Ekşi Duyuru

dolandırıcılık dan diye olmuyor. ince ince işlenerek yapılıyor. uzayan görüşmelerde daha da dikkatli olun. aklınızda en ufak bir soru işareti varsa pazarlığı - görüşmeleri kesin.

100 lira istediğiniz araç için 80 lira veren bir dolu galeri olacaktır. gerekiyorsa küfür edip kapatın.

biz bilmem nereden geldik, biz alıcıyız, bizim paramız helal para, biz bu parayı çok zor denkleştirdik vs gibi söylemlerle pazarlık yapanlara kulak asmayın. bir fiyat söylediniz ve kafanızda "pazarlıkta en çok şuraya düşerim" diye düşündüğünüz bir fiyat var. sağlam durun. siz de bu parayı kolay kazanmadınız.

kimseye aracın anahtarını teslim etmeyin. illa test etmek isteyen varsa, araçta siz de olun. muhtemel alıcıya bile vermiş olsanız anahtarı, sigorta nezdinde araç çalınmış sayılmıyor (galiba)

ekspere gidilecekse karşı tarafın önerdiği yere kesinlikle gitmeyin. hele hele karşı taraf oto galeri falansa, dükkanlarına yakın bir yere kesinlikle gitmeyin. normalde aracınızda olmayan ya da hiç önemli olmayan bir dolu arıza / problem ile karşılaşırsınız ve fiyatı düşürmenizi isterler.

görüştüğünüz ve aracı sattığınızı düşündüğünüz kişi ile, size parayı gönderen kişinin birebir aynı olduğunu teyit edin. isim birebir aynı olsun. en büyük dolandırıcılık yöntemi bu. "paranın birazını kendim göndereceğim, birazını yeğenim gönderecek" falan diyenlere kulak asmayın. elden para kesinlikle almayın. tüm para alıcının hesabından sizin hesabınıza İMZALAR ATILMADAN geçsin. "faizde param var, şu zaman para gelecek, bu zaman para gelecek" diyenleri umursamayın. parası olan gelsin alsın. hatta satıştan çok önce para gönderenleri de dikkate almayın, parayı derhal geri gönderin. normal şartlar altında kimse önceden para göndermez. hatta bu işin en güzeli, Güvenli Ödeme Sistemi'ni kullanmanız. bence muazzam bir sistem:

hizmeti veren bankalardan birinde kayıt yaptırıyorsunuz. sonrasında alıcı parayı bu sisteme yatırıyor ama siz daha parayı alamıyorsunuz. sonrasında noterde satış işlemlerine başlıyorsunuz. noterin sistemi otomatik olarak sistemdeki parayı kontrol ediyor. eğer sistemde para yoksa, satış tamamlanmıyor. eğer sistemde para varsa, noter satışı tamamlıyor ve para otomatik olarak sizin hesaba geçiyor.

portal.tnb.org.tr

Güvenli ödeme sistemi +1. Zaten artık zorunlu oldu.

@ hepiniz

çok teşekkür ediyorum.

@co2s2

Aracı test sürüşü yapmak isterse ben yaptırmak istemiyorum. Burdaki teamül nedir? Siz aracı kullanmak isteyen her alıcıya test sürüşü yaptırıyor musunuz?

Arkadaşın aracını alıcının ustası test sürüşü yapacağım diye deli gibi zorlamış.Bi kaza olsa ne olacak? Benim gözüm dönecek.Arabama yıllardır çok iyi baktım. Derin bir çukura girse içim acır...

Güncelleme yapmamıştım, otomatik güncellemeler de kapalı

İnsanlık bende kalsın: www.narecza.com

Bana da doktorum bu markayı tavsiye etmişti ancak bence tadı korkunç. Hayatımda tattığım en kötü şey abartısız. İlk denememde kustum yani öyle söyleyeyim. 2. Denemede de olmayınca kutuyu anneme vermiştim. O da kullanamamış arkadaşına vermiş. Sonra ne oldu akıbetini bilmiyoruz. Eğer çevrenizde kullanan varsa bundan bir tadına bakıp alın bence.

Çok dolandırıcı kokuyor.

Kendi avukatına güven. Telefonla arayıp acele para koparmaya çalışan kişi aşırı scammmer duruyor.

Dolandırıcı değilse adımı değiştiririm.

Bi de avukatim simdi isi bilen birine sormus. Kaldiracli islem yapilmissa bu sucmus. Ama hapis cezasi olmuyormus bu suclarda. 2 yil once 500 dolar yatirip kaybetmistim daha da yatirmamistim. Korkuyorum pzt hesaplarima bloke gelecek diye. Bir de avukat israrla ac googlei beni arastir sicil numarami goreceksin dedi. Varmis gercekten oyle biri ama isim kullaniyor olabilirler. Avukatim da unlu, bilgili biri. Insallah bi sey cikmaz, pzt hallederiz. Edevlette bi sey yok hakkimda. Uyaptan gorursunuz dedi telefondaki adam ama uyapta da bi sey goremedim ki. Bi de bi ara bana "sucunuzu da itiraf ettiniz ses kaydi aliniyor" dedi.

Avukatim bu son cumleyi duyunca iyice sacmalik dedi. Insallah oyledir.

dava açılmadan uyapda gözükmüyor diye biliyorum

ondan ziyade 7yıla kadar hapis istenen hangi sıçta böyle 20 bin verince dosya kapanıyormuş. öyle bir işleyiş mi var :D

vaktim yok vs diyip sizi acele ettirerek para koparmak istiyor belli

bir de niye 17k iade edilecekmiş 6ujyhtefds 3k atayım o zaman. 17kları yok mu onların

Dolandırıcı. Adliyeye gitmenize gerek yok.

Bizi gûldürmek için yazdigin çok belli.

%110 dolandırıcı. Avukatının "bana bu iş güven vermedi" demesi büyük falso yalnız.

Sikayet varda millet benzer hikayeler yazmis simdi fark ettim. Your cousin berry: yok ya cok korkuttular beni. Ben boyle markete 10 kurus borcum kalsa en gec ertesi gun odeyen biriyimdir falan. Panikledim. Ama avukatsiz is yapmaya yanasmam hicbi konuda. Odeme yapmazdim hicbir sekilde ama gercekse hapse mi giricem, borca mi giricem korkusu yasiyorum

Çok net yeni dolandırıcılık yöntemi, ben de avukatım, bu hafta bu şekilde iki kişi aradı (onlara da pttden arıyoruz tebligatınızın son günüymüş ulaşmamış ayağı yapmışlar, aslında borç 70-80 deyip şu ibana yatırırsanız 2-3’e kapatalım diyorlar).

Avukat olup olmadığını sorgulamak için tbb avukat sorgulama ekranını kullanabilirsiniz, başka avukatların ismini kullanabiliyorlar, o isimde avukat olmasına değil arayan numaranın sorgudaki numarayla örtüşüp örtüşmediğine bakım

avukatınıza bilgi veren kişi hapis demiş ama, forex "oynamak" suç değil. spk onaylı kuruluşlar hariç forex işlemine aracılık etmek, düzenlemek vs. yetkisiz her tür işlem 6362 nolu kanuna "izinsiz sermaye piyasası faaliyeti", yani suç. hesabınızı kullandırttıysanız o da suç. ama kendi hesabınızdan kendi adınıza oynadınız, spk onayı olmadığını bilmiyorsanız suç değil; bilip oynuyorsanız bildirim yükümlülüğünüz var. ondan da adli para cezası gelebilir.

Uyap vatandasta dava dosyan var mı? Dolandirici net sekilde.

Dolandırıcı. Kaç yaşındasınız kardeşim. Hiç yarım saat içinde öderseniz ındırım olur diyen devlet kurumu mu olur.

Avukatim da simdi hic gorusmeye bile gerek yok. Biraz daha arastirdim konuyu dedi. Akisina birakalim zahmet etme gelip dedi.
Naylonlee: sen de haklisin.

korkmanı anliyorum, insan bir anda afallıyor ama bir kac gün gecsin, su yazdıklarını okuyunca dolandırıcıymıs diyeceksin.

Avukatının tepkısını yeni okudum. Bir daha o avukatla ış yapma

avukat fazla söylemiş ben 5k ya hallederim o da senin güzel hatrına şunun şurasında kaç kişiyiz :)

uyap'ta olmayan hiç bir şeye inanmayın.

hiç bir ciddi kurum (devlet ya da özel), "yarım saat içerisinde öderseniz indirim yaparız" demez. en azından 5-10 gün süre verirler ve hatta bu ödeme ile ilgili size bir yazı verirler. telefonda aldığınız IBAN'a kesinlikle ödeme yapmayın.

gelen gelmeyen tebligatlar biraz sıkıntılı oluyor. bazen kapıya kağıt bırakmıyorlar, bıraksalar bile yere düşüyor. bu yüzden iki önerim var.

E-Muhtar diye bir app var. (her muhtarlıkta kullanılıyor mu bilmiyorum.) muhtarlığa sizin adınıza tebligat geldiğinde app'e bildirim geliyor. ben kullanıyorum.

uyap'ı app olarak telefona yükleyin ve e-devletle giriş yapın. tüm bildirimlerini açın. hakkınızda yeni bir dosya vs açıldığında bildirim gelsin (galiba belli sürelerde tekrar giriş yapmanız lazım)

ancak telefonla verilen bilgi üzerine kimseye ödeme yapmayın. kağıt isteyin.

Naylonlee: ben panikle net aktaramamis olabilirim. Avukatim cok iyidir. Laf soyletmem :)

yap desem yapmazsin he +1

böyle bir durumda Türkiye barolar birliği veya üyesi olunan baro sayfasında yer alan "baro levhası"ndan avukatın iletişim bilgilerini bulabilirsiniz: www.barobirlik.org.tr

sizi arayan numarayı ve telefon görüşmesini iletin. avukatın ismi kullanılıyor, bundan habersiz olabilir.

Tnz: evet o da aklimizda.

arkadaşlar dolandırıcı demiş ama iftira atmış o avukat benim, masak bakan emri ile şüpheli ip adreslerinden bağlandakjhsdjkahdk şaka bir yana kesin dolandırıcı...

Olay dolandırıcılık kokuyor ancak uyap konusunda bilgi vereyim. Soruşturma aşaması uyap üzerinde görünmez. Haberiniz olan bir soruşturmanız var ve bunun uyap üzerinde görünmesini istiyorsanız, dosyayı oluşturan savcılığa dilekçe ile başvurmanız gerekir.

Avukat ahmet, dosyanızı oluşturur savcılığa suç duyurusunda bulunur. Bu arada uzlaşmak için sizi arayabilir. İşte bu araştırma soruşturma aşamasında bulunan dosya uyap üzerinde görünmez. Görünmesini istiyorsanız dilekçe ile başvurmalısınız.

Uyap üzerinde görünmüyor oh kafam rahat olayı diye birşey yok.

@krtkartal : adamlar sadece soruşturma açılmış demiyor, şu kadar da cezanız var diyor. yani soruşturma aşamasını geçmiş, uyap'ta görünmesi gerekmez mi?

Belediyenin otobusleri oluyor belli saatlerde

Ben kısa program kullanıyorum. Suyu az harcasın diye 5 saat elektrik harcıyor.

Benim makinede, spordan dönüşte, şortu, tişörtü, donu, çamaşırı çorabı teriyle attığım bir kısacık program var. Onun dışında hiç ekolarda falan çalıştırmadım ben.

Bulaşık makinesi 1 saat 65 derece
Çamaşır makinesi 1 saat ya da 44 dk
Beyazlar çarşaflar 2.5 saat

Eco’dan da kısa program varsa onu tercih ediyorum (çok kirli kıyafet/yağlı tabak vs. yoksa), yoksa eco. Mümkün olan en kısası yani. Bulaşık makinesinde su 50 derece oluyor, çamaşırda hep soğuk seçiyorum çünkü hijyenik temizliği deterjan yapıyor zaten. Entry nick uyumu da güzelmiş bu arada :)

sizde eko uzun mod digerleri daha kisa degil mi ya? bende bulasik makinesi 3 saat 15 dk sürüyor ekoda.

bulaşık makinesinde eko 45 derece demek. daha uzun sürer.
çamaşır makinesinde ise kısa sürer.

bulaşık makinesi deterjandan daha çok sıcak su ile temizler. çamaşır makinesi tam tersi.

@sanem, eko sanirim ekonomik ya da ekolojik demek. eko program diye secebiliyorsun ama süre uzuyor bende.

ben o yüzden hep daha ez elektrik + su harcadigini düsündüm. ama yorumlardan farkli bir izlenime kapildim. bakmak gerek

@gabe not always, benim camasir makinesinde eko 3 saat pamuklu 2 saat mesela :)

Bulaşık makinesini 3-4 günde bir çalıştırdığım için yoğun programda çalıştırıyorum. Çamaşırları kısa program güzel yıkamıyor bence, onu da uzunda calistiriyorum. Az camasir varsa ya da kirli olduğunu düşünmüyorsam kısa programda

Arkadaşlar, süresinin uzunluğuna bakmayın. Eko programda daha az su ve elektrik kullanılır. Makine Hızlı Yıkama'da olduğu gibi çamaşırı hallaç pamuğu gibi çırpmaz. Nazikçe döndüre döndüre, mümkün mertebe kazandaki suyu değiştirmeyerek uzun uzun yıkar. Bu yüzden daha az elektrik ve su harcar. Aceleniz yoksa makineyi tam doldurarak bu ayarı seçmeniz daha doğrudur.

Annem temizlik hastasi

Full kokle seceneginde kullaniyoruz max seviye hep xd

eko. daha iyi temizliyor.

Chrome win'de de gerizekalıca ram kullanıyor safari, firefox, orion gibi chromium tabanlı olmayan bir browser kullanırsanız problem yaşamama ihtimaliniz var.
Safari özellikle macos'un içinde geldiği için baya optimize çalışıyor yalnızca güvenlik mevzusu yüzünden extension'ları çok salak bi hale getirdi. Orion safari gibi webkit kullanırken aynı zamanda chrome ve firefox extension'larını da kullanabiliyor.

8 ram az ama yalnızca mac için değil her şey için az aslında. Belki mac unified memory olduğu için çok sıkıntı çıkarmayabilir, ama uzun ömürlü olmalarıyla meşhur cihazlar olduğu için 8 ileride iyice az gelmesi muhtemel. 4 sene sonra 8gb telefonlar için bile az diyeceğiz gibi duruyor zira.

M3 ve M2 arasında ölümcül bi performans farkı yok. M2 16ram 256 ssd konfigürasyon düşünebilirsiniz.

etrafınızda öğrenci ya da öğretmen varsa pt.com'dan alabilirsiniz

15 küsür yıldır MacBook kullanıyorum. safari her zaman daha hızlı çalıştı. ram miktarından bağımsız konuşuyorum.

Ai olaylarından dolayı artık hepsi 16gbdan başlıyor, beleş upgrade oldu aslında.

13 inç m2 air 46.999tl şu an.
www.apple.com

M1 Air, 8gb RAM 256gb depolama kullanıyorum. bütçen yeterse yüksek donanım alman ömrünü uzatır cihazın. Benim bütçem yoktu alırken, şu ana kadar en ufak kasma görmedim. Safari'yi aktif olarak kullanıyorum, Chrome ve Opera'da. var bazen iş gereği aynı anda kullanıyorum tarayıcıları hepsinde 5-6 sekme acık oluyor, rahatsız edici bi donma ile karşılaşmadım. Cihazda hem yazılım işleri- hem hesaplamalı simülasyonlar yaptım handikap olarak uzun sürüyor işlem yapması, video edit ile de ilgilendim orda da render süresi falan uzun sürdü, çok çok da kasmadı. 16'ya param yetseydi 16 alırdım bu arada, en azından tedirgin olmadan daha uzun süre kullanırdım

m1 8 gb kullaniyorum. safari kullaniyorum. arada ram doldu, force quit uyarisi aliyorum.

apple disk swap ozelligi olan bir cihaz. yani ssd'de yer varsa, aktif kullanilmayan ve ram'e yazilmasi gereken bazi bilgileri ssd'ye yazabiliyor. yani 8 gb olsa da daha fazla ram kullanabiliyor. dolayisiyla eger ssd full doluysa yukarida bahsettigim uyariyi aliyorum. ssd'de yer acinca problem olmuyor.

M3 yerine M2 çipi tercih edip ram'i 16 gb'a çıkarmak mantıklı geldi bana. Fiyatı daha makul. Yalnız ekran boyutu 13 inç. Bunda kararsız kaldım. Mevcut bilgisayarı 10 yıldır kullanıyorum ve ekranı 15.6 inç. 13 inçlik bir ekran küçük gelir mi, onu düşünüyorum. Ekranı büyütmek için 14 bin lira fark verilir mi, ondan da emin olamadım.

Teşekkürler fikirler için, ekran boyutuna karar verip ona göre ikisinden birini alacağım.

13" olanı kısa bir süre kullanmıştım, pcyi açmak yerine (27" ekran var) macbooku kullanıyordum elim ayağım olmuştu. Macbooklar 16:10 ekran oranı kullanıyor üste doğru birazcık daha yüksek bu rahat hissettiriyor. Bir yerde denk getirip kurcala internete gir bişeyler yap sana yeter mi yetmez mi hissedersin.

Şu an 7 yıllık 8gb ram bir MacBook Air kullanıyorum. Her şey tıkır tıkır çalışıyor.

M1 8gb sahibiyim.

Hiç sorun yaşamıyorum. Gerekmedikçe güncellemiyorum. Özellikle yeni update gelir gelmez asla.
Ram yetmedi uyarısı hiç almadım.

Makale,tez yazma/okuma. Bazen 50 sekme pdf açık oluyor. 25-30 sekme word açık oluyor. Endnote sürekli açık
Ders notu vs okuma. Klasik işler için,
YouTube Netflix İptv vs vs için kullanıyorum. Hiç yarı yolda bırakmadı. Kasma olmadı.

Tek yaşadığım kasma olayı word, excel açılırken oluyor bazen. Onun dışında sorunsuz. M1 en based modeli bendeki.

en az hangi şık çıktıysa o olabilir ama bu mantık tabi tüm şıklar eşit çıkıyor ise işe yarar.

high hopes of the sozluk+1 en iyi taktik bu; tam eşit olmasa da muhtemelen şıkların doğru seçenek olma oranları birbirine yakın olacaktır.

üst üste 3-4 soru aynı şık olmaz genelde.
mümkünse bilmediğiniz sorularda, "bu kesinlikle olmaz" şeklinde tahmin yürütün. şansınız artar.

Ben prensip olarak bilmediğim tüm soruları C işaretlerim.

en az cikan siklari secmek mantikli gibi tabii ama ben olsam bilmedigime D der gecerdim. D iyidir.

Türksat kablonet kullanıyorum. 50 mpbs diye geçiyor sanırım. 220 TL

turknet, kendi altyapısını kullanıyorum. 1000mbps 500₺
genel olarak memnunum.

superonline fiber var evde. türkiye şartlarında gayet memnunum ancak annemlerde de superonline fiber var, onlar hiç memnun değil. evde kimin fiber altyapısı varsa onlarla devam edin.

superbox 910tlye geçtim. 459tl idi.
ben gezgin olduğum için mecburum ama çok yüksekmiş be. memnunum bir de. fişi tak çalıştır tam benlik.

Kendi yolumuzdayız.
Türk Devletleri Teşkilatlanmasının adım adım yapılanmasını ve Afrika'daki faaliyetlerimizi izlemek gerek.

Sadece ülke değil tüm dünya için söyleyebileceğim tek şey; insan türü başa bela. Sorun insan yani. Dünyada insan diye bir tür olmasa, bu dünya şahane bir yer olurdu. İnsan da mutlaka olacaksa sadece iyi insanlar olsaydı keşke.

son bir aydır yapılan söylemler , gündem değişiklikleri vb. seçim hazırlıkları gibi duruyor

hukuğun olmadığı bir ülkede ne olabilecekse hepsi oluyor.

Kendi yolumuzun içinde Almanya'da suç işlemiş mültecileri, Afganistan işgalinde yer ekibi olarak ABD'lilere destek vermiş kişileri ya da Avrupa'ya herhangi bir yolla girmiş mültecileri ülkeye kabul etmek de var mı?
Bir fantastik görüş ile ekonomiyi mahvedip para için halkın sırtına binmek?
Toplumsal barış vaat edip belediyelere kayyum atamak.

Türk dünyası çok güzel peki kendi evlatlarına vermediğin bursu Türkiye bursları ile yabancılara vermek, kyk gss borcunu ödemeyen insanlara haciz göndermek de var mı bu yolumuzda. Somali'ye Kırgızistan'a hibe ve borç silme? Sahi Afrika'da kiraladığımız tarım arazileri ne oldu?

Siz yolunuzu bulmuşsunuz herhalde kolay gelsin!

@anon1m
belediyelerde bu şekilde yanlış şeyler oluyorsa, sorunlu kimseler varsa, değil bu hükümet bölücülüğe karşı çıkan en solcu hükümette olsa desteklerim. Doğrusu yapılmıştır.
Mesele bu hükümetin yaptıkları değil , devlet için yapılanlardır.
Üstte Almanya ve ABD demişsin ama onların belediyelerinde böyle olaylar olsa bir kayyım atamaktan şok daha başka şeyler yaparlar.
Yerinde kendi işini yapanlara karışmıyorlar.

Mülteci meselesi ABD de yine Almanya'da bile çözülmüş değil.

Ben içeride her yönden dört dörlüğüz demiyorum. Hatalı, problemli şeylerimiz de var . Devletin dışarıdaki adımlarını görmeden konuyu sadece para için olumsuz hale getirme yanlısı da değilim.
Cebime giren az para nedeniyle diğer yapılan şeyler de olumsuz diyemem.

Toplumsal barış mı?
Kürt Türk diye ayrılmaya sebep olanlara da bir şeyler söyleseydin.
Ben Malazgirt zaferinde bile Kürtlerin yanımızda olduğunu biliyorum.
Bunu inkar mı edelim ?

Hayır

Size nasıl davranmaları gerektiğini, onlara aynı şekilde davranarak göstermeye başlayabilirsiniz. Daha nötr bir dil benimseyebilir, özellikle mesai içindeki boş vakitlerde; mesela öğle arası, molalar vb. onlarla daha az vakit geçirebilirsiniz. Onlara özel hayatınızdan bahsetmeyi bırakabilirsiniz. Bir şey bileceklerse de bunu yüzeysel bilsinler.

Bence üçüncü kişiler üzerinden mesaj vermek çok sağlıklı bir yöntem değil. Birebir iletişim kurmaktan, hele de bu bir rahatsızlık bildirmek içinse, çekinmeyin. Tabi ki insanların ilk tepkileri "Bu da yönetici oldu, kendini bir şey sanmaya başladı" olacaktır ancak bu yöneticiliğin doğasında var; bırakın arkanızdan konuşsunlar. Yönetici çalışanlar için bir nevi günah keçisidir; insanlar şirketle ilgili hoşnutsuzluklarını bu tür şeylerle dışa vurup rahatlarlar, kişisel almayın, kafanıza takmayın.


Siz işinizi iyi yapıp adil bir yönetici olur, ekibinizi şirket içi politik tartışmalarda savunursanız bir süre sonra bunlar dengelenir, insanlar size arkadaşça değil profesyonel bir saygı duyarlar. Zaten yönetici performans değerlendirmesi yapan, insanları yeri geldiğinde ödüllendirip, yeri geldiğinde onlara yaptırım uygulayan, hatta insanları kovan kişidir ve arkadaşlık bu aktivitelerle aynı düzlemde yürüyecek bir şey değil, o yüzden arkadaşlık konusunu unutun bence.

"Koordinasyon, iş yaptırma vs. konularda hiçbir sorun yaşamıyorum" yazdığınızdan anladığım kadarıyla iyi bir yöneticisiniz. Arkadaşlarınızın başına geldiğinizde bu iş kolay değil. Siz başarmışsınız. Yöneticileri olsanız da birlikte başladığınız kişilerle aşkımlı filan konuşabilirsiniz bence. Yeter ki herkes işini düzgün yapsın. Ekibe sonradan katılanlara patronluk yaparsınız.

Sizi rahatsız eden kişi yöneticiliği hak etseydi zaten verirlerdi. Şimdi arkanızdan iş çevirmesi bence size kötü olarak yansımaz çünkü ekibinizin iyi çalıştığını görüyorlar. Zaten yalakanın tekiymiş. Çok rahatsız olursanız gönderin ama diğerleri onu seviyorsa ters tepebilir.

Ekibinizle birebirler yapın. Her hafta, iki haftada bir ya da her ay. sıklığı ve süresi size kalmış. Ama birebirler yaparak ekipten ve sizden ne beklendiğini, sizin ekipten ve konuştuğunuz kişiden ne beklediğinizi açık olarak ifade edin. Bu birebirler, yargılayıcı bir tonda sürekli onlardan isteklerinizi aktaracağınız görüşmeler değil, üst yönetimin taleplerini onlara ekibin bir parçası olarak aktaracağınız, onların taleplerini dinleyeceğiniz, sizin de onlardan beklentilerinizi aktarıp yanlış gittiğini düşündüğünüz şeylerin de kök sebeplerini konuşacağınız toplantılar olmalı.

Bu tarz görüşmeler hem ilişkilerin konumlandırılması için iyidir hem de yanış anlaşımaların, pasif agresif durumların da önüne geçer.

Ne yapacağı belli olmayan yönetici profiline geçip ekibi biraz tedirgin etmen gerekiyor.
İbreti alemle başlaman lazım, en çok sorun çıkaran kıdemli olana üst üste çok hızlı ama kısa negatif geri bildirim vermen lazım. Aynı konu tekrar ettiğinde sözlü uyarı verdir.

Mesela başka bir üst yönetici ile arana giriyormuş ya, bunu öğrendiğin an hemen çağırıp böyle bir şey duydum hayırdır? Bundan sonra benimle ilgili başka yöneticilerden bir şey duymak istemiyorum, başkası söylerse de senden bileceğim vb.
2 saat sonra hiçbir şey olmamış gibi normal iletişim. Sonra ilk açıkta yine çok sert geri bildirim. Ortam içinde birden ciddileşip boz, diğerlerinin yanında.

Kısacası biraz dengesiz, histerik olman lazım ki ne yapacağı belli olmayan bir imaj çizebilesin. Tedirgin olsunlar bi önce, yani seninle ilgili mevcut hisleri düzensiz hale gelsin; sonra sen yeniden sağlıklı ama otoriter bir süreç işletirsin.

Esasında sorunun kaynağı tamamen ne o iş arkadaşların ne de sensin. Bence sorunun yarısı birlikte çalıştığın iş arkadaşlarinin olduğu ortama müdür yardımcısı olarak çalışmaya başlaman. Yani buna kim nasıl izin verdiyse bence yanlış. Örneğin 4 sene birlikte çalıştığın insanlarla yani çalışma arkadaşlarinla aynı pozisyonda herhangi bir sorun yokken canım cicim demek sorun olusturmazken bir anda müdür yardımcısı olunca bana canım demeyine getirmek hayatın akışına aykırı. Olmaz yani. "Canımdan" örnek verdim ama bu diğer bahsettiğin sorunlu davranışların da sebebi. Bence senin orada müdür yardımcısı olarak çalışman yanlış. Otorite olmaz. Ya elemanlar değişecek ya sen ya da aran bozulacak. Bunun başka yolu yok. Seni oraya bu pozisyonda aynı birimde çalıştıran kişi bence bu işten anlamıyor.

Machievelli’nin PRENS adlı eserini okursanız tüm cevapları orda bulursunuz. Kısa bi eser zaten. Bi saatte biter.

Hata yaptılar mı tutanak tut ve savunmalarını iste.İşi zamanında bitirmediler mi savunmalarını alacağını söyle.

çalışanların tamamı benden yaşlıyken ve hepsinin iş tecrübesi benden fazlayken, genel müdür oldum. sizi çok iyi anlıyorum.

1- gerekirse teke tek, gerekirse toplu bir konuşma yapın. mesela o kişiye, onun da yöneticiliği en az sizin kadar hak ettiğin, ancak üst yönetimin böyle bir tercih yaptığını, buna herkesin saygı duyması gerektiğini, eğer bu durum ile bir problemi varsa, doğrudan sizinle konuşmasını, tüm problemlerin çözümü için en açık ve samimi şekilde birlikte çalışmaya hazır olduğunuzu belirtin.

2- herkesin fikrine saygı gösterin, "benim dediğim doğrudur" demeyin.

3- çok az da olsa, kendinizi az geri çekin. "bu da kendini bir şey sanıyor" dedirtmeyin ama yönetici olduğunuz biraz belli olsun. bunun ayarı çok zor. birden tek başınıza kalırsınız.

4- nasıl olsa artık yöneticiyim, işlerimin bir kısmını onlar yapsın diye düşünmeyin. dün yaptığınız işlere yenileri eklendi. artık daha fazla çalışmanız gerekiyor. diğer herkesten daha çok çalışmanız gerekiyor.

5- bu kişiler sizin altınızda çalışmıyor, yanınızda çalışıyor.

6- yine ayarı çok zor olan bir şey: istediğiniz düzende çalışma olmuyorsa, ortada bir problem olduğuna eminseniz ve problemin sizden kaynaklanmadığına eminseniz, sesinizi yükseltin. bağırın çağırın anlamında demiyorum. kesin kararlı bir şekilde ifade edin kendiniz.

7- tüm çabalarınıza karşın biriyle problem yaşıyorsanız, üst yönetime "ben bunları bunları yaptım, ama böyle böyle oluyor. bu kişinin şirkete yararı değil, zararı var" şeklinde bir bilgilendirme yapın. ANCAK söz konusu kişi işten ayrıldığında o kişinin tüm işini sizin yapmanız gerektiğini unutmayın.

8- bir de bu işleri bir zamana bırakın.

cok basit bir kural vardir. turkiye gibi enseye saplak toplumlarda kopek ceken adama saygi duyulur. ciddi olacaksin, insan gibi davranmayacaksin, mum gibi olurlar sana. net.

1) bullylemeyi komiklik sandigi icin
2) yürüdügü kizi senin üzerinden saka yaparak güldürmeye calistigi icin

bi daha yaparsa boz. huysuz virjin gibi yapistir bir laf sen de ki mal mal konusamasin.

Robert +1

Buyuyememis ve yavşak
Kesinlikle taviz verilmemesi gereken bir model.

stand-up'tan tam çıkamamıştır, belki normalde (kahvaltıda vb) böyle bir insan değildir.

Keko dedigin adamla niye Marmaraya biniyorsun diye sorayim ben de.

Bunun komedyen olmasıyla ilgisi yok ya densiz işte belli ki mesleği bu olmasa da böyle tiplerden biri olacaktı.
Elbet vardır etrafında böyle densiz şakalar yapmaya çalışan tipler bu da onlardan.
Salak herif ya gıcık oldum sabah sabah umarım sevdiğim biri değildir :):)

Takılma boşver, geçmiş olsun.

Bunu kendince bi flört, iletişim yöntemi olarak kullanıyor, böyle çok var

Senden hoşlanmadığını belli etmeye calismis

Hayti ciddiye aliyon bacim

Bu tip ve yanındaki tiplerin kimseyle bir sorunları yok, kendi kendileriyle sorunları var. Bunu kişisel alma, senin yerine başkası olsa aynısı olacaktı. Önemseme, bir daha görmeyeceksin zaten.

Senin üzerinde şaklabanlık yaparak etraftakileri güldürmeye çalışmış tam bir embesil hareketi tekrar görüşmemek en iyisi

Bazi stand upcilarda, eger istedigi kadar unlu & basarili hissetmiyorsa komplekse girip kendiyle ilgilenenlere boyle davranma halleri olabiliyor. Gosterilerde de az cok fark edebilirsin az kisi gelince salona laf sokma, espriye gulmeyince yine salona laf sokma gibi seyler de yapiyor bu tipler. Karsindakini zorbalamak, bir kendine guvensizlik sembolu. Sahane bir red flag bir de

Haftaya cuma başka bir stand-up a gidiyorum, o sanatçının da kulisine gidip bu arkadaşı gömeyim, sektörün Hıncal Uluç'u olayım ben o zaman. Yok sosyal anksiyetem varmış da yok hayatı bilmiyormusum da yok yorgun görünüyormuşum. Sana ne lan, sana ne! Deniz Göktaş da sahnede put gibi duruyor, büyük sahnelere ne diye çıkıyor diyor bir de kıskanç madafaka.

Yalnız başlıkta gereksiz bir cinsiyetçilik var.
Şahıs hadsiz biriymiş ama bunun onun ya da sizin cinsiyetinizle bir alakası yok.

bence yazdığınız şeyi elli kere okursanız bir sonuca varırsınız:
"Bugün bi stand-up a gittim, çıkışta sanatçıyla oturduk, konuştuk. Dönüşte birlikte Marmaraya bindik. Eleman benden ya da ilgimden rahatsız olmadı ama sürekli yanındakilerle birlikte sonra solo bir şekilde beni tiye aldı. Tamam komedyen anladık"

1) İlkokul seviyesinden çıkamayıp ilgisini böyle belirttiği için
2) Sohbet şekli böyle olduğu için
3) "yürüdügü kizi senin üzerinden saka yaparak güldürmeye calistigi icin" R.B.

Dalga konusu neydi? Böyle sorunca da garip oldu ama burada dalga geçilebilecek samimiyet seviyesi önemli tabii düşük bütçeli stand-upçı olması da bunda etken olabilir. Piyasadaki çoğu gösterileri izlemişimdir ama kulisine girdiğim biri hiç olmadı.

Bir kere birine çok ayar olmuştum onun da sahnesini iktim attım finalde bana kusura bakma falan demişti :)

Groupie gibi yanasmissin adama. Ne bekliyordun?

sen tam olarak hangi beklenti ile oturup,konuşup sonrda marmaray a beraber bindin acaba? edebi veya felsefi bir sohbet mi hedefliyordun? "bu tipler,keko" dediğin kişiye yürümüşsün işte.

kendine sorman gereken sorular var dostum.

edit: sırf haklı olabilmek için konuyu anlamsız yerlere çekmen asıl gerçeği değiştirmiyor.

O saatte orada ne işim varmış?

olasılık1 : sana yürümek için yapmış olabilir evet biz erkekler ilkokuldaki gibi saç çeme gibi flört edebiliyoruz :)

olasılık2: erkek dünyasında biriyle dalga geçerek o grupta popüler olma içgüdüsü var. çok gıcık bi durum.

olasılık3: adamın karakteri budur. ben de sevdiğim insanlarla çok uğraşırım, azaltmaya çalışıyorum. dalgacı bir karakterdir yani.

eldeki verilerle benim aklıma bu olasılklar geldi. ama kendine sorman gereken bir diğer soru da aman salla bi daha nerede görcem demiyip burada bunu sorman. bence çok da takılma yani. insanlar böyle işte diyorum ben artık :)

@high: son zamanlarda üst üste gereksiz trip ve zorbalık gördüm çevreden. Bu üstüne tüy dikti, asabim bozuldu. İnsanlar en berbat taraflarını bana filtresiz göstermekten hiç çekinmiyorlar nedense, kendimi sorguluyorum.

Beyefendiliğe artık kıymet verilmediği için olabilir.

@buluty: beyefendilik "Karım telefonumun ekran kilidini acamaz, akşamları da mesaj atabilirsin" demek mi kanka?

Son yazdigina istinaden sunu soylemek istedim biraz durusunla alakali. Fazla kirilgan, alingan, fevri ya da cabuk parlayan birisi misin ya da hemen samimiyet mi kurarsin, yakin mi davranirsin insanlara? Talep edilmeden yardim eder misin? Durusun nasildir?

Bazi insanlar duruşu gereğiyle niyeyse oyle bi intiba veriyorlar ve gercekten o kişiye karsi insanlar, zorbalık yapmaktan cekinmiyorlar. Cocugun yaptigina gelirsek saygisiz ve gucsuz birisi muhtemelen ilk basta yanindakilerden güc aldi seni tiye alirken sonrasinda aldigi gazla solo sekilde davrandi. Bi guzel bozsaydin keske, biraz cirkef ya da egoist davransaydin sesi cikmazdi. Seni iyi niyetli gorup ustunden prim kasmaya calismis.

Adam senden hoşlanıyor senin yaptığına bak. İnşallah numarasını almışsındır

ingiltere için çok kasmana gerek yok.evrağın düzgünse zaten veriyor.süreyide sen ücretini yatırarak belirliyorsun.kısası 6 ay oluyor.

Yani normal turistik geziden bir farkı yok. Niye verilmesin ki? Maç olduğunu belirtmenize bile gerek yok gezmeye gidiyorum diye başvursanız da olur. Red olayı bundan bağımsız bir şey bence

ingiltere kadar kolay vize yok bence. schengen gibi aptal aptal triplere girmiyorlar.

ben vize alirken

otel planım: net bir planım yok londonda merkezi yerlerde bir otel bulucam.
gezi planı: öyle central london müzeler saraylar falan

diyerek almıştım.

yüzde 12 red oranı var ingilterenin. kolay mı zor mu siz hesaplayın. normal turistik vizesine başvurmanız lazım. maçı belirtin, ya da belirtmeyin, size kalmış

Son zamanlarda turistik vizeler için o kadar çok red haberi okudum ki çok alabileceğimi sanmadım. Teşekkürler cevaplarınız için.

john le carre David John Moore Cornwell'in takma ismidir, Cornwell uzun sürer İngiliz gizli servisinde görev yapan bir istihbaratcidir ve romanlarında yazdıkları üc aşagı bes yukari yaşanmış olaylardır. cok seversiniz. george smiley karakterinin yer aldıgı romanları, özellikle tinker tailor soldier spy'ı tavsiye ederim. bir de the spy who came in from the cold cok güzel kitaptır. mümkünse ingilizce orijinalinden okuyun, türkce cevirileri aynı tadi vermeyebiliyor.

Abi şimdi burdan çok bilimsel yorum yapamam ve dahiliyeci de değilim hatta klinik dışı branşta olduğum için bu işlerden baya uzak da kaldım ama karaciğer, rejenerasyon yeteneği yüksek bir organımız. Yaşın da genç daha. Beslenmene dikkat edip alkolle arana bir süre mesafe koyarsan titreyip kendine gelebilir gibi. Sen yine sırf bu iş için bi dahiliyeciye git. Testlerini göster. Ne yapayim diye sor. Ama dediğim gibi karaciğer dayanıklı bir organdır yani vücudumuzun cefakar abisi gibi. İyileşir sen iyi davranırsan diye düşünüyorum

testleri tekrarladınız mı?
alkol kullandıktan sonra aynı şekilde karaciğer değerlerim yüksek çıkmıştı, 2 ay sonra tekrar yaptırdım normal çıktı bu sebeple olabilir.
eğer yine yüksek çıkarsa alkol tüketimi olmadan gastroenteroloji randevusu alın bi usg baksınlar.

@eja, hocam alkolü hep kullanıyorum djfdjf benim için son üç senede "hah içmedim al bakalım" diyebileceğim sadece iki kez üç aylık ara söz konusuydu, onlarda da alkol değilse meşrubat tüketiyordum. karaciğerim vücut bulsa muhtemelen ağzımı burnumu kırardı.

@nundu, abi çok teşekkür ederim. ben de aslında biraz bundan ümitliydim. rejenerasyon becerisi yüksek bir organ diye biliyorum, kesince bile sakal gibi daha gür çıkıyor eşşolusu. eziyet etmeyi bıraksam, kilo versem, alkol/şeker almasam insafa gelir belki. zaten bu noktadan sonra bunu umut etmekten başka yapabileceğim bi şey yok açıkçası, geri dönüşü olmayan bir hasar verdiysem maksimum 10-12 yıl içinde helvamı versiniz herhalde.

Alkolü bırakıp kakan yeşil olana kadar bitki yersen düzelir bence.

Yazdıklarından anladığım senin karacigerini yerine getirmek gibi bir niyetin yok. Önce kafanda zararlı olarak adlandırılan tüm yiyecek ve içeceklerden uzak durulması gerektiğini netleştir ve kararlaştır, sonra doktora git.
Karacigerin yarısı ile hatta 1/3 u bile iş görüyor. Ama sende bitiyor iş.

değerler benzerdi aralık ayında,
full diyete başladım ve ağustos ayında hepsi referans aralığına düşmüştü.

valla burada duser diye yazanlar olmus. umut vermisler ama sen gevseyip ayni yasam tarzina devam edebilirsin gibi geliyor bana. o yuzden reddit'te gecenlerde okudugum bir ornekten bahsedeyim ben de perspektif olsun. senin yaslarda bir eleman yine asiri alkol tuketiminden karacigerini eline almis, rejeneratif siniri gecmis ve birkac yil omrum kalmis doktorlara gore diyordu.

yani bu islerin sakasi olmaz. nasil olsa duzelirmis diyip rehavete kapilma. geberip gidersin bak saka degil.

Benim de değerlerim seninki gibiydi. Değerlerinin kötü olması karaciğerinin zarar gördüğü anlamına gelmeyebiliyor.
Fibroscan diye bir şey yapıldı. İleri derecede yağlanma çıktı ama karaciğerde sertleşme de sıfır ayarındaydı. Yani karaciğer hiç hasar almamış, insan gibi yaşamayla tamamen normale dönebilir dendi.
1 ay bir damla bile içki içmedim ve 154 olan alt değerim 60'lara ast ise 30'lara indi.

33 yaşındayım. Rutin bir iş yeri tektikleri bana yaşlandığımı hatırlattı, artık 20 yaşında olmadığımı hatırlattı. Eskiden haftada 28-30 bira, bir tane de 35'lik viski içiyordum artık 6 ile sınırlayacağım.

bildiğim kadarıyla dönmesi için 2-3 aylık değil de ciddi bir beslenme alışkanlığı değişikliğine ihtiyacın var.
yani bu tür organsal fonksiyon bozukluklarında çat diye götürmüyor sanki. süründürüyor olmalı. gerçekten birkaç saatlik "zevk" için buna değer mi? hayatın ve bedenin mi, bu karanlık mı?

alkol hakkında gerçekleri bilsen bence korkar bırakırdın da, şu an algılatmayabilirler.

Ben öyle durumda çöpün yanına ayrı koyuyorum. Kağıt toplayıcılar geçerken alıyor.

çöpe koyarsan çöpçüler alır ya da koca şeyi neden çöpe atıyorsun diye kızarlar. onun yerine denk geldiğinde ihtiyacı olan birine vermen daha uygun olur.

Görünecek şekilde, çöpün yanı +1

normalde bunları tamirciler müşteriye vermez, kendisi hurdaya ayırır ve para kazanır. hurdacıya verseniz kahve paranız çıkar.

Şu kısma takıldım: 2019 arabanın normal şartlarda balatası değişse de fren diskinin değişmemesi lazım beş yılda, kaç km yaptınız ki?

@yap desem yapmazsin: 120 bin kilometre. balatalar da, diskler de daha fabrikadan çıkanlar, ilk defa değişiyor.

Decorasyon

Hurda demir kilosu 10 lira filan. 15 kg desek 150 tl. Çorba içebilirsin

googledan hurdacı aratıp mümkünse kg bilgisi veriyorsunuz balatalar için. işlerine gelirse gelip alıyorlar, biraz para veriyorlar evet. zaten birisi fiyat çıkarmış.

en pratik yol metroyla kadıköye kadar değil de ayrılıkçeşme istasyonuna kadar gidip oradan marmaraya geçmek, yenikapı istasyonunda m2 aktarması ile maslağa gitmek. hep tünelde gitmek istenmiyorsa da marmaraydan söğütlüçeşmede inilip metrobüse binilir ve zincirlikuyu da inilip yine m2 aktarmasıyla maslağa ulaşılır.
ev kadıköy işyeri maslak. :)))

kartal'dan m4 metrosuyla ünalan'da inip, metrobüse binin. metrobüs'ten zincirlikuyu'da inin. zorlu geçidini takip ederek otobüs duraklarına geçin. oradan sarıyer/tarabya minibüsü ile ya da otobüs ile itü maslak kampüsüne gidebilirsiniz.

ayrıca -izmit'ten gideceğim dediğiniz için söylüyorum- marmarayı da kullanabilirsiniz. üsküdar'da inip, motor/vapur ile başiktaş'a geçebilir oradan da yine sarıyer/tarabya minibüsleri ya da otobüs ile itü maslak kampüsüne gidebilirsiniz.

En rahatı şu olur: Marmaray duraklarına bakın, İzmit'e en yakın duraktan (mesela Gebze) Marmaray'a binin. Yenikapı'da inin. M2 (Hacıosman) metrosuna binin (Marmaray'dan inip bir kat yukarı çıkınca, yüzeye çıkmadan geçiş yapabilirsiniz). İTÜ Ayazağa istasyonunda inin.

Arkadaşların yazdığı diğer yöntemleri de not edin. Marmaray'da veya metroda sorun olursa o şekilde gidersiniz.

cosmicstring +1

En hızlı ve en rahat yol, marmaray yenikapı, oradan da hacıosman metro ile itü ayazağa.

cosmicstring +1

izmit'ten otobüsle e5 üzerinden geleceğini düşünerek, marmaray'a binebileceğin marmaray durakları şöyle:

Osmangazi
Aydıntepe
benim bildiğim kadarıyla e5'e en yakın duraklar bunlar.

Ben ilk defa geçen yil katıldım. Bu sene için kararsızım.

Geçmişte katıldım hiç hüsran yaşamadım gayet güzel geçmişti.
Uzun zamandır katılmıyorum, yine katılmam.
Biz bu yıl arkadaşlarımla bile sipariş usulü hediyeleştik herkes favori listesinden ürün attı ortaya diğerleri onlardan birini seçti. Devir ekonomi devri riske girmemek lazım :)

Yazdığınız özelliklere göre tavsiyem şu olur:
www.amazon.com.tr

Stokta kalan son ürün bu görünüyor, umarım yetişirsiniz.

Amazon'da laptop'larda güzel indirimler var.

www.instagram.com baya iyi.

Bir ara Yalçın Zaman diye biri vardı. Onu takip ederdim, çok güzel bir yüzü ve tarzı vardı.
Yok oldu sonra bilmiyorum.

UI tasarıma yönel.

Belediyeye falan kapak atmaya çalış. daha bugün Bornova belediyesi işçileri 60 bin maaşı kabul etmeyip greve girmeye karar verdi. beğenmedikleri maaşı kurumsalda çoğu özel sektör çalışanı alamıyor bu şehirde.

eğer çok sevdiğin bir alansa ve emek harcamışsan ui, branding, product design gibi alanlarda kendini geliştir. yada başka alana uönel. çünkü grafik tasarımın ömrü max 5 yıl.

kargo şirketine girebilir, kasiyerlik yapabilir, pompacı ya da garson olarak işe başlayabilirsin. fiverr'de ek iş yapma imkanın var. coursera'ya video yükleyip grafik tasarım dersleri vermen mümkün.

Şehrin biraz dışındaki fabrikaların arge, teknik ofis, grafik tasarım bölümlerine kapak atmaya çalışın. Personel servisleri oluyor. Örneğin İzmir'de Kemalpaşa ve Torbalı civarında çok fazla ambalaj firması var.

AI maalesef sıkıntı yaratmasa istockta çizim, görsel sat diyecektim. yine de bir bak istersen. singleline işler vb biraz daha sanatsal ve AI'nin yapaylığından uzak işlerin varsa ek gelir olarak bir deneyebilirsin.

Sokaktaki kedi köpek ormandaki rakun sincap ağaç ve Karadeniz'deki denize paralel dağlar neden varsa biz de o nedenle varız çeşitliliğin bir parçasıyız, öyle kafa yorulacak kadar büyük bir anlamımız yok sıramız gelince geldik sıramız geçince gideceğiz. Bu kadar.

Neokorteksi gereğinden fazla gelişmiş bir hayvanız onun dışında da pek bi özelliğimiz yok yani çok da şey etmemek lazım bazen.

Güzel soru. Cevabını kendin bulman lazım, bol bol okuyup düşüneceksin. Eğlenceli bir süreç, hayırlı traslar.

Ben ölürsem kedime kim bakar diye düşünüyorum.

“Tasavvuf strese iyi geliyor bence”

youtu.be

kimse bizi gondermedi, aradigin sekliyle bir anlam oldugunu da sanmiyorum. anlam toplumsal olarak olusturulan bir sey hocam. bu aslinda anlamlarin yapay ve bos oldugunu gostermiyor, sadece toplumsal olarak insa edildigini gosteriyor. toplumlarin iflas ettigi bu gibi gunlerde de anlamsizlik sorunlariyla bogusuyor bireyler.

sahsen ben hayatimda yasadigim tecrubelerden canimiz dahil olmak uzere her seyi kaybedebilecegimizi fark ettigimde bireyselligin makul olmadigini kavramistim. nasil cikabildin bu dehlizden dersen biz bireyler olarak olup gitsek de burada kalan seyler oluyor. bunlar vatan, millet, dil, din, felsefe, sanat gibi askin kavramlar. bunlardan sana uyanini bulup kendi benligini orada eriteceksin.

bunu dindar biri olarak da yazmiyorum, zaten inanmiyorum, hatta bireyin de yok olacagini dusunuyorum. dolayisiyla bireyselci dunya goruslerinin facia bir cikmaz oldugunu goruyorum. bize anlatilan birey onemlidir, para onemlidir, sahip olduklarimiz onemlidir, anilarimiz onemlidir gibi bireyi odak noktasina alan butun anlatilar aslinda birey 70-80 sene icinde geberip gidecegi icin cok temelsizdir. ancak insanin icindeki kor irade (schopenhauer) bu gercegi gormesini engeller ve insani korkunc bir acgozlulukle oradan oraya savurur.

buna karsi yillar once toplumlar dinleri olusturmus ve kendilerini bireyi cok daha fazla asan bir gercekligin icerisinde anlamlandirmislar. ben simdi bunu felsefe ile, bilim ile, sanat ile, etik ile yapiyorum. bu tarz sezgisel mevzulari insanin bilincsel evriminin bir sonraki asamasi olarak goruyorum. bireyin kurtulusu da buralarda. yoksa kapitalizmin masallarina kanarak yasamaya calisirsan toplumlar boyle cikmaza girdiginde fomo kabusundan uyanamazsin.

estetik guzel bir cikis noktasi olabilir. sanat eserleri biz olsek de yasamaya devam ediyor. sanat yapabilirsin, etik yine bir baska sezgisel cikis noktasi. baska insanlara yardim edebilirsin. bunlar hep seni kurtaracak seyler. ha tabi simdi sanat sepet felsefe ile ugrasabilmek icin once bireyin gecim derdinden kurtulmasi gerekiyor. o yuzden her seyden once bir araya gelip su %1'i tahtindan indirmeli ve toplumsal kaynaklarimizi daha verimli kullanmamiz gerektigini kavramaliyiz. bu nedenle ben su aralar nasil daha duzgun bir ekonomik sistem kurulabilir, ve bunu kurabilmek icin %1'lik zenginleri alasagi edecek guc nasil ortaya cikarilabilir gibi konularla ugrasiyorum mesela. boyle bir sey bulup kendini o yuce amac icinde kaybedeceksin. 70'lere 80'lere kadar bu is boyleydi zaten. istiklal savasi sirasindaki, 70'lerdeki ogrenci olaylari sirasindaki insanlar boyle yuce amaclar icin ugrasuyorlardi. hic varolussal problemleri de yoktu.

bence sen git bir eyes wide shut izle 7. sanat'in bu nadide eserinde kendini kaybet. sonra da isaret ettigi toplumsal konulara kafa yormaya basla. bak ne guzel bir yol.

ne yazdim masallah. kafam da iyi degil halbuki.

kendini en mutlu edecek saglam bir rutin olustur ve dumduz yasa. kedi-kopek besleme, bitki falan bakabilirsin. gonullu de calisabilirsin.

buraya bi sekilde istegimiz disinda gelmis bulunduk, kimse bize sormadi "bakin dunya diye bi yer var, bi ton dertle tasayla arada bir de mutlu minik anlarla dolu bir hayat ister misiniz 80 sene boyunca?" diye. sorsalard, ve simdiki aklim olsayid herhalde "yok almayayim ben kalsin, yok edin beni" derdim herhalde.

ama, madem hali hazirda burdayiz, bari keyfini cikaralim. guzel yemekler yiyelim, gun batimlari izleyelim, sarhos olalim, seviselim, muzik dinleyelim, kedi sevelim, daglara tirmanalim, ev tasiyan arkadaslarimizin koltukalrini 5 kat tasiyip gunun sonunda pizzamizi gomelim. bi daha mi gelecegiz sanki buraya? evet bok gibi seyler oluyor ama neyse ki zamani durduramiyorlar da gecip gidiyor.

hayatimizin anlami bizim neye anlam yukledigimizle ilgili tamamen. kansere care bulmak kadar kompleks veya pizza yemek kadar basit olabilir. bizim tercihimiz.

Çok zorlanıyorum ve hediye almaktan da vermekten de inanılmaz zevk almayan bir insanım.

Kesin kınanırım ama biz çok yakın arkadaşlarla artık birbirimize sorarak ve link atarak hediyeleşiyoruz. Lütfen doğum gününüz yaklaşırken konuşmalarınızın içinde ne lazım, neye mutlu olursunuz bu konuyu Bi dahil edin ashjas

Küçük çocuklara net pijama hediye alıyorum hatta 1 2 yaş da büyük alıyorum. İlla ki evde giyer.

Onun dışında bu gözler bez bırakma partisi, memeden kesme partisi, ek gıdaya geçme partisi gördü.

@kullanicadi

Başımın tepesinin sağ tarafı zonkluyor. Enteresan enteresan işler. Bundan sonra hediye almadan gideceğim. Anne, babaları duyarlı olmaya davet ediyorum :))

Senin derdinin dermanı d&r hediye kartı :)

Kisiye gore hediye almak cok kiymetli bence. Ister sevgili, ister arkadas, oyle gelisiguzel hediyeleri sevmiyorum o yuzden cok zorlaniyorum. Mesela @kullanicadi hediye ceki demis ya, bana gelse bozulurum,’cebime para konmus gibi hissederim shshshjs.

Boyle daha kisinin zevklerine, tercihlerine gore hediye almak daha ozel ve degerli. O yuzden bir cocuk o yasta neyden mutlj olur onu kurcalamak lazim biraz. Kiyafet vs almam ben, oyuncak alirim net.

@mor ojeye katılmakla birlikte maalesef uygulamada böyle olamadığını bizzat biliyorum. Çevremde herkes Yurtdışına bağlantılı ve yaşadığım yeri kalburüstü tabakasından. Kısacası herşeyi benden daha iyi takip ediyorlar ve çocuklarının herşeyi var. Tok ağırlamak zordur derler, alacak bir şey bulamıyorum,özellikle çocuklarına... Bu yüzden kitap öncelikli tercihim oluyor, devamında bilim çocuk dergi aboneliği ve maalesef bütçem dahilinde bir hediye çeki... Bazen benim de pijama aldığım oluyor. Gerçekten herşeyi olan insana, hele de bütçe kısıtlamasıyla alınacak pek bir şey olmuyor.

Çevremde tanıdığım insanlara aldığım için zorlanmıyorum, kim ne sever neye ihtiyacı var bilirim

Diyanet İşleri başkanlığı- Ahmet Hamdi Akseki Camii çıkışı işinizi görür hoca. ODTÜ tabelası da o yönde ama oraya doğru devam etmeyin, ana çıkış yürüyen merdivenlerden çıkıp köprü altından ilerlerseniz zaten solunuda durağı görürsünüz ( Taksi durağının yanı). İnince zaten otobüslere yönlendirme yapan tabela da vardı diye hatırlıyorum.

malatya pazarı vs gibi yerlere bak.

bakarak nasıl anlayacak onu da deseydin

Malatya pazarında glikozsuz pestil veya tatlı yiyecek bulmak imkansızdır ya. kuruyemiş a101i o adamlar

Ben de ek yapayim, celik cezve ve suyunu kendi alan Turk Kahvesi makinasi var midir Arcelik in ikilileri disinda?

arzum okka minio aldım ben bir kaç tane. suyunu kendi almıyor ama çok düzgün kahve yapıyor.

Cezvesi çelik olduğu için korkmaz aldım ama bir türlü sevdiğim tarzda bur sonuca ulaşamadım. Fazla pişirip acilastiriyor sanki

ben çok heveslenmiştim bi ara yapacaktım. yutupda var tarifleri ama süt çok gidiyor ve arta kalan suyu nasıl değerlendirebilrim diye aratınca sadece poğaça yapabileceğimi buldum. o kadar çok poğaça yapamayacağıma göre kalan suyu dökecektim o yüzden vazgeçtim. çünkü çok süten az çıkıyor. siz deneyin ben de yapayım. ve dediğim gibi peynir suyunu değerlendirme seçeneklerini de araştırın.

mikrop kounusunda bilgim yok.

Pastorize sutle mozzarella yapmak cok mumkun degil malesef, gerci sanirim ticari urunlerde pastorize sutle bazi katki maddelerini katarak yapiyorlar, ama yuksek isida protein denaturasyonu oldugu icin kestirme kismi ve teksturu saglamak basarisiz oluyor. geleneksel olarak mozzarella kaynagi iyi bilinen cig sutten yapiliyor, o yuzden kaynaga guveniyorsaniz yapabilirsiniz. Guvende olsun istiyorsaniz kestirme derecesi olan 63 derecede yarim saat kadar tutabilirsiniz. Dediginiz yontemle deneyebilirsiniz ama denaturasyon nedenli basarili bir urun cikacagini cok sanmiyorum.

Ayrica sanemkk’ya da cevap vereyim, cogu peynir urunu 1e 10 oraninda cikar zaten, yani 1 lt sutten 100 gr civari mozzarella elde edersiniz. Dogru ziyan oluyor biraz ama peynir alti suyunu pogaca disinda da bazi yerlerde kullanmak mumkun.

limon sık lor yap gitsin

Mozerallaya peynir mayası falan lazım,tutturman zor olabilir.ama labne yapmak daha kolay.bizde süt ayrılıyor,kaynarken kreması alınıyor,yogurt yapılıyor.kalanı kesrilip labne oluyor.peynir altı suyuda corbada,hamur işlerinde kullanılıyor.

Mozarellayi bilmiyorum şimdi ne yalan söyleyeyim ancak taze peynirler falan hep pastörizasyonsuz işleniyor. Hellim de pastörizasyonsuz yapılan bi peynir. 36 derecede (meme sıcaklığı) mayalanır ama en son tuzlamadan önce peyniralti suyu 80-90 dereceye getirilip kaliplar yarim saat içinde bekletilir gibi. Sonrasında sürülebilir kıvamda az miktarda lor da çıkıyor.

Yine de ne tür peynir yapılacaksa yapılsın sütün zaten ari olması gerekiyor. Tutmuyo diğer türlü.

YouTube'daki tarifler Fıs. İçinde Maya olmayan hiçbir şey peynir olamaz. Yapacaksan peynir mayalı tarifler yap.

önce az sütle dene. sonra çoğaltarak.

Orada nasıl değerlendirilir bilmiyorum ama elinde şimdiden her tür (10 sene öncesinin değil) yakın tarihli belgelerin olsun.

Evet yaklaşık 1 ay önce aldığım raporlar var ilaçlar, fizik tedavi vs

Hocam bu konuyu konuşmuştuk seninle elinde raporla gittiğinde seni askere alıp ameliyat yapmazlar çünkü o durumda gereksiz masraf gibi olursun git tedavini yaptır iyileş öyle gel derler, askerde ameliyat olman için rahatsızlığın askerlik sürecinde gerçekleşmesi lazım ya da mevcut sıkıntını muayene döneminde değil de askere kabul edilip birliğine gittikten sonra söylediğinde, yani askeriyenin malı olduktan sonra söylediğinde gerek görülürse ameliyatını yaparlar. Ha ama şöyle bir şey var ben askere gittiğimde teknoloji bu kadar gelişmemişti, eğer artık sen göstersen de göstermesen de sağlık geçmişine erişimleri oluyorsa sen söylemesen bile "senin böyle bir sıkıntın varmış" deyip almayabilirler, yani seni sakat sakat askere alıp tedavini yaptırmazlar.

Vallaha zaman azaldıkça stres yapıyorum orda sıkıntı çekeceğim diye

Bro senin için araştırdım, askerlik muayeneleri sanırım aile hekimlerine itelemeye başlamışlar, aile hekimleri de senin sağlık geçmişine bakabiliyormuş:

"(6) Aile Hekimliği Bilgi Sistemi (AHBS)’nden yükümlülerin daha önceden
geçirilmiş rahatsızlıkları ile kullandığı ilaçları, psikolojik veya kronik
rahatsızlıkları almış oldukları özürlü/ağır özürlü raporları vb. kayıtlarının
kontrol edilmesi sağlanacaktır."

Sonuçlarına göre de "ertesi yıla bırakma, sevk geciktirmesi veya askerliğe elverişli değildir" raporu veriliyormuş.

benim zamanımda sivilde gariban olanları ameliyat ettiriyorlardı, biraz da komutana bağlı. hiç bir sağlık güvencesi yok, köyünden çıkmis gelmiş fln, komutana söylüyordu, terhisine az zaman kala ameliyat ettiriyorlardı oradan da evci raporu alıp direk gidiyordu

Allah razı olsun inşallah bunu da atlatırım cok sagolasin

Askeriyede ameliyat olmak da zordur

Askerdeyken ameliyat olursan 10 gün kadarı askerlikten gider kalanı askerliği uzatır.

gömülü yirmilik diş ameliyatı yapmak istemişti doktor ona bile komutanlar yapma etme oğlum rezil rüsva olursun buralarda tezkereni alınca ol çok zorlamıyorsa demişlerdi iyi ki de dinlemişim bölük astsubayını.

ben gitmeden önce halletmeniz yönünde tavsiyede bulunayım.

askerde eğitim sırasında yapacağınız ters bir hareket sağlığınızı ameliyatta müdahale edilecek bölgeyi daha da kötü etkileyebilir. gerekirse üniversite vs. bir şekilde erteletip sağlıklı bir şekilde gitmenizi öneririm.

cem yilmaz da askerdeyken bel fitigi ameliyati olmustu. yani 90'larda olabiliyordu.

Abi Cem Yılmaz döneminde muhtemelen beyana dayalı sağlık kontrolü vardı, bi rahatsızlığın varsa ve söylemezsen öyle bir rahatsızlığın yok gibi davranıyorlardı, ben askere gittiğimde de o şekildeydi eğer söylemezsen kimseye MR çekip bel fıtığı var mı yok mu diye bakmıyorlardı ya da elle fıtık muayenesi olmuyordu, eğer Cem Yılmaz'a bi sıkıntın var mı deyip o da yok deyip sıkıntısı da askerliği sırasında ortaya çıkmışsa o şekilde askerde ameliyatını yaparlar ama bende fıtık var diyeni almazlar tedavini yaptır seneye yine gel derler, misal obezler de obezliklerini gizleyemedikleri için obez olduğunu beyan etse de etmese de kilo ver öyle gel diyorlar seni askere alalım orada zayıflatırız demiyorlar. Şu anda sistem zaten değişmiş, muayenede sistemden sağlık geçmişi görülebiliyor, askerlik görevini yapamayacak kadar büyük bir sorun varsa askere almıyorlar askerlik için tamamen sağlıklı olmak gerekiyor, beyana dayalı sistemde de eğer hastalığını gizlersen tamamen sağlıklı olduğun kabul edilip öyle alınıyor sonradan bir sıkıntın çıkarsa tedavi ediyorlar ama şu an öyle bir şey mümkün değil gibi gözüküyor mevcut raporların geçmiş raporların ilaçların vs tamamen görülebiliyor.

Askeri hastanelerin psikolojisi kötü olur. 3 gece yattım cehennem gibiydi. Yalnız olacaksın, yanındaki yatakta ağır asker hastalar olacak. kolay değil, duygusal biriysen tavsiye etmem. Ben erken teskere almak için hemoroid ameliyatı olacaktım 3 gece yattıktan sonra vazgeçtim birliğe geri döndüm.

askerde ameliyat olursun da diğer herkesin dediği gibi zor bir süreç bedelli gideceksen en azından askere gitmeden doktordan spor yapamaz raporu al eğitimden ve vücudunu zorlayacak herşeyden muaf olursun. dönüncede ameliyatını olursun. 6 ay gideceksen eğer gittiğin gibi izin alır eve dönersin. ameliyatını olur raporunu yollarsın. gerçi acemi birliğinde izin yoktu galiba usta birliği için geçerli bu dediğim. raporlu günlerin askerlikten sayılmıyor. sadece 10 günü ya da 15 günü sayılıyor olacaktı. iyileşincede birliğine tekrar gidip askerliğini bitirirsin.

700 € için riske girip almam.

en fazla 2bin euro.
o da alıcı bulursanız.

bence doğrudan 3800 eurodan satışa verin. hatta upgrade de yapmışsınız, 4000 euro falan olabilir.

Duruma göre değişir hangi model hangi upgrade'ler

Kilit nokta emsalleri ne kadara satılıyor.
Yurt dışındaysanız o fiyata alıcı bulmanız imkansız gibi bir şey bence.

apple trade-in value olarak ne söylüyor ona bak, o biraz ölü fiyatı. Mesela benim 2300 dolar civarına aldığım upgradeli 14"mbp m1 pro'ya 625 pound diyor. Sanıyorum Türkiye'de sahibindende 750-800 pounda yakın bi paraya satılabiliyor.,

MBP'lerde gördüğüm kadarıyla base modelleri alıp satmak daha avantajlı. Upgrade sen kullanırken işe yarıyor ama satarken bak bu daha üst desen de meh.

Hangi MBP’yi satmaya çalışıyorsunuz? 2 sene önce alındıysa M1 de olabilir M2 de. Bunu bilemeyiz.

Gerçi M2 dahi olsa bence çok pahalı. Asla o kadar para vermem, onun yerine gerekirse baz model M4 alır geçerim.

Fiyatlara baktım, Euro dediğiniz için Almanya’yı esas aldım. 2.900 Euro’ya MBP 16 M4 Pro baz model var. Birkaç yüz Euro daha eklenirse güzel bir konfigürasyon çıkar. 2 yıllık M1/2’ye asla vermem sıfır MBP 16 M4 Pro parasını.

sevdigim birisi "bak bu sarkiyi dinleyelim cok seviyorum" diye bir şarki acarsa, hic hosuma gitmedigi halde yorumsuz dinlerim ve kabalık etmemeye calisirim.

bunun disinda müzik konusunda seciciyim, cogu zaman bir insandan ya da bir mekandan soguma sebebim olur.

keko rap ve r&b harici herseyi dinlerim.

Rap ve tekno dışında çünkü onlardan anlamıyorum, diğer türler arasında sert geçişler yapabiliyorum

Black sabbath dinlerken mustafa kandıralı, ordan faruk tınaz sonrası yine alakasız bir türe sıçradığım oluyor

ünv ortamı da konfeksiyon ortamı da gördüğüm için arabesk'ten metal'e her türlü müzik listemde mevcut.
rap hariç diyebilirim. o benim moruk dönemime denk geldiğinden hiç sevemedim.

Benim de belli bir müzik zevkim yok kulağıma güzel gelen her şeyi dinlerim.
Metal dinlemem mesela artık bunun için yaşlıyım kafam kaldırmıyor.

Bu yılın başlarını serdar ortaç'ın eski şarkılarını, sonlarınıysa kürtçe halay şarkıları dinleyerek geçirdim.
Arada da işte karmaşık başka şeyler.
Spotify listemi deli gibi merak ediyorum bu yıl :D

Teknik olarak imkansız.

Dünyada o kadar çok çeşit müzik var ki, mesela her şeyi dinleyebiliyorum diyen birisi "12 ton müziği" dinlemiş mi hiç merak ettim.

Cazın çok uç örnekleri, daha önce hiç gormedigin duymadığın enstrümanlarla çalınan etnik yöresel müzikler..

Poptan metale hepsini dinlerim diyen zaten o turlerin en popüler örneklerini dinliyor; insanların kulaklarına en az yabancı gelecek harmoniler seslerle yapılan müzikler bunlar zaten.

Ha muzikolog falansaniz o başka tabii.

Piyasada rapçi, metalci, rockçı kalmadı ya bence. Yani dinleyici olarak. Benim çevremdeki de burada yazanlar gibi farklı türleri art arda dinleyen ve bunu çok yapan yokmuş gibi hayretle anlatan kişiler. Ha bunu ben de yaptım, Eminemin peşinden Müslüm Gürses geliyor listemde diye coolluk(!) tasladım zamanında ama o zaman lise/üniversite çağlarındaydık. Yani şu an gerçekten ben metalciyim ve başka bir şey dinlemem diyen kimse kalmamış olabilir. Belki numunelik olarak Kadıköy rockbarlardaki uzun beyaz saçlı dayılar :D

Kısacası, spotify ve YouTube gibi farklı şarkıları peş peşe dinlemeye olanak sağlayan platformlar geliştikçe bu olay yaygınlaşıyor. Eskiden ya albüm alırdın ya da kaset/cd doldurturdun. E o zaman da benzer tarzlar peş peşe gelirdi. Şimdi öyle bir şart olmayınca çoğunluk roman havası peşine arya tadında takılıyor ki bence güzel bir gelişme bu

Şeytanlı metalden metin şentürke uzanan bir skala var, gül gibi geçiniyoruz.

rock dan arabesk e pop dan elektroniğe savrulup dururum.
barzo rap hariç tabi ki o kadar düşmedim.

mesela biraz önce hakan taşıyan dan PRANGA ları dinleyip şu an
Charlotte de Witte at Tomorrowland Brasil 2024 setini şevkle dinliyorum.

Keko rap dışında hemen her türden bir tane de olsa sevdiğim şarkı var. Ben de öyle ani geçişler yapıyorum zaman zaman.

keko rap hariç hepsi. önceden bilmediğim dilleri dinlemeyi sevmezdim anlamıyorum diye, artık daha çok melodiye takılıyorum böyle müziklerde.
Bir de her hafta fln 1 tane de olsa hiç dinlemediğim bi' şarkı, grup, şarkıcı vb. dinlemeye çalışıyorum.

(bkz: kulağa hoş gelen her türlü müziği dinlerim)

keyifle olmasa da, neredeyse her müziği dinlerim. ama iki türü kesinlikle dinleyemiyorum:

1- biri minibüslerde/pavyonlarda dinlenen sikko arabesk.
2- diğeri de keko rap. zaten keko rapin atası sikko arabesktir.

Keko rap, arabesk veya fantezi müzik (deniyor sanırım) dinlemiyorum. Kalanları için de hepsini değil ama hoşuma gideni dinlerim.

ben, özellikle keşif açıyorum farklı tarzlarda farklı dillerde.

lehçe falan şarkılar var sürekli dinlediğim.

etek ve koltuk traşı islam dinine göre sünnettir. çekindiğin bir durum olursa açıklamasını "sizin kültürünüze karşı değilim ama alışkın olduğum kültür budur. beni nasıl etiketlediğiniz de umrumda değil."

abd'de anormal sanırım. filmlerde herkesin orman gibi maşallah:)

ben de amerikada kesmek garip karşılanıyor diye biliyorum.
hatta mehmet okur ilk gittiğinde garipsemişler diye bi olay hatırlıyorum galiba orada da bi gay lik belirtisiymiş.

yıllardır öğrencilikten kalma "öğrenci" akbilimi kullanıyorum. öğrencilik bitince tam basmaya başlıyo. tam bastığı için de el koyacakları bi durum yok. senelerden elimden alan olmadı :)

evet kullanılabiliyor. tam bastığı için el koyma diye bir şey yok.

mobil uygulamasını kullansana, akbil taşıma kalmadı artık. oradan ödersenkimse karışamaz öğrenci olup olmadığına. kartın şu an öğrenciyse otomatik tanımlanıyor uygulamaya zaten

edit: akbillerin senelik değiştiği zamanlarda ruh hastası şoförler elimize saldırıp akbili kırardı, travmam var o zamandan beri. anlıyorum yani

Otobüslerde şoförün ekranında hala “öğrenci” olarak görünüyorum ben yanında başka bir şey yazıyor mu tam çektiğini fark ediyor mu bilmiyorum. Ben tam abonman ödüyorum ama anlamadım.
Mavi kartımı bulabilirsem riske girmeyeceğim ana ona geçerim.

harcama itirazı ve işlemin yapıldığı sistemi bloklayabiliyorlar diye biliyorum. bir nevi pos engelleme gibi düşün.

kendi isminizle yapacağınız kart bilgisi silinme talepleri "çalıntı kart" gibi yorumlanır ve ilgili hesabın kilitlenmesi, silinmesi gibi eylemlerle sonuçlanabilir. hesap sahibinin kart bilginizi silmesi daha doğru olur.

ya da bankanızı arayarak kartınızı yeniletebilirsiniz.

dozaj onemli tabii , D vitamininin fazla kullanimi toksik, mide sorunlarina da yol acar kusma ve kabiz ve ishal olmak gibi ama rektal kanama duymadim hic. Acaba baska bir sorun ayni zamanda oldu da siz sebebi d vitamini saniyor olabilir misiniz? Yada bu bagirsak bozulmasi evrelerinde fissur tarzi doku problemi olmus olabilir mi? Kanin rengi parlak kan gibi mi yoksa daha koyu mu?

Once aile hekimi, sonra onun yonlendirmesiyle gereken uzmanlik. Cunku sorun gastoentroloji mi, endokrinoloji mi, proktoloji mi tam kesin degil.

pasparlak bir kan rengi var. açık kırmızı.

aynı zamanda başka bir sorun olmadı diye düşünüyorum. yaşam şeklimde değişiklik yoktu d vitamini dışında.

gecmis olsun. kolon kanserine kadar yolu var. idrarda, diskida da kan cok tehlikeli.

dahiliye gitmen gerek sanirim.

yok ya d vitamini o dediğini yapmaz birader, doktorun dediğinin iki katını kullanmışlığım var. adı üstünde vitamin, vücut işe yaramayanı fırlatıp atıyor. senin muhtemelen başka bir sıkıntın var, bu üstüne gelince iyice mahvetti. tez vakitte doktora gitmen gerek. hatta acile git, makatta kanama mide kanamasına kadar gidebilir çok tehlikeli

bende d vitaminin rektal kanama yaptığını duymadım.
yüksek doz aşımı günlük 30bin ünite üstü veya günlük 30-40 damla üstü bir kullanım ve devamlı uzun süre böyle bir kullanım olması lazım diye geçiyor.
rektal kanama ciddi bir durumdur. acil doktor kontrolü gerekir. birçok sebebi olabilir.

Parlak lan varsa kanama zaten tam çıkışta oluyor
Çatlak yırtık vs vardır, hemoroid vardır. Gidin doktor görsün bi

Sen temmuz ayında bir öğle saatinde güneş en dik açıyla dünyaya geldiği sırada yüzün kolun açık dışarıda dolaşırken güneş ışınları cildine temas ettiğinde 20-30 dakikada yaklaşık 30 bin ıu dozunda d vitaminini kolesterolden sentezlersin ve bunu daha sonra kullanmak üzere bir kısmını karaciğerinde büyük bir kısmını da yağ kütlesinde depolarsın, d vitaminin toksik hale gelip sana zarar vermesi için cidden özel bi çaba sarfetmen lazım bu anlamda ama o durumda bile kanama olmaz, velev ki içeride bir sıkıntı oldu karaciğerin pörtlemeye başladı o zaman da bahsettiğin şekilde açık kırmızı renkte bir kanama olmaz daha koyu belki plazma gibi bir kanama olur, açık kırmızı renkteki kanamalar genelde anal fissür ya da hemoroid gibi sıkıntılarda olur, bence senin sıkıntın biraz daha farklı olabilir gibime geliyor. Geçmiş olsun.

3 ayda her ay 1 tane olacak şekilde 3 ampul d vitamini kırdım içtim 300000 iu/ml

D vitamini seviyem 25 ten 70 e zor çıktı. İdeal seviye 50 100 arası, toksisite 150 den sonra başlıyor zehirlenmek öyle kolay bişi değil sana ne verdi bilmiyorum ama devit ya da ocean tarzı oyuncak gibi damlalarla kolay kolay doz aşımı olmaz

kisa+1

d vitamini aralığı en erken 15 gündür saçmalamış eczacı .
acil iç hastalıklara git.bağırsağı delmiş olabilirsin.

ben olayın d vitamini ile alakası oldugunu zannetmiyorum. doktora görünsen iyi olur.
böyle bir kanama hafife alınmamalı. belki bir hastalık var ve bu D vitamini mevzusu bunu farketmen için vesile oldu. dahiliye doktoruna görünmelisin.

Taze kanama değil de (daha çok anorektal bölgeyi düşündürür), daha üst düzeylerden (mide gibi) kanama yaptığına dair yayınlar var.
Neye bağlı olursa olsun, bir an önce gastroenteroloji ya da genel cerrahi (proktoloji) muayenesi gerekiyor.
Yalnız, eczacı lafıyla ölçüm yapmadan D vitamini almak da nedir? Depolanan bir vitamin çünkü. Fazlası atılan vitaminler B grup vitaminleridir.

d vitaminimi en son 6 ay önce ölçtürmüşüm, 14 çıkmış ama sonra doktora gitmemiştim. birkaç sene önce bir doktor haftada bir devit 3 ampulü içiriyordu, o iyi gelmişti, onu kendi başıma içtim, çok iyi geldi ilk şişe, birden canlandım. sonra eczacıya gittim, "ne kadar zamanda bir kullanmam gerekiyor" dedim, "çok düşük olduğu için her gün kullanmanız lazım" deyip bana hap verdi, üstüne bir de damla verdi.

eczacılara güvenirdim, o yüzden buna da güvendim. her gün 26.000 ünite d vitamini aldım. 14 gün boyunca her gün içtim (haftada 182 bin ünite). sonrasında haftada ikiye düştüm (damla ile beraber haftada 103 bin ünite). 1-2 hafta sonra sıkıntılar başladı.

Bir gastroentoroloğa gidip sık ishal olduğunu ve taze kan gördüğünü söyle. Muhtemelen kolonoskopi isteyecek.
Bir iltimal de sık ishal olma sonucu makat çatlağı. Ona cerrahi servisi bakar ama öncelikle bağırsakların sağlam olduğundan emin olmakta fayda var.

kesinlikle haklısınız. ülkemizde okumuş kesime verilen değer ortada o yüzden şaşırmıyorum.

turizm okuyanlar da doktor olabilsin.
eczacılık okuyanlar da avukat olabilsin.
itfaiyecilik eğitimi alanlar uçak pilotu olsun.
iktisatçılara da veterinerlik yaptıralım.

ülkenin adına haksızlıkiye diye bir göbek adı eklemek gerek kardeş. haksızlık yapılmayan hangi meslek grubu kaldı ki? okumuşları mağdur etmeye devam

Bu yeni bi hikaye değil. Bi süredir yapılmasa da bakanlığın açtığı böyle bir eğitim programı yıllardır vardı. Ama işi azıttılar ve bazi vakıf üniversiteleri ve kurumlar güzel paralar karşılığında kurslar açmaya başladı.

Yeni yasadaki sıkıntı Türkçe rehberlik. Yani bölümden mezun olan öğrencinin dil bilme zorunluluğu olmadan şakkadanak rehber olabilmesi. Bu da bazı kodaman acentacıların rehber yevmiyesine göz dikmesi sonucu oldu. Ben yerli turiste tur yaparken neden dil bilen rehber yevmiyesi ödeyeyim ki, daha azını ödemeliyim diyerek köşe yazıları yazdılar, bakanlikla gizli sakli toplantılar yaptılar ve olan oldu. Zaten Türkiye'ye bi defa ugramiş, bi halt bilmeyen yabancı uyruklu kaçak rehberlerle(!) başa çıkamazken bir de az paraya eyvallah diyen kalitesi düşük rehberler çıkacak piyasaya. Çünkü sadece bu değil, ayrica önergelerinde Çince bilenlere kokart verme, araçlarda rehber bulundurma zorunluluğunu ortadan kaldırma, sadece ören yerlerinde rehber alma gibi zırvalıklar vardı. Bunlar bi 10 yıldır tartışılan şeyler, kısmet bugüneymiş.

Tam değil ama kubbealtı lügati bi nebze.
lugatim.com

tevakku yapıyordu onu, anlam taraması onda vardı. ama veritabanı karman çorman. bir bakın yine de.
play.google.com

iphone'da dediğiniz tarzda bir şeyi ne duydum ne de gördüm ama söylediğinizden yola çıkarak şöyle bir şey önerebilirim. (sadece bir fikir)

fotoğraflarda arama kısmında mekan/bölge ismi yazılarak arama yapılabiliyor belki o şekilde çözülebilir ya da google fotoğraflardan yardım alınabilir.

farklı bir yöntem varsa yazan arkadaşlardan ben de öğrenmiş olurum :)

mac varsa bu isi photosweeper uygulamasi yapio

@gilbeys: evet ama öyle çok amele işi oluyor ya :(


@buenodias: mac yok maalesef.

Hocam iphone fotoğrafları en üst kalitede çekmeye ayarlı, bu da bir fotoğraf yaklaşık 4-5 mb demek

Silmek yerine toplu yeniden boyutlandırma yapan uygulamalar vardır, hepsinin boyutunu çözünürlükten kaybetmeden yarı yarıya azaltabilirsin

64gb foto varsa 30-40 gb a düşer, sonra çoklu fotoğrafları silme formülü bulana kadar yer kazanmış olursun

dikkat edecegin sey insanlari cok takmamak ve atarli giderli cikislar yapmamak. aksi takdirde dislanan olursun. müge anlilik bir durum görünmüyor yazdiklarindan.

iletisimin yanlis. bunu düzeltmeye calis derim.

guruptan çıkışı çok yavaş yapabilirsiniz.
eğer bunun için çok geç kalmadı iseniz.
ayda 4 kez buluşuyorlarsa, bir süre 3'üne gidersiniz. 4.'ye mazeret.
bir süre sonra 2...
Whatsapp'ta gene yaz. ama azar azar ayrıl.

Sizinkisi bir iş ortamından çok dandik reality show gibi duruyor. Ben olsam kimseyle yüz göz olmayacağım başka bir iş bakardım.

başkaları yüzünden başka iş arayışını doğru bulmuyorum. wp grubunda ölü taklidi yaparak sessizce uzaklaşmak en iyi yöntem olurdu ama biraz aceleci davranıp fevri davrandınız sanırım.

bir tanesini kenara çekip anladığı dilden konuşmayı deneyebilirsiniz.

ben bir cinnet her şeyi hallederciyim artık. bir esip gürlesen, yediğiniz haltları karı kocanıza duyurmamı istemiyorsanız insan olun diye çıldırırdım. o yüzden artık evden çalışıyorum, sen uyma bana

en güzeli bunların eşlerine haber uçurup keyiflerini bozmak. onu da yapamıyorsan her türlü mobbingi kayıt altına almaya bak. kayıt edecek durum yoksa bir deftere her yapılanı yaz, günlük tutar gibi. bunun da delil sayılabileceğini dinlemiştim birinden.

Sana mobbing, zorbalık yapmaya yeltendiklerinde lafı evliliklerine getir, "Eşiniz nasıl?" diye sor. Bu tip çakallar havayı çok iyi koklar, mesajı çok net alırlar.

@sekizdokuzon +1: mantık şu olsun, somut olarak bakıldığında tehdit olmayan ama tehdit hissi yani "benle ugrasirsan ebeni görürsün" alt metinli cümleler ise yarar.

Derler ya aba altından sopa o hesap.

gerçeği söylemediğiniz için trip attı gitti olarak algılanmış, hatta gıyabınızda ortamdaki erkeklerden ilgi görmediği için diğer kızları kıskandı gitti olarak bile görülüyor olabilirsiniz. ortamdan uzaklaşma sebebinizi açıkça dile getirin.

titanyum'un cinneti +1

özel hastaneler yüksek ihtimal aradan alırlar.

Yeni randevuların açıldığı saatte anında girip Kadıköy gibi bir yerde dermatoloji için defalarca kez randevu almışlığım var, gayet de alınabiliyor.

daha henüz vermeyi düşünmedik, ikinci çocuğu düşünüyoruz ama herkes satıyor gördüğüm kadarıyla, belki fiyatları yüksek koydunuz, bence en iyisi hazırda tutup çocuk haberini duyduğunuz yakınlarına ücretsiz teklif etmek.

ihtiyaç sahibi birini bulmadığınız sürece başa bela. ihtiyaç sahibi derken illa fakir fukara olarak düşünmeyin. ben eşimin iş yerinden birine gönderiyorum her mevsim geçişinde. bir de komşunun çocuğu oldu, ona veriyorum. geçen iş arkadaşım da bana sordu getirsem kullanır mısın diye, getir dedim. yani bi sormak lazım bebekli çevreye. muhtara da sorabilirsiniz.

illa elden çıksın istiyorsanız letgo'ya ücretsiz koymayı deneyebilirsiniz paket halinde filan.

yeğen vs doğar diye işe yarar alet edevat ben de saklıyorum ama yerim var. yoksa satmaya çalışırdım. kıyafet saklamıyorum bir iki hatıra harici.

yardım kutularına atıyoruz.

Çocuk bebek kıyafetlerini ücretsiz veriyorum. Süt sağma makinesi, park yatak, oyun halısı gibi şeyleri zamanında komik rakamlara satmıştım sırf evden gitsin ortalık açılsın diye. Asıl kendi kıyafetlerimi verecek yer bulamıyordum ben meğer semtin ikinci el ve hediyeleşme Whatsapp grubu varmış oraya katıldım. Bunlar bedelsiz verilecektir diye fotoğrafını koyuyorum 4 5 saate kapıdan gelip alıyorlar.

Dolap artık ömür törpüsü gibi zamanında ordan 300 400 ürün satmış biri olarak kapadım gitti artık. Oradaki insanların sorularıyla baş edemezsiniz, alıp deneyip bu bana olmadı diye iade edip kargo parasını size kitleyebilirler. Bir sorun soruşturun semtin, mahallenin vs öyle Whatsapp grubu var mı diye. Bizimkinde bazen başka semtten de ilan veren oluyor üşenmeyen gidiyor alıyor özelden yazın bana deneyelim sizi dahil etmeyi

ufak tefek şeyleri sağa sola dağıttım .. bir iki şeyi anı olarak sakladım. sattığım bazı şeyler de oldu. bir kaç parça eşyayı da yakın arkadaşlarıma verdim.

yardım kutusu yanına koyuyorum su geçirmeyece çöp poşetinde ihtiyacı olan alıyor, öbür türlü belediyeler geri dönüşüme yolluyor taşeronlarına

torunum icin saklardim.

Sizin veya karşı tarafın o tutanak ile bir serviste işlem başlatması gerekli. Motorcu gitmemiş demek ki. (Bir de gitse bile dosyanın açılıp orada görebilmeniz hafta alıyor) Siz de motorcudan tutanağın taramasını isteyin.

peki itiraz sürem ne kadar? yani kusur oranına kazaya vs, durmuş trafikte ben sağdan sağdan şeride yaklaşırken oldu(tem değil e-5 bu arada) yani orada ben de o da bir çizim yaptık, durmuş trafikte emniyet şeridinden basıp geldiği için düştü ve bir arkadan çarpma mevzusu var gibi ama yine de itiraz etmek istiyorum

yasal süreniz nedir bilmiyorum, fakat tutanakta siz kazayı olduğu gibi yazmışsanız, fotoğraflarla da desteklediyseniz öyle itiraz edeceğiniz bir durum olmaz. yani mesela, herif emniyet şeridinden gelip çarpıyorsa zaten o kusurlu. size de kusur verebilirler de, yaralanma, ölüm vb. yok ise bunu uzatmaya hiç gerek yok. zaten öyle bir durumda da avukatla ilerlersiniz.

dediğim gibi onlar işlem bağlatırlarsa, sbm'de çıkar, orada itiraz etme şeyi var.

ayrıca siz aracınızda tekere çarptı diyorsunuz, siz de sigortadan aracı yaptıracaksanız, karşı tarafın ehliyet, ruhsat, trafik sigortası taramalarına da ihtiyacınız var. sadece tutanakla iş bitmiyor.

Çok fazla kilon yoksa yağ kaybedip kas kazanmaya çalışma zaten teknik olarak bazı özel durumlar haricinde aynı süreç içinde yağ kaybedip kas kazanamazsın, öncelikli olarak hedefini belirle; kas kazanmak istiyorsan toplam alman gereken kalori üstünden 300/400 kalori fazlası oluşturman lazım, kas inşasını gerçekleştiren kalori bu fazla alınan kaloriler, tabii bunu protein karb. yağ olarak makrolandırman lazım onun için kalori hesaplayıcılar var internette kendi şartlarına göre bilgilerini girip öğrenebilirsin ne kadar alacağını. Onun dışında push-pull-legs gibi bir program uygulayabilirsin ya da upper-lower ama haftada 3 gün kas gelişimi için çok mümkün değil, yani sağlıklı sıhhatli olursun ama kas gelişimi için gerekli çalışma hacmini 3 günde yakalamak biraz zor en kötü 4 gün daha iyi, bu programlar da yine inetrnette var bunları izleyip deneyip hareket formlarını öğrenip hayatına devam edebilirsin.

Bu söylediklerim için kadın erkek fark etmiyor bu arada ama kadınlar mevcut hormon dezavantajları nedeniyle dandik çalışan bir erkeğin 3 ayda aldığı kası ölümüne çalışan bir kadın belki 1 senede bile zor alabilir, o nedenle kadınların biraz daha özverili olmaları gerekiyor, onun için de bu işleri alışkanlık haline getirmeleri için özdisiplin sahibi olmaları gerekiyor yoksa evde güzel güzel otururken kalkıp salona gitmek herkese zor geliyor, bana da zor geliyor.

salonda hoca yok mu? şimdi buradan iyi bir program yazsalar bile hareketleri nasıl yapacağını bilmen lazım. hoca hem sana program yazar, hem gösterir. söylesen yardımcı olurlar. bir defa gösterse yeter, sonra kendin alışırsın zaten

Eğer İngilizce olması sorun olmayacaksa Youtube'da takip ettiğim bir hoca var o bir zaman önce spor salonu için 8 haftalık bir program yayınlamıştı

www.boostcamp.app

Sezgin Tanrıkulu duyurdu diye hatırlıyorum en başta. Medyaya çıkınca da biz de çocuğumuzu arayalım numarası çekmiş olabilirler, çok takip etmedim süreci

insanın inanası gelmiyor ama köylü olmalarına rağmen ben de yüksek oranda manipülatif olduklarını düşünüyorum.

"arıyor gibi görünelim", "ihbarı ilk biz yapalım ki şüpheleri üzerimizden atalım" gibi fikirleri rahatlıkla akıl edebileceklerini düşünüyorum.
olayın bu kadar yayılmasını ise hesaplayamamışlardır.
nitekim daha bir çok cinayetler oldu geçen sürede, ama bu hala konuşuluyor.
adamların tahminlerinde bir hata yoktu. toplumda anormal parlayıverdi olay.

buna benzer bir sürü dosya var. hükümetinde işine geldi o süreçte. geçim derdini enflasyonu unutturan her gündem işlerine geliyor.

olay bu kadar büyümeyebilirdi ama sezgin tanrıkulu ve muhalif medya cok köpürttü olayı, haliyle ilgi görünce diger medya da takip etti. olayın başında, akp milletvekili sevdigimiz bir ailedir cok üstlerine gitmeyelim diyerek olayı örtbas etmek istedi, jandarma bir türlü dogru düzgün arama yapamadı, 200 kisilik köyde kimin katil oldugunu bir türlü bulamadı. köyün ve ailenin hüdapar'ı desteklediği, jitem baglantılı oldugu ve olayın üstünün simdiye kadar oldugu gibi örtülecegi iddia edilmişti. Ailede bir tek abi hevesle ortaya çıkıp konusayim dedi, iki gün sonra da söylediklerini geri aldı, yazdıklarını sildi. Aile kendi istegi ile ortaya çıkıp dikkat etmeye calismadi.

(bkz: Wd-40)

teşekkür ederim deneyeceğim bir kez daha.

Diğer seçenek yedek tekerleri bulabilirseniz onu değiştirebilirsiniz.

hukuk bürosundan geldiyse taksit yapılabiliyor, yasal takip sistemine taksitleri giriş yapıyolar siz de avukat ibanına ödüyorsunuz her ay.

www.vidio.com