Ekşi Duyuru

Ancak hayvansever stklara iletilip ifşa edilebilir diye düşünüyorum

Selamlar,
öncelikle kartalkaya otelleri gereksiz pahalı. Yılbaşı veya özel bir gün kutlamayacaksanız oralara o paraları vermeyin. Hele de aracınız varken.
Bu mevsimde kartalkayaya çıkmak için araç sorunu olmaz, kar o kadar çok yağmadı.
Konaklamayı Bolu'daki şehir otellerinde yapabilirsiniz. Köroğlu otel iyidir. 1-2 farklı iyi otel daha var. Kartalkaya haricinde gezmek isterseniz de mantıklı olan şehir oteli olacaktır.
Kayak kursu için, yol üstünde kiralama hizmeti verenler olsa da en düzgünü internetten araştırıp bulmak. Kartalkaya'da bulunan otellerin eğitmenleri de var ama ücretleri nedir bilmiyorum.
İyi tatiller.

Kartal otele gitmiştim epey memnun kaldım. Otelde eğitmen ayarlayabilir ve ekipman kiralayabilirsiniz.

Peki teşekkürler.
Bir takım bloglarda, aracınızla bir yere kadar gidin sonra taksiyle gidin demişler ama tam nereye kadar gidip, aracımızı nereye bırakabileceğimizi bulamadık. Siz biliyor musunuz?

Sokakta yatmanız bile mümkün olmaz.

Calisabilmek icin vize tipinin buna (okul disinda calismaya) olanak saglamasi lazim. Bir de yeterli maddi kaynak gostermeyince vize cikmaz.

Abi ben çalışan insanım, öğrenci değilim ben bile gidemem. Bir haftalık Japonya, Güney Kore turu 100 bin kira. Değişim programı gibi uzun sürelerin masrafı 500 bini bulur. İş bulmak çok zor. Japonca biliyor musun? Japonya nüfusu çok fazla. Sana nasıl sıra gelecek?

Work and Travel hâlâ varsa iş bulup git ama onda da uçak biletleri uçuk.

japonya çok pahalı. o parayla 1-2 hafta zor kalırsın.

Normal sartlarda öğrenci değişim programi ile gidip nasıl is bulacaksiniz ki?

Zaten vize alamazsiniz +1

Hong Kong ve Japonyada bir süre kaldım. İkisi de çok pahalı ülkeler, bir yolunu bulsan bile adapte olup para kazanana kadar eldeki parayı bitirebilirsin. Ama gözü karartıp illa gidecem dersen ben Hong Kong derim. Kovalayıp bir şekilde para kazanabilirsin, kolay kolay deport da edilmezsin. Japonyada biraz risk almaya başladığın anda sıkıntı yaşayabilirsin.
Eğer bir yeteneğin varsa sokak performansı yapabileceksen o tarz şeyler kazançlı oluyor. Falcı, kemancı, hint kınası dövmecilerin de çok güzel kazanç sağladığına tanık oldum. Ama hepsi değil elbette, başaranların özgün yanları vardı.
Hong Konga gidersen mesaj atabilirsin, ücretsiz duş ve yemek tedarik edebileceğin yerler önerebilirim. Ama bunlardan ziyade en büyük sorunu konaklama anlamında yaşayabilirsin.

hangi banka bu? bankanın çözebileceğini sanmyorum

banka kartı kullanıyorsunuz herhalde. kredi kartı ile deneyin.

Yapikredi ücretsiz nakit kart çıkart. Parayı aktar sanal kartla öde.

Kredi kartı kullanıyorum arkadaşlar, Vakıfbank.

Çok basit bir ürün. Eğer tam somon degilse böyle dilim ya da filetoysa çok basit ve lezzetli olur

Dilim somonu pisirmesi sahiden çok pratik. Tavada da çabucak pisiyor, fırında da. Güzel bir marinasyonla ben çok seviyorum.

dilim somon reimg-carrefour.mncdn.com

somon fileto images.migrosone.com

aldığını balık bu ikisinden biridir muhtemelen

çok kolay pişewn bir balık
tavada yaparsanız tavaya az biraz ayçiçek yağı koyun önlü arkalı kızartın. tereyağında da yapılabilir hafif şekilde ama ayçiçek yağı daha pratik olur

öncesinde marine edebilirsiniz.
bir kaseye bir kaç kaşık zeytinyağı, ince kıyılmış dereotu, tuz, karabiber, kekik, bir diş sarımsakkoyup sos hazırlayın. balıkları bu sosun içinde bekletin ya da kızartmadan önce her iki tarafını da bu sosu sürün.

www.youtube.com

afiyet olsun

ben geçen bim'de dondurulmuş görüp aldım, daha önce de yememiştim. tavanın dibine çok az sıvı yağ koyup arkalı önlü kızarttım. hayatımda yediğim en lezzetli balık diyebilirim. bir de hani tazesi falan olsa kim bilir nasıl süper olur.

fırında şu tarif hem basit, hem lezzetli: www.youtube.com

somon tavada birkac dakikada pismez.
firinda yarim saat kadar suruyor.

Biz Turkiyede hic somon yememistik diger alternatif baliklarimizin yayginligindan ve alismisliktan. Rusyaya gelince somonu bulduk bizim tanidik baliklardan olmayinca.
O gun bugundur neredeyse haftada bir fleto alip tavada kizartip yiyoruz. Isitma derecenize gore sanirim max 10 dakikada pisiyor ve lezzetli.

Zeytinyağı- pul biber—sarımsakla marine edip tavada yaptım valla süper oldu.

Aziz Nesin'in öykülerini sever mi mesela? Kelime oyunu pek olmaz, yalın yazar, kolay okunur bence. Bizim Memleket, Rıfat Bey Neden Kaşınıyor, Nazik Alet vs. Bunları direkt Nesin Yayınevi'nin sitesinden almanızı öneririm.
Gulyabani olabilir, çağdaş Türkçeyle güncellenmiş baskıları var. Mesela: www.babil.com
Ömer Seyfettin'in Balkan Hikâyeleri diye bir kitabı varmış, belki hoşuna gider.

İlgisini çekerse ve öğretirseniz kolay seviye sudoku çözebilir, internetten bir dünya bulup çıktı alabilirsiniz. Bir de yaşadığınız şehirde belediyenin, halk eğitimin el işi, resim, nakış vs gibi kursları varsa hem sosyalleşir hem de bir şeyler üretir, sever bence.

Kuran okumasi kitap okumayi sevecegini gostermez. Ama tabii ki denemesinde fayda var. Ben de anneme vakit gecirtecek seyler ariyordum. "yok, kitap okumayi denedim, sevmedim" demisti. Bulmaca cozmeyi seviyordu, bir suru bulmaca kitabi aldim. Bir de ara sira bir kagida 4 islem sorulari yapip onlari cozduruyordum. Basit gelince birakmistim ama :)

Kitapçıları birlikte gezin kanka

Persepolis

takımına göre değişiyor.
fenerbahçe mesela önce kongre üyeleri, sonra fenerbahçe kart sahipleri sonra gene l satış şeklinde.

genellikle maçta 3-4 gün önce başlıyor satışlar.
passo uygulamasından takip edin.

üsttekinin dediği gibi. galiba fenerbahce kart için çarşamba çıkar. benimde niyetim var kısmetse.

bu arada derbi maçı biletini genel satışta almanız imkansız.

Çok değil ama haftada birkaç gün günde 30dk-1 saat falan. Haftasonu hanımla kitap kulübü yapıyoruz sabah kahve ve kitap olarak.

Hayatıma bir anlam katacak diye okumuyorum. Misal en son generation kill okudum, bana sadece perspektif katti, orada yasananlari hayal etmemi sagladi falan.

Geçen kütüphaneden kitap aldım. 10 sayfa okuyamadım. Zaman olmadı. Tek yol e kitap bana göre.

Her yerde okuyabileyim diye e book okuyucu aldım. Genelde toplu ulaşımda ama her zaman her yerde okuyurum. Günde 50 sayfa diye bir standardım var.
50 sayfayı kendime şart koşmuşluğum, tamamlamadan uyumayacağım demişliğim yok ama bu ortalamayı tutturmaya çalışıyorum.
Bazan ağır ilerleyen kitaplara rastlarsam bir ikinci kitapla paralel yürütüyorum.
Evde fiziki kitap, dışarda e book diye ilerliyorum genelde.

Hayatta kendimle ilgili gurur duyduğum ozelliklerimden biri okuma yazmayı öğrendiğim yaştan beri hep kitap okuma rutinimin olmasıdır. Dolayısıyla evet, okuyorum ve kendi çapımda da iyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum. Günde beş sayfa da olsa okurum.

Öncelikle e-reader veya basılı kitap fark etmiyor, ben kitabımı hep yanımda taşırım. Doktor kontrolüne gittiğimde, kahve için arkadaşımı beklediğimde, ne bileyim banka sırasında vs. Telefonla ugrasacagima birkaç sayfa kitap okurum. O dönem akademik ve fazlaca dikkat gerektiren bir kitap okuyorsam yanımda taşıdığım kitap biraz daha hafif bir kitaptır ama yanımda hep bir kitap vardır. Zaman olmaması bir bahane degil zira zamanı neye harcadığınız bu noktada daha önemli.

Okuma motivasyonunu kaybettiğinizde geri gelmesi için sevdiğiniz türde, çok kalın olmayan bir roman en ideali bence. İlla "şu kadar sayfa okumalıyım" gibi bir standart yerine gün gün üstüne koyarak gitmeyi deneyebilirsiniz. Örneğin bu hafta her gün beş dakika, ertesi hafta on dakika gibi. Zaman icinde bir bakmışsınız tekrar eski rutine kavuşmuşsunuz. Ama günde yarım saat diye yola çıkarsanız sıkılabilirsiniz. Gerçekci olmak önemli.

Akşam yatmadan önce okunan kitaplar uykunuzu getiriyorsa gün içinde okumayı deneyin. Zaten uyku kalitesi için yatakta uykudan önce kitap okumak, film izlemek vs gibi aktiviteler pek onerilmez.

Hep aynı tür kitaplar okumak yerine çeşitlendirme yapın. ben mesela bir mesleki kitap okuyorsam hemen ertesinde iyi bir roman okumaya çalışırım. Felsefe çok severim ama arka arkaya bir sürü felsefi kitap okumam, hep cesitlendiririm.


Eski ivmenizi kazanmaya başladığınızi hissettiğinizde bir arkadaşınız, sevgiliniz, eşiniz vs ile birlikte aynı kitabi okuyup sonra birlikte tartışabilirsiniz. Ben bunu çok severim.

Kitap içinden notlar almak için güzel kalemler, ayraçlar vs da motive edici olabilir.

Kitap okumak çok güzel bir şey ve insanlar bu zevkten mahrum kalınca çok üzülüyorum. O yüzden denemekten vazgeçmeyin, bir sure sonra alışkanlık haline gelecektir tekrar.

İyi okumalar.

3-4 aydir tiyatro metinleri okuyorum cok fazla. Hem akici keyifli hem kisa suruyor. Birkac ayda bir de roman turunde kitap okuyorum. Daha sik olarak da bazen cizgi roman.

Aynı ızdıraptan dönem dönem bende de oluyor. Gençlik yıllarında çok kitap okudum. Araya akademisyenlik girince biraz uzaklaştım çünkü iş akademik okumaya dönüyor, onu keyif amaçlı kitap okumaktan sayamıyorum. Ama çok sevdiğimden geri dönmek istediğimde, çok ağır ve roman dışı eser pek okuyamadığımdan, daha hafif içerikli, bazen bestseller denebilecek kitaplar okuyarak kitap okumaktan duyduğum mutluluğu yaşamaya devam etmeye çalışıyorum. İçinde yaşadığım tempo ve bebek sonrası kaybettiğim beyin hücreleri roman dışında bir şeyler okumamı şu an için zorlaştırıyor :D

Uzak kalıp geri dönmek istersem okuma hızım ve alışkanlığım geri gelsin diye özellikle çok hafif bir şeyler okuyorum, sonrasında okumak isteyip okuyamadığım farklı tür eserlere geçiyorum. Ben kitap okuma işini kindle ile hızlandırdım ve kolaylaştırdım. Gün içinde işlerden ötürü kitap okuyamıyorum. kindle'ın en büyük yardımı bu oldu, hem eşin hem bebeğin uyuduğu odada ışık açmadan, kimseyi de rahatsız etmeden rahat rahat okuyorum. Böyle olmasa kitap okuyacak zamanım kalmazdı. Biraz kindle'dan ötürü, biraz da İngilizce okudukça Türkçe çeviri kitaplara önyargım arttığından İngilizce okumaya başladım. Bu da biraz okuma alanımı sınırlıyor aslında. Bir de amazon'da bir kitaba 7-8 dolar bile verince maddi olarak koyuyor takdir edersiniz ki :) Bu arada özellikle gece yatmadan okuyorum, bazen çok uykumu getiriyor çabuk bırakıyorum, ama kitabın ilerleyişine bağlı olarak elimden bırakamayıp almam gereken uykudan mahrum kaldığım da oluyor :D

Bir de suçluluk duygusu sizi yapmak istediğiniz işten ister istemez uzaklaştırır, çünkü içsel bir motivasyonla değil, "kitap okumam lazım" şeklinde beyninize verdiğiniz bir çeşit emirle okumaya çalışıyorsunuz o zaman. O yüzden belki sadece çok keyif alacağınız bir tür bulup ondan okumaya çalışabilirsiniz. Tarzınıza göre bilim kurgu olur, polisiye olur, young adult romance bile olur yani artık sevebileceğiniz neyse.

Bu arada goodreads de çok işime yarıyor, bir bakmanızı tavsiye edebilirim. Kendinize reading challenge'lar oluşturabiliyorsunuz (gerçi bu da bir baskı olabiliyor). Bir de kitap seçme işini bir başlangıç için kolaylaştıran listeleri var. Okuduğunuz, sevdiğiniz bir kitabın benzerlerini gösterebiliyor. Her şeyi çok ana akıma çekmek gibi bir problem yaratsa da bazen çok yardımcı olduğu kesin bence. O yüzden, bilmeme ihtimalinize karşılık, goodreads linkini aşağıya bırakıyorum.

www.goodreads.com

Umarım sevdiğiniz eserler bulup keyifle okumaya devam edebilirsiniz :)

Haftasonları iyi okuyorum evde yapılacak iş olmadığında. Cumartesi başladığım kitabı Pazar günü bitirebiliyorum.

Aliexpress de Amazon gibi gümrüğü hesaplayıp ödeme sırasında almaya başladı, dolayısıyla sorun çıkmıyor, kargocu kapıya bırakıp gidiyor.

n11 de aynı şekilde yurtdışı mağaza olduğunu bildiriyor vergi ödemiyorsun trendyol gibi son fiyatı yazıyorlar, benim aldığım ürün 1 haftada geldi.

ikea senelerdir kullanıyorum alezleri çok kaliteli.
www.ikea.com.tr

denizbanka yatırma.
paramı hiç bir şekilde eft yaptırtmadılar bana, tam 2 gün şubede uğraştım, şubeye gidip eft kağıdı doldurdum onuda yalvar yakar işleme aldırdım.
işbankasına güveniyor ve kullanıyorum
yatırım tavsiyesi değildir.

değil. o eskidendi.

TL riskli değil, devletin istediği kadar üretebildiği bir kağıt o. Neden TL olarak faizde tutuyorsunuz ve faiz enflasyona dayanabilecek mi para erimeyecek mi bunu bir iyi düşünün.

Bu miktarı TL olarak tutmamız lazım çünkü yakın zamanda parayı bölüp birkaç yere göndermemiz gerekiyor. Kenarda kalsın dediğimiz kısım dolar ve altın olarak duruyor.

Yılbaşından itibaren 650.000₺ olacak. Ayrıca bu limit kişi bazlı değil her banka için ayrı. O yüzden kendinizi güvene almak için farklı bankalara 650.000₺ şeklinde yatırabilirsiniz.

hocam bu devirde 400 bin in gerçekten alım gücü kalmadı, zaten yakın zamanda dağıtılacakmış bence uğraşmayın bölmeye falan.

Gidin büyük bankalardan birine koyun (akbank yapı kredi iş bankası gibi) 3-5 puan düşük faiz olsun kafa rahat olur bence. Ben mesela odeabank, burganbank gibi yeni çıkmış bankalara hiçbir koşulda güvenmem 100.000 tl bile olsa koymak istemem. ama diğerlerinde bir sorun olacağını sanmıyorum.

Hali hazırda aracı kurumlarda ( banka bile değil ) yaklaşık 1milyon param var ve endişe duymadım şimdiye kadar :)

bu kadar çekiniyorsa işbankası gibi büyük bir bankada tutun.
işbankası battıysa zaten siz de sınırdan mülteci olarak başka ülkeye botla kaçıyor olursunuz.

Bankaların hepsi, en küçüğünden en büyüğüne eşit miktarda güvenli, BDDK'nın yakın takibi altındalar.
Tereddütünüz varsa birkaç bankaya yayın ve çok sağlam olsun diyorsanız gecelik faiz işine falan girmeyip vadeli mevduat hesabı açın.
Babanız muhtemelen İmar Bankası, Demirbank vs dönemini hatırlıyor ki o zamandan sonra sistem değişti.

Bir kere şöyle bir hata var buradaki argümanda, zaten şu an enflasyonun altında bir mevduat faizi veriliyor. Buna rağmen yine de sizin gidip yüksek faiz almak için banka ile pazarlık yapmanız lazım. 400 bin TL'ye verecekleri faiz ile 500 bin TL'ye verecekleri faiz büyük ihtimalle aynı olmaz. 500 bin TL'yi tek bankada tutarsanız eliniz faiz pazarlığı kısmında daha kuvvetli olur.

Hele parayı ikiye bölüp, 100 küsür bin TL'yi başka bir bankada mevduata koymaya çalışırsanız kesinlikle bu tutar için daha düşük bir oran alırsınız. Yani kendimi güvenceye alayım diyerek paranın daha hızlı değer kaybetmesini sağlarsınız.

Babanız hala 2001 krizini ve batık bankalar dönemini hatırlıyor olabilir. O günden bugüne köprünün altında çok sular aktı. Türkiye özelinde banka batması gibi bir hadise çok ama çok ekstrem durumlar haricinde olacak şey değil. Bütün bankalar BDDK tarafından yakından takip ediliyor.

Kısacası babanız haksız, ona güzelce parayı bölmenin bir mantığı olmadığını izah edin derim.

@loras, tam olarak dediğinizi anlattım. 43 yıllık bürokrat babam ise bddk’da arkadaşı olduğunu, dönen hile hurdaları bizzat dinlediğini söyledi. bunun günümüzde mümkün olmadığını söylesem de ikna edemedim.

sanırım bana sadece sabır gerekiyor.

mantıksız olur pek bir artısı yok
bana sadece su ve kulaklık vermişlerdi.

sabah gidiyorsanız kötü bir mini sandviç, kek, su ve meyve suyu. akşam gidiyorsanız ise yemek sanırım. yalnız her türlü lezzet berbat.

Eskişehir Ankara arasında toplam 4 kez kullandım bu sene yazın. Hepsinde @aman üstüme geliyorlar'ın saydıkları verildi çayla beraber. Kahve yoktu bana verilenlerde. Trende yemek vagonu olduğunu bilmediğim için (yolculuk da kısa olduğundan) verilenleri yedim de çok lezzetli değiller tabii. Su da 200 ml falan baya küçük bir su.

Dunya uzerindeki hicbir business ucreti farki verdikleri ikrama degmez. Istisna hic gormedim.

akşam üzeri sandviç, kek, meyve suyu ve su veriyorlar.

en son istanbul'a giderken kullandım, minik bir su (200 ml sanırım), meyve suyu, kek ve sandviç bir de sıcak içecek çay mı kahve mi istersiniz demişlerdi (poşet çay ve hazır kahve elbette)

Edit mombasa imiş şimdi aklıma geldi mobilim. Duyuru silinebilir

Dolar kazanıyorsanız tabi yatırım amaçlı mantıklı olabilir sepet yapma mantığında ama nasdaq falan da bakılabilir ek, yada nasdaqa hali hazırda yapıyorsunuzdur ek olarak borsa istanbul olabilir.

Bizim borsamız çok döngüsel, öyle her ay alım yapayım, yavaş yavaş biriktireyim durumu en yüksek performansı sağlamaz gibime geliyor. Yani borsaya koyduğunuz parayı bir yandan da yönetmeniz lazım, yönetmeyecekseniz doğrudan hisse yatırımı BİST özelinde zor. Tabii yatırımlarınız arasında çeşitlendirme yapmak istiyor ve bir kısmını BİST'te değerlendirmek arzusundaysanız bunu anlarım. O zaman size fon yatırımını öneririm. Hisse senedi yoğun fonları araştırıp, her ay bu fonlardan satın alım yapabilirsiniz.

Böylelikle sizin borsayı takip etmenize gerek kalmaz, fon yöneticisi sizler için zaten bunu yapacaktır. Ancak tabii ki her fonun belirli bir yönetim ücreti var. Bunu da makul görmek lazım.

borsa çöktüğü zaman girip beklemek mantıklı
yurtdışı borsalar var direk dolarda bekelyebileceğiniz ayrıca

Bilgi eksikliği var sorunuzda, örneğin vadeniz ne kadar, vb. bu çok önemli, uzun vadeli düşünüyorsanız elbette dövizden fazla kazandırır.

Ancak şunu unutmamak gerekiyor ki yüksek faiz ortamı borsanın düşmanıdır, bu ordamda faizler düşene ve kur zıplatılana kadar, özel durum ve hisseler hariç yüksek bir getiri olacağını düşünmüyorum.

Kaldıki en başarılı fonlardan Mac bile bu ortamda maalesef kar veremiyor.

Ancak bu demek değildir ki yatırım yapılmaz en az seçim sonrasına kadar bir vadeniz varsa, düşüşleri takip edip iyi firmaları
güzel fiyatlardan alınırsa, seçim sonrası muhtemel yabancı girişi ile birlikte güzel paralar kazanılabilir.

Tabiki bu yazdıklarım olağan senaryolara göre , hesapta olmayan bir çok etken bu durumun değişmesine sebep olabilir.

Şurada zenginlerin şimdilerde dolar bozdurmadığı, aksine döviz fonlarına abandığı anlatılıyor.

www.youtube.com

Şurada da ona benzer şeyler anlatılıyor.

www.youtube.com

Philipisin 500-600₺lik 5 başlıklı mı ne çok satan tıraş makinesini alabilirsimiz

yüzünüz hassas ile kesinlikle tıraş bıçağı kullanmayın jilet mutlaka cilde temas ediyor.

Makina kullanırsanız rahat edersiniz,


Philips döner başllıklı 5000 serisi
Philips oneblade

veya

Panasonic tıraş makinesi kullanabilirsiniz.

rao +1 döner başlıklı seri 5000. nette 3000 serisinden de memnun olan vardı. ille de tras bicagi kullanacagim diyorsaniz, ozellikle boyun bolgesi icin iyi hazirlik yapilmali, sakal yumusatilmali. youtube'da geleneksel sakal trasi hazirligi diye aratabilirsiniz.

Yangın tüpü dolumu yapan bir yere götürüyorsunuz. Doldurup dolum tarihine göre etiketleyip teslim ediyorlar.
Yeni almak saçma ve pahalı olur.
Firmaya önceden telefon edin, adresten alıp adrese teslim hizmetleri olabilir.
Standart bir iş. Herhangi bir firma olabilir.
Ömrünü 2 yıl olarak hatırlıyorum. Ancak zaman zaman varsa üzerindeki basınç göstergesinden, yoksa tartarak kontrol edip basıncı azaldıysa süresini beklemeden doluma götürmek gerekiyor.

tüpün üstünde etiketi var. Hem dolum tarihi ay / yıl hem de ömrü yazıyor. Bendeki 4 yıldı sanırım. Istanbul'da Bauhaus'ta yapıyorlar ama denemedim.

yangın tüpü konusunda çok fazla kaçak göçek firma var. bu konuda hassasiyet size kalmış. bu kaçak göçek firmalar gerçekten uygun fiyatlara dolum yapıyor ve test yaptıklarını da söylüyorlar. hatta gerekli belgeleri bile size veriyorlar. ama allah korusun bir kaza anında çalışıp çalışmaması şans çünkü ucuz olmasının bir sebebi var.

tüp sayınız fazla ise bir yangın güvenliği firması ile anlaşabilirsiniz. gelip yerinden kontrolleri yaparlar değişmesi gerekeni götürür değiştirirler size de işlemlerle alakalı servis kağıdı verir.

bir kaç adet tüpünüz var ise arabaya yükleyip bizzat götürüp halledebilirsiniz.

yangın konusunda meşhur firmalardan birisi hassa'dır.

eksiseyler.com

varsa arabanızda da bir tane bulundurmakta fayda var.
bir de ek yapayım. olası bir deprem anında tüm iletişim kopacağı için walkie talkielerden bir çift alıp birini deprem çantanıza, diğerini arabanıza koyarsanız ve bundan tanıdıklarınıza bahsederseniz biri arabanızın camını kırar ve diğer telsizi alır, göçük altında kalma durumunda iletişiminiz devam eder. düşünmesi çok korkunç ancak hayat kurtarabilir bir önlem.

Kendiniz doldurun. Ben bu çantayı aldım baya şey alıyor. ty.gl
6 Şubat depreminde ihtiyaç listelerine ve twitterda dolanan şeylere bakarak ben baya şey koydum.

@brakgn çok haklı. Ben telefonlar çalışmazsa ailemle iletişim kurmak için şunu aldım: ty.gl ancak walkie talkieler göçük altında çekecek güçte değil. Üst seviye telsizler için lisans gerekiyor. Ben deprem sonrası iletişim için düşündüm.

Bir de, evde yakalanacağız gibi düşünüyoruz ama dışarda, başkasının evinde, otelde kalırken de olabilir. Bu yüzden anahtarlığımda düdük, fener, cam kırıcı ve alarm var.

Linkteki çantanın içindekilere ek olarak
Yün içlik/çorap/battaniye
Mini levye - kedim evde bi kapı arkasında sıkışırsa diye, twitterda kedisini böyle kurtaranı görmüştüm
Kedim için mama/vucut tasması
Kar maskesi
Hasta vucut ve saç temizleyici
Yangın söndürücü sprey
İlk yardım çantası
Hazırda evde olan kamp malzemelerimiz
Evin yedek anahtarı
Arkadaşlarımın telefon, adres ve isimlerinin oldugu not defteri
Denizciler icin malzeme satan bir yerden 5 sene bozulmayan yemek barları ve su aldım. Markası seven oceans.
Lastik çizme
Amazon yurtdışından, taşınabilir su filtresi

ikea'da deneyip tam bu sebeple Markus almıştım. Markusun süngeri daha kalın ve yumuşak. Fakat onda da sırt ayarı yok, boyuna beline uyuyorsa uyuyor, uymazsa yine mutlu olmazsın. Jarvfjallet'te kol ayarı vs. var mı bilmiyorum, Markus'ta o da yok.

@nhk ni youkosuekşi sözlük yazarı: Jarvfjallette kol ayarı var: ileri geri ve yukarı aşağı oynuyor. Koltuğu ileri geri yapabiliyor. Bel desteği ve boyun desteği de yukarı aşağı yapıyor. Sırtı da yatıyor, kalkıyor. Her yeri oynuyor, harika. Gel gelelim oturağı berbat. Bunu da 5-10 dakikalık bir deneyimle anlamak mümkün gelmedi bana. En ucuz sandalye de kısa süreli bir oturuşla rahat geliyor. Bir sandalyenin notunu bikaç saatlik oturuşlarka bir kaç günlük denemeden sonra verebiliyoruz.

Kesinlikle parasının hakkını vermiyor. Bir gaming koltuk çok daha iyidir. Ayrıca toz tutuyor.

ben deneyip markus almıştım markusta da biraz beldeki destek rahatsız fakat yastık aldım o kısma

markus daha iyi ama bence ona da para verilmez. direkt gaming koltuk en temizi.

ikea'da ortalama kalitede urun gormedim. value prop'lari basit ve hizli kurulan kalitesiz urunler satmak uzerine.

Markusla 3. yılımı doldurdum, bunda da aynı taşa oturma hissiyatı var. Aman diyim.

Şimdi yeni ne alabilirim diye bakınıyorum.

36 saat en fazla

Evet.

seyahat sağlık sigortası yaptırdıysan paranın iadesi klozu olabiliyor. poliçeni kontrol et varsa sigorta şirketinden paranı al

35. sınıfta tescil ederseniz sıkıntı olmaz. Ama örneğin hazır giyim için 25. sınıfı tescil ettiniz, bu durumda kendi markanızı satabilirsiniz, başka marka satamazsınız.

Tabi bunların hepsi şikayete bağlı. Şikayet olmazsa sorun da olmaz

@PoscheN kastettiğim bütün ürünler kendi el üretimim olan ürünler. Ama bazıları marka sınıfıma giriyor, bazıları girmiyor. Örneğin baskılı tişört girerken, atıyorum ahşap boyama ürünlerinin girmemesi gibi.

edit: 35'i aldım. daha doğrusu başvuru yaptığım sınıflar arasında.

Birinin ayağına basmıyorsan hiç bir sorun olmaz. Örneğin ahşap boyama ürünlerinde büyük bir marka aynı marka ile satış yapıyorsa mahkemeye verebilir. Yoksa hiç bir şey olmaz. Ama alabiliyorsanız 35'i almanız sizi korur

Tavsiyem iki tek kisilik yatak alip cift kisilik bazaya koymak olacak, tasinirken, cevirirken vs cok daha kolay oluyor. Hatta misafir geldiginde gerekirse ayirip ayri yatak bile yapiliyor. Ortasi rahatsiz etmiyor ederse ztn ikea da bisi var ortasina koyacak ondan alabilirsiniz

bende kassinin dediğinin tam tersini yaptım, 2 ayrı baza tek çift kişilik yatak.
taşınmada problem olmadı.
araya konan hede bir tık rahatsız ediyor bu arada otelde kullanmıştım.

idaş sert miracoil yatak kullanıyorum 30 senedir memnunum. yalnız yatak alırken sor eski yatağı alacaklar mı atması çok problem.

Multiple entry olup olmadığına baktınız mı vizenin?
Deaktif olmuş derken kastınız nedir? Siz mi soruyorsunuz olmuş mudur diye?

Vizelerde single entry ya da multiple entry yazar, tek giriş ya da çoklu giriş. Çoklu giriş ise yeniden gidebilir (diğer şartları bilmiyorum, bakmak gerek)

oraya gitmesini saglayan sey ne idiyse, artik gecerli degilse j1 ile giremez. yani bir programla gitmistir sonra o program bitmis veya kendisi ayrilmissa geri giremez.

J1 egitim vizesidir, gitmesini gerektirecek egitim/kurs vs ortadan kalkmissa ulkeye giris yapamaz.

abd'ye giriş yaparken bu j1 vizesinin haricinde bir belge daha sunması gerekiyor (hatta f1 vizesinde bu belge i20dir), eğer o belge geçerliyse girebilir. Geçerli olması için imzalarının güncel olması gerekiyor diyebilirim. o belge yoksa giremez.

halihazırda İstanbul'da olanla sıfırdan başlayacak olanın rakamı çok farklı bence.

Eğer yeni kiralıyorsan 20 bin kira, 20 bin emlakçı, 20 bin taşınma parası vs. vereceksin. Ancak ailesiyle yaşayan, ev arkadaşı/sevgilisiyle kalan veya %25 zam yapa yapa az kira veren biri o paraya geçinebiliyordur.

Dediğin şeyler 60 binden başlar bence.

ekşi'de sürekli yüksek maaşlar görmenin sebepleri var. birincisi gidip de 20 bin maaş alanlar pek yazmıyor o başlığa doğal olarak 70-80 alanlar yazıyor. ikincisi yalan söyleyenler vardır elbet online ortam kimse kimseyi gerçekten tanımıyor neticede kendini çok kazanan biri olarak göstermek isteyen insanlar çıkar muhakkak bu ortamda az veya çok.

soruya gelirsem eğer rahat yaşamak için baz aylık gelir ülkedeki tüm metropollerde 25-30k bence. baz ücretten kastım kirasız, faturasız, mutfak alışverişsiz sadece kendine harcadığın bir yaşamdan bahsediyorum. bu parayla aynı tarif ettiğin hayat yaşanır üstüne azar azar birikim/yatırım da yapılabilir. tek başına kiraya çıkacaksan tabi bu 25-30'un üstüne kiranı, faturalarını, mutfak alışverişini ekleyip öyle bulursun fiyatı mesela ankara için 50k civarı oluyor bu durumda rahat yaşatacak maaş. biriyle yaşayıp bölüşeceksen giderleri 40 olru atıyorum kendi durumuna göre o baz kısma eklenecek miktar yani.

1994 yılından beri (bkz kriz) izlediğim bir konu. Düzgün bir ev aylık 750 USD civarıdır.

Aylık 2bin USD net ile geçinirsiniz ama bir şey kalmaz.
Aylık 3bin USD net ile insan gibi yasayabilirsiniz.

Bu rakamlar neredeyse hiç değismedi bence. Kriz olsa da aynı, olmasa da. Sadece krizde TL maaş düşük kalır.

Asgari ücret filan hikaye her zaman.

@nhk+1(Yalniz bu nick de hep aklimda khk olarak kalmis :D )
Kira fiyatlarinin bu derece arttigi bir yerde dogal olarak sifirdan yasam kurmak da daha guc hale gelmistir. Yasanabilecek uygun bir evi sifirdan bulmak ortalama olarak 15-20 bine mal olacagi icin ve ortalama gelirin 1/3 unun kiraya gidebilecegini de hesaplarsak 60 bin en uygunu bence.

Bundan daha azi ile yasanmaz mi? Tabii ki yasanabilir ancak bu sekilde yasamak icin de deli gibi bir yasanabilecek yer aramak gerekir -ki bu da cogu zaman sana ulasim maliyet ya da ucreti olarak geri doner- ya da oncesinde bisekilde kalacak yerin ayarlanmasi seklinde olur bence.

Kiradaysan ankara 50 istanbul 65 derdim

ortalama 60k kendi kendinizi döndürmeniz için gayet yeterli.

Aylık 150k kazanıyorsa iyi kazanıyordur bence. Birikim de yapar, yurt dışına tatile de gider, arabasını da alır.

iyi ve istanbul çok göreceli bir durum. herkesin iyi algısı farklı. iyiden kastınız ne bu kişiye göre değişir. atıyorum hafta sonları yurtdışına bir iki günlük tatile gidebilecek kadar maaşı imkan tanıyorsa bu iyi mi mesela? kriter bu mu?
veya tek maaşla kira ödenecek mi? evet ise ev hangi semtte? istanbul hangi istanbul? gebze de istanbul beylikdüzü'de beşiktaş'ta. bunların hepsi denklemi baştan başa değiştiren hususlar. dolayısıyla çok parametre var. keskin konuşmak mümkün değil. 100bin tl maaş istanbul'un lokasyon farketmeksizin çoğu yerinde yeterlidir. ama 50 bintl kimi yerde sadece kira gideridir. yani özetle bunun bir formülasyonu yok.
bu değişkenler ve onların ağırlığı sonucu belirler.

istanbulda tek basinaysan 65-70, coluk cocuk varsa 100+ lazim.

300-450 bin iyi maaştır.

20-30'larında tek yaşayan biri için 100 bin üstü.

şunu rahatlıkla alamıyorsa iyi maaş almıyor.
www.network.com.tr

Valla eylem bence bu noktada amaca hizmet etmeli. Eger amac yurtdisi ise yabanci dile(ingilizce oldugunu farsediyorum) calismak en iyisi. Gerekirse sinavlara katilip dili bildigibi gosterir bir sertifika edinmek ilk onceligin olsun bence. Bu sayede ilk basta dil bariyerini ortadan kaldirip sonrasinda diger seylere odaklanabilirsin.

@heyecanlı Yabancı dil ingilizce evet.

Genel olarak yaptıklarım hayat standartlılarımı yukarı çıkardı ama bir yerden sonra düz çizgi halinde devam etti. Şimdilik İngilizce'den yardırmaya devam edeyim.

Sadece İngilizce bilmek bu kadar yıl için yetersiz bana göre. Bir yabancı dil daha öğrenebilirsiniz. Almanca olabilir. Her şeyden önce amaç önemli. Amacınız ne? Ben mühendisim ama alan değiştirmek istediğim için İK eğitimi alıyorum. Kendinizi 5 10 yıl sonra nerede görmek istersiniz? Nereye gideceğinizi bilmiyorsanız hiçbir rüzgârdan faydalanamazsınız. Bunlar klişe ama doğru olan şeyler. Ben yurt dışına gitmek isterdim. Bunun için Almanca öğrenip bunu belgelerdim. Sınav olabilir, sertifika olabilir.

Ben İngilizcenin İ'sini iş hayatında kullanmayan fabrika müdürü de biliyorum. Ama herkes gerekli der. Gereklilik duruma göre değişen bir şey.

- Amacınız ne? Ben mühendisim ama alan değiştirmek istediğim için İK eğitimi alıyorum. Kendinizi 5 10 yıl sonra nerede görmek istersiniz? Nereye gideceğinizi bilmiyorsanız hiçbir rüzgârdan faydalanamazsınız.
+ Bu konuda her kelimesine katılıyorum. Excel'i bu düşüncüyle öğrendim. Bugün personeller gelip gelip bana soruyorlar. Buna bağlantılı olarak ikinci yabancı dili bu nedenle öğrenmeye çalışmadım. Çünkü ne yapacağıma dair bir motivasyonum yok.

- Ben İngilizcenin İ'sini iş hayatında kullanmayan fabrika müdürü de biliyorum. Ama herkes gerekli der. Gereklilik duruma göre değişen bir şey.
+ İngilizceyi iş için öğrendim ama sahip olduğum işte ingilizce gerekmiyor fakat bir şekilde gündelik hayatıma adapte ettim. Okuduğum bazı kitapların Türkçe çevirisi yok mesela. Beklemektense Orijinal dili İngilizce'yse direkt öyle okuyorum. Yurtdışı gezilerimi tek başıma İngilizce sayesinde yapabiliyorum. Oynadığım oyunlar bile daha anlamlı oluyor.

Bu çek 10 yıl değil mi yaw.

Başka bi yerdeki puanlarım karşılığında aldığım farklı bir çek Amazon’un kendi hediye çeki değil bendeki

apple watch ✔

1>3>2

üçü de çok kötü ya. çok zorda kalsam 3 derim

Ilkinin siyahi iyi gibi. Digerleri ceketten cok gomlek gibi duruyor.

paintov +1
bunlar böyle modelin üstünde güzel gibi görünüyor ama senin onu taşıyabilmen için makyaj falan yapman lazım.

3. daha kullanışlı

Fiyatı kadar üzerine para verseler yine de almam
3 numara eski bekçi ceketi

Etil Alkol içilen çeşidi oluyor.
Sanayide kullanılan ve zehirli olanı metil alkol. Metanol.

Soluma konusunu bilmiyorum.

Plak?

Biz magaZalarimizda yılbaşı çorapları ve üzerinde Chen cedric edi budu temel reis Safinaz vs olan neşeli çoraplar satıyoruz. Herkes kullanıyor unisex. 37-44 numara herkese oluyor standart. Böyle bişey düşünülebilir.

Kemeraltında dijital işi yapan yerler var.
Bir tok pahalı ama hemen isterseniz can dijital, tunç dijital vb. Bçr kaç yer var karşıyakada

karabağlar mezarlık tarafı yakınsa bir arkadaşın telefon numarasını verebilirim.

maps.app.goo.gl Baskı konusunda seni yönlendirebilirler. Çerçeve de yapıyorlar.. Kontur baskılı tuval de satıyorlar. Bilirse onlar bilir. Çözüm bulan bir yer

Ben huylanırsam kat kat kılıf kullanıyorum.

yatsan tempur yastık, doktor tavsiyesi üzerine almıştım çok memnunum. 5-6 sene önce 800 TL vermiştim, şimdi baktım fiyatları 4.000 TL civarı. çok pahalı ama kesinlikle değer. eğer maddiyat elveriyorsa hiç başkasına bakma direkt bunu al.

temizlik önerisi olarak; bu yastıklar yıkanmıyor malum, bende kiwi buharlı ütü var, şu askıda ütülemeye yarayan buhar püskürtenlerden, onunla bir güzel buhar banyosu yaptırıyorum. Ayrıca yazın balkon/terasta açık havada güneşin altına koyuyorum, hava 35 derece ve üstü olunca. en azından sıcak-güneş mikropları kırar diye. 2 gün açık havada güneş altında kalınca güzelce havalanmış oluyor.

bu arada tüm alışverişleri kredi ve banka kartıyla yaptım, yani hepsinin dekontu var ama dekontta da sadece harcanan para görünüyormuş, detay bi şey yokmuş yeni fark ettim :)

bunların hepsini şirketin ilgili birimine sorabilirsin.
neyi kabul edecekleri şirketten şirkete değişir.

Sirkete göre değişir. Benim sirkette bazı harcamalar için harcamanin screenshotu bile yetiyor. ama her şey için sap expense için uygulamasindan bir sürü sey giriliyor.

Arkadaşın sirkette ise hiç bir şey istenmiyor.

Git sor öğren, biz de böyle ogrendik :)

uber uygulamasindan fatura olusturup mailinize atabiliyorsunuz.

Faturam yok diye almamazlik yapmayin. Sizin sahsi kredi kartinizi sirket icin kullanmaniz bile sirket icin bir iyilik aslinda. slip ile masraf formunu olusturun sorarlarsa yok dersiniz. ne olursa olsun oderler. keyfi gidilmedi sonucta

Bizde fatura harici harcama kabul edilmiyor. Slip sayılmıyor yani.

Teorik olarak, müdürünüz onaylarsa ve muhasebeciniz üşenmezse her türlü kabul edilir, isterse hiç belge olmasın. En kötü ihtimal belgesiz harcama ve kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydederler.
Ama arkadaşların dediği gibi şirket iç işleyişi önemli. O yüzden şirkete sorun, hatta bilmiyordum yeniyim kozunu kullanın. Bundan sonrasında da şirket kuralı neyse ona uymaya çalışırsınız.

koçulu peynircilik.

Kars bakkaliyesi
www.karsbakkaliyesi.com

Kars bakkaliyesi +1
Pek cok seyine bayiliyorum; petek bal, gogermis peyniri, isli peynir, kete vs vs

Alibey

öyle otobüsle geçerken sağda bu köprü solda şu heykel var diye gösterecekler işte. Eğer otobüsün durması için müsait alan varsa durup yarım saat bi gezersiniz bir kaç foto çekersiniz o kadar.

carrefoura baktım 150 gözüküyor. daha ucuza da olabilir başka marketlerde

paranın değeri kalmadı artık, 200 TL dediğin adı var sadece. daha ucuza 100 tl civarı var ama çin kestanesi, onu da hiç almayın daha iyi, tadı çok kötü bişeye benzemiyor.

Eşinizle ikiye böler ayrı ayrı bankalara yatırsanız daha az dikkat çeker

sabit gelir ve yaş uyumu varsa sorgulamaya gerek duyulmaz
zaten çok büyük bir miktar değil
miras belgesini gösterirsin en kötü

bozdurmak yerine dolar olarak yatırıp, arsa sahibine de bu şekilde verirsen en az zarar edersin
hiç kimsenin dolara itiraz edeceğni sanmıyorum
üstelik kuru da yukarıya yuvarlayıp hesaplarsın

40 bin dolar para değil?
bir banka şubesine eşinizle ortak hesap açık dolar yatırın. tl'ye çevirmeyi kim önerdi bilmiyorum ama tl'ye çevirmek çok saçma bir iş olur.

Pardon' filminde oyuncu Rasim Öztekin'in "Dolar... Bozdurulmuz dolar, her gün yükseliyor. Ne gün bozdursak yazık" repliği her zaman geçerlidir.

@rhan dolar eft yapılmiyor elden de dolar versem, kim olsa almaz. Eski zamanda degiliz ki canta ile tapu dairesine gidelim.

Dolar anlaşıp, dolar verin. Niye elden dolar almasınlar?

Satıcının da işine gelir büyük ihtimal. Alış 28.7, Satış 29.3 ise 29'dan sayarsınız. Kur avantajınız da olur. Satıp parayı TL'de tutacak kişi, ancak o parayla araba, ev, arsa vs. bir şey alacak kişidir.

.

dolar olarak yatırırsanız eft-swift yapmayacaksanız o para gider. tekrar dolar olarak çekmek için bin takla attırırlar. koca koca şirketlere 5-10 bin doları bile vermiyorlar. anca bozdurup çekebilirsiniz. yani dolar olarak yatırayım, arsayı alırken banka kurundan bozdururum, o zamana kadar dolar olarak dursun derseniz banka kurundan bozdurup türk lirası olarak çekersiniz.

ister dolar, ister türk lirası olsun, bankanın ve bankacının sizin yatırdığınız parayı nereden buldun diye sorgulamaya yetkisi yok. illa sorgulayacaksa maliye sorgular, daha büyük tutarlar için masak sorgular. onda da tek seferlik tutar için, hakkınızda izleme, vergi tekniği raporu falan yoksa kimse uğraşmaz.

Kibritsuyu +1
Dolar çekerken zorlanabilirsiniz, gerisi sorun olmaz. Arsa vb düşünüyorsanız eft limiti yüksek olan banka seçin. Yoksa 1 milyon havalesi için 1 hafta maymun olursunuz

Bankanıza bir sorun. 40 bin $ verebilirler ancak genelde "şu gün gelin" diye bir kaç gün sonrasında veriyorlar. Veremeyecek durumda iseler, söylerler zaten.


.

şunu belirtmek isterim. bankaların nakit döviz ödemesi yapmamasının nedeni o anda kasalarında hazır nakit bulunmaması değil. yani "ayarlayalım şu gün gelin" demezler, diyemezler. onu ancak türk lirası için derler.

piyasada nakit döviz yok. var olanları da bankacılık sisteminden dışarıya ödememeleri konusunda "tembihliler". o yüzden doları yatırırsanız havada yakalarlar, çekmek isterseniz çekemezsiniz, vermezler. doğrudan "veremeyiz" demezler belki de yan yattı çamura battı uğraşır durursunuz.

1 milyon yüklü para değil, çok bile sayılmaz.

@kibritsuyu, seçim sonrası mı daha sıkılaştı bunlar? Ben tam tersi seçim öncesi sıkıydı sonra rahatlattılar gibi düşünüyordum ki seçim öncesi korka korka gidip şubede olan 7000 doları çat diye çekmiştim. Sonra gel de demediler varsa bakıp verelim dediler, varmış. (ha başka şubede sadece 2000 dolar mı ne çıkmıştı onlardan almayıp başka şubeye bakmıştım)

Kalori fazlası al. Ama mutlaka makrolarını düzenle.

içersin

yağıl yağıl yavan bir şey olur, midenin zevkle alacağını sanmıyorum

Biraz tuz biraz yağ içine de haşlanmış tavuk didikle al sana mis gibi çorba

onların kıvamı biraz sulu gibi oluyor. çok kıvamlı değil. ama içilir. kaynatırken içine arpa ya da yıldız şehriye eklerseniz daha bir çorba gibi olur.

Kelle paça çorbasını denedim lezzetsiz. Kemik suyundan beklentim 0 olur.

İçine koku engelleyici şeyler de koyun yoksa çok ağır kokusu var.

bir seçil erzan vakası daha. ilk başlarda parayı verirler zincir döndükçe. sonra bi yerde patlar.

düşünüyorum da hiç bir işte böyle bir kar marjı yok, üzüm alsa 100 verip 200'e satarsa 25'ini hadi buna verdi diyelim.
1. si 200'e satamaz.
2. si %25'ini bile olsa bir süre sonra veremez.

aklıma şu fıkra geldi direk;
www.dunya.com

Hala böyle şeylere inanan var mı?

Kuru gidada o kadar kar marji yok, ya salliyor ya da dolandiriyor.

100 verip 200'e satmasına gerek yok ki 125'e satsa veriyor işte arkadaşının parasını işletmiş oluyor kendi beyanına göre tabi. bu konuyu adam kendi kendine açtıysa veya bir şekilde nereden geliyor bu paranın kaynağı dedirtecek hikayeler anlattıysa arkadaşının sorması için olay muhtemelen ponzi şemasıdır. yok gerçekten diğeri ortada hiç öyle bir konu yokken sorduysa gerçek olabilir ama gene enteresan tabi sınırsız bir kuru üzüm ticareti kaynağı mı var dünyada ne kadar verirsen o kadar üzüm alırım mı diyor birileri. pek mantıklı durmuyor da önemli olan nasıl durduğundan ziyade karşıdaki bunu size ne şekilde anlatıyor ona göre ponzi veya değil kararı %100 isabet oranıyla bulunabilir.

Gerçekten de arkadaşına kıyak geçen kuru üzüm ticaretcisi biri de olabilir.
Ben de arkadaşa bi miktar verdim, kendininkine kattı, benim parayı da işletiyor.
Ama bunu bir kaç kişiye yapıyorsa büyüm ihtimalle ponzidir

Güzel bir sıcak/soğuk matara ya da termos iş görür. Hayat kurtarır.

kaç gün?

@thor44 5 gece

grip ilacı, burun spreyi ve boğaz spreyi. varsa antibiyotik de ekleyin

tylol hot ve soğuk algınlığı ilaçları +1
şu tarz el-ayak ısıtıcıları: www.decathlon.com.tr
bolca çorap, gerektiğinde üst üste giyilecek şekilde
bir tane kalın eldiven yerine, iç içe giyilecek 2 termal eldiven
gittiğiniz yerde kar varsa kar-yağmurda ıslanma ihtimaline karşılık yedek bot
küçük şişelerde veya matarada kanyak, rom tarzı vücut ısısını artıracak alkollü içecekler

İlaç gerekeceğini sanmıyorum. Belki bir ağrı kesici.
Zaten oldu ki üşüttünüz, boğaz ağrınızın başlaması bi kaç gün sürer, geri dönersiniz çoktan.
Hayatımda ilaç alıp gittiğim hiç bir gezi olmadı dyebilirim. Size bu gezide max yardımcı olacak şey demir eksikliğiniz varsa demir hapı olur :)
Zaten üşümek insanı tek başına hasta etmez.

Eğer dış ortamda kalacaksanız o zaman ayakkabı önemli.
Montunuz şişme mont olsun, onlar soğuğa karşı iyi korur. Eldiven önemli, hem kolaygirip çıkmalı, hem de elinizi cebe armanıza izin vermeli.
Hareketsiz kalan el eldiven içinde de üşüyor, elleri montun cebine koymak iyi oluyor.
İçlikleri aşırı abartmanıza gerek yok eğer stant görevlisi gibi dikilmeyecekseniz soğukta. Güzel kalınca pofuduk bi mont olsun yeter.

Aslında sadece diyet isi. Evrimsel olarak da aktivite ile fazla kalori yakmamak normal çünkü hayatta kalmazdik.

Sadece diyet yapsaniz bile olur. Sadece baklava yeseniz bile kaloriniz harcadiginizdan azsa kilo vereceksiniz. Spora gerek bile kalmayacak. Günlük yaptiginiz bisiklet olsun 300 kalori 1-2 saat yaparak. 2 baklava kalorisi, o kadar düşük.

Sadece sporla asla kilo veremezsiniz.

Rahatınızın kıymetini bilin. Oturun oturduğunuz yerde.

Ayrıca şöyle bir şey de var.

twitter.com

Direkt göbekten kiloyu götüren en büyük faktör 5ten sonra yememek, unlu şekerli gıdaları bırakmak, baslarda zorlanıyorsun ama ben yapabildiysem -eğer bir rahatsızlık yoksa- herkes yapar diye düşünüyorum. Dr. Ayşegül Çoruhlu'yu takip etmenizi öneririm. Ayrıca cocuklarda zeka geriliğinden tut kanser yapan katkı maddeleri içeren hiçbir paketli gıdayı kullanmıyorum, cips delisiysim hepsini bıraktım, arada bitter yiyorum veya haftada bir dışarıda güzel bir tatlı bir de hafta sonu dışarıdan yemek yiyerek ödüllendiriyorum kendimi, insanız sonucta, bir de her gün en azından 45 dk yürünürse bayağı etki ediyor. Bu işin anahtarı gün ışığı azaldığında yemeyi kesmek, ne kadar erken o kadar iyi.

Tahminim şu: eskiden bilgisayar mühendisliğinde elektronik ve donanım dersleri yazılım dersleri kadar önemliydi ki yazılım derslerinde de algoritma dersleri alırdık. Öyle gelişmiş diller bile yoktu. Muhtemelen yazılım işgücü maliyetleri yüksek olduğu için temel yazılım bilgisiyle piyasaya mümkün olduğunca fazla yazılımcı sürüp ücretleri düşürelim diye bu donanım dersleri çıkarıldı ve yine muhtemelen piyasada tutmuş gelişmiş diller müfredata kondu. Zaten artık while döngüsü yazan yazılımcı olarak işe başlıyor. Türkiye sermayesi için MIT seviyesi bilgisayarcıya gerek yok, ucuza yazılım yapacak insana gerek var. Müfredat da buna göre belirlenmiştir zira üniversiteler patronların ve iktidarın kontrolünde işleyen eğitim merkezleri konumunda şu anda.

Eğer bir devlet üniversitesinden bahsediyorsan bu durum genellikle yeterli öğretim üyesi bulunmaması nedeniyle oluyor. 1. derece olmayan bir doçent 30 bin lira maaş alıyor. Ama iyi bir üniversitede 4 .sınıf bilgisayar mühendisliği öğrencisi rahatlıkla bu paranın üzerine çıkıyor. Dolayısı ile bilgisayar mühendisliği ve benzeri bölümlerde akademide sürekli istifalar var, olmaya da devam edecek. Bölümde az hoca kalınca da kalanların ders yükü artacak bu durum istifaları daha da fazla tetikleyecek. Yönetim akıllılık yapmış; ders sayısını azaltıp istifaları engellemeye çalışacak.

Vakıf üniversitelerinde ise sadece bilkent, koç, sabancı ve özyeğinde maaşlar idare eder. Onun dışındakiler devletin verdiği maaştan bile az veriyor yemek/servis imkanını gerekçe göstererek.

Sözün özü iş imkanı olan bölümlerin akademisyenleri bu paralara çalışmak istemiyor, buna karşı alınabilecek en kolay önlem iş yükünü azaltmak.

cosmicstring+1
Bizim iyi universiteler ogrenciye cok yukleniyor. Universite sadece ders, odev yeri degil. Her bolumde ders yuku 20% azaltilmali.

emin olmamakla birlikte alternatifleri sıralayayım
1. akreditasyon denilen yeni bir bela çıktı, onun gereklerinden biri olabilir. biz daha anca başlıyoruz, henüz detayları bilmiyorum.
2. öğrenci sayısı azaldı, özellikle ikinci öğretimlerde. ikinci öğretimde öğrenci azalması demek, ek derslerin katsayılarının düşmesi demek. en basit haliyle "katsayı x açılan ders sayısı / hoca sayısı= ek ders ücreti" şeklinde hoca başına düşen ek ders ücreti hesaplanıyor. ne kadar az ders açılırsa o kadar ücret artar.
3. öğrenciye ders dışı vakit bırakmak
4. bologno sürecinde yok iç paydaş yok dış paydaş derken saçma sapan dersler müfredatlara eklendi, çoğu hiç açılmadı bile, bazıları o zamanki gazla dışarıdan destekle veya hocaların özverisi ile 3-5 sene idare edildi ama sonra programda yer alsalar da açılmaz oldular. onlar temizleniyor olabilir.
5. kimse kusura bakmasın ama embesil bir nesil geliyor, ilk ve ortaokul seviyesinde eğitim öğretim kalitesi zaten yerlerde, üniversiteye gelen öğrenci bırak analizi sentezi okuduğunu anlamaktan aciz, derdini yazmaktan aciz. öğrenci çoğu dersi anlamıyor, öğrenemiyor, başaramıyor ama yök bir şekilde mezun edilsinler istiyor. ara çözüm olarak sadeleştirmeye gidilmiş olabilir.
6. biribirine benzeyen dersler birleştiriliyor olabilir.
7. emekli olan, yurt dışına kaçan, vs vs hocalardan kalan sahipsiz dersler siliniyor olabilir.
8. kimse kusura bakmasın gene ama, yeni hocalar da embesil, eskilerin baba hocalarının anlattığı dersleri anlatacak kapasitede hoca kalmadığı için o dersler kapatılıyor olabilir.

Şu an için idata randevu tarihlerinin 2-2.5 ay sonrasına verildiğini de hesaba katmak lazım.1 ay da evrak teslimden sonraki bekleme süreci var.1 Aralık için randevuyu Eylül ortasında almıştım.Şu an zaten şubat sonu mart başına evrak teslim randevusu veriyordur idata.

ben daha yeni aldım almanyadan vizeyi. evrak tesliminden 44 gün sonra çıktı vize. 6 ay önceden başvurabiliyorsanız beklemeyin son 3 ayı falan. idata'da yazan bilginin yanlış olması mümkün değil, yetkilendirilmiş aracı kurum neticede. zaten erken başvurmanın bir dezavantajı yok, vize başlangıcını seyahat tarihinize göre belirliyorlar. erken başvurursam vize erken başlar, erken biter endişeniz olmasın yani.

sorun yaşamazsınız zaten şu an erken ocak sonuna randevu var.

çok dar sokakları olan mahallelerde cidden fark ediyor. manevra yapmak, park etmek daha kolay oluyor. bence mahalle çok fark ediyor. geniş sokakları olan mahallede d suv kullanılır ama dar sokaklarda b hatchback.

yani evet b hatchback daha iyidir dar yerlerde ama biraz abartıyorsun gibi geldi. bu biraz avrupalı işi. bizde genelde imkan elverdikçe önce b sonra c-d diye gider. ben dönmezdim. ama sana sıkıntı oluyorsa dönmende problem yok. hem model yılını da yükseltirsin

abartıyorsun. golf ve poloya bakalım.
golf polodan 3.8 cm daha geniş.
golf polodan 20 cm daha uzun.

yani 20cm uzunluk ölümcül bi fark değil. genişlik farkı ise serçe parmak kadar bile değil. önemsiz yani. 20 cm dediğin bi karış. sana öyle geliyor sadece. daracık arabalardan ne zevk alıyorsunuz anlamıyorum.. sanki d suv.

B sınıfa dönerseniz de eski bi b sınıfı olmalı. Şimdiki b hatchbackler eski c hatchbacklerden daha büyük. Ben uğraşmazdım ama araba değiştirmekle falan