[]
En çok neye özlem duyuyorsunuz?
En çok ne özlüyorsunuz geçmişten? Çocukluğunuz olabilir, yaşadığınız yer veya Türkiye hakkında olabilir. Yaşamadığınız bir döneme duyduğunuz özlem de olabilir. Eski ilişkileriniz belki. Sözlük hakkında bile olur. Var mı herhangi bir şey? Ve neden?
daha az insan ve daha az cisim vardı. o yüzden her şey/herkes daha değerliydi. en çok ona özlem duyuyorum.
- sir gawain (01.11.15 02:40:05)
her şeyi yapabileceğimi, her şeye gücümün yeteceğini sandığım zamanlara özlem duyuyorum. zaman öğretti, törpüledi, iyi de oldu ama insan özlüyor arada işte.
- devilred (01.11.15 02:40:53)
evimi ozluyom, bu ev rutubetli (╯°□°)╯︵ ┻━┻
- chaotic good (01.11.15 02:42:48)
az evvel aklımdan geçen bir şeyi söyleyeyim. yeşil pasaporta özlem duyuyorum. kafana estiğinde ucuz uçak bileti alıp viyana'da, brugge'da ya ne bileyim ispanya sokaklarında dolaşmak isterdim vize telaşesine girmeden. farklı bir şehirde uyanma hissi çok güzel
- sırtçantalı (01.11.15 02:44:15)
lise 3 en çok özlediğim şey, yer, zaman, ne denirse. şu aptal amerikan dizilerindeki cool liseli çocuklar olur ya, o dönem de benim için film gibiydi. aslına bakarsan hiçbir olayım yoktu bile. ne bileyim, o ara benim elimi tuttuğum bir sevgilim olmadı. ilk kez, üniversiteye başladıktan sonra öpüştüm mesela. geniş arkadaş çevrem yoktu, hatta çok yakın arkadaşlarım dışında kimse herhangi bir yere çağırmazdı. içki içmezdim. partiye martiye gitmişliğim de yoktu yani. okulda toplasan 10 kişiyi ya tanırdım ya tanımazdım.
buna rağmen muazzamdı her şey çünkü istediğim gibiydi. ben de istediğim gibiydim. zihnim sapasağlamdı. vücudum sapasağlamdı. hayallerim sapasağlamdı. çok iyi arkadaşlarım, bana iyi hissettiren ve arkadaş gibi iletişim kurabildiğim kaliteli öğretmenlerimiz, nispeten düzgün ve rahat sayılabilecek bir aile yaşantım vardı.
şimdi? hiçbiri yok. aradan 4-5 sene geçti. o "potansiyel"in yüzde 10'unu bile yansıtamadım. o günkü güzelliklerin tamamından koptum. vücut gitti. kafa gitti. hayaller gitti. tamam hala çok gencim, hala çok yol alabilirim ama 17 yaşındaki enerji ve hayallerle 21 yaşındaki aynı olmuyor ki. o zaman, yapamadığım şeyler için, "daha çok vaktim var!" diyebiliyordum. şimdi? 21 yaşındayım, hiçbir bok olmuş değilim. göz açıp kapayıncaya kadar 30'a merdiven dayamış olacağım. ne yapabilirdim? ne yaptım?
tüm bunların farkında olsam bile o tekrar işe koyulacak kıvılcım yok bende. çünkü beni besleyen şeylerin hiçbiri kalmadı. ne motivasyon, ne hayal, ne arkadaş, ne maddi, ne manevi destek... hiçbir şey. eh ben pek "özgür" birisi değilim, amacım olmayınca sapıtıyorum. şu an kalkıp bir şeyler yapmak için motivasyonum yok. neden? çünkü anlamı yok. neyi, neden yapayım ki? temel fıkrasındaki gibi... en sonunda rahata ermek, huzur bulmak için çalışıyor insanlar. ben zaten şimdi de camış gibi yatıyorum. maçlarımı izliyorum falan. mutlu değilim tamam ama bundan daha fazlasını nasıl ve neden yapacağım? bunun cevabını bulamıyorum.
şu kısa, mütevazı, ot ömrümde öğrendiğim en önemli şey şudur: lütfen etrafınızdaki çocukları ve gençleri olur olmadık yerde gazlamayın. ne kadar akıllı veya çalışkan olurlarsa olsunlar, çocuk yaşta "çalışmadan hiçbir bok olmaz"ı öğretin. ondan sonra benim gibi oturdukları yerde efsane olmayı bekler, olamadıkları için üzülür, çalışmayı bilmedikleri için de hayatı yeni gelinin siki tuttuğu gibi tutar ve "eğreti", başarısız, tembel insanlar olarak geçirirler hayatlarının geri kalanını.
o yüzden çocuklarınızı ölümüne tokatlayın ve bir şeyler elde edebilmek için fedakarlık yapmaları gerektiğini, yüksek not almanın veya herhangi bir şeyde iyi olmanın çalışma azmi olmadığı sürece uzun vadede kişiye pek de bir halt kazandırmayacağını öğretin.
amk çok duygulandım ve sinirlendim. bir dönem ayakkabısından şarap içilirken, aç susuz bir köşede ölmüş assolist gibi hissediyorum kendimi. işin komik tarafı, ben hiçbir zaman o kadar yükselmedim bile be. kendi zirvemi 17'de yapıp oradan yuvarlandım. bana kimse "la ibo, çok gotü düşen ha" demedi...
www.59saniye.com
buna rağmen muazzamdı her şey çünkü istediğim gibiydi. ben de istediğim gibiydim. zihnim sapasağlamdı. vücudum sapasağlamdı. hayallerim sapasağlamdı. çok iyi arkadaşlarım, bana iyi hissettiren ve arkadaş gibi iletişim kurabildiğim kaliteli öğretmenlerimiz, nispeten düzgün ve rahat sayılabilecek bir aile yaşantım vardı.
şimdi? hiçbiri yok. aradan 4-5 sene geçti. o "potansiyel"in yüzde 10'unu bile yansıtamadım. o günkü güzelliklerin tamamından koptum. vücut gitti. kafa gitti. hayaller gitti. tamam hala çok gencim, hala çok yol alabilirim ama 17 yaşındaki enerji ve hayallerle 21 yaşındaki aynı olmuyor ki. o zaman, yapamadığım şeyler için, "daha çok vaktim var!" diyebiliyordum. şimdi? 21 yaşındayım, hiçbir bok olmuş değilim. göz açıp kapayıncaya kadar 30'a merdiven dayamış olacağım. ne yapabilirdim? ne yaptım?
tüm bunların farkında olsam bile o tekrar işe koyulacak kıvılcım yok bende. çünkü beni besleyen şeylerin hiçbiri kalmadı. ne motivasyon, ne hayal, ne arkadaş, ne maddi, ne manevi destek... hiçbir şey. eh ben pek "özgür" birisi değilim, amacım olmayınca sapıtıyorum. şu an kalkıp bir şeyler yapmak için motivasyonum yok. neden? çünkü anlamı yok. neyi, neden yapayım ki? temel fıkrasındaki gibi... en sonunda rahata ermek, huzur bulmak için çalışıyor insanlar. ben zaten şimdi de camış gibi yatıyorum. maçlarımı izliyorum falan. mutlu değilim tamam ama bundan daha fazlasını nasıl ve neden yapacağım? bunun cevabını bulamıyorum.
şu kısa, mütevazı, ot ömrümde öğrendiğim en önemli şey şudur: lütfen etrafınızdaki çocukları ve gençleri olur olmadık yerde gazlamayın. ne kadar akıllı veya çalışkan olurlarsa olsunlar, çocuk yaşta "çalışmadan hiçbir bok olmaz"ı öğretin. ondan sonra benim gibi oturdukları yerde efsane olmayı bekler, olamadıkları için üzülür, çalışmayı bilmedikleri için de hayatı yeni gelinin siki tuttuğu gibi tutar ve "eğreti", başarısız, tembel insanlar olarak geçirirler hayatlarının geri kalanını.
o yüzden çocuklarınızı ölümüne tokatlayın ve bir şeyler elde edebilmek için fedakarlık yapmaları gerektiğini, yüksek not almanın veya herhangi bir şeyde iyi olmanın çalışma azmi olmadığı sürece uzun vadede kişiye pek de bir halt kazandırmayacağını öğretin.
amk çok duygulandım ve sinirlendim. bir dönem ayakkabısından şarap içilirken, aç susuz bir köşede ölmüş assolist gibi hissediyorum kendimi. işin komik tarafı, ben hiçbir zaman o kadar yükselmedim bile be. kendi zirvemi 17'de yapıp oradan yuvarlandım. bana kimse "la ibo, çok gotü düşen ha" demedi...
www.59saniye.com
- der meister (01.11.15 03:08:32 ~ 03:09:02)
saçlarıma.
- icim urperiyor (01.11.15 03:25:15)
bi nevi sir gawain+1
- tedirginlik hucresi (02.11.15 02:24:32)
geçmişe dair özlem duyduğum tek şey, zamanın bol olduğu vakitlerde sevgiliyle yapılan etkinlikler. eski rus sevgiliyle tatil yaptığımız zamanlar, gittiğimiz yerler, yediğimiz yemekler falan. gözümü kapadığımda gözümün önüne sadece bu geliyor.
- lesmiserables (02.11.15 02:39:02)
1