Ekşi Duyuru

Mesai saatleri dışında işlem yapma.
Onun dışında bir düzeni, kuralı yok.
Bir de sabah saatlerinde ilk açılışta agresif hareketler olabilir. Bilmeyenler için sabah 10'a kadar falan işlem yapmak pek uygun olmaz.

alicisini bulmadan bir sey almak cok makul degil gibi. elektronik urunlerde fark nerdeyse hic yok. ekran kartlari bir ara cok uygundu onlara bakabilirsin ama onlarda da alici bulmak cok kolay olmayabilir.

ordinary gotur isteyenlere, turkiye'de cok pahaliymis :)

Garmin saatlere bakabilirsiniz

Kuvertür için callebaut çok iyi, dışarıda Belçika çikolatasıyla tatlı/sıcak çikolata vs yapıyoruz diyen yerler de çoğunlukla bu markayı kullanıyor. Ama tatlıda kullanmak için sütlü değil, callebaut no 811 alın. Aksi özellikle belirtilmedikçe tariflerde bitter çikolata kullanılır, sütlü çikolata daha fazla şeker ve sütle bir araya gelince aşırı tatlı olur.

Trüf tarzı ya da dolgulu çikolata seviyorsanız çikolata temperlemeyi öğrenip polikarbon kalıpla dolgulu çikolata yapabilirsiniz, çok zor değil. Özellikle polikarbon diyorum çünkü silikon vb kalıplarda yapılan çikolata mat olur, butik çikolatacılardan aldıklarınız gibi parlamaz.

Güzel bir chocolate chip cookie tarifi bulup kurabiye yapabilirsiniz, "ben evde daha iyisini yapıyorum" seviyesine gelmek uzun sürmez. Aynı şey tiramisu için de geçerli, kaliteli malzeme kullanınca dışarıda yediklerimizden daha iyisi çıkıyor.

Evet, biraz abartiyorsunuz. Anladigim kadariyla cok limitli bir orneginiz var bu kaniya varmak icin.
Ingilterenin en cirkef sayilan sehirlerinden birinde yasiyorum. Eger kavga cikmasi muhtemel yerlerde gezersem, kavga goruyorum. Yok normal gunluk hayat, duzgun insanlar olan yerlerde gezersem, korna duymak bile irkilme sebebi oluyor.
O kadar bolgeye ve insana bagli bir durum ki, eski oturdugumuz mahallede siseyle birbirine saldiran gormus biri olarak, aksamlari kavga izleyip aramizda yorum yapmak icin yakindaki puba giden insanlardir.
Su an yasadigimiz yer, yaklasik 3 mil otede, daha kavgaya denk gelmedim, bilmem kac tane puba girer cikarim, mudavimi olduklarimda yuksek ses bile olmaz. Ha asiri icip nara atana denk gelmek dusuk ihtimal ama olmaz degil.
Demem o ki, bizim sehrin kotu bolgelerinde dayak yemek normalken, guneyinde porselen bardakta cay icmeyeni cik cikliyolar. Iyice tecrube etmek lazim, ama tahmin ettiginiz gibi degil genel olarak.

Dubai'de, selam vermeden asansöre binenini, İyi günler demeden inenini görmedim ben.

Oradan kalma alışkanlıkla burada bir iki selam verdim. Garip bakışlar görüp vazgeçtim :)

Ed Stafford, Londra'da evsizlerle yaşamıştı bir programında. İnsanların battaniye, uyku tulumu, giyecek ve yiyecek yardımında yarış halinde olduğunu görünce şaşırmış, 'Burada insan fazla beslenmekten kilo alır.' demişti.

Alakasi yok. Sadece teen'ler sikinti, gerci teen'ler heryerde sikinti. Ortalama bir Ingiliz gunde 30-40 kere sorry, thank you diyordur, pub'inda sosyallesir, kizli erkekli ortamlari vardir hepsinin. Avrupa'nin Esenyurt'lulari Italyanlardir bak bu kesin bilgi. International bir ortamda 100 metreden italyani tanirim, 10 cm yanindaki ile bagira bagira konusan cok degisik bir topluluk. Bizde nasil Polat Alemdar bir nesli etkilediyse aynisi bunlarda da var Godfather setinden dagilmislar sanki hepsi. Arti acayip tutucu, erkek egemen bir toplum.

Ingilizlerin adinin cikmasinin nedeni: dagitma, eglenme kulturu. Girls holiday, boys holiday, dogum gunuydu, bekarliga veda partisiydi, macti, festivaldi falan kalabalik gruplar halinde geziyorlar, icip dagitiyorlar, tatillere y.disina beraber cikma olayi cok. Cok geziyorlar: max 25inde zaten tum Avrupa'yi bitirmis oluyorlar, Avustralya'dan Bali'ye girip cikmadiklari yer yok, haliyle her yerde adlari cikiyor.

karadenizlileri olabilir. kapalı ve yağmurlu hava. ergenler ve gençlerin eğlence anlayışı içkiye vurup dağıtmak gibi gözüküyor.

IVY league mezunu filan olanlar iyidir, ama sokakta göremezsiniz. Sokaktakiler bence de magandadır.

egitimli olarak cok ornegim yok ama egitimsizleri dedigin gibi olabilir. ken loach, shane meadows gibi bazi yonetmenlerin cokca filmini izledim. banliyö kismi esenyurt gibi gercekten.

egitimli olarak bir ingiliz arkadasim vardi psikologdu. onunla avustralya'da tanismistik. bir gun bir barda tuvalete gidiyorum diye kalkti masadan adam yol vermedi diye kufredip yumruklu kavgaya girdi. sonra da kafasina cam bardakla vurdular. sabaha kadar hastanede beklemistik.

rebull, zara home olabilir.

Miniso'da güzel kokular vardı en son baktığımda.

zara home'unkiler güzel ama tabi hepsi çok zararlı.

yeşil pasaport ise büyük ihtimal devlet memurusunuzdur. devlet memurları izinlerinde yurtdışına çıkacaklar ise bunu bildirmek durumundalar diye biliyorum. bu pasaport rengiyle değil, memurlar kanunu ile alakalı.

İzin kağıdında izini geçireceği adres yazıyor oraya bir yurt dışı adresi belirtmen yeter. Bu yeşil kırmızı vb. İçin değişmiyor. Ayrıca bir bildirime gerek yok.

Yurtdışına çıkış izni OHAL sürecinde vardı. şu an sırf onun için izin almaya gerek yok, ama kendi kurumunuzun izninizi geçireceğiniz yeri belirtme prosedürü varsa adres belirtebilirsiniz.

meb'de öğretmenim. sömestr tatilinde çıkacağım. tatil döneminde de izin yazmak gerekiyor mu? tatili şu adreste geçireceğim şeklinde.

gidebilirsin ama yurtdışına çıkarken kurumuna bildirme mecburiyetin var. pasaportla ilgili bi durum değil idari bi durum bu

Mevzuata göre bildirmelisiniz ve izin almalısınız. Size, davranış, gözlem, istihbarat vs üzerine belge imzalatıyorlar. Bildirmezseniz, iç işleri kurumlara liste göndermiyor, kurum izin belgesi istemiyor çıkarken

2. El piyasası bence dahada düşer ama 100 bin düşmez. Tamamen subjektif bir yorum. Yatırım için eve geçmek en mantıklı yatırım şu an.

25 gündür iki ilanımın yüzüne bakan yok

Yalnızca araba satma için bence değil.

Genelde araba fiyatları Nisan Mayıs ayında yükselir, sonrasında da nispeten stabil gider. Araba almak için en iyi aylar Ocak-Mart arası.

Model yükseltecek olsanız iyi zaman derdim, ama satıp başka bir yere yatırmak için bilemiyorum.

Sanırım bulduğunuz ev çok avantajlıysa yapılabilir.

Değerini veren bulabilirseniz, hemen satın.

Ancak Türkiye'de bir 2. el, "benim aracım çok değerli" manyaklığı var. Sıfırı 1 milyon TL olup, 200 bin indirim yapılan ve 800 bine satılan bir aracın 3-4 yaş, 2. eline 850bin istiyor adam. Bunu satamazsınız.

Bence değerini çok düşürmeden, 3'e 5'e bakmadan satın. Parayı TL'de tutmayın ama...

NOT: Yatırım tavsiyesi değildir.

.

gündelik giymek için vermezdim ama bunların kumaşı özel, yazdığı gibi teri atan, hava alan, gerçekten işe yarayan malzemeler. eğer spor yaparken giyerim diyorsanız parasının hakkını verir. gündelik giymek için 300 liralık tshirt yeterli.

git benzer tişörtü deacthlondan al. sadece markaya para veriyosun burda.

vermem aynı özellikte teri dışarı atan tişörtler decathlonda 300 civarı

Düz tshirte ben vermem.

düz polyester tişört deacthlondan al geç.
ayrıca günlük kullanımda giyilmez bu bir süre sonra rahatsız eder. ben genelde koşarken bu tarz %100 polyester tercih ediyorum.

Covid'in basindan beri ucertli. Ilk ucretli oldugunda tartismalar cikti ancak bu sitenin ve app'in masraflari icin odeniyor dendi ve toplulugun bir bolumu bu sekilde kullanmaya devam etti. Ucretsiz kalacak yer bulmani saglayan uygulamanin da masraflari oluyor dogal olarak...

18-19 lira gibi bir ücret ödüyorum. Aylık

ücretli olduğundan beri siteyi ”oh, bedava konaklama”dan ibaret görenlerin sayısında epey azalma oldu. Couchsurfing topluluğuna müteşekkir olan ve değerli bulan kimsenin abes bulacağı bir meblağ değil. Burayı dev bir dernek gibi düşünün ve derneklerin masrafları var, kullanıcılar arasında para alışverişi gerçekleşmediği için herhangi bir gelir/komisyon sözkonusu değil aidat haricinde

2: Politik doğruculuk/Politically correct.

3- ratatouille fine dining yemegi degil. fransizlarin geleneksel anne yemegi. hatta ratatouille filminde de o hicbir seyi begenmeyen gurme ratatouille'yu tattiginda cocukluguna gidiyor, annesini falan hatirliyor. fransiz yemegi esittir fine dining yemegi gibi bir algidan dolayi bizim gibi ülkelerde öyle zannediliyor olabilir. yoksa fransizlarin böyle bir iddiasi yok.

1 - kaydet dediğinde kaydedebilmesi için bir disk alanı lazım, bir yerlerine bir usb stick/flash takman gerekiyor olabilir mi?
2 - network'deki başka bir bilgisayarın disk'ini kullanıyor olabilirler mi?

2 - empati, farkındalık?

1- Cute PDF deneyin ya da web to PDF ile atama yaoarak sayfayı PDF ye çeviren sitelere bakınız.

2- yenileme / güncelleme

2. soru için aradığım cevap tam olarak "politik doğruculuk". o tamamdır, cevap vermeseniz de olur.

1. soru için de aradığım, pdf'e çevirme yazıcısını nasıl ekleyeceğimi soruyorum. yani yazdır dediğimde orada pdf olarak kaydetme çıksın. aradığım şey site değil. oraya pdf'e çevirmeyi yazıcı olarak nasıl ekleyeceğim. vardı, kaybolmuş. nasıl geri getiririm?

1. hiç mi yok sjsj

yazıcı silmiş olamazsın ayrıca win10-11 de kendisi yüklü geliyor.

aygıtlar ve cihazlardan yazıcılara girip pdf yazıcı duruyor mu bak.

Hiç yok.

Aygıtlardan girince de yok.

Skechers’ın iki modeli var bende, su geçirmez değil ama water repellant diye geçiyor, su birikintisine komple batırmadıkça su geçirmiyor. Rahatlar ama açıkçası birkaç saat giydikten sonra herhalde çok yumuşak olduğundan yeterince desteklemediği için rahatlığını kaybediyor gibi geldi bana. Camper’ın da su geçirmez birkaç modeli var, onlar da ilk giydiğinizde Skechers kadar rahat değilmiş gibi gelse de uzun zaman geçtikten sonra aslında daha rahat olduğunu farkediyorsunuz. Ben en çok new balance modellerinde rahat ediyorum, bence bu markanın su geçirmez modellerine bakın ama herkesin ayağı bir değil tabii.

nike ın shield serisi

ben Sprayway diye bir ingiliz markasından şans eseri bir çift aldım çok memnunum.

Model ismi:
Sprayway Cara Low HyroDRY

Son 3 ayda 700 km üzerinde şehir yürüyüşü yaptım.
Halen yeni gibiler.

skechers

Hepsinden önce başınız sağolsun.
üzerinden epey vakit geçmiş. Bankadan kesilen poliçeyi isteyip inceleyebilirsiniz. ancak ölüm tarihi itibari ile bir sorgulama da yapabilirsiniz.
türkiye sigorta birliğine veya cimere mail atıp irtibata geçip türkiyedeki sigorta şirketlerinde mirasçısı olduğumuz babanızın ölüm veraseti ile başvurup vefat tarihinde yaşayan poliçesi olup olmadığının tüm şirketlerden sorgulanmasını talep edebilirsiniz. Bu süreçte TSB sizin adınıza babanıza ait vefat tarihinde yaşayan bir poliçe olup olmadığının bilgisini tüm şirketlerden isteyip size bilgi verecektir.
Eğer ölüm sebebini teminat altına alan bir poliçesi var ise poliçe şartları ve limitince tarafınıza bir ödeme yapılabilir mi bakılabilir.

bankalar genelde kredi limitlerince poliçe tanzim ederler ve krediyi koruma altına alırlar. Kredilinin ödemesi devam ettikçe risk azalır ancak teminatı da azaltan bir açıklama poliçeye konulmuş mu ona bakmak lazım.
Tekrar sabırlar dilerim.

Banka büyük ihtimalle yalnızca kredi riskine karşılık bir sigorta yapmıştır diye düşünüyorum. Tabii erty_ksk'nın dediği gibi poliçeyi incelemeden bunu anlamak zor. İlkin gidip de ilgili sigorta poliçesine ulaşmanız gerek; oradaki hükümleri inceleyip neyin ne olduğunu anlayabilirsiniz.

eskiden saçlarına metro havası ya da egsoz yapışmıyordu
buradan sık yıkanma modasını* reddetmek gibi ahlaki bi tavır çıkmayabilir. ama su zengini de değiliz.

@lambırcek'e ilave, eskiden yediklerimizde bu denli kimyasal katkı yoktu, bunun da tere ve çabuk kirlenme hissine etkisi var. Bir de kozmetik dünyası "yağlı saç = kirli saç" gibi bir algı yarattı. Oysa sebumun saç derisine faydasını sadece merak eden araştırıp öğreniyor. Koku işin kırmızı çizgisi elbette, vücutta bir noktada koku varsa orada bakteri vardır, kirlenmiştir ve en kısa zamanda temizlenmesi gerekir.

bir şeyin iyisine alışınca "eskiden bunu nasıl yapıyormuşuz ya" dersin. Koku duyusunda, temizlikte vs. her şeyde böyle bence.

Türkiye'de bazı kişilerde hijyen paranoyası var ama genel olarak bakarsak son 100 yılda insan ömrünün uzaması da bu hijyene bağlanıyor mesela.

Yani böyle düşününce ayakkbı giymeme akımları da var mesela. Bir video görmüştüm, adam "bana neden ayakkabı giymiyorsun?" diye soruyorlar halbuki ben en güzel ayakkabılara sahibim zaten, yalınayak dolaştığımdan beri kendimi harika hissediyorum falan diyor.

Teknolojinin hangi miktarının doğal olduğuna kim karar veriyor ki? Eskiden diyorsunuz da, eskinin de eskisi her daim var. Bunun sonu yok. O gün ne doğru düzgün tesisat vardı ne de bu kadar kapsamlı baraj sistemleri, haliyle yapılanıyordu. Bugün var, yapılabiliyor.

Bizim ülkede çok fazla eskiler romantizmi yapılıyor. Ben duya duya usandım artık aslına bakarsanız. Diğer taraftan antibiyotik gibi basit bir şey olmadığı için ishalden bile kolayca ölebiliyordunuz eskiden örneğin.

Bu yola girmeyin bence, bu yolun sonu hiç iyi yerlere çıkmıyor.

Kalabalık bir ilkokula giderek kokup kokmadığını test edebilirsiniz. Koku direkt ciğerinize işliyor.
Ayrıca, yıkanmak, banyo yapmak, duş almak farklı farklı kavramlar. Sıcak su bulamayan derede yıkanır, ama yine de temizlenir.

akademisyen kimliğine bürünüp sallamış biraz anlaşılan. yağı kümden yok etmiyoruz zaten saçtan, ciltten. etraftan binbir pislik yapışıyor cilde. temizleyip kurulayıp nemli olsun diye yağlı krem sürüyoruz.
akademisyen(!)'in dediklerinde doğruluk payı var ama baktığı ve durduğu nokta yanlış. köyde herkes tezek koktuğu için ve burun da bir müddet sonra alışacağı için, köydeyken o kokuyu almaz olabilirsiniz ama bu durum cildinize, kıyafetinize, o kokuya sebep olan koku molekülleri, mikroorganizma vb her neyse, onların sindiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. ve bu sağlık için risktir. En başta da söylenmiş, bugün bir çok zararlı kimyasal molekül havada uçuşup bizlere yapışıp duruyor.

saçımızı yıkamadığımız zaman biriken şey sadece yağ değil ki? sigara kokusu, toz toprak vs... zaten saçtaki yağ 6 cm'e kadar gidiyormuş. saçın kalanı için o yağın bi faydası yok.

bence şurada sıkıntı var. iki günde bir duş almak normal örneğin. ama her duşta delicesine sabun, duş jeli, şampuan, krem cart curt kullanmak evet tüketim kültürünün bir sonucu olabilir. geçen bi kuaförün youtube kanalına takıldım. saç kremlerini yorumluyor ve hepsinin arkasında saça bolca uygulayın yazıyordu. halbuki uzun saça en fazla iki fındık büyüklüğü yetermiş.

ev için olan temizlik malzemelerinde de durum bu bence. geçen bi doktorun paylaşımında gördüm. atıyorum 2 lt suda bir damla çamaşır suyu bile en güçlü mikrobu öldürür diyordu. ben klozet harici bir yerde çamaşır suyu kullandığımı hatırlamıyorum ama tuz ruhu ile buzdolabını silen biliyorum mesela, çok saçma bu.

yani sonuç olarak reklamların filan bize normalmiş gibi göstermeye çalıştığı bazı ürün kullanım şekilleri var ve bunlar çok gereksiz katılıyorum. ama eskiden su yoktu az yıkanıyorduk bu normaldi, eee, bu devirde de az yıkanalım demek mantıksız.

İnsanlar eskisine göre çok daha fazla bir arada yaşıyor (15 milyon İstanbul'da) ve etkileşim çok fazla, şehirler arası, uluslar arası uçuşlarla mikroplar çok hızlı ve uzaklara taşınıyor.
O yüzden mikrop çeşitliliği ve maruz kalınması çok daha yüksek eskisine göre.
Tüm bunlara rağmen yaşam kalitesi ve süresi uzuyor, çünkü abidik bir mikropla ölme ihtimalin düşük hijyen sayesinde.

Eskisi gibi dağda tek başıma yaşayacağım diyorsan, daha gevşek davranabilirsin bence.

(kesinlikle duyuruya cevaptır)

su hakikaten sayılı. öyle bol bol kullanmak, 2 günde 1 yıkanmayı bile alt sınır saymak bilemiyorum. ankarada sular uzun süre kesildiğinde içme suyu kullandık. bakanın biri 2 günde 1e indirdim yıkanmayı dedi de bu lütfunu ayıpladık.

daha 20 sene olmadı, haftada 1 yıkanmak normaldi. muhtemelen bazı yerlerde halen öyle. şimdi 2 günde 1 normal oldu. normal değişiyor. tüketim değişiyor.

her tenefüs 100lerce çocuk savaş ediyor, okul kokar, kokmalıdır

ilaç iyi bi şey tabii ama eskiden antibiyotiği alt ede ede ejderhaya dönüşmüş bakteri de yoktu
ih1.redbubble.net

çamaşır suyunda zaten 5 litreye 1 kapak atın yazıyor ki bu bile suları kirletiyor. biz o suyu içiyoruz. balık geliyor soframıza oradan. başka hayvanlar yiyor oradan bize ulaşıyor. eskiden insanlar eşerya koliden ölmüyordu, demek ki tuvalet temizleme yöntemleri mevcutmuş.

Vucut temizliği dışında tüketim kültürü sonucudur. Ev temizliği, aşırı kıyafet temizliği hem zaman hem de kaynak israfıdır.

çalışır da pasaporta kaydetme işini de düşündünüz değil mi?

evet kendim gidip kendi adima hat alacagim ve sonra da imei kayit isini yapacagim. sonra da kardesime verecegim. boyle sorun olmaz degil mi?

sorun olmaz da kardeşiniz numara değişmek zorunda kalacak
bi de e-sim olduğu için siz yokken telefon değişikliğinde sorun olur. türkiyedeki e-simlerde qr kodları tek kullanımlık.internetten yeni kod da alınmıyor

@jelly bear; once gidip onun hattini kendi uzerime alsam, sonra da o hat icin esim cikartsam numarasi da ayni kalmis olur?

qr kodlar 20 kullanimlik diye duydum. yani operatorden qr kodunu alsam ileride sorun oldugunda tekrar ayni kodu kullanabilir sanirim.

en son tek kullanımlıktı. iyi sorun bence.

Bana e-sim için qr kod alırken 20 kullanımlık demişlerdi ama tek kullanımlık oluyorlar. Bazen verdikleri qr kod çalışmayabiliyor bu arada, qr kodu aldıktan sonra çalıştığına emin olun öyle ödemeyi yapın bence

mayıs'ta amerikadan 6-7 arkadaşa telefon getirdim, hepsi de sorunsuz çalışıyor. ama qr kullanım limitini hiç bilmiyorum kendim e-sim kullanmadığım için.

esim türkiyede çok kötü. arkadaşım aldı amarikadan. pişman yani çekmiyor telefonu.

-aracı taksitler bitmeden satma ihtimalınız varsa , taşıt kredisi yerine ihtiyaç kredisi çekmek daha doğru olur
-başvuru yapmadan önce kredi puanınızı kontrol edin , ve ihtiyaç kredisi başvuru işlemini gelir belgeleri ile birlikte şubeden yapmaya çalışın, bu red alma ihtimalinizi düşürür

yalnız ihtiyaç kredi ile taşıt kredisi arasında acayip farklar var şu anda. ne kadar çekince ne kadar sürede ne kadar geri ödeyeceksiniz, bunları iyi hesaplamanız lazım.

- Kredi fazla beklemede kalmaz, limit tahsis edilir ve bankacınız diyecektir ki limitiniz hazır, (örnek) iki-üç güne kadar kullandırım yapmamız gerekiyor. Başka bir bankanın faizini öğrenmek için kredi başvurusunda bulunmana gerek yok, sorarsın söylerler. En düşük hangisiyse ondan kullanırsın.

- Eğer eksik tutarı karşılayacaksa taşıt yerine ihtiyaç kredisine başvurabilirsin, bunu öneririm çünkü taşıt kredisinde aracına rehin koyuyorlar, kredi kullandırımı esnasında kasko ve sigorta yaptırmak zorunlu oluyor, daha çetrefilli bir işlem. Avantaj olarak da teminat karşılığı kullandırıldığından faizi genelde daha düşük olur.

Onaylı veya kullandığın kredi varken o veya başka bankaya ihtiyaç kredisi başvurusunda bulunabilirsin, kredine oranla gelirin yüksekse, ödeme geçmişin iyiyse, sabit gelirini ispat ediyorsan istediğin krediyi almana bir engel çoğunlukla olmaz.

muhasebeci para giriş-çıkışlarının kaydını tutar, faturaları keser-alır-kontrol eder, mutabakat yapar, sigorta girişlerini yapar vb.. finansçı ise muhasebeden alacağı bilgilerle gelir-gider dengesini sağlanmasına yönelik işler yapar, bankacılarla görüşür vb.

finansman-hazine ile biraz karıştırılıyor.
sadece bankalarla iletişimi kuran finans bölümleri olan şirketler de vardır ama finans daha geniş bir küme; muhasebe, raporlama, fp&a gibi bölümler finansın altındadır. hatta corporate governance, internal audit, internal control gibi departmanları da (varsa) kapsar.

1. istediğiniz gibi girip gezebiliyorsunuz. ben 5-6 sene önce gittim ve gezdim, normal kıyafetle falan, kimse umre'ye mi geldin diye sormuyor. hac zamanı da gidersiniz de, işte otel ulaşım falan sıkıntı olduğu için tursuz rahat girebileceğinizi zannetmiyorum.

2. yapabilirsiniz zaten umre mekke'de kabe'de geçiyor. tur ile giderseniz büyük ihtimalle extra başka yerlere de götürürler, oralara siz de gidersiniz de yukarıda yazdığım gibi oralarda araç yoksa toplu ulaşım çok sıkıntı.

şurda arkadaş bireysel gitmeyi anlatmış (vize alımını vs.)

forum.donanimhaber.com

geçen hafta oradaydım, anlatayım.

hac hariç her zaman bireysel olarak vizenizi alıp gidebilirsiniz. e-vize için visitsaudi.org adresini ziyaret edin. 5 dk + 130 $ vize işi.
atladınız uçağa, ciddeye indiniz. cidde havaalanından mekke'ye hızlı tren var. 69 riyal olması lazım kişi başı (ben uberle gtmiştim vaktim çok az olduğu için). kabe'ye yakın oteller pahalı, bütçeniz düşükse 2-3 km mesafedeki otelleri tercih edebilirsiniz. hepsinin önünden 10-15 dk da bir ücretsiz servis geçer kabenin oraya.

eğer müslümansanız (yargılamak değil, durumu izah etmek için söylüyorum), mikad bölgesi denen mescid-i haram'ın içinde bulunduğu bölgeye ihramsız girmeniz caiz değil. ihramlı girdiğinizde de umre vazifesini yapıp ancak ihramdan çıkabilirsiniz. detaylar her ilmihalde var.

eğer inanç gereği değil, turistik olarak gidiyorsanız şöyle bir durum var. mescid-i haram'ın zemin katına, yani kabenin olduğu ve tavaf yapılan alana ihramsız kimse alınmıyor. sivil kıyafetle giderseniz ancak üst kata çıkabilirsiniz, oradan da kabe maalesef çok iyi görünmüyor, uzakta kalıyorsunuz. tamamen tünelde yürüyormuş hissi var yalnızca. bunun için de yanınıza ihram alın, umre yapacakmış gibi kral fahd kapısından (79 no'lu kapı) girin, kabeyi dibinden görün. biraz çabalarsanız dokunabilirsiniz de. ama dikkat edin ihramlı gibi giderken ayağınızda çorap, ayakkabı, başınızda takke şapka olmasın. anında paket yapar üst kata yollarlar :) detay sormak isterseniz özel mesajım açık. yardımcı olmak isterim

Umre oluyor ancak hac için özel izinler ve kontenjan var.

Diyanet geçenlerde bu konuda bir uyarı yayınladı. "Kendi aldığınız vize ile hac yapamazsınız, böyle bir takım kişiler ve firmalar var, dolandırılmayın!" diye.


.

İyidir fakat iş yogunlugu fazladır. Maaşta anlaşırsanız bu yogunluk çekilir oluyor

merhaba, yoğunluktan kasıt tam olarak nedir acaba? her gün 8-9da mı kapatılıyor pc? teşekkürler şimdiden

sigortacınızı arayın halleder. bunun için para veriyorsunuz.

İmza iki nüshada da ıslak atılıyor(du).

Ne demek ıslak imzasız tutanak kabul edilmiyor?

Telefonda uygulama ile doldurduğumuzda yalandan parmağımız ile imza gibi bişey karalıyoruz, o bile kabul ediliyor!

üniversitedeyken standart.fm kayıtlarını dinliyordum.
bay j kayıtları, piyano kayıtları, twitch yayınları.
beyhan budak'ın podcastleri de güzel geçen sene kpss çalışırken dinliyordum.

şu kanalı dinliyorum ben, iyi gidiyor:
www.youtube.com

www.youtube.com

ben de bu kanali dinliyordum.

oysho training uygulamasında pilates videoları var, ben yeni indirdim hepsine bakmadım ama hoşuma gitti. bunun dışında eğer ingilizce takip etmek rahatsız etmezse move with nicole youtube'da, en sevdiklerimdendir. ve de fitness blender yine youtube

Teşekkürler hemen bakıyorum

Soruna cevap değil ama, fırsat maliyeti hesabında hangi veriyi kullanacağını, enflasyon hesabında hangi kurumu esas alacağını merak ettim.

Kullanılabilecek veriler arasında uçurum olduğu için trade yaparken enflasyon da fırsat maliyeti de gözardı edilebilir diye düşünüyorum. Aksi durum yatırımcıyı detaya boğmaz mı?

@Mirket

Burda amaç gerçek maliyeti hesap ederek kazanıyor yanılgısından kurtulmak, yatırım ve kazanç performansını real anlamda ölçülebilir hale getirmek ki bildiğimiz gibi yatırımcının asıl amacı real anlamda para kazanmaktır.

Burda tabiki enflasyon olarak tuik gibi kurumlar dikkate alınmayacak, kişi belki kendi enflasyon hesabına göre yada güvendiği herhangi bir kurumu veya kendi enflasyon sepetini baz alacaktır.

Burada önemli olan bir veriyor ölçülebilir hale getirebilmek.

Detaylar konusunda yatırımcı tabiki sürekli bu şekilde bir hesaplama yapamıyabilir ancak istediği hesap dönemi sonunda bu verileri hesaplamaları kullanabilirse sağlıklı bir değerlendirme imkanına sahip olmuş olur.

Ana parayı dolar ya da euro olarak referans alırsak, kısa vadeli al-satlarda zaten karınızın faiz ve enflasyona göre çok yüksek olması beklenir. 100k doları %5 senelik faize yatırsanız 1 ayda vergiden sonra elinize 400 usd geçmez. O yüzden faiz, enflasyon karşılaştırmasını çok uzun dönemli hesaplamalarda, çok büyük miktarlı proje ve finansmanlarda ya da riski ve getirisi az olan para piyasası fonlarını değerlendirmek için yapmak daha mantıklı olur. Yoksa 30 gün içerisinde 100k ile al-sat ile 400 usd kazanılamıyorsa o iş batar, 400’de aldığınız riske göre mantıklı bir referans olmaz. Son olarak uzun dönemli bir değerlendirme için faiz, enflasyon yerine gidip S&P500’de referans alınabilir.

Işığın kaynağı binanın arkasında kalıyor gibi.

içinde çok fazla nem taşıyan bulut ışığı hapsediyor

bu sadece yeni tanıştığın insanda problem oluyor. o da seni daha önce hiç görmediyse.
benim whatsapp adım "fikibok" mesela. kimseyi umursamadan yıllardır böyle
bence takma

hay yaşa hocam ne güzel dedin. sen böyle deyince aklıma eski bir arkadaşım geldi. yaşı benden büyüktü, çok sevip saydığım biriydi, bayağı bir süre görüştükten sonra facebook'ta ekleşecektik. benim de yine facebook'ta antin kuntin bissürü fotom, paylaşımım filan var. çekindim biraz. açıkça söylemiştim. yıllar sonra konusu açıldı, o yüzden daha çok ısınmış bana kendisi, hoşuna gitmiş. insan neyse o olmalı bi yerde galiba.

Ne kadar boş bir şeyle uğraşır geçerim. Tabii siz bundan keyif alıyorsanız, benim ve diğerlerinin önemi yok.

Diyelim sizinle iş yapıyoruz. Ben kazancıma bakarım, siz de kazancına bakarsanız. Gerisi 0.

Edit: Takılacak o kadar şey olduktan sonra ona sıra gelmez.

Aynı çalışma ortamında, aynı şirket bünyesinde sorun olmamalı elbette. Sonuçta siz bireysel hesabınızı kullanıyorsunuz. Size bir iş hesabı sağlanmamış ya da bu önemsenmemiş. Kim ne diyebilir?

Ancak "iş verirken" diye özellikle yazdığınız için diyorum; dışarıyla iş ilişkisi kurarken nötr olmak her zaman daha iyi. Sizin profil resminiz bir şey anlatıyor sonuçta. Her görüşten, her karakterden insan var. Profil fotoğrafınız sebebiyle iş kaçırmak istemezsiniz heralde.

Kendi adıma, iletişim kurduğum yerde bana uygun gelmeyen bir profil fotoğrafı görürsem bu bi acaba dedirtiyor, bundan sonraki her hoşnutsuzluk da üstüne "zaten belliydi" hissiyatı uyandırıyor ve genelde tekrar tercih etmiyorum. İlla özel çekim profesyonel bir şey kullanmanız gerekmiyor ama kendinizle ilgili ne kadar az şey anlatırsa o kadar iyi bence. Ha tam tersine bunun size kazandıracağı müşteriler de olur elbette ama orana vurulduğunda ne çıkar takdir sizin.

www.wimateknoloji.com

Ben Thule Enroute 30L aldım 1.5ay önce, d&r da 3000tl civarıydı ama fiyatı güncellemişler ne yazık ki. Ucuza bulursan öneririm, 17" laptop taşıyorum

www.dr.com.tr

çalışan olarak yazıyorum. sodexo kullanmadım. multinet ve setcard kullandım. kartla ödemede ikisinde de bir fark yok. setcard'ın posları daha eski duruyor sadece. qr ile ödeme yaparken, setcard bakiye yüklemesi sonrası qr ile ödeme yapabilmek için kartın en az bir kere kullanılmasını gerektiriyor. multinette böyle bir kısıt yok.

setcardda qr ile ödeme yaparken telefonda başarılı posta başarısız durumu oldu iki kere. paranın geri yüklenmesi uzun sürmüştü. multinette denk gelmedim henüz.

çalışan bir insan olarak metropol, ticket ve setcard kullandım. hepsi de çok kötüydü özellikle qr ile ödemeleri sürekli hata veriyordu hatta metropol'de bu özellik uzunca süre yoktu bile.

2 yıldır multinet kullanıyorum. en sorunsuz çalışan (bana denk gelen) bu oldu. kartını annemlere verdim (başka şehirdeler) ben sadece mobilde kullanıyorum. 2 yılda sadece 1 kere qr çalışmadı. onun dışında iyiydi hep. mobil uygulaması hızlı ve kolay. hemen qr limiti vs belirleyip 3 saniye sonra qr işlemi yapabiliyorum. yaygınlık açısından yine multinet diğerlerinden iyiydi. daha çok restoranda markette var. buna ek olarak multinet'te bir sürü de kampanya oluyordu. örneğin multinet ile openenglish'te yüzde 70 indirim, ssport paketlerini daha uyguna aldım :) bunun dışında da çok kampanyası var.

2 yıldır multinet kullanıyorum. hiç hata almadım.

Yemek parasını, direkt, para olarakta verebilirsiniz. Bu sene, bununla alakalı bir düzenleme çıktı.

Maaşla birlikte yatırın, geçin. Nakit veya Kredi kartıyla alsınlar...

.

edenred ticket kullanıyorum. kartım geldikten sonra gerekli aktivasyon işlemlerini yaptıktan sonra herşeyimi telefon üzerinden hallediyordum. tek kötü yanı büyük marketlerde (migros vb) yerlerde geçmemesi. Özellikle QR ödemesi hızlı. Hiç sıkıntı yaşamadım.

2 sene multinet 2 senedir de sodexo kullanıyorum. ikisinde de hiçbir sorun yaşamadım. çoğu yerde geçiyor, mobil kod ile kullanıyorum sürekli.

cepteteb de ve enpara da var ancak faizler biraz daha dusuk

Enpara iyi

aktifbank n kolay kullanıyorum yıllardır hem faiz oranları yüksek hemde işlem ücreti almaması her atmden sınırsız para çekme gibi özellikleri çok işe yarıyor. altın gümüş hesabı vadeli vadesiz döviz hisse senedi her ihtiyacı karşılıyor. pasoligte cabası tabi

en iyiler burgan(on hesap) -sınırsız gün- %45 pasif bakiyeli herkes yararlanır
alternatif bank vov hesap -90 gün- %45-pasif bakiyeli -herkes yararlanır
akbank serbest hesap(1 aydan sonra düşer) %43 -kişiye özel
enpara (kişiye özel)-sınırsız gün- %42 - kişiye özel. ama enparada oranlar çok değişiyor aydan aya. diğerleri nispeteden daha stabil.

Garantide 1. para piyasası fonuna aktarabilirsiniz. Fonun birim fiyatı 0,042 kuruş zaten. Ufak miktar da olsa geçiyor. Lazım olunca da bozdurursunuz, valörü yok zaten anlık alınıp satılıyor.

Asgari ödeme tutarını son ödeme tarihinden önce ödersen kalan borcun bir sonraki aya %3,66 faiz ile devreder.

eksiseyler.com

tabii ki gün sayısına göre faiz ödersin. ayrıca sürekli asgariyi ödersen kredi notun da düşer.
asgari ödeme zor durumlarda yapılmalı. alışkanlık haline getirilmemeli.

Acayip faiz geliyor kalana. Mirketin dedigi gibidir herhalde oran. Ben orani bilmiyorum ama cok fark ediyor devreden bakiyesi. Kredi karti magduru olma yolunda ilerliyorum. Asgari zor durumda yapilmaliymis gercekten aliskanlik olmamali +1 sonra altindan kalkamiyorsun. Kredi notu acisindan bi sorun olmuyor galiba. Gecen kredi istedim bi yerden hemen vereceklerdi ama ben 12 ay sonunda odenecek parayi duyunca vazgectim.

1 sene kadar önce mantıklıydı. Faizler düşüktü ve bankalar bu işe ses çıkarmıyordu. Hatta bir çok kişi nakit para çekip, asgari yatırarak, çok yatırım yaptı.

Ancak hem faizler arttı, hem asgari ödenecek miktar artırıldı, hem de bankalar artık bu kişilere iyi gözle bakmıyor. Bu kişi bana olan borcunu ödemeyebilir diye düşünüyorlar.

Evet, hem yüksek faiz ödersiniz, hem de kredi skorunuz ve banka nezdindeki itibarınız zedelenir.


.

faizler dusukken mantikliydi, ben de bir sure full asgari odeyip gectim ama 3-4 aydir hepsini oduyorum.

bu arada kredi notunuza bir etkisi yoktur asgariyi zamaninda odediginiz surece, kaynagini simdi bulamadim ama kucuk bir arastirmayla bulabilirsiniz.

3-5 ay öncesine kadar vadesiz hesaptan eksi bakiye kullanmak, kartın sadece asgarisini ödemek koymuyordu. aylık total 300-500 faiz işliyordu.

şimdi totale bakınca aylık 4bin-5bin faiz işliyor borca neredeyse.

yaşam standartını değiştirmek istemeyen çoğu kimse önceden 10bin-15bin gelen ekstreler yerine artık 50-60bin liralık ekstrelerle karşılaşıyor. ilk aşama olarak asgariyi ödeme eğilimi olsa da diğer ay sonunda karta yansıyan faizler daha çok can yakmaya başladı.

bu bir sarmal malesef. elde birikim varsa hepsini kapatmak ve gelire orantılı olarak harcama yapmak (hatta nakit harcamak) daha mantıklı bence.

artık kredi çekip borç kapatmak da çözüm değil çünkü faizler çok yüksek. yakın zamanda toplu bir kart borcu patlaması görebiliriz gibime geliyor.

şu zamanda asgari ödemek çok mantıklı değil, hem yüksek faiz ile katlanacak hemde sürekli artan limit borç oranı nedeniyle kredi notunuzu olumsuz etkileyecektir.

Ya ben de maalesef son iki aydır çıkmaza girdim, bir süre sanırım asgarisini ödemem gerekecek.

Çok deli faiz işliyor demişler fakat matematik özürlüsü olarak aylık binecek olan faizi hesaplayamadım ben

Geçen ay ekstrem 25.000 tl geldi mesela, 11000 asgarisini ödedim, kaldı 14.000 tl. Önümüzdeki ay bu 14.000 lira ne kadar olarak devredecek bana? Vakıfbank'ta gecikme faizi oranı 3.66

kredi notu duser diyenleri gorunce sasirdim acikcasi. bankalarin en sevdigi musteridir borcu olan ama bir sekilde odeyen (son odeme tarihinden once asgarisini odeyen) musteri. bir de ustune faizini koyuyor!

ben 10-15 sene evvel issiz ve parasizdim. iki kredi kartimin limiti de fulldu (1900+1750 lira cok degil) o zaman asgari odeme yuzdesi de %20'ydi yanlis hatirlamiyorsam yani 1900 lira borcun 400 lirasini ode tamam. bunu her ay yaptim senelerce (hatta birileri nakitle bir sey alacaginda o parayi bana vermelerini istiyordum ve ben kartlaonlarin yerine oduyordum da biraz nakitim oluyordu - muhtemelen asgariyi odeyebilmek icin)

sonra bir gun kredi notuma bakildi. cok yuksekti. duzgun isi olan calisan arkadasiminki benimkinden dusuk cikti. bu arada kredi kartimin bankasi da beni surekli kredi al diye taciz ediyordu.

yani ben kredi notu duser olayina inanmiyorum. bankaci arkadaslarim da bu durumu onaylamisti.


kamu spotu: asgarisi kadar degil odeyebildiginiz kadar odeyin. o borc ele para gecmeden bitmiyor cunku. sonra daha zor hale geliyor. benim en son agzina kadar doldugu icin baskasina alisveris yapma olayi da ise yaramaz oldu. birkac kez takla attirmam gerekti. (parayi birinden alip sonra karttan yeniden cektirmek)

senelerce dondurdum kart borcunu. en son yurtdisina cikip ise girdim de 5 ay sonra borclari kapattim, rahatladim. (hala kullaniyorum, kirdim attimci tayfadan degilim. ayrica borc benim borcumdu, herhangi bir luks icin degil, ihtiyaclar icin kullanilmisti. olmasaydi halim daha zor olurdu)

uzun lafin kisasi negatifi faiz ve giderek artan borcun kotu psikolojisi olur.

Geçen sene ile bu senenin ekonomik ortamı bile çok çok farklı. Siz 10 sene öncesinde yaptığınız uygulamaları baz alırsanız, sıkıntı çekersiniz. Dün iyi olan şey, bugün kötü olabilir.

Kredi ve kredi kartı borcunuzun tamamını ödeyin.


.

Financial flows, money flow map falan gibi anahtar cümle/kelimelerle arama yapınca epeyce bir kaynak çıkıyor, dünya bankasının verileri falan da var. İstediğiniz gibi interaktif harita var mı bilmiyorum ama Google’layınca bir şeyler çıkıyor.

Kara para, kayıt dışı ve kripto gibi varlıklar yoğunluk kazanmışken doğru bir tablo edinmek çok zor.

Abd'de ve orta doğuda 1199 dolar + vergi değil mi? Vergisi düşük olan yerlerden getirtiyorlardır. Euro bölgesinden getirmek makul değil zaten.

delaware'de vergi sıfır mesela. 1200 usd = 34.680 TL civarı tutuyor.

vergisiz ve zamdan önce almışlardır. alıp satmaya çalışcaksan hiç uğraşma. bu pasaport kayıt ücretleriyle satman imkansıza yakın

yurtdışından alıp buraya gelirken vergi geri alınıyor. almanya için %21 mesela.

tax back de alıyorlar. vergiyi de düşün yani.

Ortadoğu ülkelerinde telefonlar daha ucuz. S23 ultra Avrupa'da 1350Euro iken ben 1000$'a almıştım.

ben de sürekli frene basıyorum ama araba durmuyo skfjsf

Okul biter rüyanda bitmediğini görürsün.
Askerlik biter rüyanda yine bitmez.
İş yaşamında projenin yetişmediğini görürsün.
İnsan neye takılmışsa onun rüyasını görüyor.

Rüyanız, kontrol kaybı ve hayatınızdaki yönlendirme sorunlarına dair kaygıları temsil edebilir. Arabanın geriye doğru gitmesi, genellikle bireyin geçmişte yaşadığı durumlarla veya kararlarla yüzleşmek zorunda hissettiği bir durumla ilişkilendirilebilir. Aynı zamanda, ilerleme kaydedememe veya hayatınızda bir alanda geri gitme hissini ifade edebilir. Yanlışlıkla gaza basma ya da frenin tutmaması, istemediğiniz bir yöne doğru kaymasını önleyemeyeceğinize olan endişenizi gösterebilir. Bu rüya, belki de kendinize veya çevrenizdeki insanlara karşı daha fazla kontrol sahibi olma ihtiyacında olduğunuz bir uyarı olarak yorumlanabilir. Rüyanızda yaşadığınız rahatsızlık, hayatınızda benzer duygular yaşadığınız durumlarla bağlantılı olabilir ve bu duygularla nasıl başa çıkacağınıza dair içgörüler kazanmanız gerektiğine işaret ediyor olabilir. Bu rüyalar, özellikle sık tekrarlandığında, bilincinizin sizin dikkate almanız gereken bir konu hakkında bilinçaltı düzeyde sinyaller gönderiyor olduğunu gösterir. Önemli olan, rüyanın gösterdiği konuları bilinçli yaşamınıza taşıyarak onlarla yüzleşmek ve bu deneyimlerden öğrenmek olacaktır. Rüyanızdaki temalar üzerine düşünerek, günlük hayatınızdaki hangi alanlarda belirsizlik hissettiğinizi ve kontrolden çıkma endişesi taşıdığınızı belirlemeye çalışın.

bir exxen özetinden baktım bir de attığın linki vpnle açıp ona baktım. aynı ses aslında ikisinde de ama tnt yayınında tribün volumeunu daha fazla açmışlar sanırım ya da gol olunca açıyorlar orada daha yüksek volumede geliyor sadece. yapay bir ses değil yani. o stadda nasıl bu kadar net dortmund taraflarının sesi çıkmış dersen deplasman tribünlerinin yakınında mikrofon vardır sanırım ya da sağlam truva yapmışlardır.

tribün mikrofonu açıp kısmaca, pietro +1
trde de yapıyorlar küfredince

Onu kovid zamaninda yapiyorlardi, tv'deki adam mac atmosferine girsin zapping yapmasin diye AI destekliymis hatta. Burda sadece sesi koklemisler, ingilizler oyle zaten: tribun seslerini artirip spiker sesini kisarlar hep. Newcastle taraftari Londralilara falan benzemez oyarlar adami, truva falan imkansiz

türkiye'de de oluyor bu durum. pendikspor galatasaray maçında tribün mikrofonu galatasaray tarafında tamamen kapalıydı. tüm gürültü pendik tarafından geliyor gibi gösterdiler.

Geçen ay toplu sipariş için fiyat almıştım

Sargılı madlen 240 gr 420 TL
Çizgili büyük kutu 350 gr 590 TL
Kitap kutu büyük 686 gr 860 TL

Fotoğraf ve detaylar web sitesinde, arayıp ürünü söylerseniz fiyatları paylaşırlar zaten. www.pelit.com.tr

yüzde 15-20 civari

25-30

Yaridan fazlasi.

sabit bir rakam yok maalesef; her ay değişiyor ama ortalaması %10 civarıdır

%10-15 arası. Fark ettim de epey azmis.

Genelde %40-50 arası değişiyor. Kasım ayında %47 oldu.

Şu an iki adet kredi var ondan çok yapamiyorum ama temmuzda bitiyorlar.
Normalde yüzde 20. Yarısı faizimsi yarısı etf.

bir aylık dönemi baz alırsam %97.
o yüzden 3 aylık ortalama dönemi baz alırsam %89.

Yaz başında bir bozulacak %75'lere düşecek.

%10

%80

0

Özel bir durum yoksa, en ideali 1/3.

Ancak kendinizi zorlar, bir ev alırsınız. Bir süre, ne var ne yoksa verebilirsiniz. Bir kaç sene sonra, 1/3 ve altına iner zaten taksitler.

2024 Nisan sonrası, zor günler geliyor. Bu aylarda, özellikle 2024'te zam aldıktan sonra ilk 3 ay, ne var ne yok yatırım yapmakta fayda var.


.

en az yarısını

Şu an çok büyük bir kısmı yatırıma gidiyor %70-80 gibi bir şeye denk geliyor olabilir.

Nisan'da araba aldım, maaşımın yarısı arabanın kredisine gidiyor. Kalan maaştan da yine koyabildiğim kadarını borsaya, fona vs. yatırıyorum.

%60-70
düzenli olarak eurobond, fiziki altın, altın fonu, hisse yoğun fon, değişken fon, hisse senedi, yabancı hisse senedi alıyorum.

sifir
cocuk var, hanim calismiyor.

myfonts üzerinden görselle aradım ama yok.

markaya özel hazırlanan veya var olan bir font disrupt edilerek hazırlanmıi bir logo olması muhtemel. Bu gibi eski markalarda genellikle bu şekildedir. Ülker gibi, eti gibi...

Şu andaki sıfır araçların indirimsiz fiyatları ile bence 2024 içerisinde sıfır araç alınabilecek. Zaten kredi yok, araç var. Nakit de dönmüyor piyasada. Döviz artsa da ben doğru orantılı bir artış beklemiyorum.

Arabalar zamlanır ama uçmaz. Araç piyasası şişti. 2. Elde artsada hareket yok. Bayiler nakitle giden müşterilere kolaylık sağlıyor. Bankalarda 3.80den aşağı kredi yokken arkadaşımı 3.15ten kredi verdiler.

Bayileri gezen var mı? Araç satılmıyor, şişme var diyorlar ama Kasım ayında 115 bin sıfır araç (otomobil + hafif ticari) satılmış. Netten duyulanlar, doğru olmayabilir. Herkes hala deli gibi araç alıyor.

Araç fiyatları çok şişmişti. Firmalar bu fiyatlar üzerinden indirim yapıyorlar. Örneğin fiyat 1,5 milyon ise, liste fiyatını indirmediler. Fiyat yine 1,5 milyon ama 200 bin kampanya yapıyoruz diyorlar.

Ben Mart başına kadar bir artış beklemiyorum. En fazla kampanya fiyatı biraz düşer veya kampanyayı bitirirler.

Ancak burası Türkiye, her an her şey olabilir.

Ek bir not: Çok çok çok önemli değilse, şu ortamda nakitte kalmak, araba almaktan iyidir.

Yatırım tavsiyesi değildir.


.

60

Olumlu bir şey bence, bir işlem filan yapıalcağı zaman sistem otomatik sms atıyor bilgi için.

Olumsuz ne sonuç olabilir ki?

buradaki amaç eksik evrak, hatalı başvuru, işlemin tamamlanıp ödeme yapılması vb. durumunda size ulaşmaları.

tapu çok yoğun, personel kısıtlı. bir de bu vatandaşlara ulaşamama durumu düşünülürse iş uzar.

İstanbul'dayım bir yere taşınma düşüncem ya da acil durum planım yok, böyle planların çalışacağını da çok düşünmüyorum büyük bir depremde, ayrıca planı ben değil devlet yapsın ben ne yapabilirim, bi düdüğüm var onu çalarım ölmezsem.

.Hatay
.Taşınma planım şimdilik yok.
.Aynı yerde kalma olasılığım yüksek.Bina dayanıklı çıktı
.Mental olarak diyeceğim "kader" . Çok kaygıya gerek yok o nedenle. Olduğu zaman (hayattaysak eğer) yapılacak şeyler var.
Maddi olarak ise duruma göre hazırda ne varsa kullanılır diyorum.
ama diğer yandna bu depremde bile "bir çok eve" sahip olanın da yardım kuyruğuna geçtiğini bilmek ayrıca düşündürüyor.

Şu bir gerçek ki yaşanan olaylara baktığımızda, dünya sandığımızdan çok daha değersiz. Kısa hayatta kalp huzuruna sahip olmanın değeri çok büyük.

1. Kocaeli
2. Gelecekte İstanbul, İzmir olabilir.
3. Bir yere çadır kuracağız artık. Kendime bir çadır alırım. Çok zor bir şey değil.
4. 1999 yılındaki depremi yaşadım. Günlerce artçı deprem oldu. Sevdiklerimden ölen olmazsa, evim zarar görmezse kısa sürede aşabileceğimi düşünüyorum. Zarar görünce zaten hayat değişiyor. Yapacak bir şey kalmıyor. En son hatırladığım depremde yarın iş var deyip uyumuştum. Umursamıyorum artık. Yılların hatalı politikalarını kendime dert edemem.

Deprem çok büyük bir kaos. Büyük bir depremde 1 2 ay çok zor geçer. Sonra eve girince normalleşme başlar.

istanbul-kadıköy. 6 ay önce ciddi fiyat farkı vererek depreme dayanıklı olduğunu düşündüğümüz bir apartmana taşındık. çürük bir binada oturmamak bizim için en büyük önlem. depremde bina sağlam kalırsa gerisinin önemsiz olduğuna inanıyorum.

evde 1 haftayı çıkaracak temel ihtiyaçlar var, temel elektronikleri şarj etmek için güneş paneli ve haberleşme için telsiz vs. mevcut. aracımız acil durumda konaklama için güvenli bir yerde. evde yeterli bir miktar nakit tutuyoruz.

istanbul.
60 yıllık binada yaşıyorum. aslında doğruya doğru bu ülkede ne yazık ki çoğu büyükşehir benzeri bir risk taşıyor. binamın yığma tuğla bir yapı olması ve 2 katlı olması beni bir nebze rahatlatıyor. bunlardan dolayı şu anlık taşınma planım yok.
deprem sonrası memleketim bodrum devlet memuruyum eğer sağ kalırsam muhtemelen devlet zaten depremden kaynaklı nakil imkanı verecektir diye düşünüyorum. gene de 10 seneye zaten memlekete dönme planım var.
yaşadığım ülke gerçekleri ne yazık ki ortada. var olan en sağlam binaya taşınsam da büyükşehirlerin hepsi ciddi bir deprem riski taşıyor ve deprem sonrası şehirden çıkamayacağımız ortada. kabullendim akışına bıraktım ben bu ülkenin vatandaşı olarak yapabileceklerimi yaptım ne yazık ki.

Depreme dayanıklılık testlerini yaptırıp iyi bir sonuç aldım, başka bir planım yok. Taşınmayı düşünmüyorum. Minimal bir deprem çantam var.

Artık bakıcaz.

lokasyon neresi?
istanbul

taşınma planın var mı?
hayır yok

deprem sonrası nerede kalmayı düşünüyorsun?
büyük bir deprem olursa ve evim barkım yıkılırsa umarım ölürüm diye dua ediyorum. o kaosta hayatta kalmak istemem

mental ve maddi olarak bunu nasıl kaldırmayı düşünüyorsun?
mental olarak büyük travmalar yaşayacağımız kesin. maddi olarak da altından kalkamayacağımı düşünüyorum.

-Istanbul
-Planim yok ama ev sahibi cikmami istiyor, bina da deprem raporunda curuk tespiti aldi. Zengin olursam tasinirim veya mahkeme atarsa.
-Eger bu evdeyken olursa zaten yikilacagindan sonrasini dusunmeme gerek yok. Yikilmaz da sag cikarsam ailemin yanina antalya'ya gitmeye calisicam yollar acik olursa. Olmazsa da bilmiyorum o zaman dusunucez.
-Kaldirmayi dusunmuyorum, zaten imkan olsa eski binada veya genel olarak istanbul'da oturmazdim. Bu tarz secimleri yapabilecek ekonomik ozgurlugumuz bulunmamaktadir.

Birkac ay icinde sürpriz bi sekilde zengin olmayi diliyorum.
Sevgiler

1. lokasyon neresi?

istanbul, maltepe.

2. taşınma planın var mı?

Tek taşınma planım bırakıp gitmek. Zihnimde evimin envanterini tutuyorum diyebilirim. Her an bu evin aynısını sıfırdan kuracak kadar para biriktirmeye çalışıyorum. Ankara'ya ailemin yanına dönmeye çalışırım.

3. deprem sonrası nerede kalmayı düşünüyorsun?

ilk etapta yürüme olarak 10 dk mesafede olan, inşaat altyapısından emin olduğum şirkete gidebilirim. Şirket bana sıcak ve güvenli bir yer sağlar ilk etapta. Kedimi, telefon, cüzdanımı ve montumu alıp şirkete giderim diye düşünüyorum (Allah korusun, inşallah hiç yaşamam böyle bir şeyi.)

4. mental ve maddi olarak bunu nasıl kaldırmayı düşünüyorsun?

İnançlı bir insan olarak Allah'ın dayanma gücü vereceğine inanıyorum. Sevdiklerini kaybetme konusunu ise düşünmek bile istemiyorum.

1 Beşiktaş
2 taşınma planım yok
3 yazlığa gidebiliriz durum ve şartlara göre
4 Ben Şener usummezsoy kafasındayım.Cok büyük bi deprem beklemiyorum.Dünkü bursa depremini bile doğru tahmin eden sayili kisilerden biri kendisi.

Deprem oldugu gun cekme karavan aliyorum. 100k tl

Hayır, kural izin vermiyor. Ama kapıda sorun yaptıklarını da görmedim. Geçen hafta yurtdışı uçuşlarında kabin bavulu ve sırt çantasıyla sorunsuz bindim.

Abi biz ne dersek tersi olabilir.
Biraz internete bakarsanız bir sürü insan sikayetci çünkü misal ilk uçuşta demiyorlar da ikinci ayakta diyorlar falan.
Yani sıkıntı çıkmaz desek bile cikabilir. Çünkü çıkan kişi çok. Ufak cantalari bile kabin valizine koymalarini koymazsa para odeteceklerini soyluyorlar.

kontuarda en çok duyduğum cümle 'gelirken bir şey dememiştiniz'. velhasılı biraz şans işi.

Daha dün bir adamın valizini binişte alıp bagaja yolladılar, laptop çantası kaldı. Sırada da insanları kontrol ettiler var mı ikinci çanta diye.

Özellikle kışın mont vs derken yer kalmıyor kabin bagajlarında, risk almaya değmez.

3 takvim yılı içerisinde yolcu beraberinde 1 adet kapalı kutu telefonu geçirebilirsin. yani bu yıl 1 adet getirdin bir sonraki vergi muafiyetli getirme hakkın 3 yıl sonra.

montlar problem olmaz.

peki 1 kapali kutuda, birini de acip cebimde kendi ikinci telefonummus gibi soksam sorun olur mu?

ya her Türkiye gerçeği gibi bunda da "kontrole denk gelirsen/yakalanırsan" mantığı var sanırım.

kendi üzerine 1 telefon kaydettirebiliyorsun ama tanıdık vs. alsa kendi kaydetse problem olmaz. Vergisi verilmemiş olur, ama "hediye limiti" 430 euro görünüyor mesela millet PS5 getirip satıyordu o 500 euro hatta şimdi 549 galiba. Hiç vergi verdik diyen duymadım.

Kefalete istinaden kiracı ile kiralayan taraf arasında yapılmış bir sözleşme var mı? Var.
1 yıl geçerli mi, geçerli.

Hukuki bilgiyle yorum yapıyorum: (belki) kefil olunana karşı vazgeçme geçerli olsa da (küçük bir ihtimal), alacaklıya karşı vazgeçme geçerli olmaz. Alacak her türlü borcu kefilden ister.

Hocam çocuk oyuncağı mı bu iş, ben siz kefil oldunuz diye imzaladım, adama güvenmiyordum. O zaman evi boşalttırın kiracıya, beni mağdur ettiğiniz için 3 aylık kiramı da peşin yatırın, feshedelim sözleşmeyi.

Demezler mi adama?

Kozmetik kremlerin etkisi çok az ve uzun süreli kullanımda fark ediyor. Bir tane krem kullandım her şey çözüldü diye bir şey yok maalesef. Keşke olsa. Cildinizi sağlıklı tutmak için:
- Su içmeyi ihmal etmeyin.
- Cilt tipinize uygun bir yüz yıkama jeli alın ve yüzünüzü her gün sabah/akşam yıkayın.
- Hyaluronik asitli bir serum kullanabilirsiniz. (Sabah yüz yıkadıktan sonra.)
- Göz altı kremi kullanın. (Serumdan sonra.)
- Cilt tipinize uygun bir nemlendirici kullanın. (Sabah akşam, yüz yıkadıktan ve serum-göz altı kreminden sonra.)
- Hava durumundan bağımsız olarak dışarı çıkarken güneş kremi kullanın, özellikle yaz aylarında 2-3 saatte bir tekrarlayın.

Cerave, Rival de Loop, Isana, Celenes benim sevdiğim ve aşırı pahalı olmayan markalar. Simya Evi'nin ürünleri de çok seviliyor (www.simyaevi.com). Direkt ürün önermeyeceğim ama gözüme ilişen birkaç link ekliyorum.
Yüz yıkama: www.rossmann.com.tr (Cilt tipinize göre arayın, kuru ya da yağlı cilt için farklı ürün gerekir)
Göz altı: www.rossmann.com.tr
www.rossmann.com.tr
Serum: www.rossmann.com.tr
www.rossmann.com.tr
Nemlendirici: www.dermoeczanem.com (Yine cilt tipine göre seçmeniz gerekiyor)
Güneş kremi çok soruldu, sitede arayıp cevaplara bakabilirsiniz.

Bir leğende buzlu su hazırlayın, gömün yüzünüzü içine, ufak aralıklarla tekrarlayın.

1. ben de alıp nostalji yapmak istemiştim. bunca yıl sonra çok sarmadı.
2. en iyi hikaye gta 4 bence. en iyi oyun gta 5.

vice city ve san andreas bence cok guzel. yine baslasam bitiririm kesin.

çok üst düzey hikayeleriyle falan ön plana çıkan oyunlar değil eski gta oyunları ama zamanına göre devrimsel oyunlardı genelde büyük olay yaratmalarının sebebi buydu. günümüzde baktığınızda artık görev yapıları, hikayeleri, açık dünyaları, mekanikleri fazlasıyla sıradanlaşmış, basitleşmiş, eskimiş gelecektir o gün için acayip olan şeyler. o yüzden şu gün oynanırsa keyif vereceğini çok düşmünmüyorum bence gta 5'ten başlanmalı. amaç eski oyunlara yapılan referansları falan anlamaksa youtube'dan özet izleyin veya netten özet okuyun derim ben oynamak yerine.

o üçlü için fikrim de ben en çok vice city oynadığım için bende özel bir yeri vardır ama genelde san andreas daha çok beğeniliyor. san andreas benim pcde yoktu sadece internet cafelerde oynuyordum o yüzden vice city kadar yer etmedi bende.

Vice city ve san andreas'ı hem internet kafelerde hem evde çok oynamıştım ama gta 3 bende yok. Hiçbir internet kafede de görmedim. Hatta bunların trilogy olduğunu öğrenince baya şaşırmıştım.

Bu trilogy remake'i (ya da remastered mıydı emin değilim) hiç beğenilmemişti ilk çıktığında. Rockstar dandik bir ekibe yaptırmıştı falan. Oyunlar zamanına göre iyidir de şimdi ehh yani.

GTA IV ve V oynamadım hatta V'e ve şimdi fragmanı çıkan VI'ya gereksiz bir nefretim var. IV hikaye olarak daha çok övülüyor. V de açık dünya olarak hâlâ geçilemedi deniyor 10 senede.

1- Grafikleri biraz yavan gelebilir; ama güzeldir. özellikle san andreas'dan itibaren gta hikayeleri olgunlaştı, politikleşti ve ABD toplumuyla ilgili ince toplumsal göndermelerle doldu taştı.
2- Kesinikle GTA 4! GTA serileri genellikle "neşeli", oyunlardır. Bunun tek istisnası GTA 4. GTA 4'de Rockstar son derece karanlık, ciddi ve gerçekçi bir hikaye anlatımı denemiştir.
"Amerikan Rüyası'nı" yaşamak geçen bir gemiyle kaçak olarak kuzeninin yanına gelen eski bir komünist doğu bloku ülkeden gelen Nikko Bellic'i oynuyoruz ki üçten beri tüm GTA'ları oynayın birisi olarak benim en çok sevdiğim GTA ana karakteridir kendisi.

LİNK görünmüyor.

Bizim kızlar şu etekle giyiyorlar

www.oxxo.com.tr

Kahvedesu: link koymadim. "Su" asagidaki tanima atifti :)

hafif kisa paca skinny jeans

Bu cihazlarda dahili hafıza bulunmuyor, haritaları serverda saklıyor. internet olmadan server'a erişemeyecek. haritalama özelliğini ve yönlendirme özelliğini kullanamayacaksınız?

Zaman ayarlı temizlik yapan var mı bilmiyorum. Muhtemelen vardır ama yine internet erişimlidir.

Stabillik açısından roborock'ı tavsiye ederim. Daha önce, xiaomi, ecovacs ozmo kullandık, ikisi de çöp oldu, roborock taş gibi devam ediyor.

roborock da xiaomi'nin değil mi? annem için s5 max almıştık. şu günler şu saatte çalışsın diye planlama yapılılabiliyor ama internet olmayınca o saatte çalışmıyor.

Roborock xiaomi'nin değil. S5 serisini xiaomi için üretti. o seriden sonra xiaomi'ye ürün üretmedi.
Dediğim gibi firma serverlarında saklanıyor haritalar. İnternet olmazsa nereye gideceğini de bilmiyor cihazlar.

İrobot bende xiaomi var 2 kere servise gitti mija modeli arkadaşım roborock s5 aldı 2 hafta sonra patladı. Annemde irobot var daş gibi türkiyede temsilcilikleride var

şımart katya z aldık 2 aydır memnunuz.

360 s10
Guzel, sorunsuz. 2 yilin sonuna dogru batarya hatasi verdi, serviste degistiler

hocam bu podcast bölümünü de dinle seversin
open.spotify.com

ingilteredeki gypsiler nomadicler. bizdeki tahtacılar gibi. bunun yanında irish kökenliler. romanlar ondan bağımsız.
www.ethnicity-facts-figures.service.gov.uk

biz türkler de değişim geçirmedik pokemon gibi. siz moğolsunuz aslında'yı son 100 senede ulusu yeniden tanımlarken kaktırdılar. buralıyız. o kavmin, o aşiretlerin anadoluya doğru uzantısıyız. ya da onlar bizim uzantımız. ya da akrabalıklar var. ırk kavramını neresinden tutacaksın zaten icat bi kavram.

orijin muhabbetleri çok dar. müzik ya da dil gibi etkiye açık kültürlerin peşinden, antropolojiden filan bi ırkın izini sürmek sıhhatli değil. podcastte konuşan Zeynep Gonca Girgin de konservatuvar hocası, ünvanı etnomüzikolog.

zaten amerika-avrupa tarifiyle etnisite, kendini nasıl tanımladığına indirgenmiş durumda. cinsiyet gibi.

bunlardan ancak sosyal bilimler muhabbeti olur