[]
Spor ve Sağlık ilişkisi- Şu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?
www.haberturk.com
HARVARD BENİ DOĞRULADI: SPOR ZARARLIDIR
YILLARDIR bu köşede savunduğum bir tez var.
“Spor sağlığa yararlı bir şey değildir, hatta zararlı bir şeydir” der dururum.
Bu konuyu televizyon programlarına davet edilip hekimlerle tartışmışlığım bile vardır.
Tezim bilimsel verilere değil, yaşanmışlıklara ve gördüklerime dayanıyor.
Çok spor yaparsanız yıpranırsınız.
Otomobilden örnek verirsek, sürekli yüksek devirde kullanılan bir otomobilin motoru çabuk eskir. Elbette ki sürekli yatan bir otomobilin de motoru kısa sürede perişan olur ama uygun devirde, makul hızda giden bir otomobil her zaman daha uzun dayanır.
Mesela bir otomobilin kapı kolu otomobilin yaşam süresi boyunca bir milyon kere açılıp kapanmaya göre test edilmiş ve imal edilmiştir.
Siz manyak gibi kapı kolunu ha babam açıp kaparsanız kapı kolu süresinden önce bozulur.
Aşırı sporun da insan vücuduna benzer etkiler yaptığını düşündüm hep.
Yaşadım ve gördüm üstelik de.
Yoğun spor yaptığım dönemde hep sakatlık, hep ağrı sızı yaşadım.
Bırakınca sakatlıklarım da azaldı, ağrılarım da. Sadece eski sakatlıkların ağrıları kaldı.
Ve bir de büyümüş bir kalp ile genişlemiş bir aort.
İnsan koşmak için evrilseydi iki ayak üzerine kalkmazdı.
Zıplamak için evrilseydi, arka bacakları değişime uğrardı.
Ağırlık kaldırmak için evrilseydi, omuz yapısı bambaşka olurdu. Bel fıtığı olmasını engelleyecek bir kas geliştirirdi.
Hiç 100 yaşına kadar yaşayan sporcu gördünüz mü?
Hep söylediğim şuydu.
Yürüyün, sıkılmıyorsanız yüzün.
Fazlası doğru değil.
Ve sonunda Harvard Üniversitesi beni haklı çıkaran araştırmayı yapmış.
Sağlık için en iyi beş egzersiz arasında ne koşma var, ne ağırlık kaldırma, ne de kardiyo denilen saçmalık.
En iyisi yüzmek.
Ardından tai chi.
Sonra çok hafif kilolarla dayanıklılık egzersizi.
Ardından yürümek ve son olarak da kegel egzersizi.
Harvard’a teşekkür ediyorum.
Bir musibet bin nasihatten daha iyidir diyerek yarattığım tezimi bilimsel hale getirdikleri için.
HARVARD BENİ DOĞRULADI: SPOR ZARARLIDIR
YILLARDIR bu köşede savunduğum bir tez var.
“Spor sağlığa yararlı bir şey değildir, hatta zararlı bir şeydir” der dururum.
Bu konuyu televizyon programlarına davet edilip hekimlerle tartışmışlığım bile vardır.
Tezim bilimsel verilere değil, yaşanmışlıklara ve gördüklerime dayanıyor.
Çok spor yaparsanız yıpranırsınız.
Otomobilden örnek verirsek, sürekli yüksek devirde kullanılan bir otomobilin motoru çabuk eskir. Elbette ki sürekli yatan bir otomobilin de motoru kısa sürede perişan olur ama uygun devirde, makul hızda giden bir otomobil her zaman daha uzun dayanır.
Mesela bir otomobilin kapı kolu otomobilin yaşam süresi boyunca bir milyon kere açılıp kapanmaya göre test edilmiş ve imal edilmiştir.
Siz manyak gibi kapı kolunu ha babam açıp kaparsanız kapı kolu süresinden önce bozulur.
Aşırı sporun da insan vücuduna benzer etkiler yaptığını düşündüm hep.
Yaşadım ve gördüm üstelik de.
Yoğun spor yaptığım dönemde hep sakatlık, hep ağrı sızı yaşadım.
Bırakınca sakatlıklarım da azaldı, ağrılarım da. Sadece eski sakatlıkların ağrıları kaldı.
Ve bir de büyümüş bir kalp ile genişlemiş bir aort.
İnsan koşmak için evrilseydi iki ayak üzerine kalkmazdı.
Zıplamak için evrilseydi, arka bacakları değişime uğrardı.
Ağırlık kaldırmak için evrilseydi, omuz yapısı bambaşka olurdu. Bel fıtığı olmasını engelleyecek bir kas geliştirirdi.
Hiç 100 yaşına kadar yaşayan sporcu gördünüz mü?
Hep söylediğim şuydu.
Yürüyün, sıkılmıyorsanız yüzün.
Fazlası doğru değil.
Ve sonunda Harvard Üniversitesi beni haklı çıkaran araştırmayı yapmış.
Sağlık için en iyi beş egzersiz arasında ne koşma var, ne ağırlık kaldırma, ne de kardiyo denilen saçmalık.
En iyisi yüzmek.
Ardından tai chi.
Sonra çok hafif kilolarla dayanıklılık egzersizi.
Ardından yürümek ve son olarak da kegel egzersizi.
Harvard’a teşekkür ediyorum.
Bir musibet bin nasihatten daha iyidir diyerek yarattığım tezimi bilimsel hale getirdikleri için.
Harvard, parası verildikten sonra istenilen her türlü araştırma sonuçlarının alınabildiği bir kurum. Daha önce de mısır şurubunun zararı yoktur gibi bir araştırmanın rüşvetle yapıldığı ortaya çıkmıştı, çok ciddiye alınacak bir araştırma değil yani.
Fakat bununla birlikte evet ağırlık çalışmak ya da spor yapmak vücudu, daha doğrusu hücreleri ve sinir sistemini yıpratır ama sonra yemek yersin dinlenirsin, sinir sistemin ve hücrelerin kendi kendini tedavi eder daha güçlü ve sağlıklı hale gelirsin. Yani spor yaptın diye ölmezsin ya da spor yapmadın diye daha uzun yaşamazsın, spor yaptın diye daha uzun da yaşamazsın, ortalama yaşam süresi zaten belli, genetik harikası değilsen bunu aşmak zaten mümkün değil ama spor yapanlar bu süreyi daha kaliteli yaşıyorlar o kadar. Yani bilmiyorum sigara içen alkol tüketen kontrolsüz yemek yiyip kocaman göbeği olan insanların "Spor zararlıymış yav" diyerek sevinmesi çok komik bir durum.
Fakat bununla birlikte evet ağırlık çalışmak ya da spor yapmak vücudu, daha doğrusu hücreleri ve sinir sistemini yıpratır ama sonra yemek yersin dinlenirsin, sinir sistemin ve hücrelerin kendi kendini tedavi eder daha güçlü ve sağlıklı hale gelirsin. Yani spor yaptın diye ölmezsin ya da spor yapmadın diye daha uzun yaşamazsın, spor yaptın diye daha uzun da yaşamazsın, ortalama yaşam süresi zaten belli, genetik harikası değilsen bunu aşmak zaten mümkün değil ama spor yapanlar bu süreyi daha kaliteli yaşıyorlar o kadar. Yani bilmiyorum sigara içen alkol tüketen kontrolsüz yemek yiyip kocaman göbeği olan insanların "Spor zararlıymış yav" diyerek sevinmesi çok komik bir durum.
- angelus (12.11.17 20:18:17 ~ 20:44:30)
Her şeyin aşırısı zararlı. Onu ben de kabul ediyorum. Ama Fatih Altaylı biyoloji konusunda biraz bilgisiz gördüğüm kadarıyla. Sporda kalp kasının belli bir miktarda büyümesi problem olarak görülmez. Kalp zaten başlı başına bir kastır. Bu büyüme belli bir noktaya kadar kalbin daha güçlü olmasını sağlar. Maraton koşucuların ve bisikletçilerin kalp kasları daha gelişmiştir. Bu kişilerin nabızları da genelde düşüktür. Çünkü kalp kasları o kadar güçlenmiştir ki, az sayıda atımla vücudun oksijen ihtiyacı karşılanabilir. Ama spor yapmayan bir insanın oksijen ihtiyacını karşılaması için çok daha fazla kalp atımına ihtiyacı vardır. Bir bisikletçi 50 nabız sayısıyla kilometrelerce yol gidebilir ancak normal bir insan aynı yola belki 110-120 nabızla gidebilir. Fatih Altaylı'nın bir sürü sakatlık yaşaması onun sporu belki de en başından beri yanlış algıladığını ve uyguladığını gösteriyor. Fatih Altaylı'nın bilimsel araştırmalara bakışını da pek doğru bulmadım. Harvard Üniversitesi'ne İsveçli bilim adamı muamelesi yapmış kendisi. Harvard Üniversitesi yaptıysa kesin doğrudur gibi bir düşünce olamaz gerçek bilim dünyasında. Ben bu tip araştırmaların magazin kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Dünyada onlarca sporun federasyonu ve çok ciddi kuruluşları var. İnsanlığın çok eski zamanlarından beri yaşayan sporların karşısına Kegel egzersizini koymak tek kelimeyle bilgisizliktir. İnsan şunu yapacak olsaydı şöyle evrilirdi cümlesi de yine bilimle alakası bulunmayan birinin cümlesi olabilir ancak. Bu yaratılışçı bir düşünce. Canlıların bu hayatta bir görevi olduğunu söyleyen bir ifade. Zürafaların görevi yüksek boylu ağaçların yapraklarını yemek değil. 100 yaşına kadar yaşamak ilginç bir istek. Spor doğrudan hayatın kalitesiyle ilgilidir. Senin uzun yaşaman yerine sağlıklı yaşamanı hedef alır. Cümlelerin geneli boş.
- dissendium (12.11.17 20:19:25 ~ 20:20:47)
İnsan vücudunu arabaya ve kapı koluna benzetme cümlesinden sonra spor kesinlikle yararlıdır diyorum.
- soyut park (12.11.17 20:49:20)
koşmanın zaten dizlere zararı olduğu bilinen bir durum.
amele gibi ağırlık kaldırmak da yarardan çok zarar getirir.
bunlar zaten bilinen şeyler, yeni bir şeymiş gibi, çok ilginç ooov şeyler gibi salak saçma savlarla spor yapmayı zararlı bir şey gibi göstermek aptallıktan başka bir şey değil.
düzenli spor yaptığım iki yıl boyunca (ağırlık çalışması bilhassa) burnum bir kere bile akmadı, bir kere nezle bile olmadım. sabah erkenden kalkar okula giderdim. öğlen ders biterdi, öğleden sonra sporumu yapardım. akşam da bara çalışmaya giderdim. haftanın 4 günü böyle geçerdi. ne sabah zor kalkardım, ne akşama ölü gibi yorgun olurdum. tabii tüm bunları yaparken de beslenmeme dikkat ederdim, etimi, sebzemi, kuruyemişini meyvesini vs yerdim. tuz şeker kullanmazdım. (hala da kullanmıyorum)
sporu bıraktıktan sonra yrrk gibi bi adam oldum. o eski halimden eser yok şimdi. mal gibi bir uyku düzenim, saçma sapan ağrılarım, griplerim nezlelerim var.
harvard spor zararlı demiş. he ya. bi anda çözdüler olayı.
amele gibi ağırlık kaldırmak da yarardan çok zarar getirir.
bunlar zaten bilinen şeyler, yeni bir şeymiş gibi, çok ilginç ooov şeyler gibi salak saçma savlarla spor yapmayı zararlı bir şey gibi göstermek aptallıktan başka bir şey değil.
düzenli spor yaptığım iki yıl boyunca (ağırlık çalışması bilhassa) burnum bir kere bile akmadı, bir kere nezle bile olmadım. sabah erkenden kalkar okula giderdim. öğlen ders biterdi, öğleden sonra sporumu yapardım. akşam da bara çalışmaya giderdim. haftanın 4 günü böyle geçerdi. ne sabah zor kalkardım, ne akşama ölü gibi yorgun olurdum. tabii tüm bunları yaparken de beslenmeme dikkat ederdim, etimi, sebzemi, kuruyemişini meyvesini vs yerdim. tuz şeker kullanmazdım. (hala da kullanmıyorum)
sporu bıraktıktan sonra yrrk gibi bi adam oldum. o eski halimden eser yok şimdi. mal gibi bir uyku düzenim, saçma sapan ağrılarım, griplerim nezlelerim var.
harvard spor zararlı demiş. he ya. bi anda çözdüler olayı.
- mahone (12.11.17 20:53:08)
ağır yaşamlar diye bir belgesel izliyorum. 300 kilonun üzerindeki insanların kilo verme mücadelelerini anlatıyor. doktorun tek derdi yatalak hastalarını ayağa kaldırmak oluyor öncelikle. tabi onların o hale gelmesinin nedeni hareketsizlikten oluyor yediklerinden ziyade. sonra spora başlayanlar oluyor bunların içinde, böyle olanların hızla kilo vermeye başladıklarını ve yaşama motive olduklarını görüyorum.
birde insan bedeninin araca benzetilmesi de olmamış. araç çok kullanılınca eskir vücutta öyle herhal. o zaman yemeyelim midemiz, bağırsaklar eskimesin. birde beynimizin tam tersi kullanıldıkça güçlendiğini okumuştum bir kitapta.
birde insan bedeninin araca benzetilmesi de olmamış. araç çok kullanılınca eskir vücutta öyle herhal. o zaman yemeyelim midemiz, bağırsaklar eskimesin. birde beynimizin tam tersi kullanıldıkça güçlendiğini okumuştum bir kitapta.
- for day to break (12.11.17 21:05:49 ~ 21:06:26)
denge mühim denge.
insanlıktan çıkacak kadar spor yapmak elbet sıkıntı. 6 pack'im zaten var bunu 8 yapmak için uğraşmıyorum misal.
insanlıktan çıkacak kadar spor yapmak elbet sıkıntı. 6 pack'im zaten var bunu 8 yapmak için uğraşmıyorum misal.
- petek (12.11.17 21:11:53)
Her şeyin aşırısı zararlı. Çok fazla su içmek de zararlı. Bundan yola çıkarak su zararlıymış diyemiyoruz.
Sporla daha uzun yaşayamazsın belki ama çok daha sağlıklı bir yaşlılık dönemin olur.
Sporla daha uzun yaşayamazsın belki ama çok daha sağlıklı bir yaşlılık dönemin olur.
- peggy (12.11.17 21:43:28)
başlık spor zararlıdır diye atılmış. içerik fazla spor zararlıdır diye başlamış. yürüyün yüzün çok zorlamayın diyor sonra da. e zaten zorlayan yok.
bir yetenek ya da kabiliyet geliştirmek için zorlamak gerekiyor. ama kararında... aksini iddia eden de yok. clickbaitler gibi yazı olmuş.
bir yetenek ya da kabiliyet geliştirmek için zorlamak gerekiyor. ama kararında... aksini iddia eden de yok. clickbaitler gibi yazı olmuş.
- alperz (12.11.17 22:03:49)
denge önemli.
Ben şimdi kapı kolunu gidip titanyumdan yaparsam maliyet uçar.
gidip çok mukavemetli bir malzeme kullanayım sert malzeme olsun elimde kopar ilk açışta.
gidip çok yumuşak mukavim olmayan malzeme kullanayım bir gün sert çekerim malzeme akar.
bu sebepledir ki yorulma diyagramıyla sonsuz ömüre yakın yada kullanıma bağlı sonlu ömüre ve maliyete göre hesap yapıyoruz. imalata bağlı yani o bozulmasın dersen bozulmayanıda yaparız milyon kullanımda bile ömrün boyunca aç kapa bozulmaz.
ilk yaradılışta koca gün yan gelip yatsaydın açlıktan ölürdün öyle düşün.
yemek için avlanacaksın ateş yakacaksın pişireceksin yiyeceksin.
teknoloji ilerledikçe her şey ayağımıza gelir oldu,
kalp atışları değişmezse kan akışı değişmezse biraz ter akıtmazsa insan yağ bağlar çünkü o kadar aç gözlüyüz ki fazla fazla yiyoruz. günlük ihtiyacına göre yemiyoruz diye bunları yakmak için spor yapmak durumundayız.
diğer bir sebep ise kalp atışımız hiç değişmezse zamanla damarlarda bu yağlar sebebiyle tıkanacaktır ayrıca oksijeni zorla sokmazsanız ciğerlere derin nefes alamayacak bir balonu bırak bakalım şişiyor mu kendi başına.
ayrıca vücudunun çoğu kas ve sen bunları niye çalıştırmıyorsun göz nizam var yani çalışanla çalışmayan aynı mı.
grip aşısı olan biriyle olmayan aynı mı ? grip mikrobu girdikten sonra ona karşı bağışıklık kazanıyorsun daha çabuk vücut tepki veriyor ve hasta olmuyorsun.
spor yapan bir vücutta gerektiğinde koşar tıkanmadan gerektiğinde yük kaldırır nefesi kesilmez.
Bende sporda dengeden yanayım vücut geliştirme diye ağırlıkları koysunlar çalışalım olayını sevmiyorum fakat şuan durum bu eğer japonyadaki gibi sabah kalkıp şöyle topluca egzersizler yapabileceğimiz bir ortam sunulsa gönül ister.
Ben şimdi kapı kolunu gidip titanyumdan yaparsam maliyet uçar.
gidip çok mukavemetli bir malzeme kullanayım sert malzeme olsun elimde kopar ilk açışta.
gidip çok yumuşak mukavim olmayan malzeme kullanayım bir gün sert çekerim malzeme akar.
bu sebepledir ki yorulma diyagramıyla sonsuz ömüre yakın yada kullanıma bağlı sonlu ömüre ve maliyete göre hesap yapıyoruz. imalata bağlı yani o bozulmasın dersen bozulmayanıda yaparız milyon kullanımda bile ömrün boyunca aç kapa bozulmaz.
ilk yaradılışta koca gün yan gelip yatsaydın açlıktan ölürdün öyle düşün.
yemek için avlanacaksın ateş yakacaksın pişireceksin yiyeceksin.
teknoloji ilerledikçe her şey ayağımıza gelir oldu,
kalp atışları değişmezse kan akışı değişmezse biraz ter akıtmazsa insan yağ bağlar çünkü o kadar aç gözlüyüz ki fazla fazla yiyoruz. günlük ihtiyacına göre yemiyoruz diye bunları yakmak için spor yapmak durumundayız.
diğer bir sebep ise kalp atışımız hiç değişmezse zamanla damarlarda bu yağlar sebebiyle tıkanacaktır ayrıca oksijeni zorla sokmazsanız ciğerlere derin nefes alamayacak bir balonu bırak bakalım şişiyor mu kendi başına.
ayrıca vücudunun çoğu kas ve sen bunları niye çalıştırmıyorsun göz nizam var yani çalışanla çalışmayan aynı mı.
grip aşısı olan biriyle olmayan aynı mı ? grip mikrobu girdikten sonra ona karşı bağışıklık kazanıyorsun daha çabuk vücut tepki veriyor ve hasta olmuyorsun.
spor yapan bir vücutta gerektiğinde koşar tıkanmadan gerektiğinde yük kaldırır nefesi kesilmez.
Bende sporda dengeden yanayım vücut geliştirme diye ağırlıkları koysunlar çalışalım olayını sevmiyorum fakat şuan durum bu eğer japonyadaki gibi sabah kalkıp şöyle topluca egzersizler yapabileceğimiz bir ortam sunulsa gönül ister.
- kararsızataletfilozofu (12.11.17 23:18:17)
1