Ekşi Duyuru

Psikologluk.

terapist
yaşam koçu
Öğretmenlik
filozof

Müşteri hizmetleri

Belediyeler ve üniversite yönetimleri daha özerk bir yapıda olduklarından buralarda torpil gelenek halini almış durumda.
Öyle liyakat, hakaniyet, meşruiyet,fazilet, erdem vs aramak olmaz.

Geçenlerde de çıkmıştı bir vefat haberi nedeniyle üniversitenin sayfasının duyuru kısmında taziye mesajı yayınlanmış ama birbirileri ile akrabalık bağları olanların networku de ortaya çıkmıştı.

Fakülte biriminin yöneticisinin kendi ailesinden olanı kuruma alması vs. olmazsa olmaz adetlerimizdendir.
Hatta prof. gibi ünvanları gerçekte alabilmenin koşulları neye bağlı, arka planda kalan teamüller nelerdir bir zahmet duyurudaki akademikler bir söylesin. Uluslararası alanda makalesi olan akademiklerin sayısı bile oldukça sınırlı.
Öyle videolar varki internette biraz arka planda kalan gerçekler duyulduğunda, üniversitelerin tek işi diploma basmak mı sorusu akla geliyor.

Kısacası boşuna uğraşma.
Kısa vadeli ve cebini düşünen, ticaret yapan siyasetçi, politikacı yerine kendini bu toprağa adayan devlet adamları, yönetici yetişmediği ve yeni bir bürokratik anlayış oluşmadığı sürece bunlar her zaman ve maalesef yaşanacak şeyler.
Strateji , analitik düşünce , dünya g0ndemini takip etmek nedir bilmeyen sürüyle yönetici var.
Yer yer duyuruda da "kendi işinden habersiz" bir çok yöneticinin olduğunu burada okuyoruz.
Çalışanın az bir dikkati olmasa şirketi zarara koyacak kadar yönetici zekaya da sahipler bu üst katta oturanlar.

Devleti, geçim kaynağı sağlayan bir şirket olarak görmenin sonuçları bunlar.
Tamamen özveri değil, menfaat odaklı çalışma hayatının iş yerinde çalışan kişiler arasında oluşturduğu derin güvensizlik hissini de yaşayanlar bir zahmet söylesin. Bu kimseler boş zamanlarsa bir araya geldiklerinde alış veriş , araba, yemekten başka başka bir sohbet konuları da yoktur.
Kendi iş yerleri olsa, aralarında işsiz olanı asla işe almazlar.

Bana kalırsa, bunlar düşünüldüğünde şehirden uzak bir yerde, bir kaç hayvanı olan bahçesi veya tarlasıyla geçinen biri çok daha şanslı bunlara göre.

aklı başında birisi torpilini açık açık söylemez ama son on yıldır torpilliler torpilleriyle gurur duyar utanmazlığına geldi. yerleştiklerinden itibaren uluorta "ben x'in adamıyım beni buraya x soktu" diye hava basıyorlar, etraflarına aba altından sopa gösteriyorlar. sözlükte twitterda "ortaya çıkarılan" tiplemelerin olayı bu. kimsenin dedektiflik yapmasına gerek kalmıyor.

Acqua di gio

Gemini'a sordum, parfum markalarini su sekilde paylasti:

Verdiğiniz notlara göre bu parfüm, oldukça popüler olan aromatik fougère (fernen otu) kokular kategorisine giriyor. Bu tür kokular genellikle ferahlatıcı başlangıç, aromatik kalp ve odunsu-misk temel notalarıyla bilinir.

Neden Fougère Koku?

Bergamot, limon ve greyfurt: Bu notalar, fougère kokularının karakteristik üst notalarıdır ve parfüme ferahlık ve canlılık verir.
Lavanta ve adaçayı: Bu notalar, kokunun kalbindeki aromatik ve bitkisel karakteri güçlendirir.
Sandal ağacı, amber, misk ve paçuli: Bu notalar, kokunun tabanını oluşturur ve sıcak, odunsu ve hafif baharatlı bir temel sağlar.
Bu Notalara Sahip Olası Parfümler:

Bu notalara sahip birçok farklı parfüm bulunmaktadır. Ancak, size bazı örnekler verebilirim:

Klasik Fougère Kokular:

Eau de Cologne: Bu, fougère kokularının atası olarak kabul edilir ve genellikle bergamot, limon, lavanta ve meşe yosunu içerir.
Grey Flannel: Polo Ralph Lauren tarafından üretilen bu parfüm, klasik bir fougère örneğidir ve bergamot, lavanta, sandal ağacı ve vetiver içerir.
Modern Fougère Kokular:

Versace Eros: Bu parfüm, modern bir fougère yorumudur ve narenciye, yeşil elma, lavanta, tonka fasulyesi ve vanilya içerir.
YSL L'Homme: Bu parfüm, fougère ve odunsu notaların modern bir karışımıdır ve bergamot, lavanta, sedir ve küçükkaragöz içerir.

Ben acentasız direkt sigorta şirketinin kendisindne hallediyorum.

Bugün yeniledim geçen seneye göre 2 katından biraz fazla. Üstelik hasarsızlık indirimi artmasına rağmen

Farklı şirketlerden farklı fiyat teklifleri geliyor. Ömür boyu yenileme avantajı için allianzdan devam ediyoruz

Tss trafik sigortası gibidir, fiyatlarda oynama olmaz cok fazla, sadece aldıgınız hizmet değişir. yani bir sorun cıktıgında acentenize ulaşırsanız(eger acenteniz o şirketin büyük ve önemli acentelerindense) direkt olayı çözer, sizin hastanede beklemenize izin vermez vs gibi.

Youtube premium

İçerik çok zengin değil ama çok da boş değil.

Şu şahıs kadar iyi seslendirenin olduğu bir uygulama varsa hiç parasına bakmam dalarım o uygulamaya

www.youtube.com

ben play storeden indirdim. pdf leri okuyor istediğin hızda. ama bazen tonlamalar çok saçma oluyor da. ben kitaptan takip edip aynı zaman da dinlemeyi de sevdiğim için anlamada sorun yaşamıyorum. uygulamanın ismi de:

Evie - The eVoice book reader

Ben de yıllık Storytel üyeliği almıştım ama yine de en çok kitapları torrentten indirip Smart Audiobook Player'dan dinliyorum. TRT Dinle'de de bazı kitaplar var mesela Sabahattin Ali'nin kitaplarını hep oradan dinlemiştim güzeldi.

korsan sesli kitap dinliyorum. telegram grupları var

ben emras serbes'in karamazov kardeşleri ni indirmiştim. muazzam seslendirmiş. ama adama da etmediğim küfür kalmamıştı. ikilemde kaldım.
karamazov kardeşler'i şurdan indirip dinleyin. dehşet bence. ben hızlandırarak dinliyorum dha keyifli oluyor.

www.youtube.com

Cevaplar için cok teşekkür ederim. Cevap eklemek isteyen olursa yazmaya devam edebilir.

Selamlar, chess.com güzeldir, ben de oynuyorum, app'ine ait premium üyelik yıllık 300 tl gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam. Bunu aldım ve sınırsız bulmaca çözüyorum. Tavsiye ederim kendisini baya geliştirecektir.

Kitap için Capablanca'nın Satrancın Esasları eseri bu mecranın Kur'anı Kerim'i falan kabul edilir. Ama bana kalırsa kitabın içeriği çok iyi olmasına rağmen ders gibi çalışma kafası satranç için sıkıcı olabiliyor. chess.com app ve youtube chess24 & chesscom dan devam derim. Başarılar.

Ne guzel. Yeni baslamis ve ratingi oralarda olan birisi icin kitaplar ilk asamada cok cazip degil. Ben olsam su yontemlere bir bakinirdim gelisimi icin.

- 700-800 puanlar dusuk seviye oldugu icin kisa surede ufak dokunuslarla hizli gelisim kaydedebilir. Etrafinizda veya kendi arkadaslari arasinda daha iyi oyuncular varsa onlardan oyunlarini incelemesini isteyebilirsiniz. Cok muhtemel, taslari bosa koyma, acilistan kotu pozisyonda kalma ve en olasi olarak da taktikleri kacirma gibi durumlar cikacaktir.

- chess.com'un puzzle rush, taktik problem ve kombinezon cozmeleri onu en cok gelistirecek seyler olur. Su asamada oturup da acilis vs calismasi manasiz. Ozellikle insanlar ezbere, acilis calis acilis dedikleri icin soyluyorum.

- Hangi oyun temposu oynadigi da onenli. Su an en yaygin tur 3+0 internette. Bu tempo onun icin hizli olabilir. 2 tane 10+0 oynayip, analiz yaparsa(*makine ile) hatalarini vs gorebilir. Oyunlardan sonra skordan bagimsiz bakmak lazim. Nerelerde pozisyon iyi ya da kotuydu. Boylelikle oyunun hangi asamalarinda daha zayif oldugunu zamanla idrak eder.

- en onemlisi 1+0 gibi cok fazla hiz, taktik, ongoru gerektiren oyunlardan uzak durmali. Sonrasinda keyfine oynar.

-ust seviye oyunculari izlemek, oyun esnasindaki fikirleri anlama acisindan ohun icin zor olsa da en azindan pozisyonlara yaklasimlarini gormek acisindan faydali. Youtube'dan birsuru blitz maci veya baska zaman kontrollerinde bulup izleyebilir. Onu en cok ileriye rapid formati goturur ama (15+10 gibi)

-Turkce icerik olarak youtube'da birsuru sey var ama satranc365 video egitim serisi hazirladi, unvanli oyuncular tarafindan bircok farkli seviye icin. En azindan 1 ay alip ozel ders tadinda online izlerse cok katkisi olur.

- sematik pozsiyonlar icin en azindan 2'li 3'lu pozisyonlari inceleyebilecegi alistirmalar cok yararli. Boylelikle motif denilen tahtadaki olusan yapilar cok daha gorsel olarak iyi yer edecektir kendisinde. Sonraki karsilastigi durumlarda beynin oto hamleler yapma durumlari oluyor. Atiyorum su pozisyonda fil su kareye konur gibi.

-bir diger kritik sey bence. Ozellikle rating isini cok kafaya takmamasi. Guzel oyunlar oynamayi amaclasin. Oteki turlu dramatic puan dususleri cok hizli sekilde basarisizlik dusuncesine evrilebiliyor. Oyun o anlamda biraz acimasiz.

Aklima geldikce editlerim. Cok sey var ustune konusulacak aslinda.

Tsubasa muthis ozetlemis durumu +1

yakınlarda çocukların gittiği bir satranç kulübü ya da kahvesi varsa mutlaka gönderin. En hızlı ilerleme böyle olur, ayrıca ortam da çoğu zaman düşündüğünüzden elittir, hem de sosyalleşmiş olur.

böyle bir yol yoksa, bence iş size düşüyor. 8 yaşında bir çocuğa anlatabilecek kadar satranç mantığı öğrenmek sizin için zor olmamalı. Açılış prensiplerini anlatan 3-5 video (ingilizce biliyorsanız seçeneğiniz çok daha fazla olacaktır) ile başlamanızı tavsiye ederim. İlerledikçe kafanıza takılanları sorarsanız yine net cevaplar verenler çıkacaktır.

tek hamlede matı çözmesi güzel ama bu satrancın sadece bir kısmı, zor olan kısım işi o noktaya getirmek. O yüzden açılışın, oyun ortasının ve oyun sonunun ayrı ayrı mantığı vardır. Bunları öğrenmeye/öğretmeye bakın.

Ayrıca Tsubasa +1

Devlet okulundaki kursa gidiyor. İnanın ben hiç sevemedim sadece taşlar nasıl hareket eder Bi onu biliyorum. Kendisi İtalyan açılışı nasıl yapılır, çifte şah nasıl çekilir,açmaz hazırlama, kızarmış ciğer saldırısı merak ettiği şeyleri izleyerek öğrenmeye çalışıyor. Uygulamaya ilk başladığında puanı 200 şere düşmüştü. Yene yenile yükseldi ama duraksamış bu puanda onu kafaya taktı.

desteklemek istiyorsanız sizin de bir süre sevmeniz ya da sevmiş gibi yapmanız yerinde olacaktır. 8-10 yaşında çocukların anladığı/sevdiği oyunu bir yetişkinin anlaması sevmesi/anlamış sevmiş gibi yapması kolay olmalı.

insan kaynakları iş ortağın var ise direkt ona ulaşabilirsin.

Bu tarz hediyeler genelde İK tarafından gönderilir, bundan dolayı İK'ya teşekkür etmek en münasibi.

Ben hala Turkey kullaniyorum, aliskanlik, resmi isim degisikliginin ne kadar yaygin bilindiginden emin olmadigim icin hic dusunmedim bile.

Mbond +1
Benim de hiç aklıma gelmiyor. O kadar is varken pek aklima gelmemesi normal.

Mbond+1

Benim yöneticim aşırı takıntılı “Türkiye” denmesine. 1-2 toplantıda Türkiye dedim, karşı taraf anlamadı ilk söyleyişte. Sonra da bir daha da kullanmadım. Zamanla aşırı yaygın bir hale gelir, karşı taraf kendiliğinden “Türkiye” der, o zaman kullanırım. Şimdi Turkey/Türkiye düzeltmesini toplantı ortasında yapacak kadar vaktim yok.

Yazışmalarda Turkiye yazıyorum muhakkak. Konuşurken de kullanmaya çalışıyorum ama çoğu zaman ağzımdan Turkey diye çıkıyor. Muhatap olduklarım Turkiye deyince de anlıyorlar, sorun olmadı.

refleks olarak ilk turkey çıkıyor elimden/ağzımdan ama turkiye diye düzeltiyorum hemen. bizim ve dünya'nın alışması 3-5 ayda olacak şey değil ama 3-5 yıla oturur herhalde

Ben Turkey yazıyorum da benim eski şirketteki global'deki herkes Türkiye oldu niye öyle yazıyorsun diyip duruyorlardı. Websitesini, raporları vs hemen güncellemişlerdi.
Tayyip getirdi onu o yüzden kullanmıyorum ben diyip ülkemizin tanıtımını doğru yapıyordum ben de lol.

Türkiye olarak yazıyorum.

Turkey yazıyorum.

www.iletisim.gov.tr

Turkiye yaziyorum, resmi isim neyse o olmali.
konusurken Turkey'e alismisim, ben Turkey diyorum ama yabanci arkadaslarim Turkiye diyor, sempatisi olanlar.

türkiye diye yazıyorum ben. onların ne dediği çok umrumda değil. türk olmakla gurur duyan ya da utanan birisi değilim. mantıken akıllarında türkiye diye yer etmesinin daha makul olduğunu düşünüyor, o yüzden öyle yazıyorum

yazılı şeylerde Turkiye yazılabilir, konuşurken Turkey devam.

Yalnız Birleşmiş Milletlerde 6 ana dil varmış. Sadece İngilizcesi değişti galiba :D Fransızlar Turquie Almanlar Türkei demeye devam edecek. Bazı yabancılar da ülkenin adı değişti sanıyorlar, hayır mesela Almanlar kendilerine German değil Deutsch demenizi istiyor gibi düşünün diyorum.

Sacma bir degisiklik olmakla birlikte - cunku kimse sizin ana dilinizdeki ismi bilmek zorunda degil, bu cek cumhuriyetinin cekya diye degismesiyle ayni sey degil mesela - resmi bir durum varsa yani resmi bir daire soz konusuysa türkiye (mecburen) ama diger her yerde turkey kullaniyorum.

Bu işlerden ben de hiç anlamam ama ortada bir emek ve tecrübe olduğu kesin. Öte yandan, 125 TL ile marketten neyden ne kadar alabilirsiniz?

Bence makul fiyat.

Normal

benim terzi terzimetreyi 50 liradan açıyor, birden fazla işlem olduğu için bana makul geldi

Bence cok uygun fiyat.

Hocam artık 5 liraya 10 liraya paça kısaltmak, böyle işleri yapma devri kalmadı

100 lirayı eski 10 lira gibi düşün, ben bu işleme 10 lira versem tereddüt eder miydim diye işte o 100 lira oldu

Geçen bi arkadaşım 300 liraya elbise almış bunu 3-4 parmak kısalttırabilsem iyi olur dedi

Elbise 300 lira terzi bunu 100 den aşağıya kısaltmaz böyle giy boşver dedim

çok iyi valla. ben hepsine ayrı ayrı 50 alırdım. kol daraltma, bel daraltma, boy kısaltma. 150 den aşağı olmaz.

Tişört çok yüksek ihtimalle penyedir, penyenin dikilmesi zordur, fabrikadan çıktığı halindeki gibi göstermek vs epey ince iş aslında. Çokçok uygun fiyat çekmiş.

Bir de artık eskisi gibi bir terzilik çok azaldı, terziler nerdeyse sadece kısaltma sökük dikme filan yapıyorlar. Fiyatları yüksek tutmaları normal geliyor bana, dikişle biraz ilgiliyim oradan biliyorum.

Her birinize çok teşekkür. Aslında başta 200 demişti, fal taşı gibi oldu gözlerim. İki tane tişört verip 150den yaptırdım, çok beğenince 4 tane daha verdim.

Parça sayısı bol olunca pazarlıkla 125e geldi ama fiyat da büyüyor tabi.. bi sormak istedim.

Ayrıca evet, herif tam olarak fabrikadan çıkmış gibi bir işçilik yapıyor. İnanılmaz beğendim. Madem fiyat da makul, Maltepe tarafında olan varsa bilgisini paylaşabilirim terzinin

Normal.

1- reddedilebilir. Bankalar genelde bunun bilgisini veriyor. Diğer bankalardaki limitinizi azaltırsanız limitinizi şu kadara yükseltebiliriz diye. Bunun bilgisini verdiler mi?

2- Limitinizi arttırsalar bile garanti ile aynı limite ulaşmayabilir. Belli bir noktadan sonra bankalar insiyatif alıyor limit vermek için. atıyorum Garantideki limitiniz 500 bin ise onu kapatınca iş bankasındaki limitiniz en fazla 300 bine kadar artabilir.

@nuevo garantideki limiti 50k indirdiğim halde iş bankasındaki limiti 5k bile yukarı çekemedim. "diğer bankalardaki limitizi azaltıp tekrar başvurabilirsiniz" diyordu ama işe yaramadı.

Bahsettigin is bankasiysa zor. Garanti'den ben de 300bin limit dusurdum, is bank yine olumsuz dondu. Sokarim yapacaginiz ise diyerek tum kartlarimi kapattirdim.

anlaşamazsanız , tüfe kadar zam istemek hakkı eğer kontratta daha aşağısı yazmıyorsa ki yazmıyordur (%25 , %50 gibi)

Muhtemelen iyi niyetle piyasaya uygun artislar yaptiniz ancak %25 olayi kalkti, bir de belki kiralarin artisi doyum noktasina ulasip yavasladi, ters bir noktada kaldiniz.

Belirtilmis zaten, yapacak birsey yok gibi, belki soyleyebilirsiniz, duzgun biriyse kabul edebilir/etmeli.

Ukelalik yapmak icin degil, hepimizin basina gelebilirdi ama burada temel hatamiz sanirim bir ruzgar esiyor ve oyle gidecek diye dusunerek davraniyoruz. Sonrasinda boyle kotu surprizler olabiliyor.

Bu arada sivri sinek'e katiliyorum imza konusunda ama ote yandan piyasa seviyesinde kira oderken, adam zaten cikarmak istemez gibi geliyor. Tabii, tedbirli olmakta fayda var.

yeni kiracıyız zaten 1 sene olacak işte.

çevrenizde gördüğünüz 30binlik evler de tüfe oranında zam yapınca 45 olacak en az. bu iş böyledir, bir döngü içinde hızlı yükselir enflasyonun uçuk olması sebebiyle. siz sadece bu döngünün ilk aşamalarında kalmışsınız.

kontratınızda zam oranı yasal oran veya tüfe gibi bir şey yazıyorsa ve ev sahibinizin rızası dışında yasal orandan daha az 2 tane eksik kira gönderip ihtarname alırsanız mahkeme önünde en geçerli tahliye sebebidir.

Ben olsam 30'e yeni eve taşınırım. tabi daha iyi olmak şartıyla

emsaller düşük kaldıysa, ayarlama davası açabilirsiniz. 5. yıllık şart kiracıyı korumak için

Beta Tea Tac Yaprak

www.betateashop.com

Yuvarlak demlıklerle karıstıyoruz, harıka bır cay

çaykur

çaykur altınbaş en iyisi türk çayları içinde.

ithallerde ahmad tea ve twinings.

Fiyat performans kesinlikle Karali Çay, kime tavsiye ettiysem artık başka çay almıyor.

Marka değil cins alıyoruz, ama marka olarak da çaykur ağır basıyor. Sebebi de denetim olmadığğndan, uyduruk cinse de filiz vb yazabiliyor özel işletmeler.
Eltınbaş
Fuluz
Tirebolu 41 (mavi, pencereli paket)

Altınbaş ve Tirebolu’ya +1 diyorum.

Lazika’ya da iyi diyorlar ama bana çok pahalı geldi ithal çaydan 2 kat pahalı yerel çay mı olur.

@xrated +1

lazika güzel çay ama fiyatı inanılmaz arttı. yurtdışından gelen olursa ya da ben gidersem ahmad tea. bazı markalar önerilmiş ancak nette bir araştırmanızı öneririm

ahmad tea +1. migroslarda da satılıyor artık bu arada.

Tirebolu 42
Espiye Export (yumusak icim isteyenler icin)
Bir de bizimkiler Giresun'da az bir miktar yapiyorlar, fabrikasyon kurutma yok, bir yerlerde dovup, guneste kurutuyorlar, normal cayla az birsey karistirinca cok guzel aroma veriyor.

Halep çay.

sayılanların hiçbiri. araştırmalarım devam ediyor.

yüzbinlerce yıldır çaykur rize turist çayı içeriz. sarı paket
caykursatis.com

ama geçen çok övüldüğü için tirebolu 42 çayı aldım. caykursatis.com

bu daha berrak ve tavşan kanı dedikleri renkte . sanki daha tozsuz ve temiz bir çay gibi geldi. tavsiye ederim.

Doguş filiz cayina bayiliyom

Daha önce ikisini de görmediyseniz kesinlikle Kopenhag derim. Her açıdan Stockholm'e göre daha görkemli ve doyurucu bir şehir. Tadından yenmez

iki ülke de cok pahali. 2 sene önce kopenhag'ta 2 pizzaya 60€ vermistik diye hatirliyorum. oradan ne alisverisi yapacaksiniz?

müzeler acisindan kopenhag cok iyi. yemek acisindan, baliklar muhtesem taze. ama yemekleri yok. ekmegin üstüne bir seyler koyup yiyorlar. cafeler harika, insanlar cok ama cok iyi duruyorlar. moda olsun, vücut olsun, endamlari boylari poslari sahane.

stockholm'ü bilmiyorum.

Stockholm pahalı, ama kopenhag daha da pahalı. Ben Stockholm tercih ederdim.

kopenhag.

Stockholm

Yeter de artar.

Hırsızların öyle yolda yürüyen birinin sırt çantası için bilinmeze el atacağını sanmıyorum. Çantayı açayım da için de ne var vs.
Genelde açık gördükleri çantalardan, arka yan ceplerden alıyorlar sanki telefon cüzdan parayı.

Cep diktirecek kadar evhama gerek yok tatilden de keyif alamazsınız. Çantanın iç kısmına koyun yeterli

Yankesici o kadar ugrasmaz, acikta bise gorurse el atiyorlar ya da komple cantayi goturuyorlar.

Nakitlerinizi 2ye bölün her zaman. Yarısı evde veya kasada, diğer yarısı yanınızda olsun.

Hatta iki kimlik olsun (biri fotokopi olabilir), biri veya kasada, diğeri yanınızda olsun.

Ozellikle yurtdışı ise önlem olsun.

Önlem olarak yeter

İspanyaya italyay gidiyorsan el atarlar cantaya full pickpocket var

Yapman gereken tek şey çantanın fermuarına kilit takmak. Bundan başka önleme gerek yok. Yanına çok az nakit para al.

Otelde de eşyaları ortada bırakma. Yine bir çanta içine koyup kilitle. Kapkaçtan korkuyorsan ona yapacak bir şey yok.

biberiye yağı morlukları hızlı iyileştirir diye biliyorum.

Bu saatten sonra işe yarar mı bilmiyorum ama bir dahakine darbeden hemen sonra buz, buzdan sonra da hirudoid krem uygulayın

aşırı mantıksız. sıfır bile mantıksız hale geldi.

Mantıksız.
Yeniden hesaplamak gerekiyor ama 3 yıl boyunca başkasının kullanamaması, garantinin 1 yıl olması gibi sıkıntılar karşılığında sadece %10 civarında daha ucuza geliyordu. Bence değmez.

Sıfırlar için yapmıştım bu hesabı, ikinci el için de siz bakın ama ikinci elde avantaj daha da kötü olur diye tahmin ediyorum.

@orient blue sıfırı 100 bin Tl

ikinci el kayit ucretinden dolayi mantiksiz olabilir de yeni cikan modelleri nasil mantiksiz oluyor?

120 bin lira diye duydum iphone'u. almanya'da 1000 euro desek 38 bin lira. 30 bin de kayit parasi olsa 68. neredeyse yarisi.

Ben beş senedir yurt dışı kayıtsız iPhone kullanıyorum, 8 ay kullanıyorum, 4 ay sim kartını Samsung'a takıp mobil veri paylaşma ile kullanıyorum

Var var, YouTube'da birkaç kanal var ama nasıl içerik kullanıyorlar bilmiyorum. İlginç geldiği için takibe aldım ama niyeyse yapmıyorum :pp

Biberiye yağı, şampuanı kafaya sürmeden önce 2 - 3 damla. Alternatifi kaynatıp suyu sabah, akşam sıkma (ama gün içi buram buram kokuyor). İnternet yıkılıyor bununla. Bir de elbette kan / demir değerlerine baktırma, eksik varsa saç, tırnak en kolay etkilenen yerler çünkü...

Gesundheit in der Küche
cilt bakımı ve sağlık

Kanalların isimleri bunlar.

Çinko takviyesi de alabilirsin, bitkisel şampuanına biraz propolis ekleyebilirsin, hakiki soğuk sıkım zeytinyağı ile saç diplerine masaj yapıp 3 saat bekleyip yıkama kürünü haftada 1 defa yapabilirsin. Bu sonuncusu 86 yaşındaki ninemde siyah saç çıkartıyordu.

3 saat değil yav 2 saat

Yılan yağı.

ayda birkaç defa susam yağı sürüp 1 saat bekletebilirsin . Susam yağı saçların çabuk uzaması ve sağlıklı olması için faydalı , denedim öneririm.

restorex markasının şampuanları bende baya işe yaramıştı. şimdi ben de biberiye yağı ya da kendim yaptığım biberiye suyunu kullanıyorum. bepanthen, evigen ve bemiks ampulleri biberiye, tatlı badem, hindistan cevizi vs gibi yağlarla karıştırıp saçıma sürüp 1, 2 saat bekletip yıkıyorum ama uzatmaya faydası var mı bilemedim.

(bkz: Dax supergro)

kütüphane kapalı diye biliyorum.

library.bogazici.edu.tr

Giriş Hakkı Veren Üyelik
Kütüphane içinde hizmetlerden ve kaynaklardan yararlanabilir; ödünç materyal alamazlar. Lisansüstü öğrenciler, araştırma görevlileri, öğretim görevlileri yalnızca giriş hakkı veren üyeliğe başvurabilirler. Mezunlarımız, mezun kartı ile kütüphaneye girebilirler, ödünç alma hakkı veren üyeliğe de başvurabilirler.

burada yazana göre başka üni akademik personeli giriş hakkı üyeliğine başvurabiliyor.

ilk geldiğinde istediklerimi söylerim, çünkü bir ev bir kişiyle komple detay temizliğe zaman yetmez

Temizlik yapılırken çok karışmam, gittikten sonra kontrol ederim bir dahaki sefere eksikleri söylerim

Ama burada hakkaniyetli de olmak gerek, 2-3 temizliğe hem kendi istediklerin hem de onun yapabildikleri yerine oturur

evde olacaksam odamda kalırım, işini bitirdiğinde benim odaya girer.
evde değilsem anahtarı paspasın altından alır, temizliğini yapar ve geri koyar.
hiç kontrol etmem.

Güvenmek lazım. Ben ayıp olacağını düşünürüm odamdan çıkmam. Kadıncağız işini iyi yapıyorsa yapıyordur zaten.

Yani aslında ben illa ki göz atarım. Kontrol temizlik için değil, ekstra "temizlik" için. Tozlar kirler elbette ki gitsin ama başka şeyler ablanın cebine gitmesin. Valla bizden baya hırsızlık yapan bir gündelikçimiz olmuştu 90'larda, o yüzden o konuda baya hassasım.

Kontrolden kasıt bir şeyler çalınıyor mu karıştırılıyor mu ise, sorduğunuz, o tür şeyleri temizlik alanı olmayan bir yere koymak daha makul gibi. Diğer türlüsü hele ki niyeti vs olmayan birine de kontrol edene de işkence çünkü.

Çözüm dediğiniz tamamen bitmesi ise olmaz. Ama ilaç başlanması ile kısmen rahatlayabilir. Evde engelli ve bakım verdiği bir çocuğu olduğunu da belirtirse çok uyku yapmayan bir ilaç başlar doktor.

rahatlama olur, mucize olmaz

ilçede psikolog varsa psikolog desteği de alsın

Mucize yaratmaz ama hiç yoktan iyidir. İlaç lullananlardan bildiklerim daha gamsız oldu mesela eskiye kıyasla. Sorunlar bitmedi ama en azından kendilerini eskisi kadar çok yıpratmıyor.

doktora mutlaka konuşmak gerekir. bazı ilaçlar bazı bünyelerde uyuşukluk uyku vs yapabilir. Kardeş durumundan dolayı anne üzerindeki sorumluluk fazla olduğundan böyle bir durum başka şekilde yıpratıcı olabilir. doktor ila konuşurken bu durumu da özenle belirtmek lazım ki ilaç/doz ayarlamasına ona göre dikkat etsin.

ek olarak, özelde de psikiyatriste gitse (evet psikologlar kadar olmasa da daha uzun dinliyorlar devlete göre) ilaç açısından çok bir şey değişmeyecek.

çoğu ilaç 2-3 hafta sonrasında etki göstermeye başlıyor ve tamamen etki göstermesi doz ayarlanması daha uzun sürüyor. hatta her ilaç herkeste aynı etkiyi yapmıyor vs

anneniz de destek almak istiyorsa, bir an önce deneyin derim

Ciddi konu. Evde engelli bakımı zor iş. Yıpratıcı anlaşılıyor bu kadar stres.

Aile danışmanları var bu konuda ikisi birlikte destek alabilir.

Onların da tavsiyeleri olur psikiyatri ile birlikte onlara da danışılabilir eş zamanlı.

Stres küpü olması annenin işini kolaylaştırır. Serotonin geri alım inhibitörü (ssri) grubundan bir ilaç verirler, çok yüksek ihtimalle prozac verirler, bence versinler (çünkü en eski en stabil ilaç o şu anda) ve annenin hayata bakışı bile değişir, hiçbir şey olmasa stres faktörlerine karşı hissizleşir.

Eşzamanlı olarak psikoterapi alması da çok iyi olur, bu da iyi gelecektir fakat ilaçla bir yere kadar bu konfor devam eder çünkü bazı beyinler bağışıklık geliştirebilir, daha fazla ilaç gerekebilir, onu bilemiyoruz mutlaka doktor gözetiminde kalması gerek. Keşke imkan olsa psikoterapiye de gitse, ayda bir bile olur aslında.

Bosansinlar annen durumu soylesin
Evi alsin babaya tekmeyi bassin nafakada alsin hic bir sikintiniz kalmaz

Geçmiş olsun. Babam da iki kez kısa aralıklarla yaptırdı. Biri uyanıkken diğeri uyutularak. Hasta uyanıkken zorlandığı için doktor hasta fazla eziyet çekmemesi adına rahat bakamayabilir. En azından uyutuldugunda daha rahat baktığı kesin. Anestezi olayı da öyle ameliyata girerken verdikleri anestezi değil. Daha hafifi. Babam rahat Bi şekilde uyutuldu, bakıldı ve işlem bitince 5 dk içinde de uyandı.
Tekrar yapılıp yapılmaması konusunda takdir sizlerin.

Ben uyanıkken yaptırdım zor oluyor gerçekten. Hem hasta için hem doktor için. Ben bir ara doktorun elini tutup uzaklaştırmaya çalışmıştım. Bu da zorlaştırıyor doktorun işini. Şimdi yaptıracak olsam kesinlikle uyutularak olmak isterim. Geçmiş olsun.

roll on kaynaklı. giyerken bulaşıyor.

roll on %+1
giydikten sonra sürün.

Yan etiketi düşanün, belki onunla ilgilidir

arkadaşlar, yanıtlar için teşekkür ederim ama tişörtü giymeden önce izi tespit ediyorum.

yıkama ya da ütüleme aşamalarından kaynaklı olabileceğini düşünüyorum.

bu aşamalarla ilgili ne tür bir önlem alınacağıyla ilgili fikri olan var mı?

Suçlunun 1 gün daha serbest olmasının bir önemi yok, elbet içeri girecek. 1 sene desen neyse de 1 gün daha az yatsa ne fark edecek.

Suçu olmayanın 1 gün de olsa haksız yere hapis yatması çok daha büyük bir "suç"

@bruce, o sirada baska bir suc isleyemez mi? bu da bir risk degil mi aslinda?

1 gün için değil.
Farazi konuşuyoruz ama suçun ne olduğuna bağlı, suçlunun kaçıncı vukuatı olduğuna bağlı. Seri katil mi? Vergi mi kaçırıyor? Kara para aklayan bir gün daha aklasın ne olacak?

Genelde de suçlular suç işlemesin diye değil, ceza olarak(özünde ıslah) hapse atılırlar.

Öncelikle suçlu değil şüpheli adam hala çünkü henüz yargılanmadı suçu sabit değil

Devletin gözaltında tutma yetkisi var makul sürelerde ve hemen yargılamayı başlatır

Bundan sonra yine duruma göre tutuklu veya tutuksuz yargılanma olabilir

Yani ömründen bir gün gitmesi o kadar da büyük ve etik bir mesele değil

delil karartma ihtimali varsa içeri atılır. Ama bunun makul bi süre olması lazım, atıyorum 48 saat içinde bulmayı planladığın şeyi bulamadıysan çıkarman lazım.

Aksi ispatlanana kadar herkes masumdur. Masumun da özgürlüğünü kısıtlamayamazsın

Soru şöyle olsa:
Hâkim olarak, o günkü davada bir karar verilorsun ve kararın geri dönüşü yok. Akşam eve geldiğinde veya öbür sabah, fark ediyorsun ki kararın yanlışmış.
Suçluyu serbest bırakmış olmayı mı masumu cezalandırmış olmayı mı tercih edersin?
Tereddütsüz suçluyu salmış olmayı isterdim. Ancak sizinki gibi bir durumda masumu 1 gün alıkoymak pek sorun değil diye düşünürüm.
Sorunuz 'yanlış pozitif' ve 'yanlış negatif' diye istatistiğin de matematiksel olarak çalıştığı sir husus

Kimin suçlu veya suçsuz olduğunu bilmiyorsak içeri atılan veya dışarıda bırakılan kişiye suçlu/suçsuz diyemeyiz.

Yine de cevap olarak, suçun niteliği ve ortamın şartları ve insan psikolojisi göz önüne alınarak suçlu olduğu düşünülen kişi biraz daha serbest bırakılır ama çeşitli yollarla takip edilir.

Bazen şüpheli kişiye bir süre suni suçsuz olduğu algısı kazandırılmalı ki istenen sonuca varılsın ve 1 gün bunun için yeterli değildir.

Suçsuzu 1 gün, 1 saat bile hapse atmam. Gerekirse suçlu ömrü boyunca serbest kalsın ama suçsuzun başına hiçbir şey gelmemesini doğru buluyorum.

Gözaltı ve tutuklu yargılama gibi kavramlar bunun için değil mi zaten?

Şüphenin boyutuna ve yarattığı potansiyel tehlikeye göre gerekirse suçlu alıkonabilir. Yani suç şüphesi olmayan bir insanı neye göre alıkoyacaksınız ki? En başta böyle bir ikilem nasıl var olabiliyor ki? Bunu cidden anlamadım. Yani eğer ortada suçsuzu bile içeri alabilecek bir otorite varsa niye yeterli kanıt yokken süpheliyi alamasın? Aksi çok mantıksız. Suçsuz kişinin tam olarak niçin içeriye girmesi gerekiyor, diğerini alıkoymayı engelleyen herhangi bir durum mu var?

Bundan bağımsız olarak dünyada en büyük kötülükler başkasının ya da başka bir grubun iyiliğini düşünmek adına yapılıyor. Ben senin iyiliğin için diyorum, yapıyorum denen işlerin hiçbir zaman o kişinin iyiliğine yaradığını görmedim ben.

Bu işin etiğinden çok kanununa bakmak gerek. Suçu kanıtlanıp kesinleşmeyen hiç kimse suçlu sayılmıyor. Yüksek şüphe olmadığı sürecede tutuklanmıyor. Bir cezaevi çalışanı olarak suçsuz kişinin 1 saat bile cezaevinde kalması bile travmatik olabilir.
Bazen yaralanmalı trafik kazalarında çarpan taraf suçsuz bile olsa koruma amaçlı cezaevine kısa bir süreliğine alınıyor diye biliyorum.

Etik olarak suçsuz içeriye girmemeli.

Halıya, koltuğa, duvar rengine de bağlı çok.
Ama "takım" durumu yok anladığım kadarıyla diğer mobilyalarda da. O durumda ilki sırıtır çünkü spesifik bir tarz ve rengi var.
İkincisi karma tarza daha uygun. Ama halka tutamaçları beğenmedim, değişirse daha iyi olur.

ikisini de beğenmedim. özellikler kulplar kötü ve kullanışsız. illa birini seçeceksem, beyaz billy mobilyalarla kullanılacağı için ikincisi diyorum.

Klima harici hiç bir şey soğutmaz.

Buharlı vantilatörler ortamın nemini artırır.

İmkan varsa tavana taktırın vantilatörü efil efil olsun ortam, vantilatör, hava akışı üstünüze geldiği zaman serin hissettirir.

Ben olsam paraya kıyar sessiz bir tavan vantilatörü alırdım

eğer mobil klima dediğin gerçekten klimaysa ve hala duruyorsa yine bu vantilatör tarzı ürünlerden değilse ama sadece yetersiz kaldıysa, çift borulu hale getirecek bir mod yapmayı düşünebilirsiniz. www.youtube.com

verimsizliğinin en büyük sebebi soğuttuğu havanın bir kısmını kendini soğutmak için olduğu gibi dışarı atması. hatta bu sistemi 3 borulu hale getirip soğutmak için emeceği havayı da yüksekten almasını sağlarsan verim daha da artar ama ilk işlem kadar büyük etkisi olacağını sanmam, ayrıca görsel olarak da daha çirkin. ha ilk mod yetmez ve görsellik önemsenmezse düşünülebilir. www.youtube.com

Klimadan sonraki en iyi seçenek, kanatları uzun bir tavan vantilatörü. Onun dışında yok buharlı, vay efendim su soğutmalı zart zurt bunların hiçbiri tavan vantilatörü etkisini vermez. Klima iklimlendirme cihazı olduğu için soğutur, diğer tüm seçenekler sadece serinletir. Beklentilerinizi buna göre ayarlamalısınız.

Sigorta bu.
Ödediğin sene sigortalısın. Afet olursa taahhüdü kadar para öder. Yıl bitince herşey biter.

hayir.
her odeyen parasini geri alirsa zarari olanlarin parasi nerden karsilanacak?

Peki bu 10 yillik para nereye gitmis oldu. Devletin kasasina hibe mi edilmis oldu?

Sigortaladınız karşılığında , niye hibe olsun ?

Arabayı kasko yaptırıp, kaza yapmadığımızda hibe mi etmiş olduk ?

Deprem fonunuz bu demisler de o yuzden geri alinir mi diye soruyorlar aslinda ama tamam alinmazmis diyecegim.

Duyuru kızdı de.

bunu piyango bileti almak gibi düşünün. 50 lira verdiniz ve çeyrek bilet aldınız. büyük ikramiye 20 milyon ve ikramiye size çıktı. 5 milyon ikramiye kazandınız. intikal vergisini ödediniz ve 4 milyon hesabınıza yattı. bu para nereden geldi? diğer bilet alanlardan elbette. biletine ikramiye vurmayan benim paramı geri verin diyor mu? elbette hayır.

her yıl sigorta bedeli ödüyoruz ve doğal afet sonucunda zarara uğrarsak havuzda toplanan paradan payımıza düşen miktarı alıyoruz.

benim başıma gelmez diye düşünüyorsanız sigorta yaptırmazsınız olur biter.

sonuçta bir havuzda para biriktirilmesi gerekli. dilerim kimsenin başına kaza bela gelmez ama sigorta/aktüerya olayı insanoğlunun önemli icatlarından biri olarak görürüm.

Fon ve sigorta farklı şeyler. Dask bir sigortadır ve ödediğin primi geri alamazsın. Ama bizim bilmediğimiz şekilde bir deprem fonunuz varsa o farklı bir şeydir ve bilemeyiz.

Olmaz. Deprem olursa size ödediğinizden daha fazlazını ödemeyi taahhüt ediyor ve aldığı bu riskin ücreti omuyor ödenen para.

Sizi anlıyorum.
Geleceğe yönelik bir tehlike/risk nedeniyle para ödüyoruz bir şey olduğu da yok o zaman bu paralar ne oluyor?
neden olası görülen ve yaşanmayan riskler için paralar onlarda kalsın ki ? diyorsunuz.
Dini açıdan (devletin zorunlu saydıkları hariç) sigorta uygun bir şey de değil.

Aslında hepsi olmasa da en azından paranın yarısını onlardan geri almayı ben de isterdim. Ne de olsa sigortaya verilen para kasada sabit durmuyor başka bir yerlerde ticarete/borsaya/faize muhakkak konu oluyordur.
Bu bakımdan maddi "korkularımız nedeniyle" başkaları kurulan bu sistem üstünden kazanmaya her türlü devam ediyor diyebiliriz.

Yine geleceğe yönelik korkularımızı en iyi kullanan kurumların başında da bankalar gelir.
Bir çok dostumuzun bizi aramamasına rağmen bir gün telefonumuzı aniden müşteri hizmetlerinib arayıp "acil bir durum olursa diye " krediyi dayatması" onlar için gelenek halini davranışların başında gelir.

Sürekli borçlu haldeki bir toplumu, kapitalizm, küresel ekonomi çok sever. Oda ayrı bir konu.

Geri alınamaz.
10 yıl boyunca döner yiyip sonra bunların parasını dönerciden geri istemek gibi bişiy.

vodafone 191 tl 20 gb 1000 dk 250 sms - daha yeni geçtim

15 gb 1000 dk - 120 tl türk telekom.

Yeni yıl öncesi sağlayıcı değiştirmiştim, aralık ayında tekrar değiştireceğim. bu şekilde uygun tarifeler oluyor.

@baldan kaymak
bu tarifenin bir linki var mı?

Vestelcell' e geçmiştim. Sonra vestelcell kapandı türk telekoma devroldu ve hala bu: bireysel.turktelekom.com.tr

90 lira civarı ödüyorum. 10gb sil süpür hediyesiyle minimum 30gb oluyor. 2,5 senedir aynı fiyat.

bu gercekten akil almaz bir durum adamlar her sen sen istemeden paketini arttira arttira taahhut aliyor ve hicbir sey yapamiyorsun ve bununla ilgili hicbir duzenleme de yok. degil 10'ken ben 8gb paket istiyorum demeyi adamlar seni 10'dan 12'ye atiyor baska secenek yok diyor. yasli insanlar bir de hat sahibiyse numara tasimak zor olabilir ama baska yolu da yok malesef, ben de canimi siktiklari ta tak diye degistiriyorum mecburen.

forum.donanimhaber.com

su baslikta guzel firsatlar denk gelebiliyor, goz atmanizi tavsiye ederim.

taktiği veriyorum. türk telekom faturasız hatta geçiyorsunuz. 1-2 ay bekliyorsunuz ve faturalı hat için inanılmaz teklifler geliyor uygulamadan veya aranarak.

Macbook Air nasıl 10 bin TL olur diye bir an panikledim, bir taksitmiş. Sorunuzun cevabını bilmiyorum ama 2-3 seneye satacak biriyseniz kesinlikle Apple ürünü almanız daha iyi olur. Onun dışında ihtiyaca göre değişir. 2 kat fiyat farkı var ama geçmiş tecrübelere göre ömrü de yaklaşık 2 kat farklı olabilir.

Huawei'yi alıp 4 sene kullansan kalan parayla 4 sene sonra yine iyi bir bilgisayar alıp bir 4 sene daha kullanırsın diye düşünüyorum.

Bahsi geçen Huawei modelini birkaç yıldır kullanıyorum. Görünüş olarak Macbook muadili, sistemsel açıdan da tek bir sıkıntı bile yaşamadım. Daha önce hiç Mac kullanıcı olmadım fakat ne için kullanacağınıza göre küçük bir nüans olmakla birlikte bir bilgisayara bu kadar para vermenin anlamsız olduğunu düşünüyorum şahsen.

Windows işletim sistemiyle kıyaslayınca pratiklik anlamında macos çok geride kalıyor bana kalırsa ama cihaz kalitesi anlamında M3 Air kesinlikle çok ileride. Çok sağlam, çok şık, çok stabil..

Yalnızca windows'da çalışan alternatifi olmayan kullandığınız bir yazılım yoksa macbook alıp geçiniz. Eğer windows kullanmayı gerçekten biliyorsanız macos'a da randımanlı adapte olmanız 1 hafta taş çatlasın 2 hafta sürer. Bence daha da rahat edersiniz. Çok daha uzun ömürlü olacağı da garanti gibi bişey özellikle apple kendi işlemcilerini üretmeye başladıktan sonra işletim sistemi desteğinin daha uzayacağını varsayanlardanım. (İntel olanlar genelde 7-9 sene verimli çalışıyordu)

Mac aldım ama kullanamadım diyen insanların büyük çoğunluğu zaten windows da kullanmayı bilmiyor ezbere iş yapıyor, geri kalan kısım da kullanmak istemiyor :D

ne bilgisayar alayim sorusunun tek bir cevabi var. macbook, imac, apple ne uretiyorsa o.

geri kalanlarin hepsi taviz. yani apple alacak paran yoksa yonelmen gereken urunler. paran varsa apple. bitti.

Sirke, karbonat gibi doğal temizleyiciler kullanmanı öneririm. Bir de yüzey temizleyici mendiller var onlar da pratik oluyor. Doğada çözünebilen, vegan ve cruelty free olanları kullanıyorum.

- Buharlı temizleyici tavsiye ederim, kolay kolay bozulan bir şey değil zaten ev için yatırım bence. Koltuk, yatak temizliğini vs bu şekilde çok rahat yapıyorum. Yer için her günlük temizlikte çıkarmaya üşeniyorum ama detaylı temizlik yapılacaksa çok etkili oluyor.
- okaliptüs ve limon yağı küçük şişelerde satılan esansiyel yağları yer temizliğinde kullanıyorum birkaç damla ev çok temiz kokuyor hem de gerçekten dezenfekte ediyor.
- benim en çabuk batan hep mutfak oluyor, o yüzden mutfak için cırt cırtlı çıkan ucuz yer mopları var. Bazi çıkıp elde yıkanıyor hemen. Mutfak battığında hemen onla silip temizliyorum vileda kovası vs olmaması bakımından pratik oluyor.

arap sabunu var bende ama asla çamaşır suyu etkisi yapmıyor. ben şöyle yapıyorum benim ev epey uçmak üzereydi.

geniş tenceryle su kaynattım ama onu tüpün üzerinden hiç alma, kaynasın dursun. eline eldiven geçirince yanmıyor ellerin. içine az çamaşır suyu ve bulaşık deterjanı koy. birde büyük bulaşık süngerleri oluyor. tabi rahatsız olursan ağzını burnunu sar, camları aç. çünkü ben çamaşır suyu alerjim var. o süngeri batır sil, önüne neresi geliyorsa, batır sil batır sil.
en son birde durula.

farklı tencereyle aynı işlemi diğer yerlere de kullanabilirsin. yalnız bu sefer sakın onu mutfakta kullanma.

tozlar için ilbeys veya pella bezler var. durulama kurulma gerek yok.

buharlı alet benim de var ama asla bir yağ çöz etkisi yapmıyor. çok kirli olmayan evlerde biraz işe yarıyor gibi.

Klozet: Benimki gibi aşşırı kireçten muzdaripseniz, porçöz, süngerin yeşil tarafı ve çift kat ameliyat eldiveni, kireç izleri için yeterli.
Normal zamanda iç temizlik domestos beyaz kapak ve tuvalet fırçasıyla.
Su haznesi için bir miktar çamaşır suyu döküp fırçayı da içinde bekletip sonra fırçayla temizlemek hem fırçayı hem klozetin su haznesini temizlemek için yeterli.
Klozetin kapakları ve dışı için Asperox sarı güç ve sarı bez.

Duşa kabin içi, Yine kireç sorunundan Asperox mavi güç ve süngerin yeşil tarafı. Kullanırken de maske. Her duş sonrası da el çekçekiyle temizlik.

Benyoda duşakabin, klozet içi ve lavabo içi dışında bir yere su değmez. Lavabo içi dışı, dolap iç ve kapakları, duvar fayansları için sarı güç ve sarı bez. Az vahim hallerde HighGenic silikonlu ile sihirli bez. Daha az vahim hallerde ıslak mendil.

Cam, ayna, dolap, sehpa, çerçeve, silikonlu temizleyici ve sihirli bez.

Mutfak eviye, ocak, fırın dolap, davlumbaz vs.: sarı güç ile bulaşık süngeri, yetmezse sihirli sünger, Ocakta sihirli sünger yetmezse ve fırın içinde ve davlumbaz filtresinde HighGenic fırın temizleyici

Anlık temizliklerde: Islak mendil.

Zemin için, Robot süpürge, üstüne parex tornado ile iki kapak Asperpx zemin temizleyici, üstüne sihirli mob

robotu temizlemek için ve koltuklar için normal elektrikli süpürge

Koltuk silmek için: www.rossmann.com.tr

Tuvalet için: www.rossmann.com.tr

Cam silme için: www.rossmann.com.tr

Ocak ve yağlı yüzey için: www.rossmann.com.tr

Mutfak lavabo ve tezgahı dezenfekte etmek için: www.carrefoursa.com

Lavabo ve musluk ovalama için: www.rossmann.com.tr

Banyo için: www.hepsiburada.com

duş kabini için eğer düz yüzeyse her duş sonrası minik silgeç ile duvarlar dahil suyu alırsanız uzun süre temizlik ihtiyacı olmuyor.
olduğunda da mikrofiber bir beze az miktarda kireç çözücü döküp sıkıp, siliyorum. kendi kendine kurumakla birlikte iz bırakmıyor. şu an için bulduğum en başarılı çözüm bu oldu.

koltuklarda mikrofiber bezi kapatacak büyüklükte tencere kapağı kullanıyorum. sıcak suda erittiğim bulaşık mak deterjanı ile koltukları siliyorum. su kapkara çıkıyor. şaşırtıcı. elle silince bu kadar olmuyor nedense.

çok iyi silen ve üzerine klorak dökülmüş bir el havlusunun ortasını geldim ve büyük silgeçe geçirerek duvar, dolap üstleri ve zeminleri siliyorum.
tabi ele alıp sıkmak ve takmak gerekiyor ancak bu temizlik kalitesinde epey level atlattırdı benim için. arap sabunu kullanıyorum. eğer koku isterseniz esansiyel yağ ekleyebilirsiniz. lavanta yağı önermem. çünkü insanı yalnızlaştırıyor.

en muhteşem temizlik malzemesi olarak da meşe külünü tavsiye ediyorum. sözlükte bile var nasıl elde edildiği. tüm yağlı yüzeyler, fırın tepsileri ilk alındığı hale dönüyor. ocağı ve davlumbazı ilk sildiğimde şaşırdım, yeni bir eve taşınmışlık hissi gelmişti.

camları da önce temiz su ile bezle siliyor ardından alaman üsulü yine silgeçle tamamlıyorum. neredeyse iki haftada bir sildiğim için de çok sıkıntı olmuyor. işte o rahatlıkla da camlardan sonra tozları alıyorum. beyaz sirkeli bez ile silince geç tozlanıyor diyorlar.

yine de eve gelen yardımcının temizliği bana daha iyi görünüyor. sürece dahil olmadık diye mi bilmiyorum ama çözemedim de.

saçlarımı çabuk uzatsın diye biberiye kaynatıp duştan sonra döktüğüm için giderin etrafı sararmıştı. bunun için de going zeero'nun beyazlatıcısını kullandım duş zemininde. çok başarılı.

www.istanbulpazarcilarodasi.com

Pendik pazarı var ama kalabalıktan ölebilirsin ve sabahın köründe tıklım tıklım başlıyor kalabalık :D ben pazara gitmedim ama yolumun üstünde olduğu için cumartesi günleri bu yoğunluk nedeniyle yolumu değiştiriyorum o derece bir yer, büyük bayağı.

Pendik sahilindeki pazar +1

İnanılmaz büyük bir alan, sayısız tezgah ve miting kalabalığından hallice bir insan grubu... Birkaç sene önce sırf pazar için kalkan mavi dolmuşlar vardı, ziyaretçisi o derece boldur.

Girişe geliyorsun, arkadan ittire ittire dolaştırıyorlar sana tüm pazarı ve istesen de aradan çıkamıyorsun. Müthiş keyifli bir aktivite, göze alabirsen dene derim.

sahrayıcedidde de cumartesi günü kuruluyor.

maps.app.goo.gl

sahrayıcedit pazarı +1 yenisahra metro durağından erişilebilir

Kaç gün sürüyor bilmiyorum ama hormonlarınla oynamaya değmez diye düşünüyorum. Sen bilirsin.

Hormonlarınızla oynamaya değmez +1

Tampon kullanın hem rahat hem hijyenik.

Yoğun kanamanız olmayacaksa tampon öneririm. Alışkın değilseniz tampax markasının uygulaması kolay aplikatörlü olduğu için. Son deniz tatilimde tamponla idare ettim, bir sorun yaşamadım.

Al bence, kafan rahat olsun, tuvalet aramakla uğraşma.

Ben hep kullanıyorum, çocuğum olmazsa haber veriirm ;)

Primolut glb ismi

Hormonlarınla oynamaya asla değmez +1 Ben kullandıktan sonra bir yılda ancak düzeltebilmiştim. Herkesin bünyesi aynı değil, bu riske değmez. Tampon kullanırsın, regl kabı bile olur ama hiçbir şey sağlığından önemli değil.

Ben bu yaşıma kadar toplamda 3 kere (tatil döneminde) kullandım. Bende herhangi bir yan etkisi, aşırı ağrısı, ne bileyim sonrasında düzensizliği vs olmadı. Sadece gününü ileriye atti ama bu kişiden kişiye çok değişen bir süreç. Benim regl dongum de normalde çok düzenlidir, hiç sorun da yaşamam zaten.


Primolut-n gibi bir ismi olan ilaç almıştım. Eczaneden, reçetesiz alınıyor. İlacı bıraktıktan 2 gün sonra da regl oldum her seferinde.


Dediğim gibi yatırım tavsiyesi değildir ama bende hiç sorun olmadı.

Al ne olacak, en fazla ne olabilir? :)

Alma. Tampon kullan. Tatilde regl oldum ilk kez denizde tampon kullandım. Hicbir sey olmadi.

Arkadaslar ben yazin reglin yasaklanmasi gerektigini dusunenlerdenim :)
Zaten tampon olmasa hic cekilmez yazin ama ben onla da rahat etmiyorum. Hele suya hayatta girmem o sekilde.
Fraise duymak istediklerimi yazdi.
Alicam ilaci sansimi denicem

Patronum Dr o ve kızı eğer ki tatillerde denk geliyorsa her seferinde kullanıyorlar. Onlarda yan etki yaptığını görmedim. Kişiden kişiye değişir ama benim denk gelse bende kullanırdım.

iki ya da üç kere kullandım. şişkinlik harici bi rahatsızlık yaşamadım. ama sizde farklı bi yan etkisi olur, onu bilemem.

geçen iki günlüğüne havuzlu tatile gittik. regl oluyordum, tampon kullandım. sorun yaşamadım ama sürekli değiştirmek gerekiyor vs sıkıntılı biraz. ama asla sızma vs olmadı hani bu da aklınızda olsun.

zaten piyasada tek ilaç var, eczacı da onu verir. yalnız regl başlamadan önce kullanmanız gerek. başladıktan sonra kesmez.

Bende de bu yıl aynı problem var.
Bu konularda herkesin bünyesinin verdiği tepki farklı olur.
Daha önce geciktirici kullanmıştım ve bende çok işe yaramadı her gün az da olsa gelmeye devam etti bu yüzden bir kez de erkene çekmeyi denedim.
Ondan daha memnun kaldım.
Bu yıl da hem tatilim uzun süreceği için hem de geciktirmeden memnun kalmadığım için yine erken olması için aldığım haptan aldım onu kullanacağım.

Hanımefendilerin olduğu yerde akıl vermek haddimize değil bunun farkındayım ama şunu belirtmeden de geçemeyeceğim: Adet geciktirici ilaçların hormon döngüsüne bir etkisi yok, yani yumurtlamaya vs bir etkisi yok yumurtlama devam eder sadece rahimiçi tabakasına etki ederek kanamayı önler, ilaç kesildikten birkaç gün sonra da kanama aynı şekilde devam eder. Dediğim gibi bu yöntemin hormonal sisteme bir etkisi yok haliyle ileride yaşanacak yumurtlama döngüsüne ya da çocuk sahibi olmaya bir etkisi yok, bunları mesela Ella gibi ilaçları doğumkontrol yöntemi olarak kullanan insanlar yaşayabilir çünkü bu tip ilaçlar gebelik sürecini geri çevirebilmek için hormon sistemini tamamen tersine çalışacak şekilde düzenler, yani ilaç içeriğindeki progesteron hormonu yumurtlamayı engelleyerek gebe kalınmasını engeller ama regl geciktirici ilaçlarda progesteron hormonu bulunmaz, yukarıda da dediğim gibi yumurtlama aynen devam eder sadece kanama olmaz, o nedenle hormonal sisteme de bir zararı olmaz. Ek olarak bu ilacı regl döngüsü başlamadan 4-5 gün önce kullanmaya başlamak gerekir, yumurta kapıya dayanıca kullanıldığında kanama devam edebilir diyerek konuya uygu bir kelime şakası yapıp cevabıma bir son vereyim. Geçmiş olsun.

Eczacımın kontrolünde ilaç kullanmama rağmen inanılmaz acı çektim. Regl olmuyorsunuz ancak reglinin tüm semptomlarını yaşıyorsunuz... Yaklaşık 5 / 6 kilo kadar büyüdüm, ayak bileklerim normalinden 4 katı kadar şişti, yürümekte de yüzmekte de zorlandım. İlacı bıraktıktan 3 gün sonra regl başladı ve korkunçtu. 1 ay evveldi bu ve evet maalesef ben çektim, siz çekmeyin derim. Açık net bir daha asla diyorum.

regl mayosu?

ah hayır, hayır, hayır!!!!

bedenin ritmini bozmayın ne olur! rahim bilgeliktir.

menstrual kap kullanmanızı tavsiye ederim. ben unutuyordum bile içimde olduğunu. 48 saate yaklaşmışken "ya bi dakka ben regl olmuştum" deyip koşarak tuvalete gittim. o kadar rahattı.

ilk birkaç dakika içinde konumunu çözersiniz. ilk seferde tam oturtmama olasılığına karşı, bu olmadı deyip atmayın.

ben şunu diyebilirim. 20 sene boyunca pcos ve akne tedavisi için bana dayadılar hormonu. depresif, saldırgan ve iğrenç bir insandım o süre boyunca. rahmin bilgeliği ile tanışınca bıraktım ve ne pcos kaldı ne akne. ben çok çektim. 3 gün için ritim bozmaya gelmez. toparlaması seneler ve hatta nesiller alabiliyor.

Bir sürü İzmirli var bende dahil. İstesen yollariz kargoyla.

Off topraktan ve bravo patisserie ikisini de aşırı özledim.

Soruya cevap değil belki ama bir gün yolun istanbula düşerse Day day pastanesinden kuru pasta yemeni tavsiye ederim. A
İnanılmaz..
.

izmir ankara gidip geliyorum sürekli
getir götürünü de yaparız. sen iste yeter ki.
neredeymiş bunlar bir bakayım gelirken getirmeye çalışayım yolum düşerse sana

İzmirle içli dışlıyız ilk defa duydum.bir sürü daha ünlü pastane var izmirde.

Karekodlu alinabiliyorsa o da olur muhtemelen.

E devletten hizmet dökümü alabilirsiniz. Karekodlu da veriyor.

Karides için file markette çok güzel seçenekler var bir gün alıp youtube videolarından deneyebilirsin. Ben kalamarlı cips yemiştim aşşırı lezzetliydi bu olaydan sonra deniz ürünlü bütün cipsleri filan merak etmeye başladım yediğim en değişik tatlardandı. Cipsi alırken kalamarlı olduğunu fark etmeden almıştım; fark etsem kesin almazdım ama iyi ki yanlışlıkla almışım dedim çok lezzetliydi. Mooncake hiç yemedim orijinalini çok merak ediyorum..

kalkan baligini merak ediyorum ama mevsimi kisa yakinmis ve o zamanlarda turkiye'de olmuyorum neredeyse hic.

bir de su lobster roll'lari merak ediyorum.

Siyah fasulye eriştesini yedim, hiç beklediğim gibi bir tat değil çok da rahatsız oldum tadından. Niyeyse.

Bazı meyveleri merak ediyorum ama yeni tatlar denemekten çok en sevdiğim tatları yemeyi seviyorum galiba.

yemek yemeyi çok seviyorum. değişik şeyler de çok deniyorum ama çok stressli geliyor. Hiç bir zaman ilk seferde hapur hupur yiyemiyorum. o yüzden en merak ettiğim diye bir şey yok. tedirgin ediyor. japonya da yılan balığını denemeye cesaret edemedim mesela. merak ediyordum ama olmadı.

Keşkek

Yunan feta peynirini merak ediyorum çünkü bu peynir koyun sütünden yapılıyor, türkiyede özellikle batıda çoğu insan koyun peynirini kokuyor diye yemez ama türkiyedeki menülerde ve tariflerde çok yaygınlaştı, feta peynirini nasıl yiyorlar diye merak ediyorum

durian'ı merak ediyorum. görsem bir yerde alıcam ama ithal edilen bir meyve değil sanırım.

Yıllar önce kiviak diye bir grönland yemeği görmüştüm. Bir tür deniz kuşunu avlayıp üzerinde hiçbir işlem yapmadan fok derisi içerisinde dış mekanda 8 ay civarı fermante edip yine sonra yine hiçbir pişirme işleminden geçirmeden tüylerini yolup yiyorlar.

Kokusu ve tadı olgunlaştırılmış peynire benziyormuş. O zamandan beri merak ederim. Bir de hakarl, bu da kontrollü şekilde çürütülmüş köpekbalığı eti.

İşin kötüsü bunlar internetten falan getirelecek şeyler değil. Yerine gitseniz bile bulması güç. Napıcam bilmiyorum.

Karides ciddi anlamda her yerde var, neden yemediniz ki?

Geyik eti.

ben kobe eti ni merak ediyorum. dünyada 3-5 sayılı zengin yiyebiliyormuş.

Malaga, cordoba, granada
Bir sehri base yapip oralardan günübirlik diger sehirlere gidebilirsiniz

Gidilir, harika bir şehir. Sonsuz +1 cordoba, granada, malaga. 4 şehir de çok güzel.

sevilla lizbon arasi 5 saat falan otobusle. gecen yil oyle bi sey yapmistim. oneririm.

sevilla cok guzel bir sehir, cevresinde gidilebilecek ortalama 1,5 - 2,5 saat mesafedeki yerler olarak cadiz, tarifa, ronda, malaga, granada ve cordoba var. konaklamanin tamamini sevilla'da yapmayacaksaniz 1 gece de ronda'da kalmanizi tavsiye ederim hatta. gunduz gezmesi hos bir sehir olmakla birlikte gece manzarasi ayri guzeldir. sevilla'da bir gece de mutlaka bir aksam da flamenko gosterisine katilin.

duyuruyu takipteyim.

gidenlerden daha çok tavsiye gelirse çok makbule geçer.

Sonsuz +1 araya ronda yı da ekle
Gidilir güzel yerler

Imkan varsa ronda kesin.
Marbella zengin tatil bölgesi ben gitmedim ama futbolcular falan hep orada.

Pegasus Sevilla uçuşu açmış yeni gördüm değerlendirmek lazım.

Acayip güzel şehir. 2 gün verilir

Yaz mevsimi hariç kesinlikle gidilir çöl sıcağı var bu mevsimde. 2 tam gun ideal 3 ve 4. gun de keyif alınır.

Samsonite kesinlikle alma pişmanlıktır.
Daha ilk seyahatimde tekeri kırıldı.

İstanbuldaysan Eminönü Mercan yokuşuna git, tam adres veremeyeceğim ama orada yerel üreticilerin mağazaları var biz birinden beğenip 3lü set + 1 büyük daha almıştık. O dönem Boynerde tek valiz 3000 falandı biz 4 valizi 3000 küsura almıştık. Kaç kere yurtdışı uçuşunda kullandık bi problem yok mesela. Bir aksamı bozulsa bi gittiğimde gider tamir ettirir veya o parçayı alırım üreticisi orası :)

samsonite çok güzel valiz

Bana kalırsa Samsonite ya maddi durumu iyi olan birine, ya da valizi çok kullanan ama valizin kırılma tehditi olmadığı durumlarda alınır. Mesela Havaş otobüsündesiniz, Samsonite valiziniz bagaj koluna denk geldi ve kapattılar çat diye kırıldı, üzer. Örneklerini gördüm. Sıradan bir ikame bagaj teklif ederler, uğraşılmaz da.

Zamanında 3'lü set, sert malzemeden valiz aldım. Harika değil, bir süre sonra tekerleri takılmaya falan da başladı ama makul bir süre iş gördü.

Soruya cevap vermemişim. Neden bu kadar pahalılar tam bilmiyorum. Tahminlerim, tasarım, arge, reklam, marka algısı, kalite vs diye düşünüyorum. Yurtdışında bariz daha ucuzsa, bir de Türkiye'deki niş ürün pazarının çılgınlığı.

eksisozluk.com

samsonite pişmanlıktır. Satış sonrası hizmeti yok desen yeri.

Türkiye'de zamanında YKM'de falan satılan, iyi kabin valizi üreten IT Luggage var. 10 yılı geçti ne tekeri ne başka bir yerinden sorun çıkartmadı bana. Türkiye pazarında hala satış yapıyorlar mı ama bilmiyorum.

samsonite ın da kalitelisi ve ucuzu var, bazı serileri gerçekten çabuk bozuldu, ben bez valizlerin daha dayanıklı olduğunu gözlemledim.

valiz degil samsonite bakinca oyle olabilir. yani turkiye'de bir sekilde luks algisi olusmus markalara (luks olmasa bile) millet hucum ettigi icin o spesifik markalarin fiyatlari ucuk oluyor.

ote yandan 12-13 sene once dekatlon'dan aldigim markasiz valizi hala kullaniyorum mesela. ogrenciyken almistim, pahali bir sey almis olamam. markadan uzaklas yani.

@arbre

Fare espiri olsun diye yazmistim

Meksikaya turkleri almiyorlar hocam artik yoksa tabiki super olurdu o aksana hakimim. Ama hirsiz vs cok

Peru nun avantaji şu

aksan ve konusma hizi cok anlasilir
Fiyatlari iyi
İnsanlari cok sakin ve iyi
Tarih vs guzel
Sahili vs var
Yemekler cok iyi
Machu Picchu gorme hayali
Bu sekil diyelim

dil okulu bursları olabilir başka ülkelere de bakabilirsiniz

Lö tavuk eau de toilette.

Kokusunu alır almaz çılgına dönüyorlar.

Kedi kokaini diye tabir edilen bisi var, kediler onu koklayinca kendinden geçiyor.

2,5ü oynadım ama aklım 2,5ü&ms2 de güzel oranı var :)

dinamo minsk-anderlecht kg var
lugono-beşiktaşım 3.5 üst
Molde-Elfsborg kg var
Hacken-Heidenheim 2.5 üst
St. Gallen-Trabzonspor kg var
PAOK-Shamrock Rovers 2.5 üst ve 1
şöyle bi kupon yaptım ama 1-2 maç elemeyi düşünüyorum. siz de atın kuponları da dostluğumuz pekişsin

ben sadece bjk için oynucam ama yüksek meblağ-düşük oran mı yapsam, düşük meblağ-yüksek oran mı yapsam onu düşünüyorum.

meblağları söylemicem, bikaç alttaki duyuru gibi dalga geçilmesine yol açmim xd

allah affetsin karşılıklı gol yazdım

@cisimcik, abi dinamo minsk çok kötü bi takım, anderlecht klasik belçika takımı şerefsizliği yapmazsa dağıtır geçer gibime geliyo. maç da belarus'ta değil zaten kendi evlerinde bile oynayamıyolar

chelsea, fiorentina ve bjk macina 2,5+ girildi :) gelince komisyonumu isterim

@sweet bi tane de senin kuponu yapcam

Lugano yenilmez bjk de boş bir hava var patlayacak o

kg var + bjk kazanıra yüklü girdim

@respect, senin yüzünden kuponum yattı.. 2,5 oynucaktim ms2 de oynadım sen deyince...

@sweet......

@abuzer sorma chelsea bitirdi beni de 2-0 da kaldı şaka gibi

eğitimin benim kariyerim ile uygunluğunu yazardım

egitimi almaya neden uygun bir aday oldugunuz ve bu egitimin sizin kariyerinizde yapacagi etki ilk bakista 2 temel konu sanirim. ayrica biraz info verirseniz chatgpt'den güzel fikirler cikabiliyor bu konuda.

chatgpt +1

aynı soruyu sormak için açtığımda bu duyurunun karşıma çıkması?

benim de Istanbul'da bekliyor diyor. 35 euro civarıydı, Çin'den. seninki ne kadarlık?

ne yapmak lazım bilmiyorum, öğrenirsem yazayım.

Aynı soru dün de soruldu. Hep beraber ümitle bekliyoruz.
(git: 1589647)

Bununla ilgili aciklama yapildi. Problem yasamayacaksiniz

çıkmaz. Nvidia SLI desteğini bıraktı, ikisi paralel çalışmayacaktır. Boşa masraf yapmış olursun.

ikisi paralel çalışmasa bile birini bir uygulamaya diğerini başka bir uygulamaya tahsis edebilir miyim?

teoride yapabiliyor olman lazım ama çok uğraştırır. diyelim ki render vs alacaksın, bir kartın vramine render işlemi vs. gelecek, diğer karta renderdata gelecek, pipeline kurmak bile can sıkıcı olacaktır. iki kartı ayrı görevlendirsen bu sefer de işlemci darboğazına takılma ihtimalin var. Fantaziye girmektense 2x 4060 parasına alabileceğin daha iyi bir ekran kartı almak daha mantıklı olur.

Yurtdışı kayıtsız telefondur

Yurt dışı kayıtsız 15 pro max'ler 40-42 bandında gidiyor. O fiyata kayıtsız olma ihtimali yok. İthalatçı garantili olabilir ya da Türkiye garantili de olabilir hepsiburada'da bile 81-82 bin tl. Apple'ın kendi sitesindeki fiyatlar piyasa fiyatı olmuyor zaten. Genelde diğer satış kanallarına daha uyguna veriyorlar.

çok absürd bir fiyat değil. birkaç ay önce hepsiburadadan alınıyorduk 78e. ya ucuza alıp satıyorlar ya da ithalatçı garantilidir. imei ve seri no sorgulaması yapabilirsin güvenmiyosan. imei sorgulama ile tr cihazı olup olmadığına bakarsın. seri no ile de garantisine bakarsın.

Bir şekilde taksitli senetli falan alıp satanlar olabilir

Şerefsizlik ihtimalini bilmem de zaten ederi o kadar. Apple genelde pahalıya satıyor. Akakçe'de 68 bine satanları görüyorum.

14" ve altı, adaptör dahil ağırlığı 1.2 kg civarında olan cihazlar.

Macbook, Macbook Air, Dell XPS serisi, Acer swift 3 ve 5 serileri. Büyüdükçe ve ağırlaştıkça dert oluyor cihazlar.

Asus zenbook 1kg ve super inceydi sanirim

macbook air.

lenovo x1 carbon

14" ve altı genişlikte ekranlara bakınız.

olmaz, eu beklemesin diye yapılan bir şey, yoksa her şey aynı

edit: biz giderken, bebekli/çocukluları önce aldılar, sonra eu sonra schengen+yeşil pasaportluları sonra da kapıda vize ile gelenleri ama kapıda vize gelenler için ekstra işlem var galiba evrak falan dağıtıyorlardı isimleri bağırıp

günübirlik gelen var mı diye de seslendiler.

Evli olsanız olur da (biz öyle yapıyoruz) kız arkadaş olunca emin olamadım.

hariç

Tissot aynı metal bileklikleri bir sürü saatte kullanmıştır muhtemelen, birkaç saatçiye sorarsanız ellerinde fazladan bakla olabilir.

Yetkili satıcı ve servisler ek bakla ya da bütün bileklik de getirir muhtemelen ama gereksiz pahalı olur sanırım, yine de sormaktan zarar gelmez.

Bunun dışında Aliexpress vb. sitelerde uyumlu metal bileklik satıyorlar ama kalitesi nedir bilemem.

Seni o aşağı gördüğün insanlardan üstün yapan ne ki? Zaten üstün olsaydin iltica etmene gerek olmazdi, o zaman değilsin.

Evet zorunlu. Türkiyede ki gibi elini kolunu sallaya sallaya gezme olayı yok. Suri Afgan Pakistanlılarla afrolarla aynı kampta kalınıyor. Zaten güzel ülkemin yerle bir olan imajı yüzüne Almanların gözünde digerlerinden bir farkın yok

Abi hem Afgan’larla Afrikalılarla birlikte iltica ediyorsun hem de onları küçük görüyorsun. Bu Türk insanının ırkçılığı kadar iğrenç ırkçılık çok az var dünyada.

Afgan, suriyeli, pakistanlı ya da Afrikalılarla kalmanı tavsiye ederim. Bu durum Avrupa'ya daha kolay alışmanı sağlar. Diğer türlü çok zorluk çekersin.

Avrupa, ABD gibi ülkelerde bizdeki şekilde ırkçı yaklaşımlar hoş karşılanmıyor.

iltica etmeden once sartlari arastiran birini ilk defa goruyorum.

iltica genelde canini kurtarmak icin yapilan bir sey. seni zaten muhtemelen geri yollarlar bosuna ugrasma.

Kamp zorunlu ama Almanya kampları iyi diyorlar. Bazı ülkeler mültecileri adalarda tutuyor ve bildiğin işkence yapıyorlar vazgeçmeleri için.

Almanya mülteci kampı senin evinden daha konforludur.