  (29.09.13 23:21:14) 
@theunforguven şu an dinlemekten çok okumaya odaklanmak istiyorum, ama dinliyorum şu an teşekkür ederim.


  • tebaloeyy  (29.09.13 23:24:00) 
istanbul'daysanız, kadıköy alkım'ın 2. katında yabancı dil bölümü var. orada, en dipte ucuza kitaplar var. bikaç gün önce türk yazarların bazı kitaplarını da gördüm ve biraz göz attım. bence türkiye'de geçen olayları ingilizce okumak hem ilgi çekici, hem de dili ağır olmadığı için anlaşılır. tabi isterseniz ingiliz kitapları falan da var. 10 liradan fazla değil. o kitaplara bakabilirsiniz.


  • nathanieltroy  (30.09.13 00:09:16) 
[]

Almanca biliyorum diyen gelsin

Normalde werden fiilinde 1.tekil sahis gelecek zaman cekimi 'werde' oluyor.

bugun biyerde gordum anlam veremedim.

'Ich wird dich vermissen'

Burdaki niye 'wird' ? Cumle yanlis olamaz bunu yazan alman.

Ne demek oluyo burdaki wird? Edilgenlik katiyor diyecegim ama degil sanki ya :/

 
werde demek istemiştir muhtemelen, birebir takılma öyle şeylere.


  • roket adam  (29.09.13 21:39:53) 
yanlış sanki werden ich ile kullanılır.

german.about.com
  • rhollor  (29.09.13 21:41:13) 
'ich werde' dogrusu tabiki ama, acaba bilmedigim bir anlami mi var dedim 'ich wird' in?


  • kedidir o kedi  (29.09.13 21:42:45) 
halk dilinde öyle yanlış gramer kullanımları olabiliyor. şarkılarda da yapıyorlar mesela, uyaklı olsun diye...


  • ermanen  (29.09.13 22:03:06) 
wird yanlis olmus orda, werde olmasi gerekiyor kesinlikle.


  • mamu  (29.09.13 23:19:30) 
Baldirinizin arkasina masaj yapmak ve seks dusunmek, iseme arzunuzu bastirmak icin iki yontemdir.


  • yarin bos musun  (29.09.13 20:16:45) 
[]

fransızca bir soru

Merhabalar. Bir seyahatname çeviriyorum. Bir "harfte" takıldım, bir türlü jeton düşmüyor. Pasaj şöyle:
"Dès 19 H. (640) les Arabes occupent, en même temps que le Tûr ‘Abdîn et Dara, la forteresse de Mardin. Elle passe de mains en mains, appartient aux Marwanides, puis aux Seldjoukides et,vers 500 H., elle est au pouvoir des Ortokides."

Burada 19 ve 500'den sonra helen H.'nin ne olduğunu algılamaya çalışıp içinden çıkamıyorum, var mıdır bir bilen?

 
hicri?
google'dan ingilizceye çevirdim mardini fetihlerinden bahsediyor tarih olarak mantıklı geldi
fransızca sıfır bu arada
  • niye ama  (29.09.13 20:05:10 ~ 20:06:19) 
evet hicri bana da mantıklı geldi şimdi
fransızca kısaltmalar listesinde bulamadım, bu da zaten çeviri bir metin gibi.

  • kediebesi  (29.09.13 20:07:16) 
yok evet, mantık doğru, hicri takvimden bahsediyor. ama mesela ilk cümlede kabaca şöyle diyor: "19 H.'den (640) beri Araplar, Tur Abdin ve Dara'yla beraber Mardin kalesinin de sahibidir." "19 hicriden beri" anlamsız kaçıyor haliyle burada. 640 yılı 19 H.'ye tekabül ediyor, onun ne olduğunu bulmaya çalışıyorum.


  • idyl  (29.09.13 20:17:01) 
hicret miladi takvime göre 622'de gerçekleşmiş. 622+ 19= 641 yani (ay farkları var ama) kabaca hicri 19. yıl = miladi 640. yıl oluyor.
hicri 19. yıldan beri, miladi 640. yıldan beri....

  • niye ama  (29.09.13 20:19:32 ~ 20:19:54) 
evet işte öyle yazınca mantıklı:) ilk sefer algılayamamışım resmen
araplar ne zaman mardin kalesine sahip olmuşlar, onu bir teyit edeyim nolur nolmaz.
teşekkür ederim!
  • idyl  (29.09.13 20:22:01) 
[]

breaking bad ekibinin conan'a konuk olduğu bölüm

merhabalar, şu bölümü açıp izleyeyim dedim ama ingilizcem malesef tüm konuşmalara hakim olacak kadar iyi değil, kaçırdığım yerler oluyor.
acaba elinde bunun türkçe altyazılı linki olan veya boş vaktinde çevirebilecek olan biri var mıdır? türkçe altyazılı izleyebilmek ben dahil çok kişiyi sevindirirdi eminim :(
not: en kötü ihtimal ingilizce altyazılı link de olabilir.


 
alttaki cc'ye basinca altyazilar cikiyor. onu deneyin.


  • el desaparecido  (29.09.13 18:54:59) 
[]

Bu ne demek? (İngilizce)

"Challenge liberty downed by law" ne demek? Hani iki farklı anlama çıkabiliyormuş gibi geldi bana ama doğrusu nedir diye merak ediyorum.

'challenge liberty' 'downed by law' (karşı çıkma özgürlüğü yasa tarafından engellendi) mu yoksa

'challenge' 'liberty downed by law' (yasa tarafından engellenen özgürlüğe karşı çık [böyle özgürlük mü olur aq karşısında dur bu işin]) mu?

hani orada "downed by law" kelime grubu, liberty'i niteleyebilecek bir şey midir?

 
2.nci olmuyor oraya the konulsaydı liberty'yi nitelerdi. o yüzden 1.nci şık doğru challenge liberty niteleniyor.

edit: yasa tarafından engellenen/durdurulan mücadele özgürlüğü
  • rhollor  (29.09.13 04:50:19 ~ 04:52:31) 
"meydan okuma özgürlüğü kanun tarafından engellendi."
ben başka bir anlam bulamadım.

  • the last soul in a fish bowl  (29.09.13 16:27:49) 
[]

ingilizce kısmi anlam sorusu 'walgreens store-brand steam inhaler in tow'

It’s over 90 degrees on an offensively bright Tuesday afternoon in Lincoln Park when Mayberry walks into the tiny upstairs room at Lincoln Hall where I’ve been asked to wait, ****** Walgreens store-brand steam inhaler in tow. ******

buradan alıntı: consequenceofsound.net

spesifik olarak yıldızladığım bölümün anlamını algılayabilmek istiyorum. yardımcı olursanız mutlu olacağım.

 
walgreens marka buhar nefes acicisini da tasiyarak.

store brand: migros marka peynir gibi. dukkanin markasi
in tow: tasimak- beraberinde
steam inhaler: nefes acici oda spreyi
  • el desaparecido  (28.09.13 23:10:26 ~ 23:20:43) 
elinde Walgreens marka sıcak buhar tutuyormuş

steam inhaler->www.laleli.com
  • medievalman  (28.09.13 23:12:05) 
El des baba oda spreyi değil, buhar makinesi...

Onun dışında yarmışın gene...
  • compadrito  (29.09.13 00:50:58) 
hepinize teşekkür ettim.


  • volkatina  (29.09.13 14:26:57) 
[]

İngilizce Dergi Tavsiyesi

İngilizcemi geliştirmek için güncel konularda yazılar okumak istiyorum. Gerek dili, gerekse konuları bakımından tavsiye edebileceğiniz bir dergi var mı? Politika, ekonomi, kültür-sanat vs. konularında olabilir. The Economist ve Newsweek geldi aklıma. Bunlardan hangisinin dili daha yalındır? Başka hangi dergileri tavsiye edersiniz?




 
konularının güncelliği sebebiyle değil ama ilgi çekiciliği sebebiyle national geographic'i önerebilirim.


  • direnk  (28.09.13 20:11:52) 
ben economist okuyordum, türkiyede pahalı ama internet üzerinden kendi sitesinden sipariş edince daha ucuza geliyor.
national geographic aynı şekilde iyidir.

  • Sarix  (28.09.13 20:12:09) 
En iyisi the New Yorker'dir. Sanattan sinemaya siyasete ekonomiye ABD'de gazeteciligin en iyi yapildigi dergidir.


  • aaaaa  (28.09.13 20:15:38) 
[]

İngilizce

senden hamileyim.

nasıl deriz bunu?


 
you got me pregnant


  • facebook  (28.09.13 12:32:03) 
"i'm pregnant, it's from you." da denebilir

knock up birini hamile birakmak "you knocked me up" ya da "I got knocked up by you" denir mi bilmem bu istenmeyen hamilelik icin kullanilan bir tabir sanirim. bu sekilde kullaniliyor mu emin degilim
  • babamasoliimbananickaldirsin  (28.09.13 12:46:56) 
you fucked me


  • dafuq  (28.09.13 13:25:38) 
You're gonna be a father


  • mukrime  (28.09.13 14:09:31) 
[]

bir kullanım için çeviri önerisi

giriş sayfalarında hangi siteyse (veya marka) onun adı ve Today yazar ya hani bülten gibi bi şey olur (atıyorum Hotmail Today), ordaki Today'i direkt Bugün olarak çevirsem kötü olur mu? aklıma başka bi şey veya referans alacak bir yer gelmiyor bu saatte.




 
- hotmail'de bugün
- hotmail gündem

  • dafaiss  (28.09.13 02:49:44) 
'hotmail'de bugün'?


  • tedirginlik hucresi  (28.09.13 02:50:37) 
en olağan çeviriyi yapmışsınız aslında. kötü falan değil. gayet yerinde.


  • kmtetrfn  (28.09.13 04:12:52) 
[]

İngilizce'de cansız nesnelerden 'she' diye bahsedilmesi?

neden?
mesela dead space 1'de koskoca ishimura'dan she diye bahsederler.



 
yanlış bilmiyorsam eğer sahiplenmeyle ve sevmeyle alakalı bi durumdu bu, genel geçer bir şey değil yani.


  • cansins beybi kolonya  (27.09.13 23:59:54) 
Özellikle gemi ve her türlü deniz aracından "she" diye bahsedilir ingilizcede. Roma dilinde, kelimeler, maskülen ve feminen olmak üzere ikiye ayrılır. Gemi anlamına gelen "ship" de her zaman feminen halde kullanılırmış-artikel ve vokal farklılıklar- bu zamanla batı dillerine de yerleşmiş.

Bir de denizde geminin kendisi haricinde her kadın uğursuzluk getirir anlayışı olabilir. "Denizcileri kucaklayan bir anne" vazifesi görmesi konusunda referanslar olabilir, ya da uyduruyo da olabilirim.
  • Gkcn  (28.09.13 00:04:43) 
gemi, araba, makina, motor.. hepsinde "şi" kullanılıyor


  • dieselsingle2  (28.09.13 00:08:40) 
ingilizce'ye ozel degil. turkcede de kiz gibi araba falan derler ya, ayni temele dayaniyor.


  • bohr atom modeli  (28.09.13 00:11:16 ~ 00:11:29) 
gemicilik kültüründe gemiler dişidir. antik yunandan beri gelen bir kültür sanırım, hatta gemi dişi olduğu için gemide kadın olursa ikinci bir dişi olur ve uğursuzluk getirir. ingilizceye özel değil katılıyorum.


  • Sarix  (28.09.13 00:13:31) 
varlıkların doğadaki işlevleriyle ilgili bişy.
Dişil/anaç işlevi olanlar (doğurmak, kucaklamak) sadece ingilizce değil her dilde dişil zamirlerle anılabiliyor. Ama kullanana bağlı, "bu böyledir" diye bir kaide yok; diye biliyorum.
"doğa ana,toprak ana" gibi.
  • dafaiss  (28.09.13 00:14:14) 
Why are ships referred to as "she"?

We're learning about the USS Arizona in History and they keep referring to the ship as "she" instead of "the ship" like most inanimate objects are normally. So I was wondering how did this start and why is it that way? Is it mainly used in the Navy or all of boating?
4 yrs ago / JT

Best Answer (Chosen by Voter)
The truth of the matter is that about 600 years ago, a man by the name of Prince Henry (Henry Henrique) who became known as Prince Henry the Navigator (1394-1460) was a Portuguese royal prince that "financed" many explorers. Prince Henry sent many sailing expeditions down Africa's west coast, but did not go on them himself. Thanks to Prince Henry's money, Portuguese ships sailed to the Madeira Islands, rounded Cape Bojador, sailed to Cape Blanc and around Cap Vert, as well as many other places of discovery.

While not nearly so popular as Columbus, Prince Henry actually financed a far greater amount of ships and while he himself did not sail on any of them, the ships he financed, discovered many more lands then any other sailors and exployers of his time. Magellan, being one of them.

At that time, ships were commonly named after the King or Queens that financed them. Prince Henry's ships however had various names. He however was quoted as saying that all his ships were a "she" because "like a woman, they take much powder and paint to keep them looking good.

The exact reason why boats are called she in English is lost to history. While explanations…Read more

Sailors would name their boats in honor of the women they left behind when they went to sea.
  • compadrito  (28.09.13 00:14:36) 
kız gibi olan her şeye she derler. at, şehir, gemi gibi özellikle bi güzelliği varsa she diyorlar. düzse he deniliyor.


  • pek vokal  (28.09.13 00:31:22) 
Motlar penim çevapı silmeyin, telefondan girdim, edit edemedim


  • compadrito  (28.09.13 00:39:18) 
eğer dişi ev hayvanınız varsa onlarada she kullaniliyor


  • baknedicem  (28.09.13 01:11:49) 
[]

afiyette olmak (ing)

umarım afiyettesinizdir gibi bi cümleyi ingilizceye nasıl çevirebilirim?




 
i hope you are doing well.


  • alperz  (27.09.13 17:22:38) 
I hope you're in good health


  • dusunuyorumoyleysevurun  (27.09.13 17:42:16) 
afiyet "deyim"inin ingilizce karşılığı yok maalesef. kullanıldığı yere göre uygun bir ifade bulup kullanmak gerekiyor.

bu örnek için "i hope you are doing well" iyi bir karşılık ya da "i hope you are doing good" olabilir daha samimiyseniz.
  • nereye bu gidis  (27.09.13 18:36:17) 
enjoy yemeye, içmeye "afiyet olsun" için kullanılıyor ama o da yaygın bir kullanım değil. illa bir şey demek, kibarlık yapmak istenirse...


fakat "umarım afiyettesinizdir"i karşılamıyor. o tamamen farklı bir yan anlam.
  • nereye bu gidis  (28.09.13 09:25:57) 
[]

Yemeği israf etmek

Yemeği israf etmek, fazla yemeği çöpe dökmek vs. anlamındaki "israf"ı tanımlamak için kullanılan ingilizce kelime hangisi? Çok müslüman geçinen yabancı arkadaşlarım var bunlar da yemek beğenmemeler, fazla alıp çöpe dökmeler falan gırla gidiyor, sağlam ayar verecem de:)




 
Wasting food.


  • arnold schwarzeneger  (26.09.13 22:48:12) 
[]

Çerkezce bir Şarkının Çevirisini yapabilecek Adigeler yardım lütfen

www.youtube.com




 
  • aynshinqaf  (27.09.13 05:39:17) 
[]

Şurada ne demek itemiş? (İngilizce gif)

9gag.com

ben anlamadım hacılar. zaten ingilizcem de yok. birisi tercüme edebilir mi? arkada uzaylı gibi bir şey var. yüzde 99 bunu göremiyor gibi bir şey mi diyor nedir?

sağolunuz.

 
bilgisayara bişi yüklerken %99 olur, hah bitti dersin ama bi türlü bitmez ya onu diyor. arkadaki uzaylının alakası yok, bu meme genelde "şöyle şöyle sanıyorsan çok üzüleceksin demektir" şeklinde sunuluyor, south park'taki adam öyle konuştuğu için.


  • kül  (26.09.13 21:55:58) 
ingilizce bilmemek ne kötü lan. sadece resimlere bakıyoz.


  • ya ben lan neyse  (26.09.13 22:02:41) 
İngilizce bilmemek kader değil. Kimse bilerek gelmiyo bu dünyaya. İstiyorsanız öğrenirsiniz. Herifçioğlu Rusça öğrenip, mantık ya da felsefe okumaya gidecekmiş Rusya'ya... İngilizce bunun yanında leplepi çağardek!


  • compadrito  (27.09.13 00:59:57) 
[]

Lehçe çeviri

Bi online oyunda iki farklı polonyalıdan işittik. Ne demek?

Koncz Pan panie Turek.


 
türk oyunu bitirdi


  • facebook  (26.09.13 20:52:10) 
[]

bir cümlelik çeviri ricası

halk mutfağı ürünlerinin turizmin hangi aşamasında, ne şekilde ve kimler tarafından kullanıldığı gözlemlenmiştir.

bunu nasıl deriz?


 
hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor hodor.


  • sendelemeden  (26.09.13 19:52:05) 
how, by whom and in which phases are folk kitchen products used in tourism have been observed ?

how, by whom and in which phases folk kitchen products are used in tourism have been observed ?
  • halanne  (26.09.13 20:05:48 ~ 20:07:25) 
How the community kitchen products are used, by whom they are used and in wihich stages they are being used have been observed.


  • eindaclub  (26.09.13 20:16:50) 
@ eindaclub: tekrar eden "are used" kısımlarını bir defa kullanabilmenin yolu yok mu?


  • halanne  (26.09.13 20:23:52) 
çevirinizde kitchen yerine cuisine sözcüğü daha doğru olacaktır. bir de minik eleştiri: "halk mutfağı ürünleri" ifadesi Türkçe ama bana biraz anlamsız geldi. kastedilen yöresel yemekler mi mesela? bu cümleyi birazcık değiştirme şansınız varsa daha kolaylaşır işiniz sanıyorum.


  • cymbelina  (27.09.13 03:07:47) 
[]

arapça sıfırdan nasıl öğrenilir?

arapça hakkında en ufak bilgisi olan ve bu dili öğrenmenın en kolay yolu şudur diyen arkadaşlar tavsiye ettiğiniz kaynak,site veya kitap adı var mı?
şimdiden sağolun varolun...



 
M v hakkak Kursa gitmelisin. harfleri öğrendikten Sonra çok basit bir nasıl desem yapım eki Çekim eki sistemini öğrenirsen gerisiçorap Söküğü gibi geliyor. örneğin bir kelimenin önce yaklaşık 20 çeşit Çekimi var. her 20 çeşit Çekiminde kendi içinde Şahıs Çekimleri Var. örn;nasara; yardım etti bir bilinmeyen kişi erkek.
nasaraa :yardım etti bir biinmeyen kadin.
nasaruu:yardım ettiler bilinneyen erkekler vs diye gudiyor boyle ana kalıp hep ayni. bir kelimenin ne olduğunu ogrenince belki 100 çeşit kullanabiliyorsun.
not; yaklaşık 20 yıl onceki bikgikerimden kalanlar aklimda. mantik doğru ama ifadede yanlışlarım olabilir.
  • ground  (26.09.13 18:56:22) 
[]

European Professionals Network

bunun tam çevirisini beceremedim sayın duyurucular. saolun.




 
Avrupa profesyoneller (mesleki uzmanlar)organizasyonu ya da ağı gibi bir şey olabilir.


  • tanjantgibisonsuzagitmekisteyenkotanjant  (26.09.13 17:51:38) 
[]

ingilizce kısa bir cümle

Reports broken down by hour can only display one weeks worth of data.




 
tam anlaşılmıyor ama "saat bazında sunulan raporlarda sadece bir haftalık veri görüntülenebilir" gibi bir şey diyor sanırım. yani saat saat ayrılmış veriler var galiba.


  • kül  (26.09.13 14:53:21) 
kül +1. cümle çok kötüymüş.


  • kirazıseviyorum  (26.09.13 14:57:18) 
[]

Temel Almanca

Merhaba daha önceden 2 yıl almanca dersi almıştım ama şu an hatırladıklarım çok az.Ocak - Şubat'a kadar temel düzeyde almanca öğrenmem gerekiyor .Kursa gitmeden ''şu programı kullandım çok işe yaradı sen de dene '' dediğiniz ya da ''şu kitap çok iyi bir bak istersen'' gibi önerilerinize açığım şimdiden çook çook teşekkürler.




 
dilbilgisi için erdem karabulut'un kitabı iyidir.
dinleme ve günlük konuşma için Pimsleur kasetleri iyidir.

  • Sarix  (26.09.13 13:37:00) 
almanca temel grameri - monika reimann (hueber)


  • rotario  (26.09.13 13:52:45) 
(bkz: duolingo)


  • neyehbe  (26.09.13 14:59:20) 
rotario +1


  • kreider  (26.09.13 15:17:43) 
[]

sahne sanatları: overreact

1-) performansını sergilerken vücut dilini aşırı bir şekilde kullanan, elini kolunu gereğinden fazla sallayan bir operacıyı tarif etmekte kullanabilir miyim? yoksa ne demek lazım? "she is overreacting on the stage" desem olmaz mı?

2-) " benim damadım çok efendi çocuktur" nasıl denir?


 
1-overacting.
overreact asiri tepki vermek, farkli.

2-my son in law is a very well-mannered man.
  • el desaparecido  (26.09.13 10:38:23 ~ 10:39:44) 
[]

Bu E-mail olmuş mu?

Dear Professor Last-name,

This is X from your Psychology Z class. Please accept my sincerest apologies for missing your first class. As per your request, I am attaching the Y. If you need further information regarding the Y, please allow me to know. I would greatly appreciate any feedback you might be able to provide.

Thank you in advance for your interest and taking time out of your busy schedule to get to know us better.

Yours sincerely,

X
PSYZ

Emin olamadığım birkaç nokta olduğu için danışmak istedim. Yanlışlıklar varsa, düzeltebilirseniz çok sevinirim.

Şimdiden teşekkürler.

 
"Get to know us" derken ne demek istediğini anlamadım.
Onun dışında iyi olmuş, biraz 'overpolite' gibi amerika içinse eğer ama problem yok.

  • cedex  (26.09.13 10:22:51) 
Teşekkür ederim. Bizi daha yakından tanımak için gibi bir şey demek istemiştim.


  • tanjantgibisonsuzagitmekisteyenkotanjant  (26.09.13 10:27:17 ~ 10:28:33) 
"allow me to know" kalıbını ilk kez duyuyorum. Onun normalde kullanılanı "let me know"dur. Senin yazdığın şekli daha polite mıdır falan bilmiyorum, ama emin değilsen "let me know" ile değiştirebilirsin. Yine orası "please inform me" olarak da kullanılabilir.

@cedex'in dediği gibi aşırı resmi durmadı değil. O yüzden ilk paragrafın son cümlesini "I would greatly appreciate any feedback." şeklinde bırakabilirsin.

Hocalara e-mail atarken imzadan önce genellikle "Kind regards," yazardım, hocayla sürekli mailleşiyorsam sadece "Regards,".
  • long live rock n roll  (26.09.13 10:41:55) 
Teşekkürler @long live rock n roll.

''allow me to know'' kalıbını normalde ben de kullanmıyorum fakat ''let me know'' daha informal durur diye düşünmüştüm. Orayı o şekilde değiştireyim öyleyse.

Haha evet gerçekten de resmi olmuş. Kind regards daha iyi evet haklısınız.
  • tanjantgibisonsuzagitmekisteyenkotanjant  (26.09.13 10:50:33) 
Ben şöyle yazardım. Overpolite'a katılıyorum.

Dear Prof. Last_Name,

As you requested, I am sending Y in the attachment. Do you need further information on Y? I would greatly appreciate any feedback you might be able to provide.

We know you have a very busy schedule and I am grateful for your time you spare for us.

Please accept my apologies for missing your first class.

Yours sincerely,

X,
PSYZ
  • franz kafka  (26.09.13 10:56:21) 
@franz kafka ''Do you need further information on Y?'' dışında olabilir. Cevap vermek zorunda bırakmayım şimdi hocayı. Teşekkür ederim.


  • tanjantgibisonsuzagitmekisteyenkotanjant  (26.09.13 11:00:52) 
[]

Kulak dolgunluğu için radyo, podcast, youtube kanalları

Müzik olmayacak, sürekli konuşma, diyalog falan olacak.

Başka işler yaparken kulağımı kullanmadığım anlarda açıp listening yeteneğimi geliştirmek için radyolar, podcastler, youtube kanalları ve benzeri şeyler arıyorum.


 
ted.com


  • tescillimarka  (25.09.13 20:45:39) 
(bkz: dan ariely)


  • serabetan  (25.09.13 20:47:40) 
  • atmacaged  (25.09.13 20:57:26) 
Wall Street'in 2 dklık konuşmaları var podcastlerde, Bbc'nin podcastleri de çok iyi.


  • damba  (25.09.13 21:02:19) 
hazır türkiyeden de kullanıbilir hale gelmişken spotifyı kur bilgisayarına. listen language adında bir uygulaması var programın. dil öğrenenler için bir çok kısa kayda ulaşmanı sağlıyor. deneyebilirsin.


  • dahinnotha  (25.09.13 21:11:15) 
[]

İngilizce Yardım

Merhabalar, İngilizce olarak bölüm ikincisi ve yüzde yüz burslu öğrenci demek istiyorum. Nasıl derim?




 
He was placed 2nd in the class overall (last year) and he's got a full scholarship(100%)


  • dusunuyorumoyleysevurun  (25.09.13 18:12:29) 
resmi bi yere yolluyosan "he's got" deme. "he has" demen daha resmi bi ingilizce olur.


  • nathanieltroy  (25.09.13 18:38:55) 
"he is studying at x on a full scholarship" de diyebilirsiniz ikinci kisim icin

x okulun ismi tabi
  • babamasoliimbananickaldirsin  (25.09.13 18:52:41 ~ 18:53:03) 
[]

türkçe'den ingilizce'ye küçük bir çeviri ricası.

metnimiz şu:

"ben düşündüm de, her insan aynı şekilde davranmak zorunda değildir. benim gibi davranmanı beklemem bir hataydı. seni olduğun gibi kabul edip, duygularına saygı duymak en güzeli. böylece, herşey çok daha güzel olabilir. bunu anladığım için şu an mutluyum."


 
i've been thinking, not everyone has has to behave the same way. it was wrong of me to expect you to behave like me. the best is to accept you for who you are, and respect your emotions. everything can be better this way. i'm happy to have realized this now.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (25.09.13 15:37:20) 
i've been thinking, not every human being has to act in the same way. it was wrong of me to expect you to act like me. i think accepting you as the way you are and respecting your feelings is the best. that way everything can be better. i'm so happy that i've figured this out.

bugünkü antremanda göz dolduran futbolcununkini ya da bunu kullan.
  • mrz breezy  (25.09.13 15:45:31) 
cairo! bizimla deyılsın! :)
diğerleri olmuş.

  • kül  (25.09.13 16:04:23) 
[]

İngiliz aksanı ve ingilizce

genelde ingiliz gruplarını dinliyorum ve onları örnek alıyorum,the kooks,arctic monkeys gibi kendimde o tarz besteler yaptığımda british english aksanıyla söylemek istiyorum lakin çok türk kalıyor aksanım bunu nasıl geliştirebilirim birde genel anlamda ingilizcemi ilerletmek için yöntemler araştırdım; effortless english diye bişeye rastladım detaylı bilgisi olan varsa yardımcı olabilir mi bana bu konularda acaba ?




 
ben bbc izleyip tekrar ediyordum soylenen her seyi. evde yalnizken. gayet de oldu yani bence. en azindan cevremden o tepkileri aliyorum. (ingiltere'de hic bulunmadim)

kulagin iyiyse kolay oluyor.
  • evreka  (25.09.13 01:45:27) 
dinleyip tekrar ederek geliştirebilirsin, tabi kulağın varsa. aksan kulağı herkeste olan bir şey değil. burnumuzun dibindeki+ ana dilimizin bir aksanı olan karadeniz aksanını bile aktörlerin nasıl katlettiğini izliyoruz dizilerde. 20+ sene abd'de yaşayıp hala türk aksanıyla konuşan adamlar gördüm. kulağın yoksa zor yani.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (25.09.13 01:56:45) 
jason statham filmlerini izleyip taklidini yapmaya calis herifin. Londra aksanini kaparsin.


  • march or die  (25.09.13 02:22:29) 
ewan mcgregor filmlerini izle.


  • dafaiss  (25.09.13 02:39:35) 
librivox diye bir site var. audio book sitesi. ücretsiz ve üyeliksiz.
oradan kitaplar indirip sürekli dinleyebilirsin. aksan kısmı biraz muaallak. deneyip sevdiklerini bulabilirsin.

  • goldentitan  (25.09.13 05:46:36) 
effortless english hakkında bilgisi olan yok mu peki ?


  • cöptorbasi  (25.09.13 07:18:52) 
hiçbir zaman ingiliz aksanın olmayacak, boşuna uğraşma. doğru telaffuz et yeter.


  • baldur  (25.09.13 07:58:15) 
baldur +1

eğer öyle bişey gerçek olsaydı herkes her dili mükemmel bi teleffuzla konuşurdu.
  • take me rufee2  (25.09.13 09:34:36) 
temelden başla. biraz yeteneğin varsa imkansız diye bir şey yok. www.bbc.co.uk


  • falafila  (25.09.13 22:02:57) 
[]

İngilizcedeki en saçma kelimeler ve kalıplar

neler sizce?

komik, saçma, aykırı, size gıcık gelen ya da sanki ingilizce değilmiş gibi olan (ama başka dilden alınmış kelime değil illa)


 
its raining cats and dogs bana hep aşırı saçma geliyor.


  • in vino veritas  (24.09.13 23:30:02) 
dalga geçme manasındaki pulling someone's leg, ne alaka diyorum her zaman :)


  • irbat  (24.09.13 23:30:15) 
"end of the world as we know it" kalıbı. her duyduğumda oradaki "as we know it" kısmına fitil oluyorum.


  • kül  (24.09.13 23:32:48) 
" buckle up" bana hep garip geliyor, sahip olması gereken ciddiyete sahip değil gibi.


  • medievalman  (24.09.13 23:34:27 ~ 23:34:48) 
"i am washing my hair."

yapmak istemediğin ama yapmak istemediğini söyleyemediğin zaman bu kalıbı kullanıyorsun, karşıdaki anlıyor meseleyi.
  • devilred  (24.09.13 23:35:22) 
Cok ciddi bi yerde "no bilmemne" diyerek olumsuz durum yaratmak. You are no child falan gibi. Anadili ing olanlardan duymasam kicindan uydurdun diycem.

Birseyler yeterli olmayinca "short" denmesi. We are short two people gibi. Short ne lan? Iki kisi kisayiz. Yaw hee.

Bi de bosluk anlaminda space. Starbucklarda kahveye "do you need space?" diye sormalari mesela. Kahvede space? Ha sud koymak icin. Eyv.
  • el desaparecido  (24.09.13 23:50:11) 
you are welcome


  • candanag  (26.09.13 00:06:49) 
kalip olarak:

"when... i was like, you know. then, he was like, you know..."

amina koyayim her seyi biliyorsam sen ne diye konusuyorsun.
  • sendelemeden  (26.09.13 00:51:07) 
argodaki "jack" kalıbı.

i don't know jack - hiçbir şey bilmiyorum.
i don't see jack - hiç birşey görmüyorum.
.....

filmlerde falan çok geçer bu kalıp ve altyazıda hep yanlış çevrilir.
  • alabamaclarence  (26.09.13 04:04:03 ~ 04:08:05) 
ingilizce olması değil olmaması komik veya saçma olan bir kalıp var aslında bi de, misal kolay gelsin kalıbının en yakın anlamı power to your arms şeklinde veriliyor, ki bu da çok saçma ve komik aslında. power to your arms ney lan?


  • in vino veritas  (26.09.13 08:46:22) 
work out u dışarıda çalışmak sanıyordum..phrasallar kesinlikle


  • joe dalton  (27.09.13 19:11:23) 
[]

Japonca nerede öğrenilir? (İstanbul Avrupa)

Merhaba,

Üniversite öğrencisiyim, Japonca öğrenmek istiyorum. İst./Avrupa'da hangi kursu tavsiye edersiniz?

Şu ana kadar Galatasaray Üniversitesi'nin kursunun ve Japon Kültür ve Enformasyon Merkezi (japonkultur.com) kursunun varlığından haberdar olabildim. Türk-Japon Kadınları Dostluk Derneği diye bir derneğin de kursu olduğunu orada burada okudum fakat okuduğum yerler eski tarihli ve bu kursa dair bir internet sitesi yok.

Nereyi tavsiye edersiniz? Başka bildiğiniz kurslar var mı?

Teşekkürler

 
Boğaziçi Üniversitesi'nde de bir Japonca merkezi var. BÜMED'de dersler olması lazım.


  • quasiromantic  (24.09.13 22:53:01) 
Tömer'de de vardı galiba.

Üniversiten hangisi bilmiyorum ama fakültesi varsa seçmeli olarak Japonca alabilirsin belki. Para da vermezsin.
  • youkoso hitori bocchi  (24.09.13 23:01:30) 
Türk - Japon Kadınları Kültür ve Dayanışma Derneği'nin kursunu tavsiye ederim. Galatasaray Üniversitesin'de de Japonca dersi verildiğini duydum.
Boğaziçi ve Bilgi Üniversitelerinde de var japonca dersi ama dışarıdan öğrenci kabul ediyorlar mı bilmiyorum.

  • darthcat  (25.09.13 00:01:26) 
Boğaziçi'nde öğrenci olmayanlara göre birşey bulamadım, BÜMED'de yok.

TÖMER Taksim şubesi son 3 senedir Japonca açmamış.

Bilgi Üniv.'deyim Japonca kalkmış artık.

Türk-Japon Kadonları K. ve D. Derneği'ni aradım, yapacağız kurs olunca biz sizi ararız dedi.

Yani şu ana kadar kalan adaylar
- Galatasaray Üniv.
- JaponKultur.com
- Türk-Japon Kadınları K. ve D. Der.
  • mattiadestro  (25.09.13 09:56:31) 
[]

çeviri yardımı, yine :)

arkadaşlar şöyle hızlıca bir bakıp gözünüze çarpan grammar, writing yanlışlarını söylerseniz çok müteşekkir olurum gerçekten, teşekkürler şimdiden.

ELIF SHAFAK – THE POLITICS OF FICTION

Elif Shafak born in Strasbourg, France. After their parents are divorced, she moved to Ankara with her divorcee mother. Her mother is well educated, reasonable, secular. Her grandmother is not likely to her mother, less educated, spiritual and less rational. Her grandmother is superstitious. Many people who has severe acne or wart problem in her neighbourhood, visited her grandmother. Each time, her grandmother would utter some words in Arabic, take a red apple and stab it, then draws a circle around these torn, and torn dries up inside.


She believes all people live in some kind of social and cultural circles and suggests to break down our borders. Because if we all live in a some kind of circles, that means we will end up drying up inside. Also if all the people in our inner circle look like to us, it means we are surrounded with our mirror image. And communities of the like-minded are one of the greatest dangers of today’s globalized world.


Story is, according to her opinion, can punch holes in our mental walls. And through those holes we can get a peek of the other persons world and sometimes we might even like what we see. She believes literature helps people become one. For example, when a Palestinian and Israeli politicians talk, they usually don’t listen to each other. But a Palestinian reader still reads a novel written by a Jewish author and viceversa, connecting and emphasizing with the narrator. Literature has to take us beyond. If it cannot take us there, it is no good literature.


She describes herself as a shy, introverted child. She started to writing by her mother came up with a turqouise notebook. And ask her to keep journal. At first her mother is slightly concerned about her sanity. Elif, regularly telling stories to her imaginary friends. And her mother thought that if she writes her daily experiences, it might be good for her. But Elif doesn’t want to write about her life, then she started to write about other people and events that never happened. And thus her “fiction writing adventure” has begun.

 
ilk paragrafta annesinden anneannesinden bahsederken is yerine was daha iyi gider bence.diğerlerine bakamadım


  • mosquera  (24.09.13 21:58:52) 
ya yazı, elif şafak'ın ted konuşması üzerine. kendisi de bu şekilde bahsediyor. ondan is kullandım. ama was daha iyi olur diyorsan öyle yapıyım?


  • dullahan  (24.09.13 22:00:56) 
elif safak was born

had divorced
  • kirazıseviyorum  (24.09.13 22:00:57 ~ 22:01:44) 
ilk cumleyi okudum ve aşağıda dogrusu;

Elif Shafak WAS born in Strasbourg, France. After their parents HAD divorced, she moved to Ankara with her divorcee mother.
  • sunriseee  (24.09.13 22:01:25) 
hmm tamam düzelttim onlar. ya neyse geri kalanının da fazla sorun olacağını sanmıyorum. daha hazırlık sınıfındayım en nihayetinde...


  • dullahan  (24.09.13 22:03:56) 
babannesinden present tensele bahsetmek bana doğru gelmiyor. en azından bir anı anlatıyorsun birileri ona gidermiş x olurmuş. hikaye gibi anı bu present verilmez.


  • kirazıseviyorum  (24.09.13 22:06:29) 
haklısın ya aslında. was'a çevirdim onları zaten.


  • dullahan  (24.09.13 22:08:28) 
son paragrafta to writing olmaz. she started writing olmalı.


  • noluyo yaa  (24.09.13 22:39:13) 
[]

çeviri yardımı

büyükannesinin batıl inançları vardır demek için bu cümle ne kadar uygundur?

"her grandmother is superstitious"


 
olur evet.

her grandmother is a superstitious person. dersen için rahat olur.
  • kirazıseviyorum  (24.09.13 19:58:05 ~ 20:00:10) 
is değil has olacak.


  • zwen  (24.09.13 19:58:11) 
"has" olursa sonuna "feelings" eklemeli miyim?


  • dullahan  (24.09.13 19:59:03) 
belief ekle bence


  • zwen  (24.09.13 20:03:12) 
ilk bana da has lazım gibi geldi ama google baya am is are lı kullanım vermiş.


  • kirazıseviyorum  (24.09.13 20:03:36) 
little +1


  • kirazıseviyorum  (24.09.13 20:08:38) 
pardon. ben isim mi sıfat mı dikkat etmedim. bu durumda little miss rejectee'nin yazdığı doğru


  • zwen  (24.09.13 20:12:12) 
peki mahallesinde akne problemi olanlar büyükannesini ziyaret etmişti demek için bu cümle yeter mi?

Many people who has severe acnee problem in her neighbourhood, visited her grandmother.
  • dullahan  (24.09.13 20:35:09) 
[]

?? kafama takıldı

now, a lot of country is not freedom exactly bu cümle doğru mu arkadaşlar




 
türkçesini yazarsan, doğrusunu yazabilirim sana. bu haliyle demek istediğin anlaşılmıyor.


  • o eli bi indir  (24.09.13 16:40:24) 
is not free desen olur belki. ülkeler özgür değil demek istiyorsan. freedom olmaz o özgürlük demek.


  • kirazıseviyorum  (24.09.13 16:41:24) 
şu anda birçok ülke tam özgür sayılmaz demek istemiştim ama:)


  • Lozturkmen  (24.09.13 16:41:31) 
Yanlış. "Şu an çoğu ülkede tam özgürlük yok" demeye çalıştığını varsayarak:

"Now, there is no absolute freedom in most of the countries."

Ne demek istediğini söylersen ona göre şeyapalım. "Ülkede özgürlük olması" ve "ülkenin özgür olması" farklı şeyler, aklında bulunsun.
  • long live rock n roll  (24.09.13 16:41:36) 
şu anda(günümüzde), bir çok ülke tam olarak özgür değildir.

bunu demeye çalışmışsın sanırım.
  • deletesystem32  (24.09.13 16:42:11) 
şu anda birçok ülke tam özgür sayılmaz = "Nowadays, many countries are not exactly free."

Ama yine; "ülkenin özgür olması" ne demek?
  • long live rock n roll  (24.09.13 16:43:02) 
bir de now yerine başka bir şey daha şık olur: nowadays gibi.


  • kirazıseviyorum  (24.09.13 16:43:14) 
o cümle biraz üst düzey kalmaz mı acaba hoca anlarsa kızar da:/


  • Lozturkmen  (24.09.13 16:43:35) 
long live rock n roll+1

"Nowadays, many countries are not exactly free."

böyle dersen çok afilli durmaz hoca anlamaz.
  • kaputt  (24.09.13 16:52:21) 
[]

kucuk bir ceviri ricasi ingilizce

İngilizcede nasil soylenir:
"sevmek mi guzel yoksa sevilmek mi"



 
Which one is better; to love or to be loved?

Edit: "Sevmeyi mi tercih edersin yoksa sevilmeyi mi?" demek istersen de "Would you prefer to love or to be loved?" şeklinde daha güzel çevrilebilir.
  • long live rock n roll  (24.09.13 15:35:07 ~ 15:45:27) 
to love or to be loved? diyerek bıraksan da yeter bence ama long live +1


  • kirazıseviyorum  (24.09.13 15:38:50 ~ 15:39:10) 
1 ... • ... • 118 • ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.