[]
İnsanlar hakkında birtakım sorular
"İnsanlar neden birbirlerine benzer? İnsanlar neden birbirlerine benzemez? İnsanlar neden değişir?"
Kültürel antropoloji sınav sorum. Ucu fazla açık bir soru olduğundan nerden başlasam bilemedim. Sizce neden?
Edit: Ders notu yok, ders için herhangi bir yazılı kaynak kullanmadık. Müze gezdik. Sınav için 2 3 sayfalık bir yazı hazırlayıp teslim etmemiz gerekiyor sadece.
Kültürel antropoloji sınav sorum. Ucu fazla açık bir soru olduğundan nerden başlasam bilemedim. Sizce neden?
Edit: Ders notu yok, ders için herhangi bir yazılı kaynak kullanmadık. Müze gezdik. Sınav için 2 3 sayfalık bir yazı hazırlayıp teslim etmemiz gerekiyor sadece.
İnsanlar neden değişir sorusuna "zira insan adapte olan bir varlıktır" diyebilirim. Şartlara ideal derecede uyum sağlamak için değişirler. Tabii bilimsel referansını veremem, ilk aklıma gelen yanıtı söyledim.
- whoosie (12.01.14 15:04:30 ~ 15:04:40)
kendi görüşüm sınavda sakın yazmayın
her canlının mensubu olduğu familyasının ortak özelliklerini belirleyen kromozom ve dna dizisi vardır.
nasıl ki kedilerin hepsi temelde aynı görünüşe sahip olsa da tıpatıp hepsinin benzememesi gibi.
kedi dnası, köpek dnası, maymun dnası, insan dnası.
kısacası insanın da normlarını oluşturan bir dna dizisi var, o dizisiden dışarısı zaten hatalı sayılıyor ölü doğuyor misal ya da düşük oluyor filan. (yaşanılabilir kılan kromozom anomalilerini saymıyorum ancak onlarda bile bir norm oluyor .misal down sendromlu çocuklar da birbirine benziyor hep)
ortak dna dizisi sayesinde benziyorlar.
ancak yine bu dna dizisi sayesinde farklılıklar oluşuyor.
insanların yürüyebillen, düşünebilen varlık olmasını sağlayan dna diziliminde küçük nüanslarla mavi göz, kısa boy vs oluşuyor.
tıpkı kek hamurunu bozmadan portakallı, çilekli yapmak gibi bir şey.
norm dışına çıkmadan yine genetik dizilim farklılığı ile birbirimizden farklıyız.
ve tüm ortak özelliklerimiz ve farklı özelliklerimiz genetik kodlar sayesinde gelecek döllerimiz arasında aktarılıyor.
evrimsel süreçte de ortama, değişen yaşam şartlarına adapte oluyoruz.
her canlının mensubu olduğu familyasının ortak özelliklerini belirleyen kromozom ve dna dizisi vardır.
nasıl ki kedilerin hepsi temelde aynı görünüşe sahip olsa da tıpatıp hepsinin benzememesi gibi.
kedi dnası, köpek dnası, maymun dnası, insan dnası.
kısacası insanın da normlarını oluşturan bir dna dizisi var, o dizisiden dışarısı zaten hatalı sayılıyor ölü doğuyor misal ya da düşük oluyor filan. (yaşanılabilir kılan kromozom anomalilerini saymıyorum ancak onlarda bile bir norm oluyor .misal down sendromlu çocuklar da birbirine benziyor hep)
ortak dna dizisi sayesinde benziyorlar.
ancak yine bu dna dizisi sayesinde farklılıklar oluşuyor.
insanların yürüyebillen, düşünebilen varlık olmasını sağlayan dna diziliminde küçük nüanslarla mavi göz, kısa boy vs oluşuyor.
tıpkı kek hamurunu bozmadan portakallı, çilekli yapmak gibi bir şey.
norm dışına çıkmadan yine genetik dizilim farklılığı ile birbirimizden farklıyız.
ve tüm ortak özelliklerimiz ve farklı özelliklerimiz genetik kodlar sayesinde gelecek döllerimiz arasında aktarılıyor.
evrimsel süreçte de ortama, değişen yaşam şartlarına adapte oluyoruz.
- neferkitty (12.01.14 15:11:17 ~ 15:11:45)
Bu bence varlık mı (veya öz mü?) çevre mi, (essence/presence - nature/nurture) sorusu.
Gen olarak %95-%98 aynı havuzdan geliyoruz. Pavarotti ile Marilyn Monroe'nun birbirine %95 benzediğini gözle görmek güç ama iki ayak, iki kulak, iki bacak, bir ağız, ayakta yürüme bilgisi. İşte, bunlar hep %95. Geri kalan %3-5 de Pavarotti ile Marilyn Monroe arasındaki fark.
Birbirimizden gen olarak değil de, bu ortak zemini oluşturduktan sonra ideoloji, kişilik olarak ayrılıyoruz ki o ayrılığın da değişik sapmaları olduğunu ve bunun genelde de çevreden ve %3-5 genden geldiğini düşünüyorum. Örneğin, 100 yıl önce bir kadının tek parça paçalı mayo giyip denize girecek cesareti olmaması ile bugün bikini ile rahatlıkla güneşlenebilmemiz gibi. Bu çok aöıklayıcı bir örnek olmadı. Örneğin, bazı insanlar çekinik, bazıları baskın olabiliyor. Bunun ne kadarının çevreden, ne kadarının da %3-5 genden geldiği ise zaten felsefede uzun yıllardır tartışılan, bilimde ise doğru düzgün kanıtlanamamış, ancak örneksel verileri genellemeye çalışan bir konu. Ben varlığın (%3-5 genin) biraz daha baskın olduğunu düşünüyorum ama bunun çevre ile bastırılabileceğini veya ortaya çıkarılabileceğini, bunun da özde bulunan miktara göre belirlenebileceğini düşünüyorum. Özde bulunan miktarın nasıl ölçülebileceği ve çevrenin etkisinin en az ne kadar olması gerektiği ile ilgili ise hiçbir fikrim yok.
Gen olarak %95-%98 aynı havuzdan geliyoruz. Pavarotti ile Marilyn Monroe'nun birbirine %95 benzediğini gözle görmek güç ama iki ayak, iki kulak, iki bacak, bir ağız, ayakta yürüme bilgisi. İşte, bunlar hep %95. Geri kalan %3-5 de Pavarotti ile Marilyn Monroe arasındaki fark.
Birbirimizden gen olarak değil de, bu ortak zemini oluşturduktan sonra ideoloji, kişilik olarak ayrılıyoruz ki o ayrılığın da değişik sapmaları olduğunu ve bunun genelde de çevreden ve %3-5 genden geldiğini düşünüyorum. Örneğin, 100 yıl önce bir kadının tek parça paçalı mayo giyip denize girecek cesareti olmaması ile bugün bikini ile rahatlıkla güneşlenebilmemiz gibi. Bu çok aöıklayıcı bir örnek olmadı. Örneğin, bazı insanlar çekinik, bazıları baskın olabiliyor. Bunun ne kadarının çevreden, ne kadarının da %3-5 genden geldiği ise zaten felsefede uzun yıllardır tartışılan, bilimde ise doğru düzgün kanıtlanamamış, ancak örneksel verileri genellemeye çalışan bir konu. Ben varlığın (%3-5 genin) biraz daha baskın olduğunu düşünüyorum ama bunun çevre ile bastırılabileceğini veya ortaya çıkarılabileceğini, bunun da özde bulunan miktara göre belirlenebileceğini düşünüyorum. Özde bulunan miktarın nasıl ölçülebileceği ve çevrenin etkisinin en az ne kadar olması gerektiği ile ilgili ise hiçbir fikrim yok.
- aychovsky (12.01.14 16:01:50 ~ 16:02:17)
kültürel antropoloji sorusu ise benzer kısmını aynı kültürü yaşayan insanlarla açıklayacaksın farklı kültürler için ise "bizim düşündüğümüz gibi ulus devletler tarafından çizilmiş keskin kültürel sınırlar yok onları biz kafamızda yaratıyoruz anlıyor musun dostum?" diyeceksin. burada bir de "yurtsuzluk" kavramını ekle. hybrit kimlikler, iletişim ve ulaşım imkanlarının acayip noktalara ulaşmasından mütevellit. "artık cebinden twitter'a giriyosun dünyanın öbür ucundasın bu ne demek düşünebiliyo musn?" diyeceksin.
benzemez kısmını kültüre rağmen kültürel kalıpların her insan tarafından yeniden yorumlandığı ve kültürün insan ile yaşayan bir varlık oluğunu filan söyleyebilirsin buradan kültür ve dil ilişkisine azcık gir: işte kültür dediğimizin birikim sonucu olduğu ve bu biriktirmenin lisan ile yapıldığı bir de jacques derrida'nın dil ile ilgili görüşlerini eklersen neden benzemez kısmına tadından yenmez.
üçüncü kısımda önce insan değişir mi onu tartış. neden değişir, nasıl değişir? toplumlar değişir insanlar değişmeyebilir gibi yanar dönerli cevaplar da verebilirsin.değişir tez-antitez-sentez ile oluşur diyebilirsin mesela. tez yaratıldığı anda antitezi de yaratılmaya başlar gibisinden... Toplumsal değişim diye google'a arat oku beğendiğini savun.
benzemez kısmını kültüre rağmen kültürel kalıpların her insan tarafından yeniden yorumlandığı ve kültürün insan ile yaşayan bir varlık oluğunu filan söyleyebilirsin buradan kültür ve dil ilişkisine azcık gir: işte kültür dediğimizin birikim sonucu olduğu ve bu biriktirmenin lisan ile yapıldığı bir de jacques derrida'nın dil ile ilgili görüşlerini eklersen neden benzemez kısmına tadından yenmez.
üçüncü kısımda önce insan değişir mi onu tartış. neden değişir, nasıl değişir? toplumlar değişir insanlar değişmeyebilir gibi yanar dönerli cevaplar da verebilirsin.değişir tez-antitez-sentez ile oluşur diyebilirsin mesela. tez yaratıldığı anda antitezi de yaratılmaya başlar gibisinden... Toplumsal değişim diye google'a arat oku beğendiğini savun.
- suser (12.01.14 16:12:16 ~ 16:14:38)
neferkitty, neden yazmasın? yazsın valla! bek gözel!
www.amnh.org
şempanze ve insan DNA'sı %98.8 oranında tıpatıp aynı. Ama o aradaki %1.2'lik farklılık, 35 milyon çeşit farklılığa tekabül ediyor. Örnek olarak, şempanzeler de AIDS ya da hepatit oluyolar ama sıtma olmuyolar. Bizden çok farklılar.
Benzer şekilde, gelmiş geçmiş ve gelecek insan DNA'ları da, birbirinden farklı. Hiçbiri, diğeriyle %100 aynı değil. Hatta ve hatta, tek yumurta ikizlerinin DNA'ları bile birbirinin tıpa tıp aynı değil:
www.scientificamerican.com
Ama birbirlerine benziyorlar mı? Hem de çok!
Hâl böyle olunca, benzerliği ve benzemezliği açıklayan şeyin DNA'da yattığını söyleyebiliriz.
Bu noktada, fenotip kavramını tanımlayın. Ama çok güzel tanımlamanız lâzım. İyi bir gugıl araştırması gerekiyor.
Ardından da,
canlıların karakterlerinin büyük bir bölümü, bir değil, çok sayıda gen tarafından kontrol edilir. Başka bir deyişle, belirli bir fenotipin ortaya çıkmasında birden fazla gen, değişik ölçülerde ve değişik yönlerde katkılar yapmaktadır. Bu etkileşimler daha ziyade, sıra ile birbirini izleyen biyosentetik reaksiyonların yerine getirilmesi sırasında katalizör olarak görev alan enzimlerin (ve bu enzimleri üreten genlerin) etkisinden ileri gelmektedir.
Sonra diyebilirsiniz ki,
Görüldüğü üzere, fenotipin belirlenmesinde, 1 gen, 1 özellikten sorumlu değil. Çok fazla sayıda genin ve çok fazla sayıda çevresel etkinin ortaklaşa oluşturdukları bir sonuçtur fenotip. Dolayısıyla, benzer çevresel koşullara maruz kalan iki farklı genotip, sonunda birbirine tıpatıp benzeyen değil belki ama birbirini andıran iki fenotipe dönüşebilir.
Örnek olarak, düğün fotoğraflarında birbirlerine çok benzemeyen bir karı kocanın, 40 sene sonra, görünüş olarak birbirlerini andırmaları mümkün olabilir. Elbette her çift sonunda birbirine benzeyecek diye bir şart yok ama, bazı çiftlerde de böyle bir realite var. Bakarsınız ve tuhaf bulursunuz. Çünkü bu insanlarda bir kan akrabalığı yoktur. Ama yüz ifadesi, görünüş olarak birbirlerini andırırlar. Neden? Çünkü 40 senedir aynı şeylerle ve aynı düzenle beslenmişlerdir. Kırk senedir, birbirlerine bakmaktadırlar ve mimik kasları, aynaya bakar gibi, ister istemez, aynı hareketleri, aynı yüz ifadelerini yapmaya şartlanmıştır. Bu etkenler sonunda insanlar birbirlerine benzer hâle gelirler.
Bu durumun tersi, birlikte büyüyen ve ayrı büyüyen tek yumurta ikizlerinin karşılaştırılmasında da görülür. Ayrı büyüyenlerde belli belirsiz bir farklılaşma meydana gelir.
Besinler, dengeli beslenme veya kötü beslenme, beslenme düzeni, içilen suyun özellikleri, yapılan işler, spor yapmış olmak veya olmamak, yapılan sporun cinsi, mâruz kalınan atmosferik, coğrafi ve iklimsel şartlar, kimyasal maddeler, zor hayat veya kolay hayat, rahat bir hayat veya meşakkatli bir hayat, uyku kalitesi, uyku düzeni, içki, sigara, kola, uyuşturucu, şeker gibi kötü alışkanlıkların olması veya olmaması, stres, üzüntü, depresif bir hayat ya da nispeten normal bir hayat ya da neşeli geçen bir hayat, aile bireyleriyle olan etkileşim, bir aile ortamında ya da sokaklarda büyümüş, sokaklarda yaşamış olmak, yatılan yatağın ve yastığın kalitesi gibi benzeri yüzlerce, binlerce parametrenin, birey bazında onlarca yıl, tür bazında ise binlerce yıl süreyle fenotipimiz üzerinde bıraktığı değiştirici etkiler, sonunda benzerliklerin ve farklılıkların ortaya çıkmasına neden olur.
örnekler: ırklar arası farklılıklar. fazla güneşe maruz kalınan bölgelerde açık renk gözün olmaması, beyaz tenin olmaması, güneşe çok az maruz kalınan bölgelerde, koyu renk ten renginin bulunmaması.
(Bu örnekleri çeşitlendirmeniz lâzım. Antropoloji sayfalarında gezin biraz. Elinizin altında internet ve gugıl varken, yazılı kaynak bulamadık demeyin lütfen).
(bkz: google'da ileri arama teknikleri)
www.amnh.org
şempanze ve insan DNA'sı %98.8 oranında tıpatıp aynı. Ama o aradaki %1.2'lik farklılık, 35 milyon çeşit farklılığa tekabül ediyor. Örnek olarak, şempanzeler de AIDS ya da hepatit oluyolar ama sıtma olmuyolar. Bizden çok farklılar.
Benzer şekilde, gelmiş geçmiş ve gelecek insan DNA'ları da, birbirinden farklı. Hiçbiri, diğeriyle %100 aynı değil. Hatta ve hatta, tek yumurta ikizlerinin DNA'ları bile birbirinin tıpa tıp aynı değil:
www.scientificamerican.com
Ama birbirlerine benziyorlar mı? Hem de çok!
Hâl böyle olunca, benzerliği ve benzemezliği açıklayan şeyin DNA'da yattığını söyleyebiliriz.
Bu noktada, fenotip kavramını tanımlayın. Ama çok güzel tanımlamanız lâzım. İyi bir gugıl araştırması gerekiyor.
Ardından da,
canlıların karakterlerinin büyük bir bölümü, bir değil, çok sayıda gen tarafından kontrol edilir. Başka bir deyişle, belirli bir fenotipin ortaya çıkmasında birden fazla gen, değişik ölçülerde ve değişik yönlerde katkılar yapmaktadır. Bu etkileşimler daha ziyade, sıra ile birbirini izleyen biyosentetik reaksiyonların yerine getirilmesi sırasında katalizör olarak görev alan enzimlerin (ve bu enzimleri üreten genlerin) etkisinden ileri gelmektedir.
Sonra diyebilirsiniz ki,
Görüldüğü üzere, fenotipin belirlenmesinde, 1 gen, 1 özellikten sorumlu değil. Çok fazla sayıda genin ve çok fazla sayıda çevresel etkinin ortaklaşa oluşturdukları bir sonuçtur fenotip. Dolayısıyla, benzer çevresel koşullara maruz kalan iki farklı genotip, sonunda birbirine tıpatıp benzeyen değil belki ama birbirini andıran iki fenotipe dönüşebilir.
Örnek olarak, düğün fotoğraflarında birbirlerine çok benzemeyen bir karı kocanın, 40 sene sonra, görünüş olarak birbirlerini andırmaları mümkün olabilir. Elbette her çift sonunda birbirine benzeyecek diye bir şart yok ama, bazı çiftlerde de böyle bir realite var. Bakarsınız ve tuhaf bulursunuz. Çünkü bu insanlarda bir kan akrabalığı yoktur. Ama yüz ifadesi, görünüş olarak birbirlerini andırırlar. Neden? Çünkü 40 senedir aynı şeylerle ve aynı düzenle beslenmişlerdir. Kırk senedir, birbirlerine bakmaktadırlar ve mimik kasları, aynaya bakar gibi, ister istemez, aynı hareketleri, aynı yüz ifadelerini yapmaya şartlanmıştır. Bu etkenler sonunda insanlar birbirlerine benzer hâle gelirler.
Bu durumun tersi, birlikte büyüyen ve ayrı büyüyen tek yumurta ikizlerinin karşılaştırılmasında da görülür. Ayrı büyüyenlerde belli belirsiz bir farklılaşma meydana gelir.
Besinler, dengeli beslenme veya kötü beslenme, beslenme düzeni, içilen suyun özellikleri, yapılan işler, spor yapmış olmak veya olmamak, yapılan sporun cinsi, mâruz kalınan atmosferik, coğrafi ve iklimsel şartlar, kimyasal maddeler, zor hayat veya kolay hayat, rahat bir hayat veya meşakkatli bir hayat, uyku kalitesi, uyku düzeni, içki, sigara, kola, uyuşturucu, şeker gibi kötü alışkanlıkların olması veya olmaması, stres, üzüntü, depresif bir hayat ya da nispeten normal bir hayat ya da neşeli geçen bir hayat, aile bireyleriyle olan etkileşim, bir aile ortamında ya da sokaklarda büyümüş, sokaklarda yaşamış olmak, yatılan yatağın ve yastığın kalitesi gibi benzeri yüzlerce, binlerce parametrenin, birey bazında onlarca yıl, tür bazında ise binlerce yıl süreyle fenotipimiz üzerinde bıraktığı değiştirici etkiler, sonunda benzerliklerin ve farklılıkların ortaya çıkmasına neden olur.
örnekler: ırklar arası farklılıklar. fazla güneşe maruz kalınan bölgelerde açık renk gözün olmaması, beyaz tenin olmaması, güneşe çok az maruz kalınan bölgelerde, koyu renk ten renginin bulunmaması.
(Bu örnekleri çeşitlendirmeniz lâzım. Antropoloji sayfalarında gezin biraz. Elinizin altında internet ve gugıl varken, yazılı kaynak bulamadık demeyin lütfen).
(bkz: google'da ileri arama teknikleri)
- compadrito (12.01.14 16:22:38 ~ 16:31:01)
1