Ekşi Duyuru

Sorunuzun cevabı biraz karışık, hala atla gidebilirsiniz. At arabaları hala kullanılıyor. Küçük şehirlerde ise hala çeşitli hayvanlarla ulaşım var. Sorunun diğer karışık kısmı da burası. İlla bir at sahibi olmanız gerekmiyor.

At tercih sebebi, ancak at binmek yetenek isteyen bir şey. Herkes atla seyahat etmiyor. Hem maddi durum açısından, hem de binicilik açısından. Eşek, katır ulaşımı da yaygın. At ve öküz arabaları da var.

Bu dönemi "at dönemi" değil de "otomobil öncesi dönem" olarak düşünmek daha doğru.

Ancak yukarda da dediğim gibi belli bir keskin değişim periyodu yok bunun. Otomobiller yaygınlaştıkça ve ulaşılabilir hale geldikçe hayvanların kullanımı da azalıyor. İlla belli bir nokta baz alınacaksa mevzuatın oluşum sürecine bakabilirsiniz.

Ben kısaca bir baktığımda otomobillerin şehir içi kullanımını regüle eden ilk düzenlemelerin 1913'te ortaya çıktığını gördüm. Karayolları trafik kanunu ise 1983'te çıkıyor. Aradaki bu 70 yıllık dönemi bir geçiş dönemi olarak düşünebilirsiniz.

www.aa.com.tr:~:text=Osmanl%C4%B1%20Devleti'nde%201900'lerin,%C5%9Fof%C3%B6rlerin%20s%C4%B1nava%20tabi%20tutulmalar%C4%B1%20istenmi%C5%9Fti.

Doğuda 90'ların sonuna kadar at arabası yaygındı. İstanbul'da filmlerden gördüğümüz kadarıyla 70-80'lerde en son kullanım zamanları. At üstünde bir yerden bir yere gitmek çok daha eskidir.

Sarıyer Çayırbaşı'nda sokak köpeği gibi Sokak Atı mevzusu yakın zamana kadar vardı hala vardır belki.

Onun dışında şehir içinde çingene mahallesi denilen yerlerde hala at oluyor ama artık ufak kamyonetler, triportörler yerlerini aldı.

Şu trafik levhası hala kullanılıyor.
Hayvanların binek olarak kullanılması dönemi ile otomobil dönemi arasında bir çizgi yok. Biri rantabl olmadığı için azalarak bitmiş. Belirli bir tarih de yok. İzmirin çöpçü eşekleri daha 20 yıl kadar önce emekli edildi. Faytonların kaldırılması da daha dün gibi.

İmtiyazlı sınıf diye bir şey de yok. Parası olan, ihtiyacı olan at alıyor. İzmir çingeneleri hala at kullanıyorlar.

www.ileritrafik.com

Ben at arabası gördüm şöyle takriben 5-6 sene önce, İstanbul'da. Bizim orada kentsel dönüşüm durumu var, bir dolu inşaat var, oradan "esmer vatandaş"lar malzeme götürüyor arabayla. Onlardan biri at arabasıyla gelmişti. Hoş atın iskeleti çıkmıştı direkt, o ayrı...uzatmaları oynuyordu hayvancağız.

İstanbul'un kırsal kesimlerinde at hala var, her gün görüyorum diyebilirim. Bunun dışında İstanbul'da en güncel örnek Adalar sanırım, kaldırılalı çok olmadı.

beyaz firin

Day Day Pastanesi.

7 8 hasanpasa var besiktasta cok meshurdur. bir de onun ilerisinde tarihi oktay firini var. bu ikisi bazi fazla kilolarimdan sorumlu iki mekandir :)

7-8 hasanpaşa +1

dayday +1
saatli fırın
safranbolu fırını

Kasımpaşa - bahriye fırını - krik krak (un kurabiyesi de iyidir)
Fatih - baltepe pastanesi - baltepe special(trileçe denen şey ama bu isimle ünlü olmadan önce yapıp bu isimle satıyorlardı, diğer sütlü tatlıları da iyi)
Kurtuluş - üstün palmie - paskalya döneminde denk gelirsen paskalya çöreği çoook iyi.
Onun dışında mandulet, vişne likörü çikolataları efsane.
Kurabiyeleri de çok iyi. Kötü bişeylerini yemedim.
Kurtuluş - taş değirmenli fırın - milföy pastası benim favorim ama genel olarak kurabiyeleri çok iyi

Açık arttırmaya isterse paydaş da katılabilir.
Değerli bir yerse süre sonuna doğru kızışır iş. 1/4 de kalmaz.

@mirket paydaşın bir önceliği var mı ve teminat yatirmasi gerekir mi? Avukat soruyoruz bilmiyor nasıl işse.

Öncelik yok bunda.
Üçüncü şahısmış gibi giriliyor açık artırmaya.

Aha kaynak da buldum.

www.harbiyehukuk.com:~:text=%C4%B0zale%2Di%20%C5%9Fuyu%20davas%C4%B1nda%20mahkeme,hakk%C4%B1%20olan%20ki%C5%9Filer%20de%20kat%C4%B1labilir.

teminat yatırıp yatırmaması gerekliliği hissesine bağlı. ama hissesinin ne kadar olması gerekiyordu hatırlamıyorum. satış müdürlüğüne gidip sorun ayrıca e-satışa girebilmek için galiba müdürün bir şeyler yapması gerekiyordu size izin vermek gibi. ihmal etmeyin.başımızdan geçti ama tam hatırlamıyorum müdürlüğe gidip gelmiştik.

Bütçe belirtmemişsiniz, "iyi bir şey olsun, büyüyene dek sorunsuz kullanalım" derseniz:

www.amazon.com.tr

Şimdi bütçe belirtmişsiniz, o zaman en uygun cihaz şu:

www.amazon.com.tr

ben de çok araştırıp bunda karar kılmıştım.

www.dr.com.tr

iki yıldır kullanıyoruz, çok memnunuz. wifi üzerinden çalışan cihazlara dışarıdan erişimler konusunda kan dondurucu örnekler okudum. o yüzden radyo sinyalli bir cihaz tercih etmiştim.

ekran kapalı moddayken sese duyarlı olarak açılabiliyor. kablosu oldukça uzun. 130 m2 bir evin en ücra köşesinden bile sinyal almaya devam ediyor. odanın derecesini gösteriyor, fazla soğuk ya da sıcakta uyarı veriyor.

çift taraflı mikrofonu var. bir tuşa basıp çocuğunuzun odasına sesinizi gönderebiliyorsunuz (biraz cringe bence). aynı şekilde müzik ya da ortam sesi de verebiliyorsunuz.

2 yıl kullanıma rağmen pil ömrü hala yeterli.

biz bir iki tane ekranlı olan modellerden denedik. memnun kalmadık görüntü kalitesinden.
tp-link tapo c210 wi-fi kamera aldık. wi-fi yönünden sıkıntımız olmadığı için. telefona bildirim geliyor cocuk aglayınca. işteyken de cocuga bakmak mümkün oluyor. tek negatif yanı, başka bir eve giderseniz, yeni wifi ağında kurulum yapıyorsunuz.
www.amazon.com.tr

Kendine ait monitörü olmalı ki telefonu hem meşgul etmeyin hem de telefonun şarjını bitirmeyin. Ayrıca telefonunuzun internete veya kameranın internete bağlı olup olmadığını sürekli kontrol etmek mi gerekir, o iş nasıl olur bilmiyorum. Monitörlü modelde bağlantı koparsa alarm sesine benzer bir ses geliyor monitörden

Gerekirse bütçenizi yükseltmeye çalışın çünkü neredeyse 2 yıl boyunca aralıksız kullanacağınız bir ürün.

Motorla VM64 aldım. Pilinin değiştirilemiyor olması dışında bir sıkıntım yok, çok güzel çalışıyor. İnternetten bağlanıp da izleyebilme özelliği benim için gerekliydi. Güvenlik konusunda pek kaygım yok. Bakıcı olduğu için onun bebeğe nasıl davrandığını da görebiliyoruz. Hareket-ses algıladığında 20-30 saniyelik kısa video kayıtları alıyor. Onlara bakarak kaçta uyandığını, uyuduğunu görebiliyorum. Bu kayıt özelliği için sanırım bizden yıllık abonelik parası isteyecek, henüz istemedi.

Pili değiştirilebilir bir model bulursanız ikinci el olarak da alınabilir.

Bu deneyim sizin için önemli olur mu bilmiyorum ama tatile yüzmeye gittiğimizde denize yakın bir odamız vardı. Bebek kamerasını kurup bebeği odada uyuttuk. Monitörü denizde iskeleye koyup oradan uykusunu takip ederek güzel güzel yüzdüm :)

biz 3 yıl önce xioami mijia smart home modelini almıştık hala bazen kullanırız. muadili şu an www.amazon.com.tr bu gibi. mi home uygulamasını kuruyorsunuz wi-fi'yi ayarlayıp hassas hareketlere kadar bildirim gönder diyorsunuz. oturup dizi film keyfine devam ediyorsunuz. bildirim anında gelir. ister telefona bakmadan odaya gidin, ister bi bakın öyle gidin/gitmeyin duruma göre. hiç sorun yaşamadık.

songkick diye bir uygulama var, ise yariyor bana kalirsa: www.songkick.com

bandisintown.com

Selamlar

Ben microsoft copilot ile yaptım babamda(ha ayrı konu patoloji ciktigi gün doktor gördü zaten de ben de tam anlamak için kullandim). Yani yüzde 80-90 dogruydu dedikleri. Bulamazsaniz kimse bence iyi, en azından bilgi veriyor.

Sadece deriyi etkileyen lupus tanısı almışsınız. Genellikle baş, yüz, gövde ve kollarda görülen, yüzeyden kabarık döküntülü lezyonlar olur ve iyileşme sonrası o bölgede iz kalabilir.

Ayrıca sistemik lupus dediğimiz bir durum var. Bu durumda iç organların tutulumu ve sonu ölüme kadar giden durumlar olabiliyor. Bu nedenle sonucunuzu dermatoloji doktorunuza göstermeyi unutmayın. Geçmiş olsun.

Başka bir ülkeye para transferi isteyen siz olduğunuza göre bunun masrafını da siz üstlenmelisiniz. Çok karmaşık, üzerine düşünülecek bir konu değil.

karsi tarafi baglamaz.

ucunu açık bıraktılar. en son amirim geçmişi ve kendisiyle hesaplaşıyordu falan.

adam belediye başkanı oldu, devam eder mi sizce?

Behzat baskan da olsam devam ederim. Halkla beraber cekeriz filan diyodu. Parayi begenirse devam eder yoksa belediyeyle bi alakasi yok. Yerine isleri hallediyolar. O vitrindeki adam gibi.

Tekrar çekimler olacak. Erdal b. Başkan olduktan sonra demisti cekecez diye..

Bana da geliyor ama ben linkedini pek sallamadığım için hiç öyle düşünmemiştim. Normali bu sanıyordum.

e-posta listesinden çık. o zaman gelmiyor saçma sapan reklam mailler.

Bunu en iyi bir doktordan öğrenebilirsiniz. Burada bir doktor varsa o en doğrusunu anlatır.

Benim bildiğim, d vitamini almadan önce kan değerinizi ölçtürmeniz, yeterli ise birkaç ay boyunca ayda bir tahlil verip vitamin inişte mi düşüşte mi stabil mi görmeniz gerekir. Ona göre uygun bir takviye alabilirsiniz. Ama güneş görmeden olmaz.

Güneş, temiz hava, bol su, sağlıklı ve yeterli ece uykusu, hareketlilik çok önemli. Alkol, fazla şeker, yapay şeker (glikoz fruktoz şurubu gibi), ağır yağlı ve fazla unlu/nişastalı gıdalardan fakir bir yeme anlayışı çok önemli. Stresi yönetebilmek çok önemli, magnezyum meselesi.

Vücuda yardım etmek gerekiyor, ormana yanan izmarit bırakmamak gibi. Biz vücuda yardım etmediğimizde onunla savaşmış oluyoruz, çünkü o kodlandığı gibi yaşayacak, ona zıt giden biz oluyoruz. Bizim yapmamız gereken, eksik mineralleri olabildiğince doğal, olamıyorsa da en uygun şekilde üretilmiş yapay şekilde alırken yine onun ihtiyaçlarına uygun davranmak. Biz ona destek olunca o bizi mutlu eder.

Yüzde yüz ise yaramiyor derken ne anlamda?

Balığın içine sadece omega 3 yok, daha başka besinler de var. Aynı "eti protein shake ile değiştirmek" gibi, içinde olan bir şey var ama her şey yok. Bu noktada kişinin haftalık diyetinde balık olması önemli. Ama balık yemezsen aldığın omega 3 supplement çöp oldu diye bir şey yok.

D vitamini konusunda ise besin olmadığı için böyle bir veri yok. Eldeki araştırmalar vitamin d'yi supplement ya da güneşten almanın etkisi Aynı diyor.

Ama kesinlikle supplement işe yaramasi için güneşe çıkılmalı gibi bir mantık da yok.

Benim fikrimi soracak olursan "everything in moderation" mantığına sahip olduğumdan orta yolu bulurum; hem balik ye hem güneşe çık hem supplement al (eğer vitamin d eksikliğin varsa tabi).

Özet;
Hayır supplement çalışması için ana kaynak da lazım diye bir mantık yok.
Balık bir Besin olduğu için içinde sadece omega 3 olan hap yerini dolduramaz.
Vitamin d eksikliği olan birinde vitamin d kullanması yeterli. Güneşe illa cikmasa da olur.

omega 3 konusunu epa-dha miktarına göre değerlendirmek lazım zira adı omega3 olan ama işlevsiz ya da düşük işlevli çok ürün var. efa s1200 iyilerden mesela.

D vitamini olarak da tavsiye edilen ortak kanı günlük 5000 ünite olacak şekilde 1 veya 2 aylık kürler uygulamak ve en az 1 ay ara vermek yönünde.

ağızdan alınan D vitamini için güneşe çıkmak gerekmiyor. omega3 alınca faydalı olması için de balık yemek gerekmez. ama balığın içinde birçok başka faydalı madde vardır vucudun bunlara ihtiyacı olur (mesela iyot) o ayrı bir konu.

en doğrusu geniş kapsamlı bir test yaptırmak ve bu konuda uzman bir hekimden görüş almak olur.

D vit. için aldıktan sonra güneşe çıkıp onun sentezlenmesi sağlanmalı gibi bir inanış var ama o yanlış d vitaminini aldıktan sonra çalışmaya başlıyor ama ekstra bir bilgi olarak daha iyi çalışması için d3k2 formunda alman lazım çok daha iyi çalışması için magmezyumla birlikte alman lazım "magnezyum d vitamini aktivasyonu" şeklinde aratarak inceleme yapabilirsin.

Omega 3 için böyle bir şey yok balık yiyebiliyorsan takviye almana gerek yok zaten.

sig sauer kullanan da var
Canik kullanan da

ikinci elden bilgi, herkes kendi tabancasını kullanıyor.

Önceden glock-17 kullanıyorlardı. Mak'lar h&k usp kullanıyor.

Acil kafa dengi arkilerle tatil ya da kamp

-Kısa tatiller planlamak. Sadece planlamak bile beni heyecanlandırır bilet bakmak otel bakmak ev bakmak kendi kendimi yükseltirim ve hiç planda yokken önümüzdeki haftaya bilet alır giderim mesela. Bazen bazı şeyler uymaz gitmem ama yine de kafam dağılmış olur bunlarla oyalanırken.

-Kitaplığımı temizlemek.
-Bulaşık yıkamak.

Bunlar benim kafamı çok açar, bambaşka yerlere giderim o anlarda. Sevdiğim küçük anlar...

Tatil, deniz, kum, güneş, kokteyller, aperol spritz,
Koşu, ağırlık, dans, seks
Arabayla uzun yol seyahati
Alışveriş, ikea, market, kıyafet
Gün batımını izlemek, boğazda yürüyüş

Bunalmaya devam ediyorum. The only way is through.

Bunalmak derken bir sorun var, çözüm mü bulamıyorsun yoksa otur otur sıkıldım anlamında bir bunalma mı?

Eğer ikincisiyse bir psikolog anlatmıştı. Özellikle bu pandemi zamanı evlere kapandık ya o zaman dinlemiştim. Diyor ki; bizler hep bir şeyler yapmak zorunda hissediyoruz kendimizi, boş durmayı olumsuz bir şey gibi görüyoruz. Sürekli bir şey yapmak zorunda değiliz, bazen boş boş oturabiliriz.

Sıkılmaktan bu kadar kaçmamak lazımmış. Özellikle bununla alakalı ödevler veriyorum danışanlarıma demişti. Mesela bir yere oturup gözünü bir yere sabitleyip 15- 20 dakika kalkmayacakmışşın. Sıkıntıdan patlasan da duracaksın.

Eğer bir sorun varsa da çözemiyorsan, o konuyu geçici bir süre rafa kaldırıp yapmaktan keyif aldığın şeylerle meşgul olacakmışsın. Bir şeyi çok düşünmek sorunu çözmez diyor.

Martini veya viski (buzlu)

seviş.

Yeni insanlarla tanışmayı dene. Sebepsiz bir soru, yorum, sempatik bir hamle… karşı cins olması gerekmez. İnsanın enerjisini arttırır

Rutin dışına çıkmaya çalışmak. Çok pahalı şeyler olmasına gerek yok yakında hiç gitmediğim bir salak saçma yere gitmek. Uzun süredir görüşmediğim biriyle görüşmek.
Tabii o kadarlık motivasyon kaldıysa, kalmadıysa vakit varsa diziler, youtube eşliğinde bunalmaya devam.

Kedilerin kumunu temizliyorum.

Tesbih namazı (yaklaşık bi 20 dk sürüyor)

psikoloğuma yazıyorum. yazmak rahatlatıyor. cevap beklemiyorum.

Beyhan Budak'ın videolarını izlemeni öneririm. Çok severim kendisini. Gerçekten kendini çok iyi hissedersin.

(bkz: bihter gülüşü)

ahdahdhzdah tam bunu nasıl tarif edeceğim derken üstteki yorumu gördüm.
Gerçekten Bihter gülüşü yaa.

Böyle rezil birine ne yapabilirsin ki inanmış gibi yapar geçersin ve bir daha da asla inanıp güvenmezsin.
İşle ilgili değilse o anı kurtarmak için uydurulmuş çok da önemli olmayan bir şeyse tamam ama sevdiğim biri tarafından ciddi ciddi yapılıyorsa o gün olay çıkarmam ama bir daha da görüşmem.

Ya ben burda sorulan bu tarz sorulara ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Düşündüm mesela en son kim ne zaman yüzüme karşı alanen yalan söyledi diye ve aklıma hiç bir olay gelmedi spesifik olarak. Söylenmiştir mutlaka diye düşünüyorum ama ya yalan olduğunun farkında değilimdir ve çok önemsemediysem sorgulamamışımdır ya da yalan olduğunu biliyorsam da çok takmamışım demek ki aklımda bir şey kalmadı. Siz nasıl ortamlardasınız da durmadan entrikalar yaşıyorsunuz :/

@nundu +1 genel olarak insanımız böyle.
Valla ayağıma gol gelmişse atarım ama gol atacak durum yoksa yapamam. Duruma bağlı.

İnanıyormuş gibi yapıyorum, eğer durum bana ciddi bir zarar vermeyecekse. Gönlü olsun diyorum, daha sonra yeri gelince yemedişimi de çaktırıyorum. Güvenimi kırdığını öğrenmek onun hakkı.

Ben direkt vuruyorum yüzüne. Çok agresif bir yapım var yalan konusunda. O yüzden pek sevmezler beni.

İlk salağa yatarım baktım devam ediyo muhtemelen kavga çıkarır onu orda çok fena bozarım

Hava temizleyici

Şu an alışveriş listemin başında bu var bu yüzden :)

Kadın.

Daha bugün arabayı süpürdüm. Süpürge geldi. Erkek.

erkeğim, benim aklıma süpürge geldi. popüler bir ürün olduğunu biliyorum, her yerde karşıma çıkıyor, tamamen ondan kaynaklı. yolda görsem tanımam yoksa.

Airblade geldi benim aklıma.
Umumi tuvalet sonrası el kurutma derdini derinden yaşayan biri olarak gördüğüm yerde mutlu oluyorum.

Erkek. Supurge. Bugun supurdum ama olmasa da supurge derdim

Supurge. Kadin. Bu konuda rakibi yok bence

Evimde hiçbir ürünü yok ama süpürge geldi aklıma

Süpürge
Evde süpürge var sürekli kullanıyorum o yüzden benim aklıma direkt süpürge geldi (K).

Süpürge geldi. Kadın.

Airwrap ve süpürgesi var bende.

Süpürge görümcemde var sevmiyor. Şarjı dayanmıyor diyor. İlk iyiymiş ama

süpürge, erkek

Silikon çekmediniz mi hiç? Hepiniz mi yalı çocuğusunuz?

Süpürge. Sonra saç kurutma makinesi. Kadın.

Saç kurutma şeysi geliyor aklıma, ve yanında onbinlerce anı.

silikon sonra süpürge

süpürge. kadın
saç şeyi de var ama olmasa da olur. süpürge efsane

Benim hocam kaynaklarını kullan alabilirsen alamıyorsanız bile internette videoları mevcut her dersin ben keyifle izliyorum tavsiye ederim hızı da 2x alırsın önemli yerleri not alırsın full deneme çöz son bir ay bide ÖSYM çıkmış sorulara bak ta eskilerden bu güne kadar olan hepsine başarılar dilerim benim tarih ve matematik kaldı vatandaşlık Allah'a emanet Türkçe paragraf çözüyorum her gün en zoru Türkçe bence sözel mantık ve sayısal mantık sorularını da unutma

Hem kpss lise hem önlisans hem de lisans tüm sınavlarda 88-93 aralığında puan aldım.Lise kpssden memur atandım.Bence en kolayı önlisans.Çünkü lise kpssye fen lisesiler de giriyor mesela. Lisans kpss zaten 4 yıllık herkes giriyor. Önlisans arada kalmış bir yer.Bence memur olma kafasında biri önlisans okumalı.
Neyse bu spoilerdan sonra nasıl çalışılır. kısmına gelirsek.Bol bol deneme çöz.Matematik ve türkçe bence pratik işi.yılların birikimi gerekir özellikle matematik için.Ama genel kültür öyle değildir.Çok çalışma genel kültürde daha verimi arttırır. Çıkmış sorular çok önemli.
Yani bence şanslısın.Çalışırsan çok rahat atanırsın.Başarılar dilerim.

dejibatarya'dan almistim note4 kullanırken. Fena değildi diye hatırlıyorum.

Eski cihazlara uyumlu bataryalar genelde Deji markasında mevcut oluyor.

woyax.com.tr

Bağlantıdaki pil stokta görünüyor. Yine de yarın 0 850 840 42 22'den kendilerine ulaşıp teyit alın, sonra sipariş verirsiniz.

Telefonu değiştir artık

Hocam orijinal pil de 5-6 yıl önce üretildiyse ondan da pek hayır gelmez. Raf ömrünü doldurmuş, bitmiş gitmiştir. Öyle ya da böyle, yakın zamanda üretileni makbul. O da yan sanayi ise elimde patlar mı korkusu var.
O yüzden yeni tel düşünün bence de.

B sınıfı hatchback olarak i20.
Sedan olarak Honda city var uygun fiyatlı. 1030k idi indirimli fiyatı.

Dacia sandero

i20, sandero, city.

ben city alırdım.

Şu an orada olan diyorsa yardımcı olamamda önceden orada olan dersen yardımcı olabilirim

Geçen yıl 4-5 ay kadar kaldım. Tanıdıklar da var. Sorabilirsin.

Hallettim arkadaşlar, çok teşekkürler yine de…

Daha önce gittiğim salonda 45-50 yaşında insanlar vardı. Spor geçmişleri de yoktu.

Boks için yok. Dünyanın en güzel sporu ayrıca.

Boksta iki sikinti var asiri saglam nefes alip verebilmen lazim burnun tikali vs ise hic baslama bence

Birde kondisyon cok lazim sisman olmasan iyi olur

Ben 30 yaşında başladım şimdi 37 yaşındayım halen yapıyorum. Düzenli devam ettikçe kondisyonda oturur, senkronda oturur. Karşındaki insanın mentalitesi sana uygun olduğu sürece çok zevkli kesinlikle tavsiye ederim. Reflekslerin, el göz koordinasyonun vücut duruşun çok güzel gelişir. Tek tavsiyem yanında sevdiğin bir arkadaşın olsun mümkünse üşendiğin günler birbirinizi motive edersiniz.

Unutur, yalan söyler. Alkolü bırakmaz.

Evet ama verdiğin örnekle alakası olmayabilir.

Kronik alkol durumunda B1 vitamini eksikliğine bağlı Wernicke-Korsakoff sendromu var. Orada beyin varolan anıları silip yerine uydurma anıyla dolduruyor ama senin arkadaşın o seviyede değildir bu baya ağır deliryum vari bir durum ve tüm hafızayı etkileyen bir olay.

Sizin arkadaşınız kötü bir yalancı bence daha çok

Gördüğüm bütün potansiyel alkolikler yalancıydı. O kadar söylüyorum.

Bu arkadaş tam bir manipülatör bence. Her alkolik böyle olmaz, seninki hem alkolik hem manipülatör.

Verdiğiniz örneklerle alkolün bir alakası olduğunu sanmıyorum.

20 yıllık arkadaş son zamanlarda böyle yapıyorsa hatayı biraz da kendinizde aramakta fayda var

konuyu alkolle sadece şöyle bağdaştırabildim: arkadaşınız kendisi utanıyor veya sizin "alkolü bırak" isteğinizden kaçıyor olabilir, bu yüzden görüşmemek ve buluşmamak yahut içmek için bahane uyduruyordur.

bir dönem çok sık alkol tükettim. kendi tecrübemi söyleyeyim, çok fazla içen birisinin sürekli unutması ve hayatının kontrolünü yitirmesi gayet olası. söylediğini hatırlamayabilir veya anlık kararlar alabilir (bu da genel olarak kontrol mekanizmasının gevşemesi, bazı hormonların kafayı yemesi gibi sebeplerle olabilir diye düşünüyorum ama tabii ki benimkisi sadece tahmin ve kişisel gözlem, bilimselliği yok). bende öyleydi en azından.

yalnız arkadaşın durumunun doğrudan alkol kaynaklı olduğunu sanmıyorum. 20 küsür senedir arkadaşım diyorsunuz. anladığım kadarıyla senelerdir de içiyor. haliyle durumunda geçmişe kıyasla pek bir değişiklik görünmüyor ama davranışta değişiklik var.

dediğim gibi ya eskisinden bile çok içmeye başlayıp sizden kaçmaya yöneldi ya da konunun alkolle alakası yok, tamamen sorumsuzluk ve iplemezlik yapıyor. kaldı ki unutan birisi "ben sana böyle söyledim" demez. ben ertesi gün birisi "bak dün şöyle oldu" filan dese "aaa nası ya" diyordum, "yok kardeş öyle olmadı senin yanlışın var" diyecek durumda değildim.

günahını almayayım ama böyle düşününce bana alkolden değil gibi geldi ya. kafan bulanır, alkollüyken dediğini hatırlamazsın filan da bu kadar olmaz yani günde 16 saat sarhoş gezmiyorsan.

evet ikisini de yapar

Yakın arkadaşlarımdan biri (orta okul + lise + sonrası 20 sene) baya alkol tüketiyor, hayvan gibi viski içen falan bir tip. (Ama spor falan da yapıyor vücudu baya fit herif tam bir tezat)

Kesinlikle yalan soylemez. Hatta ona göre alkol alınca kafası daha da açılıyor:) bugün anlattığı bir anektod, 20'li yaşlarında bir kızla muhabbet ediyormuş, alkollü iken yusuf Atılgan - Aylak adam kitabından bahsetmiş uzun uzun. Sonra kız buna whatsapp ' dan "işte senin anlattığın bölüm ben de oradayım diye" kitap sayfasını atmış. Arkadaşım diyor yahu bu kitap ne diyorum Oğuz Atay değil, Ahmet Hamdi değil, yusuf Atılgan dedi kız ve okuduğumu bile hatirlayamadim, ama alkollü iken çok net anlatmışim ona kitabı..

Alkolizmin işaretleri zamanla kişilik bozuluyor. Arkadaşınızı acilen tedaviye yönlendirin.

@doharkoman

Hocam adam hastanede alkol bagimlilari ve sigarayi birakma odasinin yanindaki ofiste calisiyor.

Yorumsuz bi hayati var

imla ve noktalamaya genellikle dikkat etsem de bisi ve diil'i ben de kullanirim resmi olmayan yazismalarda. ama baya konusunda takintiliyim sanirim :) baya yazinca hosuma gitmiyor, bayagi yazinca da cumle baglamindan sasiyor bana gore. ben o yuzden ikisini de kullanmiyorum, epey kelimesini kullaniyorum onun yerine :)

bu kadar yazdim soruya cevap vermemisim :) kullanmayarak cozuyorum o sorunu ama bu kadar takik olmasam ona, baya seklinde de kullanirdim nolacak :)

De, da, ki'ler haric dikkat etmiyorum bu tarz yerlerde yazima.
Baya, bayagiya gelince baya yazarim boyle yerlerde.
Gercek dunyada ise bu kelimeyi kullanmayi tercih etmiyorum. Bayagi daha cok adi anlaminda oldugundan oldukca falan derim onun yerine.

yazması daha kolay olduğu içindir. mesela sen de cümleye "ama" ile başlamışsın. mesela ben de/da birleşik yazılınca uyuz oluyorum ama bir yerine bi yazarım. çünkü öyle alışmışım 2000lerde mırç vardı böyle konuşuyorduk :P

özellikle olsun ya da olmasın böyle yazanları engelliyorum.

tm, ok vs. bende kullanıyorum da baya ne demek? kelime anlamı anlamı da yok benim dil lügatımda. türkçe dersinde çok sorun yaşadığımdan o -ğı eki gelecek :)

İmla noktalamaya diqqat, gerisini yardir +7

Evet ve çok kullanırım resmi olmayan yazışmalarda benim için bayadır :)

çoğu imla kurallarına ve sözcükleri düzgün kullanmaya dikkat etsem de, neredeyse tek istisnam "baya" kelimesinde. bunu bazen bayağı şeklinde kullansam da, çoğu zaman biliçli olarak baya diyorum. en büyük sebebi bayağı'nın basit, sıradan, aşağılık gibi olumsuz anlamları var. bazen buna çağrışım yapabiliyor.

bazen baya yazmak rahatsız ediyor beni de, epey diyorum o vakitlerde.

eskiden bilinçli olarak yazıyordum ama şöyle bilinçli,

bayağı: adi, basit
baya: alenen, açıkça

böyle bir ayrım var sanıyordum ahaha. hiç kontrol etmemiştim. "böyle bayağılıklara gerek yok" ve "sen baya baya delirmişsin" şeklinde kullanırdım mesela.

sonradan öğrendim baya diye bir kelime yokmuş ama hala her iki bağlamda da "bayağı" demek garip geliyor, hiç alışamadım.

bişeysoracaktım +1
Bilerek bayağı yazmıyorum, kendimce baya ayrı bir kelime. Galatı meşhur olarak yoluna devam edip ileride bu hale evrilecektir.

@mark greg sputnik +1

Tam olarak böyleydi bende de. Sonra kendimi alıştırdım. Bayağı kelimesi, "çok, pek çok" anlamını karşıladığını da düşününce, "pespaye" anlamını çağrıştırdığı için diğer anlamlarda kullanmakta zorlanıyorum. Ama kendimi zorluyorum.

Birseysoracaktim +1

Bayağı=adi
Baya=epey, alanen vs

Benim için ağabey/abi konusu gibi biraz. Doğru yazımı ağabey ama asla öyle yazmam cümle içinde. Şimdi örnek olarak yazarken bile rahatsız hissettim.

Diil, bişi vs pek yazmam. Bir yerine bi yazıyorum tabii ki ya da burada yerine burda falan bazen ama genelde konuşma etkisi vermek için. Baya ise bilinçli tercih çünkü sondaki -ğı kısmının kelimeyi bozduğunu düşünüyorum.

İmla takıntılı değilim ama kurallara uyarım hani grammar nazilikten değil de öteki türlüsü hoşuma gitmiyor.

Bu arada konuşma dilinde de değil'in doğrusu diil diye geçiyor ama ben bastıra bastıra değil demeyi seviyorum. TRT spikerlerinin uydurduğu "doğru Türkçe telaffuzu" mevzusuna çok kılım. Açık e, kapalı e ayrımı gibi şeylere dikkat ederim ama yapacağım yerine yapıcam demezsen seni afaroz eden ekibe ayrı kılım :D

Çok dikkat edersem Osmanlıcaya kayıyorum. Onun için biraz sallapati oluyor.
'de','da' ve 'ki' konusunda takıntılıyım ama.

Gündelik konuşurken bilinçli şekilde baya yazan takımdanım ben de.

Bayağı sözcüğünü daha ziyade olumsuz anlamıyla ilişkilendiren cevapları verenlerle sebeplerim aynı.

Abi yazmak gibi bir şey benim için de.

Ekmeğimi Türkçe bilgimle kazanıyorum, alışkanlıkla noktalamaya, eklerin yazımına, düzeltme işaretine uyarım, bunları düşünmeden yapıyorum. Ama gündelik yazışmalarda konuşma dilini yazıya aktarmayı kusur görmüyorum, ben de yapıyorum. Baya bilinçli olarak baya yazıyorum yani :)

Maksimum 20 seneye TDK tarafından onaylanır bu şekildeki kullanım.

burada Sözlük’ten gelen alışkanlık ve kültürle cümlenin ilk harfini küçük yazıyorum. arada telefonun düzeltmesiyle büyük yazdığım da oluyor, o zaman hepsini büyük yapıyorum. genel olarak imla kurallarına çok dikkat ederim. “baya” hiç kullanmadım, kullananlara gıcık oluyorum. de, da eklerini ayrı yazmayı bilmeyenler kültürsüz, dikkatsiz, özensiz, cahil geliyorlar, kusura bakmasınlar. benim bir yanlışımı gören olur da düzeltirlerse, çok olumlu tepki veririm.

Bazı “entitled” kadınlar bahsedildiği gibi yazıyor, onlar da gözümden düşüyor.

evet cünkü notere dilekce degil internete bos bos seyler yaziyoruz.

bayaa diye yazilir hatta. :D

evet doğrusunu bilerek genelde "baya" yazıyorum. Dil yaşayan bir şey, belki de ileride sözlüğe bu şekilde geçer.

Mesela ilkokuldan sonra hiç ağabey yazmadım.

Ben yazdığın diğer kelimeleri kullanmıyorum ama "di mi/dimi" yazıyorum.

imla kurallarina takintili bir grammer nazi olarak ben de "cok, epey" anlaminda kullanirken baya yaziyorum. bayagi'yi adi anlaminda kullanirken uzun uzun yaziyorum. bayadir baya yaziyorum yani.

Evet "bayağı" yazınca "adi" kelimesi aklıma geldiğinden bile isteye "baya" şeklinde yazıyorum, illa yazmam gerekiyorsa. Eklerin yazımına, gereksiz kelime kısaltmalarına ben de takıntılıyım. Ama bu bana normal ve böyle olmalı gibi geliyor yazışırken :)

Tüm kurallara uyarak yazmaya çalışsam da bayağı konusunda yukarıdaki arkadaşlara katılmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Bayağı kelimesi, baya baya adi anlamına geliyor çünkü aslfahsfj. Ayıp olur karşı tarafa.

eğer "epey, oldukça" anlamında kullanacaksam bilinçli olarak baya yazıyorum.
bayağı ve baya arasında fark olması gerektiğini düşünüyorum. bu yüzden baya yazımı benim için bilinçli bir galat-ı meşhur.

bayağı: adi, basit
baya: epey, oldukça

Tdk göreve!

Bayağı yazmayı sevmiyorum. Ağabey yazmak gibi tuhaf geliyor.
"De, da" bağlaç ya da eklere takıntılıyım. Yanlış yazmışsam silerim ya da düzeltirim. Dikkat etmeyenler gözüme batar ama unuturum sonra :)

çoğu kişi doğrusunu "baya" zannederek yazıyor. "iddia" kelimesinin doğrusunu da "iddaa" zanneder aynı güruh.

Merkezi nasıl bilmiyorum ama insanları çok iyi.

fazlaca sakin, son 1 senede deli gibi göç alan hafiften insan profili değişmiş bir yer Kırklareli.
4 senedir buradayız bu hafta taşınıyoruz çok özleyeceğim burayı.

Küçük, şirin bir yer. Küçük olduğu için fazla olanak yok ama öğrenci ve emekli kenti daha çok Kırklareli. Özellikle istasyon tarafı cafe'leriyle meşhurdur.

Senet zaten bu yüzden var. Ama istenmez normalde.

İbandan atıyorsan muhakkak açıklamaya yaz.

*İbandan yolladığınız her türlü paranın açıklamasına sebebini muhakkak ama muhakkak yazın.

Sözleşmede yazıyorsa, bankadan gönderdiğinde başka bir şey yapman gerekmiyor. Çıkarken depozitonu alırsın.

Depozitoyu vadeliye koydurabilirsen biriken faizi de alırsın ama ev sahipleri yapmaz bunu.

Ben 2019’da 4 bin tl’ye kiraya çıkmıştım, 2 kira, 8 bin tl depozito vermiştim. Kiram 7.500 tl olduğunda evden çıktım, depozitoyu 15 bin tl olarak aldım. Sözleşmeye 2 kira alır diye yazmıştık.

Peki kapora yollarken iban'dan kapora yazmaya gerek var mi. Aslinda kiraci komisyonunun bi kismini da odemis gibi oluyorsun. Komisyonun geri kalani da sonra odenecek.
Bunlarda aciklama ne yazilir ki?

normalde, teorik olarak, açılacak yeni bi hesapta o depozito bekletilip faizlendirilmeli. Türkiye'de yapan kimseyi görmedim. Böyle olursa evet x yıla çıktığında faiz de tüfe'ye yakın bişeyse son kirana yakın bir miktarı geri alman mantıklı.

Fakat Türkiye'de depozito bilmemkaç TL yazıyorlar, çıkarken onu geri veriyorlar (ki onu bile vermemeye çalışan varmış.)

Geldi mi bu yaa gerçekten, ben konuşuluyor ama henüz gelmedi diye biliyordum.
Ben de öğrenci kartı kullanmak için okuyanlardandım son bir dersim kaldı onu verirsem mezunum, yaz okulu paramı da yatırdım hem de bir ders için 900 küsür verdim, girer bitiririm diye umuyorum.
Sonrasında yeni bölüm bakacaktım ama madem böyle bir durum var hiç bulaşmam :)

Ya bir de düşünüyorum da asla mantıklı gelmiyor. Hadi kayıt yaptırıp sınavlara girmeyenlere, okulu uzatanlara sınırlama getirirsin anlarım. Ben oturup ders çalışıyorum sınavları asla kaçırmıyorum bir dünya harç parası yatırıyorum neden yaşlıyım diye öğrenci sayılmıyorum ya.

Şoförüm var.

sıfır toyota chr

2

Sportage

Japondan şaşma. Alternatif Kore.

Temiz 1.6 dizel tucson bulursunuz. Hyundai iç malzeme kalitesinde bayağı seviye atladı bence.

skoda kamiq

Olmaz tabiki. Evet iki tane bulaşık olduğun zaman bu anında düşer.
Poliüretan mastik ile yapman lazım. Dyson deniliyor piyasada.

nasıl düşsün? :D bant bi yük taşımayacak ki tezgah ve eviye arasında ezilecek sadece. eviye tezgahtaki deliğe oturtuluyor ve çerçevesi delikten daha geniş. şuan silikonu sökülü kaldırsan alabileceğin şekilde duruyor öyle yerinde ve kullanıyorum hiç bir şekilde yapıştırılmamış haliyle bile düşmesi imkansız.

bi su sızıntısını önlemesi amaç bi eviyenin yerinde oynamasını engellemesi. yük taşıma durumu yok.

O su bantı çok daha çabuk parçalar su sızar sürekli silikona dönmek zorunda kalırsın

Alttan yapıştırmalı evyeler de var, bantla tutar mı diyince ben de onlardan sandım, tutmaz, iki tencere koysan düşer diyecektim.

Üstten düttürmeli, sadece oynamasın diye araya bir şey konacaksa çift taraflı bant tutar, ama su geçirmezliği olmaz. Suyu gördükçe yıvşar. Silikon her zaman iyidir. Şeffaf silikon.

bahsettiğiniz ürün çöp. aracımda evde vs çok kullanıyorum suyu görünce gevşiyor. o ürünün amacı sıcakladıkça yapıştırmayı arttırmaktan başka bir şey değil.

ben ankastre ocak macunu kullanıyorum tavsiye ederim. arçelik beko vs gibi servisinden alabilirsiniz. böyle şerit macun gibi bir şey onu araya koyup iyice bastırın ve bir gün su almasın. alt taraf temiz olmalı ayrıca.

en temizi silikon, en pratiği benim dediğim.

İkinci maddede uyku apnesini tarif ediyorsun. Birinci maddede anlattığın da apne sonucu bir refleks olabilir.

Bir KBB uzmanına görünmende fayda var.

Sırt üstü yatma, yüksek yastık kullan, yan şekilde yat. Yüz üstü de değil.

İlk maddedeki sallamak sanki tekme atar gibi refleks gibi bir şeyse bazen istemsiz oluyor bende. Ancak çok çok nadir oluyordu uzun zamandır da olmadı.

ikinci madde hiç olmadı bende. bilemiyorum o yüzden.

ilk olan için de çok kafaya takmadım açıkçası. Tüm bunlar için de kbb ve nöroloji uygun bölümler olacaktır.

birlikte uyumaya alışırken ilk zamanlar öyle tepişmeler olabiliyor zamanla nasıl yataktan düşmüyorsan aynı öyle vucut bunu öğreniyor. herkes kendi alanında takılıyor.

ikinci konu zaten direkt uyku apnesi. kbb bir baksın konka küçültme işe yarayabilir. geçici olarak geceleri burun bandı faydalı olabilir.

Tenis ciddi kondisyon ister söyleyim.

Bir süredir tam olarak aynı kafadayım.
Ama kendime çok güvenmediğim için tenis değil de squash kararı aldım.
Hatta az önce decathlona gidip squash raketi ve topu aldım.

Bence tenisten çok daha iyi, birine ihtiyacın yok bir kere, yanında arkadaşın olmasa bile tek başına yapabilirsin. Bence bunlar avantaj.
Bir de benim amacım öyle profesyonel devam etmek falan değil hayatıma hareket katsın diye heves ettim.

Tutuş, vuruş tekniklerinin (kendi kendine değil, ders alarak) çok iyi öğrenilmesi gereken,
Çok iyi ısınmanın ihmal edilmemesi gereken (gerçi bu her spor için geçerli ama teniste daha önemli)
(Bence ) belirli bir yaştan sonra heves edilmemesi gereken bir spor.

Genellikle elit kesimin tercih ettiği, sosyalleşmenin çok kolay olduğu kaliteli insanlarla tanışmanın yolu. Güzel bir spor.

Kapının anahtarını kilitte çevirebilmenin ne büyük bir nimet olduğunu insana öğreten tenisçi dirseği hastalığının çok kolay kapılabileceği bir spor.

42 yaşında tenise başlamış biri olarak söyliyim mutlaka sizin seviyenizde birileri olacak ve onlarla oynayacaksınız, sonuçta şampiyon olmak için gitmiyorsunuz spor için gidiyorsunuz ve bence yapılabilecek en mantıklı seçeneklerden biri. korkmanız gereksiz, bi şort bi spor ayakkabı çok da pahalı bir spor değil.

Pilates dersinden, pt dersinden daha uygun. 2 sene yaptım. Tavsiye ederim.

yaparsınız. bir hocadan ders almanız gerek. paketler genelde 10 saat oluyor. tam hatırlamıyorum ama 5-6 dersten sonra kendi seviyemdeki arkadaşlar ile oynamaya başlamıştım. partner bulmak biraz sıkıntı olabiliyor. bunun için de bu işi size yakın bir kulupte başlayarak çözebilirsiniz. kulupte hocalar ders verir ayrıca başlangıçta raket vs de almanıza gerek kalmaz. sonra hoca ile beraber size uygun bir raket seçersiniz.

bu yastan sonra bir Nadal olmayacaksin zaten. Öyle teknigi cok iyiymis falan takma kafaya. Ders al dendigi gibi, biraz teknikleri, vuruslari ögren, raket secimini ögren, kondisyon kazan. Bir sene sonra da istersen dersleri birakir kendine bir partner bulur haftasonlari zevkine mac yaparsiniz.

İçinden bile geçersin hocam , az kendine güven ya.

İmkan varsa özel ders , yoksa belediyelerin kursu bile olur. (Belediyelerin kursları kalabalık oluyor biraz) ; varsa etrafınızda 8-12 ders arası özel ders veren biri , işinizi görür. Ben özel dersin de 4lü gruplar halinde alınması taraftarıyım gerçi , pahalıya gelmesin.

Gelişiminiz olacak , her türlü öğrenirsiniz. Ancak tenis ayakkabısı almanızı tavsiye ederim.

ben koşu bandında ya da dışarda bir yerlerde dümdüz koşmaktan nefret ediyorum. kondisyon ve fitlik kazanmak için böyle sağlam fiziksel aktivite yaptıracak bir oyun lazım diye düşünürek başlamak istedim. bir arkadaşla gittik direkt oynamaya başladık o daha önceden oynamış bir dönem yetenekli de birisi, benim ilkti. maalesef sizin dediğiniz gibi oldu topu tutturamadım bazen, tutturduğumda da auta attım genelde. öyle olunca pek zevkli olmadı o yüzden bir daha gitmedim ama belki hocadan ders almaya gitsem daha farklı olurdu bilemiyorum. ben masa tenisinde de hiç iyi değilimdir bu arada gözlemlediğim kadarıyla masa tenisinde iyi olanlar bunda da yetenekli oluyor. bilardo, dart, bowling gibi isabet gerektiren sporlarda fena değilimdir aslında çok iyi olmasam da kötü de değilim ortalamayım diyeyim onlarla alakası yokmuş demek ki.

enteresan şekilde çok iyi servis atıyordum yalnız duran toplara iyi vuruyorum diye şakasını yaptım ama karşıdan gelince sıkıntı oluyordu.

boyun çantaları var, para için tavsiye ederim, zincirli olsun, ipli olanları kesiyorlar ipini alıyorlar.

kimi hostelde kiralık kasalar oluyor varsa kullanabilirsin.

alacağın,aldığın elektronik malzemeleri magazadan hemen teslim alma, dönüş zamanı alırsın.

paranın hepsini tek bir yerde tutma, 100 euro bir cebinde, 100 euro başka bir cebinde, 200 bir çantanın cebinde vs. gibi paralarını dağıt, böylece hırsızlık olayında hepsini kaybetmemiş olacaksın.

eğer avrupa'ya gidecekseniz ve kırsal şehirler değilse bu kadar nakitle gitmenize gerek yok. sokak sanatçıları bile kart alıyor artık.

paranın çoğunu tr'de hesabınıza koyun, kredi kartınıza euro ekstre ekletin, dönünce harcadıklarınızı euro olarak ödersiniz direkt (kur farkından da etkilenmezsiniz). ayrıca acil bir ihtiyaç olursa da atm'den bi miktar işlem ücreti ödeyip euro çekebilirsiniz yine.

@brkylmz

Hocam kredi kartım yok. Banka hesabımda eur hesabım var param da orada. Bu şekilde zararlı olur mu ki?
Ek olarak internet bankacılığı üzerinden yurtdışındayken Türkiye'deki bir hesaba para transferi yapabilir miyim kesintisiz? Bu süreçte kira ödemem var eğer kesinti olursa gitmeden odeyeyim.

hesabındaki euro'yu direkt çekemezsin, TL hesabındaki parayı euro olarak çekebilirsin. (kurdan biraz zarar edersin evet ama yanında 1000 euro taşımak istemezsen diye bir seçenek olarak söyledim.)

Kredi kartın yoksa eğer ve para hesabında euro olarak duruyorsa yanında götürmen daha mantıklı ve masrafsız olacaktır senin için. (@selam'ın verdiği öneriler güzel)

kira ödemeni de TL olarak yapacağını varsayıyorum. eğer hesabında TL varsa yurtdışındayken de bankacılık uygulamana girip transferini türkiyedeymişsin gibi yapabilirsin. kira ödemesinde tr'de ya da yurtdışında olmanın bi farkı yok. ha para boşta duruyorsa ve lazım değilse gitmeden kiranı öde kafan rahat olur. (günümüzde çok olmasa da eskiden yurtdışından bankacılık uygulamalarına girememe durumları olurdu bazen ya da banka sms'leri gelmezdi. Artık pek olmuyor ama. Aynı tr'deki gibi girip tüm işlemlerini yapıyorsun)

avrupa'da çoğu yer nakit kabul etmiyor bu arada. geçen hafta amsterdam'daydım, yanıma nakit aldığıma pişman oldum.

Sorudan bağımsız;

@a7x +1. Cidden Avrupa'nın çoğunda genel olarak sadece Kredi Kartı geçiyor. Çat diye pos makinesini önüne koyuyor.

gidecegin ulkede kullanacagim e-sim al ve kur telefonuna. turk hatti kullanilmaz (asiri pahali) ve public wifi'a muhtac kalmak rezillik.

nakit parayi hostelde caldirma ihtimalin var evet. cok yuksek ihtimal olmasa bile onun stresine degmez. brk'in dedigi mantikli.

o kadar parayla hostelde falan gezilmez. kredi karti al. 200-300 euroyu acil durumlar icin yaninda tut sadece.

1k cok yüksek, ben max 100 euro ile cıkıyorum kredi kartı ile hallediyorum her şeyi

Yurtdışı neresi olduğu yazılmamış o halde genel bir ifade olarak kapsamlı bir sağlık sigortası yaptırmanızı öneririm. Hostellerde emanet ve kasa bulunuyor.

Atandigi kurumdaki kisilerle irtibata gecin, lokal birine ihtiyaciniz var. Genelde cikip gideb kisinin yerine biri giriyor. Agri’da emlakcilik isi de cok yaygin degil o nedenle sokaklarda gezip direk ustundeki ilanlara veya binalara da bakmak bir secenek (ciddili). Ayrica sitelerin gorevlileri ile de konusup fikir edinebilirsiniz.

Tum bunlar olmazsa kiradan daha ucuza gelen, benzer atanarak gelen bir kitlenin kaldigi 1+1 ev gibi oteller var, merkez civarinda bulunuyor biraz sorusturmak lazim. Bir arkadasim oyle bir yerdeydi memnundu.

Bu dediklerim agri merkez icin gecerli bu arada, patnos dogubayazit vs de benzerdir ama net bilmiyorum.

Yani merkezden ziyade eğitim araştırma hastanesinin orada doktor, polislerin kaldığı binalar bulduk telefon aracılığı ile ama oralarda boş yer bulamadık daha. En kötü ihtimal bu cuma ankaradan oraya gidip biraz gezeceğiz mecbur.

o konuda kararlar net değil. süre dolmadan da başvurabilirsin diyen varken başvuramazsın diyen de var. o yüzden dolduktan sonra başvur. riske atma. avukatsız yapabilirsin. ama yapacağın bir hata uzun sürelere mal olabilir. o yüzden avukatla çalışmanı tavsiye ederim

Merhaba,

Avukat olarak cevap vereyim. Arabuluculuk sürecinin önceden başlatılabileceğine ilişkin İstinaf Mahkemesi kararları var ama tersi yönde görüşler de var. Yani konu tartışmalı. O yüzden 2 Ağustos'tan sonra, hatta 3 Ağustos itibariyle arabulucuya başvurmak daha az riskli. Bu arada ilk etapta arabuluculuk sürecini avukatsız olarak başlatabilirsiniz.

Bu tarz seyler pek istenmiyor. Istense de basit birsey degilse kesin reddederdim. Doguma da fotografci cagirmak istediler mi? Boyle birsey de varmis buradaki bir duyuruda duymustum.

Yenidoğan fotoğrafı bir çok insan çektiriyor artık eve çağırıp. Anormal absürt bir istek gibi gelmedi.
Hele ki pasta alıp kutlamak gayet şirin bence. Ben olsam düşündükleri için teşekkür ederdim buna niye bozulduğunu da anlamadım.
Ailede bir gariplik yok, siz başka bir şeye gıcık oldunuz da hareketleri batmaya mı başladı acaba ?

yenidogan fotografi cekilir de, bunu "cekilmesi lazim" olarak lanse etmek absürt. kaldi ki ebeveynlerin bu yönde bir istegi olmadigi halde dayatmak daha absürt.
durup durup sunu yapalim, bunu yapalim demek sacmalik resmen.
1 ay oldu pasta keselim diyen kendi dogurduguna kessin pastayi. 1 ay pastasi ne alaka ayrica?

benim babannem durup durup anneme ismi kardelen olsun dermis benim icin. bir gün annem demis sen üc kiz dogurmussun, koyaydin madem birinin adini :) üstelik babannem her cocuguna ikiser ikiser isim vermis. bazen lisan-i münasip bozmak gerek karsi tarafi. üstelik anliyorum ki sayet perde gibi emrivaki yapabilecekleri bir sey ise sizi direkt ezip gecerek yapiyorlar kendi istediklerini. hic hos degil, ben ariza cikarirdim.

sevgili eisberg, ipin ucunu simdi birakirsan komple kacar. siki tutun prensiplerine :)

bu işlerden anlamıyorum, zamanım yok (hatta bu işlere harcayacak param yok) ama siz kendi evinizde organize ederseniz çok memnun oluruz, resim de çektiririz, kutlama da yaparız diyebilirsiniz.

Bebişe direkt bişey olmadıktan sonra bırak heveslerini alsınlar. Can sıkıcı olabilir ama sineye çekeceksin artık.
Tebrik ederim bu arada, bahtı, şansı pırıl pırıl olsun inşallah.

hepsini bi nebze anladım da 1 aylık bebeğe ne pastası ya. ne anlayacak 1 aylık bebek pastadan. kendileri oturup yiyecekler amaç bu. 1 aylık bebek başını dik tutamıyor pastayı bile düzgün göremez.

@kaptan olabilir belki abartıyor olabilirim. Ama eve fotoğrafçı çağırmak da makul bir istek değil be hocam :).

olayı sadece bebek diye düşünme, bu gün pek çok kişinin yaptırdığı şeyler çocuklar büyüdüğünde gelenek/görenek gibi bişi olacak, herkeste olan ama onlarda olmayan.

arkadaşlarına aaa baaak benim bilmemne fotoğrafım diye gösteremeyecek, sadece onlar değil, sende gösteremeyeceksin, damadına/gelinine, bak bizimkinin de bişi zamanı fotoğrafı keh keh diyemeyeceksin.

80'lerde bilim kurgu olan şeyler, 2024 yılında ihtiyaç oldu (scooter'lar, cep telefonları, araçlar, uzay araştırmaları vs.), benim bebekliğimde fotoğraf makineleri filmli idi, özel günlerde çekilirdi, bir ara bir sürü fotoğrafım yok oldu, bebekliğim, çocukluğum vs. şimdi insanlar bebeklik fotoğraflarını facebook'a instagrama koyuyor, bende yok.

Bunu biraz böyle düşün, eğer konu çocuklarınsa asla bugün değil, 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl sonrası önemli. senin değil, onlarınki önemli.

perde konusu için ise e perde lazım bişi derim :)

Oldukça saçma sapan şeyler. Biraz huysuz olmanız iyidir. Kararında huysuz biri olabilirsiniz. Pasta kesme okey hep beraber cay içip pasta yiyeceksiniz ama fotoğraf olayı oldukça saçma geliyor bana da. Siz kucağınızda birkaç güzel poz çekersiniz zaten herkesin elinde telefon yüzlerce fotoğrafı vardır. Çocuk sizin çocuğunuz makul isteklere uyum sağlamaklar birlikte istemediklerinize size yardımcı oldular diye katlanmayın. Onlara hissettiğiniz minnet hissi ilişkiyi zenginleştirsin sizi bir şeyleri yapmak zorunda hissettirmesin.

Ayrıca çevremdeki birçok arkadaşım hiç fotograf işine filan gitmediler, yalnız değilsiniz yani.

bence herkes yapiyor diye anlamsiz seyler icinizden gelmiyorsa yapmak gerekmiyor. boyle adetler eskiden yoktu, ayrica bir seyin adet olmasi dogru ya da iyi oldugu anlamina da gelmiyor. dolayisiyla ben herkes yapiyor, normal istek kismina katilamiyorum.

bence istemediginiz seylere hayir demek konusunda dogrusunu yapmissiniz.
tek husus su ki, esinizin annesi babasi ise, bu talepleri esiniz ile aranizda konusursunuz, ancak kendi annesi ve babasina hayir demek, biz aile olarak (bu siz, esiniz ve bebeginiz artik) istemiyoruz demek ve bu konuda net cizgi cizmek esinizin gorevi. tabii yeni dogum yaptigi icin su surecte olamamis olabilir ancak ilerisi icin, kimin ailesi ise onun alanidir bana gore hayir demek. boylece sizin araniz bozulmaz, kendi cocuklari ile zaten arasi bozulmaz. mutlu mesut yasar gidersiniz. onemli olan ikinizin bir takim olmasi.

bebege zarari olmadigi surece ben de umursamazdim acikcasi ne istiyorlarsa yapsinlar heveslerini alsinlar. benim esimin annesi 2 gunluk cocuguma agliyor diye sekerli su icirdi :) bunun yaninda bu istekleri opup basima koyardim sahsen :) yasli insanlar cocugun omrunun ne kadarinda yaninda olabileceklerini bilmiyorlar olabildigince heves gidermeye, ani biriktirmeye calisiyorlardir. gicik olmayin anlayis gosterin bence :)

tnz +1 diyorum

tuhaf bir şey istenmemiş ki. perde de ihtiyaç görmüşler güzel bir şey olsun demişler. iyi niyetle yapılan şeyler bunlar. pasta da bence kötü bir şey değil. fotoğraf çektirmek de kötü bir şey değil. yani saydıklarınız kötü değil en azından böyle bakın olaylara.

zengin olunca yapılacak ufak şımarıklıklar.. tadında şeyler yaşamışsınız.

Para harcayacak yer arıyorlar herhalde.
Ailevi işlere fazla burnunu sokanlara ne denir bilmiyorum ama onları doğunun fakir bir köyünde 2 hafta vakit geçirmelerini tavsiye edebilirim.
ya da akşam evde otururken yeni ve o gereksiz harcama kalemlerini konuştukları anda onları saat gece 23:30 da kapı önüne bırakmayı düşünmemek bile zor geliyor.

Çocuk büyümeye ve kendini tanımaya başladığı anda onun meneviyatına zararlı kimselerden uzak tutma konusunda daha çok çaba gösterin.

Eve fotoğrafçı çağırmak ..
Herkes elindeki 64mb veya 128 MB kalitede fotoğraf çekecek telefona sahipken bir kaçı 1 haftalığına kaliteli fotoğraf çekimi hususunda eğitici videolar izleseydi hiç değilse.

Buradaki sıkıntı istenilen şeylerin kötü şeyler olup olmaması değil ki. Kendi çocuğunun evi de olsa hiç kimsenin bir başkasının evine karışma hakkı yok. Ben perde almamışsam ya uygun görmemişimdir, ya paşa gönlüm öyle istemiştir. Onlar uygun gördüler diye neden onların istediği yapılıyor ki benim evimde?

Burada afedersiniz ama sizi başçavuşun eşeği yerine koyuyorlar anladığım kadarıyla. İpin ucunu kaçırmayın sözüne çok katılıyorum bu sebeple. Babamın bir çalışanı vardı, oğlu aşırı obezdi ve suçlu anneannesiydi. Kadın torunu istedi diye gece 11'de kalkıp patates kızartıyordu. O noktaya kadar da kadına çok göz yumulduğu için artık yapma etme dense de iplemiyordu.

Bu tip sorunlar içinizde zamanla büyür de. O sebeple eşinizle konuşun, ailesinin önünü kessin.

olasılıklar:
1- kendi çocuklarına yapamadıklarını torum ile yapmak istiyorlar. bu bir vicdan rahatlatması olabilir.
2- rekabet. etraftaki torun sahipleri ile yarışmak, hava atmak istiyor olabilirler.

2 ise durum fena. bu tür durumlarda eş üzerinden iletişimi sağlamak daha uygun olmaz mı? hiç içine düşmediğim bir durum. emin olmadığım için soruyorum ki kızımız da nötr anlattığınız kadarı ile.

Çocuk 3.5 yaşına gircek daha torunlarının olduğunun farkında değiller. Ben kaynananın ne işe yaradığını şu an anlıyorum 1 gün bile çocuk bakımına etkisi olmadı. Keşke sizinki gibi olsalarda çocuk bakımına yardım etseler. Kayınvalidem hanıma yardım etsin gelsin salona s.çsın kabulüm. Kardeşim he de geç, yeterki çocuğa baksınlar.

öncelikle hayırlı olsun, çok takılmayın böyle şeylere yeni anne, baba olmuşsunuz keyfini çıkarın

Ilk torunlari ise heves ediyorlardir. Bir de esiniz tek cocuk ise onun cocugu inanilmaz kiymetli olur. Cok kafaniza takmayin keyfinize bakin. Saglikli uzun omru olsun bebisin

ben de sokakta yabancılar gelip şap şup öpmek istiyorlar filan sandım. torunları olmuş, heves etmişler. söylediklerinizin hiçbirini biz de yapmadık ama yapılabilir şeyler yani çok da anormal değil.

Futbol maçı için bilet sattım.
Şöyle gerçekleşti olay; bileti ilana koydum para aracıya geçti aracı bana kargo kodu verdi. Kargo kodunu dhl e verdim onların sisteminde çıktı zaten. Kargoyu teslim aldı maç bittiği zaman paramı geri aldım. Maç bitmeden vermediler parayı.

mobildeyse uygulamalar kendi iç browserlarında açıyorlar siteleri (sağ üstteki üç noktaya tıklayıp, kendi browserımda aç demeniz gerek).

ya da reklam domaini asıl siteden farklı girilmiş (urlreklam.com/campaign-instagram vs. gibi alakasız bir domainle açılmıştır).

linke tıkladığınız zamanı kabaca hatırlıyorsanız, browser geçmişinden tek tek tıklayıp bakabilirsiniz.

Abi maliyeti bilmiyorum da aklında bulunsun Macfit gibi salonlarda pt hizmeti veren hiç kimse müşterisini zorlamaz gaza getirmez tam aksine sen nasıl çalışıyorsan o da sana uyar, yani sen lak lak yapıyorsan o da seninle lak lak yapar benim sana önerim sadece pt'lik hizmeti veren butik salonlar var onları bi araştır; bobgym, dews gibi yerler mesela, beni gaza getirsin bana hayvan gibi davransın Eğridir dağ komando bölüğündeymiş gibi çalışalım dersen böyle yerler sana istediğini verir ama maliyeti bilemiyorum dediğim gibi.

Cimerden olabilir ama garantisi yok, seni emniyete veya savcılığa yönlendirip dilekçeyi iade edebilir belki direkt onlar yönlendirir, garantisi yok. İkincisi hangi platformdan yapıldı hakaret. Facebook ise bir şey çıkmaz. Facebook bilgileri vermiyor. Twitter ise şikayet edebilirsin. Düz bir dilekçe yazıp delilleriyle vermen yeterli.

instagram yani facebook diyebiliriz.

Facebook mevzusunda taraf şöyle diyor "evet benim hesabımdan hakaret edilmiş ama ben etmedim, başka biri girmiş zaten şifrem çalınmıştı" gibi bir şey diyor, yetkili makamlarda Facebook a sorsa da cevap alamıyor ip ile ilgili, bu yüzden sonuc çıkmıyor.

peki profilinde başka bir sosyal medya hesabını vermiş. vs.co linkli bir hesap. bunu da dilekçeye yazarsam kişinin kim olduğunu vs.co üzerinden bulabilirler mi?

Hocam gerçekten hakaret eden kişi bulunur ifadesi de alınır ama adamlar "ben etmedim hakareti, hakaret eden başka birisi hesabıma girmiş, ben de mağdurum" diyor. Hakaret edenin IP bilgisi sorulunca da tarih saat bildirilerek Facebook tan bilgi verilmiyor. Genel olarak işleyiş bu şekilde. O yüzden devlet ülkede platformlar için Yasal temsilciyi zorunlu koşuyorlar.

Cimer artık ilgilenmiyor.

atıyorum ben şu an A şehrindeyim. Ama ikametgah B şehrinde. Ben bu şikayeti B şehrindeki savcılığa mı yapmalıyım yoksa A şehrinin savcılığına mı? Olayın gerçekleştiği yer muhtemelen B şehri bu arada.

Notere e-tespit yaptırın, sonra suç duyurusu, uzlaşmaya tabi, uzlaşmadan sonra iddianame düzenlenir ve dava açılır.

Hocam 3 milyara dilekçe yazdırın stajyer bi avukat onlar da kazansın. Savcıyı direkt göremezsin. Mahkemelrin ilgili bölümleri var oraya bırakıyorsun.
Sonra ne oluyor bilmiyorum.

Bir arkadaş bulunduğu yerin belediye reisine face hesabından küfredip silmiş anında görüntü alınıp küfŕ edilen kişiye ulaştırılmış. Gece 12 de adamî polisler evinden almışlar. Adam hiç inkar etmemiş. Ben ettim demiş. Polis sözlü olarak uyarmış bunu yollamîş evine.

dilekçeyi kendim yazdım ama bir avukata vercem davayı takip etmesi için. uzlaştırmaya giderse paylaşırız öyle birşey olmazsa da sorun değil. amacım densiz küfürbaz ergen bozuntusuna ders vermek.

hisse senedi alıp takip etmek uğraşmak vb yerine profesyonel yönetilen ve ücretini alan fon'lar mantıklı geliyor. not: yatırım tavsiyesi değildir :)

Borsayı öğrenen biri için komik getiriler. Öğrenmemekte ısrar edenlerse hisse alarak asla kazanamazlar. Fonlar onlar için tek seçenek.

Fırın Safranbolu’da epey görmüştüm, şubelerine bakabilirsiniz :)

Ben olsam yedek parça klavye arardım. Hiç olmadı güzel bir sticker seti ile tr qwerty'ye çevirirdim azerty zor iş cidden.

~Tuşların yerini değiştirerek ctrl, alt, shift karakterleri hatalı olmuş olur yapmayınız.

klavye stickerleri var ya da klavye komple değişebilir. bir olasılık da tuşları sökme aparatları var, tuşları söküp yeri değişebilir.

azerty olarak satmak zor olur.

Yataklari nasil konumladiginizla ilgili olur tek yada cift kamera ihtiyaci. Simdi bizim oglanin kamerasi tabii ki kendi yataginda direkt yatagi full gorecek sekilde konumlu ama daha genis acida olsa yaninda ayni boyutta baska bir yatagi da gorecek sekilde ayarlasam da yine is gorurdu. Biz henuz odalari ayirmadik bazen uyuttuktan sonra bizim yataga yatiriyoruz o zaman da dondurerek kullaniyorum kamerayi ayni verim oluyor.

Ancak yataklar birbirine uzaksa evet o zaman iki kamera gerekebilir.

Ben eufy spaceview baby monitor kullaniyorum. Wifi baglantisi yok. Biz cok memnunuz her anlamda performansi gayet iyi. Ikinci bir kamera da baglanabiliyor yani 2 kamerali tek ekran kullanim mumkun ancak sanirim ayni anda iki kamerayi da yanyana gormek mumkun degil, s ondan emin degilim. Size belki oyle bir urun daha iyi olabilir.

Bizde ikiz yok tek cocuk. Kameraların hareket algılama ayarı var. kayıt yaptıgı sırada bir hareket algılarsa kamera acısını hareket olan bölge geliyor.

TP Link C200 kullanıyorum. Fakat tavsiyem Xiaomi Mi 360


www.youtube.com

Yorum ve öneriler için cok tesekkur ederim. İnceleyeceğim.

Annenin beden hareketi kısıtlı mı, sağlığı nasıl? Bir de acaba ihtiyacı var mı yanında olmana. Telefon edip sorsan ya.

Ocağın altı gerçekten açık kalmış mı?

bugün resmi tatil, trafik yok pek

Git tabi ki sorman bile hata.

12 km yani çölleri aşman gerekmiyor :S

Tek başına geri gelemeyecekse gitmelisin .

komşu filan yok muydu tanıdık? ben kendi komşularımı pek tanımam kimsenin numarası da yok ama yaşlılar genelde tanır milleti... benzer bir durum yaşanırsa söyleseniz bi komşu daire girişinden doğalgazı kesse mesela aceleyle o kadar yolu dönmeniz gerekmeden iş çözülür.

soruya cevap vermek zor ikiniz arasındaki genel ilişki durumuna bağlı bi olay sonuçta.

12 km nedir hocam anneniz için, konusu bile yapılmaz...

15 pro max kullanıcısı olarak s24 ultra diyorum. 8k çekiyor Samsung

Kullanıcı dostu ve kullanım kolaylığı olarak s24 döver.

Gözüm kapalı 15 pro max diyorum. Kamera söz konusu olunca kesinlikle iphone.

s24 ultra kullanıyorum. Ben normalde fotoğraf çekmeyi seven biri değilim pek ama telefonun kamerası çektiriyor. Bazı yerlerde kendisi efekt mi koyuyor acaba diye düşünüyorum çünkü kendi gördüğümden daha güzel fotoğraflar çekebiliyor gün batımı gibi anlarda :D bi de gerçekten sapıklık derecesinde iyi bir zoomu var. Baya uzaktaki nesneleri bile gayet net fotoğraflayabiliyosun

iPhone 15 pro max kullanan arkadaşım yok sanırım ama 14 falan kullananlar hayran kalmıştı fotoğraf kalitesine.

Bence kullanım kolaylığı olarak da andeoid, ios'a göre daha rahat. 2 senedir iPad kullanıp hâlâ alışamadım. Samsungun kullanımı çok basit

Incelemelerde pro max 15 kamerası daha iyi görünüyor. En iyi kamera iphone 15 pro max ve google pixel 8 pro'da.

olaylar olaylar +1

işi video olan biri olarak, 15 pro max'i görüp denemedim ama s23 ve iphone 14 pro'ları vs karşılaştırmıştım, s23 kullanıyorum, bir gün iphone'a geçersem/geçtiğimde tek sebebi video kalitesi olacak. (16 pro çıktığında alacağım galiba)

Fotoğraf olarak Samsung genel olarak iyi, ama detaya inince yine iphone iyi. İyi dediğim "doğal". Detaylara baktığında daha çok veri var daha çok şey görüyorsun. Samsung fotoda da videoda da keskinlik efekti basıyor, renkleri daha doygun hale getiriyor ve pek kaçışın yok. Bir sürü ek uygulama denedim(filmicpro, protake, opencamera vs.) yine de istediğim verimi alamadım.

Telefondan bişeyler çekip telefonda bakan biri için s24 ultra da süperdir bu arada. Ona bişey demiyorum. S23 ile çektiğim şeyleri bile görenler oha çok iyi diyor. Ama aynı zamanda bir çok aynalı aynasız makineyle iş yapmış biri olarak ben sevemiyorum.

Retweet nedeniyle bu tarz olaylarla karşı karşıya çok gelen oluyor. Ben yerinde olsam anlaşma yoluna giderim. Olur da davayı kaybedersen hem siciline işlemis olur hem de vekalet ücreti ödersin. Dediğin gibi belki bilinçli bir şekilde retweet edenlere bu yapılıyor bilemezsin senin burda uyanık olman gerekiyordu.

Kardeşimin başına geldi. İfade sonrası dosya arabulucuya gitti. 20 bin tl istediler. Kardeşim vermedi. Mahkeme için evine kağıt geldi. Mahkeme günü hakim kardeşimi dinlememiş bile. HAGB sorması gerekirken sormamış. Önce hapis cezası, sonrasında hiç suçu olmadığı için para cezasına çevrilmesine ve onun da ertelenmesine karar verildi. Karşı tarafın 19.500 tl avukatlık ücretini ve mahkeme masraflarını ödedi. Avukatı üst mahkemeye itiraz etti. O da çok kısa sürede reddedildi.

Türkiye'de hukuk asla normal normlara göre islemez.

Ama sahsen ben sonuna kadar giderdim.

Bana dolandırıcı gibi geldi. İşlerinizi beğenen insan bunları yüksek kaliteli dosyalar olarak satın almak isteyecektir. Neden eser sahibine "Sen bunları NFT yap, sonra bana sat" desin. Çok NFT sahibi olmak istiyorsa sizden aldıktan sonra kendi de yapabilir zaten. Umudunuz varsa iletişimi kaybetmeyin; hangi siteden istiyor, kaç para verecek vb. diye diyaloğa devam edin ama olur da konu saçma sapan bir siteye kart bilgilerini girme ya da "Sen bana X dolar yolla ben sana onu Z olarak geri yollayayım" gibi saçmalıklara giderse direkt kaçın.

Önce paranı iste. Sonra ne şekilde isterse öyle ver. Önce para unutma.

Emre Arolat mimarlik ofisine bir mail yazin. Bu kisi sizin adinizi verip milleti dolandirmaya calisiyor galiba diyin. Hem dlandiriciysa ögrenirsin durumu, hem de büro ögrenir.
adam direkt fotolari bile bask ahesaplardan asirmis, muhtemelen abdli kullanicilardan.
mesela son koydugu fotografi nathanbunns diye bir adamdan araklamis ama o adam da fake isler yapiyor gibi duruyor ahsjdk. instagrama yazinca direkt cikiyor adamin hesabi.

Yalnızca 2 fotoğrafını aratınca
www.facebook.com

www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com

baya bi farklı isimle profil çıkıyor, boşveriniz.

Kriptoparalardan anlamayanlara yapıyorlar kaç kişi bana sordu doğru mu diye.

Bir mail geliyor "ödedik ama şunu şunu yapman lazım" diye, ki öyle bi dünya yok sen listelersin alan tak diye alır. Genelde yüksek ama olabilecek bir meblağ işte 3eth yolladım ama hesabının doğrulanması için 0.1 eth göndermen lazım bana değil bak opensea istiyor maile bak diyor. Gönderirsen nanay.

Olmayacak kittie :( aynı seviye asla olmaz. Bu sebepten zaten kizartmanin tadi asla bulunamiyor.

Oluyor. Fırça ile sürüyorsun.

Elbette kızartma gibi olmayacak, aynı performansı almanız mümkün değil ancak sık yiyorsanız fırında yapmak elbette daha iyi.

olmaz +1

Yag kadar olmasa da yeterli citirliga geldi arkadaslar. Isin sirri panko galiba.

Bravo kittie. Aynısı olmuyor zaten olsa kfc, popeyes bu kadar para yapmaz :( panko tabiki fark ettirir, panko efsane.
Şifa olsun, yarasin.

github pages isini fazlasiyla gorur. yardima ihtiyacin olursa mesaj atabilirsin.

pages.github.com

oluyor. limit varsa çekiyor yoksa bildirim gönderiyor çekemedim limit yetmedi haberin olsun diye.