Ekşi Duyuru

teknik olarak yapabilmen lazım ama gümrük vergisini gümrükten çekiş tarihi itibariyle hesaplıyorlar. bu nedenle de gümrükte tutuyorlar ürünü. temu'dan aldığı ürünler yeni yasa duyurulduğundan beri gümrükte bekletilen birçok insan var.

o tarihe kadar gümrükten geçeceği garanti ise serbest.

satın alınma tarihi diye düşünmüştüm. alışveriş sırasında vergiyi vs otomatik kesiyor siteler çünkü.

birden fazla firma var. google doğru yol.

Seçenekleri azaltmak için Google maps'te feribot iskelesi etrafındaki firmaların yorumlarına bakabilirsiniz belki.

yeşil marmaris sorunsuzdu

Yeşil marmarisle gittim mayısta

kendi uygulaması gayet yeterli. hem anımsatıcıyı hem de takvimi kullanabilirsin.

"Anımsatıcılar"
Düzenli hatırlatmalar ya da ileriye dönük hatırlatmalar için bunu kullanıyorum, memnunum.
Google Takvim bende de oturmadı hiç hep bi sıkıntı çıkıyor bildirim kısmında, bu yüzden önemli şeyleri Anımsatıcılara ekliyorum.

Siri bu işi muhteşem yapıyor.
Anımsatıcılardan takip edebiliyorsun.
Günü saati gelince 'donnnkkk' diyor.
Güzel tarafı da 'Tamamlandı' demediğin sürece hatırlatmaya devam etmesi.

anımsatıcıyı kullanıyorum gayet memnunum. çok daha kritik konular var ise de takvimden anımsatıcılar kuruyorum

timetree kullanıyorum uzun zamandır memnunum, android kullanırken indirmiştim iosa geçince de buna devam ettim o nedenle iosun kendi uygulamasına elim gitmedi

www.ikea.com.tr

evde birkaç tane bundan var, bunun haricindekiler bende de ağrı yapıyor.

www.yatasbedding.com.tr

(bkz: #49400834)

aynı entryi daha önce birkaç kez daha duyuruda yazmıştım.

yıllık 100gb 99.90 mı ne, al geç derim.

benim anlamadığım nokta depolama alanın tükenmesi değil. aldığım planın süresi biterse dosyalarıma ne olacağı. yani o 100 gb yi aldım süre sonunda nolacak dosyalarıma erişim, download sağlayabilecek miyim.

Sınır tekrar 15 gb olur, tekrar dosya yüklenemez. Var olan dosyaların da muhtemelen silineceği yönünde uyarılar yapar sürekli ama silmez (muhtemelen diyorum)

Sana belli bir süre veriyor. planınızı uzatmazsanız verileriniz silinecektir şeklinde mail geliyor. 15 gblık veri otomatik olarak belirleniyor ve kalıyor. Gerisi siliniyor.

Tabi ki silinecek zaten maliyet yaratan onu orada tutmak.

o zaman ömür boyu mahkum ediyor yani sizi sistem.

birkac ay askiya aliyor, yeni dosya yukleyemiyorsunuz. daha sonra su tarihe kadar bilgilerinizi indiriin diyor "google takeout" uzerinden, o gun gelince de siliyor.

dilediginiz zaman google takout uzerinden tum bilgilerinizi indirebilir, ve baska bir depolama alanina aktarabilirsiniz ama dosya boyutunuz yuksek, internet hiziniz yeterli degil ve bilgisayarinizda aktarma icin yeterli alan yoksa ugrastiriyor. bu nedenle bir nevi bagimli kaliyorsunuz.

Silivri tarafında kadir has üniversitesinin teknoparkinda yer var.

ofis olarak kullanacak misiniz yoksa tesviklerden yararlanmak mi istiyorsunuz? eger tesviklerden yararlanmak icinse danisman bir sirket araciligiyla sehir disindaki teknoparklardan da yer bulmak mumkun oluyor

teknoparka gore degisir. sehri ve lokasyonu iyi olanlarda falan yer bulmak cok zor. ama cogu bombos.

Otobüs firmalarının servisleri var. Bileti aldıktan sonra servis saatini firmadan öğrenip en yakın servis noktasından binip Alibeyköy'e gidebilirsiniz. Zorlu'ya en yakın Çevre hastanesi yanında Kamilkoç -Pamukkale vs. var sanırım.

Sakıb usta beyranı güzel. Kebapları da güzel. Sankopark avm nin karşı sokağında. Tatlı heryerde pahalı maalesef.

mutfak sanatları akademisi'ni çok duydum, çok övülüyor. yakın zamanda antepli arkadaşım da misafirlerini ağırladı orada.

onun haricinde imamçağdaş tatlısı da kebabı da çorbası da çok iyi. tuzludur ama burası. çağdaşa gitmeyecekseniz net mutfak sanatları akademisi

Metanet'te daha iki gün önce içtim Beyran. Gerçekten de vasat, bariz düşüş var kalitede. Varil çorba'nın beyranı kesinlikle çok daha iyi.

Ayrıca tatlı yiyecekseniz, katmer için kesinlikle Cumali usta'yı öneririm. Kalenin orada.

Ben evde teksem klima kapanmaz, eşim evdeyse ben yokken camı kapıyı açar, sonra sivri sinek oldu her yer der.

7/24 acik bizde de arada cam kapi acinca da kapatmiyoruz ya da kisa sureli kapatiyoruz esim 24 derecede bile usudugu icin

kapı pencere açmak yerine nem alma modunda çalıştırın birkaç saat

Öğlen üçten sonra sabah altıya kadar çalışıyor genelde. Bazen nem alma modunda çalıştırıyoruz. Çalıştırmadığımız aralıkta cam kapı açık.

home office çalıştığımız için sürekli evdeyiz, dolayısıyla klima 1 hazirandan beri non-stop çalışıyor. dışarıya çıkacağımız zaman 32 dereceye yükseltip kapı pencere açıp evi havalandırıyoruz, gelen servis kapatıp açmak yerine bunu yapın demişti. 1 hafta-10 günde bir filtreleri yıkamak için gene 32'ye getiriyoruz. onun dışında sürekli 27 derecede çalışıyor.

3+1 evde yalnız yaşıyorum ve sadece salonumda klima var. Haziran'dan beri salonda yaşıyorum, salonda uyuyorum. Evde olduğum her an klima açık.

evden çalıştığım günler, bir de haftasnonuyla falan birleşince 4 gün falan aralıksız çalışır durumda olduğundan dinlensin diye kapatıyorum 1-2 saat; o esnada karşılıklı cam falan açıyorum havalandırmak için.

Arzu Erkan Yüce.

Uzman psikolog Hasan Arslan.

Pst.Serdar Baysal.

Ferhan Bıçakçılar

Yakın zamanda doktora gittim, boyun egzersizleri yapmamı istedi her gün. Veya her gün 1 saat yüzeceksin dedi, onu yapamadığım için egzersizleri yapıyorum.

Bana da doktor bol bol yüzmen gerek demişti ama yapamıyorum, egzersizleri de çok aksattım şu an fizyoterapist eşliğinde pilates yapıyorum umarım faydası olur.

Yutkunmanın düzleşmeye bağlı olduğunu sanmam umarım öyle bir şey değildir, geçmiş olsun aksatmayın.

Fırsatınız varsa yüzerseniz hem düzleşmeye hem de ağrılara iyi geliyormuş.

26+4 te doğdu oğlum, şu an tam 10 yaşında. Anne değilim, babayım o yüzden doğumla ilgili tavsiye çok veremem ama moralinizi yüksek tutun. Eğer erken doğarsa küvezde epey zaman geçirecek. Sabırlı olun, sonu çok güzel oluyor.
Doktorlar her zaman en kötü senaryoyu söyler sizi hazırlamak için, moralinizi bozmasın. Doğduğu gün doktorun dediklerini duyunca yıkılmıştım ben. “Mide kanaması geçirebilir, beyin kanaması geçirebilir, böbrekler iflas edebilir, akciğerler hiç gelişmemiş uzun süre solunum cihazına bağlı kalabilir, yaşama ihtimali %50…”
Elhamdulillah, dediklerinin hiç biri olmadı. Sadece gözünde ufak bir kusur kaldı, gözlüklü tatlı bi sıpa şimdi. Özetle tavsiyem moral, sabır, dua…

Allah analı babalı büyütsün efendim, endişelerinizi anlayabiliyoruz ama lütfen sakin oldun, zaten tıbbi gözetim altındaymışsınız, herkes elinden geleni yapacaktır.

bildiğim tek erken doğum yeğenim. o da tam yedi aylık olmak üzereydi. bilekleri serçe parmağım kadar ya var ya yoktu. anne karnında dökülmesi gereken kılları dökülmeden doğmuştu yani maymun gibiydi. 25 sene öncesi bu olay, düşünün. riskli eşik haftasını atlatmışsınız. sağlıkla kucağınıza alacağınızı düşünüyorum.

Merhaba arkadaşlar doğurdum ben maalesef:/
Tüm pozitif temennilerinize açığım:)

Bebiş 1400 küsür. Entübe edilmedi kendisi nefes alıyor.

Allah analı babalı büyütsün, hepinize sağlıklı ve birlikte ömür dilerim :)

Bebişinize sizinle geçireceği pırıl pırıl bir ömür diliyorum. Minnak ve zayıf göründüklerine bakmayın, çok güçlüler ve yaşama sıkı sıkı tutunuyorlar. :)

ayyy Allah bağışlasın. dualarım sizinle.
bir de smalı bir bebeğe bebişiniz için bağış yapayım. adını bilmiyorum ama baby wild honey suckle için.

olması gereken oluyor. her varlık bir deneyim alanında bu dünya'da. onun da planı buymuş.

size tavsiyem onunla konuşurken "sen istenen bir bebeksin. ben hep seni bekledim. sen güvendesin" diye telkinlerde bulunursanız güvenli bir birey olma olasılığı yüksek.
ay'ı akrep bebenizin. valla içinizi dışınızı okur ve biraz da çatışma yaşayabilirsiniz :))))

allah esirgesin. yolu bahtı açık olsun.

öyle ya da böyle hadi gözünüz aydın diyelim. sıkıntısız taburcu olursunuz umarım. sağlıklar diliyorum.

Çok çok tebrik ederim, ne güzel haber, sağlık ve mutlulukla büyüsün.

gözünüz aydın. 1400 küsür ama gününüzü gösterecek size, inşallah 5 yıl sonra ya o 1400 küsür bize neler ediyor neler diye duyurularınızı okuycaz :)).

sağlıkla sihhatle büyütün :)).

öyle ya da böyle hayirli olsun. hayaller abd, gercekler tr. iste bazen tahtini da yaptirtmiyor sipalar.

bebekler çok güçlü ve dirençli oluyorlar.
kendi nefes alabilmesi çok iyi bir şey. alamasaydı da yine süreç biraz uzardı ama gelişirdi ciğerleri.
doktorlar çok iyi bakacak ona, üzülmeyin. bi an önce sizi görmek istemiş işte.
şansı bahtı açık olsun, Allah sizi birbirinizden ayırmasın sağlıklı, upuzun bi ömrü olsun, analı babalı büyüsün inşallah.

Allah analı babalı büyütsün. Bizimki 900 gr doğdu, iki gün içinde 700 gr'a kadar düştü. Şimdi turp gibi maşallah. Küvezde 77 gün kaldı ve taburcu olduğunda 1800 gr idi.
Sizin bebeğiniz de turp gibi olacak inşallah.

Kızım 30+4 1560 gr doğdu. Şu an 2 yaşında. Özellikle yoğun bakım sürecinde cok zor günler geçirdik ancak şu an hiçbir problemimiz yok.
Lütfen siz de güçlü olun. Bu günler geçecek birkaç ay sonra herşey çok daha iyi olacak.

Bu arada entübe edilmemesi gerçekten çok iyi. İşlerin yolunda olduğunu gösteriyor. Umarım herşey çok güzel geçer.

Her türlü konuda yazabilirsiniz. Elimden geldiğince tecrübelerimi aktarmaya çalışırım.

Adamın kendi mekanı neticede ne yaparsanız nereye şikayet edersiniz edin hiç bir sonuç alamazsınız.

Siz şikayet edin. Onun ilk hatası değildir ne de olsa daha önce de benzer şikayetler olmuştur.
Sizin şikayet, onun adına bardağı taşıran son damla da olabilir.

Ayrıca o garsonun gözünün önünde başka bir garsona bahşiş verin.

Sipariş vermeden kalkar giderim. Herkes yaparsa görürüm havalarını.

Sikayet et patrona sonra senaryoyu yaz iste biz surekli geliyoruz artik gelemeyecegiz cunku acayip rahatsiz olduk falan adam cok saygisiz nasil calistiriyorsunuz fln abart kökle. Ona ayar cekerler

Haftada bir gittigimiz bir kebapci vardi. Disardaki masalara garsonu cagirmak dert oluyordu. En son bir keresinde tek gittim, patron da disarda oturuyordu, benim cabalarimi gordugu halde hic mudahale etmedi, artik nasil dinamikler varsa bilmiyorum. Velhasil dogal olarak kalktim gittim.

mekan mi yok yemek yiyecek? kimsenin ego sisirmek icin embesil tavirlarini cekemem. kalkar giderim.
yemegim vakitlice gelmiyorsa ve serviste baya sikinti görüyorsam (mesela kirk dk oldu siparis vereli ama yemek yok ortada, sikayet edip söylenince garsonlar hala orali bile olmuyorlar) gene kalkar giderim. para falan da ödemem.

Patron durumun farkında degilse, geri planda o dükkandan hayır gelmez. Temizlik malzeme kalitesi vs vs.

Böyle bir tavır hissedersem kalkarım hiç umrumda olmaz, bir daha da ugramamam. Para veren benim tercih hakkı benim sonuçta.

ne şikayet edeceğim ya basar giderim

kalkar giderim hiç muhattap olmam.

Ben bunu şikayet etmem anlayacakları dilden konuşurum. O da sökmezse kalkar gider ve Google'da, o işletmenin sosyal medyasında ve aklıma gelen her yerde de kötülerim.

google haritalarda yorumla, ek$ide başlığı varsa altına yorumla. $ikayet konusunu da çok da kaale alacaklarına inanmıyorum ama, etkiye tepki vermek en mantıklısı olur.

muhattap olmadan kalkar gider sonra da google'dan 1 yıldız veririm.

stradasuadiye.com

Ya buranin gereksiz sisirildigini dusunuyorum ve hep bi mesafeliyim malesef.

Kriket dışında başarılı oldukları pek spor yok. Kriket delisi tüm ülke ve muhtemelen ülkedeki spor algısı krikette başarılı olmak üzerine. Sporun diğer alanlarına yönelik pek altyapı sistemleri de yok. Tokyo 2020'de ciritte bir altın madalya almışlardı da baya olay olmuştu yani (ilginç bir şekilde bu olimpiyatlarda da Pakistan altın madalya aldı aynı branşta hem de olimpik rekor kırarak).

Mesela aynı coğrafyada Bangladeş'in 170 milyon nüfusu var ve henüz hiçbir olimpik madalyaları yok. Pakistan'ın da 240 milyon nüfusu var ve toplam 11 madalya almışlar tarihleri boyunca. Yani bu bölge dünyada genç nüfusun afrika ile beraber en yüksek olduğu yer ama spora gerekli altyapı desteği ve önem verilmiyor kriket hariç. Bunun sonucu olarak 17 milyon nüfuslu ve çoğu yaşlı nüfus olan Hollanda sadece Paris 2024'te 15'i altın 34 madalya alırken bu üç ülke tarihlerinde toplamda bu sayıyı zar zor geçiyor

nufüs da bir parametre bu işlerde ama nüfustan çok daha önemli parametreler var.

- güçlü bir ekonomi lazım ki devlet tesis yatırımları yapabilsin antrenörler ve sporculara düzgün para kazanma imkanı sunulsun ki insanlar spora yönlensin ve tek odakları spor olabilsin.

- spor kültürü lazım ülkede. yukarda ekonomi dedim ama dünyanın en zengin ülkesi de olsan spor kültürüne sahip değilse ulusun spora doğru düzgün yatırım yapmazsın. spesifik spor branşlarından ziyade genel olarak bir spor kültüründen bahsediyorum burada. mesela abd'de eğitim sistemine spor çok entegre ve atletizm, jimnastik, yüzme, basketbol vs. hepsini kapsıyor bu, çocuklar ilkokul lise çağında birçok spor dalını deneyimliyebiliyor, buradaki yetenekler teşvik ediliyor ve böylece ulusal bir spor kültürü oluyor. böyle genel bir kültür yoksa da ne kadar çok branş özelinde bir ulusal kültür olsa o kadar iyi bizdeki futbol, voleybol veya hindistan'daki kriket kültürü gibi. hindistan'da genel bir spor kültürü yok ve kriket dışında özel olarak bir spor kültürü de pek yok.

- başta güçlü ekonomi dedim ama ondan daha da önemlisi gelir eşitsizliğinin mümkün olduğunca az olması lazım. hindistan'ın devlet ekonomisi büyük olabilir ama gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu bir ülke. bu ne demek küçük bir kesim çok zenginken büyük kesimler çok fakir. çok fakir kitlelerin de pek sporla işleri olmuyor doğal olarak. avrupa'da abd'de o seviye fakirlik daha az yaygın.

- genetik faktörler. iyi sprinterlerin çoğu siyahi (hatta karayip kökenli), iyi basketbolcularun çoğu siyahi, iyi uzun mesafe koşucularının çoğu afrikalı, iyi masa tenisçilerinin, badmintoncuların çoğu asyalı oluyorsa bir sebebi var. kültürel sebepler de var tabi ama genetik yatkınlıklar da söz konusu. uzak doğuluların çevikliği, siyahların hızı ve dayanıklılığı onlara avantaj sağlıyor. ortadoğu bölgesi ve güney asya bölgesi sportif açıdan en dezavantajlı fiziksel yapıya sahip bölgeler. uganda, botswana, saint lucia çıkıp altın alabilirken hindistan'ın türkiye'nin altın alamamasında bu da önemli bir sebep. (hindistan'la bu konuda aynı kefede değiliz tabi bizde genetik çeşitlilik çok daha fazla balkan genleri, kafkas genleri, ortadoğu genleri, orta asya genleri, lazı, çerkezi, vs derken farklı farklı fenotipler mevcut ama bizim de çoğumuz spora bir avrupalı veya afrikalı kadar yatkın değil. hindistan'da çeşitlilik de az)

yukarda saydığım faktörler senin nüfusunun spordaki başarı yüzdesini belirler. bunlarda çok kötüysen hindistan gibi milyar nüfusun da olsa bir başarı elde edemezsin. ancak bu parametrelerde iyiysen nüfusun arttıkça başarın da artar. bu parametlerde iyi tek ülke abd ve çin değil ama biri 300 küsür milyon diğeri de 1 milyar nüfuslu olduğu için olimpiyatları onlar domine ediyor. almanya, italya bir yere kadar gelebiliyor, isveç, finlandiya da bir yere kadar.

Olimpiyata bağlı olarak çok başarılı olabiliyorlar.

Örneğin satrançta çok iyiler. Fizik, matematik olimpiyatlarında çok iyiler. Ama atletizm yok bunlarda

ben olimpiyatlardan şu çıkarımı yaptım; iyi ve kaliteli beslenen madalyayı alır.

Gameofannen +1

Birde hibdistanla ilgili belgeseller izlemistim 1 tane ortam yokki spor yapsin egitim alsin yada saglikli yemek yesinler. Çöplük gibi ülke.

egitimli bireyler olmak ve güruh olmak arasindaki farkin farkina variyorsun yavas yavas duyurucu.

Orta çağda yaşamıyoruz. Salt nüfus lütuf değil zulüm. Bizim ülkede genç nüfus, kalabalık cart curt itelemeye çalışıyorlar ama göğüs göğüse çarpmışmaya ya da tarla sürmeye göndermeyeceksen hiçbir işe yaramıyor.

Nüfusun yüksek olmasının geniş havuz oluşturarak birçok aday çıkarmaya yaraması için eğitim, disiplin ve beslenme şart. Türkiye'de bu konuda 0/3 bizim durumumuz. Bizden 15 yaşında çıkan sporcu ile nüfusu yakın olup madalyaya doyan ülkelerden çıkan sporcuların vücutları ve eğitimleri arasında büyük fark var. Müsabakalarda çocuğu gibi duruyor bizimkiler, sikletlere ayrıldığında ise disiplin ve eğitimdeki eksiklikler yüzünden hepsinde bir aşırı heyecan ve panik var. Yüzüp yüzüp kuyruğunda patlıyoruz.

Hindistan bundan daha beter eğitim ve beslenme sorununa sahip. Orada artık havuz inanılmaz büyüdüğü için arada denk gelebiliyor bazı sporcular. Biraz da görece daha iyi bölgelerinde bu konuda istekli ve destek alabilecek kişiler çıkabiliyor.

Adamlar benim sorumu çalmış analiz yapmış adiler
edition.cnn.com

psu'da corsair olması lazım sanırım, geçen günlerde bios update yapmıştım onunla da ilgili olabilir gibi geldi. hayırlısı

bios update'i sonrası olması işkillendirici ama bu vaziyette ilk uyuz olunacak şey ram'ler

Ssd denemesi kolay linux da kullanıyorsunuz zaten, bir live boot mint usb falan yapıp usb üzerinden çalıştırın yine sıkıntı varsa ram'lere daha bi göz belertmek gerekir gibi.

her iki işletim sisteminde de aynı hatayı alıyor olman rami işaret ediyor. Ramleri sök, her seferde sadece birini takarak sistemini dene.

şimdilik tek ram'le idare ediyorum, iki OS'ta da klavyede yazarken gecikme yapıoyr ama çökme olmadı, frekans olarak 2400'e ayarladım, böyle çözmeye çalışacağım

yakın zamanda bios güncelledim demişsin, ram profili sıfırlanmış da olabilir. Anakartın ATX ise ramlerini çift kanal kullanabilmek için işlemciden başlayarak slotları sayarsan 2 ve 4. slotlara taktıktan sonra, İntellerdeki XMP'nin AMD karşılığı DOCP sanırım, raminin desteklediği hız ve clock değerlerini seçip bir daha dene.

Eğer ram sticklerinden birinde sorunluysa, garantisi devam ediyorsa gönder değiştirsinler.

şimdi sigortaya göre değişir çokça yurtdışı sigortası yaptırdım aldığım ortak cevaplar şu şekilde,
bu sigorta; yurtdışında midem ağrıdı kulağım ağrıdı deyip hastaneye gitmekle devreye girmez kolun bacağın kopacak araba ile takla falan atacaksın hastane masrafını sen ödeyeceksin evrakları tam alıp gelip sigorta masrafını karşılayacak bunun dışında bi esprisi yok dendi.

yani evet en ucuz sigortada adamlar ölü takliti yapıyor

Sigortadan sigortaya fark var. Ben en son gezerken sigortamin (pahali bi yurtdisi sirketinden, ikametim tr degil) anlasmali oldugu yerlere gidersem ödeme yapmam gerekmiyodu hic. Kurumla sigorta aralarinda hallediyolardi.
O yüzden genelde hastaneye gitmeden/yatmadan önce bizi arayip haber verin derler, anlasmali kuruma yönlendirme olabiliyor.

Bu arada eger akut kulak enfeksiyonu, mide-bagirsak probleminiz varsa tabi ki seyahat sigortasiyla doktora gidebilirsiniz. Ama diziniz agrimistir, göz muayanesine gideyim, bi kan tahlili yaptirayim filan diye gidemezsiniz kesinlikle. Acil durumlar icin. Kulak enfeksiyonu varsa, agri coksa acildir. Ishal olup kusuyorsaniz, ne yaptiysaniz iyi olmadiysaniz kullanacaksiniz tabi o sigortayi.

seyahat sağlık sigortaları akut gelişen ve acile gitmeniz gereken hemen her durumu kapsıyor. yani mideniz ağrırsa, kulağınız ağrırsa da gidebilirsiniz.

ben daha önce kendim ödeyip, faturasını ve doktor raporunu göndererek ücreti almıştım sigortadan ama basit şeylerdi.

şayet gerçek bir sorun çıktı ve anlaşmalı kurum falan da bakamadınız hatta ambulansla en yakın hastaneye sevk edildiniz, 20-30 bin euro'luk fatura çıktı zaten sizin onu ödemenizi kimse beklemiyor. ilk 24 saat içinde sigorta şirketini bilgilendiriyorsunuz, öyle ciddi konularda sigorta kurumunun o ülkedeki yetkilisi gelip süreci ilerletiyor.

bu arada 20-30 bin euro tutabilecek acil durumlarda konsolosluğu da bilgilendirebilirsiniz, onlar da epey yardımcı oluyorlar.

Ben bana söyleneni söyledim çok şükür başıma bir iş gelmedi hiç kullanmak zorunda kalmadım işin doğrusu arkadaşların dediği gibidir mutlaka kapsamını öğrenin tabi.

Amasra

egeye gelme egede her yer kalabalık.

2 gün az. 1 günü yolda geçer ege ya da akdenize gitsen.

karadeniz sahillerinde zaman zaman denize girmek yasaklanıyor rüzgardan dolayı , akçakocayı kontrol edin giderseniz. istanbula uzanırsanız ağva hafta içi çok kalabalık değildi, ya da kandıra cebeci kefken bölgesi
mudanya, erdek olabilir.

amasra +1

şöförünüz iyiyse, konya-beyşehir üzerinden side'ye de inebilirsiniz. 5 saat gibi bir sürede side'ye ulaşıyoruz biz. genelde cuma gecesi çıkıp cumartesi sabahına orada oluyoruz, pazar akşamı da dönüyoruz. yol beyşehir sonrası toroslar geçişinde biraz problemli.

@jelly bear, bana aşırı düşkün bir kedim var, baska biri bakmaya gelse bile idiyopatik bir şekilde idrar tıkanıklığı yaşıyor. Strese giriyor ondan korkuyoruz.

5 saatlik mesafe uygun derseniz Sinop'u düşünebilirsiniz. Karadenizin rüzgarı eksik olmaz, diğer yerlerde denize girmenize engel olsa da Sinop için böyle bir risk yok gibi bir şey. Yarımada olduğu için ne taraftan eserse essin mutlaka bir koyunda denize girebiliyorsunuz.

side

bazı atm ler döviz verir, bazısı sadece euro bazısı dolar verir günlük limit 500 euro civarı yapıkredi de ekstra ücret yok
edit: bana hep 50 yada 100 şeklinde verdi

Teb’de atm’den komisyonsuz ve o an atm’de mevcutsa bahsettiğiniz miktarlarda komisyonsuz/ekstra ücretsiz çekiliyor. (Yurtiçi) Şubede zaten her türlü…

Atm’lerde bozuk dövize hiç denk gelmedim. Şubeden çekince varsa bozuk veriyorlar. Ayrıca döviz büroları da bozabilir, sanırım bozuk paralardan kurtulmak istiyorlar. Geçen hafta istedim 20 tane 1$, istediğim kadar 5, 10 ve 20 verdiler.

Mesaj atan oldu mu bilmiyorum ama,
Bence sen 'Dişçi' deme.
Hele ki işin düşmüşken.
Veteriner Hekime 'Hayvancı' demek gibi bir şey bu.
'Diş Hekimi' ya da 'Diş Doktoru' kulağa daha hoş geliyor.

soru sorup diş hekimi aramak yerine doğrudan sorunuzu yazarsanız sonuca daha çabuk ulaşırsınız. belki hekim değil ama tecrübesi olan bir hasta da yardımcı olabilir böylece.

bu arada yazmadan geçemeyeceğim. diş hekimleri bu "dişçi" konusunda fazla duyar kasıyorlar bence. diş hekimine dişçi demek, veteriner hekime hayvancı demek gibi değil, kardiyoloğa kalpçi, göz doktoruna gözcü demek gibi. kimse iç hastalıkları doktoruna iç hastalıkları doktoru demiyor, dahiliyeci diyor. dahiliyeci de buna alınmıyor. diş doktoruna dişçi diyince dişöiler alınıyor, sebebini anlamadım. tek mantıklı açıklamam, doktor olmayıp diş protezi üreten ayrı bir meslek dalı olması ve hekimlerin kendilerinin bu meslekle karıştırılmak istememesi olabilir. onlar dişçi, ben diş hekimiyim hesabı.

kibritsuyu, yanıtınız soruya cevap değil ve dialog başlatıcı. sizinki silinmeden duruyor rahatlığı ile ben de iki cümle edeyim.

diş hekimiyim. duyar kasan çok da dişçi yok.

birine takılırsın, kızdırmaya çalışırsın da karşındaki seni kaale almaz, oo bozgunlukla içine kaçan bir sesle "kızdın de mi?" dersin ya, işte bu mevzu da çok benzer.

aklı başında kimse, biri ona dişçi dedi diye yaralanmıyor, kompleksli insan her şeye alınıyor.

mantıklı açıklamanız da eksiklikler var, protez yapanlara teknisyen deniyor. onunla karıştırıldığını düşünen de yoktur herhalde.

bir farklı bakış açısı da, eğer kişileri yermek için söyleniyorsa, türkiyedeki diş hekimlerinin en az yarısı zaten dişçi. hekimlikle alakası yok. facebook'ta, mesleki gruplarda, hastanın ağrısı var ne ilaç yazayım diye soran onlarca insan var. onlar en çok dişçi'ye alınanlar :)

çok değişken var evlilik işin kendisi çocuk yaş vs gibi ama vatandaşlıktan sonra gitmeyi düşünebilirdim.

Abu Dabi'deki ev kiralarına ve dahi diğer masraflarının fiyatlarına bakarsan o iki katın komik bir para olduğunu görürsün. Kal bence olduğun yerde.

Hem çok sıcak.

6-7k dan vergi ve sağlık sigortası düşüyorsan gidilir. greencardlıysan veya vatandaşlığı alabileceksen yine gidilir.

Abi ben bu tarz spesifik sorulari duyuruda pek sormam.
Reddit abudhabi senin mekanın.
Misal bahsettiğiniz 36k aed'yse çok iyi yasarsin demisler;
www.reddit.com

www.reddit.com

Bekar kişiye böyle yerler iyi olabilir. Bana olmaz misal. Benim oralardan Avrupa'ya vs geçen tanidiklarim var çünkü hayat bir noktadan sonra yetmiyor yani.

Vatandaşlığı alıp birkaç sene çalışılabilir gibi bekarken.

Abd’de nerdesin?
Güzel bir eyaletteysen düşünmen bile sacma ama iowada falansan ve daha iyi bir eyalete gecmek zorsa düsünebilirsin.

Ben sahsi olarak degistirmem bu arada. Abd de olsa demokrasi ülkesini birakip uae ye falan gitmem.

florida'dayim.

Florisayi birakip anca cali‘ye giderim:) sacmalama

abdye de abu dhabiye de gitmedim. ama abd vatandaşlığına bir kaç ay kaldıysa, floridada yaşıyorsam, keyfim yerindeyse, işimden memnunsam kalkıp ta abu dhabiye gitmezdim.

Florida da uçak mühendisi olarak çalışan bir arkadaşım "çölde yaşıyorum sanki" demişti. Detaylı Bilgi sahibi olmadan yorum yapmak yanlış olur.

her ikisinide gormus her ikisinde de yasamis biri olarak oraya vatandaslik alarak gitmek harika bir firsat.

dakika dusunmez vatadaslik aldiktaan sonra giderdim.

nedenlerini yazayim.

120 bin usd ye kadar amerika gelir vergisinden muaf olavacaksiniz.
hayat oldukca kolay ve guvenli.
sistem inanilmaz online duzenlenmis, tek tusla araba alip satabildiniz id degisebildiginiz bir sistem var.
turkiye ve asya ya cok yakin, 4 saate istanbul 5 saate taylandta ucup tatil yapabiliyorsunuz.
fazla fazla verilen yillik izin.
saglik sigortasinin sirket tarafindan odenmesi ( usa da genelde indirimli olarak maasinizdan kesiliyor)
dubaiye yakinligi ve dubainin muhtesem gece hayati.
bekar biri icin yillik 70-80 bin dirheme cok guzel evler bulunur.
vergi olmamasi
coklu kulturler ile calisip deneyim kazanma.
marketler falan emin olun usa'dan daha pahali degil.

ben olsam giderdim, vatandaslik aldiktan sonra.

kesin giderim, şahsi olarak yazdığımıza göre şahsen abd zerre ilgimi çeken bir yer değil. türkiye’ye ve avrupa’ya uzak. buna ek arada inanılmaz bi maaş farkı var. abd vatandaşlığını alıp, abu dhabiye gidip 3-4 sene para kasıp dönerim komple türkiye’ye daha da çalışmam. makas çok fazla.

cairo’nun dediği gibi bir çok artısı da var en başında güvenlik geliyor

Amerikadan bildiriyorum. 6 7 k amerika icin dusuk bir maas, saniriim bekarsiniz. Evli olsaniz 6 7 k ile amerikada guzel bir gelecek kurmak zor. Mortgage + araba finance faturalar fln derken elinizde pek birsey kalmaz. Bekar iseniz ben olsam vatandaslik alir giderdim

Florida için 6-7k maaş çok değil. Zaten normal yaşamak için minimum 3500 USD ye ihtiyaç var florida'da. Türkler için Abd rüya ülke olduğundan bu soruya direkt gitme derler ama abd ortasınıf için kötü bir ülke.

Abu Dhabi'nin bir artısı da sağlık hizmetleri olur. Florida sağlık sistemi çok kötü.

Niçin git diyenlere tik atıp gitme diyenlere tik atmadin? İnsanlarin fikrini almak için mi yoksa onaylanmak için mi actin bu duyuruyu?

soruya soruyla cevap vermek olacak ama hangi sektördesiniz?

Elektrik süpürgesiyle evi süpürdüğünde hissettiğin "evi de süper temizledim he" hissini vermiyor robot süpürge.

Hocam başlıkta tespit mi yapmışsın "yeterli" diyerek anlamadım ama tespit ise yanlış olduğunu düşünüyorum. Bende xiaomi s10t var, robottan çok normal elektrikli süpürge ile temizlik yapıyorum. Erkeğim, tembelim.

hocam köşelere yuvarlak robot nasıl girsin. hem yukarılar da örümcek ağları oluyor oraları süpürgenin ucunu çıkarıp iyice çektirmezseniz zamanla birikiyorlar.

yetmez, bunun yerine dyson v9 türevi şarjlı süpürgelerden almak çok daha mantıklı olur.
şarjlı süpürgenin toz hanesi 1 avuç artı çekiş gücü çok düşük.

Ayyy benim bi tane aşkütüm vardı buralarda, geçen evlenme teklif ettiydim, @grimavi nerde acaba. Bana robot süpürge almasın onu diyecektim de. :Pp

Cevap: elektrik süpürgeleri farklı kalitekerde, farklı tekniklere sahip. Kimi vakumlama gücüyle kimi döner fırçasıyla döve döve temizliyor. Robot süpürgeler ise normal elektrikli süpürgelerin hepsinden daha az temizler çünkü normal olanlaro her köşeye sokarsın, kalorifer aralarını bile alırsın onunla ama robot süpürgelerle anca görünen zeminlerin şöyle bir tozunu alırsın o kadar. Halı süpüreni de varmış ama dip köşe temizlemiyor işte, sana fazladan iş çıktıktan sonra o cihaza ne gerek var dimi?

Grimaviciğim bana robot süpürge alma tadlım.

evime tasindigimda aldigim alinabilecek en ucuz elektrik supurgesi var 8 yildir.
sarjli el supurgem var.
yatak supurgem var.
en son bir gun arkadasim kanima girdi, robot aldim. (xiaomi s10)

bu kadar makineden titiz oldugum dusunulebilir ama hic degilim. bir sonraki paragrafta neyin ne oldugunu anlayacaksiniz. yatak supurgesi guzel bi alet, cok pahali da degil. is goruyor. sarjlilar zaten genel olarak guzel ama pilleri bitiyor ve son kullanici degistiremiyor.

gelelim ev temizligi konusuna. temizlik, soz konusu ev olunca bana zaman kaybi gibi geliyor. ama tabi ciplak ayagima gelenlerden mutlu degilim. bu sebeple odalardan mopla ne var yok cektirip makinenin oldugu yere getiriyor orda cekiyordum tum tozu kiri. hadi bu sefer gercekten supureyim dedigimde bile koltuk altlarina dip koseye pek girmiyordum.

gecen sene arkadasimin gazina gelip robot aldim. ALLAHIM! bu nasil bir rahatliktir! aciyorsun., 10 dakkada fiti fiti temizliyor bir odayi turbo modda. istersen siliyor da. gercekten temiz hissediyorsun evi. oteki supurgeyi su an sadece robotun filtresini temizlemek icin kullaniyorum.

ve 2-3 gun sonra yeniden ayni odada calistiriyorum, yine bi suru sac tuy cekiyor. resmen tozun icinde oturuyormusum eskiden. en guzel yani, yatagin altina giriyor!

normal supurgenin gerekecegi durumlar illaki olur, ornegin bir filtreyi, klimayi vb cekmek, poset vakumlamak vb... ama belki ben gibi ucuz yollu bir sey alabilirsiniz sonra.

benim robot bilinmedik markalari saymazsak, en ucuzdan bir pahali olandi. 200 euroya aldim yasadigim yerde. 500-600 euro olanlar var, eminim daha iyidir ama bu su anda benim icin gayet yeterli.

ha bu arada pilini veyahut diger parcalarini kendiniz degistirebiliyor olmaniz bir avantaj. henuz hicbirisinin degismesi gerekmedi ama yine de not edeyim dedim.

Yetmez. Aralara girmiyor.capi kadar alana giriyor. Dolapla duvar arasini temizleyemezsin mesela.

net olarak hayır.
en önemlisi dip köşe temizlenmiyor.

not: evde robot, dyson ve klasik ev süpürgesi var. en memnun kaldığım dyson.

Robot süpürge evi evi temizlerken evin düzeni hususunda da yönlendirme yapar.
- Ay robot şurayı iyi almadı, buraya rahat ulaşsın.. diye diye o eşyayı ileri çek beri çek derken evin iç düzeni başka bir hal alır zamanla.
Airfryer gibi gereksiz bir şey.

evde hiç elektrik süpürgesi olmayan birine bence alınabiliinecek tek şey flamethowerdır. bu ne arkadaş tarım ve hayvancılk bakanlığı teşvikiyle mite yetiştirme çiftliği mi kurdunuz?

Yetmez. Aralara girmiyor.capi kadar alana giriyor. Dolapla duvar arasini temizleyemezsin mesela.

robot süpürge toz alıyor evi temizlemiyor.

Sürobot pürge çok rahat çok pratik aynı zamanda silme de yapıyor normal günlük kullanabilirsin ya da haftalık temizliğinde Haftada iki kere sil süpür yaptırabilirsin Ama evde kesinlikle normal bir süpürge olmalı Çünkü kapı arkasına girmiyor ya da kenarları köşelere girmediği için robot süpürge evde tek olacaksa normal süpürge daha iyi şarjlılardan da bahsetmiyorum onlarla açıkçası uğraşmaya değmez klasik süpürge al gitsin dysonlar falan kullanılmaması gereken yerler/durumlar var

Sabah robotu çalıştırdım hiç güzel süpüremediği için aldım dikey süpürgeyi giriştim peşinden. El süpürgesinin muadili gibi düşünmeyin. Onun performansının yarısına bile yaklaşamaz. Benimki bir de yükseğe çıkan kendi paspasını yıkayan yeni modellerden. İyisinin bile yaptığı iş beş para etmez bence.

:) olmaz

Yetmez. Robot süpürge tek başına yeten bir şey degil. Örnek kanepenin üstü köşeler yapı arkaları

bir robot, bir şarjlı şart.

Robot süpürgeyi günlük süpürüp silme konusunda kullanıyorum, gayet işlevli. Memnunum.
Ama genel bir temizlik yapılacaksa normal süpürge tercih ederim, hem daha güçlü çekiyor hem derinlere giriyor hem de birebir gördüğünüz için içiniz daha ferah oluyor.

alacaklar

Almayacaklar, vereceğiz.

Ulus Anafartalar çarşısına, bir de Ulus Heykel'in karşısındaki çarşıya bakın.

Opera Meydaninda Melike Hatun Camisinin altindaki carsida tam istediginiz turden bir magaza var.

Desibel ölçümü isteyeceksiniz belediyeden. Malesef belediyeler neyse küfür etmek istemiyorum. Belediyenin çevre müdürlügü yada desibel ölcümüne yetkili hangi kisim ise oraya sikayet edin.

Gerekirse belediye'yi kaymakamlıga görevinden kaçınıyor yetkisi kullanmıyor diye şikayet edin.

Ordaki bir kac vurdumduymaz sikayet ile ilgilenmemiş sayet ciddi ciddi şikayet ederseniz sonuç alırsiniz.

Telefon yada belediyenin sayfasından şikayet hattindan degil bildigin imzalı dilekçe ile. Cimer gibi hataya duşmeyin artik sallayan kalmadı.

çevre şehircilik bakanlığı

Büyükşehir belediyesine şikayet edeceksiniz, şikayet yazılı olacak. Desibel ve ses basınç ölçümü yapacaklar. Ölçüm değerleri yüksek çıkarsa ilkinde uyarı. 15 gün sonra kontrol tekrar yüksek çıkarsa 150bin tl ceza. 15 gün sonra tekrar kontrol. Tekrar ceza. Cezalar kesildikten sonraki 3. ayda belediye encümenine onaya gider onaylanırsa ödemekle yükümlü olur.

150bin tl, İzmir büyükşehir belediyesi 2023 tarifesiydi 2024 daha yüksektir.

Konu ilginçmiş. Takipteyim

yabay zekaya da sorun belki çıkar

Sordum be ya. Deli etti beni. O kadar saçma cevaplar veriyor ki, sanki dalga geçiyor gibi.

Idata dan randevu bulabilirseniz şansınız var ama zor. bu tarihe vizeniz yetişmeyebilir. Aralık ayında aldığımda yaklaşık beş haftada gelmişti pasaportum.
Hemen randevu bulabilirseniz olabilir.
Davetiye ile olan başvuru konusunda fikrim yok ama davetiyesiz başvurabilirsiniz.Bi avantajı yok zaten. Bir tane iptal edilebilir konaklama rezervasyonu gösterirsiniz.

Şuan Almanya başvuruları değişti. İdata üzerinden yönlendirme ile Almanya dış temsilciliğinden sıraya giriyorsun, 2-3 ay sonra sana atama çıkıyor, idata vize randevun için gün atıyor sana vs. Yani bence mümkün değil yetişmesi

Avrupa'nın ve ABD'nin kendi farklı lisanları var ama Türkiye'den alınan lisansı kabul edip etmeme kendi inisiyatifindeki bir olay benim bildiğim, yasal olarak bir engel yok.

Amerika (FAA), Avrupa (EASA) ve Türkiye (ICAO) lisansı alıyor. Genelde tecrübeyle veya ekstra sınav + kontrol uçuşları ile lisans çevirimi yapılabiliyor.

Pilot lisansını Türkiye’den aldıysan SHGM(Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü) lisansın yani ICAO olur. Yurtdışı firmaları eğer ICAO lisans almayı kabul ederse ve Türkiye vatandaşını almak isterse çalışabilirsin.

ara ara ghosting yapıyorum ama tabii ki bi şey değiştirmiyor.

Benim annem gibi. Kendi psikologa gitmez, ben gidiyorum.

değişmez. net. siz annenize kendinizi hazırlayın, @8,9,10 çok güzel bir şey yazmıştı geçen. o iyi olmaz sen iyi ol gibisinden. sabırla sen iyi yönleri gör. çok maruz kalırsan bahane bulup uzaklaş. enerjin gelince yine dinle. bir süre sonra sadece gülüyorsun ona.

Kardeş olabilir miyiz sizle? Değişmeyecek maalesef. 6-7 yaşımdan beri 25 senedir buna maruz kaldım. Babamla olan ilişkisinde bile herşeyi bana kusuyordu. Tedavi gördüm yıllarca bende çok büyük hasar bıraktı. Değişmesini beklemeyin. Ghostlayabildiğiniz kadar ghostlamaktan başka çare yok. Benden sonra kardeşime sardı maalesef.

Cok sorunlu bir ailem var anlatsam inanmayacaksiniz sadece tek bisey soyleyeyim annem babam 40 sene den fazla konusmayip ayni evde yasiyor ben 38 yasindayim aralarinda postaco govi yasadim surekli bana soyluyorlardi annemin babamin dertlerini saymiyorum

Baya yiprandim ben

Size tavsiyem anneniz bilenolsa gerekiyorsa soyleyeceksiniz yuzune vuracaksiniz psikolojim dertlerini kaldirmiyor artik boraz pozitif boseyler anlat diye. Bunda ayip bisey yok. Yoksa yasam enerjinizi emerler bi bakmisin ortada sizden hoc bisey kalmamis. Gerekiyorsa konus yada bloklama taktigini yapican baktin basliyor gene bos yapmaya ortami terk edicen sende ona basim agriyor baska zaman de yol ver. Annende olsa kendi icin bunu yaomalisin.

Psikoloğu olduysaniz seans ucreti isteyin. Ciddiyim, düz konuşarak halledilemiyorsa belki böyle sert espriler ise yarar

Merhaba, size bir kitap önerim var: Var olan annenin yokluğu.

ben de izan ın şarkısını önerecektim ama çok üzgünçlü olduğu için vazgeçmiştim. okunmalı ama.

Kafayı yedirmesin insana, acilen pılını pırtını toplasın dahiliyeye gitsin noluyor diye sorsun. Allah korusun insan yamulabilir.

Ben böbrekten ve kan yağlarından şüphelendim.

Dahiliyeye mi, ürolojiye mi gitsin?

Önce dahiliye, ne olduğu belli olsun, çözemezlerse de ilgili birim belirlenmiş olur, sevk ederler.

Belli ki suyu az tüketiyor üre ve ürik asit yağlı bir görünüme sahiptir kesin o çişin rengi de koyu sarıdır. İyi bir böbrek filtrasyonu için Günde 2.5 - 3lt su içmeyi deneyebilir çıkan idrarın rengi suya yakın olmalı bir de öyle gözlemlesin

Suya biz de yorduk, suyu çok içmeye başladıktan sonra da değişmedi.

şu video var yutupta, deniycem. www.youtube.com

ince doğranmadan yapılıyor da.
Videodaki pişirme olayı farklı bir şeymiş gibi geldi bana.
Et füme dediğimiz olay, eğer ben yanlış bilmiyorsam meşe odunu yanan ocaklarda hafif ateşte uzun süre eti kurutmak. Uzun süre meşe dumanına maruz kalınca da değişik bir aroması oluyor ve kurutulmuş etin de ömrü uzuyor. Sonra da pastırma gibi ince dilimler kesilip yeniyor.

Buzdolabı icadından önce ve arazi şartlarında et muhafaza edebilmenin bir yolu.

Airfryerde sebze kurutabiliyorsak eti de gerektiği kadar kuruturuz diye düşünüyorum ama meşe aroması için, kurutmadan önce veya sonra dumanlamak gerekiyor. Onun için de bir fanuslu alet vardı. Bulursam editlerim.

Yapılabilir yani.

Aha duman makinesi de şu:

slainte.com.tr

vov şu @mirket'te olmasa duyuruda ne yaparız bilmiyorum.

dün Arby's'ta 2 kişilik hamburgere 450 lira verdik. evde yapımını 200'e getirmeye çalışıyorum da.

makinası da 5 milyarmış mübarek. olsun böyle bir makinanın varlığından haberdar olmakta güzel dermişim.
www.ciceksepeti.com

Eeee! Özel zevkler zenginlik gerektirir efendim.

15-20 hamburgerde çıkarır parasını hem.
Hem de ne yediğinizi bilirsiniz.
İçine sevginizi de katarsınız, enişte bey mutlu olur.

bu nedir arkadaş adam talaşı yakıp dumanını pompalayan pompa yapmış 5600 lira düyor.

git abi adam gibi bi barbekü al, git yeşillik bi alana bas meşe odununu talaşını, istediğin kadar fümele. bu dalga bişeye yaramaz ben söyliyeyim.

maksat duman pompalamaksa arı tabancası da işe yarar.

tr.aliexpress.com


pipo dumanı 700 derece civarı, abi şimdi sen talaş yakıp o dandik plastik hortumdan mı geçireceksin bilmem kaç derece dumanı, kanser olmanın çok daha keyifli yolları var.

Bilmem ki zaten almam heralde. Çünkü pek yorumda bulunulmamış. Arby's nasıl yapıyor sırrına ulaşmak lazım zira ordakiler can katıyor.

Onlar bundan kullanıyordur

karp.com.tr

Sen şöyle yap

www.youtube.com

ben bunu metal kevgirimin üzerinde normal fırında yapayım bir parça etle dememle beraber videodaki bey, normal fırında neden yapamıyoruzun açıklamasına geçti.

ayfer'de de çok uğraşmış zaten bu aletim de yok benim. hem talaş tütsüsü de hiç mantıklı gelmedi.

demek hep böyle yapılıyorsa bu füme daha da pek gitmem oraya. ayda yılda belki.

iplere dizer kuruturum belki etleri kiki.

teşekkür ederim araştırmalarınız için.

hayırlı günler.

arby's'in olayı fümesinde değil ki, etinin pişme tekniğinde.

roast beef veya rozbif deniyor o ete. bunun da fümeleme ile ilgisi yok yanlış bilmiyorsam. fümeleme işlemi pişme aşamasında eti aynı zamanda dumana maruz bırakarak kurutarak yapılıyor, pişsin diye değil. o aletle de duman vere vere pişirmiyorlar yani. pişmiş eti dumanla aromalıyorlar. 200 derece fırında bilmemkaç saatte pişecek löp etin sadece duman sıcaklığıyla fanus içinde pişmesi mümkün değil.

o endüstriyel fırınlar da hem ağır ateşte uzun uzun pişiriyor, hem de pişerken tütsülüyor. yani bunu evde elde edebilmek için fırının veya airfryer'ın içinde odun yakman lazım. ya da fırında pişirdikten sonra o linkteki aletle veya benzer bir yöntemle eti dumana maruz bırakman lazım.

şunu demek istiyorum, arby's eti elde etmenin yolu fümeden değil, ağır ağır uzun sürede pişirmekten geçiyor. tütsü olmasa da olur is aroması olmadan olur sadece. bunun tarifleri internette mevcut.

tarifler var ama eti hazır alıyorlar. hatay sandık içi yapmış ve intertten getirmiş, refika'nın mutfağı yapmış kasaptan getirmiş.

ağır ağır uzun süre de pişirdikleri aletleri nedir acaba?

ben hala eti o hale nasıl getirdiklerine eremedim ama dur bakalım...

Hocam senin ilk yaşadığın olay aslansın kaplansın övgü değil başka birşeydi

Ben stand up yapmak istiyorum diyen birine ama sen komik değilsin denmez

Ama biri gelip ya 5dk lık bir set hazırladım fikrini almak için sana göstereyim derse dürüstçe iyisine iyi kötüsüne kötü dersin

Yani insanların hevesini kırmaya gerek yok bu hayatta bir çok şeye heves ediyoruz bundan başka şeyler öğreniyoruz, senden fikir istenirse fikrini belirt :)

@grimavi, benim olay övmekten ibaret değildi, biliyorum da bu övülme hali de pek hoşuna gidiyordu. Onun da büyük etkisi vardır diye düşünüyorum. Tarih yakın olunca örnem vereyim dedim. :P

yani bence aslında içinizden gelmeden öveceğiniz insanla olmuyor, içinizden gelerek övdüğünüzle yürüyor zaten genelde. tersi de mümkün ama külfet ve yorar bir süre sonra. uyum meselesi kısaca. aynı perspektiften bakabildiğiniz, benzer şeyleri beğenebildiğiniz kişilere yönelirseniz içinizden gelmeyen şeyleri daha az yapmak zorunda kalırsınız diye bir teorim var :) he hiç mi beğenmediğimiz halde beğenmiş gibi yapmıyoruz? illa ki yapıyoruzdur ama iki tarafın uyumlu olduğu ilişkilerde daha az oluyor.

Hayat her konuda bir formül uygulayacak kadar basit değil ne yazık ki.

İnsan ilişkide olduğu kişiden destek görmek ister. Bazen morali bozuk olur moralini düzeltmek için destekleyici şeyler söylenir. Bu durumda illa objektif olmak gerekmiyor. Amaç burada sizin eleştirinizi almak değil, desteğinizi hissetmek.

Ancak sizin yardımcı olabileceğiniz, uzman olduğunuz, fikir sahibi olduğunuz, yetkin olduğunuz bir konuda fikrinizi almak üzere sizden eleştiri bekliyorsa orada da objektif şekilde usulünce söyleyeceklerinizi söylersiniz.

Bu ikisi birbirinden çok farklı konular. Görünürde ikisinde de sizin görüşünüz soruluyor olsa da birinde destek bulmak hedefleniyor, diğerinde fikir almak.

Dürüst olacağım derken heves kırmanın, yüz düşürmenin ya da destek olacağım diye gaz pompalamanın bir anlamı yok. Her şeyin bir dengesi var. Nerede nasıl yaklaşmanız gerektiğine siz karar vermelisiniz.

Ben de tam olarak sizin gibiyim. Kötüyse kötü derim kalp kırmamaya çalışarak. Ama maalesef sürekli onay bekleyen insanlara ne derseniz deyin kalpleri kırılıyor. Benim eşim de onlardan biri. O yüzden artık kötü bulsam bile fikir belirtmemeye çalışıyorum çünkü üzülüyor hevesi kırılıyor vs. Yapacak bir şey yok sanırım fikirlerimi kendime saklayacağım.

Sevgili insanın en yakınıdır. Yakınlık da samimiyet gerektirir. Şimdi ben onun yaptığı bir şeyi beğenmezsem ama çok beğenmiş gibi davranırsam o zaman o ilişki samimi bir ilişki olmaz. Belki bir konuda çok yeteneksiz ama inatla o şeyi yapmaya çalışırsa yeteneksizliğini benden duysun başkasından duyacağına.

Aynı şekilde o da bana söylesin. Sonuçta sevgilim olan kişiyle ilişkim samimi olsun isterim. Onun yanında kendim gibi olamayacaksam ne anlamı var? Bir söz var ya hani bir şeye, bir şey demek diye. Kaba olmasın diye yazamıyorum buraya.

insan gercekci degilse yuzune vurmak gerekir. ben bunu cok yapiyorum cunku bazi seyler bariz oluyor. insanlarin bazen ne kadar salak ve hayatin gerceklerinden bihaber olduguna inanamiyorum.

Kötüyü görmek ya da iyiyi görmek biraz bizim elimizde. İnsan olarak negatifi görüp negatif üzerine konuşmaya daha yatkınız. Pozitife dönmek ve olumlu şeyleri görme algısı biraz pratikle gelen bir şey.
Bence sende bu durum mevcut. Her konunun negatifi pozitifi var aslında. Ama manitanla sadece negatif gördüğün şeyler hakkında feedback veriyorsan o zaman bi tık toksik kalıyor.

Ama bu durum insanınfarkında olup düzeltebileceği bir şey. Evrimsel olarak eşeştirel düşünmek bi tık daha öne geçirmiş bizi. Ama bu sesi bastırıp her şeyin iyi yanlarını da algılamaya başlamak gerekiyor.
İyi sanlarını formalite gibi kötü eleştiri öncesi anlatıya giriş olarak veriyorsan partnerine, ona da kimse inanmıyor işte. Karşı tarafla alakalı konularda iyi konuları görmeyi içselleştirmen lazım.


Ben eşimi az övüyorum. Biraz geliştirmeye çalıştığım bi şey. Negatifi sormadığında negatif bi şey söylemiyorum çoğuklukla. Hele performansını iyileştirmek gibi bi niyeti yoksa o zaman negatif şeyleri konuşmaya hiç gerek yok.

Yapıcı olmak kaydıyla olumsuz ve olumlu çok feedback veririm. Nudging yaparım.

Ben genelde överim. Ama yalakalik olsun diye değil gerçekten ona hayran oldugum icin. Bu duyguya sahip olmadigim biriyle olmam zaten.

Stand up yapma komik degilsin demek cok ekstrem? Ben zaten cok komik bulmadigim biriyle birlikte olmam. Farzet ki ben gözümde büyütüyorum ve benim gazimöa showu yapmis olmamis aman bosver insanlar mal zaten falan derim. Ama gercekten böyle düsündügüm icindir bu. Aman özgüveni kirilmasin diye degil.

Bu kadar içten, pozitif düsündügüm ve bunu gösterdigim icin de seviliyor oluyorum acikcasi. Birine oran böyle, suyun söyle falan dersen karşıdakini sogutursun.

insan sevgilisine karşı biraz yapıcı olmalı sanırım. herhalde fazla rasyonalistsiniz. milletçe bir şeyler yapmaya çalışan insanlara karşı maalesef olumsuz tutumumuz var.

kendimden örnek verirsem, ender eroğlu yani norm ender bizim sokakta beraber top oynadığımız, problemli ergen portresiydi. çocuk kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışıyordu müzikle ilgili filan ama ortaya çıkan şeyler çok saçma sapan düzeyde gibi geliyordu.
hatta ben böyle birisi olduğunu bile uzun süren unuttum açıkçası. fakat çocuğu etrafında birileri desteklemiş olmalı ki debelenip debelenip tanınmış, pek çok kişinin saygı duyduğu bir karaktere dönüştü.
belki de arada sizin gibi gömen sevgilileri de olmuştur, bilemeyiz. üst düzey icralar bir anda ortaya çıkmıyor.

kocasını gerçekten beğendiği için övüyordur belki de. beğenmediğini nerden çıkardın?

bir de cidden destek görmek için nasılım diye sorduğumda bana da partnerim şu şu özelliklerini geliştir filan dese bozulurum.

polaritede kadın erkeği övmez. o annesinin işidir.
erkeğe sadece yaptıklarının dişil üzerindeki etkisi ifade edilir.

örnek: kasların beni güvende hissettiriyor. sokakta elimi tutuyor olman bana güven veriyor. sofrayı toplamama yardım etmen beni mutlu ediyor falan gibi işte.

ne o aslansın kaplansın. sirkte mi yaşıyorlarmış :D

insanlara göz göre göre yalan söylememeli bence. şahsen ben o kadar rahat yalan söyleyebilen insandan korkarım. hem de birini kötü olduğu bir işte iyi olduğuna inandırmak destek olmak değil aksine kötülük. yalan söylememek demek de kırıcı olmak demek değil tabi ki. karşıdakini üzmeyecek bir tonda yapıcı geri bildirim verebilmek en ideali olur.

son günlerde twitter'da bir akım var mesela kadınlar çok kötü görünen bir kısır resmi atıyor sevgililerine nasıl olmuş diye soruyorlar. çok güzel olmuş aşkım gibi bir cevap verirse testi geçti falan diye paylaşıyorlar. çok şaşırttı beni bunun hoşa gitmesi gerçekten. bu kadar rahat yalan söyleyebilen birileriyle birlikte olmak istemezdim ben şahsen.

* eski sevgilinin amatör rock grubu vardı ve sahne alıyorlardı" ise demek ki hitap ettiği , beğenildiği bir ortam var. senin beğenmemen yada rezalet bulman kişisel zevklerinle ilgili olabilir. o anda kişisel zevklerin ve alışkanlıklarınla düşünüp hareket etmek yerine hayatındaki insanın ortaya koyduğu performansı anlamaya , o lezzete alışmaya çalışmak daha kıymetli geliyor bana.

ben müzik zevkine , damak zevkine hiç aşina olmadığım insanlarla vakit geçirip sonradan onların keyif aldığı şeylerden ben de onlar kadar keyif alabildiğim çok zamanlar hatırlıyorum.

ecnebi buna ; "acquired taste" diyor.

Bremen'den daha ucuzu Skol vardır ama o da 1 litre.

hala var mı bilmiyorum ama varım olabilir. ama 50cl değil 45cl.

Bu aralar Youtube küçük kanalları boostluyor, eğer düzenli video atacaksanız ve kendine has bir standartı olacaksa bence yeni kanala atın. Yok 1 ay sonra yine düzensiz olacaksanız uğraşmayın eski kanalda kalsın derim.

Banvit tütsülenmiş piliç jumbo sosis.

pınar

file'de ikbal'in çeddar peynirli dana frankfurter sosisi var.

Büyük Markette en iyisi bence fümeci marka sosisler.

Daha butik marka olarak Fümeci +1
Dümdüz her marketten almalık Banvit tütsülenmiş piliç +1

filede cheddarlı sosis var aytaç galiba

Dün metroda giyeni gördüm. Tişört ve kot altına, beyaz çorapla aynısını giymişti bir hanımefendi. Açıkçası kötü görünüyordu. Bana kalırsa ev terliğini andırıyor. Etek için eh diyebilirim ama keten ve kot şort veya pantolon altına fena olmaz gibi yine de.

corapsiz giyildigi takdirde sort veya etekle olur bence. genel anlamda bileklerin gorunecegi bir kiyafetle olur sanki.

Bu sıcakta yanmaz mısın? Ayakların terliyorsa yazın giyme.

fitil

Gerçek hayatta olduğu gibi sanal hayatta da tutuyor dediklerimizi parlatanlar öne çıkaranlar var.
Bir yerlere bağlı oldukları için öne çıkıuorlar. Öne çıkma ve takipçi kazanma hususunda çokta akıllı davrandıklarını sanmıyorum.
Sosyal medyanın ilgili kişilerle alakalı algoritması da bu yönde çalışıyor. Başka açıklaması yok sanırım.

Ayrıca dikkat ediyorum youTube da kendi başına video çıkaran bazı tipler bir süre sonra bir ortak yayın sohbet buluşma vs. seklinde hareket ediyorlar. Hemen her konuda da bilmedikleri de yok. Biri ateizmden kasarken üstüne kendince sos olsun diye deizm ve agnostisizm ekler. Diğeri de dinden bahseder, İslam'ı savunur ama hadis inkarından geri kalmaz, özellikle itikadi hususlarda faul üstüne faul yapar, delillere tam hakim olmadan aklına göre yorumlar yapar, geçmiş alimleri eleştirir beğenmez ama ayetlerden mana çıkarma konusunda hiç duraksaması olmaz, minicik odasında müfessirlerin önde gideni olur vs.

Oysa bunlara benzer şekilde video çeken çok kimse varken özellikle her seferinde bunlar önce çıkar.
Bu bana tuhaf geliyor. Birileri besliyor da karşımıza çıkıyorlar diye düşünüyorum doğrusu.

En azından herkesin yaptığı türden bir şey olsa da kendi alanında daha özgün olarak hareket ederek paylaşım yapabilirsin. " Öylesine " takipte olanların çokluğu bir anlam ifade etmiyor
Takipçilerin bilgi seviyesi, kültür biraz yukarıda seyretsin sayısı az olsun.

Gülüp geçiyorum

ben de güldüm şimdi. evet başarabildim.

Öyle bir olay olmamış gibi kabul edersem öyle bir olayın hiç olmadığına kendimi inandırabiliyorum sonradan da hiç aklıma gelmiyor.

Aslında çoğunluğun farketmediğini, farkedenlerin umursamadığını, umursayanların da artık hatırlamadığını düşünüyorum.

ben mazruz kalma terapisi uyguluyorum. bırakıyorum kendimi o utanca bir süre sonra aynı etkiyi yapmaz deniyor ama hiç belli olmuyor.

bazen de önümüzdeki maçlara bakıyorum. olan olmuş... şimdiki anım daha güzel diyorum ve atıyorum geriye.

üniversitede büt zamanı kampüs ana baba günüyken bir arkadaşımla bir şey hakkında şakalaştık ve peşine vermek zorunda kaldım koşarken onca insanın içinde feci düştüm çok gülünç bir durumdu 33 yaşına geldim halen utanıyorum :))

Yerse "gecmis gecmiste kalmistir" diyorum.

Yemezse arabesk sarki acip dinlerim

Kısa sürüyor, ekstra önlem anladım o yüzden :D utanıp geçiyorum.

@akhenaten, ahaha çok güzel ya.

ilk 3 gün aklıma geldikçe bi canım sıkılıyor fakat sonra geçiyor hatta bak şu an düşünüyorum ıııh umurumda değil.

1.0 tce clio 90 beygir. Yokuşlarda cekmemezlik gibi bir şey olamaz hele şu anki araciniza göre.

Kullanış kmlerinizi, uzun yol yapıp yapılmayacagi bilinmeden öneri vermek zor. Yani senede 15 bin yapıyorsanız misal dizel almanın sıfır mantığı olur.
1.5 dci 0-100; 14.3
1.0 tce 0-100:11.3

Kullanım senaryosu: %90 küçük şehirde kullanılacak, en uzak mesafe 4 km.

Yazın üç beş kez yazlığa git gel yapılıyor. Mesafe 66 km. Yarısı otoban, yarısı hafif yokuşlu yol. Kuşadası - Aydın arası.

Küçük bir kriter daha: koltukları yatırıp arkaya birkaç valiz koyabilmemiz gerekiyor. Yılda birkaç kez arabaya 4 - 5 kez sıkışıp şehir içi bir yerlere gidiliyor, onun dışında en fazla iki kişi biniliyor arabaya.

1.0 tce var bende. Turbo benzinli olduğu için çok rahat hatta kalkışlarda baya atik bir araç ama 0.9 sceler öyle değil. Yokuşta hiç bir zaman zorlanmadı ki ben bu araca 1.6 kompresör c180den geçtim.

Hiçbir şekilde dizel araba almaniza gerek yok. Zaten bu kadar kisa mesafeler için en idealleri hybrid olmadi benzin.

Hiç kafaniz karismasin ufak turbolu motor olayina. 1.5 dcidan çok daha iyi performans verir. Ha ama onun kadar dayanikli olması zor yani düşük beygir 1.5 hacimli dizel motor ile farklı yapilar. Ben de kullandim bu araci birkaç sene.

Kaç para harcayacaksiniz? Bir de otomatik vs gerekli mi? iki kisi diyorsaniz bence gene ufak araçlarda kalmak en mantıklısı yani. Beni de arabayi değiştirmekte durduran şey bu çünkü senede 4 yada 5 kere olsun araba doluyor, onun dışında ev is geçiyor, bunun için de büyük almanın mantığını bulamıyorum.

1.0 tce gayet yeterli olur bahsettiğiniz senaryoda.

Turbolu 3 silindir tadından yenmez. Turbosuz ile klima açıkken rampada araç sollamak zorlayıcı olur. Onun dışında turbosuz da her türlü iş görür.

kaş-olimpos

yanlışlıkla süper kilit gibi bir mekanizma aktif edilmiş olabilir mi?

bazı anahtarlarda ve araçlarda her şeyi kilitleme ve kısmi kilitleme özelliği oluyor.

belki aracınızda böyle bir özellik vardır.

aracın modeli ile ilgili facebook gruplarına sorabilirsiniz.

kilit ayarları değişmiş, aracın marka modeli, kullanım kılavuzu ile çözerwiniz.

pil azalıncada bazen sapıtıyor kumanda, yedek anahtar ile de aynısı oluyorsa kılavuz+1

Yazın pamukkale gezmek eziyet oluyor çok sıcak ve kalabalık oluyor. Tarihi havuz falan var orası güzel. Yani akşam üzeri 5 gibi gidilir. 2 3 saatini alır çevresinde de pek gezilecek bir yer yok. He termal tatil yapayım 1 günde pamukkaleyi gezeyim derseniz olur. Denizli merkezde bir şey yok.

kışın kaplıca+ pamukkale çok guzel oluyor ayrıca büyükken görmek farklı deneyim ya

Gittim asiri guclu bir gunes var tepede hava cok sicak

Biz gittigimiz zaman 6 sene olmustur su yoktu cogu yerde resimdeki gibi degildi resim gercek degil

Gidiyorsan semsiye al yanina hani inanmiyorsan diyorum dua edersin bana

Abartılmış balon degil.
Bence gidip görmeye değer.

2 sene oldu gideli.

birkaç travarten açık. paçaları sıvayıp girenler vardı. millet bahçesi gibi bişi olmuş. yani gidecekseniz terlik ve havlu ile gidin kurulanmak isterseniz. eskisi gibi değil. ama hierapolis gezilebilir. ben en çok oranın tekstilini seviyorum.

Üstünü başını giyinip en yakın tekel bayisine gidip iki bira biraz da çerez alıp ayağını uzatıp güzel güzel sıcak havada biranı yudumluyorsun ve olaylara sıktır çekiyorsun. Bu kadar...

Eğer birşey olursa polis sizi bulur zaten.

ortalık dağılmış, siz de zararsız ayrılmışsınız zaten. bir şey çıkmaz

şu an sizin kim olduğunuzu bilmiyorlar. olay adli makamlara intikal ederse kimlik numaranız ve adresiniz onların eline geçiyor. yaşasın adalet. en güzelini dedeminhirkasi söylemiş.