Ekşi Duyuru

normal. böyle insanlarla konuşmayı azaltarak kesiyorum.

normal. çok gıcık olduğum bi konu.

Hayır. Çünkü cevaplarımı soruların altına yazıyorum, onlar da tik atıyorlar. Ben de duyurunun altına yazmak yerine özelden cevaplayanlara sinir oluyorum.

1- ağustos ayında benim aracım daha az hasarlı haldeyken perte çıktı. Hava yastıkları filan bile patlamamıştı. Perte çıkınca evet kasko firmasına satış için vekalet veriyorsun.

Pert durumunda rayiç bedel üzerinden ödeme teklifi veriyor firma. Teklifi beğenmezsen fiyat revizesi istersiniz.

geçmiş olsun. öncelikle polis tutanağı, alkol raporu falan olması lazım. yoksa tek taraflı kazalarda kendi hazırladığınız tutanakla ödeme alamazsınız.

benim aracıma da arkadan çarpmışlardı ve hasar sadece bagaj-tampon kısmındaydı ve perte çıkarıldı, yani sizin araç büyük ihtimalle çıkar.

dikkat etmeniz gereken, sizin araç perte çıkarsa, sizi arayıp aracınızı almak isteyenler olacak. bunlar sigortadan alacağınızdan biraz daha fazlasını teklif edebilirler. bu teklifler çok daha cazip gelebiliyor, fakat sigorta acentesi ile çalışıyorsanız onların avukatına danışmadan satış yapmayın.

Haftasonu Ayasofya ve Yerebatan sarnıcına gittiğim için bir kaç done vereyim.

Müze kart geçerli değil. Ayasofyanın cami tarafının girişi Türk vatandaşlarına ücretsiz, kilise bölümü girişi 25Euro, bizi alıyorlar mı emin değilim.

Yerebatan sarnıcı girişi tam 80TL öğrenci 30TL, çocuk ücretsiz. Müze kart geçerli değil, bileti online alırsanız bilet kuyruğu beklemeden direkt içeri girebilirsin, devamlı deli gibi sıra oluyor.

İstanbul kart almanıza gerek yok, uygulamasında dijital kart var, ben hiç kullanmadım, çalışıyordur herhalde (qr kod üretiyor)

bi gun gunubirlik novi sada gidersin. sürekli yapacak bir şey olmasa da keyifli bir yer bence sokakları vs. yarım gün zemuna gider orda takılırsın falan. bence gidilir güzel yer belgrad.

Ben sikilmazdim.4 gunden az gezmek zaten bence cok az

Bence bilet çok ucuzmuş illa yapacak bir şeyler bulunur

2 defa gitmiş biri olarak cevap veriyorum.

- Hayır sıkılmazsınız.

novi sad+1 kesinlikle. zaten fest şehri seçilmişti avrupanın. orada etkinliğe de denk gelebilirsiniz. her yer casino oldugu için eğlenceli olabilir yoksa belgrad dümdüz şehir.
yapacaklarını önceden bulursan sıkılmazsın. orada düz dolaşayım keşfedeyim dersen sıkılma iht yüksek. he bir de müzesi çoook güzel ora da zaman alıyor

Sıkılırsınız ama güzel bir deneyim olur, kafa dağıtmak için 4 gün ideal.

s23 ultra kullandığım için harici kaleme ihtiyacım yok. Özellikle fotoğraf üstünde karalama yapıp bir şeyler çizecekseniz oldukça kullanışlı, onun dışında ekran alıntısı, alıntınan resimdeki yazıları metne çevirme gibi işler için kullanıyorum.

Telefona sokacak bir yer olmasa gidip kalem almazdım.

Telefonda kalem kullanmıyorum ama iPad Pro (11 inç) ve iPad Mini’de (8,3 inç) kalem kullanıyorum. Genel kullanımda iPad mini boyut açısından mükemmel olmasına rağmen kalemle kullanım kolaylığı açısından Pro daha iyi. Sonuç olarak küçük (daha doğrusu dar) telefon ekranında kalem kullanmak rahatsız eder gibi geliyor. Telefonun klavyesi daha pratik olur. Bir mağazada denemeden almayın bence.

eskiden note 3 kullanmıştım, geçen ay da s24 ultra aldım kalemli olarak. Telefonun kendi kalemi varsa bence kullanışlı ama öyle her gün kullandığım bi şeyden ziyade işime yaradığında kolaylaştırıcı özelliği olan bir şey. Normalde kalemi olmayan telefonlar için kalemler bu kadar işlevsel olur mu bilemiyorum. Bundan 10 sene önce böyle eşantiyon kalemler vardı ve çok dandik oluyordu onlar. Daha iyi versiyonları çıkmıştır belki ama onu da taşımak problem gibi geliyor bana da. Tablet kılıflarında kalem yeri oluyor genelde de telefon için kalem koyacak yer bulmak daha zor gibi.

s24 ultra aldım kendinden kalemli. 20 gün oldu olmadı bu kalem neymiş ne işe yarıyormuş diye kurcalamak dışında hiç çıkarmadım. kamerada uzaktan deklanşör olarak kullanılabiliyormuş sadece o hoşuma gitti.

Ben telefonu masa başındayken kalemle kullanıyorum.

Kalem olarakta esantiyon olarak verilen kalemler var tepesinde yumuşak bir dokusu olanlari kullanıyorum

images.app.goo.gl

roborock q7 max aldım memnunum

roborock s8 sonic

Cevaplar arasında 25binlik süpürge var:)
10-15 arası öneride bulunayım. Xiaomi s10t. Roborock q7 de alabiliyordum ama özellikle emiş gücü piyasadaki en yüksek diye bu Xiaomi'yi aldım. Kedilerin kumunu çekebiliyor. Halıdan kedi tüylerini normal süpürgeden daha iyi temizliyor. Kronik sorunu yok diye biliyorum. Tek sevmediğim şey haritalaması. Ilk anda bir noktayı iyi haritalamazsa orayı bir daha haritalamıyor gibi. Çalışma odasında bir yere giremedi ilk seferde, bir sonraki seferlerde engeller olmamasına rağmen girip de haritalamıyor. Orası onun için sonsuz bir boşluk, haritanın keşfedilmemiş bölgesi oldu.

Yani sadece tampon değiştiyse şasiye bir şey olmadıysa bu kadar umursamazdım galiba.

Tırdan indirirken hatta fabrikada vs. bile araçlar zarar görüp boyanabiliyor Tarcanlar Sami abi izleye izleye bana normal gelmeye başladı bunlar.

He söylemeleri gerekir miydi evet gerekirdi, o zaman gerçekten "sıfır" bir araç talep ederdiniz bu aracı başka birine kitlerdiler. Bence 5 yıl önceki şey için servis paketini kabul edin canınızı sıkmayın. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkıyor umarım bundan sonra böyle mini çakallıklara başvurmaz o bayi.

aracın değer kaybı + 3-4 bakım falan alsanız anca.

1 bakımla çözülecek iş değil.

Değer kaybını almanız lazım satarken tampon değişti diye muadilinden ucuza satılması gerekiyor

hocam diyelim ki uzlaşamadınız. Bu durumda ne olacak? yani yıllar sürecek çileli bir işe dönüşecekse lanet olsun diyip kabul ederdim ben. Yok makul bir sürede şu ankinden daha iyi bir sonuç alma ihtimalim varsa şansımı denerdim.

Normalde kaza vb. durumlarda tampondan dolayı değer kaybı verilmez. tampon dediğiniz plastik bir aksam ne olacak yani değişse boyansa... ama size söylememeleri tabii ki yanlış. belki ekstra garanti falan veririler ama bir yıllık bakım da şu an 7-8k olmuştur serviste, fena da sayılmaz :)

Evet satıcının yaptığı hoş değil ama tampon değişikliği aracın değerini düşüren bir faktör de değil.

Yıllık bakım bence fena teklif değil, becerebilirseniz biraz daha fazla şey almaya çalışın ama ötesi için uğraşmaya değmez.

Bir avukat olarak, başıma böyle bir olay gelse verilen teklif kafamdaki rakama tam oturmasa da anlaşırım. Bür müvekkilim bana böyle bir dava getirse almam. Mutlaka almam gerekiyorsa, gerçekten yüksek bir fiyat çekerim zira uğraşmaya değmez. Dava açmaya kalkarsanız davayı kaybetme riskiniz var. Kazansanız bile avukatına ödeyeceğiniz ücreti dikkate alınca zarar etme riskiniz mevcut. Adliyeyi bilmeyen, arabadan anlamayan insanların gazına gelip de ileride ekonomik olarak zarar edeceğiniz bir işe girişmeyin derim. Son karar sizin elbette.

Bunu söylemeleri gerekirdi. Yıllık bakımın yanında ekstra bir şeyler de alabilirsen tamam ama sadece yıllık bakım az gelir bu olaya.
Mahkeme süreci ile ilgili diyeceklerim şunlar:
Avukatsız halledebilirim. İlk önce hakem heyetine başvuracaksın. 104 bin liraya kadar olan anlaşmazlıklarda hakem heyetine başvurmak mecburidir. Ne kadar tutacağını nerden bileyim diyorsan zaten bunu hakem heyeti belirler ama 104 bini geçmediği kesin. Şimdi hakem heyetinden kabul alırsan ne ala. Başvurun reddedilirse tüketici mahkemesine başvuruyorsun. Tüketiciler harçtan muaf olduğu için sadece 500 lira gibi bir ücret yatırarak dava açabilirsin.
Bundan sonraki iş mahkemede. Ortalama 6-7 ay sürer. Bilirkişi incelemesi gerekirse inceleme yapılır. Bunun ücretini ödersin 1 bin lira civarı. Rapor doğrultusunda karar verilir. Bayi yazılı olarak zaten değiştiğine dair bir evrak filan verdiyse veya yazışmaların varsa zaten direk aç davanı.
Davayı kaybedersen bu yapmış olduğun masraflarını ödersin. Tuketici olduğun için de karşı tarafın avukatlık ücretini normal avukatlara ödenen ücretin %15 i kadarını ödersin o da cüzi bir miktar. Mesela senin tamponun bedeli 10.000 liraysa davayı kaybedersen 1.500 lira ödersin gibi daha da az olabilir.
Ben olsam açarım eğer ekstra şeyler de kabul etmiyorlarsa.

Temponun değişmesi tabii ki arabada değer kaybı yaratır ve bu bir bakım parasından çok daha fazlasıdır. Bir defa kendinden pay biç, ikinci el de olsa tamponu değişmiş araç alır mısın ben almam şahsen. Dolayısıyla adamlar olayı kapatmaya çalışıyor. Piyasada boyalı arabaya bile kötü gözle bakılırken değişimi olan araba iyice arka plandadır. Eğer kanıtınız varsa peşinden koşun. Ayrıca diyelim ki bu olaydan habersiz arabanızı satacaktınız ve o anda öğrenecektiniz ve bu da size ekspertiz parasını ödemek gibi ek masraflar getirecekti ve aracınızı satmak daha zor olacaktı. Ve tabi ki bundan sonra da zor olacak. Yukarıda cevap veren avukat arkadaşın parası çok galiba olayı önemsememiş. En basitinden siz "kandırılmış" oluyorsunuz. Bu nasıl önemsenmez.?

bir şeyler daha koparmaya çalış bence. dava açıp bedel talep edeceksin. o bedel aracı aldığın bedel üzerinden hesaplanacak. 5 yıl önce para para olmadığı için uğraşmaya değmez.

Objektif fikir soruyorsan söyleyeyim, yalnızca tampon değiştiyse çok fazla takılıyorsun bu konuya.
Bence de söylemeleri gerekirdi, baştan indirim yapsalarda daha iyi olurdu vs. ama arabanın değerini düşüren bir şey değil pek bence.
Bir de işi uzatmamış, bir şeyler teklif etmişler. İstersen bir bakımdan fazlasını talep et ama çok da uzatmadan verdiklerini al derim ben.
Park halindeyken benim ön tampona çarpmışlar gitmişler. Bundan dolayı hayatımda bir şey değiştirmedim, kafaya da takmadım.

Çok teşekkür ederim yorumlar için. İsabetli tespitler yapıldı. Sağolun.
Tampon gibi parçaların hukuksal olarak değer kaybı olarak değerlendirilmediğini hem avukatım hem de sigortacım söylediler. Bu konuda yapacak bir şey yok ama ben de şu basit gerçek üzerinden düşünüyorum, bu arabayı birine satarken, başta değişensiz, hasarsız, kazasız olduğunu beyan ederek 100 lirada anlaşsak; sonra, ya expertizde ortaya çıksa ya da içime sinmese ve böyle bir durum oldu desem, bu duruma yol açan kazanın seviyesinden bağımsız olarak aynı fiyata alma konusunda kaç kişi tamam der?
Neyse bakalım süreç nasıl gelişecek.
Umarım sizlerin başına gelmez böyle bir durum.
Sağlıcakla.

Kaç kişinin tamam diyeceğinin ne önemi var? Olan olmuş zaten. Bir kaza yaşanmış, tampon değişmiş. Bunu geri almak mümkün değil. Geri almak mümkün olmadığı için, daha şimdiden satış aşamasında yaşanacak olası sorunları düşünüp kendinize dert edinmenizin neye faydası var? Bir çözüm üretebiliyor musunuz?

Bence insanlar an itibarıyla 5 yıllık olan bir arabayı bugün alacakları zaman (ki sanırım şu anda satmak gibi bir düşünceniz yok, en azından öyle anlıyorum) tampon değişti diye fiyat kırmaya çalışan alıcılarla karşılaşırsam, şahsen tavrım yaşından ve cinsiyetinden bağımsız olarak hafif şekilde "siktir lan!" ile başlar, gerekirse tırmanarak devam eder.

Endişelenmeyin, tampon değişti diye arabanız değer kaybetmez. Araba temiz ve bakımlı olduğu sürece değerini verecek biri mutlaka çıkar. Tampon değişti diye fiyat kırmaya çalışanları gönül rahatlığı ile kovabilirsiniz, onlar gitsin ya başkalarını koparsın ya da en az 5 yaşında olup tamponu değişmemiş arabalar ararken sel hasarlı ama boyasız arabaları alıp kazıklansınlar.

Avukatınız da benim söylediğimi söylemiş, meslektaşın itidalli olduğunu görmek sevindirici. Bir de buradaki alaylı hukuk makinelerinin sözlerine gaza gelip dava açmaya kalksanız faturanız çok daha artardı, o zaman hukuken gerçekten bir zarar görmüş olurdunuz.

Bilirkişi 1.000 TL civarındaymış. Gidip bir tüketici mahkemesine sorsun bakalım 3 kişilik bir bilirkişi heyeti kaça kuruluyor? Keşif harcı ne kadar? 10.000'lik davayı kaybedince 1.500 TL ödüyormuşsun. Vay anasını ya, umarım bu cahillere inanıp da harekete geçen insan yoktur.

arada ekpertiz videosu izliyorum, tampon degismesini hepsi pas geciyor, plastik parca onemli degil diyorlar.

bence hukuki isleme gerek yok, 1 senelik beles servis veriyorlarsa al yuru.

Acilin ben konunun uzmaniyim :)
Bahsedilen durum, Engizisyon zamaninda Ispanya ve Portekizden kovulan Yahudilere tekrar vatandaslik hakki verilmesine dayaniyor.
Ben ve ailemde bircok kisi ayni sekilde vatandaslik aldi. Ornegin esim Ispanyol aldi ben daha hizli diye Portekiz aldim. Temel olarak, aile gecmisinizde sefarad yahudiligini gosterebiliyorsaniz(Bizde daha da kolay oldu, zaten soy sop yahudiyiz eksiksiz), gerisi cok kolay cogu vatandaslik surecine gore.
Bu bahsettiginiz ailenin, "Biz de anlamadik" demesinin muhtemelen en buyuk sebebi, yahudilikten donme musluman olduklarini anlayinca, bunu gizlemek istemeleri.
Tahmin ediyorum ki e devletten 100-150 yillik aile gecmisine baktilar, yabanci isimde birilerini gorduler, cevrelerindeki yahudi tanidiklari da , "kacirmayin firsati gidin hahambasiliga basvurun" dedi ve bu sekilde aldilar.
Portekiz son aylarda basvurulari kapatti, Ispanya'da yavaslatti ama hala dil sinavi, kultur sinavi vs. yaparak aliyor.

bu sekilde portekizden vatandaslik alan bir tanidigim var, 70li yaslarda, emekli.
yahudi kokenli oldugunu kendisi bile bilmiyormus, sonra nasil ortaya cikti bilmiyorum.
ispanyolcasi falan yok, tek amaci vizesiz dunyayi gezmek idi, pasaportu aldi simdi 6 ayda bir yurtdisina cikip geziyor.

cin ozelinde bilmiyorum; ama ben olsam, bulunulan cografya ve kultur farkliligindan dolayi sunlara dikkat ederdim.

-isler sarpa sararsa ihtimaline karsi 3-5 gunluk en kotu senaryo butcesi ayirmak.
-havalimanina gitmeden bir markette 2 gunluk su, sandvic, abur cubur, sarj vs.. islerini halletmek.
-youtube'dan havalimaninin tur videosu izleyip neyle karsilasacagini gormek.

Yanınızda yiyecek götürün. Aktarma yerel saate göre hesaplanmış olabilir. Ona dikkat edin. Çin'de her uçakta güzel yemeğe denk geldim ama havaalanları özellikle gece çok boş oluyordu. Yiyecek bulursunuz elbet ama riske girmeyin derim. Bir de boş koltuklara uzanıp uyuyun. Herkes öyle yapacak.

çin'de aktarma hava limanlarında genelde bavulu sonraki uçuşa bağlayamıyorlar. bu konuyu hava yolu ile kontrol etmeyi unutmayın. kontrol ettikten sonra yine de bavul bandına bakmanızda fayda var.
pudong hava limanı içinde masaj sandalyeleri var, ayak / omuz masajı filan yaptırın mutlaka.
bir de ufak hatırlatma, çin'de yerel wifi kullandıgınız taktirde google'a erişim yasak. gerekebilecek bilgileri gitmeden kaydetmeniz faydalı olur.

ön mesaj kutusuna düşmüyor.
yukarıda bir ''görünmeyen mesajlar'' gibi bir şey var oraya düşüyor.
eğer sen onun bir postunun altına yorum attıysan ve o da cevap olarak dm dönerse sana bildirim geliyor. onun haricinde mesela güzel bir hatuna mesaj attın görünmeyen mesajlarda gözüküyor. onu görmesi için de tıklayıp bakması lazım. görünce görüldü yazısı da çıkar her türlü.

Teşekkürler, sonuçta bir şekilde o mesajın geldiginden haberdar olacak anladigim kadarıyla.

attığın mesaj ona her türlü gider.spam kısmına da olsa her türlü gider.
ama bildirim gelmez. spam mesaj kısmına gidiyorsa.
ama mesaj gider. açıp bakması lazım.

Teşekkür ederim. Mesaj görülmüş =)

ona bağlı sigortayı tespit ettiysem ben de öncelikle sigortayı değiştirirdim.

7000W lık bir üründen bahsediyorsunuz. Kaldı ki bu ürünlerin testleri yapılırken ilk çalıştırma değerleri baz alınır. Yani belirtilen değere göre 30.5 amper akım çekiyor bu alet. Yani zaten limitlerde. Sigortaya giden kablo üzerinde başka bir alet çalışıyor mu buna bakın? Sigortanızın tipi nedir B mi C mi? B tipi C 'ye göre ani akımlarda hemen açar devreyi. Eğer arada başka bir akım çeken cihaz yoksa ve sigortanız C tipi ise bir elektrikçi çağırıp pensampermetre ile gerçekte ne kadar akım çektiğine bakmak lazım.

workinton vs. yerler var.

izmir ticaret odasının böyle bir yeri var. folkarttada böyle yerler var.

bu konuda tek dogru yok ama tavsiye edilen ayni kisi ile hep ayni dili konusmasi. yani ornegin anne ile turkce konusuyorsa hep turkce, baba ile ingilizce konusuyorsa hep ingilizce.

ornegin anne ile bir turkce, bir ingilizce konusursa cocuk bir sure sonra dialoglarda iki dili karisik kullaniyor. ornegin turkce soruya ingilizce cevap veriyor. ya da ayni cumle icinde turkce-ingilizce karisik kullaniyor. en kotusu de turkce veya ingilizce dil bilgisi kurallarini, cumledeki kelime dizilimini bir diger dille karisik kullaniyor.

tabi bunu duzgun bir sekilde yonetmek zor. cunku farkli durumlarda bu dilde tutarlilik pek saglanamiyor. ornegin anne ana dil olarak turkce, baba ana dil olarak almanca konusuyorsa. ama anne ve baba aralarinda ikinci dil olarak ingilizce konusuyorsa bu cocukta karisiklik yaratabiliyor. cocuk bu durumda ana dil olarak kendine ortak olan dili yani ingilizceyi ana kullanim dili olarak secebiliyor. anne-babanin ortak dili bozuk bir ingilizceyse cocugun dili de problemli olabiliyor.

bir baska zor senaryo da ev disinda dil kullanimi oluyor. ornegin anne ile evde turkce, ev disinda ingilizce kullaniyorsa cocuk bocalayabiliyor. cocuklar kisiler ile dilleri eslestiriyor ve cok hizli ogrenip dil gecislerini cok hizli yapabiliyorlar. ama bir kisi ile evde farkli, disarida farkli dil kullaniyorlarsa bozuk konusabiliyorlar.

bir baska problem ise kardesler arasinda konusulan dil oluyor. anne baba hangi dili kullanirsa kullansin kardesler ortak kullanilan medya (tv, oyun vs) ve ortak oyun arkadaslari ile kullandigi dili kendi aralarinda kullanma egiliminde oluyor.

iste bu nedenlerden dolayi ozellikle almanyada 2. ve 3. nesil cocuklarda bozuk turkce, bozuk almanca olabiliyor. en buyuk neden de anne ve baba ile hep tutarli sekilde ayni dili degil, dilleri karisik konusmasi. diger faktorler (okul, arkadas vs) ekleinince iyice dillerin birbirine girmesi oluyor.

Bizim evde 2 dil konuşuluyor. Çocuklar birçok dili aynı anda öğrenebilir.

Eşim almanca konuşuyor. kreş, vs almanca. Sadece ben türkçe konuşuyorum çocuklarla. Bana almanca yanıt veriyorlar ama türkçe söylediğimi anlıyorlar.
Yazları türkiye'ye gidince az da olsa cümle kurabiliyorlar.
Yaşları 3 ve 5

çocuk anlasa da anlamasa da herkes kendi dilinde konuşursa kısa zaman sonra çocuk anlamaya başlar.

@emrah. dediğiniz şekilde evde 3 dil konuşuluyor. italyanca anne baba turkçe bir de çok çok iyi olmayan ortak dil ingilizce. baba çocukla türkçe anne de sadece italyanca konuşurken anne baba kendi aralarında aksanlı ingilizce konusuyorlar. bazı uzmanlar bu şekilde olmasını öneririrken bazıları da sizin dediğiniz gibi söyle içerisindeler. net bir bilgi yok maalesef.
@ a man al. almanya da normal durum bu galiba. çocuklar daha çok almancaya maruz kaldıklarından ana dil almanca olmuş oluyor.

Çocuklar yaşadıkları yerin dilini daha iyi öğrenseler de anne baba 2. Dili iyi öğretirse çocuk geride kalmaz.

Avrupa'da yaşayanların çocuklarının Türkçesi bozuk çünkü anne babalarının Türkçesi de iyi değil.

Benim abim yeğenlerimle Türkçe, eşi de kendi dilinde konuşuyor. İzlediği çizgi filmler Türkçe ve yabancı dil. Çok güzel Türkçesi var. 9 aylık olan bile Türkçe anlıyor. Yazma olayını şimdilik çözemedi.

Öyle bir çocuğumuz var. altı yaşında erkek, herkes kendi dilinde konuşuyor, kendi aramızda da ingilizce konuşuyoruz. iki anadili (türkçe, ukr.rusça) anlayıp konuşuyor, okuyup yazabiliyor. ingilizce'ye ise bizim belirlediğimiz yapay zamanlar dışında pek ihtiyaç duymadığından konuşma daha zayıf, hemen her şeyi anlıyor ama konuşmak istediğimizde basit yanıtlar veriyor. Çok zorlayıp antipati geliştirmesini istemediğimden fazla zorlamıyoruz açıkçası, ihtiyaç duyduğunda hızla öğrenebileceğini düşünüyorum. Örneğin İngilizce-İspanyolca duolingo denediğimizde sorunsuz ilerlediğini görüyoruz. Türkiye'de yaşadığımızdan Türkçesi daha başarılı. Ancak iki dilde de bizden değil de dışarıdan öğrendiği deyimleri pek düzgün ve yerinde kullanamıyor, düzeltmek de çook uzun sürüyor :)

Üç dilde de kaliteli masal kitaplarınız olmasını ve hepsinde okumalar yapmanızı önerebilirim, farklı kişilerden de o dilleri duyması çok iyi olabilir. bir dilde diğerlerinden daha başarılı olması da bizce normal, bağı kopmadığı sürece gerektiğinde kendisinin başarıyla ilerleteceğini düşünüyorum.

baba arap anne kürt hataylı bir arkadaşım doğal türkçeyle beraber 3'ünü de aşırı akıcı konuşuyor, sadece türkçe okulda eğitim, diğerleri 0.

böyle insanları görünce çok da kasmaya gerek yokmuş gibi geliyor.
türkçe hariç hiçbirini tvde filmde görmedi ama ailelerin kendi ailelerinden maruz kala kala bu seviyede.

cocukla ingilizce konusmayin. anne ful italyanca baba ful turkce konussun.

Deneyin isterseniz:
www.sordum.net

Linkteki program tüm güncellemeleri engelliyor sanırım, bu da önerilen bir şey değil.
Yapman gereken şu:

Win+R -> gpedit.msc

Bilgisayar Yapılandırması
Yönetim Şablonları
Windows bileşenleri
Windows Update
İş için Windows Update

Hedef Özellik Güncelleştirmesi Sürümünü Seç -> Etkin

1. Windows 10
2. 22H2

görünüşe göre internette yazılı hiçbir yöntem işe yaramıyor, microsoft hepsini fixlemiş.

düzenli bakamıyorum ama bbc türkçe fena değil

Bcc türkçe tam bir batı tetikçisi olduğu için çöpe gidiyor yanında dw ve doğu kardeşleri sputnik rt ile birlikte. Türkiye gündemi için tarafsız bulamazsınız ama sünya geneli associated press iyidir yorumsuz/tarafsız duruş açısından.

Euronews
T24

zaytung.com logosundaki sloganda bile diyor tarafsız diye.

döviziniz tl'ye çevrilecek ve 92 gün boyunca brüt %35 ile vadeye gidecek.

vade dönüşünde (anapara + faiz) / dolar kuru = yeni mevduatınız eğer sizin ilk dolar mevduatınızdan düşük kalacak olursa eksik kısmı tamamlayıp size yine ana paranızı aynı şekilde verecekler.

eğer yüksek kalırsa işte öyle üzerine koymuş şekilde alacaksınız.

eğer başka yatırım veya harcama niyetiniz yoksa, bence iyi fırsat. ama vade ortasına ev almak istersiniz de hesabı bozduralım derseniz, paranızı tl olarak ve faizsiz alırsınız, buna dikkat edin.

Sistemde döviz ve altın tutmak çok riskli. Seçimden sonra, yabancı gelmezse: döviz,möviz yok diyerek, paraları TL'ye dönecekler. Kazandığınız TL'ye de %40 gelir vergisi koyacaklar. Şu anki TL karşılığını alıp, çıkacaksınız.

Paranızı yastığına yatırın veya alacağınız bir şey varsa şimdi alın.

.

Elsa speak isimli ai destekli bir telaffuz ve tonlama uygulaması var. Denediniz mi bence başarılı.

Denedim. Yerleşmiş hataları akıcı konuşmada düzeltemiyorum.

aksan işi biraz yetenek bence

Merhaba, belirli bir seviyedeyseniz akademik seviyede üniversitede ilgili bölümlerde "Dinleme ve Sesletim" dersi oluyor. Bu derste teknik açıdan bir dilin sesle ilgili tüm detaylarını öğreniyor, mantığını kavrıyorsunuz.

Bunları öğrenip ek olarak telaffuz pratiği yaparsanız mutlaka gelişirsiniz. Ama yine de belirtmem gerekir ki önemli olan anlaşılır bir konuşmanızın olması, aksan her millete özel bir izdir, kaygılanmanıza hiç gerek yok. Yine de bu konuda bilgili olmak ve pratik yaparak gelişmek istiyorsanız tabii ki yapabilirsiniz.

İngilizce öğretmenliği lisans ve yüksek lisans mezunu olarak fikrim bu şekilde. Daha fazla bilgi isterseniz mesaj gönderebilirsiniz :)

Butik ingilzice adında leventte bir firma var. oradaki amerikalı hoca ile özel ders almanı öneririm.

boutique english

firma parayı ödediği için ortak bir yere karar vermek zorunda kaldıgımız için başka yere gitmek zorunda kalıyorum

liberal, derdim konuşmak değil aslında. Akıcı konuşmada zinhar bazı sesleri telaffuz edemiyorum. "Th," "w" gibi. Bazen "v"yi "w" gibi telaffuz ediyorum vs. Kendi kendime çözemediğim için bir uzmanla çalışmak istiyorum. Mesele bu. :)
dejame, evet aradığım tam olarak böyle bir şey. Aksanı kafaya takmıyorum aslında, ama o da törpülense fena olmaz sanki.
Online derse kaydoldum, kısfmet.

hocam macte asle chrome kullanmanı önermem. bence windowsta da kullanılmamalı da neyse.
macte chrome kullanmak ferrariyle koltuk taşımaya benziyor. ya da ferrariye tüp takmaya.

safari kullan rahat et. asla chrome kullanma.

@jelly bear hocam bana kalsa kullanmayacağım fakat chrome'da kullandığım hayati eklentiler ne yazık ki safari'de yer almıyor. yani safari'de o konsept toptan yok eksik ne yazık ki. macos için mozilla ya da başka bir tarayıcı önerebiliyor musun?

eklenti diyorsan olay ram büyük ihtimalle. Yine de Brave, Vivaldi hatta Edge gibi chromium tabanlı şeyleri deneyebilirsin.

chrome ramin çoğunu tüketiyor. valla mozilla opera falan dene yine de chrome kullanma.

ama hala safari diyorum.

extension lazımsa önce firefox bakın onda chrome'daki çoğu elzem extension var.

orada yoksa orion isimli chrome ve firefox extension'larını açabilen ama genel olarak safari gibi davranan bir tarayıcı var o da işinize yarayabilir.

chrome hatta chromium kullanan tüm browser'lardan kaçmak gerekiyor mevzu tekele doğru gidiyor yoksa.

chromium kullan
chrome un temel hali ve mavi logolu. eklenti yükleniyor ama biraz daha zahmetli

bende 16 ram'lik mac var. bende chrome kullanıyorum. sekmeleri kapatmayı pek sevmem, son zamanlarda iyice kasmaya başladı bende de. activity monitor'den bakıyorum kullanılan ram 13'ün altına düşmüyor zaten. bi kaç bişey daha açınca kasıyor. bende kripto cüzdanların eklentileri var chrome'da. firefox'a taşımayı düşünüyorum.

Yanlış bilmiyorsam misal bugün okuldan sonra is arama vizesine sahipsin, ondan sonra şirket üstünden vize alacaksin.

Ya da şu an sirkette calisiyorsun ama yeni şirkete geçtiğinde o şirket sana sponsor olacak şirket değiştiği için.

Bu ikisi ikinci kısma giriyor.

aldiginiz maasa 400000 yazin deneyin

bankalar biraz garip ya. benim yapıkredi limiti 2000 lira talep etsem de yükseltmiyorlar :D o sanırım öğrenci kartı olduğundan ama emin değilim. ilk kartımdı uzun süre de tek kartımdı. ama öğrenci kartı için bile 2k gibi bi limit komedi.

akbank ilk alırken 5000 lira filan limit verdi, enpara yanlış hatırlamıyorsam 8k limit vermişti garanti 40k verdi :D aynı ay içinde aldığım kartlar bunlar.

sonra ben talepte bulunmadan otomatik limit arttırımı kapsamında akbank 80k'ya arttırdı kendi kendine birkaç ay içinde. 140-150k'ya kadar arttırım talep edebilirsiniz diyor uygulamada tam kaçtı unuttum bakmadım şimdi tekrar.

garanti kullanmamak lazım. limit yüzünden kartımı kapattım rahatladım. iş, deniz çok güzel limit verirken garanti 3 kuruş limit veriyordu

ben de akbankta zor yükseltiyorum. maaşını fazla yaz +1 ve istediğin limite yavaş yavaş yükselt derim. örneğin maaşa 50 bin yazınca limiti 45 isteme 35 iste gibi...

başka banka denemek lazım.

mesela ziraat kartım var, 500 liraydı limit. mobil uygulamada limit artırma isteği bölümü var, hiçbir bilgi girmedim sadece talep gönderdim. tamamen unuttuğum bir anda 2 ay sonra gibi 500'den 46000 oldu.

Şubeye git maaş bordronu göster. Ek gelirin varsa kira filan kira sözleşmesini göster. Ertesi güne kalmadan limit toplam gelirin 4 katından fazla oluyor. Hiç uğraşmadan kolay kart verenlerden de alabilirsin, örn: Denizbank ama bir gün geciktirsen tacize başlıyorlar.

Garanti kullanıyorum tek kartım burada limitim maaşımın 5 katı süreklide darlıyorlar yükseltelim diye.
mobilde limit yükseltirken denilen gibi çok yüksek yaz maaşını

Evet ben de görüyorum bu haberi

İllegal olduğu için değil ama, parasal sıkılaşma kapsamında yapılıyor bu tür şeyler. Altın almanız yasak değil pek tabi ki, ancak krediyle altın almanızın önüne geçilmeye çalışılıyor. Kredi kartı kredili bir ürün, krediyi size veren kurum belli hedefler kapsamında bu krediyi nereye harcayacağınız hakkında sınırlar koyabiliyor.

kredi cekip yatirim yapmak yasak genel olarak bildigim kadariyla. bu, riskle alakali: altinin degeri dusebilir, borsa cakilabilir o yuzden borcunu odeyemeyebilirsin, ugrasmasi da bankaya kalir. kredi kartiyla borclanip altin almak da benzer bir sekilde degerlendiriliyor olabilir.

"kime gore neye gore" kismi bankanin risk modellemesine ve kriterlerine gore degisecektir. yani genel olarak 1 tane ceyrek aldin diye kapatilmaz kartin muhtemelen. veya a bankasi 50 bin liralik altin almana "cok riskli" diyip karti kapatabilirken b bankasinin olcutlerine gore guvenilir musteriysen 100 bin liralik alisverise bir sey demeyebilirler.

yaparlar burası türkiye ama normal şartlar altında yapamamaları lazım. bu işin normal alışverişten hiçbir farkı yok. kredi ile yatırım yapamazsın diye bir yasak da yok ayrıca. ben yapıyorum.

@paintov normal alışverişten farkı şöyle var,

Elinizde bir miktar kredi limiti var, acil bir ihtiyacınız da yok. O halde bunu kullanmaktansa kullanmayıp borca girmemeyi tercih ediyorsunuz, çünkü gerekli bir durumda para lazım olabilir diyorsunuz. Eğer harcarsanız da bu paranın elinizden çıkıp gitmiş olacağını biliyorsunuz. Kullandığınız krediyi kazanacağınız maaşınızdan ödemeniz gerekeceğini biliyorsunuz.

Diğer taraftan elinizde bir miktar kredi var, altın fiyatları da yükselecek gibi. Acil bir ihtiyacınız da yok. O halde neden kredi çekip altına yatırım yapmayasınız? Elinizde bir miktar paranız var, bankadan da sizin olmayan bir miktar parayı ödünç alıp onu da altına yatırıyorsunuz ve piyasaya borç parayla ortaya çıkardığınız bir hacimle para sokuyorsunuz. Bu inandığınız bir yatırım, inanmasanız yatırım yapmassınız. Haliyle kredinin geri ödemesini gelecekte maaşınızdan yapacağınızı düşünmüyorsunuz, çünkü elinizde altınınız var ve ondan yaptığınız kâr da cebinize ekstra para olacak. Bunu yapan sırf siz değilsiniz, birçok kişi böyle yapıyor. Haliyle normalde piyasaya hiç girmeyecek olan paralar piyasaya giriyor. Ayrıca işler istediğiniz gibi gitmezse borcunuzu geri ödemekte zorlanacağınız da cabası.

Sıkılaşma amacıyla buna benzer düzenlemeler yapılabiliyor çoğu yerde.

@akhenaten hocam yapılabilir, bunda sorun yok. ama kapsamı bellidir. şimdi "kartınız kapatılabilir" ne demek? yani ben buradan kapatılmayabilir de gibi bir şey anlıyorum. neye göre karar verilecek?

bir de madem yasak, web siteleri hala nasıl çalışıyor? poslardan bu işlemleri yasaklasınlar :)

bunu diyenler bir yıl önce bankada döviz tutmayın devlet el koyacak da diyordu.
kredi kartıyla altın satılmasın istiyorlarsa kuyumculara pos vermeyi bırakabilir ve verdikleri posları iptal ederek başlayabilirler mesela, daha kolay.
aaa durun onu yapamazlar. pos zorunluluğu geliyor nisanda zaten.

Fahriye abla vardı

özdemir a. -lavinia
sezai k. -mona roza

Ümit Yaşar Oğuzcan - Ayten

Yusuf hayaloğlu-Nazlıcan-Nalan

Depo tamamen dolacaksa, "doldur Bayram" diyoruz. Yoksa, ne kadarlık istiyorsak "a liralık doldurabilir misin?" şeklinde söylüyoruz. Genelde katkılı 98 ve katkısız 95 var benzinde. Benim kullandığım araca 98 iyi gelmediği için 95 koyalım diyorum.

arabam yok ama geçen ay jeneratör aldım. 10 litrelik bidonla gidip fulle dedim :P araba alacak, arabam olsa da depo fulleyecek kadar zengin olmasam da bi anlık zengin hissettirdi adfgfdhfdasas pompacıya fulle diyebilmek :P benzinli araca dizel almadığın sürece bi sıkıntı olmaz.

çoğu benzinlikte standart 95 oktan var sadece. normal bir araca yüksek oktanlı benzin alsan da fark etmiyor boşa pahalı benzin almış olursun. özellikle yüksek oktanlı benzin gereken bir araçta düşük oktanlı benzin vurma yapabilir ama öyle bi aracın olsa zaten bilirdin.

yani senin durumda seçenek varsa gidip 95 oktan diye belirtmek dışında bi olay yok herhalde. belirtmezsen pahalı olanı satıp geçebilirler belki :P

amerika'da filan seçenekler daha çok, ethanol-free benzin alabiliyorsun bazı yerlerde mesela ama türkiyede görmedim ben. olsa jeneratör için onlar daha uygun.

Hiçbir şey belirtmeden “benzin, fulleyelim” dediğinde 95 oktan verirler 98 vermezler zaten. 98 için ayrı belirtmen lazım. Fullendiğinde tabanca kendi atar ve küsüratlı bir tutara tekabül eder. Nakit ödeyeceksen tutarı bir üste yuvarlayacak şekilde ekleme yaptırabilirsin, evet depo fullense de depo bir miktar daha benzin alabilir merak etme. Bazı istasyonlar sen ödeme yaparken ön camı ıslatıp çekpasla silebiliyorlar 5 saniyelik bir işlem, talep edebilirsin

Bilal’e anlatır gibi anlatmamışlar ben öyle yapacağım. Benzin kapağınız nerede onu öğrenin ve ona göre yanaşın.

Bazı araçların benzin kapakları araç içinde bir tuşla açılabiliyor öyle mi değil mi emin olun.

Aşırı yanaşmayın, ilk yakıt aldığımda fazla yanaşmışım hortumu ezdim :)

aracı deponun kapağı ne taraftaysa o taraftan pompaya yanaştırıyorsun. ilk kez ise benzin, full veya 500 lira diyeceksin. nakitse pompacıya ödeyip fişi alıp çıkacaksın. kartsa pompacıda pos varsa ona ödeyeceksin. pos yoksa markete girip ödeyeceksin. iki tane slip verecekler birini pompacıya vereceksin. markete veya tuvalete giderken mutlaka arabayı kitle. benzin dersen zaten 95 oktan verirler. o kısmı fazla karıştırma

Kredi kartlarının hemen hemen her ay bir firmayla bonus kampanyaları oluyor. Onları takip etmenizi öneririm benzin alımı konusunda.

Oktan konusunda bir şey demenize gerek yok. Benzin demeniz yeterli.

Hayırlı olsun ilk arabanız.

-Bildiğiniz markalardan benzin alın. Shell, BP, Opet iyidir. Diğerlerinden olduğunca kaçarım.

-Benzinliğe girdiğinde ne kadarlık benzin alacağını söyleyeceksin ve benzin diyeceksin.
(500 tl'lik benzin istiyorum veya fullemek istiyorsan fulleyin diyeceksin.)

-Pompa depoya girene kadar bekle ve motorin pompası olmadığına emin ol çünkü bu pompacılar bazen dikkatsiz oluyor.

-Peşin ödeyeceksen elden verip, ödeme fişini kesinlikle sakla. bir sıkıntı olması durumunda kanıt olur.

-Kredi kartıyla ödeyeceksen benzinliklerde büyük tv ekranları olur ve pompaların numarası yazar (plaka da yazar). Pompa numarasını söyleyip ödemeyi senden kartla alacaklar. 2 fiş verecekler. Bir tanesini pompacıya vereceksin. O da sana başka bir fiş verecek. Bu ne kadar benzin aldığını gösteren fiş. Yani peşin ödemeyle alacağın fişle aynı.

-Türkiyede bütün benzinler 95 oktan. Fakat bazı markaların içeriği daha farklı ve biraz daha oktanı yüksek. Mesela shell'in nitro benzini 97 oktan. Aracın daha performanslı ve enjektörlerin daha az kirlenmesini sağlayan yakıt. Ama sen şimdilik normal benzin al.

-Bazı markaların kredi kartı ve araçta ödeme kampanyaları ödüyor. Plakanı kredi kartına bağlayıp, direkt olarak ödemeyi app üzerinden yapabiliyorsun.

eğer kart ile ödüyorsan içeride ödüyorsun, aldığın slip ile pompacının verdiği çıktıya dikkat et.
pompacı 200'ü 100 tl anlarsa 100 doldurur sen 200 ödemiş olursun sonra ayıkla pirincin taşını.

her şey söylenmiş küçük bir ek yapayım;

araba yeni olduğundan, pompaya yanaşırken benzin kapağının ne tarafta olduğunu unutursan; kadrandaki yakıt seviye göstergesindeki ikona bak, pompanın ucu ne tarafı gösteriyorsa kapak o taraftadır.

misal şurdaki aracın kapağı sağda: www.csymarine.com

her şey yazılmış zaten. tek bir eklemem var.

bir süredir örneğin shell istasyonlarının bazılarında kredi kartıyla doğrudan pompanın olduğu yerlere yerleştirilmiş poslardan ödeme yapıyorum içeri gitmeden. aklınızda olsun.

Pompacının benzin doldurduğundan, fişte 'benzin' yazdığından emin olmadan hareket ettirme arabayı.
Pompacı doğru tabancayı mı takıyor diye başında dur ilk başta.

01- Genellikle aynı benzinlik şirketi seçilir.
02- Uzaktan görünce en sağ şeride yanaşılır, sağa sinyal verilir.
03- LPG-OTOGAZ dışındaki alanlar gözle seçilir. (çünkü geriye benzin-dizel kısımları kalıyor)
04- Varsa sıraya girilir, yoksa boş olan yere yanaşılır.
05- Depo sağdaysa, kolonun soluna; depo soldaysa, kolonun sağına yanaşılır.
06- Araç boşa veya park moduna(P) alınıp el freni çekilir.
07- Kontak kapatılır / stop edilir.
08- Benzin kapağı içeriden açılıyorsa açılır.
09- Nakitiniz varsa camdan "500 liralık benzin" denilip para uzatılır işlem bitene kadar beklenilir (15.adıma gidiniz)
10- Nakit yoksa araçtan inilir, camların kapalı olduğundan emin olunulur, araç kitlenir.
11- Görevliye yine "500 liralık benzin" veya "dolsun" denilinir.
12- İçeri geçmeden önce aracın hangi numaralı pompada durduğuna bakılabilir, veya içerideki ekrandan plakanızı bulup takip edebilirsiniz.
13- Eğer zaten almak istediğiniz benzin tutarını pompacıya söylediyseniz ödeme yapıp fişi alıp pompacıya götürmeniz yeterli. Dolmasını beklemenize gerek yok. Ama yok "dolsun" dediyseniz ve ne kadar tutacağını bilmiyorsanız ya aracın yanında bekleyip ya da içerideki kasanın yanındaki ekrandan takip ederek bekleyip nerede duracağına bakıp ödemeyi ondan sonra yapmalısınız.
14- Ödeme bittikten sonra size 2 tane fiş verecekler. Bunun birini pompacıya vereceksiniz, biri sizde kalacak. Maksat ödemeyi yaptığınıza dair bir kanıtı pompacıya göstermek. Hangisini vereceğinizi bazen sözel, bazen damgayla, bazen çizgiyle işaretliyorlar. Bazen yazıyla yazıyor dişin üstünde, bazen de hiç bir şey yapmıyorlar ben genelde pompacıya gidince gösteriyorum hangisi sizindi diye, o bakıp alıyor zaten.
15- Pompacıya kart fişinin birini verdikten sonra o size ayrıca yakıt fişi verebilir de vermeyebilir de. Siz isteye de bilirsiniz istemeyede bilirsiniz ama ben genelde alıp biriktiriyorum sonradan kontrol için falan.
16- Aracınıza normal şekilde binip benzinlikten ayrılıyorsunuz.

Not: ben açıkçası 95-98 çok dikkat etmiyorum genelde 95 oktan var diyebiliyorum. eskiden daha çoktu 98 ama şimdilerde pek denk gelmiyordum.

Bir ay önce Kocaeli mobesko iki tane peşin,tanesi 11 bin torkis lira.

Gayet de hoş pofuduk ayak mekanizması iyi.rahat. memnunum yani.

spordan çıkacağınız saatte trafik azalıyorsa bunu düşünerek arabada oturacağınız zamanı spor yaparak geçireceğinizi düşünebilirsiniz. iş yorgunluğu + trafik yorgunluğu ile spor zor gider.

öte yandan çalışmadığınız günlerde de uzak diye veya işyerine yakın diye gitmek istemezsiniz.

En iyi spor salonu evine en yakın ve tenha olandır. Pahalı ekipmanlara gerek yok. Evinizin civarında tenha bir sokak arası salonu bulun ve keyfini çıkarın
Not: 2008’den beri spor salonu üyesi

evinize yakın spor salonu iyi olur ama eve çok yakın olmasa da olur. yürüyüş yaparak salona gider ve kalori yakmış olursunuz..

en iyi salon eve ya da ise yakin olandir.
eve yakinsa hafta sonu da rahatca gidilir.
gerisi teferruattir.

View'da full screen modu olması lazım. Pointer ile oluyor mu bilmiyorum ama laptop sag/sol tuşları ile geçiyor.

Benim harici bir ekrana bağlamam gerekiyor

Harici ekrani duplicate değil extend yap, oraya pdf extend yap, pdf orada ac. Nasıl olacağından çok emin değilim ama pdf'de öyle ppt gibi présentation yok.

Tesekkur ederiö deneyeceğim

Sen bayağı tüm şişeyi boşaltmışsın ya :D Genelde uzun süre havalandırınca gidiyor. Ya da kedin falan varsa iyi, güzel kokulu bi kum da kokuyu emiyor. Hatta aktif karbonlu olanlar iyi ama onlar bi tık pahalıdır.

Hipoklöröz asit denilen bir şey var, hem zararsız hem de etkili, kokusu böyle havuzdaki klor gibi ama çamaşır suyundan bile etkili bazen.
Bence son yılların en underrated şeyi.
Biz de fakir in hypoclean diye bir aleti var, evde kendimiz Yapıyoruz ama hazırı da satılıyor, bir dene bağımlısı olacaksın.

Saç kurutucuyla küf temizlediğiniz yerleri kurutun. Sonra da Türk kahvesini tabağa koyup, tütsü gibi yakmayı deneyin.

Kullandığım şey zaten çamaşır suyu gibi bir şey. Elimi tahriş etti. Eşofmana geldiği kısımların rengini açtı.

Telegram grubuna Avusturalya yazın öğrenciler dönüyor onlara ücret karşılığında olabilir.

Kac kilo? Kutu buyuklugu ne kadar?

yolcu beraberinde getirilemiyormuş öğrendim teşekküler

6. soruda yazıyor

Ben bi kac urun almistim hersey dahil toplam ucreti baz alarak 150 euroya yakin bisey yapmistim. Ve tek parcaydi. Sorunsuz geldi çinden heps urunlerimin.

Bir hafta insanın yalnız tatil yapması için uzun fakat bu kadar uzun yolculuk yaptığınıza değmeyecek şekilde de kısa bir süre. Paradoks.

Maddi imkanın ve zamanın varsa daha uzun süreli bir tatil planla derim, yol uzun min 1 gün yolda geçecek, sonra yol yorgunluğu min 1 gün de dinlenmen lazım, 1 gün de geriye dönüş desen kaldı elinde 4 gün. Gittiğine değmez, çok üstünkörü bir tatil olur. Ayrıca esas tatil tek başına olur bence, kimseye bağlı kalmadan kafanın estiğini yapabilme esnekliği süper bir olay. Bence gitmişken min 15 gün hatta mümkünse 1 ay planla, yoksa ben japonya ya gittim diyebilmek için gitmiş olursun.

zaten 2 gün jetlagten dolayi cöp.
ben olsam 2 hafta planlardim.
ucak biletleri pahali, japonya pahali diye biliyorum. degmesi lazim

solo travel da 1 aya kadar okay bence. zaten yolda insanlarla da tanisiliyor.

Tokyo çok güzel, 4 günde yeter 1 ayda. Yani bütcen ne kadar yetiyorsa git.
1 gün get your guides tan hakone turu al.
Diğer günlerde sıkı bir programla ana yerleri görürsün.
bir tek starbucks reservede çok para harcadım yemek ve kahveli kokteyller için.
Yeme içme ucuz aslında, 7eleven ve bu tarz marketler adım başı var. Oradan alıyordum. Ayak üstü gezerken yiyordum.

Tek gittiğim için havaalanında sim kart aldım, internet için 5000 yendi 5 gün için. Wifi belki heryerde vardır ama ben risk almak istemedim. Google maps çok iyi çalışıyor başka şeye gerek yok.
Suica kart yine havaalanından alacaksın, ben bu kartı markette de kullandığım için çok kez para yükledim hatırlamıyorum.

Team labs vs gibi ücretli yerleri bulursun zaten ama tapınaklar ücretli değil. Ben disneylanda falan gitmedim.
Paraları mega don kişotta yedim. Alışveriş yapmayacaksan büyük bir masrafın olmaz. Youtubeta falan bak oradan fiyatları çıkarırsın. Ama kabaca ürün başı 1000 yen atıyorum yüz yıkama jeli vs.

Japonya da insan gürültüsü yok ama sanki atari salonu gibi yapay gürültü çok, mutlaka ağrı kesici al, bir gün otelden çıkamamıştım yorgunluktan.

Japonya tek başına gezilebilecek oldukça güvenli bir ülke. Mart ayı bazı şehirlerde sakura dönemi olduğu için nispeten kalabalık da olur. Lakin 1 hafta Japonya için az kalır. Ben 8 gün tek başıma gezdim, 3-4 gün daha olsaydı dedim. Zira Japonya sadece Tokyo'dan ibaret değil, özellikle de Kyoto gezilmeden Japonya'yı gezdim denilmez. Bana göre en azından 2 hafta kalınmalı. 5'er gün Tokyo ve Kyoto, 4 gün de Osaka ve çevresi (Kobe, Nara ve isteğe göre Hiroşima vs..) Süre kısıtlıysa 4-4-2 veya 3-3-1 şeklinde de planlama yapılabilir ama 10 gün altını tavsiye etmem.

Japonya, özellikle Tokyo çok pahalı olarak bilinir, ancak Japon Yen'i son 3 senede Dolar karşısında neredeyse %50 değer kaybetti, dolayısıyla ben Japonya'yı oldukça uygun fiyatlı buldum. Özellikle Tokyo dışındaki şehirler aşırı uygundu. Avrupa tatiline göre neredeyse yarı yarıya oynar diyeyim.

2010'da mart başında osaka ve miyazaki'ye gitmiştim. o zamanları referans alarak söylüyorum, göz korkacak bir şey yok, aksine çok huzurlu ve sakin yerlerdi. galiba sakura açma mevsimi. yağmurlu ama çok keyifli bir ortam olduğu kalmış aklımda. keşke bir daha gidebilsem. bütçe için bir şey diyemem, ama ne kadar çok o kadar iyi. iyi gezmeler

Şurada yazılana göre insandan insana değişerek 10-72 saat arası sürmekle birlikte ortalama 28.7 saatmiş.

Bir yemekte acı biberi fazla kaçırarak kendi saatinizi bulabilirsiniz sanırım

www.healthline.com

Google şöyle diyor;

Yemek yedikten sonra, yiyeceklerin midenizden ve ince bağırsağınızdan geçmesi yaklaşık altı ila sekiz saat sürer. Yiyecekler daha sonra daha fazla sindirim, suyun emilimi ve son olarak sindirilmemiş gıdaların ortadan kaldırılması için kalın bağırsağınıza (kolon) girer. Yiyeceklerin tüm kolon boyunca hareket etmesi yaklaşık 36 saat sürer.

1-1,5 gün önce yediklerimizi dışkılıyoruz yani.

büdüt: tavuk kemiğini sindirirsiniz yüksek ihtimalle. Hekim değilim ama.

az önce yanlışlıkla tavuk kemiği yuttum da o yüzden soruyorum. çıkarırken nasıl acı çekeceğim kimbilir...

arkadaşlar ben acı yemeyi çok seven bir kardeşiniz olarak akhenaten'in yöntemini sıklıkla uyguluyorum. şöyle ki, benim öğle yemeğinde yediğim acılar akşama yana yana çıkıyor. bir önceki günün acısı olabilir mi derseniz, olamaz, çünkü bir gün önce acı yememiş oluyorum.

mesela günlerdir acı bir şey yemedim. şimdi saat sekiz buçuk. gidip bir avuç cin biber yersem, ya sabaha karşı yataktan kaldırır (acı yiyince içeriden de yaktığı için normalde sıçmayacağımız zamanda da kaka getiriyor, içeriden rahatsız ediyor), ya da sabah seansında yana yana çıkarırım. benim sindirimim 8-10 saat arasında tamamlanıyor, 1,5 günde değil.

Ben olsam satardım. Arabadan kar etme (çok saçma olsa da) dönemi bitti, durduğu yerde değer kaybetmeye devam edecek (enflasyon olduğu için TL bazında artsa da), üstüne vergi vs. ödemeye devam edeceksiniz. Sattıktan sonra ne yapacağınıza en doğru siz karar verirsiniz risk algınıza göre.

Şu an piyasa durgun kimsede para yok. Ben olsam satmam satınca o parayla ilgili bir plan da yok anladığım. Yok pahasına satıp da gereksiz heyecan yaratmazdım ben olsam.

6 ay bekleyin o zaman. Sonrası netleşirse duruma göre hareket edersiniz. Dönmeyecekseniz satarsınız zaten. Dönüş durumu 2-3 sene içinde olacaksa ben satmazdım.

Kazasız sıkıntısız araç bulmak Türkiye'de kolay değil. Karı/zararı bir kenara, mis gibi araba, kolay kolay gözden çıkarmayın derim.

6 ay çok uzun bir süre. Bu sürede yapılacak bir borsa yatırımının kar etme olasılığı yüksek. Aynı şartlarda olsam satar, bist'ten enerji, savunma, tarım, gemicilik hisselerinden portföy yapar, ülkeye döndüğümde kar ettiysem aynı arabanın iki yaş gencini alacak kadar hisse satar, kalanını yatırım olarak tutardım. Tabi zarar etme ve kalan parayla daha düşük modele binme riskini göze alarak yapardım bunu.

satmazdim

2.el piyasası durgun 0 araç piyasası ise pahalı ve hareketsiz. eğer uzun süre yurt dışında kalacaksınız aracı euro dolara çevirin bence. araç en kötü yatırım aracı şu an.

yatırım tavisyesi değildir.

benim gittiğim bir döviz bürosu yapmıştı o işi

Eğer ellerinde varsa yaparlar, fakat sebep nedir? Eğer yurtdışına çıkarken üstünde kalabalık etmesin az para taşımak istiyorum diyorsan bütünletme. 50 euro yu bozmak için bile mırın kırın yapıyolar çoğu zaman, 100 euro luk banknotu bozdurmak için bankaya gittiğimi bilirim kaç kere.

Bende senin gibiyim. O kadad konuşabilmem için ilgimi uber çekmesi lazım.

muhabbetleri yürüyüşle birleştirin.

@gabe Maalesef yürüyüş vs. Mümkün olmuyor. Dümdüz, bir mekandan diğer mekana geçmeli hep aynı muhabbetlerin yapıldığı 4-5 saatlik bir buluşma zinciri.

Kabaca "taşınmak ne demek biliyoruz" yazıyor. Gereksiz detaylandırırsam da: Taşımanın neler gerektirdiğini biliyoruz, anlıyoruz vs. Ev arayanlara karşı bir içgörü aslında. yeni ev bulmak kadar taşınmak da zor, o açıdan biraz duygusal yaklaşmışlar.

malum şahsa selam çakmışlar, taşınmanın ne demek olduğunu çok iyi biliriz demişler.

Merhaba yerinde olsam comnet'i denerim.

Mevcut bağlantınızı kaybetmeden istediğiniz firmaya geçebilirsiniz.

Ben yaklaşık 2 senedir kullanıyorum. Suan hala zam yapmadılar. 15 Şubat'ta fiyatları guncelenecek.

Telegram grupları var. Aklı a takılan her türlü soruyu sorabilirsin

t.me

O aboneliğini kapatmadan comnete başvuruyorsun. O zaman kutuda yer yok muhabbeti olmaz. Bana ilginç bir şekilde 2 günde bağladılar. Ücreti peşin olarak ödemen gerekiyor, 6 ay ya da yıllık mantıklı.

aşağıdaki kod da sana ve bana ekstra gün kazandırır :)))

CMT638QEF

Gerekli belgeleri nasıl ulaştırıyoruz comnet'e? el yazısıyla yazılması, imzalanması gerekli vs yazmışlar da, postayla vb göndermek süreyi uzatır, belgelerin fotosunu çekip mi atıyoruz?

Ya bi de ben yıllardır ilginç bir şekilde hiç sorun yaşamadım ttnet'te, değiştirmekten çekiniyorum biraz :/

ana akımdan yani büyük firmalardan ayrılmayın, sonra yaşadığınız küçük bir sorunda bile karşınızda muhatap bulamazsınız. telegram grubundan destek mi verilir allah aşkına? turk telekom'da kalın bence memnunsanız. eğer beklerseniz enflasyon falan derken fiyatı daha da artırabilirler, başıma geldi mobilde.

ayrıca bkz: www.technopat.net

3 farklı adreste kullanıyoruz comnet. Kesinlikle amatörler ama hiçbir sorun yaşamadım. Fiyatı neredeyse üçte biri.
Abonelik için evrakların resmini mail atıyorsunuz, işlemler sürer iken de kargo ile yolluyorsunuz. Çok kolay.

Hem TTNET / Süperonline kullanayım hem düşük fiyat olsun...Öyle bir şey kalmadı maalesef.

yıllık zamma bakmak istiyosan ocak 2023e
6 aylık zamma bakmak istiyosan temmuzla karşılaştırırsın

Aslında anlamak istediğim şey patronların dediğinin doğru olup olmadığı. Şimdi biz geçen Temmuz'da %50 zam aldık, bu Ocak'ta da %33 zam aldık. Patronlar bunun %100 zam olduğunu söylüyorlar çünkü 1.5*1.33=2 şeklinde bir hesap yapıyorlar anladığım kadarıyla. Ama bu doğru mudur?

Ben şu şekilde düşünmüştüm, 2023'te 6 ay 100 maaş aldık, 6 ay 150. Yani ortalama 125 maaş aldık. Şimdi maaş 200'e çıkınca ona göre mi hesaplanmalı acaba? Bu işlerden hiç anlamıyorum o nedenle çok mal bir soru olmuş olabilir.

Patronlar Ocak 2023'e göre %100 zam yapmışlar. Haklılar.

iki kurum ortak yapamıyor muyum acaba?

Tezinizi yurtdışındaki okulda yapıp, Türkiye'de savunursunuz. Diplomanızı Türkiye'den almış olursunuz, bu da bursun koşulunu yerine getirmiş olur. Tabii buna Türkiye'deki hocanızın da tamam demesi lazım. Deneysel bir alanda çalışıyorsanız buradaki deneylere devam etmeniz istenebilir. Yine de genelde hocalar buna çok karşı çıkmazlar.

Mutlaka yurtdışındaki okuldan da mezun olmak istiyorsanız, oradaki hocalardan başka bir tez konusu istersiniz. Türkiye'dekini belirli bir aşamaya getirdiyseniz onu olabildiğince hızlandırıp bitirir, hemen diğerine başlarsınız.

İki kurum ortak olması için birtakım protokoller yapılması gerekiyor sanırım, onu iki okulla da ayrı ayrı konuşmalısınız.

@aman üstüme geliyorlar ben de tam böyle düşündüm. türkiye'deki teze yurtdışındaki danışmanımı ikinci danışman, yurtdışındakine de türkiye'deki danışmanımı ikinci danışman yapıp aynı tezi sunamam değil mi?

@evrim halkasi evet protokole de pek yanaşmıyor anladığım kadarıyla iki kurumda. aynı tezi sunmam sıkıntı çıkarır sanıyorum. birini türkçe ötekini ingilizce yapsam dahi.

Herhangi bir şart ve koşulda aynı tezi sunup iki farklı derece almak etik değil. Başınıza bir iş gelip gelmemesinden bağımsız bir şey bu. Etik kısmına önem vermiyorsanız bile hayatınız boyunca biri fark eder mi diye tetikte olacağınızı düşünün ve ona göre karar verin.

1- doktora sartlarina bakmak lazim, yayinsiz mezun olunuyor mu vs.
Benim tanistirdigim iki arkadasim var, birinin yuksek lisans tezi digerinin doktora konusu cikti. zaten benzer icerikli tezler oluyor ama yayinlar farkli. yayin sarti varsa orada problem olur.
hocalarla ilgili degil enstituler kabul etmez.
2- Tr ile ilgili birseyi yabanci okul icin tez konusu olarak calisiyorsan basina bela bile olabilir.

akademikler nobetci ogretmen degilsiniz gereksiz uyarma huylarini birakin, heralde ben de biliyorum etik olup olmadigini. yayin sartlarini saglarsa yapilir.

Yayın varsa etikte olur pratikte de olur. ama bence hiçbir faydası yok.
Mesela benim okulum 3 yayın (ilk isim ama) cumulative tez için istiyor. 2 makale normal tez için. 4 yayınım var.
yayın çıkarmak hiç kolay degil, iyi hesaplamalısın.
Tr'i bilmiyorum, atıyorum okul iki tane istiyor olsaydı, iki tane normal tez yazabilirmişim, tez içeriklerinin benzer olması problem degil, sonuçta amacını vs yayınlara göre ayarlarsın.

arkadaşlar sonuç olarak nasıl bir çözüm bulabilirim bu duruma. işin doğrusu hoca burada phd ol diyince bana daha cazip geldi ancak bursun şartlarına uymuyor.

ben soruyu pek anlamadim.
dogru anladiysam, yurtdisindaki hocalar Turkiye'de ki verileri kullan diyor.
ya da okul neden illa Turkiyedeki kurum diyor ki? goc ile ilgili falan mi?
yoksa tubitak bursu falan aldin da bitirme sartin mi var?

ya evrim halkasinin dedigi, ama onda da tuhaflik var.
cunku; veriler TR'den, doktora sureci yabanci okulda, savunma ve diploma TRden.
normalde mesela tr'de okurken bir yil falan laboratuar icin almanya'ya gidersin. bir sure orada gecer. ya da tamamen gidersin.
doktora sureci orada gececekse diplomayi da oradan almalisin.


ya da ustte yazilanlar gibi, Turkiye' de ki okul ve diger okulunun mezuniyet sartlarina bakip, alanda yayin cikar mi vs bunlari degerlendirip ikisinde de tez yazacaksin. Makalesiz doktora mezunu olamayacagini varsayiyorum, tez de intro vs ayni olur, ama sonuc kisimlari farkli olmasi lazim.
biz de cikan makalelerden tez yaziliyor.

@durgunfoton

Arkadaş Türkiye'de doktora yaparken yurtdışı bursu kazanmış. Doktorayı bitirme şartı olduğuna göre ben de Tübitak bursu varsaydım. Dolayısıyla doktoraya başlanmış -nedense ders dönemi tamamlanmış diye düşündüm. Bu durumda laboratuvar vs işleri için yurtdışında geçecek olan bir süre var. Bu sürede tezi tamamlarsa gelip savunabilir, bu süreyi Türkiye'de geçirmesi gerekmiyor. Verilerin TRden olması da önemli değil. Hocalar ile anlaşma sağlanırsa yapılır. Tabii bunlar hep varsayıyoruz, alanlara göre de değişebilir böyle işler.

Intro vs de tam olarak aynı olamaz. Ben de kümülatif tez yaptım, TRde şu an için bu sistem yok - tartışılıyor olsun diye. Makale şartı var ama genelde bir tane zorunlu. Monograf yazmak gerekiyor.

Sonuç olarak; aynı tezle iki yerden mezun olamazsınız. Yukarıda verilen konuyu makul biçimde bölme seçeneği baki. Yurtdışındaki kümülatif tez ise makale çıkarma işi zorlayabilir, monograf tez ise yazma işi zorlayabilir. Avantaj-dezavantaj hesabı yapmak lazım karar verebilmek için.

Ben olsam Türkiye'deki doktorayı hızla bitirmek için çabalar, yurtdışındaki hocalara post-dok imkanlarını sorardım. Böylece ikinci doktora ile vakit kaybetmek yerine yurtdışı post-dok deneyimi kazanırdım. Bu seçenek Türkiye'ye dönseniz de işinize yarar, dönmeseniz de. Tabii post-dok maaş imkanları var mı diye sormak lazım.

Joint degree olmadıkça mezun olamazsın. Aynı tezi 2 yerde ancak joint degree kapsamında sunabilirsin. Buna imkan veren Türkiye'de GSU var. Fransız üniversitelerinden 2.derece alınabiliyor. Ancak bu da herkes için mümkün değil tabi.

Etik değil demişler evet değil ancak bunu zaten en başından anlarlar. Tez juriden bile geçmez.

Bunun gibi birşey bakın o dediğiniz koruma priz pek ile yaramaz
ty.gl

baktıgınız ürün bu konuda size yardımcı olmaz.ani şok dalgalarında koruyabilir. anca o kadar.
233 volt olarak ölçülmüş. bu gayet normal.hadi gece olsa olsa 240 olur. her zaman 220 sabit gelecek diye bir kural yok.250 ,260da da sorunsuz çalışır.ayrıca voltajın ses ile alakası da yok. bunu nasıl sese baglamış o tam bir tuhaflık.
motor ile alakalı başka bir problem olabilir.onun dışında servisin raporu da oldukça belirsiz.
bir standart nofrost dolapta 3 tane motor bulunur.
bunun biri sogutucu bölümünde ve digeri dondurucu bölümünde fan motor olmak şeklinde 2 tane
biri de dolabın altındaki motor. aslında buna elektronikle ugraşanlar motor demez. komprosör der. işi de dolabın içinde gazı döndürmektir.
şimdi gelelim asıl meseleye. bu bahsettiginiz ses hangisinden geliyor?? belki sogutucu bölümündeki fan motoru ömrünü tamamlamış ve balans yapıp o sesi yapıyordur.
belki de alttaki komprösörün altındaki takozlar esnemiş ilk kalkışta ses yapmasına sebep oluyordur. gece bu sesleri duymak daha kolay çünkü gündüz gibi dış gürültü olmuyor.o sebeple ses daha rahatsız ediyor. veya komprösörün enerji girişindeki röle termik arızadadır. o ses yapıyordur. veya kılcal boru filtresi tıkanmaya başlamıştır. gaz rahat geçemiyordur. o da komprösörü sıkıştırıyordur ve daha yüksek devirde çalışıp ses yapıyordur. yani bunun bir sürü sebebi olabilir. servisin tanısı tamamen yanlış.
eve gel voltajı multimetre ile ölç. bu yüksek de 400 lira al git. ne güzel dünya

@limonlu eksi Bir daha olursa ses video kaydı alacağım hocam . Benim de aklıma yatmadı servis formu

istifa dilekçesi imzalayıp verdin mi? nasıl göstermişler?

geçmiş olsun.

Böyle bir şey yok.

iş mahkemeleri her zaman işçinin yanındadır. bir şey imzalamadıysan, sgk çıkış kodunu istifa gibi yaptılar ise, onlar istifa dilekçesi sunmak zorundalar. sunamıyorlar ise tazminatını ihbarını verecekler. bir de üstüne işe geri dönüş davası patlat 5-6 maaş da öyle alırsın geçmiş olsun.

Yani şunu yapan iş yerini yerle bir etmeyen sosyal devlete de ne diyeyim.

Kazanma olasiliginiz, son bütün duyurular sonrasi, yüzde yüz. Millet neleri kazaniyor, bunu kazanmama olayi yok.

yani kesin konusmak istemem de bunu yapan is yerinden o parayi bagirta bagirta alirlar hocam canini sikma. gerektigi yerde de bir is avukatindan yardim almayi ihmal etme.

Aynen ellerinde istifa mektubu yok. İhtar çektim ya işimi verin ya ihbarımı diye. Adamlar istifa diye çıkış vermiş. Bugün de arabulucuya gittim. Ben işe iade olmak istemiyorum. İhbarımı versinler yanlarına da kalmasın. Belirsiz ücretsiz izne yolluyorlar, ne kadar belirsiz olduğu da belli değildi.

Davanın arkasında dur. Çıkış koduna uygun belge/delil vs. sunamazlar ise kazanma ihtimalin çok yüksek.

istifa diye göstermeleri senin istifa ettiğin anlamına gelmiyor. siz haklı nedenle fesih yaptıysanız sgk ya bildirilen işten çıkış kodu önemli değil. bazı durumlarda istifa mektubu olması bile durumu değiştirmeyebiliyor.

Yapamaz. Yok öyle bir şey. İşe iade davası aç, aradaki farkı da al. Sonra bas istifayı. Kanun görmemiş onlar. Türkiye'de kalburüstü işleyen tek mahkeme iş mahkemesi olabilir. Kazanma olasılığı %99.

Aslında yapacak pek bir şey yok, hayvanın doğasında var bunlar. Fakat mümkünse gün içinde, özellikle siz yatmadan evvel kediyi daha çok yorarak (oynatarak) daha uzun uyumasını sağlayabilirsiniz bir ihtimal.

Bizimki de gelir sabah 6 civarında kurt gibi ulur bizi uyandırıp oyun oynamak için (maması suyu her zaman taze ve dolu, tuvaleti temiz olsa da).

evet haklısınız yorunca bir nebze daha rahat oluyor ancak cinsinden midir bilmem hava değişimlerinden de çok etkilendiklerini gördüm. Aralık gibi neredeyse hiç uyandırmadılar ama hava daha erken aydınlanmaya başlayan şu son günlerde çok aktifleşmeye başladılar. scottish olanda tırmalama huyu var. british de atletikliğinden ötürü yatağı uçtan uca atlıyor yorsak da fayda etmiyor hayvana

Huyları değişiyor. Bizimki de yatak tırmalardı, yatağın tırmaladığı tarafına yatağa bitişik şekilde tırmalama tahtası koyduk. Ama bizim amacımız uyanma değil, yatağı kurtarmaktı. :) Tırmalama tahtasını koyunca sadece onu tırmalamaya başladı. Şimdi tahtayı yataktan uzaklaştırdık, hatta aynı odada bile değil. Tırmalayacaksa gidip tırmalama tahtasını tırmalıyor.

Usulen bir şeyi yanlış eksik yazarsanız, ilerde dava açılınca sizin ihtarnameniz bu bu durumları kapsayacak şekilde verilmemiş buna binaen dava açamazsınız/hak talep edemezsiniz, benzeri olaylar sık yaşanıyor. Avukata parasıni vermek lazim.

Kiraciyla anlasin.

iki aylik kira+depozito+nakliye ücreti ödemeyi teklif edin yoksa isiniz zor.

Bu is size ortalama 70bin liraya patlayacak tabii.

kanun maddesini yazıyorum:
Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla
sona erdirebilir.

1 ay içinde ihtar çek, ne için kullanacağını filan ihtiyaıcın olduğunu belirt. kendin de yapabilirsin avukat zorunlu değil bu aşamada.

Kiracıyla anlaşırsanız ve hemen çıkmayacaksa, noterden tahliye taahhütnamesi alın. Evliyse eşinin de vermesi lazım.

Vermezse mutlaka ihtarı çekin. Ancak dava yolları çok uzun, min. 2 seneyi göze alın. En güzeli anlaşmak.


.

mahkemeler rahatladı, o kadar uzun sürmüyor davalar.
ilk bir ay içinde neden ihtiyacınız olduğunu yazarak ihtarname çekin, noterde hazır örnekler var.
anlaşmazsa 6 ay sonra dava açın.

işinize riske atmadan sürenizi geçirmeden bir avukatla ihtarname çekin. anlaşmanızı daha sonra da yaparsınız.

Ben türk ortopedi derneği (burada branşı durumunuza göre değiştirin) gibi sitelere gidip oradan benim işime gelecek şekilde ilerliyorum. Dizim ağrıyor diyelim diz konusunda yazı yazmış veya diz çalışma gruplarında bulunmuş bir doktor buluyorum. Psikoloji için de üye database’i vardır bence dernek sitelerinde.

Doktor sitesi, takvimi, tavsiye ediyorum tadında sitelere bakar yorumlarını bir incelerdim ama yetmez, yakın hissettiğim, olabilir dediğim kişinin sosyal medyasına bakardım. Bakalım özlü söz mü paylaşıyor, nasıl bir görünüm sergiliyor, bana yakın geliyor mu? Ona da tamam dediğimde iletişim kurar, bakalım araya birini koyuyor mu (asistan), benimle iletişim kuruyor mu, fiyat politikası nasıl kısmına bakardım. Üçünden de memnun kaldıysam denerdim. Uğraşamam derseniz de evet, eş dost tanıdık... Artık daha çok bahsedebiliyor insanlar terapistlerinden. Hm hm'lıyor mu, kötü yorumlar yapıyor mu ilk elden bilgi alınabilir.

Hiwell de guzel bir secenek olabilir

dempsikoloji.com

tavsiyedir.

7 dakika yürüme mesafesi bavulsuz postacı yürüyüşüyle olur garanti olsun 20 dakika olarak planla bence insan yoruluyor bazen :)

15-25 dk

dunyanin en aptal havalimani metrosu. disari cikip 15 dk yuruyorsun.

dosyayı google drive'a yükleyip public hale getirin. dosyanın linkini qr kod yapın?

önce belgeyi bir herkese açık şekilde bir yere yüklemeniz gerekli. mümkünse ftp'ye atın.
yüklediğiniz yerin linkini de qr koda çevirirseniz direk ilgili belge açılır.

brkylmz +1

bende pdf halde yükledim böyle kullanıyorum.

servis gelip ayaklarını ve amortisörlerini ayarlıyor, düzeliyor. 4 yılsa garantisi devamsa servis çağırın bence.

Makinede bir dengesizlik olmalı. Ayaklar yere tam oturmuyor. Kaldırıp ayaklarını kontrol edin. Ayak papuçlarında bir aşınma varsa değişmesi gerek.

servis çagırmadan önce makinenin ayaklarına bakın. 4 tane ayagı olur. ayakları çevirerek yükselip alçalır. makine zamanla ayak ayarı kayınca zeminde dengede duramadıgı için yalpalamaya ses yapıp sallanmaya başlar. makinenin zeminde sabit durup herhangi bir köşesinin diger tarafa sallanmaması lazım.

www.trendyol.com

Şunlardan alıp makinenin altına koydum ben şimdi daha az hareket ediyor.