[]

çeviri sorunu

"The challenge ahead and the work they'll perform is real and consequential."

şu cümlede bir gariplik var mı?

sanki ahead kelimesinden sonraki and olmaması gerekiyor. tabi emin değilim. bu konuda fikriniz nedir?

 
Bence yok.

Önlerindeki zorluk ve gerçekleştirecekleri çalışmadan bahsediyor çünkü.
And olmadan da kullanılabilir ama bu kullanım hatalı değil.
  • cakabo  (16.12.13 13:28:56) 
bence gariplik orada değil. challenge-real ve work-consequential şeklinde eşleşme yapmış, değil mi? bu şekilde yazınca hem challenge hem de work real ve consequential oluyor sanki. yani challenge da consequential olabilir ama henüz gerçekleşmemiş bir performansa real denmez herhalde.

yukarıda yazdığımı doğru anladıysam, şöyle düzelebilir:

The challenge ahead is real and the work they'll perform is consequential.
  • kül  (16.12.13 13:31:08) 
@ cakabo senin dediğin şekilde olursa o zaman neden "is" kullanılmış, çünkü öznede iki tane öğe var

"is" kullanımı işte @kül'ün dediği şekilde olunca doğru oluyor.

misal sonraki cümlede şu şekilde "It does not energize volunteers to promise we'll win." burdaki "it" neye karşılık geliyor? bu kafamı karıştırdı biraz da
  • clones  (16.12.13 13:38:08) 
sonraki cümledeki it "promise" bence. "kazancaz demekle gönüllüler gaza gelmez" gibi bir şey diyor sanırım.


  • kül  (16.12.13 13:56:33) 
are real and consequental olmasi lazim. iki sey sayip is both real and consequental diyemezsin mesela.


  • beriberi  (16.12.13 14:15:24 ~ 14:15:38) 
[]

Erasmus/Kabul mektubu

Merhabalar,

Erasmus için kabul mektubunu taratıp yollamalarını isteyeceğim karşı okuldan, nedir, ne değildir, bu tarz mailler nasıl yazılır tecrübesi olup yazan arkadaşlar bir yardım edebilir mi?


 
ukalalık olarak algılama ama akademik mail yazmayı bilmiyorsun ve erasmusa mı gideceksin?


facweb.northseattle.edu şunu bi oku baya yardımcı olur
  • GibsonRules  (15.12.13 23:39:51 ~ 23:40:35) 
@gibsonrules, ne var abi bunda. bu tip vesilelerle öğrenecek adam işte.

erasmus koordinatörüne yazdığın mailin de aşırı çetrefilli, ince elenip sık dokunmuş olmasına gerek yok ya. yaz hocam işte,

dear mr/mrs/ms bilmemne,

şu sebep için, kabul mektubunun taranmış haline ihtiyacım var. en yakın zamanda gönderebilirseniz sevinirim.

thanks in advance.

stk
  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (15.12.13 23:44:35) 
@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu hocam amacım aşağılamak değil kesinlikle. ama erasmus uluslararası bir proje ve en azından bi akademik essayin okullarda öğretilmiş olması gerekiyor. değinmek istediğim nokta bu. yoksa elbet bilmeyebilir bu öğrencinin suçu değildir

@stk yanlış anladıysan çok özür dilerim dostum, yardım edebileceğim bir konu olursa söyle seve seve ederim
  • GibsonRules  (15.12.13 23:48:19) 
@gibsonrules, rica ederim özürlük bir durum söz konusu değil, benim yardım istediğim konu essayin nasıl yazılması gerektiğinden ziyade böyle bir konuda meramı nasıl anlatmak, yazmak gerektiğiyle ilgiliydi. örneğin bugünkü antremanda göz dolduran fulbolcunun tavsiye ettiği şekliyle yazmayı düşündüm fakat acaba basit mi olur düşüncesi bir de burada danışmaya sevk etti beni ve zaten o sebeple başlık erasmus/kabul mektubu.

@bugünkü antremanda göz dolduran fulbolcu, teşekkürler.
  • stk  (16.12.13 00:14:56) 
akademik mail yazmakla erasmusa gitmenin ne alakasi var allah askina ya.


  • yilki ati  (16.12.13 00:26:23) 
erasmus'ta akademisyenler teklif ediomuş


  • rainarc  (16.12.13 01:44:54) 
Akademik mail yazmakla erasmusun ne alakası var diyen tipler anca gidip sarhoş olup oraya buraya kusarlar işte. O konuşmaları konuştuğun en düşük statülü kişi bile en azından bir akademisyen. Sen okulunda ki akademisyenle dediğim standartta konuşamıyorsan vay o okulun haline


  • GibsonRules  (16.12.13 23:12:52) 
[]

Geleceğim üzerine Fransızca vs. Almanca

Salut,

Fransızca ve Almanca öğrenimi seçimimde bana yol göstermenize ihtiyacım var. Felsefe bölümü öğrencisiyim bu yüzden gelecekte alanım için Almanca'nın daha yararlı bir dil olacağını düşünüyorum. Lisede 2 yıl anadolu lisesi almancası eğitimi almış olmamın yanında Almanca kulağıma Fransızca'dan daha hoş geliyor. Daha çok Alman yazarlarla karşılaşıyor ve anadilllerinde onları anlamak istiyorum.

Öte yandan Fransızca'nın felsefe olmasa da dünya üzerinde daha etkin bir dil olduğu kanısındayım. Evet bilimde Almanca kaynaklar daha fazladır ama kültür ve sanatta Fransızca etkisini görüyorum. Akademik hayat dışında da Fransızca daha fazla işime yaracakmış gibi gözüküyor ve bu yüzden öğrenmek istiyorum.

Son olarak hafızamın kötü olmasından dolayı vocabı ne kadar kolay edinebilirsem dili o kadar çabuk kavrarım. İngilizce'ye hakimim. Bu bilgiler dahilinde hangi dilin bana katkısı daha fazla olacaktır ya da eklemek istediğiniz bir şey var mı dillerle ilgili? Yardım ederseniz sevinirim.

 
ikisini de öğren. önce almanca tabii


  • ne zaman gitti tren  (15.12.13 20:41:13) 
şimdi burada İngilizceni daha ileri noktaya taşımaya bak diyenlerde olacaktır, ama daha fazla ilerletebilmekten öte 2. dili edinmek-kazanmak zorunluluğunda hissediyorsan kendini yazdıklarından yola çıkarak -son kararı kendin vereceksin elbette- kişisel olarak Almanca diyebilirim. Kulağına daha hoş gelmesi, bir altyapın olması ve felsefe bölümü öğrencisi olman itibariyle böyle diyorum. Kendi alanım olmamakla beraber felsefe tarihine ve bazı şahsiyetlere özel bir merakımdan dolayı, aynı zamanda ilk yabancı dilim Almanca olduğundan orijinal eserleri ve bu eserler üzerine yorumları Almanca okumanın keyifli olduğunu söyleyebilirim. Ama hala kelime ve gramer yapıları için Duden gibi yerlere girip araştırma yapmam gerekir ana dilim olmadığı için. Ayrıca okurken algılayabildiğim bazı kalıpların Türkçe nasıl karşılanabileceği de kafamı kurcalar. Ben hala bu dile dair bir çok şey öğreniyorum okuma yaparken, aynı şekilde sen de belli bir düzeye kadar ilerletsen bile tamamen hakim olamama gibi bir ihtimali göz önünde bulundur derim.

Ayrıca gözünü seveyim Almancanı iyi bir şekilde ilerletir ve çeviri falan yapmaya kalkarsan olabildiğince akademik camia içerisinde anlaşılabilecek jargondan ziyade daha anlaşılır bir dil kullanmaya çalış:)

Fransızca hakkında bir yorum yapamayacağım.
  • candanag  (15.12.13 20:43:05 ~ 20:48:24) 
"Almanca kulağıma Fransızca'dan daha hoş geliyor" buradan sonrasini okumadim.

saka saka. :) yahu nasil? neyse yok sorgulamiyorum zevkler ve renkler.

simdi soyle ki ingilizce biliyorum sayilir. almanca ogrenirken ara sira ayni kelimeyi goruyordum ama yine de cook zorlaniyor insan kelime ogrenmede. zaten orta seviye bile olamadim dogru duzgun biraktim gitti.

fransizca hic bilmeden bi metni actigimda sadece ingilizceyle %40ini anliyorum. dormir fr uyumak dormitory ing. yurt bu gibi baglantilari cok goruyorum. + fransizcanin turkceyle paylastigi cok anormal sayida fazla kelime var. fransizcanin grameri sanirim bir tik daha zor almancadan. baslangic seviyesindeki fransizcamla yapacagim yorum bu

ha ama "Almanca kulağıma Fransızca'dan daha hoş geliyor" .. sevmek en onemli sey. seven yapar.
  • babamasoliimbananickaldirsin  (15.12.13 20:47:51 ~ 20:51:09) 
felsefenin dili almancadır , eğer bölümün için düşünüyorsan direkt almancaya yönel. lisede ggördüğün almanca okyanusta su damlası ona fazla bel bağlama. fransızca ilk başlarda zor ancak öğrendikce gerisi geliyor, ayrıca türkçe fransızcadan cok kelime almış faydası olabilir.Fransızca iş hayatı için daha önemli demişsin ama hangi sektör için.


  • habili olduren kabil  (15.12.13 23:05:54) 
@habili olduren kabil, iş hayatı demedim sosyal ve kültürel alandan bahsettim. Biliyorum ki Almanca felsefe için daha önemli fakat sanki vocab olarak üstesinden kalkamayacakmışım gibi geliyor, artikel olsun kelimelerin uzun, fazla ve birbirlerine benzemeleri olsun.


  • berat1058  (17.12.13 19:56:09) 
biraz geç oldu ama :)
almanca dinlemek ve anlamak fr ye gore daha kolay , kelimelerin uzunluguna bir yerden sonra alısırsın. sosyal, kulturel alan demissin ama ingilizce %90 i karsılıyor zaten. ote yandan gercekten ingilizceye hakimsen kagıt uzerinde fransizcayi anlamak daha kolay , ayrica italyanca , ispanyolca yazıları da anlayabilirsin fr'den sonra. benim tavsiye ogrenme zorlugunu bi kere bırak , 3-5 yıl sonra hangisi konusursam daha mutlu olurum diye dusun.

  • habili olduren kabil  (30.01.14 12:44:19 ~ 13:00:32) 
alm ve fr karşılaştırması yapmayacağım, ikisinin de kendine göre kolaylık ve zorlukları var. fakat şu var ki, en zor dil öğrenilmesi zorunluluktan yapılan dildir. en kolay dil de, öğrenmesi keyifle yapılaandır. sen almancayı öğrenmeyi istiyor ve kulağına da hoş geliyorsa bu yolda ilerle.

fr öğrenirken bir ara motivasyonumu kaybettim ve başta güzel olan her şey birden zor gelmeye başladı. motivasyonumu tekrar kazanınca dilde tekrar ilerleme katedebildim.
  • dahinnotha  (30.01.14 12:54:08) 
[]

Bir Cümle Çeviri

düşün düşün ben böyle çevirdim sonra baktım o da olmamış, şunu bi çevirsek gençler?

(çevrilecek metnin capsi ekte)

• Otomatik Sinyaller:
-Sinyalin sadece bir rotayı denetlediği yerde, sinyalden rota çıkışına kadar (gelecek sinyalin aşımının sonuna kadar) sadece düz bir hattan meydana gelen rotalar, sinyalci tarafından bir hareket olmadan, otomatik olarak çalışmasının kontrolü sağlanabilir.

 
Otomatik sinyaller:
bir sinyalin bir rotayı idame ettiği, sinyalden çıkışa (bir sonraki sinyalin kesişimi) kadar düz bir güzergahtan oluşan rotalarda,bu rotanın kontrolünün sinyal göndericisi olmaksızın otomatik olarak çalışması ayarlanabilir.

  • discopolice  (15.12.13 14:32:03) 
[]

Ne demek istiyor?

"If all that fails to happen then, with my track record, there will be a natural disaster"




 
mealen,

bunnar olmazsa, iste o zaman zictik!

diyo

bunlar gerceklesmezse, iste o zaman, benim gecmisimle birlikte, dogal afet yasanacak

gibi bir tercumesi var ama anlam, ilk yazdigim gibi sanki...
  • compadrito  (15.12.13 03:07:00) 
"Şayet tüm bunlar gerçekleşmezse, kendi geçmişimi(yaptıklarımı, kariyerimi vesaire) de göz önünde bulundurduğumuzda, doğal bir felaket yaşanacak."

gibi...

compadrito yazmış zaten ben yazana kadar.
  • nevarki  (15.12.13 03:11:20 ~ 03:12:08) 
[]

Türkçe'ye çevirebilir miyiz, lütfen?

The modern złoty used a centesimal scale
and its subdivision is called groszy. In
addition, try to avoid big denomination bill
such as 200 PLN or more

 
Modern złoty bir yüzüncü ölçeği kullanılır
ve alt groszy denir. içinde
Ayrıca, büyük mezhep tasarıyı önlemek için deneyin
örneğin, 200 ya da daha fazla PLN
  • mountaincat  (14.12.13 23:05:14) 
@mountaincat
google translate kullandığınızı söyleyin en azından

  • clones  (14.12.13 23:17:54 ~ 23:18:08) 
@clones O zaman ne esprisi kalacak?


  • mountaincat  (14.12.13 23:19:49) 
duyuruyu açan kişi ciddi bir cevap bekliyor

neyse kabaca çevirisi şöyle, "modern zloti yüzlük olarak kullanılır, alt birimi groş olarak adlandırılır, ek olarak, 200 pln(polonya zlotisi) ve daha fazla tutarda büyük meblağlı faturalarda kaçınmaya gayret gösterin gibi bir anlamı var.

bu da ek bilgi olması açısından tr.wikipedia.org

edit: aşağıdaki çeviri çok daha doğru tabiki
  • clones  (14.12.13 23:25:31 ~ 23:27:21) 
Günümüz zlotisi yüzlük ölçek kullanır (tl ve diğer birçok para birimi gibi) ve bunun yüzde birine groszy denir. Ek olarak, 200 PLN gibi büyük kağıt paralardan kaçının. (Bunu çözemedim.)

Edit var.
  • juusto  (14.12.13 23:25:36 ~ 23:27:41) 
[]

ingilizce ben askerdeyim nasıl denir?

nasıl yazılıyor?




 
I'm doing my military service diyebilirsin. joined the army daha ziyade paralı, profesyonel askerlik için kullanılıyor.


  • 10032007  (14.12.13 19:22:15) 
this is my rifle, this is my gun
this is for fighting, this is for fun

  • vedat chili peppers  (14.12.13 19:23:38) 
hell cuk oturdu, kafayı yiycem çarşı izni bile yokmuş bizim usta birliğinde


  • sifirdokuzucuolanvarmi  (14.12.13 19:25:39) 
  • loser blueser  (14.12.13 19:29:31) 
i am currently doing my military obligation.


  • anonymice  (14.12.13 20:13:35) 
[]

su cümlede bi sıkıntı var mı acaba

Specific eicosanoids bind to receptors and cause specific alterations in gene expression and calories or more efficient utilization of energy has been examined in several tissues.


And'den sonrasını baglayamadim ben, anlamsız geldi.

 
yok


  • tezek  (14.12.13 10:21:42) 
ben olsam kisa cumleler kurarim.


  • roadrunnerr  (14.12.13 10:32:14) 
olmuş ama bence fazla and kullanmışsın ondan dolayı okurken biraz nahoşluk da yok değil.


  • discopolice  (14.12.13 10:58:06) 
calories'e kadar bir mesaj var. eykolar sunu yapar. eyvallah.

eee, ondan sonra filan fesmekan incelendi mesaji var.

ilk mesajla ikincinin ilgisi ne?


bi de has diil have olacak. "sıkıntı" o.

(ne demekse sıkıntı?)
  • compadrito  (14.12.13 14:37:18) 
Cümleyi ben kurmadim, Türkçe'ye ceviriyordum sadece. Anlamsiz saçma bir cümle gibi geldi o yüzden sormuştum.


  • the kene  (14.12.13 19:10:06) 
o zaman, o cumleyi yazanin ana dili Ingilizce degil, ve tam bu sirada, karburatore pislik gelmis diyebiliriz.


  • compadrito  (14.12.13 19:12:37) 
[]

Arabanın kilometresini aklıma yazdım

bunu nasıl ingilizceye çeviririz?




 
i got the mileage in my mind.


  • enerji muhendisi  (14.12.13 09:58:43) 
[]

Dil Bilgisi, Yanlış İfade Etme? İngilizce, Latince

söylemek istenilenin, aksini söyleme durumunun ( farkında olmadan ) ecnebice bir adı vardı. bilen var mı aranızda?

örn; " içinde bu kadar hüznü barındıran bir film için, gülümserken bile gözlerinin içi gülen bir aktristin seçimi hata olmuş "


soru tipini değiştiren yöneticiye selam olsun. teknik denildiğinde zihninde tornavida mı canlanıyor acaba? 3310 menüsünü kaldır artık beyninden.

 
hayır yahu. ironi bilinçi yapılır. ben bilinçsiz olarak söylenileni soruyorum. örnek verdiğim cümlede, " gülümserken " sözcüğü yerine aslında " ağlarken " gibi bir sözcük gelmeliydi.


  • ete summer  (13.12.13 21:58:03) 
double entendre bence bu.


  • osuruklu  (13.12.13 22:03:20) 
@osuruklu, bu değil aradığım.


  • ete summer  (13.12.13 22:09:51) 
pek anlamadım ama oksimoron mu acaba ?


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (13.12.13 22:13:38) 
@proletarier aller lander vereinigt euch, bu da değil azizim.


  • ete summer  (13.12.13 22:22:50) 
emin olmamakla birlikte; (bkz: malapropism)?

düzeltme ve özür: o zaman bir yabancıya sormak daha iyi olacak...
kusura kalma :)
  • supergirl  (13.12.13 22:24:16 ~ 22:45:17) 
@supergirl, beni anlamıyosunuz :)

sözlükte bakmıştım ve sanki daha bilimsel şeylerde yapıldığında kullanılan bir sözcüktü sanırım. makalelerde, kitaplarda bazen yazarlar istemeden yapıyorlarmış bunu gibisinden bir şeyler anımsıyorum.
  • ete summer  (13.12.13 22:32:40) 
parapraxis veya parapraxia?
içime dert oldu, bu çözülmeden uyumayacağım.

Edit: Olmadı, innuendo.

Edit: Yok, dayanamıyorum ve yatıyorum. Söylediğimin tam tersini yapıyorum, bu da hypocracy oluyor. Burada, slaytlar boyunca ilerledikçe bir çok kavram var, belki birinden biridir.

wiki.answers.com
  • aychovsky  (13.12.13 22:32:56 ~ 22:47:15) 
@aychovsky, sanırım parapraxis benim aradığım. ancak yarın daha detaylı bakacağım bu sözcüğe.


  • ete summer  (14.12.13 01:32:35) 
[]

shake up the base ve energizes the base

We are fortunate that we already has a great source of volunteers—all we have to do is "shake up the base" by asking them to join us, and saying THANK YOU so they will volunteer repeatedly until Election Day.

burda ki "shake up the base" ne anlama geliyor?

bir de "energizes the base" diye bir şey var

seçim kampanyalarıyla alakalı bir şey bu bahsettiğim kavramlar

 
organize etmek, yonlendirmek, harekete gecirmek ama biraz sert bir anlami var. nazik degil.


  • bigl0rd  (13.12.13 20:40:49) 
[]

çeviri

As we are all part of the most competitive closely-watched race in the country, not one week will go by over the course of the next few months without another poll coming out talking about this race.

There will be rate times when the demand of meeting goals stretches you too thin.


 
ülkenin en sıkı takip edilen ve en iddialı yarışının bir parçası olduğumuz için önümüzdeki birkaç ay boyunca bu yarıştan bahseden yeni bir anketin çıkmadığı tek bir hafta bile olmayacak.

hedeflere ulaşma beklentisinin kişinin kapasitesini aşacağı(ağır geleceği) hız süreleri(?) olacak.
  • neyleyim  (13.12.13 14:11:31 ~ 14:12:15) 
bu arada ordaki rate değil rare imiş böyle olunca yaptığın çeviri anlam kazanıyor teşekkür ederim. nadir zamanlar diye çevirdim doğru mu?


  • clones  (13.12.13 17:18:49) 
evet, "ender zamanlar" denebilir. ben de yarışlarla ilgili teknik bi terim falan sanmıştım :P


  • neyleyim  (13.12.13 17:57:58) 
[]

İngilizce çeviri yapan siteler - Kurumsal

Web sitesinin İngilizce kısmı ile hiç ilgilenemiyoruz. Bir program mı vardı bununla ilgili otomatik çeviri yapan? Birisi nerede bahsetmişti hatırlamıyorum. Var mı bilen?

Not: Google translate vb. sormuyorum arkadaşlar. Bunu yapan daha profesyonel bir sistem söz konusu imiş. Teşekkürler.


 
bilgisayar destekli çeviriden (CAT) söz ediyorsanız, programı alıp çalıştırarak çeviri elde edemezsiniz.
bir çevirmenle veya çeviri bürosuyla iletişime geçmeniz gerekli.

  • yalnux  (13.12.13 08:51:47) 
(bkz: sametran)


  • hoot  (13.12.13 10:12:38) 
Ben daha Türkçe ile herhangi bir dil arasında azıcık akla yakın tercüme yapabilen bir şey görmedim, duymadım. Bildiğin saçmalıyor programlar.


  • saatgeceninonikisi  (13.12.13 10:30:39) 
@saatgeceninonikisi

dil yapılarımız elbette ki çok farklı. lakin google translate bile öyle işimize yarıyor ki bazen. tuğla gibi paragrafı önce içine atıyorum, sonra cümle cümle düzenlemeleri yapıyorum. en azından katkısı oluyor.

bana söylenen ise bunu çok daha iyi yapan bir programın olduğu, önceki çevirileri tanıyıp bir sonraki çeviride cümle mantığını çözen programlar olduğu söylendi.. hoot arkadaşımızın paylaştığı semetran'ı inceledim, ilginç bir şeye benziyor.

demem o ki çeviri yapmasını bekleyemeyiz, sana katılıyorum. ama bizi biraz iteklesin yeter. düzenleme yapmak daha kolay oluyor.
  • humancentipad  (13.12.13 13:17:20) 
[]

Almanca A2 seviyesinden sonra kendi kendime olur mu?

Goethe enstitusunde a2 bitirdim. B1.1 de yaptım ama niyeyse B1.1 hepsinin bir tekrarı gibi geldi bana. Öyle mi? ben mi pek verimli değildim yoksa? Neyse, Kurs çok pahalı geliyor, kendikendime Tesdafı yapabilecek kadar geliştirebilir miyim? diye de düşünüyorum. Siz ne dersiniz? Devam mı edeyim kursa? zorlayayım mı şartları?




 
Bence şartları zorla ve git. TestDaf için özel bi hazırlık şart. Sakın Goethe dışında bi kursa da para verme. Bi ihtimal Galatasaray Üniversite'sini düşünebilirsin eğitimin kalitesi açısından ama fiyatları zaten yakındır.


  • jpsartre  (13.12.13 03:03:33) 
peki almanya'ya gidecek olursam. orada goethe dışında bir kursa gitsem olur mu? öyle bir ihtimal var da ileride. Oradaki Goethe daha da bi pahalı. :/


  • arpa  (13.12.13 03:32:47) 
goethe disinda da kursa gidebilirsin tabii ki almanya'da. bir dünya kurs da var, gidecegin sehre göre internetten fiyatlarini da ögrenebilirsin.

yalniz kurs bedava bile olsa almanya'ya gidis ve yeme/icme masrafin türkiye'de goethe'ye verecegin paradan daha fazla onu da göz önünde bulundur tabii.

kendi kendine ilerletme konusunda sahsi görüsümü söyleyip uzaklasiyorum. almanca ögrenirken kurallari yalayip yutmadan kendi kendine ögrenmek biraz yalan bi mevzu. asiri kurallari olan bi dil, kelime ögrenmek yetmiyor tek basina. bu saydiklarim icin de birinin sana anlatmasi gerekiyor. kendi kendine anca kelime ögrenmek icin isine yarayabilir.
  • ben de  (13.12.13 10:42:39) 
yok benim orada kalacak yerim, vizem, cevrem falan da var da.. iste burada da is güç var. olur da gidersem diye dediydim.


  • arpa  (13.12.13 17:37:52) 
Kusra bakmayın,anca bakabildim.Arkadaşın da dediği gibi Almanya imkanınız varsa çok iyi olur.Almanyada goetheye gitmenize de hiç gerek yok.Hatta gitceğiniz şehre göre kurs tavsiye edebilirim.


  • jpsartre  (14.12.13 01:59:42) 
gideceğim yer berlin. orada fremdscprache mi ne öyle bi kurs var ama bilemiyorum. fiyatı uygun olsun ister tabii gönül. bilmiyorum, önümüzdeki kış gidebilirim gidersem eğer.


  • arpa  (14.12.13 05:10:16) 
Berlinse steinke institut u tavsiye ederim kesinlikle.Sahipleri ve yoneticileri cok iyi insanlar,yardimci olurlar.Marka bi kurs olsun istersen de Hartnackschule var Berlin in en meshur kursudur.


  • jpsartre  (14.12.13 21:50:00) 
[]

confessionalization

nedir bu yav? confession günah çıkarma demek. ama confessonalizaton daha farklı bir tarihselliğe işaret ediyor. wiki'de ingilizce açıklama buldum ama gene anlamadım. şöyle çocuğa anlatır gibi bir anlatıverin.




 
mezheplerle ilgili


  • rainarc  (13.12.13 04:04:39) 
toplumsal ve siyasal yapinin ulus yerine mezhepler uzerinden kurulmasi. Ornegin Lubnan ve Irak iyi orneklerdir. Millet sistemi confessionaldir mesela ama bu Osmanli'da confessionalization oldugu anlamina gelmiyor.


  • aaaaa  (13.12.13 04:24:55) 
[]

bir cümle çevirisi, sözün sahibi oscar wilde

nortoncoaching.files.wordpress.com

bir de bonus olarak şunu çevirebilirseniz çok makbule geçer: chronowerx.files.wordpress.com


 
kendin ol, başka kişilikler kapılmış gibi bir anlamı var ama tam nasıl çevirilir tam beceremedim.


  • discopolice  (12.12.13 20:44:58) 
kendin ol, başka kişilikler zaten alınmış/var gibi anlıyorum ben.


  • ontheroad  (12.12.13 20:57:21) 
iki link içinde olayın özü tarkandan geliyor
eksisozluk.com başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin

  • berginyonbaenre  (12.12.13 21:02:18 ~ 21:03:04) 
bu ufak 1-2 yanlış içermesi muhtemel çeviride fucking kelimesi KAHROLASI olarak çevrilecektir. hihi.

kindle'lar aptalca, kahrolası bi kitap oku!
kitaplar aptalca, kahrolası bi tomar oku
tomarlar aptalca, kahrolası bi tablet (tablet bilgisayar sanırım) oku
tabletler aptalca, bi mağara duvarını sesli oku
okumak aptalca, kabile atalarının anlattığı hikayeleri dinle
kabileli atalar aptalcadır, ilahi vahiy boyunca hikayeler al (vahiy inmesi gibi heralde, anlatamadığım gibi tam anlamadım da)
ilahi vahiyler aptalcadır, kahrolası bi tanrı ol!
tanrı olmak aptalcadır, uzayda süzülen yarı-duyarlı bi maddi enerji kitlesi ol
uzayda süzülen yarı-duyarlı bi maddi enerji kitlesi olmak aptalcadır, bi karşımadde ol
karşımadde olmak aptalcadır, maddi bi fikir ol
gayrimaddi bi fikir olmak aptalcadır, hiçbir şey ol
hiçbir şey olmak aptalcadır, bir şey ol
bir şey olmak aptalcadır, her şey ol
her şey olmak aptalcadır, kendin ol!
  • nathanieltroy  (12.12.13 22:46:15 ~ 22:48:38) 
[]

ne kadar ingilizce biliyorsunuz?

s.b. ve ingilizceyi nerede öğrendiniz ? nasıl geliştirdiniz ?




 
İlkokul ve ortaokulda öğrendiğim İngilizce'yle yaşıyorum. Bugüne kadar kazandığım neredeyse tüm paraları (ya tercüme ya da işimde kullanma sebebiyle) bu sayede kazandım.

Biraz Amerikan mandası bi okul olduğu için uzun seneler sağlam bi eğitim verdiler; sonrasında devamlı konuşmaya devam ederek unutmadım. Klişe gibi gelecek ama geliştirmek için dizi izlemek, filmleri kesinlikle dublajsız izlemek, şarkı sözlerine dikkat etmek ve mümkünse kitap da okumak şart.
  • pandispanya  (12.12.13 20:30:32 ~ 20:35:58) 
meksika sınırına ulaşacak kadar.
lise.
pek geliştirdiğim söylenemez.
  • late viper  (12.12.13 20:31:09) 
oyunlarla öğrendim 8-16 yaş arasında, ondan sonra da diziler filmler altyazı. geliştirmek için çaba sarf etmedim hiç, bi şekilde oldu işte. sevdiğin şeylerin içinde varsa öğreniyorsun.


  • hjarteblod  (12.12.13 20:35:10) 
yabancılarla iletişim şart geliştirmek için. yurtdışı olur, sultanahmede antalyaya gitsen olur, skype yapsan o da olur. ama hiç birinde yanında bir türk bulundurma zor durumda kalınca kendi yolunu bulursun :)


  • konskenkova  (12.12.13 20:35:17) 
ilkokul, lise ve toplamda 2 sene norveçte yaşadım

edit: şu anda da eğitimi %100 ingilizce olan bi üniversitedeyim
  • GibsonRules  (12.12.13 20:36:46 ~ 20:39:01) 
kpds, üds gibi sınavlara girdim +90 puanım var.tabi bu aslında birşey ifade etmiyor. asıl ingilizce speaking becerisi ile ölçülmeli.

ingilizce öğretmeniyim. ingilizceye lise sonda merak duydum üniversitede tam takır öğrendim yabancı hocalar sağolsun.

ama halen zorlandığım pek çok nokta çıkıyor.
  • discopolice  (12.12.13 20:41:33) 
ilkokul, lise ve üniversitede öğrendim. temel bilgiyi lisede, üniversitede de bölüme yönelik şeyler öğrendim. bir iki yurt dışı deneyimiyle, dizi-çizgi roman tarzı şeylerle geliştirdim.


  • ontheroad  (12.12.13 20:41:55) 
liseye kadar inter. seviyesinde biliyordum zaten kursa vs gitmiştim.
üniversite hazırlık okudum 1 sene.
geçenler de öylesine bi ielts'e girdim 7 aldım fena sayılmaz.
speaking'im de konuştukça açılıyor, 1 ay ingiltere 1 ay fransada kaldım mecbur konuşma gelişiyor.
  • jedilance  (12.12.13 20:48:26) 
amerika'da yasadim bir sure. toefl puanim 117/120. amerika'dan once de iyiydi dizi falan izlemekten ama konusma pratigi cok farkli. bir kere hata yapmaktan korkup duzgun gramerle yavas konusursan hic bir amerikali seni anlamiyor. onemli olan hata da yapsan hizli konusmak. bunun disinda cnn falan takip edebilirsin kelime acisindan, gunluk kaliplari ogrenmek icin dizi izlemek cok faydali.


  • jeanne hebuterne  (12.12.13 20:49:15) 
ilkokul ikide dille tanıştım.
ortaokul hazırlıktan itibaren geliştirdim. ortasonda advanced seviyedeydim.
okul dışında ingilizce romanlar okuyup, müzik dinleyerek geliştirdim. mektup arkadaşlarım vardı. günlük tutardım. vakit buldukça ingilizceden ingilizceye sözlüklere bakardım. notlar alırdım. deyimler ilgimi çekerdi, araştırırdım vs. ingilizceyle uğraşmak eğlenceydi.
  • nax  (12.12.13 20:50:51) 
(bkz: internette karı soymaya çalışırken ingilizce öğrenmek)
(bkz: true story)

üniversitede erasmus öğrencileriyle takıldım, ispanyol ev arkadaşı aldım vs. böyle böyle gelişti. iş dolayısıyla da sürekli ingilizce kullanıyorum.
  • japon askeri  (12.12.13 20:55:56) 
Üniversite hazırlık. Konuşarak geliştiriyorum. Bu biten bir şey değil, süreç.


  • hohoya  (12.12.13 21:06:01) 
kucukken 3-4 yil amerika'da yasadik (2 yasindan itibaren), ingilizceyi orada ogrendim. dondugumuzde de anadili ingilizce olan okullara gittim. 4 yildir amerika'dayim. bazi kelimeler disinda aksanimi ayirt edemediklerini soyluyor amerikali arkadaslarim. kisaca hayatim amerikancayla gecti. ailemin bir kismi amerikali zaten.


  • little miss rejectee  (12.12.13 21:26:48 ~ 21:41:20) 
annem babam heves etmiş daha doğru düzgün okumam yazmam yok kasetli kitap setleri almışlar. Robby diye bir robot vardı. Her fasikülde bunların maceralarıyla birlikte yeni kelimeler, şarkılar. çok eğlenceliydi. küçükken friendsdir, will & gracedir zamanın güzel sitcomlarını altyazıyla izlerdim. sonra liseye kadar bu şekilde kendi çabamla öğrendim. lisede özel okulda okudum. hazırlık +bütün derslerimiz ingilizceydi. derken yurtdışı, üniversitede de eğitim dili ingilizce...

şimdi de mesleki ingilizce geliştirebilmek için internetten kitaplardan kendi kendime bir şeyler karalıyorum.
  • patiska  (12.12.13 21:39:26) 
10 senedir amarigadayım. KPDS 90+ idi. TUS'da tulum çıkardıydım 2-3 dâfe. Ama pek bi boka yaramadı. Temin bölüm başganının garşısında, gan ter içinde gak guk ediyodum. Odadan çıkınca sunturlu bi kufür savurdum gendime, Türkçe!


  • compadrito  (12.12.13 21:55:55) 
ortaokul hazırlıktan başladım öğrenmeye, film-dizi-kitap-internet-oyun olmasaydı şu an tercüman değildim diyebilirim. bu olay tamamen sevmek ve kendini geliştirmek.


  • awareim  (13.12.13 08:20:53) 
e zamanla. dizi izleye izleye degisik deyimleri, kaliplari, unlemleri ogrendim. master tezimi kompil ingilizce yazdim zaten 100 sayfa falan. amerika'ya WAT yapmaya gitmistim bundan ta 7 sene once, onun cok bir faydasi olmadi gerci; 3 ay kime yeter.

simdi de avrupada yasiyorum. etrafimda turk yok, o yuzden ingilizce ve cok cok az fransizca konusuyorum mecbur. yalniz cumle kurma kolayligim karsimdakinin ingilizce bilgisine gore degisiyor garip sekilde. ingilizcesi iyi olanlarla cok daha derin anlasabiliyorum. diger turlu "ulan simdi bu cumleyi daha nasil basit soylerim?" diye dusunmekten curcunaya donuyor cumle.
  • osuruklu  (13.12.13 13:51:45) 
oyundan ingilizce ogrendim diyenlerin agzina kurekle vurasim geliyor.


  • bigl0rd  (13.12.13 19:38:24 ~ 14.12.13 21:23:32) 
[]

Bu adamın aksanı İngiliz aksanı di mi? GOSS Make Up Artist

www.youtube.com

Konuşma stili, telaffuzu ve harmonysi çok güzel geliyor kulağıma da... Tam olarak nereye ait merak ettim, yani İngiliz aksanı sanırım da o da çeşit çeşit ya malum. Merak ettim.


 
sO - british.


  • allanpoe  (12.12.13 18:58:32) 
sO - british.


  • allanpoe  (12.12.13 18:58:32) 
[]

Turf-çeviri

As a team you will be asked to take responsibility for building capacity, finding volunteer leaders, and contacting voters in a particular "turf" or community.

burda bahsedilen "turf" ne demek oluyor? cümle içindeki karşılığı nedir?

aynı belgede başka bir yerde şöyle bir tanımı yapılmış.

Turf: The geographic area of precincts assigned to an organizer or other Field staffer.

 
Wikipedia'da "slang for territory" denmiş. arazi, çevre, ortalık, bölge gibi çevrilebilir. Burada da verilen tanıma göre "belli bir mahalle", "belli bir semt" olarak tanımlanabilir.


  • aychovsky  (12.12.13 16:42:23) 
bir takım olarak sizden kapasite arttırma, gönüllü lider bulma ve belli bir bölge ya da topluluktaki oyverenlerle iletişime geçmeniz için sorumluluk almanız istenecek.

turf, aslında bizim tam argo deyimimizle "çöplük" olarak çevrilebilir. örn: burası benim çöplüğüm'deki gibi.
  • thracian  (12.12.13 16:59:29 ~ 17:00:48) 
[]

Amerika dil okulları hakkında

Ben Amerikan kültürü okuyorum.dolayisiyla bu yaz evde oturmak yerine 1-2 ay Amerika'da geçirmek istiyorum. Work and travel araştırdım yaklaşık 7000 tl bir para vermemiz gerekiyor ve orda ne tur zorluklar ile karşılasıp karsilasmayacagimiz muamma.
Cok düşündüm bu konuda ama bir türlü net karar veremedim gitmeye wat ile.

Benim sorum su wat yerine bu miktar bir parayla (7000)oraya 1-2 ay dil okulu vb bir seye gitsem olur mu? Bu para bana yeter mı ?

Yurtdışı danışmanı şirketlere para yedirmeden kendim nasıl ayarlarım?
Bu konuda internetten bir seyler araştırmak istediğimde hemen ilk sırada danışman şirketlerin sayfaları çıkıyor bu nedenle az bilgi var.ozellikle kendisi bu münasebetle Amerika'ya gitmiş olanlardan bilgi istiyorum.

Buraya bir seyler bilip yazanların fikirleri benim icin müthiş bir rehber olacak.yardimci olacaklara şimdiden teşekkürler

 
sözlükte dil kursuna gitmişlerin entry lerini yakalamaya ve onlarla iletişime geçmeye çalış. en güzel bilgiyi onlardan alırsın. o başlıklara yönel. kişileri bulduktan sonra iletişime geçmek için buradan başlık aç. işte ykyt ye ulaşır mısınız diye, biz sizi bağlarız.


  • ykyt  (12.12.13 18:11:41) 
7.000 liraya bence 1-2 aylığına gidilir. ben ingiltere'de kaldım uzun süre, amerika'yı çok bilmiyorum ama çok da farklı değildir heralde.

fakat bence şunu düşünün, 1-2 aylık ingilizce eğitimi size bi şey katacak mı ve değecek mi gittiğinize? deneyim olsun, benim param var zaten derseniz tamam, yurtdışında bi şekilde olmak her zaman için güzel. ama ingilizceniz orta seviye veya altı ise bence 1-2 ay çok az bi süre. ve tadı damağınızda da kalabilir gittiğiniz yeri severseniz; tam alışmışken geri dönmüş olursunuz.
  • nathanieltroy  (12.12.13 18:14:33) 
Aynı bölümü okurken ben de dil okuluna gittim konuşmam açılsın diye. Halledilecek çok şey var, danışmanlık olmadan gitmeyi aklından bile geçirme. Bu yüzden parayı çıkar aşağı yukarı, sadece amerika değil, kanada'ya falan da bak. ben vancouver'a gitmiştim 2 ay. hatta tam 7000 tl gitmişti, tam :) tabii 4 sene önce.


  • awareim  (13.12.13 08:27:28) 
[]

çeviri ricası

1)Unite for Change House Meetings for July 28th

2) Leaders build community by meeting people where they're at, and inviting them on a journey of action that is focused on meeting clear goals and outcomes that will help us win.


 
28 temmuz için "değişim için birleş (birlik ol)" ev ziyaretleri

liderler insanlarla bulundukları yerde buluşarak ve onları galibiyetimize yardım edecek açık hedefleri ve sonuçların karşılanmasına odaklanmış bir hareket yolculuğuna davet ederek bir topluluk inşa ederler (kurarlar)
  • thracian  (12.12.13 12:40:04) 
[]

türkçe meali

Each player has an allocated color, Red and Blue or White and Black[1] being conventional. Players take turns placing a stone of their color on a single cell within the overall playing board. The goal for each player is to form a connected path of their own stones linking the opposing sides of the board marked by their colors, before their opponent connects his or her sides in a similar fashion. The first player to complete his or her connection wins the game. The four corner hexagons each belong to both adjacent sides.
Since the first player to move in Hex has a distinct advantage, the pie rule is generally implemented for fairness. This rule allows the second player to choose whether to switch positions with the first player after the first player makes the first move.



 
Her oyuncunun ayrı bir rengi olur, geleneksel olarak, kırmızı ve mavi ya da beyaz ve siyah(1). Oyuncular sırayla kendi renklerindeki bir taşı oyun tahtası (kartonu) üzerindeki bir hücreye koyarlar. Her oyuncu için hedef kendi taşlarıyla oyun kartonunun karşı tarafındaki kendi renkleriyle rakibinden önce bir yol çizmektir. Bağlantıyı kuran ilk oyuncu kazanır. Dört köşeli altıgenlerin (o ne demekse) her biri bitişik taraflara aittir.

Hex oyununda ilk oynayanın belirli bir avantajı olduğu için, pie kuralı (en.wikipedia.org) genel olarak uygulanır. Bu kuralda ikinci oyuncuya ilk oyuncu hamlesini yaptığında taraf değiştirme hakkı verilir.
  • [silinmiş]  (11.12.13 22:42:34) 
[]

ingilizce kurs önerisi

sevgili mr. brown'lar,

malum iş hayatında artık olmazsa olmaz ingilizcemi geliştirmek istiyorum. gelin görün ki kurslar hakkında hiç bilgim yok. geçen hafta english time'ın avea kampanyasını gördüm. 4 kur toplam 16 ay sürüyor ve 3200 tl imiş taksitli fiyatı. başka da biyeri aramadım henüz.

kadıköy civarında hangi kursu önerirsiniz?

 
Peki önerin nedir?


  • kumulatifvergimatrahi  (12.12.13 07:06:07) 
hocam kurs dışında bireysel kendin çalışmayacaksan hangi kursa gittiğinin emin ol hiçbir önemi yok. isme bak işine evine yakın bir yere git konuş ama evde kendin de çalış.


  • bay b  (15.12.13 10:26:59) 
[]

violence consist of fear

bu doğru bir cümle mi ? şiddet korkudan doğar gibi bir anlamda kullanmaya çalıştım




 
benim kulağıma hoş gelmedi ama "violence consists of fear" biraz daha sanki.


  • tzum_tzum  (11.12.13 20:54:06) 
s takısı olacak doğru da anlamsal olarak?


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (11.12.13 20:55:45) 
"consists in" daha doğru sanki.

english.stackexchange.com
languagetips.wordpress.com
  • tzum_tzum  (11.12.13 21:00:22 ~ 21:02:20) 
Fear engenders violence diyin, consist of burada istediğiniz anlamı vermiyo


  • gungo  (11.12.13 21:28:35) 
[]

çeviri önerisi

"Learning is a lifelong project." cümlesini "Öğrenmenin yaşı yoktur" diye çevirmek saçma mı olur? yoksa uygun mudur?

Bir de ek olarak "house meetings" ne anlama geliyor? Seçim kampanyası ile alakalı bir kılavuzda geçiyor.


 
ev ziyareti oluyor sanırım. parti çalışanları ev ev gezip bilgilendirme yapıyorlar. (jehovah's witnesses vol.2)

cümleyi de öyle çevir gitsin, bizdeki deyimle karşılaman daha iyi olur.
  • thracian  (11.12.13 15:47:43) 
Saçma olmaz, aksine çok şık olur. Ancak serbest mi çalışıyorsunuz, onu bilemedim. Yoksa mot-a-mot çevirisi "öğrenmek, yaşam boyu süren bir projedir" gibi bir cümle olur. House Meetings ise bizim belediye başkan adaylarının yaptığı gibi "kapı kapı ziyaret" oluyor, "ev buluşmaları" veya "ev ziyareti" diye çevrilebilir.


  • cok sey hakkinda az sey bilen adam  (11.12.13 15:50:45) 
[]

Acil --- bir cümlecik çeviri

"Projenin Ar-Ge Web portalından girişinin yapıldığına dair özet proje bilgisi" diyeceğiz İngilizce :(




 
böyle olur mu, onu söyleyin bari: Summarized project information regarding the registry of the project has been made via R&D web portal

:)

(regarding'den sonra verb olmaz gibi ama neyse...)

edit 2: "regarding that" dersem olur ama sanki?
  • vercingetorix  (11.12.13 09:31:25 ~ 09:33:27) 
"Brief project information regarding the input of the project to the R&D Web Portal" olur mu?


  • starborn  (11.12.13 09:46:57 ~ 09:49:15) 
registry aklıma gelmemişti. duruma göre registry de uygun, evet.

edit: aslında yaptığınız çeviri, "has been made" kısmını silerseniz gayet uygun.
  • starborn  (11.12.13 09:48:07 ~ 09:49:03) 
"Summarized project information regarding that the registry of the project has been made via R&D web portal" deyip yolladım 2 dk önce.. son kez buraya baksaymışım keşke :( ümidi kesmiştim. "Summerized" yerine "brief" daha güzel olurmuş, tüh, hiç aklıma gelmedi.. neyse aklımda bulunur artık, çok teşekkürler :)


  • vercingetorix  (11.12.13 10:03:07) 
[]

tek cumle ceviri dostlarim.

TEk cumle ceviri dostlarim

Aslinda buradaki "relax" in olayini merak ediyorum desem daha saflastirmis olurum soruyu.

"the assumptions about investor preferences are not really ones that can be relaxed without departing from the spirit of the model..."

 
yatirimci tercihleri konusundaki varsayimlar aslinda modelin ruhundan uzaklasmadan hafifletilebilir olanlar degildir.

varsayimlarimizi biraz gevsetmek, baska ihtimallere acik olmak anlamina geliyor.
www.englishforums.com
  • el desaparecido  (11.12.13 00:06:05) 
[]

tek cümlelik ceviri

Tüketici, cayma hakkı süresi içinde malın mutat kullanımı sebebiyle meydana gelen değişiklik ve bozulmalardan sorumlu değildir.

ingilizceye çevirebilirseniz çok sevinirim.


 
The consumer is not responsible for the changes or breakdowns because of customary usage during the duration of right of withdrawal.

edit: mutat'ın ne demen olduğunu bilmediğim için tureng kullandım. o kelimenin çevirisini onaylatırsan bir şekilde daha iyi olur.

mutat: customary

edit2: alttaki çeviri daha iyi.
  • himmet dayi  (10.12.13 17:00:19 ~ 19:31:28) 
[]

enfes bir şarkı ingilizcesi iyi biri sözlerini çevirirse çok sevinirim

enfes bir şarkı ingilizcesi iyi biri sözlerini çevirirse çok sevinirim

www.zapkolik.com

This Is My Time

If you're feelin' kind of down!
And nothing really,
seems to work out right!
Your troubles might be awful!
But don't you let,
your head hang down tonight!

Just remember what it feels like!
To be standing at the top,
come on and shout it out!

This is my time!
this is my life,
And I'll live it!
The way that I want it!
This is my time!
Made up my mind!
and it feels like,
I'm gonna make it!
This is my time!
This is my life!

Don't you think about the past!
Just let your future dreams inspire you!
Come and get your act together!
Just believe in what you can really do!

Just remember what it feels like!
To be standing at the top,
come on and shout it out!

This is my time!
This is my life,
and I'll live it!
The way that I want it!
This is my time!
Made up my mind!
And it feels like,
I'm gonna make it!
This is my time!
This is my life!

Never give it up!
Never give it up!
This is my time!
This is my life!
This is my time!
This is my life!

This is my time!
This is my life,
and I'll live it!
The way that I want it!
This is my time!
This is my life!

This is my time!
This is my life,
and I'll live it!
The way that I want it!
This is my time!
Made up my mind!
And it feels like,
I'm gonna make it!
This is my time!
This is my life!

I never give it up!
Never give it up!
This is my time!
This is my life!
Never give it up!

 
çok üstün körü oldu ve müzikaliteye dikkat etmedim, idarelik:

Eğer üzgün gibi hissediyorsan
ve hiçbir şey
sonunda düzgün olmuyorsa
dertlerin çok kötü olabilir
ama izin verme
bu akşam başının eğilmesine

sadece nasıl hissettirdiğini hatırla
zirvede durmanın
hadi bağır

bu benim zamanım
bu benim hayatım
ve onu yaşayacağım
istediğim şekilde
kararımı verdim
ve galiba
bunu başaracağım
bu benim zamanım
bu benim hayatım

geçmişi düşünme
sadece hayallerinin sana ilham vermesine izin ver
hadi kendini topla
sadece yapabileceğine inan

sadece nasıl hissettirdiğini hatırla
zirvede durmanın
hadi bağır

bu benim zamanım
bu benim hayatım
ve onu yaşayacağım
istediğim şekilde
kararımı verdim
ve galiba
bunu başaracağım
bu benim zamanım
bu benim hayatım

asla pes etme
asla pes etme
bu benim zamanım
bu benim hayatım
bu benim zamanım
bu benim hayatım


bu benim zamanım
bu benim hayatım
ve onu yaşayacağım
istediğim şekilde
bu benim zamanım
bu benim hayatım


bu benim zamanım
bu benim hayatım
ve onu yaşayacağım
istediğim şekilde
bu benim zamanım
kararımı verdim
ve galiba
bunu başaracağım
bu benim zamanım
bu benim hayatım

asla pes etmem
asla pes etme
bu benim zamanım
bu benim hayatım
asla pes etme
  • yakuza123  (10.12.13 05:16:53) 
hiçte yazdığın gibi idarelik değil aksine mükemmel bir çeviri olmuş çok teşekkürler.


  • seyyalselaleezer  (11.12.13 00:15:58) 
[]

ingilizce geliştirme

dostlar önümde yaklaşık 5-6 aylık bir boşluk var. ingilizce seviyem de yds gibi bir sınavdan 60 civarı alacak düzeyde. benim isteğim bu süreçte seviyemi biraz daha arttırmak. yds notumu fikir vermek açısından söyledim, yoksa hedefim yds'den yüksek almak falan değil. okuduğum yabancı kitap, makaleleri, filmleri biraz daha iyi anlayabilmek tek amacım.

bana bu konuda tavsiyeleriniz var mı?

(yurtdışına, kursa gidemem. yani daha çok evde yapabileceğim şeyleri önerirseniz çok iyi olur.)

 
ingilizce altyazılı film dizi olabilir.


  • justinho26  (09.12.13 22:48:37) 
ingilizce altyazılı, mümkünse altyazısısz film/dizi izlemek.
bol bol okumak.
kendi çapında çeviriler yapmak, he iki yönde de.
  • falafila  (09.12.13 23:19:18) 
[]

Resimde ne diyor?

www.facebook.com




 
ahlaki değerlerinin olması için bir dine mensup olman gerekmiyor. Eğer doğru ve yanlışı ayıramıyorsan empati kuramıyorsun demektir.


  • fuerteventura  (09.12.13 20:23:01) 
ahlak için dinlere ihtiyacınız yoktur. doğruyla yanlışı birbirinden ayıramıyorsanız sorun empatiden yoksun olmanızdır dinden değil...


  • kisa bisey olsun istemistim  (09.12.13 20:23:44 ~ 20:27:09) 
ahlaki değerlere sahip olmak için dine ihtiyacın yok. doğruyu yanlıştan ayıramıyorsan, dinsizliğinden değil empati kuramamandandır.


  • pauldude  (09.12.13 20:24:54) 
[]

Özel Şirket İsmi çevirisi

Mesela X Yazılım adında bir firma var. Her yerde de adı geçiyor. Bunu "X Software" olarak mı çevirmek gerek, yoksa olduğu gibi bırakılmalı mı?




 
mesela bir bankanın adını ingilizceye çevirmezler ama bir yazılım şirketinin adı çevrilebilir diye düşünüyorum. escort bilgisayar yıllarca escort computer markasını da kullanmıştı..


  • lepetitprince  (09.12.13 19:55:02) 
biz fatura bilgisi vs. verme durumları haricinde çeviriyoruz şirketimiz ismini. "Y Foreign Trade" olarak kullanıyoruz.

fakat resmi bir evrakta geçecek bir yer için veriyorsak türkçe olarak tam ünvanı kullanmalarını istiyoruz "Y Dış Ticaret Ltd. Şti." gibi
  • silent storm  (09.12.13 20:29:02) 
Reklam, tanıtım icin cevrilir, hukuki ve resmi islemler icin Turkce orijinali kullanilir.


  • compadrito  (09.12.13 20:52:25) 
[]

I hear you kaba mı oluyor

Telefon geldiğinde müşteri ismini söylüyor. Ben de buyrun sizi dinliyorum anlamında I hear you diyorum. Düşündüm de Sabırsız veya kabaca mı oluyor acaba?




 
yanlıs bi kere hear denmez o durumda listen denir


  • partizan  (09.12.13 17:00:27) 
Duyduk dermiş gibi kaba evet. Başka bişi bul bence.


  • ekaterina  (09.12.13 17:02:31) 
I hear you, seni/sizi anlıyorum (bir kulağımdan girip diğerinden çıkmıyor) anlamında kullanılır. buyrun sizi dinliyorum için kendinizi tanıtmanız gerekiyorsa tanıtıp I'm listening demeniz kafi. sonrasında how can I help you? diye de ekliyeblirsiniz.


  • nwnd  (09.12.13 17:06:11 ~ 17:07:32) 
i am listening to you desen?


  • yue  (09.12.13 17:06:48) 
I hear you buyrun olurmu ya. I am listening diceksin


  • dafuq  (09.12.13 17:14:15) 
kestirmeden "how can i help you" da denebilir.


  • anonimyususer  (09.12.13 17:53:08) 
"I hear you", seni/sizi işitiyorum anlamına ve ayrıca seni/sizi anlıyorum anlamına geliyor. Telefon görüşmesinde "I hear you" dediğinizde, karşı tarafın çok yüksek sesle konuştuğu anlamı ("Bağırman(ız)a gerek yok" gibi bir anlam) çıkabiliyor. Dolayısıyla kaba da olabiliyor. "I'm listening (to you)" diyebilirsiniz.


  • m e l t e m  (09.12.13 17:58:32 ~ 18:06:50) 
I hear you, anladim anlaminda kullanilabilir, ama senin durumunda kullanimi yerinde degil.


  • jemjum  (09.12.13 18:14:14) 
Call center gibi bi görevde değilim. Müşteriyle birebir görüşüyorum da bazen dahili telefonla da arıyor. Alınmamıştır ama artık demiyim bari adama öyle :)


  • fuzzy olmak istemistim  (09.12.13 19:03:12) 
[]

who I am talking to

who am I talking to? soru oldugu ıcın o formda tamam

who I am talking to is abdulrahman.

bunda grammar acıdan bır sorun yok degıl mı

 
grammar olarak olmasa da öyle bir kullanım şekli olmadığından garip olur bence.

ama illa da olsun dersen arkasına bi isim geldikten sonra grammar açısından sıkıntı yok.
  • enerji muhendisi  (09.12.13 00:16:47) 
evet kullanım olarak pratik degıl zaten yukardakı soruya cevap olarak da bı seyı oturtamamıstım kafamda sımdı rahatladım. tesekkurler


  • cokponcik  (09.12.13 00:18:59) 
Hiçbir sorun yok, gayet normal bir kullanım yerine göre. "Konuştuğum kişi bilmemkim" diyorsun yani.


  • aguilas negras  (09.12.13 00:24:49) 
tam cumle bu kadarsa cok turkce dusunulmus. dilin kendi kalibinda dusunsen daha iyi bence.

kiminle konusuyorum?
konustugum kisi abdulrahman.

bence uygunu:

who is this?
I am talking to abdulrahman.

(eger mesele telefonda karsiya sormak ve size kimle konustugunuzu soran birine de cevap vermekse..)
  • idexo  (09.12.13 07:11:07) 
"abdurrahman is who i am talking to" daha doğru sanki.


  • nereye bu gidis  (09.12.13 08:56:06) 
yok zaten pratik bir kalıp degil bundan once 4-5 farklı sekilde cevaplarım cevaplarsam ama yapı olarak aklıma takılmıstı sadece. tesekkurler hepinize


  • cokponcik  (09.12.13 11:29:59) 
"who I am talking to is abdulrahman." burada hata "who" yu kullanmanız. "who" kim demek olduğu için, cümlenin başında sadece soru sorma amacıyla kullanılabilir. "whom" derseniz doğru olur. ancak en iyisi "I am talking to abdulrahman." cümlesini kullanmak.


  • m e l t e m  (09.12.13 16:10:58 ~ 16:11:32) 
öyle bir kural yok meltem.


  • cokponcik  (09.12.13 16:15:02) 
[]

Cheepie nedir kardeşim? =(

Cheepie nedir arkadaş çeviremedim ya. =(

"john josselyn was told by "two Indian and an Indess" who came running into his house that Cheepie, their Devil, had passed over the field gliding in the air with a long rope hanging from one of his legs, looking like an Englshman, dressed in a hat and coat, shoes and stockings, and portending death."

Indess'i de anlamadım ayrıca. sondaki portending de pretending midir acaba? yanlış olabilir gibi geldi ne bileyim ya. =(

bi ara yer ismi mi dedim ama böyle bir yer bi tek queensland'de var. olamaz orası. =(

 
Cheepie özel isim burda. Açıklama olarak da "onların şeytanları" demiş, bağlamı biliyorsan oturtursun muhtemelen.

Indess de Indian'ın dişisi için uydurulmuş bir kelime gibi. Emin olamadım ama.
  • megafon  (08.12.13 16:25:41 ~ 16:34:08) 
portend: tureng.com
Cheepie de şeytanlarına verilen isim, ama şeytan derken tam bizim düşündüğümüz anlamda olmayabilir.
books.google.com.tr
  • yalnux  (08.12.13 16:36:37) 
[]

nedir bu?(link: ingilizce veya fransızca)

bir tane ürünün girişini yapmam gerekiyor ancak necidir çözemedim bir türlü. ingilizce ve fransızca linklerini koydum. aslında yabancı dil bilgisiyle de pek alakası yok ama... makyajla ilgili bi şey ama nedir, ne derler sizin dilde?


www.clarins.co.uk
www.clarins.fr

 
primer, yani fondotenin altina sürülen bir nevi astar. türkcede de primer olarak gecme olasiligi yüksek.


  • shi aila  (08.12.13 13:34:17) 
eski kiz arkadasim baz derdi buna. denildigi gibi, fondotenden once suruluyor. hatta gereksiz detay olcak ama bb krem diye bi sey varmis, krem, fondoten, baz, maz hepsi bir aradaymis. niye biliyorum lan ben bunlari?


  • osuruklu  (08.12.13 14:03:54) 
[]

meme tam olarak nedir nasıl okunur?

sb




 
mim


  • rhollor  (08.12.13 03:04:39) 
Miim hatta miğm


  • comptrol  (08.12.13 05:10:19) 
kendi kendini kopyalayan kültürel öğecik gibi bişi oluyor tanımı, gen in kültürel analoğu işte bir nevi.

örnek: yakın zamandan inönizm fenomeni mesela
  • kyha  (08.12.13 05:29:38 ~ 05:29:51) 
memiş, tombis, memeler bas kaldirmis şeklinde okuyorum


  • ceycey e  (08.12.13 10:12:31) 
9 gag dekilerden bahsediyorsanız, bi örnekle açıklayabilirim sanırım; mesela paranoyak papağan meme'i var. hepimizin başına gelen, düşündüğü paranoyak düşünceleri sembolize ediyor.
mesela eve akşam bi yolda yürürken arkada yürüyen birini farkedince bi an aklında "beni öldürmek için takip ediyor biri" diye geçirirsin ya 1 saniyeliğine.
işte o meme uygun olur bu olay için.
  • innerbliss  (08.12.13 17:09:46) 
[]

ingilizce bir anket sorusu çevirisi

What was your annual pay for your main employment to the nearest thousand (£), before tax?

ne diyor acaba burada?


 
Asıl işinin (ek iş, vb hariç) vergi öncesi yıllık maaşını binlik dilimde yuvarla (pound cinsinden) diyor. Örneğin, maaş 15300 ise 15 diye yuvarlanıyor. Çünkü zaten binlik dilimi soruyor. Maaş 3800 ise 4 diye yuvarlanabilir. ... diye anladım ben.


  • aychovsky  (07.12.13 16:02:14) 
vergi öncesi derken de brütü kastediyor.


  • nereye bu gidis  (07.12.13 16:05:10) 
ingilizcenizi, "click here to see her naked" seviyesinden daha ileri bir seviyeye cikarmaniz lazim diyor hocam...


  • compadrito  (07.12.13 16:12:33) 
vergi kesintisi olmadan (brüt) istihdam edildiğiniz yıllık ücretiniz binlik yuvarlama ile nedir?


  • AdamFawer  (08.12.13 18:07:09) 
[]

ladies and gentlemen ingilizcem yetmiyor yardım edin

çok ufak bir metin. ben çeviriyorum ama hep bir şeyler eksik. yardımcı olana 5 litrelik erikli su alabilirim.

Then, just as the pair got settled into a rhythm, Machin developed an ear problem. “I woke up in the middle of the night in agony; it was like someone was drilling into my ear.” He lost his hearing in one ear for around nine months, and is still learning to manage tinnitus.


 
ve sonra, tam da bir ritmde anlaştıkları sırada, marchin'in kulağı rahatsızlandı. "gecenin ortasında acıyla uyandım; sanki kulağımı deşiyorlardı" dokuz ay içinde bir kulağı duyma yetisini kaybetti; hala çınlamayı kontrol etmeyi öğrenmeye çalışıyor.


  • thracian  (07.12.13 01:04:38) 
[]

turkce ve ingilizcedeki cog hos sozcukler/obekler diger dillerde de var mi?

mesela "lan".ya da bir durumu tek bir kelime ekleyerek anlatma durumu mesela ingilizceki under-over ekleyerek yaratilan sifatlar sozcukler yuklemler. overpriced, overrated, overdoing it something, undersell vs. ya da kufurler. bizdeki kadar yaratici kufurler var mi mesela fransizcada ya da bildiginiz baska dillerde?

tesekkurler


 
İspanyolca'da ilk duyduğumda çok güldüğüm bir kalıp vardı. "Me cago en todo lo que se menea". Sinirlenince söyleniyor, anlamı "Hareket eden her şeye s.çayım"

Bir de "dar el gato por liebre" var ki, aslında atasözü, deyim değil de kelime anlamı ile çevirince "kediyi kakıtmak" gibi bir anlamı var. Şuradan geliyormuş, zamanında adamın biri yemek için tavşan söylemiş, adama tavşan diye kedi eti yedirip, üstüne de tavşan eti diye deli gibi para almışlar. Deyim anlamı ise kandırmak.
  • aychovsky  (06.12.13 08:03:36) 
arapcanin bu konularda turkce gibi oldugunu soyledi arap bir arkadas. canli cansiz herseyi sikebiliyoz biz kufur olarak dedi. e turkcede de "beyninin sapini sikiyim" diye bir laf var yani. bu konularda yakiniz anlasilan.

fransizcada da var ama o kadar da yaratici kufurler var mi bilmiyorum, henuz ogrenemedim. iste; tasaklarimi ye, agzin acik geber, orospu cocugu, anani sikiyim, osbirci, pic, got, sic, bok tarzi seyler duydum simdiye kadar. ama tabii turkcedeki o "orospu anali" veyahut "anasi sikismis" tarzi tumturakli ve cinsiyetci kufurlerinin yerini tutar mi bilmiyorum muadilleri.

bir de ispanyolcada nasil yazildigini bilmiyorum ama "pero me pikel kulo" diye okunan bir sey soylemisti arkadas. "gotum kasiniyor" demekmis :D kufur degil tabi gerci ama komik gelmisti ilk duyunca.
  • osuruklu  (06.12.13 15:08:44) 
japonca da "be ya" gibi, "da ze" falan var.


  • sage  (06.12.13 18:33:34) 
[]

Fransızca çevirene yüz bin

benim fransızcam yetmedi. çevirebilir misiniz?

harfi harfine değil de kısaca anlatsanız da olur


 
meali 5 aşağı 5 yukarı bu;
"2013 uçuşumuzun sonuna gelmiş bulunmaktayız, umarım memnun kalmışsınızdır. uçuş sırasında bazı trubulanslar yaşanmış olabilir lakin bu normal. şu anda 2014 uçuşu transferi için hazırlanmaktayız. valizinizden ihtiyacınız olmayan herşeyi çıkarın; umutsuzluk mutsuzluk vs. umudu sankın valizinizden çıkarmayın. bir sonraki duragınız saglk sans mutluluk iyilik ve sevgi. yolculuğunuzun süresi 12 ay. 31 aralıkta bulusuluyor.

daha ciddi olursak
iyi noeller size, noel herşeyi durdurup bütün aile ve arkadaslar ile bir araya gelmek için cok guzel bir fırsat. onlarla gecirilen her vakit mutluluğuuz icin vazgecilmezdir. onlarla güzel vakit gecirmenizi temenni ederim.

yeni yıl icin kalbimin deriniklerinden size mutlulluklar

esenlikle saglıkla kalın
iyi seneler"
  • nwnd  (06.12.13 02:15:50) 
[]

çok kısa çeviri

Should that change, I will contact you.

bu tam olarak ne demek ?
''should that change '' den sonra soru işareti falan yok.
Yani ''durumun değişeceğini'' mi söylemek istiyor.Yoksa ''Eğer durum değişirse'' gibi birşey mi?

daha yardımcı olması açısıdan tüm mesaj

Thank you for your email. Unfortunately at this time I do not have a position to offer you. Should that change, I will contact you.

 
Durum değişmeli, seni haberdar ederim.

gibi bir anlam çıkardım ben.
  • solidmemo96  (05.12.13 21:37:55) 
Bunu değiştirmek gerek. Seninle iletişime geçeceğim.


  • bugax  (05.12.13 21:40:19) 
durum değişirse sizinle irtibata geçeceklermiş.


  • marcelorios  (05.12.13 21:43:08) 
(eğer) durum değişirse


  • ermanen  (05.12.13 21:45:12 ~ 21:47:31) 
doğru olan marcalorios'un çevirisidir. durum değişmeli diye bir çeviri nedir? ama okumanın yaşı yok, devam.


  • thracian  (05.12.13 22:08:46) 
Şu anda size uygun iş yok, durum değişirse bildiririm.


  • saatgeceninonikisi  (05.12.13 22:25:54) 
[]

Konser Kaydı, Televizyondan Kayıt, Radyodan Kayıt

terimlerinin İngilizcesi nedir müdür? "Album Genre" kısmına gireceğim de, uygun çeviri nedir bilemedim.




 
1-live
2-tv rip
3-radio rip
salladım ama neden olmasın.
  • hasmetizm  (05.12.13 21:01:26) 
konser kaydı için concert recording kullanabilirsiniz.
eğer televizyon ve radyodan yapılan yayın canlı kayıt yayını ise. örneğin bir konser kaydı veriliyorsa. bu yine concert recording'e giriyor. sonuçta size iletilen medya konserde canlı kaydedilmiş olan.(kaydın kullanıcıya ulaşırken bozulmasını eğer ayırt etmek istiyorsanız genre kısmına değil ama comment kısmına tv/radio recording diye not düşebilirsiniz) yok eğer televizyonda veya radyoda o an canlı dönüyorsa iş o zaman radio performance veya tv performance.
bir de bunlardan ayrı canlı kayıt edilmiş albumler vardır onlar da live album.
  • nwnd  (05.12.13 21:19:31) 
[]

mülakat öncesi ingilizce tekrarı

a dostlar yarın çok istediğim bir firmayla mülakata giriyorum.

büyük ihtimalle ingilizce yazılı sınav - ve speaking olacak.

çok hızlı şekilde gramer vs tekrar edebileceğim bir site önerir misiniz?
video falan değil, hızlıca gözatacağım, temel şeyleri hatırlayacağım bir yer olmalı ki çuvallamayayım..

hele bir de ingilizce mülakat soruları ve cevaplar konulu bişey de çok işimi görür..

zamanım kalırsa aynısının excel hatırlatmalı versiyonu da süper olur, her türlü önerinize açığım.

şans dile bana duyuru, tenk yu :)

 
  • japon askeri  (05.12.13 20:50:22) 
[]

Yine ben yine çeviri

Olmuyor olmuyor, çeviremedim bir türlü. Bi el atarsanız pek memnun olurum.

"A State's voluntary act, however, has long been held to cede to international law subject matter that was originally under the State's sovereignty."


 
Eyalet gönüllülük yasası, orijinal olarak eyaletin kendi hükmündeyken, uzun süredir uluslararası hukuk kanununa tabi tutulmuştur.


  • hiko seijuro  (05.12.13 16:58:25 ~ 17:01:57) 
[]

İngilizce bilenler bi iki dk bakar mı?

60 derecede ’cross staining’’ problemiyle karşılaştık.
ı nasıl çeviririz??

Çok teşekkürler

 
60 derece dediğiniz şey sıcaklık mı? hangi konuyla ilgili bu cümle?


  • kül  (05.12.13 12:01:13) 
We have faced with cross staining problem on 60 degree


  • croswell  (05.12.13 12:03:34) 
We have encountered a cross staining problem at 60 degrees Celsius.


  • beriberi  (05.12.13 12:12:11) 
evet yıkama sıcaklığı..
derecelerde at mi kullanırız on mu??

  • kismisolungac  (05.12.13 12:17:50) 
derece icin at kullanmalisiniz


  • beriberi  (05.12.13 12:20:44) 
+1 beriberi


  • sadegazoz  (05.12.13 12:27:07) 
[]

kısacık bi çeviri

we have managed to optimise the entire process enabling us to markedly reduce prices for the xxxx




 
işlemi bütünlemesine geliştirerek, x'in fiyatlarını farkedilir ölçüde düşürmeyi basardık.


  • el desaparecido  (05.12.13 09:46:16) 
xxxx fiyatlarını önemli ölçüde azaltan işlemin tamamını optimize etmeyi başardık.


  • tomofilli hasan  (05.12.13 10:02:49) 
xxx fiyatlarını önemli ölçüde azaltmamızı sağlayan işlemin tamamını optimize etmeyi başardık.


  • olivia ofrenda  (05.12.13 11:46:35) 
[]

ing tur

These operations take place on a global scale, involving different branches of a company, or different companies, who are possibly in different continents.




 
farklı kıtalarda olması muhtemel bir şirketin farklı dalları, veya farklı şirketleri içeren bu operasyon küresel düzeyde yer alır.


  • dark colours  (05.12.13 02:09:40) 
[]

ispanyolca bilen ?

Varsa bi sarki cevirebilecek birisi var midir bu saatte buralarda




 
şarkının ingilizce çevirisi vardır illa ki diye düşünüyorum. ordan türkçeye çevirmek daha kolay olabilir bemce. tabi bu bemce.

ispanyolcayla alakam riki martin ve shakira şarkıları kadar.
  • dark colours  (05.12.13 01:44:20) 
[]

sunları veya istedigi birkacını cevırebılecek olan?

beyler kafam davul kusura bakmayın hıc halım yok kuzenın odevı varmıs:(


Logistics: a new word for an old process?

Giving old jobs or industries new, interesting-sounding names is something which is often

criticised today. Rubbish collectors have been called “environmental waste operatives,” and

people who work in fast food restaurants “food preparation executives.” Some people have

suggested that “logistics” is nothing but a new word for what used to called “transportation.”

However, there is more to it than that. It is certainly true that transport is an important part of

logistics, but logistics also involves other processes.

Another common misunderstanding is that logistics is the same thing as supply chain

management. Supply chain management, however, is only one part of logistics - its practical

part.

Far from being a new, fashionable word, the term “logistics” was first used in a business context

back in the early 1950s. It comes from military language: the improvement of supply processes

has always been a vital part of military planning. Much modern logistics has its origins not only

in recent theories of “just in time” management, but dates back to the Second World War. In

the army, it was seen as a branch of engineering. The engineering department of the British

army, the Royal Army Ordnance Corps, changed its name to the Royal Logistics Corps nearly

twenty years ago.

Logistics has become so important because the changing world means it is necessary to

radically rethink how products are delivered. And not only products: logistics also deals with

the delivery of services, information, or energy – gas or electricity.

As has already been noted, logistics is more than just transportation. It also incorporates lessons

from just in time and total quality management, looking at overall processes (inventories, co-
ordination of activities, maximalisation of available resources), rather than just supply chains.

In a modern organisation, many different operations take place at the same time. All of these

operations are interconnected, and have to reach the same project output. These operations take

place on a global scale, involving different branches of a company, or different companies, who

are possibly in different continents. This makes logistics, much more than delivering a package

from point A to point B, a necessity.

Companies such as Norbert Dentressangle or Eddie Stobart have not just renamed themselves as

“logistics” organisations, but have actually rethought their entire working procedures. They are

no longer just delivery companies with a fleet of trucks, but now work as logistics consultants,

managing the supply chain from start to finish.

Not surprisingly, the way in which things are transported has become a significant question for

companies attempting to cut their carbon emissions. Rationalising transportation processes is

one crucial way of doing this. This has given rise to the field of “reverse logistics.” Reverse

logistics deals with problems of waste products, used packaging, the return of defective or

excess products.

 
Lojistik: Eski bir işleme verilen yeni bir isim mi?
Eski meslek ve endüstrilere yeni, albenili ismler verilmesi bazıları tarafından eleştirilir. Çöpçülere "çevresel atık işleyicisi" ve

hızlı yemek sektöründe çalışanlara "gıda yöneticisi" deniyor mesela. Bazıları "lojistik" kelimesinin "nakliyecilik" ten bir farkı olmadığını savunuyor.

Ancak, is bununla sınırlı değil. Lojistigin büyük kısmının taşımacılık olduğu doğru, fakat lojistik daha fazla şeyler içeriyor.

Bir diğer yanlış anlaşılma da, lojistigin temin zinciri yönetimi ile aynı şey olduğu. Ancak, bu yalnızca lojistigin bir parçası-pratikte görünün kısmı.

Lojistik kelimesi yeni olmadığı gibi, 1950lerden bu yana kullanılan bir terim.

Askeriye dilinden gelir ve askeriyede temin işleminin geliştirilmesi, askeri planlamada hep önemli bir rol almıştır. Daha modern lojistigin kaynağı yeni "tam zamanında" teorileri değil, ikinci dünya savaşına dayanır.Orduda, mühendisliğe bağlı bir kısımdır.

Britanya ordusunun mühendislik departmanı 20 sene önce adını lojistik departmanı diye değiştirdi.

Lojistik çok önemli çünkü değişen dünyada ürünlerin nasıl ulaştırıldığı çok önemli. .Ve sadece ürünler değil, hizmet, bilgi, enerji ve gazın ulaştırılması da lojistiktir.
  • el desaparecido  (04.12.13 22:56:58 ~ 23:14:35) 
1 ... • ... • 112 • ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.