Ekşi Duyuru

Yenilikçi tasarımlardan çok işin içine mizah giriyor hemen.
i.hizliresim.com

Ayrıca reklamı var:
m.youtube.com

Hal böyle olsa da kartvizit işin özü gereği resmiyet ve ciddiyetten uzak olmamalı.

Babanızla konuşmadan bir şey yapmayın.

Sizin için babanız mal mülkten daha değerli. Üzülmesin, önceliğiniz aileniz olsun yani.

Uzerine haciz olabilir o yuzden de baskasi ustune yapiyordur. Illa kizlarindan kaciracak diye bir sey yok.

Hibe şeklinde burs yok. Özellikle İngiltere için yok. Humanities alanı için ingilizler de çoğunlukla para ödüyor. Varsa lab'ı olan dallar için olabilir onda da deli gibi çalıştırırlar.

Burs dediğin olay asistanlık alıp çalışmak şeklinde olur. İş yükü fazla, verilen para frugal olacak şekilde. Verilen para ile 3 roommate ile paylaşımlı yaşayıp çantada yemek taşıman gerekiyor. Ortalama bir Türk'ü zorlar. Her şey güllük gülüstanlık olarak sosyal medyada falan görünen tiplere aldanma.

Selam, İngiltere hariç Avrupa’da doktora öğrencileri genellikle maaş alırlar. Okulun bir çalışanı olarak kendilerine burs değil maaş ödenir. Almanya’da burslu doktora yapmak da oldukça yaygın ancak bu durumda okulun çalışanı olmazsınız. Hollanda, Belçika, İsveç, İsviçre, Danimarka, Avusturya ve Norveç’te akademik iş ilanlarını takip edebilirsiniz. Ütopik bir durum tabii ki değil bu ülkelerin normali bu. Abd’de süreç biraz daha karışık.
Ancak böyle olduğu için de kabul oranları oldukça düşük oluyor.

bence gayet güzel olur :)

bir hukuk burosu klasigi olarak dilsiz usak olabilir.

fotograflara bakinca ise oda cok bos durdugundan eger seviliyorsa bir buyuk bitki alinabilir.

İşine yarayacak bir kitap da olabilir çalıştığı alan ile alakalı.

Veya bitki de olabilir.

@yap desem yapmazsin he,
Kartviziti tasarladı basım sürecinde.

Valla lambader ofis için çok da iyi gelmiyor bana. Hani ev için iyi olabilir ancak ofis için lambader yerine masa lambası bence daha iyi olur. O varsa eğer çay ya da kahve makinesi falan al bence. İceceksiz olmaz çünkü.

ingiltere: www.siuk-cyprus.com

Yüksek lisans için hukumet bursu dışında burs pek olmaz. Yüksek lisans ülkeler için bir gelir kapısıdır. Ek olarak ülkelerin kendi vatandaşları da okul ücretini yabancılara göre indirimli de olsa ödüyor.

Tavsiyem paran varsa bas parayı yap. Diğer türlü internette umut satanlara, reklam kasanlara kanma.

Hatta bir örnek vereyim, her yıl milyonlarca hintli abd'ye mastera 50 000 dolar para döküp mezuniyet sonrasında ülkesine dönüyor. Hiçbir ülke fakir veya fakirlik ithal etmek istemiyor.

Gerçekçi cevabınız için tşk ederim hocam. Peki bahsettiginiz hukümet burslarını nereden bulabilirim?

nays dijital platformlara ayda 100 tlye kadar veriyor.
sipay 75 tlye kadar veriyor. bunda parayı çekemiyorsun ama diğer ay kullanabiliyosun ödemede.
paycell de veriyor.

nays
burgan on digital
chippin

Daha önce bu şirket ile gidip iş bulabilmiş var mı ona bakmak lazım.

İş bulup gönderiyor derken? Bu tür aracılar genelde işverenlerden komisyon alırlar doldurdukları pozisyonlar için, iş arayanlardan değil. Eğer siz bir tutar ödeyecekseniz bile iş bulduktan sonra ödeme yapılacak şekilde bir anlaşma/sözleşme işine girin. Diğer türlü ne için para ödeyeceksiniz ki tam olarak?

@salihdt
Danışmanlık hizmeti altında bilgilerimizin kuruma iletilmesi ve sürecin yönetilmesi için isteniyor para. Ücretin yarısı 1 taksit olarak önden, kalanı da vize işlemleri başlarken isteniyor.

İşverenin seni almadığı durumda ucret iadesi yapıyor mu? Genelde salihdt'nin dediği şekilde işler bu süreçler.

Açıkçası amerikadaki work and travel olaylarında mağdur olan bayağı kişi vardı. Gerçek bir iş bulur bulmaz ayrı bir de maaşınızı öderler mi ya da anlaştığınız fiyattan öderler mi vs.

Bunu anlamanın yolu maalesef firmadan hizmet alan kişilerin deneyimleri, başka bir şey değil. Onu da anca şikayetvar da falan görürsünüz belki de. Linkedinde adam “bu firma beni çalışma vizesiyle şuraya gönderdi” diye yazmaz, üstüne bunu saklamaya çalışır. E haliyle nicknamei olan bir kullanıcı yorumu dışında böyle birileri bulunabilir mi bilmiyorum. Yani dil okulu falan olsa millet yazar eder ama prosedür gereği biraz sıkıntılı konu. Firmadan referans isteseniz onlar zaten kötüleyecek adamla size kontak sağlamaz, belki de çalışanını referans diye kakalar.

Yani firma yorumlarına güvenmekten başka seçenek kalmıyor gibi

@mirty
Evet, olmazsa para iadesi yapıyoruz diyorlar.

Selam. Böyle bir şey mümkün değil. Her ülkenin göçmelik koşulları farklı. Hiçbir şirket size yurtdışında iş bulamaz. Kimseye tek kuruş vermeyin.

"Yurtdışında" o ülkelerin vatandaşlarının bile iş garantisi yok. Yurtdışında herkes zengin değil. Yurtdışında mükkemmel sosyallik ve sonsuz welcoming bir ortam yok. Genel prensip şu; Türkiye'de gelirin iyi ve saygınsan aynısı devam eder. Türkiye'de dikiş tutturamamışsan yurtdışında sokakta kalırsın. Türkiye'deki en dipte olan insan belki bir ev falan alır. Yurtdışında kebapçılarda kaçak takılan ağrı gibi şehirlerden çıkma insanların tek oda kiralamaktan başka bir gelecek belkentisi yok.

Umarım yeterince net olmuştur.

reddit bunlarla dolu, Hintlileri falan sahte şirket mektupları ile kandırıyorlar.

"senden para alan şirket dolandırıcıdır veya hayal satıyordur" bu kadar açık. Çünkü normalde şirket seni aldığında şirketten alırlar o parayı.

Çoğu şirket sponsor olmak istemiyor zaten. Senin başvurularını yöneticez diye para alıyorlarsa, "eee sen işe giremedin şirketler kabul etmedi, para bizde kalacak" diyebilirler ki bu en masum senaryo. Umut tacirliği yapıp paranı kapmış olurlar bir dolandırıcılık yok demektir bunda.

Bir scam de kendi kurdukları şirketle bir şekilde referans olup o ülkeye gerçekten getirtmeleri. Bu tür şeylerde gerçekten vize alıyorlar ama gittiğinde işin olmuyor :) BBC'de haber görmüştüm Nijerya'dan insanları böyle getiriyorlarmış ama geldiklerinde fulltime iş yerine diyelim haftada 4 saat veriyorlar, azıcık parayla da aç kalıyor insanlar.

%99.9 dolandirici..
son zamanlarda herkes uzamak istedigi icin boyle firmalarin sayisi asiri artti..

1) düz havale ücreti almalı, birkaç farklı bankada öyle. Miktara göre değişiyor o ama 10-15 lira bişey tutar sanırım.

2) Başka banka/swift olursa aracı banka vs. girerse toplamda 40-50 euro gidebilir. Ben geçen sırf gönderme ücretine 1000 tl verdim(yurtdışına swift), aracı banka olmadı ama bazen karşı tarafın da kestiği falan olabiliyordu.

Aynı bankalar arasında transfer yapmanı öneririm. Hsbc'den Hsbc'ye 5-10 lira birşey alır.

Farklı bankaya transferde 20-30 euro alıyor.

Seyahati tamamladıktan sonra Uber uygulaması bahşiş vermek istiyor musunuz diye sorar, bahşiş miktarını da oranları(%15, %20 vs) ile birlikte seçenek olarak gösterir. Eğer servisten memnun kaldıysanız secebilirsiniz. Mecbur degilsiniz. Ama Amerika'da genelde bahşiş verilir. Bahşiş Uber ücretinden ayrı olarak hesabınızdan çekilir.

Paran çoksa ver tabi de, ABD insanı 1 doların hesabını yapıyor biz gibi değiller.

Vermek zorunda degilsin, sistem sorar ama verme zorunlulugun yok no tip bas gec. Ben vermiyorum, veren cok gormedim.

ayakkabi ya da corabin ucuna denk gelen yerler olabilir mi? esimde boyle, coraptan muhtemelen.

Bunun sebebi pantolon veya çorapların her adım attığımızda sürtünen kısmı var ise oradaki kılları tek tek koparıyor olması olabilir, saran kısımdan bahsetmiyorum sürtünme ile kopuyor. Saran bölgelerde hareket olmadığından kopma olmuyor.
Örneğin kalf kısımlarında genelde bahsettiğiniz şekilde tüysüz bir bölge oluşuyor.
Bir de diz kapağı taraflarında da bu durum söz konusu.

Benimkisi tahmin, bunun dışında sağlıksal bir durum var ise o başka bir konu.

Teşekkürler ama tam şurada www.hizliresim.com

Çok alakasız değil mi? Etrafındaki kıllar gayet bol o yüzden komik duruyor neyse ki o kadar kısa çok nadir giyiyorum.

Fotoya bakınca farkettim oralar bende de kaymak gibi

:D vardır o zaman evrimsel bir açıklaması

açıkçası ben şeyden zannediyordum, küçükken(6) anneannem teyzemler falan oturmuş ağda partisi yaparlarken aa o ne demiştim acıtmıyor mu?

bak işte bu kadar acıtıyor deyip iki bacağıma yapıştırıp çekmişlerdi sonra ağlayarak geri odaya kaçmıştım :D

yerini tam hatırlamıyorum ama sonra zannediyordum ki oralarda bir daha hiç kıl çıkmadı, oralar da buralar. Ama öyle değilmiş demek ki sizde de varsa. Aynı senaryoyu yaşamadıysanız tabi sdfjg

Kot pantolondan diye var sayıyorum ben de o mevzuyu çoğu insanda oluyor.

pantolonun cebindeki cüzdan anahtar telefon vs baskı yapıyor ve sürekli sürtünüyor. Bende de aynı.

Boyalara yazık olmuş bence. Hiç olmazsa çiçek böcek çizebilirdin.

resmin direkt resim olarak güzel olma devri geçti sanki. Soyut da olsa hipergerçekçi de olsa, context/bağlam önemli. Yapan kişinin kim olduğu ne yaptığı önemli. Şu tabloyu ünlü biri yapsa değerli olabilirdi.

veya malzeme önemli olabilir. 2023 Türkiyesinde tamamen çöplerden bulduğum boyalarla geri dönüşümlü malzemelerle bir eser yaptım vs. gibi bir yere bağlayabilsen, sergileyebilirsin.

Ne bileyim Epson kartuşlardan aldığım boyalarla satır satır çizdim, makineleşmeye karşı kendimi yazıcı haline getirdim falan desen bir karşı duruş olur bişey demiş olursun. Uyduruyorum şu an ama modern sanatın geldiği nokta bu.

bize burada ne yapmak istediğini anlatırsan bence daha iyi bir fikir sunabiliriz.
soyut resim sanatı aslında zannedildiğinin aksine, elime fırçayı aldım çizdim, demek değil. o müzelerde bakınca anlamadığınız büyük soyut resimlerin arkasında hep bir resim tekniği ve hikayesi olur. muzu duvara bantlayan saçma modern sanattan bahsetmiyorum. mesela mondrian'ın de stijl'inin ardında goethe'ye ve ışık fiziğine kadar uzanan derin bir birikim var.
bu sebeple tablolara kişisel zevklere göre iyi ya da kötü demek pek bir anlam ifade etmiyor şayet rastgele bir şekilde ortaya çıktılarsa. tabloyu değerli ve paha biçilmez kılan bireysel zevkler olmuyor, sanatın ortaya çıkış tekniği ve hikayesi oluyor.
neden bir jackson pollock tablosu milyon euro ediyor da çok benzer bir x tablosu etmiyor derseniz işte bu sebeple.

sanatla alakam yok 1 iyi 2 kötü

Sağdaki fena değil ama soldakini pek beğenemedim. Kırmızı boya kendisini resmin içinde hissettirmiyor, daha çok leke gibi. Böyle şeyleri seviyorum aslında ama kabak gibi duvara asıp bakarken değil, soyut bir tema içeren müzik albümlerine kapak vs. olunca hoşuma gidiyor. bkz: edscissor.bandcamp.com Bir hikaye lazım yani.

Kendisine teşekkür için küçük bir şey alın, jest olsun

Valla ben olsam teşekkür maili yazardım. Bir şey almaya da gerek yok bence.

Teşekkür edip geçilir.

Teşekkür edilir tabi ki sormak bile saçma, aksi nezaketsizlik olur.

Teşekkür falan edilmez, hediye götürülür.

Beni mi trollüyorsunuz :/ hoca 3 puan artırdığı için hediye götürsem kabul etmez ki. Ayrıca niyetim başkaymış da hocaya yürüyormuşum gibi durur kcksn

teşekkür maili atılır, hediyeye gerek yok.

İçten bir şekilde teşekkür edin bence, sorun olmaz. Hatta hoşuna gider.

Hediye isterseniz alın istemezseniz almayın. Ama ufak bir kitap falan gibi hediye alırsanız abartı olmaz.

cogunlugu %1.5 ve 3.5 arasi diyor internet. bildigim kadariyla artisi fazla olan "luks" kredi kartlari icin daha cok kesinti yapiyor visa ve mastercard.

visa ve master card o kadar almıyor. mesela visa işlem başına 5-10 cent euro civarı sabit ücret artı işlemin binde seviyesinde bir oranda komisyon alır. ancak aylık, çeyreklik dönemlerde yüklü ücretler talep eder.

altyapı sistemlerinin olayları biraz daha farklı ve birden çok hesaplamaları var.

öncelikle sağladığı altyapı, güvenlik ve sistem mekanizmaları için ücret alıyor,
database'lerde bakım iyileştirme gibi durumlar için ayrı servis ücretleri alınıyor
bankanın kendi posunun olmadığı işlemlerde ücret alınıyor, kendi posu var ise sadece bankadan sistem servis ücreti alıyor
reklam bedeli alıyor
vs. vs.

ama baktığınız zaman işlem başına böyle bir ücretin yansıtıldığı söylenemez çünkü bankalar bile üye iş yerlerinden maksimum %3-%4 gibi bir ertesi gün çekim ücreti yansıtıyor. %4 de mastercard yansıtsa banka zarar eder.

www.verginet.net
buradan hesaplayabilirsiniz
sorunun ikinci kısmı için ise evet

edit: saniyler ile kaçırmışım ilk cevaplamayı şöyle bir şeye dikkat çekeyim ben de asgari ücrete kadar bir kısım vergi indirimi sağlıyor devlet. Yaklaşık 800 1000 tl arası bir şey, şirket size de verebilir o miktarı bilginiz olsun. Örneğin şuan çalıştığım şirket veriyor mesela bizlere, bir konuşun bu durumu da isterseniz.

17 gibi olur. Net bir şey söylemek zor çünkü bazen işyerlerinin sağlık vs gibi farklı kesintileri olabiliyor. Brüt maaş konuşulduğuna göre vergi dilimine girersiniz diye anlıyorum ben. 2023 için 70k brüt sonrası bir üst dilime geçiliyordu. Ocak'ta dilimler biraz daha artar.

Black friday gunu 24'u oluyor yani dondugun gun, ama artik eskisi gibi bir olay degil, indirim yapan zaten donem indirimi yapiyor, ya da orange thursday diyor, cyber monday diyor, travel saturday diyor yine yapiyor yapacagi indirimi.

bakanlığın taşra kadrolarında (yani Ankara hariç diğer iller-ilçeler) da büro personeli alımları oluyor.
bazen işletme mezuniyeti yada başka mezuniyet veya sertifika şartları isteniyor
bazen yaş şartları koyuluyor ilanlara dikkatlice bakman lazım.
85 civarıyla atananlar oldu benim gördüğüm. o puanı almak için 1 seneye yakın düzenli çalışmak gerekiyor.
4 sene sözleşmeli çalışıp 4.sene kadrolu oluyorsun.
yapacağın işler atanacağın birime göre değişiyor, amirlerinin sorumlu olduğu işler oluyor birim olarak onlara yardımcı oluyorsun.
İnsan kaynaklarında olursan özlük, atama, terfi, ödül tarzı işler olur
mutemetlikte olursan maaş , ek ücretler, yolluk, personel nakil işleri olur
başka bir çok birim vardır mutlaka. şuan için maaş 21 civarı, ocaktan sonra 33 civarı tahminen.

memurluk denilince akla gelen şeydir tam olarak. kurumun evrak işleri yapılır.

80 ve üstü puan yeterli. ben 85 puanla pek çok kuruma girebiliyordum. her sene sonu sözleşme yeniliyor. kafanıza takılan bir şey olursa sorabilirsiniz. maaş da üstteki gibi düz memur maaşı.

puanın standardı yok. 2018 puanıyla 85 puanlar açıkta kalmıştı mesela. eylülde 2022 p3 74-75 ile GSB yerleşenler oldu. diğer alımlar son zamanlarda 77 gibi kapatıyor.

İlgili işkur şubesini telefonla arayıp bilgilendirebilirsiniz.

sgk girişi yapıldığı tarihe göre kesiyor işkur
ödeme tarihine yakın olursa problem olabilir

işkur'un sitesinden iş arayan kısmını pasif yapın.
zaten sigorta girişi olduğu an o para kesiliyor, eğer kesilmezse sgk'ya bildirin, yoksa faiziyle geri alıyorlar.

kesilmezse sgkya değil işkura bildiriyorsunuz ve yine ilgili işkur şubesine parayı iade ediyorsunuz. başıma geldiği için biliyorum.

Adidas Rom, Onitsuka Tiger mexico 66, Adidas gazelle

(git: )www.lacoste.com.tr
(git: www.newbalance.com.tr )

lesbenjamins.com

www.nike.com

Nike air force serisi
Adidas forum low serisi

Adidas stan smith

Under armour
Sonic 6
Hem çok yakışıklı hem çok rahat

duz sakiz iste? amac cene kaslarinin caismasi neticede, ne cignediginizin cok bi onemi yok. daha sert sakizlar (falim gibi) daha cok calistirabilir.

bu olayın kaynağı: www.reddit.com

Profiline gizli modda bakanları görebiliyorsun, başka olayı var mı bilmiyorum.

goruntulemelerine yardimci olmaz, etkilesime girmen lazim. head hunterlari kovala.
1-2 ay denedim, gereksiz ve pahali.

birine mesaj göndermek istediğinde bağlantı kurmadan mesaj gönderebilirsin. (bağlantı kurmadan mesaj atamıyorsun).. örneğin çalışmak istediğin bir yerdeki yöneticiye falan..

ne kadar gerekli bilmiyorum, başka neler için kullanılabilir çok bilmiyordum ama çok pahalı.

Trenle veya araçla Düsseldorf-Bremen yapılabilir, bu iki şehir Amsterdam'a uzak sayılmaz hatta vakit kalırsa Osnabrück yapabilirsiniz ama osna çok ufak bir şehir sadece geziye ufak renk katar. Belirttiğiniz tarihlerde Almanya'da hava çok soğuk olacak. Termal içlik ve kalın mont olayını unutmayın, dışarda olacaksanız.

"Ama hanım da diyor ki o kadar masraf ettik bari gitmişken 1-2 günlüğüne de olsa fransa ve almanyayı da görüp gelelim."
Masraf vurugusu yapinca belirtmek istedim, bu ukelerde otelde kalacaksaniz, vize ve ucak masrafi onun yaninda devede kulak kalacak. Butcenizin ust sinirini belirleyip + booking'den gecelik ne kadar tutuyor onu anlayip oradan devam edebilirsiniz planlamaya.

Hollanda'da kalinacaksa Belcika'daki sehirlere gidilebilir gunubirlik sabah erken kalkip. Fransa o kadar yakin degil. Ki konuya asiri yakin olmayan biri icin Belcika'yla Fransa arasindaki cok bir fark olacagini sanmiyorum. Belcika'daki Brugge, Ghent, hatta Bruksel (bence guzel) gibi sehirlerden yuruyun bence. Trenle konforlu bir sekilde gidilir. Veya bir sabah a sehrine gidilir, orada gezilir ve aksam kalinir ertesi gun b ve c sehirleri gorulup aksam trenle hollandaya geri donulur, butceyi optimize etmek icin.

Çok teşekkürler tavsiyeler için,

Aslında şöyle ki biz vize çıkacağından bile ümitli değildik.

Sonra vize çıkınca 1 haftalık uçak biletini ben biraz ileriye öteledim çünkü akrabalar da var hepsi bize de gelin kalın diyorlar.

Tarihi de biraz uzatınca almanya ve fransa için de bir iki gün ayırabiliriz gibi geldi.

Onlar için 2 kişi 1000 dolar daha bütçe ayırabiliriz. Yeter mi bilmiyorum. Paris e mesela sabah erkenden binersek öğlen orda olabiliriz. bütçe yeterse airbnb ile 1-2 gün kalınabilir. Kalamazsak da paris bir tık uzak ama onun yerine belki almanya için kalmalı plan yapılabilir.

Valla hanim hakli, hazir oralara kadar gitmisken bruksel+brugge+paris yapabilirsiniz.

Yilbasi arefesi biletler pahali olabilir, simdiden bakip alin derim. Ve evet konaklama da pahali. Gecelik 100-150 euro gibi hesaplayabilirsiniz.

Parise hızlı trenle brükselden 1.5 saate girersiniz ama ücret çok yüksek ayrıca parisi gezmek uzun sürer 3 gün falan lazım kalacak yer önemli. Metro her yere gidiyor. Almanyanın sınara yakın şehirlerine gidilebilinir. Paris için pariste.net sitesini araştırın o baya bilgilendirici.

bizim de teras aşağı akıtıyordu, kapatma imkanı da olmadığı için derz aralarını tamir ettiler ve tüm terası isonem gibi epoksi bir malzeme ile 2 kat kapladılar.

sonrasında tüm akma sızdırma şikayetleri bitti.

belki yardımcı olur

angelofdeath+1

güzelce tamirat üstüne de epoksi malzeme kaplanınca akıtmaz. ustalar sütlü ilaç diye biliyorlar. konut sigortanız varsa hasar açtırırın ve exper gelsin baksın. usta göndermeseler bile ücret ödemesi alırsınız. dükkanın terasını biz öyle kapattırdık iki senedir problem yok.

Eğer kapatmadan çözüm bulmak istiyorsanız;

gider süzgecini yalıtıma özel bir model seçeceksiniz, komple bütün teras yalıtım yapılacak, içine su doldurup kaçırmadığı bir kaç gün test edilecek.

Sonra yalıtım üstü yeniden seramik kaplanacak, bu işi seramikci fayanscı filan yapmayacak. İşi yalıtım olan bir ekip yapmalı.

İlk inşaatlarımda çok acemiliğini çektim bu işin, çok uğraştım. Sonra sadece bu işi yapan bir ekip buldum da rahat ettim.

Komple yalıtım yapıp gideri tıkayım, su basıyolar terasa, havuz gibi oluyor teras. Bir iki gün su kaçmadığına emin olduktan sonra seramik işine giriliyor.

Ama tabi en önemlisi seramik yapacak usta yalıtımı bozmadan yapmalı.

duyulmasi gerektigi kadar'ın sütlü ilaç dediği yks izolasyondur. ama genelde bu izolasyon sıva üstüne uygulanır ve üstüne başka bir kaplama malzemesi (örneğin fayans) konur.
pratik bir uygulama olsun ve görüntüsü de güzel olsun isterseniz duayen yapının ürünlerini öneririm. polyurea kaplamaları var garanti vererek kaplama yapıyorlar şeffaf rengi de mevcut kullandığımız yerlerde bütün su sızıntılarını önledi.

Sadece Türkiye değil, Avrupa'nın çoğunda da durum aynı. Evet, 35 yaşına gelene kadar bir şirkette 2 seneden fazla çalışmak - terfi alınmadığı takdirde - mantıksız. Hem maaş olarak piyasanın altında kalıyorsun hem de farklı şirket kültürü ve alanı tanımak kariyer gelişimi açısından faydalı.

Maaş piyasanın altındaysa zam dönemi öncesinde talebi belirtmek lazım. Ağlamayana meme yok, yeterince önemli bir çalışansan tutmak için ellerinden geleni yaparlar. Değilsen o değeri görmediğin yerde daha fazla durmanın bir anlamı yok.

Bazı şirketlerin stratejisi bu mantığı destekler hatta. Kıdemli çalışan sayısını belirli bir oranda tutmak için eldeki çalışanın gitmesini, yeni gelene daha fazla vermeyi göze alacak kadar teşvik ederler. Mobbing yapmazlar belki ama piyasa beni ilgilendirmiyor işine gelirse diyebilirler.

Piyasa böyleyken buna isyan etmek pek faydalı değil. Rekabet ilerlemeyi getirir, düzen böyle işliyor.

ne yazık ki böyle. adamlar hem %60 fazla teklif ediyor hem de işçi bulmak için efor harcıyor hem de o işçinin alışma süresi var adam sıfırdan başlıyor.

1.5 litrelik cam şişelerde satılan, evin, akdeniz incisi gibi tekelde satılan şaraplar

can yücel de bundan içiyormuş napsın ucuz ve tadı güzel, içinde öyle çok kompleks aromalar yok tabi ama tek başına, arkadaşla sohbet ederken, yaptığın yemeğin, pizzanın, makarnanın yanında gidecek tam sofra şarabı

www.canyucel.org

tigris

Dekoratif kablo kanalı diye arayın, daha iyi görünen veya döşendiği bölgenin rengine yakın ürünler var. Tabi maliyet artacaktır.

bestelektrik.com

Şu tip su borusu görünümlüler var. Endüstriyel görünüm isteyen mekanlarda pek modaydı bir ara.

Bir de ne kablosu olduğuna bağlı olarak kablosuz öneriler olabilir.

internet kabloları, mesafe 5 mt ama internet hızını etkiliyor kablo gerekiyor.

merak edip bakarken kablo kanallı süpürgeliklere denk geldim. iyi fikirmiş. tabi uğraşmak isterseniz.

MetLife kullaniyorum, memnunum.

Bu tip faaliyete ucuza maledeyim düşüncesiyle girersen yanılırsın. Sonuçta muhatabın ticari bir kuruluş ve kar ediyor ki ayakta duruyor.

Arada hastalandığımda insan gibi muamele göreyim. Kazadır hastalıktır çok büyük bir sorun yaşarsam da ödeme sıkıntısına düşmeyeyim diye düşünürsen girersin. Kimse arabasını kar etmek için kaskolattırmıyor sonuçta. Bu da onun gibi bir şey. İkisi de sigorta.

şunuda unutmamak lazım en küçük bir işlemde bile sigorta kapsamı dışı diye biliyorlar. o an doktor farklı bir tanı giriyor hop sigortanız karşılamıyor diyor. daha sonra doktora girdiği tanıyı değiştirmek için uğraş dur.

@Mirket

Hastaneye şu kadar gittim, bu kadar ödemem gerekiyordu diyerek sigortanın zararda olduğunu düşünmeyin. Sigortalar hastanelere bizim gibi ücret ödemiyor, SUT ücreti üzerinden anlaşmaları var. Zaten bizim gibi ödeselerdi bütün hastanelerde geçerli olurdu.

3 yıldır kullanıyorum, çok memnunum. Ben işe ve eve yakın özel hastane, klinik, dr vb. en çok yerde geçen axa idi, onu seçtim.

My faultun dedğinin tam aksine bende örneğin kardiyoloji şikayetinizi daha kısa yazalım ki sigorta kronik kabul etmesin dedi. Bilemedim.

Mantıklı! Hele günümüzde çok mantıklı.

Şehirlerin arabaya göre dizayn edilmesi vs insana göre dizayn edilmesi farkı var. Türkiye'de üç şehirde yaşadım. İzmir ve Eskişehir'de çok ters bir yer değilse araba vs toplu taşıma süre olarak hemen hemen aynı oluyor ama toplu taşımada aktarma falan yaparsan biraz yorucu tabii. Arabayla gidince de park sorunu yaşama riski yüksek.

Denizli'de toplu taşıma rezaletti ve her yere taksiyle gitmem gerekiyordu arabam olmadığı için.

Avrupa'da toplu taşıma genel olarak gayet düzenli ve verimli. Amerika vs Avrupa bu alanda çok yapılan bir kıyas. Amerika araba ağırlıklı bir ülke (hatta Kanada'yı da sayabiliriz buna). Avrupa ise genellikle daha çok toplu taşıma ağırlıklı. Toplu taşımayla istediğin yere gitmek, arabayla gitmekten daha pratik oluyor çoğunlukla. Özellikle Avrupa'nın büyük şehirlerinde şehir merkezlerine araba sokmak, park etmek vs hep büyük dert. Onun yerine metro, tramvay gibi raylı sistemlerle gidiliyor ya da bisiklete biniyor coğrafya da uygunsa.

Amerika'da bile artık ordaki araba bağımlı sistemden şikayet eden ve Avrupa'daki şehirleşmeye özenen pek çok insan var. Hem iklim krizi bu konuda büyük faktör hem de şehirleri sadece arabalar için tasarlanmaya mahkum kılan bir durum

berlinde toplu tasimanin arabaya gore avantajlari
- gidilecek yere cok fazla aktarma yoksa arabaya gore daha hizli. ornegin benim onceki ev-is arasi trenle 20 dakika, bisikletle 30 dakika, araba ile 50 dakika suruyordu.
- park sorunu buyuk. sehir merkezinde gunluk park ucretleri 10 euro gibi oluyor. ucretli park yerlerinde bile park yeri bulmak zor.
- sehir icinde cok fazla trafik isigi var ve trafik isiklari yaya, bisiklet, ve araba icin ayri ayri duzenlendigi icin isiklarda bekleme sureleri cok fazla. hele sola donus yapilacaksa arabalarin, bisikletlerin, ve yayalarin tumumun gecisini tamamlamasini beklemek gerekiyor ki bazen yesil yaninca ancak iki arabanin gecisine imkan taniyacak zaman oluyor.
- araba ile giderken trafik, park sorunu gibi nedenlerden dolayi ulasacagin zamani kestirmek zor. ama toplu tasimada gidecegin yere ne zaman ulasacagini biliyorsun. ornegin onemli bir toplantin varsa is yerinde, toplantidan 10 dakika once orda olmak istiyorsan toplu tasima ile bunu planlayabilirsin. ama araba ile gidersen ulasacagin zaman yarim saat once de olabilir, yarim saat sonra da bilemezsin.

yani ozetle araba uzun yolda, hafta sonu aktiviteleri icin, gece toplu tasimanin azaldigi zamanlarda, ulasimin zor aktarmali oldugu noktalara erismek icin, acil durumlar, alisveris icin vs avantajli. diger durumlarda toplu tasima buyuk sehirlerde daha pratik.

türkiye'deki gibi uzun sürüyor mu yolculuklar şehir içinde? izmir'de mesela 1 saat sürebilir bir ilçeden başka ilçeye.

Ogrenciler yaygin kullanir
Otopark ucreti ve yer aramak merkezi yerlerde sikintilidir
Tr ile kiyaslanmayacak kadar kalitelidir toplu tasima. Saatinde kalkar. Metrobus gibi tiklim tikis olmaz.
Merkezdeyken toplu tasima makul hatta hosuma gidiyordu benim ozellikle biniyodum otobuse, trene.
1 evde 1 araba varsa herkes onu kullanamaz. Herkes tek tek araba alinca da vergisi biraz goze batabilir. Arabasiz ev oldugunu pek dusunmuyorum ama dedigim gibi herkes ayni saatte kullanamaz birinden biri fedakarlik edecek

Fransa avantajlari;
-yuzde 75-100 oranında şirket tarafından ödeniyor. Araba ile bu yok.
-otobuslerin kendi yollari var. Kimse de o yola girmiyor.
-park etmek çok pahali. Şöyle diyeyim yaşadığım yerde şehir merkezinde 3-4 saat 8€ falan.
-sehirler arac gelmesin diye kurallar koyuyor. Misal karbon salinimi yüksek araclar (bunlarin etiketleri var) sehre giremiyor. Girerse yakalanirsa ceza yiyor. Çoğu sokak arabasiz, arabali olsa da bazilarinda bir şerit araba, bir şerit otobus, bir şerit bisiklet.

Bu arada Avrupa'da bahsettiğiniz hiç yaşamadım (20 dk yer 1 saat). Aksine araba ile 1 saat süren yer toplu taşıma ile 30 dk.

Bu arada toplu taşıma kullanmiyorum.
Ve toplu taşıma tabiki Türkiye'ye oranla gelişmiş.
Bir de çoğu kişinin Arabasi var zaten. Sadece ise gelip gitmekte kullanmiyorlar. Bir de mesai kavrami falan Türkiye'den az olduğu için aksam 4.5 gibi cikiyor millet, bisikletle ya da otobüsle falan. Ama aksam 9da cikarsan tabiki farklı yani

peki trafik için türkiye'deki gibi sıkıntılı şoför profili yüksek mi? türkiye'de motorsiklet kullanmak istiyorum ama üzerime sürerler ya da apaçinin biri makas atar diye endişeleniyorum. bu yüzden hiç girişemedim.

Otopark ücretleri inanılmaz pahalı çünkü. Yurtdışında araç kiraladığımızda en çok bize koyan şey park parası ödemekti. Her park ettiğimiz yerde makineyi bulup bozuk para atmaktan bıkmıştım 4-5 günde.

@hknty; yani avrupa ülkeleri arasında fark var. Ama Türkiye ile kiyaslanamaz sürücü profili.
Ben en son ne zaman korna çaldım hatırlamıyorum.
Yalniz motorsikletin ve bisikletin her yerde riski var, sadece Avrupa'da daha az.

Eger merkez disinda yasiyorsan Almanya'da da yarim saatte araba ile gidecegin yere 1 saatte toplu tasima ile gidebilirsin.Ustte yazildigi gibi ana konu merkezde park yeri sikintisi ve park ucretleri. Bir de ickili halde araba kullanmama durumu da toplu tasimaya yonlendiriyor.

İngiltere Brighton'dan bildiriyorum, her yere giden otobüs var hatlar güzel ama in-bin çok uzun sürüyor. 8km'lik yeri arabayla ne kadar sürede gideriz siz tahmin edin, otobüsle 1 saate yakın sürdüğü oluyor.

ama park etmek dert ve çok pahalı +1

otomobil sigortaları çok pahalı gördüğüm kadarıyla. Bir de insanların paraya bakış açısı farklı. Mesela bir Türk %10-15 fazla para verip otomatik araba alır bence, ben öyle yaparım, burada herkes manuel alıyor. O fark çok göze batıyor. Bir de burada ikinci eli 5 bin pound olan arabaya Türkiye'de 10-15 verildiğini duysalar kalp krizi geçirirler herhalde :D

fakat yine çok ilginç, 2000 pounda güzel bisiklet var ve millet alıp kullanıyor, 2000 pounda araba da var.

peki arabaya bakış açısı nasıl? biliyorsunuz türkiye'de bir statü göstergesi anlamsız şekilde. orada değildir diye düşünüyorum. ancak yurtdışına giden türklerin büyük bir bölümü gider gitmez araba alıyor. hatta 4x4 falan alıyor. türkiye'de de istediğiniz kadar para kazanın eğer arabanız yoksa fakirsinizdir insanların gözünde. :)

Arabaya bakış açısı gene Fransa için; ayagimizi yerden kessin.
Yani param var, bmw alayim yok. Kendi müdürüm misal temiz aylık 5-6bin euro alıyordur. Eşi de o civarda. Kendinde c3 var eşinde 3008.
Misal toplam binada iki 3 audi falan var. Geri kalani normal arabalar.
Ama buraya gelip ucuz araba görünce coşan Türkler var tabi. Yeni gelen arkadaş ilk hayali a5 almak. Kendisinin 3 katı maaş alan adamlar bile almıyor ama kendisi istiyor :)

Kısacası hayır. Kimse kimsenin arabasına bakmıyor.

Sebebi farkindalik. Herkes araba kullanmak istese trafik dakkasinda kordugum olur. Turkiye'de herkesin arabayla trafige cikmasini engelleyen sey fakirlik/yuksek nufus, avrupa'daysa caydirici politikalar var (bahsedilen trafik isik dizaynlarindan tut park ucretlerine kadar). Bir de her yere arabayla gitmek isteyenleri idare etmek icin habire yollari genisletmeleri, her tarafa otaban yapmalari lazim. Onu yapmak icin de binalari sehri yikmalari lazim. O da avrupa olmaz, ABD olur, yerine gore Turkiye olur.

-Yaşam tarzı
-Şehirleşme
-Lojistik

Yaşam tarzı:
Avrupalılar aslında bizim taşra/köy hayatı gibi yaşıyor. Bol fiziksel aktivite, uzun yürüyüşler onlar için ok. Adam 40 dakika orman içinden yürüyüp market alışverişi yapmaya gidiyor. Sonra da aynı yolu geri dönüyor. Otomobil onlar için ihtiyaç halinde kullanılacak bir ulaşım aracı sadece. Yani ya marketten büyük alışveriş yapacaktır, ya uzak bir yere gidecektir falan. O yüzden bizdeki gibi statü sembolü olarak da konumlamıyorlar. Parası olan adam Toyota Prius da kullanabiliyor.

Şehirleşme:
Avrupa şehirlerinin çoğu küçük. Berlin Paris gibi metropoller dışında. Çoğu şehri yürüyerek en fazla 1 saatte uçtan uca gezebilirsin. buralarda raylı sistem de oldukça gelişmiş. Yani Polonya'da bir ev tutmuştuk. Tren istasyonunun yanında. Polonya'nın bilecik'i gibi bir şehir düşün. Ama evin önünden trene binip Berlin'e ya da Paris'e gidebiliyorsun. Ee tren varken arabayla niye gidesin.

Lojistik:
Otomobil ucuz ama bakımı pahalı ve zahmetli. Yani bizde işten 1 saat erken çıkıp sanayiye uğrayıp periyodik bakımını yaptırabiliyorsun. Elini sallasan usta. Mahalle arasında bile. Orada bir arabanın 10.000 bakımını yaptırmak bir olay. Müsait usta bulacaksın. Randevu alacaksın. Adam sana muhteşem bir işçilik bedeli çekecek vs. O yüzden otomobil gerekmedikçe kullanılan bir şey değil.

Bir de tren ağı çok geniş avrupa'da. 1000 nüfuslu köyden bile tren geçiyor. Zaten şehirler birbirine yakın. Hollanda dediğin ülkeyi baştan başa 4-5 saatte gezersin arabayla. Arkadaşım Köln'de yaşıyordu işi dusseldorf'ta. Trene biniyor. Türkiye'yi düşünsene izmit'te yaşıyorsun ama işin Şişli'de.

Ha bu arada Türkiye'de de toplu taşıma fena değil aslında. ama biz inmeyi binmeyi, yürümeyi sevmiyoruz. Onun da etkisi var. Avrupa'da arkadaşlara takılıyorum hatta oradan oraya 20 aktarmayla gidiyosunuz bayıla bayıla şurada Göztepe'den metroya aktarma yapınca suratınız düşüyor.

O3 Oksijen Dilovası'nı kastediyorsunuz sanırım.

Köprü ücreti karşı tarafa geçtiğiniz gişelerden çıkarken ödeniyor, bu nedenle hayır.

edifier neobuds pro aldım bu hafta, ses kalitesi oldukça iyi, anc de iyi çalışıyor.
edit: sorry ürünün fiyatı artmış, ben sizin dediğiniz fiyat aralığında almıştım

o aralıkta alınacak iki kulaklık var zaten, samsung buds 2 ve jabra elite 4 daha iyisi yok bunların o fiyatta

Ben de Edifier NB820 Plus aldım birkaç gün önce 1850 tl'den. Gidip denemiştim hafta sonu güzel kulaklık, illa kulakiçi olmak zorunda değilse onu da önerebilirim.

Jabra Elite 4'de white noise sikayetiniz var miydi?

hayır ama mikrofonundan memnun değildim.

Muhasebe. İkisini karşılaştırmak bile abes aslında. Çok farklı konular, dallar.

Muhasebe > ik

İkdan kastınız sadece bordro mu, işe alım, organizasyon, süreçler mi.
Kapsamı bilmeden cevap vermek zor.

Muhasebe ölmekte olan bir meslek. O sahadaki işler, hızla dijitale kayıyor. Bir 5-10 sene sonra ölecek bir meslek.

Finans veya müşavirlik gibi özel bir kolu olursa, olabilir. Ancak sadece muhasebe ve İK derseniz, İK.

NOT: Yatırım tavsiyesi değildir.


.

Sadece düz versiyonları için konuşursak ik heralde.
Onun dışında ikisi de acayip sıkıcı meslekler benim için.

Her türlü muhasebe.

Konunun cep telefonu ile alakası yok, bankanızın kampanyası varsa harcamanızı ya da ekstrenizin tamamını (asgarisini ödedikten sonra) vade farkı ile taksitlendirebilirsiniz.

Bahsettiğiniz başka bir kampanya ise belki duyan bilen vardır.

axess troy alıyorsun.
2 ay öteledim + 5 taksit yaptım. vade farksız.
trendyol ve hepsiburadada denedim ikisinde de oldu.

Vakıftan yaptım ben de 6 taksit

Bunlar cep telefonu için oluyor değil mi arkadaşlar

orijinal olmama ihtimali çok yüksek çünkü daha o kelimeyi yazmayı bile bilmiyorlar.

bu olabilir mi? youtu.be

Tuğla duvarsa sıfır. Alçıpan duvar eğer kutu profilden değil de galvanizdense mümkün. Betopansa olabilir

duvar alçıpansa mümkün. tuğladansa imkansıza yakın. tünel kalıpsa imkansız.

Tuğla duvarsa neden sıfır olsun. Üstüne kama çakılmadıysa, harcı azsa veya köpük konmadıysa komple yıkılma ihtimali var

Eklem sağlığın ile de ilgili. Tekme atma üzerine antrenmanlara yıllarını ayirmadiysan zor sanki.

@rodeocu
Arkadaşın barakada yaşamadığını var saydık o yüzden. Bu mantıkla içinde eser miktarda çimentosu olan bir betonu yıkmak bile mümkün olabilir ya da Harçsız tuğlaları üst üste dizme ihtimalinde, yıkılmama ihtimali sıfırdır.

Kubrick sergisine gitmiştim geçen sene. Sırada Star Wars sergisi var.

ist moderne gitmişim en son hep buradayız, yüzen adalar, nbc. sağlığım el verirse bu hafta artweekse gideceğim

Zeyrek Çinili Hamam

Bialetti bunun standartı gibi bir şey,gayet memnunum.

bende pedrini marka olanı var. gayet iyi iş yapıyor

Manuel espresso makinesi diye mi geçiyor emin değilim ama bialettinin venus model çelik moka potunu aldım yakın zamanda oldukça memnunum yoğun kahve kokusu ve tadını alıyorum latte yapsamda.

Manuel espresso makinesi başka bir şey :) Sizlerin kasettiği moka pottur.

www.cafemarkt.com

manuel espresso makinesi için bkz. www.amazon.com

Robot? Flair? Picopresso? Aklınızda ne var?
Bende picopresso var, biraz uğraşınca iyi shotlar çıkıyor. Kahvekulubune Bi bakın aradığınız soruların cevaplarını ve fazlasını bulabilirsiniz...

Sanırım moka pot diyorsunuz. 3 tane farklı model Bialetti kullaniyoruz. Italya'dayken bir milyoncudan markasız bir tane almıştım, italyan arkadaşlar bile onu kullanıyordu.

Ben Delonghi'nin EC685 modelini alacağım. 1 aydır araştırıyorum en makul makine bu geldi manuel makineler arasında. Yorumları, incelemeleri de gayet iyi.

elsa figürlü bir şey
polly pocket seti
mylittle pony seti
magic mixies seti

bunlar arasında en ucuz okanı polly pocket seti olabilir.

9 yasinda bir çocugun o yasta oyuncakla ne gibi bir alakasi olabilir anlamadim.

Çocugu bir hobi kursuna kayit ettirebilirsin oyuncak yerine.

9 yaşındaki çocuk oyuncak yaşını geçmiştir +1

illa elle tutulur bir şey alacaksanız maket olur, puzzle olur (20 parçalı miki fare puzzle'ı değil, educa'nın 500-1000 parçalık puzzle'larından), lego seti olur.

barbie bebek falan olmaz.

plakaya ve şehre göre çook değişken. 1000 tl de olabilir 50 bin tl de.
alınır fakat aldığın aracın plakasıyla senin ikametinin aynı olmaması gerek yoksa plaka değiştiremiyorsun.

romanya'da boştaki plakaları sorgulatıp, aldığınız andaki şehre göre kombinasyon yaratabiliyorsun. cj35tna bir bmw x6'daydı, ben de cj35tun aldım.

Trafiğe 2000 bağışlarsan olur demişlerdi.
Ortak harfler için ayrı, son rakam için ayrı istiyorlarmış.
Bayiden araç alırken 10 istemişti çakallar.

Bana göre bir arabanin masrafi çok büyük ihtimal maaşın yüzde 10 rahat eder. Bakim, kasko, lastik.

En mantıklısı dediğiniz şeyi hesaplamak;
Alacaginiz zam - onerilen zam

Kasko + lastik + bakim masrafi ve ev alma hayalinin potansiyel kari.

araca ve senin ne kadar arac sevdigine bakar...

premium veriyorlarsa, marka secme sansim varsa daha az maas + araba diyebilirim.
dandik bir arac veriyorsa, secim sansim yoksa daha cok maasa elim gider, kendi aracimi alir binerim.

Ev almana vesile olacaksa az maaş + araba tabii ki.

Diğer firmalarla pazarlığını biraz daha sıkı tut, %50'lere çekmeye çalış. Ev alma konusu kesinse (bu senin hayatın için çok ciddi bir artıdır) iş değiştirmeni öneririm ama diğer türlü iş değiştirdiğine değmez.

+1Lethe bir yakınım kendi aracıyla iş peşinde koşarken kaza yaptı. araç pert oldu, şirket umursamadı bile. kaskosu vardı ama kaskodan para gelene kadar dolar uçtu, fiyatlar katladı; çok mağdur oldu anlayacağın.
kendi aracınla benzin parası için milletin işine koşma!

hangisi evine yakın veya ev alabileceğin semte yakınsa onda karar ver. bence eve yakın iş hepsinden daha değerli.

kesinlikle az maaş + araba.

Bunun tek istisnası şu olur, aile geniştir, büyük arabaya ihtiyacın vardır, şirket küçük araba veriyordur ve sen mevcut arabanı satamayacaksındır.

Bu senaryo dışında maaş + araba.

Bu arada diğer şirket zam döneminden değil, pozisyon değişikliğinden dolayı artış yapıyor gibi. Bir sonraki zam döneminin ne zaman olacağını ve zam döneminde senin durumunu nasıl değerlendireceklerini sor. Belki terfi sebebiyle 30-40 diye söylediğin zammı alacaksın ve şirketin zam dönemi geldiğinde de ayrıca 40-50.

Orhan Veli - İçerde şiiri belki
www.siir.gen.tr

2-3 güne gidiyordu tam emin değilim ama elbette ulaşıyor

Ulaşır ama geri bildirimli değilse (aps) gibi, ulaşmadığında akibeti meçhul olur

"elbette ulasıyor" denemez. Uzucu ama PTT kesinlikle guvenilir bir kurum degil.
Istanbul'un gobeginde bile gelmeyen mektuplar oldu bize, hatta bir kismini gidip postanede aradik bulduk, kenara konmus vs. Keyfe keder..

(bkz: jack wolfskin)
biraz daha pahalıdır ama üzmez.

greyder'e de bakabilirsin.

sunu 5 yil dagda karda bayirda camurda giydim, bana misin demedi dayanikliligi ve su gecirmezligi konusunda:

www.decathlon.com.tr

camurlara girdikten sonra eve donup bahce hortumuyla yikiyordum ayakkabiyi hala ayagimdayken. tabani artik eridi diye bu sene bir ust modelini aldim (MH500), cok memnunum.

amazon'da columbia indirimi var.

dijital gocebelik olayi bir ulkeye yerlesmek degil ki, adi uzerinde gocebelik. sizin durumunuzda gemiden arta kalan her 2 ayri ayri bir yerde gecirmek seklinde olmali, 2 ay ispanya, 2 ay finlandiya, 2 ay kambocya, 2 ay costa rika vs gibi (aralarda 4 ay calisacak sekilde).

2 ay oldugu icin zaten vizede buyuk problem yasamazsiniz muhtemelen. gocebelik vizesi veren ulkeler daha cok uzaktan calisabilen insanlari 1-2 seneligine kendi ulkelerine cekebilmek icin veriyorlar; ornegin ABD'ye remote calisiyorsunuzdur, 2 sene Belize'de yasamak isterseniz boyle bir olanak var. ama 2 ay Belize'de gezmek isterseniz zaten oturum izni ya da uzun sureli vizeye gerek yok, cunku Belize'ye her girisiniz zaten 90 gun kalis suresi veriyor gibi dusunun, bu da size hayli hayli yetiyor.

Belize'yi ve kalis suresini salladim ornek olsun diye, siz gitmeden kontrol edin yine gitmek istediginiz ulkenin dis isleri bakanliginin websitesinden.

uzun sure denizcilik yapip balatayi siyirmamis tek adam gormedim, bir tane yakin akrabam dahil. balata patladiktan sonra senede 4 ay nerede yasadiginin pek onemi yok yaw zaten dunyadan ruhen ayrilmis vaziyettesin.

denizciligi birak mumkunse..

balide çalışma noktaları ve senin gibi insanları bulabilirsin. Lokal yemeklerini ben sevmiyorum avustralya etkisi çok yüksek olduğundan güzel yemekler de bulunabiliyor.

Digital Nomad bali olarak arama yaparsan güzel bilgiler elde edebilirsin.

İyi yolculuklar

Merhaba

@taurina Aslında başlığı bu yaşam tarzı az çok bilindiği için verdim. Ben dijital göçebeden ziyade izinlerimde kafam rahat yaşayacağım bir yer düşünüyorum. İspanya gibi Avrupa ülkeleri buna çok uygun ama vize filan uğraşmak istemiyorum artık. Her seferinde kısacık vizeler için 7 ceddimizi soruyorlar. Daha da önemlisi çok büyük vakit kaybı, keyfim kaçıyor.

@cooperr Evet, denizcilik konusunda haklısınız ancak ben bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum. Cruise gemilerinde IT alanında çalışıyorum. İş şartlarım, çalışma düzenim balataları sıyırmadan devam etmek için uygun. Hatta iş yükümü bile sorumluluğumun çok daha az olacağı gemilere geçiş ile sürdürmek istiyorum. "Çalışırken emeklilik" gibi çünkü iş yüküm en az 2-3 kat azalacakken gelirim ona kıyasla çok makul bir azalma gösterecek. Gene de orta-uzun vadede sizin tavsiyenizi aklımın bir köşesinde tutacağım.

@EXXE01, teşekkürler. İnceleyeceğim.

bu isi en guzel yapanin yaninda ogrenirsin, kaynak ariyorsan da google keywordleri belli aslinda oradan yurusen bir seyler cikar karsina.

ecu programming guide
ecu programming course
what programming language is used for ecu, sayisini daha da artiririm ama yazilimci isen bu kadar keywords yeter

rusların ve çinlilerin hacking kitleri var. marka model ecu versiyonuna göre hangi adrese ne yazacaksın vs bilgileri derlemişler.

bir de avrupalı firmalar var bunlardan bayilik alırsan ecunun yazılımını okuyup yolluyorsun. firma sana istediğin mape göre düzenlenmiş yazılımı geri yolluyor.

yapama kadar epey bir araba bozma ihtimalin var.