[]

yaşamaktan korkmak?

ölümden korkmuyorum ama bu hayatta acı çekmekten, sefil olmaktan, çaresiz kalmaktan ölesiye korkuyorum ve bu korkular beni yaşarken öldürüyor. olumlu düşünerek bunu yendiğim bir dönem olmuştu ancak şu anda tüm yaşam ve yaşam planı feci korkutucu geliyor. kendimi bir türlü güvende hissedemiyorum. hani ailem var, bana uygun sayılabilecek bir işim var, yeteneklerim vs var ama hep bir açıkta kalma korkusu, çaresizliğe düşme korkusu var bende. bu yüzden hep kaçınarak yaşıyorum, daha doğrusu artık yaşayamıyorum. hatta şaşıyorum insanlar nasıl geçiniyor, nasıl korkmadan çoluk çocuğa karışabiliyorlar diye. nasıl emin olabiliyorlar sağlıklarından.. kendimi huzurlu tutmak için hemen hemen tüm altyapıya en azından asgari düzeyde sahibim, dışardan bakıldığında gayet güvendeyim ve çoğu kişiye göre şanslıyım ancak böyle bir zihne sahip lduğum için sanırım oldukça şanssızım. risk alamıyorum. risk almam için gereken eşik çok yüksekte. bunalıyorum. çok bunalıyorum. risk alıp da eksi duruma düşünce bunu kaldıramıyorum.

iyi gelebilecek bişiler söylemenizi umuyorum. depresyondayım, üzerime varmayın. ii geceler.


 
maneviyat eksikliği olunca oluyor bu bana göre. sende bu var demiyorum, benim görüşüm. şimdi maneviyat diyince de dinle direkt ilişkilendirmeyelim, maddeye fazla bağlanmamak lazım diyelim.


  • nucleon  (13.12.15 01:38:34) 
stoacılık felsefesini bi araştır, iyi gelecektir diye tahmin ediyorum. özellikle seneca denen düşünürü. hatta bir tane de video vereyim, ama ingiliççe www.youtube.com


  • no frost  (13.12.15 02:06:22) 
kadınsan gebe kalmak büyük risk. erkeksen sevdiğin kadını hamile bırakmak. sonra o bebeğin her günü her dakikası risk.


  • kaledekiyalnizlik  (13.12.15 02:17:50) 
manevi eksiklik+
ne dersin bilmiyorum ama bunun inanç yönünü araştirabilirsin.

  • 1adam  (13.12.15 02:33:07) 
aynı durumdaydım bence. sonra şeyi farkettim. lan ben ölmekten korkmuyorum. e eğer her şey çok boktan bi hal alırsa ölmek de bi seçim. kendimi öldürebilceğimi bilmek muazzam birşey bence.


  • ghilleinthemist  (13.12.15 02:37:43) 
mor bembombom +1

tek taraflı düşünmicen. sürekli ya düşersem ya düşersem deyince yürümek korkutur. gideceğin yeri, o yere giderken yaşayacaklarını, sonunda vardığında alacağın hazzı da düşünmek lazım. düşmek olasılığı da var ama o kadar ufak bi olasılık ki... devede kulak.
bebeklerin ilk yürüyüşlrine hiç tanık oldun mu bilmiyorum. müthiş bişey aynı zamanda çok öğretici. bebek ilk adımını attığında düşebileceğini bilmez, yalpaladığının farkında değildir.onun bir hedefi vardır, hedefe kilitlenir ve olabildiğince hızlı şekilde o hedefe yönelir. ilkinde çoğunlukla düşmeden hedefi bulur. çünkü anne ya da baba kollarını açmış onu bekliyordur, aynı zamanda da kolluyordur. sonraki yürüyüşlerinde çocuk düşmeye başlar. popo üstü oturur, biyerini çarpar canı yanar... ama asla yürümekten vazgeçmez. kalkar bi daha yürür. oyun oynarken düşmeyen, dizi yaralanmayan çocuk var mıdır bilmiyorum. hayat da böyle işte. düşersin kalkıp yoluna devam edersin. her seferinde de bir şeyler öğrenirsin. düşünce kalkılabildiğini, yaraların iyileştiğini hatta sonra unutulup gittiğini öğrenirsin.

bizde bir laf var "düşmez kalkmaz bir allah" deriz. bu konuda her milletten adamlar türlü çeşit sözler söylemişler. hepsinin vardığı nokta aynı. başarılı dediğimiz insanların hayat hikayeleri iniş çıkışlarla dolu. bana kalırsa başarıya giden yolun olmazsa olmazı o inişler çıkışlar. bir nevi bağışıklık gibi. aşılar da aynı mantıkla çalışıyor. mikrobu verip bağışıklık sistemini zorluyorsun ki onunla savaşmayı öğrensin. ha bazen işler umulanın dışında da gelişebiliyor. zayıf olduğun zamana denk geliyor. mesela benim çocuklardan biri kızamık aşısı olduğunda kızamık mikrobunu önceden almış, hastalık kuluçka dönemindeymiş. üstüne aşı yapılınca vücut çok zorlandı soluğu hastanede aldık. yani tıptan yardım aldık. düşünce, sendeleyince yardım almayı da bilmek lazım. biz millet olarak bu konuda yanlışlar yapıyoruz onun için bu konuya da değinmek istiyorum. bizim minnet etmemek ya da kimseye ağırlık olmamak gibi düşüncelerimiz var. düşünce kalkamayacak durumdaysak yardım istemeyi bilmek önemli. biz genelde yardım etmeyi severiz de istemeyi sevmeyiz. halbuki yardım istenmezse nasıl yardım edebiliriz. yardım istemek; birinine yardım etme şansı tanımak aynı zamanda.

bak milletlerden de bir iki örnek vereyim. (bu yazının sou "aman n'olursun düşeyim" demeye gidecek gibi ya hadi hayırlısı :))
hani hep diyoruz ya almanlar şöyle almanlar böyle. e aynı zamanda tarihin görebildiği en büyük totaliter rejimi yaşamış bu insanlar. düşmüşler hem de ne düşmek, sefilliğin dik alası. . onlara kalan askeri disiplin olmuş. o disiplinle çalışarak bu günlere gelmişler.
amerikaya bakalım: kölelik. insanlık tarihinin en sefil sayfalarından biri. şeker için neler yaşanmış. şimdi şeker yemeyin zararlı diyen yine onlar. ( konular derin elbette, esas konudan sapmamak için değinip geçtim)
e aynı zamanda bir de orta doğu örneği var ki evlere şenlik. işte bunlar da yere düşünce birinin gelip kaldırmasına alışmış tembel ve şımarık çocuklar gibi. dünyanın akli melekeleri olmayan çocuğu da desek olabilir.

yanicesi; hayatta acı çekmemek diye bişey yok. sefillik ve çaresizlik ise sadece senin tutumuna bağlı. başına ters bişey geldiğinde ne yapacağını senin tutumun belirleyecek.

risk almak için gereken eşik çok yüksekteyse garanticisin demek ki. ben de öyleyimdir ve seni anlıyorum. okyanusları değil koyları tercih ederim, bir ayağım kıyıda olsun, en azından kıyıya ulaşabileceğim mesafede olsun isterim. e bu kötü değil ki. yüzmekten kaçınmadıktan sonra. malum kıyıda oturarak yüzme öğrenilmiyor, yüzmenin tadına varılmıyor.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (13.12.15 07:40:23 ~ 07:53:36) 
Takipteyim.
Sanki konuyu ben actim tam beni anlatmissin. Tavsiyeleri bende dinlemek istiyorum.

  • annesharley  (13.12.15 09:43:14) 
cevap veren herkese çok teşekkür ederim, inanın çok faydası oldu..


  • durme  (15.12.15 19:03:32) 
dakip


  • kozm  (15.12.15 19:36:57) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.