Ekşi Duyuru

forum.donanimhaber.com

"na şunun onlar"

hanımefendının dıyorum ben genelde.

bıze 2 tane sundan getır yada bı sundan bı bundan ortaya salata.

onun da bunlardan vardı dedim geçen, çok kaba oldu.

c- "karşımdaki cıvırın"

parmağımla gösteriyorum ben. ama çoğunlukla -tesadüf işte- ilk önce benimkini sorduğu için "benim" diyorum, ötekini de eşime veriyor haliyle tekrar sormadan.

"Hanfendinin... "

İsmi neden söylensin? Nerden tanısın garson? Neden öğrensin ismini?

"biz bi hede bi hödö alalım" derim ben, hanımefendinin ne ya jasfs. ya da hanımefendinin dili yok mu? tek seferde hepsini söyleyelim aradan çıksın diyorsam "biz" derim, ya da sadece kendiminkini söyleyip "hanımefendi"nin de kendi siparişini vermesini beklerim.

abi hanımefendinin de acaip bi resmiyet deil mi ya?

resmiyetten ziyade ona birsey katmis oluyorsun. alelade bir kadin veya erkek olmadigini ima ediyorsun.
bana da bu siparis sizin miydi diye soruldugunda beyefendinin diyorum..

ayrıca karşımda oturan kişi ezik falan değilse benim bir şey dememe gerek kalmıyor. garson "tavuk şiş kimindi" diye sorunca "hanımefendinin" diye atlamak yerine eşim diyor ki "benim". ezik değil ya ben niye onun adına cevap vereyim. ağzı var, dili var, insanlara cevap verebilecek kadar medeni cesareti var. en fazla yaptığım hareket parmağımla göstermek oluyor.

kız kendisi diyemiyor mu benim diye. ben gıcık olurdum yemek kimin dendiğinde sevgilim hanımefendinin falan dese, gülerim zaten çok komik. kendisi söylesin benim diye sen karışma, ağzı dili vardır heralde.

sen bakma onlara bunlar konusmayan insanlar... yada biz cenesi cok düsügüz..
genelde su sekilde olur

bla bla bla bla bla hanimefendinin / beyefendinin bla bla bla sonra bla bla bla

karsinda ki birsey anlatiyorsa ve araya garson giriyorsa kibarca soyler - araya sıkıstırır anlatacagin seye devam edersin..

ama karsilikli susuyorsaniz, tabii ki benim demeyi bileceksiniz..

navigare, nautica, faconnable

dockers var biraz tuzludur ama çok kalitelidir,indirim yakalarsan kaçırma derim.tek gömlek satmıyo ama genellikle gömlek ve pantolon üzerine.

Saatin ismi veya türü: Qlocktwo W Watch

Amazon.com'da duvar tipi iki farklı türünü buldum. Orada bile 2 ürün varsa Türkiye'de bulma ümidini kesebilirsin..

www.amazon.com

www.amazon.com

Edit: Üretici firmayı buldum sanırım. Ve bir e-Store sitesi bulunuyor...

Web: www.biegertfunk.com ~ www.qlocktwo.com
e-Store: store.biegertfunk.com

bu saat bence internette filan görünce "ilginçmiş" filan denilip geçilmeli ama kola geçirilmemelidir bence.

tasarım var ancak kullanışlılık yok bence de. saati anlayana kadar zaman geçer.

kış aylarında outdoor ortamlarda viski, kanyak harika oluyor.

içki matarasında şarap fln saklamaz zaten kimse.
konyak, viski gibi yüksek alkollü içkiler olur. onları da neye koyarsan koy tatları fark etmez.

goldentitan haklı..içki matarasında yüksek alkollü içki saklanır genelde. %40 ve üstü gibi.

hayır ama beyazıttaki siyah mesela.

tabelasi yesil olan mi? eger oyleyse evet normalde sari oluyordu sanirim.

alakasız olacak belki ama şükrü saraçoğlu'ndaki burger king in logosu sarı lacivert

arapçadaki harfler

vav:
argunalbayrak.files.wordpress.com

elif:
img825.imageshack.us

Arapça vav harfi (img1.blogcu.com ) şeklinde doğar, doğrulunca (img32.imageshack.us ) Elif oldum sanır. Bilmiyorum ki nasıl açıklanır bu, resimler açıklıyor.

insan gibi insan olmak vurgulanmış. her insan büyür ama doğruluk, sevgi, saygı, merhamet her insanda bulunmaz. sırrı elif'in alamında gizli biraz.

vav, cenin şekindeki insan benzeri bir harf. elif de dik duran insan benzeri bir harf. ama diyor ki "sen iki ayağının üzerinde durabilmeyi becerdin diye elif oldun sanma, elif olmak öyle kolay değildir. elif olmak ömrün boyunca doğrunun yanında olmaktır".

www.radikal.com.tr
haber 2000 yılına ait.

veda busesi

böyle bir kara sevda
zehretme hayatı bana cananım

Senede Bir Gün

Rüzgar Kırdı Dalımı

tutuldu dam-ı zülfü yare gönül
gel gitme kadın
yine bahar oldu
perişan ömrümün neşesi soldu
yüzündür cihanı münevver eden

sen kimseyi sevemezsin
mihrabım diyerek
kimseye etmem şikayet
sevmek acı bir arzu

nasıl geçti habersiz
söyleyemem derdimi

kırmızı gülün alı var

paket program ise tamamen sizin hiziniza kalmis,
eger birine yazdiracaksaniz da o kisinin hizina baglidir..

tavsiyem simdiden gizlilik iade iptal gibi yazilariniz varsa siz hazirlayin ki yazilim bitince bi de onlarla ugrasmayin..

ısıtma mı yav, "ayak sobası" diye satıyorlar onu. mis gibi ısıtır hem de.

bi de taban parçalanır bazı ayakkabılarda, o durumlarda da zamk gibi bişeyle keçe yapıştırırlar dibine. ben ufakken biz fakirdik, ordan biliyorum.

tahattütlü evet. zaten onunla birlikte telefon firmaları konuşma paketleri falan veriyor ve misal 30$ ödüyorsun ayda. çıkıyor parası her türlü.

gözlük yaz-kış sabah-akşam takılır göz bozuksa.

eğer dediğin güneş gözlüğüyse takarım. takmak lazım.
UV filtresi boşuna değil onlarda, sadece rahat etmek için değil korumak için de kullanılıyor. kışın güneş insanlar güneş gözlüğü takmıyor UV ışın yollamayayım demiyor.

bahsettiğin güneş gözlüğü heralde,

gerekiyorsa takarım niye takmiyim, özellikle etraf taraf karlar altındaysa güneş gözlüğü çok işe yarar yerden yansıyan ışınları bloke etmek için.

Kar varsa mutlaka takarım. Onun haricinde de hava açıksa takarım. UV kısmını geçtim gözüm fazla ışıktan rahatsız oluyor. Işık ne zaman çoksa o zaman takıyorum.

gözlük değilde ince bi katman güneş kremi sürüyorum.iki ayrı doktor önermişti.kışın bile sür açık havada diye.

havadaki ve atmosfer koşullarındaki "beyaz ayarı"nın değişmesinden dolayı bilhassa takarım.

Hava çok kapalı ve karanlık olmadığı müddetçe ben de yaz kış takarım. Kışın da hem uçuşan tozlardan koruyor (lens kullanıyorum, tozlar gözüme yapıştığı içün), hem de hafif bir aydınlık bile gözümü çok alıyor (hassas olduğu içün).

termal içlik tabi ki. hem sıcak tutar hem de yün içlik gibi terletmez.

yün içlik kokar askeriye için düşünüyorsanız kesinlikle uzak durun ısparta halısı gibi kokarsınız.

normal spiderman harici olanlar iğrenç ya. lanet. her şeyin bokunu çıkartıyorlar. spider man lan o ne cüretle bozuyorsun. teşekkürler.

hala yayınlanıyor ve yeni spiderman ash (pokemondaki)bozması gibi geldi bana. nerde espi peter parker nerdee dedim.
www.google.com.tr

hele mary jane. çok kötü çok.
tabi ben çizgi filmden bahsediyorum. hala yayınlanıyor mu dediğine göre sen de çizgi filmden bahsediyor olsan gerek?

çizgi romandan bahsediyorum aslında.

ultimate spider-man marvel'in ultimate evreninde geçiyor orda aynı karakterler çok farklı rollerde ben ultimate spider-man sevmiyorum. amazing de yayınlanıyor en son 699 yayınlandı.

kolejde okuyan bir bebenin başrolde olduğu tür var mesela, adını kestiremiyorum şimdi...

aynı, poster ingilizcesidir.

navigare geldi aklıma

yok abi navigare değil

arkadaslar markanın adi ''navale yachting'' navigare ya da nautica ya da bir baskasi değil..

bunu daha klas buluyorum

ermngldzgn.blogspot.com
www.google.com

shnhkn +1

yakışıyorsa geçmez

turkcell cept paracard

evet, garanti'de var galiba hediye kartı gibi bir şey.

alırsın

rayban wayfarer'a benziyor. lakin emin değilim.

www.primermagazine.com

amazon linki de var sayfada: www.amazon.com

Ray-Ban RB2132 New Wayfarer Sunglasses - Yellow Tortoise Frame/B-15 XLT Lens

birsen tezer diyesim geliyor. değil tabi ama ona benzer bi ad.

Celal birsen.

celal birsen diye bir marka var ama nerden satıldığını bilmiyorum. baya iyi marka diyorsan 700 liraya ferragamo alabilirsin
burberry'nin de aynı ayarda iyi şemsiyeleri var
tr.burberry.com

hush puppies ya da yeşil kundura mağazaları (ikisini hep karıştırıyorum) celal birsen şemsiyelerinden satıyordu bir dönem. Oradan aldığım şemsiyeyi 4-5 yıl kadar kullanmıştım, ancak geçenlerde saçma bir şekilde kırıldı. Yeniden aynı markadan almayı düşünüyorum. Hem şekil, hem de kalite bakımından gayet hoş şemsiyeleri bulunabilir

edi: yeşil kundura.

Marks & Spencerde 30 liraya cok saglam semsiyeler var. Acilir kapanir, yari kapanir, ful acilir bin turlusu var.

(bkz: samsonite)

mahmutpaşa da,yenicaminin arkasından halkbankın önünden yukarı doğru giden yol üzerinde bir şemsiyeci var.her kalite markada var bildiğim.oradan aldı idim geçen sene.

baya fark var. işlemci, dahili hafıza, kamera vs...

kiyas.la

benzerliklerini sayarsak daha kısa olur
1.si kasaları benziyor
2.si isimleri benziyor

12 saat ileri (veya geri) al.

gece ayar yaparsan gece değişir.

ileri veya geri fark eder mi?

farkeder, geri al.

farketmez. önce saati düzelt sonra tarihi.

kan alırlar.

hukuk da senin ağzını burnu kurar. darb, adam yaralama, mekan basma, döverkende küfürde edersin bir de hakaret ohhh süper :D sen ne oldu onu anlat önce.

daha spesifik ve detaylı bilgi verirseniz- darp şu kdr aydan baslar su kadar aya kadar, küfür şu kadar falan diye.

olay esnasında seni bir şekilde öldürüp nefsi müdafaa'dan yırtabilir. yani ben olsam öyle yaparım.

avukattan bahsediyorsun, sırf şuraya yazdığın duyuruyla bile bikaç yıl yedirirler sana.. adam öldürmeye teşebbüs, darp, haneye tecavüz derken kendini 30 yıl sonra dışarda bulursun o olur..

planlayarak adam öldürmek için şu duyuru bile delil.. hacı, bence uğraşma, lanet et geçsin..

büroda olmaz, sokakta karşılaşmalısın.

Rahatsız mısın sen?

iyi olmaz :) ama eğer avukatın bunu gerçekten hak ettiğine inanıyorsan, baro'ya şikayet edebilirsin. disiplin soruşturması açabilirler.

bu arada, bir avukata bence en kötü yaptırım, "kara propaganda" olabilir. ağzını burnunu kırsan bile o kadar koymaz yani, öyle söyleyeyim. :)

yok. yabancı bürolarda bahis muhabbeti dönüyormuş ama öyle diyorlar.

collezione'dan alırım gömleklerimi genelde. iyidir. koton'dan da ceket alıyorum. yani senin kullanımına bağlı biraz. en azından bi denemende fayda var.

kotondan aldığım ürünler pek kaliteli çıkmadı.

cok eskiden aldigim koton urunler iyiyken, en son aldiklarim hep kotu cikmisti ve sonra almayi birakmistim. bu dedigim gercekleseli birkac sene oluyor. zaten buradaki subesini de kapattigindan artik pek yakinindan gecmiyorum.
bir de bu tur seylerde urunsel bir degisim bile olur. yani elleyeceksiniz, bakacaksiniz dikislerine falan. patlar mi, yirtilir mi, yipranir mi biraz goz karari kendiniz anlamaniz gerek. yoksa topyekun bir markayi evladiyelik urun bile uretse bir urunden karalamamiz gerekir.

birden fazla numara kaydedip tercih edilen no yapabiliyorsunuz

bulgaristanın şekerlerini seviyorum ben mesela amerika ve avrupanın diğer ülkelerinde bulamadım yiyemedim. bence bulgaristan şekeriyle ünlü olsun.

Kestane şekeri
Akide şekeri
Konya şekeri
Lokum
Kandil şekeri
Kaynana şekeri

Türkiye var ya? Lokum işte, tüm dünyada satılıyor.

(bkz: salmiakki)

lokum şeker mi ki

canada'da maple syrup'un sekeri gibi bir sey var, super.

(bkz: M&M)
en.wikipedia.org:Plain-M%26Ms-Pile.jpg
myworldreviews.com
blog.vegas.com

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

en.wikipedia.org

leş gibi dişler.

:):) abicim onu sormuyorum ya

yok

neyi sormuş bana da diyin?

çikolata bogazda ya da nefes borusunda mi ne yapıskanımsı bir sey birakiyor ya ondan sonra sigara icinde bişi olur mu?

Hacı olsa olsa aromalı tat kalır ağzında nolacak.

var elin yanabilir.
ben ne zaman çikolatadan sonra sigara içsem dalgınlıgıma geliyor sigra dudagıma yapışıyor ve sigarayı elime alırken parmaklarımı yakıyor

sigaranın zararının üstüne daha ne olsun ki onu anlamadım ? olan oluyor düşündüğün şeye bak:D
evet, akciğerlerimiz havayı içine çeken süngerler gibidir..

şekerli olduğu için dumanın boğazına yapışmasına neden oluyor. ciğerler zaten tamam da bari gırtlağım biraz sağlam kalsın diyorsan içme çikiletanın üstüne. güzel tat veriyo ama. annem ki 30 senelik tiryaki daha hiç çayla sigara içtiğini görmedim. sordum. bu yüzdenmiş.

@ duydukduymadıkdemeyin

işte bunun aslı astari var mi yoksa sallamasyon bişi mi

çay için de aynısı söylenir. Şekerli çay dumanın boğaza yabışmasını sağlıyor, gırtlak kanseri riskini artırıyor. bi doktor arkadaş söylemişti bunu bana ellam.

ben bir tek annemden duydum fakat @japon askeri de aynı şeyi söylüyor. ufak bi araşırma ile öğrenebilirsin aslı olup olmadığını.

gulsahsuperbirkizlan.blogspot.com

(bkz: su kemeri)

su taşınıyor.

ceaser oyununda üstünde kanal oluyordu bunların. o kanallardan su dağıtılıyordu şehrin dört bir yanına.

istanbul'a su getiriyor bu kemerler...

en.wikipedia.org

metrobüsle zincirlikuyuya gelin. zincirlikuyu'dan rumelihisarüstü otobüslerine binin.

kusura bakmayın, o taraflara hiç gitmediğim için yolculuk süresini bilemeyeceğim.

bakırköyü bilmem.ama beşiktaştan 43r veya 559c ye binerseniz önünden geçer.ayrıca bir de 125 vardır.o da gider.

bölücüler başladı sınav dönemi teker yakıp garip şarkılar çalmaya, sesi takip et.

altın uzun vadede her türlü kazandırır.

al alabildiğin kadar.

dustera bindim beğenmedim uzak dur juke binmedim ama.

Bence Juke bir tarz arabası daha çok. Hani reklam kampanyaları öyle güzeldi ki, "Şehrin Haylazı" ve tasarımı onun hem kolay beğenilmeyen hem de bir tarza hitap eden bir araba olmasını sağladı. Duster hakkında konuşamayacağım pek ama ben olsam Juke alırdım. Yolda Juke süren birini görünce nedense onun eğlenceli biri olduğunu düşünürüm, bu da hep reklam işte, yine de çok güzel, alsam onu alırım.

@haller şehrin haylazı jazz değil miydi ya? ama juke cidden güzeldir.. dış tasarımı nefis.. içine girme şansım olmadı..

eğer duster 4x4'se kesinlikle duster.

ikisi de iki çekerse fark etmez, bence ikisi de kötü.

@nightphoenix

Yok ben Juke diye biliyorum. Hatta "Küçük kardeş şehre döndü." de.

attention whore dedikleri ilgi manyaklığından başka birşey değil. dürtü bu yani sırf bu niyetle yapmamış olsalar bile.

ilgi manyaklıgı olabilir. cunku yalnız falan değiller etraflarında bir dünya arkadasları var.

basitler.

güzelliklerinin farkındalar. daha çok dikkat çekmek istiyorlar ve bunuda gayet güzel başarıyor gibiler zira gelmiş duyurusunu bile açmışsın hatunların. siz böyle dikkat kesilince onlarında egosu coşuyor, önemli olan noktada bu zaten.

işsizler.

@ gizli işşiz diyelim. güya çalısıyorlar amk.

ilgi manyaklığı boyutuna katılıyorum. bi de bence şu dünyada sarışın kafası diye bi şey var, işte ona ulaşmak nirvanadan daha zor bence.

Ben kız olsam ve dediğin kadar güzel olsam sokağa çıkıp yapardım anketi be dostum :)

Kızlar güzelliğinin farkında ve dikkat çekmek istiyor işte. Gayet doğal.

Not: bence sarı kalsınlar :(((

www.chacha.com

Milne named the character Winnie-the-Pooh after a teddy bear owned by his son, Christopher Robin Milne, who was the basis for the character Christopher Robin. Christopher Milne had named his toy bear after Winnie, a Canadian black bear which he often saw at London Zoo, and Pooh, a swan they had met while on holiday.

çıkarım derken giriş yaptınız ve hesabınızdan çıkış mı yapıcaksınız? öyleyse sağ üstten adınıza tıklayıp oturumu kapat diyin

yok hocam öyle değil. klasik hotmailden giriyim istiyorum outlooktan değil

sag ust kosedeki ayarlar isaretinden "switch back to hotmail" secenegi ile.

hepsine başvur, hangisinin hocaları ve şartları daha iyiyse onu seçersin.

bildiğim kadarıyla hr bölüm başvurusu için ayrı ücret alınıyor. benim bölüm ve ünide bölüm başı 200tl başvuru ücreti var idi.

giyilir

steve jobsu hatırladım. olur tabi açık renkle daha iyi.

Siyah kazak siyah kot bence 90larda kaldı :) Tabii bay bayan fark eder ama :)

swf'yi bilmiyorum ama kesin ted'dir.

otobüs 12.saat sürüyor. siz araba ile 10.saatte gidersiniz. tabi 2.söför iseniz.

2 mola (30 dk kahvaltı, 1 saat öğle yemeği) ile 9 saat.

10-12 saat (molalara göre işte)

edit: hız limitini aşmadığımızı varsayıyoyruz.

Ne kadar hızla gittiğine bağlı olarak değişmekle birlikte 1000 km kadar yol 9-10 saatte rahat rahat gidersin. 7 saatte gidenide biliyorum :)

sürene bağlı.

anal

hangi escort anal yapıyor ya la. :) birine para veriyorsun diğerine vermiyorsun. yoksa aynı şeyler.

oral

(bkz: cif)
(bkz: cim)

Yapmiyon da yaptiriyon.

(bkz: oral)

ora

sevgiliye yapılıyor ama escorta yapılmıyor demek istemiştim. escorta gitmişliğim yok bu arada.

soldaki htc büyük ihtimal. sağdaki de bodoz iphone.

süper loto

haber.gazetevatan.com

süper loto 14 milyon devretti. 5 bilen 215 kişi. 5000 TL aldı.

yarın çekilecek. fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net

www.hurriyet.com.tr

o yüzden cebinizdeki parayı boşuna çarçur etmeyin derim.

geçen hafta 3 tutturana 7 lira mı 9 lira mı öyle bişey verdi.

süper loto.

Shiro Japonca Beyaz demek. Bildiğim kadarıyla birkaç tasarım ayrıntısı hariç hiçbir farkları yok.

artık 29 yaşından sonra sebebi ne olursa olsun tecil olmuyor.

ya bugun subede sordum 35 dedi kadın. lisans ile kariştirmayin dedi bana.

istersen doktora yap 29 yaşına geldiğinde "askerliğini yap sonra ömür boyu okuyabilirsin" diyor devlet baba.

edit: evet ya soluman haklı, yüksek lisans 35'e kadar, şimdi hatırladım. üstteki yorumumu dikkate alma.

lisans 29, yüksek lisans 35 güncel bilgidir itimat ediniz.

alla allaaa madem bilmiyorsunuz, eminmis gibi net cevaplar vermeyin. bilmiyorsan gec git, ne demeye yanlis yonlendirirsin ki.

kesin bilgi: lisans 29, yuksek ve doktora 35

lisans 29 yaş sonuna kadar. lisans bitiminde 29-30 yaşında olsan bile 2 sene tecil alırsın.

üzerine y. lisans başlarsan 35 yaşına kadar. y. lisansı bitirdiğin ya da terk ettiğin durumda 35 yaşın altnda olmak kaydı ile 1 yıl daha tecilin olur.

www.gfxtra.org 'da arama yaparsanız hem yüksek çözünürlüklü stock photo, hem de vector grafik bulabilirsiniz.

özel vekaletname: imza başına 5,00 TL

genel vekaletname: imza başına 7,90 TL

avukat vekaleti ise 50-60 arası.

kafan çok güzelmiş arkadaşım, güle güle kullan. bir ara da saygıdan haberdar olmanı tavsiye ederim. sağ tarafta beklesen bir tarafın eksilmez değil mi?

çok tartışıldı bu konu. bir örneği; eksiduyu.ru

www.bigwhiteguy.com
dünyanın kalabalık noktalarında kural bu şekilde.
yürüyen merdiveni keşfeden kuralı koyar.
yürüyen merdiven asansör olmadığı için, sabit durmak dinç bir insan için zaten saçmadır, yürüyerek çıkmak daha mantıklıdır.
nasıl ki kesime gidecek ineklerin geçtiği yollar belli kurallara tabi, yolu tıkayan ineklere su sıkıyolar filan, 7 milyar nüfusa dayanan insan ırkının hızlı hareket edebilmesi için de gereken durum bu, böyle.

cevap soruda gizli. bu haliyle, soru, kendi icinde tutarsiz.

bu kisilerin acelesi var. onun icin, hem merdivenleri kosarak cikiyorlar, hem de yuruyen merdivenin hizindan yararlaniyorlar.

New York'ta yuruyen merdivenin sol tarafinda dikilirsen, arkadan gelenler tarafindan iyi bi firca yersin mesela...

acelen varsa normal merdivenden çık ne demek. kronometre tutup her koşulu dene bakalım en çok hangisinde zaman kazanıyosun ve acelenin olduğu bi zaman o 1-2 dknın bile ne kadar önemli olduğunu düşün.

"solda durulmaz!!11" diyenlerin bir de saygından bahsetmesi yok mu deliriyorum ha. nasıl bir saygı anlayışınız var sizin? senin acelen var diye, aman o nazik popon daha az yorulsun, kendi hızını merdivenin hızına katıp 30 saniye daha erken var diye yürüyen merdiveni amacına uygun durarak kullananları hizaya sokmak nasıl bir saygı anlayışı yahu?

"hepi topu bir adım sağa atacakmışız", "sağda dursak eksilmezmişiz ya"

peki güzel kardeşim sağımda duran adamın kucağına mı çıkayım, omuzlarına mı basayım ne yapayım? sağımda da adam var nasıl sağda durayım? sen istiyorsun ki 30 saniye daha erken varayım diye 40 basamaklı ve tek seferde her basamağında iki kişi durarak 80 kişi taşıyabilen merdivere 40 kişi tek sıra binsin, sol şeridi paşamıza ayırsın, kalan 40 kişi durarak yukarı çıkabilmek için aşağıda tek sıraya girsin.

evet hesapladım ben canım. kızılay'da en alt peron katından yüzeye üç adet bomboş yürüyen merdivenden yürümek ile duran merdivenden koşmak arasında 30 saniye, bilemedin 1 dakika fark ediyor. yürüyen merdivende durmak ile yürüyen merdivende yürümek de taş çatlasın 2 dakika. sen 1 dakika daha erken çıkacaksın diye yürüyen merdiveni amacına uygun kullanmaya çalışan insanları niye hizaya sokuyorsun? "tek seferde 80 kişi taşıyabilecekken yarısı kadar adam binsin, sol şeridi ben koşacam diye boş bıraksın" demek neyin saygısı oluyor? senin aşağıda sol tarafı boş bıraktırıp sağ tarafa binmek için sıra bekletmek istediğin adama yaptığın şey saygısızlık değil mi?

iki istisnası olur, ortamda yürüyen merdivenden başka duran bir merdiven yoktur (ankara sıhhiye metro istasyonu mesela, peron katına iniş/çıkış). o zaman anlarım. koşmak istersin, koşamazsın. başka çaren de yoktur.

bir de yürüyen merdiven tenhadır, ama insanlar dağınıktır. toplu durmalarını istersin. bunu da anlayabiliyorum ama hak vermiyorum.

yürüyen merdiven denen şeyin amacı merdiven çıkmak istemeyen, çıkamayan insanları yormadan taşımaktır. yürüyen merdivene binince durmak normaldir. yani yürüyen merdivende normal olan şey durmaktır. öyle bir konuma getirdiniz ki sanki yürüyen merdivende durmak anormal bir şey, "saygısız piça bak yürüyen merdivende duruyor". o istediği gibi durur, sen yürümek istiyorsan normal merdivenden istediğin gibi yürürsün. ikisinin hızını birbirine katıp hızlanmak istiyorsan da insanları hizaya sokmak yerine kendin hizaya girmelisin, yürüyen merdivende azıcık zigzag yaparak çıkıver? yetişmeye çalıştığın yer popondan dana önemliyse azıcık yorulmayı, nefes nefese kalmayı göze alıp normal merdiveni dörder dörder çıkıver? evinden 5 dakika erken çıkıver? sen hiçbir şey yapma, yürüyen merdivende olması gerektiği gibi duran adamı hizaya sokmaya çalışıp bi de saygısız de, medeniyetsiz de.

yürüyen merdivenin amacı üzerinde durmak olsaydı merdiven şeklinde olmazdı. geçmek isteyene yol verebilmek icap eder, bu her yer için geçerli olabilir. karınca gibiyiz zaten. bidir bidir. bazıları çok dar olabiliyor ama hak vermiyo da değilim.
canım amcam yaa www.youtube.com :)

@ devilred bunun saygı ile saygısızlıkla ne alakasi var. adi üstünde 'yürüyen merdiven' kendi yürüyor ztn ben neden yürüyim ki? snn acelen varsa normal merdiveni kullan ister çifter çifter cik ister koşar. ama kalkipta bana saygidan dem vurma

kibritsuyu hocam haklisin da, her sehrin sartlari kendine özgü.

New York'ta bu is, ayyynen senin su dedigin sekilde calisiyor:

"tek seferde her basamağında iki kişi durarak 80 kişi taşıyabilen merdivene 40 kişi tek sıra binsin, sol şeridi paşamıza ayırsın, kalan 40 kişi durarak yukarı çıkabilmek için aşağıda tek sıraya girsin."

Ankara'da metrodan inince yuruyen merdivene binip yakalaman gereken diger bir tasit araci pek yok. Yuruyen merdivene binip yeryuzune cikiyor ve kaldirimda yurumeye basliyorsun. Genel olarak sehrin temposu da daha yavas.

Halbuki New York'ta ve Istanbul'da, daha fazla kosusturma gerektiren haller var. Muhtemelen baska sehirlerde de vardir da, ben gozumle gordugumu yaziyorum.

Mesela tren (metro degil, bildigin düz tren) seni bir istasyonda birakiyor. O istasyonda baska bir trene aktarma yapman gerekiyor. Iki tren arasinda sadece alti dakika var. Ama bu bahsettigim istasyon cok katli. Indigin yerdeki perondan degil baska bir kattaki perondan binmen gerekiyor. Adamlar sistemi oyle bir kosusturmaya gore ayarlamis ki, acele etmez sallanirsan, o treni kacirir, bir saat sonrakine kalirsin. Yuruyen merdiven hayvan gibi uzun. Simdi boyle bir durumda, senin evden 5 dakika erken cikmis olman ise yaramiyor ki. Orada tren degistireceksin ve iki tren arasinda 6 dakika var. Cikman gereken katlar ve yurumen gereken yollar var. Hal boyle olunca, ister istemez boyle yazili olmayan bir kural gelismis zaman icerisinde. Acelesi olmayan insanlar da, aynen senin dedigin gibi, kuzu kuzu asagida tek sira olup yuruyen merdivene binmeyi bekliyorlar. Tokyo, Londra, Paris, Frankfurt, Sanghay'da durum nasil bilmiyorum ama boyle oldugunu tahmin ediyorum. Kediebesi'nin gonderdigi linkten de, Hong Kong'ta da boyle oldugunu anliyorum. Yani sol tarafin bos birakilmasi gibi yazili olmayan bir kural var. Haa bu kural Turkiye'de, Istanbul'da, Ankara'da uygulanir mi, kabul gorur mu, nasil olur, onu zaman gosterecek herhalde.

(bkz: kadıköy kartal metrosu) hizmete girdikten hemen sonra, bu basliga yazilanlara baktigimda, Avrupa yakasindaki metro yolculariyla, bu hattin yeni yolculari arasinda, bu acidan bir fark oldugunu ve tartisma yasandigini gordum.

zamanla taslar yerine oturur, her hattin kendine ozel yazili olmayan bir kurali, kendiliginden gelisir sanirim.

ne mutlu bize ki, artik metromuz var ve bunlari tartisabiliyoruz.