[]
ne yapmalı (hayat & psikoloji)
aynı konularda dördüncü kez duyuru açışım oluyor. bu sefer sitem edip cevap aramaktan ziyade biraz içimi dökmek isteğim. biraz dağınık olacak, kusura bakmayın:
30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.
2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldim affedersiniz hayatımı siken bu şehre. şehrin adını boş verelim.
şehre ve okula adaptasyon konusunda korkunç sorun yaşamam, bir tane bile arkadaş edinememem, okul ortamında yapayalnız kalıp motive olamamam gibi psikolojik sorunların üzerine çok da iyi bir sayısalcı olmayışım gerçeği de eklenince üniversitenin ilk yılı üzerimden geçti. tanışma gibi olan ilk dönemi kazasız belasız atlattıysam da ikinci dönemde bir ders hariç hepsinden kaldım.
bir daha da okul konusunda yüzüm gülmedi. alttan alınan derslerle arkadaş ortamının bir kez daha değişmesi, derslerin kendisi dışında beni okula bağlayan hiçbir şey olmadığından, pek sorumluluk sahibi de olmayan biri olarak devam zorunluluğum olmayan derslere gitmeyişim, bunun beni okuldan daha da soğutuşu vs. üst üste bindikçe, ve yıllar ilerleyip sene 2015 olduğunda, okulun bitmeyeceği ayan beyan ortaya çıkmıştı zaten.
o yıl, bir şekilde bu lise mezunu, vasıfsız kişinin eline bir kariyer imkânı geçti. bir devlet bankasında memur olarak çalışma şansı. hâlâ okulu bitirme hayalim vardı ama olmayacağı aşikârdı. bana sorulduğunda yine de, ikinci öğretim öğrencisi olduğum okuluma da devam edebileceğim zannıyla doğup büyüdüğüm memleketimde değil, üniversitemin bulunduğu şehirde çalışmaya başlamayı tercih ettim.
işe başladığım 2016 yılında, başladıktan birkaç ay sonra bunun imkânsız olduğunu kesin olarak anladım.
*
(parantez)
2006 yılında, arkadaşım olan bir kıza âşık oldum. ecnebi deyimiyle out of my league bir kızdı, o zaman bile. gerçi her karşı cins öyle ya. neyse, platonik olarak geçirdiğim 8 yılın ardından 2014'te, bunun hislerimi noktalayacağı zannıyla, kızın sevgilisi varken, yanlış bir karar vererek kıza açıldım. herhangi bir karşılık görme beklentim yoktu. birazcık empati, anlayış ve merhamet bekliyordum sadece. arkadaşlığımızın sürmesini istiyordum. çok şey bekliyormuşum, zira o noktadan sonra geriye arkadaşlık denebilecek pek bir şey kalmadı.
*
2016'ya dönelim. çocukluk hayalim olan bilgisayar mühendisliği hedefleri birkaç ay içinde yok olmuş, hayatımda en çok nefret ettiğim sektör olan bankacılıkta, hayatta hep kaçmak isteyeceğim "insanlarla yüzyüze, iç içe çalışma" konseptinin tam ortasında, kariyer beklentileri olmayan bir insana dönüşmüş hâlde çalışıyordum.
tam bu sırada, âşık olduğum o kızla bir daha görüşebileceğim, eskisi gibi arkadaş olabileceğim ümitlerim azalarak bitti.
hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum. intiharı bile düşündüm. absürt, abartı gelebilir, ama hayatta beklediğim, umut ettiğim hiçbir şey kalmamıştı.
beni daha iyi hissettirebileceğine inandığım tek yerin, bir psikiyatri kliniğinin yolunu tuttum. antidepresan kullanmaya başladım.
*
1-1,5 yıl kadar sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum, en azından intiharı düşünmeyecek kadar. iki antidepresanımdan birini psikiyatrımın tavsiyesiyle bıraktım. ama kötüye gittim. amaçsızlık, ait olmama hisleri geri döndü. psikiyatriye ek olarak klinik psikolog tarafından psikoterapiye de başlamaya karar verdim. aynı dönemde, mutsuzluğumun iş yaşantımdan kaynaklandığına ikna olduğum bir anda istifamı verdim, istifa etmemek için zar zor ikna edildim. yeniden iki ilaç kullanmaya başladım.
*
ve bugün. 4,5 yıllık bankacıyım. artık istifa veya intihar etmek gibi şeyler düşünmediğimden hareketle depresyonda olmadığımı söyleyebilirsek de diğer her şey aynı denebilir. hâlâ işimi sevmiyorum.
o kıza artık âşık değilim, ama artık birine âşık olabilme yetim kaldığını sanmıyorum. olsam bile hayatımın hiçbir döneminde karşılık görebileceğime inanmadım. ben 1.58 boyunda, 82 kilo, socially awkward bir acayip insanım. kim benimle ilişki yaşamak istesin ki?
iş ve aşk çıkınca hayattan geriye pek bir şey kalmıyor. niye yaşadığımı gerçekten bilmiyorum. her sabah lanet ederek işe gidiyorum, akşamlarımı ve boş vakitlerimi hiçbir şey yapmayarak, keyif almadan, boş geçiriyorum.
arkadaşım yok. hiç yok. iş arkadaşlarım var ama hepsi evli barklı çoluklu çocuklu insanlar. hiçbirine kendimi özel olarak yakın hissetmiyorum, iş dışında hiçbiriyle görüşmüyorum. insanlarla ilişki kurmakta hayat boyu güçlük çektim, hâlâ de çekiyorum. 'arkadaşım' diyebileceğim tek kişiler yıllar öncesinden, lise yıllarından kalma, farklı illerde yaşayan insanlar. birkaç haftada bir telefonlaşıyoruz, 3-5 ayda bir görüşüyoruz, o kadar.
iple çektiğim tek anlar maddi güçlükler nedeniyle ancak iki haftada bir gidebildiğim, hâlâ süren psikoterapi seanslarım. psikoterapistim bir kişilik bozukluğum olduğu görüşünde. hangisi olduğunu söylemiyor. sanırım narsisist veya şizoid bozukluklardan birine uyuyor olabilirim. eğitimini almış olan biri değilim, bilemem.
bunu niye yazdım bilmiyorum. dışarıdan nasıl görünüyorum bilmek istedim. gerçekten hissettiğim kadar zavallı mıyım? hep böyle boş, amaçsız, heyecansız mı yaşayacağım? ilaçlarımı bıraktığım anda tekrar depresif günlerim geri mi dönecek? ne yapmalıyım?
bilmiyorum. buraya kadar okuduysanız katlandığınız için teşekkür ederim.
30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.
2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldim affedersiniz hayatımı siken bu şehre. şehrin adını boş verelim.
şehre ve okula adaptasyon konusunda korkunç sorun yaşamam, bir tane bile arkadaş edinememem, okul ortamında yapayalnız kalıp motive olamamam gibi psikolojik sorunların üzerine çok da iyi bir sayısalcı olmayışım gerçeği de eklenince üniversitenin ilk yılı üzerimden geçti. tanışma gibi olan ilk dönemi kazasız belasız atlattıysam da ikinci dönemde bir ders hariç hepsinden kaldım.
bir daha da okul konusunda yüzüm gülmedi. alttan alınan derslerle arkadaş ortamının bir kez daha değişmesi, derslerin kendisi dışında beni okula bağlayan hiçbir şey olmadığından, pek sorumluluk sahibi de olmayan biri olarak devam zorunluluğum olmayan derslere gitmeyişim, bunun beni okuldan daha da soğutuşu vs. üst üste bindikçe, ve yıllar ilerleyip sene 2015 olduğunda, okulun bitmeyeceği ayan beyan ortaya çıkmıştı zaten.
o yıl, bir şekilde bu lise mezunu, vasıfsız kişinin eline bir kariyer imkânı geçti. bir devlet bankasında memur olarak çalışma şansı. hâlâ okulu bitirme hayalim vardı ama olmayacağı aşikârdı. bana sorulduğunda yine de, ikinci öğretim öğrencisi olduğum okuluma da devam edebileceğim zannıyla doğup büyüdüğüm memleketimde değil, üniversitemin bulunduğu şehirde çalışmaya başlamayı tercih ettim.
işe başladığım 2016 yılında, başladıktan birkaç ay sonra bunun imkânsız olduğunu kesin olarak anladım.
*
(parantez)
2006 yılında, arkadaşım olan bir kıza âşık oldum. ecnebi deyimiyle out of my league bir kızdı, o zaman bile. gerçi her karşı cins öyle ya. neyse, platonik olarak geçirdiğim 8 yılın ardından 2014'te, bunun hislerimi noktalayacağı zannıyla, kızın sevgilisi varken, yanlış bir karar vererek kıza açıldım. herhangi bir karşılık görme beklentim yoktu. birazcık empati, anlayış ve merhamet bekliyordum sadece. arkadaşlığımızın sürmesini istiyordum. çok şey bekliyormuşum, zira o noktadan sonra geriye arkadaşlık denebilecek pek bir şey kalmadı.
*
2016'ya dönelim. çocukluk hayalim olan bilgisayar mühendisliği hedefleri birkaç ay içinde yok olmuş, hayatımda en çok nefret ettiğim sektör olan bankacılıkta, hayatta hep kaçmak isteyeceğim "insanlarla yüzyüze, iç içe çalışma" konseptinin tam ortasında, kariyer beklentileri olmayan bir insana dönüşmüş hâlde çalışıyordum.
tam bu sırada, âşık olduğum o kızla bir daha görüşebileceğim, eskisi gibi arkadaş olabileceğim ümitlerim azalarak bitti.
hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum. intiharı bile düşündüm. absürt, abartı gelebilir, ama hayatta beklediğim, umut ettiğim hiçbir şey kalmamıştı.
beni daha iyi hissettirebileceğine inandığım tek yerin, bir psikiyatri kliniğinin yolunu tuttum. antidepresan kullanmaya başladım.
*
1-1,5 yıl kadar sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum, en azından intiharı düşünmeyecek kadar. iki antidepresanımdan birini psikiyatrımın tavsiyesiyle bıraktım. ama kötüye gittim. amaçsızlık, ait olmama hisleri geri döndü. psikiyatriye ek olarak klinik psikolog tarafından psikoterapiye de başlamaya karar verdim. aynı dönemde, mutsuzluğumun iş yaşantımdan kaynaklandığına ikna olduğum bir anda istifamı verdim, istifa etmemek için zar zor ikna edildim. yeniden iki ilaç kullanmaya başladım.
*
ve bugün. 4,5 yıllık bankacıyım. artık istifa veya intihar etmek gibi şeyler düşünmediğimden hareketle depresyonda olmadığımı söyleyebilirsek de diğer her şey aynı denebilir. hâlâ işimi sevmiyorum.
o kıza artık âşık değilim, ama artık birine âşık olabilme yetim kaldığını sanmıyorum. olsam bile hayatımın hiçbir döneminde karşılık görebileceğime inanmadım. ben 1.58 boyunda, 82 kilo, socially awkward bir acayip insanım. kim benimle ilişki yaşamak istesin ki?
iş ve aşk çıkınca hayattan geriye pek bir şey kalmıyor. niye yaşadığımı gerçekten bilmiyorum. her sabah lanet ederek işe gidiyorum, akşamlarımı ve boş vakitlerimi hiçbir şey yapmayarak, keyif almadan, boş geçiriyorum.
arkadaşım yok. hiç yok. iş arkadaşlarım var ama hepsi evli barklı çoluklu çocuklu insanlar. hiçbirine kendimi özel olarak yakın hissetmiyorum, iş dışında hiçbiriyle görüşmüyorum. insanlarla ilişki kurmakta hayat boyu güçlük çektim, hâlâ de çekiyorum. 'arkadaşım' diyebileceğim tek kişiler yıllar öncesinden, lise yıllarından kalma, farklı illerde yaşayan insanlar. birkaç haftada bir telefonlaşıyoruz, 3-5 ayda bir görüşüyoruz, o kadar.
iple çektiğim tek anlar maddi güçlükler nedeniyle ancak iki haftada bir gidebildiğim, hâlâ süren psikoterapi seanslarım. psikoterapistim bir kişilik bozukluğum olduğu görüşünde. hangisi olduğunu söylemiyor. sanırım narsisist veya şizoid bozukluklardan birine uyuyor olabilirim. eğitimini almış olan biri değilim, bilemem.
bunu niye yazdım bilmiyorum. dışarıdan nasıl görünüyorum bilmek istedim. gerçekten hissettiğim kadar zavallı mıyım? hep böyle boş, amaçsız, heyecansız mı yaşayacağım? ilaçlarımı bıraktığım anda tekrar depresif günlerim geri mi dönecek? ne yapmalıyım?
bilmiyorum. buraya kadar okuduysanız katlandığınız için teşekkür ederim.
Çok geçmiş olsun kardeşim. Hayat bir anda geçiyor, ne olduğunu anlamadan, geçen yılların ardından bakıyorsun.
Bir kere şu depresif enerjiden çık. Dünyada senden kötü şartlarda yaşayan milyonlarca, belki milyarlarca insan var. Sana 16 yaşıma kadar yaşadıklarımı anlatsam, oturur hüngür hüngür ağlarsın.
Tüm insanlık çıkarcı, şekilci ve bencil. Bu su götürmez bir gerçek. İkili ilişkilerde, hiç tanımadığın bir insanın karakterini önden bilemeyeceğin için öncelikle bir şekil filtresinden geçiyorsun. Şekil şartını sağlıyorsan karakterine, hayat enerjine, uyumuna bakılıyor. Maalesef boy önemli. En azından 1.70 boy yoksa, kadınlar dönüp bakmaz bile. Maşallah kilon da varmış. Öncelikle kilonu versen, en azından bir nebze şansın olur. Bunu ben de utanarak söylüyorum. Kadınları dış görünüşü ile eledikten sonra karşılıklı uyuma bakıyorum. En azından kadınlarda 1.50 bile olsan, kilolu değilsen bu coğrafyada sevgili, eş bulabiliyorsun.
Kiloyu ver. Temiz, düzgün giyin ve bakımlı ol ve şansını dene. Normal adam hoşlandığı 10 kişiden 1’ine adım atıyorsa, sen 7’sine adım at. Bir yerde şansın döner, eminim.
İş konusunda seni tanımadan diyecek pek bir şey yok. Bankacılıkta ömrünün sonuna kadar çalışmayı düşünüyor musun? Öyleyse bu sektörde rahat edeceğin bir pozisyona geçmek için ne gerekiyor? Bunu yapan insanlar hangi aşamalardan geçmiş? Hangi lisansları var? Bu konuya çalış ve azimle peşinden git. Rahatladığın, stresi az bir iş, daha fazla maddi imkanla kendine güvenin artar, ilişkilerde de şansın yükselir.
Bankacılık istemiyorsan, ne istediğine karar ver. Normal mesaiden sonra evde gidip film izleme. Düşün, yatana kadar 6 saatin daha var. Ali Baba’nın kurucusu Jack Ma, normal mesaiden sonra geleceğiniz için yaptıklarınız sizi diğer insanlardan ayırır demiş. İstifa için maddi durumun yoksa, mesaiden sonra istediğin meslek için var gücünle çalış. Daha çok gençsin.
Umarım her şey gönlünce olur.
Bir kere şu depresif enerjiden çık. Dünyada senden kötü şartlarda yaşayan milyonlarca, belki milyarlarca insan var. Sana 16 yaşıma kadar yaşadıklarımı anlatsam, oturur hüngür hüngür ağlarsın.
Tüm insanlık çıkarcı, şekilci ve bencil. Bu su götürmez bir gerçek. İkili ilişkilerde, hiç tanımadığın bir insanın karakterini önden bilemeyeceğin için öncelikle bir şekil filtresinden geçiyorsun. Şekil şartını sağlıyorsan karakterine, hayat enerjine, uyumuna bakılıyor. Maalesef boy önemli. En azından 1.70 boy yoksa, kadınlar dönüp bakmaz bile. Maşallah kilon da varmış. Öncelikle kilonu versen, en azından bir nebze şansın olur. Bunu ben de utanarak söylüyorum. Kadınları dış görünüşü ile eledikten sonra karşılıklı uyuma bakıyorum. En azından kadınlarda 1.50 bile olsan, kilolu değilsen bu coğrafyada sevgili, eş bulabiliyorsun.
Kiloyu ver. Temiz, düzgün giyin ve bakımlı ol ve şansını dene. Normal adam hoşlandığı 10 kişiden 1’ine adım atıyorsa, sen 7’sine adım at. Bir yerde şansın döner, eminim.
İş konusunda seni tanımadan diyecek pek bir şey yok. Bankacılıkta ömrünün sonuna kadar çalışmayı düşünüyor musun? Öyleyse bu sektörde rahat edeceğin bir pozisyona geçmek için ne gerekiyor? Bunu yapan insanlar hangi aşamalardan geçmiş? Hangi lisansları var? Bu konuya çalış ve azimle peşinden git. Rahatladığın, stresi az bir iş, daha fazla maddi imkanla kendine güvenin artar, ilişkilerde de şansın yükselir.
Bankacılık istemiyorsan, ne istediğine karar ver. Normal mesaiden sonra evde gidip film izleme. Düşün, yatana kadar 6 saatin daha var. Ali Baba’nın kurucusu Jack Ma, normal mesaiden sonra geleceğiniz için yaptıklarınız sizi diğer insanlardan ayırır demiş. İstifa için maddi durumun yoksa, mesaiden sonra istediğin meslek için var gücünle çalış. Daha çok gençsin.
Umarım her şey gönlünce olur.
- stewie (08.10.20 23:07:55 ~ 23:16:35)
zavalliyim dersen zavallı olur zavallı kalırsın.
sevmediğin işi yapmaya şartlar itibariyle mecbur kaldığın için muhtemelen durumu bu kısmı ağırlıklı görüyorsun da, onu katlanilir ya da katlanılmaz kılan oradan ciktigindaki hayatın, ilişkilerin, yaptıkların. oraya eğil, yani kursa git sosyalles değil dediğim ne yapacağına bak, bir şey ogren bir yerlere git, bir konu üzerinde oku... bu yaptığın ettiklerinden belki bir aşamada bir ise donusme ve bankacılığı bırakma ihtimali neden olmasın.
bir de zayıfla az. kendini bedenen beğenmek için ama kizlar beğensin diye değil, kendini sevmeyeni başkası da zor sever çünkü
sevmediğin işi yapmaya şartlar itibariyle mecbur kaldığın için muhtemelen durumu bu kısmı ağırlıklı görüyorsun da, onu katlanilir ya da katlanılmaz kılan oradan ciktigindaki hayatın, ilişkilerin, yaptıkların. oraya eğil, yani kursa git sosyalles değil dediğim ne yapacağına bak, bir şey ogren bir yerlere git, bir konu üzerinde oku... bu yaptığın ettiklerinden belki bir aşamada bir ise donusme ve bankacılığı bırakma ihtimali neden olmasın.
bir de zayıfla az. kendini bedenen beğenmek için ama kizlar beğensin diye değil, kendini sevmeyeni başkası da zor sever çünkü
- encokbenisevinnolur (08.10.20 23:19:25)
Alakasi yok. Hangi kisilik bozuklugundan muzdarip oldugunuz anlattiklarinizdan ve soylememesinden belli zaten. Yine de soylemicekse tani konusuna hic girmemesi gerekirdi. Kisilik bozukluklarinin tanisal gecerliliginin cok dusuk oldugunu da belirtmis olalim. Insanlara degisik geldigi icin bu kadar ilgi cekiyor.
Sevdiginiz seyleri bulup cikarin derim. Mesela istifa demissiniz ama yerine koyacak baskabir seyiniz yok daha bosluga duseceksiniz kabul etseler. Olumsuzdan kacmak yerine olumluya yaklasmayi dusunun ozet olarak. Kendi kaynaklariniz ne seversiniz ne dilersiniz neye ihtiyaciniz var? Bunlar. Siz sadece sivisma pesindesiniz isi birakmak aski birakmak. Intihar en buyuk sivisma zaten direkt hayattan kacis. Olmaz boyle zaten kendinizi oldurmeseniz de olursunuz bi sekilde cok tehlikeli. Iyi ki isi birakmamissiniz cok buyuk intihar riski vardi sonrasinda
Sevdiginiz seyleri bulup cikarin derim. Mesela istifa demissiniz ama yerine koyacak baskabir seyiniz yok daha bosluga duseceksiniz kabul etseler. Olumsuzdan kacmak yerine olumluya yaklasmayi dusunun ozet olarak. Kendi kaynaklariniz ne seversiniz ne dilersiniz neye ihtiyaciniz var? Bunlar. Siz sadece sivisma pesindesiniz isi birakmak aski birakmak. Intihar en buyuk sivisma zaten direkt hayattan kacis. Olmaz boyle zaten kendinizi oldurmeseniz de olursunuz bi sekilde cok tehlikeli. Iyi ki isi birakmamissiniz cok buyuk intihar riski vardi sonrasinda
- kushkush (08.10.20 23:47:46)
sana daha iyi hissettirmeyecek belki ama 26 yasindayim, hala okuyorum, bitince diplomamla bir sey yapip yapamayacagim bile belli degil. yazdiklarini okurken "aaa meslegi var calisiyo" diye dusundum.
kendine cok yuklenme, 4.5 yil ayni meslekte kalip isten atilmadigina gore o kadar da awkward bir adam degilsin demek ki. ekonomik ozgurlugun ve isin olduktan sonra istersen awkward'in allahi ol zaten kime ne? kilo dedigin de verilir, ne olacak?
kendine cok yuklenme, 4.5 yil ayni meslekte kalip isten atilmadigina gore o kadar da awkward bir adam degilsin demek ki. ekonomik ozgurlugun ve isin olduktan sonra istersen awkward'in allahi ol zaten kime ne? kilo dedigin de verilir, ne olacak?
- der meister (09.10.20 00:28:35)
Articulation ina bakacak olursak ortalama üstü zekaya sahipsin bence. Zekanı kullan ve şu durumdan çık.
Herkesin hayatı berbattır, yeterli doğru yerden bakmayı bil. Çektiğin yalnızlık, kafa karışıklığı şişmanlık VS o kadar çok kişi yaşıyor ki bunu. Marifet buradan çıkabilmekte.
Düzenli bir gelirin ve sevmeye hazır bir kalbin varsa, kedi evlat edinmeni öneririm. Onun varlığı kendi halinde uyuması, yalanmasi o kadar mutlu ediyor ki insanı. İşten eve gelme sebebi. Haftasonu erken uyanma sebebi. Ya da onunla birlikte öğlene kadar uyumak.
Herkesin hayatı berbattır, yeterli doğru yerden bakmayı bil. Çektiğin yalnızlık, kafa karışıklığı şişmanlık VS o kadar çok kişi yaşıyor ki bunu. Marifet buradan çıkabilmekte.
Düzenli bir gelirin ve sevmeye hazır bir kalbin varsa, kedi evlat edinmeni öneririm. Onun varlığı kendi halinde uyuması, yalanmasi o kadar mutlu ediyor ki insanı. İşten eve gelme sebebi. Haftasonu erken uyanma sebebi. Ya da onunla birlikte öğlene kadar uyumak.
- sonsuz (09.10.20 02:44:45)
Şu aşağıdaki videolara bir bak, kısa 5 dakikalık. kafana uyarsa sonra aşağıdaki kitabı oku.
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
Jordan Peterson - 12 Rules per Life
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
Jordan Peterson - 12 Rules per Life
- KaraSakall (09.10.20 09:45:23)
Hocam hayatın dağınık bir puzzle gibi geldi. ama psikoterapi seansların dışında hiçbir şeyin ucundan tutmamışsın gibi.
Sorunlar ve üzerine düşünülebilecekler şöyle geldi. Hiçbirine cevabım yok,çünkü cevapları sen verebilirsin.
İş: mevcutta bir iş var memnun değilsin, daha iyisi için ne gerekiyor? bu mümkün mü?
Tip: sorun kilodan mı kaynaklı? spora başlama kararı alınabilir mi?
Aşk: bu biraz da şans ama tip toplanırsa gelen özgüven işe yarar
Sosyal çevre: Şehirde sosyal çevre imkanı var mı? Yoksa online olarak yakın büyük şehirlerde birileriyle tanışılabilir mi?
Hobi: ilgi alanları neler? neler öğrenilebilir? el yeteneği var mı ya da spor ya da online bir yetenek vs.?
Psikoloji: uzmanından destek var, süper
Sorunlar ve üzerine düşünülebilecekler şöyle geldi. Hiçbirine cevabım yok,çünkü cevapları sen verebilirsin.
İş: mevcutta bir iş var memnun değilsin, daha iyisi için ne gerekiyor? bu mümkün mü?
Tip: sorun kilodan mı kaynaklı? spora başlama kararı alınabilir mi?
Aşk: bu biraz da şans ama tip toplanırsa gelen özgüven işe yarar
Sosyal çevre: Şehirde sosyal çevre imkanı var mı? Yoksa online olarak yakın büyük şehirlerde birileriyle tanışılabilir mi?
Hobi: ilgi alanları neler? neler öğrenilebilir? el yeteneği var mı ya da spor ya da online bir yetenek vs.?
Psikoloji: uzmanından destek var, süper
- lcha (09.10.20 11:23:23)
Kanka nietzsche'nin bi sozu var. Diyor ki:"amor fati". Yani kaderini sev. Simdi sen icinde bulundugun durumdan memnun degilsin. Degistirmek icin ne yapiyorsun? Herhangi bir calisman, bir emegin var mi bu hususta? Yoksa sadece cocuk gibi sizlanmakla mi kaliyorsun? Eger durumunu degistirmek icin elinden geleni yapıyorsan ve ise yaramiyorsan o zaman kaderini sevmeye calisacaksin abi. Ha sunu da soyliyim. Sadece bi tane olmek kakkin var haberin olsun. Çar çur etmemek lazim.
- Kirmizibavul (09.10.20 11:25:35)
@Kirmizibavul çalışma, emek gibi şeylerin reelde ne yapmaya karşılık geldiğinden emin değilim.
@lcha dağınık kafayla dağınık yazı yazınca hayatım da dağınık görünüyor, pardon.
iş konusunda yapılabilecek pek bir şey yok gibi. hâlâ yazılım öğrenmek istiyorum, temel java çalışmaya başladım falan ama bu yaştan sonra diplomam bile olmadan yazılımcı olabilir miyim, olası görünmüyor pek. advanced seviye ingilizcem var, ama onu da herkes biliyor artık. açıktan üniversite okuyorum, bitecek bu yıl. ama insanların, örneğin sözlüğün söylemlerine bakacak olursak onu da okumuş olmamla okumamak arasında pek bir fark yok.
tip konusunda kilo bir sorun, ama tek sorun olmaktan çok uzak. keza aşk konusunda da sadece tip değil, benim pısırık, şapşal ve sıkıcı biri olmam da sorun.
şehirde pek çok imkân var aslında. ama sosyal nasıl olunur, nasıl sosyalleşilir pek bilmeyen biri olmam bu noktada elimi kolumu bağlıyor.
hobilere gelince, yabancı dillere ilgim var, ikinci bir dil öğrenebilirim sanırım hobi olarak. ama bu da yalnızlığıma yalnızlık katacak, beni içime kapayacak bir aktivite.
@kushush yok hocam borderline değilim bence.
@lcha dağınık kafayla dağınık yazı yazınca hayatım da dağınık görünüyor, pardon.
iş konusunda yapılabilecek pek bir şey yok gibi. hâlâ yazılım öğrenmek istiyorum, temel java çalışmaya başladım falan ama bu yaştan sonra diplomam bile olmadan yazılımcı olabilir miyim, olası görünmüyor pek. advanced seviye ingilizcem var, ama onu da herkes biliyor artık. açıktan üniversite okuyorum, bitecek bu yıl. ama insanların, örneğin sözlüğün söylemlerine bakacak olursak onu da okumuş olmamla okumamak arasında pek bir fark yok.
tip konusunda kilo bir sorun, ama tek sorun olmaktan çok uzak. keza aşk konusunda da sadece tip değil, benim pısırık, şapşal ve sıkıcı biri olmam da sorun.
şehirde pek çok imkân var aslında. ama sosyal nasıl olunur, nasıl sosyalleşilir pek bilmeyen biri olmam bu noktada elimi kolumu bağlıyor.
hobilere gelince, yabancı dillere ilgim var, ikinci bir dil öğrenebilirim sanırım hobi olarak. ama bu da yalnızlığıma yalnızlık katacak, beni içime kapayacak bir aktivite.
@kushush yok hocam borderline değilim bence.
- amateur (09.10.20 13:03:31 ~ 10.10.20 00:35:41)
şimdi son verdiğin cevapta kaç kere "ama" yazmışsın. bunu bir farkındalığın olsun diye ifade ediyorum. bahane bulma, ama deme. önce sen kendi kendine yardım et. bu ama'lar senin kendine vurduğun kelepçeler.
- stewie (09.10.20 13:26:05)
(git: 1447570) Spora başlaman gerek. Ayrıca İstanbul Psikanalizm derneğine gidip uzunca bir süreç geçirmen lazım. Güzel yaşamak senin elinde. İstediğin şeyleri yapmak veya yapmamak senin elinde. İstediğin şeyleri yapmak için savaş. Spor yapmadğımda ben de uzunca süre depresyondan kurtulamıyorum. Spora başladığımda bütün hayatım değişiyor birden. Beyni çalıştırmadığın zaman negatife yönelir. Yeterli serotonin üretemeyen insanlar da hep negatife döner. Bunu tek sağlayabileceğin yer spor. Kendini disipline edebileceğin bir alan görebilirsin. Kendine güven sorunlarını zamanla aşman gerekecek ve büyük yaralar aldıysan biraz uğraşacaksın onu söylemeliyim. Korkularını zamanla yenebilirsin. Üstüne gittikçe çözümlemeye başladıkça rahatlayacaksın. Başarılı oldukça daha iyi hissedeceksin.
- sitra ahra (10.10.20 00:09:45)
Pek çok insanın hayatında zorluklar oluyor. Mesela benimde hayatımda beni mutsuz eden çok şey yaşadım. 6-8 ay kadar antidepresan kullandığım bir dönemde yaşadım fakat antidepresanın çok ciddi vakalar dışında çözüm sunduğunu düşünmüyorum. İnsanlarla iletişim konusunda çoğunluk gibi değilim ama zaten olmakta istemiyorum. Çoğunluğun olduğu gibi olmak zorunda değil. Genelden farklı olunca bu senin yanlış yaptığın anlamına gelmez. Bu konularda Sinan Canan ı takip etmenizi öneririm. Ben antidepresan kullanmak yerine b vitamin kompleksi, balık yağı kullandım. Ayrıca gün içinde hareketli olmak, yürüyüş yapmak, egzersiz veya spor yapmak, meditasyon, namaz kılmak, dua etmek, yoga çok faydalı. Şuanda hayatımda biri var ama yurtdışında ve 8-9 aydır görüşemiyoruz.annem ve babam vefat ettiler. 36 yaşımdayım. 2 kardeşimle konuşmuyoru, 1 tanesi de evden ayrıldı ve ben evde tek kaldım. Bu benim tercihim değildi. Sonuç olarak yalnız, işsiz biriyim. Elbette hayatta yaşadıklarımızın izleri kalıyor. Böylece ben oluyorum. Sevdiğin işi yapmanın psikolojiyi çok etkilediğini de söylemeliyim daha önce çok uzun mesaili bir işte çalışırken yeme bozukluğu ve saç dökülmesi problemi yaşadım, işten ayrılınca düzeldi. Bence sizin şikayet etmek yerine adım atmanız gerekiyor. Hayatınızı sıradan yapan sizsiniz. Benim de çok arkadaşım yok. Ama yalnız başıma bir şekilde mutlu olnaya çalışıyorum. Haftada bir gün bisiklet sürüyorum bu beni mutlu ediyor, hergün yürüyüş yapıyorum günde 10000 adıma tamamlamaya çalışıyorum. kediler besliyorum, onlar bana arkadaş oluyor. Birde mutlu olacağım iş bulursam neden üzüleyimki. Sadece kendimi geliştirmek istiyorum. Kitap okumaya çalışıyorum. Bence siz ne yapmaktan mutlu olduğunuzu bulmalısınız ve işinizi ona göre değiştirmelisiniz. Fakat işten istifa ederek değil çalışırken iş bulul ayrılın. Eminim şimdikinden çok daha mutlu olursunuz.
- rapisa (15.10.20 01:44:20)
Ayrıca psikolojik rahatsızlıklarınızla ilgili araştırmalar yapın, neden böyle olduğunuzu anlayıp bunu nasıl düzeltebileceğiniz konusunda yol gösteriyor.
- rapisa (15.10.20 01:47:45)
Birde demir, b vitamini, demir eksikliği, mide bağırsak rahatsızlıkları psikolojik sorunlara yol açıyor. Düzenli uyku uyumamak. Mesela saat 11de uyumuş olmak gün içinde kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Sağlıklı beslenmekte psikolojiyi olumlu etkiliyor. Gün içinde 1 kez acıkmış olmak beyin sağlığı için çok faydalı. Yani aralıklı oruç değil ama günde 1 kez 16 saat boyunca bir şey yememek.
- rapisa (15.10.20 01:53:52)
Öncelikle geçmiş olsun. Tamamını okudum ama cevapların tamamını okumadım.
Bağırsak sorunları - vitamin mineral eksikleri - düzenli uyumama - hareketsiz yaşam insanın ruh halini ciddi derecede etkiliyor. Psikolojik sorunların spor yaparak geçeceğini düşünmüyorum. Ama bu sorununuzun kaynağı atıyorum D vitamini eksikliği ise vücuttaki eksiği tamamlamanız tedavinizi çok kolaylaştırabilir, ruh halinizi düzeltebilir. Bu nedenle bütüncül tedavi uygulayan bir tıp doktoruna görünebilirsiniz.
Bunun yanında bende arkadaş edinmekte zorlanan biriyim. Bunu aşmak ve kendimi yalnız hissetmemek için aktivite sosyalliğini tercih ediyorum. Yani hobi kulüpleri, aktivite grupları vs.
Ben doğa sporlarından hoşlanan biriyim, bununla alakalı bir derneğe kaydoldum ve her aktivitesine katılım sağlıyorum. Hem vakit geçiyor. Hemde çok derin arkadaşlık kurmasakta bir sosyallik sağlıyor. Haftada bir kaç günümü sıkılmadığım bir aktivite ile doldurduğumda arkadaş eksiğini pek hissetmiyorum.
Doğa sporları, ekstrem sporlar, dans, kitap film kulüpleri, resim kulüpleri, fotoğrafçılık, Müzik aleti kursları, tiyatro kursları, dil kursları, hatta ikinci bir üniversite bile faydalı olabilir.
Benim sosyalleşme yöntemim bu şekilde aktivite sosyalliği. Sana da yalnız hissetmen için önerebilirim.
Bağırsak sorunları - vitamin mineral eksikleri - düzenli uyumama - hareketsiz yaşam insanın ruh halini ciddi derecede etkiliyor. Psikolojik sorunların spor yaparak geçeceğini düşünmüyorum. Ama bu sorununuzun kaynağı atıyorum D vitamini eksikliği ise vücuttaki eksiği tamamlamanız tedavinizi çok kolaylaştırabilir, ruh halinizi düzeltebilir. Bu nedenle bütüncül tedavi uygulayan bir tıp doktoruna görünebilirsiniz.
Bunun yanında bende arkadaş edinmekte zorlanan biriyim. Bunu aşmak ve kendimi yalnız hissetmemek için aktivite sosyalliğini tercih ediyorum. Yani hobi kulüpleri, aktivite grupları vs.
Ben doğa sporlarından hoşlanan biriyim, bununla alakalı bir derneğe kaydoldum ve her aktivitesine katılım sağlıyorum. Hem vakit geçiyor. Hemde çok derin arkadaşlık kurmasakta bir sosyallik sağlıyor. Haftada bir kaç günümü sıkılmadığım bir aktivite ile doldurduğumda arkadaş eksiğini pek hissetmiyorum.
Doğa sporları, ekstrem sporlar, dans, kitap film kulüpleri, resim kulüpleri, fotoğrafçılık, Müzik aleti kursları, tiyatro kursları, dil kursları, hatta ikinci bir üniversite bile faydalı olabilir.
Benim sosyalleşme yöntemim bu şekilde aktivite sosyalliği. Sana da yalnız hissetmen için önerebilirim.
- zimbirik (15.10.20 14:21:11)
1