[]
Bir insanın ölümüne üzülmek becillik sayılabilir mi?
Bu akşam bu düşünceyi destekleyen bir yazı okudum.
Çok da mantıksız gelmedi.
Yazı bu: dakika.org (kısa bi şey okursunuz)
Sizce de böyle mi?
Sevdiğimiz birini kaybettiğimizde aslında kendimize mi üzülüyoruz?
Çok da mantıksız gelmedi.
Yazı bu: dakika.org (kısa bi şey okursunuz)
Sizce de böyle mi?
Sevdiğimiz birini kaybettiğimizde aslında kendimize mi üzülüyoruz?
biraz sığ, neden insanlarla ilişki kurarız sadece bizi biri dinlesin,sevsin,kollasın diye mi o zaman her türlü ilişki bencilliktir. arkadaşlık, evlilik vs
sevdiğin bir eşyayı kaybettiğinde neden üzülüyorsan o yüzden üzülürsün sevdiğinin birinin ölmesine. çünkü ölüm gereklilik ve tercih değildir. tercih etse ölümü belki üzülmezsin o kadar.
şu var ama ölümlere üzülmenin bir nedeni de bize kendi ölümümüzü hatırlatmasıdır. bu kadar kolay mı diye insanın gözüönüne serilir.
sevdiğin bir eşyayı kaybettiğinde neden üzülüyorsan o yüzden üzülürsün sevdiğinin birinin ölmesine. çünkü ölüm gereklilik ve tercih değildir. tercih etse ölümü belki üzülmezsin o kadar.
şu var ama ölümlere üzülmenin bir nedeni de bize kendi ölümümüzü hatırlatmasıdır. bu kadar kolay mı diye insanın gözüönüne serilir.
- kan aranıyor (08.04.16 01:17:07)
Ben de bi süre bunu düşünüyordum. Adam bence doğru söylemiş.
- asilyis (08.04.16 01:19:32)
efsanevi filozof der meister buna benzer bi şey söylemişti yıllar önce, "anneler bile çocuklarını karşılıksız sevemez" diye. o yüzden evet, bence bencillik. her şey ama her şey insanın dönüp dolaşıp kendisine gelir. ben böyle inanıyorum. anne, çocuğunu ona yaşattıklarından dolayı sever. kendisini "anne" şeklinde tanımlamasını sağladığı için. budur. ha bu biraz işin bokunu çıkarmak oluyor, her ilişkiyi buna indirgemek de deoğru değil ama bence ben haklıyım. tamamen karşılıksız olduğuna inandığımız bir iyilik bile bizi, egomuzu tatmin ettiği için mutlu ediyor. "yok ya benim egom yok, süper bi insanım ihihi" seviyesine geldiğimizde bile bir şekilde kendimizi tatmin etmiş oluyoruz.
bu ayıp veya yanlış değil, insanın hamuru. var olduğumuz sürece egomuz/benliğimiz de var olur ve verdiğimiz her tepki buna göre şekillenir. dolayısıyla evet, ölüme üzülmek de sevinmek de bir çeşit bencilliktir.
(hayatımda hiç felsefe kitabı falan okumadım hatta ne yalan söyleyeyim yazıyı da okumadım, sevdiğim bi konu olduğundan bodoslama daldım. bunlar yıllar içerisinde gelişmiş tamamen kişisel görüşlerim. zamanında bi muhabbette arkadaşım "olum sen matrix izlemediğin halde böyle şeyler söylüyosun, çok takdir ettim aq, biz peasant'lar bunları matrix'ten öğrendik hep" demişti de çok sevinmiştim. demek ki altyapı var, gafa çalışıyo. inşallah ben de büyüyünce felsefeci - matrix'i çeken adam falan olurum. tşk saygılarımla)
bu ayıp veya yanlış değil, insanın hamuru. var olduğumuz sürece egomuz/benliğimiz de var olur ve verdiğimiz her tepki buna göre şekillenir. dolayısıyla evet, ölüme üzülmek de sevinmek de bir çeşit bencilliktir.
(hayatımda hiç felsefe kitabı falan okumadım hatta ne yalan söyleyeyim yazıyı da okumadım, sevdiğim bi konu olduğundan bodoslama daldım. bunlar yıllar içerisinde gelişmiş tamamen kişisel görüşlerim. zamanında bi muhabbette arkadaşım "olum sen matrix izlemediğin halde böyle şeyler söylüyosun, çok takdir ettim aq, biz peasant'lar bunları matrix'ten öğrendik hep" demişti de çok sevinmiştim. demek ki altyapı var, gafa çalışıyo. inşallah ben de büyüyünce felsefeci - matrix'i çeken adam falan olurum. tşk saygılarımla)
- der meister (08.04.16 01:21:21 ~ 01:22:24)
Berk Sinar kim amk.
Sitenin yazarlarına ve diğer yazılanlara baktım da alayı popi olma havasında gereksiz insanlar sürüsü.
Soruna cevabım kısa, net ve alıntı: babalar oğullarını gömmemeli.
Sitenin yazarlarına ve diğer yazılanlara baktım da alayı popi olma havasında gereksiz insanlar sürüsü.
Soruna cevabım kısa, net ve alıntı: babalar oğullarını gömmemeli.
- Kovacic (08.04.16 01:35:40)
çok sığ cidden de (okudum).
bize hiçbir şekilde menfaat sağlamamış birinin ölümüne de üzülüyoruz, en sevdiğimiz kişinin ölümüne de üzülüyoruz. kaldı ki hiçbir insan psikolojisinin de "ulan ya, ne güzel yararlanıyordum şu adamdan/kadından, neden öldü de beni bundan mahrum bıraktı?" şeklinde işleyeceğini sanmıyorum.
kan aranıyor + 1
bize hiçbir şekilde menfaat sağlamamış birinin ölümüne de üzülüyoruz, en sevdiğimiz kişinin ölümüne de üzülüyoruz. kaldı ki hiçbir insan psikolojisinin de "ulan ya, ne güzel yararlanıyordum şu adamdan/kadından, neden öldü de beni bundan mahrum bıraktı?" şeklinde işleyeceğini sanmıyorum.
kan aranıyor + 1
- m e b (08.04.16 01:54:57)
bu düşünce yeni değil. gayet de tutarlı ama yazı acaip boktanmış, tıkladığıma pişman oldum.
- rainarc (08.04.16 01:56:21)
insan sosyal bir varlık. empati'de temel bir sosyal araç. empati yaparak da biri için üzülebilirsiniz ve bu bencillik olmaz. Kendiniz için nasıl artık yaşamama fikri üzücüyse başka biri üzerinden bu hissi deneyimleyip onun adına üzülebilirsiniz.
- stanhiver (08.04.16 03:39:29)
insan kendini kandırmakta o kadar usta, bencilliğinde o kadar kurnaz ki..
baştaki arkadaş özetlemiş aslında:
"sevdiğin bir eşyayı kaybettiğinde neden üzülüyorsan o yüzden üzülürsün sevdiğinin birinin ölmesine."
evet, tam olarak sahip olma egomuza darbe indirdiği için üzülürüz. diğer insanları da kendi malımızmış gibi görmeyi ve onlara bu kadar şiddetli biçimde tutunmayı bıraktığımızda acı çekmeyi de üzülmeyi de bırakırız gereksiz yere. bu yaklaşımla biz insanları çok sevdiğimizi filan sanarken daha onların hayatlarına saygı duymaktan bile aciz oluyoruz aslında. herkesin kendi yaşam yolu vardır, evet bazı insanların yaşamları derinden kesiştiğinde ölümün acı vermesi doğal ve bunun da yası bir süre devam eder tabi, ama biz tanımadığımız insanlar için bile üzülmeyi marifet sayıyoruz, ki kimseye faydası yok bunun.
tamam, belli durumlarda ölen insan için de gerçekten üzülebilir insan ama genel durum pek öyle değil gibi.
bir sufi hikayesi var, adamın birinin çocuğu ölmüş ve çok da seviyormuş çocuğunu. başta o kadar üzülmüş ki adam, bir süre sonra ise birdenbire üzüntüsü geçivermiş. karısı bu durumu farkedince "nasıl üzülmezsin böyle bi durumda! nasıl bu kadar sakin kalabilirsin?" diye adama kızmış ve adam da demiş ki "üzülmüştüm evet, daha sonra çocuğumuz olmadan önceki zamanları hatırladım.. o zaman da çocuğumuz yoktu ama biz bu kadar mutsuz değildik, şimdi niye mutsuz olalım ki o yok diye?"
belki buna da bencillik diyebilirsiniz ama bir de şu açıdan düşünelim, ben ölüyorum mesela hayatla hiçbir işim kalmamış. arkamdan da birileri ağlayıp üzülüyor, bunun benim için herhangi bir faydası olur mu? beni seven insanlar benim için üzülüyorlar filan, "ah yazık erkenden gitti" vs. ama belki de ben üzülünecek bir durumda değilim? belki muazzam bir dinginlik içinde eriyip gidiyorum, belki de kurtulduğum için seviniyorum, çok mutluyum.. ya da çok boktan bişeylerin içinde olsam bile birilerinin benim için üzülüp üzülmemesinin bana katacağı hiçbir şey yok ki? sevgiyi şu soyutluktan kurtarabilsek keşke..
"ben seni çok seviyorum ondan üzülüyorum senin için.."
şu tarz bi sevginin ne seven ne de sevilen kişiye hiçbir faydası yok. hayali bir sevgi, o yüzden hiçbir anlamı da yok. bir insanı gerçekten seviyor musun, o zaman o insan için hemen o an bir şey yaparsın ve gerçekten o insana iyi gelen bir şey olur bu. bunun dışında sevgi dediğimiz şey kendimizi kandırmaktan ve gereksiz duygusallıktan ibaret malesef.
yani bu aynı zihniyetle biz ölünce birileri de bizim arkamızdan üzülsün diye üzülüyoruz sanki birileri için.. ya da "bi üzülen olur belki bak ben de üzülmüştüm birilerine" vs. insanın tuhaflıkları işte..
baştaki arkadaş özetlemiş aslında:
"sevdiğin bir eşyayı kaybettiğinde neden üzülüyorsan o yüzden üzülürsün sevdiğinin birinin ölmesine."
evet, tam olarak sahip olma egomuza darbe indirdiği için üzülürüz. diğer insanları da kendi malımızmış gibi görmeyi ve onlara bu kadar şiddetli biçimde tutunmayı bıraktığımızda acı çekmeyi de üzülmeyi de bırakırız gereksiz yere. bu yaklaşımla biz insanları çok sevdiğimizi filan sanarken daha onların hayatlarına saygı duymaktan bile aciz oluyoruz aslında. herkesin kendi yaşam yolu vardır, evet bazı insanların yaşamları derinden kesiştiğinde ölümün acı vermesi doğal ve bunun da yası bir süre devam eder tabi, ama biz tanımadığımız insanlar için bile üzülmeyi marifet sayıyoruz, ki kimseye faydası yok bunun.
tamam, belli durumlarda ölen insan için de gerçekten üzülebilir insan ama genel durum pek öyle değil gibi.
bir sufi hikayesi var, adamın birinin çocuğu ölmüş ve çok da seviyormuş çocuğunu. başta o kadar üzülmüş ki adam, bir süre sonra ise birdenbire üzüntüsü geçivermiş. karısı bu durumu farkedince "nasıl üzülmezsin böyle bi durumda! nasıl bu kadar sakin kalabilirsin?" diye adama kızmış ve adam da demiş ki "üzülmüştüm evet, daha sonra çocuğumuz olmadan önceki zamanları hatırladım.. o zaman da çocuğumuz yoktu ama biz bu kadar mutsuz değildik, şimdi niye mutsuz olalım ki o yok diye?"
belki buna da bencillik diyebilirsiniz ama bir de şu açıdan düşünelim, ben ölüyorum mesela hayatla hiçbir işim kalmamış. arkamdan da birileri ağlayıp üzülüyor, bunun benim için herhangi bir faydası olur mu? beni seven insanlar benim için üzülüyorlar filan, "ah yazık erkenden gitti" vs. ama belki de ben üzülünecek bir durumda değilim? belki muazzam bir dinginlik içinde eriyip gidiyorum, belki de kurtulduğum için seviniyorum, çok mutluyum.. ya da çok boktan bişeylerin içinde olsam bile birilerinin benim için üzülüp üzülmemesinin bana katacağı hiçbir şey yok ki? sevgiyi şu soyutluktan kurtarabilsek keşke..
"ben seni çok seviyorum ondan üzülüyorum senin için.."
şu tarz bi sevginin ne seven ne de sevilen kişiye hiçbir faydası yok. hayali bir sevgi, o yüzden hiçbir anlamı da yok. bir insanı gerçekten seviyor musun, o zaman o insan için hemen o an bir şey yaparsın ve gerçekten o insana iyi gelen bir şey olur bu. bunun dışında sevgi dediğimiz şey kendimizi kandırmaktan ve gereksiz duygusallıktan ibaret malesef.
yani bu aynı zihniyetle biz ölünce birileri de bizim arkamızdan üzülsün diye üzülüyoruz sanki birileri için.. ya da "bi üzülen olur belki bak ben de üzülmüştüm birilerine" vs. insanın tuhaflıkları işte..
- gloomystorm (08.04.16 05:10:56)
1