Ekşi Duyuru

üstüne koya koya.
direkt 1 milyonluk araba kendi başına alamaz yeni işe giren ortama bir insan.
işi ceo'luk vs değilse.
anası babası yardım ediyodur, birikmişi vardır, eski arabasını 600 e satıp 400k kredi çekecektir vs
ki şu an araba almanın tam sırası alacaksan sen de al derim

çoğu aileden zengin. dışarıya kendi çalışıp almış gibi pazarlanıyor.

İşe yeni başlamış olabilir ama arka planda senelerdir işçi gibi çalışıyor olabilir, ailesinden parası olabilir vs

Benim gördüğüm en çok “ param yok” diye ağlayandan daha çok para çıkıyor, parası varmış gibi gösteriş peşinde olanlar da borç batağında. Köylü tipli filan diye gördüklerinin çoğunda arsa filan oluyor örneğin para işleri belli olmuyor, barzo tipli adamların ağzında diş yok 5 tane apartmanı var mesela

Birikim, yatırım, zenginlik, kredi...

Sendeki biraz algıda seçicilik de olabilir, çoğunluk böyleymiş gibi yazmışsın ama cebinde 1000 tlsi dahi olmayan bir çok çalışan var.

Ayrıca ülkemizde borçlanmak kadar kolay bir şey yok.

Ben sana cok temiz bir yorum yapayim

Gercekten bazi insanlar anadan babadan cok saglam destekli olabiliyor.

Bana babam 25 yasinda oldugumda 1 tur atmak icin arabasini vermezdi

fakat fakir diye bildigimiz yan komsumuz 15 yasindaki ogluna ehliyetsiz sursun diye araba almisti.

Yazdiklarimi hafife almayin bazi ana babalar yastik altindaki son altinini bile bozduruyor canim evladim mutlu olsun diye tabi her ana baba boyle degil.

Yada mesela bazi insanlarin koyde findik ceviz yada fistik tarzi urunleri olabiliyor onlari satipta ev araba alabilenlerde var.

Mesela kurt kokenli arkadaslarim vardi onlar biz hep boyle yapiyoruz diyorlardi 8-12 kardes aile bi araya gelip her sene 1 kisiye maasin bi kismini yada birikimlerini verip ev araba sahibi yapiolardi. Sonrada evlendiriyolarmis.

Aile cok onemli bir faktor yani

aileden alıyorlar. kendi çalışıp almış gibi takılıyorlar. paranın 5te birinin kendisi verse, kalanını ailesi veriyor.

Kalkış ve inişte bebişiniz allah korusun koridora doğru uçmasın diyedir belki.. çocuk sonuçta. Cam kenari olursa en fazla on koltuga carpar vb..

Güvenlik veya konfor sebebiyle olsa gerek. Bilgim yok, akıl yürütüyorum sadece. Siz bir bilenden öğrenin.

Bebek kucağınızda olacağı için koltuktaki diğer yolcular tuvalete kalkmak istediğinde zor bir operasyon olacak. Bebekle ayağa kalkmak, geri oturmak. Yolcu tuvaletten geldiğinde tekrarlamak vs.
Bir de mesela bebek kucağınızda uyursa o zaman koltuktaki diğer yolcular tuvalete gitmek istese de bebeği uyandırmamak için belki de kalkamayacaklar.
Ayrıca koridordan birileri yürüyor, yemekler ve içecekler geçiyor onlara uzanabilir.
Ayrıca cama yakın iki koltuğa sıcak içecek servisi yaparken bir sarsıntı veya kaza olursa bebeğin yanma riski var.

Pek çok sebepten bebekli yolcu için cam kenarı daha doğru görünüyor.

Acil durumlarda da cama yakın olan iki yolcu koridor sırasında oturan bebek ve yolcuyu ezip üstlerinden atlamaya çalışıp sıkıntı yaratabilir belki.

makereal.tldraw.com

örnek : x.com

openai api key'iniz varsa tam istediğiniz gibi bir site.

Teşekkür ederim tam istediğim ama api key’im yok ne yazık ki.

alt limit olarak 5 dolarlık api key alabilirsiniz.

Bana göre en büyük avantajı mobil uygulaması ve panel kullanım kolaylığı. Mobil uygulamadan ürün dahi yükleyebiliyorsunuz, tüm süreçlere anında müdahale edebiliyorsunuz. Ürün/sipariş sorularına, stok güncelleme konularında bu hız önem kazanıyor.
Trendyol panelde baya kolay ürün yüklemek. Hepsiburada, N11, Pazarama'ya ürün yüklemek ciddi zorlu bir süreç. Stok güncelleme vs yine sıkıntılı. Ayrıca bu pazaryerlerinin mobili kötü, ki Pazarama'nın daha satıcı için mobil uygulaması dahi yok.
Trendyol'un genel olarak eğitimleri, canlı desteği, müdahalesi daha hızlı diğerlerine nazaran. (Tamamen iyi demiyorum, diğerleri ile kıyasladığımda)
Onun dışında Trendyol ciddi manada satıcıyı mağdur ediyor, mesela kargoda bir sorun yaşandığında, kargo kaybolduğunda, yanlış kişiye vs teslim edildiğinde direkt alıcıya ücret iadesi yapıp kendisi aradan çekilip sorunu sen çöz diyor. Kargo ile anlaşma yaptığı ve öncesi süreci kendisi yönettiği halde sonunda sana atıyor topu. Ha bu hepsinde aynı aslında politika böyle ama baştan bilmekte fayda var.
Hepsiburada hakedişi diğerlerinden daha geç yatırıyor, sanırım 35 gündü süresi. Açıkçası hiçbir pazaryeri iyi değil, komisyon kargo reklam vs derken satış ücretinin tam yarısını yatırıyor neredeyse. Ama şu aşamada en iyisi Trendyol, trafiği fazla çünkü.
Bu işe başlayacaksanız önceden tüm araştırmanızı güzelce yapın derim naçizane. Facebook grupları "60tl'lik üründe satıcıdan niye kargo kesiyor" diye sorup altı ay sonunda bırakanlarla dolu.
Bol satışlar dilerim açarsanız.

Portfolyo*

İletişim fakülteleri istemez dümdüz puanla girersin. Güzel sanatlarda olan varsa (Mimar Sinan?) o isteyebilir.

İletişim Fakültesi diyor. Çok teşekkür ederim.

radyo televizyon sinema okumalı mısın o ayrı tartışma konusu ama :D

(not: Kadir Has lisans, Bournemouth directing master, Marmara sinema doktora terk biriyim :)

Vallahi sadece o çevreye yakın olayım diye istiyorum. Bahçeşehir lisesinde matematik öğretmenliği yapıyorum %100 burs veriyorlar. Bir dünya boş zamanım var. Beni hiçbir yere götürmese de olur, zihin açan tek bir kelime duysam yeter o ortamda.

Rts Portfolyo istemez evet. Cevaplarınızdan anladığım kadarıyla sadece deneyim olsun, çevre olsun istiyorsunuz o açıdan rts güzel bölüm evet. Mesleki açıdan sektör berbat çünkü :)

Not: Yeditepe radyo tv sinema mezunu

www.hepsiburada.com

Ben monitörümden 144 hz alabilmek için bilgisayardaki usb-c'den monitördeki display port'a kablo aldım öyle kullanıyorum.

HDMI'dan veri aktarımı düşük hızda oluyor dp'ye göre.

İç rahatlaması için bir de boş yuksek derece yapılabilir. Tertemiz kullanılır.

iyi olur hem deterjan kalıntısı varsa o da gider.

Aynı işlemi değil de boş çalıştırın çamaşır suyu hem iyi hem kötü durulanması çok zor olduğu için duru su ile geçilmesi iyi olur.

bir kere daha yap ama makinenin içtabanında suyun tahliye edildiği yer var oradaki suyuda bir bez ile al bir kapaklı mazgalımsı bişey var çevrilince açılan

Boş çalıştır evet. Çamaşır suyuyla yıkanmış, tekrar durulansın. Şahsen güvenmem de, yıkamışsınız artık.

Çamaşır suyu değil de bol bol sirke dökün. Ama ön yıkamada sirke gideceği için deterjan gözünü de ssirkeyle doldurun. Hem durulanmış olur detarjan olmadığı için hem sirkenin dezenfekte etme etkisinden de yaralanmış olursunuz. En yüksek derece 65 mi. En yüksek ve en yoğun programda yıkayın garanti olsun

Abi fotodan net anlasilmiyor. Yani misal genel kullanımı iyi gibi de kauçuk kötü durumda olabilir. Tyre cracking yazınca fotolarda çıkıyor nasıl olduğu.
Onun dışında dişler bence iyi yani. Bozuk para koyarak daha iyi anlarsin.

Onun gibi bir şey yoksa ve üretim tarihinden itibaren çok fazla zaman gecmediyse (üreticinin hiç kullanilmasa bile çöpe atilmali dediği tarih 10 sene, hiç kullanilmasa bile yıllık kontrol edilmesi gerekir dediği 5 sene)

neyse ama diş durumu iyi gibi. madeni 1tl'yi koyacaksınız, üstündeki türkiye cumhuriyeti yazısını okuyamamanız halinde diş durumu iyi denilebilir.

vida girmiş dikkate almayalım demişsiniz ben orayı okumamışım:)

vida disinda sikinti goremedim.
lastik eger 5-6 yasin ustunde ise ben olsam almam, lastik sifir olsa bile almam.

peki bu tamir görmüş lastik baya farksız olur falan dedi ama şimdi yüksek hızlara çıkarken korkmama sebep olacak bir şey var mı? yüksek hız derken 140 falan max. zaten 2 küsür yaşında lastik diye endişe ediyordum.

140km gibi bir hizda bisey olma olasiligi dusuk.
25 senedir arac kullaniyorum, yavas kullandigim soylenemez.
onlarca defa civi yuzunden lastik deligi kapattirdim.
bir kere bile lastik dagitmak gibi birsey basima gelmedi.

her civi girdigine lastik cop olacak olsa bitmisiz...

zemini sağlam değil. dağın üstüne binlerce kazık çakarak o blokları yaptılar. beyaz yaka silxme projeleriydi zaten. başka yerden bakın, önerim.

altınoran'da panaroma evlerinde oturdum, güneypark 1'i (yani altınoran'ın yanındaki site) de gezdim.

o civardaki (marina+altınoran+güneypark) oturulacak en iyi site altınoran, orada da eğer 4 kişilik aile iseniz panaroma'da 4.5+1'lerde oturacaksınız. diğer yalı evleri falan (havuzlara bakan) geneli küçük evler ve onların 1 kapalı otopark hakkı var. öte yandan akşam saatlerinde çok keyifli oluyor, küçük aile için ideal diyebilirim. kötü yanı altınoran 10 senelik site oldu, yönetimi çok iyi ama sağında solunda dökülmeye başlamış yerler görebilirsiniz. (zemininde problem yok) (bir de en altta vadi konakları var, altınoran'daki en büyük daireler orada ama fiyatlar çok yüksek)

güneypark'daki daireler genel itibariyle çok büyük 200m2 gibi, onda da ev size büyük gelebilir. ayrıca orası çok kozmopolit, altınoran'da iranlı, rus, ukraynalı falan çok, ama güneypark bildiğin birleşmiş milletler, o yüzden komşu çok önemli, daha sonra rahatsız olma ihtimaliniz var. bir de güneypark'ın araç girişi çıkışı çok abuk, içerisi de (açık otopark tarafı) çık sıkışık.

Gülçimen yıldız da
Ankara döneri için ise Çankaya lokantası
Düveroğlu lahmacun
Balık için ise verçwnik hoşuma gidiyor benim
Benim test ettiklerim bunlar belki daha yerler vardır ama bilemiyorum

esat meşhur gülçimen aspava.
kızılay ciğerci müslüm.
çorba için kızılay rumeli.
benim favorilerim.

Gulcimen ne ya arkadaslar :))
Hassas yani belligun sokak’in ordaki asil grrcek ozcelik aspava tabii ki.
Ankaraliyim.

Hangi Aspava'ya gidip beğenmediğini belirtirsen denk geldiğin ilk Ankaralı "Yanlış olana gitmişsin. En iyisi X'teki" diyecek. Çünkü hemen hepsi vasat ve üstü civarında. Daha güzel döner yapan yerler var. En yakın olanına git. Özellikle ismi tekrarlanan istiyorsan Yıldız ya da Özçelik. Esat yani.

Kebap 49'a gidebilirsin.

-aspava diye bir yemek yok. onun için aspava yiyemezsin :-(
- şimdilerde hepsi aynı mantık çalışıyor ve 300-400-TL aralığında.
- iyi bir döner yemek istiyorsan aspavalardan uzak dur.
-akay yokuşundaki ( çıkarken solda ) mutlu döner bence angaranın en iyilerinden. geçen ay gittiğimde 230-TL idi. yanında ikramları da var.
- iyi bir kebap için Anafartalar caddesinde Merhaba pide ve kebap çok iyidir.
- iskitler sanayideki (özel timin arkasındaki sokak) ciğerci hala güzel.
afiyetle

aspava diye bir yemek yok +1

aspava, ankara'da bir konsepte dönüştü. sınırsız cacık, patates, salata vs ikramlarıyla.

aspava'ların klasik yiyeceği ilk zamanlarda "sosoğanlı" denilen, sonra içine kaşar da eklenmesiyle adı "ssk" olan soslu, soğanlı, kaşarlı döner dürüm. bu konsept ilk çıktığında bir tek bu vardı zaten, kebap çeşidi falan yoktu. o yüzden bütün aspava'larda vardır.

aspava gurme döner yenecek yer değildir. güzel ankara döneri için farklı mekanlar var, sözlük'te birçok başlıkta inceleniyor, hem iyi dönerciler, hem diğerleri. millet cici piknik'e bayılır mesela, ama çok bozdu, yağı ağızda donuyor ne yağı kullanıyorlarsa. eski diye, kömürde pişiriyor diye millet bunun hastası, ben sevmem. balgat'taki çağrı canbolat bu aralar favorim.

aspava diyorduk. hepsinin döneri birbirine benziyor. burada aspava'ları birbirinden ayıran şey ikramları. biri soslu patatesin yanında kaşarlı patates de veriyor, biri dönerli patates de veriyor. tatlı olarak hepsi standart dondurmalı irmik veriyor, ama biri yanında profiterol de veriyor, öteki künefe veriyor. kimin hangisini tercih ettiğine göre aspava'nın tercih edilebilirliği değişiyor. o yüzden kime sorsan "yanlış aspava'ya gitmişsin" diyecek. bak mesela ankara'nın en sevilen, en kalabalık, kapısında kuyruk olan aspavası olan gülçimen'i yukarıda gömmüşler.

hassas'taki özçelik aspava'nın olayı, bu konsepti (aspava ismini değil, bu sınırsız cacık, patates konseptini ve sosoğanlı dürümü) ilk yapan olması. bundan sonra esat caddesindeki üçlü, reşit galip'in başındaki yıldız beyi falan açıldı. yani hassas hassas diye tutturmanın alemi yok, ha döneri kebabı güzel, ikramları iyi, yolunuz düşerse gidin de özellikle gitmenize gerek yok. çünkü ötekilerden pek de farkı yok. bence tek numarası ilk çıkması. o yüzden "orijinali orası" gibi bir algı var.

incek tarafındaki aspava'lara gitmeyin tamamı çok kötü.

ilkbahar'da oran aspava güzeldir, gidebilirsiniz.

son zamanlarda gittiklerim içinde verebileceğim tavsiye bunlar.

Hepinize ayrı ayrı tesekkur ederim..

Benim zamanımda ASPAVA, Kebap 49 gibi Ankara'ya özgü bir kebapçı zinciriydi. Birçok yerde şubesi vardı ve hepsinde lezzet, servis, kalite, temizlik, fiyatlar birbirinin tamamen aynıydı

Hatta ASPAVA, Allah Sağlık Para Afiyet Versin Amin Sözünün baş harflerinden meydana gelmekteydi.

Ben ayrıldıktan sonra oralarda bir şeyler mi değişti?

@Mirket

hangi zamandan bahsediyorsun bilmiyorum ama ASPAVA hiçbir zaman her yerde şubesi olan bir kebapçı zinciri olmadı. açılımı doğru. ilk aspava 1964 yılında bir güreşçinin ulus'ta açtığı küçük bir dükkan. öyle soslu soğanlı dürüm falan değil, ufak bir kebapçı. 90'ların sonu 2000'lerin başına kadar da bu ismi kullanıp açılan farklı kebapçılar var, birbirinin şubesi değil. hatta hatırlıyorum bizim mahallede (beşevler) de vardı, annem orada döner yedirirdi bana, dürüm mürüm değil, servis döner. "yağsız karasız (yanıksız yani) olsun" dediğimi hatırlıyorum.

90'ların sonu, 2000'lerin başı gibi hassas'taki özçelik aspava bir konsept çıkardı. soslu soğanlı döner dürüm. yanında cacık ve patates veriyor, salata malata çiğköfte falan yok. çıkışta da çay ve uzun marlboro ikram ediyor. geç saatlere kadar da açık, hatta belki 24 saat tam hatırlamıyorum. tam içkili bir gecenin üstüne güzel kafayla karın doyurmalık. biraz tutunca esat caddesi'nde ve civarında çoğalmaya başladılar, yine hepsi farklı. rekabet çoğalmaya başlayınca ikramları arttırıp yanına salata, çiğköfte vs eklemeye başladılar. öyle öyle çoğaldı hepsi. sarhoş doyuran gece yemeği ankara'nın simgesi bir hale döndü.

Aspavaya baktım da bildiğin bir çeşit iskendermiş :d artık ilk çıkan dönercide döner yemek daha mantikli

@kibritsuyu,
Yazdıklarından ve biraz da Google araştırmasından sonra çok yanlış hatırladığımı anladım. Bilgi için teşekkürler.

Bozcaada. Ama arabalilar ixin ctesi-pazartesi feribotlari cok dolu, oncesinde ve sonrasinda izin almali olabilir ancak. Araba yoksa her turlu ok

Gerci yakin demissiniz ama bilemedim. Yakin olarak Edirne/Erikli veya avsa, bandirma gibi lokasyonlar olabilir

@mor oje teşekküre ederim :) Bozcaadayı düşündük ama giden herkes fiyatlardan çok yakınıyor. arabalıyız. dediğiniz gibi biraz son ana kaldık.

longosphere e gidicez hem bu haftasonu hem 30 ağustosta, geçen sene çok eğlenmiştik tam 3 günllük tatil yeri.

Valla bodrum cesme su bu olarak dusununce bozcaada o kadar cosmamis bence ya. Her sene gideb biri olarak rahatlikla soyleyebilirim. Oteller gayet uygun cogu yere gore mesela. Merkezdeki meyhaneleri bilemem ama vahit hala iyi fiyat mesela. :)

haftasonu herkesin gitmeyi planladığı klasik yerlere gitmiyorum. deniz biraz yüzüp açılınca neredeyse her yerde aynı. belirli bir yaştan sonra kalabalık, sıkışık yerler mantıksız geliyor.

avşa adası

Mavi gol

Istanbuldayz

Bir yere kaçamıyorum iş yok para da yok :))

tarihi öne al bence çünkü yılbaşı haftası olduğu için fiyatlar yüksek olur o hafta. yılbaşını geçirmeyip boşuna yılbaşı fiyatı ödersin.

Gemi turu yap direkt. Hem daha uygun hem her gün başka şehirdesin.

Avrupa düşünüyorsanız çok yanlış bir tarih olmuş, hem noel sebebiyle her yer kapalı olur, hem de dönüş biletleriniz muhtemelen çok pahalıya gelir. Avrupa düşünüyorsanız tarihlerinizi değiştirmenizi öneririm. Gene kasım sonu aralık başı içinde kalırsanız noel pazarlarını da görürsünüz.

bence sicak ve günlerin uzun oldugu bir yere git. manyak misin yoksa -10 derecede avrupa'da ne isin var? öglen 3'te hava karariyor. ben olsam yesil burun adalari'na giderdim. aralik'ta hava 28 derece :) eglenceyse eglence, yüzmeyse yüzme. dalis dersi ayarla. geceleri partile kop. rüya gibi yemin ederim. hayatinda kac kere bir takim adaya gittin sonucta?

noel pazarlarına git. colmar alsace bölgesi olabilir.

bi mekan +1

Sorularin:
1) bireysel
2) evet, bilmiyorum
3) booking.com veya hostelworld
4) ilk defa gidiyorsan acemelik doneminde gelismis ve duzenli ulkelere git. mesela isvec, danimarka, hollanda, belcika vs. bu ulkelerde hem ingilizcen gecer hem de toplu tasimadir trendir falan cok daha guvenilir. italya ispanyadir daha kaotik ulkelere acemiligini attiktan sonra gidersin.

1-bireysel git
2-madde 4'e göre ekim kasıma çek
3-booking.com
4-bilet kampanyalarına bak. en uygun bilet hangisiyse oraya git. çok şehir örneği hollanda, belçika, fransa. thy'den gidiş dönüş farklı bilet alabilirsin. tabii çok girişli vize alabilirsen.

yatırım alıyorsun. hükümet sübvanse edecektir hatta.

rekabet kuruluna takılmadığın sürece üretebilirsin.

istihdam, ek kollar, vergi yaratacak. devlet buna hayır demez.

yerli firmalar zaten çoğunluğu yurtdığına satıyor.
ford Otosan, Tofaş, Karsan, Hyundai, Toyota, Isuzu bunlara dokunmaz o yüzden.
çinlileri de yatırım olarak çekmek istiyorlar ama geleceklerini sanmam, o kadar yatırımı polonyaya yapıp avrupa pazarının içinden geçebilecekken türkiye gibi ne olduğu, ne yapacağı belli olmayan bir ülkeye yatırım yapmak aptallık olur.
ortada bir gaz alma durumu var gibi.

bitirsin ne olcak, zaten çoğu teşviklerle vb. ihracat yapan katma değer üretmeyen şirketler. atılım yapmıyorlar hiçbiri. asıl togg'u bitirebilir, ama rekabet iyidir. rekabet ile silkinip kendine gelebilirler.

türkiye pazarı bir otomotiv fabrikası için yeterli değil, potansiyeline asla ulaşamıyor. dolayısıyla çivi çakanı desteklemek lazım. ama ponzileri değil.

çinlilerin bundan haberi var mı?

@digits Var gibi gözüküyor :)

www.capital.com.tr

Çin vergi kararı Türkiye'nin kararı değil tepelerden geldi karar. Çin ağzıyla kuş tutsa yine bahane bulunur. Bu sefer resmi gazetede % 40 yerli parça, araç çalışırken ceddin deden çalsın. Durunca İzmir marşı.

İnsalar daha hala algilayamiyorlar. Japon kore ve Avrupa ve ABD firmaları Çin'in piyasayı ele geçirmesine müsade etmezler. Konunun bizle alakası yok.

@Fritz-X

Arkadaşlar gelişmeler gözünüzden kaçmış sizin. 4 Çinli firma birden Tr de fabrika kurmak için anlaştı, Dün Rte ile poz verdiler ve bu anlaşmaya istinaden anında %40 gümrük vergisi kalktı. Nereye izin vermiyolar aha oldu bitti işte.

devlet her şekilde karlı;
1. her şekilde vergisini hem kurumlardan hem vatandaştan alıyor.
2. istediği elektrikli araç piyasası dönüşümünü yaratıyor.
3. rekabet baskısıyla araç fiyatlarını belli bir düzeyde müdahale etmeden tutmayı başarıyor.

şirket de karlı:
1. ucuz ve tecrübeli işçilik, halihazırda otomotivde belli bir "knowledge" var.
2. gümrük birliği anlaşması vasıtasıyla ab'ye sıkıntısız ihraç olanağı var ve 85 milyonluk bir pazar var.
3. devletin teşvikleri var.
4. arkada çin devletinin desteği var, muhtemelen kredi kanalları da "icbc" yoluyla açılır.
5. 1 milyar dolar bana bir araç fabrikası kurmak için fazla "ufak" bir meblağ gibi geldi, buna ne dahil, ne değil bilmiyoruz. bence, fabrika bir montaj fabrikası olacak; sanmam ki üretim büyük oranda burada olsun; çin'de halihazırda çok ucuza imal edilmiş parçalar burada montajlanacak. eminim buna. o yüzde %40 vergisinin tekrar kalkmasının en önemli amacı bence bu olacak.

fakaat; kocaman bir fakat; zaten bağımsız karar alma mercileri sakatlanmış bir ülkeyi bu kadar uluslararası firmaların oyun sahası yapmak riskli bir şey, egemenlik açısından. hele hele antidemokratik bir ülkeninkini açmak daha sıkıntı. 90'ların sonunda, mercedes otobüslerinde yangın çıkmıştı, insanlar yanarak öldü bu ülkede. (bkz: 24 ekim 1997 karapınar trafik kazası) suçlu bulundu firma, tazminat falan derken; olay fabrikayı kapatırsak ekonomiz durur'a gelmişti. 2024 yılında ne türkiye eskisi kadar egemen ne şirketler eskisi kadar güçsüz. her şirket bir devlet.

üstelik dediğiniz gibi, halihazırda üretimi olan firmalar çinli firmanın karşısında rekabet avantajını yitirme riskiyle karşı karşıya. e devlet, işler buraya gelirse, o halde diğer firmalara da "ödün" verecek. gitti demokrasi.

hülasa, bazen olayları karmaşıklaştırmamak lazım. bu yatırımın uzun dönemde faydalı olacağına dair şüphelerim var.

not: iktisatspor.

Vay anasını ilk defa böyle bişey görüyorum. Normalde uzun vade hep daha ucuz olurdu ama enflasyonu hesaplayıp içine yediriyorlar ve sonraki dönem artışıyla korkutuyorlar demek.

Bence mantıksız. Neden 24 x 575 veresin, seneye yüzde 60 zam gelse öbür 12 ay 590 falan olacak zaten. Seneye bilmemkaç katına çıkacak mı diyorlar? Sözde enflasyon da düşüyor/düşecek.

12 aylık taahhüdü seçersem aylık 370 tl
24 aylık taahhüdü seçersem aylık 275 tl olabilir mi?

@ nhk

enflasyon gerçekten düşecek mi?

@rhan

24 ay: 575-TL + çin markalı dijital kol saati hediye ediyorlarmış. Saatin adı garip bişeydi.sim kart takılamayan uyduruk bişey sanırım.

www.dailymotion.com

Ticaret vs yapmıyorsa size zarar vermiyorsa kiradan çıktığında rafları söküp boya badanasını yaptıracaksa neden şikayet edeceksiniz ki etsenizde birşey çıkmaz gibi geliyor.

Kira kontratında tadilat yapamaz, amacı dışında kullanamaz diye maddeler yok mu?
Olması lazım.
Varsa eski haline getirilmesi ve amacına uygun kullanılması konusunda tebligat yapılır. Sözleşme feshi ve tahliye için dava açılır.

Ancak, kapalı bir hacmin içinin ne maksatla kullanıldığı sizi niye rahatsız ediyor kısmını anlamadım.

@mirket; Konusu geçen dairenin sahibi ben değilim. Bana kalsa istediğini yapsın. Bilgi için teşekkür ederim.

apartman yönetim planında buraların nasıl kullanılacağı hakkında bir karar var mı?
ilk toplantıda buraların amacı dışında kullanılmayacağı hakkında bir karar alınabilir. böyle kiracı uyarılır.

Oresı kiracının özel alanı olduğu için amacı dışında kullandığı iddianız sizin de başınızı ağrıtebilir

swifte çok ödersin. payoneer e bir bak bakalım biz onu kullanıyorduk daha uygundu..

kripto kullananlara tether(usdt) olarak gönderebilirsin masrafların azalır.

yurtdışında hesap aç wise vb.

Karşı tarafın binance cüzdanı varsa ordan tether gönderebilirsin. en kolayı bu
ben yıllardır bu şekilde para aktarıyorum yurtdışı hesaplarıma

Çikolata!

Ben herhangi bir Carrefour'a girip bol bol çikolata alıp getirmiştim. Daha pahalı ve artizan çikolatacılar da var elbette ama kalite farkı ne kadar bilmiyorum.

iyi sarabilirsen cesit cesit bira olur.
cikolata ve peynir olur kesinlikle.

ayakkabi kesinlikle deger. anneme biz son gelisinde buradan aldik, türkiye'deki 1 ayakkabi fiyatina (ayni marka, ayni model) iki ayakkabi ve bir ev terligi aldik. direkt magazalar yerine intersport gibi sitelere bakin. indirim yakalarsiniz kesin.

Genelde Turkiye'de luks algisi olan veya gorece nis olan urunlerde buyuk farklar olabiliyor. Luks algisi icin butun Columbia urunleri, nis olarak da mesela Vespa icin satilan Malossi eku, motorcu ayakkabisi vs.

Antwerp'deki ikinci el dukkani baya derli toplu ve duzgun seyler satiyorlardi, ilginizi cekerse diye soyluyorum.

Cikolata soylenmis zaten, illa en iyi belcika cikolatalari olmasi gerekmiyor. Marketlerde de idare edecek cikolatalar var.

seviyorsanız kesinlikle bira +1

türkiye ile kıyaslandığında colombia'nın malları ucuz kalıyor. action'da güzel ev ürünleri var onlar ucuz. çocuk kıyafetleri bir çok yerde ucuz (aslında normal fiyat ama bizim memlekette çocuk kıyafetleri çok pahalı).

PS5 dahil teknoloji ürünlerinin tamamı türkiyeden pahalı veya aynı fiyat. telefon ucuz ama onda da kayıt derdi var.

çikolata demişler ama çikolata türkiyeyle kıyaslanamayacak kadar pahalı. 3-4 euro'ya Schogetten paket çikolatalar var, TL'ye çevirince 100 liradan fazla yapıyor. ama çikolataları kaliteli, kesinlikle parasına değer. benim favorim leonidas. bir çok yerde şubesi var. hediyelik güzelce paketliyorlar ayrıca.

@trajikomix, Schogetten o fiyatlarin cok altinda olmasi lazim, tren istasyonu, benzinlik falan gibi yerlerde belki oyle yuksek olur. Belcikanin markasi olan cote d'or da var, bu 3 euro vardir temiz ama gramaji 180-200 gr falan olur.

Güzel peynirler var.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim

intersport derken turkiye'nin sitesi mi belcika'nin mi?

@mbond

Antwerp'de ikinci el dukkan dedigin neresi ve ne icin?
Columbia icin kendi magazina mi gidim?

@ermanen belcika tabii. oraya bakin. begendiginiz ürünleri belcika'ya gitmeden 2-3 gün önce siparis verin. siz oradayken elinize ulassin. otelle konusursaniz direkt otele yollarlar. su siralar intersportlarda %50 civari indirim var bazi ürünlerde.

Galiba bu linkteki yerdi ama emin degilim, Kringwinkel ifadesini aratinca cikiyor opsiyonlar, merkez istasyonuna yakindi. maps.app.goo.gl
Antika ufak urunler, sifir pahali ingilizce kitaplar, kutu oyunlari vs bulunabilir. Dandik seyler de denk gelebilir tabii. Ben bir goz atmayi seviyorum genelde pek birsey almasam bile.

Columbia'nin kendi magazasi da olur ama asil iyi fiyatlar outletler de oluyor. O da nerede vardir cevrede bilemiyorum.

Kabin bagajını ne ile taşıdığınızın bir önemi yok.
Boyutlara ve ağırlık kriterine uyması yeterli. Naylon poşetle de taşıyabilirsiniz, sırt çantasıyla da, valizle de.

Alacağınız sırt çantasının o boyuta sığacağına emin olun.

Kıvırarak, ittirerek sizin havayolunun ölçülerine sığıyorsa sorun yok.
x.com

Decathlon'dan aldığım 30 L çantayı kabin bagajı olarak kullandım yurtiçi ve yurtdışı uçuşlarda. Şimdiye kadar bir sorun çıkmadı.

80L hayir.
30L evet. cantanin boyutlarina bagli. o basüstü dolaba girmesi icin verilen maksimum bagaj boyutlarini gecmemeli.

Aslinda kafami kurcalayan sey su. Ornegin Pegasus 55x40x20 cm demis. Valiz cok sekil degistirmeyen bir sey oldugu icin cok problem yok. Ancak ben diyelim ki 50x26x20 cm canta aldim. Teoride bir problem yok ancak canta cok daha kolay sekil degistiren bir sey oldugu icin az esya koysam bile 20 cm 21 olabilir ve sigmayabilir diye dusundum, ama dogru mu onu da bilmiyorum

Çantanın kolay şekil değiştirebilen bir yapıda olması sizin için avantaj.

Yüzde 95 ihtimalle kimse hiçbir şey demeyecek. Olur da birisi dikkat ederse de size diyecek ki "şunun içine sığıyor mu, oraya koyup bana gösterin" siz de çantayı ittirip şekilde değiştirerek onun içine sokacaksınız.

sövalye michael +1 o bir avantaj. 1 cm uzun olmus falan o kadar killik yaratmazlar.

artık üretilmeyen bir araç. renault kullanıcısıyım sağlamlık sıkıntısı ve trim sesi mevcut olan bir araç. gerçi toyota da çok sağlam olmasada daha çok güven veriri. ancak suv gruplarındaki tecrübeler farklı olabilir.

Hangi Toyota modelini kullaniyordunuz? Yaris falan degilse ne kadar buyur bilemiyorum. Kucuk demiyorum bu arada, heybetine gore ic ferahli beklentinin altinda kalabilir. Arkadasta 1.2 benzinli vardi, bir sure kullandi, pek sikayeti yoktu. Renault dunyanin en iyisi arabasi olmayabilir ama pek kayda deger buyuk sikintilarini duymadim.

Auris kullanıyordum, sınıfına göre Auris fena değildi ama artık küçük geliyor ve alçak kalıyor.

Toyota'dan sonra renault yerine corolla, nissan ya da bir honda düşünülebilir belki. Kadjar kullanmadım ama talisman ve belki megane dışında toyota'dan üstün araçları olmadığı tahmininde bulunabilirim.

dizel otomatik olani bir arkadaşımda var, ben de daha önce çok kısa deneyimlemistim. motor ve şanzıman açısından sorunsuz olsa da kalite algısı, hissi ve konfor açısından bence yetersiz. çok boş, hafif hissettiriyor, trim sesleri de mevcuttu. ama geniş mi, evet geniş.

en kalitesiz suv olabilir.olmasa da 2. olur kesin .
toyota dan sonra kia sportage düşünebilrisiniz citroen aircross larda çok tuutu.

Hocam toyotadan şaşma toyota rav4 al.

Uzmanlar hafif topuklu giyilmesini öneriyor. Tamamen düz ya da babet tarzı ayakkabıların uzun süre giyilmesi sakıncalıymış. O yüzden bazen hafif topuklu bazen spor ayakkabı giyebilirsiniz rahat edebilirsiniz. Sorun hala devam ediyorsa tabii ki doktora sorabilirsiniz.

Sandaletin yorması normal.
Alışkın olmadığın için diğer ayakkabılarda rahat edemiyor olman da normal.
Ama ağrı deyince iş değişiyor. Bacaklarda ağrı deyince benim aklıma kısmi düztabanlık, tarak çökmesi falan geliyor. Bel ağrısı deyince de postür bozukluğu.

Yaşam kaliteni bozan bir şey yoksa yola devam. Ama rahatsızsan, postür bozukluğu varsa reformer pilatesle olayı çözersin. Ayaklar için ise bir ortopediste görünmende fayda var.
Ayakkabıları çok çabuk mu eskitiyorsun hep bir tarafa mı yamulup eskiyorlar soruları da geldi aklıma.

başka bir sebepten ortopediste göründüğümde doktor "biraz düztabanlık var ama ciddi bir şey değil, tedaviye gerek yok" demişti 3 sene kadar önce.

ondan şüphelendim, ayaklarımı ıslatıp yere iz çıkardığımda "düz taban görsellerine" hiç benzemiyor, sağlıklı ayak gibi görünüyorlar.

ayakkabılarım yıllarca dayanır, içe de basmam. dışarıdan görünüm olarak da yamuk, parantez bi durum yok.

bir sorun varsa çok başlangıç muhtemelen, uygun zamanda doktor göreyim.

Öncelikle biz ne söylesek boş, bir ortopedi uzmanına görünmekte fayda var.
Spor ayakkabıya çok alışınca ne giyseniz ayağınız -bir süre- yadırgayacak, rahat etmeyecek. Bu bence normal. Yazlıkta bir süre terlikle dolaşmaya alışıyorum, akabinde ofiste stiletto ölüm gibi geliyor.
Bu arada sandalet Birkenstock ise normal, enteresan bir biçimde o mantarımsı taban ayağı mahvediyor.

Benim ayaklarım taban çökmeli. Bazı doktorlar taban çökmesi yoktur düztabanlıktır o derler, bilmiyorum hafif ya da orta seviyede bir düztabanlık da olabilir, havada karada suda biraz uzun yürüsem biraz fazla ayakta kalsam her türlü ağrıyor. Çocukluktan beri çeşit çeşit tabanlıklar ve çeşit çeşit ortopedik tabanlı ayakkabılar terlikler çare olmadı. Hep ağrıyorlar.

Hatta 3 yaz önce anneme "çok yoruldum diyorsam bil ki ayaklarım çok ağrımıştır" dedikten sonra fark ettim böyle bir gerçeğimin olduğunu.

Onun için olabildiğince spor ayakkabı giyerim, normal günlük ayakkabılar beni paklamaz. Fakat ara ara da klasik hatta abiye ayakkabı giymem gerektiği için en topuksuzundan en yumuşağından bile alsam evet çok rahatsız eder. Sürekli spor ayakkabı giyen ve evde de yumuşak yabanlı terlik giyen bir insan için de normaldir bu.

Fakat ben içe de basarım, düztaban görüntüsü de olur ayağımla iz bırakınca. Sizde bunlar olmadığı halde ayakların ağrıması bana şunları düşündürdü:

1. Yakın zamanda (mesela pandemiden beri) kilo aldınız mı, ayrıca duruş bozukluğunuz var mı. Bunlar etkiler.

2. Magnezyum eksikliği çekiyor olabilirsiniz, ara ara kas krampları yaşıyorsanız, sebepsiz uykusuzluk oluyorsa, migrenimsi ağrılar oluyorsa veya migren varsa... magnezyum omega 3 ve d vitamini çok önemli.

3. Psikolojik ağrılar olabilir. İç dünyanızda itiraz ettiğiniz ama yapmak/olmak/gidip gelmek zorunda olduğunuz şeylere beyniniz bedeniniz üzerinden itiraz ediyor olabilir. Hatta topuk dikeni de böyledir.

Ortopediste gidip, benlik bişey yok derse fizik tedaviciye gidip bu yaşadığınız ayakkabı sıkıntısını ağrıları anlatın. Sorularınızı yöneltin. Elle tutulur bir sebep sonuç ilişkisi cevabı alamazsanız mutlaka psikoloğa gidin derim.

4. Şeker hastalığına yakın mısınız, o da ayakları rahatsız eder. Nöropati diye bir etkisi var diyabetin, şimdi aklıma geldi.

5. Belki nasırınız vardır, yeni oluşmuştur, bazen insan fark etmez, ona da bir bakın.

Ben daha basit birsey soyliyecegim eger ayaklarim agrirsa inatla bi kac hafta oyle giymeye devam edersem ayaklarim adapte olup agri geciyor bende

Outdoor firmalarında çok güzel çeşitler bulursun ama pahalı oluyorlar.

www.ersinoutdoor.com

çok pahalı orası ya.

Öyle kanka. Çoğu vergi ama öyle de bir şey var. Kalite para istiyor. Burada amortisörlü katlanır sandalye denemiştim misal, yok böyle bir rahatlık. Ben bir kere almayı seviyorum o yüzden acımam paraya keyif için.

Bizim işimizi fazlasıyla görüyor:

www.amazon.com.tr

www.amazon.com.tr

gayet memnunuz.

Biz de aynı sebeple Hags aldık bkz yazaryazmaz...'ın link'i. Gayet stabil, çok rahat ettik. Hem de hafif.

bu özellik office de var zaten.

www.youtube.com

auto-save özelliği office'te var.

buna ek olarak, dosyanızı cloud'a atabilirsiniz. mesela çalıştığınız dosyaları onedrive'da tutun. hem cloud'da aktarılmış olur hem de cihazdan kullanabilirsiniz. yani sadece pil bitmesini değil, bilgisayarın kapanıp bir daha hiç açılmama durumunu da gözönünde bulundurun.

Google Docs ve Google Numbers kullanabilirsiniz. İstediğiniz anda başka bilgisayardan çalışmanıza devam edebilme imkanı çok güzel.

Geçmez.
KBB uzmanına görün.
Normalde alerji hapıyla geçirilebilir ama sanki birkaç iğne yiyecek gibisin.

gecer.

daha once basima geldi 1-2 kez ozellikle alkol aldiktan sonra olabiliyor. cok sinir bozucu ama geciyor.

@antikadimag gece 3 duble rakı içmiştim. bünye alışık aslında, ilk kez böyle bir şey oldu dediğim gibi. karbonat/tuz dışında sizin yaptığınız bir şey var mıydı?

Kayışlardan olabilir.

klima açınca artıyor mu? buna bağlı olarak klima kompresörü veya şarj dinamosu kaynaklı olabilir. v kayışı da olabilir. bir de trigger geliyor aklıma ama bilemedim, yakın zamanda değiştiyse bir şeyleri atlamış olabilirler. trigger değişiminden sonra benim araçta da olmuştu benzer bir ses.

triger zincir megane 4'ün de benim de aklıma kayışlar geliyor da bilemedim. araba soğukken çalıştırdığımda ses gelmiyor motoru açıp dinliyorum bir süre sonra yola çıkıyorum 5-10 dakika sonra ara ara geliyor. v kayışına bir bebe pudrası döküp test edeyim. exper alırken kayış sert biraz demişti.

klima açınca da artmıyor, dün mesela 3-4 saat sürdüm klima açıkken yine ara ara geliyor ses. bazen hiç gelmiyor :)

Diy sheet Bender
diye ararsan
İşine yarayacak bir video bulursun. Herşey için YouTube da çözüm var

www.amazon.com

Özel penseleri de varmış

Ben bir anda kesiyorum, azaltarak değil. İradem çok güçlüdür övünmek gibi olmasın. Bir anda bıçak gibi kesip atıyorum.

%100 birakabilmis degilim ama en buyuk yontem markete gittiginde satin almamak. "oyle arada bazen" yiyecek kadar iradeli biri olsaydin bu soruyu sormazdin. ki ben de degilim. en etkili yontem hic almamak. o buskuvi dondurma puding vs eve gelirse 1-2 gun icinde tamamen tukeniyor. gece 2'de 'yok ya zararli bu" diyecek o iradeyi bulmak cok zor, o yuzden en basindan eve hic girmemeli bunlar.

(bkz: cold turkey) Ben de bağımlılık yapan şeyleri aniden bırakma taraftarıyım, içki, sigara ne varsa aniden bıraktım dönüşüm de olmadı.
Rafine şekeri defalarca bıraktım defalarca geri döndüm maalesef beni en zorlayan o olmuş demek ki.

Allen Carr amcanın da dediği gibi içinizdeki bağımlılık canavarını aç bırakıp öldürmeniz gerekiyor. Siz ufak ufak besledikçe o da hayatında devam edip sizi içeriden tırmalayıp daha fazlasını isteyecek. Aniden bırakmak gerekiyor. Dayanamayıp tüketirseniz de "aaa patladım hadi geri döneyim yekün" demek yerine ok böyle bişey oldu ama kararımı bozmamalı deyip tekrar tüketmemeye geri dönmek gerekiyor.

geceleri uyanıp şekerli bir şeyler yemeye başladıysan gidip koşa koşa şeker testi yaptırtıyorsun. normal değil.

İlk adım olarak bu şekerli ve paketli ürünleri SABAH VEYA ÖĞLEN (en geç öğlen) yemek iyi olur.

Gece uykusunu vaktinde ve kaliteli uyursanız şekerli paketli gıdalara ihtiyaç duymaz olursunuz 1-2 hafta içinde. Yaşadım oradan biliyorum.

Sonra, paketli gıdaları keserken şekerli gıdaları dışarıdan almak yerine evde sofra şekeriyle yapmak daha iyi bir çözüm olur, hem şekersen uzaklaşmaya da zemin hazırlar. Uyku alışkanlığını düzeltince zaten iştah da dengelenip şeker ihtiyacı da sıfıra yakınsayımca şekeri de kesersiniz.

Patates bezelye mısır havuç sebzedir, vakitlice ve ölçülü olduktan sonra yiyin.

önce o gıdalara ihtiyacının olmadığını kabullenmen gerek. onu anladıktan sonra hiç yemezsin zaten.

öncelikle yavaş yavaş değil bir anda kesmek gerekiyor evet. ayrıca akşam ve gece atıştırmalarını kesmek gerekiyor. atıştırma kısmı gündüz daha doğru. bir de daha sağlıklı tariflere yönelebilirsiniz paketli gıdalar yerine. örn pekmez, muzlu yulaflı tarifler, quark + bal gibi. Tabii pekmezi balı da kaşık kaşık yememek lazım, az bir şey bile kesiyor bir süre sonra. biraz direnmek gerekiyor.

söylendiği gibi bir anda bırakılmaz. sağlıklı atıştırmalıklara geçiniz. züber delly fellasın protein barları sizi keser.

Yesigin seylerin sekersizi satiliyor hocam cokokremin bile sekersizi var arastir

Bir gün that sugar film'i seyrettim. Ertesi gün sıfır şeker sıfır paketli gıda ile yaşamaya başladım. Yıllarca öyle devam etti.

Bir gün ölümlü dünyada bu kadar kısıtlamaya gerek yok dedim. Bugün İkea'ya gideceğim mesela. Bir tel kadayıf yemeden dönmem. Kemeraltına gitsem Şüt Çiçeğinden bademli kazandibi, Bostanlıda Bravodan dondurmamı yerim. Ama bunları toplasan yılda onu geçmez. Hiç hissetmiyorum yokluğunu.

birden bırakmak yerine sağlıklı atıştırmalıklara yönelmek +1

etrafında bulundurmamak, evde yapmamak hele az kişiyseniz bitirene kadar yiyorsunuz onun yerine arada bir dilim dışarda yemek.



gündüz saatlerinde özellikle çok hareketli olacağınız günlerde tüketmek. akşam 8'den sonra tatlı harici de yemeyin zaten.

birde şekersiz kahve ve çayın yanında tüketmek sanki daha iyi geliyor. bu bana ait bir gözlem.


illa market ürünlerine sarıyorum dersen evde yap daha iyi. ama yok evde bende beceri ne gezer dersen de bu sefer aldıklarının içeriğine göz at. bazılarında yazıyor, katkısız şusuz, busuz diye. bazıları dersen kağıtta yer kalmamış içine katılanları yazmaktan. faciadan kaçar gibi kaç.

çocuklara da yedirmeyin lütfen. geçen kadının biri doldurmuş a101 aburcuburu dağıtıyordu. ne desem olmaycaktı.

birden birakmak.
saglikli atistirmalik denen seylerin de hepsi cop paketli oldugu surece.

Yüzlerce elma, hurma, inciri sıkıştırıp pakete sokunca rafine şeker katkısı olmadığı için sağlıklı olmuyor o ürünler. Sağlıklı atıştırmalık varsa da o pakette satılan şeyler değil en azından.

Tatlandırıcılı sıfır şeker şeylerin de vücuttaki etkilerine bi bakın derim. Asıl problem burada tatlı bişeyler yeme dürtüsü bunu yok etmek gerekiyor yerine başka bişey koyarak da olmuyor sanki o iş. Elektronik sigarayla sigara bırakmaya benziyor öteki türlü.

protein shake al kurabiyeli çikolatı vs

şekeri ben yaban mersini, hurma gibi şeyler yiyerek bıraktım diyebilirim.
zamanında kolayı da meyveli soda falan içerek bırakmıştım, sonra meyveli sodayı da bıraktım zaten çok da sevmem soda :)
yani yerine sağlıklı bişeyler koymaya çalışabilirsin bazı arkadaşların da dediği gibi meyve falan da olabilir.
edit: ama gece kalkıp yemek de biraz garip bi arkadaşın dediği gibi şekere bi baktır bence de

@high hopes of the sozluk

Evet bu yontemde cok etkili. Yer degistirme yapabilirsin.

Yazın daha kolay değil mi? Sıkıntıdan yiyor çoğu insan. Dışarı çık, gez. Yerine aktivite koy.

Bir alışkanlığı bırakmanın en kolay yeri yerine başka “aktivite” koymak diyorlar. Şeker isteği geldiği an kafanı oyalayacak keyifli bir aktivite bulursan 15 dk içinde o isteğin geçtiğini göreceksin zamanla istemezsin, can sıkıntısı tetikliyor.

büyük şehirler, büyük ilçelerde yaşıyorsan paket ürünlerden kurtulmak mümkün değil, bir ara plastik kullanımımı düşürmek için girişimlerde bulundum ancak mümkün değil.

Lenovo Legion serisi. Butçenize göre seçin, hemen hepsi size uyar.

madam marta koyu var burgazada'da. bir kaç sene önce orada yüzmüştüm. güzeldi.
iskeleye aşağı yukarı 3km uzaklıkta, yürüyerek gidilebilir.

Bana dün sabah geldi, birkaç saat içinde aktive edebildim. Hız olarak turkcell hattımdan net daha yavaş, ama ilginç bir şekilde turkcell hattımdan daha çok çekiyor.

Hahaha ne insalar ne hayatlar var ya :)

Uyu uyu bişey olmaz, sinek falan da gelmez.

Arka camlardan birini açıp önüne penye gibi bir şey koyarsan hem hava gelir hem de sinek istilası bayağı kesilir diye düşündüm.

abi yanlis anlasilma olmasin, hayat benim degil, misafirim ben. zengin erkek seven kizlar eqlemesin.

kesinlikle cam kapalı uyuma.

kendi nefesinle boğulursun,
camı aç kadın çorabı gibi bir şey geçir kapıya hem hava gelir hem sineklik olur.

Bogulursun

arkadaşlar ne kadar da narinsiniz.

bi halt olmaz abi, babam hastanede acildeyken içeride kıçımı devirip biraz uzanacak bekleme sandalyesi bulamayıp defalarca uyudum arabada. kışın soğuk oluyor üşüyorsun da şu mevsimde bir halt olmaz. pencereyi 2 parmak aç, el girmeyecek kadar, yatır koltuğu devril uyu. belki sabaha karşı biraz soğuk olabilir, üstüne bi battaniye atarsın, mis gibi de uyursun. mayıs'ta muğla'da, eylül'de ankara'da açık otoparkta sabaha karşı çok üşümüştüm ama üstüm de inceydi. bi hırka falan olsa idare ederdi.

pencereyi iki parmak aç +1

deprem zamanında hatay'a gittiğimde uyumuştum. elbette sabaha doğru iyice hava soğuyor ama yapacak bir şey yok.

zehirlenme olayı ise klima açıkken oluyor:

m.haberturk.com

99 depreminden sonra ilk hafta arabada uyumayı baya denedim. Çekilecek eziyet değil yazın.
Onun yerine çadır ve hatta açık alan daha rahat geldi. Aşırı sıcak havasız nemli oluyor. Ergonomik olmaması da bir o kadar önemli.

Birkaç sene önce de bir otelde organizasyon hatası yüzünden epey kilolu bir arkadaşla kalmak zorunda kaldım. Öyle bir horluyordu ki kış günü Trakya'da arabada uyudum. Sabah beni ön koltukta battaniyeye sarılı dürüm gibi görenler durup inceliyorlardı uyandığımda.

sineği bu kadar kafaya takıyorsan git apartta yat başkan. sıcakta camı kapatıp uyunur mu? ben klima altında bile terliyorum.

hocam şundan alıyorsun;
www.trendyol.com

camı 2 parmak açık bırakıyorsun. kapıları kitleyip sabaha kadar mışıl mışıl uyuyorsun.

len çat diye boğulursun yazmışlar:) bişey olmaz tabiki ölmezsin ama rahat edemezsin, hafif arala en azından bir camı tül gibi file gibi bişey koyarsan o boşluğa sinek de gelmez. olm ben nerelerde uyudum da ölmedim araba ney. bişi olmaz.

Let go dan yari fiyatina alabilirsin

Yapar, yapanı tanıyorum çünkü. Dalga konusu da olmuştu. Yeter ki para var de devlete. Geri çevirmez.

Toros?

s-vinç
şaka şaka :) kale vinç geldi niyeyse aklıma, bu aralar evde kule vinç görünce kendinden geçen minik bir birey var ondan zaar.

Güven vinç
Güvenle kaldırır

Güven vinç varmış :(

Davinci vinç :)

Kaldıraç

Zirve vinç
Tepe vinç
Kavi-vinç (kavinç belki)

Kuvvet ile vinç'i karıştırıp kuvvinç bile yapabilirim şahsen :))

Yalçın vinç
Sağlam vinç
Çevik vinç

... :/

Demirbilek Vinç.

Kanuni

Anadolu Vinç
Türk Vinç
Sağlam Vinç

Dinç Vinç
İlginç Vinç
Kalkan Vinç
Yüksek Vinç
Gökdelen Vinç
Vinçenzo

Şirket ismine soyadını kullanmak da yaygın ama alınmış olabilir tabii.

İsim olsun madem.

STR Vinç

Salladım yani böyle bir şeyin kısaltması gibi ama güçlü imaj veren isim salla. Millet merak etsin anlamını. Canın sıkılınca bir cümle sallarsın. STR, strength kısaltması zaten. Uluslararası olan firmalar da öyle bakar belki. "Birşeyoğlu Vinç" de olabilir, heybetli ise tabii.

Ismin basri ise basri vinc makul

Sand :')

hepsi on numara, hepsini düşüneceğim :)

Sebat Vinç

Ne olur bilemem ancak google’landığında sadece sizin markanızın çıkacağı bir isim en iyisi olur. Böylece mevcut ve yeni müşterilerinizi google’dan başka markalara kaptırmazsınız.

vinçtürk

pars vinç

Chatgpt:

Harika, yeni işiniz için tebrikler! İşte bazı isim önerileri:

Güçlü Vinç
Asya Vinç
Yıldız Vinç
Anadolu Vinç
Erciyes Vinç
Doğa Vinç
Metin Vinç
Doruk Vinç
Sağlam Vinç
Altın Vinç
Bu isimler, şirketinizin hizmet vereceği bölgeyi ve vinçlerin gücünü yansıtabilir. Umarım beğenirsiniz!

Elbette, işte farklı tarzda bazı isim önerileri:

Kuvvet Vinç
Atlas Vinç
Uzay Vinç
Nehir Vinç
Yüce Vinç
Toros Vinç
Efes Vinç
Volkan Vinç
Göktürk Vinç
Yüksel Vinç
Bu isimler de şirketinizin hizmet verdiği bölgenin doğasına ve gücüne atıfta bulunabilir. Umarım ilginizi çeker!

Anladım, işte daha kaliteli ve prestijli hissettirebilecek isim önerileri:

Prestij Vinç
Elit Vinç
Vizyon Vinç
Asil Vinç
İmparator Vinç
Nobel Vinç
İhtişam Vinç
Zaferan Vinç
Onur Vinç
Yücehan Vinç
Bu isimler, şirketinizin kalitesini ve güvenilirliğini yansıtabilir. Umarım aralarından birini beğenirsiniz!

Www vinc

kral vinç

Çare Vinç
Son Vinç
Tek Vinç
Tepe Vinç
Taşır Vinç
Devrilmez Vinç
Sarsılmaz Vinç
Hakiki Vinç

teleskop almayın. dürbün ya da monoscope alın. youtube’da 100 dolarlık ve 3000 dolarlık teleskoplar arasındaki farklara (size vereceği görüntüye) bakınca bana hak vereceksiniz.

heves geçtiğinde dürbünü satmak daha kolay.

Dürbün +1
www.kozmikanafor.com
www.kozmikanafor.com

Dürbün +1

Baska bir sey soyliycem; gecen hafta ofiste konustuk bu siteyi, kredi karti bilgilerini kopyalayabiliyorlarmis, ne olur ne olmaz sanal kart kullanin derim

Sorun olmuyor

Öyle yapayım, teşekkürler :) @mor oje

Rica ederim, gule gule kullanin simdiden ^^

tek pakette geldiği için her alışveriş 1 sayılıyormuş. sorun olmaz yani.

ben arka arkaya 2 siparişte toplam 15 kalem ürün aldım, sorunsuz geldi.

ben bir ay içinde 4 ayrı alışverişte toplam 200 parça falan aldım sorun olmadı.

24 ayar gram altın. (1,2,5,10,50,100... gramlıkları var. Gücüne göre)
veya Ata lira
veya İşciliksiz 22 ayar bilezik.

Ne kadar parça parça bozduracağını düşün. Büyüklüğü ona göre belirle

çeyrekten yürü ama eski tarihli al hep

22 ayarla çeyrek , yarım, tam devam et.

24 gram tabi ki fakat nakit bağlamak bana pek doğru gelmiyor,
Önceden kartla makasta azdı taksitte oluyordu çok iyiydi. Şimdi hepsi kaputt
Bu aralar ben bilezik alıyorum taksitle biraz fazla makas oluyor ama en azından peşin fiyatına bir de vade uzun olduğu için yapacak birşey yok.
Özet olarak nakit varsa 24 ayar direk kuyumcudan

22veya24ayar paketli halde satılan gram altınları mantıklı buluyorum özellikle fiyat araştırmak lazım.
İnternetten alınca biraz pahalı olabiliyor

kesme altın eskilerde iyi bir seçenekti ama şu an için en az kayıp yaşayacağınız ve rahat satabileceğiniz şey gram altındır. sertifikası içinden de çıkarmadan muhafaza edin.

22 ayar işçiliksiz bilezik

Hocam tek hatalı, sizin fotoyu sizden izinsiz paylaşan kişi.

Ama şunu da ekleyeyim, ben de bozulurdum. Silmedim o kişiyi, hatta hiç birşey demezdim bile. Ama bi ufak da olsa neden ki diye düşünür bozulurdum.

Bazen ben de gizliyorum. Derinlikli veya derinlikli değil. Onlara ne aq.. ister gizle ister gizleme. Aç hikayeyi.. film keyfi gezi keyfi kahve keyfii paylaş gitsin ne olacak.. ayrıca kuzenin de fena boş yapmış bence. Biri bana gizlese kafaya takmam banane.. benim de gizlediklerim var onlarsa aynı tepkiyi verir eminim.. o yüzden komple sal gitsin bence. Canını sıkma bunlar için.

Ne ile ilgiliydi ona göre daha iyi yorum yaparız. Yakın kuzeninse alınmıştır. Arkadaşın falan ekli olduğuna göre yakın kuzendir.

İnsta zaten hikayeler uzerinden dönen bişi diil mi? Hikayeni de gormucekse instanda olmasının mantığı ne? Doğru olanı yapmis

ben olsam ben de alınırdım. kuzenin haklı.

yaashajks. gelene hay hay, gidene bay bay. milletin bos yapmasini cekemem bu yastan sonra.
olsun demekte zor artik +1
her seyimi herkesle paylasmak zorunda miyim? demek ki kendimi sana her zaman o kadar yakin hissetmiyorum. kuzen de olsa ne alaka yani, kuzeni sen secip hayatina almadin ki. "onlara ne aq" +1 de benden.
ayrica o hikayeni ss alip paylasani da mik. yakin arkadaslarla paylasildigini görüyor o story'nin, ne bok yemeye milletin ss'ini aliyor?

İş angarya iş olduğu için asistanlar yapmak istemiyor. bu nedenle hoca kullanacağı birini arıyor.

Para almayacaksan ve iş yorucuysa yapma. Buna teaching assistant veya graduate asistant deniyor. Ofis boyluk gibi kullanılma olayı. Cv'ne yazsan da bir makale falan olmayacağı için kimse takmaz.

Size para verecek mi? Yoksa bu yeni nesil "exposure" muhabbeti gibi "cvine yazarsin" mi ?

Öyleyse öyle profesöre sokayım. Değilse bence paraya bakın. Cv'de üç ay asistan demek hiçbir resmi şey olmadan (eminim sallıyor hoca üniversite size ne verebilir resmi yani ise giris yok fatura yok bir şey yok) bir tık yalan olur.

Bu olay özellikle abd'de meşhur. Hocalar 6-7 sene işini yaptırıp sonra kapı önüne koyuyorlar.

Kadro veya para iste. Muhtemelen kadro vermez veya veremez. Bence para da vermek istemez

bedava çalıştıracak köle arıyor

cv'ne asistan olarak yazamazsın, adam sömürecek eleman arıyor öncelikle.

ayrıca asistan dediğin adam zaten ya yüksek lisans ya da doktora öğrencisidir, henüz hoca falan değildir. doktora ders içeriği oluşturacak bir yeterlilikleri yok. sen de o alanda doktoranı tamamlamış değilsen senin de olamaz ayrıca, mesele sadece asistanların angaryadan kaçmaları değil. doktora dersi içeriğini oluşturacak kişinin o alanda bir yeterliğinin olması gerekir. ha içeriği kendisi sana hazırlayacak da sadece sunumların görsel kısmını sen hallet diyorsa belki ama yine sömürecek adam aradığı anlamına gelir. gitsin parasıyla, sigortasıyla çalıştıracak yardımcı tutsun.

prof olan kişi babam ve aynı alandayız.

Akademide makale dışındaki her iş angaryadır. Poster, bildiri falan da dahil. SCI makale dışındaki hiçbir işe yardım etmeyin.

Babana makalenin üzerine senin adını eklemesini iste, bunu yapmaz mesela

bahsedilen profesörün babanız olması cevabı değiştirmez, kendisi işlerini paslayacak birini arıyor. üniversite resmi olarak kurum ile hiçbir bağı olmayan birine referans olamaz malesef.

geçmiş duyurularınızdan anladığım kadarıyla henüz bir doktora dereceniz yok. aynı alandayız derken o alanda lisans ya da yüksek lisans mezunu olduğunuzu belirtiyorsanız
malesef hala doktora ders içeriği hazırlamak için yeterli biri değilsiniz. bunu kişisel olarak algılamayın, orada doktora öğrencisi olan asistan arkadaşlar da hazırlayamaz. ha tabii ki yaptım oldu diyebilirsiniz ama etik açıdan uygun değil malesef, doktora tezini savunmamış birisi hocaların yapması gereken seviyede bir işi yapamaz, akademide teamül böyledir.

asıl işi akademi değil ve evet, bayağı angarya bir iş. benim hazırladıklarımı da direkt alıp kullanmayacak tabii, üzerinden geçecek ve ekleme/çıkartmaları yapacaktır. şu an kendi üniversitemde başka bir hocayla çalışıyorum ve inanın asıl onun saçma sapan işlerini yapıyorum.

@hrskrs: doktoraya başlayacağım, referansa da bu nedenle ihtiyacım var. ne kadar çok iş ve ne kadar çok referans, o kadar iyi olur diye düşünmüştüm (tr’de düşünmüyorum).

teşekkür ederim yanıtlarınız için.

TA olarak yazarsın, dünyanın her yerinde yaygın olan bir şey zaten. Yazamazsın diyenler neye göre yazamaz diyor merak ediyorum.

Konunun merkezindeki kişi babansa neden duyuruda baban olduğunu belirtmiyorsun ki ? Herkes sanki yabancı biriymiş gibi yorum yapmış.

yazamazsın diyenler soru sahibinin "benim prof. çalıştığı bu üniversiteyle bir ilişiğim yok. resmi bir bağım yok, olmayacak da haliyle." sözü nedeniyle yazamazsın diyor. ayrıca okul ile bağı olsa bile bir ebeveynin dersine TA olmanın yurt dışı başvurularında olumsuz bir etki yaratma ihtimali daha yüksek olur.

bugüne kadar babamdan hiçbir noktada “yardım” (torpil) almadım; ne kendisi böyle bir şey yapacak biri ne de ben “torpil”le bir şeyler elde etmeyi kabul edecek biriyim. ama ders içerikleri hazırlamak denildiği gibi çok angarya bir iş, tek tek uğraşacak vakti de yok. vereceği dersi ben yüksek lisans kapsamında aldım, çok iyi bir notla geçtim (başka üniversite). neyse, durum bu.

bir de şu an lisanstan mezun olduğum üniversitede gönüllü asistanlık yapıyorum, çok profesyonel ilerliyor ve o da angarya işi :d beklentiler doğrultusunda tamamlarsam oradan da referans alacağım. yüksek yaptığım başka üniversitede de başka bir hocanın da işlerini yapıyorum ve o da resmi değil (makalede ismim yazılabilir de yazılmayabilir de). şimdi ben bunların hepsini boşuna mı yapıyorum? gece uyumayıp, gün içinde vaktimi saatlerce ayırıp yapıyorum, hiçbir anlamı yok mu? referans referans değil mi?

yazdıklarımı şahsi olarak almamanızı umarak yine fikrimi belirteyim, ben nesnel bir gözle bakıp olması gerekeni yazmaya ve de haddim olmasa da yardımcı olmaya çalışıyorum.

diğer hocalarınızı tabii ki referans olarak yazabilirsiniz, adınıza referans mektubu yazıp ne kadar çalışkan ve başarılı bir öğrenci olduğunuzu belirtebilirler, bu anlamda bir kaybınız olmaz. fakat yaptığınız çalışmalar ve verdiğiniz emeğin başvurduğunuz yerlerde daha da dikkate alınabilmesi için somut deliller gerekir, makalede isminizin yazması da bunun en önemli göstergesidir. makaleye emek verdiyseniz ama yazarlar arasında adınız geçmezse bu etik değildir, sömürüdür. aynı şekilde makaleye emek vermeyen birinin adının eklenmesi de etik değildir, emek veren yazarlara haksızlıktır. buna lütfen izin vermeyin ve adınızı mutlaka yazar olarak ekletin. kaliteli dergiler artık hangi yazar çalışmaya tam olarak ne katmış tek tek belirtilmesini istiyor. şu kişi literatürü yazdı, şu kişi mülakatları yaptı, şu kişi uygulamayı gerçekleştirdi vs. gibi. siz de emeğinizin toz olmasına izin vermeyin, malesef Türk akademisinde çok karşılaşılan bir problem bu.

doktora dersi ile ilgili kısma gelirsek de yine bireysel olarak alana ne kadar hakim olursanız olun, o alanda çalışmanız veya yüksek lisans dersinde başarılı olmanız dışarıdan bakan insanlar için sizin doktora dersi içeriği hazırlamanız için yeterli olduğunuzu belgelemez. daha doktora tezi yazmaya başlamadan önce bir yeterlik sınavına girmeniz, alana olan hakimiyetinizi tarafsız bir jüriye kanıtlamanız beklenir. bunun üzerine tezinizi de başarı ile savunursanız ancak o zaman doktor ünvanına sahip olursunuz ve o seviyede bir dersin içeriğini hazırlayabilecek konuma ulaştığınız kabul edilebilir. içeriği yalnızca siz hazırlamayacağınız, kabataslak bir şey hazırlayıp babanızın kontrolüne sunacağınız için bu konuda daha fazla ısrar etmeyeceğim ama dediğim gibi nesnel olarak olması gerekeni söylüyorum. lisans mezunu bir arkadaş yüksek lisans ders içeriği hazırlayacağım dese de aynı şekilde yorum yapacaktım.

özetle tabii ki tüm emekleriniz boşa gitmeyecek. elde ettiğiniz tecrübeleri özümseyerek, neyin nasıl yapıldığına hakim olduğunuzu göstererek mülakat vb. yerlerde avantaj sağlayabilirsiniz. bununla birlikte, yurt dışında bir okula başvurduğunuzda babamın verdiği bir doktora dersi için kendisine asistanlık yaptım derseniz -ki bunu kanıtlama ihtimaliniz de malesef çok düşük- pek ciddiye alınmazsınız. bir hocama makalesinde yardımcı oldum ama makalede ismim geçmiyor derseniz de hocanızı etik dışı davranış nedeniyle şikayet etmiş, kendinizi de hakkını koruyamayan biri olarak göstermiş olursunuz. başvurularınızı yaparken olumlu görünebilecek ama aslında olumsuz mesaj verecek bu noktalara dikkat etmenizi tavsiye ederim.

bu arada herkes ders içeriği hazırlamayı angarya olarak görmüş ama bu tüm öğretim elemanlarının asli görevlerinden birisidir, onu da ekleyeyim.

EGO Cepte resmi uygulama. Orada kartı ekleyip görebilirsiniz.

benim bir arkadasımda vardı. bir de mezitli'de varmış. en az iki rcz vardır ülke sınırları içinde.bir tane de konya'da olsa etti 3...

147 tane de sahibinden.com’da var. Etti 149
shbd.io

Valla benim yan komşuda kırmızısı vardı bundan otoparkta görüyordum sonra satıp başka araç aldı sıkıntısı mı vardı bilmiyorum ama sattıysa bir problemi olabilir o adam arabasına aşırı düşkündü çünkü sgzgxh

Etti 150

Eskiden özel üniversitelerde bedava dagitilmis gibiydi. Bu ve scirocco. Artık görmüyoruz pek.

Abi senin parasal sıkıntıların yok muydu ben mi yanlış hatırlamıyorum? Ise girip 800bine araba nasıl aliyorsun?

@logisticsmanager kredi çekerim belki isim olunca ondan

Çok sayıda ithal edilen bir araba değildir muhtemelen. Ama daha sıkıntılı tarafı, RCZ ve benzeri arabalar genelde gazcı denilen tayfanın elinden geçen, temizini bulmanın zor olduğu arabalardır. 2 kere kamyon arkasına saplanmış, 1 kere ağaca sarılmış, 1 kere de takla atmış arabayı “temizlik boyalı” diye satmaya çalışırlar ve bilmeyene satarlar da.

Dikkatli olmak lazım.

Mısır'a Seyahat Edecek Türk Vatandaşları İçin Vize Koşulları

Umuma mahsus pasaport hamili Türk vatandaşlarının her türlü seyahatleri vizeye tabidir. 20 yaş altı veya 45 yaş üstü vatandaşlarımız vizelerini Mısır’daki havalimanlarından da 20.-ABD Doları karşılığı alabilmektedir.

NOT: Türkiye’den herhangi bir Mısır Temsilciliğinden vize alan vatandaşlarımızın güvenlik numaralarının olup olmadığını kontrol etmeleri önem arzetmektedir. Güvenlik numarası olmadan Mısır’a seyahat eden vatandaşlarımız, ülkeye giremeyip Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalabilmektedirler.

Ayrıca, son dönemde karşılaşılan çeşitli güçlükler nedeniyle, Mısır'a seyahat edecek vatandaşlarımızın vizelerini, Mısır'daki havalimanlarından temin etmek yerine, Mısır'ın Ankara Büyükelçiliği'nden veya İstanbul Başkonsolosluğu'ndan almayı tercih etmelerinin herhangi bir sorun yaşanmaması bakımından yerinde olacağı düşünülmektedir. Diğer taraftan, Mısır makamlarınca vize başvurularının sonuçlandırılması 1 ay sürebilmektedir

bir diğer resmi site şunu yazmış:

ısır'a Seyahat Edecek Türk Vatandaşlarının Dikkatine
Vize Statüsü:

Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamillerinin 90 güne kadar olan turistik seyahatleri vizeden muaftır.

Mısır’da umumi pasaport hamili vatandaşlarımıza vize uygulanmaktadır. Mısır, 20 yaşından küçük, 45 yaşından büyük vatandaşlarımıza sınır kapılarında bir ay oturumlu giriş vizesi vermektedir.

1 Nisan 2022 itibaren geçerli olmak üzere, Güney Sina Vilayeti havalimanlarına (Şarm El Şeyh Havalimanı) ve limanlarına gelen ülkemiz vatandaşlarına, Akabe Körfezi ve St. Catherine bölgesine ziyaret mührü bulunan ve Dahab Nuweiba, Şarm El-Şeyh, Saint Catherine, Taba şehirlerinde bulunmaya izin veren 15 günlük turizm vizesi verilmektedir. Bunun için gidiş-dönüş uçak bileti, onaylanmış bir otel rezervasyonu ve 2.000 ABD Doları’ndan az olmayan yeterli nakit veya kredi kartı taşımaları şartı aranmaktadır.

Mısır’a Para Sokulmasında/Mısır’dan Para Çıkarılmasında Dikkat Edilecek Hususlar:

Mısır’a girişte 10.000 ABD Doları üzeri veya eşdeğer dövizin gümrük yetkililerine bildirilmesi gerekmektedir. Mısır’dan çıkışta ise en fazla 5.000 Mısır Lirası ve 10.000 ABD Doları’na izin verilmektedir. Çıkarılan döviz tutarı 5.000 ABD Doları’nı aştığı takdirde bildirilmesi talep edilmektedir.

Saat farkı: Mısır’da kış saati uygulanmakta olup, Mısır Türkiye’den bir saat geride bulunmaktadır.

Ben de bu yazılar yüzünden sormak istedim. Her şey birbiriyle çelişiyor. Bi pratik bilgi bulabilsem keşke

Dışişlerinin resmi sitesindeki duyurulara bakın veya alakalı ülkenin konsolosluk sayfasına bakın.

bu sene ocak ayında kahire'ye gittim. vize kapıda 25usd idi.

sharm vizesiz, başka şehire geçecekseniz vize ihtiyacınız var. uçaktan indiğinizde alıyorsunuz. 25 dolar. bankadan almaya çalışın turizm acenteleri daha pahalıya satıyor.

sadece sharm al seyh'te deniz kum güneş diving yapacağım derseniz vize ihtiyacınız yok.

piramitleri luxor'u göreceğim derseniz vize almanız gerekiyor fiyatı 25 dolar parayı ver yapıştırıyorlar pasaporta.

uçak biletiniz sharm'a değilse vize almanız gerekiyor yani kapıda. geçen sene gittim kesin bilgi.

Benim gördüğüm iş için de gidilse herkes turistik geldim diyor, 25 dolar'ı verip bir vize alıyor. Vize dediği de bir sticker.

Öncesinde bir şey yapmana gerek yok.

Sadece uçakta bir kağıt veriyorlar, adını uçağını yazıyorsun filan.
Aynısı dönüşte de var. Tamamen gereksiz bir şey.

Ama yanında kalem götür mutlaka uçağa.

Çalıştığınız yerden isteyeceksiniz o belgeleri , zor ve garip değil her ülke istiyor.

Fotokopi yeterli

şirket benim, ticaret odası kaydının belgesi diye bir şey olmadığı için garip.
"kayıt belgesi" ne demek? böyle bir belge türü yok. sisteme mersis no yazınca çıkıyor işte?

kayitli oldugunuz odadan almaniz gereken bir belge gibi duruyor. barkodlu olmasini mi istemis konsolosluk?

(verdiginiz link edevlete giris sayfasina yonleniyor bu arada.)

ben bu zamana kadar vergi levhasi ve sicil gazetesinin hep fotokopisini verdim. ozellikle onayli vs. diye belirtmemislerse fotokopi kabul ederler diye dusunuyorum.

bir de cagri merkezi filan varsa konsoloslugun onlardan da bilgi alabilirsiniz, en dogru yonlendirmeyi onlar yapacaklardir diye dusunuyorum.

Valla hocam zevk nasıl atılıyor pek bilemedim:/

Sevdiğiniz birkaç müziği paylaşirsaniz belki benzer şeyler onerebiliriz. Yine de boş geçmemek adına ben bu ara Blaze'e sarmış durumdayim. Dancehall albümlerini 264664377 kez hatmettim sanırım. Tekno seviyorsaniz Blaze, royksopp, l'impractice güzel olur.

Tarz eskide kaldı. Belli bir tarz dinliyorum diye bir şey yok. Beğendiğin şarkılar, gruplar aklında olsun. Onların tarzını seviyorum de.

open.spotify.com
open.spotify.com
open.spotify.com

"ruh halime göre kulağıma hoş gelen ne varsa dinliyorum, değişiyor" diyorsun, konu orada kapanıyor. illa bir insanın sevdiği 1-2 tarz olmak zorunda mı ki?

olsa olsa "şunu net dinlemiyorum" diyebilirsin. ben mesela keko rap hayatta dinlemem, ruh halim ne olursa olsun.

Altın gün

kısa bir yol olarak, başarılı örneği fazla bulunmayan müzik türlerine yönelebilirsiniz. böylece sadece birkaç tane albüm dinleyip, ben şu müzik türlerini seviyorum diyebilirisiniz. örnek olarak:
trip-hop: massive attack, portishead
stoner rock: kyuss, queens of the stone age
modal jazz: miles davis, john coltrane

Basar dikici- ey gönül bakma cihane

Dinlediğin müzikten utandığına göre arabesk fantezi müzik falan seviyor olabilir misin? Bunları sevmekte bir sıkıntı olmamakla birlikte müziğin ruh hali üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu bilmende fayda var.
Yabancı dilde şarkıları anlamadığın için rahatsız hissediyorsan sözsüz müzikler keşfedebilirsin.
Kadın veya erkek sesinden birini daha çok seviyorsan vokal ağırlıklı müzikler keşfedebilirsin.
Sevdiğin enstrümanlar varsa onlara göre keşifler yapabilirsin.
Aramaya inanmak güzel bir kavram. Neleri sevdiğini düşün ve YouTube da keşfe çık.

Ek olarak keşif yapmak için tüm müzik türlerinin yazdığı bir site bul ve orada sıradan başla müzik türlerinden örnekler dinlemeye. İngilizce arama yapmak daha çok çeşide ulaşmaya olanak sağlayacaktır. Müzik yaşadığımız hayatın soundtrack'idir.

Yada müzik türlerinden bahseden videolar bul ve izle. Bilgi hayatımızı güzelleştirmek içindir

Tek seferde toplam alışveriş 150 Euronun üzerine çıkarsa sorun olur.

Ne olur peki? Gümrükte takılır. Beyanname açtırmanız gerekir. Bunun için de gümrükçü bir firmayla anlaşmanız lazım. Tüm bunlar ekstra masraf ve zaman kaybı. Sonunda eh yeter der iade edersiniz ürünleri.

Nerden mi biliyorum? Başıma geldi çünkü.

@oekuklu;

sizin ürünlerin tutarı ne kadardı acaba?

ürünleri iade edince, temu ile paranın iadesi konusunda bir sorun yaşadınız mı?

Temu yu bilmiyorum.

Mayıs ve Haziran ayında beşer adet tutarı 10-30 dolar arası ıvır zivir almıştım Aliexpressten.

Mayıs ayında aldığım iki ürün Haziran ayında Türkiye'ye ulaşmış.

Haziran da aldıklarım da gelince Haziran da 5 adetten fazla ürün almış gibi gözüktüm ürünler gümrükte kaldı.

Sipariş tarihlerini , takip numaralarını gönderdim aylık 5 adet limitini aşmadım diye ama yanıt gelmedi.

Bu durumda ürünler haraç mezat satılıyormus, satıcı da sorumluluk kabul etmiyormuş. Ödenen para, kargo ve peşin ödenen vergi dahil yanıyor diyorlar.

Yönetmelikte gümrüğe giriş tarihi mi yoksa sipariş tarihi mi yazıyor öğrenemedim.

Bu iş belli olana kadar yurtdışından alışveriş fazla riskli.

Ben tradeinnden almıştım. Toplamı 159 euro etmişti. Gümrükte takıldı, gittim gümrüğe vermediler. İade ettim paramı tradeinn iade etti ama bu olaylar uzunca bir zaman aldı