Ekşi Duyuru

şimdi, alan hesabı yapalım

ilk kitaplık 1200 genişlikte 5 katlı - 6000 mm yapar yan yana dizersek

ikinci kitaplık 140 + 140 + 70 desek 3500 mm

toplam 9500 alanınız kitaplar ile dolu yaklaşık olarak

almak istediğinizde sadece camlı yerleri dolduracaksanız , 4 raf var 900 mm = 3600
5 tane almanız yeterli olur

@pislick teşekkürler, altlardaki kapalı raflar da dolacak, yani 6 raf da dolacak. O zaman 9500/5400'den 1,75 gibi bir şeye denk geliyor, yani 2 tane yeter diyebilir miyiz o zaman?

rica ederim, evet o zaman 2 adet yeterli . 50 cm kadar (raflardan birinin yarısı ) da boş alan kalır heralde

1. kitaplık 667 cm³


2. kitaplıktaki her küp 35x35 cm, sadece içleri doluysa;
35x35x29= 35 cm³ x 10 = 350 cm³

dışarıdaki 3 birim de doluysa 455 cm³.

667+350=1.017
667+455=1122

yeni kitaplık 653 cm³. 653x2= 1306.

Aynı şeyi fark ettim geçen gün, normal akıştaki reklam miktarı ciddi derecede artmış durumda. rockcontent.com adresinde, platformdaki reklamlara dair bir bilgilendirme görmüştüm mesela. Atlayamadığımız reklamları düşündüklerine göre, atlanabilen ama sayısı fazla reklama da yönelmiş olabilirler; marketing ayağını bilen kullanıcılar detay verir belki.

Önlem şekli için bir şey diyemem ama yaşadığınız durum normal.

Bu konuda çok kesin deliller yok ama gerçeğe yakın en iyi tahmin hava soğudukça yaşanan atmosferik basıncın yaralı eski doku üzerinde yaptığı etki nedeniyle bu acının/ağrının hissedildiği yönünde.

Sıcak tut.
Vicks sürüp elastik bandaj sar.
Durduk yerde ağrırsa yanına şemsiye al, yağmur yağacaktır çünkü.

20 sene ilerden bildiriyorum, hala agriyor :)

22 sene once avuc içimdeki bir kemigim kırılmıştı, hâlâ ağrır soguklarda.

zoşirii midir nedir
dur link vereyim
www.denizdukkani.com

şundan var memnunum. mikrodalgaya giriyor. uzun süre sıcak tutuyor ama biraz ağır, dış kabı çelik sanırsam.

www.cimri.com

Bende arıyorum , sırt çantasına girecek boyutta

Zojirushi'nin farkli bir modelini aldim dun. Kuklaninca yazarim.

aa merak ettim hangisini aldın? yaz yaz bekliyoruz

kendi görüsüm degil ama topluma bakarak diyebilirim ki ceyrek gramlar falan cikmis sanirim onlar daha iyi olur hediye kartindansa.

Ceyrek gramdan devam

bizim millette altın hastalığı var
yarım gram olur, 0,25 gram olur, 0,10 gram bile olur yeter ki altın tak.

Sakın english home tarzı yerlerden hediye almayın. Ben mesela o tarz yerlerden evime birsey almıyorum. Böyle bir hediye istemezdim,en fazla gelen kartla başkalarına hediye alırdım. Ayrıca düğünde para takmak.diye bir konu da var.. illa ki altın takmak zorunda değilsiniz. 500 tl.bile olsa zarfa koyup verin. İnanın daha mutlu edersiniz ve katkınız daha fazla olur.
Benim düğün zamanı 10 liralık tabak çanak gelmişti..keşke demiştik 10 tl yi para olarak verseler..ama karşı taraf utanıp hediye olarak veriyor. Oysa utanacak bir durumda yok.

Yarım gram

Parlatici yikama bittikten sonra tabaklara serpiliyir ve durulanmiyor

Yanii parlatici tabaklarin ustunde kaliyor ve biz o parlaticiyi yiyiyoruz. Bizim evde parlatici kullanilmaz.

@arbre ben de senin gibi düşünmüştüm ama isviçre sisteminde yapılıyormuş. Yenilenler yenilenlerle oynuyormuş.

her türlü yanına meyve suyu muz ve pastaneden tuzlu bişeyler alarak gidin, magnus çocukken portakal suyunu getiriyordu bol şanş

İlkokula giderken, çevre kolejinde duzenlenen bir turnuvaya katılmıştık. MPİÖ Satranç Kulübü olarak. Ben 2 maça çıkıp elenmiştim ama akşama kadar beklemiştik. İyi ki Spidermanli beslenme çantam yanımdaydı.

Çok yıllık eski ilişkim böyle başlamıştı. O beni sevip bana geldi. Ben de sevgisine karşılık verdim, onu sevdim. Aradan yıllar geçince o değişti. Bir şeyleri sorun edip, sebep gösterip ayrılmaya çalıştı. Sebep gösterdiği şeyleri büyük ölçüde çözdüm, yani onun için çabaladım. O pek çabalamadı, o yüzden de sonucu değiştirmedi. Çünkü problem o sebep gösterdiği şeyler değildi, onlar sadece bahaneydi. Sıkılmıştı, gitti.

canim potasyumcum, bence ilk adimi kadinin atmasi kötü bir sey degil. hatta bu sekilde ilk adimi erkek atmali yhaaa diyen keko erkekleri de elemis olursun.
avci erkeklerin de agina düsme olasiligin azaliyor.

ama kiymet bilene atmak lazim adimlari. her seyi de bir taraf yapamaz. iki tarafin da caba harcamasi lazim yoksa bir taraf isteksiz demek oluyor zaten.

diger sorundan dolayi da kalbin kirilmis biraz diye düsünüyorum ama kendin olmaktan vazgecme. fakat senin degerini bilen insanlar icin ugras.

ben de hep ilk adimi atarim. hic bekleyemem. ya da karsidaki bir adim atmissa ben kosarim. iyi de oldugu oldu kötü de.

Yuvayı dişi kuş yapar. Nokta.

Çok yıllık iki ilişkim böyle başlamıştı. Nasıl başladığı önemli değil. Nasıl devam ettiği önemli, ilişkinin kalitesi önemli.

Bir 'kolay elde edilen kadın' düşüncesi ortaya çıkıyorsa, ya adamda bir kalitesizlik vardır ya da kadında. Ya da ikisinde de.

Bende veya çevremde en başta kadının adım attığı herhangi bir ilişki olmadı.

İlk adımı kimin attığı fark etmiyor ama peşinden koşmak ya da koşturmak hiç sağlıklı bir ilişkiye evrilmez.

Eski ilişkimde ilk adımı o atmıştı, ben koşmuştum.

Erkeğin adım attığı hatta koştuğu ilişkiler hiç bitmiyor çünkü, değil mi? :D

En uzun ilişkimde kız arkadaşım ilk adımı atmıştı. Ondan sonra da adım atanlar oldu, onlar da benim adım attıklarımla aşağı yukarı aynı sürdü. El yükselteyim, kadının çabalamadığı ilişkiler bitmeye mahkum diyeyim ben de. :)

Bu, kimin adim attigina degil adim atilan kisinin karakterine gore degisir. Sirf kadin adim atiyor diye kadini cepte gormek veya tam tersi sadece erkek adim atmali kadin piremses kalmali diye gerim gerim gerilmek asagilik kompleksiyle alakali diye dusunuyorum. Boyleleri illaki hayatin bi yerinde hizlica fire veriyor, herhangi bir konuda kirmizi bayragi dalgalandiriyor.

benim yakın çevremde 2 tane evlilik var böyle sevgililik kısımları dahil biri 10 yıllık biri de 7-8 yıllık yaklaşık. çok da geniş bir yakın çevrem yok zaten. aynı zamanda yakın çevremdeki en sağlam ilişkiler bunlar bence. bana da böylesi daha sağlıklı gibi geliyor aslında. erkeğine kadınına göre değişir tabi genellemelere uymayan da çoktur ama erkek ilk adımı üst üste rastgele 50 kişiye atabiliyor 1'iyle şansı yaver gidiyor ve ilişki başlıyor gibi bir durum var. kadın ise genelde gerçekten sevdiği, etkilendiği, iyi anlaştığı veya anlaşacağını düşündüğü kişiye ilk adımı atıyor. hem de bu şekilde önüne gelene yazan tipleri de elemiş olmuyor çünkü zaten öyle bir erkek olsaydı karşısındaki kadının ilk adımı atması gerekmezdi.

ama robert bosch'un dediği kısım önemli kıymet bilene atmak lazım adımları. yani futbolcuya, voleybolcuya, influencera, bi çeşit az ünlüye veya dümdüz bir clubber boya falan yandıysa gönlün o tarz tiplerin çoğu için ilk adımı kadının atması kolay skordan başka bir anlam ifade etmez. kadınların karşı cinsle ilişki konusunda ciddi bir avantajı var (insanları puanlamanın doğru olmadığını düşünsem de bir şey anlatmak için kullanıcam şimdi) 5-6/10'luk bir kadın bile 8-9/10'luk adamları çok çaba harcamadan tavlayabilir. bunun büyüsüne kapılıp gözü yükseklerde gezen çok kadın da oluyor ama bu tavlama sağlam temellere dayanmayan bir tavlamaysa (arada iyi bir arkadaşlık ilişkisi, gerçek bir elektrik vs. yoksa yani) genelde hüsranla sonuçlanır. erkek için de geçerli aynısı da erkekler zaten kendisinden çok üst ligde olan bir kadını bahsettiğim sağlam temeller (veya ciddi bir ekonomik güç) olmadan tavlayamıyor genellikle.

Bana ilk adımı, hatta 2 ve 3. adimlarida atan bir kadin ile 5 yıllık beraberliğimiz oldu. Elbette bu konunun iliskinin bitmesiyle hiç alakasi yok.

kadın çabaladığı ile kalıyor adam adam değilse, zorla zorla bir yere kadar kadın genelde sonunda tükeniyor ilişkiyi ayakta tutan olmaktan, erkeğinde işine geliyor

Ben varım, ilk adımı eşim attı, beni o ısındırdı ilişkiye. 5 yıldır evli ve mutluyuz iyi ki hayatıma girmiş.

oldu. Fakat erkeğin bakış açısını iyi anlaman lazım (ki kadınlar bunu rahatlıkla yapabilir bence) gerçekten hoşlandı değer vermeye başladı mı, yoksa "hazır yürüyen var biraz sevişelim" mi dedi. İkinciyse biter.

"çaba gösterdiği"
bu sevmeyen adamı sevdirmeye çalışmaksa, olmaz o. Ama kadın flört başlattı, sonra karşılıklı devam ettiyse güzel işte.

Mikrodalga 10 kg yoktur.
Bence kaldırır.

Zaten koyarken belli eder kendini.

taşır yaa benim emektar bili ağzına kadar tıkıştırılmış kitap dolu, garibanın gıkı çıkmadı. dur gevurlara soralım

www.reddit.com

hazır sorulmuşunu buldum. koyarsın taşır ama arka panelini takma, fırın hava alsın demişler

Mikrodalgadan bir şey olmaz çok ağır değilse. Çok endişeleniyorsanız rafları monte ettikten sonra hırdavatçıdan L braket alın(metal) rafın altına 2 sağ 2 sol vidalayın.
Billynin arka panelini takmazsanız o Billy yıkılır. Arka panel taşıyıcı ve iskeletin parçası. Havalandırma endişeniz varsa, arka panelin fırın hizasındaki yerini dikdörtgen pencere şeklinde kesin.

Ayrıca kataloğa göre 80cm lik Billy raf kapasitesi 30kg civarıymış.

İki sıra kitap taşıyor o raflar. Yine de kaygılıysanız orta rafa koyabilirsiniz (montajdaki sabit raf)
Eğer Billyden sarkmadan duracak bi mikrodalgaysa 10 kg değildir zaten

Ben Affleck Batman dönemimde yüksel kas kütleli ve parçalı bir vücut inşa etmişti ama bu muhtemelen 5-6 aylık bir süreçti ve yüksek kalori yüksek steroid kullanımıyla gerçekleşmişti, bu fotoğrafta tabii ki kostümün etkisi de yüksek ama vücudu da oldukça iyiydi, süreç bitip steroidler kesildiğinde vücut yine eski haline döner normal olarak.

abicim Hollywood bu.. sana da ayni kostumu giydirsek batman de olursun superman de..

zaten herif harbiden batman olsa Jlo iki kere bo$amazdi :D

Kostümlü fotoğraftaki görüntü kostümün kendisinden kaynaklanmıyorsa ya da aşırı oynanmış bir fotoğraf değilse, o fiziği elde etmek için ortalama bir insanın beslenmesine ve dinlenmesine aşırı özen göstermesinin yanı sıra anabolik steroidler kullanması zorunlu. Bunların tamamını yapmanız sonucunda bu fiziğe ulaşmanız da garanti değil zira bir noktada yeter deme olasılığınız var.

Oldu da bu fiziği elde ettiniz, bunun kalıcı olduğunu asla düşünmeyin. Korumak için yine korkunç bir beslenme, dinlenme ve anabolik steroid kullanımı zorunlu.

Özetle, biz normal insanlar için bu fizikler pek de erişeşilebilir değiller. Erişmenin karşılığında ise ağır bedeller her durumda olacak. Sahildeki fotoğraf bu fiziği korumanın hiç de kolay olmadığının ispatı.

1. fotoğraf tabii ki gerçek değil ya. fotoğraf zaten en başında, photoshop doludur ama makyajla bile karın kası yapıyorlar ya da karın kası ameliyatları falan oluyor.

Yukarıdakilere ek olarak üstsüz sahneler çekilmeden önce 24 saat falan su içmiyor oyuncular ki susuzluktan derisi kaslarına yapışsın da kaslar daha belli olsun. İnsan vücudu algımızın içine sıçıyorlar böyle böyle.

Bu adamın ciddi alkol bağımlılığı problemi var yani alkolik dolasıyla vücudunun çökmemesi imkansız.

Altının ve gümüşün getirisi yok demişsin, ancak ons fiyatı sürekli yükseliyor. Riski de var gerçi ama, küresel gelişmeler altının dolar bazlı getirisinin devam edeceğini söylüyor.

Eurobond hakkında haklısın. Sürekli bir getirisi var. Riskli olduğunu söylemişsin. Ancak vadesi bitmeye yakın olan eurobondları tercih ederek ve vadeden önce bozdurmayacak şekilde çeşitlendirerek riski tamamen sıfırlayabilirsin.

dovizin duz durmasindan iyidir tabi ki.
vade sonuna kadar beklerse riski de yok (olagandisi default olma riski haric)
1000 usd etmeden de dusuk fiyatli alinabilir.
onun yerine dolarla alinana fonlara da bakilabilir.

bu cümleye katılmıyorum: Malum 3 biriktirme yönteminin de hiçbir faizi ya da kendi içinde büyümesi yok, artışlar hariç.

altının kendi içinden büyümesi olmaması demek altın alınca altın sayısının artmaması mı demek oluyor?

eurobond alınca elindeki dolar sayısının artacağını düşünerek böyle dedin sanırım.

o durumda bile eurobond yatırımının altından daha çok kazandıracağının garantisi yok.

çünkü: dolar/euro kendi enflasyonu olan bir şey. altında böyle bir şey yok.

ben eurobonddan birşey anlamadım ya, 1 ayda 140 tl gelmiş, aynı para tl'de 2 günde o faizi alıyor.
birde banka şubeden arayıp 3 aylık eurobonda özel bağladılar 3 ayda yüksek faiz getirdi, kendilerinin özel bonosuymuş, eğer meblağ yüksekse şubene sor

Fonları incelemeni öneririm. Bunları alıp satarken makastan zarar edersin ayrıca işin vergi boyutu var. Vadesine kadar tutmazsan dovizin yukselişinden kazandığın karı da hesaplayarak vergi odemen gerekir. O yuzden fonları inceleyip sana uygun olanları ve alman mantıklı olur.

Teşekkür ederim cevaplar için, kastım şuydu: 3.000tl'ye gram altın alıyoruz, ay sonunda 3.005 oluyor evet ama hani vadeliye koysak daha çok getiriyor gibi gibi... fon / hisse asla anladığım şeyler değil :( eurobondu bile çok zor anladım. Galiba finansal okur yazarlık öğrensem iyi olacak.

Dün iyi içmişiz, bi de çok geç uyuduk. Yorgun ve uykulu olmam dışında rahat ve huzurlu hissediyorum. 4 gün de tatilim, daha ne olsun?

Ağzının tadı bozulmasın 8910

Fiziksel olarak yorgunum, dünün yorgunluğunu atamadım.

Valla keyfim yerinde :)
Keyifli olanlara maşallah diyelim :)

Üst üste gelen şeyler oldu biraz kafam dağınık. Ama geçici bunlar diyorum iyiyim ya genel olarak:)

Tok.
Annem sevdiğim yemeği yapmış. Oturdum öyle kendime çay içiyorum:D

yorgun :(

Garip bir salgın var ortalıkta daha iyileşeli bir hafta olmadan yine aynı belirtileri göstermeye başladım aldım bir iki önlem daha iyi gibiyim.

Saçma bi enerji var üzerimde bugün, 1 saat yürüme ekledim eve gidiş yoluma.
Müzik eşliğinde uzun bir yürüyüş yapmak istiyorum.

Yeni kararlar aldım bakalım uygulama konusunda ne kadar başarılı olacağım.

Dün felaket güzel içmişim tabii bundan sebep uyku kalitem düştü. Uykulu fakat iyiyim. Hatta simariklik yapıp eve giderken vodka aldım. Akşama yine içerim sonra 4 gün dinlenirim. Sol kolum hala uyuşuk olsa da iyi olmak için çaba ediyorum görüyorsunuz.

Aşırı yorgundum, hâlâ öyleyim.

nerden almıştınız? seri numarasını bile kopyalabiliyolar çünkü. kutudaki seri no ile kulaklıktaki örtüşüyor mu?

yazılımını kontrol edin güncellenmiş mi? çakma airpodslar güncellenmez mesela

evet sahte ürün çok satılıyor, hatta apple mağazasından alınan ürünlerin bile sahte çıktığı vakalar vardı.

çinliler birebir yapıyor çakmasını. elmas kesim hassasiyetinde. aynı modeli bi arkadaşınızla ya da mağazada karşılaştırın. ürünün üstünde yazılar seri no olmuyor genelde.

apple destek uygulamasını indirin. randevu almaya çalışın. muhtemelen vermeyecektir ürün sahte olduğu için.

ya da orjinalin gramajına bakıp sizdekiyle karşılaştırın. farklı çıkacaktır.

Mahkeme kararına uyumamazlık yapamaz.
Ne kadar oldu karar çıkalı?
Bankaya bildirilecek, bankaya süre verilecek belki. Banka da kendi içindeki mevzuata göre işlemleri tamamlayıp sana ne yapacaksa yapacak. Bir süreç. Elbet sonuçlanır.

İcra takibi baslatacaksiniz para alacağı zaten ilamli takip açın şak diye öderler

Söylenmiş, İlamlı icra. Yardımcı olurum mesaj atarsanız

Bddk’ya da durumu bildiriniz, hem şikayet prosedürü var hem de çağrı merkezi.

2 eylül mü yuh. 2 arkadaşım italyaya başvurdu biri bi haftada biri 2 günde çıktı. ankaradan.

ankara takır takır çalışıyor, diğer bütün konsolosluklar çok kötü durumda. 90 gündür bekleyenler var.

otelle iletişim falan kurmazlar bu arada. en fazla booking confirmation numbera falan bakarlar ama onu da kontrol etmezler %99. iptal et geç.

Eşiniz İtalya Vatandaşı mi? Eğer öyleyse vizenin çıkmama ihtimali ve uzun sürme ihtimali pek yok.

Eğer başka bir ülke vatandasiysa neden o ülke üzerinden başvuru yapmadınız ki? Çok daha kolay bir prosedüru var ve çok daha uzun süreli vize veriyorlar. Biz eşime hep öyle aldık vizelerini. Çünkü aldığınız vize turistik vize değil, aile vizesi oluyor.

Otele sormazlar ama Booking üzerinde kontrol edebilirler.

@fraise ben ab vatandaşıyım bulgaristan üzerinden. bu bir konsere gideceğimiz için denk geldiği için başvurduk aslında. sizinkisi d tipi oturum mu acaba? bulgaristanda o da çok uzun sürüyor uğraştırıyor diye biliyorum.

bu arada yunanistandan almıştık bundan önce, o da family visa olarak geçiyor aslında ab eşi statüsünden olduğu için.

bana seyahatten 2 gün önce verdiler pasaportu pazar günü gidiş, cuma günü aldım.

D tipi vize ayrı.

Eşim için ilk başvurduğumuzda bir Hollanda ziyareti yapacaktı. Benim vatandaşı olduğum ülkeden başvuruyu yaptık (İsviçre). Eşimle birlikte kendi ülkemi Ziyaret etme hakkım var sonuçta ve ücretsiz başvuru yapabiliyor.Direkt çoklu giriş ve uzun süreli vize (2 yıl) verdiler. Diğer ülkelere ziyaretlerinde de hiç sorun olmadı. Vizenin üzerinde "aile/ arkadas ziyareti vizesi" yazıyor. Turistik vize değil.

Ayrıca öncesinde Bulgaristan'a evlilik bildirimi yaptıysanız normal Schengen başvurularına göre çok daha az belge isteyeceklerdir, ücretsiz başvuru hakkınız da var. Her bakımdan çok daha avantajlı ve reddetme ihtimalleri de yok gibi bir şey.

@fraise aa anladım, ben de dediğiniz gibi bulgaristanda evliliği tanıttığım için ücret ödemeden ve belge toplamadan başvuruyoruz aslında ama italya'da garip şeyler duyuyorum. başka bir ab vatandaşından isminde türkçe karakter olduğu için isim denklik falan istemişler mesela.

üşenmedim lensmarketi açıp baktım siparişlerime asjsjjs 5 yıldır acuvue kullanıyormuşum gayet memnunum.

Optifree iyidir ya niye bıraktın?

Ben günlük lense geçtiğim için uzun süredir solüsyon ihtiyacım yok gerçi. Kullanıp atıyorum artık. Ama eskiden hep Optifree kullandım. Renu ve biotrue hiç sevmemiştim bende de kuruluk yaptı onlar

renu bana da iyi gelmiyo. acıtıyo kuruyo falan. yılllarrr yılı acuvue kullanıyorum çok da memnunum

Biotrue kullandınız mı

Bir de, solüsyondan bağımsız olarak kuru göz problemi başlamış olabilir.

biotrue +1

Konuya vakıf değilim ama bende olsa bi tansiyonuma bakardım.
Söyledikleri kadar su içtiniz. Değil mi?

youtube'da bir sürü premiere dersi videosu var, onlardan yararlanabilirsiniz.

@fobfilm elbette bir sürü eğitim videosu var. çektiğimiz filmin hikayesini anlatabilecek düzeye gelmemiz ne kadar sürer bilmiyoruz. bir sürü bağlama videoları da var ancak sadece video ile öğrenilmeyeceğinin farkındayım. basit videoları telefondan da yapabilirsiniz. biz daha profesyonel yardımdan bahsettik.

sana çok önemli bir sır vereceğim hazır mısın? izlediğin filmlerin çoğu dümdüz kesmelerden oluşuyor. Proje büyüdükçe programın özellikleri işleri kolaylaştırıyor ama basitçe yapman gereken şey ham dosyaları kesip uygun anlarda birleştirmek.

Bi film aç, her kesme olduğunda durdur. Nereden nereye kestiler bak. (çekim ölçeklerini de bu şekilde öğrenmiş olursun, kaç saniyede bir nasıl kesme yapıyorlar onu da çözersin)

Premiere kullanamıyoruz diye bişey yok, programı bulamıyorsan okey, ama bulup kullanamıyorsan Youtube'dan iki video izleyip deneyemeyecek kadar üşengeçsin demektir. Dümdüz kesip biçip çıktı almak hiiiiç zor değil.

not: öğretim görevlisiydim 7 yıl meslek yüksekokulunda bunun dersini verdim. Profesyonel görüşüm: yardım alma kendin yap ve öğren.

"elimizden geldiğince güzel göüntüler yakalamak istiyoruz" demişsin bu görüntü yönetmenliği. Işık ve kadraj öğrenmeniz lazım, düzgün mekanlar seçmeniz lazım.

"çektiğimiz filmin hikayesini anlatabilecek düzeye gelmemiz"
bu da yönetmenlik. Oyuncuyu ve senaryoyu kullanarak imajlarla bunu anlatmak, özellikle süresini ayarlamak vs. hep deneyim. Kötü birkaç kısa film sonrasında öğrenirsin. Ama dediğim gibi şu an 3 farklı rolden bahsettik.

@nhk ni youkosu basit bir film için biraz abartı şeylerden bahsetmişsiniz. kadraj ve ışık konusunda iyi olduğumu söyleyebilirim. fotoğrafçılık bilen ışık ve kadrajı da bilir diye düşünüyorum. benim biraz renklendirme teknolojisi vs. konusunda yardıma ihtiyacım var. yani bir şeyi kes sonra diğer sahneyi de önceden düşünüp o anda birleştir olayından çok renkler ile ilgili çalışma olsun istiyorum farklı zaman ve mekanlarda bazı objelerin renklendirilmesi vs.


bunlar dışında diğer şeyler için yaptıpınız önerilere teşekkür ederim. üşengeçlik konusunu neden söylediniz anlamadım. öğretmenlik refleksi heralde. genelde türkiyede görev yapanların ders anlatırken ikide bir üşengeçsin, tembelsin dediğine benzettim biraz. dersi anlatırken belirli bir otorite sağladığını düşünüyor olmalılar :) kolaylıklar diliyorum size.

istanbul havalimanında var

www.istairport.com

bir ay önce sabihadan yurtdışı uçuşumda 750ml su dolu şişem xrayden geçti kimse de bişey demedi.
edit: avrupada tap water çeşmesi muhakkak var havaalanlarında. istanbul havaalanında var. sabiha da yok.

onu bilmiyorum ama kontrol noktasından sonra kapı açılışını beklerken su alabileceğiniz yerler oluyor genelde. esenboğa'da vardı, istanbul'da da dikkat etmedim ama vardır muhtemelen. şaşırmıştım ben de buradan tekrar alabileceksem neden az önce suyumu attım diye.

dolduracak derken lavaboyu kastetmiş olabilir storyyi yabancı biri çektiyse onlar musluk suyunu içme suyu olarak da kullanıyor genelde. veya şu amerikan filmlerinde gördüğümüz okullarda basınca yukarıya doğru içme suyu çıkaran aletlerden olabilir belki.

Avrupa'da birçok havalimanında gördüm.

Lyon'da misal pet şişe atmak yerine su bosaltma yeri var, sonra su doldur diye.

evet var. genelde büyük havaalanlarında oluyor.

istanbul havalimanında 18 noktada su sebili varmış mesela. sabiha gökçen'den emin değilim. dünya'da karşılaştığım havalimanlarında genelde oluyor. genelde tuvaletlerin yanında.

var evet çok saçma. suyla giremiyorsunuz ama içerde ücretsiz doldurabiliyosunuz. esenboğa ve istanbul dış hatlarda gördüm doldurdum da. avrupada da her havaalanında vardı gittiğim. 50 ml su bile sokmuyolar kapıdan.

İstanbul havalimanında sıcak/soğuk su doldurabiliyorsunuz hatta. Sabiha Gökçen'de ve Adnan Menderes'te yok. Benim gördüğüm bütün büyük uluslararası havalimanlarında vardı.

istanbul havalimanında var +1

Biri A Gate'lerine giderken solda tarafta kalıyor.

Amme hizmeti

twitter.com

Havaalanına göre değişir, giden yolcu bölgesine geçtikten sonra lavabolara yakın yerlerde su sebilleri oluyor ama nerede olduğunu bulmak problem olabilir veya ters tarafta kaldıysa uzun bir yürüyüş gerekebilir. Güvenliğin ne yapacağı da yerine göre değişiyor, birkaç yıl önce 100ml'den büyük diye boş pet şişeyi geçirememiştim.

Kutu açılımı ve kurulumu servis yapıyor sağlam teslim aldıktan sonra sorun olmaz sanırım olursa da tutanak tutturunuz. Bence sorun olmaz ya zaten binlerce kilometre öteden gelmiyor mu bunlar ona göre paketleri var.

Sorun şu ki kutuyu açmadan sağlam olduğunu nereden anlayacağım?
Servis gelmeden kutuyu açarsan garanti dışı kalır diyorlar. Ekran kırık gelip mağdur olan çok kişi gördüm internette başka yerlerden TV alanlarda.

Bu duruma göre kargo geldiği an evde servis olacak, kendileri kutuyu açıp sorun olmadığını görüp kurulum yapacak, kırıksa orada tutanak tutulacak, ki bu imkansız senaryo.

Kutu hasarsızsa servis açtığında hata tespit ederse sorun olamaması lazım değişim iade vs.

A101 i bilmem ama evde 3 tv var hepsini netten aldım. yıllardır da kullanırım hiç sıkıntı yok. Kutuyu güzel paketliyorlar

Bubtur seyleri ben kesinlikle kargo ile soylemem hocam gecen agirlik geldi demiri kirmislar firlatip ne olacagi belli olmaz sen gidip kendin alamiyor musun

Yada arayip ektra bi koruma sarma yapsinlar diye rica etsen hani illa alicam diyorsan

Birde soyle bi mantik var bin lira ucuza aldin kargoyla kirik geldi bunu telafi etmek icin belki 3 liralik kafan utulenecek psikolojik olarak. Enniyisi gidip kendin alman ben oyle yaptim adamlar pixellerine bakti gosterdi saglam diye paketlettim metro ve tabanway ile eve getirdim

ofise bu tv den aldım rezalet bir tv..philips eski kalitesi yok artık zaten yerli üretim miş.
a101 e gelmedim bile bak.

@anon1m'in dediği gibi, kutuyu servis açarsa sizlik bir durum yok. Satın aldığım Samsung televizyonun ekranında kırık çıktı, ilk müdahale servis tarafından yapıldığı için, kutuyu açmak anlamında, raporu tutulup değiştirildi. Sadece servisi bekleyin yani, erken hareket etmeyin bu durumda yeter.

zorluda giseler var gidip alabilirsiniz

Hayir etkilemedi.

benim icin degismedi zaten yapmam cocuk

Buna gelene kadar zaten böyle düşünüyordum

Bir çocuğu sadece aile değil toplum yetiştirir, bu toplum çocukları yetiştirecek yetkinlikte değil

Standart Sağlık, eğitim, güvenlik hizmetleri için şanslıysan fahiş meblağlar ödemen gerekiyor, yine de sakınamıyorsun, saçma bir döngünün sürdürücüsü oluyorsun

cocuk arzusunu degistirmez, gunde bir milyon sey oluyor onu etkileyebilecek bu da onlardan biri. Dunya kotu bir yer her kosul ve zman diliminde ancak doktora bakisi degistirir.

Simdi dogsa oglan ve yogun bakim bir sebepten lazim deseler ne yapacagiz misal?

Hiçbir zaman çocuk istemedim ve bu kararımın her gün daha da fazla arkasında duruyorum.

Çocuk istemiyordum zaten de şimdi de annemle babamın yaşlılığı için endişelenmeye başladım.

istemiyordum ve etkilemedi.

@peki madem, cok mantikli haklisin

Beni etkilemedi, zaten istemiyorum

Sırf çocuk yapacak olanları değil herkesi ilgilendirdiği düşünüyorum. Hiçbirimiz güvende değiliz gibi hissediyorum, sadece bebeklere zarar vermekle kalmadılar maalesef bundan sonra doktorlara ve hastanelere güven kalmayabilir. Gerçekten yoğun bakım ihtiyacı olanın bile aklında acaba? Sorusu kalacak.

Edit: kendim için söyleyeyim. Daha fazla çocuk zaten istemiyordum, etkilemedi o yönden

@kullanicadi +1

Çürüme bir yerde olmuyor işte, eğitim nasıl yerle bir olduysa, ekonomi nasıl böyle çıkmaza girdiyse, sağlık da bitmiş bunun herhalde insanı en derinden etkiyecek olan alanı da budur.
Bebek ölümünden daha fazla ne etkileyebilir ki insanı.
Burada bu yapıldıysa pandemide neler oldu kim bilir.
Başka alanlarda neler yapılıyor kim bilir.
Ruhumuzun duymadığı, hayal bile edemeyeceğimiz ne kötülükler oluyor kim bilir.

Burada artık hangi kuruma güvenebiliriz ki ben hiç birine güvenmiyorum.
Geçen gün kafalardaki soru işaretleri silinsin diye kaç yıl önceki mevzuyu gündem edip adamın mezarını açtılar ölenin o olduğunu kanıtlamak için hangimiz inandık?
Kimse inanmadı ama ne yapabildik, hiçbir şey.

Yine hiçbir şey yapamayacağız.
Asıl sorumlular cezalandırılmadıktan sonra bundan cesaret alıp daha neler yapılacak göreceğiz.

Soruya cevap: Bakış açımı etkilemedi, zaten düşünmüyordum.

Hastanelerde ölen ölür, o çok fazla sorun değil de, yeni eğitim sistemi içinde yetişmiş çocukların söz sahibi olduğu dönem geldiğinde insan o şartlarda kendine nasıl bir yaşam alanı oluşturabilir acaba kısmına daha çok takılıyorum ben.

Zaten istemiyordum, kararımı tebrik ettim ancak bunun sadece yeni doğanlarla kalmadığını düşünen bir yanım çıktı ve sağlık sektörüne güvenim söndü, gitti, yok oldu.

@grimavi +100

Ben de aynen öyle düşünüyorum.

Ben zaten çocuk istemiyorum ama çocuk yapacak olsam bu olaydan sonra kesinlikle Türkiye de doğurmazdım, yurtdışında doğurur gelirdim.

pazardan.

mudo erkek bolumunde var polar ipli

www.lcw.com

penti de süper pijamalar var evet erkek.tam tarif ettiğin ve istediğim gibi 2 takım kaptım.

Ben de annem babam için samsung a35 256gb 8gb Ram bakıyorum.

A35 128gb 13-14 bin arası

a35 iş görür ama anneye aynı markadan bir şey bul çünkü alışkanlık değiştirmek zor.

samsung a54 aldım pedere kullanıyor cıktıgından beri sorunsuz.

Ben bütün bankacılık işlemlerimi, sosyal medyayı, bazen basit oyunları, dizi izlemeyi, alışverişimi... Kısacası herşeyi mi telefondan yapıyorum. Mi 12 var, gayet memnunum. Ebeveynlerinize de gayet yeteceğini düşünüyorum. Hem ekranı da kocaman.

Çok yüksek ihtimal red yemiştir çünkü şimdiye kadar red yediğim başvuruların hepsi çok hızlı sonuçlandı. Sadece kendim için değil, çevremdeki insanlarda da böyle işlemişti.

Red

eşimin de böyle kısacık bi sürede onaylandı almanya'dan. kesin red diyemeyiz o yüzden. ama öncesinde iki şengeni vardı.

mevcut almanya vizemin sonuçlanması 2 aya yakın sürdü.

Bu işler ile ilgili bir yorumda bulunmak zor, ancak kendi bildiğimiz durumlardan örnek verebilirim. Daha önce vizesi çok hızlı sonuçlanan ya da kısa sürede işleme konulup red alan bilmiyorum ama dediğim gibi yorum yapmanın bir karşılığı yok. Her şey mümkün şu aralar.

1. 7-8 sene önce ilk defa başvurduğum Amerikan vizesi 2 gün içinde sonuçlandı ve 5 yıllık vize verildi. Başvurumu Ankara'dan yapmıştım, 2. günün sonunda İstanbul'da kargo ile elime ulaşmıştı.

2. Annem geçen yaz Yunanistan vizesine başvurdu, gene 2 gün içinde turist vizesini verdiler. Çok hızlı sürdü sonuç alması.

Geçen hafta 1 günde İtalya vizesi çıktı. O nedenle kesin red diyemeyiz.

Arkadasimin basina aynisi geldi, kesin ret verdiler diye kufur ede ede gitti pasaportu almaya ama vize cikmisti

seyahat tarihiniz yakın gibiyse normal, artık saçma sapan bir sıralam var italya ve almanya vize sürecinde.

2 arabayi sattik, stop. 2.1 milyon.
Corsayi aldik, stop. 1.65 milyon.

Simdi ne ekliyoruz neye ekliyoruz neyin segmentini degistiriyoruz? 2 arabamiz mi oluyor yine? Neden 2 araba ihtiyacimiz var?

Istanbulsa, ve sehiricinde 1 saatimiz yolda geciyorsa yorar otomatikten sonra manuel ama bir sure, sonra alisirsiniz yani.

aynen öyle. 1.65'e biraz para ekliyorum 2 milyona kia sportage alıyorum mesela. hanım onu kullanıyor ben de manuel araçla geziyorum :)

bir sekilde haniminkini satmadan corsa denemeleri yapilabilirse olabilir. Misal peder verse bir sure 1 hafta kullansaniz vs.

manuel vites ameleliktir.
zaten elinizdeki arabalar yeni niye 11 yaşındaki arabaya geçiyorsun.

iyi fikirmis ama corsa'nin manuel olmasi kotu, cekilmez.

Marvis Classic Strong Mint.

Rocs tavsiye ederim

d - sırf temettüden geldiği için cebimdeki diğer nakitten bir farkı, bir artısı olmuyor. bir illiyet bağı kurmam.

Sadece Eurobond yatırımında gelen faiz geliriyle Eurobond alırım. Çünkü satıp TL'ye dönsem makastan zarar ederim. Eurobond'ı sattığımda ya da vadesinde geri aldığımda bankadan USD çekerim.

b-c-d arasindan o anda uygun oldugunu dusundugum birini seciyorum ama harcamiyorum.

Biriktirdigim hisseler icin b,

Bir de bir kisim hisse var su donem icin elimde diyelim onlar tutulan surec icinde temettu verirse d., a da olabilir bu ihtiyaca gore.

Aslinda hepsi d, dusununce biriktirdigim hisse zaten almaya karar verdigim hisse. ayni sey yani.

b

O aldığım 3 kuruş temettülerle geçiniyorum. artanı eşe dosta dağıtıyorum, avrupa seyahatine çıkıp kuzey ışıklarını görmeye gideceğim. Sonra da bir tekne alırım herhalde.

Arkadaşlar lütfen şu temettü şeysini bırakın. Olmaz o. Eurobond iyidir ama. Cidden tavsiye ederim.

genelde b ama paraya çok ihtiyacım olduğu birkaç durumda harcamıştım

Merhaba

b-c-d

Temettü gelirim yatırım hesabımda duruyor. Elde ettiğim gelirler ile tekrar alım yapıyorum.

B şıkkı haricinde bi' şey yapmadım.

amac portfoyu buyutmekse d sıkkını kullanıyorum. Cunku portfoydeki ağırlıklarına da bakıyorum sirketlerin ve onumuzdeki 12 aylık beklentilerine. Onlara gore secip ilerliyorum. Temettüden ziyade buyume hikayesi daha onemli geliyor bana bu kadar yüksek bir faiz ortamında.

Gsync tarzı bişey vardır o laptopta. Fps ile ekran tazeleme hızını eşit yapacak o ayarı yap. Veya atıyorum ekran 120hz ise oyunu 120 Fps e kilitle. Eskiden vsync ile oyunu 60a kilitlerdik 120 de oluyordur herhalde.

sistemden ekran kartını güncelle.

36 yapıyorlar, 36 Kreuzberg'in posta kodu, buradan yola çıkarak Almanya'da 36 Boys ismini alan bir çete var, bu da onların el işareti.

kreuzberg 36 işareti oluyor. kreuzberg 'deki Türkler'in oluşturduğu grubun işareti sanırım. killa hakan anlayıyordu da niye 36 diye ama sebebini tam hatırlayamadım

Ev kullanımı için duvar delme yapmayacaksanız şarjlı tornavida yeterlidir. "Ekonomik olsun" derseniz Koçtaş'taki Mac Allister işinizi görür. "Bir miktar daha harcayabilirim" derseniz Einhell, "bir kere alayım, uzun ömürlü olsun" derseniz Amazon'daki yeşil seri Bosch işinizi görür.

dewalt, mavi seri bosch, hilti. bu markalara bakabilirsiniz. ikisinden de lazım esasında.

çok kalın duvar yoksa şarzlı matkap işinize yarar hem montaj hem delme.
bosch gsb serisine bakın.

duvar delme işi yoksa cırcırlı tornavida öneririm. pil derdi yok, 50 tane uç oluyor falan gayet efektif.

diğer türlü de en ucuz matkap sizin işinizi gayet güzel görecektir. Çeşit çeşit uçlar alın.

112'yi arayın, durumu anlattığınızda sizi polise veya zabıtaya yönlendirebilirler.

Paylastiginiz araclar konusunda dogrudan bilgim yok ama yilda 14 bin km ise benzinli daha iyi olur diye dusunuyorum.

farklı segment ama, bana sorarsan tiggo 8 pro max alırdım yerinde olsam
ikisi arasında seçim olacaksa 2021 model olan

benzinli kesinlikle. yakıtın tasarrufundan ne olacak ya. bu dizel muhabbeti ticari araçlar için yapılmalı bence. al benzinli mis gibi keyifli keyifli kullan. hem bakımı daha basit. problem çıkarmaz kolay kolay dizele göre.

bir de benzinli olan aracın 2 farklı ön panjurla fotoğrafı var. önden kaza mı yapmış acaba. bilgi de vermemiş. dikkat edin.

c200 d amgler benzinli kasalara göre daha hantal ve daha sorunlu.

Sağlıklı ve dengeli beslenirsin.
Şekeri hayatından çıkarırsın.
Erken yatar erken kalkarsın.
Asansör ve yürüyen merdiven kullanımını bırakırsın.
Ekran orucu tutarsın.
Her gün bir saat kitap okursun.
Her gün 10.000 adım atarsın.
Haftasonları outdoor etkinlik yapmaya gayret edersin.
Sever sevilirsin.
Alkol ve sigaradan uzak durursun.
Stresten kaçınırsın.

D vitaminini ölçtür düşükse, ki düşüktür, takviye al.
Günlük beslenmenin %70'i kaliteli olsun.
Sinir sisteminin bir kolu çalışmaya diğer kolu dinlenmeye duyarlıdır ve hep dengede olmalıdır dinlenmeyi ihmal etme.
Sigara kullanıyorsan kullanma.
Sıvı alımını yeterli yap.
Saçına başına kılığına kıyafetine dikkat eder dost başa düşman ayağa bakar.
Sokakta yürürken kediye köpeğe selam ver.

Stresten mümkün olduğunca kaçın. İş hayatında buna mecburen maruz kalıyoruz ama hiç değilse iş dışındaki hayatında toksik insanlardan kaçın.

Hayvansal tüketme.

Kitap oku.

Yeni bilgiler öğren.

Sokakta yaşayan hayvanları besle.

İyi insanlar bulundur hep etrafında.

Sevgilin varsa ona daha çok sarıl.

En azından 1 tane çok yakın bir arkadaşın olsun.

İmkanın varsa hayvan evlat edin.

Evcil hayvan sahiplenmek

Sebze agirlikli ye

Unlu mamul cok az tuket

Seker yeme

Balik yagi yada balik ye

Surekli su icmeyi unutma

bol su ic
iyi uyu
seker ve un yeme
alkol ve sigara kullana

Avokado ve zeytinyağı.
iyi uyku, yeterli uyku.

aslında hepimiz ne yapmamız gerektiğini biliyoruz da birden dönüşmek çok zor. bebek adımlarıyla yumuşak geçiş yapmak daha iyi oluyor. günde 50 sayfa okumazsınız da on sayfa olur. ayda bir kitap eder. şekeri tamamen kesmezsiniz de kola yerine ayran içer, tatlıyı azaltırsınız. her gün 15 dakika daha erken yatıp erken kalkmaya başlamak vb. örnekler çoğaltılabilir.

bir de, sabah rutininize sahip çıkın. sabah nasıl başlıyorsanız genelde gün öyle şekilleniyor. hafta sonu bile olsa, uyanır uyanmaz instagram kurcalayıp uzun uzun reels izleyince o günden hayır gelmiyor sanki.

tabii ki sosyal medyayi minimuma indirmek.

dis sagligi: her gun dis ipi, elektrikli firca ile 2 dakika x gunde 2.

Hayvanları sev, besle vs ama onlara evlat diyen tiplerden uzak dur.
Sipora odaklan.

Soylemeyi unuttum

Sosyal medyayi sil interneti sadece kendini gelistirmek icin kullan

Disarda yuruyus.

salaş der miyiz bilemem ama mert restoran'da lezzet ve ortamdan memnun kalırsınız derim.

uzaktan tanıdığım biri orada çalışıyor, memnun görünüyor.

Kimse kolay kolay indirmiyor gardını. Kalkanlarının ardından sıyrılıp Yalınkılıç çıkamıyor meydana. "Seni tanıdım artık, sen bana zarar vermezsin" diyemiyor kimse, belki bunu dedirten kimseye denk gelmedikleri hatta hayatta da görmedikleri için.

Nasıl başlarsa öyle gider düsturunun sebebi kendini korumak. Bu da bir savunma mekanizması, istisnası çok çok nadirdir, adı üstünde istisna, rastlamak hiç kolay değil.

Bazı kişilerden ve bazı iletişimlerden kendini acıdan haykırarak da olsa çekip almak en doğrusudur. Olmuyorsa olmuyor'u kabullenmek gerek. Kişinin her şeyden önce kendi ömrüne saygısı ve sevgisi olmalı...

beni heyecanlandıran manada tuhaf, saçma başlayan ilişkilerimin hiçbiri uzun sürmedi. Olayın sıcaklığı geçince bitiyor peri masalı, genelde de karşı taraf kaynaklı bitiyor. Çünkü sen bitmesin diye kendini kandırmaya çalışıyorsun, öylesi de hayal kırıklığı oluyor.

Nasıl başlarsa öyle gider diye bişi yok, olumlu ya da olumsuz manada. Başta çok hesap kitap yapmak da doğru değil. Ama birkaç tanesi sonrası bir örüntü oluştuğunda, aynısını bir sonrakinde görünce anlıyorsun bu ilişki boka saracak diye.

Bruce+1

sacma sapanlikla ne kastedildigini anlayamadim tam.
büyük bir red flag (siddete yatkin, bagimlilik, vs) yoksa sagliksiz olan ne oluyor?

bu dedigim red flagler varsa kesinlikle uzak durmak lazim ama kücük hatalardan, yanlis anlasilmalardan vs bir insanin ipini kesmek de dogru degil.

önemli olan uzun vaadede nasil oldugu. lisedeki ögretmenim insanlarin anlik degil bütünüyle degerlendirin derdi ki bence bu cok dogru bir sey.

Oldu. Hatta duyuruda tanistik. Yillar garip garip ilerledi. Sekiz on yilin sonunda evlendik.

ben aramalarımı 8+ seklinde yapiyorum, 8 bence minimum standart. nicin eksik puan aldigini ögrenmek icin yorumlara bakin.

İyidir ya. Benim de alt sınır 8

Orada ulkenin standartlari da onemli. Misir'da 8 dusuktur, dubai'de 8lik otel iydir.

Genelde 6-7-8 puan verenlerin yorumlari daha belirleyici olur. Direkt 10 basanlari ve 1 basanlari eleyip onlari okuyorum genelde.

puandan ziyade hem google hem de tripadvisor yorumlarının içeriğine bakmanızı öneririm. çünkü oteller popülerleştiği zamanlarda bunun etkisiyle 10 puanı basıp geçen müşterilerle veya burnu havada birkaç kişinin 1 puanları vermesiyle verdiği hizmetten bağımsız çok iyi veya çok kötü puanlara sahip olabiliyor. bu da hayal kırıklığına uğratabilir sizi.

kötü sayılır.

booking puanlarına kesinlikle güvenmem. Açar yorumlara, fotoğraflara bakarım, lokasyona bakarım.

Syros adasında 8.1 puan alan monte kristo otel mesela. 3. sınıf, yıldızsız fu**ş oteli gibi, leş gibi odalar, resepsiyonda kimse yok vs...

ben 9 üstü arama yaparım genelde ama eğer 3-5 bin yorumu olan bir yerse 8lere düşmesi normal kabul edilebilir, ama atıyorum 50 yorumda 8li puanlara düştüyse ben tercih etmem. kötüden iyiye doğru yorumlara bir bakmak lazım, bir de konaklayanların paylaştığı fotoğraflara tabi.

kac kisinin oyladigi onemli. 50 kisi falansa degerlendirmeye almam. 1000 kisi ise alirim. 1000 kisi oylamis ve 8,1 ise cok cok buyuk ihtimale iyi bir oteldir.

gece daha verimli okuyabiliyor, calisabiliyorum. gündüz bir yere yetismem gerekmiyor. 4-5 saat uyku yetiyor.

Son yıllarda bir huy geliştirdi beynim, birkaç gün belki bir hafta kadar günde 3, belki 4 belki 5 saat uyuyup sonunda daaann diye bütün eksikleri bir kerede uyuyarak tamamlamak. Bugün öyle oldu,şimdi yine çok yorgunum yine çok uykum var ama huysuz bebek gibi uyumuyorum işte. Bebekliğimden beri var.

Oğlan uyutmuyor

aşağıdakiler gürültü yapıyor vardiyalı çalıştıkları için ondan pek uyuyamadım:)

midem yanıyodu

Uyuyamıyorum. Uyumak için ilac alıyorum ama nafile. Düşün düşün boktur işin.

Eskidendi o. Simdi programli yasiyorum en gec 10 bucuk yatarim.

Derdim varsa allaha havale baba kacar stili yasiyorum

Damacana kafasına takınca titreşim artıyor, doldururken yukarı kaldırırsan ses çok az çıkıyor.

Böyle bir derdin varsa su sebili al.

Abi derdim yer kaplamaması ve sessiz olması, damacana başına oturan minik pompalar var. Yani şu ürünün aynısını istiyorum. Artık satılmadığı için belki başka markaların da aynısı vardır. Sebil istemiyorum.

www.akakce.com

şarjlı damacana pompası yazınca yüzlerce ürün çıkıyor zaten? birbirinden bir farkı mı var bunların?

ben sesinden ziyade aşırı derecede yavaş doldurduğu için klasik manuel pompaya geçtim rahatladım. şarjlı pompa ömür törpüsü resmen. utanmasa damla damla akacak.

şarjlının 30 saniyede doldurduğu şişeyi manuelde 3 saniyede doldurabiliyorsun.

Ben tesisata filtre taktım, hem ses yok hem de yer kaplamıyor.

whisper çok güzel ama kronik sorunları var. bi süre sonra 1 saniye su verip kesiyo kendini. firmaya yazınca yenisini yolluyo direkt. bende 2 tane yedek var. bozulana kadar 2 sene daha kullanırım :)

piyasadan çekildiğinden haberim yoktu. muhtemelen geliştirip tekrar piyasaya sürebilirler. bozuk cihaz ve faturası elinizdeyse destek@rubibrands.com buraya mail atın. size yenisini gönderirler muhtemelen.

ben sundan kullaniyorum ve oldukca memnunum: www.trendyol.com

bayagi sessiz. tek dezavantaji suyu oldukca tazyikli pompaliyor. surahi ya da buyuk su bardagi doldurmak hic sorun degil, ama kucuk bardaga su doldururmak biraz sikinti olabilir.

@yazar yazmaz yazan yazar; evet narpump motor sesi çıkartmıyor, sadece su sesi geliyor. Ama işte 2-3 ayda bozuluyor, kronik bir arıza.

@lamartin, şarjlı bir alet bakıyorum.

@spirit crusher, kendi sitesinde bile ürün gözükmüyor. Mail atayım, denerim.

mail attım. aradım. ses seda yok.

Kontrol ediliyor mu derken öyle özel olarak kontrol etmediler hiç. Sirt cantasi olduğu sürece sorun olmaz. Benimki misal belirtilenlerden birkaç cm büyüktü yani.

Light pakette sırt çantası kabul ediliyor sadece ve büyüklüğüne göz ucuyla bakıyorlar.

Ama ben genelde 12 kiloluk ekstra bagaj alıyorum 500 liraya; kafam rahat ediyor.

sırt çantama hiç bakmadılar bu zamana kadar. ne kilosuna ne boyutun ki hınca hınç dolu oluyo

kabin bagajı hakkı olup olmadığına bakıyorlar ortalama bir sırt çantasından büyük ya da birkaç parça eşya varsa. geçen aylarda gözümün önünde 3 kişiden aldılar 50 euro’yu hemen o anda. ama tartıldığına falan şahit olmadım.

Kale arkası sorum olmaz diye düşünüyorum
Derbi zamanı gittiğimde ikişer geçtiğini gördü.m

kale arkası sorun olmaz +1
diğer tribünlerde görmedim, denemedim.

7 yaş üstüne bilet ve passo zorunluluğu var.
ters birisine denk gelirseniz problem olur.
ama deneyebilirsiniz.

Ters bir kişiye denk gelirseniz, başka bir gişeden deneyebilirsiniz. Tutun elinden gidin, inşallah 4'leriz sizin şansınıza...

geçen çocuklar gördüm. büyük ihtimalle sorun olmaz.

Daha çok karşı tarafın anlatısının boşluklarını vurgulayarak bir komplo olduğunu ileri sürüyorlar. Ya da hareketleri içindeki bir klik yapının yaptığı ve genele mal edilerek cadı avı yapıldığı mağduriyeti.

alt kullanılan kesim olanlardan habersiz. gene de en kuvvetli cemaat bunlar. kesinlikle davalarından vazgeçmeyen grup. kendilerini çok iyi gizliyorlar ve psikolojileri çok kuvvetli. sana davayı satmış gibi gösterip davalarından hiç vazgeçmiyorlar. pozisyonları da yer altına gizlenmek nasıl cumhuriyet tarihinde gizlenip saklanıp işlerini yürüttülerse şimdi de aynı pozisyondalar.

Bahçeli'yi apo söyleminde destekleyen mhp'liler varken gayet normal bir durum bence.
Ayrıca 15 temmuz konusu çok muallak.

1- evet, temizliyorlar.
2- sigortan yoksa; veznede 7 liralik bir ödemesi oluyor muayeneden önce.

Bireysel yapılan poliçeler artık çok pahalı. Sigortam.net gibi yerlerden teklif alın ama 30-40k altında poliçe bulamazsınız bence.

Eğer a plus hastane şartım yok, sgk anlaşmalı özel hastaneler(Medicana, medical park vb) kurtarırsa tss öneririm. Max 10-15k ya çıkar sanırım.

Özel sağlık sigortası yaptırmanın sebebi sağlık giderini tahmin edilebilir bir fiyatta tutmak.
Sene başlarken o yıl sağlığa kaç para harcayacağını bilmiyorsun. Sıfır da olabilir 1 milyon lira da olabilir. Sigorta yaptırırsan o açıdan kafan rahat oluyor.

Bir de 33 yaşındaki kişi şimdi özel sağlık sigortası yaptırmaya başlarsa mesela belki 35 yaşında bir mide rahatsızlığı başlayacak, sigorta onu da kapsayacak. İleride şeker, kalp, tansiyon vs. pek çok hastalığı başlayabilir ve özel sağlık sigortasını aralıksız şekilde yaptırırsa bu hastalıklarını özel hastanede tedavi ettirebilir.

Muayene, kontrol, ilaç gibi masraflar çok önemli değil ama çok daha büyük masraflar çıkabiliyor.

Mesela babamın çok iyi bir özel sağlık sigortası vardı, kalbinde damar tıkanıklığı olunca bypass ameliyatı olması gerekti. Parayı hiç düşünmeden Amerikan Hastanesi'nde yaptırabildik.

Ben yukarıda insanların neden yaptırdığını açıkladım, bunu mantıklı bulup bulmadığımı söylemedim.

Çünkü şöyle de bir ilginç durum var ki en pahalı veya en zor hastalıklarla karşılaşınca insanın parası, sigortası olsa bile genelde devlet hastanesinde daha tecrübeli, tanınmış hoca oluyor, ona gitmek istiyorsun.

ameliyat gerektiren umulmadık bir şey olursa karşılasın diye. Biraz da yaşlılığa yatırım işte(tabii o zamana kadar hayvan gibi para ödemiş oluyorsun) Bizimki özel hastanede %50 indirim yaptırıyor muayene olursak normalde 3000 lira ise 1500 veriyoruz. Ayaktaki muayene vb. şeyleri tam karşılayan çok daha pahalıydı. Bu pakete kişi başı 20 bin gibi bişey ödedik biz bu yıl.

insanın kendine yapacağı en iyi yatırım sağlık sigortası ya. benim yaş geçti kalıtsal çok hastaık var yapmıyorlar. ayaktan değilde yatan düşünebilirsin, şu an iyi hastanede ayaktan girince bile 2 testle 20 bin tl veriyorsun, ameliyatlar bir ortopedi en az 250 den başlıyor.

Axa tamamlayıcı sağlık sigortası öneririm. Yeni açılan zincirlikuyu medicana'da geçerli mesela. zaten bu tür sigortalar kırılma gibi yatarak tedavili vb. maliyeti yüksek tedavilerde görüyorsun. etiler dünya göz'de 1 gece kalmalı gözyaşı kanalı ameliyatı oldum. bir kuruş vermeden çıktım. bir de 40 yaştan sonra yavaş yavaş bedensel arızalar başlıyor. ne kadar kendine dikkat edersen et.

Her türlü katakulli çıkabilir. Maalesef ahlaksızlık ülkenin iliklerine kadar işlemiş.

Konut emlakçı vasıtasıyla satılırsa alan kişi bir de komisyon ödeyecek ya emlakçıya.

Satıcı, o komisyonu da kendisine almak istemiş. :)

Bazen de ev sahibi o emlakçıdan alıyor orayı ama emlakçı gıcık oluyor portfoyünde olmamasına rağmen daha ucuz koyup adamın ilanını piç ediyor.

Yukardakiler +2

Bu tarz saçmalıkların ve şaibeli durumların önüne geçmek için ocak ayı itibariyle ilgili mülk için birden fazla ilan çıkılamayacak, cezası olacak diye dinledim geçenlerde.

şimdi şöyle oldu her defasında evimizi satmak istediğimizde; biz sarı siteye koyuyoruz ilanı. sonra telefon trafiği başlıyor, evi almak isteyenler değil emlakçılar evi kapma yarışına giriyor. sonrasında babam artık isyan ediyor ben alım satım hiçbir şeye karışmam, her şeyi satın alan karşılasın ama ben ilanımı kaldırmam. ondan sonra üç dört tane aynı ilandan ev kalıyor

Hocam siz gozlemlerinizi paylasirsaniz daha somut donusler olabilir.

2 yas bir cocuk icin genelde otizm falan gozlemlenebiliyor sanki. Zeka geriligini hic duymadim.

bizim komşunun çocuğu anlamsız anlamsız bakıyordu, yani aslında söylemek istemedim ama "aval aval bakıyordu" lafı tam olarak karşılıyor. ona seslenene bile böyle bakıyordu. ben bu çocukta bir sıkıntı var diyordum. zeka geriliği değil ama işitme problemi olduğu ortaya çıktı.

Soruya cevap değil ama. Bazen duyman sorunları da zekangeriligi gibi görünebilir.
Bunun için duyma testi yapılıyor.

bunlar için agte tarız testler var. bir psikoloğa veya çocuk gelişimciye danışmak lazım. otizm belirtileri belli ancak zeka geriliği belli testlerde anlaşılabiliyor.

Gedep e göz atmanızı öneririm.

Çocuktaki sorunları yazarsanız daha net konuşabiliriz +1 ama bir bilen görse çok daha iyi olur.
Çocukların belli dönüm noktalarında yapmasını beklediğimiz durumlarla ilgili gelişim testleri var. Kendiniz kaygılanmadan önce bi bilen bu testi yapsa iyi olur.ayrıca çocuğu da görmüş olur.

İşitme, görme sorunları varsa da böyle gözükür.
Bazen direkt tanı konulmaz, takip edilir. Tablet, sosyal etkileşim azlığı gibi durumların etkisi olabiliyor.