Ekşi Duyuru

ps 5

Pasaport kaydı gerektirmeyen ya da TRT bandrolü gerektirmeyen her türlü elektronik eşya.

Fissler düdüklü tencere

yer kaplıyor ama daha iyi alternatif bulamazsanız

ps5 +1

çift kollu versiyonu var slim, disksiz , tax free den mutlaka faydalanın. vergili hali bile ucuz türkiyeden. bir de mediamarkta yeni üye olanlara 10euroluk kupon veriyor, o şekilde maliyet iyice iner

orta boy valizin yarısına yakınını kaplıyor yer olarak

Ps 5
Amazon firestick
Outlet bulursan ayakkabı vs
Kahve makinesi
iPhone 15 pro max


Diğer apple ürünleri Türkiye’de daha ucuz.

özel aroma siyah çay
kahve çekirdeği
alman ekmekleri çoğu çok başarılı ve uzun süre dayanıyor
güzel çeşit peynirler var baharatlı vs
kozmetik ürünlerin bazıları çok uygun özellikle alman markaları

Almıyor derken? Yanlış mı anladım?

Banka almıyor değil, ödemesi gereken kişi ödemiyor. Dolayısıyla faiz işliyor. Banka normal alacağına bir de faiz işleyip daha çok kazanıyor.

700 faizle beraber diğer ayki Ekstrende geliyor.

almıyor derken yani o ay ödemek zorunda bırakmıyor. aylık ödemenin ufak bir kısmını ödeme imkanı tanıması bile ilginç geldi.

asgari tutarı ödeyince ekstradan gecikme faizi işlemiyor sanırım. yanılıyor muyum? sanırım sadece hala ödenmemiş olduğu için sonraki ay da 700 liradan faiz alınıyor.

Ödemediğin tutar için faiz işliyor. Ekstrede görebilirsin alışveriş faizi falan gibi isimleri olur.

Gecikme faizi işlemez ama asgari harici borca akdi faiz işler. 700tl'nin akdi faizini son ödeme tarihinden itibaren değil de ekstrenin kesildiği gün başlatır. Asgari haricini ödememek size kalmış, banka paranın üzerine faizi, gecikme bedeli vs. gibi ek ücretleri de ekler bir dahaki ekstrenize yansıtır.

YK'nin websitesinde hesaplama detayları verilmiş, 1000TL'nin asgarisini ödersen 15,75TL faiz işliyor. 1000TL'ye karşı hiç ödeme yapmazsan 23,50TL gecikme faizi işliyor.

Asgari tutarı ödemenin size faydası gecikmeye düşmüyor olmanız ve bu sayede kredi notunuzun etkilenmemesi. Aynı zamanda borç ödememe halinde işleyecek yasal süreler de buna uyum sağlıyor.

Asgari ödemenin size zararıysa borcunuzu kapatmamış olmanız. Borcunuza gecikme faizi işlemiyor, ancak alışveriş faizi işliyor. Alışveriş faizi de aylık bir oranla verilir ve günlük yansıtılır. Atıyorum %3 alışveriş faizi varsa bu kalan ödenmemiş borcunuzun bir ay sonra %3 artmış olacağını gösterir ve bu artış günlük olarak gün başına düşen tutar kadar siz ödeyene kadar borcunuza eklenir. Asgari tutarın altında ödeme yapmışsanız ayrıca bir de gecikme faizi işler.

Yani banka hiç faiz işletmiyor değil. Neden böyle bir şey yapıyorlar, çünkü bankanın bir kaybı yok. Üstüne sizden faiz geliri elde ediyor. Eğer borcunuzu hiç ödeyemezseniz de sizin borcunuzu varlık şirketlerinden birine satıp kendi alacağını alıyor. İnsanın başına her şey gelir, siz borcunuzu ödeyebilecek biri olmanıza rağmen o ay alacağınız ödemeleri alamamış ya da yapmanız gereken başka ödemeleri önceliklendirmiş olabilirsiniz. Eğer böyle istisnai bir durumda bile kredi notunuz düşecek olsa kredi kartı kullanmaya daha soğuk bakardınız. Bu da bankaların işine gelmezdi. Asgari ödeme tutarı sadece "o ay için durumunuz sıkışık olduğunda" mantıklı bir şey. Bi nevi bankaya güvence vermiş oluyorsunuz ve olay geçici olarak tatlıya bağlanıyor. Sonuç olarak herkesin işine geliyor.

Kredi kartının "Kredi" kısmı biraz da o asgari tutar ödendikten sonra kalan, ödenmeyen ve faiz işletilen kısmı. Bankalar için kredi kartını kazançlı hale getiren de biraz o, zira kredi kartları tek başına çok karlı ürünler değiller. Özellikle faizin yüksek olduğu Türkiye gibi bir ülkede eğer müşteriler kredi kartı ekstrelerini tam ve zamanında ödese bu banka için pek de hoş bir şey olmazdı, zira sizi 30-40 gün civarı bir süre bedavaya fonlamış olurdu. Yani müşterinin asgari tutarı ödemesi bankanın işine geliyor ve eğer devlet "Bundan sonra asgari ödeme tutarı 100% olacak" dese buna muhtemelen ilk bankalar karşı çıkardı.

duydugum kadariyla bankanin en sevdigi musteri borcun asgarisini odeyen musteriymis. cunku borcun oldugu surece musterisin. ve evet kalan borca faiz uygulaniyor.

eskiden asgari odeme toplam borcun %10'uydu. gencken bu sebeple epey faiz odedim sahsen.

peki bu durumda borcun süresi uzuyor değil mi? mesela aylık 1000 lira toplam 12 ay borcumuz var. ilk ay 1000 lira yerine 400 lira ödüyoruz diyelim. 6 ay böyle devam ettik. 12 bin liralık borçtan sadece 2400 lira ödendi. 9600 lira hala duruyor. bu durumda 12 değil daha uzun süre devam edecek borç. yanılıyor muyum?

enflasyon yüksek olduğu için böyle yapan çok var sanırım.

asgari ödeme tutarını ödeyince kalan tutar için faiz işliyor. o yüzden soru hatalı, konu kilit.

--1000 lira toplam 12 ay borcumuz var. ilk ay 1000 lira yerine 400 lira ödüyoruz diyelim. 6 ay böyle devam ettik. 12 bin liralık borçtan sadece 2400 lira ödendi. 9600 lira hala duruyor. bu durumda 12 değil daha uzun süre devam edecek borç. yanılıyor muyum?


++ 1000x12 ay borcunuz varsa ve ilk ay 400 oderseniz ikinci ay 1000+(600 ve faizi)+varsa bu ayki harcamalariniz=borcunuz olur. 1000 liralik taksidiniz varsa her ay 1000 lira ekstrenize isleyecek. sanki o ay harcamissiniz gibi. borc eger 12. ayda kapatirsaniz daha uzun surmez.

Yazılım desteği önemli ise Samsung A15 ya da A24 uygun olur gibi.

Yazılım desteği dışında parça desteği de önemliyse samsung modelleri daha iyi olur

Diyelim ki 2 sene sonra telefonun garantisi bitti telefonun şarj soketi bozuldu, diğer markaların parçasını bulmak zor olur fakat samsung un tamirini mahalledeki telefoncu bile yapar, elinde parça yoksa internetten 1 günde bulur, yani samsung un yedek parçası da yaygın ve bulması kolaydır uzun vadede

@10551037 yazılım desteği ne işe yarar? Bana ne faydası olacak? Bilmediğim için soruyorum kusura bakmayın. Annemde a15 var. Hem boyutundan hem de hızından memnun değilim maalesef.

@grimavi bu güne kadar yedek parça ihtiyacı gerektiren bir durum yaşamadım. Genellikle de alternatif markalar kullanırım. Bu telefonumda da batarya ve soket problemi yaşadım. Yaşadığım küçük ilçede bile hem soketi hem bataryayı 1-2 günde hallettiler.
Aslında telefonum canavar gibi, çok da seviyorum ama küçük çocuğum var. Bataryayı ve soketi o mahvetti maalesef. Ben de daha fazla tamiri ile uğraşmak istemiyorum. Telefon elim ayağım çünkü. Alarm, bankacılık işlemleri, alışveriş... Herşeyim bunda.

bütçenizdeki en iyi işlemci g99 ve sd695'tir. realme 9 pro tercih edilebilir. realme 10, gm24 pro da ayrıca düşünülebilir.

Olası güvenlik açıklarının kapatılması ve sorunların çözülmesi için yazılım desteği bence önemli. Yine uzun vadede telefonda bir sorun olması durumunda yedek parça bulabilmek de bence önemli. Ben elektronik eşyalarımı mümkün olduğunca uzun süre kullanıp, mevcut cihaz kullanınılamaz hale gelmedikçe yenisini almam mesela.

Ama sizin öncelikleriniz daha farklı ise ona bir şey diyemem, karar sizin.

Sizin durumunuzda şöyle bir sorun var: Akıllı telefon alabilmek için minimum bütçe 8.000 TL civarında. Bütçeyi daha da düşürürseniz beklentilerinizi hiç karşılamayan bir telefon almak durumunda kalırsınız. Bu bütçe ile de beklentilerinizi tam olarak karşılayan bir cihaz bulmakta zorlanabilirsiniz.Eğer Samsung, Honor, Realme vs benzeri bilindik markalara değil de, daha adı sanı duyulmamış bir Çinli markaya yönelirseniz beklentilerinizi karşılayan bir telefon bulabilirsiniz gibi geldi bana.

güncel

geçen hafta kendi evimizi sattık. Satın alan gençler konut kredisiyle aldı 1.3m kısmını kredi çektiler. Banka Akbank

geçtiğimiz ekimde iş bankasından kullandık

Yarim saat siziyorum koltukta sonra fisek gibi oluyorum

Gün içerisinde mental olarak çok stres yaşıyorsunuz demek ki kafayı resetleme yönteminizi bulmanız lazım. Bu herkes için farklıdır. Eve gelince 10 dk meditasyon deneyebilirsiniz belki ben eve gelip kahve içince rahatlıyorum mesela ama eskiden stresliyken bu süre uzun sürüyordu çünkü zihinsel yük ile alakalı. Coping skills deniyor deneme yanılma kendi yönteminizi bulmanız lazım kolay gelsin

ben boş beleş işlerle uğraşıyorum. magazin mesela. twetterd birbiriyle laf dalaşına girenler vs. 1 saatimi alıyor.

Titanic +1
Yani bu aslında kişiye bağlı. Misal ben twtich/youtube anlamsiz şeyler izliyorum biraz dizi falan izleyemem çünkü bir şey anlamaya çalışmak istemiyorum.
Meditasyon deneyebilirsiniz.
Yürümek güzel fikir.

Her zaman mı böyle? Bazen ne yaparsanız yapın dönemsel olarak yorgun hissedebiliyorsunuz. Hayat hiçbir zaman stabil değil. Böyle durumların yaşanması normal, siz de bu his geçene kadar uğraşacak yeni bir şeyler bulun, ilginizi çeken bir şeyle meşgul olmaya çalışın. Yaşadığınız histen kurtulamazsınız ama süreci atlatana kadar yardımcı olur.

Eğer az uyumaya başladıysanız toparlanana kadar daha erken yatın, eğer beslenme düzeniniz aksadıysa geri düzene oturtun. Bunlar çok etkili oluyor genelde.

@akhanaten
Çoğu zaman böyle. Yoğunluğun fazla olduğu günlerde daha fazla hissettiriyor.

Spora gidiyorum ama düzenli gidemiyorum.
Gece sık uyanmaya başladım belki ondan da kötü hissediyor olabilirim.

Ben yemek yapıyorum ya da evden dısarı atıyorum hemen kendimi iyi geliyor.

Ben bir ara uyku problemi yaşıyordum. Gece terörü, epilepsi benzeri nöbetler, sık uyanma, kalitesiz uyku vardı. Gün içerisinde yaptıklarıma da yansıyordu. Sonra nöroloji uykuma yardımcı olacak antidepresan tarzı bi hap verdi. Yeniden doğmuş gibi oldum ve gün içinde konsantrasyonum arttı. İş öncesinde ve sonrasında başka şeyler yapmaya enerjim geldi. Tek sorunum uykuymuş.

O yüzden, belki de doktor tavsiyesiyle uykuya yardımcı olacak bir şeyler almanız, nörologla konuşmanız artı olabilir

Dinamik kırışıklıkların kremle çözümü olmaz. Daha fazla derinleşmeden botok yaptırmanızı önerebilirim. O da kalıcı çözüm değil fakat günümüzdeki en etkili işlem. Düzenli olarak 4-6 ayda bir yaptırabilirsiniz.

soruna cevap değil ama,
- kiloluysan kilo ver
- yüzüstü uyuma
- kaşlarını çatmamaya çalış.

Hayir yaramaz. Yukaridaki oneriler makul.

Apple Watch android cihazlarla çalışmaz zaten.

Garmin, Fitbit ya da Huawei watch olabilir. Tüm Bluetooth’lu saatler iPhone ile çalışır (tüm özellikleri desteklemese de). Hemen tüm akıllı saatlerle istediklerinizi yapabilirsiniz yalnız temassız ödeme için saatte nfc olmalı ve bankanızın uygulaması saatte de çalışabiliyor olmalı (bundan çok emin değilim, Apple Watch ve Apple Pay gibi çalışmıyor olabilir). Google pay Türkiye’de olmadığı için banka uygulaması üstünden ödeme yapabiliyor olmanız lazım.

Samsung Watch 4 kullanıyorum ve sanırım pili en kötü seri bu, Android olmasından mütevellit uygulama çalıştırmada vb. sorunu yok; Spotify var, açıkçası Shazam denemedim ama vardır herhalde, olmaması için bir sebep gelmiyor aklıma. Keza NFC ile ödeme de var.
iPhone ile uyum konusu sıkıntılı ancak onun Samsung ile alakası yok, Apple kendi üretmediği cihazlara her halukarda kısıtlı erişim verdiği için hiçbir Android saat iPhone'da Apple kadar iyi deneyim yaşatamıyor.

Pil konusunda 6 iyimiş sanıyorum bir de yeni gelecek 7. neslin iyi olacağı söyleniyor. Ama mucize beklememek lazım. Aktif kullanılacaksa (Spor vb. gibi özellikle) muhtemelen taş çatlasın 36 saatte bir şarj etmek gerekecektir; iki günü çıkartması zor. Ben her gün şarj ediyorum mesela.

enpara eur olabilir, onun da fazla masrafı yok. wise'dan tl çekersen veya eur banka hesabına gönderirsen kur veya komisyon farkı oluyor.

enpara eur en mantıklısı. kullandım hepsini.

Euro hesabinizin IBAN ve BIC bilgisini paylasirsaniz Swift yapabilirler.

Enpara Euro hesabina gelen paradan 45-50 lira gibi bir sey kesiyor, daha 1-2 ay once yaptim 1,5 euro gibi kusuratli bir sey kesti.

Utrecht ve deen haag’i gezin, van gogh museum’u gorun. Sinira yakin tatli sahil kasabalari var bi de.

Teşekkürler

Den Haag a ayriyeten gideceğim Amsterdam'dn bagimsiz olarak, Van goghu da çok önceden gezmistim.

10 euro altına hollanda'da yemek zor iş. mcdonalds menüleri bile 10 euroyu geçti sayılır.

gezi için utrecht olur, alışveriş istenirse roermond outlet center ve sonrası maastricht gezilebilir. tabi buna biraz süre lazım.

asian kitchen, albina. f/p bu 2 mekanı bulmuştum. albinayı çok beğendik. porsiyonlar büyüktü baya ama ikisi de 10e üstüydü. amsterdamda 10e civarına pek bişi görememiştim. broodje bert diye bi türk dükkanı var bi de. sandviç, kahvaltılık falan. orası da uygundu ve güzeldi, özellikle ekmekleri. lokaller takılıyordu baya

kuzey amsterdam tarafı ilginç gibi, oralara gidebilirsiniz. oradan bisiklet kiralayıp zaanse schansa gidilebilir. çok keyifli bi yol

Zaanse Schans'a gidip yel değirmenlerini görün. Girişi ücretsiz. Müze kısmı ücretli ama gerek yok. Bazı değirmenlerin içine girebiliyorsunuz. Giriş ücreti 5 euro falandı. Birinde kereste üretiyorlar eski usül rüzgar gücüyle, ona şahit oluyorsunuz, birinde un üretiliyor vs. Zandam'da yer alıyor. Amsterdam merkez otobüs durağından otobüs kalkıyor.

Tekrar Amsterdam ana durağa gelip Volendam sahil kasabasına gidebilirsiniz yine otobüsle. Balıkçı kasabası. Zandam'dan direkt otobüs yok, mecbur Amsterdam merkeze gelmek zorundasın.

Bu iki yere bak google mapsten aklına yatarsa git. Aynı gün iki yere de gidilir ve Amsterdam'a yakın sayılır.

Utretch de güzel. Orda da Kasteel de Haar'a git. Güzel bir kale.Otobüsle 2 vesaitle gidiliyor ve inince 1.5 km yürünüyor. Amsterdam'dan günübirlik gezmeye gelenler vardı düşün yani.

3 saatlik mesafede günübirlik Belçika Bruge turu yapılabilir ama sabah erken trene binmen lazım. Günübirlik gezilir Bruge ve küçük bir yer zaten.

Cesario ya katılıyorum.
Amsterdama yakın yerler önerebilirim, max. yarım saat uzaklıkta.
Yel Değirmeni görmek istersen Zaanse Schans.
Limanda rengarenk ahşap evler görmek istersen Volendam.

Merkezde Kanal turu yapılabilir, kanal müzesi ziyaret edilebilir.(Anne Frank House ın önünde uygun fiyatlı güzel vardı)

Yemek olarak en uygun burger king gibi duruyor. Birkaç euro fazla verip Argentinian Steak de yiyebilirsiniz.

Çok teşekkürler inanılmaz yol gösterici oldu, zaten 2.5 günüm olacak, burada yazılı yerleri anca gezerim.

Fark normal kuyumcuyla,
Bugün kuyumcuda gram içimn 2570 tl dediler

@spacevan: nerden almak lazım hocam? makas nerede az?

normal. fiziksel altın ihtiyacın yoksa bankaların fx platformları en mantıklısı

bana fiyat normal geldi.

bir dahaki sefere istanbuldaysan harem altın ankaradaysan altın kaynak mobil uygulamarından fiyat kontrol edip öyle alabilirsiniz. kuyumcuların çoğu bunlara bakıp fiyat veriyor.

Diğer şehirlerdeysen de harem altın

alabiliyosan fiziki hocam kesinlikle, biriktirmiş olursun. Al sat içöin ise bankalarda saçma sapan makas var önermem onun yerine binance dan işlem yapın

Trade için fiziki altın alınmaz. Trade'de sadece kuyumcuyu kazandırır. Uzun vade için ya da güvence içinse alınabilir. O zaman da makasa pek bakılmaz.

Yine de bulunduğunuz şehirdeki kuyumcular çarşısına gitmeniz, gitmeden önce fiyatlardan haberdar olmanız, çarşılarda genelde mevcut olan ekranlardan fiyat tespit edip o fiyat üzerinden de mutlaka pazarlık etmeniz uygun olur.

Trade için altın düşünüyorsanız Borsada ALTINS1 kodlu altın sertifikası veya Tefas fonlarından Kuveyt Türk'ün KZL kodlu altın fonu almak uygun bir davranış olur.

alamıyorlar

150 euro üstü için geçerli.
150 euro altı sipariş verebilirsin.

bir not: o düşündüğün noterden vekaletname olmayabilir. 5-6 yıl önce bir arkadaşımın başına gelmişti, UPS e-mail ile standart bi belge gönderip "şu değerde şu içerikte kargomun gümrük işlemlerini benim adıma yapma yetkisini veriyorum" gibi bi metin olan belgeyi imzala geri gönder demişlerdi. Gönderince 2-3 güne kargosu eline ulaşmıştı.

konsolosluk oteli arıyor randevu teyiti için diye duydum bookingden de yapsanız, bookingden yapın bence erken ödeyebilirsiniz oradan.

@jülsezar
kapı vizesinden bahsediyorum hocam onda da mı oteli arıyorlar?

ben normal vize için duymuştum, kapıda vizede sanmıyorum

Camın olduğu yatağa (adı her neyse) su tahliye delikleri açılması gerekiyor.
Elinden iş gelir ve matkabın varsa youtube^da bi milyon video bulursun.
Uğraşamam diyorsan pimapenci çağır, yarım saatte halleder.

@dissendium
Çift cam içinden bahsedilmiyor.

Galiba sorumu eksik sordum. Cama dokununca elime ıslaklık gelmiyor. Sanki camın içinde oluşmuş gibi. Umarım ifade edebilmisimdir

O zaman @dissendium haklı.

Yine de tek cam mı, çift cam mı olduğundan emin olun.

burayi kullanabilirsin yas, lokasyion tarih nedir

biraz bakmıştım, sanırım bekâr (veya dul)

geçenlerde trt2de kendisiyle yapılan mülâkât yayınlandı.

O mülakatı ben de dinlemiştim ama satır aralarında bile medeni durumuna dair bir bilgi duyamadım. (Belki de kaçırdım)

ben olsam ikisi için de Yeni başvuru açardım internetten. Gittiginizde orada sorun olursa hop ikinci başvuru ile yaparsiniz.

France visa sitesinde ikinci başvuru formunu yapabiliyordunuz diye hatırlıyorum ben.

Yeni randevu almayin tabi.

Yani dışardan kolaylıkla anlaşılyor mu sormak istediğim buydu

japonsa alinir.

Saate 5bin TL verebilecek durumunuz varsa replika kullanmak yerine başka bir markaya gitmenizi tavsiye ederim. Kimse farketmese siz bileceksiniz Rolex olmadığını.

5 bin liraya güzel saatler var, ben replika saat tavsiye etmem. Orijinali değil ki takınca "vuuuu" diyeyim, sahte olduğunu bileceğim sonuçta :(( Sırf o yüzden almam mesela ben.

Şunları beğenmez misiniz mesela?

www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr

Çakma saati gerçeğine parası yetenler ama ortamda onu taşıyacak olan zenginler alır. Çoğunda gerçeği de vardır zaten. Koleksiyon yaparlar. O kadar emin takarlar ki kimse onun gerçek olup olmadığını sorgulamaz bile “vay abim yeni Rolex yapmışız” derler.

Bu postunuzdan anladığım gerçek rolexiniz yok aslında Rolex takacak kadar zengin de değilsiniz. Bunu bilenler sizin o kolunuzdakini görünce sahte olduğunu anlayacak zaten dikkatli bakmalarına gerek yok. Yani kolda Rolex altta mavi kot olmaz ya da kolda Rolex altta golf de olmaz. Zorlamayın bütçenize uygun gerçek güzel bi saat alın.

Mcfly + 1

Çakma saat, çanta vs hepsi inanılmaz ucuz duruyor ya; gerçek Rolex'in olmadığı da belli oluyor zaten çünkü orijinal Rolex çok rahat ulaşılabilir bir şey değil mağazaya gittiğinizde bile eğer referansınız ya da satın alma geçmişi yoksa elimizde yok mırın kırın ediyorlar kesinlikle herkese satmıyorlar. Ünlülerin bile çoğu çakma takıyor, replikaya verilen para gerçekten değmez bence orijinal ama bütçeye uygun herhangi bir saat çok daha iyi durur.

Bi adam vardi youtube'da baya gezip inceliyordu bu replika pazarini ve basarisiz oldugunu soyluyordu.

baktim orta halli bir submariner 250-260bin tl civari gibi.
yine orta halli bir golf 1.5milyon olmus.

golf'e binen, kot giyen neden rolex takamiyor anlamis degilim.
rolex giris seviyesi luks denebilecek bir saat, bu kadar abartmaya gerek yok.

Mevzu Nautilus falan olsa hadi neyse de..

5bin liralık çakma rolex anlaşılır. Sağda solda görüyorum, kolunda rolex var ama pilli (quartz). Saniye ibresi tak tak vuruyor. Casio tak çok çok daha iyi.

Cooperr,

Saat piyasasına hakim olmadığın o kadar bellli ki :) Sence bi saate 250k lira verecek insan golfe biner mi ? Ya da sence o saate 250k verecek insanın sence koleksiyonu sadece o saat midir ?

Golften inen bi insanın kolunda Rolex görsem çakma derim orijinal olsa da çakma derim.

Rolex'in parasından ziyade referans olmadan ya da satın alma geçmişi olmadan doğrudan kesinlikle satmıyorlar, para meselesi değil yani bu, öyle içeri girip mağazadan alayım derseniz gidin deneyin elimizde yok derler arkadaşımın başına geldi bu olay. Referans ile ilerliyor bu işler, 2.el piyasasının güvenilir olduğunu düşünmüyorum orijinal Rolex bulması paradan ziyade network meselesi.

Mesela fake birkin piyasası da çok hareketli böyle kaotik magazinel şeyleri takip etmeyi sevdiğim için biraz araştırmıştım asfdsa. Yerli yabancı inflular ünlüler filan full fake takıyor gerçeğine ulaşması inanılmaz maddi manevi uzun süreç. Gerçek koleksiyonerler de zaten ABD gayrimenkul zenginleri ve yatları jetleri olan tayfa. Yani sosyal statü olarak kıyaslanması için örnek olarak yazdım bunu. Para olarak ulaşılmaz değil ama satmıyorlar inanmayan gitsin denesin :D

ben cooper'a katiliyorum, rolex aman aman ulasilamaz bir marka degil. hatta luks klasmaninda neredeyse en ulasilabilir saat. insanlar asgari ucretle calisip maasinin 5-6 katini degeri her gun dusecek telefonlara oduyorlar.

soruya gelecek olursak cakmadan cakmaya fark var gormeden bir sey demek zor olur, ama universitede porsche binen arkadasimin t-shirt'unden ayakkabisina her sey cakmaydi kimsenin bir sey anladigi yoktu. yani zaten hali hazirda zengin imajiniz varsa sazanlara yedirirsiniz anlamazlar bir sey.

orijinal rolexi olup metrobuse binen arkadaşlarım var ama genel itibariyle bu kişi bunu alabilir havasu varsa rolex al yoksa rokex falan çakma olduğu anlaşılır.

bence de 5 bin tl'ye çakma saat yerine gerçek bir otomatik alınabilir

rolex fiyati sorup "kusura bakmayin referanssiz bilgi vermiyoruz" falan gibi bir tavirla hic karsilasmadim.

soyle bir dusundum de cevremde kolunda surekli rolex olan 3-5 kisi var.
bunlardan ikisinin arabasi yok, taksi/uber ile geziyorlar.
birinin volvosu var ama cok zengin falan diyemem, maasina kadar biliyorum adamin.
alayi orta direk niyazi.

rolex giris seviyesi ulasilabilir bir saat..
turkiye'de 1.5milyon bastirip golf alan birisi rahatlikla gidip bir submariner alir takar, abartmayiniz..

fiyat bilgisi sormaktan bahsetmedim ben "öyle içeri girip mağazadan alayım derseniz gidin deneyin elimizde yok derler" diyerek satın alma anından bahsediyorum. Tutup da alenen sizi tanımıyoruz diyecek halleri yok; arkadaşımın bizzat başına geldi bu olay söylenti şeklinde ifade etmiyorum ben. paranın ulaşılmaz olmadığını da söylemiyorum ya da pahalı da demedim, inanmayan direkt mağazaya gitsin ''almayı'' denesin çok ucuz ve ulaşılabilirse. Herkesin arkadaşının rolex saati var maşallah orijinal olduklarına da fatura görmeden inanmam şahsen çünkü %85'i sahtedir kesin öyle söyleyeyim.


en basit örneğinden sözlükteki başlığında bile yazıyor bakın:,
-----------spoiler--------------
üst edit: rhodıum zorlu center rolex mağazasını da aradım. tek bir tane bile stok yok! ayrıca bu mesele rolex meselesi değil. bugün konu bu olur, yarin dom perignon sampanya veya cartier ürünleri. bana gore piyasasi olan her sey yatirim aracıdır...

eksisozluk.com

ben bu yazılanlara katılmıyorum sadece stok yok kısmı efsane değil...



mesela başka entry:
eksisozluk.com

bu yazar 2 tane daha başka entrysinde butik(?) ten aldığını söylüyor ki butik kısmı muhtemelen 2.el satıcısı olabilir detaylı incelemedim, ama ilk entryde uzun uzun ne kadar zor ulaştığını anlatmış

butik kısmı hala bana şüpheli geliyor mağaza mı tam anlamadım

kısadan özet; ''orijinal rolex ulaşılması zor bir saattir takanların çoğu da bu yüzden sahte takıyordur zaten o yüzden çakma olduğu belli oluyor hiç kasmayın bence kötü durur'' anlamında ben bunları yazdım


@cooperr biraz daha rolex almanın kolay olduğunu iddia edersen senin de replika rolexin olduğuna inanmak zorunda kalacağım kusura bakma :D

mesela şu yazar sıra beklememiş çünkü öncesinde bir sürü saat almış (bunu konuy hakkındaki sohbete ithafen genel olarak eklemek istedim) :D:D

eksisozluk.com

-----spoiler-------------

sanıldığı kadar zor bir iş değildir. bilmeden sahtesini almak istemiyorsanız yetkili butikten almalısınız. bilerek sahtesini alıyorsanız, size verecek bir tavsiyem yok.

nasıl alınacağı konusunu rolex başlığına daha önce yazdım.

bakın, aşağıdaki mesajlar rolex butiklerimden biriyle aramda daha dün geçti:

birinci bölüm: burada satıcı daha önce ondan aldığım cartier ile ilgili bir sıkıntım olup olmadığını soruyor. ben de fırsattan istifade cartier sonrası bana sattığı siyah kadranlı beyaz altın dj 41 için teşekkür ediyorum. dahası, bundan bir de grand seiko almıştım. nefis bir parça. bir tane daha almak istediğimi yazdıktan sonra bir de gmt master ii almak istediğimi yazıyorum.

ikinci bölüm: burada satıcı direk hangi rengi tercih ettiğimi soruyor :) bakın, yıllarca bekleme muhabbeti filan yok. kırmızı mı istersin, siyah mı diyor. mavisi aynı zaten. bu arada, başka bir butikten daha gmt master ii bekliyorum. belki ikisinden de farklı renklerini alırım. bunları 1-2 ay içinde alabileceğimi düşünüyorum.

bu işler tam olarak böyle çalışıyor.bedavaya saat yok. biraz para harcamanız lazım. neyse ki benim butikler zaten çok sevdiğim grand seiko, cartier filan satıyorlar. özellikle grand seiko inanılmaz. günlük taktığım saat… çok ilgi çekiyor. ama bir yandan da rolex almama yardımcı oluyor.

@ titanic

Hocam senin arkadasini tanimiyoruz, bir kisi kapidan geri cevrildi diye bunu anayasaya mi yazdiralim? Benim tanidiklarin saatleri orjinal, adam sahteyse sahte der zaten, neden utansin? Hepsi senelerdir tanidigim adamlar, ikisi 50 yasina merdiven dayamis.

Bende ne sahte ne de gercek bir rolex var, 10 yasinda audi ile gezdigim icin vermediler, once git arabani yenile fakfakir halinle bu islere bulasma dediler yolladilar. :)

@cooper evet arkadaşım kısmı havada kalıyor çok haklısın o yüzden sözlükteki entryleri ekledim bak kaç senedir insanlar yazmış. Yani amacım diretmek ya da illa benim dediğim doğru demek değil ama gerçekten de bu işin piyasası bu :D

papara ya göz atabilirsiniz.

verilmiş olanları araya geçirseniz olmuyor mu anlamadım?

netflix spotify otomatik ödeme talimatı değil.
fatura falan olmalı.

Yok netflix tarzi aylik duzenli odeyebilecegim ve talimat verebilcegim bi sey var mi diye sordum.

Izgara tavuk, hindi, et
Sebze ve yesillikleri onden karbonatli suda bekletip dolapta hazir tutuyorum.
Bakliyatlari haslayip buzlukta tutuyorum. Cikinca 3 dk sicak suda bekletiyorum yetiyor.

En pratik sekilde boyle benim rutinim.

Kuru fasulye, nohut, mercimek vs. gibi bakliyatları haşlayıp küçük porsiyonlar halinde buzluğa koy. Sabah işe gitmeden çıkar buzu çözülsün eve gelince yeşillik doğrayıp içine koy salatan hazır. Yeşillikleri de ben önceden yıkıyorum havlu kağıda sarıp saklama kabına koyuyorum o da hazır oluyor. İzin gününde birkaç çeşit pratik yemekler yapıp buzluğa koyabilirsin.

Fırının varsa fırın poşeti al. Soğanı dörde böl, at içine,bir patatesi soyup parçala, onu da at içine, iki de tavuk butu koy, kemikli olur kemiksiz olur. Tuz bağarat koy içine, ağzını bağla, Torbayı bir iki del. At fırına. 180 derece 40 dakika.

haftasonu pilav, ızgara tavuk, buharda haşlama brokoli/karnıbahar yapıp buzdolabına veya porsiyon porsiyon ayırıp buzluğa koyuyorum. haşlanmış nohut da ekliyorum bazen.

çıkar, mikrodalgada ısıt, ye. isteğe bağlı olarak önüne bir çorba, yanına yoğurt.

şimdi yapmıyorum ama bir ara bir haftalık salata yapıp dolaba koyuyordum. cam kavanoza alttan üste doğru mor soğan, kırmızı lahana, havuç, marul (hepsi doğranmış, yıkanmış - kurutulmuş) koyup kapağı sıkıcı kapat. başka bir küçük kavanoza sıkılmış limon ve zeytinyağı koy. hepsini buzdolabına koy. yiyeceğin zaman dolaptan birer kavanoz çıkarıp hepsini bir kaba dök, tuzunu ekle karıştır, 2 dakikada hazır salata.

kalp ve tansiyon sorununuz yoksa if diyetini önerebilirilim. aralıklı oruç olarak internette aratabilirsiniz.

eve çok geç gelmiyorsanız ve ekstra bir sağlık probleminiz yoksa, akşamları gelince bol bol salata yiyin. yanına da bazen nohut - fasulye gibi bazı bakliyatlar, ya da tavuk - balık - kırmızı et yiyebilirsiniz. ama bol bol salata

günlük protein ihtiyacınızı mutlaka öğrenin. ben diyetkolik uygulamasını kullanıyorum günlük kaç kalori aldım makrolarımı mutlaka takip ederim. her öğün için tüketmeyi sevdiğiniz proteinleri( yumurta-tavuk hindi -balık-kırmızı et öz.) haftalık planladığınızda işler kolaylaşıyor. ben pratik tarifleri yaparım genelde mesela light ton balık bol ekşili sos yanına sadece patates salatası ya da tavuk haşlarım bol ekşili marul salatasıyla tüketirim lif ve protein bol olduğunda zaten yanına çok karbonhidrat tüketme ihtiyacı hissetmezsiniz
makrolarınıza odaklandığınızda da sadeleşip yemek olayını işkenceden çıkarırsınız. ben fitness da uzun süredir yaptığım için günlük makro takibinin çok faydasını gördüm üç yılda epey yol kat ettim stres başta oluyor çok normal ama kendinizi biraz zorlarsanız düzene kavuşacaksınız emin olun:)

Salıncaklar değişecek, üstünde rotille gelir, yaklaşık 4k parça fiyatı + işçilik yazarlar.

cumhurriyet

Aret’in yeri derdim ben

Akın Balık Karaköy

Yukarıdaki yerlerin hiçbiri kaliteli değil maalesef.

Yanlışlıkla submit etmişim. Eleos iyidir o konuda.

beyoglundan tunelle karakoy'e inin, tunelin cikisina 10dk yurume mesafesinde tarihi karakoy balıkcısı var.

eger ortam, manzara, tabak canak vs cok onemli degilse, lezzet ve balik kalitesi olarak bircok luks restauranta tur bindirir. Balik corbasi cok iyidir, bir de kagitta levrek..

sakin bir zamanda gidip oranin yonetici, patronunu bul. urdunlulerin senin patronun oldugunu olayi anlamak icin gonderdiklerini soyle. baktin kafana yatmiyor hic muhattap olmadan, kusura bakma hocam avukata bu sekilde anlatmam gerekiyor muhtemelen dava acarlar diye zarf at.

polisle beraber gitmediğiniz taktirde sıkıntı yaşayabilirsiniz.

Bu tür mekanların gözünü korkutmak pek mümkün değil diye düşünüyorum. Başınıza bela alma ihtimaliniz daha yüksek hatta. Fiş fatura yoksa ne yiyip içtiklerini de pek ispat edemezler. Ufaktan bi yoklayın ama ters yaparlarsa arkadaşınız bir bardak soğuk su içsin.

adamlar bunu ne ilk ne son yapıyordur

mustafakesekci +1

fiş vermişler mi ? direkt 15k mı demişler. ne yediklerinin ne ödediklerinin ispatı ve menünün ispatı olması lazım.

siz gidince size fiyatları 3le çarpılmış menü getirirse kusura bakma deyip dönmek zorunda kalırsınız.

özetle gitmeye değmez bence.

edit: sipariş vermeden önce fiyatları görmüşler mi ?

Ya siktir ya dayak yemeniz çok olası.

Polise/maliyeye şikayette bulunun tek gitmeyin bence.

yukarıdakiler +1
adamlar ne ilk ne son yapıyor ve sizden önce defalarca bu olayı yaşamışlardır. ispatı imkansıza yakın bir olay bu kanunen haksız duruma düşebilirsiniz. en iyi ihtimal oradan kovulursunuz daha kötüsü fena dayak yersiniz.

mekan 10bin lira ekstra hesap geçirmeyi kafaya koymuş. büyük ihtimalle hesabın alındığı anda kavga çıkması halinde müdahale edecek 3-4 tane iri arkadaş hazır bekliyordur kavgaya girmek için.

sizin iki lafınızdan mı korkacak? biraz yükselseniz bile 3-4 kişi müdahale edecektir. bir 10bin de siz ödersiniz.

gecerlidir

o tarihe kadar harç tutarı değişmezse geçerli. bu arada havaalanlarında otomatlar var, birkaç saniye içerisinde nakit veya kartla oradan çıkış pulu alınabiliyor. sonraki seyahatleriniz için aklınızda olsun.

migrostaki foreverplus gayet iyi. migros adına üretilen bir ürün zaten... eski kipa piller ile aynı. ve orbus ile aynı ürün sadece farklı marka. yıllardır hep kipa-orbus ve foreverplus kullandım ben.

normal fiyatı bile uygun, arada pillerde 40% mı ne indirim yapıyor migros. kampanya bekleyebilecek durumdaysan takipte kal.

www.migros.com.tr


sözlük başlığında aktı diyen olmuş ama ben daha kipa döneminden beri bu pilleri kullanıyorum, yüzlercesini kullanmışımdır akan olmadı. bilemiyorum... memnunum. tam tersi akma yapan duracell pillerle karşılaştım :D indirimle 12'liyi 42 lira civarına alabiliyorsun zamlanmadan tekrar kampanya gelirse ^^

aylar yıllar önce internette birisi AA pil testi yapmıştı. Duracell vs bir dolu marka ile bim'de satılan powerB marka pil vardı. performansları çok yakın olmasına rağmen, bim'deki pillerin fiyatı kat kat düşüktü. o günden beri sadece bim'den alırım pillerimi.

Evet o incelemeyi hatırlıyorum ama o diğer piller de yine alkalin pildi. O yüzden marka çok da fark etmiyordu. Duracell yerine bim pili alıyorduk. Şimdi bakıyorum üzerlerinde alkalin yazmıyor artık.

Ama migrostaki uygunmuş ben şunu bulmuştum, bundan daha uygun.
www.akakce.com

Hatta çinko karbon pillerden bile uygun ilginç. Şimdilik listenin üst sırasına koydum teşekkürler.

pilburada mağazalarından alabilirsin toplu alırsan indirim olur

Şarjlı pil kullanılamayacak bir alet vs. mi kullanıyorsun?

Sağlam bir şarjlı pil/şarj cihazı kombosu ile de ilerleyebilirsin.

Bu kadar pili aynı anda kullanmayacaksan çok almanın çok bir esprisi olmayabilir bekledikçe az da olsa eskiyorlar malum.

evdeki koridoru aydınlatan sensörlü lambalar, oyun kollarım falan sürekli pil istiyor.

şarjlı piller, pil masrafı + şarj aleti masrafı + harcanan elektrik düşünüldüğünde daha mı avantajlı oluyor, hesabını yapmadım.

çok önceden kullanıyordum ama yedekli ilerlemek lazım o da hem maliyeti artırıyor hem de bazen takmayı unutuyorum oturup dolmasını bekliyorsun falan rezillik.

o yüzden en güzeli kullan at demiştim. onları da biriktiriyorum geri dönüşüme vermek için.

böyle bir paylaşım ayarı bulunmuyor.

düğmeniz içinde ışık olan düğmelerden ise zamanla ledlerde problem çıkarabiliyor.

led şeritten gelen kablolardan kırmızı olan v+ siyah olan v- girişine bağlanacak. doğru görünüyor.

diğer tarafa ise faz ve nötr bağlamanız gerekiyor. yalnız nötr tarafında 2 kablo var başka bir yerin dönüşünü de led trafosu üstünden mi yapmanız gerekiyor?


sizdeki mevcut kablo renklerini yok sayarak bağlantıların nasıl olacağından bahsedeyim. led kutusu dediğiniz led trafolarına faz ve nötr bağlamanız gerekiyor. bu tesisatınızdan gelen kablodur genelde kırmızı faz mavi nötr olarak kullanılır. L girişine faz N girişine nötr bağlanır. Alternatif akım olduğu için L veya N işaretine takmanız önemli değildir. şerit ledlerin kabloları ise kırmızı ve siyah renktedir. Doğru akım olduğu için yeri önemlidir ve kırmızılar V+ siyahlar V- olarak bağlanır.

Vavien bağlantılarda nötler özellikle led trafoları üzerinden bağlandıysa duruma göre bir yerden elektrik dönüş yapıyor olabilir. bundan dolayı zamanla trafoları bozar.

teşekkürler öncelikle içinde ışık olan düğmeler değil eski tip normal düğmelerden var, anlatımınıza göre kablo bağlantıları doğru gözüküyor, 2 kablo olan kısım ara kablo uzatılmış belirli bir uzunluk sonrası lambalar kısık yandığı için sanıyorum ki o kablo

galiba volt olayını yanlış hesaplamış olabilirler internette hep led uzunluğuna göre volt ve amper içeren trafolar alınması gerektiği söylüyorlar 12 v 12 amper bu trafolar galiba az geldiği için bozdu, daha yüksek bir trafo almam gerekiyor sanırım ledler en az 15m vardır

3 çipli ledler yaklaşık olarak 1 metrede 1.2 amper güç çekerler. ama çalıştığı voltaj sabittir ve genelde 12 volt olanlar kullanılıyor. 15 metre led için size minimum 18 amper trafo gerekir. trafonun her zaman biraz daha yüksek değerde amper gücüne sahip olması sistemin daha sağlıklı çalışmasını sağlar. 12v 20a bir trafo işinizi görecektir.

belirli bir yerden sonra ışığın azalması trafonun gücünü kaybettiğinden dolayı oluyor. ilk kullanımlarda trafo gücü 12 amper olsa bile kendisini zorlayarak 18 amper gücü sağlar ama zamanla içindeki parçalar bozulmaya uğrar ve en sonunda da çalışmayı keser.

inoled 2125 led trafosunu kullanabilirsiniz.

Bazı bitkiler topraktan siyanür alır. Elma ve pirinç bu bitkilerdendir. Elma, siyanürü çekirdeğinde depolar.

Pirinci sadece yıkamak değil birkaç saat ılık suda bekletmek doğru bir davranış olacaktır.

her pirinci yıkamak gerekir. mercimeği de. bulguru da.

ne pirinci ne bulguru yıkarım yaparken. yıllardır ölmediiğime göre çok da bir problem olmasa gerek.

Pirinci yıkamanın esas sebebi nişastasından kurtarmak. Eğer yıkamazsanız hem çok kolay lapalanır hem de tadına etki eder. Örneğin japon mutfağında genelde pirincin kolay yapışması önemli oluyor, onun için öyle uzun uzun yıkanmıyor. Tadı da sizin kendi zevkiniz nişastalı severseniz yıkamayın.

Cream of rice nasıl oluyor bilmiyorum, tarifte yazdığı gibi yapın. Pirinci zaten lapa haline getirecekseniz yıkayıp yıkamamak çok da önemli olmaz ama tadını etkileyebilir.

Bir de pestisit olmasa bile en azından bir tozunu almak için dahi olsa soğuk sudan geçirmek faydalı. Neticede tarımsal ürün. Üretim sürecinde girdiği çıktığı yerlere güven olmaz.

pirinci yıkamazsan şekeri kilo aldırır. yıkanman şart.

her pirinci yikamak sart.

Pirincin geldiği tırı/kamyonu, beklediği depoyu, paketleme sırasını vs. düşünürsen yıkaman en hayırlısı.

bi tane gida muhendisi goruyorum instagram'da. paraboiling diye bir yontemi gosteriyor. pirinci yikamiyor ama suyla birkac dakika kaynatiyor. sonra suzup esas pilav yapma islemine geciyor.

yani anliyorum un yapacakmissiniz da, robotta un olur mu bilemedim. ogutucu lazim sanki ona. pirinc unu mu alsaniz :D

Geleneksel ve organik deyince ya Siyez ya da Karakılçık unlarına bakacaksınız. Onların da ne kadar üretimi var ki bu miktarda satışı oluyor kısmına hiç akıl erdiremedim ben. Ayrıca onlara da kullanılan ilaç ve gübrelerden sonra ne denli organik kalabildikleri de ayrı bir inceleme konusu olmalı diye düşünüyorum.

Tarayıcının bu husustaki ayarlarına bakın veya
Farklı tarayıcı deneyin.

Büyük baştankara

Birdnet diye bir telefon uygulaması var, bir nevi kuş shazam'ı ötüşünü kaydedip kuşun cinsini buluyor

play.google.com

Böyle şeylere merağı olanların hoşuna gider

değer verdiğim eski sevgilim olmasa ölsün bitsin departmanı tam :)

hot destking aradığınız yanıtmış.

www.eksiduyuru.com

bence "ya ben bugun de surada oturayim" deme istegi daha ilkokul vari bir sey.
eski calistigim ofiste de oturma duzeni vardi, ekiplere ve insanlarin kimlerle etkilesimde olmasi isteniyorsa ona gore belirleniyordu.

turkiye'nin en kurumsal denebilecek sirketinde calismistim. orda bile oturmak istedigimiz yeri secebiliyorduk (bi kere secince sonra degistirmek cok zor tabi baska bos yer olmadikca :) ) yoneticinin oturulacak yerleri kendisi secmesi ilgincmis. bolge belirlendikten sonra isteyen istedigi yeri secebilmeli ( herkes her gun gitmiyosa hot desk daha mantikli tabi)

Hayatımda gormedim duymadım böyle bir şey.

İki ihtimal var;

1.Kişiliği oturmamış, egolarını iş yerinde tatmin eden yönetici modeli
2.Ben oraya oturacaktım, o niye oraya geçti de ben geçemedim diye dönen saçma sapan bir tartışmayı demir yumrukla susturan yönetici

Kankiyle oturmak dururken niye sürekli etkileşimde olmam gereken sevimsizin yanında oturayım ki.

Bana da çok saçma geldi.

yazdığınızdan sanki ayda 1 yönetici oturma düzeni yapıyor gibi demişsiniz ama her halükarda yöneticinin bunu yapması mantıksız zaten.

ancak niye bugün de şuraya oturayım diyeyim ki, yerim yurdum belli olsun

10küsür yıldır yönecilik yapıyorum. gerek oda oda kişi dağılımı olsun, gerek açık ofislerde masa dağılımı olsun yöneticinin müdahil olması gereken bir şeydir. neden?

1- doğrudan departman olmasa bile, birbirine yakın işler yapanların yan yana / yakın oturması daha iyidir. mekandaki ses düzeyini azaltır.

2- kişilerin birbirleri ile olan ilişkilerine göre yan yana ya da ayrı ayrı oturtmak daha doğru olabilir. bazen iki çok yakın arkadaş sürekli kaynatır, iş azalır. bazen de birbirinden nefret eden iki kişiyi yan yana oturtmamak gerekir.

tabii bunu söylerken, her masanın sadece ve sadece bir kişiye ait olduğu bir düzeni kastediyorum. bir masanın birden fazla kişi tarafından kullanıldığı düzenlerde hiç çalışmadım, bir şey diyemem.

yetersiz hissetmenin psikolojik sorunlarıyla boğuşuyor anladığım.
psikolog yardımıyla kullanmaması gerektiğini anlatmayı deneyin.

mahalleden bi tane bitirim velet ayarla. o çıkış yaparken atlasın önüne ayak yapsın. o korku ona yeter. bu mizansenin gerçeğini yaşamasından iyidir.

Babanız elinde kalan son kontrol hissini elinde tutmaya çalışıyor. Ömrü boyunca kendi kendine yetmiş, kendi işini kendi halletmiş bir insan için bunu bırakmak -haklı olarak- çok zor. Kendisini yetkin ve kontrolde hissettiği başka bir şey bulmanız lazım. Bir hobi gibi. Ayrıca sohbetlerinizde onun fikirlerine, bilgisine saygı duyduğunuzu, "onu kaale aldığınızı" hissettirmeye çalışın.

Bir de her yere arabayla gitmeye alışmış bir insanın taşıma alışkınlıklarını değiştirmesi de zor. Babanızın arabayla nerelere gittiğini tespit edin, ona kolay ve rahat alternatifler bulmaya çalışın (örneğin deniz kenarında oturuyorsanız vapurda çay keyfi yapmak gibi). Ücretsiz ulaşım kartı alın.

olay soğuduktan sonra kontrollü şekille arabayı bozun, çalışmıyor satalım diyebilirsiniz.

niye bu kadar uğraştınız anlamıyorum :)

arabanın önemli kusurlu bir parçasını çalıştırmayın :)

polis de cezayı yazıp ehliyeti elinden alsın.

bir trafik polisine durumu izah edip destek istemeniz yeterli.

Ufak tefek kaza hepimiz yapabiliyoruz. Ayrıca park ederken zorlanan birçok genç kişi biliyorum. Eğer babanız araç kullanabiliyorsa, bırakın kullansın. Benim babam 81 yaşında gayet güzel araç kullanabiliyor. Heyet raporu da varmış zaten. Arabayı altından alıp hayatını zorlaştırmayın bence.

Şahin alin parcalayincaya kadar sürsün.

niye adamı kandırasınız arabayı bozup ?

kaptan memo +1

eger refleksleri yavasladigi icin ya da agresiflestigi icin vs. baskalarinin yasamini tehdit ettigine inaniyorsaniz kesinlikle bir yolun bulunmasi gerektigine inaniyorum. MS hastasi uzaktan bir tanidigim senelerce araba kullandi ve yukarida bahsedildigi gibi tamamen, kontrol hissini elinde tutmakla ilgili bir kavga idi onunki. Empatik olarak anlayabiliyorum, ancak anlayisim burada bitiyor. Herkesin cani cok kiymetli, o kontrol hissi icin alternatifler bulunmasi lazim.

Lafını dinleyeceği bir aile/mahalle büyüğü özellikle bir olay (sürtme vb) üsküne nasihatte bulunabilir.
Arabanın çekilmesini sağlayacak bir kusuru ihbar edip trafikte yakalattırabilirsiniz

Yurtiçi bilet olduğunu ya da kimlikle seyahat edilebilen bir ülkeye gittiğinizi varsayarsak evet. Tabi bu arada yanınıza alamayacağınız boyutta bir valiziniz varsa onun için hala check-in bankosuna uğramanız lazım.

Erzurum Rize de Erzurum Artvin de büyük ölçüde kötü yollar. Eşit derecede kötü diyebilirim sanırım. Gece gitmemenizi öneririm.

Bu mevsimde Artvin yolu güzel olur. Şavşat’ı da Artvin merkzezini de Hopa’yı da görmüş olursunuz.

Rize’yi siktir edin. Hopa’da takılın. Ben de bu hafta ordayım, köyde misafir ederim hatta sizi :)

Erzurum - Bayburt arasındaki yol da manzara olarak fena değil aslında ama kışın güzel. Karlı manzaralı falan.

artvin'de bir olay yok. güzel olan yerler sahil şeridinde başlıyor. vaktiniz varsa yapın. tortum şelalesini falan görürsünüz.

bulgaristan şengene yeni dahil oldu o yüzden vizeyi yunanistan'dan alıp giriş çıkışı yunan üzerinden yapmakta fayda var. bulgardan kara giriş çıkışlarında vizenin giriş sayısı ve süresine göre transit vize gerekebilir. hatta tek girişli verirlerse balkan turu senin için direkt yalan olur zaten. fakat güncel durumda ilk olarak nereden randevu bulabileceğine bakmak lazım. nisan sonuna kadar yunanistan randevuları kilit.

karavanla hiç seyahat etmedim ama şu sıralar keyfi bir ret furyası var yunanistan başvurularında da. ben olsam karavanı karıştırmadan otel rezervasyonuyla başvuru yapardım. araç ruhsatı ve sahibinin pasaportunu başvuruda göstermen gerekiyor. yeşil pasaportlu biriyle seyahat etmek de başvuru için bir artı sağlayabilir.

Kedi var köpek hiç yok.

Santorini
Kos
Sakız

yeni rodostan geldim. köpek yok kedi var.

kedi cok var, kopek yok +1

kopek cok... kopek havlamasi olmadan bir gununuz gecmez. ama hepsi evlerde, otellerde

önceden alınmıştır onlar. ya da aileden gelmiştir.
evet azınlığa bakıp tüme varmaya çalışıyorsun.

6-7 sene önce 100 bin olan ev 3-4 milyon şu an öyle düşün.

tanıdık bir yerdeki çaycı çocuk (şimdi değil, eski kredi oranlarıyla), maaşının max limitiyle kredi çekip araba almıştı. maaştan 1 lira bile kalmayacak şekilde. benzin alamadığından evin önünde yattı araba aylarca. bu tip insanlar da var. herkes güvenli alanında dans etmiyor :D

millet aileden zengin. bizim üst kattaki çocuk metrobüs şöförü, altında t-roc var:) bu zenginlik bir tek bizi bulmamış.

Onlyfans yapıyor çoğu kişi. Traveler, gezgin tayfa falan çoğu onlyfanscı. Dedim geçen bir kıza gir bu olaya.. ooooo biz çoktan girdik ki dedi.

4 sene önce 500 bin olan araba şimdi 1-2 milyon 2. eli

önceden ya da aileden

önceden aile desteği ile o evi arabaları almak için ailenin çok zengin olmasına da gerek yoktu. ailen destek olur kredi çekersin vs

bir de ufaktan başlayıp 2 yıl sonra satıp daha iyisini alanlar da var kredi ile vs

Evlerin arabaların o kişilere ait olup olmadığını bilemeyiz.Komisyon karşılığı o platformu kullanıyor/kullandırıyor olabilirler.

1-) Bazı insanlara ailesi alıyor, veya miras ile kalıyor.

2-) Düşük faiz ortamında kredi çekip ev araba alanların 200-300 bine aldığı evler şimdi 3-4 milyon, 100 bine aldıkları arabalar da 1 milyon oldu.

Ev için Aileden kalan para kesinlikle. Bir de ailede şirket olan varsa çoğu şirket aracı oluyor satış için kendisi uğraşıp komisyon alıyor da olabilir. Paranın kimde olup kimde olmadığını asla tahmin edemezsin kendi işine bak, kendini geliştirip kazanmaya bak mümkünse kimseyle kıyaslamaya girme mutsuz olursun

Matematik hata yapmaz. Tabiki çalışarak alınmıyor onlar. Türkiye'de 1-2 sene çalışma ile iphone zor alınıyor.

Aileden para oluyor genelde. Yani yüzde 99 bir yerden para alıyor geri kalan yüzde 1 için de çok fikir yürütmeye gerek yok.

5 -6 sene önce Ankara’da yeni 1+1’ler 150bin₺ civarındaydı. 30bşn $ civarı yani. Ortamlara beyaz yaka maaşı 5-6 bin₺. 3-5 yıllık çalışan biri peşinatını biriktirip kalanını da kredi ile alabiliyordu. 7 -8 sene öncesinde de ortalama bir Ankara beyaz yaka maaşı ile kredili sıfır araç alınıyordu.
Bahsettiğiniz kişi genç olup bunları almaya yaşı yetmeyebilir ama ailesi, kardeşleri almıştır

ben kanlı canlı yürüyen örneğiyim bu işin.

kesinlikle çalışarak alamazsınız :) en azından o yaşlarda.

şöyle düşünün, borç-harç bir şekilde alıyorlar ve satıyorlar; oradan kar ediyorlar. para o şekilde kazanılıyor, yoksa sabit gelir/maaş ile çok zor

Tabi ki aileden gelen varlıklar. İşe yeni başlamış birisi nasıl konut alacak.

Bunun için işe başlamasına da gerek yok. Üniversitede iken çok arkadaşın arabası olurdu, alır-satarlardı..

kesinlikle ailedendir. bazı aileler var, yemez içmez çoluk çocuğuna ev araba gayrimenkul alır. çocuğu çalışmaya başladığında ya da evlendiğinde, kira ödemesin diye illa bir ev alır.

Dinle, gelecekteki zavallı damadın, Tanrı aşkına! Tek çocuğunuzu şımartmanız ve buna fırsatınız olması elbette harika ama her şeyin bir sınırı var. İstekler beyaz altındır. Keşke birisi beyaz çikolata ya da beyaz krizantem vermiş olsaydı, o kadar çok sevinç olurdu ki! Bunu kıskançlıktan değil, bir kişinin kaprisleri sorgusuz sualsiz yerine getirilen bir tür krala dönüştürülemeyeceği için yazıyorum. Bahis oynamayı da severim; www.hayatnotlari.com adresinden iyi oranlar bulabilirsiniz.

sucuğa bi şey olmaz. dolap bozuldu mu noldu?

@mehmettheslim, bu saatte kapı çalabileceğim bir komşum yok

@jelly, bilmiyorum bozuldu mu ama hala iğrenç koktuğu için içine peynir filan konmaz. Ceset gibi kokuyor nalet şey.

felaket tellallığı yapmayayım ama ceset gibi kokuyorsa geri dönüşü olmayabilir.

bu saatte buz bulunmaz (balkon varsa balkona koyun) ama yarın falan komşu ya da buz alıp marketten öyle saklamak daha iyi olur

yakinlarda bakkal falan varsa durumu aciklayip birazda ödeme yapip birakabilirsiniz. Olmadi bi lokatayada sorulabilir.

Sigorta sebebiyle buzluktaki etler bozulmuştu ve gerçekten ceset gibi kokuyor. O koku çok zor çıkıyor. İyice havalandırın.
Buzlu kova içinde banyoya koyun. Vakumlu poşetleri açmayın, herşeyi vakumlu poşetle saklayın, hava ile temaz etmesin. böyle 3-5 gün idare edebilirsiniz.

ben vakumlu posetinde valizde unuttugum tulum peynirini birkac gun sonra hatirladim. bir sorun olmamaisti.


ama yatirim tavsiyesi degildir, ben hicbir seyin skt'sine bakmiyorum normalde de.

Gelecekten gelenlere not. Peynirler bozulmadı. 2 gün dayandı. Sonra buzdolabına koyduk :)
Vakumlu poşet işe yarıyormuş.

kazıklanmadınız. bir işi yaptırmak için avukat tuttunuz, avukat işini yaptı, parasını aldı. artık vazgeçip vazgeçmemeniz size kalmış. bu kısım avukatı ilgilendirmez. bundan sonra bu tarz bir iş yaparsanız internetten araştırın kolay bir iş olduğunu düşünürseniz kendiniz hazır dilekçelerden biri düzenleyip yazarsınız. ama tavsiyem ciddi işleri avukatsız yapmayın

Sadece bir dilekçelik bir iş için yüksek fiyat

'Oraya belediye otobüsü de gidiyormuş ama ben taksi tutup taksimetrede yazan şu kadar parayı ödedim. Acaba kazıklandım mı? Taksi ücretini geri isteyebilir miyim?'

kadar absürt bir soru.

1. Kazıklandınız ama sizi avukatınız değil, aileniz kazıkladı.

2. Paranın geri istenebileceği hukuki bir dayanak mevcut değil.

3. Yerinizde olsam parayı beni bu işten vazgeçiren kişi kimse, ondan isterdim. Uzaklaştırma kararı ciddi bir meseledir, madem vazgeçmeye değer bir mesele, neden yargı yoluna başvurdunuz?

Ciddi bir mesele adam o kadar psikopat ki kararı geri almazsan sonun çok kötü olur diye tehdit etti. Ben korkmadım ama ailem çok rahatsız oldu.
Neyse bana ders oldu 1 sayfa dilekçe yazılıp mahkemenin gişesinden veriliyor. Avukatlara güvenim sarsıldı.

Dalga mı geçiyorsunuz yoksa bu başlık şaka mı ben anlayamadım açıkçası ve bunu ciddi olarak soruyorum.

Avukatin emegini 1 sayfalik dilekceden ibaret görüyorsanız, kendiniz yazsaydiniz?

Berbere gidince kaça kesiyorsun ya da tamirciye gidince kaça tamir ediyorsun deyip parasını kabul edip üstelik bunu verdikten ve hizmeti aldıktan sonra geri isteyebilir misiniz, tabi ki hayır.

Avukat da bir serbest meslek erbabı, hayrına çalışmıyor. He pahalıdır ucuzdur, o sizin bileceğiniz iş, size göre daha uyguna hizmet veren avukatlar da var.

Kendim yazıp vereceğimi bilsem tabiiki kendim yazardım. İnternette ya avukata ya da karakola gidip karar alınıyor diye okudum. Karakolda fiziksel şiddet yoksa vazgeçiriyorlarmış. Feragat dilekçesini verirken okuma yazma bilmeyen bir kadın için dilekçesini yazdım. Maaşım asgari ücretten çok farklı değil o yüzden 18000 benim için önemli para. Aileme kızdım konuşmuyorum. Bunlara sebep olan adamın kaldığı yere sopayla dövmeye gittim ama fransaya kaçmış.

18bin liraya sadece bir dilekçe parası olarak bakmayın. ezberden konuşuyor olabilirim ama bu uzaklaştırma kararını aldırırken, sizi ve/veya karşı tarafı ifadeye çağırabilirler. cevap yazılması gerekir, sonrasında duruşma olabilir vs vs vs vs.. para aslında bütün bu işleri içeriyordur.

sonuç olarak avukat dediğini yapmış, uzaklaştırma kararı almış. işini yapmış. parasını hak etmiş. geri çekmiş olmanız avukatın suçu/hatası değil.

bu arada size kafayı takan bir profesör ile aile mahkemesinin ne alakası var? aile mahkemesi genel olarak karı koca arasındaki uzaklaştırma kararlarına bakar.

internetten bir kaç örneğe bakıp kendiniz de yapabilirdiniz ama kararı aldırırken bir dolu uğraşırdınız. (Uyap üzerinden yapılamadığını, adliyeye gitmeniz gerektiğini düşünerek yazıyorum ) adliyeye git gel, oraya koştur buraya koştur derken, 2 günde belki çözerdiniz.

şimdi, eğer 2 günlük yevmiyeniz (maaşınız) 18bin lira ise, bu işi avukata vermek daha mantıklıdır. işinizden gücünüzden kalmazsınız, ve işin doğru yapıldığına emin olursunuz. 2 günlük yevmiyeniz 50bin lira ise, zaten bu işlerle uğraşacak bir avukatınız vardır. 2 günlük yevmiyeniz 18 bin liranın altında ise, ne kadar altında olduğuna ve kendinize güveninize göre karar vermeniz gerekir.

uzaklaştırma, proföser, , tehdit, kafayı takmak... çok fazla anlam anlam kargaşası var.

proflar işinde gücünde adamlar değiller mi niye size kafayı taksınlar. öğrenci misiniz? nerden uzaklaştırdınız adamı? çok merak ettim yazsana

Doktora yapıyorum jürimde değil dışardan bir prof. Tezin için fikir veriyim diyerek ağına düştüm. Ben görüşmücem dedikçe hediyeler yemekler devreye girdi. Ünlü bir prof sadece 1 ders veriyor zamanı çok. En son ben erkek arkadaş yapınca söyledim hiç görüşmeyelim dedim o da annene mesaj atarım dedi. Mesajın içeriği korkunç bir iftira. Ve de atmış gecenin bir vakti annemler başka şehirden kalktılar geldiler. Uzaklaştırma kararı aldırdım bu sefer de suç duyurusunda bulunurum geri çek dedi. 73 yaşında evlenip çocuk yapmak istiyordu. Anneme nasıl mesaj atarsın diye çıldırdım telefonuna girip ben kendim atmışım.. tam dayaklık gerçekten

Tümüyle yanlış bir yol izlemişsiniz kanımca. Şikayetinizi geri çekmek yerine uzaklaştırma kararını veren mahkemeye başvurmuş olsaydınız aleyhinde uzaklaştırma kararı verilen kişi cezaevine gönderilebilirdi. Bu durum YÖK'e bildirilmiş olsa, onlar da devreye girerdi.

Avukat meslektaşım işini yapmış ve emeğinin karşılığı olan ücretini tahsil etmiş. Burada avukatlara güveninizin sarsılmasına neden olacak en ufak bir durum dahi söz konusu değil.

Bence burada anlatmadığınız başka bir durum var. Siz anlatmak zorunda olmadığınız gibi, merak ettiğimi de söyleyemem. İş bir profesörün doktora öğrencisinin annesine mesaj atma noktasına geldikten sonra ailenizin sizi bu şikayetten vazgeçirme noktasına geldiyse, anlattığınız hikayede eksikler olmalı. Bu eksiklerin ne olduğunun benim için önemi yok açıkçası, siz başta hukuken doğru yolu tutmanıza karşın ardından tamamen yanlış bir yola sapmışsınız. Size karşı hangi konuda suç duyurusunda bulunacaktı ki siz uzaklaştırma talebinizden vazgeçtiniz? 73 yaşında bir akademisyenin size karşı elinde nasıl bir kozu var?

Anlattığınıza göre bahsi geçen akademisyenin yanlış tavırları var. Aileniz de yanlış davranmış, uzaklaştırma kararından vazgeçmeniz için size baskı yapmış. Sizin bir yanlışınız var mı bilmiyorum, meseleyi tam olarak öğrenmeden bu konuda bir şey söyleyemem ama anlattığınız kadarıyla sizin de bahsi geçen kişiden çekindiğiniz bir nokta var, size karşı suç duyurusunda bulunacağını söylemesi üzerine siz de geri adım atmışsınız.

Anlattığınız kadarıyla bu olayda tümüyle düzgün davranan tek kişi meslektaşım. İşini yapmış ve emeğinin karşısında avukatlık ücretini almış. Anlattıklarınız tamamen bu şekilde ise, bu olayın faturasını başkasına kesin, meslektaşıma değil.

adamın duygularıyla mı oynadın kız yoksa? senden çocuk yapmak isteyecek kadar hevesleri olduğuna göre.

Hayır duygularıyla oynamadım sürekli çok yaşlı olduğunu söyledim. Günde en az 10 mesaj atıyordu. Tezine yardım ettim bunu jürine söylerim diye tehdit etti. Halbuki çok az bir ekleme yapmıştı onu da belirtmiştim. Ama kendisine göre tezi o yazmış. Biraz fazla içtiği için aklı başında değil, konuşarak anlaşmak mümkün değil. Bir de arkadaşlarımın uyuşturucu bağımlısı olduğunu benim de uçurumun kenarında olduğumu iddia ediyor. Şu uzay deneylerini yapanlardan fıs akademisyen ve de bunamış. İşim çok zor, ailemi de üzdüğü için öfke doluyum

Maalesef Türkiye'de basketbol Ligi'nde hiçbir maçta deplasman seyircisi alınmıyor.

Ekstra olarak Telekom tarafından bilet alıp izleyebilirsin yalnız fenerli olduğunu belli etmemen lazım yoksa anında cikartilirsin.

F33 tekrarlayan depresyon için engelli maaşı yok. Bipolar için var o da çok düşük. Ben de aynı dertten muzdarabim ilaçlar etki etmiyor.

satıcı hepsiburada ise düşük ihtimal. satıcı başkasıysa olabilir.

hb ve amazonda, kendi sattıkları ürünlerde sahte vs olmaz.

üç kez aldım hepsiburada'dan parfüm, hiçbir şey yoksa bile kesinlikle bir sıkıntı vardı. üçünde de pişman oldum tavsiye etmiyorum, satıcı hepsiburada idi.

mykozmetik mağazasından aldığım parfüm sahte çıktı.

mermer desenli-kabartmalı kutu sahte. kabartma yok. resim basmışlar. şişeden barkod çıkmadı. kapak numarasıyla kutu numarası farklı, şişe beyaz değil sarı. koku sahteyi geçtim 0. ilk sıktığımda kovid mi oldum diye korkmuştum.

parfümü sitelerin kendileri satmıyorsa almayın. mağazaya gidip alın.

satıcı önemli. ancak ben satıcısı hb olan bir ürünün sahte olduğuna bizzat şahit oldum. güvenilir satıcılardan şaşmamak lazım

valla boyner de dahil benim pek güvenim yok açıkçası. aleni yapıyorlar demiyorum ama denk gelmek imkansız da denemez. sahtenin yanı sıra bayat konusu da var.

sephora iyi diyebilirim.

Eğer alacağınız parfüm markasının sitesinde doğrulama sistemi varsa bence alın, sorgulatırsınız bir sorun çıkarsa iade edersiniz. Sahte durumunda iadeyi direkt alıyorlar.

Balatalarî sıkan tel gevsemistir. Sıkarlar, duzelir.

çok basit bir soru olacak ama el frenini yukarı çekerken düğmeye basmıyorsunuz değil mi?

Kampanalar açılacak, telleri gözden geçirecekler. Bunun için servisw gitmene gerek yok. Orta halli ustanın bile yapacağı iş.

el freni telleri gevşemiş.

Araç özelinde tam nerededir bilmiyorum ama el freninin oralarda plastik bir aksam olabilir sökünce el girecek kadar. Orayı bulabilirseniz 13-14 veya ufak ingiliz anahtarıyla somunu sıkarak teli biraz gerdirebilirsiniz. el freni çekili olmayacak bunları yaparken. yapamazsanız direkt ustaya sorun bu galiba deyin 5 dakikada halleder.

basit hiç olmadı telini değiştirirler. citroen servise gidip yaptırın faturanızı da alın sıkıntı yaparsa tekrar elinde evrak olur.

fakirlik kağıdı gibi bir evrakla adli yardım için barolara başvurabilirsin veya konuya bağlı olarak dernekler, sendikalar ücretsiz destek sağlayabilir.

ben Almanya da yaşıyorum Türkiye ye geldim hiçbir adresim ve sigortam yok orada eşimin ailesi tarafından gasp edildim o nedenle bir elbise bile alamadan geldim tam olarak nereye başvuracağım

gasp edildiysen önce polise gitmekte fayda olabilir.

magdurbilgi.adalet.gov.tr

Durum düşündüğünüze benziyor.

Vol. 2 olarakta salça sürülmüş
ekmek görselinin altına
"alt sınıf" yazabilirler.

Bu sadece yeme ile sınırlı da kalamaz.
değerler, hobiler, kültürel seviye, yapılan düğünün genel temasına kadar uzanır.

Evet, öyle. Yani sınıf farkı göndermesi yapıyorlar. O tweet'teki ilgili konu sadece o sınıfın derdi/zevki anlamında. Başka sınıf buna erişemiyor ya da daha iyileri ile yaşadığı için tenezzül etmiyor diye. AŞIRI BOŞ bir tartışma konusu çünkü fakirliğin alt sınırı, zenginliğin üst sınırı yok. Her konuyu "sınıfsal" diye sulandırabiliyorsun. O yüzden onunla dalga geçmek için gerek kelime oyunları gerek alakasız şeyler üzerinden atılan tweetleri beğeniyorum.

az önce ''dedenin dişlerinin olması... sınıfsaldır'' ı gördüm ben de. yani üst sınıfa gönderme yapıyor bu örnekte, parası olmayan dedenin dişi de olmuyor genelde gibi.

"Sınıf ile ilgili" diyebiliriz belki. Türkçe'de -sal -sel ekleri olmadığı için kullanımı dil bilgisi açısından yanlış. o sebeple bu ucube sözcük havada kalıyor. Dar bir çerçevede çarpık materyalist bakış açısıyla türlü materyale uygulanabilir görünürde.

Nasırlı ellerimi çekip koysam altına "sınıf ile ilgili" yazsam kimse yüzüne bakmayacakken. tayt görseli paylaşıp altına "sınıfsal" yazınca bu boş ama anlaşılması güç illüzyon daha fazla ilgi çekiyor çünkü kimsenin aslında tam olarak ne olduğuyla ilgili bilgisi yok dolayısıyla da fikir yürütmek için sonsuz boş bir uzay var.

toplumlarda sınıflar vardır, şunu yapanlar üst sınıftır, zengindir, şanslıdır demeye getiriyor. özellikle vasat kişiler, başarısızlıklarını son zamanlarda bu söylem ile aklayıp "aslında çok akıllıyım ama bişeyleri başaramadıysam iyi bir aileden, iyi bir ortamdan yetişemediğim için öyle oldu yoksa ben mütüş biriyim" demek amaçlı söyleniyor. 2-3 sene önce bir an da patladı herkesin dilindeydi ama aşırı uzun sürmedi popüleritesi, şimdi ise tekrar daha geniş kapsamda gündem oldu.

gül geç. vasattan nasihat, analiz dinlemeye gerek yok

insanların özellikle gençlerin ekonomik durumu kötü, bir şekilde mizah olsun başka şey olsun günü geçirmeye çalışıyor. eğlence amaçlı kullanılıyor yoksa kimsenin gidip felsefe/derin analiz konuştuğu yok.

soruya gelecek olursak evet bu hamburgeri bir sınıf yer bir sınıf yiyemez şeklinde.

www.izlesene.com

O tweette bahsedilen olay hamburger değil, denizden çıkıp hamburger yeme aktivitesi. Bu hamburgeri görünce direkt plaj işletmesi hamburgeri geliyor herkesin aklına çünkü 90larda ve 2000lerin başında özellikle kamu kurumlarının ve bazı fabrikaların böyle plaj tesisleri vardı çalışanların gidebildiği, orada ucuza tatil yapan memur/işçilerin çocukları bu hamburgeri görünce direkt hatırlar. Sınıfsaldır yazan tweetin alıntıladığı tweette de bu denizden çıkıp büfe hamburgeri yeme aktivitesinden bahsedilmiş ki bu sınıfsal bir olay değil çünkü 90larda dediğim gibi işçi çocukları da bu hakka sahipti. Ama tabii ki bunu da yapamayan milyonlarca çocuk vardır, ama bu fakirlik kıyası değil, sınıfsal olması ayrı bir durum. Monako'ya gidip ıstakoz yemek sınıfsaldır ama plaj büfesinde ucuz burger yemek sınıfsal değildir

Telefonların dahili takvim uygulaması bunların hepsini yapıyor?

En azından samsungun takvimi ve google'ın takvimi için böyle.

Ben takvime sadece gerçekten vadesi olan toplantı veya ödeme gibi şeyleri koyuyorum. Takvim kalabalık olmasın diye.

Ivır zıvır olanlar içinse Microsoft To Do kullanıyorum ... Win, MacOS, Android, Browser hepsini destekler. Ücretsiz.

play.google.com

hocam aradığınız uygulama Habits (Loop Tracker) olabilir. Minimalist basit sade oldukça kullanışlı ve şık. tam tarif ettiğiniz özellikleri sunuyor. Özellikle bu kategoride çok fazla uygulama inceledim, 5 yıldan uzun süredir bunu kullanıyorum.

play.google.com

android deseymişsiniz tam süper olacakmış.

google keep'e bir bakın derim.