Ekşi Duyuru

parmak izi yeniden alınmasa bile bizzat gitmeniz gerekiyor.
eski pasaportu teslim almıyorlar, zaten kargo ile geliyor tekrar gitmenize gerek yok.

vergi dairesiyle bir işiniz yok ki, nüfus müdürlüğü de mi çalışmıyor?

pasaport başvurusuna bizzat gitmek zorundasınız. eskisini imha etme diye bir olay yok delip geri veriyorlar sadece.

1- işlemler nüfus müdürlüklerinden yapılyor +1
2- Başvuruyu sadece kendiniz yapabilirsiniz. Baştan parmak iziniz alınmıyor ancak doğrulamak için parmak iziniz alınıyor. Ancak eski pasaportunuzu da yanınızda götürmelisiniz.
3- Pasaportu almaya gitmek gibi bir durum yok, pasaport adresinize ptt kargo ile gelecek. +1
4- Ödemeleri online yapabilirsiniz, vergi dairesi ile bir işiniz olmuyor.
5- Her başvuruda yeni pasaport hazırlandığı için işlemleri de normalde yeni pasaport almak ile aynı oluyor. Kullanılmaz hale gelen pasaportların yenilenmesi için ayrı bir durum var mı emin olamadım, buna dair özel bir bilgi de hiçbir yerde göremedim. Ancak, diğer yenilenlemeler ile aynı ise, eğer yeşil pasaport sahibi değilseniz, defter ücreti + harç ödemeniz gerecektir.

@yeninesiltupcu, sadece defter bedeli ödeyerek eski pasaportun kalan süresi kadar süreli yeni defter alınabilir.

@kanatlı güzel bilgi, öğrenmiş oldum sağolun.

clio abi tertemizz. akarı kokarı yok, yeni, yakıt yakmaz, sorun çıkarmaz.

clio-astra

a3 için hem de eski kasa a3 için o para verilmez. dsg deyince ürperiyorum zaten.
not: eski a3'çü

ekleme: biz ne dersek diyelim, sen gidip a3'ü alacaksın:)

clio

Kural şudur, elinizdeki para ile alınabilecek en yeni araba ve en çok donanım.

astra şuan 6 yaşında belki de 7 minumum 70-80 bin km
a3 şuan 11 yaşında minumum 100-120 bin km

bu durumda clio 20-30 bin km de en mantıklı seçenek olacaktır.

Clio
Aradaki yas farki cok fazla.

en yeni araba ve en çok donanım +1: Clio

clio al satı en kolay araçlardan. konforsa a3. astra tercih etmem.

kmsi çok değlilse astra iyidir. çoktan kastım maks 50k. değilse hiç gerek yok sıfır gibi arabaya binmek daha mantıklı

kıyaslama güzel :) düşündürdü. biraz size bağlı bu.

çok konfor aramam ayağımı yerden kessin, satışı kolay olsun, bakımı kolay olsun derseniz clio.

konfor biraz daha iyi olsun, donanım da olsun ve yıl olarak çok eski olmasın derseniz astra

konfor ve kalite olsun, öyle çok güncel donanım aramam, şekil olsun ama yıldan ötürü sanayiye gitmem gereken durumlar da artık yavaştan başlayabilir derseniz audi

***chatgpt cevabı:

Bilgisayar programcısı ve yazılımcı terimleri birçok yerde eşanlamlı olarak kullanılır. Ancak bazı kaynaklarda ve bağlamlarda aralarında belirgin farklar bulunabilir. İşte bazı temel farklar:

1. **Tanım**:
- **Bilgisayar Programcısı**: Genellikle bir yazılımın veya uygulamanın kodunu yazma, test etme ve hatalarını giderme görevleriyle ilgilenen kişi olarak tanımlanır. Ağırlıklı olarak bir yazılımın uygulama kısmında çalışır.
- **Yazılımcı**: Yazılımın tasarımından, planlamasından, kodlamasından, test edilmesinden ve bakımından sorumlu kişi olarak tanımlanabilir. Genellikle bir yazılımın başlangıcından sonuna kadar olan sürecin tamamında rol alır.

2. **Yetenekler ve Sorumluluklar**:
- **Bilgisayar Programcısı**: Kodlama, hata ayıklama ve kod optimizasyonu konusunda uzmandır.
- **Yazılımcı**: Kodlama dışında yazılımın tasarımı, mimarisi ve diğer yüksek seviye kararları hakkında bilgi sahibidir. Aynı zamanda gerektiğinde müşteriyle iletişim kurabilir ve proje yönetimi yapabilir.

3. **Eğitim**:
- **Bilgisayar Programcısı**: Genellikle teknik eğitimle ya da kendi kendine öğrenme yoluyla programlama dilini öğrenir.
- **Yazılımcı**: Bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği gibi daha kapsamlı eğitimler alabilir. Ancak bu, her zaman geçerli bir kural değildir. Birçok başarılı yazılımcı da kendi kendine öğrenerek bu noktaya gelmiştir.

Bilgisayar programcılığı için kurs önerisi:

- **Udemy**: Türkçe içerik arayışındaysanız, Udemy'de birçok başarılı Türk eğitmenin hazırladığı kursları bulabilirsiniz. Özellikle başlangıç seviyesi için "Sıfırdan İleri Seviye Programlama" gibi genel başlıklı kursları inceleyebilirsiniz.
- **Coursera & edX**: Dünya çapında üniversitelerin hazırladığı bilgisayar programcılığı ve yazılım mühendisliği kurslarını bu platformlarda bulabilirsiniz.
- **FreeCodeCamp**: Ücretsiz bir kaynak arıyorsanız, bu platform başlangıç için mükemmeldir. İngilizce bilgisi gereklidir.

En iyi öğrenme yöntemi pratik yapmaktır. Öğrendiklerinizi pekiştirmek için basit projeler geliştirmeyi unutmayın!

Program yazan kişiye programcı deniyor işte. Yazılım yapan kişiye de yazılımcı. Bence aynı şey.

Şu elemanın anlatım şeklini baya seviyorum ben: www.youtube.com

Telefonu sifirlamayi unutma. Sifirlayinca senden email sifre isteyebilir onu degistirmesi i ogren yeni sahibine oyle ver yoksa ortada kalir acamaz telefonu

içinde özel fotolarınız varsa format atsan dahi android telefonlarda erişilme ihtimali var.

havale ile satma, sonra havaleyi geri çekiyorlar.
parayı nakit al başka şekilde asla satma

letgo, sahibinden koyup yüz yüze satacaksın.
havaleyi kimse geri çekemez öyle bir dünya yok. ancak mesai saati dışındaki eft talimatı iptal edilebilir. senin hesabına giren paranın geri alınması diye bir şey yok.

telefonu sıfırlayıp bir tane uyduruk hesapla yeniden kurulum yapın. bu hesapla memory wipe yazılımlarından birini indirip boş görünen bellek alanlarını tekrar sildirin.

fabrika ayarların döndürülen ve galeri-dökümanlar vs boş görünen telefonlardan recovery yazılımları ile bu dosyalar geri getirilebilir.

hiç bir firmanın değerini vereceğini sanmıyorum.

sahibinden com a girip benzer ilanlara bakıp ortalama bir fiyat belirliyorsunuz.

sonra aynı yerden ilan açıp fotoğrafları yüklüyorsunuz.

sadece elden verilecektir diye de not düşüyorsunuz.

telefonu sıfırlama ile de ilgili de şuradaki adımları izleyebilirsiniz.

mediatrend.mediamarkt.com.tr

oprheus un dediği olayla uğraşacak olana denk geleceğinizi pek sanmıyorum ama içiniz rahat etsin diye o adımı da yapabilirsiniz son olarak.

Vodofone bayilerine sattım ben, telefonu sıfırlayıp aldılar bir de bir belge imzalattılar o şekilde

IMEI iptali telefonu sadece iletişime (hat kullanımına) kapatır. Diğer türlü telefon adeta bir tablet gibi kullanılmaya devam edilebilir.

evet. ama wowifi ya da wifi calling denilen özelliği kullanamazsın imei kullanım hakkı bittiği için.

Peki yurtdisindayken normal kullanima devam edilebiliyor mu ?

Edebiliyor. Hatta Türkiye'den alınmış hattın takılıysa ücretsiz SMS alabilir, kredin/paketin dahilinde konuşma yapıp internet kullanabilirsin.

forumda vardı yıllar önce. hala duruyor mudur emin değilim.

eskiden swift vardı ama durdurdular o hizmeti. şu an yok diye biliyorum.

yerli / yabancı?

atalay demirci

layk ettigin sayfalarin da hikayelerini gosteriyor en tepede.

biraz asagi inince baska sayfalarinda hikayelerini gosteriyor, ilgini cekebilecegini dusundugu.

Sayfa değil kişiler çıkıyor. Hiç bir bağlantımın olmadı çoğu ortak arkadaşlarımın olduğu kişiler çıkıyor

Arkadaş onerilerindeki kişilerin hikayelerini görmeye başladım yeni bir feature olmali

ben 2021 model a3ü yanlış hatırlamıyorsam 35 yapmıştım, aslında kapıda ne yazıyorsa onu yapmıştım. aracında kapısında yazıyor

Aracın kapisinda ne yaziyorsa o.

Önerilen şey önemli değil. Milyar dolarlık şirketin muhendisleri ne hesapladiysa yapın geçin.

kapısında bir şey yazmıyor sökmüş benden önceki sahibi:)

Arabanin modeli yılı vs tyre pressure chart diye aratırsanız çıkar.

@logisticsmanager

www.speakev.com

benimkisi 225 / 40 / 18. anlayamadım görseli kaç yapmak lazım acaba ?

18'den sonra ekstra şeyler var(taşıyacağı ağırlık ile alakalı) o kismi da ogrenirseniz ilk kisma mi yoksa ikinci kisma mi girdiğini anlarsiniz.

92v ya da 92y diye bakın lastiğe.
Ilkiyse araçta olacak kisi sayısına bağlı olsa da 38 ön arka yapabilirsiniz gibi buna göre.

Bu değerlere göre sizin 34 az kalıyor evet.

Şişireceğiniz basınç değeri araçtaki kişi sayısı ve lastiğin sıcak olup olmadığına bağlıdır.

sıcak lastik demek 5km yol yapmış veya 3-4 saatten az beklemiş olmak demektir.

Sıcak lastik için verilen değerlerin +4/+5 üzerinde PSI basılır. Yani kapıdaveya kitapçıkta yazan 36 ise 40 psi basılır.

kaldığımız çok eski ev kentsel dönüşüme girince şu an geçtİğimiz ev sayesinde yıllardır kaliteli uyku uyumadığımı farkettim. aslında ev ve yaşam tarzı olarak bütün şartlar aynı ama biri yeni biri eski işte. artık tek bir sorun var sabahları alarm çalmadan uyanınca tekrar uyumak zor ^^ o kadar uykumu alıyorum yani. soruya cevap olarak zarar kısmını bilmiyorum ama yarar açısından bakarsak içimden geçen şey şu; sporda sürekli tartışılan antrenman-beslenme-uyku üçlüsünden hangisinin daha önemli olduğu sorusunun cevabının uyku olması durumunda yıllardır bir şeylerin boşa gitme ihtimali. lütfen öyle olmasın çünkü.

ikinci sorunun cevabı, dediler ki sizin kentsel dönüşüm iptal hacı, eve geri döndük, ilk yapacağım şey odaya şunu ve benzerini almak olur:

www.koctas.com.tr

Cok fazla deterjan kullaniyorsaniz biraz o etki yapmistir. Iyi havalandirin, camasir kuruyan odada uyumayin, gecer.

Kediler için bu geçerli ama köpekler - hele bizimki - kusana kadar yiyip, sonra kusup, sonra kabına gidip tekrar yemeye yeltendiği için, ideal bir durum değil. Sizinkinin kişiliği böyle antik roma zamanı zenginleri gibi kusup kusup yeme yanlısı değilse, kabında mama bırakabilirsiniz bence. Tabii obez de olmasın çok sık yiyip.

Değil.

Bir kere böyle olursa zamanlama yapamazsiniz. Sabah hepsini yerse aksam ne olacak?
Buna ek olarak köpeklerde misal bloating riski var. Eğer yemek yiyip kosarsa ederse bir iki saat içinde ölebilir. Biz bunun önüne geçmek için mama verip 2 saat dokunmuyoruz hiç. Biraz arastirin gorursunuz.

Cani istediğinde yesin diye bir şey olamaz. Misal yola cikacaksiniz e ne zaman yemek yiyecek vs yani bir rutini yok.
Rutin önemli bir olay hayvanlarda.
Bir de resource guarding de yapabilir belki sürekli orada olursa.
Buna ek olarak bütün gün duran yemek kirlendi mi bir şey oldu mu bilemezsiniz.

Bazıları değil neredeyse herkes ya günde iki kere ya da bir kere der. Free feading yapılıyor ama dezavantajları çok daha fazla.

Sürekli mama olması çok yanlış. Logisticsmanager güzelce açıklamış.

Köpeğiniz eğer evde yaşıyorsa konu hakkında bir slogan söyleyeyim:
"Mamayı kontrol edemeyen kakayı kontrol edemez".
Eğer bu hayvan istediği her an yemek yiyip ama günde sadece iki defa dışkılasın beklentisine girerseniz hayalkırıklığı yaşanır.

Ben sürekli bulunduruyorum kafasına göre yiyor. hiç fazla kilo sorunu olmadı gözü tok. zaten mamayı değil yumurta et gibi şeylere düşkün o yüzden ihtiyacı kadarını bile zorla yiyor. köpekten köpeğe değişir ama.

Bir labradorun orada duran mamayi 3 saniyede yiyecegine eminim. Acikinca gideyim edeyim yok ki kopeklerde. Bulunca yiyorlar, evrimsel kodlari da boyle.

Mamayi orada birakirsa, disari ne zaman cikaracagini da bilemez insanlar. Halbuki herkesin isi gücü var, rutine bagliyorlar kopek gezdirme saatlerini.

Kisacasi hem insana hem kopege pek uymuyor bu dediginiz.

Reklam senaryosu için çok bir şey beklemeyin.

Reklamcılık eskiden güzel kısa filmler yapma sanatıydı doğrudur. Gerçekten kısa film festivallerinde yarışabilecek hikayeler yazılırdı, filmler çekilirdi. O zamanlar iyi olarak değerlendirilebilecek kısa film senaryoları bir marka tarafından beğenildiğinde hemen çekilirdi.

Ama bugün reklam senaryolarının işlevleri çok farklı. Daha marketing odaklı ve dikkat ettiyseniz televizyonlarda artık o eski formatta kısa film tadında reklam filmleri yok. 20-25 saniyelik ürün aldırmaya yönelik içerikler var. Hatta sosyal medya etkisiyle artık her reklam filmi "reels, tiktok" formatında çekiliyor artık. Kısa, akılda kalıcı video içerikleri. Reklam senaryosu yazmıyor yani kimse eskisi gibi. Bir de bugünkü reklam videolarında şirketin iç dinamiklerinden, pazar araştırmalarından, tüketici araştırmalarından, senaryo testlerinden çıkan yönlendirmeler oluyor. O bilgilere erişmeden bir markanın ihtiyacını karşılayacak reklamlar yazmak mümkün değil artık.

Görsel konusu ayrı. Eğer poster, logo vb yapıyorsanız oradan bir geliriniz olur. Atıyorum coca cola'ya uygun olacağını düşündüğünüz bir görsel tasarladınız. O tasarımdaki telif oluşturabilecek logo ve görsel unsurları kaldırın. Sonra o tasarımları envato elements, canva, gibi platformlarda template olarak satın.

Yapabileceğiniz pek bir şey yok. Reklamcılıkta fikir önemli olsa da para etmiyor.
Anten'in de güzelce açıkladığı gibi artık eskisi gibi sadece iyi fikir üzerine kurulmuyor reklamlar. Pek çok araştırma sonucu elde edilen renkler, temalar, öğeler kullanılıyor reklam filmlerinde. İlk fikir yine önemli ama aslında o fikir sonuç haline gelene kadar pek çok aşamadan geçip değişiyor.

Markaya email atmanız tamamen boşuna olur. Ulaştırmak istiyorsanız linkedin'den ilgili firmaların Pazarlama departmanlarında çalışan kişilere gönderebilirsiniz. Yine de pek ümitli olmayın derim.

urunlerini degil heyecanini pazarla. cunku yukaridaki arkadaslarin dedigi gibi reklam ve tasarim artik oyle super tasarim ve fikirlerim var gibi basit seyler uzerine kurulmuyor artik. onlarca kriter ve buyuk ekipler var artik.

elindekileri guzel bir sunum haline getirip cv'in ile beraber portfolyo olarak sirketlere gonder. her zaman tecrube aranmiyor. heyecan, yaraticilik ve zeka da cok onemli kriterler.

Güneş görmeyen bir yerde muhafaza ederseniz sorun olmaz. içmeden önce dolapta soğutursanız güzel olur. açtıktan sonra da yine güneş görmeyen bir yerde muhafaza edersiniz.

Prosecco agzi açıksa zaten iki güne gider.
Digerleri de güneş görmeyen yerde.
Max bir süre söylemek zor. Alkol orani yüksek ickide bir şey olmaz. Aperolun ve prosecconun az ama viski cin bir şey olmaz.

prosecco açıldıysa ve stoperiniz yoksa max 5 saat içinde tüketin veya mantarını bıçakla tıraşlayarak tekrar takılabilir hale getirin yoksa çok dayanmaz

Bilinmez. Ben misal Fransa'daki firmalardan sadece orange duymuştum. Ama daha free var Bouygues var SFR var.

Benim çalıştığım firmanin yıllık geliri 20 milyar dolar, ben ise basvururken öğrendim firmayi.

Kısacası hayir. Bu işle alakası yoksa bilmezler. Aciklamaniz iyi olur sektör olarak.

basvuru yaptiginiz sirket teknoloji-haberlesme sektorundeyse muhtemelen bilinir ama mandıra sütcülük gibi bir sektorse bilmemeleri normal olabilir.

ayrica calistiginiz sirketlerin altında is tanimizinizi ve kisa sirket bilgisi de yazsaniz faydali olacaktir.

turkcell'de çalışmadım, turkcell'le çalıştım.

sektör reklamcılık, sanırım bilmezler.

Yani turk ve cell sözcüklerinin birleşimi olduğunu ve buna bağlı olarak cep telefonu hattıyla ilgili bir şirket olduğunu anlamaları çok zor olmaz ya. Ne kadar büyük bir şirket olduğunu bilemezler belki ama merak eden girip bakar zaten

"Turkcell (leading Turkish telco)" yazabilirsin, ben olsam hatta "leading Turkish telco with xM customers" diye yazardim, Avrupa'da cogu ulkenin nufusundan coktur buyuk ihtimalle.

Var, şuradaki şablona göre hazırlayın:
www.academia.edu

tezdekileri değil şablondakileri anlatın.

Ben Canva'dan oldukça sade bir template üzerinden hazırlamıştım. Bence power point'in sıkıcılığından daha güzel. Bulursam ekleyeceğim.
www.canva.com
Tam bu değildi ama canva'dan thesis defence ya da thesis presentation diye aratınca çokça seçenek var.
Benim outline 13 slayt sayfasından ibaret şöyleydi: Tabii en başta kendini tanıtma,

Araştırmanın Arkaplanı ve Motivasyon
Yöntem
Temalar
Bulgular
Sonuç ve Öneriler

Önerilerim:
Az yazı çok görsel. Az yazı az yazı az yazı.

1-2 sunum pratiği yapmak ve danışmanınızla beraber gelebilecek sorulara yönelik önden hazırlanmak iyi olur. Benimki online'dı ve sağ olsun danışmanım sonradan video kaydını iletmişti ama yüz yüze ya da kaydın iletilmediği senaryolar için gelcek düzeltme önerilerini dikkatlice not almaı unutmayın. Biz okulda tez savunmasına girdiğimiz arkadaşlar için arkada not alıyorduk soru ve önerileri savunma sonrası arkadaşa iletmek için.
Başarılar şimdiden.

Bizim fabrikada ölümlü iş kazası olmuştu, fabrika müdürünü nezarette tutmuşlardı.

Türkiye'de kanunlar nasıl bilemem de fabrikadan sorumlu olmak böyle "hadi git sen bak" ile olacak bir olay değil. Sözde olur da gerçekte olmaz, olmamali. Senin zaten fabrikadaki is kazasindan sorumlu olacak konuma gelmen için resmi olarak isinin bu olması lazım.

Benim arkadaş fransa ehs müdürü. Onda bu var çünkü imza yetkisi var.

Aynı anda isciden, lojistikten, üretimden sorumlu adamin is tanimi ne? Sözleşmesi böyle mi?

Resmi olarak orada calismiyorsaniz zaten orada öyle bulunmaniz bile garip yani.

Mantığım olmaz diyor da Türkiye belli olmaz. Ama böyle durumda is güvenliği uzmani ve fabrikadaki yönetim olur. Sizin resmi bir isiniz yok yani.

görevlendirme yazısı , evrağı vb. olmalı diye anımsıyorum.

Fiili olarak fabrika müdürü olacaksınız ama resmi olarak olmayacaksınız, zaten bu mantıklı bir şey değil. Önemli olan fiili olarak ne olduğudur. Kayıtlarda geçmese de fabrika müdürüsünüz. İş kazası olduğunda SGK tahkikat yapar, belgeleri kontrol eder iki tanık beyanı alır her şey ortaya çıkar. Çok rahat bir şekilde siz fabrika müdürüsünüz o yüzden kusurlusunuz derler.

eger tum cozum yollari kapaliysa, patrona is guvenligi ile ilgili bir mail at. is guvenligi var mi? yoksa birini ayarlayalim diye. yagmasan da gurle.

hocam maalesef bu kanunen olmayan fakat pratikte yıllardır uygulanıyor artık normalleşti

Şikayet et bakalim ne cikacak belki kimse sikayet etmemistir ilk sen ol

normalde hukuki değil. ama bütçeleri yok doğru düzgün. temizlik personelleri de yok muhtemelen. bu parayla personel tutup kağıt, temizlik malzemesi ve diğer harcamaları hallediyorlar. Meb'e bağlı kurumların çoğu bu durumda şu an.

Bunu istemeyen firmalar da var ama sayısı az. Meslek alan nedir

Sirket kurmaniz size usa de calisma izni saglamaz.

Türkiye'ye son üç yıldır yılda en fazla 2 sefer gelebiliyorum. Her seferinde "oha ne oluyoruz" diye şaşırıyorum. Görüştüğüm arkadaşlarımda ise "eh olur" tepkisi var. Bu tamamen yavaş yavaş kaynatılan kurbağa hikayesi gibi. Az görene şok etkisi yapıyor ancak zaten içinde olan kabulleniyor.

kola fiyatı restoranlarda x2 dir, kutu kola bile 20 lira oldu markette ama 50-60 vermek istemem

Her seferinde ilk kez yaşıyor gibi hissediyorum, icsellestiremiyorum ben bu pahalılığı.

restoran neyse, belli bir kaliteyi çizgiyi temsil ediyor. geçen arkadaşla mahalle arası varoş denilebilinecek bi esnaf lokantasına gittik 2 kişi yemek yedik 585 lira hesap geldi. bana ve arkadaşımın gözüne çok geldi.

restoran dediğin olayda en azından et yersin, balık yersin hani oturduğun masa güzeldir, masa örtüsü vardır, garsonu vardır komisi vardır, mekan mekana benzer, içerideki insanlar insana benzer. onda sıkıntı yok bence.

ben bu ekonomik parametlerlerle, kendi ekonomik durumumla kolay kolay çıkıp dışarda yemek yemem. yersem de dediğim gibi adam gibi bi restorana giderim, adam gibi hizmet alırım, bi kolaya 50 de veririm ama sonunda buna değdi derim yani.

bu yaz hiç dışarı çıkmadım valla. bundan sonra da fazla çıkamayacağım sanırım.

yurtdisinda yasadigim icin turkiye'ye geldigimde restoran fiyatlari pahali gelmiyor ama su durumda bile kolaya 50 lira vermem cunku fiyatina gore cok boktan bir sey. sadece yemegi yerim kalkarim.

ben turkiye'den ayrildigimda zaten disarida yemek yemek herkesin yapabildigi bir sey degildi. o yuzden su an ziyaret ettigimde cok farkli bir sey hissetmiyorum.

Antalya Konyaaltında Urfa bilmem ne kebapçısına gittik, lahmacun, pide vs söyledik, yanında ayran... Hop, kominin teki yolun karşısındaki BİM markete gitti, taşıyabildiği kadar ayran var kucağında. BİM markette satılan ikinci bir marka var, Dost Ayran dışında, büyük boy, önümüze koydular. Garsonu çağırdım, ayıranları al abi dedim, neden dediler. Neden olsun, özel bir şey değil, tanesi 5,50 lira (Mayıs 2023) sen yazmışsın menüye 40 lira. Siparişi de iptal ettim, kalkıp gittim.

Kolay ölü, alkol olur değer katarsın ya da alıştığın bir fiyat aralığı vardır ama 5 liraya aldığını da 40-50 liraya satmazsın, kazıklamazsın müşterini.

onceden daha cok ucun besin hesabini yapardim artik fiyat algimi kaybettigim icin umrumda olmuyor. kolasiz yemek yemedigim icin de fiyat onemsizlesiyor

ingilizce ve belirli bir kalitesi olan dergiler için ve yağmacı olmayan (para ile makale bastırılmayan) yayınlar için konuşursak evet cidden yapılıyor, yerliler kolpa demiyorum da kalitesi daha düşük.

Çünkü buna mesai harcayan insanlar var. Üniversiteler ve enstitüler var.
Akademisyenler ders dışında araştırma yapmak için maaş alıyor.
Yayınların büyük bir çoğunluğu da master doktora tezlerinden çıkıyor.
Yani hali hazırda o çalışmaların deneylerini yapacak (sosyal bilimler içinse araştırmasını) öğrenciler var. Kendi tezlerinden makale çıkıyor. Yüksek lisanstan 1 doktora tezinizden 3 makale çıkartabilirsiniz.

Bunlar her zaman tek ya da iki yazarlı olmuyor. 4-5-6 yazarlı makaleler var. birden fazla kişinin katkısı olan.
Kendi konunuzla ilgili benzer makaleleri analiz etmezseniz, yayınınıza olan güven azalır, ayrıca özgünlüğünüzü vurgulamak için de diğer makaleleri analiz edip siz literatüre ne kattınız diye de vurgulamanız lazım.

Yazmak sorun değil, makaleyi yapacak imkan bulmak sorun. Türkiye'dekilerin çoğu kolpa. İnternet üzerinden topladığın veriyle bilimsel çalışma yapsan ne olur yapmasan ne olur. Bu şekilde yılda 100 tane bile yaparsın.

Tamamen derginin tutumuyla alakalı, tam olarak bu sebepten zaten hakemli dergiler ve bunlar arasında dahi daha saygın dergiler bulunuyor. Bir bilimsel araştırma söz konusu olduğunda güvenilenilirlik önemli bir husus, bu da demek oluyor ki zaten güvenilmez olan bir o kadar da yayın var.

Sadece referans bulunması önemli değil, o referansların anlamlı şekilde alıntılanmış olması ve referansın gerçekten okuduğunuz makaledeki durumla ilişki içinde olması önemli. Bir makalenin ne kadar "gerçek" diyeceğim, gerçek olduğunu referanslarını ziyaret edip onları karıştırarak görebilirsiniz. Referans vermenin de amacı bu zaten. Okuduğunuz yerde şüpheli, şaşırtıcı, "hadi ya bu böyle oluyor muymuş" dediğiniz bir şeye rastlarsanız önce makalenin kendi içindeki bütünlüğünde o şeyin nasıl öyle olduğunu açıklayan bir şey olup olmadığına bakarsınız, eğer makale o şaşırtıcı şeyi bir ön doğru olarak kabul etmişse bu yere bir referans göstermiş olması gerekir, o halde referansına gidip oraya bakarsınız. Eğer referans gerçekten konuyla ilişkili ve bütünleyiciyse bu iyi. Eğer referans alakasız bir kaynaksa veya makale yazarı o referans kaynaktaki durumu yanlış anlamışsa bu kötü.

Doğrudan bir şey söylenemez yani, güvenmediğiniz ya da detaylarını merak ettiğiniz noktalarda kendiniz o referanslar üzerinden ilerlersiniz. Haliyle o aşamada makalenin ne kadar gerçek ne kadar kolpa olduğu da otomatik olarak ortaya çıkar.

Eğer yaptığım plan benim dışımda unsurlarca iptal oluyorsa, yapacak birşey yok. Çok istediğim, gerekli olan vs. birşeyse tekrar ayarlamaya bakıyorum. Genel olarak huzursuzluktan çok bir rahatlama geliyor bu olunca. "Ehe evde takılırız" gibi.
Kendi kendime yaptığım bir plan ve vazgeçiyorsam, genelde uygulayabilecek şekilde yeni bir plan yapmaya bakıyorum. Ne bileyim "akşam sporu için çok yorgunum yatiyim" diyosam, sonraki akşam garanti kasıyorum kendimi. Veya çocuğu parka götüremedik, sonraki gün mutlaka bişey yapalım vs vs..

plan yaparken çok gerçekçi oluyorum yapmak istemediğim zamanları da ekleyerek plan yapıyorum.

planimi unutuyorum. plan yapmak yeterince motivasyon gerektiren bir sey onu yaptiysam bana yetiyo

takvimli plan yapma. yasadigimiz cag geregi takvime uymak, psikopat bir seri katil degilsen cok zor.

pzrtsi: gitar cal
sali: dil ogren

gibi yapmaktansa soyle olsun planlarin

haftada 2 saat gitar.
haftada 3 saat dil.

Koltuk altına parfüm sıkmaktan mı bahsediyorsunuz? Doğru mu anladım, emin olamadım. Parfümler genelde alkol ve etil bazlı olduğu için koltuk altı gibi hassas bölgelerde irritasyona sebep olur, antiperspirant kullanımından bağımsız olarak koltuk altına sıkmayın derim.

Parfüm koltuk altına sikilmaz. O yüzden bir alakaları yok.

Hayır. Kurallar gereği alamazsin ama alirsan sansina.
Geçen haftalarda böyle yapıp Türkiye'den çıkan kişi diğer uçuşta ekstra para ödemek zorunda kalmış oradaki görevliler sebebiyle.
Kısacası ne cikarsa bahtiniza o.

Valiz paraya bağlı, ben de alacağım; samsonite, american tourister, delsey arasinda gidip geliyorum.

Pandemiden once hic sorun yasatmiyorlardi sirt cantasi olayina ama simdi tiri viri yapan olabiliyo. ben de ydisina cikarken sorun olmamisti donuste olay yaratmisti bi hadsiz bir de ucaga girerken(!). para da veremicez yani.
bavul icin ççs olabilir turk markasi

Ben siyah Samsonite ve American tourister kullanıyorum. Abartısız HERKESTE var bu valizden ve bu nedenle bagaja verdiysem inanılmaz derecede geriliyorum başka biri götürecek diye. Bir kez tam başkası götürürken isme bakabilir miyim dedim de benim olduğu anlaşıldı. Samsonite veya American Tourister alacaksanız siyah olmamasına özen gösterebilirsiniz.

Bir de geçen hafta Pegasus Ankara-Düsseldorf tüm sırt çantalılara ek bagaj satın aldırdı, risk almaya değmez bence.

İstanbulda bir adayın %55 almasını zor görüyorum, başa başa yakın fahrettin koca alabilir, %49-47 gibi olabilir

Valla yüzde 55 ile olmasa bile alır gibi İstanbul'u (ha aday yapılır mı pek sanmıyorum)
Başkası olsa almaz derdim ama sağlık bakanlığının diğer bakanlıklara göre daha olumlu bir intibası var halk üzerinde. Akp'li olmayan ve ılımlı bakan bir kesimin de oyunu alır Fahrettin.

55 alir evet. imamoglunun oyle cok iyi bi intibasi yok ki

Fahrettin Koca. Diğeri baştan aşağı reklam. Kendi de biliyor kazanamayacağını. Bu sebeple gözünü hazır koltuğa dikti.

imamoğlu cb yard. için uğraşacağıan istanbul için çalışsaydı kazanırdı bu seçimleri
koca mansuru bile zorlar da çok alakasız bir isim olur mesleği icabı

istanbulda akp yüzde 55 alamaz. ama seçimi kolayca kazanır.

Sağlık bakanından belediye başkanı olmaz. İmamoğlu açık ara kazanır.

imamoğlu belediye başkanı olarak mansur yavaş'tan çok daha başarılı. Halk üzerindeki intibası da (kendi şehirleri için) çok daha olumlu diye düşünüyorum Yavaş'a göre.

Fahrettin Koca çok kötü bir aday olur ayrıca bence AKP adına. Fahrettin Koca'ya özel olarak sempatisi olan bir kişi olduğunu bile sanmıyorum. AKPli olan zaten AKPli diye oy verir ama tarafsız olanı çekecek herhangi bir özelliği yok Koca'nın. Bakanlık dönemi de başarısız yani kötü bir pandemi yönetimi ve sağlıkta "akp en azından hastanede sırayı bitirdi" lafının bile geçerli olmadığı kötü bir yöneticilik yaptı bakanlığı döneminde. Pandeminin ilk bir iki ayındaki sempati oyunu saymazsak halk intibası yüksek biri değil yani. Süleyman Soylu'yu falan anlarım da Fahrettin Koca çok alakasız bir aday olur, İmamoğlu sokağa çıkmadan kazanır neredeyse

İmamoğlu'nun en güçlü olduğu durum bu bahsettiğin durum olur ama onda bile akp alabilir.

Eğer hdp ve iyi parti ayrı aday gösterirse (bence gösterecek gibi) hiç şansı yok zaten.

Ek olarak, oranlar hakkında çok çıkarım yapılamaz bence çünkü genel seçimden sonra küsmüş ve sandığa gitmeyecek çok sayıda seçmen var bence.

edit: @nundu, Fahrettin Koca bir kesimin gözünde Abdullah Gül gibi "ortada" bir adam. Yani Chp'ye kızıp Akp'ye verebilecek potansiyeldeki kişiler mesela Soylu olsa nefret eder vermez, ama Koca'ya verebilir.

Ekrem İmamoğlu cb adayı gösterilseydi şu an ki Cumhurbaşkanımız olurdu.

Seküler ve muhafazakâr kesimden yüksek oy alacak tek isim İmamoğlu. F.Koca'nın şansı çok çok zor olur

Fahrettin Koca yeni bir Mehmet Özhaseki vakası olur. "Ankara'da Kayseri Belediye Başkanı'nın ne işi var" izlenimi oluşmuştu ve Yavaş seçimi 4 puana yakın farkla kazanmıştı.

Sağlık Bakanı ve belediye başkanlığı konuları çok alakasız. "Sağlık Bakanından belediye başkanı olmaz" yaklaşımı kabul görecektir. %55 oy alabileceğine kesinlikle inanmıyorum.

Fahrettin Koca'yı aday yapıp risk almaz Ak Parti. %90 ihtimalle Murat Kurum İBB adayı olacak ve bu durumda bence İmamoğlu'nun hiç şansı yok.

İmamoğluna türbeye eli arkada bağlı girdi diye bile soruşturma açtılar. Yani çalıştırmamak için her yolu denediler.
Ayrıca işgalci göçmenlerin en yoğun olduğu illerden birisi İstanbul. Ak parti için o oy oranları hayal.

ben dahil cevremde imamoglu'na oy vermis hic kimse imamoglu'na vermek istemiyor. istanbul'dan ziyade chp baskanligi, cumhurbaskanligi icin calisip kendini sacma sapan kavgalarin icine soktugu icin.

gecen sefer kazanmasinin sebebi zaten haksiz bir iptal, ve binali gibi sonuk bir aday olmasiydi. gene oyle bir sey olmazsa sansi yok.

imamoğlu herhangi birinin hdp ve iyip desteğini alsa bile işi çok zor olacak. istanbulda bir aday yüzde 50 üzeri alamaz. şöyle alır chp imamoğlu dışı aday gösterirse diğer aday alabilir.

İmamoğlu ve Yavaş genel seçim sürecinde çok yanlış yaptılar.

İmamoğlu sonrasında bir şeyler yapmaya çalıştı ve deşifre oldu. Şimdi de İBB seçimi ile harcanıp, siyaset hayatı bitirilecek. Kılıçdaroğlu istifa etmeden seçime girilirse, pek çok belediye kaybedilecek.


.

kaza ani fotograflarini cektiniz di mi? tutanagi doldurun, ehliyet-ruhsat ve karsi tarafin trafik sigortasinin fotograflarini ya da fotokopilerini alin. tutanak ve gerekli evraklari verin ve sizin kaskonuzdan dosyanin acilmasini talep edin. kasko sizin ucretinizi karsilayip karsi tarafdan rucu eder. gecmis olsun.

Hayır restoranlarda kullanılıyor olması zararsız olduğu anlamına gelmiyor. Bu tarz ürünler yüksek ısıda gıdaya doğrudan temas etmek için üretilmiyorlar.

Restoranlarda trans yağlar da çok kullanılıyor ama zararsız diyebilir miyiz? Elbette tel sefer yaptınız diye hastanelik olmazsınız ama alışkanlık haline getirmeyin bence. Zaten bu el alışkanlığıyla ilgili bir şey, eğer poşe yumurta seviyorsanız yapa yapa zamanla eliniz alışır ihtiyaç duymazsınız.

Yüksek ısıda gıdaya temas edebilecek malzemeler buna uygun hazırlanıyor.

Pose yumurta (poached egg) yapmak icin ozel tavalar var, severek kullaniyoruz. Turkiye'de satiliyor mu bilgim yok ama aklinizda olsun. "poached egg pan" diye aratirsaniz fikir verir.

Streç film yerine yumurtayı kepçeye kırarak da poşe yumurta yapabilirsiniz (kepçenin iç yüzeyini hafif yağlayın).
www.youtube.com

Evin durumuna ve havalandırmasına da bağlı.

Benim evde bitki çok mesela, sulayıp duruyorum dışarıya göre daha nemli oluyor. Sabah %80 gösteriyordu ölümcül :D

Rutubetli bir evde daha da yüksek olur, esinti çıkarsa daha düşük oluyor. Elektrikli süpürge bile düşürüyor bazen.

Ama evet, dışarıyla arasında devasa bir fark olmuyor, eğer pemcereler açıksa. Pencereler kapalıysa çok değişken.

evde bol bitki var, sırf o yüzden nem ölçer de var. bitkilerin en kalabalık bulunduğu odada şu an nem %71, sabah %80'di. kışın bu oda bol bitkiye rağmen %37'lere düşüyo. şu an normalden daha fazla bi nem var istanbul'da o net.

farklı yerlerden fiyat alın. size firma ismi yazayım çok pahalı ama kaliteli firmadir, bunlardaki fiyattan yüksekse fahiştir. ergonak.com.tr

bu arada şehiriçin mesafe onlar için çok farketmez, önemli olan kaç adam kaç gün çalışacak.

ben geçenlerde şuradan taşındım. kendi ekibimiz falan diyorlar ama hikaye. normal dışardan bir tane nakliyeciyle anlaşıyorlar. hangi nakliyecinin geleceğini size önden söylemiyorlar. biraz şans işi. tek avantajı kartla ödeme yapabiliyorsunuz ve ilk siparişte 1000 tl indirim oluyor. karttan ödedikten sonra isterseniz taksit de yaparsınız kampanya falan yakalarsanız.

mrusta.com.tr

Sivaslı Sefa var, benim evi temiz taşıdı. 2+1 Sarıyer'den Anadoluhisarı'na Mart ayında 8500 TL gibi bir şey almıştı. 7 -8 kişi geldiler 3-4 saatte bitti gitti. Eşyaları da monte ettiler.

+905342095826

istanbul sabiha ve istanbul havalimanında marketten pahalıydı en son 1 ay önce.

marketten pahalı sabiha

Havaalanı duty free'lerde kardonu 25-35Euro arasında değişiyor. 3'lü karton alsak bile henüz pahalı. 10 euro'ya kaçırma

o göç yasası skilled klasmanı için. üniversite mezunu mühendis, doktor vs.

vasistdas.de

O zaman curb your enthusiasm gibi bir şey olur.

Hayır tabiki. Belki bazı noktalarda daha rahat olurum da "ben aklımdan geceni söylerim" diyen kişiler genelde hoduk oluyor.

Clindoxyl gibi antibiyotik jeller süreci hızlandırır. Jilet her zaman temiz olmalı ve kullanmadan önce be sonra kolonya veya dezenfektanla iyice temizlenmeli. Tahrişi önlemek için traş jeli de kullanmalısın.

Sakal tersine değil uzağı yönde yavaş traş edilirse pek sivilce veya kıl dönmesi olmaz.

çıkarken iki pasaportu da gösteriyoruz, bir yerlere işleniyor türk vatandaşı olarak yurtdışına çıktığınız.

girerken de çift pasaport gösteriyoruz sorun olmuyor, küçük kızın türk pasaportu yok o sadece yabancı pasaport ve türk kimliği ile geçiyor sorun olmuyor.

giderken normal gidecek zaten, dönünce de usa pasaportuyla girecek bir de kimliğini göstereceksiniz. o kadar.

yurtdışı çıkış harcı da almayacaksınız çocuk için.

maalesef kontrol ediyorlarmış, bilgi aşağıda da mevcut
www.idata.com.tr

nasıl kontrol ediyorlar hocam

şöyle bir bilgi var:

Tüm iDATA ofisleri, Türkiye’de ikamet ettiğiniz il veya ilçeden bağımsız olarak, vize başvurunuzu kabul etmektedir. Fakat dış temsilciliklerin belirlenmiş yetki alanları bulunmaktadır. Buna bağlı olarak her iDATA ofisininde bağlı bulunduğu bir dış temsilcilik mevcuttur. Başvurunuz iDATA ofisleri tarafından ikamet ettiğiniz ilden sorumlu Alman dış temsilciliğinin Vize Bölümü’ne iletilecektir.
İkamet ettiğiniz şehir ile başvuru yapmayı istediğiniz iDATA ofisinin bulunduğu şehrin aynı diplomatik temsilciliğin (Elçilik veya Konsolosluk) yetki alanında olması gerekir. Eğer başvuru yapacağınız iDATA ofisi başvurunuzu inceleyecek diplomatik temsilciliğin yetki alanı dışında ise bu işlem için ayrıca dış şube hizmet ücreti talep edilecektir.

Buldum.

Savaş cebeci.

Ünlü türk fitnesscilar yazınca çıkıyormuş. Ben inatla YouTube falan yazdım durdum.

radyo kulesi dinliyorum ben. şarjına dikkat etmedim ama memnunum.

Düşük riskli fonlar için mümkün, ama her türlü fon alınabilir mi bilmiyorum o kısmı.

Fonlarda valör uzun olabiliyor, siz işlemi yapabildiyseniz olmuştur zaten. Olmayacak olsa baştan yaptırmazdı. Ayrıca 3 gün diye saydıklarınız arasında cumartesi ve pazar da varsa onları saymamalısınız, sadece iş günleri. Normalde fona göre 1-2 gün içinde fon alışı gerçekleşir ama yurtdışı fonu aldıysanız 4-5 güne uzayabilir.

hala hesaba gelmemiş fon, 5 iş günü oldu, ben sanırım fon aldım diye başka bir işlem yaptım:)

Türk telekom bayiilerinde olması lazım. Bir de bankamatik kartları ile de çalışıyor.

kullanmak için telefon üzerindeki talimatı mutlaka okuyun. Önce kartı takıp çıkartıyorsun falan bir kaç prosedür vardı :)

meydanlara yakın tekeller satıyordu ya geçen sene. kalkamadıysa hala işlek/turistik yerlerde kartlar satılıyordur hala.

www.ttmkart.com.tr

şöyle bir çözüm var

Hiçbir şekilde yurtdışı ile ilişkisi olmayan yerlerde bulur.
Ya da üretime geçer. O noktada zaten yurtdışı alakası olmayan yerlerde hiç sorun olmaz.

Ama asıl soru; piyasada yer gök muhendisken ve çoğu da iki dili de konusurken kim niye ise alsin?

Merak edip LinkedIn baktim; kuruyemis fabrikasi, denizlide bir mermer fabrikasi, otomatik yedek parca firmasi gibi yerlerde üretim buldum hep ingilizce dememis.

Ama misal kimse "almanca" dememis. Ingilizce ilan açıp german is a must demis. Yani zaten ingilizce biliyorsundur diyorlar. Haliyle daha isi bulmak için bile İngilizce lazım.

Man gibi Almanya menşeili firmalarda imkan olabilir. Bir tanıdığım Almanca + Türkçe Endüstri müh yıllarca Man'da çalıştı. İngilizcesi yoktu

Bulur. Hatta almancanız olmasa da bulursunuz. Benim arkadaş (endüstri müh) daha önce tekstil sektöründe çalışırken şimdi yazılımda. Bildiğim kadarıyla ingilizcesi yok

Bulur ancak pasta küçülür. Seçenek azalır.

yurtdışında türklerle muhatap olmadan olur, türkiyede olmaz.

Yaparsın, yapamazsın diyenlere aldırma. 8 ay uzun bir süre, writing için özel ders almanı önerirşm

8 ay çok uzun bir süre. 2-3 ayda bile yapılır.

rahatlıkla yaparsın.

4.5- ingilizcem yok ya da sınav sistemini bilmiyorum demek bence.
8 ay gayet iyi, 6 bence alınır, 6.5 sınava göre çalışırsan rahat alınır.

çünkü hasar kaydı yoktur. cevap basit.

tam anlatamadım sanırım. eğer plaka bulunur ise ödeme sayfasına yönlendiriyor.

aynı sisteme hasar kaydı olmayan bir aracımı girdim, onda ödeme ekranına attı.

ama bu diğer baktığım aracı girince "Böyle bir plaka veya şasi numarası bulunmamaktadır." diyor.

yeni tescil edilmiştir. plaka değişikliği olmuştur. sisteme hemen yansımayabiliyor. o yüzden en sağlıklısı şasi no ile yapılan sorgulamadır.
muhtemelen al-satçıdır. acil falan hikayedir.

şimdi ulaşabildim adama. inşaat sektöründeymiş müşterimden almıştım nakde çevirmem lazım dedi.

aracı 2 hafta önce almıştım o yüzden çıkmıyor olabilir dedi evet şase no ile sorgularız sorun değil dedi.