Ekşi Duyuru

kilit açma konusunda bilgim yok ama o işlere hiç girmeyin, pilot belgesinin hiçbir anlamı da yok bu arada. her halükarda 250 gram altı bile olsa uçuşa yasak bölge için izin almanız lazım.

shgm’nin sitesinden haritaya bakın, muhtemelen kıpkırmızı bir bölgedesiniz yani uçuş yasağı var. risk alıp uçmak sizin bileceğiniz iş ama ben olsam drone’u satardım.

kısa cevap; uçuramayacaksınız.

drone'u almadım zaten, öncesinde araştırıyorum. ben de sizinle benzer bir sonuca ulaştım almaktan vazgeçtim. teşekkürler.

Türkiye'de her boyutta drone yasak malesef.

Kilit açma için önce Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden izin almak gerekiyor, bunun içinde mali yükümlülük sigortasından IHA profesyonel lisansına birçok belge isteniyor.

Yani işin özü Türkiye'de drone kullanılmaz, DJI Mavic cihazımı yıllar önce bu nedenden sattım Türkiye'de ikametim varken.

Bu konuyla ilgili ilginç bir olay aktarayım. NatGeo bir belgesel çekimi için Boğaz Sahnesi çektirecekti uzun süre uğraştılar ama izin alamadılar. Sonradan Kültür ve Turizm Bakanlığı devreye girip öyle aldırdı.

Ha uçmanın yolu var mı?Var. Kaçak olarak çatılardan veya sote yerlerden uçan çok var. Hatta Marmaris'te su sporları satıcıları izinsiz kafaya göre uçup çekim yapıyorlar.

olur

3 yıl boyunca pasaportuna başka telefon kaydedemeyeceğin de aklında olsun. aranızdaki muhabbete göre enişteden 2 bira, yemek, bir miktar para vs artık aklına ne gelirse talep et, bedavaya verme.

artık doğrudan savaş olmaz, ülkelere çok maliyetli bir yük, onun yerine vekalet savaşları var

amerikanın ukrayna üzerinden rusya savaşı

iranın çeşitli örgütler üzerinden israili sıkıştırması gibi

Tabi ki de savaş ama şu fark var. Hamas denilen yapı tam anlamıyla devlet halini almamış bir Filistin hükümeti zaten. Askeri özellikte taşıyor malum.

Yine Filistin toprakları BM tarafından da tanınıyor Çin tarafından da Rusya tarafından da.
Bir de batının yüz yıllardır huyudur ki,
.taraflara çözüm için söz verir, .kritik ve olay çıkması muhtemel hususları ortadan kaldırmaz,
.yerine göre olayları yatıştırır,ama kesin çözüm sunmaz.
.ve bu diplomatik fasid daire(!) bu döngüyle böylece devam eder.

İran'ın geçmişine bakılırsa İslam adına hiç bir gayrimüslim ülkeyle savaşmışlığı yoktur. Geçmişte Ahmedinejad'ın bir açıklamasında:
- biz olmasaydık abd buralarda rahat hareket edemezdi.. türünden açıklaması var. Ve yine son saddamın devrildiği Irak-ABD Savaşı'ndan sonra ABD bölgeyi İran'a teslim etti. Irak halkına batı eliyle verilecek olan o sözde özgürlük gelmedi ve aksine halk daha beterini yaşadı.

İran burada görünürde Filistin'e destek verse de ben olaya biraz daha şüpheyle bakıyorum. Şu süreçte Türkiye'nin bölgede etkin olması hiç işine gelmez.

Daha kötü senaryo ise ABD'nin bölgede daha çok askeri olmak yerine diplomatik olarak temas halinde olması planları vardı yakın zamandaYine gemilerle geldiler ki İsrail devletinin buna çok ihtiyacı vardı.
Ayrıca bölgede diğer Arap ülkeleri ile "normalleşme çabası" vardı. Suudlar bunu şimdilik askıya aldı.
Kendi yönetim kademelerinde sorunlar, netenyahu hükümetine bir çok eleştiri zaten mevcut.

Gazzeyi artık istedikleri gibi dümdüz ederek ve istedikleri kadar kan döktükten sonra kendi iç sorunlarına da bir süre sonra mecburen döneceklerdir.
Yine de bu son olaylar Filistin devletinin kurulmasını daha da hızlandıracaktır. Hamas ise farklı bir isim alabilir veya dönüştürülebilir.

Abd' in yaklaşan seçimleri ve diğer iç sorunları derken Orta doğu, Çin, Rusya ve hatta Avrupa'ya ayar verme çabası, Ukrayna'ya olan maddi desteği, artık kendisinin diğer ülkeler tarafından eskisi gibi dinlenmemesi, neredeyse 20 yıllık süre harcadığı Afganistan'dan yenik ayrılması asla eski gücünde de olmadığının göstergesi.
Tarihine baktığımızda ise tek başına girdiği hiç bir savaşı kazanamaması, gücünü kendi çalışması ile değil de medya, sömürgeleri ve Hollywood filmleri yoluyla sağladığının göstergesi.

Her filmin sonunda da yazan ise:
- the end -

israilin el altından desteklediği büyüttüğü hamasın saldırısıyla filistini tahliye ettirdi işte haması bahane edip. tiyatro her şey. olan insanlara oluyor

Aslında "Şu Çılgın Türkler"in ve "Kurtuluş"un ilgili bölümlerinden de pasajlar okumak mümkün, bu kitaplarda savaşla ilgili çok ciddi ayrıntılaron verildiğini biliyorum.

Bunu internet üzerinde (mesela zoom) bir program olarak hazırladan ben katılırım. Belki bu bir çalışma grubu bile olur. Şahane olabilir.

Bunu bizim hoca lisedeyken yapmıştı. Bir de müdür nutuk hediye etmişti. Teke tek’e Selim Erdoğanın katıldığı bölüm de güzel.

var. muhasebeciyle görüşürseniz sizi aydınlatır ve gerekli evrakları tedarik eder. annemin adına aldığım kamyoneti ben kullanıyorum annemden kendime kiralık gösterip araç masraf ve mazot fişlerini gider gösteriyorum.

Çalışmak yıpratıyor insanı.

sana verilen para=deger. az sevilip hayvan gibi fedakarlik yapmak gibi bi sey enayilik mi sana kalmis cunku callsarak fazla tatmin oluyo olabilirsin. benim icin kesinlikle enayilik. hakkindan az para almanin anlami=birilerinin havadan cebini doldurmak yani baskasi zengo olsun diye daha iyi calisiyosun sonra da yorulacaksin

Senin düşüncen doğru.
Atatürk'ten geliyor;
Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.
Emeğinin karşılığını alamadığını düşünüyorsan ya zam istersin ya da ayrılırsın işinden.
Görevi iyi yapmak başka olay, bunun maddi değeri bambaşka bir olay. Herkes bu ikisini aynı gördüğü için tembel, hasut, geri kalmış bir toplum olduk.

Uluslararası şirketlerde çalışmayı hedef edinin. Özellikle Amerikan, Alman, Japon.

Bu ozelliklerinizle hem rahat eder, hem de başarılı olur ve para kazanırsınız.

Enayilik falan değil. Haklısın burada.
Az çok bir işyerinde gerçekten kişinin yaşadığı bazı haksızlıklar sebebiyle işine karşı gereken önemi vermemesini, motivasyonsuzluğunu anlarım. Bu ayrı konu.
Diğer yandan normal koşullarda gevşeklik, tembellik ve kişinin kendi rahatlığına verdiği önemden dolayı iş yapmamazlığı ise artık bir tür hobi ve cidden bulaşıcı bir nitelik taşıyor.

Buna benzer şeyler yaşadım. Çoğu insanımız ucuz yollu, az emek vererek, az iş yaparak çok kazanma derdinde.
Verilen para kadar çalış.. demeden az evvel işssizken, ne iş olsa yapıyorduk oysa.

Ürün aldığımızda "f/p" değerine dikkat ederiz. Çalışma hayatında ise kazanma ölçütümüz:

az iş / prim+ikramiye+fazla mesai+iş yerinden zimmete geçirilenler+ bizden biraz fazla kazanan arkadaşı aylarca kıskanmak+kredi kartları borcumu banka silse de rahatlasam arzusu+iş arkadaşından alınan borcu bilerek unutmak+ işe geç gelmek+ işten erken gitmek+ hastane gibi acil işlerimiz bitse bile keyfi olarak dışarıda fazladan bir kaç saat daha geçirip iş yerine öyle gitmek+ silsilenin üstü ile yakınlığı tamamen iş adına değil de kişisel menfaat için kullanmak, şirin görünerek onlardan takdir beklemek

abartı gelecek ama gerçek bunlar.

evinde yatağından kalkmadan, sadece dışarıdaki hayatında bir kadro işgal ettiği için aylık maaşını atm'de hazır bekleyenlerin olduğunu düşünmemek elde değil.

İşini düzgün yapmak insanın kendine saygısıdır bence.
Paran azdır çoktur onlar başka konu. Ya iş değiştir ya zam iste. Ama param az diye düzgün iş yapmamak ahlaksızlık.

Düzgün yapmak kendine saygıdır.

Parası azdır çoktur kalitelidir değildir o ayrı mevzu.

Genel yargı ise çalışmanın yıpratmasından kaynaklı.

işine önem göstermek en az tabirle iyi ahlak göstergesidir, hakkınızı alamadığınızı düşünüyorsanız gidin kendinizi anlatıp konuşun, hakkınızı isteyin.

Eğer alamıyorsanız, arkadaşların dediği gibi çalışana değer veren firmalarda ki çalışanlarına şirket hissesi veren firmalar bile var, bu firmalara girmeyi deneyin, oda olmadıysa imkanınız var ise yurtdışında olabilir.

ülkemizde maalesef bir çok şey kokuşmuş durumda, iş yerinde yalakalar, ispiyoncular, yalayıcılar daha çok maaş alıyor.


Ayrıca bir seçenek olarak işini iyi yapan insanların kendi işlerini kurduklarında başarılı olma ihtimalleri de yüksektir, ancak tabiki tek başına yeterli değil.

enayilik değildir.
enayilik olarka gören tüm arkadaşlarım şuan benimle aynı yaşta ve sürünüyorlar. ben belki geçmişimde daha fazla çalıştım ama şuan çok daha rahat bir pozisyondayım ve geleceğim daha parlak.

Onların söylemek istediği "kendini kullandırtma, herkesin işini yüklenmene sebep olacak şekilde öne çıkma, ortalığın düzenini olumlu yönde bile olsa bozma çünkü zaten hepimiz kullanılıyoruz (enflasyon sürekli maaşlarımızı yiyor) bir de sen kendini gereksiz yorma, bizi de töhmet altında bırakma".

Seni de kendilerini de korumaya çalışıyorlar, bunu bizzat kardeşim yaşadı oradan biliyorum. Bir departmanın 1 haftada yapacağı işi kardeşim yarım günde bitiriyordu, ona çok fazla yük yüklediler, yaptıkça da kötü davranıp sürdüler. Gerek yok evet.

Yoksa işine saygı göstermek iyi çalışmak en doğru şey. Dengeleri bozmadan yapmak lazım. Bazen her insan senin yeteneğinde de olmayabiliyor, çoğunluk orta seviyede olabiliyor sen sırıtabiliyorsun... denge gözetmek en doğrusu.

Benim anlamadığım bazı şeyler var.

İş yerinde yaptığınız bir şeyi anlatmak ve aldığınız para kadar çalışmak ne açıdan işe özen göstermemekle ilgili ki?

İşe özen göstermek işi vaktinde ve doğru şekilde bitirmekle görünür olan bir durum. Bu saydıklarınız işi belirlenen sürede ve doğru olarak bitirmenin önünde engel değil.

"Çok çalışıyormuş gibi görün ama keyfine bak" kısmı da yanlış ifade edilmiş bence.

İşten kaytarmak ayrı bir konu ve uygunsuz. Ancak mesele hızsa işinizi hasta, sağlıklı, mutlu, üzgün her çeşit ruh halinde sürdürebileceğiniz bir tempoda yapmazsanız enerjik bir dönemde yaşadığınız parlamanın sonuçlarını, enerjik olmadığınız bir dönemde çekersiniz.

Sizin sağlığınızı kimse düşünmez @skr1292 yarın ölseniz iş yerinde yaratacağı şaşkınlıktan sonra kimsenin umrunda olmazsınız. Hal böyleyken hayatta daha önemli şeyler var.

yeteneğinin ve çalışmanın karşılığını verecek iş yeri bulabilmekle ilgili bu
mevcut işte yeni bir şeyler öğrenmiyorsan, yaptığın az iş de yeterliyse zaten çatışma yok
ama ilerleme de olmaz

Türkiye'de çalışırken böyle yorumlar duydum ama şimdi düşününce ne kadar saçma olduğunu görüyorum.

Aslinda olay doğru yerde çalışmak. Doğru yerde calisinca olay win-win oluyor. Misal şu an çalıştığım yerde durum aynen böyle haliyle isimin en iyisini yapmaya çalışıyorum ama ben buraya isimin en iyisini yaparak geldim, paramin karsiligini yaparak değil.

Örnek verirsem ilk satin alma yapiyordum ve Fransa'da memur işi gibi; sabah 9 aksam 5 bitti, iki saat öğle arası. Ama ben fazlasını yaptim, daha fazlasini öğrenmek istedim. Şirket bunu gördü ve sonrası iyi bir kariyer gelişimi.
Ama cevremdekileri dinlesem heralde hala satin almaci ya da iste key user takilip dururdum.

Bu arada iki adet yüz bin+ kisinin olduğu sirkette calistim. Ikisinde de isinizi ne kadar iyi yaptiginiz kadar bunun ne kadar görüldüğü de önemli dendi. Bu sebepten benim müdürlerim yaptığım işleri üst yönetime sunarken benim yaptığımı söylerlerdi, ben de böyle bir eğitim aldığım için bir calisanim bir şey yaparsa kesinlikle onun yaptığını söylerim hatta ben bile yapmış olsam işi beraber yaptık derim misal.

Kısacası sizin yapmaniz gereken karakterinizi dandik is yerleri için degistirmemek. Siz işini düzgün yapan biriyseniz işini düzgün yapana doğru parayi veren yerde calismalisiniz. Dediğiniz doğru ama buradaki tek sıkıntı karsiligini vermeyince ayrilmamak. Bunu yapan çok insan olduğu için boyle konusuluyor ama karşılığını alamadığı zaman başka yere geçse çoğu kişi böyle sıkıntı olmaz

Verdiğin ekstra emeğin karşılığını alıyorsan tabii ki enayilik değil.

Herhangi bir kariyer hırsı olmayan, severek yaptığı mesleğine devam eden biriyken içinde bulunduğum kurumun çalışana değer veren yapısı sayesinde çok çalıştım çünkü karşılığını alacağımı biliyordum. Ondan önceki şirketim ise öyle değildi ayrıldım.
Kadirşinas şirketteki başarım karşılık buldu, sonraki iş seçimlerimi de benzer yaptım ve 32 yaşında direktör oldum.
Doğru organizasyona doğru yatırım yaparsan emeğinin karşılığını alıyorsun, buna inandığın yerde çok çalışmanın bir zararı yok.

İşsizlik çok, rekabet çok ve herkesin arasından sıyrılmak için işini en iyi biçimde yapman lazım. Evet bunu göstermen de lazım ama bu yalakalık yapmak anlamına gelmiyor.
En çıkmaz durumda başka şirketlerle görüşüp pazardaki ağırlığını ölçerek bundan daha fazlasını yapabilir miyim, benim değerimi anlayacaklar mı diye bakıp düzenli iş görüşmeleri yaparak bi sonraki seviyeye atlayabilirsin.

benim gördüğüm herkes kaç paralıksa onun karşılığını alıyor. o sızlanıp duranların çapı aslında o kadar. eğer yerini beğenmiyorsan ve ağaç değilsen yerini değiştirirsin. eğer yerini değiştirmiyorsan veya bunun için gerekli çabayı sarf etmiyorsan aslında orada olmak senin de işine geliyor bi şekilde. benim gördüklerim sızlanıp duruyorlar ama durumlarını iyileştirmek için bulundukları şirket içinde hiç bir reaksiyon göstermiyorlar, şirket dışı fırsatlar için de kollarını kıpırdatmıyorlar. böylelerine söylenecek tek şey var. sürünün ....

hangisinin dogru oldugu sana ve senin hayatta ne gerceklestirmek istedigine bagli.

memur zihniyetli adam cok calisiyormus gibi gorun keyfine bak, ne kadar az calisirsan senin icin kardir der.

yirtici piyasa adami ise bu tazr hesaplara girmez, isin sonunda yapacagi paraya bakar. bazi aylar cok calisirsin bazi tohumlar dikersin, hemen meyvasini yiyemezsin ama ilerde donusu buyuk olur.

Artık bazı mesleklerde çok çalışmak bir zorunluluk. Eğer senin gibi çok eleman varsa, yaptığın işi yapabilecek çok adam varsa o zaman çok çalışmak zorundasın.

Başarılı bir cerrah günde 1 ameliyat yapar. Onda da bir sürü naz yapar. Hastayı azarlar, çevreyi azarlar. Kimse ona ses edemez. Böyle bir konumda değilsen sıradan bir beyaz yaka için çalışma koşullarını eleştirme hakkı yok gibi.

PTT en ucuz çıkar da asıl önemli nokta gümrük.
Yüzde 99 (mevzuatin son haline bakmadim) size yeni ürün alıyor muamelesi yapip vergi çıkarırlar.

Yanlış bilmiyorsam normalda tamir için geçici ihraç belgesi falan lazım. Sizinkisi değişim, onda nasıl bilmiyorum.

Ama bu kısmı kesinlikle atlamayin, sonra burada gümrükte takıldı diye duyuruc acarsiniz :/

Giderken sorun oluyor mu? Gelecek ay ingiltere'ye gidecegim zaten gelirken yanimda getiririm

Giderken sorun olmamasi lazim, yolladiginiz oldukça standard bir ürün.
Olay her zaman Türkiye'ye giriş.

Ben de çok konuşmaya başladım. Hoşuma gitmiyor. Çok konuşmayan, soğuk bir insandım. Ne zaman üniversite bitti, fabrikada çalışmaya başladım, herkesle konuşabilecek duruma geldim. İyi mi kötü mü bilmiyorum.

Çevrendeki insanlar "sessiz seni" daha çok beğeniyorlar demek ki.

sorun olmaz.

150€ ve 5 adet sınırını geçmezseniz bir şey olmaz. TC falan önemli değil. Ya Aras ya PTT getirir zaten. Kargo takibini de AliExpress’ten yapabilirsiniz.
Burda gümrüğe takılma olayı değişik biraz. Bizim iki kargomuz takıldı ikisi toplam 8.500₺ civarı. İkisi de takıldı. İki kargoyu gümrükleme yapıp çekmek için bizden 13.000₺ para istedi müşavir. Kime sorsak aynı fiyatı verdiler. Biz de ürünleri de almadım. AliExpress de ücret iadesi beye ürünü geri alma işlemi yapmadı. 8.500₺ havaya uçtu.

Çocuksu.

Yurt dışından gelen anneanne ve babaannenin 6. sınıfa giden kız torunlarına aldıkları tatil hediyesine benziyor.

Bence beyaz-krem rengi kombinlerle takılır

bu 90lar tarzı zaten moda oldu, gayet günlük saat, swatch un sitesine girip bu tarz renkli ve fosforlu saatlere bak hepsi şeker gibi güzel

swatch neon serisi
www.swatch.com

Hiç de değil.
Koskoca gazeteciler (hem de bazıları erkek) böyle renkli saatler takıyor.
Onlar takınca çocuksu olmuyorsa kime ne yani.

Evet

tarz guzel cocukca degil, secim kotu.

Resmi ortamda görsem garipserim. Ama günlük, spor kıyafetlerle iyi durabilir. Kendim tercih etmem.

şık kıyafetlerle, iş yerinde vs. hayir. Gunluk hayatta olabilir.

Baba renk cok kotu ya.

Resmen kiz cocugu rengi.

bence güzel bir saat.. kadınlar için tabi. uygun giysilerle daha güzel görünür. var benim çalıştığım yerde böyle saat kullananlar..

erkek için düşünüyorsanız..
düşünmeyin.. çok kötü..

bu değersiz ve kalitesiz bir saat. ucuz ve çocuksu görünmesi normal.

şu tip bir şey tavsiye ederim;
www.g-central.com

Çok rahat

Aynısını yaptım. Çok rahat yetiştirsiniz

Pasaportunda ne yaziyorsa aynisi.

gelir tablosu varsa, pazarlama harcaması epey uğraştığını gösterir. arge gideri tutmuşsa nitekim aynısı. üretim gideri de. hizmet sektörü olup sadece personel gideri varsa relax az işlemle yapmış demektir.

bakınız 35. madde: www.mevzuat.gov.tr

zaten green card sistemi "ç","ş", "ğ" gibi harflerle girişe izin vermiyor. "yalnızca uluslararası karakterler/harfler kullanabilirsiniz" tarzında bir uyarı veriyor ve sonraki adıma geçmenize izin vermiyor. benim de soyadımı kabul etmedi ve mecburen ş'yi s'ye çevirerek başvurdum dün.

sadece green card ta değil, hiç bir Ingilizce dilli veri girişinde türkçe karakter kullanılmaz

Buldum.

Merak eden olursa diye linki paylaşıyorum: youtu.be

onlar olmuyor bildiğim kadarıyla, benim de vardı ve çöp oldu.

Derisi dökülmüş ise suni deridir ve tamiri olmaz diye biliyorum.

@prole efendim suni olmayan deri ceket nerde bulunur? Alınır. Derimod var ana fiyatlar fena halde uçmuş 4000 diyor fiyatı

vintage dükkanlara bakın 500 TL'ye ikinci el deri ceket aldım.

Gümrükten cekmezseniz 8500 lira gider. Aliexpress Ile çok ugrasirsaniz belki iade olur ama o da belki. Sonuçta sizin gibi bir sürü insan var.

Hangisi daha doğru bir şey diyemem de sizin bir ürünü x liraya almaniz onun x lira olduğu anlamina gelmiyor. Gümrüğün kodlari var. Yani salliyorum satici ürünü size 10 liraya satsa gene gecmeyecekti. Tahminen aldığınız ürün gümrük tarafindan belli bir fiyata sahip ve tipe, haliyle takıldı.

Başka şekilde gümrükten çekmek mümkün değil tabiki.

Gümrük ardiye ücretini siz internetten bulabilirsiniz ardiye ücreti yazarak.

Ama aynı ürünü birkaç gün önce başkası teslim aldı gümrüğe falan da takılmadı. Adet sayısı ve fiyat da aynıydı. Gümrükten çekmeye değse çekeceğiz ama 2 karından fazlaya gelmiş oluyor.
Orda da kalsın istemiyoruz elbette, sonuçta para bağlanmış az veya çok. Hadi parasını geçtik her gün kullanılan mecburi bi ürün.

Hocam açık konuşayım; Türkiye'de bu gümrük işleri şans ve bir hakkınız da yok. Yani sizi dinlyecek kimse yok.

Ya gümrükten cekeceksiniz ya da cekmeyeceksiniz ve aliexpress büyük ihtimal parayi size geri vermeyecek.

Sizi anliyorum ama şans işi ve getirdiginiz ürün de yani kalem kağıt değil ki, spesifik ürün ve iki kişi beraber aynı anda sipariş vermiş, birkaç gün önce başkası vermiş falan. Gümrük gözüne takılmış olabilir ticari diye.

Yani malesef bir seçenek yok soylediklerimden başka. Burada yapılmak istenen yurtdışından ürün getirmemeniz bu kadar, arkada ciddi bir sebebi yok. Döviz harcamayin diye.

Döviz arcamadan ürün alamıyoruz. Aynısını Türkiye’de üretsinler alalım o zaman. Bu şekilde bir ülke sağlıklı gelişim gösteremez ki.

hala duruyorsa erzincan şehir merkezinden alucra'ya şu minibüsler var gibi. arayıp bilgi alınabilir.

www.alucrahaber.com

Brooks Ghost

decathlon'daki aldığım koşu ayakkabısını kullanıyorum memnumum.

Asics

taban teknolojisinde nike bir numara, üstüne ayakkabı tanımam.


www.barcin.com

çok farklı bir taban teknolojisine sahip. konforlu bir koşu ve darbelerin emilimi için özel olarak üretilmiş bir şey. tam olarak diz sorunun için birebir.

bu ellerindeki en konforlu ayakkabı. yoksa reack olsun pegasus olsun vaporfly olsun hepsi çok iyi.

Nike +1 demeye geldim.

Ayni beklentilerle Pegasus trail aldim, cok memnunum.

www.atlasobscura.com

1- artacağı kesin değil.
2- istediğin kadar alamıyorsun. Çünkü bireysele ayrılan yüzde eşit dağıtım ve katılım çok fazla. Kurumsal için ayrılan yüzde ayrı oluyor.

Karli satabilmen icin elindeki hisseye o fiyattan alici bulabilmelisin. Kim niye alsin yani? bu soruya cevap vermen lazim. Salliyorum tanesi 100 liradan satisi hedeflenen 1 milyon hisse sunuldu piyasaya. Sen 100'den aldin diye birisi sana 101 onerecek diye bir kural yok. Gelen en iyi geklif gayet 90 olabilir.

Turkiye borsasindaki son 2 yildaki patlamadan dolayi surekli para kazanilabilir gibi bir izlenim olustu. Cok kisi kayiplar yasayacak eninde sonunda.

@1917 ve @hot potato'nun dediklerine ek olarak: Halka arz sonrası ilk işlem günlerinde zaten artacağını düşündüğü için alım emri verenler çok olduğu için tavana gidiyor. Yani sizin gibi düşünüp almak isteyen kişi sayısı 1000X ise, hissesini satmak isteyen kişi sayısı X oluyor. Bu makas her geçen gün kapanıyor. Bir noktada o fiyattan almak isteyenlerle satmak isteyenler benzer miktarlara gelince tavan serisi bozuluyor. Bu durumda ilk gün siz almak için emir verseniz de tavanda olan satış emri az olduğu için, alabilme ihtimaliniz çok az olacak. Alım emri verdiğinizde karşıdaki bir satış emri ile eşleşmesi lazım çünkü.

Başladığı ilk gün ve 2. gün artması bugünkü ortamda çok yüksek bir ihtimal evet. Çünkü halka arzlara katılım oranı çok yükseldi, çünkü halka arz olan şirket sayısı çok arttı. Bugün haftada ortalama 3 hisse halka arz oluyor, eskiden bu kadar sık değil diye çok önemsenmiyordu ama günümüzde özellikle öğrenciler için ek gelir kapısına dönüşmüş halde.

Hal böyleyken bahsettiğiniz gibi yüklü alım yapmanız çok zorlaşıyor çünkü emirler sırayla işleme alınıyor. Siz alış emri verdiğinizde sizin eörinizin gerçekleşmesi için sizden önce verilen emirlerin gerçekleşmiş olması gerekiyor.

Piyasaların açık olduğu günlerde ertesi gün için ilk emri içinde bulunduğunuz günde saat 18:10:00'da vermeniz gerekiyor. Ancak bu saatte robotlardan tutun, etraftaki erkes çılgınlar gibi emir yağdırdığı için ertesi gün gerçekleşecek işlem sayısından çok daha fazla alım emri sıraya giriyor, satan sayısı da az olduğu için haliyle alamıyorsunuz.

Bunun böyle olmadığı örneklerden biri bgchf'in arzıydı. Yanlış hatırlamıyorsam bir gün sonra tavan bozmuştu, bu da ilk sorunuza cevap, yükselmesi kesin değil.

Ben halka arzdan alıyorum bazen, öyle 100 bin liralık alma şansın yok, mesela şirketin halka arz edeceği hisse sayısına göre katılımcılara eşit dağıtım yapılıyor ya, o yüzden çok az hisse düşüyor. Mesela tarkim diye bi hisse halka arz olmuştu, bana sadece 2 hisse düşmüştü, iki hissenin fiyatı 200TL filandı, sonra ben biraz bekledim tavan bozulmadan sattım, ya 100 tl kâr etmişimdir ya 200. Yani halka arz öyle büyük paralar kazanılan bişey değil.

Rengi pek iyi degilse de 1, cunku ikincinin ne oldugu anlasilmiyor.

2 numara ama negro rengi

2

kesinlikle 2

1

Denizbanktan geçen hafta 10 bin kredi çektim 0 faiz.

Hangikredi.com'da ihtiyaç kredisi aratırsan promosyonlu krediler çıkıyor

Kendi soruma kendim cevap vereyim; belki yardımcı olur başkaları için.

- 5.40 ile 5.45 kullanıma açılıyormuş.

tbmm tutanaklarında mümtazer törkne yazıyor kimlikte bu şekilde olmamalı. ekşi'de yazılana göre adı ulamalı okunmasın diye mümta-zer değil mümtaz-er diye okunsun diye bu şekilde kullanıyormuş.

Aynı işi birim zamanda en kısa sürede yapma yeteneği güçtür, o işi yapabilme yeteneği kuvettir.

Sorduğunuz arac kıyaslamalarından sadece hızı kıyaslayabiliriz. Hız ile güç aynı seyler değil (baglantılı ama aynı sey degil) güç ile iş de aynı şeyler değil zaten.

Metre x saat güç birimi değil. Gücün birimi newton metre/ saniye


“Fiziksel anlamda iş”i geçtim düz mantıkla bile bu iki araç aynı işi yapmıyor ki. İkinci aracın bol bol vakti varken uyuşuk, birinci araca göre çok daha az yol gitmiş.

Gücü hesaplamak istiyorsanız 2 yolunuz var bu arada:

1-) kuvvet x kuvvet doğrultusunda alınan yol / zaman

2-) kinetik enerji değişimi / zaman

metre*saat 'in bir anlami yok.

1 su bardağı 160-170 gr falan.
Yarısından biraz fazla doldurursan 100 olur.

Üşenmedim ölçtüm.

Şu su bardağının tam üçte ikisi

www.cimri.com

Sağ olasın Mirket biraderim :)

14 gün içinde koşulsuz cezasız cayma hakkınız var. Bildirin ben vazgeçtim deyin. Bitti gitti.

Telefondan onayınızla sözleşme yapılır.

kullandığım bez bu:

www.hepsiburada.com

pahalı ama kurulama performansı süper bana göre. 1-2 yılda bir boya koruma yaptırıyorum. Çok bir problemim yok benim açıkçası.

benim de turuncu. kirden kurtulamıyorum onda bile. kaput koruma filmi var. araç alırken bayi yapmıştı, şu ana kadar bir sorun olmadı 2,5 yıl oldu. kaput çizikleri filmde ama o güzel. uzun vadede ne olur bilmiyorum.
kendim içinden çıkamıyorum sürekli yıkamada :')

Alırken boya koruma yaptırdıysan bu kadar sorun olmazdı. Kesin çözüm yıkamacı.

disney’de only murders in the building.

American horror story. Nedir diye bir bakayım dedim, sabahladım.

peşin 100.000'i tercih ederim ev sahibi olsam, kiracı olsam aydan aya ödemeyi

bulunan zamana duruma göre değişir.

mevcutta 100bin tl kredi kullansanız aylık 11bin tl ödersiniz.
kısaca şu an ayda 12bin tl almak daha makul.

tabi bu dediğim sadece finansal hesap, bir de 1 yıllık kirayı peşin almanın rahatlığı var.

Peşin kira alıp kiracılı evin konut kredisine erken ödeme yapmayı tercih ederim çünkü kredi faiz tutarından ciddi tasarruf etme imkanım olur. Kiracıma zam döneminde o şekilde önermeyi düşünüyorum.

Kiracı iken de 6 ay peşin ödeyeyim ev sahibi biraz indirim yapsın diye önermiştim 2015-16 civarında. O dönem enflasyon sorunu hemen hemen yoktu, ev sahipleri buna yanaşmıyordu. Şimdi durum değişti.

Kiracı açısından taksitle ödemek, ev sahibi açısından da peşin almak daha avantajlı.

pesin alirdim.

vermek istemenin dışında bir şey atayım ortaya, eve 3 kişi talip oldu biri kiralayacak. Peşin veren kapar. Kiracı illa o evi istiyorsa vermek zorunda kalabilir yani. Tabii Türkiye'de ilk gelenle anlaşılıyor ama insan çok ev az, yakında bu kapışma durumuna geçilir veya geçilmiştir bile belki.

Bunu matematiksel olarak hesaplamak istiyorsanir net present value seklinde arastirin.Tabi referans faiz ranini ne alacaginiza bagli ama ben evsahibi olsam kesinlikle pesin alirdim

geçen sene 17 bin kirası olan evi 1 yıllık peşin verecekler diye 15.500 e kiraya verdim. peşin 186 bin tl aldım. iyi mi yaptım bilmiyorum hepsiyle dolar almıştım.

kiracı bu senede peşin para vermek istiyor. bu sene nasıl yapsam bilemedim.

kşracının durumu bozuldu kiraları aksatmaya başladı diyelim o zaman niye peşin almadığınıza üzülürsünüz.

en iyi para gelecek değil, şu an cebimde olandır. alırım.

Peşin alıp taksitle vermek isterdim sebep
Enflasyon

"Şöyle" dediğinizden kasıt "şuna benzer" olmalı.

Kömür lansmanı ise konu, son yıllarda söyleminin arttığı yenilenebilir enerjiye olan yatırım ve fosil yakıtların tüketiminin azaltılmasının tersine bir lansman yapmak gerek.

Uçuk kaçık , biraz bilim kurgu sayılsa da ama planlandığı ve denemelerinin yapıldığı konuşulan fikirlerden biri "güneşi kapatmak" diğeri "yapay güneş oluşturmak" tan yola çıkılabilir. Ama hitap edilen kesimin bu konular hakkında ön bilgisinin olmadı şart ki mesaj hedefine varabilsin.

alaka anlasilmiyor

Her şeyi kendi yapıyor ise minimal olması imkansız.
Bu kişiyi " her şeyi kendi yapan işçi " olarak düşünürsek uzman olduğu her bir iş alanı için ustalara değil ama gerekli malzemelere ihtiyacı olacaktır.
Standart bir toptancı da minimalism kasma adına biz sadece bir kaç ürün pazarlıyoruz diyemez.

Mükemmeliyyetçi olmak, psikolojik olarak her gün bir şeylerden, birilerinden rahatsızlık duymak demektir. Bazı şeyler oluruna bırakılmalı.

boş veriniz tanımlamaları. işlerinizi kendiniz yapmanız büyük bir meziyet. ihtiyaç duymayacağınız şeyleri elden çıkarın ama bir tanıma uyacağım diye sahip olduğunuz yetenekten vazgeçmeyin bence.

Minimalizm daha çok ihtiyacınız olmayan şeyleri sahte bir ihtiyaç algısıyla tutmamak demek aslında.

Sizin bu alet edevata ihtiyacınız var gibi duruyor. Sizin hobilerinizle ya da yaptığınız işlerle alakalı bir dünya malzemenizin olması minimalist olmanıza engel değil.

Konuları karıştırmayalım

entellektuelmankurt'a katılıyorum. Kendi başının çaresine bakabilmek acil durumda hayat kurtaran kişi olmaktır. Minimalizm adına bunu feda etmeye değmez.

Hem zaten minimalizm de minimumla yetinmek demek değildir. O işin görüntü kısmı.

burada zaman önemli kendi yaparken harcadığı süre makul ve sosyal yaşatısından çalmıyorsa gayet makul
el becerisini yakın çevresinde kullanabilir

bilet yönetimi bölümünden yapabilirsiniz. sizin adınıza olması gerekmiyor.

artık her yüzeyde tutan boyalar var, sosyal medyada zibilyon tane banyomu nasıl değiştirdim videolarından falan bakablirsiniz, su geçirmiyorlar

www.polisan.com.tr

Biraz eziyetli olabilir ama boyayabilirsiniz. Islak alanlarda kağıt kaplama güven vermiyor, en kısa sürede bir noktadan kavlayacaktır.

www.youtube.com

Bu arada ben olsam kırım yapmadan direkt üzerine seramik yaptırırdım.

Tüketici hakem heyetine başvurun, onlar bilirkişiye verir zaten.

E-sim alın bence.
Kredi kartlarınızı yurt dışı kullanımına açtırın.
Toplu taşıma ağını zaten araştırmışsınızdır diye düşünüyorum.

biniş kartının ekran görüntüsünü de alın derim. bazen saçma şekilde silindiğini gördüm wallet'tan. bir de ilk indikten sonra gideceğiniz yere olan toplu taşımayı ve bileti iyi araştırın derim, kafanız rahat olur.

E-Sim +1

Cash Euro miktarını çok az tutmamanızı tavsiye ederim. Fr girişinde çok fazla kişiye sorulduğunu gördüm.

Alışverişlerde tax free için gerekli belgeleri almayı unutmayın.

İyi yolculuklar :)

evet

duration of stay 180 günde kaç gün kalabileceğini gösterir. sizin vize 6 aydan kısa olduğu için arkadaşınız haklı. 6 aydan uzun olduğu zaman son 180 gündeki kalışları sayıyorsunuz.