Ekşi Duyuru

zam gelecek.

Elinizdeki telefon nedir? Ederi 11 mi 18 mi? Ben olsam bekler 18'e satardım.

aplikasyonlar var genelde. hangi kas grubunu hangi hareketler yaparak geliştirebilirsiniz tarzında.

musclewiki.com

Kendi agirliginiz ile yapacaksaniz reddit bodyweightten bakin.

Onun dışında you are your own gym kitabi var, pdf bulursunuz onu yapın.

Kafaniza göre kendinize program yazmayin.

hayır olmuyor. en fazla aşağıdaki iki şey olur
1. artan fiyat ve işlem hacmi sayesinde şirketin reklamı olur
2. artan fiyat patronun bir miktar hisse senedi satmasına ve şirkete nakit sokmasına sebep olur.

@abelardo peki borsadan halka arz dışında yapılan alım satimlardan şirketlerin karı yoksa kimin var?

İlk soruya cevap: Borsada işlem fiyatı, şirketin büyük ölçekli el değiştirme durumunda emsal teşkil eder. Bu yüzden önemlidir.

İkinci soruya cevap: Borsa İstanbul'un, takas ve saklama bankasının, aracı kurumların, bankaların, ucuza alıp pahalıya satanların, Türkiye'de çok da oturmuş bir sistem olmamasına rağmen temettü ile geçinenlerin

Depresyon gibi hastalıkların da bunlar için üretilen ilaçların da çeşitli türleri var. Ne hastalık tek tür, ne de ilaçlar. Haliyle sorunuzun en kısa cevabı "öyle gerektiği için."

Basitleştrerek birini örnekleyelim, bazı insanlarda çeşitli nedenlerle salgılanan serotonin ya yetersiz oluyor ya da hızlıca geri emildiği için verimsiz kalıyor. Ssri grubu ilaçlar bu geri emilim sürecini yavaşlatarak daha uzun süre verim alınmasını sağlıyor.

Mutluluk-mutsuzluk kompleks konular. Antidepresan alarak mutlu olmazsınız. Almayarak da mutlu olmazsınız. Zaten depresyonda değilseniz mutlusunuzdur gibi bir şey de söz konusu değil.

Psikiyatrik rahatsızlıklar kişinin yaşam kalitesini birçok yönden etkiliyor. Eğer sorununuz ilaç yardımıyla çözülüyorsa ilaç kullanırsınız. Terapiyse terapi, bunlara gerek kalmadan başka bir yolu varsa bu yolla.

Ancak her yöntem herkeste işe yaramıyor tahmin edeceğiniz gibi.

Johann Hari- kaybolan bağlar kitabı belki bu konuda aradığınız cevapları detaylıca sunabilir size. Tavsiye ederim

Değiştiremeyeceği çevre koşulları olanlar ve endojen ağır depresyona sahip kişiler kullanıyor.
Başka türlü yaşam sürdürülemiyor.

Öncelikle antidepresanların herkese şeker gibi dağıtılmasını doğru bulmadığımi söylemeliyim. Ancak bu "kimse antidepresan kullanmasın, gerek yok" anlamına gelmiyor asla. Antidepresan dediğiniz ilaçlar temelde vücudun ve beynin kimyasını düzenleyen medikal ürünler ve yukarıda söylenildiği gibi tek tip de değiller. Halk arasında hepsine antidepresan denilse de okbsi olan, şizofreni hastası olan, depresyon hastası olanların hepsi aynı ilacı kullanmıyor.

Depresyon ya da kaygi bozukluğu dediğiniz şeyler son yillarda oldukça popüler kültür malzemesi olsa da sandığınız kadar basit hastalıklar değiller. Kişiler bazen öyle ağır depresyon geçiriyorlar ki yataktan kalkıp banyoya gidecek gücü bulamıyorlar kendilerinde, bu durumda ne yapılacak? Mecburen ilaç kullanılarak düzenlemeye gidilecek. Psikotik vakalarda da ilaçtan başka şansınız yok mesela.


Tüm bunların haricinde terapiyle cozumlenemeyen durumlarda ya da terapiye destek olması açısından da psikiyatrik ilaçlar oldukça önemlidir.

Türkiye'deki durum ise biraz daha farklı. Terapiye erişim çoğu kişi açısından güç, bazıları ise terapideki o uzun süreli gelişim sürecindeki sabri kendisinde bulamıyor; bu durumda psikiyatrik ilaçlar da hemen bir sonraki tercih oluyor. Kişinin aylarca, yıllarca kendisini kötü hissetmesindense en azından bazı yaşamsal işlevlerini normallestirmesine destek oluyor.


Mutluluk ise bambaşka bir olgu; yüzyıllardır felsefe, psikoloji bu konu hakkında sayısız teori ortaya attı. Bir hap aldık, hop mutlu olduk diye bir şey yok tabii ki.

depresyon sırasında beynin kimyası değişiyor (hormonlar), bazı kimyasallar az salınıyor bazıları çok salınıyor ilaçlar bu beyin kimyasını tekrar düzenleme üzerine kurulu, düşünceleri, duyguları değiştirmiyor ancak beynin normal çalışmasını sağlıyor. beyin normal çalışmaya başlayınca kişi kendini daha iyi hissedip gündelik işlerini yapabilir hale geliyor.

Bu tür ilaçlar öyle sevgiliden ayrıldım, sevdiğim birini kaybettim çok üzgünüm gibi şeyler için değil.

o tür durumlarda verdiklerinde zaten kısıtlı süre kullanıyorsun.

belki de yaşanan sorunun şiddetiyle alakalıdır. sizin yaşadığınız şeyin kendi yorumunuzun ötesinde hangi kriterleri sağladığını bilmiyoruz. bu anlamda tecrübeniz de bir referans noktası değil. diğer gerekli açıklamalar da yapılmış kabaca.
üstteki arkadaşa mesaj da gönderdim ama buraya girmeyi unutacağım için bir de buradan yazmak istedim belki okuyup da yanlış bilgi edinen olur diye: yas, melankoliyle ve depresyonla iç içe geçebilen bir mevhum. patolojik yas, karmaşık yas tanımlamalarıyla klinik düzeyde tedaviyi gerektirebiliyor. bu yuzden, sevilen birini kaybetme durumu tırnağım kırıldı gibi, sevgilimden ayrıldım gibi olayların da çok ötesinde.

2023 Mercedes GLC 300e kullaniyorum, 8 ay oldu alali, bence cok kullanisli ama evde sarj imkanininiz olmasi lazim. Bildigim kadariyla sorularinizi cevaplayayim:

"Bir de bunların kablosuz versiyonları var onların ismini unuttum şimdi kendi kendini şarj eden, hangisi daha iyidir acaba?"

Dediginiz Mild Hybrid diye geciyor, daha kucuk batarya kapasitesi oluyor bunlarda, tam elektrikli surus icin degil de normal benzinli motora destek icin anca yetiyor elektrik motorun gucu. Yani kalkislarda elektrikle kalkiyor mesela, yakit tuketimini azaltiyor. Batarya kapasitesi cok dusuk oldugu icin de disaridan sarj etmeye gerek kalmiyor, fren yaptikca aciga cikan az enerjiyle bile sarj oluyor. Plugin Hybrid'lerde ise batarya kapasitesi yuksek, elektrikli surus de yapilabiliniyor. Fren enerjisiyle Plugin'ler de sarj olsa da tum bataryayi sarj edemiyor yuksek kapasite sebebiyle, o yuzden fise takip da sarj etmek gerekiyor.

Plugin'in en buyuk avantaji elektrikli suruse imkan vermesi. Mesela benim arac kagit ustunde 120 km elektrikli menzile sahip, ama pratikte 100 km goturuyor. Bu da sehirlerarasi yola gitmedikce tamamen elektrikli kullanima izin veriyor. Gecen hesapladim, mevcut kullanimimla bir depo benzin bana 2 yil kadar gidecek gibi duruyor :) Ama benim arabanin batarya kapasitesi plugin'lere gore bile yuksek (31kwh). BMW 330e bataryasina baktim, 12kwh gosteriyor. Yani elektrikli modda herhalde ancak 40 kilometre civari gider.

"Bu plug - in versiyonlarda da full elektrikliler gibi ileride batarya sorunu vs olur mu ?"

Butun pillerin omru sinirli, normal arabalarin bile akusu sarj tutmaz oluyor akuyu degistirmek gerekiyor, ayni sekilde mild hybrid ya da plugin hybrid'lerin de bataryasinin bir omur var, o zaman degistirilir. Bu bir sorun degil, beklenen bir sey. Arabalari gectim telefondan kablosuz supurgelere, laptoplara her seyin bataryasi omrunu tamamliyor, o zaman degistirmek gerekiyor.

"Bakım maliyetleri benzinli veya dizele göre daha mı yüksek ?"

Hayir degil, hatta elektrikli motor ve sansiman cok daha az calistigi icin sorun cikarma olasiligi daha dusuk. Ek olarak fren de cok daha az kullanildigi icin fren balatalarinin omru uzuyor.

Gene bir sorunuz olursa yardimci olmaya calisirim.

@sertac akin çok çok teşekkür ederim, zannediyorum siz irlanda’da yaşıyordunuz, ben de ingiltere’deyim. dizel - benzin yasaklanacağı için böyle bir alternatif de gördüm araştırmak istedim. evde şarj imkanım şuan için yok maalesef. daha 10 sene dizel- benzin gidecek gibi ama.

Kafamı şu karıştırdı, aynı model iki araç baktım donanım ve servis geçmişi de benzer ve aynı galeri. 330e new car cost 43k, şimdiki fiyatı 20k ( 3 yılda )

Diğeri 320d her şeyi aynı, new car cost 35k, şuan 22.5k.

acaba dedim daha mı hızlı değer kaybediyor, arada sadece 15-20 k miles vardı. ikisi de hasarsız. biraz da onu merak ettim.

özetle anladığım evde şarj imkanı varsa gayet mantıklı çünkü uzun yol da rahatlıkla yapılabilir, yoksa mild hybrid veya sadece benzin - dizel devam bir süre daha.

Araclar ayni model olabilir ama iclerindeki aksesuarlara da bakmaniz lazim. Mercedes, BMW gibi araclarda motor ayni olsa da ayni modelin en dusuk ve en yuksek aksesuarli versiyonlari arasinda %25-30 fiyat farki oluyor. O yuzden sirf ayni model olmalari fiyat karsilastirmasi yapabilmek icin yeterli degil gibi.

Ama evde sarj imkani yoksa plugin'i public istasyonlarda sarj etmek benzinle hemen hemen ayni fiyata geliyor, o yuzden alici pazari daha dusuk, bu da ikinci el degerini olumsuz etkileyen bir unsur olabilir.

şimdi kontrol ettim. com ve org sorunsuz açılıyor.

Girebiliyorum.

Kuzu kaburga pastırmalı pide diyor ya işte

sanırım yemek ile ilgili kurs videosu. usta veya şefin kendi dokunuşu olan bir tarz pideye benziyor. restoranın adı veya kişinin adı varsa oradan araştırılıp, yol izlenebilir.

zamanlayıcı ile çalışıyorum. pomodoro tekniği ile bir mutfak saati ile de monitör önüne koyarak çalışabilirsiniz ya da windows un kendi saat uygulamasında bu özellik var. timer/zamanlayıcı diye geçiyor. 25 dk. - 5 dk. dinlenme periyodu yapabilirsiniz. ya da benim gibi 15 dk. - 2 dk. periyotları yapabilirsiniz. işleri checklist marifetiyle devam edebilirsiniz. listeyi her dinlenme periyotunda check edersiniz.

çevremizde çok fazla uyaran var. telefon, sosyal medya, aklın başka bir konuya anlık takılıp onun üzerinde saatlerce süren internet araştırmaları vs.

yorgunluk konusu söylenmiş zaten kan tahlili ile eksiklikler ortaya çıkarılabilir. şeker kaynaklı olabilir. şeker sınırda geziyor olabilir. ben doktor tavsiyesi üzerine aldığım besin takviyeleri var. magnezyum b6+ b12+ sitikolin vs.

göz sağlığı için monitör başında özellikle ışıksız ortamda çalışıyorsam windowsun night light özelliğini aktif hale getiriyorum. yoğun beyaz ışık yerine sarı tonlarında zemin ışığı veriyor. aynı zamanda gözlüğümün anti reflective özelliği var.

doktor tavsiyesi olmadan bir şey yapmayın. pomodoro tekniğini bir deneyin.

esenler.bel.tr
İşinize yararsa buyrun

80’lerde sebest piyasa ekonomisine geçildikten sonra kısa bir süre olmuştu yanlış hatırlamıyorsam ama tcmb verilerine bakarak kendiniz de bulabilirsiniz. Bankalarca uygulanan mevduat faizlerine ve aynı dönemlerdeki resmî enflasyon oranlarına bakılabilir.

2001 krizinden hemen önce, batmak üzere olan bankalarda gecelik faiz %1400 olan vardı. Sonrası malum ...

"faiz sebep enflasyon sonuç" isimli politikaya geçmeden önce Türkiye'de hemen her zaman pozitif reel faiz vardı.

şu sıra usta vs. bulmak çok zor.

hele köyde bir usta gerçekten zor...

yani istanbul'daki fiyat ile köydeki kesin farklı olacak.

o bölgede usta vardır, sorun ne olur falan diye.

baktınız gereksiz pahalı (yevmiyesi günlük 2 bin ve üzeri) buradan usta götürün hem yatsın evde hem yapsın.

banyo 100 bin, mutfak 50 bin falan tutar.

aşağısı da olur yukarısı da olur.

mutfak kocamandır dolap 100 bin tutar, ufacıktır 20 bin tutar. çok değişken bu işler.

ama esas mesele sadece para değil.

ülke bilgileri yılda sadece 1 kez değiştirilebiliyor. google gerçekten o ülkede olup olmadığınızı size sormuyor, ip adresiniz ve ödeme yönteminizden ülkenizi tespit ediyor ve işlemleri buna göre ayarlıyor. bunlarda bir çelişki olması durumunda problem yaşamaya başlıyorsunuz, benim anladığım böyle.

dandik bir isp kullanıyordum, bana birleşik krallık'tan ip adresi atamışlar, ben de bundan sonra google'a ödeme yöntemi eklemiştim, beni uk'da işaretledi ve her şeyi sanki uk'da yaşıyormuşum gibi regüle etti. uk'daki popüler uygulamalar çıkıyordu, para birimi falan ingiliz sterlinine dönmüştü vesaire:) mobil veriden internete bağlanıp türkiye'ye geçirmeye çalıştım, sonuçta 1 yıl boyunca tüm satın alımlardan menedildim:D rivayete göre 1 yıldan sonra türkiye'ye göre satın alımlar yapabilecekmişim. süre doldu mu hatırlamıyorum bile, hiçbir şey de almadım bugüne kadar zaten ayrı konu:)

VPN açık olabilir mi? Bana VPN açıkken bu hatayı vermişti. Vpni kapattım düzeldi.

arkadaşımın telefonuna oyunu indirip onun telefonu üzerinden aldım gerçekleşti.

Bazı belediyelerin, bir araziyi küçük parsellere ayırıp, insanlar hobi olarak tarım yapsın, domates biber yetiştirsin diye kiraladığı ya da sattığı bahçeler var. Hobi bahçesi diye geçiyor. Bazılarında minik prefabrik binalar da oluyor. Suyu elektriği bağlı oluyor. Prim yapar. İyi yatırımdır.

Bazı uyanık köylüler, köy dışındaki minik tarlalarını veya zeytinliklerini, köy yaşamına heveslenmiş, romantik ve konunun cahili şehirlilere hobi bahçesi diye kakalıyorlar ki bunlardansa ölü yatırımdır.

tarım arazileri üzerinde hobi bahçesi yapmak, kiralamak vb. çoktan yasal olarak yasaklanmadı mı yahu? ben öyle hatırlıyorum? aldığı alan tarım arazisi mi?

Yükselen bir trend ama istisnasız çogu belkide % 99u çakal.

200 m2 arsa veriyor dip dipe dağın başinda mustakil parsel degil hisseli tabiki.

Esas sorun yerleşimin başlamaması

Ve nihayetinde aidat alınması ve aidat.

ister otur ister oturma işletme giderleri için aidat ücretleri fahiş.

Bu tip organizasyonlarda aidatı sorun.

Bir yakının karasu'da yazlık almış ve geçen sene 5 bin lira evine aidat ödüyormuş.

Bu sene 7.5 bin olmuştur.


Bu tip işletmeler önce satış ve sonrasında aidat ile kalıcı olarak yatırimları sömürüyorlar.

Karbonmonoksit de baş ağrısı yapar. Bacası açıksa sanırım içeri dolmaması lazım ama aklınızda olsun.

@enteg; karbonmonoksit alarmlari var evde (birkaç ay oldu alalı). 0 hepsi.
Baca temiz. Zaten bir bende var hanımda falan yok.

Şömine bacası yapmak bir sanat işi. Çekişin %100 sağlanması imkansıza yakın ve çok büyük ustalık gerektiriyor. Ateşten çıkan gazlar minimal düzeyde de olsa içeriye kaçıyor. Bu da baş ağrısına sebep oluyor. Her bünye eşit miktarda etkilenmez tabi. Kimi daha çok hisseder kimi hissetmez. Şömineli ortamı çok iyi havalandırmadan uyumak bile sakıncalı bence.

Aynı baş ağrısını kamp yerlerinde yakılan meydan ateşine ya da mangal yaparken mangal başına çok yakın ve uzun süre oturursanız da hissedersiniz. Açık havada olmasına rağmen.

Merhaba, alfabeyi kontrol ettim harfler doğru. Kısaltmaları da var normalde ama uzunca yazmak isterseniz buradaki alfabeyi kullanabilirsiniz.

Eger yaparken salca olmayacaksa Puzzle halisi isinizi gorur. Bitirdikten sonra toplar, yapacakken yine acarsiniz.

Ben işim bitince masa örtüsüyle üstünü kapatıyordum, uğraşmıyorlardı

Verebilir de yarın özel hastane açık. Direkt verir.

piyasalar kapalıyken böyle şeyler oluyor, başka bir bankada benim de başıma geliyor arada. veri alımıyla ilgili galiba.

Büyük san sebastian cheesecake mm leziz.

www.nefisyemektarifleri.com

Kalabalık misafirde porsiyonlaması ve servisi kolay diye elmalı ayvalı etimek tatlısı yapıyorum.
Kendi püf noktalarım;
*Etimekleri ıslattığım şerbetin şekerini önce karamalize ediyorum.
*Üstünün muhallebisine hiç şeker koymuyorum, sıfır şeker.
*Rendelediğim elma ve ayvaları pişirirken elma kırmızı yumuşak elmaysa sıfır şeker, değilse çok ama çok az varla yok arası şeker ve limon suyu kullanıyorum. Pişince içine dövülmüş fındık ekliyorum.
*Etimek, muhallebi, elmalı karışımın üstüne de küçük bir tabakta karıştırdığım pudra şekeri ve tarçını çay süzgeciyle serpiyorum.
*Diktörtgen büyük boy borcama yapıyorum. Sabahtan da hazırlanabildiği için bi kenarda hazır bekliyor.

Ben tiramisu yapiyorum kedi dilli orijinal tarifiyle. 2 paket kedili dili yani 2 adet tiramisu seklinde yapabilirsiniz, kolay da hem

Panacotta
Fransiz elmali turta +üstüne vanilyalı dondurma

2 tane yap

Baklava cheesecake.

profiterol

Tiramisu da karar kıldım
Teşekkürler

Magnolia

www.instagram.com

bu kadını takip ediyorum ben, farkındalıkla birçok gebeliği sağlayan enteresan bir kadın doğumcu

Bir belgeselde görmüştüm. Türktü. Emekli olacaktı. Nat Geo THY belgeseliydi yanlış hatırlamıyorsam. Kabin amiriydi.

Parayı bulup bırakıyor olabilirler. İngilizceleri iyi oluyor. İngilizce dersi veriyorlar bildiğim kadarıyla.

thy ya da türk şirketlerinde yaş sınırı var. yaşlıysan giremiyorsun. özellikle thy için konuşayım. fiziğine ve dış görünüşüne çok bakıyorlar, gençlerin alınmasının sebebi bu olabilir. güzellik/yakışıklılık + dinç olmak ve görünmek önemsedikleri şeyler. ayrıca kabin memurluğu fiziksel açıdan dezavantajlı insanların yapabileceği bir iş değil. mesela orası burası ağrıyan ya da obez olan birisi o kadar saat o koşullarda çalışamaz. hayatta yapamaz öyle bir işi. bu yüzden yaşlı yok. yaşlılar hem işte verimli olamayacaklar, o yüzden istemiyorlar; hem de şirket imajı olarak güzel genç kadınları ya da yakışıklı adamları çalıştırmak daha işlerine geliyor.

görselliğe bakılarak alım yapılan bir işte yaşlı insanların olmaması normal değil mi?

Türkiye'de hayır.
Yanlış bilmiyorsam emeklilikleri erken.
Buna ek olarak kimle konussam yapilacak is değil diyorlar. Çoğu oradan aldıkları ile bir şeyler yapmaya calisiyor. Bir arkadaş pilot olmaya çalışıyordu misal.

Çok zor is, hele evliysen falan. Sürekli seyahat, sürekli insanlarla uğraşmak vs.

United Airlines ile Amerika'ya giderken gordum. Hostes buyuk olasilikla 50 yas ustu idi. Ayni sekilde American Airlines'in bir ucusunda da 45 yas ustu oldugunu tahmin ettigim bir host vardi. Turkiye'de ise hic karsilasmadim.

@candide işe başlama için demiyorum, ilerisi için diyorum.

50 civarı bayağı fazla vardı ama eyt de emekli oldu çoğu.benim 53 yaşında aktif çalışan tanıdığım var.50 civarında aktif çalışan 10 yakın purseride yakından tanıyorum.

Uçağa bindiğin anda dikkatli bakarsan orada görürsün,yaş itibariyle purser/amir konumunda oldukları için business servisinde gorev alırlar.

ben de ABDye gidip gelirken delta air linesda görmüştüm :)hatta sadece erkek değil, o yaşlarda hanımlar da vardı.

trde sektör yeni yeni büyüdü büyüyor, amerikada doygun. amerikada yaşlının yaptığı iş bizde iş fırsatı

bu yıl yaptığım bir iç hat uçak yolculuğunda orta yaşlı bir kadın kabin memuru görmüştüm. sanırım diğer kabin görevlilerinin amiriydi çünkü onları yönlendiriyordu.

Uzun donem calismak icin konforu dusuk bir is. Pilot kadar para kazanma durumu da yok, zahmeti de cok. Ozellikle cocuk sahibi kadinlar icin zorlu olabilir surekli yatiya gidiyorsun. tek basinayken de zor. yipranma payi yuksek, alternatif bulunca birakilmasi normal. tr de aile icin kariyer hayatindan feragat etmek normal bir sey. ilerleyen zamanlarda goruruz abd deki gibi

yaş sınırı var. 40 gibi emekli ediyorlar galiba.

alım için sınır var da kariyer devamı için yok. birçoğunun kokpite geçmek istediğini, dışarıdan eğitim aldığını ya da şirket içi yer görevi istediğini biliyorum. sirkülasyon da yüksek tabi.

bunun birkaç sebebi var, işe girmek nispeten kolay, eğitim kısa, maddi olarak ortalama üstü getiri olduğu için talep çok. önceden 5 senede falan amir olunuyormuş, o yüzden 10-15 sene kadar önce girip şimdi amir olan çok. 35-40 yaş arasından bahsediyorum. amirlerin amiri purser'lar var, onların yaşları daha belirgin şekilde yüksek. 40'tan genç olanına denk gelmedim sanırım henüz, 50 civarına çok denk geldim.

kabin ekibi olmak bence de genel olarak konforu düşük bir iş. hani geziyorlar, dünyayı görüyorlar vs kabul ama fiziksel yoruculuğu çok.

ne sıklıkta uçtuğunuz da önemli olmakla beraber, yanılmıyorsam geçen seneki alımlarda 39'a kadar yükseltildi üst sınır, o yüzden biraz daha yaşlı görebilirsiniz. ama 2000'li genç arkadaşlarımız da yok değil.

70 yaşında gördüm ingiltere amsterdam uçuşunda.

avrupa hep yaşlı.

THY'de 50'ye yakin bi kadin kabin memuru gordum bi kere, kabin sefi.

Yurtdisinda yasli cok gordum, hem erkek hem kadin. American Airlines'ta ozellikle. Avrupa ucuslarinda da vardi heralde.

yemek yapmayı ve malzeme alışverişini seviyorum o yüzden severek yapıyorum, çevrede pazar ve market imkanı olması kolaylık sağlıyor

haftada 2 ana yemeklik alışveriş yapıyorum, bunu belirleyince yanına çeşit bulmak da kolay oluyor,
planladığım yemekler ctesi pazar gibi bitiyor, son gün de dolapta değerlendirecek malzeme kaldıysa ya da cheat day gibi atıştırmalık ya da makarna gibi şeylerle haftayı tamamlıyorum, pzt-salı tekrar alışveriş ve mutfağa girme döngüsü başlıyor

kahvaltı her sabah.
akşam yemeği 2-4 kere. diğer günler de dışarda yiyorum.
genelde yemekleri tek öğünlük yaparım. o an yapar, yerim ve biter. (kuru fasulye ve çorba hariç)
genelde aynı şeyleri yaparım. 4-5 yemeğin arasında dönüp duruyorum. hiçbir şey yapmazsam sandviç yaparım.

10-15 tane iyi yaptığım yemek var, onları yiyorum. tavuk pilav'dan bıkmam, usanmam. çok yemek seçmem. az ve öz yerim. önceden köfteleri, tavuk parçalarını, etleri buzluğa hazırlarım. brokoli yanına 5 köfte yeterli mesela. tavuk pirzola, airfryer'da tavuk but, fırında t-bone. balık çorbası, ilikli et çorbası hazır alıp dolapta tutarım arada vaktim yoksa onlardan yerim. ayda 3-4 kere balık yaparım. en basiti balık, temizlenmiş al, fırına at, bitti. ayda 3-5 kere dışarıda fine dining yaparım. bazen kuru yemiş ile geçiştiririm. ne yesem derdim hiç olmaz. ilk aklıma geleni yapar ve yerim.

ne yemem? makarna, bulgur, mercimek, fasülye, pırasa, bezelye.

1.gün salçalı makarna
2.gün kuru pilav ya da nohut pilav
3.gün kahvaltılık
4.gün tavuk sote pilav ya fa kremalı tavuk ve pilav
5.gün dışardan çğköfte
6.gün tavuklu pilav (evde düdüklüde tavuk haşla. Pilavla karıştır)
7.gün et köfte (önceden yapıp buzluğa at, istediğinde çıkar 15-20 dkda pişer)

Hafta içi en kısa sürede olacak şeyleri yapıyorum. Hafta sonu biraz daha uzun sürede pişebilecek şeyleri yapıyorum.

Bazen hafta içi enerjim varsa şey yapıyorum, mesela kıyma kavuruyorum soğan ve domatesle, sonra patatesleri halka halka doğrayıp fırında pişiriyorum, kıymayı üstüne koyup biraz da öyle pişiriyorum yanına da pilav salata. Ertesi gün geldiğimde direkt ısıtıp yiyoruz.

Yemek yapma motivasyonum bazen çok yüksek oluyor, bazen hiç olmuyor. Bu durum da işteki yorgunluğuma bağlı değişiyor.

En az 4 gün yapıyoruz, diğer günler önceden kalanları ısıtma, buzluktan stok çıkarma, dışardan söylemeyle geçiyor.

Yemek yapmaktan yorulup bunaldığımız çok oluyor. O zaman da ya buzluktan yemek çıkarıyoruz ya da akşam kahvaltısı yapıyoruz. Buzluk için: dondurulmaya iyi dayanan şeyler (çorbalar, sebze yemeklerinin çoğu) pişiriyorsak fazla yapıp 1-2 yemeklik kadarını buzluğa koyuyoruz, son anda aklımıza gelip çıkarırsak mikrodalgada çözdürüyoruz. Bir de kaplamalı/kaplamasız/çıtır/bonfile vs hazır tavuk ve (hazır olmayan) köfte dolduruyoruz buzluğa, air fryer'da 10 dakikada oluyor. Çok hızlı akşam yemeği.

Genellikle sebze yemeği, fırınlanmış sebze ya da salata gibi çiğ sebze yanına bir çeşit protein yapıyoruz. Ara sıra pirinç/bulgur/makarna ekliyoruz. Ben bazen sadece sebze ya da meyveyle akşam yemeği geçiştirmeyi de seviyorum.

Arkadaşlarımla dışarda yemediğim sürece her gün evde yerim.

Zamanında diyetisyene gittiğim için benzer şekilde plan yapıyorum. Haftada 4 gün et(2 kırmızı, 1 tavuk, 1 balık), 3 gün sebze gibi. Ona göre metro market e gidip hazır gıdaları alıyorum. Hazır salata, donmus somon/tavuk vs. Her şeye aşırı üşendiğim için donmuş gıdalardan gidiyorum ve airfryera atıyorum. Pek sağlıklı değil belki ama öbür türlü üşenmekten dışardan sipariş etmeye gidiyor.

Ben hiçbirini beğenmedim ama alacaksan 1 ya da 5

8) Hiçbiri

Günlük ayakkabı için hepsi çok kaba.

millet hep şık şeyler mi giyiyor bilmiyorum ama 1-5 tarzı ayakkabımı ben neredeyse her gün giyiyorum. Her yere.

Gidip denemeden almazdım ben olsam. 5000-7000 vs. vereceksem cidden rahat olmalı.

Hiç biri güzel değil, özellikle 3 ve 4 çok çirkin. Bunu yerine camper'lara bakabilirsin belki

Abi bunların çoğu sneakers gibi gozukmez.
Tabiki giyebilirsin. Yaşadığım yer misal Decathlon sponsorlugunda misal bütün şehir böyle giyiyor ama yani bunlar şık falan değil.

Eğer sportif bir giyim tarziniz varsa olur tabi de öyle sonuncusu hariç sneakers gibi gözükecek yok.

açıklamada bayrak ve istiklal marşıyla ilgili sorun olmadığını ilettiler. diğer mevzular da çok büyük ihtimal bizimkilerin aklına bile gelmedi sözleşme yapılırken.

bunlar araplarin degil tff'nin talepleri olmasi gereken konular

Bu forma işi önceden fifaya bildirilmeliymiş böyle bir durumda var. Takımlar her türlü haklı adamlar 2 aydır istemiyor ama büyük ihtimal cbden baskı var. Yani yılbaşına bir gün kala ne futbolcu ne yönetici angarya suudi arabistana gitmek istemiyor. Zaten kimsenin oynayası yoktu.

@mika; hayır, burada açıklaması var. Forma işinde sorun yok, isinma ürününün de bir kuralı yok.
twitter.com

@mika takımlar ingiltere ve almanyaya teklif götürdü. ing. alm. kabul etmedi
azerbeycandan teklif geldi. takımlar azerilerin vereceği parayı az buldu
suud 110 milyon lira veriyor, orayı tercih etti onlar da.

@lambırcek takımlar ilk teklifi yapsa da kasımdan beri itiraz ediyorlar. Olay siyasi boyuta girince takımlar zorla gitti.
gazeteoksijen.com

Ben pandemide örgü örmeye taktım ama sonra bitti hevesim.
Lego çok isterdim ama pahalı.
Boyama yaptım bir müddet sayılarla boyama diye bir şey var ya ona sarmıştım o da iyi gelmişti bana.
Yeni tarifler deneme, mutfakta bir şeyler yapma dışında pek bi hobim kalmadı artık.

Çocuk olunca tek hobi boş zamanın olabilmesi. En büyük hobi zaman.

1/12 maket yapıyorum özellikle dakar ve ralli araçlarını. 1.5 metrelik bir akvaryumum var bir yanda. Bir de eski bir otomobil ve motosikletim var vakit buldukça onları söküp takıyorum.

rc model olabilir. 20 küsür senedir sıkılmadan ara ara çıkar oynarım, eskiden içten yanmalı modeller vardı (hala var gerçi) ama ayarlaması temizlemesi çok uğraştırıyordu, belki bu sizin için olumlu bir durum olabilir. elektriklileri de programlamaya uygun oluyor, her halükarda win-win.

türkiye’de modeli bulmak zor oluyor, parçaları daha da zor ama yurtdışından temin edilebiliyor. traxxas tavsiye ederim marka olarak. bende bir tane model kaldı, o da traxxas maxx elektrik. buradan hareketle araştırın belki hoşunuza gider.

3d ile ilgileniyorum mutluyum tavsiye ederim

çok anladığım bir alan değil ama arduino ile çok fantastik şeyler yapanlar gördüm internette. programlama, elektronik diyorsanız bence iyi bir alternatif olabilir. ama yapacağınız şeye göre parça maliyetleri çok mu yüksek olur onu bilmiyorum.

Benimkiler:
- Gaming (en uzun soluklu hobim)
- Spor (simdilik gym sadece. Daha once bisiklet manyakligi da vardi. Bisiklet sevince mekanigiyle de ugrasiyosun)
- Muzik etkinlikleri

Elle ugrastigim hobim yok gibi. Puzzle almistim, 1 senedir yapmadim.

bende olanlar senin söylediklerinin hepsi; 3d printer, laser, 3d çizim, tasarım, model uçak (uçan şeyleri seviyorum), yazılım zaten mesleğim ama bir makineyi programlamak ile bir web servisi yazmak arasında çok fark var. bilmediğim şimdiye kadar hiç aklıma gelmeyen detaylar var ve zevk veriyor.


Hobi dediğin şey biraz seninle ilgili hocam, 3d printerdan lasere 3d çizimden diğer zamazingolara bulaşmama neden olan aslında model uçaklar.

model uçaklar da 10 yaşında izlediğim bir videodan.


yani sen kendine ait bişi bulacaksın, biraz onunla ilgileneceksin ki sonra ya burasını printer'dan basayım, burasını kendim programlayayım diyesin.

birde tüm bunları proje olarak kullanmak var.şimdiye kadar edindiğin bilgi ve tecrübeyi kullanabileceğin bir proje yapmak belki 1 sene sürecek bir iş ama amaç tamamen kendini tatmin etmek.

örn: metal 3d printer yapmak (almak değil) yada ne bileyim hebelip makinesi yapmak ama tamamen kendi tasarımın kendi yazılımın vs. ile open source bişiyler yapmak. bir sürü insanla tanışırsın baya bir hareket gelir hayatına.

34 yaşındayım hobim örgü örmek. Kıyafete ihtiyacım olunca bazılarını kendim yapabilmek güzel bir şey. Bazen küçük objeler de yapıyorum eğlenceli oluyor. Mesela bir sonraki projem için malzemeleri aldım ve büyük bir tespih böceği yapacağım.

Nerdforge kanalında Martina ve Hansi'nin Blender öğrendiği bölümü ilginizi çekebilir belki:
www.youtube.com

hocam "kakao içeren şekerleme mamulleri" sınıflamasına bakın, arama yaptığımda 18.06 ve 19.01 altında % şu kadar kakao içeren ürünler var. %0.5 kakao eklemek, ürünü 17.04'ten çıkarıp bunların birine sokuyor mu onu kontrol edin.

gıda mevzusundan anlamadığım için bu kadar yardımcı olabiliyorum.

Yapılamaz.fasıl 17 der ki hangi oranda olursa olsun kakao veya çikolata içeriyorsa 18.06 üzerinden devam etmen gerekir.

peki uzmanını bulmuşken ben de kaynak yapıp bir soru sorayım.

çift kabinli açık kasa toyota hilux 87.03 mü, 87.04 mü? 87.03 binek oto ve insan taşımaya mahsus araçlar diyor, 87.04 eşya taşımaya mahsus araçlar diyor. çift kabinli toyota hilux'ın kabinine bakınca normal otomobil, insan taşımaya mahsus. ama arkasına bakınca da açık kasa kamyonet, eşya taşımaya mahsus.

detayında dingil mesajesi, kasa mesafesinin yarısı falan diyor da onu ölçecek teknik durumum yok. direkt biliyor musunuz, binek diye mi geçiyor, ticari diye mi?

bildiğin opel corsa'nın arkasında koltuk olmayıp arka camları kapalı olanları, aynı karosere sahip olmasına rağmen 87.03 değil, 87.04 oluyor mesela. o yüzden tipine bakıp "bu binektir" diyemiyorsun. bunun da adam arkasına açık kasa koymuş, bakıyorsun evet kamyonet. ama ön tarafına çift sıra koltuk koymuş, ön arka camları var. aynı mantıkla buna da "binek otomobildir" diyor muyuz?

"detayında dingil mesajesi, kasa mesafesinin yarısı falan diyor da onu ölçecek teknik durumum yok. direkt biliyor musunuz, binek diye mi beçiyor, ticari diye mi?"

teknik kitapçıkta ölçüleri mevcuttur

ölçecek durumum yok derken, ölçülere ulaşacak durumum yok demek istiyorum. teknik kitapçığı bırak, üstünde doğrudan kodun yazdığı ötv 2a beyannamesine bile ulaşamıyorum ki. faturaya da yazmıyor sağolasıcalar. o yüzden öyle şeylere ulaşmadan tecrübesi olanlara soruyorum.

8704 hatta 87042190

Ama bizde şöyle bir detay var.hilux tipinde araçlar 4*2 ise farklı sınıfta 4*4 ise farklı sınıfta vergilendiriliyor.unakıtan dönemi 2004 olması lazım böyle bir detaylandırma yapıldı.4*2 olanlar kamyonet olarak ticari sınıfta nitelendiriliyor.vergisi muayenesi ona gore duzenlendi.4*4 ler ise binek klasmanında daha yuksek vergi ve 2 yıllık muayene koşullarına tabi.detaylı incelemek lazım.çok lazımsa oto ihtisasa sordururum yılbaşından sonra.

Kesekci beyaz çikolata bu kapsamı etkilemez,kakaoyu yağ olarak kullanırsanda 17 den devam edersin.

tam olarak ne dediğini ben de anlamadım. ama olay şu.

burası belirli bir saatten sonra giriş çıkış yapmanın yasak olduğu bir kyk yurdu. hanım kızlarımız ambulans çağırıp fenalaştım diye yanlarında 1-2 refakatçiyle birlikte kendilerini hastaneye kaldırtıp, orada 1-2 müdahaleden sonra "iyileşip" taburcu oluyorlar. e hastane kendilerini geri götürmediği için de dışarı çıkmış oluyorlar. işin adı da "hastaneye kaldırıldım, tedavim yapıldı taburcu oldum geldim" oluyor. hastaneden çıkma ile yurda dönme arasındaki vakitte de dışarıda takılıyorlar.

"Damla için .... Ben çağırdım geldi yani. Kaç kere dedim 'hayatım böyle dışarı çıkabiliyorum' diye inanmadın. Ayağıma kadar da gelmiyor bekleyin şurada (kahkaha)"

- suudi'ler gelin kupayı bizim memlekette oynayın size para verelim dediler, federasyon ve takımlar kabul etti.

- maçın oynanacağı gün, yani bugün suudi'ler maça çıkarken takımların giyeceği atatürk tişörlterine ve "yurtta sulh cihanda sulh" pankartı ile sahaya çıkmalarına, seremonide istiklal marşı okunmasına izin vermediler.

- takımlar direkt olarak anında rest çekmeseler de bunu kesinlikle kabul etmediler. öğlenden maç saatine kadar görüşmeler yapıldı, ne görüşüldü belli değil. araplar mı bizimkileri ikna etmeye çalıştılar, biz mi arapları ikna etmeye çalıştık bilinmez.

- neticede anlaşmaya varılamadı. takımlar otelden stada gidip maça çıkmadılar, maç iptal oldu, daha doğrusu "bazı aksaklıklar nedeniyle" ertelendi.

@kibritsuyu teşekkürler çok net olmuş böyle olayları sırasıyla dizmeniz, anladım şimdi. "ülkede rehin tutma" gibi bir şey de görmüştüm ama onun doğruluk payı yok sanırım?

riyad'dan iki tane tarifeli thy uçağı var, birinin kalkış saati 12:10, öteki 12:15 ikisi de henüz kalkmış değil. oturdum ben de flight radar'dan onu takip ediyorum ne zaman kalkacaklar diye. birine 12:45, birine 1:10 yazıyor.

rehin tutulma değilse bile uçaklar kalkmadığı sürece bunu doğrulayamayız.

kendimce bir iki bilgi;

cok buyuk ihtimalle suudiler teklif etmedi biz onlara gittik.
- olaylar en az dunden beri sicak ama kamuoyu bugun ogrendi

Banyo ya da mutfak gibi ıslak hacme bakan duvar rutubet almış.
Ev bodrum veya zeminde ise zeminden rutubet alıyordur ki evlerden ırak. Her geçen gün daha kötü olacaktır, çözümü yoktur ve yaşanmaz orada.

Ek: Fotoğrafa bir kez daha bakıp ıslak hacim şıkkını eledim.

rutubeti dışarıdan değil, içeriden almış gibi görünüyor. zeminden veya arkasından almış olabileceği gibi, duvarın içinden geçen bir borudan da sızıyor olabilir.

Böyle bir manzarayla karşılaştıysanız orada yaşarken bunun sebep olacağı problemler için daha fazla ödeyeceğinizi unutmayın yani bu bir fırsat değil. Fırsat olarak görmek istiyorsanız bunun bir erken uyarı sistemi olduğunu bilmelisiniz.

Su kaçağı kaynaklıysa binanın tesisatında problem vardır ve sık sık su kaçağı ile uğraşacaksınız ve aynı zamanda siz fark edene kadar alt daireye de zarar verecek. Sadece sizin dairenizde değil üst katınızda su kaçağı olsa yine sizi de etkileyecek. Uzak durmakta fayda var.

file market'te görmüştüm diye hatırlıyorum.

beyaz cay icin.

rooibos çayı var.

kloof.com.tr

@late viper
@eviminpaspasi
@gabe h coud

Kafeinsiz siyah çay ariyorum arkadaşlar bulamiyorum

www.shutterstock.com

toplam 6 dk pişirirsen eğer, az-orta ile orta arası oluyor. benim sevdiğim bu ama ben kendi tavamı çözdüğüm için bir tarafı 4 bir tarafı 3 dk yapıyorum az-orta oluyor. seninki de az orta olur 3+3 ile

cimer üzerinden tapdk'ya başvurabilirsin. tütünü ve paketini saklarsan çok iyi olur sahte bandrollü ürün sattıysa o kişiye geçmiş olsun adamı kazığa oturturlar.

sahte tütün derken camel, nst falan mı? belediyeye (zabıta) şikayet edin. hiç olmadı cimer'e yazın alsınlar boylarının ölçüsünü.

gümrük kaçağı bir ürün ise mesela karelias direkt polise şikayet edin.

benim bulunduğum şehire de açıldı, açılışa özel kayda değer bir indirim görmedim ama bahsettiğin gibi tıklım tıklım. sebebi de genelde diğer marketlerde olmayan bazı özel ürünler olması, aslında çok da bir numarası yok ama küçük şehirlerde iş yapıyor. farklı soslar, bakery ürünler, gastronomiye meraklıysan birkaç farklı seçenek var. bir de kendi markası var harras diye, genel gözlemim piyasa ortalamasının bir tık altı oluyor fiyatları ama kaliteleri hakkında bir bilgim yok. yine de bir göz at derim

reyonlar arası çok geniş çok ferah. insanın içi açılıyor gezerken. dondurucuda süper ürünleri var. fırın da keza öyle. harras markalı tüm ürünleri harika. genel olarak da uygun fiyatlar.

fırın kısmından ekşi mayalı baget ekmek alın sıcakken. çok iyi.

Filede donmuş frambuaz, falafel, donmuş somon gibi bir tık pahalıya kaçan gıdalar daha uygun fiyatlı oluyor sürekli olmasa da böyle şeyler için tercih ettiğim bir market. Taze ekmekleri çok güzel oluyor

Ürün çeşitliliği çok fazla, insanlara yeni ve değişik geliyor, fırın unlu mamüller reyonu güzel, sebze reyonu taze ve çeşitli

Eve geçerken ikea nın tarçınlı kurabiye taklidini deneyebilirsin fiyat performans olarak çay kahve yanında güzel
encrypted-tbn0.gstatic.com

ben pek görmedim farklı bi ürün. zaten file market bimin bi tık büyüğü. bimde bulunamayan ürünler migrosta var. filenin ne ekonomik ne çeşitsel hiç bi farklılığı yok bence.

Glütensiz ürün çeşidi oldukça fazla. Değişik pasta kurabiye vs bulabilirsiniz. Ayrıca ekşi mayalı baget +1.

coğu harras marka ürünü bimdekilerle aynı üretici. onun dışında bimden ziyade çeşit çok.
et manav fırın reyonu artısı var.
tavsiye edecegım ürünler
harras marka dakota cekırdek
mezeler ve peynir çeşitleri.

Arnold antrenmandan hemen sonra alıyor.

Önce de sonra da alıyorum, düzenli spora gittiğim zamanlar faydasını görüyorum.

kişiden kişiye ve genetige gore degisen durumdur. adam hard gainerdır once ve sonra da alir. kilo ve kas kutlesinde sorun yoksa sonra alimi sentezlenme ve recovery icin ideal olanidir.

Saga sola sormaniza gerek yok. Ya araştırma okuyun ya da bu isin ustasi adamlari dinleyin.
Mike israetel hem güç hem hipertrofi calisanlar için söylemiş;
youtu.be

8.35 civarı hipertrofi başlıyor.
Kısacası antrenmanda öncesinde protein tozu alıp antrenman sonrasında çok iyi beslenmek lazım. Ama diyorsanız ki ben antrenman sonrası beslenemem o zaman antrenman sonrası protein tozu ve belki de öncesi de.

Kısacası protein tozu sihirli bir şey değil. Yemek yeme fırsatı olmayan ya da o kadar yemek yiyemeyenler için var. Ben 230kg deadlift ve 200kg squat yapiyorum, en son 4 sene önce falan kullandım galiba çünkü harbiden ihtiyacim yok.

Kısacası hem öncesi hem sonrasında düzgün beslenme lazım. Siz kötü besleniyorsaniz pek bir önemi kalmiyor çünkü zaten yetersiz besleniyorsunuz.

kas hipertrofisi için küçük yüzdelikleri kovalayacak kadar profesyonel değilsen ne zaman alırsan al kafana takacağın kadar bir önemi yok. daha önemlisi gün içinde tükettiğin toplam protein miktarıdır. antrenman yapmadan birkaç saat önce karb ve protein açısından iyi beslen ki antrenmanın hakkını ver. odaklanman gereken nokta burası. :)

değer yurt içi zaten o fiyat.

belgrad için çok uygun hele vade farksız taksit var ise

belgrad vizesiz diye uçak biletleri diğer avrupa ülkeleri kadar ucuza yakalanamayabiliyor. o yüzden iyi fiyat bence.

Bedava

Değer. 5K'a da değer.

Bedava +1

İki defa gidip gezen biri olarak Belgrad'i tavsiye ederim.

Havalimanı personeli olduğumdan indirimli bilet hakkımla gitmiştim ikinciye. Git gel 2.000 vermiştim.

nein. (git: 1573621)

Olmuyor. Farkı isteniyor.

Sıkıntı yok gibi gözüküyor. İçindekileri Google translate'e çevirttim. Listedeki e415 de şu: www.gidanotlari.com

laktoz (süt)

portakal kabuğu

un geliştiriciler: E300 ve E920 (hayvansal olmayan)

emülgatörler: E471 (hayvansal olmayan), E472e (hayvansal olmayan) ve E482 (hayvansal olmayan)

kalınlaştırıcı: E415

kuru üzüm %24,4

badem %7,4

fırıncının mayası

doğal limon aroması

palmiye yağı

İçindekiler:

glikoz-fruktoz şurubu

Buğday unu

Zerdeçal tozu

E = AB onaylı yardımcı madde.

bitkisel yağlar (palmiye, kolza tohumu, ayçiçeği)

peynir altı suyu tozu (süt) (vejetaryen)

dekstroz

stabilizatör: sorbitoller

enzimler (buğday)

asitlik düzenleyici: sitrik asit

buğday maltı unu

narenciye lifi

su

şeker

süt proteini

doğal portakal aroması

fırıncı tuzu

buğday gluteni

kuş üzümü %4,4

buğday nişastası

serbest gezinen yumurta

aroma

Alerjenler

İçerik: Yumurta, Süt, Buğday, Gluten, Badem

Ayrıca şunları içerebilir: Gluten içeren tahıllar, Acı bakla, Fındık, Soya, Susam

www.jumbo.com

Ürün şuysa, vejetaryen ve helal gibi görünüyor.

Devlet hst ilgilenmek istemiyor ozele gitseydiniz hemen operasyon tarihi verirdi. yani tekrar bi dr gidin

Başka doktora gidip gösterin mutlaka.

selam benimde bacagımda siyah nokta ben gibi çıktı ve büyüdü.
doktora gitmedim bazen yanıyor ve acıyor.
ama tatlı bir acı.
büyüklüğü hacim olarak yok ama tende genişledi diyebilirim.

Sadece kursta kullanarak manuel aldım. Çok stresliydi. Uzun süre sonra özel ders aldım. Unutmamışım. Bir saat gezebildim şehir içinde. Açıkçası zor ama özel ders alıp üstüne düşersen geçersin. Ehliyet trafiğe çıkmak için yeterli değil kesinlikle. Ehliyet alınca da özel ders alman gerekiyor. Zor olanı yap. Kolay olanı zaten yaparsın. Otomatiği alırsın ama otomatik olmayan araçlar hâlâ kullanılıyor, uzun süre kullanılacak.

Valla ben olur da manuel kullanmak durumunda kalırsam diye manuel aldım. Mesela iş yeri araçları gibi. Sizde böyle bir ihtimal yoksa otomatik alın. Etrafımdakiler 10 sene sonra manuel araç kalmayacak diyor ama tabii belli olmaz.

Daha önce sürücü koltuğuna oturmamış biri olarak kurstaki bilgi ile manuel ehliyet alabildim ama çok mucizeydi benim sınavım. Özel ders gerekebilir yani.

Hayatımda ilk kez sürücü koltuğuna ilk direksiyon dersinde oturdum. Hiiiçbir bilgim de yoktu, sıfır. Bu sene aldım zaten, yaş 30. 7 ders vardı, hepsine gittim. Onun dışında pratik de yapmadım. Derslerin öncesinde parkuru hayal edip sanki araba sürüyor gibi yaptım oturduğum yerde. Sınav öncesinde de sadece parkuru zihnimde canlandırıp durdum, nerede ne yapıyorduk. Bu. Bu kadar. Nitekim manuel ehliyeti ilk denemede aldım. Sakin kalırsanız yaparsınız, anlama kabiliyeti olan herkesin geçebileceği bi sınav. Kafanızda büyütmeyin.

ben de hiç araba kullanmadan gittim kursa. sıfırdı yani. tabi aldığım zaman manuel-otomatik ayrımı yoktu. kursta öğrendim. ilk başlarda tek tük manuel kullandıktan sonra hep otomatik kullandım. ama manuel biliyorum. mecbur kalırsam kullanırım. manuelden devam et öğren bence. atla deve değil.

Ben 2020'de kurstan önce hayatımda hiç sürücü koltuğuna oturmadan ilk seferde aldım manuel ehliyetimi.

Manuel araç sayısı türkiyede hala çok fazla. Her zaman kullanmak gereken bir durum oluşabilir. Şirket aracı olur, ne bileyim acil hastanelik bir durum olur tek bulabildiğiniz manuel araçtır vs.

Bilmek bilmemekten daha iyi mi? Daha iyi. Hal böyleyken bence çok da irdelememek lazım ne kadar gereklidir ne kadar gereksizdir diye.

Manuel araç kullanmak hamallık. Otomatik alın, geçin.

İş yerleri de artık otomatik araç veriyor.


.

Tam 20 sene oldu ehliyetimi alalı. Bu süre zarfında sadece otomatik araç kullandım. Manuel araca binsem kullanamam, kullanmak da istemem, hiç ihtiyacım da olmadı. Gel 1 saatte öğreteceğim deseler ne gerek var derim. O kadar işim düşmedi 20 yılda anla.
Kendi aracım otomatik, kaskonun verdiği ikame araç otomatikti, şirket araçları da artık otomatik vitesli oluyor.
Geçtiğimiz ay şehir dışında araç kiralarken, adama otomatik vites olsun dedim, artık bütün araçlarımız otomatik zaten abi dedi.
Bir gün lazım olur muhabbeti bana zorlama geliyor. Nasıl rahat edeceksen öyle yap.

Diş ipi ve/veya arayüz fırçası. Gerçi benimkiler gibi ise ne yapsanız yine de sararıyor. Dişçide temizletmek gerekiyor.

Maalesef çözümü yok, aynı sorunu bende yaşıyorum. Tepe'nin minicik yuvarlak fırçaları var, o bölgeye giren tek fırça, onunla bile fırçalasam etki etmiyor.

Tek demet fırça. Buna bi bakım. Gözünüz kesiyorsa alın, gğzel de diş ipi kullanın. Geçtiği kadar , geçmediği durumlarda biz hekimler taş mı yiyelim, gelin:)

Sizin veya eşinizin ilk evi ise

www.bddk.org.tr

Sizin veya eşinizin 2. Evi ise

Ev müteahhitten ise
5milyon altı %20
5-10 milyon arası %17,5
10-20 milyon arası %15
20 milyon üstü 12,5

Bunlar C sınıfı enerji belgesi için. B için 1,25 A sınıfı için 2,5 artırın

Ev 2. El ise

1milyon altı %22,5
1-2 milyon arası %15
2-5 milyon arası %12,5
5-10 milyon arası 625bin tl
10milyon üstü 0

tüplerin birbirinden farkı yok. tek fark hacmi. ilk başta dolu tüp + manometreyi alıyorsunuz. bittikçe boşunu götürüyorsunuz, manometreyi çıkarıp dolu tüpe takıyorlar, boşunu geri alıyorlar. geçen sene 60 liraydı.

eğer yoksa parmaktan ölçüm alan bir oksimetre alın. satürasyon 90 altına düşüyorsa oksijen ihtiyacı var demektir.

ama tüp geçici bir çözüm. 5 litrelik tüp 3 saatte biter. eğer sürekli oksijen ihtiyacı olacaksa doktora gidin, kan gazına baksınlar, gerekiyorsa oksijen makinesi veriyorlar. sgk'dan ücretsiz verip üstünüze zimmetliyorlar. cihaz havadaki oksijeni toplayıp veriyor.

merkez bankası bankaya veriyor. banka da yatırımcılara veriyor. kredilerden de faiz geliri sağlıyor.

banka o 1000tlyi daha önceden verdiği kredilerden aldığı faizden veriyor

Bankada öylece duran paranız kredi olarak başkasına veriliyor, faiziyle geri alıyor. Sonra bir başkasına tekrar veriyor. Tekrar faizi ile geri alıyor. Banka devlet tahvili de alabilir. Verdiği kredilerden, yaptığı yatırımlardan kazancının bir kısmını da siz vadeli mevduata yatırıp parayı bağladığınız için faiz olarak öder.

En basit haliyle daha pahalıya kredi verip daha ucuza size faiz ödediği için banka kârda.

bankalar müşterilerinin yatırmış olduğu mevduat hesaplarının belirli bir kısmını zorunlu olarak ayırır. buna zorunlu karşılık ayırma denir. ve bu oranı merkez bankası belirler. bu ayırdığı oran dışındaki tutarlar ise bankaların çeşitli işlemlerinde kullanabildiği paradır. bankaların kendi aralarındaki işlemler, merkez bankası ile olan reseskont ve repo işlemleri, açık piyasa işlemleri, arbitraj, kredi uygulamaları vs tüm bu ve benzeri işlemler sonucu banka bir gelir elde eder ve bunu yine müşterilere satar yani kredi veya faiz verir. bu bir döngü. bankaların varoluş amacı kar elde etmektir zaten. başka bir yerden aldığını başka bir yere kullanım sağlar. ve bunu yaparken ne kadar kar olacağını bilir. ve arka planda mevduatları kullanır.

somut bir örnekle pekiştirelim;

benim elinde vadesine bir yıl olan 100 birimlik bir çek olsun. bunu bankaya gidip vadesinden önce yani hemen bozdurmak istediğimi söylüyorum ve banka bunun karşılığında bana sana bu çeki 80'e bozarım diyor. okey diyorum ve banka benden 80'e aldığı bu çeki merkez bankasına 90'a satıyor. (bana 80 verirken merkez bankasına 90'a satacağını biliyor yani bu oranlar belirlenir öncesinde ve ona göre işlem yapılır) böylece bu işlemden +10 birim kar elde ediyor. ve bunu da sana kredi olarak satıyor. sen de bu 10 birim için 15 birim bankaya ödüyorsun. senden gelen +5 birimi de bir başkasının faiz ödemesini yapıyor.

işte bunun gibi çok sayıda işlemler var bankaların yaptığı. bu çok küçük bir örnek. döngüyü anlayabilmek için.

Bankaların işi paradan para kazanmaktır, yani özetle para alıp para satarlar, aradaki fark ise onların karıdır.

Örneğin , size mevduata aylık 3.5 i faizle para yatırırken, bu parayı kredi kullanmak isteyenlere 4 ve üzeride satarak bir nevi ticaret yapar.

Burada arkadaşların belirttiği gibi zorunlu karşılıklar vardır, yatırılan paraların zorunlu karşılığını ayırıp kalan parayı kanunlar çerçevesinde satarak para kazanırlar.

Acenteni ara sor ne istiyosan o poliçeyi yapmanın ilk hizmeti bu. Söylemiyor ya da cevaplamıyorsa o acenteyle çalışmayın.

ben genelde imm ye bakarım, yani olası kazada karşı tarafa verilen hasarın limiti genelde o düşük oluyor onu yükseltiyorum.
çekici, doğal afet , anahtarla çalınma kapsamda mı onlara bakıyorum. ray sigortadan yaptırmısım en son

Valla belki "ben oldugum yere gelmek icin kopek gibi calistim." bunu vurgulamak iyi olabilir. En azından kendi içinde bir mukayese yapmasına sebep olabilir.

Ben yerinizde olsam böyle bir şeyi doğrudan konuşmazdım.

Pozisyonlarınız farklıysa zaten çalışma sürecinde bu kişiye bazı işleri yönlendirmeniz gerekiyordur ya da beraber yaptığınız işleri son kez sizin gözden geçirmeniz gerekiyordur vs. Bu gibi durumlarda siz kendi pozisyonunuzun gerektirdiği role girerseniz o da anlayacaktır.

Benim gördüğüm kadarıyla bu gibi durumlar genelde üstün hatasından kaynaklı oluyor.

"biz ayni konumda calisan insanlariz"
zaten kompleks yaptığını bu şekilde belirtiyor
gayet farkında yani kurduğu cümlenin içi dolu olmadığının

kendini geliştirmesi açısından yönlendirme yapabilecek bir konumdaysan bir şans verebilirsin

arada kıskançlık varsa sağlıklı arkadaşlık yürümez zaten

İki cümlesinden biri öyleyse sizin de: aynı konumda değil aynı iş yerindeyiz sadece ve farklı yetenekleri, farklı birikimleri olan insanlarız.. diye arayı hafiften açın.

Onun hırslılığı aslında olduğu yerde kalmamış, biraz şekil değiştirerek sadece sizi çekememezliğe dönüşmüş gibi. Düşüncesine bakılırsa:
- Benden bir iş yapmamı isteme, bana üstlük taslama.. manası sezdim.

İş yerinde ne olursa olsun resmiyet esastır.