Ekşi Duyuru

Astarı yüzünden pahalıya geliyor ve almaktan vazgeçip geri gönderiyorsun. Çıkan masrafları görünce aklın hayalin durur yani, hiç girme o topa.

1 liralık ürün 2-3 liraya çıkıyormuş. %50 falan değil en az %100-200den bahsediyorlar.

Ticaret yapıyor gibi bir sürü belge gerekiyormuş.
outdoorforum.com.tr

"Diyelim 300 Euro bedelle çadır satın aldınız.
%20 gümrük vergisi
ÖTV (özel tüketim vergisi)
%4 ila %20 arasında ek gümrük vergisi

ve bunlara ek olarak
gümrük müşaviri ücreti (500 TL)
gümrük müşavirine noterden vekalet (600 TL)
paket ufacık olsa dahi, tüm bu işlemler sürerken oluşacak 1 haftalık antrepo bedeli (1500 TL) (Ürünün bekletildiği depo gibi düşünün)
ödemeniz gerekiyor.

300 Euroluk bir malzeme için + 6000-7000 TL masraf ödemeniz olası."

edit: bu yazı yazıldığında euro 19,75 tl

Paradan önce en sıkıntısı islemleri kendinizin yapamamasi.
Bu sebepten gereksiz. Kendiniz yapsaniz ucuz olacak da illa gümrükçü ile çalışmak gerekiyor.

eğer bir kargo firması ile geliyor ise;

kargo firması ya sizi arıyor yada mail atıyor, diyor ki ürünleriniz gümrük denetimine tabii tutulmuş, paketiniz açılmış vs. vs., tutanakları budur, bize fatura yada işte ürünün sitesinden ekran görüntüsü alıp gönderin diyorlar, sonra da size bilgi veriyorlar şu kadar lira vergi çıkmıştır falan filan, duruma göre ya kargo firmasına yada sana verdikleri bilgilerle bir ibana bir açıklama ile parasını yatırıyorsun, kargo evine kadar geliyor. tabii bunun içinde kargo firmasını iyi seçmek gerekiyor. benim ups kargolarım, hem çin hem avrupa ülkelerinden bu şekilde elime ulaştı.

ptt ile gelen kargolarımda ptt bilgilendiriyor şu kadar para ödeyecekmisin diye evet diyorsun pos cihazı ile gelip ödemeyi kapıda yapıyorsun.


%1000 çıkma falan gibi şeyler yok, onları bir geçelim, mevzuat gayet açık, yüzdeler ürünlerin ne olduğuna göre belli, en üst rakam da dahi fatura üzerinden %20 ödeyeceksin.

burada ürünün ne olduğunun da önemi var tabii ülkeye sokulması denetime tabii bir şey mi cart mı curt mu, başka ülkede yasal olan bizde yasal olmayabilir.

gümrük birliğine bağlı veya kimi ülkelerle yapılan vergi anlaşmaları neticesinde, kimi sitelerde daha ürünü alırken vergisini cartını curtunu hesaplıyor zaten, size şu kadar para diyor o kadar para sizden çekiliyor, ürün elinize geliyor, geri kalan tüm konular iki devlet arasındaki anlaşmalar neticesinde otomatik olarak hallediliyor.

makine tarzı şeylerde biraz sıkıntı olabiliyor bu arada, onu uyarayım, zira devlet gayet mantıklı olarak şunu soruyor, burada bulamadın mı da ithal ediyorsun yada buradaki ithalatçının boku mu çıktı da kendin alıyorsun gibi.

@selam senin dediğin 150 euro altındaki yurtdışı siparişlerinde olan prosedür. yeni yasadan sonra 150 euro üstünde öyle olmuyor maalesef diğer arkadaşların dediği gibi durumlar oluyor. nike türkiye bile 150 eurodan ederinden fazla sipariş verilmemesi konusunda uyarıyor müşterilerini.

Örnekle ariyorsaniz sikayetvar gümrük 150€ diye yazın karşınıza ne olaylar cikacak.
Buyrun basit örnek;
www.sikayetvar.com

167 doların kişiye ek masrafı 10bin lira.
Daha ne örnekler var böyle.

Al başka örnek; ürün 10 bin, vergi masrafı 27 bin.
www.sikayetvar.com

Nereden alacaginiza ve hangi sirket ile geleceğine bağlı arastirin. Belli ki fedex acayip sorun çıkarıyor misal.

Yani paraniz varsa alın da 150€ verdiginiz ürüne tahminen ayni civarda masraf çıkar en az.

yanlış bilgi vermiyim düzeltme postu; en son 1.5 sene önce bişiyler almıştım öyle yüklü, kanunlar değşitiyse tabii onu bilemedim.

ticaret.gov.tr

3ncü soru, son cümlede, operatör müşavirlik, ardiye vs. ücreti isteyebilir diyor ya, sanırım iteleme de orada oluyor.

Zaten nasıl masraflar çıkardıklarını yazmışlar, ben bir adım ötesini söyleyeyim. Örneğin dümdüz bir anahtar söylediniz, size tse belgesi soracaklar. Tişört söylediniz, üstündeki boyanın MSDS lerini isteyip test ücreti çıkaracaklar vs vs.

Özetle şirket değilseniz hiç düşünmeyin bile.

türkiye de temin edilemeyen bir it yedek parçayı alayım dedim resmen burnumdan geldi. masraflarını falan geçiyorum ki normal vatandaşın katlanabileceği şeyler değil, tse si falan da var işin içinde. kafadan 1.5 ayım koşturmakla geçti. şuan bir yedek parça lazım deseler gidin çöpe atın komple cihazı yine de yedek parça getirmem derim :)

Teşekkürler. Baya üzüldüm demek ki Bir kez daha coğrafya kaderdir ve gibilmeye devam diyoruz.

bu arada minik bir çözüm de yazayım eğer sürekli böyle bir alışveriş olacaksa.

Bildiğim biri kendi stüdyosuna müzik ekipmanı (mikrofon vs.) getiriyor ve tanesi binlerce euroluk ürünler. Dedeağaç'ta birine/otele söyleyip İstanbul'dan oraya gidip alıp gelmek daha temiz oluyor demişti. Tabii otomotil + Yunanistan vizesi olacak.

sahibinden veya benzer sitelere girip bakarsan gümrükten, gümrük avm vs. onlarca mağaza var. 150 euro üzeri alınıp masrafı nedeniyle gümrüğe terk edilmiş ürünler hepsi.

gümrük müşaviri tutmani vekalet vermen, ahl gümrük kaydı yaptırman vs.. gerekir değecek bir ürünse uğraşılır. yasaklı veya özel izinli vs birşey değilse gümrükten çekersin. 150 eurolk ürün için 5-6 bin liradan aşağı tutmaz. bir de gümrükte depoda beklediği her gün için 200-300tl bir depolama ücreti var.

selamlar, ilk çıktığı zamanlarda HB üzerinden eurosia garantili almıştım. Herhangi bir kablo veya başka bir problemyaşamadım. PSN hesabı gayet alışverişlerde düzgün çalışıyor. Benimki CD'li ama hediye gelen Fifa dışında başka bir CD sokmadım hiç. Satıcı yorumlarını incele derim, ben HB'nin kendisinden almıştım.

çok satış yapmış puanları ve yorumları iyi satıcılarda sıkıntı yaşamazsın pek. şu anda yeni çıkan slim kasalara bakıyorsun sanırım sen onlar daha yeni çıktığı için esas türkiye distribütörlüğü yapılmadı henüz o yüzden başka ülkelerden getirilenler var prizleri de uyumsuz oluyor onun için dönüştürücü koyuyor satan firma falan. onlar henüz ithalatçı garantili komple. eski kasalardan alacaksan türkiye ve benzer ülkeler için üretilmiş versiyonlarından bulabilirsin sony garantili de olur onlar. ürün açıklamalarını iyi oku orada yazıyorlar zaten türkiye ürünü veya yurtdışı ürünü priz dönüştürücülü falan diye, orada yoksa yorumlarda yazmışlardır. satıcılar iyi görünüyorsa ürün açıklamalarına ve yorumlara bakıcaksın ürün açıklamalarında da fark yoksa ucuz olanı seçeceksin özetle.

Şu an Avrupa'da dijital versiyon 450Euro, CD'li versiyon 550Euro. Fiyat karşılaştırmasını buna göre yapabilirsin. (%11 de vergi iadesi var, fiyatlardan 50 euro düşebilirsin)

Bence gidip 2 katı para vermeye gerek yok, tanıdık varsa yurtdışından 400euro'ya alsın gelsin.

olabildiğince yeni, düşük kmli, az yakan, çabuk satılabilecek, parçası ve ustası kolay bulup ucuz olan araçlara bakardım. buna en yakın seçenek duster gibi görünüyor.

Aynı yaşta olsalardı kesinlikle Vitara. bu kadar yaş farkı varsa tabii ki genç olan, Duster.

Yeni olan iyidir. Duster kendini kanıtladı bir de, üzmez.

cevap: yillardir istedigin arac

o istegi koreltmen lazim, duster alirsan ilanlara bakmaya devam edeceksin.
benzer hatayi ben de senelerce yaptim, sonra "ulan dunyaya bir daha mi gelecez" dedim ve kafamdaki araci aldim, mevzu kapandi.

2017 vitara 4x4 1.4 kulanıyorum., ilk sahibiyim. Hiç bozulmadı teklemedi. İşini yapıyor. Ses yalıtımı ve iç mekan yalıtımı az. Malzeme kalitesi dediğim gibi işini görüyor ama sert plastik. Çeki demiri de taktırdım. Atak ve güçlü. Yakıt ortalamam 7,2 lt/100km. Şanzıman Aisin tam otomatik, sorunsuz.
Duster kullanmadım.
Bi dahamı gelecez dünyaya +1

Vitara hangi motor bilmiyorum ama hybrid motorsa zaten süper. Çok beğeniyorum ama tek sorunu bagaj ufak biraz. 375 lt vitara 442 lt duster misal. Örnek polo 350 lt yani.

Onun dışında duster da çok iyi. Yeni kasaya yukseliyorum.

Suzuki tek sıkıntı parçası olur. Yani malum Avrupa'da bile çok yaygin değil. Dacia ile karsilastirilamaz sorun olursa çözmenin basitliği ve ucuzluğu.

Ama çok seviyorsaniz vitara alin geçin.

canın ne istiyorsa onu al. baktın hoşuna gitmedi satarsın.

Japon, japondur.

Kore de yoksa kalanlara bakılır.

Ama japon varsa, japon.

fonu yeni şirkete aktarabilirsiniz ya da yeni fon kurabilirsiniz. benim şahsi tavsiyem yeni fon kurmak eski fonu da min. ile devam ettirmek. devam ettirecek gücünüzün olmadığı senaryoda dondurup durdurun. fonu yönetin. ileride bozdurmaya kalktığınızda ya da acil para gerektiğinde sistemde uzun süredir kalan olan eski fonu daha az kayıpla bozdururken yeni fona dokunmadan işlem yapmış olacaksınız.
Mümkün mertebe parçalı fonlarla ilerlemek aksiyon alırken fon yatırımını değiştirirken size avantaj sağlar. yine siz bilirsiniz ancak ayrı ilerlemekte ben fayda görüyorum.

yerim, içine nüfuz etmemişse sorun olmaz yerdim ben

Yenir bişey olmaz
Küflü peynir bile var gayet lezzetli

Kuru et, sert peynirler gibi ürünlerde temizleyip yemekte problem yok ancak tereyağı, salça gibi ürünler tüketilmemeli.

küf canlıdır. gözle görmeseniz bile yüzeye ve yüzeyin az altında vardır.

yaklaşık 1 cm kalınlıkta, her tarafında alıp yiyebilirsiniz. ama bıçağa bile bulaşır (canlılar ya ondan). kiloluk filan değilse uğraşmayın.

Yenmez

iyice kontrol edilmeli, küften arındırılıp tekrar kaynatılmalı tuz ile.
çok fazla bir miktardan mı bahsediyorsunuz?

almadan da geçiş işleminde haklarınızı koruyabilirsiniz. 3 seneyi tamamlayıp öbyg aldıktan sonra yeni şirketiniz size 1 yıl bekleme verebilir. bu tamamen sizin geçmiş sigorta kullanımınız ve hastalıklarınızla ilgili.
geçişinizin iyi yönetilmesi gerekiyor. poliçenizde muafiyet, istisna vb. durum var mı bunların iyi aktarılması varsa güncel raporlarla kaldırılmasının talebi önemli.

Ben 6 ay önce değişiklik yaptım eşim ve çocuğumla beraber. Bütün haklarla geçiş sağladım. Kritik bir durumunuz yoksa geçiş sağlanır diye tahmin ediyorum.

Çok sesli çalışıyor. Sadece bu yüzden alınmaz.

Casio Gshock'un güzel serileri var. Ben şahsen Seiko severim, Swatch kadar renkli olmasa da çok güzel saatleri vardır.

Swatch alırsan içinin açılmadığını, arıza halinde çöp olduğunu bil. Sadece pil değişimine izin veriyor. Yerinde olsam Casio tercih ederdim.

Casio'nun saatlerinin de içi açılmıyor ama solar teknolojisi olan bir saat alırsan pil değişimine gerek yok. Zaten casio'nun pek arıza yaptığı görülmemiştir. f91 gibi en ucuz saati pil değiştirmeden 10 sene dayanıyor

Ben de et yemiyorum, o yüzden hep mantarlı yaparım. Esim o kadar alışmış ki vejetaryen olmamasına karşın kıymalı lazanya yemiyor bile artik. Normal lazanya harcı hazırlıyorum, kıyma yerine mantar koyuyorum.

Mantar dışında ıspanak ve havuçla yapanlar da var, hiç denemedim ama denemek istiyorum.

mantarla olur+1
yeşil mercimekle de olur

youtubeda bir sürü tarif bulursun
youtu.be

mantar çok mantıklıymış :) normal harç derken biraz daha açarsanız sevinirim. sebze olarak ne koyuyorsunuz, domates sosla mı yapıyorsunuz yine?

youtube tariflerine çok baktım ama emin olamıyorum, herkes her şeye süper diyor, direk birilerinden duymak istedim o yüzden.

Zeytinyağında birkaç diş sarımsak ve bir soğanı kavuruyorum. Sonrasında mantarları ilave edip soteliyorum. Mantar suyunu salıp tekrar çekince domates sos ilave ediyorum. Taze fesleğen (yoksa kurusu da olur), biraz karabiber, tuz ve yine varsa defne yaprağı ilave edip birkac dakika sosun ozlesmesini bekleyip defne yapraklarini çıkarıyorum (Defne yaprağı yoksa ya da sevmiyorsanız koymasanız da olur). Hazır oluyor, gayet pratik :). Bazen havuç rendeleyip onu da mantar suyunu çektikten hemen sonra ilave edip tarife kaldığım yerden devam ettiğim de oluyor.

Geri kalanı da klasik beşamel sos hazırlığı zaten. Burada da önerim varsa çok az muskat cevizi rendelemeniz olur. Aktarlarda satılıyor, 1-2 tane bile alsanız sizi epeyce götürür. Yoksa da şart değil tabii ki :)

tarif için çok teşekkür ederim :)
havuçlu versiyonunuzdan yapayım diye karar verdim şu an. acaba patlıcan da koysam, minik doğrayıp hafif kavurarak, olur mu içinde, ne dersiniz?

Mantar iyi kavrulunca diyebilirim ki etten daha lezzetli olur. Ispanak, pazı ve peynirle su böreği gibi oluyor. Patlıcan koyacaksanız ancak patlıcanı öncesinde kızartırsanız tadı güzel olur.

Ben kendi yaptigimi yazayim, bolonez veya bunu haftada bir yiyoruz esimle cok lezzetli oldugunu dusunuyorum.

1 buyuk sogan, 1 kucuk havuc ve benzer ebatta kereviz sapi kucuk kupler halinde dogranir. Sogan miktari ile havuc + kereviz sapinin miktari kabaca denk olmali ki bu ucluye mire poix denir ve pek cok yabanci yemegin ana unsurunu olusturur (bizdeki yagda kavrulan sogan sarimsak salca uclusu gibi dusunun). Bu karisim bolca zeytinyaginda orta ateste kavrulur, icerigi yumusayana kadar.

Ote yanda ayni boyutta birer kabak ve patlican yine kup kup dogranir, mire poix yumusayinca bunlarla birlikte kavurma devam eder.

Kabak ve patlican da yumusayinca salca atilir, 1 yemek kasigi filan yeterli oluyor. Daha sonrasinda varsa beyaz sarap, yoksa az bir sirkeyle tava deglaze edilir, hem tavada kalan lezzetler yemege tekrar girer hem de asidite saglanmis olur. Tamamen sirke sarap vs ucunca bolca domates suyu atilir, tamamen kirmizi ve sulu olacak kadar.

Ardindan tercihe gore karabiber, pul biber, kekik, tuz ve yarim tatli kasigi seker atilir. Ben bu asamada biraz da msg atiyorum.

Alti kisilir, suyu biraz ucana kadar beklenir. Bir yanda besamel yapilir. Her kata besamel ve bu sostan konur, en son kata besamel ustune parmesan koyuyorum ben. Lazanya pisene kadar firinlanir.
Afiyet olsun :)

tekrar uzatılmazsa son tarih 31 aralık 2024. o tarihe kadar sorun yok.

Model veremeyeceğim ancak denemeden almayın derim. Ben yorumlara bakıp aldım, üzerindeyken çok sallanıp dengesiz durunca kullanamadım duruyor hala evde

700tl için orijinal yerinden alırdım

sahte ürün satarsa mahkemelik olur ayrıca online mağazan çıkarılır. ihtimal var ama çok düşük. geçen gün jack jones mont aldım ojinal ürün geldi. fiyatları güncellemeyi unutuyorlar o yüzden ucuz kalıyor.

WWF/Reflect Studio gayet memnunum çoraplardan, kalınlığı tam dediğiniz gibi öyle kapkalın havlu gibi değil ama sıcak tutuyor gayet iyi.
Les benjamins de güzel ondan da memnunum.

Marks and spencer

markadan ziyade yun orani yuksek olanlara bakin derim.

bence de marka vs önemli değil. yün olması önemli. geçen yıldı sanırım yün bir çorap almıştım fakat normal çoraptan biraz kalındı, öyle örgülü kalın patik tarzında değil. çok sıcak tutuyor.

yün olması lazım, pamuk vs değil.

Schumacher
Götz
Stumpf
Gütschow
Metin Mert (Detlef Müller)
Wagenhaus
Markus Münch
Mario Gomez
Podolski

İlk aklıma gelen 10 numara performans göstermiş Alman futbolcular.

@Bir ben son 10-15 yil dedik tum dedeleri saymissin hocam, Podolski ve Mario Gomez de sayilmaz, direk Bundesliga'dan gelecek.

@yap desem Lincoln iyiydi evet.

Gomez nasıl sayılmaz hocam adam 100 sene Bundesliga'da oynamış İtalya'da 30 maç yapmış :)

jay jay okocha vardı.frankfurt'tan geldi.

bir de wagenhaus çok kötü futbolcuydu :)

Zamaninda Kruse icin baslik acmistim, onu hatirladim. www.eksiduyuru.com
Benim buyuk takimlarda izledigim en kotu oyunculardan biriydi bu adam.

Yalan yok, Alman ligine ben de guvenmem. Bayern'i gecelim, Dortmund'dan getir Brandt'i, Fulkrug'u kufur, islik manyagi olurlar, bizim ligde yapamazlar gibime geliyor. Ama Milan, interi gectim orta siradan Roma'dan, Udinese'den (Becao mesela), Fiorentina'dan adam gelse guvenirim, kotu olsalar dahi uyum sorunu falan diye kredi veririm adamlara, acimasiz olmam yani. Keza Fransa ligi topculari cogu siyahi kardeslerimizdir takir takir oynarlar topunu, buyuklerde yapamazsa Anadolu'ya gider emekliligine kadar oynar. Ispanya'dan cok fiyasko var Guiza, Soldado, Negredo falan ama Ispanya ligi guven veriyor, gene gozu kapali alinir ama Budensliga oyle degil ya Turk kontenjanindan onayabiliyorsa gene alinsin ama fazla girmemek lazim Bundesliga'ya curuk cikma ihtimali cok fazla. Premier ligi zaten saymaya gerek yok daha gecen sene Redmond geldi 10 kisilik takim 4 golle galip geldi ligin en kritik maclarindna birinde. Bu derece Hagilerin, Alexlerin derbiye damga vurmusluklari yok.

O degil Weghorst iyiydi bu arada. Gerci senin kriterine uymuyor sanirim, Burnley'den gelmis:)

direkt almanya liginden bizim büyüklere gelen kaç topçu var ki son 10-15 yılda? düşündüm de fazla gelmedi aklıma. lincoln, ernst, kruse geliyor 2'si damga vurdu lige bir kruse kötüydü. bizim gurbetçileri sayma zaten 50 tane gurbetçi geliyor yılda deneme amaçlı. bunlar dışında ailton vardı esasında iyi topçuydu da buraya posası geldi obez haliye top oynadı adam burda. marek heinz vardı o da kötü. hilbert vardı bak o da iyiler arasına yazılır iyi oynamıştı beşiktaş'ya. andreas beck eh işteydi. misimovic pek olmamıştı. trabzon'a marcelinho gelmişti bak bu enteresan bundesliga'da hatrı sayılır bir topçuyken trabzon'da pek iş yapamadı yarım sezonda geri gitmiş zaten. almeida var o iyi sayılabilir bence zaman zaman tartışıldı ama öyle böyle kaç yıl beşiktaş forvetliği yaptı adam çoğunlukla da oynatıldı az gol de atmadı.

neyse düşündükçe çıkıyor daha. evet geneli çok da parlak değilmiş isimleri sayınca tek tek. ama burada problem bence bir kan uyuşmazlığından ziyade yöneticilerin iş bilmezliği. yani sen gidip obez ailton'u alıyorsan bundesliga'nın ne suçu var? güncel form durumunu önemsemeden veya pek takip etmeden yapılan transferler kötülerin çoğu. ben de fransa'dan ve italya'dan alınanlarda bizim ligle kan ve doku uyumunun yüksek olduğunu düşünüyorum buralardan alınan topçuların tutma oranı daha yüksek sanki.

bence kismen var oyle bisey. kulturel farklilik cok fazla. bizim kultur daha cok duygusal, hemserici, gazla calisan, hallederiz abi, son dk yapariz kafasinda. adamlarin herseyi duzen, sistem ama tam tersi alakasiz sekilde de dustuklerinde de histerikler. eger takim enternasyonel bir atmosferde ise sorun olmuyor ama tersiyse patliyor. BENCE!

soyledigimi guclendirecek bir video vardi. Grosskreutz gelmisti galatasaray'a. tam alman histerikligi vardi adamda. arkasindan semih kaya ile roportaj yapmislardi. semih'de sey diyordu. cok tuhaf adamdi abi, arada agliyordu, tek kaliyordu falan.

Parfüm nedir?

lacoste pour femme

Sephora

www.hepsiburada.com

satıcı hepsiburada'nın kendisi, yamuk çıkmaz. tikimi isterim.

La Roche Posay Effaclar serisi
kışın the ordinary ürünleri retinol vs.
yine the ordinary günlük ürünleri

Yanakların pembiş pembiş olmasına sebebiyet verdiği için yüz için kese kullanmak uygun değil diye düşünüyorum. Yüzdeki cilt ile beden genelindeki cilt arasında fark var.
Daha hassas.

Sadece yüzde yağlanma hissettiğimde sabun kullanmak yeterli. Ayrıca jel vb. gerek yok

şöyle olmalı diye bir şey yok bence kişinin kendiyle ilgili hissiyatına ve isteğine göre değişir duştan duşa şampuanla yıkar isteyen veya bir sorun görmüyorsa cildinde sadece suyla. bu cilt işlerinde kişinin kendi gözlemi önemli bir yöntem bazısına yeterli gelir birine az birine fazla. sana madem böyle bir yüz temizleme isteği geliyor çok düzenli değil de ara ara geliyorsa bu yüzü temizleme ihtiyacı bence sabun yeterli. düzenli olarak temizlemek istiyorsan da cilt tipine uygun bir yüz temizleme jeli al. bioderma güzel marka, la roche posay güzel marka, o kadarına gerek yok diyosan nivea falan al o da iş görür.

Yüz temizleme jeli ile sabah ve akşam yüz temizlenir. Cilt tipinize göre Celenes seçebilirsiniz. Akşamları tonikle de üstüne pamuk yardımıyla temizlik yapılır.

Birkaç ayda bir siyah nokta bandı kullanıyorum. Bir de peeling rutinini bozmadan devam ettirmeye çalışıyorum. Gayet işe yarıyor gibi.

sen sözleşme imzalamadan geçiş olmaz yani hat kapanmaz merak etme.zaten biri kapanıp diğeri hemen açılacak bi kaybın olmayacak. ama süreç hızlı ilerlesin diyosan şubelerden yapabilirdin.

Meyveleri çıkarsanız da çok sayıda tortu şeklinde posa parçacığı kalır ve onlar tadını bozar. Sıcak şarapta alkol de büyük oranda azaldığı için ağzını kapatsanız da çok bir esprisi olmaz.

Küf yapmadıysa içmeye içersiniz ama içerken ya ben bunu neden içiyorum diye düşünürsünüz.

Normal şartlarda sıcak şarabın ömrü soğuyana kadar, ancak ertesi gün de içilebilir.

Geçen ustura tıraşı + saç tıraşına 400 verdim. Konum maslak istanbul.

Saç 100-150 eryaman/etimesgut

Konya, Selçuklu (merkezi ilçe)
saç 130, sakal traşını evde olduğum için bilemeyeceğim

saç-sakal 100 ankara-bilkent.

Saç sakal 200 istanbul-maltepe

Saç sakal yıkama 300 Ataköy İstanbul

Saç kesim + yıkama 250, Mecidiyeköy İSTANBUL

Sadece saç 80 tl.(Hatay)
Berberde sakal tıraşı nerdeyse hiç olmadım.

Saç-sakal 150 lira. Eskişehir.

Saç sakal 200 İzmir

sadece saç 130 ist-beyoğlu

saç-sakal 100, istanbul gop

Sorunuza cevap değil ama, Şu an geçmeyi düşündüğünüz yollardan yıllar önce geçmiş birinden bir Abi nasihati kabul edersen, birkaç ev daha alacak maddi durumda biri değilsen romantizmi bir kenara bırakıp evi çocuğa bırakma kararını bir kez daha gözden geçirmeni öneririm.

mirket +1

mirket +1

zaten çocuğa miras kalacak, eşin ve oğlun orada oturaksa, kira bedeli istemeyceğim gibi bir madde eklersiniz protokole

mirket +1 , yoğun duyguların etkisiyle bir karar verdiğinizi düşünürüm.

Çoçuğunuz 18 yaşına gelecek ama finansal bilgi ve psikolojik olarak nasıl bir durumda olacak, bana göre çok erken bir yaş ki arkadaş ortamının etkisi ile sizden habersiz evi satıp, harcama, vaya riskli varlıklara yatırım yapmaya kalkabilir vs.
İçerisinde çok büyük riskler barındıran bir karar bu.

illaki bırakmayı ( tapu devir ) düşünüyorsanız bence onda çoçuğunuzun yaşını almasını, olgunlaşmasını beklemeniz daha isabetli olur düşüncesindeyim.

Mirket +1
15 yıl boyunca satılmayacak. ya o arada paraya ihtiyacınız, daha iyi bir yatırım fırsatınız vb olursa?
çocuğa devretmekten beklentiniz ne?
Bir hukukçuya danışın, duygusal değil mantıklı bir önerisi olacaktır eminim

Mirket + 1. Annesiyle evde otursunlar ama boyle bir sey yapmayin derim. Ha 2 3 eviniz daha olur ya da cok rahat ev alacak gucunuz vardir baska. Tek eviniz ise sakin boyle bir sey yapmayin

chatgptye sorsana

Aradığın bu olmayabilir ama meşe güzel kokar.
Hatta viski votkanın meşe fıçılarda yıllandırılmışıdır.
Şarap da meşe fıçılarda bekletilir meşenin aroması alkole sinsin diye.Hatta bu işin sahtesini yapmak için meşe yongası satılır. Google'a yazarsan meşe yongası diye çıkar. Çok da pahalıdır.
Füme et de meşe dumanında kurutulmuş meşe kokusu sinmiş et çeşididir.
Güzel kokar.

Prodüksiyon, reklam, tv şirketleri. Katılımcılara sosyal medyadan ulaşıyorlar. Ücret karşılığı röportaj yapıyorlar ya da ödül töreni düzenliyorlar. Büyük bir prodüksiyon şirketi ise tv kanallarına töreni ya da röportajı satıp yayınlatıyor. Küçük ise sosyal medya ya da yerel haber kanallarına veriyor.

Biz de şirket için röportaj vermiştik. Ondan sonra da bir sürü ödül töreni daveti geldi.

Bir rekabet yok. Alanını vs. Kendin seçiyorsun. Birden fazla şirket başvurursa bir diğerini düzenliyorlar zaten. Aldığın şeyler de paket şeklinde. Ödül, ödül+konuşma, katılım, sadece plaket vs.

İşsiz kalan eski ünlülere de sunuculuğu yaptırıyorlar. Anons edilip sahneye çıktığın yeri paylaşıyorsun.

Bize de devamlı bu ödül organizasyonu yapan şirketlerden mail geliyor. X tl katılım bedelli, yılın en başarılı xx şirketi olma hizmeti sunuyorlar :) hiçbir geçerliliği yok aslında. Mesela Instagram keşfette karşıma çıkan emlakçılar var, adam yılın en başarılı emlakçısı ödülünü almış, hem de kendi şirketi bünyesinde değil genel bir organizasyonda

Benzerini yaşadım. Bu kadar ayrıntı paylaşmam doğru olmaz denebilir.

"sorduğunuz sorunun yanıtını biliyorum ve konuya hakimim ancak bu soruyu yanıtlamayı etik olarak doğru bulmuyorum"

Bu konu hakkında detay veremem diyip geçin, bunu anlayışla karşılamayan firmadan bur cacık olmaz, ikincisi sizi de test ediyor olabilirler.

Bu konuda daha detaylı bilgi vermem etik olmaz demiştim

Eurobonddan mı bahsediyoruz, Eurobond fonlarından mı?

Dolar bazlı gelir vergisi var fonu dövizle alırsanız, döviz bazında kara göre vergi odersiniz.

Beyazlar var (asiller, aristokratlar tüccarlar), eskiden kalenin içinde yaşayanlar. Kalenin içinde saray var vs.

Yabaniler var (köylüler, piyade askerler filan), eskiden kalenin dışında yaşayanlar.

Vahşiler var (kabileler, doğulular mesela asyalılar filan), eskiden kale bile kuramamış boşta gezen, eşkiyalık filan yapan topluluklar.

Kavram 11 eylulden sonra cok degisti. Elbette ki sadece renkle alkali degil. Bir de akp sonrasi turkiye ve "eksen kaymasi" fenomeni var tabii.

bu kavram bizim millete bir şey ifade etmiyor +1

Türk beyaz değilse ne? Valla İngiltere'de iş başvurularında sürekli soruyorlar, "White-other" diyorum zaten diğer seçenekler Asyalı Afrikalı vs. ama aslında trollük olarak "White-Roma" diyesim geliyor çünkü harbiden Roma'nın varolduğu topraklarda doğdum büyüdüm yalan değil :D

White-Asian mixed gibi seçenekler var, mesela kendini orta asyadaki Türklere bağlı hisseden de bunu mu seçecek? Zaten hepten saçma bu.

ayrıca "beyaz" diyince kastedilen şu galiba :D
www.youtube.com

Tam olarak renk ve tiple alakalı. Bizdeki çekik, arap, sarı tanımlarının kurumsal formlardaki halleri bunlar. Göçmenlerin sayı ve çeşitliliği artıkça bizim de resmi formlarda Türk, rus, arap diye görürüz. Ben iranlıyım ama arap değilim ya da ben ukraynalıyım rus değilim gibi bir durum değil bu. T.C vatandaşıyım ve diğer olarak ayrılan formlar görmüşsünüzdür. Hiç bilmeyen birisi ilk gördüğü zaman seni neye benzetiyor önemli olan o.

Amerikalılar zenci misin, meksika ya da çevresinden misin onu öğrenmek için bunu seçtiriyorlar. Irkçı görünmesin diye de diğerlerini eklemişler. :) Yani Amerika’da siyah, Asyalı, hispanic ya da Hawaiili değilsen beyazsın.

Serdar ortaç’a benziyorum asian mı seçmeliyim durumu da yok.Türkseniz ve white seçeneği varsa onu seçeceksiniz.

Türkleri beyaz kabul etmeyenler daha spesifik bir tanım yaptığı için kabul etmiyordur.
İngilterede white roma balkanlar için ya da gypsler için galiba.

bu hem coğrafi hem kültürel bir ayrım, iş başvurulurarındaki nerelisin kısmı da bunu hem kapsıyor hem kapsamıyor

özetle statü olarak

beyaz avrupalı aristokrat > beyaz avrupalı avam ve işçi > esmer / asyalı zengin > esmer asyalı avam işçi

Renkle alakası yok evet. Çıkış noktası köle ticaretinin yaygınlaşması. Köleler siyahi haliyle, sahipleri beyaz.

Sonraları kölelik kalkınca ve siyahiler haklar elde etmeye başlayınca diğer azınlık gruplar da yaygın olarak tanımlanmaya başlıyor. Siyah ve beyaz değişmeden kalıyor.

Beyaz sözcüğü avrupa kültürlerini ya da avrupadan köken alan abd, kanada, avustralya'da yaşayan avrupa kökenli insanları tanımlıyor.

Siyahsa sahraaltı afrika kültürlerini tanımlıyor.

Hispanik, asyalı, latin, ortadoğulu gibi farklı tanımlar ortaya çıkıyor. Zamanla politik ortama göre değişiyor vs.

Türklerinse azınlık olarak, göçle yerleşip belli başlı bir topluluk haline geldiği tek Ülke Almanya. Haliyle azınlık olarak uluslararası bir bilinirliğimiz yok. Böyle bir kategorizasyon da bizde olmadığı için net bir ırk ayrımımız yok. Olursa ya ortadoğulu denir ya da özbek ve türkmenlerle falan topluca (hispanik gibi) türkik denir.

Yahudiler yüzyıllarca Avrupa içlerinde yaşadıkları ve orada büyük oranda asimile oldukları için beyaz görülüyorlar, ancak yahudilerin durumu avustralya ya da kanada, abd gibi ülkelerden farklı. İsrail'deki yahudiler birkaç nesil sonra artık beyaz olarak görülmeyecektir sanırım.

Amerikan nüfus sayımında semitik milletlerde white diye geçiyor, Türkler ve İranlılarda.

turkler beyaz kabul edilmiyor diye bir sey yok. ortadogulular beyaz kabul edilir. turkler, yahudiler, araplar, berberiler dahil. her form doldurdugumda white olarak isaretliyorum cunku MENA bolgesi white olarak kabul ediliyor.

kabaca soyle ayriliyor amerika'da.

white - avrupali, ortadogulu, kuzey afrikali
latino - latin amerikalidir ama amerika censuslarinda white'lar latino ve non-latino diye ayrilir. yani whitelar ile ayni degerlendirildikleri de oluyor.
black - siyahlar
asian - cin, japon, hintli

daha kucukleri de var indian (kizilderili), pacific (malinezya, mikronezya vs)

Kararanlara limonlu su.
Başka bir tarif bilmiyorum ben.
Sunmadan önce yıkarsanız tazecik çıkar.

Üzerine de bal gezdir.
Sonra da ceviz-fındık kırığı serp

kullanılacaksa elma armut ve ayva kararır daha çok. muz da kararabilir

geniş kaseye bir limon sıkın yarım çay bardağı da su ekleyin, meyveleri bu suyun içine doğrayın. kararmaz. zaten meyve salatası hafif sulu olur. servis ederken kevgirle alıp servis ederseniz fazla su kalmaz

kullanılacak meyveler
portakal
elma
nar
kivi
muz
üzüm (ikiye bölünerek)
bulunabilirse çilek

www.youtube.com

Meyvelerin kararmamasi için yapılacak şeyi arkadaşlar yukarıda söylemiş zaten.

Ben meyveleri küp küp doğruyorum. Sonrasında meyve miktarına göre 1-2 portakalin suyu, biraz bal ve bazen çok az vanilya özütünü karistip üzerine ilave ediyorum. En son süslemek için badem, ceviz, fındık parçalari kullandığım oluyor. vanilya ozutu özellikle çilekli ve muzlu salatalarda çok güzel oluyor.


Annem de aynı şekilde meyveleri dogruyor. Meyveli jöle (genelde çilekli) hazırlıyor. Sonrasında joleyi küp küp doğrayıp salataya ilave ediyor. 1 portakal suyunu sıkıp karistiyor. Bu da güzel oluyor ama ekstra rafine şeker almış oluyorsunuz tabii.

Ben de doğradığım meyveleri şeffaf jöle yapıp karıştırıyorum. Bir tepsiye döküp donmasını bekliyorum. Sonrasında tirileçe dilimi boyutunda kare dilimlere kesip tabaklıyorum.

bir yakınım burdan alıp memnun kalmıştı
www.atadanurunler.com

illa mandıra ürünü aramıyorsanız, paketli de olur diyorsanız migros'ta var. migros'taki paketli ürünlerde tağşiş olacağını çok sanmıyorum.

www.migros.com.tr
www.migros.com.tr
www.migros.com.tr

ghee'den mi bahsediyorsunuz? özellikle hafta sonlari yöresel panayırlarda gelen icinize sinen tereyagı ile de yapilabilir.

Kaliteli saten pahalıdır. İpek saten karışımlılar fiyatlı
Piyasadaki ucuzlar da çok naylonumsu.
Serin tutar,yaza uygundur kışın belki üşütür
Naylon ağırlıklısı tabi yazın terletebilir

hocam bu konuda uzman değilim fakat bu tarzla film dizi ya da gerçek hayatta baskın, sözü geçen yönetici ceo vs figürleriyle kendini özleştirdiğin için iyi geliyor olabilir, sözünün dinlenmesinin verdiği iyi his olabilir, bir nevi fake it till you make it motivasyonu, zira konusunda bilgi sahibi insanların sesi yüksek çıkmaz, sakin ve konuşma sesiyle kendilerini ifade ederler

Söylediğini duyduğunda ikna olma ihtimalin artar konu tamamen bununla alakalı. Sizin örneğinizde aksi bir durum yok, uygulayabilirsiniz ancak büyüsüne kapılmayın, yanlışlarınız da doğru gelir bir süre sonra.

bu modelden her şirkette birkaç tane var. arkalarından dalga geçilip taklidi yapılmayan örneğine rast gelmedim. önermem.

Bana özgüvenden ziyade kendisiyle ilgili saklamak istediği bir eksikliği basrtırmak için bu tür aşırılıklar arkasına girilme gibi geldiğinden asla başvurmadığım bi yöntem şahsen :)

Gemme doyle üçlemesini alın. Neredeyse 20 sene oldu okuyalı hala en sevdiğim kitaplar arasında

stephen king okumaya o yaşlarda başlamıştım ben, tavsiye ederim.

Kralkatili güncesi

yerdeniz serisi

Kimse cevap vermeyince ben bildiğim kadarıyla anlatayım dedim.

Obsesif Kompulsif Bozukluklardan bir çeşidi istifcilik bozukluğu. Kullandığı eşyaya karşı bir bağ kurup onu elden çıkaramama şeklinde başlayıp ileri evrelerinde böyle çöp eve dönüşme şeklinde cerayan ediyor.
Yapmış olduklarının yanlış olduğunun farkındalar ama önüne geçemiyorlar. İradeye karşı başkaldırma özellikleri yok. Onun için mukavemet etmezler. Ama çok acı çektikleri kesin.
Aile bireyleri baştan engellemeye çalışsa da zaman içinde çaresiz kalma, kabullenme, çocukluktan beri buna maruz kalmışlarsa da kapma eğiliminde oluyorlar.
OKB'Nin tedavisi çok uzun, çetrefilli. Baştan, hastanın buna çok istekli olması gerekir ki bu pek mümkün değil.
Kolluk gücünün mahkeme kararıyla evi boşaltması belki de tahliyesi gerçekleşir ama ötesinde yapabilecekleri bir şey yok.
Neyin ne kadar atılacağına dair bir kural yok. Görevlilerin o anki düşüncesine kalmış.
Hastalık derece derece. Buzdolabı çürümeye başlamış da olabilir, evin her tarafı çöp ama mesela mutfak pırıl pırıl da olabilir.
Mahkeme bir tedaviye yönlendiriyorsa bile sonuç alınması zor.

dailymotion’a baktınız mı? orada epeyce bir bölümü var.

ahmet güneştekin youtube'de belgeselden kesitler yayınlamış. ona ulaşırsanız belki yol gösterir veya arşivinde vardır. uzun süredir yeni video yüklememiş gördüğüm kadarıyla ama şansınızı deneyin. aşağıda linkedin profilinin linki var.

www.linkedin.comüneştekin-bb183657/

edit : linki buraya ekleyince bozuk çıkıyor ama linkedin de ahmet güneştekin diye aratırsanız çıkıyor zaten

edit 2 : bu da kendi web sitesinin iletişim sayfası. belgeselin yapımcısı da sanırım bu beyefendi.
ahmetgunestekin.com

e devletten aşağıdaki linkten talepte bulunabilirsiniz.

www.turkiye.gov.tr

reçeteyi ibraz edince birşey demiyorlar. sürekli kullandığınız bir ilaçsa raporunu da götürün.

edit: özellikle yeşil reçete ise kesin götürün.

reçeteye ibraz +1

ayrıca bu ilacı revire kayıt ettir. bitme, kaybolma durumunda ilaç varsa hemen verebilirler ya da getirtebilirler ya da izin alarak sen çıkıp alabilirsin.

kullanılır. yanılmıyorsam günlük revirden tane tane veriyorlar, öyle bir şey vardı.

saçım için minoxil götürmüştüm 5 ay boyunca kullandım. dolaba at, geç
347 kd

Beklediklerim.

Dolar : Seçime kadar yataya yakın. Seçim sonrası ani atak, daha sonra yine enflasyonun altında yataya yakın
Euro : Dolardan biraz daha getirili ama ona paralel
Altın : Enflasyonun üzerinde getiri
Faiz : Bir 5 puan daha artar.
Enflasyon : Baz etkisiyle önceleri az sonra yükselen seyrine devam
Borsa : Seçime kadar buralarda, Döviz atağından sonra belki toparlar ama enflasyondan az getiri
Durgunluk : Gittikçe tempo artıracak. Ücra AVMlerin ve küçük esnafın kepenk kapamalarını göreceğiz.
Araba : Sıfırları enflasyona yakın ama altında yükselir, ikinci el piyasası dökülecek.
Kira : %25 uygulaması devam. Yeni kiralayacaklar için enflasyonun üzerinde kira artışı
Konut : Sıfırları enflasyonun üzerinde artar, ikinci elde reel anlamda düşüşte olacak. Özellikle yazlık fiyatlarında düşüş bekliyorum.

Bu olumlu olan senaryom. Bir de olumsuz senaryom var. O kapkaranlık.

* Bundan sonra maaşlarda az artış olur. Belki Ocak görece iyi zam alınacak son artış.

* Her şeye bol vergi gelir.

* İflaslar ve işsizlik artar. Piyasa durgunluğa girer.

* TL bazında her şey artar, sürekli her şeye zam gelir. Evler ve arabalar TL bazında artar.

* Kurlar çok artar.

* Kiralar çok artar.

* Mümkün olan her kuruşu biriktirin + kiradaysanız, borç harç bir ev alın. Kredi bulabilirseniz ilk bir kaç sene yüksek olur ama 2-3 sene sonra çerez parasına döner.


.

Ben modelini beğendim, bingo bir model; bir iki aksesuar ve çizme ile gayet güzel olur.

kilo ve boy bilgisine göre sizde hoş da durur. Renklerin ikisi de guzel ama kumaşına dikkat ediyorsanız astarda %100 polyester yazıyor. Ben polyester görünce kaçarak uzaklasirim, hiç sevmem.

Begenmedim. Yan tarafindaki seyi de sevmedim, bir de o pot gibi duruyor arkadan gorunumunde.

polyester oldugu cok goze batiyo karisimli olsa neyse de. kararsizlik sadece renk ise siyah

Şu mu?

eksisozluk1923.com

eksisozluk1923.com

süpersiniz çok teşekkürler evet buydu aradığım.

kirli sakal için braun'un tek taraklı ve kendi üzerinden uzunluk ayarlanabilir modelini kullanıyorum

şuna benziyor
akn-ayb.a-cdn.akinoncdn.com

üzerindeki tekerlekten 1 / 1.5 / 2 / 2.5 gibi buçuklu milimetre hassasiyetinde uzunluğu ayarlayabiliyorsun

bu makinaların ucuz olanları nimh tipi eski batarya kullanıyor, bunun eksi yönü 5-6 saatte şarj olup 40-50 dk kullanım süresi sağlıyor, güncel fiyatları 800-1200 arası

yeni tip lityum-ion bataryalar ise 1 saatte şarj olup yine 1 saat kullanım imkanı sunuyor fakat fiyatları da iki katına çıkıyor

benim modeli genelde şarjlı kullanıyorum, 5-6 senede hala pili ölmedi fakat tembellik edip şarja takmamışsam prize takıp da kullanıyorum işimi görüyorum

Bende şundan var. Her gün tıraş olurum. Arada saça da dalıyorum. Henüz batarya tık demedi. Senin 3-5 sene idare etsin sözün üzerine üşenmeyip aldığım tarihe baktım. 21.07.2020.

Şarjlı makinenin rahatlığından vazgeçilir mi?

www.philips.com.tr

@freebird: ürün bu mu? Fişte de kullanılıyor yani? Teşekkür ederim.

www.a101.com.tr

@mirket: fişteyken kullanabiliyor muyuz? Teşekkür ederim.

Denedim. Fişe takılı çalışmıyor.

bu tip makinelerin çoğu sakalı kesim esnasında savurup atar, buda tıraş esnasında ortamın kirlenmesine sebep olur öncekile bunu belirteyim. Ayrıca,

-kafa dönüş hızının yüksek olması
-bıçakların kalitesi titanyum vb.

Bunlar önemli konular

Alıp uzun süre unutmak istiyorsanız bu makinelerin en iyisi önce Panasonic sonra moser, andis gibi markalardır.

@Tisatiaşer

hocam benimki 5-6 senelik model olduğu için fotoğrafını bulamadım, linktekini örnek olarak attım, benimki fişte çalışıyor

edit: benim kullandığım encrypted-tbn0.gstatic.com

sen alırken fişte kullanma olayını bir sor

ne ile temizlenir bilmiyorum ama foreo cilde çok zararlı bir şey. cildi çiziyor kullanmamak gerek.

Aaa bunu ilk duydum ya herkes çok övüyor halbuki

Şu tırtıklı gibi olan temizleme kısmını diyorsunuz değil mi?
Nemlendirici yüz köpüğü kullanıyorum ben. Mis gibi oluyor. Anında cildim yumuşuyor.

Düşük de olsa öyle bir ihtimal var tabi.
Garanti olsun diyorsan fiyat sorma bahanesiyle başka kuyumcuya gösterebilirsin.

Bilgeiş ve EdX

Edx

size isterseniz 3 aylık abonelik hediye edebilirim. kod var elimde.

evet istenir

bildiğim ve araştırdığım kadarıyla böyle bir geçerlilik tarihi yok. mantık olarak harç miktarı değişinceye kadar geçerli olmalı. dolayısıyla 2023 yılına ait tutarı ödeyip 2024'te başvurursanız aradaki farkı isteyebilirler fakat bu da kesin değil zira geçen yıl sonunda aynı durumda (çip krizinin de etkisiyle vatandaşın kabahati olmadığından) fark almayacağız demişlerdi.

www.aa.com.tr

istiyorlar, arkadasin basina geldi ne yazik ki. paran baki kalir ama ucreti artarsa yedirmezler o farki.

productivity icin kullanilabilecek uygulamalar, stratejiler

işverenin çalışanlar için sunduğu olanakların kapasitesi değerlendirilebilir

diğer bir fikir de bir psikologun bir günde danışan görme kapasitesi nedir? bir şoför ne kadar süre aralıksız araba kullanmalı? ya da diğer pozisyonların doğasındaki zorluklar çalışanın kapasitesini nasıl etkiler? örneğin senden multi-tasking yapman beklenen bir işse aslında multi task diye bir şeyin olmadığı onun yerine dikkat odağının hızlı bir şekilde değiştirildiği ve dolayısıyla bu işin aslında bellek kapasitesi ile uyumlu olmadığı söylenebilir

ya da çalışma saatleri, haftada kaç gün çalışıldığı gün içerisindeki mola düzenleri gibi iş yerinizin kuralları da bu çerçevede değerlendirilebilir

Tefas da aldığın fonun detaylar kısmında aylık 3 6 ve 1 senelik hatta 5 senelik getirileri gösteriyor. Yatırdığın parayı getiriye göre hesaplayabilirsin

Bir excell programı yazar, her aldığında maliyet ve miktarları kaydedersin. Toplam ve birim maliyeti gösterir.

tefas sitesinde günlük aylık 3 aylık yıllık ve YTD olarak getirileri görebiliyorsunuz
ayrıca istediğiniz tarih aralığında da getiri görebilirsiniz. fon karşılaştırma sekmesinde istediğiniz tarih aralığını girerseniz yine getiri oranı görünüyor

ben şöyle yapıyorum. aldığım tarih, adet ve alıkş fiyatını excel'de tutuyorum. ne kadar getirdiğini hesaplamak için
= (anlık toplam tutar - alım tutarı)/ alım tutarı yüzde olarak görebiliyorum. (kısaca kar/maliyet şeklinde hesaplayabilirsin)

Bu anlamda gelecegi tahmin edebilmek icin varsayimlar yapmaniz lazim. Cunku her alimda fon fiyati farkli olacagindan bu varsayimlarin agirligi bile yillik kazanci cok degistirir.Verdiginiz sekilde banka vadesi gibi kesini olacagi hesaplayamazsiniz. Ancak olduktan sonra bunu gorebilirsiniz.

Neden farkli varsayimlar farkli sonuc getirir.
Ornegin fon un her ay %1 getiri getirecegini sizin de aylik 1000 lira yatirdginizi dusunelim. Sizin yatirdiginiz para sabit ama urun fiyati surekli artacagindan getiriniz yilda %12 yerine %6-7 olur.

Baska bir senaryoda yine ayni verilerle 11 ay hic artmadigini son ay %12 arttigini dusunsek getiriniz yillik getiriniz %11 olur.

Farkli tutarlarda aldik diyelim yada sayi olarka aldik diyelim parasal karsiligina bakmadan yine onu ona gore bir varsayim senaryosunda hesaplamak gerekir.

excel kullanmayı biliyorsan yaparsın

"Hediyeyi hediye yapan şey, maddi değeri değil, anlamıdır." (bir önceki yorumda denmişti, şimdi silinmiş) bakışını bir nedenle doğru bulmuyorum: yanlış hediye olma ihtimali. Bu da hediye verilen kişi üzerinde "ne yapıcam şimdi ben bunu; tutsam bir dert, atsam başka bir dert" diye gerilmesine neden olabilir. Bunun yanı sıra (hatta belki bundan önce) gereksiz üretim/tüketim, çevre kirliliği gibi sorun yaratacaktır muhtemelen.

Belki de en iyisi "değiştirilebilir hediye" almak. Veya kendisine sorarak almak. Adetleri yaşatmak zorunda değiliz. Bazı adetler gerçekten tamamen saçmalık.

Hediye kartı almak ister miydim diye düşündüm. Sonuç:
Çalıştığım şirket alıyorsa hoş, ama yakın arkadaşım alıyorsa nahoş/gereksiz/tuhaf. Arkadaşım bir gün bana içki ısmarlasın, yeter. Hatta o da gereksiz. Hatırlaması yeter.

Not: Hediye beklemek tuhaf geliyor bana. Belli günlerde hatırla(n)mak da tuhaf geliyor. Samimiyetsiz bir yandan. Ara sıra "kendime şunu alıyordum, sana da aldım", "seveceğini düşündüm. beğenmezsen başkasına veririm/kendim kullanırım" gibi tutumlar daha akılcı bence.

karaktere göre değişiyor sanıyorum bu. ben mesela zor beğenirim, kendime alacağım şeyleri günlerce düşünürüm. benim için baya iyi bi hediye hediye kartı.

Belirli durumlarda mantıklı,iş yerinde,öğretmenler gününde vs. O kadar kişinin düşünüp bir hediyede karar kılması zor. Birebir alınan hediyelerde ise kaba,özensiz geliyor. Bana hediye edilmesini istemem.

saçma sapan alıp bir köşeye atacağım bir şey verilmesindense hediye kartı verilmesi bence daha mantıklı.

hediye kartı tercih ederim. çünkü bana verilen hediyeler genelde hiç kullanmadıgım hoşuma gitmeyen bir kenarda bekleyen şeyler oluyor. hediye kartı ile kendi begendiğim şeyi alırım daha iyi.

Arkadaştan geliyorsa daha bile çok hoşuma gider, sevgiliden geliyorsa hoş karşılamam. Püh yazıklar olsun derim :D

Geçen yıllardan birinde doğum günümde 3-4 arkadaş birleşip kitapyurdu'ndan hediye kartı almışlardı ve aldığım en iş yarar hediyelerden biriydi. Çünkü hepsi de hayatımda neye tam olarak ihtiyacım olduğunu bilecek kadar yakın olmayan, ama işimi neyin göreceğini bilecek kadar yakın olan insanlardı.

Ben hediye kartı istiyorum. Özel anlamlar yüklemeyi ve sürprizleri sevmem finalde benim istediğim olsun isterim. Hatta aileme, sevgilime ve samimi arkadaşlarıma trendyol/hepsiburada hediye listesi hazırlayıp atarım. Bunlardan birini hediye olarak alabilirsin derim. Ucuzdan pahalıya baya bir çeşit olur, herkes mutlu.

Mesela birine ev hediyesi vs alınacaksa bu sefer ben liste talep ederim. Nelere ihtiyacın var yaz, link gönder öyle alayım derim. Yine herkes mutlu.

frankfurt icin soyle yapmistim. Reddit'te nasil bilet bulurum diye aratirken, instagram'da herkesin guvendigi bir sayfa paylasimi vardi, orada millet neredeyse gise fiyatindan transfer ediyordu kombinelerini.

Benzer bir sey mutlaka St.Pauli icin de vardir, bir bakin istersen.

Bilindik yabanci sitelerde fiyatlar fahis oluyor malum. Gerek yok hic.

Tarihsel nedenlerdir diyecektim ama Şili, Arjantin, Brezilya falan muafmış :D Hani karşı kıta olmasıyla ilgili değil herhalde, Kanada ve ABD'ye "kapıda vize veya e-vize" varken Güney Amerika ülkeleri muaf.

tamamen şak kurnazlığına dayanan vize. Parası var bunların, 3-4 ateşlesinler diye pul karşılığı satılan bir şey. Herhangi bir kriteri yok yani.

Kanadalılar daha zengin diye onlara 10 dolar fazla mesela. Nasıl, çok zekice değil mi?

outdoor ayakkabıların tabanı çamur, çakıl, kaya gibi tutunacağı zemine göre malzemeden yapılıyor

kayaya tutunan ayakkabı şehirde hayli hayli tutunur diye düşünsen de ıslak asfalt, kaldırım, merdiven, dükkan önü zeminlerde düz yolda kayabilirsin

outdoor ayakkabılar havalı görünse de şehir zeminlerine uygun değil

şehirde bu zeminlere gerçek kauçuk tabanlı ayakkabı/botlar iyi tutunur

eva tabandır, vibram tabandır uzak dur

outdoor ayakkabılara, botlara ço0k dikkat edin. yıllar önce, istanbul'da kullanmak için adeta tank gibi bir çift northface hiking botu aldım hiking nedir bilmeden. bot ıslak zeminde kesinlikle tutunamıyor. bu nedenle biri ıslak merdivenden uçmak olmak üzere 2 ciddi kaza atlattım.

markaya güvenmeyin, kaydırmama konusuna odaklanın.

Merrell'in Speed GTX modellerine bakmanızı öneririm. Hem çok rahat, hem de su geçirmeme konusunda iyiler...

Decathlon'dan almıştım ben, yıllardır kullanıyorum.

kullandigin uygulamaya ozgu bir sey. bu isin normali taneyle almaktir. "fractional" hisse almak yeni cikan bir sey ve her brokerage desteklemez.

türk borsasında lot altı hisse alımı satımı yok. küsuratlı hisse alıp satamazsın.

turk borsasinda yok, aslinda bildigim kadariyla amerikan borsasinda da yok son kullanici icin. ama sizin aldiginiz platform 10 lot hisse alip gelen talebe gore onu 23 kisiye paylastiriyor mesela. bizde de araci kurum istese yapar belki ama yasal bir engel var mi ondan emin degilim.

türk borsasında da toplam tutarı yazıp alım yapabilirsin. örneğin 1000 liralık hisse alıyorum dersin. hisse fiyatı 30 lira ise sana 33 adet hisse verir. 10 lira cüzdanda kalır (tabi komisyon dahil etmiyorum bu hesaba)

ben zannetmiyorum ki senin kullandıgın uygulama pazardan toz şeker alır gibi paranın tamamı ile hisse alsın. mutlaka biraz para kalıyordur. örneğin coin alıp satarken fractional alıp satabiliyorsun ama yine de bakiyenin bir kısmı coin almadan cüzdanda duruyor. çünkü ne kadar fractional alsan bile sonsuza kadar uzanan küsurat olabilir.

kısacası senin uygulamada da mutlaka vardır böyle bir şey. hisse adetini bilebilirsin. aracı kurum ile konusursan sana söylerler.

Belalı biriyse uzak dur. Maddi/manevi zararını tazmin edeyim derken daha büyük belaya bulaşma bence

Bunun cevabı birazda yaşla alakalı. 34 yaşında birisi olarak sal gitsin diyorum, ama 24 olsaydım uğraş derdim. Yaş kemale erince takmıyorsun bu tip şeyleri.

onu hukuki açıdan mahvetmen birkaç sene sürer. o zamana bırak sinirinin geçmesini, konu neydi onu bile unutursun. sal gitsin.

Deli popülasyonu çok arttı, birinin işi bitmeden başkası çıkar. Hangi birine yetişeceksiniz? Önemli olaylara saklayın enerjinizi.

Deliller şüpheye yer vermeyecek derecede netse mala zarar verme suçundan şikayetçi olun. Savcılık aşamasında uzlaşmayı da kabul etmeyin. Dava sonu HAGB alsa bile 5 sene süt dökmüş kedi gibi dolaşır ortalarda. Bir avukatla anlaşıp masrafları da üstüne yıkmış olursun. Bunlar içini hayli hayli soğutur.

Birkac hafta once istanbulda aracla bir yere giderken sol taraftan bir arac hizla onume gecti ve gecerken de henuz bir yasinda neredeyse hic kullanmadigim aracima surterek gecti ve biraz boya tahribati ve minik bir gocuk olusturdu aracta.

Hava cok yagmurluydu, kadin da ben hic anlamiyorum falan dedi, ben de dedim ki fotograflari cekelim, numaranizi da verin ben sizi arayayim konusalim halledelim.

Sonra kadini aradim, kadin hatanin bende oldugunu, kendisinin bir hatasinin olmadigini soyledi. Tesaduftur ki benim de sabah yurtdisi ucusum var, zaten tatile gelmisim.

Kadina tamam anlasildi iyi gunler deyip kapattim, biraz da uzuldum. Yani bazen basimiza bunlar geliyor, insanlarin bu tavirlari da uzuyor ama yapacak birsey yok.

Siz de bosverin, kabullenin rahatlayin.