Ekşi Duyuru

vergiler dahil 30 euro diye okudum

o karar 15 gün sonra yürürlüğe girecek diye biliyorum. şu an sınır henüz 30 euro'ya düşmedi diye biliyorum. okuduğum haber kaynaklarının yalancısıyım tabii

Ne lekesi olduğunu biliyor musunuz?

Kan ya da çeşitli vücut sıvıları gibi bir şeyin lekesiyse Kosla oxi action gibi oksijenli bir leke çıkarıcıyla suya basıp sonrasında yine leke çıkarıcıyla, soğuk suda yıkayın. (Sıcak su lekenin daha çok sabitlenmesine sebep olur.) Ama yıkanıp sabitlendiye işe yaramayabilir.

Kullanımdan kaynaklı ter lekesi/sararmaysa pek bir şey işe yaramıyor ama lekeyi ıslatıp üstüne karbonat dökerek ya da %50-50 su ve beyaz sirke karışımıyla ıslatıp beklettikten sonra yıkamayı deneyebilirsiniz.

Yemek, içecek, kalem vs lekesiyse Rossmann'da Dr. Beckmann'ın özel amaçlı leke çıkarıcıları var, onlardan uygun olanı alıp deneyin.

Eğer alez beyazsa biraz domestos vs. çamaşır suyu deneyebilirsin. Ben alezde kalan inatçı lekelerle öyle başa çıkıyorum. Biraz lekeye döküp 5-10 dk. bekletip sonra makineye atar yıkarsın.

Tabii ki çamaşır suyu kullanımına karşı bir bireysen yapacak bir şey yok :)

www.rossmann.com.tr

bunu al. lekeye sür. beklet. daha sonra makineye at. cikarir bence bu.

çamaşır suyu parlatıcısini dökün azıcık bekletip makineye atın

Çamaşır suyu parlaticisi? bulaşık makinesi parlatıcısı yazacaktim, mobil olduğum için editleyemedim

@robert bosch +1 bende katı versiyonu var. Çitileyerek kullanıyorum ve çok faydasını gördüm.

1 sene içinde kullanmamışsan sonraki sene kullanmanı talep edebilir şirket.

Niye kullanmak istemiyorsun?

senin sucun ne bilemeyiz, izin istedin vermediler mi zamaninda?
yoksa sen bilerek ve isteyerek mi kullanmadin?

@gradient uzun dönemli tatil sevmiyorum

@bay b bilerek isteyerek kullanmadım

tatil planının olmadığını söyle. ücretini iste izinlerin belki verirler.

o zaman senin sucun izin hakkin varken kullanmamandir, kanunen tabi ki zorla izin kullandirtamaz ama sifahen izinlerini eritmeni isteyebilir konuyla ilgili farkli yorumlar mevcut.

www.linkedin.com

Bildigim kadari ile is sagligi ve guvenligi gerekleri kapsaminda her sene en az on is gunu bolunmemis sekilde izin kullanmak zorundasin. Kullanmadigin yillarda sirket hatali aslinda. Yani hukuken bir hakkin olmayabilir.

Bize de zorla kullandırıyor şirket.

Araştırdığımda şaşırdım ama şirket haklıymış tamam kullanacağım lanet olsun dedim çıktım tatile :/

@respect yanlis bilgi

Madde 59 - İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.

İzin konusundaki yükümlülük işçi ile işverenin ortak sorumluluğudur.
İşyeri yıl içinde izini kullandırmakla yükümlüdür. Bunun sebebi işçinin izin hakkı olduğu halde sömürülmeden kullanabilmesidir. (çünkü bazı işyerleri yoğunluk, personel eksiği vb bahanelerle personeli izinsiz çalıştırıp yorar.)
Ancak işçinin de en az bir 10gün blok izin yapma zorunluluğu vardır ki sebebi olmadık zamanda 1er gün izin alarak işi aksatmamasıdır. Ya da yine aynı şekilde iş yerinin izni parça pinçik vererek işçiyi mağdur etmemesidir.
İşveren işçinin izin hakkına engel olmasın diye de iş akdi sona erdiği de kullanılmayan günlerin parasını ödemesi gerekir (@bay b+1)
Ancak öyle işçiler biliyorum ki emekliliğinde 365 gün izin parası alan. Bu durum da işçinin işvereni kötüye kullanması oluyor.

Bu yüzden siz izninizi kullanmak zorundasınız, işveren de makul şekilde kullandırmak zorunda.

Konu alışveriş yaparken başkasının kartını kullanmak değil. Satış yapan firmanın faturayı kendi kesip, kart çekimini başka firma (tedarikçi, toptancı vs) üzerinden yapması. Faturayı sen kesiyorsan, tahsilatı da kendi pos cihazınla yapacaksın diyor.

Mal teslimi veya hizmet ifası yapılan müşteri ile ödemeyi yapan kart sahibinin farklı kişiler olması hususu düzenleme kapsamında cezaya tabi fiiller arasında sayılmamaktadır. Bir başka anlatımla, madde uygulamasında ödemeyi yapan kart sahibinin kim olduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Bu nedenle ödeme yaparken başkasının kredi kartını kullanmaktan dolayı özel usulsüzlük cezası uygulanması gibi bir durum söz konusu değildir."

bu düzenleme yanlış anlaşıldı ve gib'den yukarıdaki açıklama geldi. aslında düzenleme ile yapmak istedikleri şuydu, siz kıyafet satıyorsunuz ama gidip bir kuyumcunun pos cihazı üzerinden çekimleri yapıyorsunuz. veya %20 kdvli bir iş yaparken %10 veya %1 kdv kullanan bir firmanın posunu kullanıyorsunuz ve kdv kayıpları oluyor. yeni düzenleme de şunu diyor tabi ki alt bayilik ile posu kullanabilirsin. ama kayıtlar buna göre düzenlenmeli, faturalar bu doğrultuda kesilmelidir.

Vodafone'a ilk geçtiğimde "güvenli internet" açıkmış. Birkaç yıl önceydi.
Bazı sitelere giremiyordum, ayarlardan değiştirince düzeldi.

Siz de de belki güvenli internet açıktır, onu kapatmayı deneyin.
Bu arada 1.1.1.1 bir VPN uygulaması değil, DNS adresini değiştirmek oluyor.

vodafone'da dns çalışmıyor. ben de araştırdım dün.

soru bildiğimiz yerden geldi.

kısa cevap: Arnavutköy'den ev değil çöp bile alınmaz rezil bir yer. Kesin alınacak deniyorsa devam edelim.

Bu rezil ilçede herhangi bir güzel mahalle yok hocam. Kötünün kötüsü olarak: Şirindere,Boğazköy,Bolluca mahallelerine hiç bakmayın.

Ben Arnavutköy'e 20 dk mesafede ona bağlı mahalle Hadımköy'de oturuyorum mecburi hizmet dolayısıyla. Oturduğum muhit site bölgesi Toki,kiptaş ve diğer özel siteler var. Market, toplu taşıma vs sorunu yok. İnsan profili de buraya göre idare eder, kısmen memur,thy çalışanı vs var sitede. Hadımköy Vefa Konutları 1 diye aratabilirsiniz.

Sizi arnavutköy'e kim mahkum etti bilmiyorum ama hadımköy semtinde tokilerin oldugu kısim iyidir yukarıda arkadaş bahsettmis vefa konutları tamtürk sitesi kiptaş ve toki de yasayan insanlar iyidir sakin semt ve yabancı sayısı sasirtici derecede az bu sitelerde.

Ama ulaşım kötü, sosyal olanaklar yok cidden yok. 75 yasinda ki kişi aracı olmadan sadece site çevresinde dolaşır o kadar. Yaşlı biri için asosyal ortam oluşturur. Babanızın yaninda refekatci ve araçlı biri olacaksa hadımkoy'ün siteler bolgesi iyidir.

youtu.be

@pispinti çok teşekkürler.

mecbur değilsin ama çalıştığın ayın parasını alamazsın, o raddeye getirirlerse istifa dilekçeni noter yoluyla yollarsın, ihbar süresi boyunca da işe gelir oturur akşam evine dönersin. dilekçeyi elden verirsen işleme koymama ihtimalleri var. dilekçeyi de avukat yazarsa mobbing vs varsa ve kanıtlayabiliyorsan haklı olarak iş akdimi feshediyorum dersin, bu sayede üstüne kıdem tazminatını onlar ödemek zorunda kalır.

Bence olması gereken sözlü olarak dile getirip karşılıklı anlaşarak ayrılmak.

+1 orange

İhbar süresinde hiç çalışmak istemezsen ve onlarda çalışmaya zorlarlar ise parasını ödeyip çıkabilirsin diye biliyorum. Sakin ve kavgasız ayrılın. Çıkış kodunuza ahlâk koduyla ilgili bir madde girmesinler.

EK: Kurumsal ve büyük firmalar bir önceki iş yerini arayıp senin hakkında bilgi topluyorlar. Bir sonra çalışacağın iş yerini düşünüp buradan düzgün ayrılman senin için en hayırlısı olur.

Bu arada 1,5 yıldan sonra ihbar süresi 6 hafta

0-6 ay çalışmışsanız 2 hafta,
6-18 ay ibe 4 hafta,
18 üstü 6 hafta
ihbar süresi var. Siz istifa ediyorum derseniz patronun hakkı, patron işten çıkarırsa sizin hakkınız bu çalışma. Bu zaman boyunca günde 2 saat iş arama izni hakkınız var. Yoksa, işveren ayın 1'inde geçen alın maaşını ödedi ve siz de o gün istifa edip bir daha gitmezseniz ihbar süresi kadar zamanın brüt ücreti borçlu olursunuz.

1- her maasli calisan 4857 sayili is kanununu en az bir kere okumali ve onemli yerlerinin altini cizmeli
okumaniz gereken maddeler: 17 ve 27

ben buldum sonra cevabı

propagation delay mış.

dedeman iyi, idare eder

Point Hotel Barbaros

avantgarde' a da bakın derim.

Metro’ya binmeye üşenmezseniz Delta o çevredeki nispeten uygun fiyatlı otel.

raffles otelde kalin asansorle inersiniz iste :)

Doubletree by Hilton İstanbul Gayrettepe

Çok büyük bir şirket olsa da, patron şirketidir. Her departmanın müdürü oranın ağasıdır, kralıdır, saygı bekler, iş bekler.
Maaşlar ortalamadır. Gecikmez, her ayın 21'inde alırsınız, çünkü big boss diyarbakırlıdır.
Bayram seyran resmi tatillerde çalışmak durumunda kalırsanız ücretini alırsınız.
Hafta sonu çalışma mantığı gittiğiniz departmana göre değişir. Bazı departmanlar ölene kadar çalışır.

Ben 2 yıl IT'sinde çalışmıştım, 6 yıl önce. Patron şirketi doğrudur, bayram seyran, haftasonu çalışmada ücret vermiyorlardı. Küçük Türkiye'dir herkes birinin tanıdığıyla işe girmiştir. Bol dedikodu döner, hükümet tanıdığı diye boş oturup maaş alan birçok kişi görürsün. Takım elbise giymeni isterler, bibdaha çalışır mısın desen çalışmam.

Gorustum bayagi iyi gecti 2. Gorusme kesin.

2. Gorusme departman mudurleriyle olacakmis. Tragus piercingim var. Cikartsam mi? Cikartsam bile sonra takmayi problem edecek bir yer mi?

Hangi departman?

(bkz: ay olabilir mi öyle bir şey lütfen olsun çünkü)

Genellikle iş yerinde, yolda, toplu taşıma araçlarında sürekli kendisine laf atılan suriyeli kadın, erkek veya çocuklar bazen özellikle sıcak havalarda ve hayatın getirdiği stresle dayanamayıp cevap verebiliyor.

Tartışma genelde sığınmacı karşıtlarının müdahalesiyle uzayabiliyor.

Kolluk olaya tesadüf ederse karakolda şikayetçi olunan Suriyeli taraf için çileli süreç başlıyor.

Gerisini anlatmama gerek yok. Google'da aratabilirsiniz. Baroların konuyla ilgili yayınları var.

öyle bir şey olsa duymamak imkansız. el altından yapmazlar bunu

Oturduğum mahalleye bir suriyeli aile daha taşındı.

Cocuk yapmakla mesguller hocam 11. Yoldadir ondan goremiyorsundur

ben el altından yapıldıgını düşünüyorum. ben de duydum suriyelerin evlerine gelip deport etmek üzere alınıp götürüldüklerini.
Suriyede savaş bitti. artık burda durmaları dünyanın en anlamsız en saçma bir şeyi
umarım yaygınlaşır

İlginç bir şekilde geçen içişleri bakanı 3 milyon küsür göçmenin 700 küsür bininin adresinde bulunmadığını ve adresinde olmayanlar için işlem yapılacağını açıkladı.

Kardeşim de göç merkezinde geçici olarak hekimlik yaptı. Orada da epey bi kişinin deport edildiğini söylemişti.

x.com

umarım vardır. fakat duymadım

Cok pahali diye suriyeye kendi rizasiyla gitmis olmasinlar artik

Ekonomi duzelsin geri gelirler merak etme

Adamlarda taş gibi tc kimlik var kim nereye gonderebilir

çevrede tabelasında inşaat-tadilat olan dükkanları tanıdıklara sorgulatın. işinde iyidir diyen birisiyle anlaşın.

istanbul ise mesaj atın. dekorasyon-tadilat-inşaat işleri ile uğraşıyoruz.

iç mimar tutun her işi o halletsin

Çok sıkıntılı işler. tanıdık biri arada olmadan kimseye güvenmenizi önermem.

Almanya’da 2012’ydi sanırım… bir öğrenci grubuyla orman içerisinde güzel bir binada kalıyorduk. Göl vardı bahçe olan kısmın ilerisinde. Bir akşam ecnebi bir çocukla yürüyorduk sakince sohbet ederken göle doğru baktım ve aydınlık bir siluet gördüm, 10-15 sn kadar gördüm sanırım. Hiçbir ışıklandırma yok o civarda, göle birileri girmiş diye düşündüm yanımdaki çocuğa söyledim. Kimse yok dedi, kuş mu gördün falan dedi, biraz daha yaklaştık hala görmedi, görmedi ve siluet kayboldu.
Aklıma geldikçe hala tüyler diken… neydi ki o…

Şimdi buraya yazsam troll derler fakat var. Alası var

Gece mezarlık önünden geçerken ıslık yemiştim.

çocukken cemaatin yaz kampına yollamışlardı beni (fetö değil). istemiyordum ama ailenin hatırlı/paralı büyük dayısı masrafları üstlenip gitmemi isteyince annem babam da pek bir şey diyemedi. aslında aktivitesi bol, hiç fena olmayan bir kamptı.

gruplara ayrılmıştık, konteynırlarda kalıyoruz, hepsinde bir "takım" var altı kişilik, üç tane ranza.

bir gece uyandım, lan ses duyuyorum... boğuk ve cızırtılı gibi geliyor ama ibrahim tatlıses'in sesine çok benzettim (anneannem, annem filan ibo show tarzı programları izlediğinden dolayı aşinaydım). yalnız ses sürekli aynı şeyi tekrar ediyor. gecenin kör saati zaten birisi telefonundan şarkı türkü dinliyor olsa bile kusursuzca aynı tek cümle (ne olduğunu hatırlamıyorum, öyle anlamlı bi şey değildi ama) tekrarlanmaz herhalde? üstelik biz çocuklar telefonları belli saatlerde alabiliyorduk, kimsenin yanında telefon olması mümkün değildi.

ben güç bela o geceyi atlattım. bir sonraki sene yine gönderdiler. aynı şey yine oldu sadece bir gece. bu sefer başka bir sesti. bu arada bahsettiğim yer öyle şehrin göbeğinde apartman dairesi filan değil, özel araçla bile en yakın yerleşim yerinden 15-20 dakika sürüyordur en az. o bölgede sadece biz varız, dışarıdan birinin girmesi imkansız, önümüz tepelikti zaten konteynırların orada.

bu iki gece dışında hayatımda asla paranormal tecrübe yaşamadım. eğer kafayı kırdıysam, gaipten sesler duyduysam o da başka hiçbir zaman olmadı. hayal gücü yüksek bir çocuk olarak öyle dini ortamda tribe girip durduk yere kendimi kısa süreliğine hasta mı ettim, ne oldu... bilmiyorum.

normalde paranormal şeylere inanmam, olsa da biz görmeyiz diye düşünürüm. insanlar modern çağdan önce uçsuz bucaksız yerlerde geceleyin bir tane ışık olmadan yaşamışlar, öyle ortamda insan peygamber de görür hayalet de görür bence, ben özellikle köylerden veya geçmişten çıkan "paranormal" hikayeleri biraz buna bağlıyorum.

ama işte hala o gece ne olmuş olabileceğine dair en ufak mantıklı açıklamam yok. ses sanki çaprazımdan, konteynırın önünde geliyordu ama asla hiçbir şekilde tıkırtı, insan sesi vs. duymuyordum. aynı tek cümle, boğuk ama anlaşılır, tekrarlıyor kusursuzca. aynı şey o kalışımda (10-11 gün) bir daha asla olmuyor. bir sonraki yıl, aşağı yukarı aynı günlerde (hatta belki tam olarak aynı tarihtir, bilmiyorum, çünkü dönemleri aralık olarak aynı tarihlerdi) aynı şey tekrar sadece bir geceliğine oluyor.

şimdi eğer birisi böyle inanılmaz bir şaka yaptıysa... telefonlarımızın olmadığı bir ortamda, katılımcıların farklı olduğu bir organizasyonda İKİ SENE ÜST ÜSTE aynı formatta şakayı kim, nasıl yaptı?

yok eğer ben üşüttüysem neden deliliğim yahut paranormal aktivite sadece iki geceyle sınırlandı? çocuktum. ama ne gaipten ses duydum bi daha (veya öncesinde) ya da ciddi bir psikolojik rahatsızlık yaşadım.

gerçekten anlamıyorum. o iki gecede ne olduğunu bilmeyi çok isterdim.

asteroid gözlemi yaparken ufo görmüştüm. 10-15 dakika kadar izledim.

Şartlar 657'ye göre daha iyi. Maaşlar yüksek. Atanınca sözleşmeli oluyorsun. Kısım müdürü olana kadar 399la devam, müdür olunca 657'ye geçiyorsun.

Sıkıntıları diğer her yer ile aynı. Kafan çalışıyorsa, çalışkansan, vicdanın varsa her işi yaparsan. Malın tekiysen emekli gibi takılırsın, kimse senden birşey istemez.

Dayın varsa her türlü kurum değiştirirsin

Eski 399'luyum, maaş yüksek ama yüzdeye vursak en fazla yüzde 10'dur 15'tir. Sözleşmeli oluyorsun, başka kuruma atanman dayın yoksa imkansız, kuruma göre değişmekle birlikte servis ve lojmanda dezavatajlısın. İşin garanti sayılır ama ters birine denk gelirsen süründürür seni istese 2 yılda yollar.

Google uzerinden arkadaslarinizla organize olup pespese olmayacak sekilde birkac gun ara ile olumsuz yorumda bulunun paranizin odenmedigine mekan sahibinin ahlaksizligi uzerine vs.

kaçak işçileri isim isim şikayet ettim, hem cimer'e yazdım, hem de alo 170'de kayıt oluşturdum ama şu an sadece sevk edildi olarak gözüküyor 19 unda yapmıştım zaten :(

Siyasi ve Toplumsal sorunlarda olduğu gibi artık bireysel olaylar da olaylar yabancıların üstüne yıkılmaya başlandı.

Sana söylediği neden neydi? "Yabancı buldum sen çık" mı dedi?

hiçbir neden söylemedi, senle çalışmak istemiyorum dedi. dışarıda da afgan tipli bekleyen vardı zaten. ben giyinip çıkarken bekleyene sordum, benim yerime sen mi başlayacaksın diye kafa salladı gülerek. kaldı ki içerisi zaten öyle, 7 kişiyi cimere yazdım. doğrudan avukat falan destek vermek isterse bildiririm. bunun dışında siyasi bir yere çekmek istemiyorum aslında, 20 gün ÇALIŞTIĞIM PARAYI istiyorum. adam resmen üstüne çöktü, dava et alırsın diyor pişmiş kelle gibi sırıtarak. yerime ister afgan alsın ister norveçli, bana böyle muamele yapamamalı. ama dava da açmak için dünyanın parasını istiyorlar, tabi onda keyifler yerinde.

burak balcı kim?

bu dediğini yapan çok işletme var. özellikle kobi tarzı yerler. 20-25 gün çalıştırıp çıkartıyor. çoğu mahkemeye gitmiyor. gidenlerde de dediği gibi 1 sene sonra alıyor parasını. senin yerine aldığı adamı da 20 gün sonra çıkartır. ona da para vermese 40 günlük iş gücünü beleşe getirmiş olur. yabancı çalıştırması yol, iz, kanun bilmemesi, kaçak çalışması nedeniyle. senden dolayı 20 günlük zarara uğrayabilir ama o adamı çıkarttığında full karda olur.

maalesef başıma gelmez diyordum, şimdi uğraş dur bakalım. ama uğraşacağım, şunu bir kez daha anladım işçi bu memlekette tek başına

20 gunluk maasi da vermedi?

elinizde bordro veyahut banka transferi vb, maas aldiginiza dair herhangi bir belge yok yani?

20 günlük maaşı vermedi işte, soruyu anlamadım kusura bakmayın :) neyse, yarın kendim açacağım davayı, şimdi internetten belge hazırlıyorum kendi başıma, o parayı yedirmem ona. hiç olmadı her şeyin sonunda mekanı basacağım

Takip Edilenler sekmesinden takip edebilirsin akışı, o zaman çıkmazlar, diğer türlü Twitter sana senin takip ettiklerin ve takip ettiklerinin takip ettikleri ve onların takip ettiklerine göre bi akış oluşturuyor senle direkt alakası olmasa da.

for you kısmı kapatılmıyor. ayrıca "geçmişteki hareketlerine" göre oluşmuyor orası. öyle bir algoritması vs yok tamamen olmasa da %75 random geliyor o tweetler. @Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet, verdiğin bilgi yanlış. elon musk binlerce yazılımcıyı işten çıkardığında redditte çoğu bir çok şey yazmıştı, eski haliyle kalsa gidişat öyleydi ama şu an değil. zenciler, ırkçılık, şiddet videoları, boktan ergen tweetleri. random geliyor çoğu

Tamamen rastgele mi bilmiyorum kesin bir bilgim yok ama olmadığına dair fikrim var zira şimdi meraktan baktığımda müzik prodüksiyonu, retro oyunlar, kediler, gibi gibi takip ettiğim şeylerle alakalı şeyler çıktı genellikle. Tamamen rastgele bunları bana gösterdiyse helal olsun diyorum.

Kapamanın yolu da bilgisayardan ublock gibi bir araç ile o sekmeyi yok edebilirsiniz ama sitenin çalışma performansı şaşabilir. Youtube hot, rahmetli instagramın da explore kısımları o şekilde tarayıcımda kaldırılmış vaziyette.

kelime sonundaki r'leri islikli soyledigimiz icin ş olarak duyuyorlar. naber yerine nabeş diyorlar ornegin. bu geldi aklima digerini duymadim.

(bkz: türkçede bazı r harflerinin rş sesi vermesi)

Türkçede ispanyolcada olduğu gibi alveolar trill de denen rolling r yok. Kelime sonlarındaki r'lerde daha çok belli olsa da aslında kelime içindeki r'lerde de sesin rş şeklinde çıkması söz konusu. Dilin yapısıyla alakalı bir şey.

Cin çarpmasının bi değişiği. Şiddetlisi.

Premium çarpılma gibi.

Ben hep inme, felç olarak düşündüm bunu.

İki yakası bir araya gelmemek gibi olabilir.

www.malumatfurus.org

:)

Olmayan birşey nasıl çarpsın

En beğendiğim cevap, geyik kategorisinde @Kaleci, ciddiyet kategorisinde @rock

Çok teşekkürler gençler.

Cevaba devam etmek isteyen buyursun.

Sizinki duyuru nick uyumu olmuş resmen o köfte mumyalanmaya başlamıştır artık :D
Max 6 ay elbette asla yenilmez 2 sene olacak :)

Acı hayat. Peki ne yapacağım ben bu etleri şimdi?

Valla ben geçen seneden kalan şeyleri yiyorum bir şey olmadı.

Bir kısmını çıkarıp pişirin bakalım koku filan olmazsa, azıcık tadına bakınca bi farklılık hissetmezseniz yiyin bence :D

Not: asla ve asla işin uzmanı değilim :)

Hic bir sey olmaz,

Askeriye eski sistemde yillarca once dondurulmus etleri kullaniyorlardi.bizim evde askeriyeden beter 3 tane derin dondurucu var.yalan olmasin ama diplere inersem 5 seneden fazla bekleyen et kesin vardir.

Derin dondurucuda uzun süre bekletilebiliyor işlem görmemiş etler de kurutulmuş etler de bekletilebiliyor ama kıymanın ömrü aynı şekilde değil. Emin olamadım. Kesilmemiş et olsa dene derdim ama kıyma için 6 ay bile uzun.

Bak aşağı yukarı aynı süreyi geçirmiş bir video buldum.
www.reddit.com

@duptıs yıllarca önce dondurulmuş etlerden kastın ne kadar eski? Alaydaki birçok yerin bağlı olduğu komutanlıkta yazıcı olarak görevliydim. Yemekhane denetlemelerine katılıyorduk. 1 kere bile 2 yıldan eski konserveye denk gelmedim. O 2 yılı da iki defa gördüm. Gerçekten bahsettiğin gibi yerler var mı?

@nawar
ben askerliğimi 2005`te yaptım. O zaman yemekhaneye gelen 1970 damgalı etler vardı, gerisini sen düşün.

10 sene önce dondurucuya konmuş geyik eti ile ev sahibim bize bi ziyafet yapmıştı. Eğer eriyip donma durumu yoksa bi şey olmaz.

Zimbirik +1
Dondur-çöz olayı olmazsa uzun yıllar durur. İçinize dert olacaksa ilan verin burdan, ziyafete gelelim uzak değilseniz :)

@zikardo ben ondan bir 10 sene sonra yaptım. 1 tane bile eski ürün yoktu. Bedellilerde eritmişler demek ki hepsini ya da denetlemeler artmış.

@zimbirik kıyma farklı bir konu. Tuzlanan, tütsülenen veya işlem görmeden dondurulan et aynı değil. Şok dondurulması tavsiye edilir, işlem görüp sonrasında buzdolabında yavaş soğuma değil. -18'in altı, dondurulmuş ürünleri saklamak için ideal ısı ama tabii ki.

Söz konusu kıyma olmasa +1 verebilirdim Zimbirik'e ama kıymayı dondurup evde buzdolabına atmak farklı bir şey. Riskli biraz.

evet ikea pratikligi ve fiyat avantaji sebebiyle cok tavsiye ediliyor. ayrica ahsap ayak koyma aparati da satiliyor bu arada o modele uyumlu internette bulabilirsiniz.

ote yandan ben mama sandalyesi almadim, bumbo almistim yeni dogdugunda. ek gida sonrasi nerdeyse 3 yasina kadar onu kullandik. ilk 1 sene masanin uzerinde, sonrasinda sandalyeye baglayarak kullandik. fakat yorumlarda bebek sigmadigi veya oturmak istemedigi icin kullanamayan cok fazla insan var. biz minyon olmasinin avantajini kullandik o noktada su an 3.5 yasini biraz gecmis biri olarak oturtsam hala sigar gibi duruyor. ve tabii 6 ayliktan beri ona oturdugu icin oturmak istememe durumu olmuyordu. ayrica tepsisi de cocugu oturdugu yere tamamen sabitledigi icin kalkip gezinme gibi durumlar da olmamis oluyor bunlar hep avantajdi benim icin :)

bir de bu tur belli sureli kullanimi olan seyleri mumkun mertebe iyisinden ikinci el almaya calisin nacizane tavsiyem.

mama sandalyesi çocuk gelişiminde önerilmiyor aslında. o sebeple sadece stokke tripp trapp. marka stokke olmak zorunda değil elbette.

İkea sandalyesi ve içine yumuşak bebek minderi

ikea'nınkini ahsap ayak koyma aparati ile kullanıyoruz memnunuz baya

Bu konu hala içimde bir dert olduğu için direk dertli girmek istiyorum sorunuza. Zaten bu da cevap olarak yeterli olacaktır.
Eşim sağolsun oğlum herşeyin en iyisine layıktır düşüncesiyle onca ısrarıma rağmen gitti Chicco aldırttı. Çok az kullandık neredeyse ve şimdi elimizden çıkartmaya çalışıyoruz ancak ne arayan var ne soran. Balkonda yer kaplayıp duruyor.
Diğer yorumları da dikkate alarak basit bir sandalye alıp geçin. Sakın pahalı bir seçeneğe gitmeyin derim.

IKEA Antilop en iyisi.

Diğer bazıları aşırı ağır oluyor, gereksiz teferruatlı filan.
IKEA al geç, temizlemesi de kolay, hafif, buna karşın oldukça dengeli.

Bir de kafelere filan gittiğinizde de bununla karşılaşacaksınız, çocuk yadırgamıyor.

Bizde sanırım bir ara 4 tane filan vardı anneanne, babaanne, vs. derken.
Fiyatı da diğerlerine göre uygun.

bu aletin pahalısına o kadar gerek yok ki yani bimde satılan ya da ikinci el varsa o bile olur.

ayak koyma yeri olsun, yoksa aparatını alın kafi. internette satılıyor.

istediğiniz markaya baktım tamamen kumaştan oluşuyor. yemek döküldüğünde nasıl temizlemeyi düşünüyorsunuz mesela? plastik olanları at banyoya foşur foşur yıka yani.

elorelia +1

hafiflik (çok yer değiştirecek), ayak koyma aparatı ve temizleme kolaylığını sağlayan en ucuz mama sandalyesi doğru tercih olur.

Bizde hem Ikea hem de pahalı olan var.

Ev küçükse, sandalye sık sık taşınacaksa kesinlikle Ikea.
Daha rahat, büyük olsun diyorsanız pahalı olan.

Pahalı olanın koltuğu yukarı ve en aşağı indirilebiliyor. Hem masanıza göre ayarlayabiliyorsunuz hem de çocuk için oturacak bir sandalye gibi aşağı inebiliyor.

Ikea alırsanız da ekstralarını almayı unutmayın, özellikle de ayak koyma yeri kesinlikle almak gerek. Minder de gerekli bence.

Bu eşyayı yaklaşık 3 yıl kullanacağınızı hatırlatayım.

Ikea'yı ikinci el almıştım ben, zaten sıfırı da çok ucuz.

konusma ben konusuyorum +1

1. blogger.googleusercontent.com
2. www.momnbabydepot.com

stokke bebekle beraber büyüyor.
öncelikle bebekler mama sandalyesinden nefret ediyor cünkü cok kisitlayici bir sey.
ikinci olarak cocuk gelisiminde mama sandalyesinin yeri yok.+1
Baby Led Weaning yani kisaca BWL, bebegi sofraya sizinle beraber oturtup kendi yediklerinizden ona vererek kendi kendine yemesini ve yemekleri sevmeyi cesaretlendirdiginiz bir sistem. sofra adabi sofrada ögrenilir, mama sandalyesinde degil. yemek zamanlarinda aile olarak zaman gecirmanin, bebegin size bakarak yemeyi ögrenmesinin ve sevmesinin yolu bebegi sofraya dahil ederek olur. onu ayri bir kisimda tutmanin hicbir getirisi yok.
bebeklik gectikten sonra erken cocuk döneminde cocuk tripp trapp sayesinde kendisi sofraya oturup kendisi sofradan kalkabiliyor. bunlar gelisimde önemli etkenler. birey gibi davraniyor cocuk ve sizin cocuga davranisiniz dahi degisiyor. 3 yasindaki cocuga mama sandalyesi kullananlari, her seferinde cocugu sandalyeye indirip kaldiranlari gördükce yariliyorum.

stokke bir marka sadece. daha ucuzunu buluyorsaniz ondan alin. tamamen ahsap. iyi kurulamak kaydiyla iyice yikabilirsin de ama genelde temiz sabuinlu bir bezle silmek yetiyor.

bu daha iyi bir fotografmis: m.media-amazon.com

Sonradan gelip bakan olursa isine yarasin diye guncelleme, joie multiply 6 in 1 aldim memnunum.

Tuhaf.
Diğer üstlerinizle konuşun.

Hemen cimer'e yazmayın, hiyerarşi basamağını atlamayın, bu sefer daha çok göze batarsınız, üstünüze gelirler.

Diğer üstlerinizle görüşün +1

Olaya gelirsek, devlet kurumları maalesef pespaye durumda (ben de devlette çalışıyorum)
Gerçekten bazen öyle şeyler oluyor ki bu kurumlar nasıl ayakta duruyor, işler nasıl yürüyor hayret ediyorum. Devasa bir umursamazlık var.
Üstlerinizle konuşun ve Biraz daha bekleyin. Böyle şeyleri genelde umursamayıp savsaklayabiliyorlar. Bir masa sandalye bile olsa devlette gerçekten yavaş yürüyor böyle işler.

Ha, eğer sizin varsaydığınız gibiyse durum ve bahsettiğiniz sebepten mobbing yapılıyorsa size yakında zaten çıkar kokusu

İlk birkaç gün olsa ülkedeki hemen her çalışma ortamına az çok sinmiş olan usulsüzlük ve düzensizlik sebebiyle olduğunu düşünüp, mobbing olduğu konusunda acele etmemenizi önerirdim ama iki ay gibi ciddi bir süreden bahsediyorsunuz. Kimsenin bunca süre boyunca bir şey dememesi yapmaması, bilakis siz hatırlatınca da ters cevaplar verilmesi mobbingden başka bir şey değildir.

X kişisinin parmağı var mı yok mu şu noktada emin olamayız ama cimerden evvel bir başka üstünüzle konuşmanız gerektiğine ben de katılıyorum,cimer son çare olsun, hiyerarşiye göre hareket edin ama hareket edin. En başta size yapılan bir haksızlığa sesinizi çıkarmazsanız oradaki çalışma hayatınız boyunca daha çok üstünüze gelmek için yüz bulmuş olurlar bir taraftan da.

Kanit toplamaya baslasan iyi olur simdiden

Gomlek cebi gizli kalem kamera alabilirsin mikrofonu iyi olan

bence herkesin işten kaytarmak istemesi sebebpli. mobingten bile anlamaz bunlar. siz kendi işinizi kendiniz yapın. sonuçta kamu çalışanısınız. sizin de korkunuz olmasın. herkese anlatın durumu. masanızı kurdurana kadar mücadelenizi yapın. bakın şu soruyu ben sormuştum:

www.eksiduyuru.com

Hocam idari işlerin deposu olur atıl durumda masa sandalye ıvır zıvır Bi depo mutlaka vardır. Kendin git oradan masanı sandalyeni al koy odana. Bu imkanı yokla. Kendin çıkartıp koymaya çalış. Getirmelerini bekleme. Bu iş de mümkün değilse ustlerinle konuş. Sonuç alamadım uzun zamandır bekliyorum, diye. Cimere yazma. Oradan da sonuç bekle bakalım.

şehir belirtirseniz x kişisiyle özel bir görüşme ayarlayabiliriz.

11 senedir devletteyim. Köpek gibi çalıştım, hasta oldum kurdeşen döktüm, hayattan tüm beklentimi kaybettim. Evli ve çocuklu olmasam muhtemelen istifa eder babamın evinde bütün gün uyurdum. Bu saatten sonra tek hayalim hiç bir iş yapmayacağım bi odada bir sandalye. Hayalimi yaşıyorsunuz.

Maaş alıyorsanız boşverin, hobilerinizle, size keyif veren şeylerle ilgilenin.

Muhtemelen bulursunuz da Temu'nun minimum sipariş miktarını 2000 lira yaptığı ve fakat yeni düzenlemeyle yurtdışı sipariş üst limiti 30 euro olduğu için bulsanız da almanız mantıklı olmayabilir.

temuda minimum sipariş tutarı 670 tlye indirildi. yani vergi dahil sınırın altında kalırsa alabilirsiniz bu ürünü. arattım vs benzer bir şey bulamadım açıkçası ama vardır illaki.

Bu değil mi?

share.temu.com

İPhone lens koruma tutucu yazdım. Pek çok şey çıkıyor buna benzer. Plastik turuncu renkli vb de var. Öyle ararım isterseniz

Mobil edit:aratın

2 ay önce akbanktan kullandım 1 milyonun altındaydı. 3,25 oran ile. Yasal limiti karşılarsa verirler bence.

Heh supperrr

evin ilk ev olup olmadığı, geliriniz, evin yeni olup olmaması, evin fiyatı, eksper değeri, enerji sınıfı. bunların hepsi belirleyici oluyor.

bizde süreç şöyle oldu. (ilk ev, eski ev yani sıfır daire değil)
önce bankaya aşağı yukarı çekmek istediğimiz miktarı bildirerek başvurduk. ön onay gibi düşünebiliriz. bu aşamada eve dair bi bilgi istenmedi. buradan onayı aldıktan sonra bankaya tapuyu ilettik. eve eksper gitti, değer biçti. sonra evin enerji sınıfına göre kullanabileceğimiz maks krediyi kullandık. enerji sınıfı düştükçe kullanılabilecek kredi miktarı düşüyor. yani enerji sınıfı düşükse eksper değerinin yüzde seksenini kullanamıyorsunuz.

yeni evlerde genelde sınıf A oluyor, o yüzden oran düşmüyor. eski evse iş değişir.

ekim ayında kullandık. banka iş bankası. zaten bir iki banka veriyor bu kadar krediyi. devlet bankaları vermiyor.

Harika bilgi çok tenk elo

Türkiye'de ikinci eli vs düşünürsen nasıl bilmiyorum ama bana 2012 cvtli modelini öneriyorlar öyle söyleyeyim:) sorunsuzluğuyla ve içinin ferahlığıyla bilinen bi araba.

Jazz dunyadaki en problemsiz arabalardan biridir.
Fiyati iyidir kotudur diyemem, kirmizi satarken sikinti yaratabilir ona dikkat etmek lazim.

sonra baska bir aracta karar kildik ama gectigimiz mart ayinda jazz bizim düsündügümüz araclardan biriydi cünkü servis falan cok cikarmiyor. ayni zamanda parca kolay bulunuyor vs. eger road noise seni rahatsiz ediyorsa bir test sürüsü yapmani öneririm. adac raporlarini da okuman iyi olabilir.

2010 modeli anlamda vardı suyunu çıkarana kadar kullandı aracın gıkı çıkmadı, başka birşey olsa elli kere yolda kalmıştı bu anlamda güzel bir araç.

Eşimde 2013 modeli vardı. 1.4 i-shift vitesli olanından.

İçi çok ferah, her donanım çok kullanışlı ama motor ve vites performansı azıcık dertliydi o sebeple sattık. Sonrasında Clio, i20 ve son olarak 2023 Taigo ile devam ediyoruz. Eşim en çok Taigo’yu sevdi ama ara ara Jazz’ı da anıyor.

Sizin alacağınız muhtemelen Cvt şanzımanlı bir araç olarak. O sınıfın iç hacmi en geniş aracıdır kendisi. Zırt pırt arıza da çıkarmaz. Tek eksi yanı belki Antalya’da böyledir ama servis bir tık sıkıntılı.

duyuruyu takipteyim.

hazirandan beri ben de yaris ve jazz üzerinde yoğunlaştım. bursa honda bayisine bayram haftası gittiğimde haziran liste fiyatının 1.490 olduğunu ve üstelik ellerinde araç olmadığını temmuzda geleceğini söyledi. temmuzda da liste fiyatının tekrar güncelleneceğini söylediler. fiyat temmuzda da 1.490dı. aynı dönemde yaris 1.255 liste fiyatıyla bayilerde 1.250den satışa sunuldu.

şu an yaris 1.290 oldu. 2 gün önce hondanın sitesine girip jazzın fiyatınında 1.290 olduğunu gördüm. ben şok :o kısacası elinizde para varsa yapıştırın geçin hocam. hem hibrit, yakıt performansı güzel, ben tipini de oldukça beğeniyorum, kadın sürücüler arasında popüler bi model satışa çıkardığınızda çok kısa sürede elinizden çıkarırsınız emin olun, 2. el alıcılarında renk pek aranmıyor araba temiz olsun kafasında oluyoruz bende dahil. ayrıca kırmızı olsun 3 kuruş fazla olsun kadın olarak severiz kırmızıyı :) b segmentinde en genis en ferah otomobil. honda zaten otomatik şanzumanın sorunsuzluğuyla bilinir yağını benzinini koy bakımlarını zamanında yaptır sana asla sorun çıkarmaz. japonların sağlam araba üretmesi zaten herkesçe bilinen bir gercek. sedandır suvdur hatchbacktir araba alırken herkesin bi fikri olur takılmayın. ona o parayı vereceğine üstüne 10 koy şunu al 30 koy şunu alcılar asla bitmez. önemli olan sizin kullanım amacınıza uygunluğu. bizim millete kalsa herkes ekmek almaya xc90la gidecek. böyle şeylere kulak asmayın. kendimi emre özpeynirci gibi hissettim asjsjsjjs

gönlünüze göre olsun. güzel günlerde kullanın. inşallah bana da nasip olur.

@dedim ben sana çok teşekkür ederim yorumunuz için. Sizin gibi arkadaşım olsa çoktan araba sahibi olmuştum demek ki :)
Benim de diğer seçeneğim Yaris ama orada şöyle bir fark var. 1295'e satılan alt paketteki aracın beygir gücü düşük. Onu da almışken 1470 olanı almak daha mantıklı ama çok fiyat çok artıyor bu kez.

est ne demek :) toyota da güzel sağlam sorun çıkarmaz ama ikisi arasında benim tercihim jazz olur. imkanınız varsa bayilere gidin ikisininde içine oturun aradaki farkı bence hissedeceksiniz. fiyat güzel cidden, bayilerde sıfır araba da bulmak zorlaştı artık. bütçeniz varsa, içinize de sindiyse alın. bu devirde alınmış alınmıştır çünkü. tuvalet kağıdı bile alsak karda olduğumuz bi dönemdeyiz diğer aya illaki zamlanıyor asjkhjk bi de eksisözlüktedeki yorumları en yakınlı tarihli yazılmış olanlardan başlayarak bi okuyun. gayet güzel yorumlar var yazarlar tarafından.

iki araç da güzel. yaris daha yakışıklı, sportif bir görünümü var. jazz iç hacim olarak daha büyük diye tahmin ediyorum. iki aracı da yakından görüp karar verin.
yaris 125 hp benzinli var eşimde.
116hp ve 130 hp güç arasında o kadar fark hissetmezsiniz bence.

Veterinerler bu konuda cok ciddi uyariyor sakin vetler disinda bir yerden almayin diye. Daha uygun diye bebisimin hayatini tehlikeye atmazdim ben olsam. Veterinerden gider alirim gerekirse 5 kat fazla veririm. Saglik bu sakaya gelmez.

@mor oje internetten satan da veteriner aslında… ama işte birebir tanıyıp etmediğimizden bilmiyoruz :/

ona bakarsan vitaminlerinde eczane dışında alınmaması lazım ama eczanelerin tamamı şahıs şirketi açıp trendyolda 3te bir fiyatına satıyorlar.

veterinerlere kalsa mamalar bile sadece veterinerlerden alınmalı.
bir iki site gördüm bende önümüzdeki damla zamanı bu sitelerden birinden alacağım. vet fiyatına neredeyse 3lü paket alınıyor.

almayın +1
bu ilaçlar zehir içeriyor orjinal olmayanlar çok ciddi zehirliyor çocukları, evet ölüme kadar götürüyor, internet yanlış ilaç verilmiş ve reaksiyon gösteren kedi videoları dolu galiba denk gelmediniz şanslısınız.

vitamin malt prebiotik internetten alınır ama ilaç özellikle parazit alınmaz. veterner her parazitte tartıor çocuğu ona göre vriyor paraziti, ben göze alamam ya.

bende gördüm tenizol satıyorlar trendyolda ama asla almam.

Türkiye'de almazdım heralde. Çünkü Türkiye'de herhangi bir kontrol mekanizmasi yok hiçbir şeyde.
Misal şöyle ornek vereyim yaşadığım yerde veteriner bana asla "benden al" demiyor. Illa benden almak zorunda değilsin, internetten de bak diyor. Çünkü adamin benden kazanacağı ekstra 5-10€ karla işi yok.

Ama ben paraziti ondan alıyorum çünkü fiyat farkı yok. Ama onun dışında supplement falan filen hepsini internetten alıyorum.
Ama dediğim gibi Türkiye'de tanimadigim adama guvenemem.

Ben olsam almam. Yukarıda söylendiği gibi malt vitamin mama vs internetten alınıyor da ilaç öyle değil.

kesinlikle alinmamali, bi komplikasyon yasanirsa hem astari yuzunden pahaliya gelir, hem kediniz cok aci ceker. nihayetinde sizin sorumlulugunuzda bir canli, risk alinacak bir konu degil gibi.
butceniz cok zorlaniyorsa en azindan ic parazitleri aksatmayin, kisin dis parazit araliklarini acarsiniz, yazin cok acmanizi tavsiye etmem evdeyken bile pirelenebiliyorlar.

güvenilir bir yer varsa alınabilir. bize vet. teknikeri bi arkadaş ayarlamıştı bir seferinde. onun dışında risk var tabi ki.

bu arada bütçe olarak zorluyorsa vet. hekim ziyaretlerinizi azaltabilirsiniz eğer kedinin dışarısı ile bir bağı yoksa yani tamamen ev kedisi ise. hiç parazit aşısı yaptırmayan kedi sahipleri biliyorum. hekimler iki ayda bir gelin diyor. biz o kadar sık gitmiyoruz.

hız ile alakalı bir artısı olmamıştı. Orijinal dışı batarya hep risk geliyor. 2bin tl ye bu riski aşmazdım şahsen

Ayakkabı

eksisozluk.com

Yastığım var bir tane, nereye gitsem yanımda taşırım, yanımda olmazsa eğer kesinlikle boktan günler yaşayacağımı düşünürüm.

Ortaokuldan kalan sırt çantam var, ne zaman uzun yola çıkacak olsam yanıma alırım. Yaş 38.

anladigim kadariyla böyle bir sey di mi: www.baby-walz.at
besik + anakucagi + gövde. kombi puset.

anakucagini ucagin kargosuna verin, zaten diger kisim arabasi olarak kullaniliyor. siz ucaga bindiginizde onu alacaklar. siz inince bazi yerler vermeyebiliyorlar. hangi havalimanindan bineceksiniz?
vermedikleri durumda bagaj teslime kadar bebegi besik cinde kendiniz tasimalisiniz.

anakucagi gereksiz, bizim aldigimiz set ile gelmisti cocugu 1-2 kere yatirabildik. bence bosuna para verme.

koltugumsu aksam zaten iskelet ile beraber katlaniyor. ucaga binmeden once katlayip korukte birakiyorsunuz oradan gorevliler alip bagaja koyuyor.

yurtdisinda bebek arabalari icin koruma kiliflari satiliyor, onlardan bir tane almanizi tavsiye ederim. yoksa yere falan koyuyorlar, arabanin kumasi les gibi oluyor.

bir de acikcasi cok pahali bir bebek arabasi ile seyahat etmeyi tavsiye etmem, bizde bir tane semsiye tipi almistik seyahat icin, hafif, katlamasi kolay vs.

@konusma abd miamiden geleceğiz. Ama gelirken bebek 10 günlük olacak o oturma kısmına oturamaz ki:/

@cooper ya biz baya bebeyle gelcez de:) o yüzden baston tipi imkansız şu an. Ya anakucağı dediğim şey işte oto koltuğu da oluyor ya cybex cloud gibi. O zorunlu dediler bize.

oturma kismiyla degil besik kismiyla demistim zaten. bileti aldiginiz havayolu firmasina sorun iyice gene de cünkü bazi havayollari almiyor o besik kismini kabine. cok büyük ihtimalle bebek arabasini her parcasiyla ucagin bagajina verip bebegi hep kucakta tasimaniz gerekebilir. ucakta besikli koltuk isteyin muhakkak.

Uçakta ilk sıra ve bassinet dedikleri yataktan alacağız ama çocuk daha doğmadığı ve resmi olarak var olmadığı için biletleyemiyorlar :))
Bakalım ana kucağını alabilirsek diğerini direkt katlar aşağı yollarız inş.

Puset zaten sizinle birlikte gelecek. Elde taşıyarak uçağa bineceksiniz. Büyüyünce takılacak olan koltuğumsu parçayı ve iskeleti de valizle birlikte vereceksiniz. Korumalık vs içine alıp da sararak verirseniz bir şey olmaz.

puset nasıl onlarla gelecek? bebeğe koltuk vermiyorlar ki?

puset ve iskelet kapıda teslim edilecek. büyük parçayı da kayıtlı bagaj olarak vereceksiniz. başka çare göremedim.

@elorelia, aynı şeyden bahsediyoruz. puset sizinle gelecek derken uçak kapısına kadar gelecek.

Hangi havayoluyla geleceginiz belli degil mi? Dogumdan sonra mi bakacaktiniz. Neyse belliyse kurallari sitesinde yazar, en fazla 2 parca der mesela, bu durumda en mantikli 2 parca ucak altina verilecek, digeri sigdirilabiliyorsa bagajla gelecek.

Turkcede elli tane terim var kimin neyden bahsettigi cok belli olmuyor.


1 0-13Kg arac koltugu (56-86cm)
2 Tek parca olarka katlanir Bebek arabasi
3 portabebe veya cot

1 ve 2 yi aliyor thy ucretsiz, 2 ayri parca olarak. 3.uncu de varsa onu ek bagaj olarak alir.

Eger 3. bir koltuk alirsaniz yolculukta 1'i koltuga arabada emniyet kemeriyle bagladiginiza benzer sekilde oturtup o sekilde seyahat edebilirsiniz. Ucakta yaninizda yer oldugunda THY nin buna bedava izin veridigi de gorulmus.

Thy ile döneceğiz. Yani ben şeyi anlamıyorum bu ana kucağı dedikleri şey zaten katlanır birşey değil aşağı nasıl verebilirim ki? Minik bebeği olanlar nasıl uçuyor?
Benim bahsettiğim sizin 1 numara dediğiniz zaten 3 numara direkt sepet gibi olandan almayacağım. 1 ve 2 olacak haliyle.

Asagidaki linkte bazi detaylar var. 115 cm'yi gecmemeli denmis. Parca sayisi belirtilmemis, belki de 3 parcayi da verirsiniz ve sorun olmaz. Check in sirasinda soyleyip poset almaniz lazim tabii. Bebek en az 7 gunluk olmaliymis bu arada, bu da sizi etkilemiyor.

www.turkishairlines.com

@ wild

ana kucagi ve arabanin iskeletini bagaja vereceksin, baska secenek yok cunku buyuk ucaklarda bile kabinde yer yok.

eger ucak buyukse, bebegi olanlara ona gore yer ayarlayip ucak icindeki pusete cocugu yatiriyorsun: cdn.turkishairlines.com

eger ucak kucukse ve puset imkani yoksa, o zaman bebek kucakta gidiyor.

O riski almak için yüksek maaş beklentin olması normal.

Title önemli tabii ama tecrübe de maaşı etkiler.

120k net diye salladım.

Bu tarz bilinmeyen yeni şirketler iyi kurumsallar kötü verir gibi bir algı var kafamda, doğru mu acaba?

%100 doğru. Kurumsallarda, ün yapmış firmalarda işe girmeye hevesli bin kişi varsa adı bilinmeyende 100. o yüzden o yeni kurulan firma seni elinde tutmak için zaten çalışan sayısı da azken iyi veriyor.

Türkiye devi üretim firmalarında çalışan çok komik rakamlar alan tanıdıklarım var genelde tecrübe için katlanılıyor bunlara.

uyum çok kritik bir rol ve şirkette bulunması zorunlu o yüzden piyasası çok yükseldi. ayrıca lisans sürecini yönetmesi isteniyor, bu da çok kritik ve deneyim ister. iyi maaş vermek zorundalar. ancak resmi uyum sorumlusu olmak için 5 yıl finansal tecrübe olması gerekiyor diye biliyorum. Adına sanına bakmayın sonuçta Merkez Bankasından lisans alacaklar, edineceğiniz tecrübe sizin değerinize çok değer katacaktır.

Bu süreci defalarca yapmış biri olarak son bir senede bu süreci tecrübe etmemişsen kesinlikle başaramazsın. Firma zaten danışmanla çalışacaksa güzel bir tecrübe olur.

İlk yıl pek iş olmaz çünkü tcmb lisans süreci uzun sürüyor. En az altı ay en fazla on iki ay. Neredeyse sıfır iş yapacaksın lisans hazırlığı haricinde.

Piyasa fiyatı kariyer net bellidir ama danışman çalışacak mısınız sorusu kritik.

Ayrıca surprise dediği gibi sen masak uyum görevlisi olamazsın beş yıl tecrüben yoksa. Farklı birini mi gösterecekler.

Son olarak ücret konusunda kendine kpi koydurtabilirsin. Örneğin lisans yazısı gelince iki maaş ikramiye diye

Masak uyum görevlisi değil ya, 5 yıl finansal kurum tecrübesi isteniyor onu biliyorum da pozisyon o değil sanırım. O olsaydı aramazlardı bence. Başvuru çok azdı ve hukukçu arıyorlarmış o sebeple aradılar sanırım. 120 net verseler takla ata ata giderim.

Hukukçu arıyorlarmış derken, 2 yıllık avukatsanız eğer, mevcut kıdemli avukatların ve diğer kıdemlilierin arka plan işlerini yapacaksınızDır muhtemelen.

120 bin net falan hayalden de öte... Başka tabir bulamadım.

Bu tür firmaların olayı şu. Personeli cezbesebilmek için iyi maaşla işe alıyorlar. Ama sonrası fıs
Zam mam yok. Bankalardan buralara giden çok insan biliyorum hepsi pişman. Kurumsallık sıfır. Firmanın geleceği belirsiz. Çok şey var daha. Özelden isim verirsen, bildiğim bi yerse detay verebilirim.

Kurumsalda 2 sene tecrübe diyince öncesinde tecrüben var sandım. Yoksa 2 senelik avukatı compliance manager yapmazlar.

Direkt yazıcıyı alıp götürün her şeyine baksınlar.
Elektronik aletler uzun süre açılmayınca bozulabiliyor.
Mürekkepler kurumuştur kesin ama o kartuş değişimiyle hallolur.
Yazıcıdan emin olmak için en iyisi tamirciye göstermek.

kurumuştur. bazısına kartuş değiştirmek de işe yaramıyor. benim yazıcı öyle mesela çöp oldu.

kesin kurumustur, murekkep degistirip devam..
bazen kartuslar yeni printer almaktan daha pahaliya gelebiliyor, ona dikkat etmek lazim.

kartuş kafalarını alkolle temizleyip bir şansınızı deneyin önce, muhtemelen işe yaramayacak ama...

ink jetlerde püskürten mekanizma kartuşta olduğu için değiştirince düzelir.

ayrıca @cooper çok haklı, hele canon'sa siyah beyaz + renkli kartuş bazen yeni yazıcı fiyatını geçiyor. o kadar eskiyee muadil kartuş da bakabilirsiniz.

Tek başıma paraşütle atlamaya gittim fethiye'de ama zaten hepi topu 2 saat sürdü. Aşağıda beni bekleyen tatili geçirdiğim arkadaşım vardı.
Yani sadece bu aktiviteler için tatile gidecekseniz hepsini yapmak toplamda 1 gününüzü alır Ayrı günlerde yapsanız bile günün çoğu yine yalnız olacaksınız. Yalnız tatil deneyimim yok.

Tek başıma tekne turuna katılacağım önümüzdeki günlerde. Tek başına markete gitmekten farkı yok bence niye tavsiye etmeyeyim

Europa park diye bir yere gitmiştim çok eğlenceliydi bir gece çadırda kaldım sadece ama o bile değişik tecrübe.

tek başıma dalışa gitmiştim kulüple. teknik olarak kulüple gittim ama tanıdığım kimse yoktu. bi sıkıntı olmadı güzeldi ama biri olsaydı yanımda daha zevkli olurdu.

Tek basina tatil yapmak daha iyi kimsenin tribiyle falan ugrasmiyorsunuz

Tek basina tatil yapmak daha iyi kimsenin tribiyle falan ugrasmiyorsunuz. +3

Tek başıma paraşütle atlamaya gittim Adrasan’da. Tatile arkadaşlarla gitmiştik ama hava şartları bi türlü elvermediği için fazladan(arkadaşlar gittikten sonra tek başıma) 2 gece daha kalıp o paraşütü yapmadan dönmemiş oldum.

Bu yıl tek başıma Likya trekking turuna katıldım, benim gibi tek gelenlerin de olduğu keyifli bir ekipti hiç sıkılmadım yalnız hissetmedim.

Bana sorarsanız bu tip aktiviteleri yalnız yapmak daha iyi (eğer gerçekten çok istediğinden emin olduğunuz bi arkadaşınız yoksa). Çünkü bunu birine teklif etmek büyük risk; başına bişey gelebilir, ayağı sakatlanabilir veya hayal ettiği gibi çıkmazsa siz suçlu hissedebilirsiniz, konforunu sağlamak için kendinizi sorumlu hissedebilirsiniz vs. Ama bizzat isteyerek gelenlerle ya da yalnız başınıza o tecrübeyi tattığınızda her şey çok daha güzel.

Savcılık dosyaları uyapta görünmüyor, adliyeye gidip sorman lazım.

adliyede hangi bölüme gitmem gerekiyor ayrıca başka ilde ki adliye olur mu

Eskiden kaydını olup 10 entry girip bekliyordun.
Şimdi algoritmalar var. Her gün girmen lazım, yazar olmasan da yazabiliyorsun çaylak olarak, herhalde oradaki aktifliği de baz alıyorlar.
Ben 2 yıl kadar bekledim sanırım emin değilim bakamadım şimdi ilk entry tarihime.
Sürekli buralardasınız zaten buraya geldikçe onu da açarsınız algoritmaya katkısı olur :)

Üç yıldır bekliyorum. Bir ay önce 950'ydim. Geçenlerde zar zor 870'leri gördüm. Ama bu süreçte sık sık sıralamam aşağılara düştü, yavaş yavaş yükseldi. Şimdi 2500'e düşmüş mesela. Birkaç güne yine yükselecek. Niyeyse böyle saçma sapan dalgalanıyor. Asıl sıralama gerçekten çok yavaş ilerliyor. Ortalamaya vurunca günde 3 3 yükseliyor. (Toplu alımlar hesap dışı.)


Her gün istisnasız giriş yapıyorum. Kafaya taktım. O yazar hesabı buraya gelecek.

mantıken gümrüğe giriş tarihi. alışveriş tarihini nerden bilecekler ki zaten.

15 gün içinde gümrükten geçti geçti yoksa yalan olur gibi.

iptal edebiliyorsanız edin.

İptal edemiyorum maalesef çünkü kargolandı bile

Böyle bir saçmalık olamaz ya. Bu nasıl bir gerzekliktir

Ben şöyle yapıyorum;
Dışarıda biriyle buluşmadığım sürece asla kahve içmiyorum, kahvemi her zaman evde içiyorum.
Bu benim kahve tüketimimi ciddi oranda azalttı.

Günde iki litreye denk geliyordu benim içtiğim kahve, şu an bence bir litre bile olmuyordur.

Bir de şöyle yapın, kahve yapınca bitirin bardağı mutlaka, ben araya iş güç aldığım için bir kısmı soğuyor gidip tekrar yapıyorum, tekrar yapıyorum sonra tekrar yapıyorum.
O "keyifli kahve içme anını" yakalayana kadar içtiğim kahveyi kahveden saymıyorum, bu kötü bir şey siz böyle yapmayın.

Sınır koyun ve uyun.
Günde üç fincana düşürerek başlayın, yavaş yavaş azaltmış olursunuz zaten.

Sihirli bir cevap yok, bir sure sabretmeniz lazim. Mesela ilk kahveyi en azindan saat 10'da kadar erteleyerek baslanabilir. 10'da ictiginiz 3. kahveye kiyasla cok daha keyifli olacak. 14:00 gibi de birakirsaniz mis gibi olur. Ben de ofise gidince cok iciyorum, yaninda da sekerli birseyler, sonra elim ayagim titriyor eve gelirken.

Her gün içtiğim şeyin tadı bana çok sıradan gelmeye başlamıştı, sırf alışkanlıktan elim gidiyordu, haftada bir iki kupaya düşürünce daha fazla keyif aldım

ikincisi de kendime şöyle diyorum, bu hayatta içki, sigara, borno, kahve vs herhangi bir şeyin bağımlısı olacak kadar aciz bir insan mıyım

googledan baktım 7 en uzak durulması gereken plastik çeşidiymiş.

7 numara (BPA) ve Polikarbonat (PC) ve Diğerleri :
Kullanılan bu plastiğin, en tehlikeli ve uzak durulması gereken plastik olduğu söyleniyor. Karışık polikarbon materyallerden imal edildiği için geri dönüşüme uygun değil.

gıdayla temas ettiği için ben olsam kullanmazdım sanırım. yani tek başına kanser yapmaz tabi ki ama birikim meselesi diye düşünüyorum.

Şöyle de bir durum var, kapağın ürünle temas etmediğini düşünüyorsunuz ama buharlaşma sırasında mutlaka plastik kendinden de bir şeyler atar aşağı.
İçtiğiniz çayın içinde ciddi manada plastik olacaktır yani.
Sadece dökerken ki teması saymayın kaynama anındaki buharda da plastik emareleri oluyordur.

normalde gümrükte 7 veya 10 iş günü bekliyor. sürenin sonunda iade ediliyor.

ama bazen (çoğu zaman), o sürenin sonunda paket kayboluyor, başına bir şey geliyor falan filan. dolayısıyla firma da size diyor ki bana iade edilen bir şey olmadı niye paranı iade edeyim? gümrük de diyor ki gelip alaydın vs vs sıkıntılı süreçler

oekuklu +1
Tam da bu yüzden sınır üstünde kalan tutarda siparişi yollamayan çok satıcı var. Yani uğraşmak istemeyen 30 euro üstündeki siparişleri göndermiyorum diyecektir.

günlük kiralık yerine airbnb bakmanızı tavsiye ederim.

En güzeli otel, evler hiç de düşünüldüğü gibi konforlu olmuyor.

Günlük kiralık evler tatsızlık. Airbnb düzgün bir daire seçtiğinizde otelden daha ucuz ve çok daha konforlu olacak orası kesin mutlaka bi bakın.

~Air bnb ile ilgili garip bir ön yargı var. Leş gibi dandik evler de vardır mutlaka da benim kaldığım evler hep tamamen air bnb için tasarlanmış tamamen otel formatında evlerdi çarşafından havlusuna, terliğine, mutfak gereçlerine. Yani airbnb demek gidip birinin evine kafanı sokuyorsun değil. Tamamen ticari olarak işletilen yerler de var ve benim gördüklerim iyiydi epey.

Günlük kiralık evler tatsızlık +1
Kim bilir kimler kullanıyor. Bence de otelde kalsınlar airbnb'de pek farklı gibi gelmiyor.

Az ondan az bundan
Hesabi gonder
Kart geciyor mu
Sal gitsin

chatgpt cok guzel ogretir.

This(parmakla ne istediğini göster) , one.
That(parmakla ne istediğini göster, two.
This(kartı çıkartıp göster)

images.app.goo.gl

@Bruce'a ek olarak, hesap isteyeceğin zaman bir garsonla göz göze gelip aynı bizdeki yazı yazma hareketini yaparsan İtalya'daki garsonlar hesap istediğini anlıyorlar. İlla cümle istiyorsan check please diyebilirsin.

Hocam yurtdışına gezmeye gidecek ilk kişi değilsin, muhtemelen son da olmazsın yani inş. Geçen de demiştim ama tekrarlıyorum, Cem Yılmaz'ın fundamentals gösterisinde yurtdışına gezmeye giden Türklerle ilgili kısmını izle. En turistik yerlere gideceksin bi de yani orada karşılaştığın herhangi bir garson senden bin kat kötüsüne de denk gelmiştir, rahatla tatilin keyfini çıkar.

Türkiye'ye döndükten sonra İngilizce öğrenmeni tavsiye ederim ama. Bu sıkıntılar da sana motivasyon olsun. Biraz sebat edip çalışırsan seneye gideceğin başka bir gezide insanlarla iletişim kuracak seviyeye gelirsin

eline bir tane italyanca türkce sözlük al, telefona google translate app'ini indir.

ayrica Bruce +1
tüm iletisimsizligi ve yanlis anlasilmalari ortadan kaldirir bu yöntem :) iki saatte siparis verecek kadar bile dil ögrenemezsin cünkü.

Peki garsona seslenme olayı yani dikkatini çekme açısından sorry mi demek uygun yoksa excuse me mi demek önemli. Şefim bakar mısın diyoruz ya onun gibi.
Excuse me menu veya sorry check please gibi hangi sesleniş tarzı uygun oluyor

İkisi de denir ama sorry daha rahat gibi. Can we get the menu dersin menü için, sipariş için garsonla göz göze gelip elini kaldırırsın. Sipariş vereceğin zaman da menüdekileri gösterip this one, this two dersin. Yiyip kalkarken de check please diyip, I'll pay with card dersin ya da direkt kartı gösterirsin artık o sana kalmış.

Çözdük işi dostlar eyvallah, Behlül italya'ya kaçar...

Her gün yarım saat çalışarak bir yere gelemezsin

Bu iş pratik ve zaman işi o yüzden para harcama

Edit: hocam günde yarım saat dediğin için bazı günler bu bile sekteye uğrayacak o yüzden imkanlı görmedim

Gitarda şöyle bir şey de var, bütün hafta çalışmayayım ama pazar günü oturup 8 saat çalışayım demek seni ilerletmez, her gün 1 saat düzenli çalışmak toplamda haftada 7 saat çalışmak seni iyi derecede ilerletir

35 ten sonra jason becker olmaya calismayacaksak; gitar calmak veya herhangi bir enstrumani calmak, yetenekten bagimsiz tamamen calismayla ilgili.

Vakit ayirabilirseniz olur gunde 30 dakika degil ama 1 saat ders gibi calisarak. Cogu enstruman ogrencisi 1 saat calistim der, halbuki 15 dakika egzersiz belki yapmistir gerisinde kendince sarki calmistir. . Gitar calmayi bir temel almadan, bu yastan sonra kendi kendinize ogrenemezsiniz ama 3-6 aydan sonra kendiniz de devam etseniz olur fakat ogrenciden ogrenciye degisir.

Direkt amfi/ elektro gitarlada baslanabilir ama aldaticak cok unsur var ben her zaman klasikle baslanmasi taraftariyim, egitim olarak da.
imkan varsa Admira-Juanita fln alirdim ben baslangic icin. Imkan yoksa bir muzik aletleri dukkanindaki en kotunun bir ustunu alabilirsiniz.

Metal ve rock çalmak isteyen adama klasikle başla diyenlerin kafasında gitar parçalayasım geliyor.

Ders konusunda temeli oturtmak için zaman sıkıntısı yoksa yüz yüze ders almanızı öneririm, zaman yoksa deniz sayman'in rock akademisini araştırın.

Elektro gitar biraz pahalı bir zevk, misal Metallica çalmak istiyorsunuz, ekipmanınız iyi değilse ne kadar iyi çalarsanız çalın istediğiniz o tonu elde edemeyeceksiniz. Gitarı değiştir, amfiyi değiştir, efekt prosesor al derken cepten 1500euro çıkıyor orta seviye için.

Her gün çalışacaksanız yarım saatle de bir şeyler çalarsınız. Önemli olan bu çalışmayı her gün yapabilmek. Bazı gün 15 dakika bile olsa mutlaka gitarı elinize almanız lazım. Bir hocayla çalışırsanız ödevler filan derken zaten çalışırsınız.

Hangi türe ilginiz varsa ona yönelik bir gitarla, o türe yönelik çalışın. Rock/metal için klasik gitarla çalışırsanız motivasyonunuz çok çabuk düşer. Sevdiğiniz sesleri duymanız lazım ki eliniz gitara gitsin. Sevdiğiniz sesler çıkarsa parmak acınızı da belki unutursunuz ama ondan bir yere kadar kaçış yok (perdelerin doğru yerine basarsanız çok baskı uygulamadan da temiz sesler çıkar, belki siz bunu yapamıyordunuz ama yine de başlarda biraz acı olacak).

Bence siz bir hoca bulun, gitarı ve diğer gerekenleri de onunla (tanıdığında veya kendisinde varsa ikinci el) alın. En azından gitara son şansı hakkıyla verin, her şeyi yaptım, demek ki olmuyor derken içiniz rahat etsin ama bence halledersiniz.

X olursa Y yaparım insanlığın en büyük bug'larından biridir maalesef.

Tamam klasik gitar ile başlamak tatsız ama elektro gitar alınca da carıl carıl drive gitar (bkz: drive guitar) çalamayacaksınız onu susturması vs apayrı bi dert. Clean ton da doğru bir amfi çözümü seçmezseniz daha da canınızı sıkabilir.

Yani elektrik gitar aldım ve inanılmaz motive oldum gibi bişey söz konusu olmayabilir. (olabilir de belki bilmiyorum ilk elektrik gitarımı lise 2 de almıştım inanılmaz kutsal bişeydi o zaman benim için)

Parmak acıma mevzusu ise ilk etapta biraz acıyacak. Kondisyon geliştirmek gibi düşünün her gün acıya macıya çalınca (tabii su toplayınca falan bırakınız) parmak uçlarınız nasırlaşacak ve o tel baskısı rahatsız etmeyecek.

Günde 30 dakika mevzusu belli olmaz yeterli olabilir olmayabilir. Her gün istisnasız 30 dakika mantıklı bir şekilde gitar çalışarak 3 4 ay sonra eşe dosta dinletecek seviyede basit parçalar çalmaya başlayabilirsiniz ama o garanti. Millet yalnızca haftada bir ders aldığı gün çalarak öğreniyor :D

Elektrik gitar deyince de tek bir teknik yok aslında. Çok tasvip edilmeyen klasik gitarla başlamanın önceden en azından basit akorları öğrenmek gibi bi artısı var elektrik gitarda da perde tel ezberleyerek bişeyler çalmaktansa önce akorlar ve scale'lere en azından göz atmanızı tavsiye ederim. Eğitmen online ders veren asıl işi elektrik gitar eğitmenliği olan bir arkadaşım var iletişim sağlayabilirim.

Ekipman da yaşadığınız şehirde büyük ihtimalle bi zuhal, dore vardır

En aşağı sx ya da squier bullet biraz daha bütçe var derseniz ibanez azes serisi başlangıç için mükemmel ötesidir (başlangıçtan öte bi alettir) schecter yine bütçe içinde model denk gelirse iyidir hoştur. Bu arada çalacağınız (çalmayı planladığınız) tarz da önemli high gain tonlar isterken single manyetik gitar alırsanız kesmeyebilir, ya da tam tersi single/twang bi ton hastasıysanız humbucker çok etli gelebilir. İşin daha kötüsü bu dükkanlardaki insanların en büyük temennisi size bi gitar saplayıp hemen dükkandan yollamak (her şehirdeki mağazalarda çok çok fazla çalışan arkadaşım var) o yüzden insaflısına denk gelip biraz meramınızı anlatabilmeniz şans işi.

Fasülye ve faydaları da amfi meselesi gitar demek amfi demek aslında. Başlarken yapılacak en mantıklı şey boss katana ya da blackstar (ya da böyle bilindik bir markanın) practise amp dedikleri minnak 10watt'lık dijital amfilerinden almak. Her an yanınızda olabilecek düğmesine bastığınız gibi düzgün ses çıkaracak aletler.

Blackstar ID:core v3 serisinden bişey mesela amfi modellemesiyle (diğer amfileri taklit ediyor) efektleriyle mutlu eder sizi. Analog amfi pek tavsiye etmem efektler bu işin oyuncağı başlarken neşe verir (daha sonra basit amfi üzerindekiler kesmeyebilir başka konu)

Ağırlıktan vakumlanmış bir problem görmüyorum ben, paket açılınca düzelir.

Kabin basıncından olmuştur, açınca düzelmesi lazım. Bir şey olmaz yani.

ambalaj da açılacak gibi değil yani nasıl desem kaya gibi. tüm havası çekilmiş gibi.

Aldığınızda böyle olmadığına emin misiniz?
Vakumlanmış gibi duruyor çünkü ben de kahve aldığımda bu şekilde vakumlu geliyor.
Ve iyi bir şey bu.

Ambalajı makasla açıp kilitli mandallar ile muhafaza edebilirsiniz, ikeada ya da miniso gibi yerlerde satılıyor.

Açarken çok zorluyorsa zararı olmayacak bir yerden iğneyle bir delik açsanız yeterli.

aldığımda böyle değildi

yurt dışından nerden aldınız? dağın tepesinde, rakımı yüksek bir yerden aldıysanız paketlenirken düşük basınçta paketlenmiştir, geldiğiniz yer ise deniz seviyesinde ise yüksek basınç altında vakumlu görünüyordur belki?

iğneyle 2 delik açın +1

varsa şırınga enjektör vs hava vermeye çalışın

japonya, tüm cevaplar ve özellikle iğne taktiği için teşekkür ederiz.

Specially yazısının hemen üstündeki tek yönlü valf kahveler degas olsun ama oksijenle temas etmesin diye var. Dışarı hava salıyor ama içeri almıyor. Basınç ya da ağırlık yüzünden içindeki hava çıkmış, o yüzden böyle olmuş.

İyi de bu olay zaten içine hava girmesin diye yapılıyor arkadarşlar, kahve alıp da bayatlamasın diye var o aparat ve vakum işlemi.
Ortasında yuvarlak bir şey var kalın benim kahvemde de oluyor o hatta paketi açıp kullanacağım kadarını döktükten sonra özellikle o kısmı da içeride tutacak şelilde iyice kapatıyorum ki hava almamaya devam etsin.
Enjektörle hava vermek neden anlayamadım.
Havadan izole etmeye çalıştığımız ürüne hava vermek ne kadar doğru?

@mütekebbir paketi acamiyorum demis op. o sebeple önerilmis. pakete hava ver, paketi ac, ihtiyacin kadar kahveyi al, sonra gene kapa.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim;
Bana vakumlu görünmesinin sebebini merak ediyor gibi geldi ondan dedim.
Nasıl açacağını sorduğunu anlamadım ki.

Kesebilirsiniz üst kısmından makarna açar gibi dikkatli bir şekilde kesin kullanacağınız kadarını aldıktan sonra o sert yuvarlak şeyin üstünde kalacak şekilde ve içinde hava olmayacak şekilde paket kapatıcılarla kapatın.

Soğuk.

Sıcak tonbalığı yemedim hiç canlandıramadım da kafamda bilemedim.

Ton balıklı makarna yiyeceksem sıcak, "protein krizim geldi biraz protein alayım en iyisi" demişsem soğuk.

sımsıcak yeni haşlanmış makarnanın üzerine ekleyip yemiştim bir kere. çok iğrenç balık koktu her taraf. ısıtmak daha berbat olur herhalde.

Konservesi için her zaman yaptığım, soğuk olarak yağının biraz fazlasını almak üsütne pul biber eklemek ve limon sıkmak.
yanında da sadece ve her zaman ekmek, bazen ek olarak salata olabilir.

Sadece pizzada sıcak, geri kalan her yerde yemeği de soğuk olmak üzere soğuk yiyorum.

soğuk yerim

pizza makarna vs gibi şeyler ile de sevmem

Pizzanın da makarnanın da üstüne, ürün piştikten sonra konur, konması gerekir. Ton balığının sıcak yendiği bir senaryo yok, olmamalı da.

Ton balığının kendisinin bile "beni illa soğuk yiyeceksiniz" şeklinde bi şartı yoktur muhtemelen.

haşlanmış sıcak makarna üstüne soğuk tonbalığı konması fikri beni rahatsız etti. Makarnaya konmadan az bi ısıtmak lazım ya

Ilık

konservesi ise soğuk. en fazla pişmiş yemeğin üzerine koyup yemeğin ısısı ile ısınabilir belki.

konserve değil de çiğ ton balığı (seneler önce real varken bulmuştum bir kere (git: 856351)) ise sıcak yenebilir.

Google'da ton balıklı makarna tarifi diye aratıp rastgele üç tane tarif açtım. Hepsi ton balığını pişirip öyle makarnayla karıştırıyordu. Benim hayatımda gördüklerim de hep böyle. Makarnayı haşlayıp, soğuk ton balığını üstüne koymak pratik ama lezzetsiz bir yöntem.

yemek.com

www.dardanel.com.tr

www.nefisyemektarifleri.com

ton baligi elbette sicak yenir; görüntü itibariyle biftege benzer. www.google.com

sizim bahsettiginiz saniyorum bu degil ama, konserve ton baligi. konservesi elbette soguk yenir.

konserve - soguk
sasimi - soguk
bonfile - sicak

1-Battılar, saldıracak yer arıyorlar.
2-Topluca intihar edelim istiyorlar.

Huzur bırakmadılar, nefes alabileceğimiz bir alan bile bırakmamaya yemin etmişler.
Bu saldırganlık nedir asla anlayamıyorum.
Bıktım artık.

Eziyeti karşılıksız para basarken yaptılar. O zaman belliydi neler olacağı.

şu örneği veririm. iki toplumsal sınıf karşı karşıya gelse; sekülerler ve dinciler. iki taraftan birinin diğerini yok etme şansı olsa; seküler grup boş ver değmez, insanlar hakları vb. der ve uğraşmaz. ancak dincilerin eline sekülerleri yok etme şansı doğsa asarlarda keserlerde. çünkü sen onun gözünde şeytanın askerisin durum net bu. halayının bilinç altında bu yatıyor.

bu olayın faydası ne anlamadım?

dışarıdan alışveri yapmayı azaltalım ve para ülke içinde kalsın mı? ama zaten başka şirketler, bizim 3 paraya alacağımız ürünü ithal edip 5 paraya satacak. o ürün yine alınmış olacak yurtdışından. kazanan aracı ithalatçı olacak.

30euro'ya kadar ürünlerden de vergiyi arttırmışlar. ne kadar olacak bu işin vergisi ülkenin toplam vergilerinin yanında. onların deyişiyle çerez parası değil mi. değer miydi yani, olayın anlamını çözemedim.


"bizden değil dışarıdan alıyorlar" diye trendyol vs mi bu yasayı fişekledi acaba

Instagram'ı ciddi ciddi açmayacaklar mi acaba? Oradan kestikleri vergilerin yerine gümrük vergisi mi koyuyorlar?

@sekizdokuzon;
Instagram'la ilgili olduğunu sanmam, zaten uzun zamandır vergilere saldırıyorlar.
KDV oranları,
Telefon harcı,
Yurtdışı çıkış harcı....

Instagrama da zaten vergi getirmişlerdi, bu tamamen anlık bir ego sonucu atılan yanlış adım, kabul etmemek için bir süre kapalı tutarlar ama sonra açmak zorunda kalırlar çok ciddi bir sektör çünkü oradaki geliri kaybetmeyi göze alamazlar. Herkesi, her sektörü etkiliyor.
Bizim bile reklam görünürlükleri düştü ve mekana rezervasyon gelmiyor ki büyük yerler, daha büyük çaplı reklam verenler kim bilir ne haldedir. Birazcık ses çıkarmaya cesaret edecek birileri olsa uzun sürmezdi de işte alıştık artık.

@biseysorcaktim; Spesifik olarak bir sitenin oturup bu konuda talep göndereceğini sanmıyorum.
Trendyol zaten gayet iyi iş yapıyor başlanan boykot bile birçok kişi tarafından devam ettirilemedi resmen domine ettiler sektörü.
Yabancı sitelerden alınan ürünlerin temel mantığı aslında burada pahalı olmasından ziyade burada bulamadığı ürünü alıyor müşteri.
Yoksa uzun süre kargo bekleme, gümrük vergisi vs. düşününce gider trendyoldan alırım biraz daha fazla verip diyor.
Burada satışı olmayan ürünler için yabancı sitelere muhtacız.
En basitinden bir yelpaze beğendim araştırdım türkiyede yok bir tane yabancı sitede buldum mecbur oradan alacağım, aynısı burada olsa bir tık fazla verip buradan alırdım.

Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşasaydınız da aynı şeyi sorardınız. Bir çok tarihçiye göre Fatih sultan mehmet vergilerle halkı bezdirmiş bir padişahtı. bir çok kişi vergilerden, pahalılıktan ve devalüasyondan şikayet ediyordu. ama günümüzde baktığımızda, yerli yabancı herkesin hayran olduğu Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı Devleti’nin bir numaralı padişahıdır, Fatih‘tir, İstanbul’u fetheden komutandır.

Günümüzü de objektif değerlendirmek için en az 1 yüzyıl gerekiyor.

Şeriat is loading. Ha buraya yazdım.

yüzyıl beklemeye gerek yok. akp oy kaybettiği için halka eziyet ediyor. kendisine destek vermeyenin yok olmasını istiyor.

birçok seküler insan son yıllarda türkiye'de varolabilmek için akp'li oldu.

yaptırılır. asistan yapar muhtemelen.

bildiğim kadarıyla diş fakültelerinin hastanelerinde öğrenciler muayene ediyor. geri kalan devlet, şehir, eğitim araştırma, adsm ve adsh lerde diş hekimi ve uzman diş hekimleri bakıyor.

Ben araştırma hastanesinde yaptığım kanal tedavisinden özel de yaptırdığımdan daha çok memnun kaldım

yğenim öğrenc diş hekimliğinde. sormuştum bunu. şans çok baştan savan da var demişti. öğrenci milleti sonuçta.

randevu bulabiliyor musunuz ki? idata'dan?

i.hizliresim.com

ekleyin. avusturya seyahati için konaklama eklemeyi unutmayın. hatta bu iki seyahati kapsayacak şekilde vize verilmesini rica eden bir yazı da ekleyin.

@duyurukullanıcısı geçen gün eylülün ilk haftası için randevular açıldı orda alabildik ama korkunç bir website var, almak tamamen şans işi

ya nasıl denk getirdiniz, helal olsun.

belirtmeyin, zira italya o zaman avusturyada daha fazla kalıyorsunuz oradan başvurun der. başıma geldi oradan biliyorum. bu sebeple vize başvurum reddedildi.
ileri tarihli italya rezervasyonları yaptırın, flexi bilet vs. alın diyin ki bak ben ileri tarihte italyaya bir daha gidiyorum (vize çıktıktan sonra rezervasyonları ve biletleri iptal edersiniz). böylece italya size daha uzun vize verir.

@..darling+1

kural zaten en çok kalacağınız ülkeden başvurmak ve sürelerde yakın o nedenle red gelebilir. italya'ı daha uzun / avusturya'yı daha kısa gösterirseniz olabilir

avusturya'daki seyahati göstermeden dönüsü nasil göstereceksiniz ki? dönüs göstermezseniz de italya vize vermeyebilir.

konusma ben konusuyorum daha bitirmedim +1

"you must lodge the application for a schengen visa at the consulate of the country that you intend to visit, or – if you intend to visit more than one schengen state, the consulate of the country where you will spend the longest period."

3 gün italya, 5 gün avusturya konaklamasi icin basvuruyu avusturya'dan yapmak gerekir, avusturya da muhtemelen ihtimalle max 10 gün tek girislik vize verecektir. uyuz onlar.

italya gidiş dönüş biletlerimiz var, iki seyahatin arasında yaklaşık 3-4 hafta var

iki seyahat pesi sira degilse avusturya'dan bahsetmenize gerek yok. ama tabii multi entry vermezlerse karismam :)

Ülkenin hangi yarısından fazla genci istiyor bunu? Anlamsız tespitlerinle kendi mutsuzluğunu karıştırma.
Ne zannediyorsunuz yurtdışını bilmiyorum ama git gör

Gitmek isteme sebebini finansal olmayabilir tabii ama ben o acidan cevap vereyim. Istanbuldaysaniz, Numbeo'ya gore maasinizin Amsterdamdaki karsiligi 4800 euro oluyor. Kacak islerde bu rakama ulasamazsiniz sanirim. Bir sekilde oturum almis olsaniz da maas olarak ulasilmasi zor bir rakam, tabii meslege gore degisir. Onun disinda insaat islerinde bir ustalik kazanilmis ve resmi olarak is yapilabiliyorsa, tabii iyi paralar kazanilabiliyor.

www.numbeo.com

@benaslindayohum,
(TÜİK) Uluslararası Göç İstatistikleri'ne göre söylüyorum. "Giden göç seyirleri incelendiğinde en çok hareketlilik 25-29 yaş grubunda tespit ediliyor."
Linkini ekliyorum. Gerçi yaptığın yorumdan anladığım kadarıyla okumayla ve çevreni analiz etmede pek matah olmadığıni düşünüyorum.
data.tuik.gov.tr

O tarz islerde calisarak Avrupa'da su anki konforunuzu elde etmeniz bilmem kaç yıl sürer, hele hollanda'da ev falan iyice sıkıntı konu.
Bir plan dahilinde gitseniz neyse de bahsedilen şekilde bence ancak rezil bir hayat yaşanır.

Bence lokanta sahibi akrabalarınız varsa; size tavsiyem hali hazırda bu işe ayırabilecek bir bütçe varken Türkiye de denk gösterebileceğiniz hızlı bir gastronomi eğitimi alın. Başlangıçta akrabalarınızın yanında çalışır kendi tecrübenizi gösterir çabalarsınız, sonra yavaş yavaş birkaç senede aşçı olarak belki otellere vs kayabilirsiniz ama çok çalışmanız gerekecek. Nasıl fikir? İnşaat işinden daha mantıklı bence :) pastacılık ekmekçilik de olabilir. Lokanta içerisinde kendi lokal ürünlerinizi satma fırsatınız olur belki eşinizle birlikte çalışır iş kurarsınız ileride.

Edit; bir de dil yeterliliği almanız gerekiyor.

Eşim benden daha hümanisttir ama gitme hayali var yurtdışına.
Ben insan sevmem ama rahatım çok da kötü değil. Senin kadar kazanmıyorum da. Türkiye'de Neyden kaçtığına odaklanmak yerine, orada ne bulacaksın buna odaklanırsan belki netlik olur senin için.
İnsanların iletişimi ve kibarlığı mı, ekonomik özgürlük mü, kültürel dinamikler mi, ifade özgürlüğü mü? Sana ne katacak orası tam olarak? Türkiye de nelerden kaçmak istiyorsun tam olarak, genelleme yapınca ne sen ne biz anlarız durumunu.

Avradi bosar yoluma bakardım ağa. Yolun açık olsun

Nasıl gittiğime göre değişir.
1 - TR'de beyaz yakalıysam ve Almanya'ya inşaatta çalışmaya gideceksem, hele bir de kaçak gideceksem... Hiç işim olmaz.

2 - Normal bir göçmen gibi gidiyorsam, inşaatta çalışmak ya da garson olmak geçici bir şeyse, bir süre sonra kendi işimi yapabileceksem, giderim.

burda 85 bin lira alıp yaşadıgın konforla avrupada garsonluk yapıp yaşayacagın konfor aynı degil. garsonsun yani milletin yemegini götürüp artıgını toplayacaksın masasını sileceksin.aldıgın para yalnızca geçinmene yetecek. Türkiyede 100 bin lira verelim ordakiyle aynı şartlarda garsonluk yap deseler asla yapmazsın. ama daha az konforu seçip yurtdışına gidince yapmaya razısın. ne yaman çelişki degil mi?
85 lira TR şartlarında kötü para degil. bence burdaki şartlarını daha da düzeltmeye çalış.


onun dışında TR'de asgari ücret alsaydın hiç durma git derdim
yine onun dışında Avrupaya gittiginde yapacagın meslek prestijli olsaydı ve 10K euro gibi paraları alacak olsaydın yine hiç durma git derdim.

benzer bir durumda arkadas gitti. cok daha mutsuz.

Hepsi tamam da 85 bin TL almak ve hala rahat olmamakta neyin nesi?

Varsayalım gittiğin yerde 100.000tl almana rağmen orada rahat edememe durumu da var. Akrabaların çağırması onlar gibi oraya alışmak demek değil.

Ben yerinde olsam asla gitmezdim.
Bu vaziyette gitmek istemek demek rahatlığın batması ile eş değer benim için.

Ülkenin yarisindan fazlasi gitmek istiyor òzellikle genç nüfus. "Nereden biliyorsun" diyenleri ciddiye alma, simdiye kadar durman kabahat, derhal git.

Genel olarak gordugum kadariyla herkes "su an aldigin bu, yasadigin bu, orada alacagin bu, yasayacagin bu" diyerek, anlik, kisa sureli degisimlere odaklaniyorlar.

Ben ulke degistirmis biri olarak fikrimi belirteyim:
Ne kadar zengin de olsan, ulke degistirdiginde mevcut hayatini zaten elde edemeyeceksin. Hayal edemeyecegim kadar cok parasi, cift vatandasligi olup hala turkiyede yasayan tanidiklarim var. Neden? Yabanci ulkede gecirilecek ilk kurulum suresini, yillarini goze alamiyorlar.

Bu tum insanlar icin gecerli, gidip yabanci olacaksin ilk basta vs vs. Senin durumunda calisip tekrar bir kariyer edinmen gerekecek, ekstra zor.
Ama cogu kisinin atladigi bir durum var. Bizler, gidenler ve gitmek isteyenler, sadece para kazanalim, hemen daha konforlu hayata gecelim diye yapmiyoruz bu isi.

Ben 160 metrekare evden, 50 metrekare eve gectim ilk yurtdisina tasindigimda, cekyatta yatan biri varken mutfaga gecemiyorduk.
Ama aklimizdaki neydi? "Gelecegimizi kurtariyoruz, cocuklarimiz daha huzurla buyuyecek, gelecek korkumuz olmayacak."
Evet,sikinti yasaniyor, evet adaptasyon zaman aliyor, ancak imkan varsa gidildiginde, 2 yil kaybedilip, 30 yil kazaniliyor. Turkiyede 30 yil sonra kimin ne olacagi belli mi? Ekonomi ne olacak ongorulebiliyor mu? Hayatimda ilk defa enflasyon dustu diye fiyatlarin azaldigi bir memlekette yasiyorum, bunu hayal bile edemezdim.

Neyse, demem o ki, evet 85 bin liranin luksunu hemen elde edemeyeceksin, ama hedeflerin daha uzun sureli olursa, rahat edeceginden eminim.
6 ayda altima mercedes, tepeme ev diye gidersen, buyuk scarsin, gecmis olsun.

akrabalarinin seni cagirmasi önemsiz. gecen gün bir baska duyuruda yazdim. garsonluk dediginiz is vasifsiz is. amelelik vasifsiz is. kargoculuk vasifsiz is.
ben su konuda ustayim ve bunu diploma ile belgeleyebilirim diyorsan bul is git. vinc operatörü egitimin olabilir, forklift ehliyetin olabilir, denildigi gibi ascilik egitimin olabilir. bu durumda is bulup gidebilirsin ama vasifsiz islere izin vermezler. sana gelene kadar garsonluk yapacak 30 bin adam var ellerinde.

bu arada hasmetizme katiliyorum. orada ne bulacagini düsünüyorsun? özellikle kacak durumuna düsersen? cünkü mutluluk dedigin cok katmanli bir yapi. sen alttaki katmani oyarak gidersen gene mutsuz olacaksin.

Bu ne lan emekli maasiyla geciniyoruz adam 85 bin lira maaşla mutsuz abi saka mi bu biri cimcik atsin bana

Hocam yurtdışından yeni döndüm ve şunu anladım ki "mutluluk içimizde". Eğer deneme şansınız varsa gidin tabi test edin içinizde kalmasın. Güzel tarafları yok da değil elbette burada herkesin genelde tartıştığı birçok iyi tarafları var ancak bence muhteşem bir değişim beklemek çok iyi bir yaklaşım olmayacaktır. Hele hele sizin durumda birisi bence macera arıyor olmalı, istediğiniz zaman gidip gezip gelebilirsiniz bir kere.

85 bin tl kazanan birinin vasfı vardır. Birkaç sene tekrar çok çalışıp hayatınızı kurmaya hazırsanız gidin. Garsonluk yapıp bir taraftan dil öğrenirsiniz. Dil öğrendikten sonra da vasıflı işinize geçersiniz. Hele çocuk istiyorsanız Türkiye’de çok zor.

Arkadaslar, anlamadiginiz nokta su: adam garson olarak gidemez. oturum izni ve calisma izni alamaz.
yani garson olarak git, dil ögren, sonra vasifli hede hödö yaparsin gibi bir ihtimali yok.
iki secenegi var.
ya turist vizesiyle gidip garsonluk yapacak ve vize bitiminden sonra kacak calisacak. yakalninca da depor edilecek.
ya da en bastan vasifli is bulup (egitimi ve tecrübesi dogrultusunda) gidecek ve hayatini kuracak.

Bu arada sunu da belirteyim. Ben de benzer dusuncelere sahiptim ve ezkaza evlenip Hollanda'ya geldim. Olumlu yanlari var ama finansal olarak hic sosyal medyada anlatildigi gibi degil. Onun disinda cevre duzeni, insanlarin genel davranislari vs gibi bir cok konuda iyi bir yer. Ancak, sosyallik midir, yabancilik cekmek midir nedir bilmiyorum. Gercekten biktim buradan, Istanbul'da kalabalik bir semte gene donmek istemem ama acikcasi gelismemis bir balkan ulkesi veya Turkiye'de sakin bir yer tercih edebilirim. Ozetle buradan bir an once gitmek istiyorum.

Yarışma ya da fotoğraf çekimi öncesi yapılan bazı manipülasyonlar var, bunun en bilineni su manipülasyonu. İlk gün 7 litre su içilir ertesi gün 4 litre su içilir ertesi gün 3 litre su içilir ertesi gün hiç su içilmez son gün de 3 gram tuz yenir, bu şekilde deri altında hiç su kalmaz ve tuz yenilerek de deri altında kalan son sular kaslara gönderilir böylelikle hem pumplı hem detaylı hem de tüm damarlar görünür hale gelir ama bunlar tabii riskli hareketler su-elektrolit dengesi bozulur, podyuma genelde destek alarak çıkar yarışmacılar.

MMA, ufc maçları öncesi de atletler sikletleri tutturmak için 1 hafta cut yapıyorlar. Tartıya yardımla çıkıp maç günü Herkül gibi gelenler var. Tuz banyosu falan da yapıyorlar bildiğim kadarıyla. Süper sağlıksız bir olay elbette. Birden fazla siklette yarışan manyaklar var su dengesini sürekli manipülasyona uğratarak.