Ekşi Duyuru

Hocam bu yediklerinizde doyurucu olabilecek tek şey tavuk döner, o da bütün günü kurtarmaz tabii

Valla çok olmasına çok da hepsi sağlıksız çöp yiyecekler. Sağlıklı bir şeyler yeseydiniz bence daha uzun süre tok kalabilirdiniz.

Yukarıdakilere ek olarak genel olarak ıvır zıvır atıştırma yemekler yediğiniz için o yemek yedim hissiyatı da gelmemiş olabilir.

Döner hariç doyurucu bir şey yok.
Şekerli şeyler de doyurmaz.

Alıntı :
Biyolojik olarak enerji ihtiyacı sonucu oluşan açlık durumu homeostatik açlık olarak tanımlanmaktadır.
Enerji ihtiyacı olmaksızın lezzetli besinlerin tüketiminden sağlanan haz amacıyla besin tüketimi durumu ise hedonik açlık olarak tanımlanmaktadır.

doymama sindirim sistemi rahatsizligi semptomu olabilir

Yediğiniz şeyler ani şeker yükselmesi için yapıp hemen acıktıran karbonhidratlı ürünler. Yedikçe yiyesiniz ondan geliyor muhtemelen. Beslenme tarzınızı değiştirip ağzınızı karbonhidrattan temizlemeniz gerekiyor.

Doner haric yemek yok. Bununla doyulmaz ve insanlar zaten böyle kilo alıyor çünkü ivir zivir yiyip doymayip bir de yemek yiyorlar.

sağlıklı beslenmeme skandalı...

Bu yediklerinizi ıslatıp hamur yapsanız, hepsinin toplamı avuç kadar birşey olur. Tabii yetmez.

Lifli yiyecekler ve sebze deneyin.

yemek.com
3dsky.org

güney amerika'da tüketilen bir içecekmiş. kendisi de arjantinliydi yanılmıyorsam.

mate aynen. denedim hic sevmedim ben. mozart in the jungle'daki basrolun mate tutkusundan etkilenip yapan yer arayip denemistik demek ki hepsi boyle.

mate çayı
arjantin ve latin amerikada ünlü genelde. istanbulda'da bulursun gerçi

Türkiye'deki çay tutkusu gibi arjantinde mate tutkusu var. Deli gibi tüketiyorlar

mate +1

güney amerikalı bütün arkadaşlarım elinde bununla geziyor. pipetli özel bir bardağı oluyor. arada bana da içiriyorlar ama içmesem de olur, pek sevmiyorum ben. azar azar sıcak su koyarak içiliyor. o yüzden termosun içinde sıcak su da hazır oluyor yanlarında.

mate demeye geldim.

Tribüncü ve icardi sever olarak bir bunu bir de galatasaray logolu özel termosunu yanından ayırmaz. Sanki bir şehrin tüm umutları gibi.

bankadan kaşeli imzalı olmalı ve o imzayı atan kişilerin imza sirküleri de eklenmeli. enparayı bilemiyorum ama müşteri hizmetleri bilgi verecektir.

Şubat ayında enparadan istemiştim schengen için.Önce herhangi bir finansbank şubesinden alabilirsiniz dediler.Ben biraz ısrar edince ertesi gün kargoyla adrese gönderdiler ıslak imzalı kaşeli olarak.

Sanal kartı kullanabilmeniz lazım yeni kart oluşturulduktan sonra, teslim almanıza gerek yok. Ben de aynı durumdayım yenilenen kartımı teslim almadım sadece sanalı kullanıyorum şu an kart bekliyor şubede. İş bankası banka.

5 günde teslim alabilirsiniz kartı. Hatta şöyle, şimdi direkt isim baskısız kartlar var, şubeye gidiyorsunuz, orada hazır fiziki kartlar var onlardan birini adınıza tanımlıyor ve üstüne numara basıyorlar (kabartmasız, isimsiz) aynı gün alabiliyorsunuz böylece kartı. Bankanızla iletişime geçin geldiğinizde

Zaten bütün sınıflardan ayrı ayrı harç ve kart bedeli almak için ehliyet olmadan sınıf eklememe kuralı getirdiler.
Eskiden bir aday B sınıfı sertifikasıyla A2 ye kayıt olabiliyor ikisinin harcını ayrı ayrı ödeyip tek kart bedeli verebiliyordu. Artık ilk sınıfın ehliyetini eline almadan yeni sınıf ekleyemiyor yani her sınıf için ayrı ayrı harç ve kart bedeli yatırılması gerekiyor.

i.imgur.com

Sayılmaması gibi bir şey söz konusu olmaz çünkü geçmişe dönük düzeltme yapılabiliyor ve hatta yapılması zorunlu, eğer şikayetçi olursanız şirkete ufak da olsa bir cezası var.

Benim başıma gelmişti.

Muhasebenin şirketin bağlı bulunduğu sgk birimine dilekçe yazması gerekiyor şöyle bir şey

"xxx sosyal güvenlik müdürlüğüne

Müdürlüğünüzde yyy sicil numarasıyla işlem görmekteyiz sigortalımız zzz tc kimlik numaralı abc def'nin 01.01.01 - 02.02.02 tarihleri arasındaki sigortalılığına ilişkin meslek kodunun xyz kodu ile güncellenmesi hususunda gereğini arz ederiz."

Düzeltme geçmişe dönük yapıldığı için siz de en başından beri aynı pozisyonda çalışmış olacaksınız. Şirket bu düzeltme başvurusunu kedisi yapınca cezası yok bu arada, siz başvurursanız cezası oluyor. Muhasebeyle konuşun.

İşe girişiniz ne zaman? Güncelleme yapılabilir çok geçmediyse.

Saçmaymış hiç away yapmam o zaman. İş ne ki skype sürekli açık mı olmalı?

yoo skype’ın açık olasını. gerektiren bir işimiz yok ama zaman zaman uzaktan çalışıyoruz.

Zorunda değilsem sürekli çevrimdışı yaparım o zaman. Hafif hastalıklıymış skypetan bu şekilde takip etmeye çalışmak.

uzaktan çalışma bazı patron şirketlerini deli etti. Yani illa çok istiyorsa şirket bilgisayarı verip mouse hareketlerini falan da izleyebilir.

Benim arkadaşımın çalıştığı şirket pandemi başındayken Discord'da sese girmelerini istiyordu, baya 8 saat seste duracaksın anlık konuşulacak cevap vermezsen orada olmadığın ortaya çıkacak falan. Sizinkinden daha hastalıklı bu mesela :D Sonra bıraktılar gerçi.

Deprem kimsenin umrunda bile değil. Üstünden çok zaman geçti ayrıca. Bir daha ki depreme belki.

Vize kolaylığı var deniliyordu da oturma izni, çalışma izni falan yok öyle şeyler.
Oho öyle olsa bütün Türkiye gitmisti.

Yanlış hatırlamıyorsam yurt dışında akrabası olan depremzedelerin depremin hemen sonrasında akrabalarının yanına gidebilmeleri için vize kolaylığıydı o.

Böyle bir şey gördüm:
www.canada.ca

hocam deprem vizesi ile gidip o ülkede iş bulur kalırım diyorsanız o işi unutun. Almanya üzerinden konuşuyorum, deprem vizesi C tipi schengen veriyor yani 6 ay dan az süreli. Bu sebeple herhangi bir şekilde vizenizi D tipine çeviremezsiniz, oturum alamazsınız.

Anladığım kadarıyla siz şu kategori ile ilgileniyorsunuz:
"Syrian and Turkish nationals who applied for permanent residence outside of Canada"

Ancak gördüğünüz üzere orada diyor ki "Priority processing means we’ll review and process your application as quickly as possible." Yani anladığım kadarıyla Kanada göçmenlik sisteminde size ek bir puan kazandırmıyor. Anladığım kadarıyla mesela o dönemki çekilişte taban puanının üstünde kaldınız ve PR şansı çıktı, sizin başvurunuzu en önce inceleyecekler.

Yolladiginizda "türk vatandaslarina oturma izni" diye bir olay yok.

"Syrian and Turkish temporary residents in Canada
Syrian and Turkish nationals who applied for permanent residence outside of Canada
Canadian citizens and permanent residents affected by the earthquakes in Syria and Türkiye"

Yani zaten oturma iznine basvurdunuz ama misal pasaport kayboldu depremde. Yardimci olacagiz demis.

Ama sizin hali hazirda bir olayiniz yoksa sizle alakasi yok.

Parayı verince girersin. Muhtemelen okul bitince de Türkiye'ye dönmek zorunda kalırsın. Avrupa'nın Erzurum'u gibi düşün. Biraz esmersen, saçın kılların falan siyahsa konuşmazlar seninle.

Polonya avrupa'nın kalanına göre oldukça homojen bir ülke. Yani göçmen nüfusa çok alışık değiller. Okullara kayıt olmak kolay polonya için. bir haftada yüksek lisans kabulünüz tamamlanır. Sıkıntı vize almakta.

Son 3 yılda polonya türk öğrencilerin gözdesi oldu çünkü almanya ve benzeri ülkelere parası yetmiyor artık kimsenin.

Polonya da bu bir anda artan talep karşısında çok seçici davranıyor öğrenci vizesi konusunda.

Ülkede çok fazla özel üniversite var. Bazıları bizdeki tabela üniversiteleri gibi. Birçok türk de bunlara başvuruyor tam da sizin dediğiniz gibi ben oraya gideyim de sonra iş bulurum diye. Ama konsolosluk bunu yemiyor vizede. Hatta bir eğitim danışmanı birkaç üniversiteden gelen başvuruların çoğu vizede ret yiyor diye anlatmıştı.

Okullar bir akademik değerlendirme yapmıyor genelde. Ödemeyi alıyor, üniversite mezunu musun diye bir bakıyor sonra kaydını alıyor.

O yüzden başvurunuzun gerçekten bir yüksek lisans başvurusu olması lazım. Bir kere alanınızla alakalı olmalı. Yani atıyorum işletme, ekonomi bitirmiş adam yazılım yüksek lisansı yapacağım derse "ne alaka" derler. Ya da çok iyi niyet mektubu yazmanız lazım bunun işiniz için önemli olduğuna dair.

Normalde eğitim vizesi için sgk dökümü falan istenmiyor. Ama 33 yaşında bir başvurunun profesyonel kariyerini göstermesi vize için önemmli.

Konsolosluk eğitim başvurularını çok inceliyor. "Bu okumaya değil, okul bahanesiyle buraya yerleşmeye geliyor" algısını hissettiği anda ret diyor.

Adamların olayı şu, tamam gel eğitimini al, sonra ülkene geri dön. Bunu hissetmesi lazım vizede. Burada dönmenizi gerektirecek bir sebep sunmalısınız. Atıyorum şirketinizde yükselmek için yurtdışında yüksek lisans şartınızın olması bunu göstermeniz vs.

Çünkü son 2-3 yıl içinde yüksek lisans diye gidip dönerci olarak oraya yerleşen çok türk oldu adamlar da bunu istemiyor.

Mümkünse ciddi bir devlet üniversitesinden başvuru yapın. Bir eğitim danışmanıyla çok iyi bir başvuru hazırlayın. Öbür türlü büyük ihtimal okula kaydınız olduğu halde ret yemeniz yüksek ihtimal.

Bu arada ben 30 küsür yaşında lisans için vize alan örnekler duydum. Biraz da şans faktörü.

Polonya'da iş fırsatları ise sektöre göre değişiyor. Genelde köyden hallice derler ama büyük firmalar için şu anda eskiden Türkiye'nin olduğu pozisyonda. Bir dönem birçok şirket ucuz iş gücü sebebiyle Türkiye'yi tercih ederdi. Şimdi AB üyesi olduğu için, avrupa'ya yakın olduğu için genel merkezlerini buraya taşımaya başladı. Büyük şehirlerinde yazılım ve pazarlama konusunda çok ciddi iş fırsatı var. Polonyalı gençler de almanya'ya kaçtığından genç işgücü arıyorlar.

Eğer bütçeniz ve bilginiz varsa ticaret ve yatırım için daha uygun bir ülke. Çünkü AB üyesi olmasına rağmen birçok sektörde çok fazla açık var. Özellikle Türkiye'den uygun fiyatlı ürün alıp oraya satmayı düşünenler için fırsat büyük. Tekstil, mobilya, gıda vb sektörlerde potansiyel büyük.

Ama dediğim gibi bir göçmen olarak avrupa'nın kalanına göre uyum sağlamak daha zor. Özellikle fiziksel olarak göçmen olduğunuz belli oluyorsa, Lehçe konuşmuyorsanız zorlanmanız olası. İngilizce bilen insan sınırlı büyük şehirler dışında. 40 yaş üstü nüfus bile doğru düzgün ingilizce bilmiyor. Mesela almanya'da, belçika'da, hollanda'da ingilizce'yle yaşarsınız. burada varşova'nın merkezi dışında zorlanırsınız.

Sosyal olarak da iyi ve ılımlı insanları olmasına rağmen ciddi bir yabancı karşıtı hatta radikal sayılabilecek bir nüfus da var özellikle yaşı büyük olanlarda. Çok fazla işgal gördükleri için toplumsal hafızaları yabancı karşıtlığına evrilmiş. Birçok polonyalı için türk pasaportunuzun olması doğrudan "müslüman göçmen" sınıfına sokuyor onların gözünde sizi. Koyu katolik hatta bağnazlık seviyesinde katolik oldukları için fiziksel şiddete kadar varan durumlar yaşanabiliyor münferit olarak. bu arada adamlar herkese mesafeli. Özellikle din konusunda hassasiyetleri avrupa'ya göre daha yüksek. Bizdeki %99 müslüman ülke muhabbetinin benzerini birkaç sosyal medya postunda görmüştüm. "Burası %90'ı katolik bir ülke, göçmenler bunu unutmasın" gibisinden yazıyorlar:D Yani ortodokslara da mesafeliler. Yahudilere de. İngilizce konuşan birini gördükleri anda dönüp bakıyorlar. Mesela koşer ve helal et satışının yasaklanması konu oldu bir ara. Müslüman ve yahudi nüfus kolkola eylem yaptı ki çok kolay bir araya gelmezler bunlar.

Kolay bir ülke değil yani. Türkiye'de orta sınıf bir beyaz yakalı için yaşam şartları sadece bir miktar daha iyi sayılabilir.

%1 aylık faizdir. 100 000 in geri ödemesi 150 000 çıkıyorsa vergisiz 100 aylık falan kredi çekiyorsun demektir. Vergilerle 90 ay falan diyelim.

aylık %1

aylık yine aynı sonuç çıkıyor? her takside ayrı ayrı yüzde 1 faiz uygulansa yine toplamda 101.000 ediyor.

aylık %1 +1

yıllıklandırarak (bileşik) hesaplamak lazım, bu hesaba göre de 101 yapmaz, 107 falan yapar. hesap makineleri var deneyebilirsiniz. kelime oyunu yok ama finansal hesap yapmayı bilmemek var. aylık anapara eşit taksitli olmadığı için bahsettiğiniz fark çıkıyor. önce faizi alıyor banka, anaparayı öteleyerek aldığından biriken faiz daha cok oluyor basitçe.

aylık %1, yıllık %12. tabii bileşik faiz daha da üzeri oluyor.

10 yılda %120, bileşikde 150 olur rahat.

burada anahtar şeylerden biri şu: pandemi dönemi ve hemen sonrasında normale göre ucuzlardı (o dönem tatil oteline gitmedim ama İstanbul ve Eskişehir'de lüks otellerde kaldım, şimdi en az 4x istiyorlar evet)

Ne diyorsunuz?
hem pandemi zamani turizm oluydu, hem de son 2-3 senede dehset enflasyon ve para degerinde dusus yasandi. normal yani 5'e katlanmasi.

Tatile gittiniz mi?
Evet gittim ama 120k+ tutmadi tabi. Oyle bir zenginlik yok.

Fiyatlar sizce nasıl
Yuksek ama fiyat/performans olarak Turkiye hala uygun bence baska ulkelerle kiyaslayinca.

yüksek.

2018 2019'da ankara'da 100 liraya 5 yıldızlı otelde kalıyoduk.

şimdi 2 bin falan.

bir youtube kanalında görmüştüm, sapanca tarafında lüks bungalov evine verdiği paranın aynıysıyla seoul'da şehrin merkezindeki bir otelde 3 gün kalmıştı.

beyaz yakalılarını otelde tatil işi bitti. belki pansiyon veya apart tarzı yerlerde gün geçirilebilir.

fiyatlar yüksek ancak her şey yükseldiği için anormal değil, sadece iyi olan her şey dahiller uçuk. bence zaten oteller Türk turist işini bırakıp tamamen almancı ve yabancı turist grubuna yönelmiş.

evet son birkaç yılda fiyatlar en az 5x yaptı, ancak genel olarak her sşey o oranda arttığı için garip gelmiyor. burada önemli olan o sürede birçoğumuzun geliri o oranda artmadı, o yüzden çok uçuk geliyor rakamlar. ayrıca ister iyi otellerde kal ister daha uyguna getirmeye çalış şu an her şey normale göre daha pahalı. 3-4 ay önce kahvaltı dahil gittiğim bir oteli arkadaşa önerdim 3,5 kati fiyat vermişler, şaka gibi resmen

Yeme içme çok bir şey diyemem, benim hanım bakıyor o işlere.
Avignon +1 kesinlike.
Onun dışında lyon doğusunda annecy ve Aix-les-Bains.
Avignon'dan aşağı inerken arles olabilir.
Lyon yakini grenoble'da chartreuse için.

Ama bunlar içinde en en görülesi annecy. Süper bir yer.

@logisticsmanager Çook teşekkürler, özellikle Annecy'e bayıldıkkk :)

Arabayla gelecekseniz haftasonu gitmeyin :( bir tane yer altı park yeri var. Kapisinda 20 araba falan sira olunuyor. Hayatimda bir kere haftasonu gittim bir daha gitmem.

Bakin orada little italy pizza var, baya iyi.
Onun dışında pedalo kiralayin gölde 1 saat. Yuzedebilirsiniz hava iyiyse ama mayo giymek için yer yok haliyle havlu altindan anca.

Lyon'da bolca yiyin :)

Sakın arabayla gezmeyin, Nice Cannes Monaco tarafını boydan boya gezen tren hatti ve köylere otobüsler var. Ulaşım çok rahat. Arabayla park yeri derdi ve acayip fiyatlara otopark sorunuyla ugrasacaksiniz. Sakın ve sakin araba kiralamayın. Nice'e ağırlık verin, Cannes sahilleri de çok iyidir. Villefranche sur mer'e kesinlikle gidin. Sandvicler ve paniniler güzeldir, Nice'de dondurmalar harika, ayrıca gece hayatı da çok keyiflidir.

Bu turun aynısını yaptık arabayla, çok rahattı; araba olması hiçbir sıkıntı yaratmadı. Lyon’dan kiralamıştık biz de. Ek olarak, arles, cannes, marseilles ve Monaco vardı. Menton en az görmeye değerdi diyebilirim. Arles’i eklemenizi öneririm, çok uzatmıyor zaten. Corbusier hayranıysanız Marsilya da eklenmeli, bir de yol üzerinde La Tourette manastırı. Nice’te old towndaki chez palmyre restoranı şiddetle öneririm.

Herkese çok teşekkürler, notlarımı aldım :)

medeni bir ülkede yaşamadığımız için, içinde minibüsçünün olduğu bir kavgada her zaman minibüsçü haklıdır. ha medeni bir ülkedeymiş gibi cevap vereyim. herşey hayvan gibi pahalı. milyon dolarlık carrefour ve migros bile içecek dolaplarının soğutucusunu çok az açıyor. seni 8 liraya 10 km götüren adam bir de bunlarla uğraşmasın yani. tam 3. dünya ülkesi kavgaları bunlar. iki taraf da haklı. tek suçlu bu duruma düşüren devlet.

Yaşadığınız şehrin şoförler odası veya belediyesine bağlı bağlı bir durum. Örneğin Mersin için 1 haziran - 30 ağustos hatta 30 eylüle kadar klima zorunluluğu mevcut. açmaması durumunda trafik zabıta ekipleri tarafından cezai işlem uygulanır.

fakat bir çok dolmuş şoförü, sırf havalandırmadan ses gelsin, klima bozuk, gaz kaçırdı vs bahaneler ile FAN modunda çalıştırarak yırtmaya çalışıyor.


Plakayı alıp trafik zabıtaya bildirin. bununla ilgili genelge varsa yapıştırırlar cezayı

Şöfor abimize kızacaktım ama üstteki yorumları da ele alırsak 5-10 sonra o yolcu incekse bence hiç ses çıkarmasın.

ist belediye otoübsleri bile kafasına göre
bir de filtreleri ne kadar temiz o da mevzu sıcaktan pişiryoruz ama hastalık kapmaktan iyidir

yönergesi falan vardır kesin "içerisi 25 derecede tutulmak zorunda" gibi... ama millet anayasayı bilmiyor, anlatamazsın.

valla yolcunun rahatını sağlamayan herhangi bir taşıma aracı bence haksız. şöför neden haklı olur ya 40 derecede klima açmayan şoförde işi bıraksın. maliyet vs. yolcuyu ilgilendirmez. beğenmeyen şoför bu işi bırakabilir. ama türkiyede her zaman iş yerleri haklıdır.

Michelin almayarak başlayabilirsiniz :) zaten ölçünüz spesifik bir ölçü. piyasada bulabileceğiniz markalar sınırlı olabilir. aynı ölçü bridgestone 4 mevsim(19.000 TL) kullanarak %45 tasarruf yapabilirsiniz.

ya da illa michelin olsun diyorsanız konfordan feragat edip 245/40/R19 (% lik değişim güvenli sınır civarında) alabilirsiniz. bu da %20 civarında tasarruf sağlar (26.000)

Michelin almayarak +1
Bridgestone var, continental var. O ebat için 4 mevsim testlerine bakın o listeden alın.

lastikçilerde sıfır ayarında ikinci el lastikler oluyor, araştrın.

goodyear alın 4 tane, 20bin tl

www.lastikborsasi.com

veya dunlop

www.hepsiburada.com

yazın yaz, kışın kış.

4 mevsim sakat.

4 mevsim lastikler hem mevsime göre istenen performansı vermez hem de en az %50 pahalıdır. şehir içinden asfalttan çıkmam. kar yağınca aracımı evde bırakırım diyorsanız ya da antalya gibi sıcaklığın 10 derecenin altına düşmediği bir bölgede yaşıyorsanız olabilir.

ama hiçbir 4 mevsim lastik gerçek kış şartlarında düzgün bir kış lastiği kadar performanslı olmuyor.

pardon crossclimate e dikkat etmemisim kışın kamp deyince ona odaklandım.

yani bu durumda çıkma temiz 4 lastik alsanız kenarda dursa ve gerektiğinde taksanız, 4 mevsim lastikten daha iyi iş çıkarır bence de.

Teşekkürler arkadaşlar.
Dün yönlendirmeleriniz de neticesinde 4 mevsim lastikten vazgeçip, yanaklarındaki tüy gibi şeylerin durduğu, dış yüzeyinde çapak mıdır nedir onların durduğu ve geçen sonbahar üretimli blizzak'a 9500 lira verdim ve aldım.

9500'e bir set r19 blizzak baya ucuz bir fiyat.
blizzaklari normalde michelin'in 1/3 fiyatina alamaman lazim.
hangi modeli, kullanilmis mi? merak ettim..

Bir kış kullanılmış, yan tarafındaki tüy gibi şeyler ve sırt kısmındaki kauçuk kalıp izi mi denir onlar bile duruyor. Satan kişi 200 km yapmamışımdır dedi ki yanaklarındaki etiketler falan da duruyordu.
umarım bir falsosu yoktu. 2022 40. Hafta üretimi. Lm005 modeli.

ok harbiden sifir gibiyse cok cok iyi fiyat bence..

hocam normal eğitim yılınız 4 yıl. uzadığı için bir daha başvuru yapabileceğinizi zannetmiyorum. aynı durumdaki bir arkadaşımı da çıkardılar maalesef ev bakıyordu o da.

kygm.gsb.gov.tr
burada en sonda a maddesine bakabilirsiniz.

Mart ayında sezonun başlamamış olması pek olası. Muhtemelen yüksek bölgeler hala karlı olacaktır. Bişkek 6 gün geçirilecek bir yer değil. Elbette geçirilir ama 5 ay tatilin varsa soluklanmak ve iş güç halletmek için durulur. 6 günlük bir tatilin tamamını geçirecek yer değil. Dolayısıyla bir yerlere gitmen lazım. Eğer kış şartları ağır değilse gideceğin yer direkt olarak Karakol. Oradan da Altyn Arashan'a gidiliyor. İnsanların at bindiği yer genelde oralar. Issyk göl de var, yine oralarda da vakit geçirirsin, kar varsa yakınlarında kayak merkezi var gidip kayabilirsin. Eğer hala karlıysa ve macera ararsan Altyn Arashana giden yol ayrımından minibüsler geçiyor. Orada inip 15km kadar yukarı yürürsen ulaşabilirsin. Yol yorucu ve zor değil ama 5-6 saatini alır. Ama yukarıda kimse yoksa diye hazırlıklı gitmen lazım ya da dönüşü de hesaba katarak çok erken gitmen lazım. Ben olsam kalacak şekilde gider kapalı yerlerin kapıları yoklar açıksa girer uyurdum. Ama tulum şart oğlu şart. Soğuksa -15 olağan bir sıcaklık. Gittiğinde muhteşem bir doğayla karşılacaksın, kaynak suları hala sıcak ve aktif oluyor, karla kaplı olsa da kaplıcaya girebilirsin.

Bişkekte 1-2 gün kalıp direkt almati'ye gitmek de makul bir seçenek. Yakın bölgesinde de gidilebilecek birkaç yer var oralara gidebilirsin. Bişkek ve çevresine göre daha ulaşılabilir ve kolay seçenekler sunuyor.

Yıllık faizin o anki fiyatına oranı

tabloda kupon faizi olarak belirtilen oran 6 ayda bir alacağınız getiridir. yani %3 vs yazıyor, 6 ayda bir yüzde 3 , yıllık %6 yapar.
eurobondlar 1000 dolarlık paketler halinde satılıyor, ancak bu fiyat ilk çıkış anındaki fiyattır, süreç içerisinde fiyatı aşağı ya da yukarı yönlü dalgalanır, vade sonunda ise yine 1000 dolar değerine gelir. siz ilk çıktığı gün değil de arada bir yerde alacağınızdan dolayı 1000 dolar yerine 980 dolar ya da 1010-1020 ya da 950 dolar vs gibi farklı fiyatlardan alıyorsunuz. dolaysıyla bu fiyat farkı da kupon faizine eklenir( bazı durumlarda çıkartılır). tablonun en sağındaki rakam ise eğer eurobondu şimdi alır ve vade sonuna kadar tutarsanız elde edeceğiniz toplam geliri göstermektedir.

o zaman kupon geliri 6 ayda bir alınacak faiz gelirini gösterir. en sağdaki değer ise eurobond vade sonuna dek tutulursa yıllık ortalama getiriyi gösterir (farkın sebebi alış fiyatının hep farklı olmasıdır).biraz karışık oldu ama, zaten meselenin kendisi karışık.

öncelikle gss sigortası yaptırın. tabi bunun gelirinize göre aylık ödemeleri var. üstüne de tamamlayıcı saglık sigortası yaparsanız olur biter

tamamlayıcı sağlık sigortası için sigortalı çalışmak mecburi diye biliyorum bir kontrol edin isterseniz. çalışmayan kişi özel sağlık sigortası yaptırabilir ama onlar tabi çok daha pahalı.

unutuyorum fakat en basit 4-4 kutu yöntemi bile iyi geliyor

4-7-8 nefes tekniğini uzun süredir uyguluyorum. Özellikle aşırı stresli anlarımda ya da uyku tutmadığında çok faydasını görüyorum.

Suriye var yakında.

arapca ögrenme konusunda herhangi bir fikrim yok ama orta dogu'da bir ülkeye gidecek olsam lübnan'a giderdim herhalde.

ben arapca ogrenmek icin ulke sececek olsam misir'a giderdim sanirim.

Suriyeli bir arkadasim, Suriye'de yüksek Arapca konusuldugunu söylemisti. Suriye ve ardindan Lübnan'i önermisti Arapca icin.

Benim en cok sevdigim lehce irak lehcesi. ama hem guvenlik, hem de baska ulkelerden gelen insanlarla anlasma acisindan sorunlu.

levant arapcasi ve misir arapcasi en kabul gormus "ortak arapca". levant arapcasi da suriye, urdun, lubnan ve filistinde konusuluyor.

korfez ulkelerinde arapca ogrenmek yerlilerle iletisim olanaklari kisitli oldugu icin zordur diye dusunuyorum.

kuzey afrika arapca lehceleri zaten cok farkli

benim niyetim olsa kesinlikle lubnanda ogrenirdim.

mısırlı iki tane arkadaşım var biri İskenderiye biri Kahireli. İkisinin ortak fikri Kahire dışında mısırda konuşulan arapçanın kaba olduğu. Ve yine ikisinin ortak fikri Lübnan arapçasının kulağa çok kibar geldiği. Lübnan arapçasının kulağa hoş geldiğini de söylemişlerdi.

Bu işin piyasası Ürdün'dedir. Avrupalılar da çoğunlukla Ürdün'ü tercih eder. Yaşam şartları açısından da daha uygun olsa gerek.

egitim urdunde+1 ama ben cezayire gittim zaa

genelde ürdün'e gidiyorlar arapça için, kardeşim de orada almıştı arapça eğitimini.

Kız arkadaşım cezayirli. Tüm arapça lehçelerini anlayaniliyorum diyordu. Fransa ve ingilizce etkisi nedeniyle. Şu an üniversitelerinde 3 dille (arapça fransızca ingilizce) karma eğitim verdikleri için tam bir karma lehçeye dönüştüğünü söyledi.

Akademik ise bilemem ama eğer gündelik ve iş hayatında kullanılacaksa tüm arap coğrafyasıyla anlaşabilmek önemli aksan olarak. Ama cezayir gibi vize isteyen ülke yerine fas tercih edilebilir. Gerçi uzun dönem için yine eğitim vizesi falan isterler de…

Daha önce benzer durumda pasaportumla kaymakamlığa gidip adres değişikliği bilgisi vermiştim. İlgili tarihlerde Türkiye'de olmadığımı gösteren belge vermişlerdi sanırım. onunla SGK ya gidip o dönemin borcunu sildirmiştim. Sonrasında otomatik olarak o dönemden sonra borç çıkmamıştı.

Tasindiginiz ulkede 2 hafta icinde Turk elciligine gidip ikametinizi o ulkeye tasiyorsunuz. Boylece artik Turkiye'de ikamet etmediginizi devlete bildirmis oluyorsunuz, GSS borcu islemiyor.

Islenen borcu sonradan sildirmek de mumkun ama ne gerek var ugrasmaya.

O borcu kimse ödemiyor, muhtemelen kendi kendine silinecek zaten, ne gerek var peşinen uğraşmaya.

Elçiliğe gitmen gerekiyor kaydını aldırıyosun

ikametgahı yurtdışına alınca bile işliyor ama sonra giriş çıkış kayıtlarını verince siliniyor.

Gittiginiz dönemin belgeleri ile gidince siliyorlar. Ben Fransa'ya tasininca oldu, annem belge ile gitti sildiler.
Adresi de aldırinca komple durdu.

Ben belarusun başka bir şehrinde 14 ay yaşadım. Mozyr diye küçük bir şehir.
Ufacık, doğası harika ve gece hayatı da hep vardı.
Minsk'te de hiç üzüleceğinizi düşünmüyorum.

e zaten ilker gelen kişilerin çok da ünlü olup kanalın önüne geçmesini de istemiyor, değişim iyi bu bakımdan
youtu.be

5.35de bahsediyor hatta 5.20 den başlayabilirsin

Flu TV olabildiğince farklı telden içeriği bir araya getirerek bir açıdan kendisi için en iyisini yapıyor; böylece Emrah Safa Gürkan örneğinde olduğu gibi popüler serilerden birini üreten kişi ayrıldığında kanalın çok ciddi bir kayıp yaşaması engelleniyor ancak bence bu bir açıdan da handikap. Zira her ne kadar İlker Canikligil showrunner olarak hemen her videoda yer alsa da videoların konularının birbirinden çok farklı olması, kanalın belli bir odağı da olmaması anlamına geliyor. Oldukça uzun bir süredir piyasada oldukları düşünülürse hala 800 bin abonelerinin olması da bunu doğruluyor bence. Kağıt üstünde "Hemen herkesin kendine uygun içerik bulabileceği bir kanal" gibi gözükmesi abone sayısına yansır diye düşünülebilirdi ama sanki tam tersi bir etki oluyor; her şeyden biraaz var ama herhalde o konunun ilgilisi insanları tatmin edecek kadar da yok ki hem abone, hem de izlenme sayıları görece düşük kalıyor. Bu açıdan İlker Canikligil'in eli bence çok kuvvetli değil. Belli bir popülaritesi var ama bu "Seninle 1 yıl, 24 bölüm için anlaşalım, bu süre içinde başka kanala çıkma" diyebilecek bir bütçesi/izlenme sayısı vb. yok. Ha kendisi de bunu istemiyor olabilir, sonuçta kanalının adının Flu TV olmasının sebeplerinden biri de bu olabilir.

alaninda gayet saygin kisiler fakat dediginiz gibi ulastigi kitle az normal sartlarda.

flu tv'nin hitap ettigi kitle bana gore kulturlenmek isteyen kultursuzler oldugundan, emrah safa hoca ya da diger kisiler salliyorum erkcan hoca kanalda belli grup tutuyor fakat bu grup kulturun tadini alinca daha cok istiyor. burada soyle bir sorun cikiyor tadini cok begenmelerine ragmen konu derinlestikce sadece tadi degil sindirmesi de gerekecek. bu kitle de zaten sindiremediginden kultursuz, bilgisiz kaliyor bir yerde.

bu nedenle canikligil'in yaptigi dogru. devam etse hem hocanin kredisi dolacak insanlar yeter bu kadar doydum bana yuzeysel bilgi yeter kulturlendim hissini aldim seklinde, sikilacaklar hem de diger programlara goz atma orani dusecek. canikligil ise yuzeysel bilginin verdigi tatminle insanlari enerjik tutarak diger iceriklere de goz attirip ayni sekilde devam etmelerini sagliyor. bu sekilde populer kalabiliyor, kitlesini iyi okuyor kisaca.

En yakın arkadaş davet ettiyse onun yardımcı olması, yer göstermesi daha uygun olur.
Davet etmeyip ben kendim gidiyorsam en yakın arkadaşım değildir zaten.

düğün nerede

@diyecevaplandı Arkadaşım İstanbul’da oturuyor oradaki evlerinde de depremzede ablası ve ailesi kalıyor durum farklı. O davet etmesine gerek yok kardeşin evlense davet mi beklersin?

@vss Arsuz’da

oradan çıkamazsın arsuz çok içeride zaten. orada kalmaya bak. sahilde falan yat. ne olacak.

eğer ağustos ayında işe başlarsanız sgk bildirgeleri bir ay sonradan verildiği için eylül sonunda görebilirsiniz. ancak işe girişiniz hemen yapıldıysa yaklaşık 10 gün içinde sisteme düşüyor. e-devlette işe giriş bildirgesi sorgulama bölümünden bakabilirsiniz.

Crp iltihap olduğunu gösterir. Yüksek olduğunda çok halsiz olursun. Önceden şimdiki gibi hissetmediysen o zamanlar bu kadar yüksek değildir bence. (sağlık çalışanı değilim)

Ameliyat öncesi de kan tahlili yapılmış olması gerekiyor, Enabız veya ilgili hastanenin etahlil bölümünden görüntüleyebilirsiniz. Hasta dosyanız içerisinde de olması muhtemeldir.

CRP 256 yüksek bir değer, mutlaka ateş, halsizlik, devamlı uyku hali olması lazım.

Antibiyotik tedavisi görüyorsanız 2. veya 3. günde düşüş başlar. Genelde doktorlar CRP ile değil de SEDİM değeriniz ile ilgilenir.

Ameliyat olduysanız doktor veya asistan detaylıca konuşabilir, operasyon hakkında ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

wbc kaç?

Wbc degeri de onemli, cpr ve wbc beraber degerlendiriyor doktorlar. Ameliyat oncesi test illa yapilmistir, yuksek olsa soylerlerdi.

Eve çıktım, crp değerim antibiotiklerle beraber 36 ya düşmüş ama bu sefer ddimer sonucu 5500 çıktı. Akciğer filmi çekildi, pıhtı yok ama sıvı birikmesi ve akciğer zarında enfeksiyon görülmüş. Akciğer için ek antibiotik verdiler. D dimer neden bu kadar yüksek çıktı onu anlamadık bu seferde…

Üniversite Caddesi Espark avm civarı olabilir. Kafeden çok bir şey yok. Tramvay durakları var önünde.
Espark'ın içinde Migros var. :) Barlar sokağına yakın.
Eskibaglar, Yenibağlar, Güllük, Bahçelievler mah. diye arama yapabilirsiniz.

vişnelik tarafları ile ilgilenebilirsiniz. Öğretmenler bulvarı civarı. 2+1 için bütçe sıkıntı, 1+1 güzel nispeten yeni evler olabilir. barlara falan bşraz daha yakın olsu dersen kırmızıtopraktan bakman lazım

@janavorion'un dediği muhitte yaşıyorum 2 aydır. Kriterlerin hepsini karşılar mı bilmiyorum ama büyük çoğunu karşılar.

Evimin 50 metre sağında ve 50 metre solunda migros var, biri 3m büyük olanlardan.

Barlar çok uzak sayılmaz ama çok yakın da değil. 2 dakika uzaklıkta bi bar var ama hiç yok da değil. Diğerlerine de yürüsen yürürsün ya da tramvayla 10 dakika.

Üniversite hastanesine de tramvayla 10 dakika. Otobüs de var ama hiç kullanmadım (hastanede çalışıyorum)

Benim yaşadığım sokak biraz daha yaşlıların olduğu bir yer denebilir ama genç popülasyonu da az değil ki üniversitelerin açık olduğu döneme denk gelmedim pek. Ama büyük parti vermeye okey olurlar mı bilemedim. Kendi apartmanımdakiler istemez muhtemelen :)

Binaların altları da dükkansız genel olarak benim olduğum sokak ve çevresinde, benim yaşadığım bina eski ama yeni güzel binalar da yapılıyor.

Yani vişnelik baya memnun kaldığım bir yer oldu. Siz belki anadolu değil de osmangazi üniversitesine yakın olacak şekilde Büyükdere mahallesine de bakabilirsiniz, orası da tamamen öğrenci ağırlıklı bir muhit. Dediğiniz kriterleri de karşılar, daha hesaplı da olabilir vişnelik'e göre

@nundu ya katılmakla beraber, büyükdere alternatif olabilir. kiralar 1+1 ortalama 5-6 bin civarı. bu da 1 milyon civarına ev bulabileceğiniz anlamına gelir. Birçok yeni bina da yapılıyordu mahalle olarak. maksimum 1.5 milyon bütçe ile 2+1 sıfır eve bile girebilirsin. 2 ay önce fakülte caddesinde ikamet ettim. İstediğiniz anlamda bar ortamı yok ama yakın pub'lar mevcut. gidip eller havaya yapacak yer yoktu ya da ben dikkat etmemiş olabilirim. Yakınlarda büyük migros yoktu. Alternatif olarak Çağdaş market mevcut.

istediğiniz eğlence (kadıköy barlar sokağı mantığı) ESPARK civarında ağırlıklı.

Ben size Uluönder'i öneririm. Anadolu Üniv. civari. Burada yeni bina 1+1 bulabilirsiniz. Sirintepe'nin Uluönder'e bakan kisminda da 2+1 bulunabilir.

Alternatifi Göztepe, burasi da Osmangazi Üniv.'e yakin. Göztepe'de dediginiz fiyata evler bulmak mümkün.

Eskisehir'de ev alirken, deprem tehlikesini unutmamak gerekiyor. Konum olarak Kuzey Anadolu Fay Hattina yakin, 99'da saglam sallandik. Icinden gecen fay, zemin yapisi vs derken burada da büyük bir deprem bekleniyor. Eskisehir'de deprem tekrar periyodu 70-90 yil. En son büyük deprem 1956'da. Eskisehir'in merkez ve ögrencilerin yogun yasadigi kisimlari eski binalariyla olsun, altindan diri fay gecmesiyle olsun epey korkutucu. www.saglisolluhaber.com

Erenköy'deki Toki binalari isteginizi karsilamiyor ama aradiginiz fiyata ev bulma sansiniz var. Onun disinda Uluönder sizin aradiniz yer diye düsünüyorum.

Tramvay calisiyor,yaya trafiğine e açık,arac trafiği alternatifli kullanılıyor.

pratik olarak donmaz ama teorik olarak donar çünkü termosun içi ve dışı arasındaki izolasyon %100 değil iletim düşük de olsa gerçekleşiyor

plastik şişedeki su derin dondurucuda iki saatte tamamen buza dönüyorsa kapalı termosta bu süre çok daha uzun sürer

Birkaç gün içinde donar. Ama termosu agzını açık bırakıp koyarsanız 2,3 saat içinde donmaya başlar

Limonli ekşi +1
donunca da termos patlar

Nedeni basit. Takipçi kasmak ve aldıkları reklamla para kazanmak . Böyle videolar viral tarzda oldugu için bunlar da ayak uyduruyor.

Kimi oyun oynuyor bunu paylaşıyor
Kimi giysi alıyor bunu giyip paylaşıyor
Kimi eline geçen her eşyayı yüksekten atıp bunu paylaşıyor.
Bunun gibi yüzlerce kategori var. Bu içerik üreticileri de durmadan seçtigi alanda içerik üretiyor.

en.wikipedia.org

insan beyni ve zevkleri gerçekten ilginç. senin benim iğrenç bulduğumuz şeyleri bir başkası zevkle izleyebiliyor. geçen teyzem insta'dan şapur şupur makarna yiyen çinli kadın videosunu atıp, çok güzel değil mi bayılıyorum bunlara demişti. teyzem olmasa engelleyip hayatımdan çıkarırdım o derece sinir oldum.

tod ve beinconnect farklı. ikiside digiturk platformu ancak mevcut uydu aboneliğin varsa onun tüm paket içeriklerini olduğu gibi beinconnect hesabından da izleyebiliyorsun dilediğin zamab dilediğin yerde.
tod ise mevcut uydu üyeliğindne bağımsız sadece internet tabanlı spor yayınlarını izlemelik bir üyelik servisi.

senin uydu kurulumun gerçekleşmediği için henüz paket tanımlamaların yapılmamıştır diye düşünüyorum. kuvvetle muhtemel beinconnect üzerinden bu sebeple izleyemiyorsundur. kurulum yapılıp paket aktivasyonları tanımlanmalı teknik servi tarafından. yoksa izleyemezsiniz.

Bauhausta kesin var(her subede var mi bilmiyorum tabii)

geçen hafta aynı ihtiyaç vardı. koçtaş'ın bazı şubelerinde var hepsinde yok. telefonla arayıp sorunca söylüyorlar. şubeleri arayacaksınız yalnız. müşteri hizmetlerini değil. örneğin koçtaş kartal da var (fix olanlarında değil, ana kartal şubesi)

bauhaus kozyatagi ve koctas kartal sahilde olduğunu bizzat biliyorum.

Ankara cepa'da hem kesiyorlar, hem kenarına sunta bandı çekiyorlar.

Bütün Bauhaus ve büyük Koçtaş (Fix olmayan) mağazalarında var. Ancak, tahtayı onlardan almanız şartı ile. Dışarıdan getirdiğiniz bir tahta zamanında onlardan alınmamış ise kesilmiyor.

Eğer metrelik kesimler yapmayacaksanız masif panel ise Japon testere, sunta, MDF ise dar ağızlı testere alıp, mastar ile kılavuzlayıp maskeleme bandı ile de hasar bandı çekip kendiniz kesin.

ben maske + şnorkele alıştığım için bu ürünle rahat edemem, siz rahat ediyorsanız değiştirmeye gerek yok.

deneyiminizi artıracak şey, 0.5 litrelik mini hava tüpü olabilir. 1-2 metreye dalıp 10dkya kadar size nefes alma imkanı sağlayan tüpler var. ben de instagramda gördüm.

ama onun yerine imkanınız varsa scuba divinge başlayın.

ben kendim basvurdum duz idatayla. ordayken bi eleman gelip 100 tane falan pasaportu teslim aldi hepsine de vize cikmisti. bana ise cikmadi

sizi diğer insanların dışında bırakacak çıkıntılı bi sorununuz yoksa bence bos bos para vermeyin.

aracının vizenizin onaylanması veya daha uzun süreli alınabilmesine katkısı %0 sadece evraklarınızda bir sorun eksik var mı diye bakar ve sürecinizi sizin yerinize takip eder. o kadar. zamanı olmayanlar için avantajlıdır. yoksa para vermeye gerek yok.

genellikle bu islere kafasi basmayan ya da vakit harcamak istemeyen insanlar kullaniyor aracilari. ben etrafimda kullanan hic görmedim/duymadim. gereksiz.

bu arada araci belgeleri idata'ya, idata konsolosluga veriyor. konsolosluktaki memurun aracidan haberi bile olmuyor. yani vize kararinda herhangi bir etkisi yok.

ben kullandım ve öneririm. beni o kadar uğraşıp evrak tamamlayıp red yemekten kurtarmıştı. çalışıyorsanız ve mesgulseniz o evrak toplama işi insanı yıpratıyor ve yoruyor. arkadaşlar haklı. eğer böyle bir durum varsa bence aracıyla çalışın.

www.efset.org

10 günü bulmuştu benim ama ben pratik bir insan değilim. Bir de sağlık raporu için çok ugrastirmislardi.

Yine de bu tarz işlere koştururken enseyi karartmamak ve pozitif bir tutum içinde olmak süreci yüzde bin beş yüz hızlandırıyor. Çünkü sürekli insanla muhatap oluyorsun, gerginliğini sezerlerse ya da olumsuz bir tavırla karşılaşırlarsa işini savsakliyorlar ya da hiç yapmıyorlar.

Bi ara is yerime gittim bir kez de bankadan dokuman. baska ne var ki? dumduz ciktilar iste otel ucak vs

Colmar i planiniza ekleyin derim

Basel merkezde görülecek bir şey hatırlamıyorum. Küçük bir yer. Freiburg var yakında,ben severim. Colmar yine görülesidir. Tren,flixbus,ikisi de işinize yarar.

yorumlarda karsu demisler ama bence de karsu degil. ferman karsu versiyonundan cok farkli ses

ben de merak ettim. koskoca kultur bakanligi aciklamaya credits niye yazmaz?

Evet garip :/ ben de benzetemedim

Size uygun bütün Ford ve Vauxhalllar olur.

bulursunuz, ama sigorta çok pahalı çıkabilir.

yakın zamanda 50 bin mile’da 2015 polo otomatik aldı arkadaşım £5k’ya.

Uzmeyecek otomatik honda jazz iyi.
Aygo ufak baya. Diğerleri ile alakası yok.

arabayi autotrader'dan bakarsiniz zaten de sigorta tahminen aylik 100-120 civarinda cikacaktir. sigorta oturdugunuz mahalleye veya aracin gun icerisinde nerede kaldigina gore bile degisiyor ama cok ucuz beklemeyin ilk etapta.

satista da yine tr gibi dusunmeyin, satarken muhtemelen cok da azimsanmayacak miktarda zarariniz olacagini dusunerek hareket edin. 5k'ya aldiginiz araci yine o fiyata satmaniz cok olasi olmayabilir.

Sahibinden alirsaniz daha uygun olur ama hic garantisi yok. Ertesi gun bozulsa elinizde kalir. Galeriden alirsaniz 3 ay garantisi var ama en kotu arabalar 3-4 bin sinirina dayandi. Ustune sigorta mastafi var. bi de bakim isterse maliyet artar. Alternatif olarak finance olayina bakabilirsiniz 1 yillik. Uzun donem kiralama gibi yani.

not olarak sigorta hakkında ekstra bilgi olsun.

yeni uk ehliyeti alan 20 yaşında arkadaşıma 5 bin sigorta çıktı, ben geçen sene uk ehliyetimle - yaş 25 di - ( 1 aylıktı ve hasarsızlık bonusu yoktu ) 2015 model a3 için £3300 ödedim.

yani ingiliz ehliyeti yoksa türk varsa 3'den aşağı beklemeyin derim. denemek için bi araba plakası ve adres girip buradan teklif alabilirsiniz :

www.confused.com

Benim sosyal medyadan takipleştiğim, ülkesi dışında yaşayan, Batı Ukrayna'dan bir hatun var. Kız memleketi Ivano-Frankivsk'e (Lviv yakınında) gelmiş, ortamda fink atıyordu. Moldova'ya gittim geçen bayram. Sprite falan hep Ukrayna üretimi idi. Moldova-Ukrayna sınırında bulunan Transdinyester bölgesinde başka Ukrayna ürünleri de satılıyordu. Baya Rus yanlısı bir bölge orası bir de. Moldova-Ukrayna arası otobüs falan da çalışıyor.

Anladığım o ki, çatışmalar yine Doğu Ukrayna'da Dombass bölgesine gelmiş dayanmış, diğer bölgelerde problem yok, yani aşağı-yukarı eski hamam eski tas. Lakin bu hep böyle gitmeyebilir, Ukraynalılar da Rusya'nın orasına burasına dronla saldırıyor mesela. Şimdi onca ay geçer bir şey olmaz, tam gittiğin güne füze müze denk gelir. Şu anki dışarıdan görünen hali çok problemli değil, lakin her an her şey olabilir de.

İnstagramdan gördüğüm kadarıyla günlük hayat tam gaz devam ediyor. Gece hayatı falan tam gaz. Ama TC vatandaşı olarak organik bi bağın yoksa-aile, ev, okul, ticaret vb- ülkeye turist olarak almıyorlar zaten şu anda. Giriş sadece karayoluyla, pratikte sadece Polonya üzerinde otobüs ve trenle oluyor, uçak yok halen. Tehlike konusu göreceli, füze saldırılar sürekli oluyor, sadece doğu kısma değil Lviv e falanda füze düşüyor nadiren de olsa. Nükleer bomba çok düşük bir ihtimal ama sonuçta %0,00001 de olsa ihtimal dahilinde.

70mai 1s var yeterli oluyor.

Gündüz zaten sıkıntı yok, gece de bence okunuyor plakalar vs.

viofo marka kullanıyorum 2017'den beri taş gibi çalışıyor. alacaksan viofo marka al. kapasitörlü olsun içinde batarya olmasın.

İroad aldım ben çok memnunum

viofo +1

devlet üniversitelerinin öğretim elemanları da devlet memuru statüsündedir ve 657'ye tabidir.

1. doçent olana kadar, tüm öğretim elemanları sözleşmeli statüdedir. yani belli periyotlarla üniversite ile olan iş sözleşmeleri yenilenir. sözleşmenin yenilenmesi için, araştırma görevlilerinin her yıl, dr. öğretim üyelerinin 2 yılda bir, belli kriterleri karşılayan belli sayıda yayın yapması zorunludur. bu kriterler üniversiteler tarafından belirlenir. bazı üniversiteler saçma sapan bir bildiri yapılmasını yeterli görürken bazıları birkaç indeksli dergi makalesi ve-veya kitap bölümü isteyebilir. doçent ve profesörler ise daimi statüdedir, sözleşme yenileme yoktur. hedefinizdeki üniversitenin atama yükseltme sayfasında, sözleşme yenileme kriterlerinin neler olduğu yazar. siz ben bu kriterleri karşılarım derseniz risk yoktur. (kriterleri karşılamadığı için sözleşmesi yenilenmeyen bazı hocalar, eğer etik ihlal yoksa ve o dönemde ders vermişlerse demek ki ihtiyaç varmış diye düşünülerek idari mahkemeye gidip geri dönüyorlar bu arada)

maaş karşılığı en az 10 (12 miydi yoksa) saat, lisans veya lisansüstü derse girmek zorunludur. bunun üstü her saat ek ders ücretidir. ikinci öğretim varsa, 1 ders saati 2 ile çarpılır (yani 3 saatlik bir ikinci öğretim dersi 6 ders saati verilmiş gibi sayılır) ve asgari 10 saatin üstündeki kısımdan 2 kat ek ders alınır. lisansüstü eğitim varsa, 10 saat ders saati aşıldığı takdirde ek ders ücreti alınır. tez danışmanlığı üzerinden ayrıca ücret alınır, tezsiz yüksek lisans varsa daha iyi ücret alınır (bu yüzden her üniversite tezsiz program açmaya başladı, çünkü çok öğrenci varsa nerdeyse bir maaş ekstra oluyor)

ek derslerin ortalamasını kimse veremez çünkü programa kayıtlı olan öğrenci sayısına birimin kadrolu hoca sayısına göre bir katsayı belirlenir ve o katsayı üzerinden ek ders ücreti hesaplanır. illa bana sayı verin diyorsanız, temmuz ayında 4 tezli yls öğrencisinin tez danışmanlığı=2236 tl

Doçent değilsen işsiz kalma riskin var. Ayrıca şehir değiştiremezsin. Tayin isteme diye bir olay yok.

www.amazon.com.tr

www.amazon.com.tr

www.amazon.com.tr

ikisini de beğenerek kullanıyorum

ledler çalışmaz
dim'lenebilir ledler var.
ayrıca dimmer elektriği kendi üzerinden alçaltıp yükselttiği için 14 dimlenen lambanın yüküyle ısınıp kısa sürede ömrünü sonlandırabilir

bence sırasıyla artırarak 4, 6 veya 8... tane 8,5 watt 4000~ kelvin dimlenebilir ya da dimlenemez lamba alın simetrik olarak takıp geçin. oturma odasında beyaz ışık kullanmayın

mubi

buradaki filtrelerle kendiniz karar verin www.justwatch.com