Ekşi Duyuru

kongre nerde? ne tarafta konaklıyorsunuz? kaç gün sürecek kongre? bunları belirtirseniz daha faydalı öneriler gelebilir.

@phoebe bu hafta sonu tepekulede kongre. Otelimiz konak,da

doyuran'da manisa kebabı yiyin konakta, alsancak'ta bir iki bira devirin, tarzınızı bilmediğim için spesifik mekan öneremiyorum ama genele hitap için varuna gezgin ya da la puerta uygun olur. alsancak'ta carre gusto'da roma pizzası tavsiye ederim.

çeşme, alaçatı, urla taraflarına gidin en güzel zamanları. urla'da sabahtan akşama kadar şarap içmek vardı şimdi.

salhane izban durağı var hemen yürüme mesafesinde. izmirimkart alın ordan, izban+otobüs aktarma ile eski foçaya gidebilirsiniz günübirlik.

çeşme tarafı ters kalabilir size kısıtlı zaman açısından aracınız oalcaksa o başka tabi, urla, çeşme vb. gidebilirsiniz.

yine tepekuleye çok yakın smyrna ören yeri var, ben çok severim, ilginiz var mı bilemiyorum.

şehir içinde de zaman geçirmek isterseniz yine izbanla alsancak durağında inip merkezde cafeler, barlar vesaire takılabilirsiniz. ilginiz varsa alsancak izban durağına yürüme mesafesinde kültür sanat fabrikası var (eski tekel binası diye sorarsınız), müze, sergi, cafe vb. var içinde.

izban+metro aktarma yapıp konak'ta inebilir, kemeraltında kahve içebilirsiniz, salepçioğlu camini gezebilirsiniz, açık yakalabilirseniz ve nesim beylerde oralardaysa sinagogları gezersiniz. kemeraltının diğer ucundan çıkıp agora ören yerine gidebilirsiniz.

uzaklaşmayalım kongre mekanından çok fazla derseniz de bayraklı folkart towers, lider centrio vb. yerlerin altları cafe dolu. 15-20 dakika da yürürsünüz salhane izban durağının içinden yolun diğer tarafına geçerseniz.

manisa kebabı icin kemeraltini öneririm, eski balık halinin cok yakınında sadirvanın altında. hemen yakınında bir sürü balıkci ve midyeci var, oradan midye yersiniz. yine cok yakınında kemeralti tursucusu var oradan tursu suyu icersiniz. bira esliginde güzel hamburger yemek isterseniz yolo'yu öneririm.

www.tripadvisor.com.tr

aynı handa ayşa isminde bir restoran var, ev yemekleri yapiyor. michelin'in önerdigi mekanlardan birisi.

bir günü kemeraltında yedikten sonra ikinci gün bostanliyi öneririm. sahilde yasemin kafede bir bira icersiniz, bostanlida bir sürü kücük kafe ve yemek yeri var, oralarda bir seyler yer kahve icersiniz. Goche'yi öneririm kahve icin.

bir gün de bornovadaki köskleri gezersiniz. bornova merkezde bir cok eski kösk müze sergi alanı ve kafe yapıldı, oralarda 3-5 saat gecer.


aksamları bornova, bostanlı ve alsancakta güzel müzik yapan mekanlar var. alsancak icin cinatını ve eger acik ise mavi bar'ı öneririm.

bütün bunları arabanız olmadigini düsünerek yazdım. araba varsa foça ve urla deneneebilir, araba yoksa toplu taşıma ile vakit kaybı olur. izban dısındaki her ulasim aracinda kredi karti geciyor, üc gün icin izmirim kart almayin. 3 kisi iseniz tepekuleden konak, karsiyaka ve bornova eşit uzaklikta taksi ile gidebilirsiniz.

Bir akşam hava da güzel olursa Bostanlı sahilden gün batımı öneririm. Diğer seçenekleri yazmışlar.
Araç varsa her yere gitmek kolay yok ise toplu ulaşım bir çok yere pratik ve hızlı şekilde götürüyor.

Birde izmir etkinlik sayfaları var; izmirmag, izmir art ve bubilet kafanıxa yatan bir şeyler yapabilirsiniz.

Seninki çok ekstrem olmuş ama cihazların eskiligine veya işte yeni model olması tanıyı kolaylaştırıyor eski bir cihazda çekilen mr'la yeni 3t cihazla çekilen bir MR'da arasında tanı farkları olabiliyor.
Görüntü daha Bulanık oluyor eski cihazlarda veya görülmeyen bir şey yeni cihaza çıkabiliyor bunun gibi bir şey olmuş olabilir ama dediğim gibi çok ekstrem olmuş Sizinki de

hocam lastik yenilemeden önce, pimapenlerde yaz/kış ayarı oluyor. bir pimi döndürerek pencere kapatıldığında kasaya ne kadar basacağını ayarlayabiliyorsunuz.

www.youtube.com

şu videoda gösteriyor nasıl yapıldığını. bu contalar kolay kolay değiştirilmesi gereken şeyler değil, o yüzden bu ayarı yapmanız yeterli olur bence. ama pencere kaliteli değilse, örneğin orta bölümlerinden bombe yapıyorsa conta vs. ile bunu aşmanız pek mümkün değil. komple elden geçirilmesi gerekir.

oturduğum eve ilk girdiğimde pencerelerden çok rüzgar giriyordu. servisi geldi, içine plastik fitil gibi şeyler sıkıştırdılar kesildi. eğer şikayetiniz rüzgar girmesi ise böyle bir şey işe yarayabilir.

daha yeni yaptırdım çok farkediyor.

Farkediyor baya, ben de yeni yaptırdım. Aslında kendiniz de yapabilirsiniz sonradan pişman oldum kendim yapmadigima. Youtube'da videolar var

ikea’ya baktınız mı? Orada da ahşap masalar var ve genelde daha ucuz. Bence daha da işlevsel ve şık. Bunun ayaklarının ortasındaki çıta rahatsız eder kullanırken.

ikea +1. Hatta direkt masa bakmak yerine kendi uyguladığım yöntemi yazayım. 2 adet alex keson, üzerine de karlby tezgah.

marangoza bakmanızı öneririm. Daha güzelini yaparlar

masa güzel .. eğer sadece derinliği problemse, monitörünüzü masanın yanına monte edilen ayaklardan biriyle kullanın. masada yer kaplamamış olsun.

manasız pahalı geldi bana. marangozlara da hiç sormayın beymen'den hallice bir fiyat veriyorlar bir sürü yere sordum marangozların iyice gözü dönmüş. ben 2 sene önce atolye10.com diye bir siteden özel ölçü 40mm kalınlıkta meşe odunundan vernikli tabla almıştım, yine guvendekoratif.com diye bir siteden de buna uygun metal ayak yaptırtmıştım, tam dediğiniz gibi masif ve taş gibi, çok güzel bir masa oldu. fakat şimdi baktım fiyatlar artmış iyice. bana 100x50 masa ve metal ayaklar toplam 2500'e mal olmuştu, şu an aynısını yaptırsanız 7500 TL'ye geliyor, masa büyüdükçe fiyat da artıyor.

hazır almak isterseniz de ikea'daki anfallare masa tablasını beğenmiştim ben bambudan yapılma. benim alanım dar olmasa özel ölçüyle uğraşmaz bunu alır geçerdim. düz ve çekmeceli modelleri var.

www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr

www.amazon.com.tr

Bundan satın almıştık, geniş monitör için. 180x90 cm.

www.vivense.com

şu çok mu dandik sizce?

sabiha gökçene yakın açık otoparklar var hem ispark'ın hem de özel işletmelerin. çocukları ve valizleri indirip oraya park edebilirsiniz. ordan havaalanına servisle götürüyorlar. günlük ücreti havaalanı otoparklarına göre çok daha uygun. ama benim havaalanında da çevredeki otoparklarda da yer bulamayıp nezih sitelerin olduğu bir sokak arasına park etmişliğim de vakidir. Ordan da 100 lira verip taksiyle geçtim havaalanına. aracınızın çekilme riski olmayan bir sokağa bile park edebilirsiniz yani zor durumda kalır veya çok para vermek istemezseniz.

fiyatlara baktım SAW ile diğerleri gerçekten yarı yarıya, muhtemelen dediğiniz gibi yapacağım. bir tek olur da geç kalırsam SAW'ın kendi otoparkının durumu nasıldır acaba.

sizin bu duyuruyu görünce bizim don koruma sisteminin panosun baktım, tongün marka imiş. dış ortam için iyi bence, kapak içinde su yalıtımı için contası falan da var. yıllardır sorunsuz kullanıyoruz.

çok spesifik bir proje değilse, çetinkaya panodan kullanım amacına ortama uygun bir ürün seç derim. Çok iyi birşey olsun dersen tempa pano iyidir, onun haricinde ersoy panoya bakabilirsin.

Sızdırmazlık konusunda kablo girişlerinin nasıl yapıldığı ve pano montajı çok önemlidir.Mümkün olduğu kadar kablolar rakorla panoya girsin,yukarıdan ve yandan gelen kablolar deve boynu yapılarak panoya girilsin. zemin montaj olacaksa mutlaka uygun yükseklikte baza kullanılsın.

Dış ortamsa IP snıfına dikkat etmek gerekir, içinde aktif cihazlar(plc, rtu, switch, sürücü v.b) olacaksa çift cidar olması, filtreli menfezli ve fanlı olması, su sızdırmazlık için birleşim yerlerinde ve açılır tüm noktalarda conta olması gerekir. zemin montaj olacaksa en az 10cm baza olması, soğuk iklimde kullanılacaksa termostat ve ısıtıcı olması gerekir.

Turknet gigafiber altyapısı varsa mantıklı, diğer türlü telekom altyapısı üzerinden hizmet verecektir, bu durumda hemen her 3. parti iss'yi tercih edebilirsiniz, peşin ödeme sistemiyle comnet oldukça uyguna geliyor, ara ara kesintiler yaşatsa da fiyat performans olarak memnun kalmıştım kullandığım dönemde.

O bölgede muhtemelen Türk Telekom altyapısı ile vdsl (sokağa kadar fiber, sonrası bakır), superonline eve kadar fiber ve kablonet vardır. Dolayısıyla Türk Telekom altyapısı üstünden türknet, comnet, millenicom ve yine superonlinegibi alt servis sağlayıcılardan hizmet alabilirsiniz. Sanıyorum en ucuzu comnet.

Comnet’in sitesinden adresteki altyapıyı sorgulayın, 100mbps’ye kadar vdsl diyorsa bakır vardır, binanın kabloları iyiyse tüm vdsl sağlayıcılardan teknik olarak aynı hizmeti alırsınız. Turknet ve superonline sitelerinden de fiber var mı diye bakarsınız. 30 mbps üstü pratikte bir şey farketmiyor (upload’a ihtiyacınız yoksa), 4k yayın izleniyor çünkü. en ucuzunu alıp geçebilirsiniz.

hepsi türk telekom altyapısını kullanıyor, hepsi aynı olur diye düşünmeyin, biz internete çıkmak için önce o şirketin merkezine gidiyoruz, ve şirketin merkezi internete bağlanamıyorsa siz de bağlanamıyorsunuz, bir sene comnet kullandım ama turknet'e geri döneceğim adreste eve kadar fiber var, bağlantı kopuyor ve 7-8 saat gelmediği oluyor. turknet'te hiç böyle sorunlar yaşmadım ama comnette ayda bir sorun yaşıyorum, her zaman 7-8 saat sorun olmuyor ama kimi zaman yarım sat kimi zaman 2 saat sorun oluyor.

ben hem superonline hem turknet kullanıyorum fakat farklı yerlerde. izmir'de superonline, sinop'ta turkonline. ikiside fiber. ikisinden de aynı şekilde memnunum. turknet'in tek sıkıntısı teknik bir sorun olduğunda turk telekom elemanlarını kullanmaları. onlar da superonline gibi anında hizmet veremiyor. bunun dışında ikisi de aynı hızda hizmet veriyor, en azından benim için.

Konuyu okumaya başlayınca kesin bahadır boysaldı diye düşündüm sanal simge olabilir mi çizgi dizisi

malesef değil. bir de ben bahadırları karıştırmışım sabahın köründe, bahadır baruter olma ihtimali de var :))) biraz ciddili bir seriydi.

ben direkt Hilal dedim.

Yok değil eminim :) en fazla 9 - 10 sayı çıkmıştır diye tahmin ediyorum.

Ramiz erer in kötü kız serisi vardı o mu acaba

Ramize

maalesef ramize erer de değil :)

ilgili tarihlerin sayılarını indirip tek tek bak

www.cizgidiyari.com

@deranzo1 çok teşekkür ederim buldum sonunda. Suat Gönülay ın, Sex Drugs and Rock'n Roll serisiymiş. Olur da merak edip okumak isteyen olursa 257, 258, 259, 261 ve 262 nolu sayılarda yer alıyor ama pek bir numarası yok sonunun. lise 1 de ilk okuduğumda çok karanlık ve sıradışı gelmişti, şu an okuduğumda ise sıradan bir hikaye gibi geldi. toplumsal yapının nasıl değiştiğinin ve bunu nasıl kanıksadığımızın güzel bir örneği gibi.

bu arada site mükemmel, inanılmaz bir kaynak.

Kaç kişiyle konuşup numarasını istediğini ve alamadığını bilmiyoruz
Videonun kurgu olup olmadığından emin olamıyoruz

Haliyle "İngilizce duydukları gibi numaralarını veriyorlar" bence direkt kabul edilebilecek bir varsayım değil.

www.youtube.com Türkçe Numarasını Al videosu da bu. Yani tabii ki, hatta üniversitelerde çektikleri için de ayrı bir güven olsa gerek. Bilimsel yöntemlere göre inceleyemeyiz belki bu sosyal durumu ama enteresan geldi bana ya

Türkler, birbirlerinden çekiniyor gibi geldi bana. Fakat yine de çok da olumsuz değildi davranişları, sadece numara vermek konusunda isteksiz oldular.

Bir de İngilizce konuşarak kadınların numaralarını hepsinin olmasa da alabildikleri oldu hatta kahve içmeye de ikna etti videodaki kişi ama Türkçe konuşarak bunu başaramadı. Bunda da Türk erkeklerinin maalesef imajının kötü olması sebep, bütün Türk erkekleri üzerine alınmasın tabi. Yarattıkları sonuca bakmaları lazım. Dikkat ettiysen muhabbet başlatma şekilleri bile kötüydü.

Ekşi sözlükte girilen başlıklara bak en basiti.

Türk kadınının çirkin olması

Türk kadınlarının yüzde 98' inin bakımsız olması

Türk kadınının spor yapmaması

Türk kadınına kıyafetlerin yakışmaması

Türk kadınının şişman olması

Türk kadınının kendini prenses sanması

Böyle olunca şaşırılmaması lazım bu videolara.

Yorumlara iyi guldum ya. Bu adamlar zamaninin en buyuk fenomenlerindendi zaten, bunlari tanimayan yoktur o kampuste, hic olmadi whyshy ekibi bizim kampuse gelmis, cekim yapiyorlar diye yayilmistir butun kampuse o yuzden tespit, cikarim yapilacak bir video degil bu

1 saati gözden çıkarın bence.

teker yere değdikten sonra eğer pegasus ise 45-55 dk. ajet veya başka havayolu ise 55-65 dk.

Not: pasaport kontrolünü otomatik makinadan yaparsanız bu süreler geçerlidir.
Not2: ek valizin kirik gelirse tutanak ıvız zıvır işleri, bagajda alkol, tutun ürünü tespiti durumunda gümrük memurlarının valizi açtırmaları gibi durumlar göz önüne alınırsa. teker değdikten 90 dk sonrasına otobüs bileti alınabilir.

hangi servisten verileceği içeriğine göre değişen sorunsal.

Eğer haber, futbolcu eşlerinin kişisel yaşamları, ilişkileri veya moda gibi konulara ele alıyorsa, magazin. Ancak haber, futbolcu eşlerinin sporcuların kariyerine, performansına ya da sosyal sorumluluk gibi projelerine etki ediyorsa, spor servisi.

magazin vermeli tabi ki.

bana göre magazinsel

soru basligi cok fantastik olmus :D

bence sporcu esleri haber degeri tasimamalidir

Futbolcunun kendisinden bağımsız olacak şekilde paylaşılacaksa haber değeri taşımamalı, yani magazin. Fenerbahçe'nin/Galatasaray'ın/Beşiktaş'ın yengesi haberleri de onların hayatları da (kariyerleri dışında) itici.

bence magazine ait olmalı, hatta hiç haber yapılmamalı. bu kişilerin sportif bir başarısı ya da haber değeri olan bir durumu varsa o zaman spor bölümünden servis edilmeli, ama futbolcu eşi kimliği ile değil.

Karbon salınımını azaltmanın önemli olduğunu düşünüyorum ancak bunun bireylerin çabasıyla olabilecek bir şey olduğuna da pek inanmıyorum. Bu tür "Herkes doğru olanı yaparsa aslında hiç sorun kalmaz" temalı çözümler gerçekçi değil. Ozon tabakasına zarar veren aerosoller insanlar "Oh ama bu dünyamıza zarar veriyor" dedikleri için değil, o gazlar yasaklandığı için ortadan kalktı. Keza benzindeki kurşun için de aynı şey geçerli yanlış bilmiyorsam.

Bu noktada devletler ve şirketler de üzerilerine düşeni yapmak yerine bunu ya ticari ya da siyasi bir araç olarak kullanıyorlar... Mesela bir tarafta "Oh siz karbon salıp dünyanın anasını ağlatmak pahasına gelişirken iyi ama biz gelişmek istediğimizde 'Gelecek kuşaklar, çevremiz, dünyamız' diye kendince haklı bir yerden yaklaşan az gelişmiş ülkeler" diğer tarafta bir garip birey olarak ben

Bir tarafta canı çikolatalı dondurma çekince özel jetine atlayan ve bir senede benim 1800 yılda yaratacağım karbon yükünü yaratan ünlüler

Kamyonla para kazanırken diğer yandan hala utanmadan "Üstüne bi 100 lira daha atıp karbon emisyonunu sıfırlamak ister misin cicim?" diye soran şirketler

Paris anlaşmasından çıkan Amerika

Karbon emisyonumuzu azaltıyoruz diye ayı gibi reklam kampanyaları yaparken deli gibi karbon salınımına neden olan kurum ve kuruluşlar...

salihdt +1

kişiler için beyhude çaba. dikkate alınacak hiçbir yanı yok. bataklığı kurutnak yerine sinekleri öldürmek gibi bir şey.

Bu konuda ATMlerde 'Fiş ister misiniz?' sorusunu kesilen ağaç görüntüsü eşliğinde sunan banka samimiyetsizliği var ortada.

Karbon salımını tabiri caizse -siksok- şeylerle azaltmak mümkün değil. İnsan nedenli bir karbon salımı durumu tabii ki var. Çevreyi kirletiyoruz. Ancak dünyanın salınımları ile alakalı oluşan iklimsel durumlar da var. Karbon kapsamı adı altında ülkeleri boyunduruk altına almak isteyen bir akıl da komplo teorisi değil bence. Korkut ve ne istersen yaptır taktiği de var. Dünyadaki kapital model izin vermediği sürece karbon salımını azaltmak imkansız. Elektrikli otomobil ve yapay zeka ile bu daha da artacak.

kendi karbon salımımı biraz düşünmek beni bu dünya için iki önceki nesilden onlarca kat daha zararlı olduğumuza ikna ediyor. gezegenini seven biri olarak üzülüyorum, benden çok daha büyük ve çok daha küçük karbon ayakizi sahipleri de var ama gerçekten iyi örnek yok gibi bir şey. yoksulluk - yoksunluk veya depresyondan kaçmak için köye dönüş vb gibi zorunluluktan değil, bilinçli olarak karbon ayak izini düşüren örneklerden bahsediyorum. o yüzden genel olarak kötümserim.

şirketler evil olabilir, bu her zaman böyleydi ama iklim skoru düşük şirketlere yatırım yapmayarak burada pozisyon alabiliyoruz. benim iyimser olmamı engelleyen en büyük faktör ukrayna'da devam eden savaş. full scale savaşı geçtim herhangi bir konvansiyonel çatışmanın doğaya verdiği zarar bile inanılmaz boyutta. enerji krizi, populist liderler derken bir arpa boyu yol alamadık. iklim krizi gibi herkesi ilgilendiren global bir meselede bile bunca yılda gelebildiğimiz nokta akıl almaz derecede kötü.

Dünyayı kurtarmak,
Sürdürülebilirlik,
Yeşil enerji,
İklime dair uygulamalar,
Nakitin kalkması ve dijital paraya geçiş,
İnekler gaz salması :)
Doğaya saygı,
Fosil yakıt kullanımının azaltılması
ve ardından elektrikli araç kullanımının artması
karbon vergisi,
Dünya nüfusunu azaltmak,
Farklı şehir konseptleri ve yaşam alanları,
Et yemenin ortadan kaldırılması,
Marketlerden her an istenen şeylerin alınmamasına yönelik planlar..
Bunlar küreselcilerin arkasında olduğu uygulamalardır.

Beni doğrudan teşvik eden yok ama medya ve basında çıkan bazı haberler çeşitli dernek veya sivil toplum kuruluşları bu gibi uygulamaları destekler nitelikte çalışıyorlar.
Artık haşlanmış yumurtanın ve etin zararı (!) üzerine haberler bile çıkıyor.
Araştırmayı yapan yine bilmem Avrupa'nın nerdesinden bilmem hangi üniversitenin ekibi veya kime bağlı olduğunu bilmediğimiz bir prof.

Gerçekte ideoloji veya inanç olan uygulamalar bilim adı altında insanlara sunuluyor. Çoğumjz farkında değiliz bunun.

Yıllarca kadınlar için yüz saç beden bakımı güzelliği diye sayısız kozmetik ürünü ilaç vs şampuan reklamları haberler yapıldı, yapılıyor
Kırışıklıkları gidermek saçları parlak ve dümdüz göstermek, kilo vermek, 90,60,90 vs derken artan bireyselleşmeyle "normal olan" hamileliği bile istemez oldu insanlar.
Dijital hayatla birlikte her an, her hareketin sisteme bağlanması ve talip edilmesi söz konusu

Çevreyi kirletmeyelim tamam.
ama bu yönde önümüze sürülen her uygulamaya da hemen atlamayalım.

facebookta ulusal tohum takas merkezi var. atalık tohumları paylaşıyorlardı.

Öğütülmemis alırsanız dikebilirsiniz aktarlarda mevcuttur

bi pub'a girip bira içebilirsin :D biletin varsa 19'da başlayan müzikale girebilirsin.(ucuz son dakika bileti falan bulursun belki) Eminim gece kulübü gibi yerler de vardır ama hiç bakmadım.

pub, kokteyl bar, club, sinema, tiyatro, muzikal

@alkol kullanmayan biri ne yapar?:) pub’lara gitmeyi tercih etmeyen biri?

canlı müziklere gidip soda içerek dinleyebilirsin

Tiyatro'ya gidin. Daha önce gitmediyseniz, mutlaka gidin. Onun dışinda pub, tek gecelik ..

müzikallere gidin mutlaka.

yazılmış
phantom of opereya gidin.(opera değil müzikal tiyatro)
50 yıllık klasik ama hala popüler bir de orjinal yerinde izlemiş olursunuz.

ben restauranta oturup şarap içiyorum ama tek başınıza zor olabilir tabi tek iseniz.

Şurada biraz daha detaya girmiş sanki daha anlaşılır www.youtube.com

Doğru mu anlıyorum, eğer bir nesneye odaklanırken, çok geniş açılarda o nesneden gelen ışığı dinliyorsak, elimizde çok fazla data varsa geniş bir çerçevede, odak noktasından biraz ileri veya geri gitmemiz (ya da odaklanılan nesnenin biraz önü veya arkası) görüntünün, daha doğrusu odağın bozulmasına yol açıyor. Çünkü o kadar geniş bir alanı dinliyoruz ki, tek bir yere odaklanmamız, diğer herşeyi görmezden geldirtiyor.

Ama dar bir alandan veya dar bir açı ile fokuslanıp bakıyor olsaydık bir noktaya; fokuslanmadığımız uzak veya yakın yerlerden düzgün veri alamadığımız için veya sağdan soldan fazla parazit gelmediği için bozulma kırılma falan olmuyor, önü de arkası da zaten yakın netlikte oluyor... diyebilir miyiz atladığım bir yer var mı?

Işık odak noktasında en net görüntüyü verir ama lisedeki fizik gibi ok gibi bir noktaya düşmez (artık düşürebiliyor olabilirler, şöyle birşey var: freefrom optical design). O yatay ama dikeyde düşününce çay bardağı beli gibi olan kısımda kabul edilebilir limit diyelim. En dar yerinde (odak noktası) olabilecek yerde en az kusur var, orada da kameranın ccdsi var. Daha çok açıklık, daha çok ışık daha çok aberasyon oluyordur. Fotoğrafçılık tarafını bilmiyorum, benim düşüncem bu.

biraz tanımlamalarda sorun var gibi yanlış anlamadıysam mercek açıklığı dediğin diyafram oluyor. açık diyafram ve kapalı diyafram yani daha bilinen hali düşük f değeri, yüksek f değeri.
" ben merceğin benden tarafındaki ışığın geçtiği alanı daralttım" derken de diyaframı kıstım yanı mercekten daha az ışık geçti. düşük f değerine getirdin(f22).

aslında burada video tam olarak anlatılan şeyi yaptın. dakika 5:30da ki area of field bölümünde. soldaki çizim f1,8 olsun yani açık diyafram. böyle olunca cisimden yansıyan ışık mercekten geçerken daha az kırılıyor ve bu sebeple daha az kısım alan derinliği içinde kalıyor.
ikinci görselde f22 olsun yani kısık diyafram burada yansıyan ışık mercekten geçerken daha fazla kırıldığı için daha geniş bir alan derinliği oluşturuyor.
aslında böyle yaparak yansıyan ışığın mercekten geçerkenki kırılım miktarını değiştiriyorsun.

sonuçta alan derinliğini etkileyen üç etmen var. konuya olan uzaklık, odak uzaklığı ve diyafram açıklığı(mercekten geçen ışığın miktarı).
aslında alay tamamen konudan yansıyan ışığı nasıl kontrol ettiğinle alakalı.

@ my fault, onu biliyorum yahu, ben sadece belki birisi fizikten anlıyordur ama fotoğrafçılıktan anlamıyordur diye konuyu basit dile getirmeye çalıştım.

ama şeyi hala anlamadım, f değeri en açık halde diyelim 1.0da. cisimden birsürü foton geliyor. bu en açık halinden geçen fotonları tek bir noktaya düşürürken, nasıl oluyor da daha az kırılıyor? Sanki daha fazla kırılmalıymış gibi geliyor çünkü her açıdan geleni merkeze düşürmeye çalışıyoruz. Ama diaframı kısınca lensin dış taraflarından gelen ışınları engelliyoruz zaten, sadece ortada bir delikten alıyoruz diyelim. Neredeyse düz bir çizgiden geliyor ışık. Sanki öyle olunca hiç kırılma olmuyormuş gibi geliyor benim mantığımda?

O yüzden hala alan derinliği neden sığ veya çok oluyor anlayamadım.

@ my fault, ama tam tersini dersen anlarım, en açık halinde ışık çok fazla kırılarak geldiği için, odağı biraz ileri geri kaydırmak, odaktan hemen çıkmamıza sebep verecek.

Ama dar bir alandan ışığı alarak, çok fazla açıdan gelen ışınların önünü kesmiş olursak, bu sefer kırılma az olacağı için, odaklanılan noktadan gelen ışıkla, önünden arkasından gelen ışık benzer çerçeveden bize ulaşacak, o yüzden net alanımız ha odak olmuş ha biraz arkası olmuş fark etmeyecek.

Sizin dediğiniz doğru mu bilmiyorum ama bana tam tersiymiş gibi geldi doğru mu yorumluyorum?

Cilt sıkılığını eskisi gibi kolajen üretemediği için kaybetmeye başlıyor, c vitamini serumlarının iddiası kolajen üretimini uyardığı yönünde ama açıkçası kolajen üretiminin uyarılması bence mucize gibi bir şey, ben de kullanıyorum ama ne kadar etkisi var bilemiyorum ama denemek ister saf/askorbik asit formunda bir ürün kullanmanı önerebilirim. Bunun dışında yüz derisi de tabii ki vücudun diğer tüm derisi gibi zamanla yerçekimine yenik düşüyor, bu yönde bir sarkma vs varsa medikal destekler de faydalı olabilir. Bununla birlikte diğer tüm kaslar gibi yüzdeki kaslar da çalıştırılıp uyarılırsa sarkmaya karşı belki faydalı olabilir, bunun için yüz yogası yapanlar var ama ben o konuya hakim değilim.

Benim kullandıklarım The Ordinary markasında
Granactive Retinoid Emulsion
AHA 30% + BHA 2% Peeling Solution
Buffet
Vitamin C Suspension 23% + HA Spheres 2%
Natural Moisturizing Factors + HA

Ayrıca deri altına yapılan kolajen enjeksiyonları en hızlı ve uzun süreli çözüm.

İndirim app'e ya da internet mağazasına özelse zaten bunu belirtirler, öyle bir şerh yoksa mağazada da vardır.

çelik palası ele eğer seçenekler arasındaysa. beş para etmez, termal havuzu da bin yıllık, çok bakımsız. otelin geneli bakımsız.

kervansaray oteli bir araştırın derim

Marigold güzel düzgün bir otel, biraz şehir oteli tadında. en son mayıs 2023'te kaldık. çok büyük diyemem, havuzlar ve spa ortalama.

e: marigold'da termal su var. şuradan tesis aratabilirsiniz.
kaplica.saglik.gov.tr

yıllar önce kervansaray'a gitmiştim, iyiydi. ama yıllllaaaar önce

kervansaray harici termal su yok sorduğun otellerde.

Filips :)

homend 5046h

amzn.eu

ty.gl

Yeter de artar. Standart. :)

@robert Bosch

Link hata verdi, görmüyorum :)

weird
Bosch Tka6a043 Filtre Kahve Makinesi

Grundigden çok memnunuz biz

delonghi bozulduktan sonra bunu aldım memnunum: www.amazon.com.trürahi/dp/B00R04CAWA

app.hb.biz

Bundan aldim yeni çok memnunum.

aslında herkes doğru söylemiş bir anlamda. marka önemli çünkü osmangil marka ampul alırsınız üstünde 1100 lumen yazar ama aslında 500’dür. watt önemlidir fakat led ampuller daha düşük enerjiyle (watt cinsinden) daha parlak (lumen) ışık verir vesaire.

özetle philips, osram gibi bilindik markaların 1000 lumen ve üstü led ampullerine bakın. watt önemsiz oluyor led olunca. çok az enerji harcıyor ledler.

Sınav hazırlığı için çok iyi hocalar bu yıl saati 2500₺ Öğrenci bolluğundan seriye bağlamışlar. 1 saatten fazla kalmıyorlar.
Takviye içinse standart hocalar 1 buçuk saati 1600₺ gibi. İstanbul.

Önerim yok, hatırlatma için geldim. Hastaneye çiçek almayabilirler özellikle doğum hastanelerine. Önce hastaneye sorun derim.

çiçeksepeti falan kullansanız?

bu arada çoğu Acıbadem çiçekleri odaya çıkartmıyor. aşağıda teslim alıp, çiçek odasına koyuyorlar, size de gelen çiçeğin kartını veriyorlar. çıkarken gidip çiçeği alıyorsunuz.

Ev yoksa alcipan duvarli nef evi mi :)

Akustik çok karmaşık bir bilim. İyi arastirmanizi öneririm ki astarı yüzünden pahalıya patlayabilir size.

İyi bir sonuç için muhtemelen ev içinde baya bir alandan feragat etmeniz gerekir, cok ince bir konu mutlaka bir uzman yorumu tavsiyesi alın bodoslama girmeden evvel.

hayır nef evi değil, tek blok apartman 60 daireli büyük bir bina 2012 yapım yılı, benim fark ettiğim tuğlanın normal tuğlaya göre ince olması, taşınmadan sağlam bir tadilata girdi kapılar söküldüğünde fark ettim tabi yaşamadan anlaşılmıyor. bir gün izin alıp tapudan yapım raporlarını alıcam sağlam diye referansla taşındık ama ses durumu felaket

Muhtemelen tünel kalıp bina
8.5 tuğla

İzolasyonlu kara sıva. Tek çözümün bu, yeterli seviye keser

Daha kökten çözüm istiyorsan yaparız yandaki komşu el bombası patlatsa duymazsınız. Ama maliyet.

"benzer fiyatlara sony'de a7 full frame makineler de var."
benzer fiyatsa düşünülebilirmiş. Ben zamanında Sony A7s II'mi sattım, s3'e geçemiyordum çok pahalıydı onun yerine x-t4 almıştım. Video amaçlı. Sonra onu satıp X-H2s'e geçtim.

"Yani ben zaten istediğim açıları ve ışığı lensler ile elde edebiliyorum."
gerek yok o zaman.

Croplu sensörde iç mekan çekimi falan zor olabiliyor, fullframe ile mesela 11-16 lens varsa o genişlikte çekip geçiyorsun.

Alan derinliği gerçekten etkilenir, ff ile aynı f değerinde daha sığ olur. Fakat bu gerçekten gerekli mi veya güzel mi emin değilim. cropta 32mm ile ff'te 50mm aynı olayı tam öyle değil bence, yani yatay olarak evet o kadar görüyor ama lenslerin mm'lerine göre derinlik de değişiyor. 32mm ile yataydan kırpıyorsun ama derinlik etkisi hala 32mm. Lens tele'leştikçe arkaplan daralıyor sana yaklaşıyor aslında.

Eskiden fullframe noise açısından daha temiz denirdi hala da fiziksel olarak öyle olmalı ama sensörler o kadar gelişti ki, bak 12k iso diyorsun :D Eskiden 5D Mark II ile temizce 2000 iso çekebiliyoruz diğer makinelerde 800'ü geçmemek lazım derdik ahaha.

Sensör büyüdükçe çözünürlükten bağımsız detay artıyor olmalı. Keskinlik gibi, tam nasıl anlatırım bilmiyorum. Ama orta format FF'den daha büyük sensörlü kameraları düşün mesela. x-t5 de 40mp, orta format 40-50mp de var.

Prime lens vs. zoom lens farkını araştır. Bence ff'ye geçmek yerine elindeki zoom lens ise onun yerine prime lenslere geçmek daha çok fark ettirir.(16-80 değil de sabit 35mm, 50mm vs.) Daha basit mekanizma daha az optik element = daha fazla keskinlik, daha az bozulma.

Ayrıca X-t5 sensörü gayet güzel sensör. Eskiden FF müthiş derlerken onların sensörü daha fazla dinamik aralık veriyor falan da olabilir tam emin değilim bakmak lazım.

edit: Lightroom'a bayağı başarılı AI destekli yapay sığ alan derinliği özelliği geldi. Yine AI destekli noise reduction geldi. Reddit'te bunlardan sonraki tartışmalarda, madem illa gerekiyorsa orta formata geçin demişler ahaha. Çünkü Fuji vs. orta formatı ucuzlatmaya başladı. Hatta Hasselblad bile ucuzca bi model çıkarmıştı.

Teşekkürler nhk, anladım evet tam da şöyle bir video buldum onu izliyordum, daha da oturdu.

youtu.be

FF farkı ister istemez biraz oluyormuş ama bir şekilde kapatabilirim en kötü post-processing, geçmeye gerek yok bence de. Artık fark orta formatta daha belirgin olduğu için o konuşuluyor doğru. Fuji sağolsun 7-8 sene önce baya ulaşılabilir hale getirdi.

Yalnız bilgilerimi pekiştirmeye devam ederken kafamda bambaşka bir soru oluştu. Alan derinliğini konusunda. Alan derinliğinin ne olduğunu, nasıl artırılıp azaltıldığını biliyorum tabii ki fakat fiziksel olarak nasıl gerçekleştiğini kafamda canlandıramıyorum.

Şurada birisi anlatmış yine anlamadım sdjfgh www.youtube.com

Daha doğrusu tam merak ettiğim kısmı hızlı geçiyor. Diş macunu gibi sıkıştırdığınızı düşünün, ışık o kadar hızlı kaçamayacağı için net alan yayılacaktır diyor.

Işık bana pek öyle bir şeymiş gibi gelmedi :D Odak merkezine düşen odağın açısını nesneden uzaklaşarak veya odak uzaklığını sensörden uzaklaştırarak VEYA diyaframı kısarak daraltmak... neden bir alana yaptığımız fokusun etrafındaki görünürlüğü artırsın ya da azaltsın ki?

Bunu tane tane örneklerle açıklayabilir misin :( yoksa ona göre ayrı bir başlıkta sorayım.

onu fizikçi birinin açıklaması lazım ben de bilmiyorum açıkçası. Gemini'ye sordum pek anlatamadı.

Bu arada sadece ışık ve diyafram değil sensör boyutu da etkiliyor onu işte. FF'de daha sığ denmesinin sebebi o. Mesela küçücük sensörlü kameralarda F1.8'de de çeksen her yer net olabiliyordu(eski video kameralar vs.)

Ama bu olayın fizik kanunu gibi bişey olduğu net. Çünkü gerçekten manuel şekilde diyaframı açıp kısıp farkı görebiliyorsun :) Tabii insan öyle bişey değil mesela karanlıkta göz bebeği çok açılınca alan derinliği düştü uzaklar bulanık falan demiyoruz, ama beynin tamamlamasıyla öyle hissediyor da olabiliriz. Odaklandığımız yerlerin dışı pek net değil aslında, ama görüyoruz bir şekilde.

Valla ben de X-T30II kullanıyorum uzun süredir ama fotoğrafların netliğinden bir türlü memnun olamadım. IBIS yok cihazda ve kullandığım lensin OIS'i çok iyi değil. Tahminimce ondan. Geçenlerde Tayvan'a gitmişken Sony A7C'ye kaydı gözüm ama amatör fotoğraf çeken biri olarak benim için taşınabilirlik önemli olduğundan vazgeçtim. Kamerayı elime aldığımda "ben yanımda taşımam bunu" deyip geri bıraktım, ki A7C FF için gayet de küçük bir body'e sahip.

FF'i düşünme sebebim gece fotoğraf çekmeyi ve kontrastları yakalamayı sevmemden dolayı idi. Daha büyük sensör, daha fazla dinamik aralık.

Nevzat zaten kızı amcanın öldürdüğünü söyledi, eldeki delillerle (HTS kaydı arabadaki DNA örnekleri vs) bu itiraf birleştirilir ağırlaştırılmış müebbet yer diye tahmin ediyorum, muhtemelen itiraf etse de etmese de sadece gak guk dese bile toplum vicdanı da gözönüne alınıp bu karar verilir ama hukukçu arkadaşlar tabii ki daha net bilgiler verir.

ya bir sözlük entrysi vardı hukuğun tam nasıl işlediğiyle alakalı. Hatırlamıyorum şu an tam ama özetle itiraf hakimin kararı için şart değil. Seni işkillendirebiliyorlarsa verebiliyorlar cezayı. İtiraf etmesi olayın neden nasıl olduğuna ışık tutabiliyor veya varsa daha ileri başka bir konu gösteriyor.

örnekte şöyleydi, bir binanın çatısında bir kadın ölü bulunuyor, en son adamla çıkarken video var çatıya doğru, sonra adam tek iniyor çatıdan videoda. Adam itiraf etmiyor, reddediyor falan ama işte suçlu bulunuyor mahkeme tarafından.

Palu larda öldürüldüğü iddia edilen kızın cesedi bulunmamıştı ancak adam ceza aldı kesinleşti sanırım

toplanan deliller şüpheye yer bırakmayacak şekilde kesin ise itiraf veya savunma gelmeden de hüküm kurulabilir.

bazen susmak daha çok şey anlatıyor. hakim "bu kızı dere kenarında kesip çuvala sen mi koydun?" diye sorduğunda adam hiç konuşmazsa, hakimde "bu yapmış olabilir" şeklinde bir kanı oluşması muhtemeldir. normalde böyle durumlarda avukat oturur düşünür, hakimin sorabileceğini düşündüğü tüm soruları tahmin edip, yeni bir senaryo yaratır. ama genel olarak deneyimli bir hakim alması gereken cevabı öyle de alır, böyle de alır. muhteşem bir senaryo yaratmak mümkün değil, elde bir dolu delil var, ifade var. avukatın uydurduğu senaryo elinde kalır, her yeri delik deşik olur. hukukçu arkadaşlar daha iyi bilecektir ama "hayatın akışına ters olmak" diye bir şey var. "ben whatsapp'ımdan tüm mesajları siliyorum ama eskortların mesajlarını silmiyorum" şeklinde bir ifade, insanda şüphe uyandırır. normali tam tersidir.

kaldı ki sanığın ifadesi, hakimin ceza vermek için baktığı tek şey değildir.

yürüyüş

Spasmomen. Doktorunuza danisiniz

biraz hareket edin, biraz soda için. ilaca gerek yok bence.

Firmanın cari adı, fatura adresi, vergi no da girersiniz cari açıp

2.si youtu.be

@brkylmz

Evetz teşekkürler:)

mayıs'a kadar kim öle kim kala. 6 ay var daha.

boga, matador vs katalanlar yapmiyor.
ispanya'nin saraplari iyidir. ona bakabilirsin.

Zara' yı boşvermeyin, vaktiniz varsa bakın. Ürünler buraya göre daha kaliteli. Bilirkişi değilim ama gördğüm oydu.

el almendro; bademli cikolata-nougat gibi birsey, ben marketlerde gormedim en son gittigimde tek havaalaninda vardi. markette benzer seyler vardi ama almadim.
deri urunleri arastirabilirsin canta falan.

sagrada familia civarlarında çok hediyelikçi vardı. ordan minik figürler olabilir.

begenir misin bilmem, desigual'a bakabilirsin.
Sangria.

hiç bilmiyorsan muhtemelen yapamazsın ancak en azından denemelisin bence sonuca ulaşamasan da süreç sana bir çok şey katacaktır. claude.ai kod için iyi diyolar gpt ile kol kola çalışırsın.

ben bir iki videoda kodu tamamen yapay zekaya yazdırıp, hiç kod yazmadan uygulama yaratan (test maksatlı) kişi gördüm ama bu kişiler aslında kod yazmayı bilen kişiler olduğu için, neyi nereye copy/paste edecekleri vs konusunda tecrübeli insanlar.

yani problem kod yazmak değil. kodu hangi pencereye yazacağını bilmek, gelen hata mesajlarını, uyarıları ne yapacağını bilmek de problem. üstte bahsettiğim videolar bu uyarıları mesajları da yapay zekaya iletip kodu düzelttirdiler ama yine de bilgileri olduğu için doğru soruları sormayı becerdiler.

bunun yanında diğer bir problem de, bu kişiler telefonla ya da bilgisayarla minimum etkileşimle çalışan uygulamalar yazdılar. mesela birisi flappy bird kopyası yazdı. SMS uygulaması dediğiniz zaman bir dolu başka şeyler işin içine girecek. işletim sistemi ile, gsm operatörüyle iletişim falan gerekecek.

yapılamaz mı? yapılır. sadece çok zaman alır.

ben de patronumun balığını öldürmüştüm. bi de stajyerdim daha. elim ayağım tütremişti korkudan :D balığa iyilik yapıyım dedim suyunu değiştirdim. meğerse dinlenmiş su koymak lazımmış. 1 gün sonra nakavt oldu. aynı balığı petten bulup koydum. 1 hafta filan anlamadı kadın. neyse sonra dayanamadım itiraf ettim.

söyle bence. balık ölümü çok üzmez. çok kolay ölüyor zaten balıklar.
kuş falan olsa kötü ama. itiraf ederdim ben olsam. benim de 3-4 balığım öldü daha da bakmadım.

Balığın cinsini yazmamışsın da Betta ise eğitimli balık olabilir. Anında anlar. Üzülecektir.
Söyle bence

Söyleyin. Aynısından alıp yerine koymak çok çiğ bir davranış.
Tamam bilerek yapılmamış, kötü bir durum olmuş tabii ki üzülür ama elden gelen bir şey yok. Söylemek varken bu şekilde fark ettirmemeye çalışmak net bir şekilde kötülük.
Bir sit-com içinde değilseniz böyle şeyler yapmamalısınız.

alıştıra alıştıra söyle, önce depresyona girdi de, sonra yemek yemeği bıraktı de :D

Çöp karakter

rahatsız eden bir şeyler vardır denilebilir mi?

evet evet evet

biraz daha bekleyip neden böyle hissettiğini anlamaya çalışmak mantıklı olabilir, bazen başka bir şeye takılıyorsun ama o an yanında başka biri varken takındığın dert ettiğin şeyi yanındaki kişinin bi davranışına bağlıyorsun filan, bence insan kendisi bile fark etmeden duygularını karıştırabiliyor. o yüzden anlık kararlar vermemek lazım.

o kadar siyah beyaz degil bence sebebini bulmaya calis derim.

Bahsettiğiniz duyguyu ben yaşamadım ama anladım demek istediğinizi. Muhtemelen normalde bulunmaktan imtina edeceğiniz bir ortam/kişi ile hoşlantının getirdiği gaz ile iletişimde oluyosunuz, dopamin etkisi geçince mantık devreye giriyor. Eğer sosyal anksiyete gibi sebeplerden ötürü filan değilse ilişkide problem olma olasılığı çok yüksek.

evet böyle oluyorsa:
1) seni dinlemiyordur, çoğunlukla kendini anlatıyordur
2) duygularını onun hislerine göre ayarlıyorsun, bunun nedeni bir sürü şey olabilir ama sonuç olarak seni yoruyor, çünkü kendin gibi hissetmiyorsun
3) uyumlu değilsiniz, bir zorunluluk var

genelde bu yüzden oluyor bende, aklıma gelirse ekleme yaparım

ben böyle durumlarda öznenin o kişi değil, o birlikte zaman geçirme, eğlenme, biriyle temas etme hali olduğunu anlıyorum. oldurmaya çalışmıyorum, olmuyor zira.

tanıdığınız esnaf, şirket kimse varsa onlara sorun defterlerinizi kim tutuyor diye.

biz arkadaşlarımıza sorduk, memnun olduklarını söyledikleri biri vardı ona gittik. tavsiye ile yani.

Bence aynı sektördeki kişilerden geri bildirim al. Örneğin teknoloji şirketi defter tutanla inşaat yoğunlaşan farklı tecrübe sahiptir

Tax free den feragat edersiniz diyeyim böyle bir durumda

yunanistan'da tanıdığım arkadaşlar genelde şuradan online alışveriş yapıyor: www.skroutz.gr

O cihazda ağı unut deyip tekrar bağlanmayı deneyebilirsiniz.

Timestap videoya gomulu bir sey olmadigi icin o sekilde indiremezsiniz.

Belki timestap mantigiyla calisan bi video player bulabilirseniz, videonun altindaki zaman kodlarini kopyalayip o sekilde izleyebilirsiniz.

Simdi bi baktim da, genelde timestamp'leri dediginiz gibi bir yere not edip, vlc'deki "jump to time" ozelligini kullananlar olmus. Ama efektif degil tabi ki. Hatta dusundum de sacma, manuel de sarabilir ileriye zamani.

POT playerda kimi video timestamp ile açılıyor denemekte fayda var, video özelliğimi yoksa programmı bilmiyorum.

var böyle bir sey fdlkg

Random gülen herkese daha çok kanım ısınıyor :D çekicilik anlamında bir artısı olmuyor gerçi. Sadece daha rahat anlaşılabilecek biri gibi geliyor. Dolaylı olarak çekiciliği etkiliyordur belki bilemedim.

@akhenaten +1

ababab şeklinde olanlar hariç katilabilirim

tam tersi etki yapıyor bende.

zaaa xd diye gulen kizlari uzmeyin

Bir korelasyon var.

prnt.sc

evet, ben ajshdjshdjh

hadi ya hksrekahekre

random gülmeyi derhal bırakıyorum kardeş teşekkürler

bana itici geliyor.

ben seviyorum random gülen kızlar çekici bilmem de akıllı oluyorlar.

sigorta 200 bin tl karşılar araç başına. yani yetersiz ve sadece karşı tarafı öder. o yüzden kasko.

diyelim birine çarptın %100 hatalısın araban pert oldu. karşının da pert oldu. kaskon yoksa araban çöp oldu para alamazsın.
karşı tarafa da sigorta sadece 200.000 tl ödeme yapar. kalanı cebinden ödersin. karşının sigortası kendi hatası oranında ödeme yapar.

sigorta karşı tarafı, kasko ise seni korur. sigortanın yetmediği durumlarda kaskoda imm bedeli ile karşının hasarı ödenir.

Yukariya ek olarak;

imm 200bin olmak zorunda degil, biraz fazla odeyip 1 milyona, 2 milyona cikarabilirsin.

Yukarıdakiler +1

İlaveten, her kazada bir karşı taraf olmuyor, bomboş yolda takla atmak, ağaca çarpmak, sel, deprem, yayaya çarpmak, çalınma, yanma vs durumları için de kasko var.

Trafiğe çıkan her motorlu aracın kaza yapma riski vardır.
O yüzden devlet mecburi olarak trafik sigortası yaptırılmasını sağlar. Bu sigortası olmayan araç trafiğe çıkamaz.

Trafikte bir kaza yaşandığında en azından belli bir miktar zararın sigorta tarafından karşılanmasını garanti eder. Ama bu sigorta sadece karşı tarafın hasarını öder, sigortayı yaptıran kişiye bir ödeme yapmaz.

Kasko ise zorunlu değildir ve sigorta yaptıran kişinin zararını öder. Suçlu da olsan suçsuz da olsan kafan rahat olur.

zorunlu trafik sigortası senin yaptığın hatalarda ufak limitlere kadar karşı tarafın zararını öder, üzerini cepten ödersin. yani kaskon yok ve sadece düz trafik sigortan var gittin bentleye çarptın, bentleyin sahibi aracını kendi kaskosundan yaptırır. bentleyin kaskosu senin trafik sigortandan limitleri neyse o kadar ödeme alır. üstüne çıkan bakiye kaç milyonsa onu da senden talep ederler yani durduk yere 3-5 milyon borca girebilirsin.

kasko limitleri dahilinde sen hatalı olsan da hem senin aracının hasarını öder, hem de karşıda zarar gören araç varsa trafik sigortasının üzerinde çıkan bakiyeyi de öder.

aynı zamanda aracın başına bişey geldi kaskon varsa hiç uğraşmazsın çekici aracı götütür kiralık aracını istersin. belli süre araç sende kalır.

pasaport diye bir tane vardı

takım kurma yoktu da, Bi' İş İçin Lazım diye bir yarışma vardı. Sokakta buldukları rastgele birine "telefonla bi arkadaşını ara, buraya 37 ekran tv getirsin sana 10 bin lira" gibi bi konsepti vardı. Defne Joy Foster sunuyordu. O olabilir mi?

benim de aklıma direkt nundu'nun dediği geldi. bu tarz yarışmaların atası oydu sanırım.

sadece imm de yaptırabilirsiniz, kasko yaptırmanıza gerek yok.

sigorta çok önemli değil. karşıyı ilgilendirir zaten. normalde fiyatların bu kadar değişmemesi lazım.
sigortayı bağlı sınırsız imm yapabilirsin kasko olmadan.

Camper almistim onceden, genis ayaklar icin uygundu. Her modeli ayni degildir tabii. Parasina degecek kalite var midir onu bilemiyorum. Turkiye'de iseniz Kosker Yemeni var Antep'te uretiyor, barefoot denen tipteki ayakkabilardan yapiyorlar. O da olabilir.

uzmez, pamuk gibi ayakkabilari, benim ayaklarim da genis tarakli ama iyi bakmak lazim, yani ben kendiminkilerle dag bayir gezdim ve cok cizildi filan iflah olmadi sonra.

benim de ayaklarım geniş taraklı. üzmeyen modelleri var hiç olmayacak modelleri de var gidip denemeden almayın. gerçi artık yurtdışından geliyor siparişler, mağazada her model yok ama belli başlıları denerseniz fikriniz olur sonra internetten bakarsınız çeşitlere

Ben aldığımda çok rahat etmiştim ancak yaydı, öyle böyle yaymadı :(

Üzmez, diğer markalara göre daha özellikle burun kısmı daha geniş oluyor. Camper alacaksanız Amazon'a bakmadan almayın derim. Bu marka özelinde en iyi fiyatlar genelde Amazonda oluyor.

bana 10 yıl dayandı. üzmez.

çok sağ olun cevaplar için. denemeye değer görünüyor (:

Daskta cok bir sey oynamiyor. 3 taksit yapti benim sigortaci

@brkylmz öyleyse aynı yerden yenilesem de fark etmeyecektir. Teşekkür ediyorum.

bunları home kit olmadan da kullanabiliyorsun, fakat 1'den fazla cihaz varsa homekit ile kullanmak elbette daha kolay.

odasının ısısı için de akıllı termostatik vana alırsın, bir de homekit'e bağlanabilen termometre mesela, ona göre senaryolar yaparsın.

Apple Home uyumlu iki cihaz var; birisi Netatmo (daha iyi), diğeri Meross. HomeKit (ya da Apple Home) dediğiniz bir iletişim protokolü, çalışması için de evde sabit duran bir cihaza (Apple TV ya da HomePod) ihtiyaç duyar. Birinden birini tercih etmek diye bir şey yok yani.

Bende bir sürü HomeKit aksesuarı var, kimisi doğrudan sisteme bağlanabiliyor kimisi kendi hub’ına ihtiyaç, duyuyor. Örneğin aqara’nın kameraları doğrudan home’a bağlanıyor ama kapı/pencere sensörleri önce kameraya (kamera aynı zamanda zigbee hub) bağlanıyor, ardından home’da görünür oluyor. Sanırım aqara’nın termostatik vanası da bu şekildeydi, yani homekit uyumlu bir aqara hub da almanız lazım.

Termostatik vana aslında tek başına en verimli alet bence. Yani ayrıca bir oda termostatına gerek bırakmıyor. Bana sorarsanız kaliteli mekanik vanalar alıp evdeki tüm peteklere takın, kombiyi bir kez ayarlayın ve bir daha düşünmeyin. Ama yok ille akıllı sistem kuracağım diyorsanız o zaman iş değişiyor. Oda termostatının bulunduğu odaya ayrıca akıllı vana takmamak lazım. Diğer odalarda da şöyle bir karmaşa olabiliyor; örneğin Termostat salonda ve 23’e ayarladınız, salon 23 derece olduğunda kombiye en uzak oda 21 oluyor diyelim (cephesi sebebiyle olabilir, mesafe yüzünden su gidene kadar soğuyor olabilir), bu durumda bu odaya 23’e ayarlı bir vana takmanın anlamı yok çünkü salon 23 olduğunda kombi duracak ve oda 21’e kadar ısınabilecek. Bu gibi senaryoları kendi evinizin fiziki durumuna göre ayarlamanız lazım.

Bence herhangi bir cihaz almadan evvel termometre ile belli bir süre tüm evi ayrı ayrı ölçün. Kombi kaça ayarlıyken odalar kaç derece oluyor, ona göre bir sistem kurarsınız. Örneğin daha çok ısınan oda varsa oraya termostatik vana takıp odanın daha fazla ısınmasını engellersiniz ya da hiç vana almadan, sadece bir termostatla çalıştırırsınız. Ben bu şekilde kullanıyorum (Netatmo var bende). Vana işine girince gereksiz bir karmaşa ve maliyet çıkıyor. Ya da akıllı Termostat almadan her peteğe akıllı vana takılabilir ama pahalı olur.

Massimo Dutti'ye de bakın.

Büyük ihtimalle yeşil, şapkalı Deniz Gezmiş parkası arıyorsun. Ben daha önce iki defa Mavi'den aldım.İyiydi. Orada vardır.

mango'ya bakmanizi tavsiye ederim