[]
bina sakinlerinin onayı olmadan kentsel dönüşüm için binanın yıkılması
Böyle bir haber gördüm. Böyle bir şey ne kadar yasal? Konut dokunulmazlığının ihlaline girmez mi apartmandakiler yıktırmak istemiyorsa?
www.evrensel.net
www.evrensel.net
Kanunen çok bilmemekle birlikte karot alıp yıkacaklarını söylüyor, karot aldı C30/37 olması gereken beton C8/10 çıktı diyelim, mantıken bunun deprem bölgesindeki içine girilmez raporu verilen binayı yıkmaktan çok farkı yok. Halk sağlığı için yıkılması gerkeiyor. İyi çıkarsa zaten yıkamıyor yanlışım yoksa.
- wallcan (23.02.23 18:13:09)
Konunun hukuki kısmına girmiyorum fakat kesinlikle çok dogru bir karar. Ve bu kararın yasalaşması bile lazım. Ve acilen izmirde de uygulanması gerekiyor.
Neden derseniz bina olmuş 65 yaşında. Her yanı dökülüyor. Ama gel gelelim özürlü 3-5 komşu yüzüne apartmanın kentsel dönüşüm süreci tıkanıp kalıyor .
Bu komşuların bahanesi de şu oluyor:
-Yerine yenisi yapılınca evim küçülecek
-Elinde hiç kanıtı yokken bizim bina çok saglam dayansın dayanabildigi kadar
-bina yıkılınca yenisi yapılana kadar kirada mı sürünecegim.
Bu insanlar hiç olumlu tarafından bakmıyor. Bina yıkılsa 8 kat üstüne çökse 1 metrekare alanı bile kalmayıp ölecek bundan korkmuyor. Ama dairem küçülür diye korkuyor.
Bu konu kesinlikle katı bir şekilde kat sakinlerinin ne zırvaladıgına bakmadan derhal uygulamaya konulmalı.
Neden derseniz bina olmuş 65 yaşında. Her yanı dökülüyor. Ama gel gelelim özürlü 3-5 komşu yüzüne apartmanın kentsel dönüşüm süreci tıkanıp kalıyor .
Bu komşuların bahanesi de şu oluyor:
-Yerine yenisi yapılınca evim küçülecek
-Elinde hiç kanıtı yokken bizim bina çok saglam dayansın dayanabildigi kadar
-bina yıkılınca yenisi yapılana kadar kirada mı sürünecegim.
Bu insanlar hiç olumlu tarafından bakmıyor. Bina yıkılsa 8 kat üstüne çökse 1 metrekare alanı bile kalmayıp ölecek bundan korkmuyor. Ama dairem küçülür diye korkuyor.
Bu konu kesinlikle katı bir şekilde kat sakinlerinin ne zırvaladıgına bakmadan derhal uygulamaya konulmalı.
- limonlu eksi (23.02.23 18:18:03)
bina sorunluysa yıkım bence de doğru ama hukuk açısından sıkıntılı bir durum. bunda mülk sabininin veya 3/2 çoğunluğun rızası ve onayı gerekiyor. bu şu şekilde olur; atıyorum 10 daireli binada yıkım ve dönüşüm için yeterli çoğunlukta atıyorum 6 kişi evey demişse dönüşüm oluyor. ama 6 kişi hayır diyince konu sürümcemede kalıyor.
insanların şu vaziyette hayır yıkılmasın demelerini anlamıyorum. bizim burda önceden 2+1 evini dönüşüm için gelen müteahhitlere ben aynısını isterim küçük kabul etmem diyen ev sahipleri şimdi sağlam olsunda isterse 1 oda eksik olsun diyorlar...
insanların şu vaziyette hayır yıkılmasın demelerini anlamıyorum. bizim burda önceden 2+1 evini dönüşüm için gelen müteahhitlere ben aynısını isterim küçük kabul etmem diyen ev sahipleri şimdi sağlam olsunda isterse 1 oda eksik olsun diyorlar...
- debian (24.02.23 03:24:31)
illa yıkkılacak diye bişi yok ki? kolonları güçlendirme yapıyorlar
- selam (24.02.23 10:27:47)
bu olay yasalaşsa, yüksek rantın söz konusu olduğu bölgelerde sağlam binalara da çürük raporu verir yıkarlar. karot analizini yapan yeri denetleyen yerin denetlenmesi falan lazım bizim gibi ülkelerde. para için neler yapabileceklerini unutmayalım.
- Piyano piyano bacaksız (24.02.23 10:53:43)
Kamu faydası > bireysel fayda
Araba aldığında muayeneden geçmiyorsa trafiğe çıkamıyorsun değil mi? Arabanın eksik neyi varsa onarıp hatta bazen baştan yapıp öyle trafiğe çıkıyorsun. Çünkü kamu düzenini tehlikeye atıyorsun eksik bir araçla. Bu da aynı.
Özellikle istanbul gibi ekonominin merkezi olan bir yerde, eski binaların oluşturduğu risk çok daha büyük. Hem onbinlerce insanın hayatı söz konusu, hem de olası bir felakette sağlık, afet yönetim, arama kurtarma gibi hizmetlerin daha fazla aksamasına sebep oluyor her yıkılan ya da hasar gören bina.
Uzun vadede şehrin toparlanmasının daha uzun sürmesi, bunun bölge ekonomisine ve ülke ekonomisinin canına okuması ihtimali var. Bu yüzden devlet oturmaya uygun değildir dediği evin dönüştürülmesine karar verebilir. "Sen oturmak istesen bile", devletin kamu yararı için böyle bir karar alması etik açıdan sorunlu değil.
Pandemide de aynısı oldu. Mesela sokağa çıkma yasağı kamu yararı için uygulandı. Seyahat özgürlüğüne aykırı değil mi? evet aykırı. Ama sen "ben riski alıyorum" desen bile, başkasını riske atacağın için devlet sokakta gezmeye müsaade etmedi.
Yine etik açıdan baktığımızda, türkiye'de emlak piyasası "serbest piyasa" kurallarıyla dönüyor. Yani risk de, kazanç da, kayıp da piyasanın kendi dengesiyle belirleniyor. Ev kiraları, ev fiyatları konuşulurken serbest piyasa ekonomisine yaslanıyorsak, bu durumda da aynı ilkelerle değerlendirdiğimizde yine bir sorun yok.
Kimse seni eski ev al diye zorlamıyor.
Evi alırken evin deprem dayanıklılığını sorgulayabilirdin,
ya da çok eskiden aldığın, aileden kalan bir evin, zaman içindeki yıpranmasını onarıp onarmamak senin tercihin.
Eğer bu maliyet seni aşıyorsa, mülkü elinde tutmak zorunda değilsin.
O zaman evi satıp maliyeti karşılayabilen birine devredebilirsin.
Devlet regülasyonu belirler. Yani bu nitelikte evde oturabilirsin der.
Geri kalan piyasaya kalır. Sen ister o nitelikte bir ev al,
ister o niteliklere uymayan bir evi ucuza al ama o niteliklere uygun hale getir yatırım yapıp,
İstersen hiç ev alma, kirala.
This is what we called, "serbest piyasa".
Ev fiyatlarını, kiraları tartışırken serbest piyasanın tatlı yanlarını sevdik hep.
İşte bu da tatsız yanı.
Araba aldığında muayeneden geçmiyorsa trafiğe çıkamıyorsun değil mi? Arabanın eksik neyi varsa onarıp hatta bazen baştan yapıp öyle trafiğe çıkıyorsun. Çünkü kamu düzenini tehlikeye atıyorsun eksik bir araçla. Bu da aynı.
Özellikle istanbul gibi ekonominin merkezi olan bir yerde, eski binaların oluşturduğu risk çok daha büyük. Hem onbinlerce insanın hayatı söz konusu, hem de olası bir felakette sağlık, afet yönetim, arama kurtarma gibi hizmetlerin daha fazla aksamasına sebep oluyor her yıkılan ya da hasar gören bina.
Uzun vadede şehrin toparlanmasının daha uzun sürmesi, bunun bölge ekonomisine ve ülke ekonomisinin canına okuması ihtimali var. Bu yüzden devlet oturmaya uygun değildir dediği evin dönüştürülmesine karar verebilir. "Sen oturmak istesen bile", devletin kamu yararı için böyle bir karar alması etik açıdan sorunlu değil.
Pandemide de aynısı oldu. Mesela sokağa çıkma yasağı kamu yararı için uygulandı. Seyahat özgürlüğüne aykırı değil mi? evet aykırı. Ama sen "ben riski alıyorum" desen bile, başkasını riske atacağın için devlet sokakta gezmeye müsaade etmedi.
Yine etik açıdan baktığımızda, türkiye'de emlak piyasası "serbest piyasa" kurallarıyla dönüyor. Yani risk de, kazanç da, kayıp da piyasanın kendi dengesiyle belirleniyor. Ev kiraları, ev fiyatları konuşulurken serbest piyasa ekonomisine yaslanıyorsak, bu durumda da aynı ilkelerle değerlendirdiğimizde yine bir sorun yok.
Kimse seni eski ev al diye zorlamıyor.
Evi alırken evin deprem dayanıklılığını sorgulayabilirdin,
ya da çok eskiden aldığın, aileden kalan bir evin, zaman içindeki yıpranmasını onarıp onarmamak senin tercihin.
Eğer bu maliyet seni aşıyorsa, mülkü elinde tutmak zorunda değilsin.
O zaman evi satıp maliyeti karşılayabilen birine devredebilirsin.
Devlet regülasyonu belirler. Yani bu nitelikte evde oturabilirsin der.
Geri kalan piyasaya kalır. Sen ister o nitelikte bir ev al,
ister o niteliklere uymayan bir evi ucuza al ama o niteliklere uygun hale getir yatırım yapıp,
İstersen hiç ev alma, kirala.
This is what we called, "serbest piyasa".
Ev fiyatlarını, kiraları tartışırken serbest piyasanın tatlı yanlarını sevdik hep.
İşte bu da tatsız yanı.
- anten (24.02.23 11:18:11 ~ 11:21:17)
1