[]
metin türü-edebiyat
Merhaba,
Bir süredir geçmişimde yaşadığım bir dönemi hikayeleştirerek yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarım tamamen gerçek ve birinci tekil şahıs kullanarak yazıyorum.
Öykü mu denir yazım türüne?
...Dersten çıkmak için izin alacak olmaktan mı daha çok utanıyordum yoksa aşağılanmak, hakarete uğramak ve belki dayak yemek için koşa koşa eve gidecek olmaktan mı bilemiyorum. Ayrıca o an için hesaba katmadığı bir şey vardı, dersten çıkmak için izin almam demek tüm sınıfın sesimi duyması demekti. Benim bunu düşünebiliyor olmam iyi bir şeydi aslında, eğitilebilir biri olduğumu gösteriyordu. Daha önceleri, sık sık, içinde inecek var düğmesi bulunmayan dolmuşlarda, müsait bir yerde inecek var derken sesimin bir orospu gibi çıkmaması üzerine eğitilmiştim. Özellikle r harfini bastırarak söylemeliydim ama çok bastırırsam da dikkat çekerdim, bir ayarı vardı, her şeyin. Bazen bu ayarı kendim hesaplayamıyordum, böyle zamanlarda değersiz bir hayvan oluyor, eğer öğretildiyse ve ben ayarlayamıyorsam, yürürken kollarımı hangi açıyla sallamam gerektiği gibi, şeytan oluyordum. Zaten tek elim ya baharları ve kışın giydiğim ceketimin cebinde ya da yazın giydiğim hırkanın cebinde, biber gazının tetiğinde hazır duruyordu. Biber gazını kaybettiğim gün yürüyüşüm daha da bozulmuştu, artık iki kolumun da sallanış açısını ve hızını ayarlamak zorundaydım. Hırkam...içinde görünmez olmak istediğim, giyerken midemi bulandıran siyah kumaş parçası. Kolları dar geliyor diye akşamdan kuru fasulyeyi suya ıslar gibi ıslatıp, kollarının içine koltuk minderini tepiştirip sabaha kadar genişlemesini beklediğim hırkam...
Bir süredir geçmişimde yaşadığım bir dönemi hikayeleştirerek yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarım tamamen gerçek ve birinci tekil şahıs kullanarak yazıyorum.
Öykü mu denir yazım türüne?
...Dersten çıkmak için izin alacak olmaktan mı daha çok utanıyordum yoksa aşağılanmak, hakarete uğramak ve belki dayak yemek için koşa koşa eve gidecek olmaktan mı bilemiyorum. Ayrıca o an için hesaba katmadığı bir şey vardı, dersten çıkmak için izin almam demek tüm sınıfın sesimi duyması demekti. Benim bunu düşünebiliyor olmam iyi bir şeydi aslında, eğitilebilir biri olduğumu gösteriyordu. Daha önceleri, sık sık, içinde inecek var düğmesi bulunmayan dolmuşlarda, müsait bir yerde inecek var derken sesimin bir orospu gibi çıkmaması üzerine eğitilmiştim. Özellikle r harfini bastırarak söylemeliydim ama çok bastırırsam da dikkat çekerdim, bir ayarı vardı, her şeyin. Bazen bu ayarı kendim hesaplayamıyordum, böyle zamanlarda değersiz bir hayvan oluyor, eğer öğretildiyse ve ben ayarlayamıyorsam, yürürken kollarımı hangi açıyla sallamam gerektiği gibi, şeytan oluyordum. Zaten tek elim ya baharları ve kışın giydiğim ceketimin cebinde ya da yazın giydiğim hırkanın cebinde, biber gazının tetiğinde hazır duruyordu. Biber gazını kaybettiğim gün yürüyüşüm daha da bozulmuştu, artık iki kolumun da sallanış açısını ve hızını ayarlamak zorundaydım. Hırkam...içinde görünmez olmak istediğim, giyerken midemi bulandıran siyah kumaş parçası. Kolları dar geliyor diye akşamdan kuru fasulyeyi suya ıslar gibi ıslatıp, kollarının içine koltuk minderini tepiştirip sabaha kadar genişlemesini beklediğim hırkam...
Öykü. Ayrıca kaleminiz iyi, devam edin.
- adivar (28.12.20 13:04:35)
1