[]
hayatınızın her alanına siyaset sokmak zor gelmiyor mu?
merhaba.
merak ettiğim bir şey var. epeydir ekşi sözlük okurum, takip ederim. hatta üyelik açar ve sonra bazı olaylardan sonra sinirlenir silerim hesabımı.
ekşi sözlük'ü takibimden öğrendiğim birkaç şey var;
-ne olursa olsun islam düşmanlığı (fikirde özgürlük değil, sadece islam'a olan nefret)
-konu ne olursa olsun bir konuda siyasi bakış açısına göre cevap verilmesi
-toplumunun kültürel değerlerinin aşağılanması.
bunlar zor gelmiyor mu? yani, "en sevdiğiniz sanatçı kimdir?" gibi bir basit soruya "allah'ın belası erdoğan değil" demek, bir yazarın içinde bulunduğu zor duruma değil de onun siyasi ideolojisine göre muamelede bulunmak, onun siyasi ideolojisine göre en ağır küfürleri sıralamak sadece sanal alemde mi bu kadar kolay yoksa sanal ortamdaki rahatlığınızla gerçek hayattaki rahatlığınız eşit mi?
ben bunu çok merak ediyorum.
merak ettiğim bir şey var. epeydir ekşi sözlük okurum, takip ederim. hatta üyelik açar ve sonra bazı olaylardan sonra sinirlenir silerim hesabımı.
ekşi sözlük'ü takibimden öğrendiğim birkaç şey var;
-ne olursa olsun islam düşmanlığı (fikirde özgürlük değil, sadece islam'a olan nefret)
-konu ne olursa olsun bir konuda siyasi bakış açısına göre cevap verilmesi
-toplumunun kültürel değerlerinin aşağılanması.
bunlar zor gelmiyor mu? yani, "en sevdiğiniz sanatçı kimdir?" gibi bir basit soruya "allah'ın belası erdoğan değil" demek, bir yazarın içinde bulunduğu zor duruma değil de onun siyasi ideolojisine göre muamelede bulunmak, onun siyasi ideolojisine göre en ağır küfürleri sıralamak sadece sanal alemde mi bu kadar kolay yoksa sanal ortamdaki rahatlığınızla gerçek hayattaki rahatlığınız eşit mi?
ben bunu çok merak ediyorum.
ekşi sözlükten öğrendiğini söylediğin konular da;
- siyaset içeriyor
- taraf belirtiyor
bence
- siyaset içeriyor
- taraf belirtiyor
bence
- baal (07.07.14 00:30:20)
@baal
evet, ben de ondan yakınıyorum zaten. acaba ekşi sözlük, yazarları tarafından bir "nefret duvarı" olarak mı kullanılıyor ki siyasi tercihlere saygıdan eser kalmayan entry'ler döşensin, x partisini tutuyor diye troll ilan edilsin?
evet, ben de ondan yakınıyorum zaten. acaba ekşi sözlük, yazarları tarafından bir "nefret duvarı" olarak mı kullanılıyor ki siyasi tercihlere saygıdan eser kalmayan entry'ler döşensin, x partisini tutuyor diye troll ilan edilsin?
- m e b (07.07.14 00:35:18)
siyaset hayatın her alanında vardır zaten, mesela hayatın her alanına daha az müdahalede bir siyasetin tercih edilmesi.
hayatın her alanında baskı kurmaya çalışan bir siyaset varken tepki gösterilmesi sizi neden rahatsız ediyor ki, tepki gösterilecek tabi.
islam nefreti deyip duruyorsunuz, müslümanlardan nefret ettiğini söylediğiniz insanlar, başka insanların hayatına müdahale etmede müslümanlarla kıyaslanamazlar. sorunu yanlış tarafta arıyorsunuz.
hayatın her alanında baskı kurmaya çalışan bir siyaset varken tepki gösterilmesi sizi neden rahatsız ediyor ki, tepki gösterilecek tabi.
islam nefreti deyip duruyorsunuz, müslümanlardan nefret ettiğini söylediğiniz insanlar, başka insanların hayatına müdahale etmede müslümanlarla kıyaslanamazlar. sorunu yanlış tarafta arıyorsunuz.
- yalnux (07.07.14 00:46:33)
hayatın her alanına siyaset sokmak olarak değil de, hayatının her alanına etki/müdahale eden bir olgu olan siyasetin yaşantılarımıza olan etkisini düşünmek gerekli önce.
örneğin mevcut iktidarın ağzından çıkan birkaç cümleyle kitleler ellerine sopa alıp sokakta eylemci kovalayabiliyor, hatta öldürebiliyorlar sopayla döve döve.
daha geçmişe gidelim, yine kitleler din elden gidiyor kisvesi altında örgütlenip onlarca insanı diri diri bir otele sıkıştırıp yakabiliyorlar bu ülkede.
bu örnekleri, siyasetin ve dinin hayatlarımıza nasıl da etki ettiğini anlayabilmen için sıraladım.
tabii her etki ölümle sonuçlanmak zorunda değil. örneğin 3 çocuk yapılması konusu. kadının mıdır kız mıdır bilemem cümlesi. bunlar kısa ve uzun vadede hayatlarımıza nasıl etkiler yapacak hayal edebiliyor musun?
elbette ki herkes düşünce ve inanç özgürlüğüne sahiptir. insanlar istedikleri dine inanma ve gereksinimlerini yerine getirme özgürlüğüne sahiptir, ki olmalıdır da. fakat aynı hoşgörü farklı bir mezhepten veya dinden olan hatta herhangi bir inanca sahip olmayanlara da gösteriliyor mu? peki gösterilmesi gerektiğini bu ülkenin önemli bir kısmını oluşturan müslümanların yüzde kaçı destekliyor?
hal böyle olunca, ülkenin geneliyle (seçim sonuçlarını baz alıyorum) aynı görüşte (siyaseten ve inanç konusunda) olmayan insanların siyaset ve din konusunda hassaslaşmaları normal bence.
kendi adıma söyleyeyim.
çok çok önceleri oldukça inançlı biriydim. günde 5 vakit namazımı kılardım. daha sonra hasbelkader bir şekilde cemaat ile tanışmam neticesinde din konusunda çekincelerim ortaya çıkmaya başladı. daha sonra kişisel okumalarım ve tecrübelerim, gözlemlerim neticesinde din kavramını hayatımdan soyutlamaya başladım. ve şu an herhangi bir şeye inanmıyorum. buna bir yaratıcı, süper güç de dahil. fakat özellikle son birkaç yıldır, müslüman olduğunu her fırsatta dile getiren insanların içinde bulunduğu iğrenç çıkmazı, bencilliklerini, tutarsızlıklarını, cehaletlerini, bağnazlıklarını ve tahamülsüzlüklerini gördükçe, dinin bir dayatma olarak üzerime misket bombası edasıyla atıldığını hissetikçe, din kavramına karşı bir antipati, bir alaycılık, umursamamazlıkla birlikte bir ciddiye almama durumu gelişmeye başladı bende. özellikle son zamanlarda yaşadıklarımla bu daha da belirginleşmeye başladı. yani inananların baskısı arttıkça benim gibi inançsızların savunma mekanizmaları gelişmeye başladı. bir nevi hayatta kalma, var olma çabası bu. mecazi anlamda tabi. (çoğu zaman gerçek anlamda hayatta kalma çabası vermemiz de gerekiyor)
sonuç olarak, insanlar siyaset ve din konusunda yaşadıkları tecrübe ile hassaslaşabiliyor. türkiyenin bir kısmı suni bir muhafazakarlık örtüsüyle örtünürken ve hep birbirlerini bu yönde gösteriçilik yaparak, çıkarcılık yaparak teşvik ederken, bir yandan da türkiye'nin diğer kesimine nefret, öfke beslemeye başlıyor. haliyle benzer durum da diğer kesim için gerçekleşiyor. tıplı bende olduğu gibi. kendimizi bağnaz muhafazakarlara karşı savunmak zorunda olmamız bizi bu konuda daha da ciddi düşünmeler yapmaya itiyor. haliyle bir müslümanın allahuekber diye bağırarak başka bir müslümanın kafasını kestiği haberinin altına gerçek islamın bu olduğunu düşündüğümüzü yazıyoruz. veya hükümetin bu tarz aşırı islam örgütlerini el altından desteklediğini biliyor, dile getiriyoruz.
gerçek hayatta bunları dile getirmek biraz daha zor oluyor takdir edersin ki. ne kadar dobra olursan ol iş yaşantında, aile, eş dost yaşantında insanların gözlerinin içine bakarak katil bir dine inandıklarını söylediklerinde aldığın tepki burdaki gibi birkaç paragraf yazıdan ibaret olmuyor.
umarım anlatabilmişimdir kendimi.
örneğin mevcut iktidarın ağzından çıkan birkaç cümleyle kitleler ellerine sopa alıp sokakta eylemci kovalayabiliyor, hatta öldürebiliyorlar sopayla döve döve.
daha geçmişe gidelim, yine kitleler din elden gidiyor kisvesi altında örgütlenip onlarca insanı diri diri bir otele sıkıştırıp yakabiliyorlar bu ülkede.
bu örnekleri, siyasetin ve dinin hayatlarımıza nasıl da etki ettiğini anlayabilmen için sıraladım.
tabii her etki ölümle sonuçlanmak zorunda değil. örneğin 3 çocuk yapılması konusu. kadının mıdır kız mıdır bilemem cümlesi. bunlar kısa ve uzun vadede hayatlarımıza nasıl etkiler yapacak hayal edebiliyor musun?
elbette ki herkes düşünce ve inanç özgürlüğüne sahiptir. insanlar istedikleri dine inanma ve gereksinimlerini yerine getirme özgürlüğüne sahiptir, ki olmalıdır da. fakat aynı hoşgörü farklı bir mezhepten veya dinden olan hatta herhangi bir inanca sahip olmayanlara da gösteriliyor mu? peki gösterilmesi gerektiğini bu ülkenin önemli bir kısmını oluşturan müslümanların yüzde kaçı destekliyor?
hal böyle olunca, ülkenin geneliyle (seçim sonuçlarını baz alıyorum) aynı görüşte (siyaseten ve inanç konusunda) olmayan insanların siyaset ve din konusunda hassaslaşmaları normal bence.
kendi adıma söyleyeyim.
çok çok önceleri oldukça inançlı biriydim. günde 5 vakit namazımı kılardım. daha sonra hasbelkader bir şekilde cemaat ile tanışmam neticesinde din konusunda çekincelerim ortaya çıkmaya başladı. daha sonra kişisel okumalarım ve tecrübelerim, gözlemlerim neticesinde din kavramını hayatımdan soyutlamaya başladım. ve şu an herhangi bir şeye inanmıyorum. buna bir yaratıcı, süper güç de dahil. fakat özellikle son birkaç yıldır, müslüman olduğunu her fırsatta dile getiren insanların içinde bulunduğu iğrenç çıkmazı, bencilliklerini, tutarsızlıklarını, cehaletlerini, bağnazlıklarını ve tahamülsüzlüklerini gördükçe, dinin bir dayatma olarak üzerime misket bombası edasıyla atıldığını hissetikçe, din kavramına karşı bir antipati, bir alaycılık, umursamamazlıkla birlikte bir ciddiye almama durumu gelişmeye başladı bende. özellikle son zamanlarda yaşadıklarımla bu daha da belirginleşmeye başladı. yani inananların baskısı arttıkça benim gibi inançsızların savunma mekanizmaları gelişmeye başladı. bir nevi hayatta kalma, var olma çabası bu. mecazi anlamda tabi. (çoğu zaman gerçek anlamda hayatta kalma çabası vermemiz de gerekiyor)
sonuç olarak, insanlar siyaset ve din konusunda yaşadıkları tecrübe ile hassaslaşabiliyor. türkiyenin bir kısmı suni bir muhafazakarlık örtüsüyle örtünürken ve hep birbirlerini bu yönde gösteriçilik yaparak, çıkarcılık yaparak teşvik ederken, bir yandan da türkiye'nin diğer kesimine nefret, öfke beslemeye başlıyor. haliyle benzer durum da diğer kesim için gerçekleşiyor. tıplı bende olduğu gibi. kendimizi bağnaz muhafazakarlara karşı savunmak zorunda olmamız bizi bu konuda daha da ciddi düşünmeler yapmaya itiyor. haliyle bir müslümanın allahuekber diye bağırarak başka bir müslümanın kafasını kestiği haberinin altına gerçek islamın bu olduğunu düşündüğümüzü yazıyoruz. veya hükümetin bu tarz aşırı islam örgütlerini el altından desteklediğini biliyor, dile getiriyoruz.
gerçek hayatta bunları dile getirmek biraz daha zor oluyor takdir edersin ki. ne kadar dobra olursan ol iş yaşantında, aile, eş dost yaşantında insanların gözlerinin içine bakarak katil bir dine inandıklarını söylediklerinde aldığın tepki burdaki gibi birkaç paragraf yazıdan ibaret olmuyor.
umarım anlatabilmişimdir kendimi.
- emfuzi (07.07.14 00:46:47)
Ekşi sözlük kendisini bilgili sanan entellerin mekanıdır. Hatta bunu söylerken ben bile aralarına dahil olmuş olabilirim.
Şöyle diyeyim Türkiye'nin en iyi okullarında okumuş ve siyaseti aileden beri yapan bir siyasiye sanki kendi geliştirdiği görüşü bilmiyormuş gibi davranan 6 yazar çıkmıştı. Adam ben bunları kast etmemişken nereden
Çıkarttılar dedi yanımızda..
Okulunu okumuş adamdan çok bilirler. Ateizm sadece İslam düşmanlığıdır ve kürtçülük ezilenleri korumak ama Türkçülük ırkçılıktır. Faşistim dediğin zaman susarlar ama.
Bakın şuan ekşi yazarı oldum işte bence bunun sebebi insanların gerçek hayatlarında düşündüklerini söyleyemeyecek kadar baskı altında veya korkak olmaları.
Şöyle diyeyim Türkiye'nin en iyi okullarında okumuş ve siyaseti aileden beri yapan bir siyasiye sanki kendi geliştirdiği görüşü bilmiyormuş gibi davranan 6 yazar çıkmıştı. Adam ben bunları kast etmemişken nereden
Çıkarttılar dedi yanımızda..
Okulunu okumuş adamdan çok bilirler. Ateizm sadece İslam düşmanlığıdır ve kürtçülük ezilenleri korumak ama Türkçülük ırkçılıktır. Faşistim dediğin zaman susarlar ama.
Bakın şuan ekşi yazarı oldum işte bence bunun sebebi insanların gerçek hayatlarında düşündüklerini söyleyemeyecek kadar baskı altında veya korkak olmaları.
- colorwithnotexist (07.07.14 00:48:22)
sen bakış açında tarafsız olamazken, insanları tarafsız olamamakla suçlamak kibirli olmak değil midir?
- baal (07.07.14 01:00:31)
çünkü bu b.ktan yaşamımızı düzeltecek olan şey siyaset. çalışma saatlerinin, alıması gereken ücreti, gidilmesi gereken tatili, kültürel faaliyetleri vs. birçok şeyi insanı şartlara getircek şey siyaset, getirmesi gereken şey bu.
insan yaşamına sadece psikolojik değil fiziksel olarak da zarar veren tüm kavramlar eleştiriye açık, ki bu fiziksel zararlar eleştiriye bile değil kötülemeye açık olur.
konu iş yaşamı olursa cevap tabii ki siyasi olacak. çalışma şartlarını, ücretleri düzenleyen şey devlet denen yapının sahip olduğu karakter, siyaset.
konu spor olursa da böyle, sanat olursa da böyle, su, elektrik kesilse de böyle, kadın cinayeti olunca da böyle, trafik kazası olunca da böyle, deprem olunca da böyle, bitmez bu.
devlete yönetecek olan siyaset denen yapı insanların tüm bunları düşünmemesi için var. bu kadar insan geri zekalı değil bu kadar boş beleş şeyler hakkında konuşmak istesin. fakat bu kadar basit, boş beleş şeyi çözemeyen şey siyaset olduğu için muhabbetler onun üzerinde yürüyecek tabii ki.
islam düşmanlığı denen şeyin oluşumu islam'ın hoşgörü barındırmaması. islam'ın hoşgörü barındırdığı varsayılsa bile mensup olan kişiler hiç nasiplenmemiş. islam'a olan nefret islam ile bağlantılı laiklere ve islam ile bağlantısı olmayanlara fiziksel zararından kaynaklanıyor. bu olay fiziksel olmasaydı, dediğin gibi eleştirel seviyede kalabilirdi.
kültürel değerlerin aşağılanması kime göre, neye göre? demokratik topum nerede, çoğulcu yapı? topluma öncelikle kültürel değerlerin ne olduğu-olmadığı öğretilmeli. bu ne olduğu belirsiz kültürel değerlerden dolayı herhangi bir insan evladının yaşam alanının sınırlanması veya yok edilmesi bu aşağılamayı yaratıyor. yine fiziksel müdahale. bu olmasaydı yine eleştirel seviyede kalırdı.
hıı bütün bu yazdıklarıma rağmen hoşgörü gösteremez miyim, ılımlı olamaz mıyım?
ben bu işi karşılıksız yaparım ama bana karşılığı negatif olarak dönüyor. benim karşılıksızlığım karşılıksız kalmıyor; bu sebeple olamam, gösteremem, çünkü hoşgörüden anlamıyor toplumumuz ve kültürel değerleri. şiddetten, hiddetten, baskıdan, hükmetmekten anlıyor.
ben protesto, gösteri yaparken özel güvelinkçi, polis bu protestoyu aslında kendi için, onun için yaptığımı anlayamadığı; bana müdahaleyi görev için değil de içten içe şahsi olarak yaptığı sürece hiçbir şey düzelmeyecek.
yani sözlükte de bu kadar b.ktanlık(her şeyin siyasete bulanması) daha iyi bir yaşama kavuşmak için ortaya çıkıyor, düzelmeyeceği aşikar olsa bile.
eğer siyasi yapı yaşamımıza etkiyen şeyleri bize etki ettirtmeseydi biz de bahsetmiyor olurduk. bunun kişisel ilişkilere yansıması da böyle oluyor.
gerçek hayatta da kolay benim için. sıradan insana tabii ki yansıtamıyorsun, çünkü hayati tehlike oluşturabilir ama arkadaşlarımla, akrabalarımla serbestim, eleştiri dozum çok yüksektir. sıradan insana da, balık istifi bir belediye/halk otobüsünde çok kolay siyasi cevap veriliyor 'çünkü halk balık istifi olmayı istedi' gibisinden.
biz de istiyoruz aklımızdan geçmesin bunlar diye fakat hayatı derinden etkileyen şeyler bunlar. sesiz kalmak demek, yaşam alanının yok edileceği anlamına geliyor. kimse değişmek, dönüşmek zorunda değil. kimse kimseye arışmamayı öğrenene kadar bi 200 yılımız var daha.
insan yaşamına sadece psikolojik değil fiziksel olarak da zarar veren tüm kavramlar eleştiriye açık, ki bu fiziksel zararlar eleştiriye bile değil kötülemeye açık olur.
konu iş yaşamı olursa cevap tabii ki siyasi olacak. çalışma şartlarını, ücretleri düzenleyen şey devlet denen yapının sahip olduğu karakter, siyaset.
konu spor olursa da böyle, sanat olursa da böyle, su, elektrik kesilse de böyle, kadın cinayeti olunca da böyle, trafik kazası olunca da böyle, deprem olunca da böyle, bitmez bu.
devlete yönetecek olan siyaset denen yapı insanların tüm bunları düşünmemesi için var. bu kadar insan geri zekalı değil bu kadar boş beleş şeyler hakkında konuşmak istesin. fakat bu kadar basit, boş beleş şeyi çözemeyen şey siyaset olduğu için muhabbetler onun üzerinde yürüyecek tabii ki.
islam düşmanlığı denen şeyin oluşumu islam'ın hoşgörü barındırmaması. islam'ın hoşgörü barındırdığı varsayılsa bile mensup olan kişiler hiç nasiplenmemiş. islam'a olan nefret islam ile bağlantılı laiklere ve islam ile bağlantısı olmayanlara fiziksel zararından kaynaklanıyor. bu olay fiziksel olmasaydı, dediğin gibi eleştirel seviyede kalabilirdi.
kültürel değerlerin aşağılanması kime göre, neye göre? demokratik topum nerede, çoğulcu yapı? topluma öncelikle kültürel değerlerin ne olduğu-olmadığı öğretilmeli. bu ne olduğu belirsiz kültürel değerlerden dolayı herhangi bir insan evladının yaşam alanının sınırlanması veya yok edilmesi bu aşağılamayı yaratıyor. yine fiziksel müdahale. bu olmasaydı yine eleştirel seviyede kalırdı.
hıı bütün bu yazdıklarıma rağmen hoşgörü gösteremez miyim, ılımlı olamaz mıyım?
ben bu işi karşılıksız yaparım ama bana karşılığı negatif olarak dönüyor. benim karşılıksızlığım karşılıksız kalmıyor; bu sebeple olamam, gösteremem, çünkü hoşgörüden anlamıyor toplumumuz ve kültürel değerleri. şiddetten, hiddetten, baskıdan, hükmetmekten anlıyor.
ben protesto, gösteri yaparken özel güvelinkçi, polis bu protestoyu aslında kendi için, onun için yaptığımı anlayamadığı; bana müdahaleyi görev için değil de içten içe şahsi olarak yaptığı sürece hiçbir şey düzelmeyecek.
yani sözlükte de bu kadar b.ktanlık(her şeyin siyasete bulanması) daha iyi bir yaşama kavuşmak için ortaya çıkıyor, düzelmeyeceği aşikar olsa bile.
eğer siyasi yapı yaşamımıza etkiyen şeyleri bize etki ettirtmeseydi biz de bahsetmiyor olurduk. bunun kişisel ilişkilere yansıması da böyle oluyor.
gerçek hayatta da kolay benim için. sıradan insana tabii ki yansıtamıyorsun, çünkü hayati tehlike oluşturabilir ama arkadaşlarımla, akrabalarımla serbestim, eleştiri dozum çok yüksektir. sıradan insana da, balık istifi bir belediye/halk otobüsünde çok kolay siyasi cevap veriliyor 'çünkü halk balık istifi olmayı istedi' gibisinden.
biz de istiyoruz aklımızdan geçmesin bunlar diye fakat hayatı derinden etkileyen şeyler bunlar. sesiz kalmak demek, yaşam alanının yok edileceği anlamına geliyor. kimse değişmek, dönüşmek zorunda değil. kimse kimseye arışmamayı öğrenene kadar bi 200 yılımız var daha.
- uykusunu yakalayan adam (07.07.14 01:31:43 ~ 01:34:24)
tam olarak soruna cevap olmasa da siyasiler hayatın her alanından kendilerine pay çıkarmak istediklerinden insanların da tepkisi bu kadar yoğun olabilir.
profesyonel siyasiler olsa, tutumları olgunca, olgunluğu geçtim insanca olsa halk da düzgünce yaklaşabilir olaylara.
siyaset konuşma anlayışımız 'hadi hep beraber tayyipe sövelim' ya da 'hadi tayyipi biraz daha övelim'den ibaret olduğu için çok da anormal değil aslında saçma sapan şeyleri siyasete bağlamamız.
profesyonel siyasiler olsa, tutumları olgunca, olgunluğu geçtim insanca olsa halk da düzgünce yaklaşabilir olaylara.
siyaset konuşma anlayışımız 'hadi hep beraber tayyipe sövelim' ya da 'hadi tayyipi biraz daha övelim'den ibaret olduğu için çok da anormal değil aslında saçma sapan şeyleri siyasete bağlamamız.
- seksen9 (07.07.14 02:19:59)
Cunku sozluk degil artik, eskide kaldi o, propaganda yapmak icin kullanilan bir yer oldu.
- lutah (07.07.14 04:11:09)
sözlüğün kutsal bilgi kaynağı olduğunu mu düşünüyorsun hala? her 10 entrynin 9unda "bilmem ne yapan orospu çocuklarına dert olmuştur" tanımı kullanılıyor. herhangi bir siyasi olayın sözlükte konuşulan haliyle toplumdaki esas halini kıyaslarsan sözlüktekilerin ne kadar "uc" ve çoğunlukla ergen olduğunu anlayabilirsin. lys başlıklarındaki izdiham da bunu gösteriyor zaten. engelle engelleyebildiğin kadarını yapacak bir şey yok.
- tescillimarka (07.07.14 04:58:10)
Beğeni için yapılıyor. Biraz manyakça, evet.
- arnold schwarzeneger (07.07.14 08:50:37)
1